Henüz küçücük bir çocukken büyüyor Yusuf. Yerde yatan anne babasının başında öylece dururken yüce gönüllü bir Kaymakam’ın uzattığı elle çiziliyor kaderi. Kuyucak çok uzakta kalıyor artık. Büyük bir kasabada çürümüş bir düzenle karşılaşıyor.

Hayatı boyunca nahif ama asi bir tavırla karşı çıkıyor bu düzene. Fakat gün geliyor, aşk ona boyun eğdiriyor. Sevdiği kadın için düzene ayak uydurmaya, herkes gibi olmaya çalışıyor. Kendisinden zayıf bulduğu bu mahlûkların mahkûmu olmak onu sadece yaşadığı topluma değil, kendisine de yabancılaştırıyor. Ve Yusuf, sonunda hesap günü geldiğinde şimdiye kadar baş eğdiği nispette korkunç bir tablo bırakıyor geride.

Sabahattin Ali daha ilk romanında belli ediyor duruşunu. Anadolu’nun gerçeklerini, toprak sahibinin zalimleşmiş gücünü, paraya esir olmuş bürokrasiyi tüm çıplaklığıyla gözler önüne sererken Türk edebiyatında edineceği sarsılmaz konuma dair çok şey gösteriyor. Bu değerli ilk romanı bu kez edebiyatımızın usta kalemi Zülfü Livaneli’nin özel seçkisi içinde ve onun önsözüyle okurla buluşturuyoruz.

 

Editör Ezgi Hotalak

Kapak Tasarım Füsun Turcan Elmasoğlu

Sayfa Tasarım Şenol Alanbay

Sayfa Sayısı  296

Tür Klasik Türk Edebiyatı

₺70,00

Edebiyatta natüralizmin temsilcilerinden olan, “toplum için sanat” görüşünü benimsemiş Hüseyin Rahmi Gürpınar eserlerini mizahi bir dille kaleme alır. Toplumun geleneklerini, aile yaşantısını, aile içi sorunları, mahalle kavgalarını, batıl inançları, yaşadığı çağın toplumsal değişimlerini başarılı bir şekilde gözlemleyerek eserlerinde bu temaları işler. Gulyabani de yazarın üslubunun en güzel şekilde ortaya koyulduğu eserlerinden biridir.

Muhsine geçimini sağlamak için bir köşkte çalışmaya başlar. Bu köşk gulyabaninin, perilerin, cinlerin kol gezdiği bir yer olarak kötü bir nama sahiptir. Köşkün hanımı başta olmak üzere tüm çalışanlar da bu doğaüstü canlılardan korkmakta, onların her dediğini yerine getirmektedir. Muhsine’ye her duyduğunun ve gördüğünün peşine düşmemesi öğütlense de o, merakına yenik düşer. O andan sonra olaylar tüm köşk halkı için çok farklı bir hal alacaktır.

Korku ve mizah unsurlarının bir arada işlendiği Gulyabani’de batıl inanç hapishanesindeki insanların, aklın yolunu izlediklerinde nasıl özgürleştikleri gözler önüne seriliyor. Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın masalsı özellikler ile hicvini buluşturan, edebiyatımızın mihenk taşlarından olan bu romanını Zülfü Livaneli’nin önsözüyle okurun ilgisine sunuyoruz.

Yayın Direktörü Gülşen İşeri

Editör Ecem Aycan Öztoplar

Kapak Tasarım Füsun Turcan Elmasoğlu

Sayfa Tasarım Şenol Alanbay

Sayfa Sayısı 176

Tür Tür

₺53,00

Dünyaya çarpmak üzere olan bir kuyrukluyıldız, cehaletle cesaret arasında gidip gelen bir tedirginlik içinde olacakları bekleyen bir halk ve krizi fırsata dönüştürmeye çalışan müzmin bekâr İrfan.

Hayatı boyunca kadınlardan yana pek yüzü gülmeyen İrfan, oralı değilmiş gibi yapsa da içten içe derin kederlere sürüklenirken çareyi yazdığı “ilim dolu” makalelerle karşı cinsi kötülemekte buluyor. Fakat ne yapsa yüreği soğumuyor, bakıyor ki hanımlar bir “Kuyruklu”dur tutturmuş, türlü felaket senaryolarıyla onlara korku salma peşine düşüyor. Meçhul bir kadından aldığı mektup ise işin bütün seyrini değiştiriyor.

Tarafını belli etmekten oldum olası çekinmeyen Türk edebiyatının keskin kalemi Gürpınar'ın bu kıymetli eserini Zülfü Livaneli'nin özel seçkisi içinde ve onun önsözüyle okura gururla sunuyor, kitaplığınıza bir küçük tebessüm bırakıyoruz.

Yayın Direktörü Gülşen İşeri

Editör Ezgi Hotalak

Kapak Tasarım Füsun Turcan Elmasoğlu

Sayfa Tasarım Şenol Alanbay

Sayfa Sayısı 184 

Ebatv 12,5x21 cm

Tür Klasik Türk Edebiyatı

 

₺53,00

Çağdaş Türk edebiyatının önemli temsilcilerinden olan Sabahattin Ali toplumcu gerçekçilik unsurlarını kullanmasıyla, klişeleşmiş ilkelerden sıyrılabilmesiyle ve toplumun farklı çehrelerinden seçerek yarattığı canlı karakterlerle öne çıkar.

Macide Balıkesir’de doğmuş, mektep hayatı boyunca kendini akranlarından farklı hisseden ve çok çalışkan bir genç kızdır. Müzik konusunda çok yetenekli olduğu keşfedilen Macide çok çalışır ve İstanbul’da konservatuvara girer. Ömer sadece günü geçiren, hayatını bir türlü yoluna koyamayan biridir. Yaptığı yanlış tercihlerden hep içindeki şeytanı sorumlu tutar. Bir gün tesadüf eseri vapurda gördüğü Macide’ye âşık olur. Birtakım olaylar silsilesi, birbirinden çok farklı bu iki insanı bir araya getirir. Çok kısa bir süre sonra birbirlerinin sahip olduğu tek aile, tutunabilecekleri tek dal olduklarına kanaat getirirler. Ancak büyük bir heyecanla başlayan ilişkileri sorunlarla yoğrulur ve iki taraf da kaldırabileceklerinden daha ağır yükler sırtlamak zorunda kalır. 

Öyle öngörülemez olaylar yaşanır ki tercihlerinin sorumluluğunu almaktan daima kaçınan Ömer’in dudaklarından şu sözler dökülür: “Ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması...”

Türk toplumunun modernleşmesine dair önemli unsurlar taşıyan İçimizdeki Şeytan, edebiyatımızın usta kalemi Zülfü Livaneli’nin özel seçkisi içinde ve onun önsözüyle okurlarla buluşuyor.

Yayın Direktörü Yayın Direktörü

Editör Ecem Aycan Öztoplar

Kapak Tasarım Füsun Turcan Elmasoğlu

Sayfa Tasarım Şenol Alanbay

Sayfa Sayısı 320

Ebat 12,5x21 cm 

Tür Tür

₺77,00

Melankolik bir ruhun derinliklerine doğru romantik bir gezinti. Hayatı boyunca insanlardan kaçan, kitaplara ve doğaya sığınarak yalnızlığına merhem arayan Raif Efendi’nin bir tablonun ışığında yeniden hayat bulmasının hikâyesi.

Kendi halinde bir memurdu Raif Efendi. Ta ki işe yeni başlayan genç bir memur, hayatını merak edene kadar... Görünmeyenin ardındaki gerçek, gizli bir defterin satır aralarında Havran’dan Berlin’e uzanıyor. Saf bir aşkın izinde aslında hiç fark etmese de kendi ruhunu, yaşama isteğini arayan Raif Efendi tam, başka bir hayat da mümkünmüş derken belirsiz bir sona doğru sürükleniyor.

Sabahattin Ali’nin ölümsüz romanı Kürk Mantolu Madonna, aşk, yalnızlık ve anlamsızlık üzerine yazılmış psikolojik bir başyapıt. Bu kıymetli eseri Zülfü Livaneli’nin özel seçkisi içerisinde yeniden okurla buluşturuyor, kitaplığınızın başköşesine hüzün dolu bir şaheser bırakıyoruz.

Yayın Direktörü Gülşen İşeri

Editör Ezgi Hotalak

Kapak Tasarım Füsun Turcan Elmasoğlu

Sayfa Tasarım Şenol Alanbay

Sayfa Sayısı 192

Ebat 12,5x21

Tür Klasik Türk Edebiyatı

₺56,00

Dilde sadeleşme akımının öncülerinden kabul edilen Memduh Şevket Esendal, inişler ve çıkışlarla dolu 70 yıllık ömrüne onlarca kıymetli eser sığdırmış, hem siyasi hem edebi kişiliği ile tarihimizde yüzyıllar sonra dahi hatırlanacak bir yer edinmiştir. 

Esendal, mesleği dolayısı ile Anadolu’yu karış karış gezmiş ve Anadolu insanına çok daha yakın bir perspektiften bakma şansı yakalamıştır. Cumhuriye-tin ilk yıllarında yazdığı Otlakçı ise tam da bir memleket öyküleri kitabıdır. Durum öykücülüğünün en güzel örneklerinden biri olan bu kitap, kültür çatışması başta olmak üzere eğitim, aile, evlilik gibi konuları yine mizahi bir dille eleştirir ve hatta öğretici bir kaygıyla da okurunu düşünmeye sevk eder.

Kullandığı dil ve üslubun sadeliği ile adeta ait olduğu toplum için yazan Esendal’ın Türk edebiyat tarihindeki değeri yadsınamaz hatırasına sahip çıkmak ve bunu sürdürmek için, Otlakçı’nın gözden geçirilmiş yeni baskısını okurlarımıza sunmaktan kıvanç duyuyoruz

 

Yayın Direktörü Gülşen İşeri

Editör Saliha Ulusoy Ilık

İlk Okuma Gizem Demir

Kapak Tasarım Füsun Turcan Elmasoğlu

Sayfa Tasarım Şenol Alanbay

Sayfa Sayısı 168

₺50,00

Servet-i Fünun ve realizm akımı öncülerinden kabul edilen Halid Ziya Uşaklıgil, eserleri ile Türk edebiyatında bir çığır açmıştır. Edebiyatımızın özellikle Batılılaşma seyrinde ilk örneklerini vermiş olup, romanlarında genel olarak İstanbul ve çevresini işlemiş, karakterlerini Batılı tarzda yansıtmıştır.

Uşaklıgil’in başyapıtı Aşk-ı Memnu ise ilk büyük Türk romanı kabul edilmekle birlikte, gerek seçkin üslubu gerek ilmek ilmek kurgulanmış akışı ve gerek karakterlerin işleniş biçimiyle Türk hatta dünya edebiyat tarihinde kendisine sarsılmaz bir değer inşa etmiştir.

Romanda, genç ve güzel bir kadının annesi ile girdiği güç yarışı sebebiyle zengin ve yaşlı bir İstanbul beyefendisiyle evlenmesi, ancak elinde olmaksızın yasak bir aşka sürüklenmesi ve yaşanan tüm diğer girift olaylar, karakterlerin psikolojileri açısından değerlendirilmiş olup gerçekçi bir yaklaşımla verilmiştir.

Aşk-ı Memnu’nun Türk edebiyat tarihindeki değeri yadsınamaz hatırasına sahip çıkmak ve bunu sürdürmek için İnkılâp Kitabevi olarak, eserin gözden geçirilmiş yeni baskısını okurlarımıza sunmaktan kıvanç duyuyoruz.

 

Yayın Direktörü Gülşen İşeri

Editör Saliha Ulusoy Ilık

Kapak Tasarım Füsun Turcan Elmasoğlu

Füsun Turcan Elmasoğlu Şenol Alanbay

Sayfa Sayısı 440

 

₺112,00

Dile hâkimiyeti ve keskin gözlem yeteneğiyle Türk edebiyatının aşılmaz doruklarından biri haline gelmiş olan Refik Halid Karay, Gurbet Hikâyeleri ile “sürgün edebiyatı”nın en özgün örneklerinden birine imza atıyor.

Karay’ın, 1930 ila 1937 yıllarında sürgün olarak yaşadığı Beyrut, Halep ve Hatay’da kaleme aldığı on yedi öykünün bir araya geldiği Gurbet Hikâyeleri, dönemin toplumsal yapısına dair ustaca gözlemler içeriyor. “Sürgünde bir entelektüel” olarak Anadolu insanının yaşayış tarzına keskin bir bakış atan Karay, toplumsal yapıda eski ve yeni karşılaştırmasına girişiyor. Batılılaşmanın getirdiği kimi sorunları cesurca irdeliyor, sosyal problemlere, halkın kurnazlığına ve tembelliğine eğilirken, olağanüstü çevre tasvirleri de sunuyor. Dönemin günlük yaşamından karakterleri ve olayları ele alıp üst düzey bir dil işçiliğinin yanı sıra ustaca bir teknikle harmanlayan yazarın hikâyelerinde “gurbet” teması da kendisine sıklıkla yer buluyor.

Türk öykücülüğünün en özel örneklerinden biri olan Gurbet Hikâyeleri’nin bu güncel edisyonunu Zülfü Livaneli’nin önsözü ve özenli bir baskıyla okurun ilgisine sunuyoruz.

 

Yayın Direktörü Gülşen İşeri

Editör Gökçe Şenoğlu

Kapak Tasarım Füsun Turcan Elmasoğlu

Sayfa Tasarım Şenol Alanbay

Sayfa Sayısı 104

₺70,00

Zehra, genç Cumhuriyet’in toplum tahayyülüne uygun idealist bir öğretmen olarak Anadolu’da bir kasabada görev yapmaktadır. Onu tanıyanlar üstün meziyetlerini saya saya bitiremezler ancak tek bir eksiği olduğunu ifade ederler: Acımak duygusu. Peki ama Zehra Öğretmen neden kimseye acıyamamaktadır?

Türk edebiyatının büyük çınarı Reşat Nuri Güntekin, Acımak’ta, duyguları ile mantıkları arasındaki dengeyi tutturamayan insanların hikâyesini anlatıyor. Memleket manzaralarına yer verilen hikâyede kişi ile toplum yapısındaki uyumsuzluklar bir baba-kız hikâyesi üzerinden resmediliyor. Meşrutiyet yıllarından Cumhuriyet’in ilk dönemine uzanan roman, anlatım tekniği ve sıra dışı kurgusuyla da özgün bir yerde duruyor. Güntekin, roman boyunca Mürşit Efendi ve Zehra Öğretmen’in hikâyesinin arka planında; bürokratik yapının getirdiği sıkıntılar, Anadolu insanının geri kalmışlığı, ahlaki erozyon ve nihayet bunun aile yapısına yansımaları gibi pek çok toplumsal soruna da temas ediyor.

Reşat Nuri Güntekin’in nefret ile sevmek arasındaki ince çizgiyi ustalıkla tasvir eden ölümsüz eseri Acımak’ı, Livaneli kitaplığı içerisinde ve gözden geçirilmiş bir basımla okurun ilgisine sunuyoruz.

 

Yayın Direktörü Gülşen İşeri

Editör Gökçe Şenoğlu

Kapak Tasarım Füsun Turcan Elmasoğlu

Sayfa Tasarım Şenol Alanbay

Sayfa Sayısı 144

₺112,00

 

Dilde sadeleşme akımının öncülerinden Memduh Şevket Esendal, inişler ve çıkışlarla dolu 69 yıllık ömrüne onlarca kıymetli eser sığdırmış, hem siyasi hem de edebi kişiliği ile tarihimizde yüzyıllar sonra dahi hatırlanacak bir yer edinmiştir. 

Esendal, Türk toplum yapısının sarsılmaz değerlerini sorgulamaktan ülkenin en çalkantılı dönemlerinde bile hiç çekinmemiştir. 25 öyküden oluşan Mendil Alltında ise eğitim, aile ve evlilik gibi konuları bireysel insan portreleri çerçevesinde mizahi bir dille eleştirir ve hatta öğretici bir kaygıyla da okurunu düşünmeye sevk eder.

Kullandığı dil ve üslubun sadeliği ile adeta ait olduğu toplum için yazan Esendal, Ömer Seyfettin’in tarzını kendine düstur edinmişse de Çehov’un izleri daha çok hissedilir eserlerinde.

Mendil Altında’nın Türk edebiyat tarihindeki değeri yadsınamaz hatırasına sahip çıkmak ve bunu sürdürmek için İnkılâp Kitabevi olarak, eserin gözden geçirilmiş yeni baskısını okurlarımıza sunmaktan kıvanç duyuyoruz.

 

Yayın Direktörü Gülşen İşeri

Editör Saliha Ulusoy Ilık

İlk Okuma Gizem Demir

Kapak Tasarım Füsun Turcan Elmasoğlu

Sayfa Tasarım Şenol Alanbay

Sayfa Sayısı 232

Ebat 12,5x21 cm

Tür Klasik Türk Edebiyatı

₺63,00

Cezmi, Namık Kemal’in İntibah’tan sonra kaleme aldığı ikinci romanıdır. Türk edebiyatında tarihi roman türünde yazılmış ilk eser kabul edilen kitap, aslında iki cilt olarak planlanmış ancak ikinci cildi yazılamamıştır. İkinci cildin yazılamayışını Mehmet Kaplan, iki değişik tarzda izah etmektedir. Namık Kemal’in Abdülhak Hamid’e yazdığı bir mektupta Cezmi’yi isteksiz kaleme alışı anlatılır: “Ne yazdığımı, ne okuduğumu soruyorsun. Hiçbir şey yazmıyorum veya tabir-i sahihi ile memuriyet hasebiyle evrak-ı resmiye yazıyorum. Tarih okuyorum, felsefiyat okuyorum. Cezmi’yi ikmal etmek kolay fakat gönlüm istemiyor. Mamafih yakında bitireceğim.” Romanda üç devletin tarihi hayatı vardır. Bunlar Osmanlı İmparatorluğu, İran Şahlığı ve Kırım Hanlığıdır. Eser 10 fasıl ve 41 kısımdan ibarettir

Kitap Adı: Cezmi – Yeni Kapak
Kitap Yazar Adı: Namık Kemal
Yayın Direktörü: Gülşen İşeri
Düzelti: Saliha Ulusoy
Son Okuma: Gökçe Şenoğlu
Sayfa Tasarım: Aslı Varol
Sayfa Sayısı: 376
Ebat: 13,5x19,5
Tür: Klasik Türk Edebiyatı
Kağıt / İç Baskı: III. Hamur Enzo, 52 gr.
Cilt / Kapak: Amerikan Bristol 230 gr.
ISBN / Barkod: 9789751044778

₺109,20

“Şehirler kadar unutmayı iyi bilen bir canlı türü yoktur!” Harun Özer’in hikâyeleri bizden, içimizden, her gün karşılaştığımız insanların hikâyeleri! Kimi mağrur, kimi mutlu, kimi akıntıya kapılmış… Kimi aşktan, kimi ailesinden, kimi de paradan mustarip insanlar; insancıklar. İçinizi ısıtan mizahıyla kendinizden bir şeyler bulacağınız hikâyeler… 70’lerin Eskişehir’inden, ara sokaklarından taşıp bize ulaşan hayatlar… Ve… Onların “komik, acıklı ve hayret edilesi”hikâyeleri! Yazar Özgeçmişi Harun Özer 1967 yılında Eskişehir’de doğdu. Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Oyunculuğu Bölümü’nden mezun oldu. Diyarbakır ve Ankara Devlet Tiyatrosu’nda çalıştı. Çok sayıda oyunda rol aldı, yönetmenlik yaptı; kaleme aldığı oyunlar sahnelendi.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 124
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : III. Hamur Enzo
Basım Tarihi : 5.2022
₺61,60

İnsanın tüm yaşamını ufacık bir sırt çantasına sığdırmaya çalışıp köklerini, evini ardında bırakarak onu neyin beklediğinden bihaber olduğu bir yolculuğa çıkması kolay şey değildir. Muaz için de hiç kolay olmamıştı. Henüz on dört yaşındaydı, çocukların her şeyi daha kolay unuttuğu söylense de onun için öyle gelişmemişti olaylar. Evlerinin yakınında patlayan bombanın bıraktığı yıkıntılarla, gezmeyi çok sevdikleri Halep’teki o alışveriş merkezinden kalan beton yığınlarıyla, yine o bombaların etkisiyle kana bulanmış insanlarla göz göze gelmiş; anne ve babasının gözlerindeki o endişeyi ise en yakından görmüş, her şeyi hafızasının bir köşesine kaydetmişti ister istemez. İçsavaş yıllardır sürüyordu ve her şey daha da tehlikeli bir hâl almıştı. Artık yaşamak için tek çareleri vardı: Bir şekilde sınırdan geçip Türkiye’ye gitmek. Peki orada her şey yoluna girecek miydi yoksa çok daha karmaşık günler mi bekliyordu onları? Burcu Kapu, aslında hepimizin ucundan kıyısından tanık olduğu yaşamları tam da merkezinden, on dört yaşındaki Muaz’ın gözünden anlatıyor. Tükenen ihtimallerin, iliklere kadar hissedilen korkuların, geride bırakılan tüm yaşanmışlıkların, vazgeçilmek zorunda kalınan hayallerin, dışlanmanın, hor görülmenin enkazında kalmış küçük bir çocuğun, yaralarına merhem arayışının etkileyici hikâyesine en yakından konuk olacaksınız. Muaz: Tüm ümitlerin tükendiği yerde gayret, iyi niyet ve emekle kendine ufacık bir çatlak bulup yeşerecek o tohumların habercisi…

 

Burcu Kapu 1978 yılında İstanbul’da doğdu. Lise öğrenimini Kadıköy Anadolu Lisesi’nde, lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde Moleküler Biyoloji ve Genetik alanında, yüksek lisansını ise Yeditepe Üniversitesi’nde MBA yaparak tamamladı. Uzun yıllar ilaç sektöründe psikiyatri alanında marka yöneticiliği yaptı. Profesyonel hayatına başladığı andan itibaren hep farklı işleri aynı anda yapan Kapu, kendi ayakkabı markasından spor radyoculuğuna, spor televizyonculuğundan yazarlığına kadar birçok alanda çalıştı. Suriye savaşının patlak vermesiyle birlikte mültecilere dair bir şeyler yapma arzusu onu UNICEF, BM, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu ve çeşitli STK’lar ile birlikte projeler geliştirip uygulamaya sürükledi. Bu yıllarda aynı zamanda İstanbul Üniversitesi’nde Sosyoloji alanında lisans eğitimi aldı. Halen BeinSports’ta spor programı hazırlayıp sunan Burcu Kapu Türkiye’de yaşayan mülteci çocuklarla yaşadıklarından yola çıkıp ilk romanını kaleme aldı. Semih Gümüş ile birlikte yazarlık yolculuğuna başlayan Kapu’nun 2017 yılında yayımlanmış Hiç Pas Vermiyorsun isimli bir kitabı daha bulunmaktadır.

 


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 244
En / Boy : 13,7 / 21,5
Kağıt Cinsi : III. Hamur Enzo
Basım Tarihi : 5.2022
₺106,40

Toplumsal konulara duyarlılığı ile tanınan edebiyatçı ve fikir adamı Zülfü Livaneli, bu kez Ege balıkçılarının ve hayal kurmaktan bile mahrum bırakılan göçmenlerin kaderine eğiliyor. Usta edebiyatçı Livaneli, Balıkçı ve Oğlu ile son yılların en can yakıcı ve büyük dramı “göçmenliği” balıkçı Mustafa, Mesude ve Samir bebek üzerinden anlatıyor. O güne dek sıcak evlerinde televizyondan izledikleri haberlerden aşina oldukları ölü insan bedenleri ve yarı ölü bir bebek evliliklerinin tam ortasına düşerek bir bomba etkisi yaratıyor; aile ilişkilerini bambaşka bir çehreye büründürüyor. Balıkçı ve Oğlu, Ege’nin tarihinden bugününe, balık çiftliklerine ve rant hırsıyla dağlara, kıyılara saldıran şirketlerin yarattığı ekolojik yıkıma dair çok şey söylüyor. Bunun ötesinde göçmenlerin bir bilinmeze doğru göze aldıkları yolculuğu, hayatta kalma çabalarını ya da ölümü; kısacası “deryaya yakın, dünyadan uzak” yaşamlarını odağına alıyor. Livaneli’nin belki de en şiirsel romanı olan Balıkçı ve Oğlu; aile, aşk, ebeveynlik, evlat, kadın dayanışması, dostluk, göç, doğa üzerine çağdaş bir epope. Zülfü Livaneli’nin, uzun bir aradan sonra yazdığı ve heyecanla beklenen yeni romanı Balıkçı ve Oğlu, ustalıkla seçilen tasvirlerle okurun zihninde capcanlı bir anlatı oluşturuyor. Türü: ROMAN

 

Sayfa Sayısı 140

Ebat 13,7 x 23 Kağıt /

İç Baskı 3.Hamur 65gr Cilt /

Kapak Sıvama Cilt Bezi / Şömiz

ISBN / Barkod 9789751042156

₺232,00

ARKA KAPAK YAZISI

 

Livaneli’nin cesaretle ve derinlemesine ele aldığı bu roman, bir Shakespeare trajedisi yoğunluğunda.

Yaşar Kemal

 Yeni eseriniz, sizi Türkiye’nin politik ve kültürel hayatının en sembolik simalarından biri yapan muazzam yeteneğinizi gözler önüne seriyor…

Jacques Chirac, Fransa Cumhurbaşkanı

 

Mutluluk romanında, Livaneli felsefi ve siyasi sorgulamalarını çok usta bir biçimde karakterlerinin psikolojilerine yedirmiş. Çok aydınlatıcı ve derinden etkileyici bir kitap, günümüz dünyasında dürüstlük ve samimiyet arayanlar için vazgeçilmez.

Kirkus Reviews, ABD

 

Mutluluk, yalnızca harika kurgusuyla heyecanlı ve sürükleyici bir macera romanı değil; bunların ötesinde, gelenek ile modernlik, tarih ile bellek yitimi, din ile laiklik arasında bölünmüş Türk toplumu üzerine son derece güçlü bir analiz. 

Martine Laval Telerama, Paris

 

Livaneli, Mutluluk  romanında da gelenek ve modernliğin çelişkisi içinde, her biri kendi mucizesini bekleyen, Meryem’in, Cemal’in ve İrfan’ın yollarını kesiştirirken; bastırılmışlık, töre, mutluluk, mutsuzluk, korku, tabular, şehvet ve bunalan burjuvazinin gölgesinde toplum yapısının tüm katmanlarını bu arayış ve keşfediş hikâyesiyle gözler önüne seriyor.

 

2006 yılında Barnes & Noble Yeni Büyük Yazarları Keşif Ödülü’ne layık görülen Mutluluk, yayımlandığı günden itibaren Türkiye’de ve dünyada çok ses getiren ve hâlâ geçerliliğini koruyan derinlikli bir Türkiye portresi, acı tatlı bir peri masalı.

 

 

Editör

Gülşen İşeri

Yayıma Hazırlayan

Günnur Aksakal

Son Okuma

Ezgi Hotalak Adalı

Kapak Tasarım

BABA Kreatif

Kapak illüstrasyon

Ekin Başak Akgül

Dizgi

Nurgül Kıssacık

Sayfa Tasarım

Şevval Ulusoy

Dağıtım Tarihi

08.12.2020

Sayfa Sayısı

328

Ebat

13,7 x 23,0

Kağıt / İç Baskı

lll.Hm. 52 gr.

Cilt / Kapak

Amerikan Bristol 230 gr.

ISBN / Barkod

 

9789751041487

 

₺275,00

ARKA KAPAK YAZISI

Livaneli’nin cesaretle ve derinlemesine ele aldığı bu roman, bir Shakespeare trajedisi yoğunluğunda.

Yaşar Kemal

 Yeni eseriniz, sizi Türkiye’nin politik ve kültürel hayatının en sembolik simalarından biri yapan muazzam yeteneğinizi gözler önüne seriyor…

Jacques Chirac, Fransa Cumhurbaşkanı

 

Mutluluk romanında, Livaneli felsefi ve siyasi sorgulamalarını çok usta bir biçimde karakterlerinin psikolojilerine yedirmiş. Çok aydınlatıcı ve derinden etkileyici bir kitap, günümüz dünyasında dürüstlük ve samimiyet arayanlar için vazgeçilmez.

Kirkus Reviews, ABD

 

Mutluluk, yalnızca harika kurgusuyla heyecanlı ve sürükleyici bir macera romanı değil; bunların ötesinde, gelenek ile modernlik, tarih ile bellek yitimi, din ile laiklik arasında bölünmüş Türk toplumu üzerine son derece güçlü bir analiz. 

Martine Laval Telerama, Paris

 

Livaneli, Mutluluk  romanında da gelenek ve modernliğin çelişkisi içinde, her biri kendi mucizesini bekleyen, Meryem’in, Cemal’in ve İrfan’ın yollarını kesiştirirken; bastırılmışlık, töre, mutluluk, mutsuzluk, korku, tabular, şehvet ve bunalan burjuvazinin gölgesinde toplum yapısının tüm katmanlarını bu arayış ve keşfediş hikâyesiyle gözler önüne seriyor.

 

2006 yılında Barnes & Noble Yeni Büyük Yazarları Keşif Ödülü’ne layık görülen Mutluluk, yayımlandığı günden itibaren Türkiye’de ve dünyada çok ses getiren ve hâlâ geçerliliğini koruyan derinlikli bir Türkiye portresi, acı tatlı bir peri masalı.

Editör

Gülşen İşeri

Yayıma Hazırlayan

Günnur Aksakal

Son Okuma

Ezgi Hotalak Adalı

Kapak Tasarım

                   Canan Satan

Dizgi

Nurgül Kıssacık

Sayfa Tasarım

Şevval Ulusoy

Dağıtım Tarihi

08.12.2020

Sayfa Sayısı

328

Ebat

13,7 x 23,0

Kağıt / İç Baskı

lll.Hm. 52 gr.

Cilt / Kapak

Amerikan Bristol 230 gr.

ISBN / Barkod

9789751041487

 

₺157,50

Gökyüzüne sevdalı bir milli değer: Vecihi Hürkuş.

Vecihi Kara Tehlike, I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı yıllarında yarattığı mucizelerle Kurtuluş Savaşı’na büyük katkı sağlayan, Türk havacılık tarihinin  mihenk taşlarından Vecihi Hürkuş’un azmini ve sarsılmayan inancını anlatan belgesel niteliğinde bir roman.

Vecihi Hürkuş, savaş dönemi bilinen adıyla “Kara Tehlike” yıkımın ve imkânsızlığın ortasında mavi gökyüzünde umudu yeşertiyor. Elinizdeki roman, esir düşse de teslim olmamayı şiar edinen Vecihi Bey’in, kadim topraklarımıza gösterdiği sayısız fedakârlığı anlatıyor. Ve, unutuluşa mahkûm edilerek sessiz sedasız ölüme giden bir milli kahramanı…

Ömrünü hürlüğe doğru kanat çırpmaya adayan Vecihi Hürkuş’u, bir de Orhan Bahtiyar’ın sade ve akıcı kaleminden dinleyin.

 

 

 

 

 


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 384
En / Boy : 13,7/21,5
Kağıt Cinsi : III. Hamur
Basım Tarihi : 10.2020
₺143,50

Neden buradasınız?

Yapılacak onca işin arasında, okunacak başka bir sürü kitap arasında neden bu kitabı seçmiş olabilirsiniz?

Kendinize bunu sorarak başlamaya ne dersiniz?

Sizi çeken bir şey var. Önce siz, bu karşılaşma anını not edin. Bu bir başlangıç. 

Hedefler niyetle başlar.

Bu kitapla birlikte bir seyahate çıktığınızı düşünün. Ama bu, size hiçbir seyahat şirketinin sunmadığı, kendi içinize doğru yolculuk olsun… Bu bir fark’andalık (mindfulness) yolculuğu… Bu seyahate başlamadan önce de niyet edin. 

Doç. Dr. Bilge Uzun, Bahçeşehir Üniversitesi, Psikolojik Danışma ve Rehberlik bölümünde öğretim üyesi. Lisans, Yüksek Lisans ve Doktora Programını Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde tamamladı. Nam-ı diğer Mindfulness kavramı ve felsefesi ile Post-Doc (Doktora Sonrası Araştırma) için gittiği Londra’da, Roehampton Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji çalışmaları yaparken karşılaştı. O gün değişimin başlangıcıydı. 2012 yılının bir Eylül ayıydı. Ülkesine döndüğünde kararını vermişti: Felsefenin temellerini öğrenmek için önce Amerika’dan eğitimler aldı, ardından Hollanda’da buldu kendini, bir akademik konferansta. Japonya’da taradı sonra. Malezya ve Singapur’da da. Güney Afrika’dan kavramın ruhuna işlemiş deneyimleriyle döndü. ‘Bulacağım ben bu Buda’yı’ diyerek çıktığı uzun yolculukta bir sonraki durağı, Nepal ve Hindistan oldu.

 

 

 


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 160
En / Boy : 13,7/21,5
Kağıt Cinsi : III. Hamur
Basım Tarihi : 10.2020
₺72,80

Yusuf Ziya Ortaç’ın Bizim Yokuş diye bahsettiği yokuş −kitabın ilk cümlelerinde de göreceğimiz üzere− Babıâli Yokuşu’dur. Babıâli Yokuşu, bir dönem başta İstanbul olmak üzere Türk yayıncılığının kalbinin attığı yerdir. Kitabevleri, gazeteler, matbaalar… O yokuş, deyim yerindeyse koca bir kültür-sanat pasajıdır. İçinde Servet-i Fünunları, Akbabaları, Kehkeşanları, Safahatları, Hürriyetleri, Cumhuriyetleri, Cenap Şehabettinleri, Rıza Tevfikleri, Ziya Gökalpleri, Ahmet Haşimleri, Aziz Nesinleri, Refik Halitleri, Reşat Nurileri yaşatan bir yokuş…

***

İstanbul’da 1895 yılında dünyaya gelen Yusuf Ziya Ortaç, edebiyata Vefa İdadisi’nde okurken aruz vezninde yazdığı şiirlerle başladı. Genç yaşta tanıştığı Ziya Gökalp’in etkisiyle hece ölçüsünü benimsedi ve bu türde verdiği başarılı örnekler sayesinde “Hecenin Beş Şairi”nden biri olarak ünlendi. 1915’te edebiyat öğretmenliğine başlayan Ortaç, edebi faaliyetlerine çeşitli dergilerde yazarak devam etti. Asıl yükselişini ise 1922’de Orhan Seyfi Orhon’la birlikte çıkarmaya başladıkları “Akbaba” adlı mizah dergisi ile yaşadı. Kısa sürede en ünlü mizah yazarlarından biri haline geldi ve ölümüne değin dergiyi çıkarmaya devam etti. Dönemine yayıncılık faaliyetleriyle damga vuran Ortaç, 1946-1954 yılları arasında milletvekilliği de yaptı. Ortaç, 1967’de, doğduğu şehirde hayatını kaybetti.

 

 

 

 


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 256
En / Boy : 13,7/19,5
Kağıt Cinsi : III. Hamur
Basım Tarihi : 09.2020
₺132,30

Kürkçü Dükkânı’nda bir insanın kendine yenilişi gözler önüne seriliyor. Süheylâ, mutluluğu para ve mal varlığıyla elde edeceğine inanan, hırslı bir anne ile onun sözünden çıkmayan bir baba elinde yanlış seçimlere sürükleniyor. Zengin kumarbaz Adnan, taşralı Ekrem ve sabırlı âşık Cemal Münir. Ve bu üç erkeğin arasında hayatı yangın yerine dönen genç bir kadın. 

Sınıf çatışmalarının Türk edebiyatında henüz yüzünü göstermeye başladığı 20. yüzyılın ilk yarısında evlilik, aşk ve intikam ekseninde şekillenen toplumsal ilişkileri okurken, eski İstanbul’dan manzaralarla karşılaşacaksınız.

***

İstanbul’da 1895 yılında dünyaya gelen Yusuf Ziya Ortaç, edebiyata Vefa İdadisi’nde okurken aruz vezninde yazdığı şiirlerle başladı. Genç yaşta tanıştığı Ziya Gökalp’in etkisiyle hece ölçüsünü benimsedi ve bu türde verdiği başarılı örnekler sayesinde “Hecenin Beş Şairi”nden biri olarak ünlendi. 1915’te edebiyat öğretmenliğine başlayan Ortaç, edebi faaliyetlerine çeşitli dergilerde yazarak devam etti. Asıl yükselişini ise 1922’de Orhan Seyfi Orhon’la birlikte çıkarmaya başladıkları “Akbaba” adlı mizah dergisi ile yaşadı. Kısa sürede en ünlü mizah yazarlarından biri haline geldi ve ölümüne değin dergiyi çıkarmaya devam etti. Dönemine yayıncılık faaliyetleriyle damga vuran Ortaç, 1946-1954 yılları arasında milletvekilliği de yaptı. Ortaç, 1967’de, doğduğu şehirde hayatını kaybetti.

 

 

 


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 48
En / Boy : 13,7/19,5
Kağıt Cinsi : III. Hamur
Basım Tarihi : 09.2020
₺49,70

Henüz 19’unda babasını kaybeden edebiyat aşığı bir genç, erken yaşta bekâr kalan korumacı bir anne ve rüya gibi bir sevgili; Şehnaz…

Nihat Ahmet, yokluk, hastalık ve fikir çatışmalarının hüküm sürdüğü bir dönemde büyüme sancıları çekiyor. Bir yandan edebiyat derneklerinde aruz ile heceyi tartışır, yayımlatacağı şiirlerle kendi ayakları üstünde durmaya çalışırken, bir yandan da aşkına mani olan annesiyle mücadele ediyor. Tam her şey yoluna girdi derken patlak veren Birinci Dünya Savaşı ise hayatının tüm seyrini değiştiriyor. Ve hiç beklenmedik bir anda göç başlıyor.

Yusuf Ziya Ortaç, ilk gençlik yıllarından izler taşıyan Göç’te zorlu bir aşkı anlatırken milli mücadeleye giden siyasi tartışmalara, yoksulla zengin arasındaki uçuruma ve dönemin edebiyat çevresine ayna tutuyor. Ortaç, Ziya Gökalp’e selam göndermeyi de ihmal etmiyor.  

***

İstanbul’da 1895 yılında dünyaya gelen Yusuf Ziya Ortaç, edebiyata Vefa İdadisi’nde okurken aruz vezninde yazdığı şiirlerle başladı. Genç yaşta tanıştığı Ziya Gökalp’in etkisiyle hece ölçüsünü benimsedi ve bu türde verdiği başarılı örnekler sayesinde “Hecenin Beş Şairi”nden biri olarak ünlendi. 1915’te edebiyat öğretmenliğine başlayan Ortaç, edebi faaliyetlerine çeşitli dergilerde yazarak devam etti. Asıl yükselişini ise 1922’de Orhan Seyfi Orhon’la birlikte çıkarmaya başladıkları “Akbaba” adlı mizah dergisi ile yaşadı. Kısa sürede en ünlü mizah yazarlarından biri haline geldi ve ölümüne değin dergiyi çıkarmaya devam etti. Dönemine yayıncılık faaliyetleriyle damga vuran Ortaç, 1946-1954 yılları arasında milletvekilliği de yaptı. Ortaç, 1967’de, doğduğu şehirde hayatını kaybetti.

 

 


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 168
En / Boy : 13,7/19,5
Kağıt Cinsi : III. Hamur
Basım Tarihi : 09.2020
₺78,40

Geçmişe özlem duyan Osmanlı paşası bir dede, geleceğe kaygıyla bakan eski İttihat-Terakki üyesi bir baba ve biri milliyetçi diğeri Marksist iki düşman kardeş. Türkiye büyük bir dönüşüm yaşarken üç ayrı kuşak aynı evde siyasi, kültürel ve ahlaki çatışmalar içinde yaşam mücadelesi veriyor. Ve tüm bunların arasında tutulduğu aşkla zenginliği tadan Bedia, geçirdiği ışıltılı günlerde hayatı sorgulamaya başlıyor.

Dönemin politik tartışmaları ve amansız bir kuşak çatışması arka planında fakir kız ile zengin oğlanın aşkını okuyacak, adeta bir zaman tüneli içinde, modernleşme sancıları çeken Türkiye’ye doğru yol alacaksınız.  

***

İstanbul’da 1895 yılında dünyaya gelen Yusuf Ziya Ortaç, edebiyata Vefa İdadisi’nde okurken aruz vezninde yazdığı şiirlerle başladı. Genç yaşta tanıştığı Ziya Gökalp’in etkisiyle hece ölçüsünü benimsedi ve bu türde verdiği başarılı örnekler sayesinde “Hecenin Beş Şairi”nden biri olarak ünlendi. 1915’te edebiyat öğretmenliğine başlayan Ortaç, edebi faaliyetlerine çeşitli dergilerde yazarak devam etti. Asıl yükselişini ise 1922’de Orhan Seyfi Orhon’la birlikte çıkarmaya başladıkları “Akbaba” adlı mizah dergisi ile yaşadı. Kısa sürede en ünlü mizah yazarlarından biri haline geldi ve ölümüne değin dergiyi çıkarmaya devam etti. Dönemine yayıncılık faaliyetleriyle damga vuran Ortaç, 1946-1954 yılları arasında milletvekilliği de yaptı. Ortaç, 1967’de, doğduğu şehirde hayatını kaybetti.

 


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 152
En / Boy : 13,7/19,5
Kağıt Cinsi : III. Hamur
Basım Tarihi : 09.2020
₺73,50

Bir kadının kendini yeniden keşfetme macerası, sevgi ekseninde samimi ve naif bir öykünün içinde kaleme dökülüyor… Bazen yeniden başlamak için her şeyden vazgeçmek gerektiğini, sıradan insanların nasıl sihirli bir dünya yaratabildiğini, görünenin ardında ne kadar büyük gizler olabileceğini öğretiyor bize… Karya’nın toy adımları bizi kendi hikâyelerimizle yüzleştirirken, umut etmeyi, hayal kurmayı ve inanmayı yeniden hatırlamamızı sağlıyor…Henüz Tanışmadık sürprizli finaliyle kendini hayatın akışına bırakmayı bilenler ve asla vazgeçmeyenler için dünyada hâlâ mucizelerin var olduğunu kanıtlıyor… 


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 160
En / Boy : 13,7/21,5
Kağıt Cinsi : III. Hamur
Basım Tarihi : 09.2020
₺80,50

Elinizdeki kitap Memleket Hikâyeleri’nin yayımlanışının 100. yılına özel Osmanlıca ve Türkçe hazırlanmıştır.

Refik Halid tarafından kaleme alınan eser ilk defa 1919 yılında Osmanlıca basılmıştır. Bu kitabın Osmanlıca sayfaları, 1919 yılındaki baskının tıpkıbasımıdır. Türkçe metinler için yazarın 1947 yılında gözden geçirdiği baskı esas alınmıştır. 

 *** 

“Refik Halid’in anlattığı olaylar bütünüyle yaşadığı dönemin olaylarıdır. Memleket Hikâyeleri ile Gurbet Hikâyeleri’nde canlandırılan kişilerin çoğu adeta canlıdır. Bütün bu yönleriyle Halide Edip onun ‘yalnız Türk edebiyatının değil, Rus ve Amerikan edebiyatlarından sonra, hikâyecilikte cihan ölçüsünde ön planda bir yer işgal edebilecek bir hikâyecimiz’ olduğunu belirtir.” 

Tanzimat’tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi

₺199,50

“Otuza yaklaşmaktayım… Bugüne kadar ne yaptığımı düşündüm. Bir sıfırdan başka netice alamadım. Hayatta hiçbir şey yapmış olmamak gibi korkunç ve utandırıcı bir şey var mı? Son zamanlara kadar ‘Fena bir şey yapmıyorum ya!’ der ve kendimi temize çıkarmaya çalışırdım. 

 

Fakat hadiseler gösterdi ki, fena olmayışım tesadüf eseriymiş, fırsat düşmemiş, zaruret olmamış.

Nitekim hayatın ilk çelmesinde yuvarlanıverdim. İyilik demek kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir. 

Bende bu fena cevher fazla miktarda mevcutmuş. Belki herkeste var… Fakat insan olan onu söküp atmasını, yahut boğmasını biliyor… Dokunmadan bırakmak, bir gün başını kaldırmasına meydan vermek olur…”

Sayfa Sayısı : 328

Ebat : 13.5x19.5

Kağıt/İç Baskı III Hm Enzo 55gr

Cilt/Kapak : Amerikan Bristol 230 gr

₺70,00

“Kafasından hatıralar birbirini kovalayarak 

geçmekte idi. Bütün hayatında kendine göre bir iş bile yaptığını hatırlamıyor, bu ömrü başka birinin yaşadığını sanıyordu. Çocukluğu, delikanlılığı, etrafıyla olan münasebetleri hep yabancı bir dünya ile yapılan temaslara benziyordu. 

Şimdi o, kendine bu kadar uzak bulduğu bu dünyada, ne kadar müthiş azaplar çekiyordu! Bunlara ne lüzum vardı? Neden böyle korkunç çemberler onu sımsıkı bağlıyor, neden ona yavaş yavaş, sindire sindire en öldürücü işkenceler yapılıyordu? Ne için, kim için?” 

Sayfa Sayısı : 312

Ebat : 13.5x19.5

Kağıt/İç Baskı : III Hm Enzo 55 gr

Cilt Kapak : Amerikan Bristol 230 gr

₺67,20

"Hayatta yalnız kalmanın esas olduğunu hâlâ kabul edemiyor musunuz? Bütün yakınlaşmalar, bütün birleşmeler yalancıdır. İnsanlar ancak muayyen bir hadde kadar birbirlerine sokulabilirler, üst tarafını uydururlar ve günün birinde hatalarını anlayınca, yeislerinden her şeyi bırakıp kaçarlar. Halbuki mümkün olanla kanaat etseler, hayallerindekini hakikat zannetmekten vazgeçseler, bu böyle olmaz. Herkes tabii olanı kabul eder, ortada ne hayal sukutu, ne inkisar kalır...

 

Dünyada bir tek insana inanmıştım. O kadar çok inanmıştım ki, bunda aldanmış olmak, bende artık inanmak kudreti bırakmamıştı. Ona kızgın değildim. Ona kızmama, darılmama, onun aleyhinde düşünmeme imkân olmadığını hissediyordum. Hayatta en güvendiğim insana karşı duyduğum bu kırgınlık, adeta bütün insanlara dağılmıştı; çünkü o benim için bütün insanlığın timsaliydi.”

Sayfa Sayısı : 184

Ebat : 13.5x19.5

Kağıt/İç Baskı : III Hm Enzo 55gr

Cilt/Kapak : Amerikan Bristol 230gr

Kapak Tasarımı : Rüveyda Kul

₺46,20

Özlem 35 yaşında evli bir kadındır. Bir akşam ani bir kararla kocasını terk edip âşık olduğu adamın evine gider. Orada onu kötü bir
sürpriz beklemektedir: Bir eş! Evine geri dönen Özlem’in gerçeklerle bağı kopmuştur artık. Geçirdiği sinir krizi sonrasında gözlerini
bir akıl hastanesinde açar. Âşık olduğu adamın hayali sürekli yanındadır ve Özlem’le konuşmaktadır.

Özlem’in akıl hastanesinde tanıştığı her hastanın farklı bir hikâyesi vardır. Kimi aklını rakamlarla bozmuş, kimi kavuşamadığı sevgilinin
özlemiyle çıldırmış, kimi yangında kaybettiği çocuklarının acısıyla gerçeklik duygusunu yitirmiş bu insanlar Özlem’in dünyaya
ve kendine bakışını değiştirebilecek midir? Özlem takıntı haline getirdiği adamdan kurtulup yepyeni bir yaşama yelken açma gücünü
kendinde bulabilecek midir?

Ece Erdoğuş Levi, çizdiği onlarca insan portresiyle okuru bambaşka diyarlara götürürken normal-anormal ayrımının da sınırlarında
dolaştırıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 232
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2018
₺19,68

Sözlü Türk edebiyatının en güzel, en canlı eserlerinden biri kuşkusuz Dede Korkut Hikâyeleri'dir. Son derece yalın, duru bir dille 15. yüzyılda yazıya geçirilmiş olan bu hikâyelerin eski bir Türk destanından kopmuş parçalar olduğu sanılmaktadır. Dil ve edebiyat açısından eşsiz bir kaynak oluşturan hikâyeler, özellikle Oğuz Türklerinin yaşama biçimleri, örf ve âdetleri, inançları bakımından folklor ve tarih araştırmacıları için de temel bir kaynaktır.

Dede Korkut Hikâyeleri'nde aile ilişkileri, kahramanlık, yiğitlik, doğa gibi geleneksel konular işlenmiştir. Hikâyelerin her birinde ayrı bir kahramanın başından geçen olaylar anlatılır. Topyekûn savaşlar yerine bireyler arasındaki anlaşmazlıklar ve mücadeleler hikâyelerin temel karakteristiğidir. Hareket kadar duygular da önemlidir bu hikâyelerde. Bu açıdan modern öyküye oldukça yakındır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 208
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : 4.2018
₺79,80
Girdap Balıkçısı - Ali Deniz Uslu
ÖZGEÇMİŞ
Ali Deniz Uslu 
 
İstanbul’da doğup Trakya’da büyüyen ve sonra yine İstanbul’a gelen yazar işletme okudu, gazetecilik yüksek lisansı yaptı. 2004 yılında Cumhuriyet gazetesinde gazeteciliğe başladı, 11 yıl boyunca yoluna Cumhuriyet’te devam etti. Pazar Dergi’de röportajlar, dosyalar hazırladı. Aynı dönemde dört yıl 46 Magazine dergisinin genel yayın yönetmenliğini üstlendi. Müzik yazarı ve eleştirmeni olan Uslu, aynı zamanda müzik danışmanlığı, prodüktörlüğü, markalar için içerik ve fikir danışmanlığı yapıyor. Girdap Balıkçısı yazarın ilk kitabı.
 
ARKA KAPAK YAZISI
 
Hayatın bir yerindeyiz; ortasında, kenarında, çeperinde veya dışında. Kim bilir? “Bilmek” mi dedim? Bilmenin boynumuza geçirdiği ilmik sıkı. Taburemiz umut, onun da pamuk ipliğinde ayakları... Ama azınlığımız büyüyor, belli ki fırtına yakın. Mevsimsiz bir rüzgâr esiyor; eski, tanıdık bir kokuyu taşıyor. Aynı gökyüzünün altına, aynı toprağa farklı zamanlarda gömüleceğiz. Şimdi, o güne kadar aldığımız, alacağımız her soluğun bedelini ödeyelim.
 
***
 
“Her kadeh sonunda yeni kapılar açılır ruhun zindanlarına. Bir metamorfoz, modern yıkım belki de deri değiştirme. Çağrılmaya hazır bir adım ötede, herkesin içinde...”
 
“Cephesi olmayan bir savaş... İnkâr etmek bulaşmasın bir kere üstünüze, çünkü vicdan lekesi bedenden çıkmaz, tine işler, hızla sirayet eder. Bizim tek şansımız en yakın yerinden tutmak kendimizi...”
 
“Evet, şimdi hazırsınız, köprüden önce son çıkışı isteyerek kaçırın. Gittiğiniz yerde bulacaklarınız ve karşılaşacaklarınız yalnızca sizi ilgilendirir. Keyfini çıkarın...”
 
Sayfa Sayısı             79
Ebat:         13.7x21.5
Kağıt / İçBaskı:  III.Hm Enzo
Cilt / Kapak:              Amerikan/  Amerikan Bristol    
ISBN / Barkod:          9789751038487
 
₺49,00

"Nilgün, karakteri kısaca anlatılacak ve şahsiyeti kolayca belirtilecek kadınlar arasına sokulamaz. Kendisiyle haftalarca bir vapurda seyahat ettim; aylarca bir dam altında kaldım; tam iki sene hasretini çektim; aklım hep onunla meşguldü. Seviştik, nişanlandık, ayrıldık, tekrar karşılaştık. Bütün bu yakınlıklar ve uzaklıklar, ayrılıklar ve buluşmalar sonunda Nilgün bir muamma olmakta devam etti."


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 1029
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2017
₺420,00

Fuzûlî, kendisini öyle bir âşık görür, öyle bitkin bir halde tasvir eder ki...

Gözyaşı habbaleri içinde yüzmede, derd ülkesinin sergerdanı. Kim onu isterse lâle renginde katre katre gözyaşlarını izleyerek bulabilir. Dudağı şirin dilberler zevkiyle asrın ferhadı.Kendisine atılan ve yanında toplanmış olan kınama taşları da Bîsütûn’u. Yakuttan değersiz değildir. Ciğer kaniyle boyandıkça kadri, kıymeti artmadadır.

Gam kafilesinin kervanbaşısıdır, mihnet ve elem sahrasının yolcusu. Hiç kimseden aşağı değildir. Padişah gibi bir fakirdir, muhteşem bir yoksul. Yürüyüp giden tahtı, gözyaşıdır, bayrağı, ah! Bela ve derd, yanından ayrılmayan kullarıdır, cefa ve cevir, adamları. Ne mala mülke memnun olur, ne maldan mülkten ayrılsa mahzun. Müflistir, aşağıdır fakat kendisini Kaarun sanır. Gönlünde vefa definesi vardır, gözünde akıp duran la’al ve inci hazinesi. Ne felek onun dileğince döner, ne kendisi isteğine erişir.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 238
En / Boy : 16,5 / 23,5
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : .2016
₺209,30

Reşat Nuri Gültekin’in, Anadolu’nun sosyal ve kültürel hayatıyla ilgili çeşitli gözlemleri. Yazar, Milli Eğitim Bakanlığı Müfettişliği sırasında, uzun yıllar boyu Anadolu’da yaptığı gezilerin sağladığı gözlemlerinden bir bölümünü bu kitapta toplamıştır. Özellikle Anadolu’da sık sık rastlanan tuluat tiyatrolarına da değinilen kitap, yazarın çeşitli yazılarından oluşuyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 287
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 2.2017
₺182,00
Tükendi

Bazı gençlerin zannettiği gibi ebedi sevginin yalnız romanlara mahsus bir şey olmadığını ben hayatımla ispat edeceğime eminim.
Reşat Nuri Güntekin, yaşamı boyunca roman, hikâye, tiyatro, çeviri ve gezi notlarıyla bilinen bir yazar olmuştur.
Fakat madalyonun ters tarafında kendi deyimiyle "kalabalıklar içinde yalnızlıktan" hoşlanan Reşat Nuri, eşi Hadiye Hanım'a yazdığı mektuplarda bilinmeyen yönleriyle ya da tam da hayatın ortasındaki kimliğiyle karşımıza çıkar.
Genç ve âşık bir öğretmen, karısından ayrı kalan bir koca, hayat mücadelesi veren bir adam...
Hadiye Hanım ve Reşat Nuri'nin hayat macerası hepimizinki gibi zor, telaşlı ve değişken. Reşat Nuri Güntekin'in 1927 ile 1941 yılları arasında yazdığı bu mektuplarda onların değişen hayatlarını okuyacaksınız. Değişmeyen tek şey ise aralarındaki büyük aşk ve bitmeyen bir tahassür...

 

₺154,00
Tükendi
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 198
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2012
₺24,36
Tükendi
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 320
En / Boy : 13,5 / 20
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺46,67
Tükendi
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 528
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .1997
₺175,70
Tükendi
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 503
En / Boy : 13,5 / 20
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺25,20
Tükendi

Yaşamının çalkantılarla dolu, fırtınalı bir döneminden geçmekte olan genç bir gazeteci, bir sabah ağır bir uykudan uyanıp kendine geldiğinde, son iki buçuk aya ilişkin hiçbir şey hatırlayamadığını dehşetle fark eder. Gözlerini 11 Mart sabahı açmış, belleğiyse 23 Aralık akşamında takılıp kalmıştır. Aradan geçen süre içinde neler olduğuna ilişkin elindeki tek ipucu, pantolon cebinde bulduğu küçük bir takvim yaprağının üzerine kendi el yazısıyla aceleyle karalanmış, kısa bir nottan ibarettir. Beklemediği bir anda kendini içinde bulduğu bu kâbustan kurtulmak ve belleğindeki derin karanlığa ışık tutabilmek için, ne zaman ve neyi düşünerek yazdığını hatırlamadığı o kısa notta yer alan isimlerin izini sürmekten başka seçeneği yoktur genç adamın. Bu zorlu yolculukta desteğine güveneceği tek insan da, aynı gazetede birlikte çalıştıkları, çocukluk arkadaşı olacaktır. Elde edilecek en küçük ipucunun bile büyük değer taşıdığı araştırma, onları önce ülkenin en büyük şirket gruplarından birinin yöneticilerine, ardından da, Çanakkale’deki bir enerji santrali inşaatı sırasında bulunup, özenle gözlerden saklanmış, binlerce yıl öncesine ait, tapınak benzeri, gizemli ve ürkütücü bir yapıya götürür... Bu roman, Seni Tılsımlar Korur’la başlayan uzun soluklu serüvenin ikinci adımını oluşturuyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 536
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2007
₺21,78
Tükendi
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 430
En / Boy : 13,5 / 20
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺32,20
Tükendi
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 424
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .1999
₺142,10
Tükendi
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 520
En / Boy : 13,5 / 20
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺22,68
Tükendi
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 527
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2007
₺21,00
Tükendi
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 464
En / Boy : 13,5 / 20
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺22,26
Tükendi
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 376
En / Boy : 13,5 / 20
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺125,30
Tükendi

... Ancak ufak icra takipleriyle geçimini sağlayan genç bir avukat için bu inanılmaz bir teklifti. Önerilen ücret aklının köşesinden dahi geçmeyecek büyüklükteydi. Hiç tereddüt etmeden teklifi kabul etti. Avukatlığa polislik mesleğinden gelmeliydi. Bir şantaj olayını gün ışığına çıkarmak ona çok kolay gibi görünmüştü. Tek sorunu zamanın yetersizliğiydi. ...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 363
En / Boy : 13,5 / 20,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2005
₺123,20
Tükendi

Oktay Keçeci, ünlü bir holdingin hissedarlarından biridir. Aynı zamanda Türk musikisine merakından dolayı Cumhuriyet’in ilk yıllarında sahne alan veya plak dolduran kadın şarkıcılar üzerine bir inceleme ve araştırma kitabı hazırlamaya çalışmaktadır. Hayatı hakkında en fazla zorlandığı kişi, az tanınan ve musiki hayatı çabuk noktalanan Fikret Semiha Hanım’dır. Araştırmaları sırasında ona ait bir fotoğrafı ve ilk hocası Tamburi Hakkı Bey’i tesadüfen bulur. Elde ettiği bilgiler yaklaşık yarım asırdan fazla bir zaman önce ölen kadının hayatının üzerinde büyük bir giz perdesinin olduğu gerçeğini ortaya çıkarır. Oktay Keçeci, artık mazinin derinliklerinde kalmış birtakım esrarengiz olayları gün ışığına çıkarmak için çalışacaktır. Polisiye türünün büyük ustası Osman Aysu’dan, son satırına kadar heyecanla okuyacağınız bir roman daha!...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 391
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2002
₺58,80
Tükendi
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 444
En / Boy : 13,5 / 20
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺149,10
1 2 3 ... 6 >

Türk Edebiyatı Yazarları

Edebiyat insanın birçok alanda gelişimine katkı sağlayan sanat dalı olmaktadır. Farklı dönemlerde ortaya konulan eserlerin ortaya konulmasını sağlayan Türk yazarlar kaleme aldıkları en iyi Türk romanları ile yazıldığı döneme ışık tutmaktadır. Okur bu eserler sayesinde geçmişle olan bağını kurup geleceğe yön verebilmektedir. Farklı dönemlerde yazınsal eserler veren Türk yazarlar listesi oldukça uzun tutulmaktadır. Her dönemin kendine has özelliklerini bünyesinde barındıran yazarlar ve eserleri toplumun yaşantısına ayna olmaktadır. Okuyucu bu yazarlar sayesinde dönemin sosyal ve siyasi yapısı hakkında bilgi sahibi olabilmektedir.

Türk edebiyatı tarihi farklı dönemlere ayrılarak incelenmektedir. Her dönemin kendine özgü özellikleri bulunmaktadır. Dönem yazarının edebi kişiliği ve eserde kimliği de her edebi dönemde farklılık göstermektedir. Türk edebiyatı tarihi boyunca eserler ortaya koyan birçok önemli Türk yazarlar bulunmaktadır.  Bunlardan bazıları şu şekilde listelenmektedir:

  • Şinasi
  • Namık Kemal
  • Ahmet Haşim
  • Ahmet Hamdi Tanpınar
  • Arif Nihat Asya
  • Ahmet Kutsi Tecer
  • Cemal Süreya
  • Oğuz Atay
  • Cahit Sıtkı Tarancı
  • Halikarnas Balıkçısı
  • Halid Ziya Uşaklıgil
  • Reşat Nuri Güntekin
  • Sabahattin Ali
  • Tevfik Fikret
  • Eflatun Cem Güney
  • Oğuz Atay
  • Aziz Nesin
  • Haldun Taner
  • Halide Edip Adıvar
  • Namık Kemal
  • Ömer Seyfettin 

Türk Edebiyatı Eserleri

Türk edebiyatı tarihinde yüzyıllar boyunca yazılı ve sözlü eserler ortaya konmaktadır. Bu eserler toplumun değer yargıları dikkate alınarak yazılmaktadır. Sosyolojik etkenlerin yanı sıra dönemsel olarak değişen olayların etkisi ile ortaya konulan eserlerde kalıplar ve gelenekler değişebilmektedir. 

Türk edebiyatın Batı etkisine girmesiyle birlikte sözlü geleneğin yerini yazılı eserler almaya başlamıştır. Yazılı türler arasında yer alan roman, tiyatro, deneme ve eleştiri gibi türler sözlü eserlerden daha fazla yazılmaktadır. Türk edebiyatı 19. yüzyılda Tanzimatın ilanıyla birlikte gelişim göstermiştir. Bu sebeple toplumun siyasi alanda yenilik ve değişikliği eserlere de yansıtılmıştır. Eserler ait olduğu Türk toplumunun ve yazıldıkları dönemin özelliklerini okuyucuya yansıtmaktadır. 

Sözlü edebiyatın yerini Batı kaynaklı eserlerin almaya başlamasıyla Türk edebiyatında geniş çeşitliliğin oluşması sağlanmıştır. Bu dönem eserlerinde toplumsal sorunlar ve problemler gerçekçi bir dil ve üslupla kaleme alınmıştır. Zaman içerisinde gittikçe çoğalan Türkçe romanlar  geniş okuyucu kitlesine hitap edebilmektedir. Yazıldığı dönemin özelliklerini ve detaylarını okuyucusuna sunan Türk roman kitapları ortaya koyduğu duygu ve düşünceleri belirli bir edebi türe uygun olarak kaleme alınmıştır. Yazılan eserler sayesinde toplumun düşünce yapısı, kültür ve uygarlık birikimleri de yeni nesillere aktarılmaktadır.

Türk Edebiyatı Klasikleri

Her toplum kendi kültür ve değerlerini sanata aktarması farklılık göstermektedir. Toplumların yaşadığı coğrafya, gelenek ve görenekleri sanat anlayışlarına etki eden etkenler arasında yer almaktadır. Farklı toplumlarda meydana gelen değişimler ve yenilikler de toplumların sanat anlayışını etkileyen önemli etkenler arasında yer almaktadır. Bu sebeple klasik haline gelen eserlerin belirli değişim ve yeniliklerin etkisinde kaldığı bilinmektedir. 

Okuyucuların yeni keşifler ve değer yargıları kazanmasını sağlayan Türk edebiyatı klasikleri gelecek nesillere bırakılan miraslar olmaktadır. Önceden edinilen bilgileri yeniden zihinlerde canlandıran Türk edebiyatı kitapları özel eserler olmaktadır. Türk klasikleri toplumunun kültür ve medeniyet değerlerinin gelecek nesillere aktarılmasını sağlamaktadır. 

Uzun yıllar geçse de tekrardan okunduğunda aynı hissiyatı yansıtan Türk klasikleri her okunduğunda farklı ve yeni bilgiler sunmaktadır. Bu sayede klasikler her okunduğunda farklı bilgiler edinilmesine olanak sağlamaktadır. Gerçek hayatla paralel konuların eserlerde işlenmesi sürükleyici bir anlatım tarzının oluşturulmasını sağlamaktadır. 

Türk klasikleri listesi içerisinde yer alan kitaplar her okurun kitaplığında bulunması gereken eserler içerisinde yer almaktadır. Türk edebi romanları toplumun değer ve yargılarının gelecek nesillere aktarılmasında önemli rol oynamaktadır. Edebiyat yazarları toplumun gelenek ve görenek gibi kültür izlerini okuyucuya aktarmaya çalışmaktadır. Bu bağlamda Türk edebiyatı romanları yazıldıkları dönemin özelliklerini ve detaylarını ayna görevi üstlenerek okuyucuya yansıtmaktadır. 

Türk edebiyatı klasikleri listesi kendi içerisinde farklı türlere ayrılmaktadır. Türk klasikleri roman, şiir, tiyatro ve hikaye gibi alt başlıklara ayrılmaktadır. Bu eserler gerçek hayattan alıntı yapılarak veya kurmaca metinler şeklinde yazılmaktadır. Türk yazarlar tarafından kaleme alınan Türk edebiyatının en iyi romanları içerisinde de yer alan Türk edebiyatı klasiklerinden bazıları şu şekilde listelenmektedir:

  • Acımak
  • Çalıkuşu
  • Aşk-ı Memnu
  • Araba Sevdası
  • Kürk Mantolu Madonna
  • Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
  • Kuyucaklı Yusuf
  • Sinekli Bakkal
  • Eylül
  • Yaban
  • Zübük
  • Şair Evlenmesi
  • Vatan yahut Silistre
  • Küçük Şeyler
  • İntibah
  • Mai ve Siyah
  • Mürebbiye
  • Zehra
  • Falaka
  • Genç Kız Kalbi
  • Aşk-ı Memnu
  • İçimizdeki Şeytan

Okunması Gereken Türk Edebiyatı Kitapları 

Çeşitli türlerde ortaya konulan eserleri ile Türk edebiyatı Türk roman yazarları sayesinde dünya literatüründe kendine üstün bir yer edinmiştir. Türk edebiyatının en iyi romanları yüzlerce dile çevrilerek dünya okurları ile buluşmaktadır. En ünlü romanlara sahip olan Türk edebiyatı kitapları dünya okurları tarafından sevilerek okunan eserler arasında kendine yer edinmiştir. Oldukça derin bir edebiyata sahip olan Türk edebiyatı en iyi Türk yazarlar tarafından kaleme alınan eserler ile adını duyurmuştur. Türk edebiyat klasikleri arasında her okurun mutlaka okunması gereken Türk klasikleri olarak isimlendirdiği belli eserler yer almaktadır. Bu eserlerden bazıları şu şekilde listelenmektedir:

  • Kürk Mantolu Madonna – Sabahattin Ali
  • Zübük – Aziz Nesin
  • Dokuzuncu Hariciye Koğuşu- Peyami Safa
  • Hababam Sınıfı – Rıfat Ilgaz
  • Alemdağ’da Var Bir Yılan – Sait Faik Abasıyanık
  • Yılanların Öcü – Fakir Baykurt
  • Bereketli Topraklar Üzerinde – Orhan Kemal
  • Çalıkuşu – Reşat Nuri Güntekin
  • Esir Şehrin İnsanları – Kemal Tahir
  • İnce Memed – Yaşar Kemal
  • Memleket Hikayeleri – Refik Halit Karay
  • Yaban – Yakup Kadri Karaosmanoğlu
  • Hallaç – Leyla Erbil
  • Saatleri Ayarlama Enstitüsü – Ahmet Hamdi Tanpınar
  • Korsan Çıkmazı – Nezihe Meriç
  • Aylak Adam – Yusuf Atılgan
  • Kırk Yedi'liler – Füruzan
  • Bir Düğün Gecesi – Adalet Ağaoğlu
  • Sevgili Arsız Ölüm – Latife Tekin
  • Bitmeyen Aşk – Pınar Kür
  • Aylin – Ayşe Kulin
  •  Masumiyet Müzesi – Orhan Pamuk 
  • Serenad – Zülfü Livaneli

En Çok Okunan Türk Edebiyatı Kitapları

Türkiye’de en çok okunan kitaplar arasında yer alan eserler her kesimden okuyucunun beğenisini kazanmış kitaplar olmaktadır. Bu eserler birçok okurun kütüphanesinde yer sahibi olan en iyi Türk romanları listesinde yer alan isimlerdir. En iyi Türk kitapları kategorisinde de yer alan bu eserler okuyucuların beğenisi kazanarak önerilen eserler olmaktadır. Bu eserlerden bazıları şu şekilde listelenmektedir:

  • Kuyucaklı Yusuf
  • İçimizdeki Şeytan
  • Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
  • Çalıkuşu
  • Fatih Harbiye
  • Yaban
  • Eylül
  • İntibah
  • Acımak
  • Yaprak Dökümü
  • Araba Sevdası
  • Korkuyu Beklerken
  • Ateşten Gömlek
  • Vatan yahut Silistre
  • Yalnızız
  • Felatun Bey ile Rakım Efendi
  • Kaşağı
  • Kiralık Konak
  • Aşk-ı Memnu
  • Huzur
  • Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç
  • Şair Evlenmesi
  • Küçük Şeyler
  • Son Kuşlar
  • Zehra
  • Vurun Kahpeye
  • Dede Korkut Hikayeleri
  • Sözde Kızlar
  • Gulyabani 
  • Matmazel Noraliya’nın Koltuğu
  • Falaka
  • Bir Tereddüdün Romanı
  • Dudaktan Kalbe
  • Mürebbiye
  • Genç Kız Kalbi
     
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı