Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 206
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2013
₺85,68
Sis koptu geldi Haliç’ten, yuvarlanarak geldi dertop olmuş. Kız adım attıkça daha bir yaklaşıyordu sanki. Kız yavaşça başını çevirdi, omzunun üstünden yaklaşan, karanlığı yutarak dörtnala kalkmış gri-beyaz öcüye baktı. Ellerini iki yana açtı birden. Yere, dizlerinin üstüne çöktü. Diliyle çatlak dudaklarını ıslattı az biraz, sonra bir hırıltı koptu yüreğinin derinliğinden, hıçkırıkla karışık suçlamanın üvey kardeşi bir feryat yardı sessizliği, kadavraya vurulan neşter misali... Hunharca öldürülen faili meçhul çocuk cinayetleri ve bu cinayetlerin peşini bırakmayan eski bir savcı... İstanbul’un yeraltı kumarhanelerinden randevuevlerine, haraç kesen kabadayı bozuntularından sokaktaki bul karayı al parayı oynatanına hiç kimsenin saygıda kusur etmediği, aksine karşısında durmaya çekindiği eski savcı Kâmil Çakır. Bir adalet adamı mı yoksa İstanbul’un bağırsaklarına dolanmış bir kabadayı mı? 70’lerin İstanbul’u... Sıkıyönetimin kol gezdiği, millet ya da devrim uğruna bıyığı terlememiş delikanlıların birbirini öldürdüğü, kahvehanelerin tarandığı yıllar... Güneydoğu’dan İstanbul’a uzanan uyuşturucu mafyası... Ağalar, mamalar, babalar... Ve hunharca öldürülen küçük çocuklar... Eski savcı Kâmil Çakır arka sokakların karanlığı kadar karanlık ilişkileri sayesinde işlenen cinayetlerin katilini bulmayı başarabilecek mi?Aziz Üstel’in kaleminden devlet, kanun ve mafya üçgeninde gündüz kanunu uygulayan, geceyse racon kesen, kendi kanunlarını yazan bir Savcı Bey hikâyesi...
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 188
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2013
₺102,48
Osman, seni kim öldürdü? Yedi kule... Yedi taş... 17 Mayıs 1632 gecesi... Filizkıran fırtınasının altında bir piyade ve bir âlim... Yedikule’de buluşan Kâtip Çelebi ve kale komutanı Yeniçeri Dizdar Hüseyin Ağa sık sık yaptıkları gibi Satranc-ı Rumi oynamaktadırlar. Altın Kapı’nın önünde, Hüseyin’in hazırlattığı bir taraçanın içinde her zamanki gibi yalnızdırlar. Hava kararmakta, yağmur çiselemektedir. İki dost tatlı bir sohbete dalmak üzereyken beklenmedik iki misafir çıkagelir: Genç bir köylü ile beraberinde karalar içinde bir derviş. Gecenin onlara hazırladığı sürprizlerden habersizdirler. Konuşmaları tam on yıl önce hemen arkalarındaki kulede, daracık bir odada öldürülen genç sultan Osman vakasına odaklanır. Yeniçeri Hüseyin ve Kâtip Çelebi o gece oynadıkları oyunun sonunda kendilerini hiç ummadıkları bir yerde bulacaklardır. Çünkü yürekleri yakan bir soru düşecektir akıllarına: Genç Osman neden öldürüldü? Her ikisi de o günlerin görgü tanığı olan Kâtip ve Yeniçeri, meraklı gencin sorularıyla kendi hikâyelerini anlattıkça havadaki gerilim artar. Tartışmanın çatışmaya döndüğü bir anda gencin saygısızlığına sinirlenen yeniçeri yatağanıyla onu korkutmak üzere bir hamle yapar. Ancak karşısında o ana kadar sessizce oturmuş olan dervişi ve kılıcını bulur. Asıl şimdi kendilerini bir oyunun içerisinde bulurlar. Karşılarındaki bu köylü genç kimdir? Artık bu oyun Satranc-ı Rumi dedikleri oyunun ta kendisidir. Piyade, Âlim, Sipahi, Vezir, Şah, Ruh ve Casus... Onlar bu kasvetli gecede Genç Osman’ın ölümünün ardındaki sırları eşeledikçe hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını anlayacaklar. Oyunun sonunda ise ellerinde sadece bir şah ve bir ruh kalacak... Osmanlı tarihinin en trajik olaylarından birini anlatan Yedi Kule yiten bir adalet duygusu arayışını her satırında incelikli bir kurguyla işliyor. Erdal Küçükyalçın’dan tarihin saklı kalmış yüzünü açığa çıkartan, dinmeyen bir merak ve heyecan kasırgasının romanı..
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 233
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2012
₺46,20
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 166
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2011
₺85,68

Sesler renklere, kadınlar erkeklere, gece ayaza karışırken, tüm bu hengâmenin içine sıkışmış bir gece kulübü... Dinmeyen alkış ve kurşun sesleri... Bitmeyen barut ve parfüm kokusu... Kol kola gezen şöhret ve keder... Acılı ve mutlu gözyaşlarının birlikte aktığı, sürükleyici bir roman, Alaturka... Pavyon şarkıcıları Dore ve Lame’nin, divalar divası Meral Melek’in alaturka şarkıların gölgesinden bir an olsun ayrılmayan öyküsüne davetlisiniz.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 206
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2011
₺100,80
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 318
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2011
₺141,12

Herkesin bir hikayesi vardır. Bazıları kağıda yazar hikayelerini, bazıları sadece içinde tutar ve yaşar. Ama bazıları vardır ki, bir küçük resimle bedenine kazıyarak her an yanında taşır hikayesini.

Küçük Prens Tenimde kitabını açtığınız andan itibaren onlarca fotoğraf görecek ve her bir fotoğrafta derin hikayelere tanıklık edeceksiniz. Kim bilir belki birçoğu size kendi hikayenizi anımsatacak.

Kolay değildir hikayesini tenine kazımak; her an taşımak ve görmek. Unutmamak veya hatırlamak. Bu nedenle tattoolu insanlar hep biraz daha tuhaftır ve belki de hikayeleri bir o kadar derin. Çünkü artık kağıtlar, defterler yetmemiştir, tenleri şahitleri olmuştur anbean.

Hikayesi tenlerinde olanlara ve Küçük Prens’i tanıyanlara...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 136
En / Boy : 21 / 27
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : 5.2016
₺420,00

Toprağın üzerinde ne varsa hepsi kökten gelir; bütün korkular ölümden kaynaklanır. Güven duymak cesaret ister. Güveni engelleyen korkudur. Sadece korkusuz bir insan güvenebilir. Güvensiz insan, doruklardan uzak durmak ve düz yerde yürümek ister. Ne doruklar, ne derin vadiler; hiç doruğu ve vadisi olmayan sıradan bir yaşam sürmeyi yeğler. Bu; akılsız, sıkıcı, tekdüze, sönük, durgun bir yaşamdır. Fakat bunun iyi bir tarafı vardır; iki şeyle karşılaşmaz: Dorukların soğuğu, vadilerin rüzgarları. Ama buna karşılık, asla büyümeyecek ve gelişmeyecektir.
 
Anlayarak büyüme; sadece doruktan vadiye, vadiden doruğa hareket edilince gerçekleşir. Büyüme ve yaşamın manası; sadece karanlık ve aydınlık arasında ışıktan karanlığa doğru olan o sürekli ve çetin yolculukla gerçekleşir. Dalgalar üzerinde alçalıp yükselmeden yaşamın ne olup ne olmadığı anlaşılamaz.

Osman Pamukoğlu çevresel yıkımlardan aşırı nüfusa, aşırı tüketimden kirliliğe, ormanların yok edilmesinden kıtlığa kadar insanlığı ilgilendiren birçok konuya dikkat çektiği son romanı Kafes: Beyaz Çığlıklar ile insanoğlunun doğayı anlamadığını ve açgözlülüğü nedeniyle kaçınılmaz yıkımı öne çekmek için elinden geleni yaptığına vurgu yapıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 176
En / Boy : 13,7 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 3.2016
₺122,50

Refik Halid Karay Akşam, Yeni Gün, Tan ve Yeni İstanbul’da yayımlanan yazılarından bir araya getirilen İnsanlık Halleri Huy Arabeskleri’nde huylarımızın, insanlık hallerimizin arkeolojisini çıkartıyor. Asrımızın en büyük kusurunun ihtisası hiçe sayarak herkeste her şeyi bilmek ve başarmak iddiası olduğunu dillendiren yazarın hatırından çıkmayan her ayrıntı, her incelik bitip tükenmek bilmeyen yeni bir dünya ile tanışmamıza vesile oluyor.

Huylu huyundan vazgeçmez… Refik Halid Karay en çirkin huylarımızın hapsedildiği zindanın kapısını açan bir anahtar olarak bildiklerimiz ve bilmediklerimiz, huylarımız ve huysuzluklarımız, tekmili birden insanlık hallerimize ilişkin huyu suyu yerinde, lisanı münasiple kaleme alınmış “huylu”, “huysuz” yazılar ile karşımızda…  


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 496
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2015
₺238,00

 Refik Halid Karay’ın 1956-1957 yıllarında Yeni İstanbul gazetesinde tefrika edilen seyahat yazılarını bir araya getiren Bir Denizden Bir Denize yazarın Batı ve Kuzey Avrupa’ya yaptığı yolculuklar sırasında tuttuğu notlardan hareketle kaleme alınmıştır. Karay, “Gezmeye doyamıyorum. Evimi ve ev hayatımı severim ama bu sevgi ara sıra ona, ‘Allahaısmarladık, yine buluşuruz,’ diyebildiğim için bezdirici olmuyor,” diyor. Edebiyatımızda örneğine nadiren rastlanan seyahat edebiyatı türünün seçkin bir örneği olan Bir Denizden Bir Denize yaptığı yolculukları, gezindiği şehirleri renk cümbüşü içerisinde anlatan yolculuk sevdalısı bir yazarın eğlendirici, neşeli ve hayranlıkla beslenmiş izlenimleriyle tadına doyum olmaz bir okuma şöleni sunuyor okuruna.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 208
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2015
₺112,00

Eserlerinde İstanbul yaşamını ve insanlarını ustalıkla canlandıran Hüseyin Rahmi Gürpınar, Ahmet Midhat gibi halk için yazmış ve hayatı boyunca edebiyatın hep yararlı olması gerektiğini savunmuştur. Romanlarındaki mizah, gündelik hayatın ayrıntılarıyla incelikle bezenmiştir.

Halley kuyrukluyıldızının dünyaya çarpacağı söylentileri üzerinden yola çıkarak bir aşk hikâyesini anlattığı Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç romanında yazar toplumun gündelik hayatını, davranışlarını ve değer yargılarını eleştirmekten geri durmamıştır. Romanı yaşadığı toplumun bir aynası olarak gören Gürpınar’ın eserlerindeki sadelik, onun her dönemde okunan bir yazar olmasını sağlamıştır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 200
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 5.2017
₺47,60

Romanlarını, halkı “yüksek bir felsefe”ye doğru çekmek için kaleme aldığını söyleyen Hüseyin Rahmi Gürpınar, Aydınlanma felsefesinden, Schopenhauer ve Nietzsche gibi filozoflardan da etkilenmiştir. Toplumun peşin yargılardan, geleneksel düşünce kalıplarından ve akla aykırı her türlü hurafeden kurtulması gerektiğine inanan Gürpınar’ın toplum içerisinde din kisvesine bürünmüş batıl inanış ve hurafeleri yerdiği Gulyabani romanı aynı zamanda edebiyatımızın fantastik öğeler barındıran ilk korku romanıdır. Gulyabani’de Musine Hanım adında kimsesiz bir kadının hizmetkârlık yaptığı çiftlikte gerçekleşen doğaüstü olaylar ve sahtekârlıklar etrafında yaşadığı maceralar anlatılır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 192
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2015
₺42,70

“Yazma eylemi, Melville’in dediği gibi ‘Kuzey yarıkürede yaşanan hayatın gerçek yüzünü anlamak için uzak denizlere açılmayı ve aynı anda, Borges’in değindiği gibi, ‘kralın adamlarından ve kasabasındaki hayattan sıkıldığı için yazan El Tobossolu ya da Mantiellinin gösterdiği bir saklı mutluluğu paylaşmanızı sağlıyor. Yazma eylemi, yaşanan hayattan sonra, geçip giderken arkada bırakılan bir iki söz. Gündelik varoluş biçimimizin içindeki sınırlı insan halimizi aşıp da bıraktığımız bir iki söz...

...Söz, insana eriştirilebilmiş söz, Ahab’ın yenilgisini yengiye çeviren yabanıl Kızılderilinin şahini geminin direğine kanadından, bakır çiviyle mıhlaması gibi...’’

Kaiser geziye çıkmadan önce herkesi yıkanmış paklanmış görsün diye Almanya’nın dört tarafına haber salındığında, Kaiser’in buyruklarına göre düzenlenmiş uydurma bir hayatı yaşamaktansa kendi oyunlarını sürdürmek isteyen çocuklar direnir, yıkanmak istemezlermiş. İnsanın dış gerçekliği algılayamamasının bireysel bir yetersizlik değil, toplumsal bir sorun olduğunu ortaya koyan Ünsal Oskay’ın tüm çalışmalarının odağında işte bu, insanın özgürleşim sorunu yer almıştır.

Günümüzde sıradan insanların hayatın öznesi olabilmesinin bir yolu da, belki de “yıkanmak istemeyen çocuklar” olmalarına bağlıdır...

Yıkanmak İstemeyen Çocuklar Olalım bu özgürleşim sorununu farklı kanallardan derinlemesine irdeleyen bir yapıt. Sorgulayan, anlayan ve çözümleyen eleştirel bir bakışın, yeni bir anlatımın yolunu açan denemeler.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 376
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 2.2016
₺154,70

"...Fırtına, karşı konulmaz bir biçimde meleği arkasını döndüğü geleceğe doğru uçurmakta, önündeki döküntü ve moloz yığını ise yerden göğe kadar yükselmektedir. Bu fırtına, bizlerin ‘ilerleme’ dediği şeydir.”

Tek Kişilik Haçlı Seferleri’nde yer alan deneme ve incelemeler dışarıdan dayatılan sınırlamalara direndiği kadar, kendine de sınır koymamakta ısrarlı bir aklın yazıp çizebileceklerinin özgürleşim arayışına yönelik praxis’e en yakın eylem olduğuna inanarak yaşadığımız kültürel sorunları inceliyor. Amacı ise yaşayıp unutacak olduğumuz yaşam deneyimlerimizi eleştirel bir farkındalıkla unutmamak, doğru anlamlandırmak ve belleğe, tarih bilincine dönüşmesine katkıda bulunmak...

“Uzmanlaşmanın gitgide egemen olduğu, insanların uzmanlık alanlarının da gitgide daraldığı modern dünyada Ünsal Oskay ‘kültür’ün tek bir alanında sıkışıp kalmamak için ciddi bir mücadele vermiştir.”

- Murat Belge


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 528
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2014
₺203,00

içimizde sevgilisi olanlar ileride evlilik düşünüyor. Ev nasıl döşenmeli?.. Kaç çocuk yapmalı?.. Konuşulanlar bunlar…
Ben genellikle dinliyorum. Ara sıra lafa katılsam da kendimi kaptırmıyorum. İçimden gelmiyor. Sizlere biraz açılacağım. Benim için, “Fahriye ağırbaşlıdır,” deseler de inanmayın! Yalnızım…
Pek çoğunun arkadaşı var. Benim yok!.. Daha ben, kokusunu derin derin içime çekecek kadar, bir erkeğe yaklaşmadım. Filmlerde gördüğüm öpüşme sahnelerindeki gibi, biri bana sarılıp öpmedi. Kimse bana “Sevgilim!” demedi.

Kitaptaki hikâyeler, yaşam gerçeğini, ellerinden bir şey gelmeyen insanların mutluluk ve hüznünü anlatıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 168
En / Boy : 13,7 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2013
₺116,20
Yüzme bilmeden, Daha deniz görmeden, Hiç güneşte yanmadan... Şimdi ölmek istemem bir kalbi sarmadan... -Çoban Yıldızı - Teoman- Yakalandığı ‘kistik fibroz’ hastalığı nedeniyle kısacık ömrünün büyük bir bölümünü oksijen tüplerine bağlı geçiren bir çocuk... Oğlunun iyileşmesi için mücadele ederken meme kanserine yakalanıp yenen, tek bir gün bile umudunu yitirmeyen bir anne... Soğuk hastane odalarında geçen günler, yürek ağızda bekleyişler, uykusuz geceler, nefes alabilmek için verilen mücadeleler, umut arayışları, dualar ve ölüm... Kudret Bozan’ın hayat hikâyesini ve oğlu Ege’nin amansız hastalığına karşı verdiği mücadeleyi okurken, aldığınız nefesin kıymetini bilecek, hasta yatağında dahi şakalar yapan bir çocuğun yaşama olan bağlılığına hayran olacaksınız. Bir Yudum Nefes İçin, oğlunu yitiren bir annenin kaleminden dökülenler.
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 222
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2013
₺104,16

Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok kitabıyla on altı hafta en çok satan kitaplar listesinde birinci sırada yer alan Osman Pamukoğlu'ndan yine çok konuşulacak, fırtınalar kopartacak bir roman: Cehennemdere Kanyonu.

Yirmi asker ve bir yüzbaşı... Zemheri ayazında karlı ve dumanlı dağlarda, derin vadilerde, rüzgarlı ovalarda adım adım iz sürüyorlar... Bu dağlarda korkuya, kuşkuya ve aptallığa yer yok. Her hareketleri ölüm ve yaşam arasındaki ince sınırın ne tarafında olacaklarını belirliyor.  Amaçları vatanı korumak.

En son varacakları hedef ise Cehennemdere Kanyonu!

Osman Pamukoğlu, Güneydoğu'nun sarp dağlarında, kar kış demeden, vatan aşkıyla PKK'nın izini süren yirmi bir komandonun muhteşem mücadelesini kendi tanık olduğu olaylardan yola çıkarak romanlaştırdı. Cilo Dağları'ndan Han Yaylası'na, Sat Dağları'ndan Cehennemdere Kanyonu'na uzanan bu nefes kesen öykü, sadece Türk askerinin zor şartlar altındaki kahramanlıklarını anlatmakla kalmıyor, Türkiye gerçeğini görmezden gelenlere Mehmetçiğin acısını, korkusunu, sevincini ve her şeyden ama her şeyden de çok yüreklerinde taşıdıkları sonsuz cesareti haykırıyor.

Osman Pamukoğlu'ndan destansı bir roman...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 232
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2017
₺147,00

Tam zamanında açmalısın kapını Hayatına girmek isteyenlere Tam zamanında başka bir şehre gidip Ayaklarının üzerinde durmaya çalışmalısın Tam zamanında dönmelisin memleketine -Can Yücel- Karataş Efsanesi gerçekleşiyor mu? Çocuklukları Foça’da geçmiş olan, şimdi biri Paris’te, biri New York’ta yaşayan Canan ile Haluk, Foça’daki Karataş efsanesinin ve kalplerinin sesini dinleyerek, doğdukları memlekete dönebilecekler mi?


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 120
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2011
₺88,20

1900’lü yılların başlarında, Anadolu’nun küçük bir köyünde yaşayan yeni anne olmuş Selime, İstanbul’daki bir paşanın evine sütannelik yapması için çağrılır. Kocası da İstanbul’da, Nişantaşı karakolunda memur olan Selime, bebeği Salih ile İstanbul’a gelir. Selime’nin sütanalık yaptığı bebek ile birlikte büyüyen Salih, ailesi köye döndükten sonra da konakta yaşamaya devam eder. Paşa’nın ölümünün ardından Salih’i artık konakta istemeyen eşi Naime Hanım, Salih’i babasının yanına, doğduğu köye geri gönderir. Salih’in hazin öyküsü bundan sonra başlayacaktır... Ebubekir Hazım Tepeyran, Küçük Paşa romanında, yirminci yüzyıl başlarındaki kırsal kesim gerçekliğimizi ayrıntılı biçimde sergiler. Romanda, köylünün durumu, yüzyıllardır ihmal edilmiş ve ezilmiş olması, canlı ve çarpıcı bir tahlil gücüyle, ülke sorunlarıyla iç içe tasvir edilir; ülke gerçeklerinin, dönemin sorunlarının altı çizilir. Köy kent çelişkisi, yönetimin despotik tutumu, savaşların getirdiği yıkımlar ve bütün bunlar içinde Anadolu insanının dramı, zengin bir gözlem gücünün ürünü olarak romanda yansıtılır. Bu özellikleri nedeniyle, edebiyat tarihimizin üstünde en çok durduğu romanlarımızdan biri olan ve ilk kez 1910 yılında basılan Küçük Paşa, 100 yıl sonra tekrar okuyucu karşısına çıkıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 176
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2011
₺42,70

"Yalnız birimize, kendimize olmak ümidiyle o tarafa ihtiyatla, aramızda konuşur, alınacak eşya üzerinde münakaşa eder gibi yaparak yaklaştık, yanaştık. Cesaret, cüret neredesin? Halbuki daha o devirde, Abdülhamit saltanatının son günlerinde ben Fransa İhtilali’ni okumuş, "Cüret, cüret, daima cüret!" cümlesinin Fransızcasını ezberlemiştim. Yüreğim yine güm güm atıyordu; sesim, kendimin bile tanıyamayacağım kadar boğuk ve değişik; bacaklarım, başkalarının bile farkına varacağı derecede sarsak ve titrekti. Yanlarına bu halde gelince, aynı kadın, bizim tüysüz, çelimsiz, toy, ürkek ve beceriksiz üç genç olduğumuzu daha iyi anladığından, ilk sözü atmak rolünü üzerine aldı..." Refik Halid Karay, birbirinden bağımsız, gözlem ve tasvir kuvvetini ortaya çıkaran hikâyelerini topladığı İlk Adım’da, dönem yaşantılarına ışık tutan detayları anlatmaktaki ustalığı ve duru Türkçesi ile özgün tarzının tipik bir örneğini sergiliyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 205
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺112,00

"Sakın aldanma, inanma, kanma... Yalan dolan makaraları yine sağılmaya başlanacak, yine elimizdekiler kapılıp deve yapılacak; toklar çekilip biraz da açlar yalanacak... Bu işin künhü budur! Polis zannedeceksin, harami çıkacak; nimet diye gideceksin, tuzak çıkacak; melek görünecek, şeytan çıkacak... Gözünü açmazsan yine yumurtalar cılk çıkacak! Hülasa artık her sakallıyı baban sanma, her lafa kulak asma, kabadayılığa yekûn tut, efeliğe kapılma... Bu benim sana baş nasihatim: Gözünü aç, ayağını tetik at, yine aldanma, inanma, kanma!" Refik Halid Karay, Sakın Aldanma, İnanma, Kanma’da, savaş yıllarında yaşanan, parasızlığı, yiyecek, içecek, yakacak kıtlığını, halkın düştüğü sefaleti, söylenen yalanları, aldatmaları alaylı ve hicivli bir üslupla dile getirirken, mütareke yıllarında Hatay - Antakya üzerine kaleme aldığı öyküler ile de okuyucusuna belgesel niteliğinde bir eser sunuyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 208
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2009
₺112,00

"...İşte bunun için, bu meziyetlerinden dolayıdır ki şu zamanda hemen durmayıp âşık olmak lazımdır. Dünyanın dertlerini unutmak ve felaketleri görmemek için en kestirme yol, gözlerimizi aşkın bağıyla örtmek ve kulaklarımızı aşkın pamuğuyla tıkamaktır. Her keseye elverişli, en ehven ve en şairane çare budur, aşktır!" Refik Halid Karay, otuz beş hikâyeden oluşan mizah türündeki kitabı Tanıdıklarım’da, tanıdığı kişileri, gezip gördüğü yerleri, tattığı, kokladığı, okuduğu, kısacası aşina olduğu her şeyi güçlü tasvirleriyle okuyucusu ile buluştururken mizah yeteneği ile de keyifli anlar yaşatıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 208
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2009
₺112,00

"Koyda sabah oluyordu. Sular demin mürdümeriği rengindeydi; şimdi çağlabademi gibi, tüylü ve buzlu bir yeşile boyandılar, daha sonra gökyakutun, en soğukta bile iç hararetini muhafaza ettiği sanılan ve mavi bir kan damlasını andıran ılık rengini aldılar; bundan da vazgeçtiler, zannettim ki, bir çam ormanı, yan yatmış, bilmediğim bir tesirle fıkırdayarak eriyor: ‘Anladım,’ dedim, ‘tabiat kullanacağı boyaların tecrübelerini burada yapıyor. Hilkatin laboratuvarındayım!’ Dalgalar hışıldadılar, sözümü alkışladılar." Tek baskısı 1943 yılında gerçekleşen Makyajlı Kadın yıllar sonra okurla tekrar buluşuyor! Refik Halid Karay, birbirinden bağımsız yazılardan oluşan Makyajlı Kadın’da, İstanbul, insanlık halleri, aşk, güzellik, sanat, yeme-içme, dalkavukluk, giyim kuşam gibi temaları ele alıyor. Türkçeyi kullanmadaki ustalığı, özgün tasvirleri, detaylarda yakaladığı zenginlik ile okuyucuyu, ilginç portreler, fikirler ve mekânlar arasında pek keyifli bir gezintiye çıkarıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 214
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2009
₺115,50

"Ulu Tanrı, aman, halimize nazar kıl! Şimdi, bizi bir gün kabul edeceğin ‘Cennet’ ile ‘Cehennem’in işleriyle meşgul olacak sıra değil. Temmuzun ortasındayız; bu, zaten bir netameli aydır. Yeni tabirle -sen âlimsin, elbette manasını bilirsin- radikal bir düzene muhtacız... Sen bunu yapmazsan, sanıyorum ki, harbe hazırlana hazırlana, yere, göğe, denize dinamit, gaz, bomba yığa yığa, pek yakında bizler, bizim küremizi kuyrukluyıldız haline sokup senin yıldızlarına, belki de dosdoğru sana saldırtacağız. İşi o derece azıttık, haberin ola! Hâşâ, elbette bilirsin!" Tanrı’ya Şikâyet, insan canının hiçe sayıldığı, modernleşme adı altındaki ilerlemenin aslında makineleşmeden ibaret olduğu ve bu makinelerin katliam aracına dönüştüğü İkinci Dünya Savaşı yıllarını konu alıyor. Refik Halid Karay, hicivli kalemiyle ve trajik olaylara mizahla yaklaşmadaki başarısıyla okuyucusuna tam bir kara mizah örneği sunuyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 224
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2009
₺119,00
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 151
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2010
₺72,80

"Evvela bilmemiz lazım gelen bir mesele vardır; en temelli, canlı mesele: Mizah her aklın, her zekânın dokuyacağı bir kumaş değildir. Latife olgun bir meyve gibi kemale erdirilip öyle ortaya konmak lazım gelir. Mizah süpürge sopası değildir; vurmak, dövmek, kaba kaba güldürmek için kullanılsın. Bu bir fırçadır, dimağımızın yorucu ilim ve hayat yollarında topladığı tozları alır; nazik, ince bir iştir. Mizahta da ehliyet, kabiliyet şarttır." -Refik Halid Karay- "Refik Halid kalemini doğuştan getirdiği mizah kabiliyeti yönünde denemesi sonucu meşhur olmuştur" Yakup Kadri, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları 1969 İlk baskısı 1922’de yapılan Ay Peşinde’de Refik Halid Karay kendisini şöhrete kavuşturan mizah gücünü kullanarak dönemin sosyal olaylarını, değişik katmanlardan kişilerini, gülümsemeyle gözyaşı arasındaki duygu aktarımlarıyla paylaşmaya devam ediyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 206
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2009
₺112,00

“İstanbul’dan bahsedecektik. Uzakta kalanlar için İstan-bul’un kaldırımları bozuk değildir, sokaklarda çamur ve süprüntü yoktur; tramvaylarda ve vapurlarda azap çekilmez. Musluklardan Terkos yerine kevser akar, sersemletici lodos ılık bir buse, dişleyici poyrazı bir serin nefestir. Bilhassa çöl-de onu konuşurken hep beyaz yelkenlerin kayıp gittiği şurup renkli denizler, avize gibi şıkırdayan pınarlar, ağızlarından şekerleme kadar tatlı sözler dökü-len kızlar görürsünüz.” Refik Halid Karay Memleket Hikâyeleri’nin devamı niteliğinde olan Gurbet Hikâyeleri’nde ikinci sürgünlüğünü geçirdiği Ortadoğu’yu güçlü kalemiyle resmeden Refik Halid Karay, hatıra karakterindeki satırlarıyla gurbette duyulan vatan hasretini somutlaştırarak okura taşıyor. Yeraltında Dünya Var’da ise memleketlerinin sınırları dışında yaşayan Nihan ve Nebil karakterlerine hayat verirken, aşk, yalnızlık ve macera temalarının arasında İstanbul hasretini işliyor


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 360
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2018
₺178,50

"Kostantiniye’nin benim tarafımdan fetholunması takdir edilmiş ise, burçları taş ve topraktan değil, demirden olsa, ateşi hışmı kahr ile eritip, mum gibi yumuşak eylerim." -Fatih Sultan Mehmet- Dünya durdukça varolacak şehir İstanbul... Tarihin sırlı perdesi yeniden açılıyor. Aşkın gölgesinde soluklanan hayatlar, ihtiraslar ve hiç sönmeyecek bir mücadelenin öyküsü... İstanbul’un Fethi bir solukta okuyacağınız bir fetih destanı. Zamanın akışını durduran bir tarih 1453. Bizans’ın düştüğü, Fatih’in hükümranlığını tüm dünyaya kabul ettirdiği tarih. "Fetih sana müyesser olacaktır" müjdesini ruhunun derinliklerinde taşıyan Fatih’in tahta geçmesiyle birlikte yaşanan olaylar, Şehzade Orhan Çelebi’nin başına gelenler, İstanbul’un kuşatılması, Çandarlı Halil Paşa’nın Kostantiniye’deki gizli teşkilatı, Bizans entrikaları, atını dalgalara doğru süren bir padişahın inanılmaz ve bir o kadar da merakla okuyacağınız hikâyesi. Tarihi romanın öncü isimlerinden Feridun Fazıl Tülbentçi’nin kaleminden hiç eskimeyen bir Fatih ve Fetih romanı. Her satırında kendinizi tarih sahnesinde yeniden bulacaksınız. Büyüleyici ve heyecan dolu bir kasırga sizleri bekliyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 360
En / Boy : 13 / 19
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2008
₺127,40

Tarihin sır perdesi aralanıyor!... Osmanlı’nın üstünde toplanan kara bulutların örttüğü sırlar birer birer gün yüzüne çıkıyor. Osmanlı tarihinin en görkemli ama aynı zamanda saraydaki entrikaların ve taht mücadelelerinin ayyuka çıktığı, en karanlık zamanlardan biridir Muhteşem Süleyman’ın yüzyılı... Tarihe aşkları, hırsları, gücü ve efsaneleşmiş hayatıyla damgasını vuran kadınlar vardır. Osmanlı İmparatorluğu’nun en çok tartışılan haseki sultanlarından olan Hürrem Sultan’ın yaşamı da böyledir. Masalsı ve büyüleyici bir yaşam... Osmanlı’nın muhteşem yüzyılını taçlandıran Hürrem Sultan’ın nefes kesen yaşamı Feridun Fazıl Tülbentçi’nin sürükleyici anlatımıyla okuyucularla buluşuyor. Hürrem’in saraya girişi, padişahın gözdesi olması, haseki sultanlığa yükselmesi, kendi oğullarını tahta geçirmek için damadı Rüstem Paşa ve kızı Mihrimah Sultan ile birlikte çevirdiği tüm dolaplar. Şehzade Mustafa’nın öldürülmesi ve "makbul" iken "maktul" olan bir sadrazamın, Pargalı İbrahim Paşa’nın hikâyesi. Ve kendi evlatlarını yiyerek ayakta kalan bir dünya imparatorluğu. Tarihi romanın öncü isimlerinden Feridun Fazıl Tülbentçi’nin kaleminden aşk, güç ve iktidar sarmalında nihayete eren bir masal. Aşk ve saltanatın dinmeyen fırtınası...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 295
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2008
₺105,70

"Lalegül birdenbire olan bu değişikliğe öyle sevinmişti ki yüzündeki durgun ve mahzun hatlar birdenbire haz ve neşeye çevrilmiş, tekrar Kopenhag parkındaki mesut Lale oluvermişti. Ne kolaydı bir genç kızı sevindirmek! Sevindirmek de üzmek de... Uzaktan onu seyrediyor; biçimliliğine, biçimliliğinin inceliğine, inceliğinin körpeliğine, körpelik ve zarafetten ibaret vücut güzelliğine hayranlık duyuyor. Sıraya girmiş başka kadınlar ve kızlar da var. Mukayese ediyor. Ne münasebet? Lalegül bir sanat yapısı." -Refik Halid Karay- Gemiyle Orta ve Kuzey Avrupa seyahati yapan yakışıklı, bekâr ve "zevk sahibi" Rıdvan’ın, her ikisi de ayrı anlamlarda güzel ve cazibeli kadınlar olan Gülrevan ile Lalegül arasındaki gelgitlerini; Refik Halid Karay "coğrafya zevkiyle" kaleme getirdiği Yüzen Bahçe’de anlatırken zenginleştirilmiş tasvirlerle okuru da bu Yüzen Bahçe’nin içine çekiyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 310
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2009
₺235,20

"Refi Cevad Bey, Kartal yakınlarındaki çiftliğinde yazar dostlarına bir davet veriyordu. Babam da oradaki yazarların en genciydi. Koca kafalı, iri kangal köpeklerinin bağlı olduğu tel kafeslerin arasından bahçeye girdiğimizde yaşlıca bir adamla karşılaşmıştık. Babam, sevgi dolu bir saygıyla adamın elini sıkarken, hiç anlayamadığım ama bir daha da unutamadığım tuhaf bir cümle söylemişti. - Piyanoya hâlâ çivi çakıyorlar üstat. Yaşlı adam da gülmüştü. - Hep çakarlar Çetinciğim. Ben, Refi Cevad’ın çiftliğinden döndükten sonra hemen babamın kütüphanesine dalıp Refik Halid’in kitaplarını çıkartmıştım. Aradığım yazıyı, mizahi bir üslupla yazdığı yazılarını topladığı "Kirpinin Dedikleri" kitabında bulmuştum. O garip cümlenin nereden geldiğini anlamıştım. Birbirlerine hiç benzemeyen o yazarlar arasındaki sıcak dostluğun kaynağını da keşfetmiştim.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 206
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺112,00
Tükendi

“Hava karardığında giriş kapıının yan tarafına isabet eden bölümdeki koltuklardan birine yerleşti. Mermi doldurduğu Sıg Saurer’i sıkı sıkıya tutuyordu. Kulaklarını dikmiş, evin içinde duyabileceği her türlü sese dikkat kesilmişti.

Saat gecenin dokuzuna doğru kapının kilidinin açılırken çıkardığı sesi duydu. Dev zenci evine dönüyordu. Nefesini tuttu ve beklemeye devam etti. Nihayet intikam saati gelmişti. Zencinin iri vücudunun parke üzerinde çıkardığı ayak seslerini duyuyordu şimdi. Gidişin ışığını yakmıştı. Hafif bir aydınlık Nicole’ün bulunduğu yere de aksediyordu…”

Polisiye edebiyatımızın önde gelen isimlerinden olan Osman Aysu, heyecanın bir an olsun eksilmediği, ustaca işlenen olay örgüsüne sahip Gece Baskını isimli romanı ile bir kez daha okuyucuyla buluşuyor.



Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 328
En / Boy : 13,5 / 20
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2014
₺95,76
Tükendi

 


 


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 240
En / Boy : 13,5 / 20
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2014
₺73,92
Tükendi

Doğu’da uzak bir köyün sırtlarındayız. Sarp kayalıkların ve uzak dağ yollarının ardında henüz kimselerin farkında olmadığı, fakat çok yakında dünyadaki tüm dengeleri değiştirecek, yaşanan çağı yeni bir boyutla alevlendirecek bir kavganın mücadalesi veriliyor; en son Süryani Kadim Cemaatleri’nin elinde bulunan ve 1860’larda aniden ortadan kaybolan, yepyeni bir İncil’in kavgası…

Amerika’ya göç eden bir süryaninin, Protestan rahiplere fısıldadığı yüz elli yılık sır, romanın başkahramanı, yakışıklı MİT ajanı Oğuz’un elinde yeniden canlanıyor.

Yeryüzünde, Kayıp İncil’in yerini bilen tek insan olan Oğuz’un yolu, bir jeolojik araştırma ekibinin güzel ve gizemli lideri Melis’le Morkayalıklar’da kesişiyor, ardından Rus, Yunan ve Amerikan istihbarat örgütlerine karşı nefes kesen bir serüvenin içine dalıyorlar.
Osman Aysu bizleri, Kayıp İncil’in peşinden tarihin, ihanetin, aşkın, şiddetin ve politik oyunların iç içe geçtiği bir maceraya sürüklüyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 200
En / Boy : 13,5 / 20
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2014
₺66,36
Tükendi

“Kendimi bir mektupta seyrettim. Büyülü bir aynaydı bu. Bu aynada bütün paslarından arınmış ve tanrılaşmış bir Cemil Meriç vardı. Senin Cemil’in. Bu aynada ikimiz vardık. Eriyen, dağılan, kaynaşan ikimiz. ” 13 Ekim 1966

- Cemil Meriç                         

Hayatın sonbaharında yaşanan aşklar bir çınarın yaprakları gibi sararmaya mı mahkûmdur?  Evliliği bir buz parçası gibi eriyerek yok olurken, kendini yalnızlığa hapsetmiş bir kadın.Sevgiye, sevmeye, sevilmeye aç, muhtaç bir erkek.Hep ‘öteki’ olmuş bir erkeğin, kendisini karanlık dünyasını kokusuyla aydınlatan bu kadının kollarına bırakarak aşka ve hayata tutunması…Kitapların, mektupların satır aralarında doğup destana dönüşen tutkulu bir aşk.

Dante ve Beatrice gibi…

Lamia ve Cemil Meriç


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 384
En / Boy : 14 / 22
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2014
₺156,24
Tükendi

Yanından öylece geçip gittiğimiz, bazen acıdığımız, bazen ayıpladığımız, bazen komik ve eğlenceli bulurken bazen de kendimizi şanslı hissetmek için yargıladığımız, gerçekte empati kuramadığımız eşcinselliğe ve otizme dair ‘Cesur’ bir hikâye... Üstelik gerçek... Üstelik derin Deniz Akkaya Bedenime ilk babam dokundu... Gel oğlum yanıma... Kimseye söylemeyeceksin bu oyunu, tamam mı oğlum... Dünyaya geldiğinde bomboş bir tuvaldir insan. Etrafındaki herkes alır eline fırçayı bir renk katar, bir resim yapar üzerine. Biten resim sensindir, seni anlatır. Seni o fırçalardan çıkanlar var eder. Bazen istemezsin, bazılarını silersin ellerinle, yenisini çizer boyarsın. Bazılarını silecek malzemen yoktur, onlar hep bir iz olarak kalır. Babamın üzerime yaptığı resmi silmeyi başaramadım, daha beterini yaptım: Silmeye çalıştıkça anlamsız bir karanlık çıkardım ortaya.Bu kitabı okumayı bitirdikten sonra unutacaksınız beni, hayatınıza dönüp kaybolacaksınız, çünkü bizim gibiler sessizdir, kimseye anlatamazlar. Onlarsa kimse görmesin diye kuytuda hallederler işlerini. Sessiz çığlıklarımız sarar dünyayı ama kimse duymaz sessizliğimizi.Kişisel gelişim kitapları ile tanıdığımız Aşkım Kapışmak bu kez sürükleyici ve çarpıcı bir romanla çıkıyor karşımıza.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 230
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 6.2015
₺64,68
Tükendi

Gözüne çarpan manzara korkunçtu. Hemen yanı başında kanlar içinde yatan bir kadın cesedi vardı. Gözlerine inanamadı. Yataktaki kadın karısı Sibel değildi ve onu hiç tanımıyordu. "Caner panik içinde yatakta cansız yatan çıplak kadına bir daha baktı. Başı zonklamaya başlamıştı. Genç adam olanları bir türlü kafasında toparlayamıyordu" Akıl almaz bir cinayet planı ve gerçeğin izini süren genç bir avukat. Deliller ise tek bir kişiyi işaret ediyor, peki ya o şüpheli gerçek suçlu değilse... Temponun hiç düşmediği bu kovalamacada kazanan kim olacak? Müvekkilinin masumiyetine inanan genç avukat Feride mi? Polisiye türünün edebiyatımızdaki usta kalemi Osman Aysu’dan heyecanla okuyacağınız yepyeni bir roman...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 245
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2012
₺96,60
Tükendi
Felsefe aşkı değiştirir!.. Şam’dan Maraş’a uzanan büyülü bir aşk hikâyesi. Suriyeli bir Ermeni olan Aren ile İslam felsefesi üzerine doktora yapan Maraşlı Deniz’in aşkı din, dil, ırk tanımadan zamanın ve mekânın sınırlarını aşarak sonsuzluğa karışan bir masal... Her şey Aren ile Deniz’in bir tesadüf eseri Şam’da karşılaşmasıyla başlar. Şam’ın derin ve tarihsel kültüründe filizlenen bu yakınlık onları başka bir coğrafyaya, Maraş’a sürükler. Aşkın doğasını ve felsefenin mistik boyutlarını keşfe çıkan âşıklar burada çok farklı bir dünyaya adım atacaklardır. Medusa’nın laneti artık uyanmıştır. İnsanlığı ele geçirmek üzere olan bu lanetin kaderi ise iki âşığın vereceği kararda saklıdır. Bu mücadelede amansız bir tarikatla karşı karşıya kalan âşıklar, her şeye çare olacak tılsımı kendi içlerinde taşıdıklarından habersizdirler... Mürvet Sarıyıldız’dan İslam felsefesi üzerine yazılmış bir ilk roman. Felsefe ve mitolojiyle örülü, aşkın çetin, aşılmaz yollarında ilerleyen Antik Kentte Aşk, antik Yunan felsefesinden İslam felsefesine uzanan zengin ve kayıtsız kalınamayacak bir üretkenliğin izinde yürüyor. Aşk, gizem ve felsefe dolu bu kasırganın etkisinden uzun süre kurtulamayacaksınız...
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 245
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2012
₺130,20
Tükendi
Geçmişten gelen bir intikam duygusunun sürüklediği hayatlar ve New York, Pennsylvania, Los Angeles’a yayılan seri cinayetler... Tüm bu cinayetlerin ortasında deneyimli bir dedektif ve peşini bırakmayan sırlı geçmişi. New York ardı arkası kesilmeyen cinayetlerle sarsılmaktadır. Bir seri katil polis merkezine cinayet saatinden önce kurbanlarının fotoğraflarını yollamasına rağmen bu cinayetlere bir türlü engel olunamaz. Her şey katilin bir Türk kızını öldürmesi ile başlar. Özel birlik askeri olan Hakan Yılmaz dava ile ilgilenmeye başlar. Artık akıllara durgunluk veren yöntemleriyle herkesi hayrete düşüren bu kusursuz katili durduracak tek şey iki farklı kültürden gelen William Smith ve Hakan Yılmaz’ın ortak çalışması olacaktır. Kusursuz Cinayetler ince işlenmiş kurgusuyla suç, cinayet, kusursuzluk ve intikam sarmalında okuyucusuna sürükleyici bir okuma şöleni sunuyor. Bir cinayetin ne kadar kusursuz olabileceğini merak edenler için...
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 294
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2012
₺60,48
Tükendi

Meşrutiyet’in ilanına rastlayan 23 Temmuz’dan sonra gelen ilk günün, yani 24 Temmuz’un Gazeteciler Bayramı olarak kabulünde önemli bir role sahip olan Refik Halid Karay, “Bizde gerçekten demokrasi, matbuat hürriyetine ilişmeden iktidarda durabilecek bir hükûmete kavuştuğumuz gün tahakkuk etmiş olacak,” diyordu.

Tan, Akşam, Yeni İstanbul ve Aydede’de yayımlanan yazılardan bir araya getirilen Bu Gazeteciler’de damıtılmış bir Türkçe ile siyasetin, edebiyatın ve en çok da hayatın içinden geçen, hiç eskimeyen zamanlarda soluk alan bir muharririn tanıklıklarını okuyacaksınız.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 272
En / Boy : 13,5 / 19
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2014
₺210,00
Tükendi

Tarihin vicdanlardan gizlediği gerçeklerle yüzleşmeye hazır olun.

Tarih her zaman adil davranmaz! Kimine kahraman kaftanı, kimine hain gömleği biçer. Gerçekse tarihin gizemleri içinde kaybolur...

Büyük Roma fethine hazırlanan Fatih'in beklenmedik ölümü Osmanlı Sarayı'nı karıştıracaktır. Bir yanda saltanatını ilan eden Beyazıt, diğer yanda Şehzade Cem, Osmanlı tahtı için amansız bir mücadeleye tutuşur. Çocukluğunda hiçbir iktidar hırsı olmayan genç Şehzade Cem'in ruhu neden bir anda saltanat hırsıyla kavrulur? Yoksa hayatına giren kadınların doymak bilmez ihtirasları mı onu felakete sürüklemiştir?

Güzel hizmetçi Ferimah'ın korkunç sırrı nedir? Hayatı boyunca ölümden kaçan Şehzade Cem, sonunda ölümü neden bir kurtuluş olarak kabullenir? Ölüm şerbetini ona kim içirir? Papa Borgia mı? Zehir kraliçesi diye anılan güzel Lucrezia mı? Yoksa başka bir ölüm meleği mi?

Kaynağını tarihten alan romanları Türk okuyucusuna sevdiren Demet Altınyeleklioğlu'nun bu yeni romanında; Şehzade Cem'in karlı Küre Dağları'ndan Osmanlı Sarayı'nın ihtişamına, piramitlerin gölgesinden Rodos Şövalyeleri'nin şatolarında tezgâhlanan ihanetlere, Papa Borgia ve güzel kızı Lucrezia'nın korkunç entrikalarından dillenmemiş sevdalara ve son nefese saklanan korkunç itiraflara uzanan fırtınalı yaşamını nefes nefese okuyacaksınız.

Eleştirmenlerin "Türkiye'nin Philippa Gregory'si" diye takdim ettiği Demet Altınyeleklioğlu, Bozkır Çiçeği Cem Sultan romanında bu başarısını bir kez daha gözler önüne seriyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 528
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2014
₺58,10
Tükendi
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 1480
En / Boy : 14 / 20,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2013
₺84,00
Tükendi
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 1480
En / Boy : 14 / 20,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2009
₺84,00
Tükendi
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 1259
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2009
₺85,68
Tükendi
....Artık sevdikleriyle arasındaki tek ortak nokta gökyüzüydü. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Türkiye ve dünyanın ekonomik buhranda olduğu zor yıllar.... Rusya ve Türkiye arasındaki politik ve askeri gerginliklerin tam ortasında kalmış bir sınır köyü: Artvin’in Şavşat ilçesine bağlı Demirkapı... Açlık sınırında yaşayan köylüler geçimlerini sağlamak için tüm güçleriyle çalışmaktadır. Kendi halinde bir adam olan Rüstem de, eşi Safiye’yle birlikte tarla işlerini yürütmekte, ara sıra da ticaret için komşu köylere gidip gelmektedir. İşlerinin düzelmesini çekemeyen bazı köylüler onun Rus casusu olduğu dedikodularını yayar. Ve Rüstem bir gece evinden alınıp köy yakınındaki birliğe götürülür. Safiye, son görüşü olduğunu bilmeden sarılır kocasına, sonraları, üç çocukla onsuz kalacağımı bilsem daha sıkı sarılırdım, diye düşünecektir. O puslu gecede, gizemli bir şekilde ortadan kaybolur Rüstem. Bazıları onun Rus casusu olduğuna ikna olur, bazıları Türkler tarafından öldürüldüğünü düşünür, bazıları da masum olduğuna ve yaşadığına inanır, en çok da Safiye. Gerçekler ise bir gün elbette ortaya çıkacaktır. Gürsel Balcı’nın gerçek bir olaydan etkilenerek kaleme aldığı Sınırdaki Sır, gözyaşları ve hasretle örülü, çam ve pelit kokan gizemli bir hikâye.
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 341
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2013
₺52,08
Tükendi

"Mutluydum. Sanki o bunalımları yaşayan adam ben değildim. Aşkın bu denli kudretli bir şey olduğuna ilk defa tanık oluyordum. Hiçbir şey umurumda değildi artık. Zaten neyin yalan neyin gerçek olduğunu da idrak edecek havadan çıkmıştım." 70 yaşında emekli bir büyükelçi olan Orhan Bey, meslek hayatında edindiği deneyimleri ve anıları bir kitapta toplamak ister. Kitabın yazım sürecinde kendisine eşlik edecek bir yardımcıya ihtiyaç duyar ve tavsiye üzerine Gül adında genç bir kızla tanışır. İşte bu andan itibaren her şey hızla değişmeye başlar; bu zamana kadar mütevazı bir hayat süren Orhan Bey, yeni tanıştığı genç kızla hiç tatmadığı duyguların peşinden gider. Polisiye türünün edebiyatımızdaki usta kalemi Osman Aysu’dan heyecan dolu, imkânsız bir aşk serüveni.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 268
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2012
₺105,84
Tükendi

"Kendinden dışarı taşınandır aşk." Aşk Tutulması resimle yazının, iki kardeş dünyanın birbirine akrabalığını onaylattığı özel bir şiirselliğin kitabı. Solmaz Kâmuran’ın fantazmagorik üç küçümen öyküsüne ressam Nevin Hirik düşselliğin sınırlarını zorlayan resimleriyle eşlik ediyor. Aşka yer açın... Elinizdeki kitap size gölgesini bırakıp giden bir aşkı anlatıyor. Her satırında şiirin, öykünün ve aşkın düş dünyasından taşıp önünüze gelen bir suç ortaklığının lirik başyapıtı. Aralarında aşktan daha iyi bir şey bulunduğunu hisseden âşıklara bundan daha iyi bir kanıt, bundan daha iyi nefes verilebilir mi? Bazen aşk size kalbinizin ışığını hatırlatır. Bazen aşk size bir yangını büyütmenin hatırasını verir. Bazen aşk rüzgârda unutulan bir mumdur. Bazen aşk binlerce yıldır tanıdığınız bir yabancıdır. Bazen aşk... Yalnızca aşk... Her kelimesiyle aşka bakan, üşüdükçe üstüne tülden iyiliğini örten lirik bir güneşin altında ısınmaya var mısınız? Aşk Tutulması nicedir unutulan iyiliğin harflerini sevgililerin kalplerine ilmek ilmek ören bir düş bahçesi. Şimdi bu bahçede konaklamanın, nefes almanın vaktidir. Kalpten kalbe taşınan iyiliklerin gölgesi hep yanı başınızda artık... Onu tülden bir aşkın iyiliğiyle sarıp sarmalamanın vaktidir. Yazıya, aşka ve hayata yepyeni koridorlar açan büyüleyici, usta işi bir yapıt Aşk Tutulması. Herkes için ve hiç kimse için yazılmış bir kitap Aşk Tutulması.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 79
En / Boy : 14,5 / 20,5
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : .2012
₺130,90
Tükendi

"... ‘Alafranga sofrada yemek kaç türlü yenebilir?’ sorusunu çözmek isteyenler Sponik’e buyursunlar. Frenk olmayıp da Frenklik hevesinde bulunan, alaturkadan usanan, fakat biraz züğürtçe olanların hepsi burada. Zira öğün 6 kuruşa. Dört türlü yemek, şarap var. İçeriye girip de fesi veya şapkayı çıkarıp yarım saat evvel bilhassa taradığınız saçlarınızı gösterdiniz mi derhal sizi Frenk sanıyorlar. Balık, et, hamur, birer birer geliyor. Artık o çatal bıçakların şakşakasını, o türlü Frenkler’in laklakasını, tabakların taktakasını sormayın. Eğer sürahideki sular bir hafta daha duracak olursa terkosa has olan ufak, sarı, minik kurbağaların da vakvakası işitilecek. O kadar temiz! Edebiyatımızın usta kalemlerinden Ahmet Rasim, keskin gözlemleri, ince mizah anlayışı ve samimi üslubuyla 19. yy. İstanbul’una can veriyor. Hanımlar, beyler, mösyöler, madamalar, sohbetler, sokaklar, mekânlar, gelenekler, kısacası eski İstanbul tüm canlılığı ve zenginliğiyle önümüze seriliyor"


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 215
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2012
₺48,30
Tükendi

Bir zamanlar çok sevdiği, tutunmak, sivrilmek, isim yapmak, sosyal yaşamında yer almak için didinip çırpındığı bu büyük kentten şimdi sadece nefret ediyordu. Küçük bavuluyla otobüsten indikten sonra bir süre durup biraz şaşkın, biraz tedirgin kımıldamadan öylece yerinde kaldı. Küçük bir çocukken gelip yaşamının en olgun çağında terk etmek zorunda kaldığı İstanbul’un havasını uzun uzun içine çekti. Her şeyini burada kazanmış ve yine her şeyini burada kaybetmişti. İstanbul’u özleyeceğini sanmıştı ama şimdi yanıldığını daha iyi hissediyordu. Geçmişin güçlü ve ürkütücü anıları sadece ruhunda nefretle beslenen titreşimlere neden oluyordu. Kendisine kalsa asla İstanbul’a dönüp bu mücadeleye girmek istemezdi ama kader bir şekilde ağlarını örüyor ve bu iki aileyi yeniden bir çatışmanın içine doğru çekiyordu... Polisiye türünün edebiyatımızdaki usta kalemi Osman Aysu tarihi romanı Mor Salkımlı Köşk 2 ile 50’li yılların Türkiye’sinde yaşanan 6-7 Eylül olayları, Kıbrıs sorunu ve tek partili rejimin son bulması gibi siyasal olayların yanı sıra ekonomik ve toplumsal olaylara da ayna tutuyor. Serinin bu ikinci kitabında engel tanımayan bir aşka ve birbirinden farklı ama bağları hiç kopmayan iki ailenin üç kuşağı arasında yaşanan inanılmaz tesadüflerle dolu bir hikâyeye tanık olacaksınız. Osman Aysu’nun kaleminden soluk soluğa okuyacağınız bir roman...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 245
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2012
₺99,40
Tükendi

"Hava karardığında giriş kapısının yan tarafına isabet eden bölümdeki koltuklardan birine yerleşti. Mermi doldurduğu Sıg Saurer’i sıkı sıkıya tutuyordu. Kulaklarını dikmiş, evin içinde duyabileceği her türlü sese dikkat kesilmişti. Saat gecenin dokuzuna doğru kapının kilidinin açılırken çıkardığı sesi duydu. Dev zenci evine dönüyordu. Nefesini tuttu ve beklemeye devam etti. Nihayet intikam saati gelmişti. Zencinin iri vücudunun parke üzerinde çıkardığı ayak seslerini duyuyordu şimdi. Girişin ışığını yakmıştı. Hafif bir aydınlık Nicole’ün bulunduğu yere de aksediyordu..." Polisiye edebiyatımızın önde gelen isimlerinden olan Osman Aysu, heyecanın bir an olsun eksilmediği, ustaca işlenen olay örgüsüne sahip Gece Baskını isimli romanı ile bir kez daha okuyucusuyla buluşuyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 366
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2008
₺123,20
< 1 2 3 4 5 6 >

Türk Edebiyatı Yazarları

Edebiyat insanın birçok alanda gelişimine katkı sağlayan sanat dalı olmaktadır. Farklı dönemlerde ortaya konulan eserlerin ortaya konulmasını sağlayan Türk yazarlar kaleme aldıkları en iyi Türk romanları ile yazıldığı döneme ışık tutmaktadır. Okur bu eserler sayesinde geçmişle olan bağını kurup geleceğe yön verebilmektedir. Farklı dönemlerde yazınsal eserler veren Türk yazarlar listesi oldukça uzun tutulmaktadır. Her dönemin kendine has özelliklerini bünyesinde barındıran yazarlar ve eserleri toplumun yaşantısına ayna olmaktadır. Okuyucu bu yazarlar sayesinde dönemin sosyal ve siyasi yapısı hakkında bilgi sahibi olabilmektedir.

Türk edebiyatı tarihi farklı dönemlere ayrılarak incelenmektedir. Her dönemin kendine özgü özellikleri bulunmaktadır. Dönem yazarının edebi kişiliği ve eserde kimliği de her edebi dönemde farklılık göstermektedir. Türk edebiyatı tarihi boyunca eserler ortaya koyan birçok önemli Türk yazarlar bulunmaktadır.  Bunlardan bazıları şu şekilde listelenmektedir:

  • Şinasi
  • Namık Kemal
  • Ahmet Haşim
  • Ahmet Hamdi Tanpınar
  • Arif Nihat Asya
  • Ahmet Kutsi Tecer
  • Cemal Süreya
  • Oğuz Atay
  • Cahit Sıtkı Tarancı
  • Halikarnas Balıkçısı
  • Halid Ziya Uşaklıgil
  • Reşat Nuri Güntekin
  • Sabahattin Ali
  • Tevfik Fikret
  • Eflatun Cem Güney
  • Oğuz Atay
  • Aziz Nesin
  • Haldun Taner
  • Halide Edip Adıvar
  • Namık Kemal
  • Ömer Seyfettin 

Türk Edebiyatı Eserleri

Türk edebiyatı tarihinde yüzyıllar boyunca yazılı ve sözlü eserler ortaya konmaktadır. Bu eserler toplumun değer yargıları dikkate alınarak yazılmaktadır. Sosyolojik etkenlerin yanı sıra dönemsel olarak değişen olayların etkisi ile ortaya konulan eserlerde kalıplar ve gelenekler değişebilmektedir. 

Türk edebiyatın Batı etkisine girmesiyle birlikte sözlü geleneğin yerini yazılı eserler almaya başlamıştır. Yazılı türler arasında yer alan roman, tiyatro, deneme ve eleştiri gibi türler sözlü eserlerden daha fazla yazılmaktadır. Türk edebiyatı 19. yüzyılda Tanzimatın ilanıyla birlikte gelişim göstermiştir. Bu sebeple toplumun siyasi alanda yenilik ve değişikliği eserlere de yansıtılmıştır. Eserler ait olduğu Türk toplumunun ve yazıldıkları dönemin özelliklerini okuyucuya yansıtmaktadır. 

Sözlü edebiyatın yerini Batı kaynaklı eserlerin almaya başlamasıyla Türk edebiyatında geniş çeşitliliğin oluşması sağlanmıştır. Bu dönem eserlerinde toplumsal sorunlar ve problemler gerçekçi bir dil ve üslupla kaleme alınmıştır. Zaman içerisinde gittikçe çoğalan Türkçe romanlar  geniş okuyucu kitlesine hitap edebilmektedir. Yazıldığı dönemin özelliklerini ve detaylarını okuyucusuna sunan Türk roman kitapları ortaya koyduğu duygu ve düşünceleri belirli bir edebi türe uygun olarak kaleme alınmıştır. Yazılan eserler sayesinde toplumun düşünce yapısı, kültür ve uygarlık birikimleri de yeni nesillere aktarılmaktadır.

Türk Edebiyatı Klasikleri

Her toplum kendi kültür ve değerlerini sanata aktarması farklılık göstermektedir. Toplumların yaşadığı coğrafya, gelenek ve görenekleri sanat anlayışlarına etki eden etkenler arasında yer almaktadır. Farklı toplumlarda meydana gelen değişimler ve yenilikler de toplumların sanat anlayışını etkileyen önemli etkenler arasında yer almaktadır. Bu sebeple klasik haline gelen eserlerin belirli değişim ve yeniliklerin etkisinde kaldığı bilinmektedir. 

Okuyucuların yeni keşifler ve değer yargıları kazanmasını sağlayan Türk edebiyatı klasikleri gelecek nesillere bırakılan miraslar olmaktadır. Önceden edinilen bilgileri yeniden zihinlerde canlandıran Türk edebiyatı kitapları özel eserler olmaktadır. Türk klasikleri toplumunun kültür ve medeniyet değerlerinin gelecek nesillere aktarılmasını sağlamaktadır. 

Uzun yıllar geçse de tekrardan okunduğunda aynı hissiyatı yansıtan Türk klasikleri her okunduğunda farklı ve yeni bilgiler sunmaktadır. Bu sayede klasikler her okunduğunda farklı bilgiler edinilmesine olanak sağlamaktadır. Gerçek hayatla paralel konuların eserlerde işlenmesi sürükleyici bir anlatım tarzının oluşturulmasını sağlamaktadır. 

Türk klasikleri listesi içerisinde yer alan kitaplar her okurun kitaplığında bulunması gereken eserler içerisinde yer almaktadır. Türk edebi romanları toplumun değer ve yargılarının gelecek nesillere aktarılmasında önemli rol oynamaktadır. Edebiyat yazarları toplumun gelenek ve görenek gibi kültür izlerini okuyucuya aktarmaya çalışmaktadır. Bu bağlamda Türk edebiyatı romanları yazıldıkları dönemin özelliklerini ve detaylarını ayna görevi üstlenerek okuyucuya yansıtmaktadır. 

Türk edebiyatı klasikleri listesi kendi içerisinde farklı türlere ayrılmaktadır. Türk klasikleri roman, şiir, tiyatro ve hikaye gibi alt başlıklara ayrılmaktadır. Bu eserler gerçek hayattan alıntı yapılarak veya kurmaca metinler şeklinde yazılmaktadır. Türk yazarlar tarafından kaleme alınan Türk edebiyatının en iyi romanları içerisinde de yer alan Türk edebiyatı klasiklerinden bazıları şu şekilde listelenmektedir:

  • Acımak
  • Çalıkuşu
  • Aşk-ı Memnu
  • Araba Sevdası
  • Kürk Mantolu Madonna
  • Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
  • Kuyucaklı Yusuf
  • Sinekli Bakkal
  • Eylül
  • Yaban
  • Zübük
  • Şair Evlenmesi
  • Vatan yahut Silistre
  • Küçük Şeyler
  • İntibah
  • Mai ve Siyah
  • Mürebbiye
  • Zehra
  • Falaka
  • Genç Kız Kalbi
  • Aşk-ı Memnu
  • İçimizdeki Şeytan

Okunması Gereken Türk Edebiyatı Kitapları 

Çeşitli türlerde ortaya konulan eserleri ile Türk edebiyatı Türk roman yazarları sayesinde dünya literatüründe kendine üstün bir yer edinmiştir. Türk edebiyatının en iyi romanları yüzlerce dile çevrilerek dünya okurları ile buluşmaktadır. En ünlü romanlara sahip olan Türk edebiyatı kitapları dünya okurları tarafından sevilerek okunan eserler arasında kendine yer edinmiştir. Oldukça derin bir edebiyata sahip olan Türk edebiyatı en iyi Türk yazarlar tarafından kaleme alınan eserler ile adını duyurmuştur. Türk edebiyat klasikleri arasında her okurun mutlaka okunması gereken Türk klasikleri olarak isimlendirdiği belli eserler yer almaktadır. Bu eserlerden bazıları şu şekilde listelenmektedir:

  • Kürk Mantolu Madonna – Sabahattin Ali
  • Zübük – Aziz Nesin
  • Dokuzuncu Hariciye Koğuşu- Peyami Safa
  • Hababam Sınıfı – Rıfat Ilgaz
  • Alemdağ’da Var Bir Yılan – Sait Faik Abasıyanık
  • Yılanların Öcü – Fakir Baykurt
  • Bereketli Topraklar Üzerinde – Orhan Kemal
  • Çalıkuşu – Reşat Nuri Güntekin
  • Esir Şehrin İnsanları – Kemal Tahir
  • İnce Memed – Yaşar Kemal
  • Memleket Hikayeleri – Refik Halit Karay
  • Yaban – Yakup Kadri Karaosmanoğlu
  • Hallaç – Leyla Erbil
  • Saatleri Ayarlama Enstitüsü – Ahmet Hamdi Tanpınar
  • Korsan Çıkmazı – Nezihe Meriç
  • Aylak Adam – Yusuf Atılgan
  • Kırk Yedi'liler – Füruzan
  • Bir Düğün Gecesi – Adalet Ağaoğlu
  • Sevgili Arsız Ölüm – Latife Tekin
  • Bitmeyen Aşk – Pınar Kür
  • Aylin – Ayşe Kulin
  •  Masumiyet Müzesi – Orhan Pamuk 
  • Serenad – Zülfü Livaneli

En Çok Okunan Türk Edebiyatı Kitapları

Türkiye’de en çok okunan kitaplar arasında yer alan eserler her kesimden okuyucunun beğenisini kazanmış kitaplar olmaktadır. Bu eserler birçok okurun kütüphanesinde yer sahibi olan en iyi Türk romanları listesinde yer alan isimlerdir. En iyi Türk kitapları kategorisinde de yer alan bu eserler okuyucuların beğenisi kazanarak önerilen eserler olmaktadır. Bu eserlerden bazıları şu şekilde listelenmektedir:

  • Kuyucaklı Yusuf
  • İçimizdeki Şeytan
  • Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
  • Çalıkuşu
  • Fatih Harbiye
  • Yaban
  • Eylül
  • İntibah
  • Acımak
  • Yaprak Dökümü
  • Araba Sevdası
  • Korkuyu Beklerken
  • Ateşten Gömlek
  • Vatan yahut Silistre
  • Yalnızız
  • Felatun Bey ile Rakım Efendi
  • Kaşağı
  • Kiralık Konak
  • Aşk-ı Memnu
  • Huzur
  • Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç
  • Şair Evlenmesi
  • Küçük Şeyler
  • Son Kuşlar
  • Zehra
  • Vurun Kahpeye
  • Dede Korkut Hikayeleri
  • Sözde Kızlar
  • Gulyabani 
  • Matmazel Noraliya’nın Koltuğu
  • Falaka
  • Bir Tereddüdün Romanı
  • Dudaktan Kalbe
  • Mürebbiye
  • Genç Kız Kalbi
     
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı