17’inci yüzyılda tarih öncesi fi kri dahi tam olarak şekillenmemişken bazı çakmaktaşı buluntu- lar Avrupa entelektüellerince bir şekilde dikkate alınmaya başlanır. Örneğin Sir William Dugda- le henüz 17’inci yüzyılın ortalarında böylesi çakmaktaşlarının eski oldukları fi krini 1650 tarihli History of Warwickshire isimli kitabında belirtmiştir. Öte yandan 1766’da bu kez Charles Lyt- telton söz konusu taş aletlerin tartışmasız insan yapısı ve eski olduklarını Londra’da Society of Antiquaries’de deklare etmiş, 1773 yılında Archaeologia Dergisi’nde yayınlamıştır. Ne kadar eski oldukları bilinmese de genellikle “metalin kullanımından önce” şeklinde bir tarih verebilmişlerdir. Bununla birlikte çok kaliteli ve özenle işlenmiş elbaltası buluntuları 1797 yılında İngiltere Hox- ne’da John Frere tarafından keşfedilmiş, 1800 yılında Archaeologia Dergisi’nde yayınlamıştır. Bu girişimler her ne kadar o dönemde tam olarak anlaşılamamış olsa da aslında ilk Paleolitik Çağ buluntularıdırlar. 1865 yılında ise Sir John William Lubbock Prehistoric Times isimli kitabında “Paleolitik” terimini kullanan ilk kişi olmuştur. Yani 2023 yılı itibarıyla Paleolitik terimini çok değil sadece 158 yıldır kullanıyoruz. Anadolu’nun ilk Paleolitik Çağ buluntusu ise Fransız arkeo- log Joseph Etienne Gautier tarafından 1894 yılında Şanlıurfa-Birecik’ten tespit edilen bir elbaltası olmuştur. Yani John Frere’den sadece 97 yıl sonra tespit edilmiştir. Paleolitik teriminin ilk kez kullanılmasından sadece 29 yıl sonra. Türkiye’deki en eski Paleolitik Çağ kazısı 1937 yılında Ankara Üniversitesi adına Şevket Aziz Kansu’nun girişimleriyle başlatılmıştır. Dolayısıyla bu tarihten önceki veriler tekil buluntular ni- teliğinde olduğu için kazılar içerisinde değerlendirilemez. 1937’deki Ankara-Etiyokuşu kazıları arazi çalışmalarının başlatılması açısından büyük önem taşır. Etiyokuşu kazılarına Profesör Eu- gene Pittard da eşlik eder. İşte bu tarihte İsmail Kılıç Kökten de Sayın Kansu’nun öğrencisi ve yardımcısıdır. Aslında Kansu, Kökten’den sadece 1 yaş büyüktür. İsmail Kılıç Kökten’in akademi öncesinde 12 yıl boyunca öğretmenlik yapmış olması mesleğe biraz daha geç başlamasına neden olmuştur.
Bu kitap dördüncü binyılın sonundan Büyük İskender'in MÖ 333’te başlayan Yakındoğu’yu fethine kadar geçen zaman dilimine yayılan üç binyıla yakın bir dönemi kapsıyor. Adları ve eserleri zamanımıza ulaşmış en eski insanlar Mezopotamya’da yerleşmişlerdi ve tarih, Mısır’la eşzamanlı olarak bu bölgede başlamıştı. Helenlerin ve onların aracılığıyla da günümüz dünyasının büyük ölçüde mirasçısı olduğu kurumlar, teknikler, düşünce biçimleri ve simgeler üç binyıl boyunca burada şekillenip gelişmiştir.
Elinizdeki kitap insanlık tarihinin bu belli başlı değişimlerinin gerçekleştiği ilkçağ Yakındoğu uygarlıklarına toplu bir bakış sunuyor. Tarımdan yazıya, kentlerden tapınaklara, şölen yemeklerinden orduya, yeryüzünün en eski uygarlıklarını kuran insanların dünyasını bize tanıtıyor. Zengin görsel içeriği ve çiviyazısı kaynaklardan alıntılarıyla benzersiz bir başvuru kitabı.
Bütün savaşlara son veren savaşın ardından 1919 Ocağı ile Temmuzu arasında bütün dünyadan insanlar Barış Konferansı için Paris’te toplandı. Büyük Güçlerin liderlerinin Woodrow Wilson, Lloyd George ve Clemenceau yanı sıra binlerce insan; krallar, başbakanlar, dışişleri bakanları, gazeteciler, lobiciler, T. E. Lawrence, Romanya Kraliçesi Marie, Maynard Keynes, Ho Chi Minh aynı zamanda aynı yerdeydi.
Dünya bu 6 ay boyunca Paris’ten idare edildi. Eski imparatorluklar batırıldı, yeni ülkeler yaratıldı. Savaşı kaybetmiş ülkelere, onları yok etmeyecek en ağır cezalar belirlenirken ulusalcılarda da hayal kırıklığı yaratılmamaya çalışılıyordu. Hedef Bolşevizmin yayılmasını engellemek ve demokrasi ile akıl temelinde bir dünya düzeni kurulmasıydı. Margaret MacMillan’a göre 2. Dünya Savaşının patlaması bütün bu çabaları boşa çıkarmış olsa da o insanlar diplomasiyle yapılabilecek her şeyi yapmışlardı.
“Büyüleyici bir tarih parçası.”
- Tony Blair, Guardian
“Tam benim sevdiğim türden bir kitap: Sakin, ama sağlam bir uzmanlığın verdiği cüretkarlıklarla dolu.”
- Roy Jenkins, Sunday Times
Bölüm1
Roma'da Entellektüelliğin Temeli: Cicero'da Humanitas Anlayışı ve Rhetorica Eğitimi
Çiğdem Dürüşken
Anadolu'da Diller ve Yazılar
Ali Dinçol
Eskiçağ'da Felsefe-Bilimin Ortaya Çıkışı
Ş. Teoman Duralı
Bölüm 2
Kosmostan Kaosa
Şafak Ural
Mitosun Külleri
Cemil Güzey
Antikçağ Eserleri Günümüze Naıl Ulaştı?
Bedia Demiriş
Sokrates Öncesi Düşünürlerde Tıp Sanatı
CengizÇakmak
Bölüm 3
Eski Önasya'da Müzik Aletleri
Belkıs Dinçol
Antik Yunan Vazo Resimlerinde Müzik Aletleri
Sedef Çokay-Kepçe
Antikçağ Yaşantısında Müzik Sanatının Yeri
Ekin Öyken
Erken Hıristiyanlık döneminde manastır sisteminin doğuşu
Ayça Tiryaki
Latin epigrafisine genel bir bakış
Mustafa Hamdi Sayar
Roma tarihini sikkelerden okumak: Roma cumhuriyet dönemi sikkeleri
Oğuz Tekin
Anadolu’da Roma hakimiyeti: İsyanlar, tepkiler, huzursuzluklar
Gürkan Ergin
Philoktetes’in yarası
Sema Bulutsuz
Ruhların Dünyası: Hades
Alkestis:Kadına Ölüm Yaraşır
Omoplatoskopia-Scapulamanteia (Kürek Kemiği Kehaneti) ve Pelops
Elif Tül Tulunay
Antik Yunan Oyunlarının Çağdaş Yorumları
KeremKaraboğa
Yirminci Yüzyıl Felsefesinin Antikçağ Kökenleri
Sanem Yazıcıoğlu
Gusteva Morreau'da Mitoloji ve Jupiter ve Semele'nin İkonografik Çözümlemesi
Zühreİndirkaş
Avrupa Resminde Müzikli Mitolojik Figürler
Dr. F. Deniz Özden
Ritüel ve Tiyatro
Hasibe Kocabay
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.