Yeni fikirler ve buluşlara açık olan Fransız ihtilali döneminde yeni yaşam anlayışı Tanrı’nın emrine değil aydınların zihninde sistemleşmiş akıl ürünü ilkelere dayanıyordu. Bu nedenle kutsal değerler inanç, din ve gelenek aklın süzgecine tabi tutularak yeni yorumlar, bakış açıları ifade edilmiştir. Özellikle kurulu düzen Soylu ve Rahip sınıfın Tanrı ve din adına dogmaları halk nezdinde eleştirilmiştir. İnsanların eşitliği, hürriyet ve siyasi haklar gibi yeni fikirler kısa zaman içerisinde bildiriler haline gelmiş ve her yeni gelişme toplumda beğeni kazanmıştır. İşte bu eleştiri ve beğeni dönemine Fransa’da öncülük eden düşünürler/filozoflar Montesguieu (1689-1755), Voltaire (1694–1778), Rousseau (1712–1778), Diderot (1713–1789) ve Baron d’Holbach (1723–1789)’tır. Dönemin bu düşünürleri 1700-1789 yılları arasında yeni fikri, siyasi, iktisadi ve dini yorumlara çanak tutmuştur. Bu çerçevede eserin ana teması 1789 Fransız ihtilali döneminin fikri ve dini dönüşüm sürecini kapsamaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 7/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 94
Ağırlık : 94
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺79,05

Kartezyen Prens, Türkçe felsefe literatüründe çok nadiren tartışmaya açılmış bir konuyu ele alıyor: René Descartes’ın siyasi fikirleri. Modern felsefenin kurucusu Descartes’ın epistemolojiden metafiziğe, töz öğretisinden özne tasarımına kadar pek çok alandaki düşünceleri felsefe tarihçilerinin gündemini sürekli meşgul ederken, siyasete ilişkin fikirleri çoğu zaman bir suskunluk sarmalında unutuşa terk edilir. Özmakas ise siyaset üzerine konuşmaktan ısrarla imtina eden düşünürün metinlerini titizlikle tarayarak siyasi metaforlarının bir haritasını çıkarıyor, ardından da Prenses Elizabeth’le mektuplaşmalarına odaklanarak bu sarmalı aşacak ipuçlarını bulmaya ve “Kartezyen Prens”in robot resmini çizmeye çalışıyor.

Descartes’ın düşüncesini on yedinci yüzyılın genel krizi içerisinde ele alan ve filozofun yaşamının fikirleri üzerindeki etkilerini soruşturarak ilerleyen bu metin, aynı zamanda felsefe tarihinin nasıl felsefi bir polisiye gibi yazılabileceğini de örnekliyor. “Devrimci Descartes” tablosunun arkasındaki sırrı aralamaya çalışan bu kitap, okurunu sistematik görünen bir düşünsel çerçevenin içinde türeyen kavramsal ve metaforik gerilimleri tespit etmeye, yorumcularının jet lag yaşamasına sebep olan saat farklarını görmeye, ezberlerimizin tozunu almaya davet ediyor.


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 150
Ağırlık : 150
En / Boy : 13 / 19
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺37,50

İbn Sînâ, fikirleri günümüzde canlı bir şekilde tartışılan bir sistem filozofudur. Onun özellikle metafizik meselelere yaklaşımı yalnızca yaşadığı dönem ve coğrafya ile sınırlı kalmamış, çağları ve sınırları aşan bir yelpazede etkisini göstermiştir. İbn Sînâ’nın eserleri hem Doğu hem de Batı’da çeşitli dillere çevrilmiş, fikirleri kendisinden sonraki pek çok bilimsel ve felsefî çalışmaya kaynaklık etmiştir. Onun bu fikirlerinin başında ise Zorunlu Varlık şeklinde ortaya koyduğu tanrı tasavvuru gelmektedir. Zorunlu Varlık düşüncesi, yalnızca felsefî literatürde değil, kelâmî literatürde de İslam dininin tanrı anlayışını ortaya koymak için önemli bir parametre olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu da doğal olarak İbn Sînâ’nın İslam dininin tevhîd anlayışını metafizik bir perspektiften ortaya koyup koymadığı veya onun tanrı anlayışının Kur’ân’ın Tanrı’sıyla bağdaşıp bağdaşmadığı sorularını akla getirmektedir. Bu bakımdan İbn Sînâ’nın nasıl bir tanrı anlayışı benimsediği, nasıl bir tanrı anlayışı reddettiği ele alınması gereken önemli bir mesele olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu çalışmada önce İbn Sînâ’nın Tanrı anlayışının özünün ne olduğu tespit edilmeye çalışılmakta, daha sonra ilâhi sıfatlar,tanrı anlayışının özünü oluşturan bu çekirdek ulûhiyet anlayışı etrafında bütüncül bir bakış açısıyla analiz edilmektedir. Bunu yaparken İbn Sînâ’nın tanrı anlayışı, kendi metinlerinden yola çıkılarak ortaya konulmakta ve onun tanrı tasavvuru hakkındaki farklı iddiaların asıl düşüncesiyle örtüşüp örtüşmediğinin cevabı araştırılmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 5/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 302
Ağırlık : 302
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺155,80

Batı felsefe tarihinde, bütün felsefi spekülasyonları karşısına alarak alışılmışın dışında bir üslup ve eleştiri dili sunan filozof, izleyen süreçte muazzam bir takipçi kitlesinin yanında en çok gündem teşkil eden ve günümüz düşünürlerine felsefi katkısı tartışılmaz olan bir figür olarak tebellür etmektedir. Onun felsefi/edebi jargon, metafor, ironi, kinaye ve irrite edici keskin dili çoğu kez tezleri hakkında yanlış yorumlara yol açmıştır. Vefatından sonra çok geçmeden Avrupa’da ilgi kaynağı olmuş ve düşünceleri üzerinde ciddi çalışmalar ortaya çıkmaya başlamıştır. Tercümesi sunulan Abraham Wolf’un çalışması Nietzsche hakkında Avrupa’da yapılan en erken çalışmalardan biridir. Eser bu yönüyle ve ele aldığı konular hakkında Nietzsche’nin fikirlerine yönelik yanlış anlaşılmaları bertaraf etmeyi hedefleyen ve felsefesini sistemli bir bütünlük içinde sunma denemesiyle hâlâ kendi bağlamında özgündür.

Bu çalışmada Nietzsche’nin üslubuna ilişkin değerlendirmenin yanında, onu savaşla ilintilendiren kötü ününe dair değerlendirme ve bilgi teorisi, evren teorisi, hayat ve davranış teorisi Nietzsche’yi anlamak için anahtar metinler görevi üstlenmektedir. Bu başlıklarda sunulan değerlendirmeler, erken bir dönemde onun felsefesini bir bütünlük içinde görme çabasına karşılık gelmektedir. Buna karşın, Nietzsche hakkında yapılan çalışmaların çoğunda bu eksiklik hissedilmekte ve eserin konu başlıklarında ortaya konulan kavramlar uzun süre çoğu araştırmacılarca değinilmeyen, gündeme getirilmeyen kavramlar olarak görülmektedir. Eser bu eksikliği gidermek için diğer çalışmalardan farklı yönüyle ufuk açıcı niteliktedir.


Basım Ayı/Yılı : 12/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 192
Ağırlık : 192
En / Boy : 15 / 23
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺105,00

“Bu küçük kitabın felsefi amacı, çağdaş bilimsel düşünceyi kendi diyalektiği içinde kavramak ve böylece taşıdığı özsel yeniliği göstermektir.”

Yeni Bilimsel Tin, Gaston Bachelard’ın Bachelard olmaya başladığı, kendi kıvamını bulduğu kitaptır. Nasıl Kepler ve özellikle Galileo’nun geliştirdiği yeni epistemoloji, filozofunu Descartes’ta bulmuşsa, geometride Lobaçevski ve fizikte Einstein’la başlayan değişmenin epistemolojisini de Bachelard, bu kitabından itibaren teorileştirmiş, söz konusu gelişmelerden bilim felsefesi açısından önemli sonuçlar çıkarmıştır. Vardığı nokta ise modern bilimin artık Descartesçı epistemolojiyi geride bıraktığı, aştığı saptamasıdır. İşte bu noktadan sonra, Bachelard’ın velut epistemolojik üretimi geleneksel felsefenin rasyonalizm ve ampirizm, gerçekçilik ve uzlaşımcılık gibi ikiliklerini bir sentez içinde aşmaya yönelir.

Yeni Bilimsel Tin, Bachelard’ın kendine özgü rasyonalizminin, tarihsel kopuş teorisi ve epistemolojik pedagojisinin nüve halinde ortaya çıktığı yapıtıdır. Filozofu anlamak için ilk önce ve en dikkatle okunması gereken eserinin bu olduğu söylenebilir.


Basım Ayı/Yılı : 6/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 152
Ağırlık : 152
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺100,00

Modernliğin Kurucu Düşünürü İbn Haldun kitabı, İbn Haldunizm adıyla kategorize edilebilecek düşünce ekolünün açmazlarını aşmayı amaçlayarak Mukaddime eleştirisi yapmaktadır. 
Kitapta tartışılan konuların bazıları aşağıdaki gibi tasnif edilebilecektir: 1) İbn Haldun “yedi iklim” teorisinden hareket ederek, peygamberlerin ılıman iklimlere gönderildiğini ifade eden nübüvvet teorisi geliştirmiştir. Bu teori “Biz her kavme bir peygamber gönderdik.” (16 Nahl, 36) ayeti ile çelişmektedir; 2) İbn Haldun, toplumların kuruluşunu güçlü asabiyetlerin zayıf asabiyetleri boyun eğdirmesine dayanan bir teoriyle açıklamaktadır. Bu fikir, Hz. Peygamber’in Medine şehrini inşa eden sünnetini izah edememektedir; 3) İbn Haldun’un “mülkü elde etmek için güçlü asabiyetlerin zayıfları kendilerine tâbî kılmasının toplumsal yasa olduğu” fikri, “Avrupamerkezci” düşüncenin geliştirdiği “kültürel ayrımcılık” ve “sömürgeci şiddetçilik” paradigmalarına eleştiri imkânını elimizden almaktadır; 4) İbn Haldun, Tanrı’nın topluma ve tabiata müdahil olmadığını ifade eder. Ona göre Tanrı “Sosyal Yasa” ve “Tabiat Yasası” gibi yasalar koyarak “kenara çekilmiş”tir. İbn Haldun’un bu teorisi deizme, sekülerizme kapı açmaktadır; 5) İbn Haldun’a göre göçebe kavimler madencilik/zanaatkârlık ile uğraşmamaktadır. Bu teori TÜRKLERİ izah etmemektedir. Türkler askerî çoban, göçer-evli, atlı ve demirci bir toplumdur; 6) İbn Haldun tarihte bireylerin rolünü (Ashab-ı Kehf) ve toplumların maddi koşulları dönüştüren kollektif bilincini (Zülkarneyn kıssası) açıklayamamaktadır; 7) İbn Haldun’un teorisi, Hz. Yusuf’un Mısır’da “erdemli siyaset” ile yönetici olma sürecini anlamlandıramamaktadır; 8) Mukaddime, devletlerin oluş-bozuluş dinamiklerine odaklanmaktadır. Milletlerin oluş ve yok oluşu İbn Haldun’un “umran ilmi” ile izah edilememektedir.
Bu bağlamda kitap, Türkiye’de sistematik anlamda İbn Haldun eleştirilerinin ilkidir.


Basım Ayı/Yılı : 6/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 592
Ağırlık : 592
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺210,00

İslam medeniyetinin gerçekleşmesi, inanç esasları tarafında yapılan araştırma ve mücadelelerden sonradır. İslam inanç esaslarının akli yorumu demek olan Kelam ilminin ana konularından Uluhiyet, insan ve kaderi ile akıl ve nakil konuları bu kitabın temel bahislerini oluşturur. "Ana Konularıyla Kelam" adıyla okuyucuya sunduğumuz bu kitapta sözü edilen konuların yanında ayrıca Kelamın tanımı ile İslam Kelam Ekolleri ve onların imamet anlayışları ilk elden kaynaklara başvurularak incelenmektedir. İslam inançlarının doğru ve sağlıklı bir biçimde Kelam Ekollerinin görüşleri esas alınarak insanımıza sunulması bir zorunluluk halini almıştır. Ana Konularıyla Kelam’da yapılan da budur.


Basım Ayı/Yılı : 10/2000
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 188
Ağırlık : 164
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺40,00
Felsefeye Eğlenceli Bir Giriş

“Felsefeye ilgi duyuyorum ama neresinden başlasam bilemiyorum” diyenler ve felsefeye bulaşıp yolunu kaybedenlere müjde, overlok makinesi ayağınıza geldi! 

Yazar Anthony McGowan, Köpeğinize Felsefeyi Nasıl Öğretirsiniz’de okuyucularını Londra’nın harikulade yeşilliklerine, oradan da felsefenin çıkmazı bol labirentlerine doğru uçarı bir yolculuğa çıkarıyor. Tiftik tüylü köpeği Monty ile çıktığı günlük yürüyüşlerinde ona (ve haliyle okuyucularına) etik, özgür irade, yapısalcı dilbilim başta olmak üzere felsefenin birçok çetrefilli kavramını tane tane, malta teriyerine anlatır gibi izah ediyor.
Evet, kitapta çaktırmadan yürütülmüş bir dilim cheesecake’in meydana getirdiği ahlaki ikilemler yahut bir sosisin bin sözcüğe bedel olabileceği hususunda bazı diyaloglara rastlamak mümkün.  Fakat Monty ile edilen bu mutena hasbihal nadiren yüzeyde kalıyor, mevzu köpek atıştırmalıklarından Kant’ın kategorik imperatif’ine hızla ilerleyebiliyor.
Köpeğinize Felsefeyi Nasıl Öğretirsiniz, Descartes, Kant, Schopenhauer, Nietzsche ve daha birçok devin derdini bir adamla Malta teriyerinin iç ısıtan bağıyla birlikte sunmayı başaran, son derece eğlenceli ve bir o kadar da ciddi bir meselenin kitabı.


Basım Ayı/Yılı : 6/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 296
Ağırlık : 296
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺138,50

Bugün dünyaya bilim ve onun büyük ölçüde incelenmemiş felsefi varsayımları hâkimdir. Bu varsayımlar insanların özgür iradeden yoksun ve amaçsız bir evrende yaşayan karmaşık biyolojik makineler olduğu şeklindeki mekanik ve materyalist bir dünya görüşü ile ilişkilidir.

Galileo Komisyonu Raporu, konuyu kamuoyunun gündemine taşımaya ve bilimin kapsamını, artık madde ve fiziksel gerçekliğe ilişkin modası geçmiş bir görüşle sınırlandırılmaması için genişletmenin yollarını bulmaya çalışmaktadır. Ayrıca dikkate değer insan tecrübelerinin, özellikle de bilincin, beynin ötesine geçebileceğini gösteren kanıtlarının keşfedilebilir ve makul olduğunu göstermeye çalışmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 5/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 228
Ağırlık : 228
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺436,50

Felsefenin Tarihi felsefi fikirlerin, dizgelerin ve felsefe okullarının bir anlatımıdır. Bu tarih, filozofların hayatlarının incelenmesini, okulların ve düşünce dizgelerinin karşılıklı ilişkisinin soruşturulmasını ve felsefi ilerleme veya gerileme sürecinin izlenmesi çabasını kapsar.
 
Felsefenin doğası ve kapsamı, tarihinin incelenmesi için nedenler ortaya koyar. Felsefe, araştırmasını bir veya birkaç bilgi bölümüyle sınırlamaz; o, her şeyin nihai ilkesiyle ve yasasıyla ilgilenir. Her bilimin amacı fenomenlerin nedenini bulmaktır; felsefe de nihai nedenleri keşfetmeye çalışır, böylece alt bilimlerde başlamış olan birleştirici süreç daha yüksek bir düzleme taşınır. Soruşturma alanının genişliği, bilimsel araştırma sonuçlarını birleştirmenin zorluğu ve bu sonuçların sürekli artan karmaşıklığı felsefenin aşamalı gelişimini gerekli kılar.
 
Felsefi öğretilerin, öncelikle hakikate katkı olarak değerlendirilmesi beklenirken, aynı zamanda dünyanın yazın, sanatsal, siyasi ve endüstriyel hayatını büyük ölçüde belirleyen yaşamsal güç olarak da incelenmesi gerekir. Bugün, bu güçler hakkında bilgi sahibi olmadan insanların ve ulusların dışsal eylemlerini tek başına açıklayan düşüncenin iç hareketlerini kavramanın imkânsız olduğu, her zamankinden daha fazla açık bir şekilde anlaşılmaktadır.

Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 720
Ağırlık : 720
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺430,00

Yeni Çağ’ın başlaması Fransız Devrimi ile gerçekleşir. Orta Çağ’ın dinsel öğretiler egemenliğinde geçen dönemi halk kitlelerinin ayağa kalkmasını ve yönetimde pay sahibi olmak istemesini doğurmuştur. Zorlu yaşam koşulları altında ezilen kitlelerin talepleri soyluların iktidarını ve ruhban sınıfının baskısını sarsmıştır. Soylular ve ruhban sınıfından sonra üçüncü sınıf diye nitelendirilen geniş halk kitleleri ayrıca askerî diktatörlerin baskısıyla karşılaşacaktır. Tarihe Napolyon Savaşları olarak geçen çok sayıda muharebe sonrasında Avrupa kıtasının haritası değişmiştir.
 
Endüstri Devrimi’nin yaşanmasıyla köylülerin yanı sıra geniş bir işçi sınıfı ortaya çıkar. Yeni yaşam koşulları sonucunda bu kitlenin hak arama mücadelesi ülke yönetimlerini değiştirecek boyuta ulaşır. Avrupa anakıtası ve sömürge toprakları üzerinde etkinlik alanını genişletmeye çalışan ülkeler ve ulusçuluk akımı Birinci Dünya Savaşı’nın taşlarını döşemektedir. Ulus bilinci imparatorlukları yok ederken yeni ulus-devletlerin ortaya çıkmasını sağlayacaktır.


Basım Ayı/Yılı : 7/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 464
Ağırlık : 464
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺280,00

Felsefe Yazarlarından Seçme Metinler, yaşamın “temel” olarak nitelendirilen meselelerinin, değişik dönem ve ekollerden düşünürlerce değerlendirildiği bir düşünce külliyatı niteliğinde.

Bilginin ve ona ulaşma serüveninin çok boyutlu izleğinde, okuyucunun hem kendisine, hem de üzerinde yaşadığı dünyaya ayna tutarak, edindiği algılama biçimlerini içselleştirmesine destek veren bir rehber.

Gerçeklik, zaman, Tanrı, benlik, doğa, kültür gibi kavramların izini sürerek, büyük düşünürlerle mitsel zenginlik bağlamında değerlendirmek, karmaşada sığınacak bir alan yaratıyor. Bu yazılar, yaşamın merkezine doğru yürümek, kolları muhtelif yönlere eğilmiş bilgelik ağacından faydalanmak isteyenler için temel bir kaynak olduğu gibi, felsefeyle yeni tanışanlar ve felsefe öğrencileri için de genel bir izlek oluşturmaya yardım ediyor.

“Filozof, uyanan ve konuşan bir insandır ve insan sessizce felsefenin çelişkilerini taşır,çünkü tamı tamına bir insan olmak için, bir insandan biraz az ve biraz fazla olmak gerekir.” -Maurice Merleau-Ponty


Basım Ayı/Yılı : 6/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 864
Ağırlık : 864
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺430,00

İki bin beş yüz yıllık bir kültür birikimiyle örtüşen felsefe tarihi, insanoğlunun kendisini, yaşamı, dünyayı ve evreni tanıma çabasının bir sonucu olarak karşımızda duruyor. İlkel insanlardan günümüz modern insanına ulaşmanın engebeli yollarını anlayabilmek için bu binlerce yıllık düşünce tarihinin iyi özümsenmesi gerekiyor.

Felsefe Profesörü Frank Thilly’nin kitabını ortaya koyarken izlediği tarafsız yol, her tümcesinden koca bir kitap çıkarmanın olanaklı olduğu felsefe alanında okuyuculara felsefenin temellerini sunuyor. Thilly’nin Felsefenin Öyküsü kitabını benzer konudaki diğer yapıtlardan ayıran özelliklerden bir diğeri soyut kavramların çokluğu nedeniyle bir türlü yaygınlaşamamış felsefe alanında yazarın izlediği yazı yönteminin yalınlığıdır. Yapıt klasik ayrımlara uygun olarak Yunan Felsefesi, Ortaçağ Felsefesi ve Çağdaş Felsefe olmak üzere üç ana bölüme ayrılmış bulunuyor.

Kitap yayınlandığı tarihten itibaren, başvuru kaynağı ve metin olarak azalmayan popülerliğini sürdürür. Profesör Thilly’nin çalışmaları, çıkış noktası, kapsamı ve izlenen belirli nitelikler açısından geçerliliğini devam ettiriyor. Bunun temel nedenlerinden biri onun felsefe tarihi konusuna yaklaşımının, nesnel bir tutum içinde gerçekleşmesidir. Yazar tarihsel gelişim konusunda dogmatik yorumlamalardan uzak durmuştur. Profesör Thilly, felsefecilere kendilerini anlatmaları için olanak tanır ve onun bir dizge olarak oluşturduğu bilgiler şimdiye dek en az eleştiri alan çalışmalar ­olmuştur.


Basım Ayı/Yılı : 7/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 784
Ağırlık : 790
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺330,00

“Eğitim, bilgilenme yoluyla insanın düşüncelerinde, duygularında nihai davranışlarında yaşanan nitelikli değişim ve gelişim süreçlerini ifade eder. Ancak eğitimi bir kavram olarak ele aldığımız anda onun, bağlamından ve doğallığından kopmuş olduğunu görürüz. Söz okula geldiğinde ya da bir başka ifade ile eğitimi okulun sınırları içine aldığımız anda ise eğitimi tutsak etmiş oluruz ki bu, artık özgür eğitimden de söz edemeyeceğimiz anlamına gelir”

Türk eğitim sisteminin sorunlarına resilist bir yaklaşımla eğilerek temel sorunları ele alan yazar; eğitim sisteminin, makinist bir sistem olmaması gerektiğini, bilişsel ve duyuşsal gereksinimlere bağlı kalarak ahlâkı barındıran bir eğitim sisteminin olması gerektiğini vurgulamaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 10/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 62
Ağırlık : 62
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺67,50

Hiçlik; değerlere karşı olmak değil, onların kendilerini değersizleştirmeleri, anlam yitimi. yeniden bir doğuşa yönelmektir. Şimdi Nietzsche’nin Avrupa’sı “nihilizm” sonrası bir kültürü tartışmakta, ölmüş değerler üzerine... “Tanrı öldü” diyen Nitzsche’ye soruluyor şimdi, “ şimdi nihil ölmedi mi?” Nihilizmin, nihilist filozofu Niethzsche herhalde bu soru karşısında ancak şöyle seslenirdi:

“Şimdi size beni yitirmenizi, kendinizi bulmanızı buyuruyorum: hepiniz beni yadsıdığınız gün, ancak o gün geri döneceğim sizleri...”

“Doch alle Lust will Ewigkeit - Will tiefe, tiefe, Ewigkeit” 

“Tüm sevinçli arzular sonsuzluğu ister İster derin. Derin sonsuzluğu”

Candaki sonsuzluğa verdiği mana ile gönlüme ulaşacak. Yazık ki kısa dönem içinde, Avrupalı, ne cana ne de gönüle erişemeyecekmiş gibi görünüyor.

Postmodern durum yavaş yavaş can ve gönül arayışı durumuna dönüşecektir. (Umarım!) 

Nietzsche cesurdu. Wagnis’i, riski, tehlikeyi göğüsleme gücüne, araştırma yiğitliğine sahiptir. Bedelini ağır ödedi. Ama Avrupalı’ya Versuch’u, aramayı, araştırmayı bıraktı. Arama, yalanla değil, kokuşmuş bilim, din, ahlak, sanatla değil, canla canlanan sanatla olacaktır. Özgür ruhla (Freigeist!).


Basım Ayı/Yılı : 4/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 154
Ağırlık : 154
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺75,00

Eğitim süreçlerinde yaratıcı düşünme becerisinin geliştirilmesi ve kullanılması giderek yaygınlaşmaktadır. Hatta bu beceri, yapay zekanın belirleyici olmaya başladığı dijital çağda vazgeçilmez bir beceri haline gelmekle beraber, tarihsel düşünme becerisi olarak tarih öğretiminde de kendisine kalıcı bir yer edinmeye başlamıştır.

Tarih öğretiminde yöntemsel sorunların öğrenciler için tarih dersini daha sıkıcı hale getirdiği kuşkusuz ortadadır. Bu kitapta tarih öğretmenleri; derslerinde öğrencilerinin yaratıcılığını ortaya çıkarmak ve geliştirmek için yeni yöntemler geliştirme süreçleri ve uygulamalarıyla aslında tarih öğretiminde etkili yollar da bulmuş olacaklardır.

Yaratıcılık kısa zamanda geliştirilebilecek bir tavır olmamasına rağmen elverişli şartlar hazırlandığı takdirde yaratıcı düşünme öğretilebilir ve geliştirilebilir bir beceridir. Bu bağlamda tarih yazımında sözü edilen kanıt-yorum-yaratıcılık ilişkileri tarih öğretimine de kılavuzluk yapmaktadır.

Elinizde bulunan bu kitapta eğitimde yaratıcılığın geliştirilmesi için birçok teknikten bahsedilmiş ve bu tekniklerin tarihin malzemeleri üzerinde kullanılmasının örnekleri gösterilmiştir.


Basım Ayı/Yılı : 9/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 248
Ağırlık : 248
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺78,75

Burjuva demokrasisinin çelişkilerle dolu olduğu olgusu akıldan uzak tutulmamalıdır. Marksizm burjuva demokrasisinin iki yönünü birbirinden ayırır. Bir tarafta, orta çağın siyasal baskısıyla karşılaştırıldığında tarihsel olarak ilerici yönü; öte taraftan, sınıfsal sınırları ve biçimciliği vardır. Demokrasiyi denetimi altında tutan tekelci burjuvazi, halkı yavaş yavaş demokrasiden arta kalmış olandan da yoksun bırakır. Bugün seçmenin iradesini yanıltmanın, ya da ortadan kaldırmanın araçları, ideolojik baskı ve seçim sistemine hile karıştırılmasıdır.
Burjuva demokrasisinde, devlet iktidarı, egemen sınıfın çoğunluğunun iradesini ifade eder. Bu çoğunluk, bir bütün olarak halkın iradesi gibi gösterilmek istenir. Bu yanılgı kapitalist ülkelerde yaygınlık kazanmıştır. Çünkü, yetişkin nüfusun çoğunluğunun seçim sürecine katılması, seçimde kazanan burjuva partisinin seçmenlerin çoğunluğundan bir hükümet kurma yetkisi aldığı izlenimini yaratır. Egemen sınıfın büyük propaganda mekanizması, halkın kafasına bu yanılgıyı ekmek ve sürdürmekle meşguldür.
Aslında hiçbir kapitalist ülke, seçmene temsilcilerini gerçekten seçme fırsatı tanımaz. Çünkü, her şeyden önce, seçmene ancak birkaç yılda bir kere başvurulur ve o zaman bile seçmen, kendisinin belirlemediği adaylar için oy kullanır. Hükümetin asıl işi, hiçbir seçmenin birey olarak söz sahibi olmadığı kurumlarda yürütülür.


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 102
Ağırlık : 102
En / Boy : 12,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺105,00
Son Şeyler Hakkında Düşünceler ve İncelemeler

Hayvan, ölüm ile ilgili gerçek bir bilgiye sahip olmaksızın yaşar ; bu nedenle de kendisinin sonsuz olduğu bilinci içerisinde türünün tüm ölümsüzlüğünü tadar. İnsanda ise akılla birlikte ölümün korkunç kesinliği zorunlu olarak ortaya çıktı. Ama nasıl ki doğada her zaman kötülüğün bir çaresi ya da en azından bir telafisi varsa, ölüm bilgisini ortaya çıkaran aynı düşünce, bizi teselli edecek metafizik görüşleri de beraberinde getirdi. 


Basım Ayı/Yılı : 5/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 72
Ağırlık : 72
En / Boy : 13 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺50,00
Tükendi

İnsan işikilerinde sorunlar yumağına felsefi bir yaklaşım.

Şair ve felsefeci Osman Çakmakçı, bu kısa kitapta, Platon’un Diyaloglar adlı eserinden bildiğimiz “karşılıklı konuşma” yapısını kullanarak insanın çevresiyle ilişkisinde ortaya çıkan temel bir sorunu ele alıyor.

İnsanın hem kendi yaşamına hem de onu çevreleyen doğaya anlam dayatma çabasının incelendiği kitap, yaşama dair farklı bir bakış açısı sunuyor.


Basım Ayı/Yılı : 8/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 3
Sayfa Sayısı : 88
Ağırlık : 88
En / Boy : 13,4 / 19,8
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺46,00
Tükendi

İlk yayımlanışının ardından 30.000 adet satan kitabın yeni basımı...

Şair ve felsefeci Osman Çakmakçı, bu kısa kitapta, Platon’un Diyaloglar adlı eserinden bildiğimiz “karşılıklı konuşma” yapısını kullanarak insan ilişkilerinde temel bir sorunu ele alıyor

Kurduğumuz cümleler ifade etmek istediklerimizi tam olarak ne kadar yansıtabiliyor? Karşımızdaki, söylediklerimizi bizim aklımızdan geçen gibi algılayabiliyor mu? İşte bu eksen üzerinde yoğunlaşan kitap, konuşma ve anlaşma üzerine ufuk açıcı açıklamalar getiriyor.


Basım Ayı/Yılı : 8/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 11
Sayfa Sayısı : 88
Ağırlık : 88
En / Boy : 13,4 / 19,8
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺46,00
Tükendi
Özgür İrade Felsefesine Giriş

Gizli deizm, eleştirel okumalar yoluyla İslam’a dair birçok kabulünden vazgeçmiş, yerine bir şey koyamadıkça da elinde duygusal bağdan başka bir şey kalmamış eski İslamcıların durumunu tanımlar. Bu hali yaşayan Müslümanlar, İslam’ı bir “iddia” olarak ifade edemez duruma gelmişlerdir.
 
Bu çalışma ise İslam’ın yeniden bir “iddia” olarak var olmasını hedeflemekte, “yeniden varoluşun” metodolojisini ortaya koymakta ve irrasyonel hale gelmiş düşünceyi (bu metodolojiye uygun bir şekilde) rasyonel kriterlerle yeniden ifade etmektedir.


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 112
Ağırlık : 112
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺60,00
Tükendi
Akıl Çağında Felsefe ve Filozoflar

Beaumarchais Bernardin de Saint-Pierre Condorcet • Diderot Dumarsais Fénelon Fontenelle Kant Laclos Mendelssohn Montesquieu Madame Rolland Rousseau Sade Voltaire

Düşünce alanında ışık “hakikat arayışında aklı ve ruhu aydınlatan” etmendir. Geliştiği XVIII. yüzyıldan bağımsız düşünülemeyen Aydınlanma, tüm Avrupa’da, insan aklının ve medeniyetinin ilerlemesine olan inancı yayan engin bir entelektüel ve felsefi akımı kapsar.

Fransa’da Montesquieu, Diderot, Voltaire, Rousseau tarafından desteklenen akla adanan Aydınlanma hareketi, Fransız Devrimi’ne giden yolu açan fikirler tarihinde radikal bir kırılmayı oluşturur.

Metinler ve belgeler bakımından geniş bir seçenek sunan bu antoloji, sizi “aydınlanmış” sanatçı ve yazarların çizdiği yollardan geçmeye davet ediyor.


Basım Ayı/Yılı : 8/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 128
Ağırlık : 128
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺82,00
Tükendi

Bu kitap, hukukun da bir öyküsü olduğunu anlatıyor. Hukukun tarihsel köklerinin binlerce yıl öncesine gittiğine dair bilinen doğrunun da ötesine geçerek, hukukun sanatla, mimariyle, felsefe ve sosyolojiyle hatta giyim kuşamla olan ve binlerce yıl geriye giden gelişimini gösteriyor.

Hukukun mitolojik öykülerinin ve varlıklarının anlatımıyla başlayan kitap; eskiçağlardan günümüze uzanan hukukun gelişimini resim, gravür ve fotoğraflarla anlatmaktadır. Yine görsel malzemelerle hukukun sanatsal varlıklarını bizlere gösteriyor. Hukukun da kahramanları olduğunu ve bu kişilerin önemini gösterirken onların nasıl insanlar olduklarını da fotoğraf veya resimlerinden anlayabiliyoruz.

Bu kitap, kuru bilgiden çok görsel malzemelerinin çokluğuyla hukukun gözlerden uzak kalmış kişi, yer, olay ve şeylerini bize tüm detayıyla göstermektedir. Kitabın en önemli özelliklerinden bir diğeri ise, hukukun salt bir yazılar bütünü olmadığı, hukukun, tekstille, heykellerle ve yazıtlarla ifade edilebildiğini, toprağa, bitkiye, tunca, tekstile büründüğünü, arkeolojisinin, tarihinin, felsefe ve sosyolojisinin olduğunu görsellerle anlatmasıdır.

Kitapta yer alan görsellerin bir çoğunun yazarın koleksiyonuna ait ve çok nadir parçalar olmaları ise kitaba bir başka önem katmaktadır.

Hukuku görsellerle ilk anlatan bu kitap, araştırmacı ve hukuk öğrencilerinin olduğu kadar arkeolojiye, mitolojiye ve tarihe meraklı okuyucunun da baş ucu kitabı olacak temel bir kaynak niteliğindedir.

Konu Başlıkları
Hukukun Öyküsüne Giriş
Hukukun Mitolojisi
Eski Çağlarda Hukuk
Hukuk Felsefesi ve Hukuk Sistemleri
Kamu Özgürlükleri ve İnsan Hakları
Tarihte Önemli Yargılamalar
Hukuksal Uygulamalar
Ünlü Hukukçular
Hukukun Sanatsal Objeleri
Hukukta Mimari
Suçluların Cezalandırılması ve Hapishaneler
Avukatlık ve Savunma


Basım Ayı/Yılı : 11/2018
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 632
Ağırlık : 632
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺640,00
Tükendi

Varoluşçuluk nedir?

Bugüne değin çeşitli yanıtlar verilmiş bir sorudur bu. Sözgelişi, Weil’e göre varoluşçuluk bir bunalım, Mounier’ye göre umutsuzluk, Hamelin’e göre bunaltı, Banfi’ye göre kötümserlik, Wahl’e göre başkaldırış, Marcel’e göre özgürlük, Lukacs’a göre idealizm, Benda’ya göre usdışılık, Foulque’ye göre saçmalık felsefesidir.

Bir dönem, slogancı gençliğin peygamberi ve ‘varoluşçu papası’ sayılan J.-P. Sartre’a göreyse, varoluş, insanda, ama yalnız insanda, özden önce gelir. Bu demektir ki insan önce vardır; sonra şöyle ya da böyle olur. Çünkü o, özünü kendisi yaratır. Nasıl mı? Şöyle: “Dünyaya atılarak, orada acı çekerek, savaşarak yavaş yavaş kendini belirler. Bu belirleme yolu hiç kapanmaz...”

Asım Bezirci’nin çevirip yayıma hazırladığı bu eser her kuramda, her inanda farklı karşılıklar bulan bir felsefenin temel metnini (Varoluşçuluk Bir İnsancılıktır / Sartre) ve bunun yanı sıra Gaeton Picon ve Laffont Bompiani’ nin Varoluşçuluk’a ilişkin incelemeleriyle P. Naville’in Sartre’la yaptığı konuşmayı içeriyor.


Basım Ayı/Yılı : 11/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 31
Sayfa Sayısı : 128
Ağırlık : 128
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺61,50
Tükendi
2. Kutlu Doğum İlmi Toplantısı

Basım Ayı/Yılı : 1997
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 368
Ağırlık : 368
En / Boy : 17 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺102,50
Tükendi

Felsefe bilgelik ve bilgi arayışıdır. “Felsefe” sözcüğü, bilgelik sevgisi anlamına gelen, eski Yunanca philosophia sözcüğünden türemiştir. Felsefenin amacı büyük soruların yanıtını araştırmaktır. İşte size birkaç örnek:
“Doğruyu yanlıştan nasıl ayırt etmeli?”
“Canlılar ve cansızlar neden varlar ve nasıl varlığa geldiler?”
“Hayatın anlamı nedir?”
“Geleceğimi kendi özgür irademle mi kuruyorum, yoksa kaderimde ne varsa onu mu yaşıyorum?” 
Sokrates’ten Sartre’a, Konfüçyüs’ten Kant’a tüm filozofların bilgelik ve bilgi arayışına göz gezdirmek ve bu gibi büyük sorulara ne tür yanıtlar verdiklerini öğrenmek istiyorsanız bu fırsatı kaçırmayın.


Basım Ayı/Yılı : 7/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 184
Ağırlık : 184
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺61,50
Tükendi
Estetik Etik Piskanaliz

Klasik Atina ve Roma’da ve 17. Yüzyılın sonuna kadar Ortaçağ’da hukuk çalışması klasik triviumun (gramer, mantık, retorik) ve özellikle retoriğin parçasıydı. Antik dönemin hatipleri yasanın ruha ilham vermesi ve toplumsal bağı desteklemesi için, onun sadece bir iktidar ve baskı dili olarak değil aynı zamanda adaleti teşvik eden estetik ve ahlaki bir bütün olarak tezahür etmek zorunda olduğunu bilirdi. Yasanın bu estetik boyutu Homeros’tan erken modern döneme kadar hukuk kaynaklarında aşikardır. Gelgelelim, bu durum pozitivist hukuk tarafından gizlenmiştir.

Kafka bir arkadaşına mektubunda “hukuk kitapları okumak insana talaş tadı verir” diye yazmıştı. Hukukla bu kitaplar üzerinden ilişkilenen herkes bu odunsu tadı hissetmiştir. Elinizdeki kitap hukukun felsefesini ve nomos’u “kalın kafalı” hukuk ders kitaplarının sunumundan kurtarıyor. Pozitivist bilimin ve hukuk felsefesinin ruhsuz soğuk bir kurallar dizisi olarak sunduğu yasanın estetik boyutunu yeniden açığa çıkarıyor. Yasayı edebiyat olarak ve sanat olarak okuyarak yapıyor bunu. Adalet ve güzellik arasındaki ilişkiyi vurguluyor; nizamın ve sosyal yeniden üretimin esaslarını taşıyan hukuk dilinin hem aklı ikna etme hem de duygular üzerinde tesir gösterme ödevine dikkat çekiyor. Adaletin güzel bir dil ve tutkulu bir pratik olabileceğini gösteriyor. Tüm bunları psikanalitik yaklaşımın verimini katarak bina ediyor.

Kitap eleştirel hukuk teorisi literatürüne yaptığı katkı bakımından temel bir kaynak niteliğinde.


Basım Ayı/Yılı : 12/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 158
Ağırlık : 158
En / Boy : 13 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺74,80
Tükendi

Hannah Arendt, yirminci yüzyılın en etkili siyaset kuramcılarından biri olarak kabul edilmektedir. Yazıları bir dereceye kadar anlaşılır olsa da, çalışmalarının muazzam genişliği, onun düşüncesiyle ilk kez karşılaşan okurların özel bir çaba göstermesini gerekli kılar.

Kafası Karışmışlar İçin Arendt, bu son derece önemli siyaset düşünürüne açık, özlü ve anlaşılır bir giriş sunuyor. Arendt’le ilk kez karşılaşan okurlar için hazırlanan bu kitap, onun kuramı ve en önemli çalışmalarıyla birlikte, düşünceleri hakkındaki başlıca eleştirileri ve tartışmaları da tematik bir düzen ve sistematik bir akış içinde sergileyerek, Arendt’in siyaseti yeni bir biçimde tasavvur etmeye dönük tutarlı bir çerçeve arayışını ortaya koyuyor.


Basım Ayı/Yılı : 12/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 228
Ağırlık : 228
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺88,00
Tükendi

Kant’ın bir politika felsefecisi olarak değil de, politika üzerine ikincil önemde yazılar kaleme almış bir filozof olarak kabul edildiği tarihsel süreç geride kaldı. Kant geçtiğimiz yüzyıl, deyim yerindeyse, bir politika filozofu olarak yeniden keşfedildi. Bunda en büyük pay, şüphesiz, Kant’ın da içine yerleştirildiği liberal düşünce geleneğinin sözü edilen tarihsel uğraktaki yükselişidir. Ama milyonlarca insanın yaşamıyla birlikte türümüzün pek çok kuşağının bilgeliğini de alıp götüren iki büyük savaşın ardından, dünya barışını hedefleyen büyük politik örgüt kurulurken Kant’ın hatırlanması da boşuna değildirdir;

“Doğa, insanı savaşlar aracılığıyla, aşırı ve dur durak bilmez savaş hazırlıkları aracılığıyla ve her devletin önünde sonunda, barış halinde bile, ülke içinde hissetmek zorunda olduğu ihtiyaç durumu aracılığıyla, başlangıçta kusurlu girişimlerde bulunmaya ama sonunda sayısız yıkımın, altüst oluşun, hatta güçlerinin bütünüyle tükenmesinin ardından, aklın ona bunca acı tecrübe yaşanmaksızın da söyleyebileceği şeye yöneltir: vahşilerin yasasız durumundan çıkmak ve bir uluslar birliğine katılmak..."

Bu kitapta Kant’ın Eleştiriyi tamamlayan politik metinlerini Türkçede ilk defa bir arada ve yeni çevirileriyle bulacaksınız.


Basım Ayı/Yılı : 2/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 190
Ağırlık : 190
En / Boy : 13 / 19
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺79,20
Tükendi

Marksist bağımlılık kuramının en önemli isimlerinden biri olan Brezilyalı iktisatçı Ruy Mauro Marini, Latin Amerika’da halen önemli bir kuramsal tartışmanın parçası ve bağımlılık kuramının vazgeçilmez bir referans noktasıdır.

Marini’nin çalışmaları dört ana tema altında toplanabilir: 1990’lardan itibaren küreselleşmenin ekonomi politiğine dönüşecek olan ‘bağımlılığın ekonomi politiği’, ‘Latin Amerika’nın kendine özgü siyasal modelinin analizi’, ‘siyasal bir hareket, devlet deneyimi olarak sosyalizm’ ve ‘Latin Amerika düşüncesi’.

Altı kitap, onlarca makale, derlemeler ve sayısız gazete yazısının sahibi Ruy Mauro Marini’nin özellikle küresel kapitalizm ve onun kendine özgü bölgesel birikim modelleri üzerinde yoğunlaştığı çalışmaları bağımlılık kuramı kapsamında hem referans noktası olmaya hem de tartışma yaratmaya devam etmektedir. Bağımlılığın Diyalektiği’nin günümüzde tekrar ilgi çeken bir kaynak olarak karşımıza çıkmasındaki temel sebeplerden biri ise, küresel ekonomik yapının içinde bulunduğu mevcut durum göz önüne alındığında, Marini’nin kapitalizmin küresel doğasına yaptığı vurgunun güncelliğiyle ilintilidir.


Basım Ayı/Yılı : 9/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 108
Ağırlık : 108
En / Boy : 13 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺61,60
Tükendi
Karşılıklı Bağımlılık Politikası

“Bakım Manifestosu ekonomimizi ve toplumumuzu dönüştürmeye yönelik ışıltılı bir çağrı, üst üste gelen krizlerden nasıl çıkacağımıza ve yeni bir toplumsal yapıyı ilmek ilmek nasıl öreceğimize dair bir yol haritasıdır. Mevcut sistemin insanlara ve gezegenimize karşı sergilediği umursamazlığın panzehiri evrensel bakım etiğidir. Bakımın bir meta olmadığının bilincinde olan yazarlar onu, üzerinde yeni bir politikanın inşa edilebileceği bir uygulama, başat bir değer, düzenleyici bir ilke olarak görmektedirler.” – Naomi Klein

“Umursamanın, küresel uygulamaları ve kurumları değiştirmede ve dünyamızı dönüştürmede ne kadar etkili olabileceğini ve olması gerektiğini gösteren bir 'bakım manifestosu' nihayet elimizde! Bu kitapta bakım, kişinin özel ilgi konusu ya da ahlakçıların esasen kadınlara özgü diye görüp üzerinde spekülasyonda bulundukları bir uğraş olarak değil, neo-liberal kâr makinesinin göz açıcı bir eleştirisi olarak sunuluyor. Bakım Manifestosu akrabalığın dönüşümüne giden yolun, toplumsal cinsiyet temelli işbölümünün, ekolojik aktivizmin haritasını çıkarıyor; ilerici ulusüstü kurumlara kılavuzluk edecek bir ilkeler bütünü -karşılıklı bağımlılık ilkeleri- temin ediyor. Bakım Kolektifi, bu dar zamanlarda, apaçık bir dille, bakımın karmaşık bir geçmiş ile umut vaat eden bir geleceği beraberinde getirdiğini hatırlatıyor bize. Bakım, yaşamlarımızın nasıl birbirine bağlı olduğunu gösteriyor, içinde yaşadığımız dönemi değiştirecek bir umut politikasına can suyu veriyor.”

– Judith Butler


Basım Ayı/Yılı : 1/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 127
Ağırlık : 127
En / Boy : 13 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺61,60
Tükendi

Elinizdeki kitap, okuyucuyu şu sorular üzerine yoğunlaşacak bir düşünce serüvenine çıkarıyor: Şiddet siyasal anlamda nasıl işler? Meşru ve gayrimeşru şiddet biçimlerini birbirlerinden düzgünce ayırabilir miyiz? Şiddet, iktidar ve güç arasında farklar var mıdır? Şiddetsizlik ulaşılabilir bir siyasal amaç mıdır? Şiddet herhangi bir şekilde haklılaştırılabilir mi? Şiddet muhakkak fiziksel zararı mı gerektirir? Yapısal eşitsizlikleri şiddet biçimleri olarak tanımlamalı mıyız? Şiddet, baskı ve savaş arasında anlamlı ayrımlar yapılabilir mi? Şiddet özellikle insani nitelikli bir sorun mudur? Günümüzde çevreye yönelik yıkıcılık veya önlenebilir hastalıklardan dolayı yaşanan ölümler neden şiddet terimleriyle ifade edilmektedir? Bugün varoluşun kıyısında, bitmek bilmez bir olağanüstülük ve kırılganlık durumunda yaşamak zorunda bırakılanlara nasıl daha iyi kulak kabartabiliriz?

Şiddet konusuyla ilgili eleştirel düşünceye anlaşılabilir bir giriş sunan Şiddet ve Eleştirel Düşünce, Hannah Arendt'ten Frantz Fanon’a, Michel Foucault’dan Slavoj Žižek’e kadar önde gelen düşünürlerin bu sorulara verdikleri yanıtları inceliyor.

Şiddet ve Eleştirel Düşünce, çağdaş siyasi, felsefi, sosyolojik ve kültürel araştırmalar üzerindeki etkileri devam eden birçok ünlü düşünürün konuyla ilgili çalışmalarına nüfuz etmeyi sağlayan kolay anlaşılır bir rehber ve temel bir kaynak olma niteliğinde.


Basım Ayı/Yılı : 5/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 256
Ağırlık : 256
En / Boy : 15 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺114,40
Tükendi

1667 gibi erken bir tarihte kaleme alınan, ancak politik nedenlerle 1689’a kadar yayımlanmayan Hoşgörü Üzerine Bir Mektup’ta–“Şanlı Devrim”den sonra– Locke, politik özgürlük argümanına benzer gerekçelerle tüm insanların doğası gereği sahip olduğunu öne sürdüğü dinî hoşgörüyü savunur. Diğer bir ifadeyle, tüm insanlar doğası gereği “özgür, eşit ve bağımsızdır” ve düşünce özgürlüğü, konuşma özgürlüğü ve ibadet özgürlüğü hakkına sahiptir. İkinci özgürlüğün garanti altına alınmasına yardımcı olmak için Locke, kilise ile devletin ayrılması çağrısında bulunur. Nesiller boyu toplumsal ve politik felsefenin temeli olan bu eser, İngiltere’de ve Avrupa’da modern demokratik devletin temellerinin atılmasına yardımcı olmuştur. Eserin önemi, onu felsefe, tarih ve siyaset bilimi öğrencileri için temel bir okuma haline getiriyor.

“İşte Hoşgörü Üzerine Bir Mektup Avrupa’daki düşünce geleneğinin temel bir kavramı olan hoşgörü kavramının nasıl geliştirileceğine dair Locke’un çağları aşan kavrayışını bize sunuyor.”

—Güçlü Ateşoğlu

 


Basım Ayı/Yılı : 11/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 96
Ağırlık : 96
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺61,50
Tükendi

Bu yaşamdaki tüm iyilikler ve kötülükler, sadece tutkulara bağlıdır.
Nihayetinde, ruh, hazlarına kendi başına sahip olabilir. Ancak bedenle ortak hazlara gelince, onlar tamamıyla tutkulara dayanırlar. Şöyle ki, onların en çok heyecanlandırdığı insanlar, bu yaşamın tatlılıklarının tadını en fazla çıkarma yetisindedirler. Aynı zamanda, onlar tutkularını iyi kullanmayı bilmedikleri ve talih yüzlerine gülmediği zaman daha büyük acılar yaşarlar. Ama bilgelik başlıca bu noktada yararlı olup, onlara tutkulara egemen olmayı ve tutkuları hayli beceriyle tutumlu kullanmayı öğretir ki, onların kötülükleri daha dayanılabilir olur ve hatta tümünden sevinç bile elde edilebilir.
Descartes’ın ölümünden kısa süre önce, 1649’da kaleme aldığı Ruhun Tutkuları, filozofun tasvir ettiği felsefe ağacının dallarına uzanan bir ahlak incelemesidir. Ancak tutkuları mutluluk ve özgürlük için bir engel olarak gören Stoacı geleneğe karşı tutkuları rehabilite eden Descartes’ın yaklaşımı bir ahlakçı tavrı değil, modern anlamda söylersek, bir nörofizyoloğun tutumudur. Böylece âdeta filozofun vasiyet eseri olan bu çalışmanın ana konusu, ruh ile beden arasındaki biyolojik birliğin oluşturduğu failin insani özelliği, sonra da ahlaki bir bireydir ve Descartes gerçek anlamda bir etik sunmaktan ziyade, yönteminin son meyvesi olarak bir “pathos” projesi tasarlar.


Basım Ayı/Yılı : 11/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 160
Ağırlık : 160
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺65,60
Tükendi
Güncel Sorunlar, Çözümler ve Tartışmalar

“Dil Felsefesi: Güncel Sorunlar, Çözümler ve Tartışmalar” öğrencileri özellikle dilsel fenomenlere odaklanarak yirmi birinci yüzyıl dil felsefesindeki ana meseleler ve teorilerle tanıştırıyor. Yazar William G. Lycan, kitabı dört genel bölüme ayırıyor. I. Kısım’da; Gönderme ve Göndermede Bulunma, Russell’ın Betimlemeler Kuramı (ve İtirazları), Donnellan’ın Ayrımı, Anaforik İfadeler, Özel Adlar: Betimlemeci Kuram, Searle’ün Küme Kuramı ve Nedenselci-Tarihselci Gönderme Kuramı gibi konuları, II. Kısım’da; Anlam Kuramları, Doğruluk-Koşulu Kuramları ve Doğrulamacılık konularını, III. Kısım’da; Edimbilim ve Söz Edimleri, Edimsöz Gücü, Sezdiri Bağıntıları konularını ayrıntılı bir biçimde açıklıyor. IV. Kısım’da ise Anlatımsal Dil ve Değişmeceli Dil, İroni ve İğneleme ile çeşitli açıklayıcı dil biçimlerini ve Eğretileme’nin ne olduğunu ve çoğu dinleyicinin bunu nasıl kolayca kavradığını inceliyor.


Basım Ayı/Yılı : 9/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 456
Ağırlık : 456
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺143,50
Tükendi
Alman Felsefesinde Kötümserlik 1860-1900

Dünya Acısı (Weltschmerz), on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında Alman felsefesine egemen olan kötümserliğe dair bir çalışmadır. Kötümserlik, esasen hayatın yaşamaya değmediği teorisiydi. Bu teori, felsefesi 1860’larda çok moda olan Schopenhauer tarafından Alman felsefesine tanıtıldı. Frederick C. Beiser, Almanya’da felsefenin gündemini bilimlerin mantığından uzaklaştıran ve yaşamın değerinin incelenmesine doğru değiştiren Schopenhauer’in kötümserliğinden doğan yoğun ve uzun tartışmayı irdeliyor. Kötümserliğin başlıca savunucularını (Philipp Mainländer, Eduard von Hartmann ve Julius Bahnsen) ve başlıca eleştirmenlerini, özellikle Eugen Dühring ve Yeni-Kantçıları ele alıyor. 

Yüzyılın ikinci yarısının kötümserlik tartışması, ikincil literatürde büyük ölçüde göz ardı edilmiştir ve bu kitap, 1880’lerden bu yana, onu yeniden incelemeye ve ortaya attığı önemli felsefi sorunları analiz etmeye yönelik ilk girişimdir. Tartışma, hepsinin en temel felsefi sorunuyla ilgiliydi: Hayatın yaşamaya değer olup olmadığı.


Basım Ayı/Yılı : 8/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 528
Ağırlık : 528
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺205,00
Tükendi

HİÇBİRŞEYE İNANMADAN NASIL YAŞANIR?

Varoluşla ilgili birçok eser ortaya konmasına rağmen Hiçbir Şeye İnanmadan Nasıl Yaşanır? etkileyiciliği ve sürükleyiciliğiyle ayrı bir yere sahip. Varlığa uzanan bu yolculukta; şüphecilikten dogmatizme kadar birçok akım ince detayları ile açıklanıyor.Hayatın anlamına veya anlamsızlığına bambaşka bir gözle bakmaya yarayacak olan Hiçbir Şeye İnanmadan Nasıl Yaşanır? Her kütüphanede bulunması gereken nadir bir eser.

Samimiyetle itiraf etmeliyiz ki Dünya üzerindeki varoluş nedenimizi bilmiyoruz. Evrenin ve yaşamın bilmecesinin çözümü insan bilmecesinin çözümünden daha gizemli. Peki bu, umutsuzluğa düşmek için bir sebep mi? Aksine, bu belirsizliğe güvenebiliriz. “Bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir,” diyen Sokrates, “Ne biliyorum?” diye soran Montaigne bize yol gösterici oldular. Ben de antikçağ şüphecilerinin, haksızlık yapılarak değeri bilinmeyen bu filozofların öğretilerini takip ederek zamanımıza uyarlanmış bir ahlak felsefesi geliştirmeye çalıştım. Eserin tamamında eksiksiz şekilde açıklanan bu felsefenin dört kuralı var: Hayali bir hedef peşinde koşarak hayatını boşa harcama; asla seçim yapma; her zaman en büyük arzuna itaat et; bu dünyanın görünüşlerine elinden geldiğince hayran ol.

AlexandreLacroix


Basım Ayı/Yılı : 7/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 104
Ağırlık : 104
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺61,50
Tükendi

Paul Guyer, Kant felsefesini anlamaya yönelik kapsamlı çalışmasının tamamen gözden geçirilmiş ve güncellenmiş bu baskısında, Kant’ın düşüncesindeki tüm ana yönlerin ve konuların anahtarı olarak filozofun en önemli kavramı olan otonomi kavramını kullanır.

Kant’ın hayatının ve zamanının son derece faydalı genel bir değerlendirmesiyle başlayan Guyer, Kant’ın en etkili ama en güç eseri Saf Aklın Eleştirisi’nde uzay, zaman ve deneyimin doğası hakkındaki argümanlarını titizlikle açıklayarak onun metafiziğini ve epistemolojisini tanıtır. Kant’ın ünlü transendental idealizm teorisinin açıklamasını ve eleştirisini, onun felsefesindeki bu tartışmalı öğretiden bağımsız yanıyla birlikte sunar.

Ardından Kant’ın ahlak felsefesini, meşhur “koşulsuz buyruğu”nu ve ödev, irade özgürlüğü ve siyasi haklar teorilerini inceler. Son olarak, Kant’ın estetiğini, güzelliğin ve yücenin doğası ve bunların insan özgürlüğüyle ve mutluluğuyla ilişkisi hakkındaki argümanlarını ele alır. Ayrıca, hem doğal tarih hem de insanlık tarihi için düşünebileceğimiz tek hedefin insan otonomisinin geliştirilmesi olduğu görüşünü de değerlendirir.

Kant’ın bu “ikinci baskı”sının Türkçe çevirisi, Kant üzerine ülkemizde yayımlanmış kitapların en kapsamlı olanı.


Basım Ayı/Yılı : 4/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 648
Ağırlık : 648
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺246,00
Tükendi

Albert Camus, ülkemizde daha çok roman ve tiyatro eserleriyle, kısacası edebiyatçı kişiliğiyle tanınmış çağdaş bir Fransız sanatçı-filozoftur. Oysa Camus’yü sadece bir edebiyatçı olarak düşünmek ve edebiyatçı kişiliğiyle ona yaklaşmak bir eksikliktir; çünkü yazılarında bir yaşama felsefesi ortaya koyması, onun edebî kişiliği yanında filozof tavrının da olduğunu göstermektedir. Camus’yü tanımak, onu her iki cephesiyle tanımak demektir. Oysa bugüne kadar, özellikle daha çok Fransız edebiyatı ile uğraşanların dikkatini çeken Camus’nün eserleri, onun düşünür cephesini dikkate alan akademik bir düzeyde değerlendirilmemiştir. Camus, yaşadığı çağın önemli olayları karşısında, bir hayat tecrübesinden çıkarılmış düşüncelerini, kendisi bir varoluşçu filozof olduğunu reddettiği hâlde, varoluşçu bir çizgide ortaya koymaya çalışmıştır.

Albert Camus ve Başkaldırma Felsefesi, Camus’nün bütün eserleri dikkate alınarak, bu eserlerindeki düşüncelerini, özellikle “absürd” ve “başkaldırma” kavramları bağlamında nasıl ortaya koyduğuna odaklanmakta, çağının düşünce ve olayları karşısında onun nasıl bir tavır takınmaya çalıştığı ve bu tavrının filozofça bir tavır olup olmadığı tartışılmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 4/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 200
Ağırlık : 200
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺82,00
Tükendi
Psikanalizin Etiği,Transfer,Arzu ve Yorumu,Daha,Senthom

“2001’de, 100. doğum yıl dönümünde Lacan, dünyanın değişik yerlerinde anıldı. Lacan’ın 1967’de yayımlanan Yazılar derlemesi henüz Türkçeye çevrilmemiştir. 26 yıl boyunca verdiği seminerlerin çok azı dilimize kazandırılmıştır. Oysa pek çok yerde Lacan’dan alıntılar yapılıyor, öğretisinin ilkeleri tartışılıyor.

1970 yılından bu yana derslerimde işlediğim Lacan’ı incelemeye ve tartışmaya soyunduğum bu kitabın, Lacan’la ilgili bundan sonra yapılacak çalışmalara ışık tutacağını umuyorum.”

Nami Başer

 

Farklı Freud okumalarıyla psikanalizi yeniden temellendiren Lacan, 26 yıl boyunca verdiği seminerleriyle ünlüdür. Bu seminerler, öğrencilerin ve katılımcıların notlarından bir araya getirilmiştir. Lacan, bu seminerlerle psikanalizin mevcut algılarını ve sınırlarını pek çok açıdan zorlamış, hatta iş Lacan’ın Uluslararası Psikanaliz Derneği’nden atılmasına kadar varmıştır. Bu da Lacan’ın, fikirlerinin çarpıtılacağından endişe ederek, ölümünden kısa süre önce kapatacağı psikanaliz okulunu kurmasına neden olmuştur. 

Lacancı okulların ve okumaların yoğun bir şekilde devam ettiği günümüzde, Lacan’ın kendisi de farklı okumalara her zaman açık olacaktır.


Basım Ayı/Yılı : 4/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 208
Ağırlık : 208
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺82,00
Tükendi

Descartes, ölümünden sonra yayımlanan, aklın ve yetilerinin kullanılması yoluyla hakikate nasıl ulaşılacağı üzerine bir deneme olarak kaleme aldığı eseri Tabiat Işığı ile Hakikati Arama ile öncelikle “tabiat ışığı” belirlemesini tanımlıyor ve Türkçede “Düşünüyorum o halde varım” olarak ünlenen Cogito ergo sum aforizmasının hiçbir kuşku götürmeyeceği üzerine oluşturduğu felsefesinin temelini anlatıyor.

Eudoxe, Poliandre ve Epistémon adlarını verdiği hayali üç kişinin konuşması aracılığıyla kendi felsefi ve düşünsel dünyasını mükemmel bir biçimde ifade eden Descartes, şu yaklaşımın kanıtlanmasını amaçlıyor:
“Tabiatın saf ışığı, sıradan bir insanın dine ve felsefeye ihtiyaç duymadan her şey hakkındaki düşüncesini, görüşünü belirler ve en gizemli bilimlerin derinliklerine bile ulaşır.”


Basım Ayı/Yılı : 3/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 64
Ağırlık : 64
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺49,20
Tükendi

Alman Felsefesi. Zihinlerde acaba neyi merkeze alır? Almanlık? Kıta Avrupası? Rasyonalizm, idealizm, tarihsel ve diyalektik materyalizm? Tüm bunların eleştirisi? Modern ve çağdaş felsefenin merkezinde yer alan bu felsefe, Kant, Frege, Wittgenstein ve Husserl olmasaydı Anglo-Amerikan “analitik” felsefeyi, Hegel, Marx, Nietzsche ve Heidegger olmasaydı da beşeri bilimlerin temellerini ortaya koymayı mümkün kılmazdı. Bu doğruysa şayet, Alman felsefesine hâkim olmak, beşeri bilimlerin tamamında yürütülecek teorik açıdan sağlam dayanakları araştırmak için elzemdir.

Alman felsefesi modern felsefenin temelini oluşturmaya devam ediyor. Andrew Bowie’nin bu kısa ama yoğunluklu giriş kitabı, Alman felsefesinin “modernite”nin problemlerine verilen en aydınlatıcı karşılıklardan biri olduğu fikrini merkeze alıyor. Bowie, birçok önemli Alman filozofun yanı sıra, nispeten ihmal edilmiş başka düşünürleri de, Friedrich Schlegel, Novalis, Schleiermacher ve Schelling’in çalışmalarını da dahil ederek Alman felsefe geleneğine ışık tutuyor.

Alman Felsefesine Giriş, felsefenin toplumsal ve tarihsel gelişmeler arasındaki bağlantıyı nasıl kurduğunu açığa çıkararak bir coğrafyayla düşünceyi, mekânın sürekliliğiyle zamanın sürekliliğini bir araya getiriyor. Özgürlük ile tarihsellik, akıl ile duygu nasıl bir araya gelir ya da gelmelerinin sürekliliği sergilenir, bu eserde Bowie, bu problemlerin satır aralarına dalarken düşünmemizin erimini genişletiyor.

Güçlü Ateşoğlu


Basım Ayı/Yılı : 3/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 160
Ağırlık : 160
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺82,00
Tükendi

Rönesans İspanyasının önde gelen kalemlerinden biri kabul edilmesi gereken BaltasarGracián’a (1601-1658) yaşadığımız günlerde dünya ölçeğinde geniş bir ilginin uyandığı gözlenmektedir. İlk bakışta sebebi kolayca anlaşılamayan bu ilgi neticesinde Bilgelik Kılavuzu (Oraculomanual) başta olmak üzere eserleri başka ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de baskı üzerine baskılar yapmaktadır. Gerçi bu Gracián’ın ilk keşfi değil: daha önce Alman düşünür Schopenhauer, ardından Nietzsche o zamana kadar İspanya dışında pek tanınmayan müellifi Avrupa fikir kamuoyuna tanıtarak geniş kesimlerce okunmasını sağlamışlardı. Fakat bu defaki başka…

Bundan yaklaşık dört asır önce Gracián yaşı elliye yanaştığı halde görüp geçirdiklerinin, belleyip öğrendiklerinin yaşadığı hayatı o zamana kadar yaşamayı itiyat edindiği haliyle sürdürmeye fakat daha kötüsü anlamaya da yetmediğini şaşkınlıkla ve inkisarla gördü. Tıpkı yaşadıklarını olabildiğince gözlerini açarak dikkatle ve güç yetirebildiğince bir merkez etrafında birbirine ulayarak ibretle yaşamış olanların şu son dört beş yıl içerisinde vukua gelenler neticesinde bugünlerde olmakta olanları anlamakta güçlük çektikleri gibi.

Toplu olarak bakıldığında Bilgelik Kılavuzu’nda yer alan Oraculolar vaktiyle orada yaşananlar ile bugün burada yaşadıklarımızın aynı doğrultuda ilerlediğini gösterdiği gibi bugün yaşadıklarımızın karanlığı içinden geriye doğru baktığımızda nazarımıza takılan benzerliklerin bu Oraculoları ileri doğru olacak olanları haber veren bir tür ‘Kehanet Kitapçığı’na dönüştürdüğü görülecektir.

Fakat yaşadıklarımızın bir ‘Kehanet Kitapçığı’na olan ihtiyacı o ‘Kehanet Kitapçığı’nın bir ‘Kılavuz Kitap’a duyduğu ihtiyaçtan daha az değil… Tabii eğer bu Oraculolar yaşadığımız günlerin karanlığı içerisinde hissettiğimiz ‘özlü söz’ ihtiyacını karşılayacak sıradan ‘kestirmeler’ düzeyine indirgenip gitmeyecek, tarih içerisindeki yerine oturtulup kendi şartları ve kaleme alınmasına yol açan saikler ile birlikte yerli yerince anlaşılacaksa… Böyle bir anlama çabası için Hazırlık olarak kaleme alınan Tehlikeli Zamanlar bir kılavuz kitaba dönüştü.

Yaşadığımız günlerin kasvetini pazarlamacıların safsataları, gazetecilerin çenebazlığıyla değil de daha derin ve esaslı kavrayış ile anlama cehdi içerisindeki bir düşünce çabasıyla dağıtmak için kitap raflarına bakınanlara…


Basım Ayı/Yılı : 2/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 240
Ağırlık : 240
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺102,50
Tükendi

“Sözgelimi ‘Ya Sezar olurum ya da hiç’ diyen hırslı biri Sezar olamaz, umudunu keser Sezar olmaktan. Ama başka bir anlamı vardır bunun: Kesinlikle Sezar olamayınca artık kendisi olmaya da tahammül edememek. Dolayısıyla aslında umutsuz olmasına neden olan şey kesinlikle Sezar olmamış olması değildir, hiç olamadığı ben’den umudu kesmiştir o. Ona gene de umutsuz olan bütün mutluluğunu veren bu ben, birdenbire her şeyden daha katlanılmaz olur. Daha yakından bakıldığında onun için katlanılmaz olan kesinlikle Sezar olamamış olmak değil, Sezar olamamış olan ben’dir; ya da daha doğrusu onun kesinlikle katlanamadığı şey kendi ben’inden kurtulamamasıdır. Sezar olsaydı başarabilirdi bunu; ama olamadı ve bizim umutsuzumuz artık kurtulamaz bundan.”
 
Varoluşçuluğun öncü filozoflarından biri olarak Kabul edilen Søren Kierkegaard, Ölümcül Hastalık Umutsuzluk adlı eserinde, insanın ezelden beri savaşım içinde olduğu, varoluşunun öncül kıstaslarından biri olan umutsuzluğu masaya yatırır. Yaşam yolu üzerindeki her köşe başında karşısına çıkacak bu elim hastalığın kıskacına yakalanma tehlikesi altındaki bireyi; bu bireyin umutsuzlukla olan etkileşimini ve mücadelesini; ve özgürlüğüne, kendiliğine giden yolda saklı bütün tuzakları irdeleyen filozof, bize insan denen bu çaresiz varlığın bir panoramasını sunar. Temeli insanın kendisi olan bu eserinde Kierkegaard, bireyi hem kendisinin hem de Tanrı’nın karşısında değerlendirirken insana, belki de kurtuluşuna açılacak kapıyı aralıyor.

Basım Ayı/Yılı : 2/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 160
Ağırlık : 160
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺82,00
Tükendi

“Hepimizin yarasaların deneyim sahibi olduğuna inandığımızı varsayıyorum. Ne de olsa onlar memelidir ve farelerin, güvercinlerin veya balinaların deneyimlerinden daha fazla deneyime sahip olduklarından şüphe yoktur. Yarasalar bizimle diğer türlere göre daha yakın akraba olmalarına rağmen, yine de bizimkinden o kadar farklı bir faaliyet yelpazesi ve duyusal aygıt sunarlar ki, ortaya koymak istediğim sorun son derece canlıdır (ancak kesinlikle başka türlerle de ortaya çıkabilirdi). Felsefi düşüncenin faydası olmadan bile, telaşlı bir yarasayla kapalı bir alanda biraz zaman geçirmiş olan herkes, temelde yabancı bir yaşam biçimiyle karşılaşmanın ne olduğunu bilir.”

Eğitimini Harvard, Oxford, Cornell gibi saygın üniversitelerde tamamlamış, halen New York Üniversitesi’nde felsefe ve hukuk profesörü olan Thomas Nagel bu kitapta ölümden cinsel davranışlara, toplumsal eşitsizlikten, savaş ve katliamlara karşı tutumumuza, bilinç, özgürlük ve değerle ilgili felsefi problemlere kendi özgün ve yalın üslûbuyla hem teorik hem de kişisel bir anlayış sunmayı amaçlamıştır.

 

Basım Ayı/Yılı : 11/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 288
Ağırlık : 288
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺123,00
Tükendi

On dokuzuncu yüzyıl Alman felsefesinin klasik anlatımları genellikle Kant’la başlar ve ondan sonraki filozofları Kant idealizmine verdikleri cevaplar ışığında değerlendirir. Kıta İdealizmi’nde Paul Redding, Alman İdealizminin öyküsünün Leibniz’le başladığını savunmaktadır.

Redding, Leibniz’in Newton’la uzay, zaman ve Tanrı’nın doğası üzerine tartışmasını irdeleyerek başlar ve akabinde Leibniz’in kendine özgü idealizm karakterine Platoncu ve Aristotelesçi unsurları dahil etme biçimini vurgular. Redding, Leibniz’in uzay ve zaman görüşlerine ilişkin düşüncelerinin nihayetinde Kant’ın “transendental” idealizm düşüncesini nasıl şekillendirdiğini gösterir. Üstelik Redding, bir yanda Fichte, Schelling ve Hegel

gibi Post-Kantçı idealistlerin, öte yandaysa Schopenhauer ve Nietzsche gibi metafiziksel kuşkucuları kapsayan her iki kanadın nihai olarak Leibniz’den türetilmiş bir idealizm biçimiyle boğuşmaya devam ettiklerini ileri sürer.

Kıta İdealizmi, felsefe tarihinin en önemli felsefi hareketlerinden birinin yeni bir anlatımını sunmanın yanında, Kıta ve Avrupa felsefesinin kökenlerine duru ve kıymetli bir giriş imkânı yaratır.


Basım Ayı/Yılı : 12/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 376
Ağırlık : 376
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺143,50
Tükendi

Schopenhauer temel eseri İrade ve Tasavvur Olarak Dünya’ya zeyil olarak kaleme aldığı Kant Felsefesi Eleştirisi’nde öncelikle bize bir düşünce geleneği içinde bir düşünürün selefini nasıl anladığını, daha doğrusu anlamak için nasıl yaklaştığını, nereden tuttuğunu, nelere tutunduğunu gösteriyor. Gösterdiklerinin içerisinde bu anlama çabasının daha sonra düşünürün eserinin hakiki kıymetini nasıl hakkaniyetli takdire ve o takdire esas teşkil eden temel vasıf ve hasletleri nasıl isabetli teşhise ve bütün bu mesainin de nihayetinde nasıl bir verimli istifadeye dönüştüğü de var. Bu istifadenin temel sütunlarından birini teşkil eden ‘doğruluğunun olanca parlaklığıyla ışıldamasının ve daha da sağlam şekilde ayakta durmasının önünü açmanın tek yolu’ olarak onun yanlışlık ve yetersizliklerinin kayırıp gözetmeyen bir üslupla tenkiti de…

Bu vesileyle belli bir tarihten bu yana bu topraklar üzerinde düşüncenin neden filizlenmediğini, filizlenecek gibi olsa neden bir türlü kökleşemediğini daha iyi anlar gibi oluyoruz. Fakat sadece bu kadarını değil bu ülkede neden hiçbir cevherin simsarların eline düşmeden keşfedilip kıymetiyle hak ettiği yere gelemediğini, hemen her sahada o yerleri neden bu kadar ehliyetsiz ve kifayetsiz adamın istila ettiğini… keza çoğu taklit eseri basmakalıp bir yığın şey sarraf terazilerinde tartılırken asıl sarraf miyarına vurulması gereken emek ve alın teri mahsulü halis şeylerinse çekilecek kantar dahi bulamadığını da…

Bütün bunları görüş ufkumuz içerisine yerleştirdiğimizde hakkaniyetli bir takdir ve isabetli bir teşhis üzerine oturan tenkidin sadece fikir ve sanat eserleri dünyasının tanziminde değil cemiyet nizamının muhafazasında da ne kadar esaslı bir yer tuttuğunu düşünmeden edemiyoruz.


Basım Ayı/Yılı : 12/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 304
Ağırlık : 304
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺102,50
Tükendi

“Descartes, modern felsefenin kurucusu sayılır. Çok yüksek felsefi bir yeteneği olan, yeni fizik ve gökbilime dayanan ilk kişi odur. Birçok skolastik yanı bulunmasına rağmen Descartes, kendinden önce gelenlerin kurduğu temelleri benimsememiş, yeniden ve eksiksiz bir felsefe yapısı kurmaya çalışmıştır. Descartes’ın yapıtlarında Platon’dan beri hiçbir filozofta bulunmayan bir tazelik vardır. Descartes, bir öğretmen olarak değil, bir araştırmacı ve bulduğunu aktarmaya meraklı bir kişi olarak kalem kullanmıştır. Üslubu rahat ve iddiasızdır. Öğrencilere değil, zeki insanlara seslenir. Doğrusu, modern felsefe için, öncüsünün bu kadar hayranlık verici edebi bir üsluba sahip olması büyük bir talihtir.”

Bertrand Russell
Batı Felsefesi Tarihi


Basım Ayı/Yılı : 12/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 18
Sayfa Sayısı : 168
Ağırlık : 168
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺65,60
Tükendi

1628 ve 1629 yılları arasında kaleme alınan ve Descartes’ın ilk büyük felsefi çalışması olarak kabul edilen Aklın Yönetimi İçin Kurallar kitabı, ünlü düşünürün ölümünden sonra derlenerek basılmıştır. Descartes, eserde yer alan kurallar vasıtasıyla, insanın aklına gelebilecek her türlü soruya bir yanıt vererek Yöntem Üzerine Konuşmalar (1637) eserine göndermede bulunur ve zihnin temel bütünlüğünü gözler önüne serme amacını taşır. Eserde yöntem, doğanın düzene konulması olarak sunulmakta ve zihnin temel işlemleri olan sezgi ile tümdengelime ışık tutulmaktadır. Bunun yanı sıra Descartes, düzenin ve ölçünün genel bilimi olarak “evrensel bilim” projesinden de söz eder ve bu projeyi yalnızca hesaplanabilen değil, tüm soruların yanıtı olarak görür.


Basım Ayı/Yılı : 4/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 5
Sayfa Sayısı : 128
Ağırlık : 128
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺65,60
Tükendi

Descartes’ın Tanrı, evren, çeşitli tutkular, ruh, beden, madde ve ruhun bu hayattan sonraki durumu vb. konulardaki görüşlerini açıkladığı çeşitli mektuplarından oluşan Ahlak Üzerine Mektuplar, başta Prenses Elisabeth olmak üzere, Büyükelçi ve Kraliçe Christine’e yazdığı mektuplardan oluşmaktadır. Descartes’ın özellikle Prenses Elisabeth’e yazdığı mektuplar dikkat çekicidir. Mektupların birinde Descartes ruh hakkındaki görüşünü şöyle açıklar:

“Insan ruhunda iki şey vardır ki doğası hakkında edinebileceğimiz bütün bilgiler onlara bağlıdır; bunlardan biri düşünmesi, diğeri de bir bedenle birleşmiş olduğuna göre, bedene etkisi ve bedenden etkilenmesidir...”


Basım Ayı/Yılı : 11/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 3
Sayfa Sayısı : 112
Ağırlık : 112
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺65,60
1 2 3 ... 17 >

Felsefe Kitapları

Felsefe Nedir?

Felsefe, var olanı düşünme üzerine odaklı bir bilim dalıdır. Kısaca düşünme bilimi de denilmektedir.  Tarih boyunca bilim insanlarının merakı felsefe biliminin çeşitli alanlara ayrılmasına neden olmuştur. Orta çağda din felsefesi, yeni ve yakın çağda ise fenomenoloji alanları ortaya çıkarak felsefi bilgi genişlemiştir. Bu durumda farklı konularda çeşitli felsefik kitaplar yazılmasını sağlamıştır. Bu kitaplar gerek okuma kitabi gerekse ders kitabı olarak okullarda okutulan felsefeyi daha iyi anlamaya yarayan edebi eserlerdir. Felsefe kitapları, soru sormanın önemi üzerine durularak, çeşitli sorunlar karşısında düşünmeyi akıl yürütmeyi ve soru sormanın önemini okuyuculara anlatmaya çalışmıştır. 

Felsefe ile uğraşan, felsefe biliminin gelişmesine katkı sağlayan insanlara filozof denilmektedir. Tarihte pek çok önemli filozof yetişmiştir. Bu filozoflardan biri olan Sokrates, insanın hakikate ulaşmak için felsefeden yararlanması gerektiğini vurgulamıştır. Sokrates’e göre insan ancak soru sorarak hakikate ulaşacaktır. Bu düşünceyi destekleyen başka filozoflarda vardır.  Bilgi nedir, nasıl ulaşılır, gerçek bilgi var mıdır gibi sorular felsefe biliminde düşünürlerin sorduğu sorular arasında gösterilebilir. Bu soruları soran filozofların her biri felsefenin gelişmesine katkı sağlayıp, felsefe ile ilgili kitaplar yazarak okuyucuların bilgilenmesine imkân sunmuşlardır. 

En İyi Felsefe Kitapları

Türk ve Dünya edebiyatında felsefe konulu birçok önemli felsefe kitapları yazılmıştır. Bu kitaplar okuyucuların beğenisini kazandığı için çok satan kitap listelerinde yer bulmuştur. Felsefe düşünce kitapları çeşitli kurgularla birleştirilerek roman haline de getirilmektedir. Bu şekilde daha kolay anlaşılan felsefenin amacı kitap severler tarafından daha sık okunmasına imkân sunmuştur. Felsefe hakkında yazılmış en iyi felsefe kitapları şu şekilde sıralanabilir:

 

  • Ütopya – Platon: Felsefe romanları içinde yer alan bu eserde Platon,  ideal devletin nasıl olması gerektiği hakkında bilgiler verilmiştir. İdeal devlette, işçiler, bekçiler ve yöneticiler diye üç ana sınıf olması gerektiği ve bu sınıflarda bulunan kişilerde olması gereken başlıca değerleri anlatmıştır. 
 
  • Poetica – Aristoteles: Aristo antik çağ filozoflarından biridir. O dönemde yaşamış devletlere kaynaklık eden bu eserde devlet toplum ilişkisinin nasıl olması gerektiği anlatılmış ve nasıl biçimleneceği konusunda bilgiler vermiştir 
 
  • Deliliğe Övgü – Erasmus: Eleştiri niteliğinde yazılmış bir eserdir. Bu eserde yazar dönemin kilisesine çeşitli eleştirilerde bulunmuş ve bağnazlığa karşı çıkmıştır. Eserde doğru, yanlış, bilgelik cehalet gibi kavramlar birlikte verilerek insanların sorgulama ve düşünme becerilerinin gelişmesine katkıda bulunmuştur. 
 
  • Böyle Buyurdu Zerdüşt – Friedrich Nietzsche: Bir filozofun hayata olan bakış açısını anlatmaktadır. Felsefe klasikleri içinde yer alan bu kitap günümüzde de çeşitli yayınevleri tarafından basılarak okuyucularına sunulmaktadır. 
 
  • Sokrates’in Savunması – Platon: Sokrates’in düşünceleri ve inançlarından dolayı şehrin tanrıları tarafından yargılanmasını konu edinmiştir. 
 
  • İdeal Devlet – Farabi: Türk edebiyatının felsefi düşünürleri arasında yer alan Farabi yazmış olduğu sayısız eser ile toplumu bilinçlendirmeyi amaçlamıştır. El Medinetül Fazıla olarak da bilinen bu kitap, toplumun sınıflara ayrılarak yönetilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Ancak bu şekilde erdemli bir devlet oluşturabileceğini savunmuştur. 
 
  • Düşünceler – Blaise Pascal: Yazarın kendini anlattığı, rabbini algılayışı ve anlaması üzerinde durduğu felsefe klasikleri içinde yer almaktadır. Düşünceler kitabında insanın aciz olması, modern hayatın getirileri, insanların tutarsızlığı gibi kavramlardan bahsedilmiştir. 
 
  • Bulantı – J. Paul Sartre: Günlük tarzında yazılmış bir kitaptır. Günlük yaşamın sıkıntıları eleştirel bir bakış açısı ile anlatılmıştır. Kitabın ana kahramanı sadece dış dünyaya karşı değil kendi iç dünyasına da eleştiriler yapmaktadır. 
 
  • Kendime Düşünceler – Marcus Aurelius: Evren, doğa, akıl, ölüm, yaşam gibi konuların üzerine tutulmuş notlardan meydana gelen bir felsefi romandır. Yazar evrensel konuları kitapta işleyerek okuyan kişilerin ders çıkarmasını hedeflemiştir. 

En Çok Okunan Felsefik Kitaplar

İnsanlara soru sormanın önemini vurgulayan felsefe bilimi hem geçmişte hem de günümüzde ilgi duyulan bir alan olmuştur. Önemli felsefe kitapları aracılığı ile yayılan düşünceler evreni, varlığı, aklı, bilgiyi her türlü kavramı açıklamaya çalışmaktadır. Merak eden, sorgulayan ve eleştiren insanların felsefe ile ilgili kitaplar her dönemde büyük öneme sahiptir. Çünkü doğru düşünme insanı başarıya götüren başlıca eylemlerden biridir. Bunu da felsefe bilimi öğretmektedir. Bu amaçla yazılmış en çok satan felsefe kitapları şunlardır:

Ütopya – Thomas More: Felsefe klasikleri içinde yer alan bir eserdir. Bir adada geçen olay örgüsü ideal devlet yapısının nasıl olması gerektiğini vurgulamıştır. Okurlarına geçmişte yaşamış devletler ile şimdiki devletler arasında kıyaslama imkânı sunması açısından önemli felsefi kurgu kitapları içindedir.  

Sofie’nin Dünyası – Jostein Gaarder: Dünya edebiyatında farklı dillere çevrilmiş çok okunan ve çok satan felsefik kitaplar arasındadır. Felsefeyi öğrenmek isteyenlerin okuduğu bu kitap felsefe hakkında bilinmesi gereken her türlü kavramı açıklamaktadır. 

Kendisinin Efendisi Olmayan Hiç Kimse Özgür Değildir – Epiktetos: Yazar kitapta Dünyanın geçici olduğunu, dünya malının ölümsüz olduğu gibi durumlara değinmiştir. Bunun yanı sıra gerçek mutluluğun tanrısal sevgiyle gerçekleştiğini vurgulamaktadır. 

Dava – Franz Kafka: En çok satan felsefe kitapları arasında yer alan Dava, İnsanın korkularını konu edinmiştir. 

Felsefenin Tesellisi – Boethius: Ünlü düşünürleri seçip bu düşünürlerin günlük yaşamdaki yaklaşımları hakkında bilgiler veren bir eserdir. Kitap 6 bölümden oluşmaktadır. Her bölüm farklı filozof ve bu filozofun yaptıkları üzerinden çeşitli sorunlar ele alınmaktadır.

Felsefe Kitap Önerileri

Felsefe ile ilgili kitaplar Dünyanın her bir köşesinde okurlar tarafından ilgi gören edebi eserlerdir. Hem geçmişte hem de günümüzde felsefenin çeşitli alanlarını ilgilendiren felsefe düşünce kitapları insanların düşünce sisteminin gelişmesine ve olaylara farklı bakış açısı getirmelerine katkı sağlamaktadır. Hem Türk edebiyatında hem de dünya edebiyatında yazılmış çeşitli kurguları olan ve önerilen başlıca felsefe kitapları:

  • İnsanın Doğası Üzerine – David Hume
  • İsteme ve Tasarım Olarak Dünya – Arthur Schopenhauer
  • Yaratıcı Tekâmül – Henri Bergson
  • Özgürlüğe Uçuş – D. Steinberg Guzman
  • Toplum Sözleşmesi – J.J. Rousseau
  • Cahil Filozof – Voltaire
  • Kendileriyle Savaşanlar – Stefan Zweig
  • Etika – Spinoza
  • Bu Ülke – Cemil Meriç
  • Ermiş – Halil Cibran

Bu kitapların yanı sıra felsefeyi anlamaya çalışan okurlar için yazılmış, yeni başlayanlar için felsefe kitapları şunlardır:

  • Felsefe 101 – Paul Kleinman
  • Felsefe Nedir? – Gilles Deleuze
  • Felsefeye Giriş – Nigel Warburton
  • İtiraflar – J.J. Rousseau
  • Felsefe Tarihi – Ahmet Cevizci
  • Aylaklığa Övgü – Bertrand Russell

Felsefe Kitap Fiyatları

Felsefik kitaplar düşünme üzerine yazılmıştır. Antik çağda başlayan felsefe bilimi günümüzde de oldukça popüler bilim dallarından biridir. Bu amaçla kitapseverlere sunulmuş felsefi kurgu kitapları oldukça ilgi görmektedir. Bu kitaplar genellikle roman şeklinde yazıldığı için içinde ders niteliğinde birçok kurgu bulunmaktadır. Aynı şekilde felsefe öğretmen kitabı olarak da bilinen ders kitapları daha çok akademik bilgiler içeren çeşitlerindendir. Her iki türde de yazılmış kitapların fiyat farklılıkları bulunmaktadır. Bu fiyatlarda kitap tasarımı, sayfa sayısı, içerik yoğunluğu gibi etmenler oldukça etkilidir. Ayrıca en çok satan felsefe kitapları arasında yer alan popüler kitaplar, diğer felsefi kitaplara göre daha yüksek fiyat aralıklarında satışa sunulmuştur. 

 

cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı