Honoré de Balzac (1799-1850): Elli bir yıllık bir ömre inanılması güç bir hızda, 100'ü aşkın kitap içeren İnsanlık Komedyası'nı sığdıran 19. yüzyılın "anıtsal" romancısıdır. Balzac'ın yirmi günde yazdığı ve bir mirasın etrafında dönen entrikaları ele aldığı Ursule Mirouët'yse, (1841) yazarın anıtsal yapıtının "Taşra Yaşamından Sahneler" bölümünde yer almaktadır. Sabiha Rifat (1915- 2006); Üniversite yıllarında Erich Auerbach'ın öğrencisi olan Rifat, Fransızca öğretmeni ve Tercüme Bürosu'na katkı veren önemli Fransızca çevirmenlerindendi. Balzac'tan ikisi eşi Oktay Rifat'la birlikte dilimize kazandırdığı dört romanın yanı sıra, A.Maurois ve Julien Green de çevirdiği yazarlar arasındadır. Samih Rifat (1945); Çeviriden yazı ve çiziye, fotoğraftan belgesel yönetmenliğine, kültür hayatımızın "çok yönlü" sıfatını en hak eden kişilerinden biridir. Son 25 yılda Platon'dan Claude Simon'a, Kavafis'ten Le Courbusier'ye pek çok ozan ve yazarı dilimize kazandırmıştır.
“Arthur Rimbaud vahşi tabiatlı bir mistiktir. Suya doymuş bir topraktan yeniden fışkıran yitik bir sudur. Yaşamı bir yanlış anlaşılmadır. Marsilya’da, o hastane yatağında, bacağı kesik, güçsüz bir durumda, sonunda yaşamın ne olduğunu bilinceye kadar yaşamı, kendisini sürükleyen ve yakasını bırakmayan o sesten yakasını kurtarmak için kaçmaya çalıştığı ve tanımak istemediği boşuna bir girişimdir.”
Madam Bovary’nin edebiyat tarihi içindeki yeri ayrıcalıklıdır. Romandaki bütün olayların ve karakterlerin merkezinde yer alan, klasik edebiyatın bu unutulmaz kadın kahramanı, günümüzde de kullanılan “Bovarizm” terimine adını vermiştir. Bu terim, bireyin kendi olanaklarının çok ötesinde bir hayatı hayal edip özlemesini, önce o hayalin peşinden koşarak, daha sonra sürüklenerek yok olup gitmesini anlatır.
Emma Bovary, tekdüze yaşamak istemeyen, görkemli bir hayat, heyecan ve büyük aşklar arayan evli bir kadındır. Sıradan bir kasaba doktoru olan kocası Charles Bovary ise karısının tutkularını anlayabilecek biri değildir. Emma pahalı ve gösterişli olan her şeyin peşine düşer ve hayalindeki aşka ulaşma çabasıyla kocasını pek çok erkekle aldatır. 19. yüzyılda Fransız toplumunu biçimlendiren kurallar, özgürlük isteğiyle dürtülerinin peşinden koşan bu bağımsız ruhlu kadını yavaşça kuşatacak ve ona trajik bir son hazırlayacaktır.
Madam Bovary bir romantiktir ve Gustave Flaubert yarattığı karakterin romantizmini, o dönemde çok büyük yankılar uyandıracak, uzun yıllar pek çok eleştiri ve suçlamayla karşılaşmasına yol açacak ölçüde gerçekçi bir yaklaşımla anlatmıştır.
Bir delikanlı, bir genç kız ve rastlantı sonucu bir karşılaşma. Delikanlı nereden geliyor? Önemli değil. Kız kim; saf biri mi, yoksa karmaşık bir geçmişin ağırlığını mı taşıyor? Önemli değil. Delikanlıyı Paris’te bir entrikanın içine sürükleyip ortadan kaybolacak. Sirk geçer, belli belirsiz görünen ufuklar kapanır. Ama izleri sonuna kadar kalacaktır...
2014 Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görülen Patrick Modiano Bir Sirk Geçiyor’da birbirine zıt unsurları şiirsel bir dille buluşturuyor, okura büyüleyici bir yolculuk sunuyor. Bir Sirk Geçiyor, gözden geçirilmiş metni ve yenilenen kapağıyla okuruyla yeniden buluşuyor
Bu site Ticimax® Gelişmiş E-Ticaret sistemleri ile hazırlanmıştır.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.