Henüz küçücük bir çocukken büyüyor Yusuf. Yerde yatan anne babasının başında öylece dururken yüce gönüllü bir Kaymakam’ın uzattığı elle çiziliyor kaderi. Kuyucak çok uzakta kalıyor artık. Büyük bir kasabada çürümüş bir düzenle karşılaşıyor.

Hayatı boyunca nahif ama asi bir tavırla karşı çıkıyor bu düzene. Fakat gün geliyor, aşk ona boyun eğdiriyor. Sevdiği kadın için düzene ayak uydurmaya, herkes gibi olmaya çalışıyor. Kendisinden zayıf bulduğu bu mahlûkların mahkûmu olmak onu sadece yaşadığı topluma değil, kendisine de yabancılaştırıyor. Ve Yusuf, sonunda hesap günü geldiğinde şimdiye kadar baş eğdiği nispette korkunç bir tablo bırakıyor geride.

Sabahattin Ali daha ilk romanında belli ediyor duruşunu. Anadolu’nun gerçeklerini, toprak sahibinin zalimleşmiş gücünü, paraya esir olmuş bürokrasiyi tüm çıplaklığıyla gözler önüne sererken Türk edebiyatında edineceği sarsılmaz konuma dair çok şey gösteriyor. Bu değerli ilk romanı bu kez edebiyatımızın usta kalemi Zülfü Livaneli’nin özel seçkisi içinde ve onun önsözüyle okurla buluşturuyoruz.

 

Editör Ezgi Hotalak

Kapak Tasarım Füsun Turcan Elmasoğlu

Sayfa Tasarım Şenol Alanbay

Sayfa Sayısı  296

Tür Klasik Türk Edebiyatı

₺70,00

Edebiyatta natüralizmin temsilcilerinden olan, “toplum için sanat” görüşünü benimsemiş Hüseyin Rahmi Gürpınar eserlerini mizahi bir dille kaleme alır. Toplumun geleneklerini, aile yaşantısını, aile içi sorunları, mahalle kavgalarını, batıl inançları, yaşadığı çağın toplumsal değişimlerini başarılı bir şekilde gözlemleyerek eserlerinde bu temaları işler. Gulyabani de yazarın üslubunun en güzel şekilde ortaya koyulduğu eserlerinden biridir.

Muhsine geçimini sağlamak için bir köşkte çalışmaya başlar. Bu köşk gulyabaninin, perilerin, cinlerin kol gezdiği bir yer olarak kötü bir nama sahiptir. Köşkün hanımı başta olmak üzere tüm çalışanlar da bu doğaüstü canlılardan korkmakta, onların her dediğini yerine getirmektedir. Muhsine’ye her duyduğunun ve gördüğünün peşine düşmemesi öğütlense de o, merakına yenik düşer. O andan sonra olaylar tüm köşk halkı için çok farklı bir hal alacaktır.

Korku ve mizah unsurlarının bir arada işlendiği Gulyabani’de batıl inanç hapishanesindeki insanların, aklın yolunu izlediklerinde nasıl özgürleştikleri gözler önüne seriliyor. Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın masalsı özellikler ile hicvini buluşturan, edebiyatımızın mihenk taşlarından olan bu romanını Zülfü Livaneli’nin önsözüyle okurun ilgisine sunuyoruz.

Yayın Direktörü Gülşen İşeri

Editör Ecem Aycan Öztoplar

Kapak Tasarım Füsun Turcan Elmasoğlu

Sayfa Tasarım Şenol Alanbay

Sayfa Sayısı 176

Tür Tür

₺53,00

Dünyaya çarpmak üzere olan bir kuyrukluyıldız, cehaletle cesaret arasında gidip gelen bir tedirginlik içinde olacakları bekleyen bir halk ve krizi fırsata dönüştürmeye çalışan müzmin bekâr İrfan.

Hayatı boyunca kadınlardan yana pek yüzü gülmeyen İrfan, oralı değilmiş gibi yapsa da içten içe derin kederlere sürüklenirken çareyi yazdığı “ilim dolu” makalelerle karşı cinsi kötülemekte buluyor. Fakat ne yapsa yüreği soğumuyor, bakıyor ki hanımlar bir “Kuyruklu”dur tutturmuş, türlü felaket senaryolarıyla onlara korku salma peşine düşüyor. Meçhul bir kadından aldığı mektup ise işin bütün seyrini değiştiriyor.

Tarafını belli etmekten oldum olası çekinmeyen Türk edebiyatının keskin kalemi Gürpınar'ın bu kıymetli eserini Zülfü Livaneli'nin özel seçkisi içinde ve onun önsözüyle okura gururla sunuyor, kitaplığınıza bir küçük tebessüm bırakıyoruz.

Yayın Direktörü Gülşen İşeri

Editör Ezgi Hotalak

Kapak Tasarım Füsun Turcan Elmasoğlu

Sayfa Tasarım Şenol Alanbay

Sayfa Sayısı 184 

Ebatv 12,5x21 cm

Tür Klasik Türk Edebiyatı

 

₺53,00

Çağdaş Türk edebiyatının önemli temsilcilerinden olan Sabahattin Ali toplumcu gerçekçilik unsurlarını kullanmasıyla, klişeleşmiş ilkelerden sıyrılabilmesiyle ve toplumun farklı çehrelerinden seçerek yarattığı canlı karakterlerle öne çıkar.

Macide Balıkesir’de doğmuş, mektep hayatı boyunca kendini akranlarından farklı hisseden ve çok çalışkan bir genç kızdır. Müzik konusunda çok yetenekli olduğu keşfedilen Macide çok çalışır ve İstanbul’da konservatuvara girer. Ömer sadece günü geçiren, hayatını bir türlü yoluna koyamayan biridir. Yaptığı yanlış tercihlerden hep içindeki şeytanı sorumlu tutar. Bir gün tesadüf eseri vapurda gördüğü Macide’ye âşık olur. Birtakım olaylar silsilesi, birbirinden çok farklı bu iki insanı bir araya getirir. Çok kısa bir süre sonra birbirlerinin sahip olduğu tek aile, tutunabilecekleri tek dal olduklarına kanaat getirirler. Ancak büyük bir heyecanla başlayan ilişkileri sorunlarla yoğrulur ve iki taraf da kaldırabileceklerinden daha ağır yükler sırtlamak zorunda kalır. 

Öyle öngörülemez olaylar yaşanır ki tercihlerinin sorumluluğunu almaktan daima kaçınan Ömer’in dudaklarından şu sözler dökülür: “Ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması...”

Türk toplumunun modernleşmesine dair önemli unsurlar taşıyan İçimizdeki Şeytan, edebiyatımızın usta kalemi Zülfü Livaneli’nin özel seçkisi içinde ve onun önsözüyle okurlarla buluşuyor.

Yayın Direktörü Yayın Direktörü

Editör Ecem Aycan Öztoplar

Kapak Tasarım Füsun Turcan Elmasoğlu

Sayfa Tasarım Şenol Alanbay

Sayfa Sayısı 320

Ebat 12,5x21 cm 

Tür Tür

₺77,00

Melankolik bir ruhun derinliklerine doğru romantik bir gezinti. Hayatı boyunca insanlardan kaçan, kitaplara ve doğaya sığınarak yalnızlığına merhem arayan Raif Efendi’nin bir tablonun ışığında yeniden hayat bulmasının hikâyesi.

Kendi halinde bir memurdu Raif Efendi. Ta ki işe yeni başlayan genç bir memur, hayatını merak edene kadar... Görünmeyenin ardındaki gerçek, gizli bir defterin satır aralarında Havran’dan Berlin’e uzanıyor. Saf bir aşkın izinde aslında hiç fark etmese de kendi ruhunu, yaşama isteğini arayan Raif Efendi tam, başka bir hayat da mümkünmüş derken belirsiz bir sona doğru sürükleniyor.

Sabahattin Ali’nin ölümsüz romanı Kürk Mantolu Madonna, aşk, yalnızlık ve anlamsızlık üzerine yazılmış psikolojik bir başyapıt. Bu kıymetli eseri Zülfü Livaneli’nin özel seçkisi içerisinde yeniden okurla buluşturuyor, kitaplığınızın başköşesine hüzün dolu bir şaheser bırakıyoruz.

Yayın Direktörü Gülşen İşeri

Editör Ezgi Hotalak

Kapak Tasarım Füsun Turcan Elmasoğlu

Sayfa Tasarım Şenol Alanbay

Sayfa Sayısı 192

Ebat 12,5x21

Tür Klasik Türk Edebiyatı

₺56,00

Dilde sadeleşme akımının öncülerinden kabul edilen Memduh Şevket Esendal, inişler ve çıkışlarla dolu 70 yıllık ömrüne onlarca kıymetli eser sığdırmış, hem siyasi hem edebi kişiliği ile tarihimizde yüzyıllar sonra dahi hatırlanacak bir yer edinmiştir. 

Esendal, mesleği dolayısı ile Anadolu’yu karış karış gezmiş ve Anadolu insanına çok daha yakın bir perspektiften bakma şansı yakalamıştır. Cumhuriye-tin ilk yıllarında yazdığı Otlakçı ise tam da bir memleket öyküleri kitabıdır. Durum öykücülüğünün en güzel örneklerinden biri olan bu kitap, kültür çatışması başta olmak üzere eğitim, aile, evlilik gibi konuları yine mizahi bir dille eleştirir ve hatta öğretici bir kaygıyla da okurunu düşünmeye sevk eder.

Kullandığı dil ve üslubun sadeliği ile adeta ait olduğu toplum için yazan Esendal’ın Türk edebiyat tarihindeki değeri yadsınamaz hatırasına sahip çıkmak ve bunu sürdürmek için, Otlakçı’nın gözden geçirilmiş yeni baskısını okurlarımıza sunmaktan kıvanç duyuyoruz

 

Yayın Direktörü Gülşen İşeri

Editör Saliha Ulusoy Ilık

İlk Okuma Gizem Demir

Kapak Tasarım Füsun Turcan Elmasoğlu

Sayfa Tasarım Şenol Alanbay

Sayfa Sayısı 168

₺50,00

Servet-i Fünun ve realizm akımı öncülerinden kabul edilen Halid Ziya Uşaklıgil, eserleri ile Türk edebiyatında bir çığır açmıştır. Edebiyatımızın özellikle Batılılaşma seyrinde ilk örneklerini vermiş olup, romanlarında genel olarak İstanbul ve çevresini işlemiş, karakterlerini Batılı tarzda yansıtmıştır.

Uşaklıgil’in başyapıtı Aşk-ı Memnu ise ilk büyük Türk romanı kabul edilmekle birlikte, gerek seçkin üslubu gerek ilmek ilmek kurgulanmış akışı ve gerek karakterlerin işleniş biçimiyle Türk hatta dünya edebiyat tarihinde kendisine sarsılmaz bir değer inşa etmiştir.

Romanda, genç ve güzel bir kadının annesi ile girdiği güç yarışı sebebiyle zengin ve yaşlı bir İstanbul beyefendisiyle evlenmesi, ancak elinde olmaksızın yasak bir aşka sürüklenmesi ve yaşanan tüm diğer girift olaylar, karakterlerin psikolojileri açısından değerlendirilmiş olup gerçekçi bir yaklaşımla verilmiştir.

Aşk-ı Memnu’nun Türk edebiyat tarihindeki değeri yadsınamaz hatırasına sahip çıkmak ve bunu sürdürmek için İnkılâp Kitabevi olarak, eserin gözden geçirilmiş yeni baskısını okurlarımıza sunmaktan kıvanç duyuyoruz.

 

Yayın Direktörü Gülşen İşeri

Editör Saliha Ulusoy Ilık

Kapak Tasarım Füsun Turcan Elmasoğlu

Füsun Turcan Elmasoğlu Şenol Alanbay

Sayfa Sayısı 440

 

₺112,00

Dile hâkimiyeti ve keskin gözlem yeteneğiyle Türk edebiyatının aşılmaz doruklarından biri haline gelmiş olan Refik Halid Karay, Gurbet Hikâyeleri ile “sürgün edebiyatı”nın en özgün örneklerinden birine imza atıyor.

Karay’ın, 1930 ila 1937 yıllarında sürgün olarak yaşadığı Beyrut, Halep ve Hatay’da kaleme aldığı on yedi öykünün bir araya geldiği Gurbet Hikâyeleri, dönemin toplumsal yapısına dair ustaca gözlemler içeriyor. “Sürgünde bir entelektüel” olarak Anadolu insanının yaşayış tarzına keskin bir bakış atan Karay, toplumsal yapıda eski ve yeni karşılaştırmasına girişiyor. Batılılaşmanın getirdiği kimi sorunları cesurca irdeliyor, sosyal problemlere, halkın kurnazlığına ve tembelliğine eğilirken, olağanüstü çevre tasvirleri de sunuyor. Dönemin günlük yaşamından karakterleri ve olayları ele alıp üst düzey bir dil işçiliğinin yanı sıra ustaca bir teknikle harmanlayan yazarın hikâyelerinde “gurbet” teması da kendisine sıklıkla yer buluyor.

Türk öykücülüğünün en özel örneklerinden biri olan Gurbet Hikâyeleri’nin bu güncel edisyonunu Zülfü Livaneli’nin önsözü ve özenli bir baskıyla okurun ilgisine sunuyoruz.

 

Yayın Direktörü Gülşen İşeri

Editör Gökçe Şenoğlu

Kapak Tasarım Füsun Turcan Elmasoğlu

Sayfa Tasarım Şenol Alanbay

Sayfa Sayısı 104

₺70,00

Zehra, genç Cumhuriyet’in toplum tahayyülüne uygun idealist bir öğretmen olarak Anadolu’da bir kasabada görev yapmaktadır. Onu tanıyanlar üstün meziyetlerini saya saya bitiremezler ancak tek bir eksiği olduğunu ifade ederler: Acımak duygusu. Peki ama Zehra Öğretmen neden kimseye acıyamamaktadır?

Türk edebiyatının büyük çınarı Reşat Nuri Güntekin, Acımak’ta, duyguları ile mantıkları arasındaki dengeyi tutturamayan insanların hikâyesini anlatıyor. Memleket manzaralarına yer verilen hikâyede kişi ile toplum yapısındaki uyumsuzluklar bir baba-kız hikâyesi üzerinden resmediliyor. Meşrutiyet yıllarından Cumhuriyet’in ilk dönemine uzanan roman, anlatım tekniği ve sıra dışı kurgusuyla da özgün bir yerde duruyor. Güntekin, roman boyunca Mürşit Efendi ve Zehra Öğretmen’in hikâyesinin arka planında; bürokratik yapının getirdiği sıkıntılar, Anadolu insanının geri kalmışlığı, ahlaki erozyon ve nihayet bunun aile yapısına yansımaları gibi pek çok toplumsal soruna da temas ediyor.

Reşat Nuri Güntekin’in nefret ile sevmek arasındaki ince çizgiyi ustalıkla tasvir eden ölümsüz eseri Acımak’ı, Livaneli kitaplığı içerisinde ve gözden geçirilmiş bir basımla okurun ilgisine sunuyoruz.

 

Yayın Direktörü Gülşen İşeri

Editör Gökçe Şenoğlu

Kapak Tasarım Füsun Turcan Elmasoğlu

Sayfa Tasarım Şenol Alanbay

Sayfa Sayısı 144

₺112,00

“2024 Immanuel Kant’ın doğumunun 300. yılı! İnsanlık tarihinde çığır açan, çok büyük bir filozof olmasına rağmen bugün yeterince bilinmeyen ve değerlendirilemeyen Kant’a daha iyi yarınlar adına öyle ihtiyacımız var ki! Kant’ı 300. doğum yılı nedeniyle bir kez daha anmak ve anlatmak istedik. Anlaşılması en güç felsefeci olarak ünlenen bu büyük Aydınlanmacı filozofu sizlere bir nebze anlatabildiysem ne mutlu bana. Üzerinde yıldızlar hiç eksilmesin usta.”

 

Yayın Direktörü Gülşen İşeri

Editör Gökçe Şenoğlu

Son Okuma Ecem Aycan Öztoplar

Kapak Tasarım Beyzanur Karabulut Koç

Sayfa Tasarım Beyzanur Karabulut Koç

Sayfa Sayısı 80

₺70,00

 

 

Waterloo Savaşı, İngiltere, Avusturya, Rusya, Prusya, Hollanda ve İspanya’nın askeri ittifak kurarak Fransa’ya, daha doğrusu Napolyon’a, savaş ilan etmelerinden bir ay sonra, 18 Haziran 1815’te yapıldı...

Tarihçilerin, Waterloo Savaşı hakkındaki ortak görüşleri:

“Dünyanın kaderini belirleyen, tarihe yön veren bir savaştır.”

“I. Dünya Savaşı öncesinde yaşanmış son kesin sonuçlu ve en büyük savaştır.”

“Her şeyin kıl payı olduğu, kader savaşı.”

“Waterloo, en uzun öğleden sonra!”

“Waterloo, dünyanın yapısını belirleyen an!”

Ve Victor Hugo:

“Waterloo bir savaş değildir, dünyanın yüzünün değişmesidir.”

Napolyon sık sık şunu söylerdi:

“Bir general yalnız yetenekli değil, talihli de olmalıdır.”

Napolyon, Waterloo’da talihli değildi!

Avrupa tarihinin tam anlamıyla mihenk taşı olan, bu 8 saatlik savaşta neler oldu?

Osman Pamukoğlu, bugün de Belçika’nın toprakları içinde olan Waterloo savaş meydanını, yerleşimleri ve arazi arızalarını bizzat yerinde incelemiştir...

 

Yayın Direktörü Mehmet Bozkurt

Editör Ezgi Hotalak

Kapak Tasarım Emir Tali

Sayfa Tasarım Şenol Alanbay 

Dizgi Eylül Yaran

Sayfa Sayısı 96

Ebat 13,7x21,5

Tür Tarih-Araştırma

Kağıt / İç Baskı III. Hamur Enzo, 52 gr.

III. Hamur Enzo, 52 gr. Amerikan Bristol 230 gr.

₺84,00

 

Dilde sadeleşme akımının öncülerinden Memduh Şevket Esendal, inişler ve çıkışlarla dolu 69 yıllık ömrüne onlarca kıymetli eser sığdırmış, hem siyasi hem de edebi kişiliği ile tarihimizde yüzyıllar sonra dahi hatırlanacak bir yer edinmiştir. 

Esendal, Türk toplum yapısının sarsılmaz değerlerini sorgulamaktan ülkenin en çalkantılı dönemlerinde bile hiç çekinmemiştir. 25 öyküden oluşan Mendil Alltında ise eğitim, aile ve evlilik gibi konuları bireysel insan portreleri çerçevesinde mizahi bir dille eleştirir ve hatta öğretici bir kaygıyla da okurunu düşünmeye sevk eder.

Kullandığı dil ve üslubun sadeliği ile adeta ait olduğu toplum için yazan Esendal, Ömer Seyfettin’in tarzını kendine düstur edinmişse de Çehov’un izleri daha çok hissedilir eserlerinde.

Mendil Altında’nın Türk edebiyat tarihindeki değeri yadsınamaz hatırasına sahip çıkmak ve bunu sürdürmek için İnkılâp Kitabevi olarak, eserin gözden geçirilmiş yeni baskısını okurlarımıza sunmaktan kıvanç duyuyoruz.

 

Yayın Direktörü Gülşen İşeri

Editör Saliha Ulusoy Ilık

İlk Okuma Gizem Demir

Kapak Tasarım Füsun Turcan Elmasoğlu

Sayfa Tasarım Şenol Alanbay

Sayfa Sayısı 232

Ebat 12,5x21 cm

Tür Klasik Türk Edebiyatı

₺63,00

 

 

Kayıp bir kıta, Pasifik Okyanusu’na açılan son teknoloji bir gemi ve dedelerinin yolunu vasiyet bellemiş iki bilim insanı.

Chris Churcward ile Mustafa Kemal Mayatepek’in yolları ilk kez Hindistan’da bir mabette kesişiyor. Uzun soluklu bir araştırmanın fitilini ateşleyen bu kesişmenin sonu, bütün dinlerin kaynağına ulaşacak, insanlık tarihini yeniden yazdıracak, tüm politik ve ekonomik dengeleri altüst edecek boyutlar arası bir yolculuğa varıyor. Fakat bu yolculukta Chris Churcward tek başına. Ve şimdi bir seçim yapmak zorunda. Bir yanda özgürlüğün, eşitliğin ve bilgeliğin hüküm sürdüğü Mu Kıtası; bir yanda cehaletin, adaletsizliğin ve silahların hüküm sürdüğü Cebel el Şeyh… 

Tarihi sırlar, dini efsaneler ve coğrafi izler arasında gidip gelen, gerçekçi olduğu kadar gerçeğin ötesine geçmekte de sınır tanımayan sıra dışı bir roman. Yoğun düş gücünün destansı bir izdüşümü…

Elohim’in Çocukları, insanlık tarihini sorgulatırken her bir satırında zihinleri prangalarından kurtarıyor. Ve çizdiği ütopya ile yüzlerce yıl öncesine, Tommaso Campanella’nın Güneş Ülkesi’ne saygı duruşunda bulunuyor.

Yayın Direktörü Mehmet Bozkurt

Editör Ezgi Hotalak

Kapak Tasarım Beyzanur Karabulut Koç

Sayfa Tasarım Beyzanur Karabulut Koç

Kitap İçi Resimler Tuğçe Karabacak

Sayfa Sayısı 272

Ebat Ebat 13,7x21,5

Tür Roman

₺126,00

 

İnsan, toprağa saplanan ucu sivri bir mızrak gibi yüreğini parçalayan aşkın kudretine oracıkta boyun eğer de yaralı olduğu halde hasretin ordusuyla tek başına cenk etme cesaretini kendinde nasıl bulur? Galip geleceğine olan inancı, umudun derin ve karanlık dehlizlerinde, sönmeye yüz tutmuş bir meşaleden yansıyan gölge oyunları değil de nedir? Korkunç bir hezimete uğranıldığı halde ganimetlerin arsızca toplandığı tek muharebe, aşk muharebesi değil midir?

1940’lar Hatay…

Erkek gücünün geçtiği Ortadoğu’nun karanlığında gün görmemiş bir kız çocuğunun alnına kara yazıldığı gece başlıyor her şey. Sınırları aşan bir kader çiziliyor etrafında. Antakya ile Afrin arasında gidip geliyor yaşamlar. Hacer’in hikâyesi Ali’nin suç dolu, kaotik geleceğine evrilirken Kilis’ten geçen yolun sonu İstanbul’a, takvimin yaprakları ise 6 Eylül 1954’e varıyor.

Garaz’la Hatay’ın mistik çehresini okura olağanüstü bir kurgu içinde sunan Serhan Kurşun, devam romanı olan bu ikinci kitapta hayal gücünün doruklarında gezerken zihinlerde bıraktığı edebi lezzetten de ödün vermiyor.

Muhbir, Kurşun’un ellerinde, bir çocuğun büyülü dünyasıyla açılıp sert bir gerçekliğe doğru sürüklenen beklenmedik bir romana dönüşüyor.

 

Yayın Direktörü Gülşen İşeri

Editör Ezgi Hotalak

Son Okuma Saliha Ulusoy Ilık

Kapak Tasarım Metin Taha Yılmaz

Sayfa Tasarım Şenol Alanbay

Sayfa Sayısı 288

Ebat 13,7x21,5

Tür Roman
 

₺112,00

VASİLİKİ KSİDA  / BÜYÜKADA RUM İLKOKULU ÖĞRETMENİ

Büyükada’da bütün esnaf Rum’du… Ekmek fırını Yamalakini’ndi. Büyükada fırını Niko Mundis’indi. Bakkalımız Barba Thoma idi. Başka bir bakkal Grigoris Usulcuoğlu’ydu. Balıkçı olarak Bekiaris ve Mavilas vardı. Adanın kasabı Barba Kapetanakis idi. Nikos Nikolaidis adanın mimarıydı. Yaptığı binalar adanın en güzel binaları olarak anılırlar hâlâ. Barba Yorgo Yapitzioğlu adanın manavıydı. İsimleri ve soyisimleri ile hatırlamamın sebebi, ben bunların aynı zamanda öğretmenleriydim. Ad ve soyad olarak ezberimde kalmış…

YALIM ERALP / EMEKLİ BÜYÜKELÇİ

Rumlar gittikten sonra, yeme içme dışında eğlence bitti. Buradaki Rumlar buraya bambaşka bir hava veriyorlardı. Bugün, ada daha fakir, daha az mozaiği olan, eğlence ve yemek kültürü daha zayıf, balık kültüründen çok kebap kültürü olan bir yer. Kalite düştü. Adalar kültür düzeyi yüksek, yemek yeme düzeyi, müzikli tavernaları ile balık lokantaları ile çok daha şıktı. İnşallah dönerler. Tabii ki keşke kriz olmasaydı. Ama döneceklerse de kalabalıklar halinde dönsünler. Adalara dönerlerse kalite yükselir…

ADİL BALİ / ARAŞTIRMACI YAZAR

Eskiden bunlar konuşulmaz ve anlatılmazdı. Mesela sen şimdi kitaplarında birçok şey aktarıyorsun ya bunları okuyarak ben de birçok yeni bilgi öğrendim. Pandeli hakkında, Tarabya’daki Filiz, Garaj hakkında… Bunlar çok önemli şeyler. Bu bilgiler aktarılmalı. Anneler babalar bunları anlatmıyorlardı. Niçin kalkıp Kosova’dan buraya geldiğimizi anlatmazlardı. Kitaplar da yoktu çok fazla… Bu anlamda bu yaptığın işlerin çok önemli olduğunu düşünüyorum…

Kitap Adı Adanın İnsanları

Kitap Yazar Adı Meri Çevik Simyonidis

Yayın Direktörü Mehmet Bozkurt

Yayıma hazırlayan Ezgi Hotalak

Kapak Tasarım Beyzanur Karabulut Koç

Editör Gülcem Oflaz

Sayfa Tasarım Gülcem Oflaz

Sayfa Sayısı 488

Ebat 13,7x21,5

Tür Belgesel-Anlatı

₺175,00

Charlotte Brontë’nin Jane Eyre romanı, kadınların hak ve özgürlüklerine değinen ilk kitaplardan biri olarak gösterilir.

Küçük yaşta öksüz kalan Jane Eyre, yengesinin himayesi altına girmek zorunda kalır. Yatılı okula gönderildiğinde kurtulduğunu sanan Jane’in burada kaldığı sekiz yıl hiç de kolay geçmez. Bu süreçte olgunlaşıp kendini bulan bu genç kadın, mürebbiye olarak gittiği evin sahibi Bay Rochester’a âşık olur.

Charlotte Brontë’nin kaleme aldığı Jane Eyre, romantizm akımının önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir.

 

Yayın Direktörü Gülşen İşeri

Son Okuma Gizem Demir

Kapak Tasarım Beyzanur Karabulut

Sayfa Tasarım Beyzanur Karabulut

Sayfa Sayısı 160

₺50,50

Mükemmel bir ailesi, iyi para kazandığı bir işi ve sorunsuz, mutlu bir hayatı olan ünlü avukat Billy Halleck’in tek sorunu fazla kilolarıdır. Ancak Billy’nin hayatı yaşlı bir Çingene kadına arabasıyla çarpıp ölümüne sebep olmasıyla tamamen değişir. Mahkemede aklanan Billy bu kötü olayı arkasında bırakmaya çalışırken ölen kadının babası onun yanına gelip yüzüne dokunur ve şöyle fısıldar: “İncel.”

Bu olaya o an bir anlam veremeyen Billy ertesi gün bir kilo verdiğini fark eder. Sonraki gün bir kilo daha verir, sonra bir kilo daha, bir kilo daha…

Zayıflaması artık engellenemez boyutlara erişmeye başladığında Billy bunun korkunç bir lanet olduğunu fark eder. Şimdi ya bu laneti kabullenip ölecektir ya da Çingene’yi ikna edecektir.

Tabii onu bulabilirse…

 

Yayın Direktörü Gülşen İşeri

Son Okuma Gökçe Şenoğlu

Kapak Tasarım Ekin Başak Akgül

Sayfa Tasarım Beyzanur Karabulut Koç

Sayfa Sayısı 328

 

₺147,00

Üzerinde 8 tane düğmesi ve 2 tane tutacağı olan bir kutu… Bu kutunun yeni sahibi; 12 yaşındaki Gwendy Peterson. Gwendy, kutunun sahip olduğu gizli ve görünmez gücü yöneterek dünyayı güzelleştirme ya da dünyayı felaketlere sürükleme gücüne sahip olduğunu fark ediyor.

Gwendy bu gizli gücün dünyanın iyiliği ya da kötülüğü üzerinde nasıl bir etkiye sahip olacağını düşünürken kutunun gücü Gwendy yönetmeye başlıyor. İşte tam da burada Gwendy’nin içindeki küçük ses giderek cevabı olmayan sorular soruyor: "Neden sen, Gwendy Peterson? Bu yuvarlak dünyada bütün o insanların içinden neden seni seçti? Bu kutu da neyin nesi… Ve bana ne yapıyor?"

Tüm bu soruların sonunda Gwendy’nin Düğme Kutusu okuru çarpıcı bir gerçekle yüzleştiriyor: "Hayatının ne kadarı kendine ait, ne kadarı ikramlarıyla ve düğmeleriyle birlikte kutuya ait?"

Usta yazar Stephen King’in ve Richard Chizmar’ın birlikte kaleme aldığı Gwendy’nin Düğme Kutusu okuyucuya hem tatlı hem de insanın keyfini kaçırabilecek bir hikâye sunuyor.

 

Yayın Direktörü Gülşen İşeri

Son Okuma Saliha Ulusoy Ilık

Kapak Tasarım Ekin Başak Akgül

Sayfa Tasarım Beyzanur Karabulut Koç

Sayfa Sayısı 128

₺73,50

“Memleket Hikâyeleri Türk edebiyatında Anadolu’nun en hakiki hikâyeleridir. Anadolu Memleket Hikâyeleri’nde bütün gerçek varlığı ve iç dünyasıyla karşımıza getirilmiştir.”     

                                                                                                                            

Nihad Sami Banarlı

 

“Geniş ününü mizah ve siyasal yergi yazılarıyla sağlayan Refik Halid’in mizah yazıları gibi hikâyeleri de edebiyatımızın bu alanında bir aşama olmuştur. O zamana kadar İstanbul sınırları dışına çıkamayan Türk hikâyesini Anadolu’ya yöneltmekle hikâyeciliğimize yeni bir ufuk açmış, yeni bir soluk getirmiştir.”

 

Cevdet Kudret, Türk Edebiyatında Hikâye ve Roman

 

“Refik Halid’in anlattığı olaylar bütünüyle yaşadığı dönemin olaylarıdır. Memleket Hikâyeleri ile Gurbet Hikâyeleri’nde canlandırılan kişilerin çoğu adeta canlıdır. Bütün bu yönleriyle Halide Edip onun ‘yalnız Türk edebiyatının değil, Rus ve Amerikan edebiyatlarından sonra, hikâyecilikte cihan ölçüsünde ön planda bir yer işgal edebilecek bir hikâyecimiz’ olduğunu belirtir.”

Tanzimat’tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi

 

 

Yayıma Hazırlayan Aslıhan Karay Özdaş

Kapak Tasarım Şenol Alanbay

Redaksiyon Ayşegül Oral

Sayfa Tasarım İsmet Sayar

Dizgi Ümit Yavuz

Sayfa Sayısı 200

₺108,50

 

 

 

Belki de ülkemizde en çok okuru olan, en sevilen yabancı yazar STEFAN ZWEIG’dır.

Bu kitapta Stefan Zweig’ın çeşitli eserlerinden özenle seçilmiş kalbe işleyen, beyin tokatlayan, burun direği sızlatan altı çizili cümleler var.

Büyük ustayı tekrar hatırlamak ve büyülü dünyasına girmek için eşsiz bir fırsat.

 

 

Yayın Direktörü Gülşen İşeri

Yayıma Hazırlayan Faruk Kaya

Düzelti Saliha Ulusoy Ilık

Kapak ve Sayfa Tasarım Metin Üstündağ

Sayfa Sayısı 96

Tür Edebiyat

 

₺77,00

 

 

 

 

 

Ödüllü romanların yazarı Cengis T. Asiltürk, Karnavalın Ortasındaki Adam Ünsal Oskay ile okuru “aydın onuru”nun cisimleşmiş hali Ünsal Oskay’ın yaşamında, büyülü bir yolculuğa davet ediyor.

Bu bir biyografik roman değil… Cengis T. Asiltürk, büyülü gerçekçilik tarzındaki şiirsellik dolu yapıtında Ünsal Oskay’ı, hayatının tüm renkli sekanslarıyla başkahraman olarak okurun karşısına çıkarıyor.

Ünsal Oskay, Türkiye’de iletişim biliminin kurucusu ve sosyoloji alanındaki çalışmalarını farklı disiplinlerle harmanlamış, öncü bir fikir insanı. Onun akademik hayatına koşut olarak ilerleyen entelektüel uğraşı, bugüne kalan en önemli mirası addedilebilir. Murat Belge’nin sözleriyle “kitle kültürünün popüler kültüre dönüşmesini sağlamak” adına kitaplar, makaleler kaleme alan, çeviriler yapan, sıradan televizyon izleyicisini hiç alışık olmadığı tartışmaların içine çeken Oskay’ın hayatının merkezinde merak ve daima okumak olmuştur. Elinizdeki romanla, onun 1939 yılında Şanlıurfa’da başlayan serüvenine eşlik ederken; bilmeye ve anlamaya sevdalı bir bilgenin sevinçlerine, ihtiraslarına, hayal kırıklıklarına tanık olacaksınız. Bu romanı okurken, büyük bir karnavalın ortasına düşmüş başkahraman Oskay’ın kurmacayla iç içe ilerleyen serüvenini yaşayacaksınız…

 

Yayın Direktörü Gülşen İşeri

Editör Gökçe Şenoğlu

Kapak Tasarım Reha Kip

Sayfa Tasarım Aslı Varol

Sayfa Sayısı 344

 

 

₺150,50

 

 

 

 

“Gerçek aşk, insanın yüreğine bir kez düştüğünde, gönül onu yeşertip büyütmek için mutlaka bir yol buluyordu.” 

Hayatı boyunca aşka âşık olmuş ve kendi aşkını merak etmiş genç bir kız, savaşta tüm sevdiklerini yitirmiş bir İngiliz askeri ve onların hayatında hiç unutamayacakları bir iz bırakan, kötülüğün simgesi Mısırlı tüccar Ziyad…

İmkânsız bir zamanda imkânsız bir aşkın, farklı coğrafyalardan ve farklı inançlardan insanların yollarını kesiştirmesiyle birlikte; arkeoloji tarihi gerçekleri, Levanten yaşam tarzı, kültürü, mimarisi, Anadolu’nun ve Levanten yaşamın en kıymetli şehri İzmir’in güzellikleri bu romanda yeniden hayat buluyor.

Farklı kurgu karakterlerin dünyasında, gerçek insanların etrafında, gerçek zamanda gelişen olaylar; 1850’li yılların Osmanlı’sında yeşeren bir aşk romanından ziyade, gerilim ve polisiye unsurları ile bezenmiş, ilmek ilmek işlenmiş nefes kesen bir kurgu koyuyor ortaya.

 

 

Yayın Direktörü Gülşen İşeri

Editör Saliha Ulusoy Ilık

Sayfa Tasarım Beyzanur Karabulut Koç

Çizim Ece Tenteoğlu

Sayfa Sayısı 296

 

₺126,00

 

 

Astrolog Zeynep Turan’ın her yıl heyecanla beklenen Ay günlüğü Astrodefter 2024, yeni yılın önemli gökyüzü olayları ile karşınızda! 

Bahar Ekinoksuyla yeniden canlanan hayata “merhaba” diyen ve gezegen hareketlerinden Ay’ın boşlukta olduğu günlere kadar pek çok önemli bilgiye yer veren defter, her ay için özel tavsiyeler ve kritik günler için verilmiş ipuçları da içeriyor. Astrodefter dopdolu içeriği ile astroloji tutkunlarını bekliyor. 

 

 

Yayın Direktörü  Mehmet Bozkurt

Editör  Ezgi Hotalak

Kapak Tasarım  Gilas Coşkun

Kapak Uygulama Beyzanur Karabulut Koç

Sayfa Tasarım Beyzanur Karabulut Koç

Sayfa Sayısı  216

Tür Astroloji

₺245,00

John O’Neill tarafından kaleme alınan Müsrif Deha Nikola Tesla, sıra dışı bir zekâ ve çığır açan icatlarla dolu olan Nikola Tesla’nın hayatına dair derinlemesine bir yolculuğa davet ediyor. Tesla’nın elektrik alanındaki öncü araştırması, onu bilimin tanrısı konumuna yükseltiyor. O’Neill, mucit olma arzusu ve bilime olan tutkusuyla şekillenen Tesla’nın çocukluktan başlayan kariyerine, bilim dünyasındaki yükseliş ve düşüşlerine odaklanıyor. Tesla’nın bilim dünyasındaki çığır açan başarılarını içtenlikle ele alırken, içsel çatışmalarına, yalnızlığına ve hayal kırıklıklarına da adil bir yaklaşım sergiliyor. Müsrif Deha Nikola Tesla, sadece bir bilim kitabı değil, aynı zamanda bir insan hikâyesi. Tesla’nın hayatını okurken bir yandan dehasını ve karmaşık kişiliğini keşfedecek, bir yandan da onun hayatındaki dönüm noktalarını deneyimleyecek ve bilim dünyasındaki unutulmaz bir figürle tanışacaksınız.

 

Yayın Direktörü Gülşen İşeri

Editör Kadriye Kızıl Güzelkan

Son Okuma Sümeyye Çetinkaya

Kapak Tasarım Ekin Başak Akgül

Sayfa Tasarım Aslı Varol

Sayfa Sayısı 264

₺87,50

Bir çocuk gibi mi bakmalı dünyaya? Büyüdükçe anlamı yitirir mi insan? Küçük Prens çiçeğiyle vedalaşıp bir dost bulabilmek için çıkıyor yola. Hayata yüreğiyle bakanlar için kolaydır aradığını bulmak. Öyle yapıyor Küçük Prens de, yüreğiyle bakıyor hayata. Yedi gezegen geziyor ve şu “tuhaf” büyüklerden biriyle karşılaşıyor her durağında. Her seferinde şaşırıyor onların dünyasına. Hayatı rakamlardan ibaret sanan büyüklerin ne kadar da anlamsız şeylere önem verdiklerini düşünüyor, oysa küçükler her şeyin farkında. İçinde çiçeğinin özlemi başka diyarları keşfe çıkan Küçük Prens çok şey öğreniyor yolculuk boyunca. Dostlar biriktiriyor arkada ama artık gitmek zorunda. Çünkü onun kalbini bağladığı bir çiçek var, çünkü hayat, o çiçek yaşadıkça güzel, çünkü o çiçek sadece Küçük Prens’in çiçeği. Antoine de Saint-Exupéry’nin ölümsüz eseri Küçük Prens, bu kez Zülfü Livaneli’nin özel seçkisi içinde ve onun önsözüyle okurla buluşuyor ve anlamını yitirmiş bir dünyada bir kez daha umudu uyandırıyor.

 

Yayın Direktörü Gülşen İşeri

Editör Kadriye Kızıl Güzelkan

Son Okuma Ezgi Hotalak

Kapak Tasarım Emir Tali

Sayfa Tasarım Beyzanur Karabulut Koç

Sayfa Sayısı 96

Tür Çağdaş Dünya Edebiyatı

₺38,50

“Bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar diğerlerinden daha eşittir.” Özgürlük, eşitlik ve kardeşlik uğruna başlatılan bir Ayaklanma’nın oportünist emellerle totaliter bir yönetime evrilen alegorik hikâyesi. Politik dehası ve keskin kalemiyle dünyayı sarsan İngiliz yazar George Orwell, 1984’le alt ettiği totaliter rejimlere Hayvan Çiftliği’nde kara mizahıyla meydan okuyor. Asla sadece “reel sosyalizm” eleştirisi olarak görülemeyecek elinizdeki eser, tüm zamanlara hükmeden kurgusuyla her türlü despotik yönetimi ustaca hicvediyor. Sömürüsüz bir gelecek umuduyla çiftlik sahibi Bay Jones’a başkaldıran hayvanlar, önderliği sahiplenen domuzların giderek zalimleşen egemenliğinde baltalanmış bir devrimin ağır sonuçlarına tanıklık ediyor. İlk kez 1945 yılında yayımlanan ve bugün hâlâ bir yerlerde sürmekte olan adaletsiz yönetimlere gözdağı veren Hayvan Çiftliği, bu kez Zülfü Livaneli’nin özel seçkisi içerisinde ve onun önsözüyle okurla buluşurken bu eşsiz kitaplığa siyasi bir derinlik kazandırıyor.

 

Yayın Direktörü Gülşen İşeri

Editör Ezgi Hotalak

Kapak Tasarım Emir Tali

Sayfa Tasarım Beyzanur Karabulut Koç

Sayfa Sayısı 104

Tür Çağdaş Dünya Edebiyatı

₺42,00

“Karanlığın olmadığı yerde tekrar buluşacağız.” Orada karanlık yok çünkü orada batacak olan bir güneş yok. Geçmişin, gerçeğin ve sevginin olmadığı; savaşla barışın, özgürlükle esaretin, cehaletle gücün birbirine karıştığı bir dünya. Evliliklerin Parti iktidarını güçlendirmek için yapıldığı, çocukların bu iktidarı sürekli kılmak adına casus olarak yetiştirildiği bir dünya. Winston Smith, işte böyle bir dünyada, Büyük Birader’in onu izleyen gözleri ardında gördükleriyle dayatılanlar arasında hakikati ararken kendini totaliter rejimin pençelerinde, “karanlığın olmadığı yerde” buluveriyor. “Eğer umut varsa işçidedir” diyen Smith bedenine yapılan tüm işkencelere rağmen dayanabildiği son ana kadar ikiyle ikinin dört ettiğini engizitörlere haykırmaktan geri durmuyor. Bağlamından koparılıp sığ bir düşünceyle sosyalizm eleştirisi olarak sunulmaya çalışılsa da 1984 “reel sosyalizm”den Nazi Almanya’sına kadar her türlü totaliter rejime karşı bir başkaldırı niteliğindedir. İlk kez 1949’da yayımlanan ve dünya edebiyatının mihenk taşlarından biri olan 1984, bu kez Zülfü Livaneli’nin özel seçkisi içerisinde ve onun önsözüyle okurla buluşuyor.

 

Yayın Direktörü Gülşen İşeri

Editör Ezgi Hotalak

Son Okuma Saliha Ulusoy Ilık

Kapak Tasarım Emir Tali

Sayfa Tasarım Beyzanur Karabulut Koç

Sayfa Sayısı 336

Tür Çağdaş Dünya Edebiyatı

₺98,00

Sarsılmak, derin ve katmanlı bir roman. Gündelik dilin nüanslarını yansıtan akıcı bir dille yazılmış olması da önemli.

Zafer Köse sadece bir depremi değil, toplumsal ve kişisel hayatta yaşanan sarsıntıları anlatıyor. Romandaki bir kişi şöyle diyor:

“Sadece evler, binalar değil, insanların inançları, değerleri de sarsıldı. On yıllardır, toplu halde yaşamaya engel olan bencillikler beslendi. Çözümün yalnız rekabette, diğerlerinin payından pay kapmakta aranması sağlandı. Farklı düşünenlere söz hakkı, hatta yaşam hakkı verilmedi. Sonunda her şey yıkıldı işte! 45 saniyede yaşanan bir deprem değil bu. Koskoca bir kültür yıkılıyor.”

Sarsılmak’ın satır aralarında, her şeye rağmen umut da var. Koca bir moloz yığınının üzerinde açan çiçek gibi, içinde yaşadığı koşullara teslim olmayan insanlar da var.

Zülfü Livaneli, 10 Ekim 2009

12 Eylül’ü öncesi ve sonrasıyla, hapishanesiyle, tüm sarsıntısıyla yaşadım.

99 depremini de Yalova’da, tüm dehşetiyle yaşadım.

Sarsılmak’ı okurken, o günleri bir başka boyutta yeniden algıladım. Sarsıldım. Yaşadıklarımızın, çoğu zaman sanılandan daha korkunç olduğunu düşündüm. Ama her zamankinden daha fazla umut da hissettim.

Zafer Köse bana, yaşayıp gittiğimiz hayatı anlamak için roman sanatının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha düşündürdü.

Ahmet İsvan, Eski İstanbul Belediye Başkanı

                                                               12 Ekim 2009

 

 

 

 

    

Sayfa sayısı: 344

Kitap ebadı: 13,7x21,5

İç sayfa: III. Hm Enzo, 52 gr

Kapak kağıt cinsi: Amerikan Bristol 230 gr

 

 

 

₺133,00

Dünyanın tüm yükünü şöyle elinizin tersiyle bir kenara itip biraz eğlenmeye ne dersiniz? Hemen endişelenmeyin canım, derdi tasayı elbet bir gün halledeceksiniz, ama şimdi mola zamanı. Ayşegül Aldinç, bu hayatı öyle bir yaşıyor ki bırakın bardağın dolu tarafını görmeyi, ortada su bile yokken olumlu bir yan bulup gülmeyi başarıyor. Sokağa çıkma yasağında terasta mahsur kalmalar, telefon dolandırıcıları, gökten düşen balıklar… Başına gelmeyen kalmıyor Ayşegül’ün. Fakat o yine de bana “yaz geldi” diyor ve alıyor kalemi eline, içinden geldiği gibi yazıyor. Kâh maziye dalıp eski günleri yad ediyor kâh anda kalıp dünyaya ayak uyduruyor. Ve nereye giderse gitsin kahkahasıyla dobralığını yanından eksik etmiyor. Malumatfuruş, yaşamı tiye alan kurgusu ve nahif mizah anlayışıyla pandemi, ekonomik buhran, siyasi kriz derken hat safhaya ulaşan sinir kat sayılarını bir çırpıda aşağı çekiyor.

 

Yayın Direktörü Mehmet Bozkurt

Kapak Tasarım Beyzanur Karabulut Koç

Sayfa Tasarım Beyzanur Karabulut

Koç Sayfa Sayısı 

Tür Günlük

₺105,00

“Gülmenin anlamı nedir? Gülünç olanın temelinde ne yatar? Palyaçonun gülünç ifadesinde, bir kelime oyununda, bir vodvil dolantısında, ince bir güldürü sahnesinde bulduğumuz ortak şey nedir? Hangi damıtma bize bu kadar çeşitli ürünün kâh sıradan kâh seçkin kokusunu ama hep sahip olduğu aynı özü verebilir?” İnsanın en doğal tepkilerinden biri olan gülme eylemi üzerine ufuk açıcı bir denemeler bütünü… Nobel Edebiyat Ödüllü Henri Bergson, gülmenin altında yatan derin anlamı toplumsal yönünü göz ardı etmeden her açıdan irdeliyor. İlk kez yirminci yüzyılın başında yayımlanan Gülme, bu kez Zülfü Livaneli’nin özel seçkisi içerisinde ve onun önsözüyle okurla buluşurken bu eşsiz kitaplığa felsefi bir derinlik kazandırıyor.

 

Yayın Direktörü Gülşen İşeri

Editör Ezgi Hotalak

Son Okuma Saliha Ulusoy Ilık

Kapak Tasarım Emir Tali

Sayfa Tasarım Beyzanur Karabulut Koç

Sayfa Sayısı 128

Tür Çağdaş Dünya Edebiyatı

₺70,00

İnkılâp Kitabevi, birbirinden kıymetli eserlerin özenli çevirileri ile Zülfü Livaneli seçkisine değer katmaya devam ediyor. Dünya edebiyatına unutulmaz bir başyapıt armağan eden natüralist Henry David Thoreau, ömrü boyunca cevabını aradığı nasıl yaşanması gerektiği, saf mutluluğun nasıl elde edilebileceği gibi sorulara Concord’da yer alan Walden Gölü kıyısında yanıt buluyor. Sahip olduğu tüm imkânları ardında bırakıp tamamen doğa ile iç içe bir yaşam tarzı benimseyen yazar, kendi inşa ettiği kulübede vaktini; üreterek, düşünerek, gözlemleyerek ve yazarak geçiriyor. Edindiği tüm deneyimleri, hoyrat ve bir o kadar kendine özgü diliyle, bugüne kadar kıymetini korumayı başaran bir eser olarak dünya edebiyatına miras bırakıyor. Walden ya da Ormanda Yaşam, günümüzün maddiyat çılgınlığına tezat biçimde, asgari hayat şartları ile en mutlu insandan daha mutlu, en varlıklı insandan daha varlıklı olabilmenin yollarını gösteriyor.

 

Yayın Direktörü Gülşen İşeri

Editör Saliha Ulusoy Ilık

Son Okuma Gökçe Şenoğlu

Kapak Tasarım Emir Tali

Sayfa Tasarım Beyzanur Karabulut Koç

Sayfa Sayısı 336 

Tür Çağdaş Dünya Edebiyatı

₺122,50

George Orwell bir filozof, bir kâhin yazar. Henüz 1940’lı yıllarda dünyanın bugün alacağı şekli şemaili sezmiş, görmüş ve yazmıştır. Onu kült bir yazar haline getiren biraz da bu emsalsiz öngörüsü, samimi dili ve daima ezilenlerden yana tavır almasındandır. Bu kitapta yazarın çeşitli kitaplarından özenle seçilmiş altı çizili satırlar yer almaktadır. Bu daha başlangıç...

 

Yayın Direktörü Gülşen İşeri

Yayıma Hazırlayan Faruk Kaya

Düzelti Saliha Ulusoy Ilık

Kapak ve Sayfa Tasarım metin üstündağ

Sayfa Sayısı 96

₺70,00

Dünyanın Paralel Tarihi insan deneyiminin canlı bir mozaiğini yaratmak için geçmişin karmaşık ipliklerini tarihin sayfalarında bir araya getiriyor. Alf Henrikson, MÖ 2000 yılından başlatıp MS 2000 yılına kadar sürdürdüğü anlatıda, okurları tarihin eşzamanlı bir yolculuğuna çıkarıyor. Küresel dünya tarihine hem daha geniş hem de eşzamanlı bir perspektiften bakmamızı isteyen Henrikson, anlatısında 4000 yıllık tarihi onyıllık periyotlara bölüyor. Her onyıllık periyotta kıtalar ve milletler arasındaki önemli değişimleri anlatıyor; tarihin sayfasında ilk defa ortaya çıkan milletler, tozlu sayfalar arasında kaybolan medeniyetler, dünyanın gidişatını değiştirecek icatlar, savaşlar… Bu anlatılarını zaman çizelgeleriyle de destekliyor ve çizelgelerde o dönemin hükümdarlarına da yer veriyor. Alf Henrikson’un “Björn’ün neşeli adamları” olarak tanımladığı Björn Berg’in eşsiz gravürleri de kitap boyunca okurlara eşlik ediyor. Alf Henrikson, tarihin tozlu sayfalarını kaleminden dökülen sözcüklerle araladığı Dünyanın Paralel Tarihi’nde okurlarını küresek dünya tarihinin zengin desenlerini keşfetmeye çağırıyor

 

Yayın Direktörü Gülşen İşeri

Editör Kadriye Kızıl Güzelkan

Son Okuma Yunus Emre Ceren

Kapak Tasarım Gilas Coşkun

Sayfa Tasarım Beyzanur Karabulut Koç 

Sayfa Sayısı 360

 Tür Tarih

₺177,00

“Türkiye halkı maalesef pek feci bir imtihan verecektir ve bu imtihandan alnının akıyla çıkacağını sanmak için pek de sebep bulunmamaktadır. Ama ileride kendini toparlamak isterse o zaman tek bir kılavuz alabilir: Bilim. Bilim sırf bilim insanlarının yaptığı bir şey değildir. Halkın her seviyesi kendine göre bilimsel düşünebilir ve yaşam kalitesini artırabilir.

 

İşte bu kitabın tek amacı yurttaşlarıma ileride kendilerine lazım olabilecek bilimsel düşünce türünden örnekler vermektir. Verilen örnekler kısmen bilim insanlarının yaşamından, kısmen onların kuramlarından, kısmen toplumun diğer kesimlerinde iz bırakmış kişilerden alınmış, kısmen de kendi fantezimden türetilmişlerdir. Bunların yurttaşlarıma düşünce örnekleri oluşturmaları, yaşamlarını akılcı hatlar üzerinde kurmaları veya baştan düzenlemeleri, cehalet bezirgânlarının peşinden koşmamaları ve bilhassa din propagandası yapan her siyasiden muhakkak ama muhakkak uzak durulmasını düşünebilmeleri konusunda yardımcı olmalarını dilerim.”

 

 

 

Kitap Adı Newton Neden Türk Değildi?

Kitap Yazar Adı A. M. Celâl Şengör

Yayın Direktörü Mehmet Bozkurt

Editör Gökçe Şenoğlu

Son Okuma Saliha Ulusoy Ilık

Kapak Fotoğrafı Aren Şenorkyan

Görsel Yönetmen Ekin Başak Akgül

Kapak Tasarım Raşid Bal

Sayfa Tasarım Şenol Alanbay

Sayfa Sayısı 200 

 

₺119,00

Bu kitap, öyküsünü susanlar için yazılmıştır.

Sevilmemiş, acı çekmiş, acısını anlatmamış, anlatamamış,

anlaşılmamış bütün çocuklara adanmıştır.

Deniz’in ikizi Yeter, ilk aşkı ve kocası Nile ve rahmetli annesinin kuması Leyla… Deniz, acılarla ve birbirinden travmatik olaylarla dolu hayatını anlattığı kitabında bu üçlünün hikâyesine üstünkörü değinmişti. “Hikâyeyi anlatanın anlatmayana haksızlık yapması hep bakiydi. Sadece anlatılan hikâyeler bilindi, susanların hikâyeleri sır olarak kaldı.”

Oysa bir de yaşam öykülerinin zifiri karanlık taraflarını kendileri dile getirebilselerdi…

Yoğun ilgi ile karşılanan Adımı Deniz Koydular kitabı ile aile içi şiddet, cinsel istismar ve ağır yoksulluk gibi görmezden gelinen ve hasıraltı edilen tüm acıları ortaya döken Demet Cengiz, ilk romanından kopup gelen karakterlerin bilinmeyen yönlerini, kilitli kapılar ardında kalmış sırlarını ve çarpıcı hayat hikâyelerini, yine oldukça etkileyici bir dille İçimde Yanan Nehir’de anlatıyor.

“Bazı aileler parçalanmış bile değildir çünkü herhangi bir şeyin parçalanması için önce yekpare olması gerekir. Daha önce asla bir arada olmamış bir şey nasıl parçalansın?”

Demet Cengiz’in büyülü kalemiyle hayat bulan İçimde Yanan Nehir, Ayazağa’nın yoksulluk kokan ara sokaklarında varoluş mücadelesi veren Yeter’in ve duygu duvarlarıyla parçalanmış geniş bir aileye doğan Nile’ın ‘sevgisizlik’ temalı yaşam öyküsünü ele alıyor. Kimi zaman yüceltilen ‘aile’ kurumunun mahvolmanın başlangıcı olduğuna dikkat çekiyor.

 

 

Yayın Direktörü : Gülşen İşeri

Editör Saliha Ulusoy

Kapak Tasarım Gilas Coşkun

Sayfa Tasarım Aslı Varol

Arka kapak fotoğraf Tamer Yılmaz

Sayfa Sayısı 160

Ebat 13,7x21,5

Tür Roman

Kağıt / İç Baskı III. Hamur Enzo, 52 gr.

Cilt / Kapak Amerikan Bristol 230 gr.

 

₺74,90

1941’de adım attığı Türk Dil Kurumu’na otuz yıldan daha uzun bir süre, yönetim kurulu başkanlığı da dahil olmak üzere önemli hizmetler sunmuş olan Ömer Asım Aksoy, ömrünü Türkçenin gelişmesine ve Dil Devrimi’nin sağlamlaşmasına adamış bir fikir insanıdır. Dil Yanlışları-2000 Sözün Eleştirisi ise Aksoy’un, “Yazılacak biçimi bilmek kadar yazılmayacak biçimi bilmek de önemlidir; başarısız, kötü, yanlış yazılardan oluşan seçkiler ortaya koymak da bir dil ve yazım hizmetidir” ilkesinden yola çıkarak; 1957-1980 yılları arasında kitaplarda, gazete ve dergilerde, radyo ve televizyon konuşmalarında rastladığı dil yanlışları örneklerinden ve yaptığı eleştirilerden oluşmaktadır. Eleştirme konusu olan örneklerin büyük çoğunluğu doğru olmayan yazılardır. Bunların neden yanlış olduklarını açıklamış, nasıl düzeltilmeleri gerektiğini göstermiştir. İlk baskısı 1980’de Atatürk’ün Türk Dil Kurumu’nca yapılmış olan bu kıymetli eser, yayınevimizce gözden geçirilmiş ve yeniden yayıma hazırlanmış hali ile akademisyenler, dilbilimciler ve kültür bilincine sahip tüm okurlar için değeri yadsınamaz bir başucu kitabı olacaktır.

ISBN / Barkod 9789751044532

Kitap Yazar Adı Ömer Asım Aksoy

Düzelti Saliha Ulusoy

Sayfa Sayısı 416

 

₺294,00

Jean de La Fontaine (1621), Fransız edebiyatının en önemli temsilcilerindendir. İsmini özellikle fabl türünde verdiği eserlerle duyuran La Fontaine’nin karakterleri genellikle hayvanlardan oluşur. İnsan karakterleri ise kırsal kesimdendir. Fabllarının en büyük özelliği, belki de her yaştan insana hitap ediyor olabilmesidir. Hem her çağa ait hem de hiçbir çağa ait olmayan “zamansız” eserlerdir bunlar. La Fontaine, en önemli konuları bile oldukça basit bir dille anlatabilmeyi başarmıştır ve her zaman kötüyü gösterip iyinin ne olduğunu öğretmeye çalışmıştır. La Fontaine Masalları, gözden geçirilmiş yeni baskısı ile birbirinden kıymetli fablların bir araya getirildiği, 7’den 70’e her kesimden okura hitap eden oldukça kıymetli bir derlemedir.

 

ISBN / Barkod 9789751045508

Sayfa Sayısı 328

Yayın Direktörü Gülşen İşeri

Düzelti Saliha Ulusoy

Kapak Tasarım Emir Tali

Sayfa Tasarım Aslı Varol

₺134,40

“Sadece gecelere mahsus, sessiz, lakırdısız, hayaletlermiş gibi günahsız bir sevişme… Gündüzleri birbirlerini görüyorlar, karşılaşıyorlar. Fakat gündüzün buluşanlar sanki gecekiler değildir. Mazlum durgun, uzak, kayıtsız, güya benliğiyle yaptığı o şeyleri hatırlamıyor. Kız da öyle… İşini görüyor, işten başka bir şey üzerinde konuşmuyor. Daha doğrusu eskisi gibi yalnız, emirlere cevap veriyor.” Bu Bizim Hayatımız, Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında, Mısır kapı kethüdası şair Hayret Efendi’nin torunu olan Mazlum Sami’nin gençlik yıllarında, konak hizmetlilerinden Hüsniye ile yaşadığı aşkı ve yıllar sonra tekrar bu aşkın peşine düşmesini konu alıyor. Refik Halid Karay, okuru romana dahil etmedeki ustalığı ile İstanbul’un günümüzde kaybolmuş konak hayatını, aşkı, pişmanlığı, yalnızlığı ve özlemi en yoğun biçimde yaşatıyor.

 

 

 

₺210,00

 

Hayatın bazen ne kadar da karmaşık olduğunu biliyoruz. Ancak, bazı şeyleri değiştiremeyeceğimizi kabul etmek ve enerjimizi onlara harcamak yerine, daha mutlu bir gelecek için adım atmak daha mantıklı değil mi? Öncelikle, karanlıkta kaybolup gitmek yerine ışığa sarılmanın önemini bu ajanda ile anlatmak istiyorum. Işığın sonsuza kadar sürmeyeceğini biliyoruz, ancak bu demek değil ki ondan zevk almayalım! Kendimize ve çevremizdeki güzelliklere odaklanarak hayatın tadını çıkarabiliriz. 2024 senesi Kader Düğümleri Koç ve Terazi burcunda olacak. Bu yıl bize farklı mesajlar verecek. Mesela en önemlisi Güney Ay Düğümü’nün Terazi burcunda ilerleyecek olması sana, “Seni yoran ve mutsuz eden insanların davranışlarına sürekli bir kılıf arama çabasını bir kenara bırakmalısın,” derken, Kuzey Ay Düğümü’nün Koç burcunda olması sana “Kurban rolünü seçmek yerine kontrolü elinde tutmak için cesur adımlar atmalısın,” mesajını veriyor. 2024 senesi ilişkilerimizi yeniden gözden geçirdiğimiz ve artık kiminle yola devam edeceğimizi çok net göreceğimiz bir sene olacak. Kendine değer veren insanların etrafında olmayı tercih et ve hayatını daha pozitif bir şekilde şekillendir. Hayatta zorluklar olabilir, ancak onları aşabilecek gücün de senin içinde olduğunu unutma. Işığını söndürmeye çalışan karanlıklara karşı dur ve kendi ışığını parlat! Ajandanı asla yanından ayırma! Bil ki en zor ve en mutlu anında mesajlarını ondan alacaksın

₺81,00

 

Arka Kapak Yazısı

Bu kitabı, Cumhuriyetimizin 100. yılında çocuklarımıza, torunlarımıza bırakacağımız mirasın, atalarımızca nasıl özenle biriktirildiğinin bir ispatı olarak hazırladık. Onlara Cumhuriyet tarihimizdeki hiçbir şeyin tesadüf olmadığını, olağanüstü bir stratejik akılla, zamanın ruhuna ve eldeki şartlara uygun olarak tasarlandığını göstererek sahip olduklarının değerini bilmelerini istedik. Gerçek bir “yeniden doğuş” sürecinin nasıl bir düşünsel ve eylemsel mücadelenin ürünü olduğunu görmelerini sağlamaya uğraştık. Anlamsız hamasetin ve maksatlı eleştirinin yerine uygulamaların nedenlerini, hangi psikolojik şartlarda ortaya çıktığını, neyi amaçladığını bulmayı hedefledik. Bunu yaparken de daha önce izlenmemiş bir yoldan giderek politik psikoloji ile tarihi buluşturmaya, disiplinler arası bir yaklaşım kurgulamaya çalıştık. Hatırladıklarımız ve unuttuklarımızla bizi biz yapan bir geçmişe sahibiz. Kuşkusuz bugünden bakıldığında geçmişimizin farklı safhalarını farklı gözlüklerden görebilme imkânımız var. Bu kitap ise yaklaşık yüz yıl önce çok daha zor koşullarda başarılmış olanlara dair bir tür kolektif hatırlama ve hatırlatma girişimidir. Çünkü bizler bir yas topluluğunun değil bir zafer toplumunun fertleriyiz. Geçmiş, onu olumsuz hatırlamak isteyenler için çürütücü bir taş mezarlık; geleceği inşa etmek isteyenler içinse güzel anılarla, selvi ağaçlarıyla, güllerle, karanfillerle dolu bir ebedi istirahat yeridir. Yılmadan, usanmadan zaferimizi perçinlemeli, kurucu değerlerimizi sahiplenmeliyiz.

₺120,50

Arka Kapak Yazısı

Dorian Gray; etkileyici bir güzelliğe sahip genç bir adamdır. Ressam Basil Hallward, başyapıtı olarak nitelendirdiği portreyi tamamladığında, Dorian bir dilekte bulunur: “Keşke başka türlü olabilseydi! Keşke sonsuza kadar genç kalan ben, ihtiyarlayansa şu tablodaki kişi olsaydı!” Dileği gerçek olan Dorian yaşlılık, hastalık, vicdan azabı gibi yaşamın gerçeklerinden etkilenmezken, portre tüm bu gerçeklerin izlerini yansıtan bir ayna haline gelir. İlk zamanlarda bu durumdan oldukça memnun olsa da giderek rahatsızlık duymaya başlar Dorian Gray.Portresinin kendisine yansıttığı gerçekleri yok etmeye çalışırken, tıpkı yozlaşan benliğine ayna tutan Basil Hallward’ı yok ettiği gibi, kendisini de yok edecektir. Oscar Wilde’ın okurları insanın arzularının ve hırslarının labirentinde bir yolculuğa çıkarttığı Dorian Gray’in Portresi’ni Solmaz Kâmuran çevirisiyle, Livaneli Kitaplığı içerisinde sizlere sunuyoruz

₺67,20

Arka Kapak Yazısı

“Aşk; zalim bir hükümdar, sahip olduğuna huzur vermeyen. Cariye arıyor kendine, hizmette kusur etmeyecek. Kendimi kaybettim ben bu aşkta. Kendimi yittim bir bilinmezde… Sevda kokuyor zannettiğim zakkum, cehennem ağacıydı, aldırmadım. Tutuştukça elim, kolum, bacağım, acımadı, dedim. Sonu yazılmamış bu hikâyenin. Hüzün her yerinde… Adı aşk, adı sevda, adı her neyse.” Özlem Binel, yoğun ilgi ile karşılanan serinin ilk iki kitabı Ay Işığım ve Sırbende’den sonra, devam kitabı olan Adı Her Neyse ile yeniden okurlarıyla buluşuyor. Gerçek aşka uhrevi bir anlam kazandıran Binel, yüz yıl sonra farklı mekân ve zamanda yeniden küllenen büyülü bir aşkın kahramanlarının hayatlarını derinlikle inceliyor. Bu hikâye, okurları giz motifleriyle yüklü bir aşk serüveninin yamacına sürüklüyor.

₺101,50

Bu kez emekleri ve hakları asla ödenemeyecek olan annelerimize… Ve bu kez… Annelerinden biricik kızlarına… Yine maddi imkânsızlıklar nedeniyle okuyamayan çocuklarımızın eğitimi için yola çıktık. Ünlü isimler annelerine ve kız evlatlarına mektup yazdılar. Hepimizi büyük üzüntüye boğan 6 Şubat depremi ve sonrası… Şimdi oradaki okullara ve öğrencilerimize ulaşmak istiyoruz. Aldığınız her kitap çocuklarımızın eğitimine destek olacak. Bade İşçil

Derya ve Zeynep Beşerler

Evrim Alasya

İdil Fırat

MelisSezen

MeryemUzerli

Murat Boz

Neslişah Alkoçlar Düzyatan

Özge Gürel

Özge Özder

Reyhan İpekel

Seda Bakan

Selen Keçeli

Serkan Altunorak

Tûba Büyüküstün

Zuhal Olcay

 

₺66,50

O Güzel İnsanlar uzun yıllar boyunca düşünceleri, duyarlılıkları, eserleri ve eylemleriyle daha güzel, daha iyi, daha insanca ve hakça yaşanılan bir dünya özlemiyle yanıp tutuşanların öyküsüdür. Zeynep Oral, ona yüreğini cömertçe açanları sevgiyle, bilgiyle, sonsuz bir duyarlılıkla ele alırken aynı zamanda insanı “insan” yapan evrensel ve çağdaş değerleri de yüceltiyor. Kitap, Zeynep Oral’ın akıcı ve işlek kaleminden Türkiye’nin aydınlık yüzünü yansıtan, Türkiye ve dünya sanat tarihine adını adeta altın harflerle yazdırmış olan sanat insanlarımızın kimselerce bilinmeyen yönlerini anlatırken, onların detaylı portrelerini de sunuyor.

 

₺116,90
Prenses Cristina Trivulzio Belgiojoso, 1800’lü yılların İtalya’sında “soylu” kimliğine ve patriarkal düzene aldırmadan kadınların özgürlüğü, ülkenin birliği, bütünlüğü ve bağımsızlığı için savaşan bir kadın. “Yaşama sebebim” dediği idealleri uğruna ömrü sürgünlerde ve mücadeleyle geçiyor ama o asla yılmıyor. Parasının son kuruşuna kadar yoldaşlarını destekliyor, yazılar yayımlıyor, bildiriler dağıtıyor. Ülkesindeki baskıların doruk noktaya ulaştığı yıllarda Osmanlı’ya sığınan Prenses Cristina’ya Anadolu kucak açıyor. Huzuru Safranbolu’da kurduğu ve “evim” dediği çiftlikte buluyor. Batılı gezginlerin oryantalist bir bakış açısıyla güzellemeler yaptığı Doğu’da, aslında yaşananları çekinmeden anlatıyor. Kimi zaman bir müftünün haremine giriyor kimi zaman ünlü bir paşanın… Hepsinde manzara aynı oluyor; o anlatılan ışıltılı hayat yerine karanlık, kir, pas ve sefalet içinde bir hayat. Başkaları gibi gerçeklerin üstünü süslü cümlelerle örtmek yerine kadınları dinleyip yazıyor, onların adeta “suç ortağı” oluyor. Tarih yüzyıllarca erkekler tarafından yazılsa da bazı kadınları silmeyi başaramıyor. Prenses Cristina, erkeklerin elinden zorla aldığı kalemle adını tarih sayfasına kendisi yazıyor. Zeynep Oral, yenilikçi bir tarz yakaladığı biyografi tekniğiyle Prenses Cristina’yı yaşatırken okuru alıp Milano’dan Paris’e, Roma’dan Kudüs’e serüven dolu, uzun bir yolculuğa çıkarıyor.
₺57,40
Bin dokuz yüz yirmi yedi. Ekim. Gece. Yağmur ve rüzgâr. Yüksek ağaçlarla kaplı bir arazi, çevrede belli aralıklarla Muhafız Alayı nöbetçilerinin kulübeleri. Bir gözetleme noktasının ıslak sac kaplamaları donuk donuk parlıyor. Tek tük ışıklar vuruyor. Kalın perdelerine rağmen köşkün sadece bir odasından bahçeye belli belirsiz bir ışık sızıyor. Falih Rıfkı’yı (Atay) köşkün ana giriş kapısında Başyaver Salih (Bozok) karşıladı. Şemsiyesini kapatan Falih Rıfkı saatine baktı: 02.00’ydi. “Hayrola Salih, bu saatte çağrılmamın sebebi nedir?” “Hiçbir malumat verilmedi. Sadece teşrifiniz talep edildi.” Mustafa Kemal Paşa, Falih Rıfkı’dan sessiz ve gizli kalması kaydıyla Musul-Kerkük hakkında bir dosya hazırlamasını istedi. Falih Rıfkı zeki adamdı. Bu istek ve masanın üzerine boydan boya serilmiş haritadan meselenin nereye doğru gittiğini hemen kavradı. Köşkten ayrılırken Çankaya sabahı ağarmak üzereydi. Epey zamandır kesilmiş olan yağmur yeniden başladı. Falih Rıfkı bu kez şemsiyesini açmadı! Islanmaya, sırılsıklam olmaya ihtiyacı vardı… Kafasının içinde ise Paşa’nın şu sözü dönüp dolaşıyordu: ‘’Tarih bizi çağırıyor!’’
₺105,00

 

Bugün kaç işçi öldü dünyada? Peki ya Türkiye’de? Onlar bazıları için sadece günlük, aylık ve yıllık olarak ortalamaları alınan birer sayı. Oysa onların birer hayatları vardı, sevdikleri, geride bıraktıkları, uğruna öldükleri. Ve yazık ki uğruna ölmeye devam edecekleri… Bu kitap, artık uğruna ölmesinler diye hazırlandı. İş ve işçi güvenliği sağlansın, üç kuruş için hayatlar harcanmasın diye çıkıldı yola. Kimi zaman Zonguldak oldu yolun sonu, kimi zaman Diyarbakır, kimi zaman Ordu. Hikâye her yerde aynıydı. Bir işçi, bir mecburiyet, bir ölüm… Kimi ailesine bakmak için yerin dibine inmek, kimi metrelerce yükseklere çıkmak, kimi zehir solumak zorunda. Yerler farklı olsa da her biri ölümün kıyısında. Ve sordu bir işçi daha, “Ölüm hep bana mı düşer usta?” Büyük İnsanlık, zincirlerinden başka kaybedecekleri bir şey olmayanların hikâyesi…

-------------------------

Editör: Ezgi Hotalak

Kapak Tasarım: Ekin Başak Akgül

Sayfa Tasarım: Ekin Başak Akgül

Sayfa Uygulama: Beyzanur Karabulut Koç

Sayfa Sayısı: 96

Ebat: 17x20,5

-------------------------

Gülşen İşeri 15 Ekim 1981’de Tokat’ta doğdu. Trakya Üniversitesi Turizm İşletmeciliği Bölümü’nü bitirdi. Gazetecilik üzerine iki yıl akademik eğitim aldı. 2004 yılında BirGün gazetesinde muhabirliğe başladı. 2005 yılında iki yıl BirGün Pazar ekinin editörlüğünü, 2007 yılından 2011 yılına kadar ise yayın direktörlüğünü yaptı. 2012 yılında haber koordinatörlüğü yaptığı Yol TV’de “Metropol Sürgünleri” adlı programa imza attı. insanhaber.com internet sitesinde kültür sanat haberlerine ve röportajlarına devam etti. Sabah gazetesi, Yeni Aktüel, OT dergisi, Cumhuriyet, İstanbul Artnews, Pencere dergisi, Diken.com.tr, Gazeteduvar.com.tr... gibi pek çok gazete ve dergiye röportaj ve haberler yaptı… İşeri’nin, Aleviler Aleviliği Tartışıyor, Metropol Sürgünleri. Ateşin ve Sürgünün Gölgesinde/Kentsel Dönüşüm, Müslüm Gürses ve Muhterem Nur’un hayatını anlattığı Ömrümce Ağladım adlı yayımlanmış kitapları bulunmaktadır. Aldığı Ödüller: Antakya ve Köylerinde Babalarını tanımayan Çocuklar haberi ile Müşerref Hekimoğlu Yılın Gazetecilik Ödülü (2007); Türkiye Yayıncılar Birliği Düşünce ve İfade Özgürlüğü Yazar Ödülü (2022).

 

₺155,40

 

Geçmişin, bir urgan gibi dolanmışsa boynuna, kaderinden ne kadar kaçabilirsin? Selim çok çabalasa da kaçamıyor kaderinden. Yeşil hortumun kanlı izleri bedenini aşıp ruhuna işlemiş bir kere. Yine de bir umut, çıkıyor yola, her şeyi unutup sil baştan başlamak istiyor hayata. İçinde uyuyan canavarı fark etmeden usulca yaşıyor. Ta ki onu görene kadar… Yaralarından tanıyorlar birbirlerini; iyileştiririz sanıyorlar, fakat bunun ölümcül bir tedavi olduğunu fark etmiyorlar. Selim çocukluk travmalarını Gizem’in yaralarını sararak atlatacağını sanırken çıkması imkânsız bir girdabın içine çekiliyor. Önce içsesinde şeytanı duyuyor, sonra yüzünde cehennemi görüyor. Artık bir şeyleri değiştirmek için çok geç. Öyle ya bu öfke ona aile yadigârı. Uzun Zaman Önce geçmişinden yaralı bir adamın ve onun uç noktalarda gezinen zehirli aşkının romanı. Sonu baştan yazılmış trajik bir hikâye.

--------------------------

Zekeriya Çetin 1978 yılında Hatay’ın Dörtyol ilçesinde doğdu. Atatürk Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 2001 yılında mezun oldu. 20 yıldır İstanbul’da avukatlık ve arabuluculuk yapmakta.

--------------------------

Yayın Direktörü:Gülşen İşeri

Editör: Ezgi Hotalak

Son Okuma: Kadriye Kızıl Güzelkan

Kapak Tasarım: Ekin Başak Akgül

Sayfa Tasarım: Aslı Varol

Sayfa Sayısı: 160

Ebat: 13,5x19,5

₺69,30

 

Kurtuluş Savaşı’nın en şiddetli günleri… Sorun kısıtlı mühimmat. Cephede işgalciler, içeride düşmanın işbirlikçileriyle mücadele eden Mustafa Kemal, milletlerarası siyaset arenasında ustaca bir hamleyle Sovyetler’i mühimmat yardımına ikna eder. Ancak bu yardımlar, düşman donanmasının kol gezdiği Kara-deniz’i geçip Anadolu’ya nasıl getirilecekti? Korkusuz bir zabitin komuta ettiği yaşlı ama inatçı gümrük teknesi bir hayalet gemiye nasıl dönüşecekti? Cesur askerlerin ve civanmert Karadeniz uşaklarının gayretleriyle, kâh kendini batıran kâh yeniden yüzdüren efsane gemi savaşın kaderini nasıl etkileyecekti? Çok satanlar listesine Madalyasız ve Kayıp Sancak eserleriyle giren Mehmet Uluğtürkan, yeni tarihi romanı Rüsumat ile Milli Mücadele’nin az bilinen deniz cephesine heyecan dolu bir pencere açıyor…

₺70,70

 

 

 

Yüzlerce kişisel gelişim ve iletişim semineri; binlerce kişisel gelişim, dil eğitimi ve farkındalık videosu ile tanınan Haluk Tatar, okurlarıyla bu kez O Panda Benim kitabıyla buluşuyor.

O Panda Benim, içinden çıkılamayan durumlarda uzanan dost elini ve iyi niyet taşlarıyla döşenen yolları anlatıyor. Bu kitapta dostluk, evlilik ve delirme üzerine ders veren bir büyüleyici bir hikâye sizi bekliyor.

Yeniden başlamak, güvenmek ve affetmek üzerine düşündüren O Panda Benim ile an geliyor korkularımızla yüzleşiyoruz, an geliyor deliliğimizden utanıyoruz.

Zaten Haluk Tatar da “Herkesin bir hikâyesi var. Hikâyeler, insanların büyüsüdür.” diyerek anlatmaya başlıyor ve ekliyor:

“Baştan uyarayım. Bu kitapta okuyacaklarını, bana deli deme diye olabildiğince yumuşattım. Olaylar burada okuyacaklarından daha da vahim ve inanılması zor şekildeydi. Birazdan okuyacaklarının hepsinin açıklaması da, yine bu kitap bitmeden sana verilmiş olacak.”

 

₺96,60
1 2 3 ... 51 >
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı