Kısa aralıklarla çağların açılıp kapandığı, hızlanmış bir zamanın sakinleri olarak hakikat-sonrası dönemin egemenliğine tanık oluyoruz. Bu dönem yalanların, komploların, algı yönetiminin ve cehaletin egemenliğiyle öne çıkıyor. Taburoğlu, farklı başlıklar altında bir yandan hakikat-sonrası gibi bir adlandırmanın dayanaklarını sorguluyor bir yandan da hakikatin etkin irade ve yaratıcı eylemler gerektirdiğini, aksi takdirde yalanlara ve yanlış anlamalara dönüşeceğini belirtiyor. Hakikat-sonrası dönemde tanımlanması zor görüngüler de mevcut. Kontrol edemediğimiz olayların başımıza geldiği ve hakikati savunmada yetersiz kaldığımız böylesi tuhaf bir dönemde, zamanın yıkıcı olaylarını ve dağınık nesnelerini izlerken ister istemez en eskiye, nesnelerin ve olayların kör istencine terk edilmiş zamanlara geri dönüyoruz.


Basım Ayı/Yılı : 8/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 160
Ağırlık : 160
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺100,00

Günümüzün modern toplumlarında kadınlar, tarih boyunca yaşadıkları deneyimler ve mücadeleleriyle şekillenen önemli aktörler olarak kabul edilmektedir. Kadınların tarihsel, kültürel, sosyal ve ekonomik bağlamdaki rolü, çağlar boyunca çeşitlilik kazanarak zengin bir hikayeyi yansıtmaktadır. Farklı disiplinlerden önemli akademisyenlerin katkılarıyla bir araya getirilen bu kitap, kadınların tarih boyunca yaşadığı deneyimleri ve günümüz toplumlarındaki konumunu anlamak isteyen okurlar için önemli bir kaynak niteliği taşıyor. Tarih, edebiyat, sosyoloji, psikoloji ve feminizm gibi farklı disiplinlerden gelen derinlemesine çalışmalar, kadınların evrensel ve bölgesel anlamda tecrübe ettiği zorlukları, başarıları ve toplumun genel algısını yansıtıyor.
"Kadın ve Yaşam", kadınların günlük yaşamlarındaki deneyimlerine, aile yapısına, eğitim ve iş hayatındaki yerlerine, siyasi katılımlarına ve toplumsal değişimdeki rollerine odaklanarak, kadınların evrenine kapı açıyor. Kitapta, Eski çağlardan Orta Çağ'a, sanayi devriminden modern çağa uzanan uzun bir süreç içinde kadınların rolü, değişen toplumsal normlar ve mücadeleleri inceleniyor.
Farklı disiplinlerden uzmanların katkılarıyla oluşturulan bu kitap, hem akademisyenlerin hem de genel okuyucuların ilgisini çekecek bir kaynaktır. "Kadın ve Yaşam” okurlarını, kadınların geçmişteki köklerinden günümüzdeki etkileyici varlıklarına uzanan bir keşfe davet ediyor.
Bu kitap, nesilden nesile tüm benliğiyle kaynak oluşturan kadınlara gelsin…


Basım Ayı/Yılı : 7/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 422
Ağırlık : 422
En / Boy : 16,5 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺225,00

“İSTDER Talks – Doğru Bilinen Yanlışlar” podcast projemizi, doğru bilgiye erişimin zor olduğu teknoloji çağında dezenformasyon ile mücadeleyi sağlamak amacıyla hayata geçirmek istedik. Doğru bilgiye erişim hakkı ve bilgi kirliliğiyle mücadele hedefiyle yola çıktığımız projemizde, üzerinde durulan konular hakkında farkındalık yaratmak ve dinleyici kitleyi doğru bilgiye kavuşturma niyetindeydik. Bu nedenle, bütün podcast söyleşileri, doğru bilinen yanlışlar konseptiyle yapıldı. “İSTDER Talks – Doğru Bilinen Yanlışlar Podcast” kitabımızda ele aldığımız konu başlıkları: Sosyal Bilimlerde Podcast Yayıncılığı, Medyada Manipülasyon ve Algı Yönetimi, Türkiye'de Başkanlık Sistemi, Türkiye-AB İlişkileri, Göç: Doğru Bilinen Yanlışlar, Asya Pasifik’te Kore Yarımadası’nın Jeopolitik ve Jeostratejik Önemi, Türkiye'nin Kurucu Antlaşmaları ile İlgili Doğru Bilinen Yanlışlar, Tarım ve Ticarette Yeşil Ekonomik Dönüşüm, İklim Değişikliği ve Sağlıkla İlişkisi, Kadın, Siyaset ve Siyasi Partiler, Toplumsal Cinsiyet Bağlamında Söylem Analizi: Doğru Bilinen Yanlışlar, İnsan Haklarında Dönüşüm – Unutulma Hakkı, Türkiye'de Azınlık Olmak, Alevi Kimliği: Doğru Bilinen Yanlışlar, Kesişimsellik ve İktidar İlişkileri, LGBTİ'ler Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar, Hükümlü ve Tutuklu Çocuklar (Çocuk Adalet Sisteminde Doğru Bilinen Yanlışlar)'dır.


Basım Ayı/Yılı : 8/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 202
Ağırlık : 202
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺81,00
Arkeolojik, Arkeometrik, Dilsel, Tarihsel ve Etnolojik Veriler Işığında

Anadolu mutfağının kültürel kökenlerini ekosistemin dolayısıyla coğrafya ve iklimin belirleyiciliği üzerinden ortaya koymaya çalışan bu kitap, çok farklı bölgesel mutfakların kökenleri üzerinden bu öneriyi gerçekleştirmeye çalışmaktadır. 
Güncel bazı sorularla açıklanacak olursa; neden Kıyı Ege mutfağında ot ve balık kültürü daha baskın? Neden Güneydoğu Anadolu’da kebap ve baklava var? Neden Konya’da Etli Ekmek gibi bir yemek varken Çorum’un İskilip ilçesinde İskilip Dolması yapılmakta? Neden Marmara Bölgesi süt ve süt ürünlerinde daha baskın bir bölge? Doğu Anadolu Mutfağı neden daha çok ete dayalı bir mutfak? Kuşkusuz bu soruların net yanıtları en temelde kültürle ilgili ancak kültürü belirleyen ve biçimleyen doğa olabilir mi? Zira Marks’ın tanımıyla kültür; doğanın yaptıklarına karşı insanın ürettiği her şey. Eğer öyleyse doğayı, kültürü belirleyen en temel ölçütlerden biri olarak düşünebilir miyiz? İşte bu türden sorulara yanıt aramak üzere başladı bu çalışma, sonucu tatmin edici olabildi mi? Bu sorunun yanıtını da okuyucuya bırakıyorum. – Ahmet Uhri


Basım Ayı/Yılı : 8/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 156
Ağırlık : 156
En / Boy : 16,5 / 23,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺150,00

Bu çalışmanın temel amacı, bölgeler ve sektörler arası dengesizliğin bir boyutu olan ücret dengesizliklerinin ampirik olarak ortaya konulmasına katkıda bulunmaktır. İktisat disiplini altında Türkiye’de bölgesel dengesizliklere dair çok sayıda ampirik çalışma bulunsa da çalışma ekonomisi alanında konuyla ilgili ampirik çalışmalar sayıca azdır. Çalışmanın bir diğer amacı da çalışma ekonomisi alanında söz konusu eksikliğin doldurulmasına katkıda bulunulmasıdır.


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 204
Ağırlık : 204
En / Boy : 16 / 23,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺161,00
Kalınma Mikroiktisadının Tarihsel Bir Örneği

Basım Ayı/Yılı : 8/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 266
Ağırlık : 266
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺108,00

Küreselleşmenin çalışma yaşamına etkilerinden biri olarak şirket organizasyon yapılarında değişiklikler sonucunda üst düzey yöneticilerin önemi artmıştır. Farklı özellik ve konumlardaki yöneticiler arasında yer alan "üst düzey yöneticiler"e ilişkin Türk Hukukunda yasal bir tanımın yapılmamış olması, hukuki çerçevede kimin üst düzey yönetici olduğu konusunda belirsizlikleri beraberinde getirmiştir. Bu kitap ile İş Hukuku açısından üst düzey yöneticilerin kimlerden oluştuğu incelenirken üst düzey yönetici kavramının "olan hukuk" açısından değerlendirilmesi yanında "olması gereken hukuk" bakımından da önerilere yer verilmiştir. Kitapta, İş Kanunu kapsamında işçi niteliğini haiz üst düzey yöneticiler, İş Hukuku yargısına yansıyan boyutlarıyla incelenmiştir. Bu bağlamda da kitabın kapsamı, üst düzey yöneticilere ilişkin yargıyı en fazla meşgul eden konular olan fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti talepleri ile yıllık ücretli izin hakları ile sınırlandırılmıştır.


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 341
Ağırlık : 341
En / Boy : 16,2 / 23,5
Cilt Tipi : Ciltli
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺360,00

Anadolu halkına yükseklerden bir mesaj var.
İlk Novus kitabında olduğu gibi, temas vakalarının hatırlanmayan, hafıza mahzenlerinde örtülü kalan kısımlarını su yüzüne çıkarmak için yola çıkmıştık.
Ama akış bizi öyle bir noktaya götürdü ki her şey adeta kontrolümüz dışında ilerliyordu.
Sanki bir sihirli el seanslarda direksiyonu alıyor ve bilinçaltı çalışmasına katılan süjelerin odağı ısrarla Anadolu’ya, Mustafa Kemal Atatürk’e ve yakın gelecekte ortaya çıkarak o birleştirici, toparlayıcı, ayağa kaldırıcı, kudretli bilincin bayrağını devralacak yeni lidere geliyordu.
Görünen oydu ki temasçıların ağızlarından dökülen ortak ifadeler bize bir şey anlatmaya çalışıyordu:
“Bu mesajı kitlelere iletin!”
Ortaya çıkan veriler ve aktarılan mesajların ortaklığı son derece dikkat çekici. Geleceğe yönelik ifadelerin gerçekleşme şeklini ve sürecini ise zaman gösterecek.
Ruhsal sistemin kendisine göre bir planı var. Bu yüce mekanizmanın kudretli eli kendisine bağlı unsurlarla yeryüzüne uzanır, gerekeni gereken zamanda yapar.
Mesaj – Novus II  bir temenni kitabı değildir. Anadolu halkına bir mesaj, bir bilgi aktarımı, bir haber kitabıdır. Yol ve hedef bellidir. Kitap içeriği zaten kendi kendini açıklamakta.
Yolumuz açık olsun.


Basım Ayı/Yılı : 8/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 288
Ağırlık : 288
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺112,00

Hidroloji; yeryüzündeki suların dağılımı, hareketi ve özellikleri ile ilgilenen bir bilim dalıdır. Dünya nüfusunun gittikçe artması ve iklim değişikliği ile tatlı su kaynakları etkilenmekte dolayısıyla suyun canlılar için önemi daha da dikkat çekmektedir.
Hidrolojik verilerin elde edilmesi, değerlendirilmesi ve hidrolojik süreçlerin matematiksel modellenmesi için gerekli hidrolojinin temel kavramları ve uygulamaları bu kitapta sunulmuştur.
Mühendislik öğrencilerinin suyun kullanımı ve kontrolü çalışmalarında yeterli bilgiye sahip olması açısından; bu kitapta, teorik ve çözümlü problemlere yer verilmiştir. Bu alanda kazanılan bilgiler, su kaynaklarının yönetimi ve planlanması, taşkın ve kuraklık kontrolü, su yapılarının tasarımı için gerçekleştirilecek projelere temel oluşturur.


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 140
Ağırlık : 140
En / Boy : 16,5 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺72,00

Bu kitapta ana akım iktisadın çalışma kavramını emek birimi üzerinden otomatik denge mekanizmalarıyla ele alan mekanik anlayışının tersine; emek kavramı ve onun verimliliği sosyal bağlam içerisinde ele alınarak incelenmiştir. Emeğin ve dolayısıyla da insanın ekonomik eylemlerinin sosyal bağlam içerisinde ele alınması, çalışma kavramının da içtimai bir kurumsal olarak ele alınması gerekliliğini zorunlu kılmıştır. Bu doğrultuda çalışma kavramına yüklenen sosyal bağlam iktisadi farkındalığı yüksek sosyolojik bir boyutta ele alınmıştır.


Basım Ayı/Yılı : 12/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 218
Ağırlık : 218
En / Boy : 16 / 23,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺126,00

Kent ve kentleşme olgusu insanlık birikiminin en değerli eserlerindendir. Medeniyet tarihimizi şekillendirmedeki gücünü bugüne kadar taşımış ve bundan sonraki süreçte de taşıyacağına dair çok güçlü işaretler sunmaktadır. Coğrafya biliminin kent ve kentleşme kavramlarına sunduğu katkılara yeni bir halka ekleme amacı taşıyan bu eser; kentsel dönüşümün yeni ve yenilenebilir dinamikleri, sakin şehirler, kentsel marka imajı, kentsel gelişim-yer yüzeyi sıcaklığı ilişkileri, ekonomi politikaları bağlamında sanayisizleşme ve kentsel dönüşüm gibi güncel kent paradigmalarına ve kentleşme dinamiklerine odaklanmaktadır. Kent ve kentleşme süreçlerini fiziki ve beşeri coğrafyanın kendine özgü dinamikleri ile ele alan bu kitap, sunduğu çıktılar ile konu ile ilgilenen diğer disiplinlere de değerli katkılar sunmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 214
Ağırlık : 214
En / Boy : 16 / 23,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺315,00

İletişim alanında, birbirinden çok farklı perspektiflerden hareketle sıklıkla çalışılan konuların, kanal/endüstri, içerik ve izleyici olduğu bilinmektedir. Emek süreci ise sosyal bilimler yazınında olduğu gibi iletişim araştırmalarında da neredeyse görünmezdir. Alandaki temel incelemelere ve kuram kitaplarına bakıldığında, bu görünmezlik belirginleşse de, konuyu ele alan sınırlı sayıdaki incelemenin teorik ve kavramsal yönelimleri önemli bir birikim oluşturmaktadır. İletişim alanında, emek süreci incelemelerinin dayanağı olan iki temel yaklaşım, ana akım yaklaşımlar ve Marksizmden beslenen eleştirel yaklaşımlardır. Ana akım yaklaşımlar, odağına işçi verimliliği nasıl artırılır? sorusunu yerleştirirken, eleştirel yaklaşımlar, ekonomi politiğin sonunun ilanı ile gelerek emek sürecini, kimlikler, yaşam tarzları, dilbilimsel pratikler ve sınıfların sosyolojik görünümlerinden hareketle açıklamaktadır. Bu kitap ise alanda “görünmez” olan bir konuyu “görünmez” olan ekonomi politik yaklaşımdan hareketle ele almaktadır. Televizyon dizilerinin üretiminde emek sürecine odaklanan çalışma, sahada gerçekleştirilen bir araştırma eşliğinde, dizi üretim sürecinde kontrol ve denetim sorununu, set işçilerinin çalışma koşulları ve bu koşullara ilişkin olarak emek ve sermaye örgütlenmeleri arasındaki mücadele biçimlerini içermektedir. 


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 220
Ağırlık : 220
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺126,00

Dünya genelinde yaşanan gelişme ve ilerlemeler sonucunda ortaya çıkan yeni toplum düzeni içerisinde toplumsal cinsiyet ayrımcılığının azalmadığı, hatta zaman zaman şekil değiştirerek arttığı izlenmektedir. Dünya Ekonomik Forumu’nun hazırladığı 2022 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’na göre mevcut ilerleme hızıyla cinsiyet eşitsizliğini tam anlamı ile sıfırlamak tahmini olarak 132 yıl alacaktır.

Birleşmiş Milletlerin 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları içerisindeki 17 amaçtan biri de “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” amacıdır. Ancak günümüzde gelişmiş ülkeler dâhil hemen her ülkede cinsiyet ayrımcılığı hemen her alanda varlığını sürdürmektedir. Kadının sadece kadın olduğu için maruz kaldığı haksız, hukuksuz, eşitliksiz, keyfi, kayıt dışı uygulamalar sadece bir cinsiyet sorunu değil, toplumsal refah sorunudur. Aile, iş ya da sosyal hayatta fırsat eşitliğini yakalayamayan kadınların ortaya koyabilecekken koyamadığı her değer toplum için bir kayıptır. Bireyler sahip olduğu yetenek, kazandığı donanım ve ortaya koyduğu becerileriyle toplum içinde yer almalı ve değer görmelidir. Toplumlar toplumsal cinsiyet eşitliğinden uzaklaşıldıkça ekonomik olarak zengin olsalar da refah düzeyi ve hayat kalitesi açısından çok gerilerde kalmaya mahkûm olacaklardır. 

Tüm insanlık için daha adil bir dünya dileğiyle…


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 146
Ağırlık : 146
En / Boy : 16 / 23,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺90,00
Roller ve Kavramlar

Aile, kadın ile erkeğin birlikteliğinin sonucunda oluşmuştur. Üreme kabiliyetine sahip kadın ile erkeğin evliliği ve bu evliliğin meyvesi olan çocuklar aileyi, aile de sosyolojik olarak ilk toplumu meydana getirmiştir. Doğal ve teşkilatlı bir yapısı olan aynı zamanda toplumun en küçük birimi kabul edilen aile, millet bütünlüğü içinde nesillerin akışını sağladığı gibi toplum kültürünü de nesillere aktarır. Sağlam ve dengeli toplum geleceğinin en büyük garantisidir. 
Hızlı teknolojik gelişmeler -geleneksel yapısından uzaklaşan bütün toplumlarda olduğu gibi- Türkiye’de de aile içi problemlerin şeklini, yapısını ve boyutunu değiştirmiştir. Boşanma, aile içi şiddet, terk, sadakatsizlik, ihmalkarlık, her türlü istismar, çocukları suça sürüklemek ve sokağa itmek, madde kullanımı, gayriahlaki tutum ve davranışlarda artışlar söz konusudur. 
Aile içi olumsuzlukların temel kaynağı aile bireyleri arasındaki iletişimsizlik ve ailedeki rollerin gereği gibi yerine getirilememesidir. Özgürlüğü sağlayan aile değerleri ve problem çözümünü gerektiren iletişim önemle muhafaza edilmeli, aile kurumu güçlendirilmelidir. Umarız okuyucu, kitapta bu konularla ilgili çözüm metotlarını okuma imkânı bulacaktır.


Basım Ayı/Yılı : 9/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 188
Ağırlık : 188
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺112,50

Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden doğan kadına yönelik şiddetin, ataerkil baskıyla birlikte kadının kaderi haline getirilmesi, toplumsal yapıdaki anomik bir kriz olan intihar düşüncesini/eylemini tetiklemektedir. Fiziksel, psikolojik, ekonomik, cinsel anlamda ortaya çıkan şiddet ve kadın intiharlarının bütünleşik bir problem olarak ele alındığı bu çalışmada, intihar davranışı, kadınların maruz kaldığı şiddetle ilişkilendirilirken; şiddet mağduru her kadının intihar düşüncesinde olmadığı da yadsınmamıştır. Bu bağlamda şiddet gören fakat intiharı bir çözüm olarak görmeyen kadınların düşünce ve tutumları araştırmaya karşılaştırmalı bir bakış açısı getirmiştir. Şiddet gören kadınların intihar düşünce ve eylemlerini ya da yaşam mücadelelerini öncüleyen neden ve değişkenler bağlamında ilgili problem açıklanmaya çalışılırken, ekolojik sistem yaklaşımı (ekolojik kuram) esas alınmıştır. 
Bu çalışmada şiddet sarmalındaki kadınları intihar düşüncesinden uzaklaştırıp onların mücadelelerine toplumsal nitelikli bir ışık tutabilmek amaçlanmıştır. Kadının maruz kaldığı şiddet karşısındaki yaşam algılarını anlamak amacıyla nitel araştırma yöntemi kullanılmış ve şiddet gören-görmekte olan kadınlarla yapılan görüşmeler sonucu ulaşılan veriler, sosyolojik bakış açısıyla analiz edilmeye çalışılmıştır. 


Basım Ayı/Yılı :
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 132
Ağırlık : 132
En / Boy : 16 / 23,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺85,50

Uzun yıllardır dünyanın birçok yerinde sürmekte olan paleontolojik kazılarda çeşitli canlılara ait fosil materyaller bulunmuştur ve bulunmaya devam etmektedir. Bu sayede birçok bilimsel soru cevap bulmakta ve birçok yeni soru da akıllara gelmektedir. Bu fosiller içerisinde önemli guruplardan bir tanesi geleneksel isimleriyle “hominidler”, günümüzdeki isimleriyle de “hominin”lerdir. Bu kitapta, 7 milyon yıllık bir geçmişe sahip olan hominid ailesi ele alınmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 136
Ağırlık : 136
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺90,00

Tüm insanlığı ilgilendiren göç, günümüzün en büyük sorunları arasında olmaya devam ediyor. Son yıllarda meydana gelen göçleri dikkate aldığımızda bugünün sorunlarını geçmiş göç yasaları ile açıklamak ve çözebilmek neredeyse imkânsız.

Kaotik bir zamandayız. Göç hareketleri herkesi derinden etkiliyor. Bir gün bir şekilde göç gerçeğiyle karşı karşıya kalmayacağımızın garantisini kim verebilir?

Göç sorunlarına çözüm üretmek, insana yaraşır bir göç politikası geliştirmek için “Göçmen" kimdir, doğru anlamak gerekiyor.

Bu anlamda insanı temel alan bu çalışma, göçmenlere yönelik nefret söylemlerinin göçmenlerin kültürleşme sürecini nasıl etkilediğini ortaya koymaya çalışmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 4/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 134
Ağırlık : 134
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺85,50
Eleştirel Bir Pedagoji İncelemesi

Üniversitelerde öğrenciler ve akademik otoriteler arasında nasıl bir ilişki bulunmaktadır? Neden genellikle öğrenciler akademik otoritelere rıza gösterirler? Yoksa bu razı olma değil de bir tür gösteri midir? Kopya çekme davranışının yanlış olduğu bilindiği halde neden öğrenciler kopya çeker? Öğrenciler öğretim ortamlarında genellikle neden sinmiş bir görüntü verirler veya olduklarından farklı görünürler? Dedikodu veya söylentiler öğrenciler arasında neden çok yaygındır? Bu davranışların hissedilen otorite ile nasıl bir ilişki vardır? Bu çalışma üniversite öğrencilerinin birçok davranış biçimini, gündelik hayatın sıradanlığı içinde ve akademisyen öğrenci arasındaki iktidar ilişkileri bağlamında ele almaktadır. Vakıf üniversitesine göre iktidar baskısının daha yoğun yaşandığı devlet üniversitesinde öğrenci mikro direnişleri de değişmektedir. Yükseköğretimde öğrenci davranışlarını biraz daha isabetli anlamak ve anlamlandırmak istiyorsak onların gündelik hayatın sıradanlığı içine gizledikleri bazı davranış biçimlerine odaklanmamız gerekir.


Basım Ayı/Yılı : 3/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 236
Ağırlık : 236
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺135,00

1990'lı yıllardan itibaren akademik yazında giderek önem kazanan itibar araştırmaları ağırlıkla şirketler üzerinden gerçekleştirilmiştir. Ekonomi, sosyoloji, iletişim gibi farklı disiplinler çerçevesinde yürütülen bu araştırmalarda yanıt aranan ortak soru bazı örgütlerin diğerlerine nazaran neden ve nasıl öne geçtiğidir. Örgütleri rakipleri karşısında öne çıkaran ve itibarı oluşturan "değişebilir, gözlenebilir" niteliklerin paydaşlar nezdinde hangileri olduğunun belirlenmesi örgütlerin amaçlarına ulaşmasında belirleyici olmaktadır. STK’lar yapıları, işlevleri ve misyonları gereği şirketlerden ve kamu kuruluşlarından farklı örgütlerdir. Bu nedenle paydaşlarının STK’lara ilişkin algılarını şekillendiren ölçütler şirketlerden ve kamu kurumlarından farklıdır. Bu çalışmada Türkiye'de faaliyet gösteren STK’ların itibarının 26 değişkenden oluşan dört boyutlu bir yapı sergilediği bulunmuştur. 


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 172
Ağırlık : 172
En / Boy : 16 / 23,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺103,50

Beşerî ve sosyal bilimler pandemi süresince ve sonrasında yaşam biçimimizi yeniden tasarlamamızda ve düzenlememizde kritik öneme sahiptir. Sosyal Bilimler Perspektifinden Salgın Hastalıklar ve Toplumsal Dönüşüm başlıklı kitabımızda gelecek yıllarda beşeri ve sosyal bilimlerde eğitim ve araştırmalara yön verecek, farklı yönleriyle arkeoloji, tarih, edebiyat, felsefe, sosyoloji, psikoloji ve sanat alanlarında öncü ve disiplinlerarası araştırmalara yer verilmiştir.

Humanities and social sciences have vital importance in redesigning our life styles both during and after the pandemy. Our book entitled, Pandemic Diseases and Social Transformation from the Perspective of Social Sciences, features chapters in the disciplines of archeology, history, literature, philosophy, sociology, psychology and arts which will shape the research in social sciences education.


Basım Ayı/Yılı : 12/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 324
Ağırlık : 324
En / Boy : 16 / 23,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺171,00

Tarımsal üretim her şeyden önce varoluş için gerekli olan en önemli faaliyettir. Ancak nüfusun artması, yanlış arazi kullanımları, plansız üretim gibi beşeri olumsuzlukların yanı sıra iklim değişikliği ve bu değişikliğin bulunduğumuz kuşakta kuraklaşma eğiliminde olması, tarımsal üretimde ciddi tedbirlerin zorunluluğunu da beraberinde getirmektedir. İklim senaryoları tespitlerine göre Türkiye üzerinde mevsimlik ve yıllık ortalama hava sıcaklıklarının artması, Türkiye geneli toplam yağış miktarlarında Doğu Karadeniz Bölgesi hariç 250-300 mm’ye varan azalmalar öngörülmektedir. Bu öngörüler doğrultusunda Türkiye’nin büyük bölümünde kuraklık kaçınılmaz bir tehlike olarak karşımıza çıkmaktadır.

Günümüzde yarı kurak şartların egemen olduğu İç Anadolu Bölgesi’nde ise kuraklık artışı ile tehlike çok büyük boyutlara ulaşacaktır. Bu durum, bölgenin ekolojik koşullarını göz önünde bulundurarak, öngörülen kuraklık değerlerine göre, kurak koşullara uyumlu tarımsal faaliyetlere geçiş hazırlıklarını zorunlu hale getirmektedir. Bölgede su kaynaklarının kullanımı ve tarımsal ürün deseninin yeniden oluşturulması konusunda planlama yapılarak uygulamaya geçilmesini zorunlu kılmaktadır.

Bölgede beklenen kuraklaşma koşullarına uygun tarımsal faaliyetlere yer verilmelidir. Su isteği fazla olan ürünlerin sınırlandırılarak, kuraklığa dayanıklı ürünler yetiştirilmelidir. Yerli tohumlar ıslah edilerek verimliliği artırılmalıdır. Toprak ıslah çalışmaları ile toprağın su tutma kapasitesi artırılmalı, klasik sulama tekniklerinden terkedilerek damlama sulama yaygınlaştırılmalıdır. Hayvancılık faaliyetlerinde çayır ve mera hayvancılığından vazgeçilerek yem bitkilerinin yetiştirilmesi ve besi hayvancılığı desteklenmelidir. İthal ürünler sınırlandırılarak yerli üretim desteklenmelidir. Çiftçi eğitim programlarını yaygınlaştırarak çiftçinin gelenekselleşmiş tarımsal üretimi terk ederek, modernize ve kuraklık şartlarına uygun yöntemlere geçilmesi sağlamalıdır. Ayrıca büyük kentlerin nüfus yükünü ve işsizlik sorununu hafifletmek için planlı bir şekilde köye dönüş projeleri geliştirilmelidir. Köye dönüş projelerinin hayata geçirilmesi ile kentlerdeki işsizlik kaynaklı birçok sosyal problemlerin de önüne geçilmiş olacaktır.


Basım Ayı/Yılı : 12/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 160
Ağırlık : 160
En / Boy : 16 / 23,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺99,00

Alevilik konulu yayınlar, Türkiye’de belirli bakış açılarının tekelinde akademinin dahi birçok tartışmalar barındırdığı bir yapıda ilerlemektedir. İl ve bölge merkezli çalışmalar, konunun tarihsel unsurlarından ziyade yerelde yaşatılan ritüellere yoğunlaştığından çoğu kez sağlıklı yorumlara ulaşılamamaktadır. Bu eser mevcut çalışmaların dışında bir metodolojiyi benimsemeyi amaçlayarak tarih, sosyoloji ve halkbilim merkezinde bir yaklaşımla yorum ve değerlendirmelere gitmiş, seçilen örneklem üzerinden analizler yapılmıştır.


Basım Ayı/Yılı : 12/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 196
Ağırlık : 196
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺117,00
Dezavantajlılığın Bir Adım Ötesi

Bu kitap engelli çocuk sahibi kadınların yaşadıkları güçlüklerin ifade edilmesine katkı sunmak amacıyla kaleme alınmıştır. Engelli çocukların engelleri aşmalarındaki en büyük yardımcıları kuşkusuz ki annelerdir. Engelli çocuk sahibi kadınlar, çocuklarının engellerini omuzlayan görünmez kahramanlardır. Bu kahraman kadınları tam anlamıyla anlatmaya çalışmak, elbette ki mümkün değildir. Fakat engelli çocuk sahibi kadınların yaşadıkları dezavantajlılık, güçlükler ve gereksinimler alan yazın katkısıyla ifade edilmeye çalışılmıştır. Kitapta ayrıca engelli çocuk sahibi kadınlara yönelik uygulanan sosyal politikalara yer verilmiştir. Bu bağlamda uygulanan sosyal politikalar hakkında bilgilendirici ve yol gösterici olacağı düşünülmektedir.


Basım Ayı/Yılı : 11/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 128
Ağırlık : 128
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺85,50
İçsel Kişilerarası Toplumsal ve Küresel Çatışma ve Barış Terminolojisi

“Soğuk Savaşın sona ermesi ile bir dönem kapanırken şimdi çatışmaların başka bir şekilde gerçekleştiğine tanık olduğumuz, ancak henüz isimlendirilmemiş yeni bir dönem içindeyiz. Bu yeni dönemin doğru bir şekilde ele alınması için çok yönlü çalışmaların gerçekleşmesi gerekecektir. Bu kitabın bu çalışmalara önemli bir katkıda bulunacağına inanıyorum.”

- Selim Yenel, Emekli Büyükelçi, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı, Birinci Genel Sekreter Yardımcısı

“Çatışma ve Barış Üzerine Temel Kavramlar kitabı çok uzun zamandır ihtiyacımız olan bir kaynak olarak, hem öğrenciler hem de barış ve çatışma konularında araştırma yapan akademisyenlerin ilk başvuru noktası olmaya namzet bir çalışma. Özellikle İngilizce literatürde yerleşik olarak kullanılan birçok çatışma ve barış terminolojisi ve kavram, bu kaynak kitap ile Türkçede hayat bulmakta. Tek referans noktası olma özelliğiyle bu kaynak kitabın içeriği özellikle geniş tutulmuş olup, her kavramın açıklaması anlaşılır ve akademik bir perspektifle okuyucusuyla buluşturulmuştur. Barış ve çatışma çalışmalarının temel kavramları bu kitapla Türkçede hayat buluyor...”

- Prof. Dr. Alpaslan Özerdem, Coventry Üniversitesi

“Çatışma ve barış gibi iki ilişkisel ve karşıt kavramın tüm çağrıştırdıklarını tek bir sözlükte toplayan bu kıymetli çalışma Türkçe yazındaki önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Füsun Özerdem’in büyük bir özveri ile alandaki birikimlerini yansıttığı bu ansiklopedik sözlük, sadece alanın uzmanlarına değil, aynı zamanda bireysel, toplumsal ve küresel yaşamımızın temelindeki çatışma ve barış olgularını anlayabilmeyi isteyen genel okuyucuya hitap etmektedir.”

- Prof. Dr. Sinem Akgül- Açıkmeşe, Kadir Has Üniversitesi

“Çatışma ve barış üzerine kullanılan terminolojinin disiplinler arası bir bakış açısıyla hazırlanması neticesinde ortaya çıkan bu kitap, literatürde önemli bir boşluğu dolduruyor. Sadece uluslararası ilişkiler üzerine çalışanlar için değil, aynı zamanda psikoloji ve sosyoloji üzerine çalışanlar için de yararlı bir kaynak.”

- Prof. Dr. Tarık Oğuzlu, Antalya Bilim Üniversitesi

 


Basım Ayı/Yılı : 8/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 184
Ağırlık : 184
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺108,00

Bu kitapta, Türkiye’deki girişimcilik araştırmalarında yeterince ele alınmadığı düşünülen sosyolojik bakış açısının önemi vurgulanmaktadır. Kitabın giriş kısmında özet bir biçimde aktarıldığı gibi, Batı’da “girişimcilik sosyoloji” çerçevesinde etiketlenmiş bu bakış açısı girişimciliğin bütüncül bir perspektiften incelenmesi noktasında önemli katkılar sunmaktadır. Girişimciliğe yönelik hâkim yaklaşım, girişimciyi iktisadi bir aktör ve/veya kendisini diğer bireylerden ayıran psikolojik-davranışsal farklılar taşıyan bir birey olarak ele almaktadır.

Oysaki girişimci, her şeyden önce bir toplumun üyesidir ve onu bu sosyal bağlamdan soyut bir biçimde incelemek pek mümkün değildir. Girişimcilik sosyolojisi araştırmalarında pek çok disiplinin katkısından yararlanılabilir. Söz gelimi bu kitapta girişimcilik olgusu pedagojik, dini, iktisadi, politik, ailesel ve hukuksal olmak üzere pek çok açıdan incelenmiştir.


Basım Ayı/Yılı : 2018
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 186
Ağırlık : 186
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺112,50
Çalışma Yaşamında Değişim ve Dönüşüm

Günümüzde çalışma hayatı daha önceki dönemlerde hiç olmadığı kadar değişik varyasyonlar göstermektedir. Bu değişimin altında yatan en önemli faktör ise bilimsel gelişmelerin olduğu aşikardır. Bilimsel gelişmelere sadece teknik boyutta bakmamak gerekmektedir. Her türlü gelişim toplumsal yapıda değişiklik yaptığı kadar aynı zamanda iş yaşamında da karşılık bulmaktadır.

İnsanlığın ve toplumların/medeniyetlerin gelişimi ateşle başladı ve günümüzde bilişim teknolojileriyle devam etmektedir. Her yenilik büyük değişimlere pencere açmaktadır. Günümüzde küreselleşme tüm toplumlardaki bireysel ilişkileri ve çalışma ilişkilerini başat şekilde etkileyen bir aktördür. 1970’li yıllardan itibaren yaşanan ekonomik krizlerle beraber teknoloji alanında yapılan olağanüstü yenilikler çalışma ilişiklerine yansımış ve bunları değiştirmiştir.

Yaşamımızı kökten değiştiren beden gücünden makinelere doğru kayışı simgeleyen ilk sanayi devrim endüstri 1.0’dır. Daha sonra buhar makinelerin yerini elektriğin aldığı Endüstri 2.0; Üretim süreçlerinde bilgisayar ve iletişim teknolojilerinin kullanılmaya başlanması, makinelerin günlük hayatımızda baskın olmaya başlaması Endüstri 3.0; dijitalleşmenin artığı endüstri 4.0 dönemi; bilgisayar, iletişim ve internet teknolojilerinin, robotların üretimde olağanüstü kullanımları, üretimin önemli bir bölümünün bu araçlar vasıtasıyla yapımını ifade eden Endüstri 5.0 olarak adlandırılmaktadır. Tüm bu devrimlerin ortak noktası teknolojidir.

Elinizdeki bu kitap, endüstri devrimlerinin tarihini, oluşumunu, sebeplerini ve etkilerini farklı disiplinlerden akademisyenlerin gözünden açıklarken, diğer taraftan da küreselleşmeyle şekillenen günümüz dünyasındaki çalışma ilişkilerini küreselleşme bağlamında ele alarak irdeleyecektir.


Basım Ayı/Yılı : 10/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 204
Ağırlık : 204
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺117,00

Bu kitap “Türkiye’de Kadın ve Eğitim” konusunu pandemiyi de dikkate alarak farklı perspektiften ele almakta ve bu konuda literatüre katkı sağlamaktadır. Kitap tarihsel gelişimde “Kadın ve Eğitim” konusundan başlayarak, “Türkiye’de Kadın ve Eğitim” konusunu “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Eğitim” , “Dezavantajlı Grup Olarak Kadınlar”, “Kız Çocuklarının Okullaşma Oranları”, “Kırsal Alanda Kadın Eğitimi”, “Türkiye’de Kadın ve Eğitimle İlgili Verilerin Değerlendirilmesi”, “Kadın Eğitiminin Arttırılmasına Yönelik Son Yıllarda Uygulanan Faaliyetler”, “ Covid 19, Eğitim ve Kız Çocuklarının Eğitimi”, “Kadın İstihdamının Arttırılması Açısından Eğitimin Önemi”, “Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi İçin Eğitimin Önemi”, “Kadın Girişimciliği ve Eğitim”, “Yerel Yönetimler ve Kadın Eğitimi”, “Kadın Kooperatifleri ve Kadın Eğitim” gibi konularla irdelemektedir.


Basım Ayı/Yılı : 6/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 120
Ağırlık : 120
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺81,00

Farklı anneler ve farklı çocuklar alışılmışın dışında örneklerdir. Adölesan dönemde henüz bir ergenken anne olmanın hissizliği, bir Instagram annesi olmanın verdiği göz önünde olma hevesi ve madde batağına düşmüş çocukların kurtarılması gibi konular sosyal hizmet alanındaki büyük sorunlardandır.

Ergen bir anneden doğmuş olmak yaşam için baştan bir sürü şeyi kaybetmiş olmak anlamına gelebilir. Instagram’da her anı fotoğraflanmış şekilde büyümek büyük bir ihmal olabilir. Bağımlı gençlerin rehabilitasyon için bir araya getirilmeleri daha büyük suç örgütlenmelerine neden olabilir.


Basım Ayı/Yılı : 3/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 138
Ağırlık : 138
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺90,00
Avrasyada Bölgesel ve Küresel Güç Politikalarına Eleştirel Bakış

Bağımsızlığının 30. yılını kutlama sürecindeki Türk Cumhuriyetleri Kafkasya, Hazar ve Orta Asya’nın çevre ülkeleri olarak 1991’de Sovyetler’in dağılmasıyla siyasi ve ekonomik bağımsızlıklarını kazanmışlardır. Soğuk Savaş sonrasında bağımsızlıklarını kazanan Türk devletleri bu geçiş sürecinde bir yandan liberal demokratik bir siyasal sistem kurmak ister iken diğer yandan ulusal ölçekte kendine yeten, serbest piyasa ekonomisine geçiş yaparak uluslararası ekonomik sistemle bütünleşmeyi amaçlamışlardır. Türk Cumhuriyetleri merkeze bağımlı federal bir siyasal sistemden özerk bir millî devlet yapısı inşasına yönelmiştir. Bu süreçte, Türk Cumhuriyetleri’nde post-kolonyal ülkelerinde görülen siyasi, ekonomik, sivil ve askeri trajedi ve çatışmalar da yaşanmıştır (Çeçenistan, Karabağ, Kırgızistan, Tacikistan).

Türk Cumhuriyetleri açık deniz ve uluslararası pazarlara doğrudan ulaşma imkânlarının çok kısıtlı olmasından dolayı uluslararası dünya sistemiyle bütünüyle entegre olma ve siyasal egemenlik haklarından tam olarak yararlanamamışlardır. Bu sebeple Rusya, Çin, Ermenistan ve İran gibi bölgesel hegemonik ülkelerin siyasi, mali ve askeri etkisini dengelemekte güçlük yaşamışlardır. Bölgedeki Türk devletleri sahip oldukları zengin doğal kaynakları, jeopolitik kısıtlılık, karşıt bölgesel hegemonik güçlerin baskısından dolayı da ABD, AB, Hindistan, Pakistan, İsrail ve Türkiye gibi ülkelerin de sınırlı siyasi, ekonomik ve askeri desteklerini alabilmişlerdir. Bu devletler ulusal devlet, uluslararasılaşma, bölgeselleşme ve küreselleşme süreçlerini aynı anda yürütmek zorunda kalmalarından dolayı yapısal çelişkilerle karşılaşmışlardır. Rusya, Avrasya coğrafyasında çevre ülkesi olan bu ülkelerin ABD, AB ve NATO gibi küresel hegemonik güvenlik ve ekonomik merkezli kurumlarının üyesi olmalarını engellemek istemiştir. Rusya, Putin ile dış politikasında Avrasya politikasına yönelerek-eski SSCB- yakın çevre ülkeleriyle BDT, Kollektif Güvenlik Örgütü, Hazar İş birliği Örgütü ve Avrasya Ekonomik Birliği’ni kurmuştur.

Küresel hegemonik dengeleme için de Çin ile Şanghay İş birliği Örgütü’ne Türk Cumhuriyetleri de üye yapılarak Avrasyacılık stratejisi uygulamaktadır. Merkezi Asya’nın Türk Cumhuriyetleri; Türkiye ile Türk Konseyi gibi benzeri ekonomik, siyasi, askeri ve kültürel ilişkilerini Türk devletler sistemini, Türk devletler toplumunun dayanışmasını güçlendirmek için iş birliğini sürdürmektedirler. Türk devletleri kavşak-geçiş ülkesi olarak Avrasya’da farklı bölgesel ekonomik, siyasi ve güvenlik iş birliği örgütlerinin üyesi olarak bölgesel ve küresel güçlerin çıkarlarını dengelemeye çalışmaktadırlar. Bu bağlamda fonksiyonel bir bölgesel alt sistemin oluşmasını istemektedirler. Altyapı yatırımlarıyla eski ipek yolu coğrafyasının transit hava, otoban, demiryolu ve gemi taşımacılığı ile mal-hizmet ve insan seyahatinin sağlanması Türk devletleri uluslararası sistemle bütünleşmiş olmasını sağlayacaktır. Dolayısıyla Türk devletleri, Kafkasya ve Orta Asya bölgesinde doğu-batı ve kuzey-güney ulaşım koridoru ile ekonomik derinlikli çok bölgeli hinterlandında jeopolitik derinliğinden yararlanarak barışçıl bir düzen oluşumuna katkı yapmış olacaktır.


Basım Ayı/Yılı : 3/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 606
Ağırlık : 606
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺324,00
Bir Şehir Coğrafyası Araştırması

Kentlerin ilk olarak MÖ 6.000’li yıllarda belirdiği, MÖ 4.000 dolaylarında ise tam olarak kendisini göstermeye başladığı belirtilmektedir. Sanayi Devrimi sonrasında ortaya çıkan modern kent anlayışı ile birlikte kentler cazibe merkezi haline gelmiş ve kırsal nüfus hızla kentlere göç etmiştir. Zira bugün dünya nüfusunun yarısından fazlası kentlerde yaşamaktadır.

Kentlerin sürekli göç alarak nüfuslanması ve kentsel olarak büyümesi, bugün çeşitli sorunları ortaya çıkarmaktadır. Bu araştırmada, Türkiye’nin 12 büyükşehir belediyesi örneklem alanı olarak seçilmiş ve buralarda kentleşmenin boyutu, yönü ve ortaya çıkardığı sorunlar analiz edilmiştir.

Araştırmamızda elde edilen sonuçlara göre, Türkiye’deki büyükşehirlerin farklı dinamikler üzerinden göç aldığı ve nüfuslandığı görülmektedir. Göç ve nüfuslanmanın neticesinde, test alanı olarak seçilen büyük şehirlerinin kentsel yayılmasının hızla arttığı görülmektedir.

Bugün gelinen noktada, taşıyabileceği miktarda nüfusun çok üzerinde nüfuslanan büyükşehirlerin çok önemli sorunlar ile karşı karşıya olduğu görülmektedir. Kentleşmenin demografik yönünün ağır bastığı ülkemizdeki metropol kentlerin birçoğu sağlıksız yapılaşma, konut ve ulaşım sorunu, altyapı ve kanalizasyon sıkıntısı, su, hava ve gürültü kirliliği, kişi başına düşen yeşil alan miktarının azlığı, okul, eğitim ve kültürel imkanların yetersizliği gibi birçok sorunla baş etmektedir.


Basım Ayı/Yılı : 9/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 104
Ağırlık : 104
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺76,50

Osmanlı Devleti'nde modern anlamda ilk nüfus sayımı II. Mahmut döneminde gerçekleşmiştir. Ancak bu dönemde yapılan sayımlar askerlik ve vergi amaçlıdır. Bu amaçla tutulan nüfus defterlerinde, yerleşim merkezlerinde ikamet eden tüm erkek nüfusun adı, lakabı, mesleği, baba adı, baba mesleği, eşkâli, yaşları, engel durumları, askerliğe dair durumları ve nüfus hareketliliğine dair bilgiler kaydedilmiştir. 20 Ocak 1844 tarihli olup NFS.d kodlu ve 2660 numaralı Çermik Kazası Nüfus Defteri de bu amaçla tutulmuştur. Bu defterden hareketle, Çermik'in idari durumu, kaza merkezi ve kazaya bağlı köylerdeki erkek nüfusun dağılımı, kazanın dini-etnik yapısı, yaş gruplarına göre dağılışı, kişilerin meslek ve sosyal statüleri, hastalık ve özürleri ile Çermik kazasındaki arazilerin tasarruf şekli ele alınmıştır. Bu kapsamda Çermik ile ilgili olan başka nüfus defterlerinden de istifade edilerek defterdeki muhtemel boşluklar doldurulmuştur. Böylece 19. yüzyılın ortalarında Çermik kasabası ile kazaya bağlı nahiyeler, köy ve mezraların isimleri, buralarda yaşayan erkekler, bunların lakapları, meşguliyetleri, nüfus hareketlilikleri, kazanın toplumsal ve ekonomik yapısı ortaya konmuştur. Konuyla ilgili mufassal nüfus, icmal nüfus ve kefalet defterlerinden hareketle Çermik kazasının önemli bir yerleşim merkezi olduğunu görülmektedir. Kaza merkezinde Müslümanların yanı sıra Hıristiyanlar ve Yahudiler yaşamaktadır. Bu yönüyle Çermik, Diyarbakır'a bağlı yerleşim merkezleri içerisinde ayrı bir yere sahiptir. XIX. yüzyılın ortalarında birçok nahiye, 70 civarında köy ve mezradan oluşmaktadır. Köylerin kahir ekseriyeti Müslümanlardan meydana gelmekle birlikle çok az sayıda Ermeni'nin birkaç yerleşim merkezinde olduğu görülmektedir. Kazaya bağlı yerleşim merkezlerinde birkaç tane oymak/aşiret olduğu ancak bunların da yoğun bir nüfusa sahip olmadığı kayıtlardan anlaşılmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 7/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 456
Ağırlık : 456
En / Boy : 16,5 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺288,00

Dinî yaşantıyla kültürün şekillenmesi arasında canlı bir bağ bulunmaktadır. Bir taraftan dinî yaşantı kültürü inşa ederken öte yandan kültürel ortam da dinin şekillendirilmesinde ciddi bir paya sahip olabilmekte ve dinî metinlerin inşasında görünürlüğünü hissettirebilmektedir. Bu açıdan din-kültür ilişkisi çoğunlukla antropolojik bir perspektifi zorunlu kılmaktadır. Elinizdeki bu çalışmayla ülkemizde sosyal bilim müktesebatına çoklu bilim anlayışına sadık kalarak genel okur kitlesinin din ve kültür ilişkisi hakkında farklı alanlardan metinler okumasına katkı ağlamayı umuyoruz. Bir deneme girişimi olarak nitelenebilen bu çalışmaların daha iddialı çalışmalara kapı aralaması temennimizdir. Elbette ki bu çalışma dizisi temelde İslamî terminolojinin hakim olduğu metinlerden oluşmaktadır. Bu anlayış çerçevesinde İslamî geleneğin anlaşılmasında din ve dinin gelenek içindeki yerinin daha iyi anlaşılması için farklı İslamî ilim dallarının bu konudaki anlayış ve yaklaşımı önem arz etmektedir. Çünkü din, nihayetinde toplumsal bir kurumdur ve toplumsal bir kurum olarak dinamik bir yapı arz etmektedir. Aynı zamanda bu yapı sürekli değişim ve dönüşüm geçirerek farklılaşabilmektedir. Bu bağlamda dinî olanın değişim ve dönüşümünü iyi şekilde anlayabilmek dinin geçmiş, mevcut ve gelecek tasavvurları hakkında en iyi kanaatlere varmaya yardımcı olacaktır.


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 318
Ağırlık : 318
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺112,50

Terörizmle mücadele yalnızca askeri ve istihbari metodlara indirgenemeyecek kadar kapsamlı bir konudur. Kentsel terör gibi mekan, aktör, hedef ve mücadele yöntemlerinin bulanıklaştığı bir alanda ise çevresel tasarım, askeri ve istihbari metodları tamamlayan/kolaylaştıran bir araç halini almaktadır. Yakın geçmişte Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı en önemli kentsel terör dalgasını teşkil eden ‘hendek çatışmaları’ sürecini, Diyarbakır Suriçi örneğindeki yansımalarından hareketle ele alınan bu çalışma, kentsel terörle mücadelede çevresel tasarımın önemini vurgulaması açısından özgün bir niteliktedir.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 148
Ağırlık : 148
En / Boy : 16,5 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺69,00
Çocuğunuzun Psikolojik ve Cinsel Gelişim Problemlerinin Çözüm Yolları

Aile ve Evlilik Terapisi, Cinsel Terapi, Çocuk ve Ergen Terapisi gibi konularda çalışmalarını sürdüren, gerek yazıları gerekse verdiği seminerlerle aileleri doğru zamanda doğru bilgilerle bilinçlendirmeyi misyon edinen Psikoterapist Dr. Obengül Ejder, bu kitapla çocuklarınızın büyüme döneminde karşılaşabileceğiniz psikolojik ve cinsel gelişim problemlerine farklı bir bakış açısı ile çözüm bulabilmenizi amaçlıyor. Kitaptaki örneklerle “bu çocuğun problemi” diye nitelendirdiğiniz şeylerin aslında ailenin probleminin bir yansıması olduğunu, eğer altta yatan gerçek nedeni bulup çözemezseniz, onun gelecekte nasıl psikolojik hasarlar alabileceğini fark etmenizi sağlamaya çalışıyor.

Hemen her tanıştığım yeni anne baba “nasıl çocuk yetiştirmeliyim?” sorusunu bana sormuştur. Genellikle “çocuklara ait kullanım klavuzu; aslında çocukla birlikte gelir ve sadece geriye doğru okunur, geleceğe yönelik bir ipucu vermez” derim. Bu kitap bu ipuçlarını biraz da olsa açığa çıkarmış. Yeni anne babalara önerebileceğim bir kitap olmuş. Sade bir dil, dikkat çekici illüstrasyonlar ile kolay okunabilir bir kitap. Bir sıkıntı olduğunda tekrar başvurulabilen, sanki bir kulanım kılavuzu ve ilk yardım kitabı gibi.

Sağlıklı olmak herhangi bir fiziksel rahatsızlığın olmamasından ibaret değildir; mutlu olmayı da gerektirir. Mutluluk ise ruhsal olarak sağlıklı olmakla mümkündür ve ruhsal sağlığı yerinde mutlu bir birey ancak ve ancak mutlu bir ailede yetişir. Değerli meslektaşım Psikoterapist Dr. Obengül Ejder, mutlu bir aile olmaya ve mutlu bireyler yetiştirmeye dair her şeyi A’dan Z’ye anlattığı, adeta bir “mutluluk rehberi” niteliğindeki kitabı ile mutlu ve sağlıklı ilişki oluşturmak, aile kurmak ve çocuklar yetiştirmek isteyenlerin yoluna ışık tutuyor.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 210
Ağırlık : 210
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺161,00

Tarım ve sanayi devrimleri, insanlık tarihini köklü bir biçimde dönüştürmüştü ve şimdi bizzat yaşadığımız bilgi devrimi de benzeri bir dönüşümü başlatmıştır. Artık üretimden pazarlamaya, iletişimden sosyalleşmeye, bilgiden eğitime kadar hayatın her alanı büyük bir dönüşüm geçirmektedir. Söz konusu dönüşümün önemli bir başlığı da eğitimdir. Dijital çağın sunduğu yeni eğitim araçları, öğrenme ortamları, bilgi ve bilim anlayışı, mevcut kalıpları zorlamakta ve yeni ufuklar açmaktadır. Dijital çağın eğitimde sunduğu imkânların yanı sıra riskleri de bulunmaktadır ancak bir bütün olarak bakıldığında imkânlar, risklerden daha fazladır. 
Tüm bu dijitalleşme sürecini ele almak, faydalarını ve zararlarını görerek doğru bir tutum belirlemek, bir nesne değil özne pozisyonunda bulunmak için Anadolu Federasyonu tarafından Dijital Çağda “Eğitim” başlığıyla bir sempozyum düzenlendi. Bu sempozyumda sanal gerçeklikten dijital teknolojilere, yeni eğitim tasarımından eğitimin üç sacayağına, öğretmen mefkuresinden kariyer endişesine kadar dijital çağın eğitim hayatına olan etkilerini ele alındı. Bir yandan durum tespiti yapılırken diğer yandan süreci yönlendirmeyi amaçlayan projeksiyonlar geliştirildi. 


Basım Ayı/Yılı : 8/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 196
Ağırlık : 196
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺120,00

Artık Senin Zamanın!

Bu kitabın odağında kadınlar var ama ataerki erkeklere de zarar veriyor. Kadınlara cici kız olması söylenirken, erkekler de agresif, maço, atletik, duygusuz, çapkın vs. olmaları için baskılanıyor.

Kadınlar binlerce yıl güçlü olmak yerine İYİ ve CİCİ olmaya çalıştı. Ancak bu onların seslerini duyurmalarına, yeteneklerini göstermelerine ve vizyonlarını geliştirmelerine engel oldu.

Yazar Majo Molfino, gerçekleştirdiği birçok görüşme ve seans sonucunda, kadınların kendini sabote etmesinin beş temel sebebini “Beş Cici Kız Miti” başlığı altında tanımladı.

Kurallar | Kusursuzluk | Mantık | Uyum | Fedakârlık

Her bir mitin ilişkinizi, kariyerinizi, gücünüzü ve yaratıcılığınızı nasıl etkilediğini göreceksiniz. Cici Kız Olmayı Bırak, özgüveninizi geri kazanmanıza yardımcı olup yolunuzu aydınlatacak.


Basım Ayı/Yılı : 1/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 264
Ağırlık : 264
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺105,78
Mumford, Dubos ve Bookchin

Bir kitaba üç düşünsel yaşamöyküsü sığdıran Brian Morris, modern ekoloji hareketinin gelişimine damgasını vuran Lewis Mumford, Rene Dubos ve Murray Bookchin’in fikirlerini, son derece kolay anlaşılır bir biçimde ele alıyor. Bu isimler, bir uçta endüstri megamakinesinin öteki uçtaysa modernlik karşıtı tepkinin yer aldığı çıkışsız ikiliğin ötesine geçerek oldukça makul mantıklı bir üçüncü yol öneriyor. Morris’in ekolojik insancıllık adını verdiği bu ümitvar gelenek, doğayla tekrar hemhal olmuş bir toplum; ekolojik, eşitlikçi ve demokratik bir kent ve kültürü yaratma düşünü benliklerimizde canlandırıyor.

Lafı dolandırmayan, açık ve akıcı üslubuyla sokaktaki eylemciden kuram meraklısı akademisyenlere ve ekologlara kadar her kesime hitap eden Ekolojik İnsancıllığın Öncüleri, ekolojiye, siyasete, felsefeye merak duyanların ya da halihazırda sahada faaliyet gösterenlerin tekrar tekrar okuması gereken bir eser.


Basım Ayı/Yılı : 5/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 336
Ağırlık : 336
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺172,20

Yalın "mekan" yoktur, sadece farklı türden mekanlar, mekansal ilişkiler veya mekânsallaşmalar vardır. Bunun nedeni kentsel mekânların, farklılaşan anlam, işlev ve değerleriyle geçmişten farklı olarak kentlilik bilincine, kentsel yaşama, kente özgü sosyal ilişki formlarına ve bireysel kimlik formasyonuna dair yeni çağrışımları bütünsel bir biçimde sunmalarıdır. Denilebilir ki, kentler ve kentsel mekânlar, insanlığın en önemli ürünlerinden birisidir. Ancak bu ürün, kendine özgü toplumsal ilişkileri ve o ilişkileri gerçekleştiren insanları da üreten bir üründür. Bu nedenle belli bir ilişki ağının ürünü ve aynı zamanda üreticisi olan insanlar, bulundukları kentsel mekânlarda bir taraftan belli türden ilişki biçimlerinin görünürlük kazanmasına izin verirken, diğer taraftan da bu ilişki biçimlerinin dışında kalan diğerlerinin varlığını bir ihlal olarak nitelendirmekte ve onları bir gayri meşruluk olarak ilan edebilmektedir. Bu yönüyle kentler ve kentsel mekânların her birinin kendi alt katmanlarına sahip oldukları ileri sürülebilir. Ancak bu alt katmanlaşmada, kentsel yaşama uyumun rasyonel araçları olarak işlev gören örgütler, kurumlar ve kurumsal yapılaşmalar inşa edilmediği sürece bunların yaşam alanlarında olumlu bir karşılığının olması mümkün değildir. Nitekim bugün, yaşam alanlarının pazarlama amaçlı sürekli metalaştırılması, böyle bir olumsuzluğa işaret etmektedir. Hatta biraz daha ileri giderek, bunun, bireyin ve toplumun yaşayışının temel işleyiş kurallarını adeta tiyatro sahnesinde sergilenen bir oyunun kurgusu haline getirdiği bile söylenebilir. Dolayısıyla hem bireyin hem de toplumun, toplumsal yaşayışa dair değerlerinin her geçen gün birbirinden değişik miktarlarda alınıp satıldığı bir yerde bireysel ve toplumsal yaşayışın sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi tehlikeye girmektedir. Bu bağlamda, bahsi geçen kentlerin ve kentsel mekânların uygarlık katları şeklinde çoğalmaları mümkün olmamaktadır. Bu ise, uygarlık yaratanlara dâhil olmak ya da onların periferideki uzantıları olarak kalmak demektir. Oysa kentlerden bahsetmek başlı başına bir uygarlığa işaret etmektedir. Hazırlanan bu seçkide de kentlerin ve kentsel mekânların farklı görünümleri, dönüşümleri, sorunları ve yeni arayışları kritize edilmiş, dolayısıyla da okuyucunun bahsi geçen konuya çok yönlü ve çok boyutlu yönlerden bakabilmesi hedeflenmiştir.


Basım Ayı/Yılı : 3/2012
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 471
Ağırlık : 404
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺112,05

Ankara’da Vakıf Hanları Konum Ve Nitelikleri, Ulaşım Bağlantıları Ve Ticaret Yapıların Etkisi

Uzun Çarşı

Sof Üretiminde Azalma Ve Vakıf Hanları Üzerindeki Muhtemel Etkileri

Ekonomiyi Büyük Ölçüde Etkileyen Geleneksel Üretimin Gerilemesi Ve Çöküşü

1881 Ve 1916 Yangınları (Harik Mahalli)

Bedesten Ve Hanlar Bölgesi

Seyahatnamelerde

Ankara Kervan Yolları Ve Şehir Ekonomisine Etkileri

Üçüncü Sur Duvarı, Ana Giriş Kapıları Ve Şehir Merkezi İle Bağlantıları

Yukarı Yüz

Mahmud Paşa Bedesteni

Mahmut Paşa Bedesteni Mimari Özellikleri

Mahmud Paşa Hanı (Kurşunlu Han)

Jansen Planı’nda Bedesten Ve Hanlar Bölgesi

Çukur Han

Çengel Han

Safran Hanı (Zağfirancı Hanı- Zafran Han)

Pirinç Hanı

Aşağı Yüz: Tahta’l Kal’a (Tahtakale) Ve Karaoğlan Çarşıları

1929 Tahtakale Ve Karaoğlan Çarşıları Yangını

Bellek Yitimi: 1881 Bedesten Çevresi Hanlar Bölgesi Yangını

Aşağı Yüz

Belek Yitimi:1916 Hisarönü Yangını

Belek Yitimi: 1929 Tahtakale Yangını

 


Basım Ayı/Yılı : 12/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 207
Ağırlık : 207
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺225,00

Doğal afetler sadece vuku bulduğu sınırlı bir bölgeyi değil, ülke genelini ve hatta komşu ülkeleri de etkisi altına alarak maddi ve manevi birçok yıkıma neden olurlar.
Bu tür afetler karşısında devletlerin acil müdahale kapasitesi elbette değerlidir. Fakat bunlardan daha değerlisi, yaşanan felaketlerden dersler çıkartarak muhtemel afetlere karşı önceden tedbir almak, sonrası için de bazı düstur, ilke ve çözüm önerilerini ortaya koyabilmektir.
Nitekim 6 Şubat 2023'te yaşanan deprem felaketinin ardından bazı bilim adamlarımız sorumluluk bilinci ile hareket ederek birtakım çalışmalar başlatmıştır.
Bu meyanda alanında uzman birçok gönüllü araştırmacı ve akademisyen Şehir Düşünce Kurulu çatısı altında kısa zaman içinde organize olarak elinizdeki bu değerli çalışmayı ortaya koymuştur.
Şehirleşme politikalarındaki eksiklik ve aksaklıklar, yaşanan bu afetler sonrası ortaya çıkan mağduriyeti daha da artırmıştır. Şehirlerimiz ruhunu kaybetmiş, giderek kapitalizmin kaleleri kentlere dönüşmüştür. Bu bize bir anlamda ideal şehirleşme yolunda ciddi adımlar atmayı zaruri hale getirmiştir. "Allah'tan en çok âlimler (bilenler) sakınırlar" ayetinden doğan mesuliyetle çok kıymetli akademisyen ve yazarların kaleme almış oldukları bu çalışmanın ortaya koyduğu çözüm yolları açısından da alanında ilklerden olmayı hedeflemiştir.


Basım Ayı/Yılı : 8/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 384
Ağırlık : 384
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺193,60


Engellilik sosyolojisi uzun yıllardan bu yana kavramsal, kuramsal ve yöntemsel tartışmalarıyla engellilik konusuna ilişkin önemli bilgiler ve bakış açıları sunmaktadır. Engellilik sosyolojisinin tarihsel kökleri Batı sosyolojisinde özellikle İngiltere ve Amerika’ya uzanırken Türkiye’de engellilik sosyolojisi 1990’lı yılların sonuna dayanmaktadır.

Engellilik sosyolojisinin gelişiminde tıbbi bakışın ve bu bağlamda tıbbi sosyolojinin katkısı ve bu katkıya getirilen eleştirilerle birlikte üretilen yeni görüşler engellilik sosyolojisinin bugün benimsediği dört ana noktayı dikkat çeker hale getirmiştir. Bunlar; ‘engelliliğin bir gerçeklik olarak kabul edilmesi ve engel durumunun  nötrleştirilmesi’, ‘sosyal sisteme / sosyal organizasyona eleştirel bakış’, ‘kapsayıcı sosyal sistemin önemi’ ve ‘hak temelli bakışın hakim olduğu sosyal adalet’ olarak sıralanabilir.

Bir derleme eser olarak hazırlanan Engellilik Sosyolojisi Araştırma Yazıları kitabında engellilik olgusu, sosyolojik perspektif doğrultusunda kadın, aile, yeni medya, yeni toplumsal hareketler, kültür, kırsal yaşam, kent, dijital eşitsizlik, gençlik, etnisite gibi farklı konu başlıkları çerçevesinde değerlendirilmektedir. Bu bağlamda farklı yerleşim birimlerinde yaşamdan kültüre ve etnisiteye, toplumsal cinsiyetten aile ilişkilerine, gençlikten dijital dünyaya ve yeni medyadan sosyal hareketlere uzanan geniş bir çerçevede engelli bireylerin deneyim ve yaşantıları engellilik sosyolojisinin kavramları, kuramsal yaklaşımı ve metodolojisi kullanılarak ele alınmaktadır. Ayrıca her bölümde engellilik sosyolojisine ilişkin özgül konu başlıkları kuramsal olarak detaylı biçimde değerlendirilmekte ve ilgili konuda  gerçekleştirilen araştırmaların bazı bulguları üzerinden kuramsal anlatının Türkiye’de yaşanan deneyimlerle örtüşme ya da ayrışma biçimleri incelenmektedir.

Böyle Engellilik Sosyolojisi Araştırma Yazıları kitabı Türkiye’de geliştirilmesine ihtiyaç duyulan engellilik sosyolojisi alanına katkı sunmayı hedeflemektedir.


Basım Ayı/Yılı : 7/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 492
Ağırlık : 492
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺225,00

“Sosyal hizmet; kayba ve acıya tanıklık edilen, farklı müdahale süreçleri ile çok daha fazlasını gerçekleştiren profesyonel bir alan. Ayrıca kayıp ve yasla etik ilkeler ve savunuculuk bağlamında çalışmak, bunların farkına varmak uzun zamandır sosyal hizmet uygulamasının temel becerilerinden biri olarak tanımlanmakta. Ancak hem ülkemizde hem de dünyada sosyal hizmet literatüründe kayıp ve yas, sınırlı olarak yer almakta. Bu kitap, geride kalanların hikâyeleri üzerinden alanyazında duyulan ihtiyacı gidermede son derece önemli bir etki yaratacaktır".
Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu

“Sosyal destek, yasta kaçınılmaz bir gereksinimdir. Şairin 'Görmez açın alıştığı rüyayı tok yatan, / Bilmez suyun başındakiler Kerbelâ nedir.' dediği gibi yas uçurumunun dibinde olanlar için sosyal desteğin büyük kurtarıcılığını kimse bilemez. Sosyal destek, iki teselli sözüyle sağlanan bir işlem değildir. Sosyal çalışmacılar için anlamı, değeri, süreci, süresi, sırası, üslubu, yaklaşımı, yöntemi, tekniği, taktiği ile bir mesleki iyileştirme modelidir. Bu çalışma sadece yas danışmanlığı değildir, kişiyi süreç içinde yastan çıkartma operasyonudur. Danışmanlık o çalışmanın bir küçük parçasıdır sadece. Ancak kişiyi anlayarak, kabul ederek, kişiye saygı duyarak ve kişinin yanında olarak gerçekleştirilir. Bu kitap, Türkiye'deki sosyal çalışmalar için yasın işlev ve sorumluluğunun kale kapılarını açan altın anahtardır. Dr. Nurullah Yelboğa'yı sosyal çalışmanın farklı bir çalışma alanına tuttuğu bilim ışığı için kutluyorum"”
Prof. Dr. İlhan Tomanbay

“İnsanın duygusal boyutu, kayıp/ölüm ve acı anlarında ortaya çıkmaktadır. Buna yas süreci denilmektedir. Sosyal hizmet mesleği, diğer bazı meslekler gibi bu tür acılarla çok sık karşılaşılan bir meslektir. Bu kitap, yakınını kaybedenlerin ruh dünyalarını açığa çıkaran bir doktora çalışmasından uyarlanmıştır. Sosyal hizmet literatüründe bu konuda, sınırlı sayıda çalışmalar bulunduğundan sosyal hizmet alanında bir boşluğu dolduracak ve literatüre önemli bir katkı sunacaktır”.
Prof. Dr. Ali Rıza Abay


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 306
Ağırlık : 306
En / Boy : 16,5 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺112,50
Bir Nüfus Hikayesi

Nüfus konusunda herkes biraz çekingen, büyük sözlerden kaçınıyor ama bununla birlikte salonda bir fil oturuyor. Belki bu fili herkes biraz görebilse, onun hakkında konuşmak daha kolay olabilir. Bu fili görebilenlere bakacak olursak, internette “nüfus çok arttı” diye aradığınızda, dünyanın her yerinden farklı farklı yorumlara rastlamanız mümkün. Genellikle tartışmalar “evet çok fazla” veya “herkese yer var” gibi sohbetlere yönelirken, sonunda sorun “Nüfus çoksa bile ne yapacağız?” konusuna geliyor. Her tartışmanın sonunda “Eğer nüfus fazlaysa kimlerin fazlalık yarattığına nasıl karar vereceğiz?” gibi cevap vermekte zorlanacağımız sorularla da karşılaşmaktayız. İşte elinizdeki kitabın yazılma sebebi de bu. Bu kitap Türkiye gibi bir ülkenin hızla gelişmesini engelleyen temel faktörleri irdeliyor. Tamamen bilimsel olmamakla birlikte anlaşılır, takip edilebilir bir dille bu konudaki görüşleri içeriyor. Türkiye’yi etkileyen nüfus faktörünün dünya için de hayati bir önem taşıdığı örneklerle anlatılıyor.


Basım Ayı/Yılı : 8/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 160
Ağırlık : 160
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺80,00

Sanayileşme ve kentleşme sonucunda 19. yüzyılda ortaya çıkan sosyoloji, toplumu anlama ve açıklama konusunda bugün de önemli bir bilim dalı olma özelliğini sürdürmektedir. Öte yandan insanı ve kültürünü, farklı ırk ve çevre koşullarında inceleyen antropoloji; günümüzde sosyal bilimlerin önemli çalışma alanlarından biri olma özelliğini kazanmıştır. Antropoloji alanında ilkel ile modern, köylü ile kentli, azgelişmiş ile gelişmiş ayırımı çok kapsamlı ve farklı açılardan ele alınmaktadır. Bu alandaki ilk çalışmalar; modern antropolojinin öncüsü, Alman kökenli Amerikalı antropolog Franz Boas (1858-1942) tarafından, İlkel İnsanın Zihni adlı eser ile ortaya konulmuştur. Irk ve çevre ilişkisinin ilk kez ele alındığı bu eser, sosyal bilimlerin en önemli klasiklerinden biri olarak kabul edilir.
 
Franz Boas, ilkel insan ile modern insanın düşünme biçimini belirlemeye çalışır, bunların çok da farklı olmadığı anlayışına ulaşır. İlkel İnsanın Zihni; antropoloji, tarih, sosyoloji, insan hakları, psikoloji gibi alanlar başta olmak üzere hemen her alandaki araştırmacıya hitap eder. Bu niteliğiyle antropolojinin alanını, kapsamını ve yaklaşımını anlamak, insanı ve toplumu açıklamak, günümüzde de üstün ırk, üstün ulus, üstün insan ve benzeri söylemlerle varlığını farklı biçimlerde sürdüren ırkçılığa karşı, tarafsız ve ciddi bir itiraz geliştirilir.


Basım Ayı/Yılı : 6/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 279
Ağırlık : 279
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺80,36

Toplumbilimi ile ilgili güçlük özellikle konusunda yani toplum gerçekliği kavramında saklıdır. Toplum, bitkiler ya da dil alanı gibi konu olarak sınırlandırılabilen bir tür görünüşler topluluğu değildir. Toplum, daha çok, doğa veya tarih gibi bir varlık şeklidir. Nasıl ki her maddi cisim doğa yasalarına bağlı olup doğadan sayılıyorsa, nasıl ki zaman çevresinde olup bitenler tarihe özgü oluyorsa, onun gibi, insanoğlunun yaptığı, yarattığı ve geçirdiği her şey toplumda var olmaktadır.

Yazarın başlıca arzusu, bu yollardan sosyolojiye özgü düşünce tarzını belirtmek ve toplumsal realiteyi tahrif edilmeden, taraflı bir şekilde kavrayabilmeyi sağlamak üzere, bu bilimin gereksinim duyduğu “sosyolojik görüşü” geliştirmektir. Bu arada uygun düşen yerlerde, halen klasik bir değer taşıyan eski sosyolojik teorilerin düşünce tarzlarına ve objektif sonuçlara işaret edilmiştir. Bu anlamda kitap aynı zamanda Émile Durkheim, Vilfredo Pareto, Max Weber, Auguste Comte, Herbert Spencer, Lorenz von Stein, Wilhelm Heinrich Riehl gibi düşünürlere ait düşünürleri belirtmek bakımından sosyoloji tarihine bir giriş sayılır. Bununla beraber kitabın asıl ilgi sahası sosyoloji teorileri ve bunların tarihî gelişimi değil; toplumsal realite ve onun içinde yer alan güncel problemler aynı zamanda hukukçuları, idarecileri, iktisatçıları, siyaset adamlarını pratik yönden ilgilendirmektedir.


Basım Ayı/Yılı : 4/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 11
Sayfa Sayısı : 299
Ağırlık : 299
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺102,50

İnsanlık adına çok büyük bir değişim döneminin arifesindeyiz. Öyle bir değişim ki, bildiğimiz hemen her şeyin; devletin, dinin, toplumun, ahlakın, cinsiyetin, işin anlamının değişeceği, dönüşeceği, translaşıp karmaşık formalara bürüneceği; tarihte daha önce hiç yaşanmamış yeni bir dönem geliyor. Görünen o ki, son yıllarda devletlerin frenlemesinden kurtulan büyük şirketlerin elinde ürkütücü bir hızla gelişen teknoloji vasıtasıyla gelen bu dönemden ne vücut ne mana olarak insan da sağlam çıkamayacak. Geliştirilen yapay zekâlı robotlar/makineler egemenlerle en alttakiler arasındaki mesafeyi öylesine açıyor ki, bu mesafe egemenlere artık; Tanrı olmanın vakti geldi demenin cüretini veriyor. Yeni paganist dönem dedikleri bu dönemde, tanrı rolünü oynamak için önlerinde engel olarak gördükleri insaniyet merkezli dünyayı, bu dünyanın ürettiği hümanizmi, insanlığın büyük kibri dedikleri İnsan Haklarını, 300 sene önce öldürdüklerini ilan ettikleri tanrıdan geriye kalmış hortlakı (ahlakı) ve
binlerce senelik normları yeniden tanımlamak veya tarihe gömmek istiyorlar. Bunun için en uç, en sapkın unsurları; yani toplum içinde en dayanaksız ve kontrol edilebilir unsurları merkeze davet ederek, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Hayvan Hakları gibi projeler üzerinden bir ahlaki altüst oluş, tüm toplumsal değerlerin yerinden edildiği bir Ahlaki Kaos var etmek istiyorlar. Henüz büyük kalabalıkların pek de hissetmedikleri ancak egemenlerin insan sonrası diye adlandırdıkları bu dönemi, her geçen gün daha derinden hissedeceğimizi söylemek zor değil. Yapay
zekâlı robotlar milyarları işsiz bıraktığında, devasa şehirler fakirlerin toplama kamplarına dönüştüğünde, gidilecek köyün, ekilecek tarlanın, bakılacak hayvanın, bunları yapacak becerinin çoktan kaybedilmiş olduğu fark edildiğinde yaşayacağız büyük şoku. Güçsüzler tarihin hiçbir döneminde güçlülerin karşısında bu kadar çaresiz ve bu kadar darmadağın olmadılar. Bu dağınıklık egemenlere, artık kendilerine ihtiyaç duyulmayan sanayi toplumlarının artıkları/atıkları/lüzumsuzları olan devasa kitlelerden kurtulabilmek için cüretkâr projeler üretme cesareti veriyor.


Basım Ayı/Yılı :
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 128
Ağırlık : 128
En / Boy : 17 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺90,00
Anılar ve Belgelerle Bir İslami Hareketin Anatomisi

“Elinizdeki eser, Tunus’taki Nahda Hareketi’ni kapsamlı bir biçimde ele alırken, 2011 Tunus Yasemin Devrimi sonrası siyasî bir harekete dönüşen Nahda Hareketi’nin yayılması, sürdürülebilirliği ve temsiliyeti açısından nasıl bir “sosyal hareket” olduğunu birincil kaynaklardan ortaya koyan ve Türkiye’de yayınlanan nadir eserlerden biri…”
Prof. Dr. Ertan ÖZENSEL

“Kuzey Afrika ile ilgili derinlemesine akademik çalışmaların az bulunduğu dönemde sahaya dönük ciddi bir çalışma olması, Ahmet Gökçen’in çalışmasını değerli kılmaktadır. Genelde Tunus, özelde en-Nahda tecrübesi ise bu çalışmayı daha anlamlı hale getirmektedir.”
Prof. Dr. Ahmet UYSAL

“Türkiye’de İslamî hareketler üzerinde akademik çalışma yapan ender akademisyenlerden biri olan Ahmet Gökçen’in eseri bu alandaki literatüre önemli bir katkı sunmaktadır. Sosyal bilimlerin tüm teorik ve pratik imkânlarını kullanan Gökçen, Tunus’ta yerinde inceleme ve araştırma yaparak Nahda Hareketi’nin İslamî bir hareketten siyasî bir partiye dönüşüm tecrübesine tanıklık etmiştir.”
Prof. Dr. Ramazan YILDIRIM


Basım Ayı/Yılı : 11/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 272
Ağırlık : 272
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺45,00

Bu tarihî çöküşü, bu tarihî koma durumunu, gerçeğin bu buharlaşıp yok olmasını engelleyebilecek önlemler alınabilir miydi? Biz ne gibi yanlışlar yaptık? Acaba insanlar geriye dönüşü olanaksız yanlışlar, birtakım sırları açığa çıkarmak gibi tamiri imkânsız hatalar mı yaptılar? Bütün bu sorular, bir kadın tarafından terk edilmiş bir erkeğe, bu kadın seni neden terk etti demek kadar anlamsız ve gereksizdir. Çünkü erkek hiçbir şekilde kadını bu kararından döndüremez. Bu olayda insanı rahatsız eden bir şey varsa o da geriye dönüşü olmayan o noktaya geri dönmek için harcanacak tüm çabaların hiçbir işe yaramayacağıdır. Burada önseziler bir işe yaramamıştır, zira her olay kendinden öncekini haklı çıkartmıştır. Dolayısıyla olayların gerçekleşmesini engelleyebilecek bahaneler üretmek pek de akıllıca bir iş değildir. Nedensiz bir olayın gerçekleşmesini hiçbir şey engelleyemez. Nedensiz bir olay yeniden üretilemezken, nedenli bir olay her zaman yeniden üretilebilir. Ama o zaman da bunun bir olay olmadığı ileri sürülecektir.

Bir sonuca varmayan olay(lar) organsız beden, belleksiz zaman ya da Robert Musil’in niteliksiz insanı gibi bir şeydir.


Basım Ayı/Yılı : 12/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 248
Ağırlık : 248
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺114,80

Yüzünü her zaman ustalıkla maskeleyebilmiş Şeytan, modern uygarlıkta yine kendine yakışan kusursuz kıyafeti seçiyor.

Şeytanın bu sefer bizlere hazırladığı tuzak, çektiği son numara, gerçekle kurduğumuz hayalî ilişkiler ağında aranmalıdır. Sadece bir süreliğine coşkuyla kendimizden geçiyoruz, fakat ardından benliğimizi kötülüğün mutsuzluk sarmalına doladıkça dolayan “gerçekler” yığını, tepetaklak edilmiş bir dünyayı gözler önüne seriyor. İnsan benliği dünya adlı dev ekrana yansıyan zavallı görüntüsünü izlemekten mutsuz!

Bu görüntüler arasında kendi ölümünün peşinde koşan modern sanat, sinema, fotoğraf, bilgi, iletişim, internet, her türlü politik cambazlık ve sayısız ideolojik tatmin nesnesi şeytanın kazdığı çukuru daha da derinleştiriyor. Şeytan, her şeyi verirmiş gibi yaptığı sırada aslında her şeyi alıp götürüyor. Bu oyunda kimse özgür değildir, herkes akıldışı bir performansla aynı anda hem köle hem de efendidir. İnsanı gönüllü bir köle olarak seyretmek şeytanı mutlu kılıyor. Efendilik mücadelesinde bir an olsun taviz vermeyen Şeytan, en çok bu oyunu seviyor…


Basım Ayı/Yılı : 9/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 5
Sayfa Sayısı : 207
Ağırlık : 207
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺98,40

Edward Said’in Şarkiyatçılık kitabının yayımlanışının ardından Batı’daki entelektüel çev-reler tuhaf bir gürültüyle uyandılar. Yabancısı oldukları bir sesti bu… Kendi üniversitele-rinde yetişmiş, klasik kültüre hâkim, edebiyat ve filoloji uzmanı olan Edward Said, Doğu ve Batı ilişkilerinde yeni tezler gündeme getiriyor, kuşkusuz kendine özgü, muhalif ente-lüktüel bir tat katarak Batılı bilincin yansıdığı aynayı kamuoyuna sunuyordu.

İlk bakışta bu cesur çıkış küçümsense de, Said katı ve geleneksel bir sahayı yerinden oy-natabilmeyi başarabildi. Artık oryantalizm, klasik dil çalışmalarına vurgu yapan bir ‘disip-lin’ olmaktan çok, her geçen gün kendi içinde dönüşerek, bir söylem, hükmetme geleneği-nin bir parçası olarak literatürde yer etmeye başladı. Bu alanın armağan ettiği yeni cümle-lerle söyleyecek olursak, Batı’nın ötekine bakışı ‘oryantalist bir perspektifte’ dile getirili-yordu. Ortadoğu’daki sıcak gelişmelerin arka planında oryantalizmin iki yüz yıllık sorusu gündeme gelmekteydi.

Said, zor olanı denemiş, Batı’nın Doğu’ya bakışındaki terimleri tersine çevirebilmişti. Sö-mürgeciliğin “keşif kolları” sadece ekonomik ve politik bir bakışla değerlendirilmiyor, edebî metinler üzerinden hareketle çarpık kareler teorik bir çerçevede işaretleniyordu. Doğu’nun nasıl keşfedildiği sorusu ise can alıcı önemdeydi. 18. yüzyıldan itibaren Batı, derin istek ve arzularıyla Doğu’yu keşfe çıkarken pek de masum sayılmayacak bu keşif çabası, beraberinde birçok şeyi de götürmüştü. Chateaubriand, Lamartine, Nerval ve Flau-bert’in yazılarında hayalî bir Doğu coğrafyası yaratılırken veya Oryantalist ressamların tablolarında egzotik ve dişil kompozisyonlar kullanılırken, aslında sıradan Batılı bireyin zihninde klişelerle yüklü bir Doğu inşa edilmekteydi.  


Basım Ayı/Yılı : 12/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 3
Sayfa Sayısı : 504
Ağırlık : 504
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺200,90
1 2 3 ... 72 >

Sosyoloji Kitapları

Sosyoloji ile İlgili Kitaplar

Sosyoloji kısaca toplum bilimi olarak tanımlanmaktadır. Toplumların geçmişi, yaşayışları insanın toplum ile olan ilişkilerini ele alan bir bilim dalıdır. Sosyoloji kitapları ise sosyolojinin temel kavramlarını konu edinen edebi türlerdir. Toplum dinamik bir yapıya sahiptir. Sürekli gelişim ve değişim içinde var oluşunu sürdürmektedir. Bu değişimler ise sosyoloji alanının kapsamını genişletmektedir. Zaman içinde dünya üzerinde yaşayan toplumların hangi dönemlerden geçtiği, hangi durumlarla mücadele ettiği ünlü sosyologlar tarafından kaleme alınmıştır. Bu eserler toplumlara ışık tutacak nitelikte olan bilimsel verilerin de yer aldığı önemli eserlerdir. 

Sosyoloji kitapları tarihsel süreç içerisinde yazılmış, geniş içeriklere sahip kitaplardır. Toplumun tarihsel süreç içerisinde nasıl değişime uğradığı ve insan ilişkilerinin toplumsal etkilerini ele alan konuları okurların dikkatini çekmektedir. Sosyoloji ile ilgili kitaplar aynı zamanda üniversitelerde ders kitabı niteliğinde okutulan akademik kaynaklar arasında yer almaktadır. Bu alanda yazılmış kitaplar çeşitli toplum bilimciler tarafından okurlara sunulmuştur. Her biri sosyolojinin farklı alanlarına değinen ünlü sosyologlar, yazmış oldukları kitaplar ile geniş kitlelere ulaşmışlardır. Hem yazıldığı dönem hem de günümüzde faydalanılan bu kaynaklar politikacılara, yöneticilere, iş yeri sahiplerine fayda sağlamaktadır. 

Sosyoloji okuma kitapları, toplumsal eşitsizliği, toplumsal sınıfları, demografik yapı gibi konuları ele almaktadır. Bireysellikten uzak bir bilim dalı olan sosyoloji toplumsal sorunlarla ilgilenmesi açısından da ortak değerleri kapsamaktadır. Aynı şekilde sosyoloji ile ilgili kitaplar, olması gerekenle değil olanla ilgilendiği için objektif kaynaklar arasında yer almaktadır. Dünya çapında sosyoloji alanının gelişmesi bakımından birçok sosyolog sayısız eser ortaya koymuştur. Bu eserler içerisinde yer alan bilimsel bilgilerin yer aldığı akademik kaynaklar insanlık tarihine ışık tutmaktadır. Bunun yanı sıra sosyolojik romanlar olarak yazılmış toplumsal sorunları ele alan olay kurgusun sahip eserlerde edebiyat alanında geniş okuyucu kitlelerine ulaşmıştır.  

Ünlü Sosyolog Kitapları

Sosyoloji bilimin babası olarak kabul edilen Auguste Comte, bu alanda gösterilebilecek en ünlü sosyologdur. Bu alanda yazmış olduğu kaynaklar diğer ünlü sosyologlar için esin kaynağı olmuştur. Türk ve Dünya edebiyatında toplum bilimi kitabı olarak yazılmış birçok eser bulunmaktadır. Bu eserler arasında anlatımı sade, kolay anlaşılır olanlar okurlar tarafından daha çok tercih edilmektedir. Çünkü sosyoloji bir bilim dalı olduğu için yazılmış bazı eserlerde akademik dil kullanılmaktadır. Bu da kitapseverlerin çabuk sıkılmasını ya da kitabı yarım bırakmasına neden olmaktadır. Sosyoloji okumaları için anlatımın açık ve anlaşılır olması son derece önemlidir. Bu anlamda yazılmış ünlü sosyolog kitapları şu şekilde sıralanabilir: 

  • Sosyoloji Yazıları – Max Weber
  • Sosyoloji ve Felsefe – Emile Durkheim
  • Sosyoloji – Anthony Giddens
  • Sosyolojik Tahayyül – C. W. Mills
  • Dünya görüşü ve İdeoloji – Ali Şeriati
  • Okulsuz Toplum – Ivan Illich
  • Bu Ülke – Cemil Meriç
  • Komünist Manifesto – Karl Marx ve Friedrich Engels
  • Sosyoloji Tarihi – Nurettin Şazi Kösemihal
  • İntihar – Emile Durkheim
  • Sosyoloji Notları – Cemil Meriç
  • Değişen Dünyada Sosyoloji – Veysel Bozkurt
  • Türk Medeniyeti Tarihi – Ziya Gökalp
  • Tek Boyutlu İnsan – Herbert Marcuse
  • Mukaddime – İbn-i Haldun
  • Sosyolojik Düşünmek – Zygmunt Bauman

En İyi Sosyoloji Kitapları

Sosyoloji kitapları, sosyoloji bilimin geniş içeriği arasından seçilmiş temaları ayrıntılı bir şekilde ele almaktadır. Bu alanda yazılmış kitaplar diğer bilim dalları ile ilişkilendirilerek ele alınmaktadır. Siyasal sosyoloji kitapları bu anlamda devlet yöneticilerine, doğru yönetimin nasıl gerçekleşmesi konusunda bilgi vermektedir. Geçmiş toplumlardan örnek verilerek açıklanan konular gelecek nesillere ışık kaynağı oluşturmaktadır. Bu alanda yazılmış en iyi sosyoloji kitapları:

  • 21. Yüzyıl İçin 21 Ders – Yuval Noah Harari
  • Sosyoloji Tarihi – Claude Giraud
  • Kitle Psikolojisi ve Ego Analizi – Sigmund Freud
  • Kültür ve Toplum – Raymond Williams
  • Günlük Yaşamda Benliğin Sunumu – Erving Goffman
  • Tüfek, Mikrop, Çelik – Jared Diamond
  • 1984 – George Orwell
  • Feodal Toplumdan Yirminci Yüzyıla – Leo Huberman
  • Toplumun McDonaldlaştırılması – George Ritzer
  • Karakter Aşınması – Richard Sennett
  • Şeffaflık Toplumu – Byung Chul Han
  • Retrotopya – Zygmunt Bauman

En Çok Okunan Sosyoloji Kitapları

Sosyoloji için okunması gereken kitaplar başlangıçta temel kavramlarla başlamaktadır. Sosyolojik terimlerin tam ve düzgün bir şekilde öğrenilmesi, yazılmış sosyoloji kitaplarının daha iyi kavranmasına olanak sunmaktadır.   Sosyolojiye yeni başlayanlar için kitap önerileri ise Dünya edebiyatında bu alanda yazılmış önemli eserleri içermektedir. Roman şeklinde yazılmış ve okurlarına belirli bir olay üzerinden toplum hakkında bilgi veren kitaplar çok satan sosyoloji kitapları arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Bu da kitabın daha çok kişi tarafından görülmesini ve okunmasına imkân sunmaktadır. Okunması gereken sosyoloji kitapları ve içerikleri: 

  • İntihar – Emile Durkheim: Emile Durkheim tarafından kaleme alınmış bir sosyoloji okuma kitabı olarak ilgi görmektedir. İntihar kavramı ve intiharın nedenleri, toplumla ilişkisi üzerine yazılmış sosyoloji okumaları arasında yer alan önemli bir eserdir. 
  • Bu Ülke- Cemil Meriç: Türk Edebiyatında sosyoloji alanında ilk akla gelen yazarlardan biri de Cemil Meriç’tir. En iyi sosyoloji kitapları arasında yer alan Bu Ülke kitabında Türk İnsanının toplum yapısını, doğu ve batı ideolojisini, ayrımları sosyolojik açıdan ele almıştır. 
  • Tüketim Toplumu – Jean Baudrillard: Geçmiş ve gelecek arasında bağ kurmuş önemli bir eserdir. Geçmişte İnsanlar günümüzde tükettiği şeyleri tüketiyor muydu, gerçek ihtiyaçlar ile sahte ihtiyaçları tüketim çılgınlığında olduğunu anlatmaktadır. Toplumsal açıdan tüketimin insana prestij kazandırdığı düşüncesi üzerine yazılmış sosyoloji için okunması gereken kitaplar arasındadır. 
  • Özgürlükten Kaçış – Erich Fromm: İnsanların özgürce yaşamanın sorumluluklarını alamadıkları takdirde belirli otoritelerce yönetilmek zorunda kalmaları üzerine yazılmıştır. Modern toplumların şekillenmesini ve toplumların nasıl otoritelerce yönetildiğini analiz etmektedir. 
  • Şarkiyatçılık – Edward Said: Kitap Batı toplumlarının gözüyle doğu toplumlarını anlatmaktadır. Batı toplumunun bakış açısı üzerine kurulu anlatımı ile okurlarını etkilemiştir. 
  • Vitrinde Yaşamak – Nurdan Gürbilek: Eser Türk toplumunun yaşamını, kültürel özelliklerini anlatmaktadır. 1980'lerde Türkiye’de yaşanan gelişim ve değişim üzerine yazılmış, okurlarına darbe sonrası hayat hakkında bilgi vermektedir. 
  • Sosyoloji – Anthony Giddens: Sosyolojiye giriş kitap önerileri arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Sosyoloji bilimine dair her türlü bilgi bu eser içerisinde kolaylıkla bulunabilmektedir. 

Sosyoloji Tarihi Kitapları

Sosyoloji tarihi kitap olarak geçmiş yüzyıllarda yazılmış birçok eser bulunmaktadır. Sosyolojinin nasıl ortaya çıktığı, nasıl geliştiği ve geleceği nasıl etkileyeceği üzerine yazılmıştır. Bu kitaplar, insanların yaşamına yön vermesi ve yaşanılan olaylardan ders çıkarılması bakımından önemlidir. Günümüzde ünlü sosyologlar bu alanda yazmış olduğu kitaplar dünya tarihine yön veren olayları konu edinmektedir. Toplumların yaşam tarzını, değişimlerini konu alan sosyoloji okuma kitapları bireylerin yaşamları ve toplumsal gidişatın yolunu göstermektedir. 

Sosyoloji ile ilgili kitaplar sayesinde okurlar toplumsal konular hakkında bilgi sahibi olmaktadır. Sadece akademik değil güncel bilgilerin önemi bu kitaplar aracılığı ile okurlara hissettirmektedir. Türk sosyoloji tarihi kitapları arasında en önemlisi Türk Sosyoloji Tarihi – Bayram Kaçmazoğlu tarafından kaleme alınmıştır. Türk sosyolojisinin her adımını ayrıntılı olarak ele alan bu kitap oldukça bilgilendirici içeriğe sahiptir.

 

cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı