Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok kitabıyla on altı hafta en çok satan kitaplar listesinde birinci sırada yer alan Osman Pamukoğlu'ndan yine çok konuşulacak, fırtınalar kopartacak bir roman: Cehennemdere Kanyonu.

Yirmi asker ve bir yüzbaşı... Zemheri ayazında karlı ve dumanlı dağlarda, derin vadilerde, rüzgarlı ovalarda adım adım iz sürüyorlar... Bu dağlarda korkuya, kuşkuya ve aptallığa yer yok. Her hareketleri ölüm ve yaşam arasındaki ince sınırın ne tarafında olacaklarını belirliyor.  Amaçları vatanı korumak.

En son varacakları hedef ise Cehennemdere Kanyonu!

Osman Pamukoğlu, Güneydoğu'nun sarp dağlarında, kar kış demeden, vatan aşkıyla PKK'nın izini süren yirmi bir komandonun muhteşem mücadelesini kendi tanık olduğu olaylardan yola çıkarak romanlaştırdı. Cilo Dağları'ndan Han Yaylası'na, Sat Dağları'ndan Cehennemdere Kanyonu'na uzanan bu nefes kesen öykü, sadece Türk askerinin zor şartlar altındaki kahramanlıklarını anlatmakla kalmıyor, Türkiye gerçeğini görmezden gelenlere Mehmetçiğin acısını, korkusunu, sevincini ve her şeyden ama her şeyden de çok yüreklerinde taşıdıkları sonsuz cesareti haykırıyor.

Osman Pamukoğlu'ndan destansı bir roman...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 232
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2017
₺147,00
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 376
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2013
₺185,50

2 Ocak 1922’de yayın hayatına başlayan mizah dergisi Aydede dönemin karışık siyasal ikliminde muhalif kimliği, incelikli mizah anlayışı ve güçlü duruşuyla dikkat çekmiş ve bir döneme damgasını vurmuştur. Refik Halid’in başyazarlığını ve kuruculuğunu üstlendiği dergi dönemin siyasal ve toplumsal anlayışlarını günümüze taşımakla kalmamış aynı zamanda yılları aşan sağlam mizah anlayışıyla da Türk mizah tarihinde kendine önemli bir yer edinmiştir. Düşünceyi kahkahaya feda etmeyen Aydede’de Mustafa Kemal’den, Enver Paşa’ya, Yahya Kemal’den, Rıza Tevfik’e, Reşat Nuri’den, Halide Edip’e kadar dönemin siyaset, edebiyat, basın alanındaki ünlü simaları hiciv ustası Refik Halid’in sivri kaleminden nasibini almıştır. Türk mizahının doruk noktası Aydede, 2 ciltlik bir çalışmayla ilk defa okur karşısına çıkıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 536
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2013
₺255,50
Dünyaca ünlü 19 şair... Onlarca kadın... Binlerce dize... Ve tek ortak duygu: Aşk... Shakespeare’in soneleri arasına gizlenen esmer güzeli, Edgar Allan Poe’nun ceset sevgilileri, Romantizm’in gözde çocuğu Musset’nin aynı akımın büyük romancısı George Sand ile yaşadığı büyük aşk... Baudelaire’in ölümüne kadar fırtınalı bir aşk yaşadığı tiyatro oyuncusu Jeane Duval, despot tavırları ile Rimbaud’yu yaratan anne Vitalie Cuif, Verlaine’nın kötü meleği Esther, Aragon’un kayın ağaçları altında yan yana ebedi uykuya yattığı Elsa... Rilke’nin şiirine yön veren Lou Salomé, Paul Eluard’ın zümrüdü anka adıyla anılan aşkı Domique, Mayakovski’nin sokulgan kedisi Lili Brik, Âşık Veysel’in Esma ve Gülizar’ı, Yahya Kemal’in Celile Hanım’a beslediği karşılıksız aşk ve elbette Nâzım’ın kadınları... Aşkın ve Şiirin Ölümsüz Kadınları, usta şairlere yaşattıkları tutku, heyecan ve kalp kırıklıkları ile unutulmayan aşk şiirlerinin yazılmasını sağlayan ilham perilerini anlatıyor.
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 399
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2013
₺147,00

Bana artık çok gerilerdeymiş gibi gelen çömezlik dönemimizin zorlu anlarında Rahip Istvan, ‘Kader gemisinin rotasını tam olarak kendiniz belirleyemeseniz de en azından hayat denizinin dalgaları arasında savrulurken sarılacağınız bir dümen vardır,’ derdi. Zamanında, dara düşmüş yüreğimizin cesaret ocağını alevlendiren bu cümleyle şimdilerde avunmam mümkün değil. Bence kader gemimizin rotası daha biz yeryüzüne gelmeden önce çiziliyor, elimize verilen dümense çark-ı felekle kıyaslanamayacak kadar beyhûde bir oyuncak; ama yine de hikâyemizin anlatılmaya değerliliğinden en küçük bir kuşkum olsa, ‘Şu dünyada zaten anlatılmamış ne var, eninde sonunda herkes, her şey birbirine benzer, tıpkı bizim gibi,’ der ve kalemi elime bile almazdım..." 1600’lü yılların sonları. Kolozsvarlı bir genç, Avrupa’daki güç savaşlarının sert esen rüzgârıyla doğduğu topraklardan koparılarak içinden deniz geçen şehre kadar sürükleniyor. Günbegün değişen şartlar ve yaşanılan onca acı ve yoksunluğa rağmen içinde büyüttüğü hayalini ise hiç kaybetmiyor; düşünülen ve yazıya dökülenleri kâğıda basabilmek... Altıncı romanı olan Macar’la Solmaz Kâmuran, bu kez okurlarını hayalle gerçeğin dansettiği bir zaman yolculuğuna çıkarıyor. Etkileyici bir kurgu ve kıvrak bir dille anlattığı bu yolculukta; kimi zaman on sekizinci yüzyıl Orta Avrupa’sının şehirlerinde dolaşacak, savaş meydanlarının dehşetiyle sarsılacak, bir sarı bukle eski bir aşk şiirindeki "cim" harfini hatırınıza getirecek ve hüzünleneceksiniz. Kimi zaman içinden deniz geçen şehrin Galata’sında dik yokuşları tırmanacak, Haliç’te bir kayık gezintisi yaparken dönemin İstanbul’unun atmosferini soluyacaksınız. Sonra günümüze dönüp Budapeşte’nin parklarında soluklanıp Moskova’nın ara sokaklarında bir eskici dükkânında tozlu raflarda çoktan unutulmuş hayat hikâyelerine can vereceksiniz. İstanbul’da ise heyecanı ve aşkı yakalayacaksınız. Macar, İbrahim Müteferrika ekseninde içsel bir yolculuğun iz bırakacak anlatımı... <


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 334
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2010
₺159,60
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 198
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2012
₺98,00
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 264
En / Boy : 16,5 / 23,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2011
₺144,20

İran edebiyatının en önemli şairlerinden biri olan Sadi güller şehri olarak bilinen Şiraz’da dünyaya gelmiştir. 30 yıl boyunca Hindistan ve Kuzey Afrika’yı dolaşmış, yaşadıklarını Kur’an ayetleri, hadisler ve İran edebiyatının köklü geçmişinden beslenen eserlerle zenginleştirerek Bostan ve Gülistan adlı eserlerinde hikmetli hikayelere dönüştürmüştür. Yüzyılları aşan bu gül kokulu eser dilinin yalınlığı ve anlatımının şiirsel örgüsüyle de her çağın insanına seslenebilmeyi başarmıştır. Sadi’nin büyük eseri Gülistan, sadece içinde doğduğu coğrafyayı etkilemekle kalmamış başta Türk edebiyatı olmak üzere tüm dünya edebiyatında kalıcı izler bırakmıştır. Şeyhlerden birinin huzuruna varıp, "Filan kimse benim hakkımda ‘kötülük yapıyor’ şeklinde ileri geri konuşuyormuş," diye şikayette bulundum. Şeyh ise cevap verip, "Sen de onu iyilik yaparak mahcup et," dedi. Sen iyi huylu ol, düşman da senin hakkında dedikodu yapmaya sebep bulamasın. Saz hep ahenkli çalsaydı, çalgıcı onun kulağını büker miydi?


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 134
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 3.2017
₺34,30

Kerem der ki sevsem bana ar olmaz Kötü günde hısım kardeş var olmaz Biliyorum Aslı bana yar olmaz Aklım beni bitmez işe salmıştır Halk hikayeleri sözlü kültürümüzün en önemli mirasıdır. Bu miras içinde en bilinenlerden biri 16. yüzyıldan günümüze ulaşan Kerem ile Aslı’nın hikayesidir. Farklı dinden olmaları nedeniyle birbirine kavuşamayan iki sevgilinin anlatıldığı hikaye, sevdiğinin peşinden diyar diyar sürüklenen Aşık Kerem’in yürek burkan şiirlerinden oluşur. Nesiller boyu kendini koruyarak ölümsüzleşen Kerem ile Aslı hikayesi, mutlaka okunması gereken bir klasik...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 191
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2012
₺42,70

Türk tiyatro tarihinin kült eserlerinden biri olan Vatan Yahut Silistre ile Namık Kemal kuşaklar boyu devam edecek bir Vatan edebiyatının temellerini atmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun çözülme döneminde vatan sevgisini canlı tutmak amacıyla defalarca oynanmış ve günümüzde de oynanmaya devam eden oyun, Namık Kemal hayattayken Rusça ve Almancaya, daha sonra da Fransızca, Sırpça ve Arapçaya çevrilmiştir. Düşünceleri ve eserleriyle sadece yaşadığı çağı değil, sonraki kuşakları da etkileyen Namık Kemal her şeyden önce bir vatan şairidir ve kaleme aldığı bu ilk oyunuyla da vatan sevgisinin ne denli yüce bir sevgi olduğunu göstermektedir. İlk olarak 1873 yılında Osmanlı Tiyatrosu’nda sahnelenen Vatan Yahut Silistre Türk tiyatro tarihinde bir benzerinin daha yaşanmadığı olaylara sahne olurken, Namık Kemal’in de sürgün yıllarının başlamasına neden olmuştur.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 128
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2016
₺32,20

Tam zamanında açmalısın kapını Hayatına girmek isteyenlere Tam zamanında başka bir şehre gidip Ayaklarının üzerinde durmaya çalışmalısın Tam zamanında dönmelisin memleketine -Can Yücel- Karataş Efsanesi gerçekleşiyor mu? Çocuklukları Foça’da geçmiş olan, şimdi biri Paris’te, biri New York’ta yaşayan Canan ile Haluk, Foça’daki Karataş efsanesinin ve kalplerinin sesini dinleyerek, doğdukları memlekete dönebilecekler mi?


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 120
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2011
₺88,20

1905 yılında Edirne’de doğdu. Eyüp Rüştiyesi ve İstanbul İdadisi’ni bitirdi. Milli Mücadele’ye katılarak Anadolu’ya geçti. 1928 yılına kadar TBMM Matbaası’nda düzeltmen, sonrasında TBMM zabıt kâtibi olarak çalıştı. İstanbul’a dönerek Vakit, Son Saat, Cumhuriyet gazetelerinde muhabirlik, yazarlık ve yazıişleri müdürlüğü yaptı. 1952-1959 yılları arasında İstanbul Gazeteciler Cemiyeti başkanlığını, son olarak da Oyun Yazarları Derneği’nin başkanlığını yürüttü. 1971 yılında kalp krizi sonucu hayata veda etti. Oyun yazmaya Muhsin Ertuğrul’un teşvikiyle 1942’de başladı. İlk oyunu "Büyük Şehir" İstanbul Şehir Tiyatroları’nda 1942-1943 sezonunda sahnelendi. Oyunlarında ağırlıklı olarak orta tabakanın yaşam biçimini, sorunlarını ele aldı. Bununla birlikte Cumhuriyet sonrası toplumdaki dönüşümleri, sosyal sınıflar arasındaki çatışma ve çelişkileri, kuşaklar arası zıtlıkları gerçekçi bir üslupla aktarırken, aynı zamanda ustalıkla hicvetti. Döneminin siyasal yaşamına da sessiz kalmayarak oyunlarında dar gelirli, ezilen kesimin yanında yer alırken toplumun değişen değerlerine duyduğu tepkiyi eserlerine incelikle yansıttı. "Paydos" ile yurt dışında oyunu sergilenen ilk Türk oyun yazarı unvanını aldı.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 152
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2005
₺65,80

1905 yılında Edirne’de doğdu. Eyüp Rüştiyesi ve İstanbul İdadisi’ni bitirdi. Milli Mücadele’ye katılarak Anadolu’ya geçti. 1928 yılına kadar TBMM Matbaası’nda düzeltmen, sonrasında TBMM zabıt kâtibi olarak çalıştı. İstanbul’a dönerek Vakit, Son Saat, Cumhuriyet gazetelerinde muhabirlik, yazarlık ve yazıişleri müdürlüğü yaptı. 1952-1959 yılları arasında İstanbul Gazeteciler Cemiyeti başkanlığını, son olarak da Oyun Yazarları Derneği’nin başkanlığını yürüttü. 1971 yılında kalp krizi sonucu hayata veda etti. Oyun yazmaya Muhsin Ertuğrul’un teşvikiyle 1942’de başladı. İlk oyunu "Büyük Şehir" İstanbul Şehir Tiyatroları’nda 1942 -1943 sezonunda sahnelendi. Oyunlarında ağırlıklı olarak orta tabakanın yaşam biçimini, sorunlarını ele aldı. Bununla birlikte Cumhuriyet sonrası toplumdaki dönüşümleri, sosyal sınıflar arasındaki çatışma ve çelişkileri, kuşaklar arası zıtlıkları gerçekçi bir üslupla aktarırken, aynı zamanda ustalıkla hicvetti. Döneminin siyasal yaşamına da sessiz kalmayarak oyunlarında dar gelirli, ezilen kesimin yanında yer alırken toplumun değişen değerlerine duyduğu tepkiyi eserlerine incelikle yansıttı. "Paydos" ile yurt dışında oyunu sergilenen ilk Türk oyun yazarı unvanını aldı.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 152
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2005
₺65,80
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 255
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2011
₺112,00

1900’lü yılların başlarında, Anadolu’nun küçük bir köyünde yaşayan yeni anne olmuş Selime, İstanbul’daki bir paşanın evine sütannelik yapması için çağrılır. Kocası da İstanbul’da, Nişantaşı karakolunda memur olan Selime, bebeği Salih ile İstanbul’a gelir. Selime’nin sütanalık yaptığı bebek ile birlikte büyüyen Salih, ailesi köye döndükten sonra da konakta yaşamaya devam eder. Paşa’nın ölümünün ardından Salih’i artık konakta istemeyen eşi Naime Hanım, Salih’i babasının yanına, doğduğu köye geri gönderir. Salih’in hazin öyküsü bundan sonra başlayacaktır... Ebubekir Hazım Tepeyran, Küçük Paşa romanında, yirminci yüzyıl başlarındaki kırsal kesim gerçekliğimizi ayrıntılı biçimde sergiler. Romanda, köylünün durumu, yüzyıllardır ihmal edilmiş ve ezilmiş olması, canlı ve çarpıcı bir tahlil gücüyle, ülke sorunlarıyla iç içe tasvir edilir; ülke gerçeklerinin, dönemin sorunlarının altı çizilir. Köy kent çelişkisi, yönetimin despotik tutumu, savaşların getirdiği yıkımlar ve bütün bunlar içinde Anadolu insanının dramı, zengin bir gözlem gücünün ürünü olarak romanda yansıtılır. Bu özellikleri nedeniyle, edebiyat tarihimizin üstünde en çok durduğu romanlarımızdan biri olan ve ilk kez 1910 yılında basılan Küçük Paşa, 100 yıl sonra tekrar okuyucu karşısına çıkıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 176
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2011
₺42,70

"Yalnız birimize, kendimize olmak ümidiyle o tarafa ihtiyatla, aramızda konuşur, alınacak eşya üzerinde münakaşa eder gibi yaparak yaklaştık, yanaştık. Cesaret, cüret neredesin? Halbuki daha o devirde, Abdülhamit saltanatının son günlerinde ben Fransa İhtilali’ni okumuş, "Cüret, cüret, daima cüret!" cümlesinin Fransızcasını ezberlemiştim. Yüreğim yine güm güm atıyordu; sesim, kendimin bile tanıyamayacağım kadar boğuk ve değişik; bacaklarım, başkalarının bile farkına varacağı derecede sarsak ve titrekti. Yanlarına bu halde gelince, aynı kadın, bizim tüysüz, çelimsiz, toy, ürkek ve beceriksiz üç genç olduğumuzu daha iyi anladığından, ilk sözü atmak rolünü üzerine aldı..." Refik Halid Karay, birbirinden bağımsız, gözlem ve tasvir kuvvetini ortaya çıkaran hikâyelerini topladığı İlk Adım’da, dönem yaşantılarına ışık tutan detayları anlatmaktaki ustalığı ve duru Türkçesi ile özgün tarzının tipik bir örneğini sergiliyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 205
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺112,00

"Sakın aldanma, inanma, kanma... Yalan dolan makaraları yine sağılmaya başlanacak, yine elimizdekiler kapılıp deve yapılacak; toklar çekilip biraz da açlar yalanacak... Bu işin künhü budur! Polis zannedeceksin, harami çıkacak; nimet diye gideceksin, tuzak çıkacak; melek görünecek, şeytan çıkacak... Gözünü açmazsan yine yumurtalar cılk çıkacak! Hülasa artık her sakallıyı baban sanma, her lafa kulak asma, kabadayılığa yekûn tut, efeliğe kapılma... Bu benim sana baş nasihatim: Gözünü aç, ayağını tetik at, yine aldanma, inanma, kanma!" Refik Halid Karay, Sakın Aldanma, İnanma, Kanma’da, savaş yıllarında yaşanan, parasızlığı, yiyecek, içecek, yakacak kıtlığını, halkın düştüğü sefaleti, söylenen yalanları, aldatmaları alaylı ve hicivli bir üslupla dile getirirken, mütareke yıllarında Hatay - Antakya üzerine kaleme aldığı öyküler ile de okuyucusuna belgesel niteliğinde bir eser sunuyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 208
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2009
₺112,00

"...İşte bunun için, bu meziyetlerinden dolayıdır ki şu zamanda hemen durmayıp âşık olmak lazımdır. Dünyanın dertlerini unutmak ve felaketleri görmemek için en kestirme yol, gözlerimizi aşkın bağıyla örtmek ve kulaklarımızı aşkın pamuğuyla tıkamaktır. Her keseye elverişli, en ehven ve en şairane çare budur, aşktır!" Refik Halid Karay, otuz beş hikâyeden oluşan mizah türündeki kitabı Tanıdıklarım’da, tanıdığı kişileri, gezip gördüğü yerleri, tattığı, kokladığı, okuduğu, kısacası aşina olduğu her şeyi güçlü tasvirleriyle okuyucusu ile buluştururken mizah yeteneği ile de keyifli anlar yaşatıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 208
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2009
₺112,00

"Koyda sabah oluyordu. Sular demin mürdümeriği rengindeydi; şimdi çağlabademi gibi, tüylü ve buzlu bir yeşile boyandılar, daha sonra gökyakutun, en soğukta bile iç hararetini muhafaza ettiği sanılan ve mavi bir kan damlasını andıran ılık rengini aldılar; bundan da vazgeçtiler, zannettim ki, bir çam ormanı, yan yatmış, bilmediğim bir tesirle fıkırdayarak eriyor: ‘Anladım,’ dedim, ‘tabiat kullanacağı boyaların tecrübelerini burada yapıyor. Hilkatin laboratuvarındayım!’ Dalgalar hışıldadılar, sözümü alkışladılar." Tek baskısı 1943 yılında gerçekleşen Makyajlı Kadın yıllar sonra okurla tekrar buluşuyor! Refik Halid Karay, birbirinden bağımsız yazılardan oluşan Makyajlı Kadın’da, İstanbul, insanlık halleri, aşk, güzellik, sanat, yeme-içme, dalkavukluk, giyim kuşam gibi temaları ele alıyor. Türkçeyi kullanmadaki ustalığı, özgün tasvirleri, detaylarda yakaladığı zenginlik ile okuyucuyu, ilginç portreler, fikirler ve mekânlar arasında pek keyifli bir gezintiye çıkarıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 214
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2009
₺115,50

Pasifik Okyanusu’nun güneyinde, medeniyetten binlerce kilometre uzakta, yaşamla ölüm arasında bir yerde... Henders Adası’nda yaşam, insanoğlunun keşif merakı karşısında ayakta kalabilecek mi? Kaptan, tayfasını yutan adaya dalgın gözlerle bakıp kalan ekibe son emri verdi: "Doğuya yelken basın! Adayı haritaya işleyin, ama içme suyundan ve bugün burada gördüklerinizden kimseye söz etmeyin. Tanrı korusun, tek bir kulun bile buraya gelmesine sebep olmayalım." -Kaptan Henders, 1791- Bir grup genç ve tutkulu bilim insanının keşif maceralarını görüntüleyerek milyonları ekran başına kilitleyen Deniz Yaşamı programı bazı bilim insanları için Darwin’in yüz yıl önce Galapagos Adaları’na gidişinden bu yana en önemli keşif, bazıları içinse budalaca bir reklam gösterisidir. Öyle ya da böyle, Deniz Yaşamı ekibi 1791’den beri kimsenin ayak basmadığı bir adada prehistorik canlıların izini sürmeye ve insani özellikler gösteren dev Hender canlılarını keşfetmeye başlar. Hendropod denilen bu yeni tür üzerinde yapılan deneyler her ne kadar milyonların heyecanını katlasa da bir süre sonra olay biyolojik tehdide dönüşür ve ada devlet tarafından ablukaya alınır. Serüven, ekibin adadan çıkabilme çabaları, yeni dostları Hender’ı koruma istekleri ve insan türünün karşı karşıya kaldığı tehlike ile birlikte nefes nefese bir maceraya dönüşüyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 408
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺57,96

“Mecâlis-i Seba, adından anlaşıldığı gibi, Mevlânâ’ nın yedi meclisinin, yedi va’zının yazılmasından meydana gelmiştir...

Yedi meclisinde de vaaza, cümleleri seci’li bir hutbeyle başlamakta; bu hutbede, birçok âyetten istidlâl yoluyla Allâh’ın kudreti, hikmeti, ululuğu, birliği övülmekte, hutbenin sonunda Hz. Peygamber’e, dört dostuna, muhâcirlerle ansâra; bazı kere, VII. meclis’te olduğu gibi Hasan ve Huseyn’e rahmet okunmakta; ondan sonra duâ mâhiyetinde olan münâcâta geçilmekte, sonra da bir hadîsle vaaza başlanmaktadır... Sonlara doğru, I. ve II. meclislerde olduğu gibi Besmele, uzun uzadıya, dînî târihten olaylar anılarak canlı bir tarzda şerh edilmekte, en sonunda, Allâh’a hamdedilerek, Hz. Peygamber’e ve soyuna, sahâbesine selavât verilerek vaaz son bulmaktadır.”

 

Yayıma Hazırlayan Sibel Özer Üstünyer

Kapak Tasarım Emir Tali

Sayfa Tasarım İsmet Sayar

Sayfa Sayısı 144

Ebat 16,5x23,5

 

 

 

₺97,30

"Ulu Tanrı, aman, halimize nazar kıl! Şimdi, bizi bir gün kabul edeceğin ‘Cennet’ ile ‘Cehennem’in işleriyle meşgul olacak sıra değil. Temmuzun ortasındayız; bu, zaten bir netameli aydır. Yeni tabirle -sen âlimsin, elbette manasını bilirsin- radikal bir düzene muhtacız... Sen bunu yapmazsan, sanıyorum ki, harbe hazırlana hazırlana, yere, göğe, denize dinamit, gaz, bomba yığa yığa, pek yakında bizler, bizim küremizi kuyrukluyıldız haline sokup senin yıldızlarına, belki de dosdoğru sana saldırtacağız. İşi o derece azıttık, haberin ola! Hâşâ, elbette bilirsin!" Tanrı’ya Şikâyet, insan canının hiçe sayıldığı, modernleşme adı altındaki ilerlemenin aslında makineleşmeden ibaret olduğu ve bu makinelerin katliam aracına dönüştüğü İkinci Dünya Savaşı yıllarını konu alıyor. Refik Halid Karay, hicivli kalemiyle ve trajik olaylara mizahla yaklaşmadaki başarısıyla okuyucusuna tam bir kara mizah örneği sunuyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 224
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2009
₺119,00
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 151
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2010
₺72,80

Bir başka güzeldir aşk, Venedik’te... Ester Almelek, Roma’da yüksek lisansını tamamlayan ve tesadüf eseri ünlü bir eleştirmenle tanıştıktan sonra yolu Venedik’e düşen genç ressam Can Tanova ile üniversitede sanat tarihçisi olarak görev yapan Francesca Simionato arasında filizlenen aşkı anlatırken, 18. yüzyılda Venedik’te yaygın olan vedutismo sanat akımına da ışık tutuyor. Dönemin ünlü vedutist ressamları ve onların eserleri hakkında da bilgiler veren yazar, olayların geçtiği yerler ve mekânlar üzerine yaptığı kuvvetli betimlemelerle okuyucunun zihninde adeta bir ortaçağ tablosu canlandırıyor. Ayrıca geri dönüşlerle, Rönesans Dönemi’nde Venedik’in ünlü cortegianalarının (saraylı kadınlar) şaşaalı devrine işaret ederek onların ilginç yaşamlarını gözler önüne seriyor. Venedik’te Sanatın Gölgesinde Aşk Ester Almelek, Roma’da yüksek lisansını tamamlayan ve tesadüf eseri ünlü bir eleştirmenle tanıştıktan sonra yolu Venedik’e düşen genç ressam Can Tanova ile üniversitede sanat tarihçisi olarak görev yapan Francesca Simionato arasında filizlenen aşkı anlatırken, 18. yüzyılda Venedik’te yaygın olan vedutismo sanat akımına da ışık tutuyor. Dönemin ünlü vedutist ressamları ve onların eserleri hakkında da bilgiler veren yazar, olayların geçtiği yerler ve mekânlar üzerine yaptığı kuvvetli betimlemelerle okuyucunun zihninde adeta bir ortaçağ tablosu canlandırıyor. Ayrıca geri dönüşlerle, Rönesans Dönemi’nde Venedik’in ünlü cortegianalarının (saraylı kadınlar) şaşaalı devrine işaret ederek onların ilginç yaşamlarını gözler önüne seriyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 144
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2010
₺77,70

1905 yılında Edirne’de doğdu. Eyüp Rüştiyesi ve İstanbul İdadisi’ni bitirdi. Milli Mücadele’ye katılarak Anadolu’ya geçti. 1928 yılına kadar TBMM Matbaası’nda düzeltmen, sonrasında TBMM zabıt kâtibi olarak çalıştı. İstanbul’a dönerek Vakit, Son Saat, Cumhuriyet gazetelerinde muhabirlik, yazarlık ve yazıişleri müdürlüğü yaptı. 1952-1959 yılları arasında İstanbul Gazeteciler Cemiyeti başkanlığını, son olarak da Oyun Yazarları Derneği’nin başkanlığını yürüttü. 1971 yılında kalp krizi sonucu hayata veda etti. Oyun yazmaya Muhsin Ertuğrul’un teşvikiyle 1942’de başladı. İlk oyunu "Büyük Şehir" İstanbul Şehir Tiyatroları’nda 1942-1943 sezonunda sahnelendi. Oyunlarında ağırlıklı olarak orta tabakanın yaşam biçimini, sorunlarını ele aldı. Bununla birlikte Cumhuriyet sonrası toplumdaki dönüşümleri, sosyal sınıflar arasındaki çatışma ve çelişkileri, kuşaklar arası zıtlıkları gerçekçi bir üslupla aktarırken, aynı zamanda ustalıkla hicvetti. Döneminin siyasal yaşamına da sessiz kalmayarak oyunlarında dar gelirli, ezilen kesimin yanında yer alırken toplumun değişen değerlerine duyduğu tepkiyi eserlerine incelikle yansıttı. "Paydos" ile yurt dışında oyunu sergilenen ilk Türk oyun yazarı unvanını aldı.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 191
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2005
₺77,00

1905 yılında Edirne’de doğdu. Eyüp Rüştiyesi ve İstanbul İdadisi’ni bitirdi. Milli Mücadele’ye katılarak Anadolu’ya geçti. 1928 yılına kadar TBMM Matbaası’nda düzeltmen, sonrasında TBMM zabıt kâtibi olarak çalıştı. İstanbul’a dönerek Vakit, Son Saat, Cumhuriyet gazetelerinde muhabirlik, yazarlık ve yazıişleri müdürlüğü yaptı. 1952-1959 yılları arasında İstanbul Gazeteciler Cemiyeti başkanlığını, son olarak da Oyun Yazarları Derneği’nin başkanlığını yürüttü. 1971 yılında kalp krizi sonucu hayata veda etti. Oyun yazmaya Muhsin Ertuğrul’un teşvikiyle 1942’de başladı. İlk oyunu "Büyük Şehir" İstanbul Şehir Tiyatroları’nda 1942-1943 sezonunda sahnelendi. Oyunlarında ağırlıklı olarak orta tabakanın yaşam biçimini, sorunlarını ele aldı. Bununla birlikte Cumhuriyet sonrası toplumdaki dönüşümleri, sosyal sınıflar arasındaki çatışma ve çelişkileri, kuşaklar arası zıtlıkları gerçekçi bir üslupla aktarırken, aynı zamanda ustalıkla hicvetti. Döneminin siyasal yaşamına da sessiz kalmayarak oyunlarında dar gelirli, ezilen kesimin yanında yer alırken toplumun değişen değerlerine duyduğu tepkiyi eserlerine incelikle yansıttı. "Paydos" ile yurt dışında oyunu sergilenen ilk Türk oyun yazarı unvanını aldı.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 176
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺73,50
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 560
En / Boy : 9,5 / 13,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2008
₺128,80

"Evvela bilmemiz lazım gelen bir mesele vardır; en temelli, canlı mesele: Mizah her aklın, her zekânın dokuyacağı bir kumaş değildir. Latife olgun bir meyve gibi kemale erdirilip öyle ortaya konmak lazım gelir. Mizah süpürge sopası değildir; vurmak, dövmek, kaba kaba güldürmek için kullanılsın. Bu bir fırçadır, dimağımızın yorucu ilim ve hayat yollarında topladığı tozları alır; nazik, ince bir iştir. Mizahta da ehliyet, kabiliyet şarttır." -Refik Halid Karay- "Refik Halid kalemini doğuştan getirdiği mizah kabiliyeti yönünde denemesi sonucu meşhur olmuştur" Yakup Kadri, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları 1969 İlk baskısı 1922’de yapılan Ay Peşinde’de Refik Halid Karay kendisini şöhrete kavuşturan mizah gücünü kullanarak dönemin sosyal olaylarını, değişik katmanlardan kişilerini, gülümsemeyle gözyaşı arasındaki duygu aktarımlarıyla paylaşmaya devam ediyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 206
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2009
₺112,00

1905 yılında Edirne’de doğdu. Eyüp Rüştiyesi ve İstanbul İdadisi’ni bitirdi. Milli Mücadele’ye katılarak Anadolu’ya geçti. 1928 yılına kadar TBMM Matbaası’nda düzeltmen, sonrasında TBMM zabıt kâtibi olarak çalıştı. İstanbul’a dönerek Vakit, Son Saat, Cumhuriyet gazetelerinde muhabirlik, yazarlık ve yazıişleri müdürlüğü yaptı. 1952-1959 yılları arasında İstanbul Gazeteciler Cemiyeti başkanlığını, son olarak da Oyun Yazarları Derneği’nin başkanlığını yürüttü. 1971 yılında kalp krizi sonucu hayata veda etti. Oyun yazmaya Muhsin Ertuğrul’un teşvikiyle 1942’de başladı. İlk oyunu "Büyük Şehir" İstanbul Şehir Tiyatroları’nda 1942-1943 sezonunda sahnelendi. Oyunlarında ağırlıklı olarak orta tabakanın yaşam biçimini, sorunlarını ele aldı. Bununla birlikte Cumhuriyet sonrası toplumdaki dönüşümleri, sosyal sınıflar arasındaki çatışma ve çelişkileri, kuşaklar arası zıtlıkları gerçekçi bir üslupla aktarırken, aynı zamanda ustalıkla hicvetti. Döneminin siyasal yaşamına da sessiz kalmayarak oyunlarında dar gelirli, ezilen kesimin yanında yer alırken toplumun değişen değerlerine duyduğu tepkiyi eserlerine incelikle yansıttı. "Paydos" ile yurt dışında oyunu sergilenen ilk Türk oyun yazarı unvanını aldı.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 190
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2005
₺77,00

1905 yılında Edirne’de doğdu. Eyüp Rüştiyesi ve İstanbul İdadisi’ni bitirdi. Milli Mücadele’ye katılarak Anadolu’ya geçti. 1928 yılına kadar TBMM Matbaası’nda düzeltmen, sonrasında TBMM zabıt kâtibi olarak çalıştı. İstanbul’a dönerek Vakit, Son Saat, Cumhuriyet gazetelerinde muhabirlik, yazarlık ve yazıişleri müdürlüğü yaptı. 1952-1959 yılları arasında İstanbul Gazeteciler Cemiyeti başkanlığını, son olarak da Oyun Yazarları Derneği’nin başkanlığını yürüttü. 1971 yılında kalp krizi sonucu hayata veda etti. Oyun yazmaya Muhsin Ertuğrul’un teşvikiyle 1942’de başladı. İlk oyunu "Büyük Şehir" İstanbul Şehir Tiyatroları’nda 1942-1943 sezonunda sahnelendi. Oyunlarında ağırlıklı olarak orta tabakanın yaşam biçimini, sorunlarını ele aldı. Bununla birlikte Cumhuriyet sonrası toplumdaki dönüşümleri, sosyal sınıflar arasındaki çatışma ve çelişkileri, kuşaklar arası zıtlıkları gerçekçi bir üslupla aktarırken, aynı zamanda ustalıkla hicvetti. Döneminin siyasal yaşamına da sessiz kalmayarak oyunlarında dar gelirli, ezilen kesimin yanında yer alırken toplumun değişen değerlerine duyduğu tepkiyi eserlerine incelikle yansıttı. "Paydos" ile yurt dışında oyunu sergilenen ilk Türk oyun yazarı unvanını aldı.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 184
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2005
₺77,70

Jamie Niland için dünyada tek bir kadın vardı. Elvie McKenzie ise sevdiklerini kaybetmekten ve küçük düşmekten korktuğu için yaralı yüreğinin kapılarını aşka kapatmıştı. Elvie, Japon bombardıman uçakları tepelerinde belirene kadar dünyanın tehlikelerinden uzak, güvenli bir yaşamı olduğunu düşünürken, Jamie ise geleceğini başka ufuklarda aramaya karar verir. Ancak hayat onu hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını bildiği kasabasına tekrar savurur. Geçmişle ilgili sırlar bir bir ortaya çıkarken, Jamie ve Elvie yeniden bir araya gelebilecekler mi? Gümüş Yol tutkunun, gururun, özlemin ve İnci ile başlayan, kırk yıla yayılmış hayatların çarpıcı hikâyesini anlatıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 286
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2010
₺121,80

“İstanbul’dan bahsedecektik. Uzakta kalanlar için İstan-bul’un kaldırımları bozuk değildir, sokaklarda çamur ve süprüntü yoktur; tramvaylarda ve vapurlarda azap çekilmez. Musluklardan Terkos yerine kevser akar, sersemletici lodos ılık bir buse, dişleyici poyrazı bir serin nefestir. Bilhassa çöl-de onu konuşurken hep beyaz yelkenlerin kayıp gittiği şurup renkli denizler, avize gibi şıkırdayan pınarlar, ağızlarından şekerleme kadar tatlı sözler dökü-len kızlar görürsünüz.” Refik Halid Karay Memleket Hikâyeleri’nin devamı niteliğinde olan Gurbet Hikâyeleri’nde ikinci sürgünlüğünü geçirdiği Ortadoğu’yu güçlü kalemiyle resmeden Refik Halid Karay, hatıra karakterindeki satırlarıyla gurbette duyulan vatan hasretini somutlaştırarak okura taşıyor. Yeraltında Dünya Var’da ise memleketlerinin sınırları dışında yaşayan Nihan ve Nebil karakterlerine hayat verirken, aşk, yalnızlık ve macera temalarının arasında İstanbul hasretini işliyor


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 360
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2018
₺178,50

"Kostantiniye’nin benim tarafımdan fetholunması takdir edilmiş ise, burçları taş ve topraktan değil, demirden olsa, ateşi hışmı kahr ile eritip, mum gibi yumuşak eylerim." -Fatih Sultan Mehmet- Dünya durdukça varolacak şehir İstanbul... Tarihin sırlı perdesi yeniden açılıyor. Aşkın gölgesinde soluklanan hayatlar, ihtiraslar ve hiç sönmeyecek bir mücadelenin öyküsü... İstanbul’un Fethi bir solukta okuyacağınız bir fetih destanı. Zamanın akışını durduran bir tarih 1453. Bizans’ın düştüğü, Fatih’in hükümranlığını tüm dünyaya kabul ettirdiği tarih. "Fetih sana müyesser olacaktır" müjdesini ruhunun derinliklerinde taşıyan Fatih’in tahta geçmesiyle birlikte yaşanan olaylar, Şehzade Orhan Çelebi’nin başına gelenler, İstanbul’un kuşatılması, Çandarlı Halil Paşa’nın Kostantiniye’deki gizli teşkilatı, Bizans entrikaları, atını dalgalara doğru süren bir padişahın inanılmaz ve bir o kadar da merakla okuyacağınız hikâyesi. Tarihi romanın öncü isimlerinden Feridun Fazıl Tülbentçi’nin kaleminden hiç eskimeyen bir Fatih ve Fetih romanı. Her satırında kendinizi tarih sahnesinde yeniden bulacaksınız. Büyüleyici ve heyecan dolu bir kasırga sizleri bekliyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 360
En / Boy : 13 / 19
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2008
₺127,40

Tarihin sır perdesi aralanıyor!... Osmanlı’nın üstünde toplanan kara bulutların örttüğü sırlar birer birer gün yüzüne çıkıyor. Osmanlı tarihinin en görkemli ama aynı zamanda saraydaki entrikaların ve taht mücadelelerinin ayyuka çıktığı, en karanlık zamanlardan biridir Muhteşem Süleyman’ın yüzyılı... Tarihe aşkları, hırsları, gücü ve efsaneleşmiş hayatıyla damgasını vuran kadınlar vardır. Osmanlı İmparatorluğu’nun en çok tartışılan haseki sultanlarından olan Hürrem Sultan’ın yaşamı da böyledir. Masalsı ve büyüleyici bir yaşam... Osmanlı’nın muhteşem yüzyılını taçlandıran Hürrem Sultan’ın nefes kesen yaşamı Feridun Fazıl Tülbentçi’nin sürükleyici anlatımıyla okuyucularla buluşuyor. Hürrem’in saraya girişi, padişahın gözdesi olması, haseki sultanlığa yükselmesi, kendi oğullarını tahta geçirmek için damadı Rüstem Paşa ve kızı Mihrimah Sultan ile birlikte çevirdiği tüm dolaplar. Şehzade Mustafa’nın öldürülmesi ve "makbul" iken "maktul" olan bir sadrazamın, Pargalı İbrahim Paşa’nın hikâyesi. Ve kendi evlatlarını yiyerek ayakta kalan bir dünya imparatorluğu. Tarihi romanın öncü isimlerinden Feridun Fazıl Tülbentçi’nin kaleminden aşk, güç ve iktidar sarmalında nihayete eren bir masal. Aşk ve saltanatın dinmeyen fırtınası...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 295
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2008
₺105,70

Zalim Bir Tanrı Yalnız Başına Ölebilir mi? Dean Koontz’un dünyaca ünlü ve güçlü kalemi, tüm zamanların en büyüleyici efsanesini serinin üçüncü kitabıyla karşımıza çıkarıyor. Yıkıcı bir tayfun yaklaşırken Victor Helios’un yarattığı yeni ırk kontrolden çıkmıştır. New Orleans kaosa sürüklenmiş, insanlığın geleceği tehlikeye girmiştir. "Zalim bir tanrı yalnız ölebilir mi?" sorusu zihinlerde dolaşırken tek umut, Victor’un kusursuz insan yaratma girişiminde ilk başarısız denemesi olan Deucalion’dur. Çılgın bir tanrı ile onun lanetli yaratığı arasındaki mücadelede kaçınılmaz son, insanlığın geleceğini belirleyecektir. Ama öncelikle, Victor’un hastalıklı zihninin bile kavrayamadığı bir canavarla hesaplaşmak gerekmektedir. Tecrübeli ve soğukkanlı dedektif O’Conner ve ortağı Maddison, Deucalion’un olağanüstü gücünün yardımıyla bu çığırından çıkmış yaratıkları durdurabilecekler mi? İnsanlığın ortak kâbusu bu kez her yerde! Efsane "Yaşayan Ölü"‘yle heyecanın doruklarına çıkıyor...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 288
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2010
₺120,40

"Lalegül birdenbire olan bu değişikliğe öyle sevinmişti ki yüzündeki durgun ve mahzun hatlar birdenbire haz ve neşeye çevrilmiş, tekrar Kopenhag parkındaki mesut Lale oluvermişti. Ne kolaydı bir genç kızı sevindirmek! Sevindirmek de üzmek de... Uzaktan onu seyrediyor; biçimliliğine, biçimliliğinin inceliğine, inceliğinin körpeliğine, körpelik ve zarafetten ibaret vücut güzelliğine hayranlık duyuyor. Sıraya girmiş başka kadınlar ve kızlar da var. Mukayese ediyor. Ne münasebet? Lalegül bir sanat yapısı." -Refik Halid Karay- Gemiyle Orta ve Kuzey Avrupa seyahati yapan yakışıklı, bekâr ve "zevk sahibi" Rıdvan’ın, her ikisi de ayrı anlamlarda güzel ve cazibeli kadınlar olan Gülrevan ile Lalegül arasındaki gelgitlerini; Refik Halid Karay "coğrafya zevkiyle" kaleme getirdiği Yüzen Bahçe’de anlatırken zenginleştirilmiş tasvirlerle okuru da bu Yüzen Bahçe’nin içine çekiyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 310
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2009
₺235,20

Bana artık çok gerilerdeymiş gibi gelen çömezlik dönemimizin zorlu anlarında Rahip Istvan, ‘Kader gemisinin rotasını tam olarak kendiniz belirleyemeseniz de en azından hayat denizinin dalgaları arasında savrulurken sarılacağınız bir dümen vardır,’ derdi. Zamanında, dara düşmüş yüreğimizin cesaret ocağını alevlendiren bu cümleyle şimdilerde avunmam mümkün değil. Bence kader gemimizin rotası daha biz yeryüzüne gelmeden önce çiziliyor, elimize verilen dümense çark-ı felekle kıyaslanamayacak kadar beyhûde bir oyuncak; ama yine de hikâyemizin anlatılmaya değerliliğinden en küçük bir kuşkum olsa, ‘Şu dünyada zaten anlatılmamış ne var, eninde sonunda herkes, her şey birbirine benzer, tıpkı bizim gibi,’ der ve kalemi elime bile almazdım..." 1600’lü yılların sonları. Kolozsvarlı bir genç, Avrupa’daki güç savaşlarının sert esen rüzgârıyla doğduğu topraklardan koparılarak içinden deniz geçen şehre kadar sürükleniyor. Günbegün değişen şartlar ve yaşanılan onca acı ve yoksunluğa rağmen içinde büyüttüğü hayalini ise hiç kaybetmiyor; düşünülen ve yazıya dökülenleri kâğıda basabilmek... Altıncı romanı olan Macar’la Solmaz Kâmuran, bu kez okurlarını hayalle gerçeğin dansettiği bir zaman yolculuğuna çıkarıyor. Etkileyici bir kurgu ve kıvrak bir dille anlattığı bu yolculukta; kimi zaman on sekizinci yüzyıl Orta Avrupa’sının şehirlerinde dolaşacak, savaş meydanlarının dehşetiyle sarsılacak, bir sarı bukle eski bir aşk şiirindeki "cim" harfini hatırınıza getirecek ve hüzünleneceksiniz. Kimi zaman içinden deniz geçen şehrin Galata’sında dik yokuşları tırmanacak, Haliç’te bir kayık gezintisi yaparken dönemin İstanbul’unun atmosferini soluyacaksınız. Sonra günümüze dönüp Budapeşte’nin parklarında soluklanıp Moskova’nın ara sokaklarında bir eskici dükkânında tozlu raflarda çoktan unutulmuş hayat hikâyelerine can vereceksiniz. İstanbul’da ise heyecanı ve aşkı yakalayacaksınız. Macar, İbrahim Müteferrika ekseninde içsel bir yolculuğun iz bırakacak anlatımı...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 332
En / Boy : 14,5 / 22,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2010
₺261,80
Tükendi

"Kaptan Dragut geliyor!"

Tehdidi afakı tutarken, Trablusgarp fatihi Turgut Reis leventleriyle Akdeniz sularına korku salıyordu. Reisin nice kahramanlıklarının anlatıldığı bu hikâyede, esaretten yıllarca hiç dinmeyen bir aşka, Muhteşem Süleyman'ın damadı Rüstem Paşa'nın çevirdiği türlü entrikalardan kahramanlıklarla süslü deniz cengine kadar Turgut Reis'in yaşamı Feridun Fazıl Tülbentçi'nin sürükleyici anlatımıyla okuyucularla buluşuyor.

Deniz muharebelerinde gösterdiği başarılarla Osmanlı Devleti'nin hizmetine giren Turgut Reis'in inanılmaz hikâyesine tanık olacaksınız...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 231
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2017
₺87,50
Tükendi
....Artık sevdikleriyle arasındaki tek ortak nokta gökyüzüydü. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Türkiye ve dünyanın ekonomik buhranda olduğu zor yıllar.... Rusya ve Türkiye arasındaki politik ve askeri gerginliklerin tam ortasında kalmış bir sınır köyü: Artvin’in Şavşat ilçesine bağlı Demirkapı... Açlık sınırında yaşayan köylüler geçimlerini sağlamak için tüm güçleriyle çalışmaktadır. Kendi halinde bir adam olan Rüstem de, eşi Safiye’yle birlikte tarla işlerini yürütmekte, ara sıra da ticaret için komşu köylere gidip gelmektedir. İşlerinin düzelmesini çekemeyen bazı köylüler onun Rus casusu olduğu dedikodularını yayar. Ve Rüstem bir gece evinden alınıp köy yakınındaki birliğe götürülür. Safiye, son görüşü olduğunu bilmeden sarılır kocasına, sonraları, üç çocukla onsuz kalacağımı bilsem daha sıkı sarılırdım, diye düşünecektir. O puslu gecede, gizemli bir şekilde ortadan kaybolur Rüstem. Bazıları onun Rus casusu olduğuna ikna olur, bazıları Türkler tarafından öldürüldüğünü düşünür, bazıları da masum olduğuna ve yaşadığına inanır, en çok da Safiye. Gerçekler ise bir gün elbette ortaya çıkacaktır. Gürsel Balcı’nın gerçek bir olaydan etkilenerek kaleme aldığı Sınırdaki Sır, gözyaşları ve hasretle örülü, çam ve pelit kokan gizemli bir hikâye.
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 341
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2013
₺52,08
Tükendi

"Mutluydum. Sanki o bunalımları yaşayan adam ben değildim. Aşkın bu denli kudretli bir şey olduğuna ilk defa tanık oluyordum. Hiçbir şey umurumda değildi artık. Zaten neyin yalan neyin gerçek olduğunu da idrak edecek havadan çıkmıştım." 70 yaşında emekli bir büyükelçi olan Orhan Bey, meslek hayatında edindiği deneyimleri ve anıları bir kitapta toplamak ister. Kitabın yazım sürecinde kendisine eşlik edecek bir yardımcıya ihtiyaç duyar ve tavsiye üzerine Gül adında genç bir kızla tanışır. İşte bu andan itibaren her şey hızla değişmeye başlar; bu zamana kadar mütevazı bir hayat süren Orhan Bey, yeni tanıştığı genç kızla hiç tatmadığı duyguların peşinden gider. Polisiye türünün edebiyatımızdaki usta kalemi Osman Aysu’dan heyecan dolu, imkânsız bir aşk serüveni.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 268
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2012
₺105,84
Tükendi

"Kendinden dışarı taşınandır aşk." Aşk Tutulması resimle yazının, iki kardeş dünyanın birbirine akrabalığını onaylattığı özel bir şiirselliğin kitabı. Solmaz Kâmuran’ın fantazmagorik üç küçümen öyküsüne ressam Nevin Hirik düşselliğin sınırlarını zorlayan resimleriyle eşlik ediyor. Aşka yer açın... Elinizdeki kitap size gölgesini bırakıp giden bir aşkı anlatıyor. Her satırında şiirin, öykünün ve aşkın düş dünyasından taşıp önünüze gelen bir suç ortaklığının lirik başyapıtı. Aralarında aşktan daha iyi bir şey bulunduğunu hisseden âşıklara bundan daha iyi bir kanıt, bundan daha iyi nefes verilebilir mi? Bazen aşk size kalbinizin ışığını hatırlatır. Bazen aşk size bir yangını büyütmenin hatırasını verir. Bazen aşk rüzgârda unutulan bir mumdur. Bazen aşk binlerce yıldır tanıdığınız bir yabancıdır. Bazen aşk... Yalnızca aşk... Her kelimesiyle aşka bakan, üşüdükçe üstüne tülden iyiliğini örten lirik bir güneşin altında ısınmaya var mısınız? Aşk Tutulması nicedir unutulan iyiliğin harflerini sevgililerin kalplerine ilmek ilmek ören bir düş bahçesi. Şimdi bu bahçede konaklamanın, nefes almanın vaktidir. Kalpten kalbe taşınan iyiliklerin gölgesi hep yanı başınızda artık... Onu tülden bir aşkın iyiliğiyle sarıp sarmalamanın vaktidir. Yazıya, aşka ve hayata yepyeni koridorlar açan büyüleyici, usta işi bir yapıt Aşk Tutulması. Herkes için ve hiç kimse için yazılmış bir kitap Aşk Tutulması.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 79
En / Boy : 14,5 / 20,5
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : .2012
₺130,90
Tükendi

"... ‘Alafranga sofrada yemek kaç türlü yenebilir?’ sorusunu çözmek isteyenler Sponik’e buyursunlar. Frenk olmayıp da Frenklik hevesinde bulunan, alaturkadan usanan, fakat biraz züğürtçe olanların hepsi burada. Zira öğün 6 kuruşa. Dört türlü yemek, şarap var. İçeriye girip de fesi veya şapkayı çıkarıp yarım saat evvel bilhassa taradığınız saçlarınızı gösterdiniz mi derhal sizi Frenk sanıyorlar. Balık, et, hamur, birer birer geliyor. Artık o çatal bıçakların şakşakasını, o türlü Frenkler’in laklakasını, tabakların taktakasını sormayın. Eğer sürahideki sular bir hafta daha duracak olursa terkosa has olan ufak, sarı, minik kurbağaların da vakvakası işitilecek. O kadar temiz! Edebiyatımızın usta kalemlerinden Ahmet Rasim, keskin gözlemleri, ince mizah anlayışı ve samimi üslubuyla 19. yy. İstanbul’una can veriyor. Hanımlar, beyler, mösyöler, madamalar, sohbetler, sokaklar, mekânlar, gelenekler, kısacası eski İstanbul tüm canlılığı ve zenginliğiyle önümüze seriliyor"


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 215
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2012
₺48,30
Tükendi

"İhtiyar Bizans mı bizi yıllardır yaşadığımız vatanımızdan cüda edecek? Şu tekfurlar mı bizi gaza meydanlarından uzaklaştıracak? Görsünler Kayı aşiretini. Köhne Bizans, bir gün oğullarımız onun da kapılarını kılıçlarıyla çalacak ve ‘İşte Türk geldi!’ diyecek." Kuruluşun gerçek hikâyesi... Bir aşiretten dünya imparatorluğuna giden yolda ruh, inanç ve ahlakın nasıl yoğrulduğunu gösteren Osmanoğulları sancılı bir doğumun nasıl gerçekleştiğini anlatıyor. Kuruluşun saklı kalmış tüm aşamaları yüzlerce tarihsel belge ışığında hayat buluyor. Kayı aşiretinin yaşayışı, tekfurlarla olan mücadeleler, bitmeyen savaşlar ve aşkın gücünü yüreğinden eksik etmeyen Osman Bey’in macera dolu yaşamı... Henüz yirmi yaşında bile olmayan Osman Bey’e aşiretin idaresini vermiştir babası Ertuğrul Gazi. Her şey Osman Bey’in liderliğini hazmedemeyen Dündar Bey’in aşiretin düşmanlarıyla birlikte hareket etmesiyle başlar. Şövalye Laskaris, Papaz Arkitas, Konyalı Mesut ve Korhan onunla birlikte hareket eder. Yarhisar Tekfuru Nikefor, İnegöl Tekfuru Nikola ve Bilecik Tekfuru da bu kumpasa ortak olur. Osman Gazi, bu genç ve hülyalı adam, tarihin seyrini değiştirerek dünyayı kendi etrafında döndürecek olan bir imparatorluğu, nice badireyi atlattıktan sonra kutlu bir inancın yol göstericiliğinde kurar. Bir aşiretten devlete geçişin efsanevi hikâyesi... Tarihi romanın öncü isimlerinden Feridun Fazıl Tülbentçi’nin kaleminden Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşunu ve onun banisi olan Osman Gazi’nin hayatını, muzaffer savaşlarını, aşkını ve ıstırabını heyecanla okuyacaksınız...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 750
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2008
₺236,60
Tükendi
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 334
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2012
₺24,36
Tükendi

Bir zamanlar çok sevdiği, tutunmak, sivrilmek, isim yapmak, sosyal yaşamında yer almak için didinip çırpındığı bu büyük kentten şimdi sadece nefret ediyordu. Küçük bavuluyla otobüsten indikten sonra bir süre durup biraz şaşkın, biraz tedirgin kımıldamadan öylece yerinde kaldı. Küçük bir çocukken gelip yaşamının en olgun çağında terk etmek zorunda kaldığı İstanbul’un havasını uzun uzun içine çekti. Her şeyini burada kazanmış ve yine her şeyini burada kaybetmişti. İstanbul’u özleyeceğini sanmıştı ama şimdi yanıldığını daha iyi hissediyordu. Geçmişin güçlü ve ürkütücü anıları sadece ruhunda nefretle beslenen titreşimlere neden oluyordu. Kendisine kalsa asla İstanbul’a dönüp bu mücadeleye girmek istemezdi ama kader bir şekilde ağlarını örüyor ve bu iki aileyi yeniden bir çatışmanın içine doğru çekiyordu... Polisiye türünün edebiyatımızdaki usta kalemi Osman Aysu tarihi romanı Mor Salkımlı Köşk 2 ile 50’li yılların Türkiye’sinde yaşanan 6-7 Eylül olayları, Kıbrıs sorunu ve tek partili rejimin son bulması gibi siyasal olayların yanı sıra ekonomik ve toplumsal olaylara da ayna tutuyor. Serinin bu ikinci kitabında engel tanımayan bir aşka ve birbirinden farklı ama bağları hiç kopmayan iki ailenin üç kuşağı arasında yaşanan inanılmaz tesadüflerle dolu bir hikâyeye tanık olacaksınız. Osman Aysu’nun kaleminden soluk soluğa okuyacağınız bir roman...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 245
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2012
₺99,40
Tükendi

"Hava karardığında giriş kapısının yan tarafına isabet eden bölümdeki koltuklardan birine yerleşti. Mermi doldurduğu Sıg Saurer’i sıkı sıkıya tutuyordu. Kulaklarını dikmiş, evin içinde duyabileceği her türlü sese dikkat kesilmişti. Saat gecenin dokuzuna doğru kapının kilidinin açılırken çıkardığı sesi duydu. Dev zenci evine dönüyordu. Nefesini tuttu ve beklemeye devam etti. Nihayet intikam saati gelmişti. Zencinin iri vücudunun parke üzerinde çıkardığı ayak seslerini duyuyordu şimdi. Girişin ışığını yakmıştı. Hafif bir aydınlık Nicole’ün bulunduğu yere de aksediyordu..." Polisiye edebiyatımızın önde gelen isimlerinden olan Osman Aysu, heyecanın bir an olsun eksilmediği, ustaca işlenen olay örgüsüne sahip Gece Baskını isimli romanı ile bir kez daha okuyucusuyla buluşuyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 366
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2008
₺123,20
Tükendi

New York Times en çok satan kitaplar listesinin ustasından, insan ruhunun en karanlık korkularına ve bizi gerçek biz yapan, kelimelerle tarif edilemeyen gizemlere inen sürükleyici bir gerilim. Genç adam korkunç sözcüklerle başlayan bir savaşta, kendisini varlığıyla savaşırken bulur... Otuz dört yaşındaki genç girişimci Ryan Perry ülkenin en zengin adamlarından biridir ve bir erkeğin isteyeceği her şeye sahiptir. Sörf yaparken kalbine korkunç bir ağrı saplanınca doktora gider ve tedavisi mümkün olmayan bir kalp hastalığı teşhisiyle kendini kalp nakli bekleyen hastalar arasında bulur. Neredeyse her şeyini kaybetmek üzeredir... Sağlığını, kız arkadaşı Samantha’yı ve hayatını. Hayatı altüst olan Ryan uygun kalbi beklerken, yanıtını bulamadığı garip olaylarla karşı karşıya kalır. Bu durumundan en yakınlarını sorumlu tutmaya başlarken, gerçeği bulma arayışı, hayal bile edemeyeceği şekillerde onu paramparça edecek karanlık bir yola sokacaktır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 312
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2008
₺23,52
Tükendi

Beyoğlu’suz olmazdı; şapkasız sokağa çıkmayan hanımlar, İngiliz kupon kumaşlı kostümleriyle Borsalino fötr şapkalı centilmenler; sosyeteden, tiyatrodan, müzikten, sinemadan, edebiyattan ünlüler; Saray Sineması’nda klasik müzik konserleri, Alkazar Sineması’nda siyah beyaz kovboylar ve Tarzan, İpek Sineması’nda Amber, Anna Karenina gibi romantik filmler, o güzel rüyalar çağı... Yeşilçam kaldırımlarındaki artistler ve onların acı tatlı bilinmeyen hikâyeleri... Cafe pastaneler; Lebon, Markiz, Baylan... Her türden barlar, Krepen Pasajı, Pano, Degüstasyon ve diğer meyhaneler, sosyetik gece kulüpleri... Sinema ve sahne yıldızları, aşklar, hayaller. Yükselen ve kayan yıldızlar... Toplumları değiştiren olaylar, müzikler, giyimler, saçlar... Peki; Biz nasıl bir toplumduk? Nasıl ve neden değiştik? Acı tatlı neler yaşadık? Bu kitabı okuduktan sonra Türkiye’deki her şeye daha farklı bakacaksınız...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 647
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2010
₺60,20
Tükendi

Yaşam ve ölümün cesur nöbetçisi Odd Thomas’ı tanıyorsunuz. Onu arayıp bulan sessiz ruhların ondan istediği tek bir şey vardır: Adalet. Böyle özel bir yeteneğe sahip olmaktan her ne kadar hoşlanmasa da iki dünya arasına sıkışıp kalmış sırdaşlarına sırtını dönemez. Macera Odd’un Kefareti, ile hız kesmeden devam ediyor ve Odd, dünyadan adalet isteyen hayaletlerin esrarlı hikâyeleriyle tekrar karşımıza çıkıyor. Genç adam, günahlarının kefaretini ödemek için geldiği manastırda etrafa tehlike saçmaya kararlı yaratıkların amansız planlarıyla baş etmek zorunda ve üstelik yalnız değil! Büyülü bir manastırı saran tehlikeli yaratıklar... Dünyada sıkışıp kalmış hayaletler... Kuantum fiziği, kaos, gizli servislerin planları... Manastırı ve öğrencilerini bekleyen büyük tehlike ve bu tehlikeden kurtulmak için verilen zorlu bir mücadele...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 328
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺24,36
Tükendi

Salih asla bir Sovyet sempatizanı değildi, olamazdı da zaten. Ama edebiyata düşkün, zamanının çoğunu hikâyeler yazmaya adamış, şiirden zevk alan biri olarak Nazım Hikmet’ten hoşlanması da ona çok tabii geliyordu. Ayrıca şairin ezildiğine inandığı işçi, köylü, emekçi sınıfını savunmasında da ne kötülük olabilirdi ki? Bu da yaşamın bir gerçeği değil miydi? Aslında yabancı memleketteki eğitimi sırasında birkaç Sovyet yanlısı kişi ile tanışmış, komünist rejimin teorik esaslarını onlarla müzakere etme şansı da olmuştu. Bu konuda derinine bilgi sahibi olduğu söylenemezdi yine de. Faruk kucağındaki kızı ile sertçe dönüp bahçe kapısına doğru birkaç adım attı. Ayten ümitsizce sokak kapısının önünde kalakalmıştı. Kocasının haklı çıkması onun yüreğinde de bir burukluk yaratmıştı. Fakat tam o sırada sokak kapısı birden aralandı. Hepsi merakla başlarını çevirip aralanan kapıya baktılar. Ufacık tefecik cılız bir kadın, titrek sesle soruyordu. "Faruk... Kardeşim... Sen mi geldin?" Polisiye türünün Türkiye’deki usta kalemi Osman Aysu bir ‘ilk tarihi roman’la okurlarını İkinci Dünya Savaşı Türkiyesi’ne götürüyor. Tek partili dönemin siyasi atmosferinden çekip çıkardığı karakterleri ve onların yaşanmışlıklarını en canlı, en kalıcı halleriyle anlatarak, bizleri kırkların Türkiyesi’nde tanıklıklarla dolu tanıdık bir yolculuğa çıkarıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 311
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2010
₺116,90

Edebiyat Kitapları

Edebiyat Nedir?

Edebiyat, kişinin duygu ve düşüncelerini sözlü ya da yazılı anlatma biçimine denilmektedir. Bunun yanı sıra edebiyat sözcüğünün farklı tanımları da bulunmaktadır. Hepsi aynı anlamı ifade etse de edebiyatın belirli yöntemleri vardır. Edebiyat alanında eser veren bir sanatçı verdiği eseri gerçeğe uygun şekilde ele alarak karşısındaki kişide gerçeklik duygusu uyandırabilmelidir. Aynı şekilde edebiyatta her konu insan merkeze alınarak işlenmiştir. Bu yöntemler de edebiyata bilimsel bir anlam kazandırmaktadır. Günümüzün bilim dallarından biri olan edebiyat çeşitli alt dallara ayrılmıştır. Her biri kendi dönemine, bulunduğu yere ya da türüne göre isimlendirilen alt dallar, insanların geniş çerçeveli edebiyat dünyasını daha yakından ve ayrıntılı bir şekilde öğrenmesine olanak sağlamıştır. Halk edebiyatı, 19. Yüzyıl Türk edebiyatı, Rus edebiyatı gibi türler alt dallarındandır. 

Edebiyat kitapları arasında oldukça önemli bir yeri olan klasikler farklı dillere çevrilmiş ve bu sayede geniş kitlelerce okunması sağlanmıştır. Türk edebiyatı kitapları, Türk edebiyatının önemli yazarları tarafından yazılmış, yazıldığı dönemi en iyi şekilde ifade eden kitaplardır. Türk kültürünü, aile yapısını, gelenek ve göreneklerini, savaş zamanlarını anlatan pek çok çeşit kitap bulunmaktadır. Her biri ayrı öneme sahip bu kitaplar farklı dönemlerde yazılmıştır. Edebi roman kitapları olarak da bilinen bu eserler o dönemin Türkçesi ile yazılarak okuyucularına sunulmuştur. Günümüzde ise bu eserler, orijinaline sadık kalınarak sadeleştirilmiş ve günümüz Türkçesinde yeni basımları oluşturulmuştur. 

En İyi Rus Edebiyatı Kitapları

Rus edebiyatı kitapları dünya üzerinde oldukça ilgi gören edebiyat eserlerinin başında gelmektedir.  Rus edebiyatı açısından 19. Yüzyıl edebi anlamda üretken bir yüzyıl olmuştur. Herkesin bildiği ve çeşitli kitaplarını okuduğu bu yazarların, en iyi edebiyat kitapları arasında yer alan romanları bulunmaktadır. Özellikle roman türü ile adını dünyaya duyuran Rus edebiyatı kitapları, o dönemde oldukça geniş okur kitlelerine ulaşmıştır. Ayrıca Rus Edebiyatının, Klasik Dönem Rus Edebiyatı, Romantik Dönem Rus Edebiyatı, Gerçekçi Dönem Rus Edebiyatı olarak çeşitli alanları bulunmaktadır. Bu dönemlerde yazılmış başlıca edebi kitaplar ve yazarları şu şekildedir:

  • Aleksandr Puşkin: Yüzbaşının Kızı, Erzurum Yolculuğu 
  • Fyodor Dostoyevski: Suç ve Ceza, Budala, Karamazov Kardeşler, Yeraltından Notlar, Kumarbaz, İnsancıklar, Ezilenler, Beyaz Geceler, Ecinniler
  • Lev Tolstoy: İnsan Ne İle Yaşar, Anna Karenina, Diriliş, İvan İlyiç’in Ölümü, Çocukluk, Gençlik, Üç Ölüm, Kafkas Tutsağı, Efendi İle Uşağı
  • Nikolay Gogol: Ölü Canlar, Akşam Toplantıları, Bir Delinin Anı Defteri Palto-Burun, Müfettiş, Evlenme Kumarbazlar
  • Maksim Gorki: Ana, Çocukluğum, Ekmeğimi Kazanırken,  Benim Üniversitelerim, İnsanlar Arasında
  • İvan Turgenyev: Babalar ve Oğulları, Avcının Notları, Klara Miliç
  • Anton Çehov: Üç Kız Kardeş, Martı, Vanya Dayı, Vişne Bahçesi, Altıncı Koğuş, Üç Yıl, Hikâyeler

Türk Edebiyatı Kitap Önerileri

Türk edebiyatı kitapları, farklı türde yazılmış çeşitli eserlerden oluşmaktadır. Her birinin ayrı değeri olan bu kitapların Türk tarihi ve edebiyatı açısından oldukça önemli bir yeri vardır. Kitap okuma alışkanlığının, kişisel gelişime katkı sağladığı ve genel kültür bilgisini arttırdığı uzmanlarca belirtilmiştir. Her türlü okurseverin zevkine hitap eden edebiyat okuma kitapları oldukça çeşitlidir. Bu çeşitlerin başında roman, hikâye, masal, şiir türlerinde yazılmış edebiyat kitapları gelmektedir. Bu kapsamda birçok okuyucu tarafından beğenilmiş ve Türk edebiyatının gelişmesine katkı sağlamış başyapıt niteliğindeki eserler okuyuculara sunulmuştur. 

Türk edebiyatı kitap önerileri isteyenler öncelikle Türk Edebiyatı klasiklerini okumalıdır. Reşat Nuri Güntekin'in yazdığı Çalıkuşu, Acımak, Yaprak Dökümü kitapları, Halit Ziya Uşaklıgil’in Aşkı Memnu, Mai ve Siyah, Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın Kuyruklu Yıldız Altında İzdivaç, Felatun Bey İle Rakım Efendi, Efsuncu Baba, Ömer Seyfettin’in yazmış olduğu öyküler, Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna, Kuyucaklı Yusuf, İçimizdeki Şeytan kitapları edebiyat kitap önerileri arasında yer alır.  Ayrıca Kurtuluş Savaşı dönemini ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kurulduğu yılları anlatan Türk edebiyatının önemli eserlerini yazan Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Yaban, Ankara, Kiralık Konak kitapları okunması gereken edebiyat okuma kitapları arasında yer almaktadır. Aynı şekilde Halide Edip Adıvar, Türk Edebiyatına katkı sağlayan Sinekli Bakkal, Ateşten Gömlek, Vurun Kahpeye, Türk’ün Ateşle İmtihanı gibi başarılı eserler ortaya koymuştur.

Ödüllü Edebiyat Kitapları

En iyi edebiyat kitapları arasında gösterilen Türk ve Dünya Edebiyatına katkı sağlayan yüzlerce ödüllü okuma kitabı vardır. Bu ödüller arasında herkes tarafından bilinen ve prestiji olan Nobel Edebiyat Ödülüdür. Nobel Edebiyat Ödülü alan kitaplar arasında Yüzyıllık Yalnızlık, Kırmızı Zambak, Bulantı gibi kitaplar bulunmaktadır. Aynı zamanda Türk Edebiyatı içinde önemli bir yazar olan Orhan Pamuk, Kar kitabı ile 2012 Nobel Edebiyat Ödülüne layık görülmüştür. Nobel Edebiyat Ödülü yazarın sadece tek bir kitabı üzerinden değil, o güne kadar yazmış olduğu tüm kitapların niteliği değerlendirilerek verilmektedir. Bu kapsamda dünya edebiyatı kitapları arasında nitelikli eser sayılabilecek pek çok okuma kitabı ödüllü yazarların kaleminden çıkmıştır.

Ünlü Edebiyatçı Yazarlar

Türk ve Dünya Edebiyatına katkı sağlayan başlıca yazarlar vardır. Bu yazarların eserleri geniş okur kitlelerine ulaşmış ve en çok satan kitaplar arasına girmiştir. Türk Edebiyatı için örnek oluşturan gerek Modern Türk Edebiyatı gerekse Divan Edebiyatı kitapları yazan yazarlar edebiyat alanının gelişmesinde oldukça etkilidir. Bu dönemlerde yazılmış ve en iyi edebiyat kitapları arasına girmiş eserlerde geniş okuyucu kitlelerine hitap etmektedir. Bu yazarlara örnek verilecek olursa Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Oğuz Atay, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Reşat Nuri Güntekin, Sabahattin Ali, Peyami Safa, Ahmet Hamdi Tanpınar, Mehmet Rauf, Yusuf Atılgan, Adalet Ağaoğlu gibi önemli edebiyatçı ve yazarlar bulunmaktadır. 

Dünya edebiyatı kitapları arasında yer alan, değerli eserler ortaya koyan ünlü edebiyatçılar vardır. Bu yazarlardan Victor Hugo’nun Sefiller kitabı son derece önemli bir yere sahiptir. Aynı şekilde Balzac’ın Vadideki Zambak ve Goriot Baba, Charles Dickens İki Şehir Hikâyesi dünyaca ünlü yazarlar ve eserleridir. Bunların yanı sıra günümüzde de modern edebiyat alanına katkı sağlayan hem Türk hem de yabancı birçok yazar bulunmaktadır. 

Edebi Kitap Fiyatları

Edebiyat ile ilgili kitaplar çeşitli türlerde ve konularda okurlarına sunulmaktadır. Her okurun okumaktan zevk aldığı kitap türü farklılık göstermektedir. Bu kapsamda edebiyat alanı ise oldukça geniştir.Okuyucular kendi zevkine uygun olan kitabı kolaylıkla temin edilebilmektedir. Günümüzde kitap alışverişleri genellikle internet üzerinden yapılmaktadır. Hem kitap fiyatlarının uygun olması hem de çok daha fazla kitaba ulaşabilme imkânından dolayı sanal mağazalar daha fazla tercih edilmektedir. Edebiyat tarihi kitapları, edebi romanlar, divan edebiyatı eserleri gibi farklı alanlarda yazılmış birçok eser kolayca temin edilmektedir. Bu Kitapların fiyatları ise kitabın tasarımına, sayfa sayısına, kitabın ebatlarına, baskı sayısına ve yayınlandığı matbaaya göre çeşitli fiyat aralıklarında okurlarına sunulmaktadır. 

cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı