Bu kitapta, Tek-Parti dönemi ve sonrasında, Cumhuriyet Halk Partisi taşra teşkilatının en üst kademesi olan vilayetlerde düzenlenen kongrelerin, parti politikalarına etkisinin olup olmadığı araştırılmaktadır.

Bunun için Ankara, Antalya, Bursa, İstanbul, İzmir, Kars, Malatya, Maraş, Samsun ve Seyhan/Adana vilayetlerinde 1930-1950 yılları arasında gerçekleştirilen Vilayet Kongreleri incelenmiştir. Kongrelerin sonuçlarına ilişkin uygulamalar ise CHP’nin 1931-1947 yılları arasında düzenlemiş olduğu kurultaylar ve grup toplantılarına ait tutanaklar, TBMM Zabıt Cerideleri ile Resmi Gazete’den yararlanılarak, tarih kronolojisi esasına bağlı kalınmak suretiyle analiz edilmiştir.

Böylece günümüzde bile tartışma konusu olan ve sıkça gündeme getirilen “Tek-Parti Dönemi uygulamaları, Çok-Partili Siyasete geçiş ve bu dönemde yaşananlar” hakkındaki bazı aslı olmayan ve başkalarından işitilerek edinilen bilgilere, yargılara dayanan, doğrusu tam olarak bilinmeyen hususlara açıklık getirileceği de umulmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 7/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 464
Ağırlık : 464
En / Boy : 15 / 23
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺160,00

Türkiye'de demokratikleşme, anayasal gelişmeler gibi konuları çalışmaya başlayan araştırmacılar, kendilerini askerî darbeleri de incelerken bulurlar. Çünkü Türkiye, çok partili hayatı tecrübe etmeye başladıktan sonra iki askerî darbe yaşamış ve bu askerî darbelerden sonra hazırlanan anayasalarda da pek çok antidemokratik hüküm yer almıştır. Darbeyi gerçekleştiren askerler, yönetimi, sivil siyasetçilere devrederken anayasal sistem içerisinde kendilerine özerk alanlar açan, karar alma süreçlerinde söz sahibi olmaya devam edebilecekleri kurumlar inşa etmeyi ihmal etmemişlerdir. Anayasal sistemin birer parçası hâline getirilen bu kurumlar, kararları ve uygulamalarıyla Türkiye'nin pekişmiş bir demokrasiye sahip olmasını engellemiştir.
Bugün bile Türkiye'de demokratikleşme yönünde atılan her adım, “vesayete karşı verilen mücadele” olarak ifade edilmektedir. Bu söyleme paralel olarak Türk siyasal sistemi üzerine yapılan değerlendirmelerde de “vesayet”, “vesayetçi yapılar”, “vesayet organları”, “vesayetçi demokrasi” gibi kavramların sıkça kullanıldığı görülmektedir. Bu kavramlar çerçevesinde yapılan çalışmalar da 1982 Anayasası'na ve onun içeriğine odaklanmaktadır. Çalışmalar incelendiğinde Türkiye'de vesayetçi demokrasinin yerleşmesine dönük anayasal adımların 1961 Anayasası ile atıldığı; bu demokrasi anlayışının güçlenmesinin ise 1982 Anayasası ile sağlandığı ifade edilmektedir. Bu ifadeler elbette ki doğrudur. Ancak ihmal edilen ya da eksik kalan nokta, vesayetçi demokrasinin 1961 Anayasası ile nasıl tesis edildiğidir.
İşte bu kitap, ihmal edildiği düşünülen 1961 Anayasası dönemine odaklanmaktadır. Eser, bu anayasada yer alan kurumlara ve bunların somut uygulamalarına odaklanarak vesayetçi demokrasinin Türkiye'de nasıl kurumsallaştığını incelemektedir. Bu yönüyle eserin, 1961 Anayasası dönemine odaklanacak yeni araştırmalara da kaynaklık etmesi hedeflenmektedir.


Basım Ayı/Yılı : 8/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 160
Ağırlık : 160
En / Boy : 16,5 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺81,00

Yakınmak fakat çözüm sunmamak en belirgin vasıflarımızdan bilinegelmiştir. Ülke Sorunları ve Çözüm Önerileri, bu sivrilen özelliğimizden ayrılan bir telif. Belediye başkanlığı seçimlerinden Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin niteliğine; asgari ücretin belirlenmesinden sağlık çalışanlarının oda ve birliklerinin bulunması gerekliliğine; Sosyal Güvenlik Kurumu uygulamasında belirli yaş eşiğinin üstündekilerin vasıflarıyla ilgili meselelerden sosyal güvenlikte ihtiyacı olan herkese yardım yapılmasını gözeten önerilere kadar ülkemizin temel pek çok meselesine dair Prof. Dr. Fehim Üçışık'ın kaleminden bu meselelere sadece parmak basmakla kalmayıp onlardan çıkış için rehberlik eden bir el kitabı.

 


Basım Ayı/Yılı : 8/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 112
Ağırlık : 112
En / Boy : 12 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺78,00

‘‘Türkiye Yüzyılı’’ 28.10.2022 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla açıklandı. ‘‘Türkiye Yüzyılı’’ beyanı, güçlü bir Türkiye'nin gerek ekonomi, gerek siyasi, gerekse millî teknolojinin küresel manada var olmanın tezahürü idi.
Tarihinden ve medeniyetinden aldığı ilhamla millî bir yolculuğun başlangıç temelleri 14 Ağustos 2001 tarihinde atılmıştı. 2003 yılında alınan başarı sonrasında ‘‘Türkiye Yüzyılı’’nın tuğlaları teker teker örülüyor, yerli ve millî hamlelerin önü açılarak dünya siyasetinde " Ben de varım" söylemini somutlaştırıyordu. Dünya standartları göz önüne alındığında, nitelikli argümanlar ve hamlelerle küresel bir güç yolunda emin adımlarla ilerleniyordu.


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 156
Ağırlık : 156
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺81,00

Kültürel birikimi, tarihi, coğrafi zenginlikleri ve dinamik insanı ile yüksek potansiyele sahip Türkiye, bir kez daha derin bir krize girmiş görünüyor. Bu seferki kriz, defalarca yaşanan diğer krizlerden farklılık gösteriyor. Ülkede kötüye giden sadece ekonomi değil, hukuktan siyasete, günlük yaşamdan sosyal ilişkilere, yoksulluktan yolsuzluğa… her alanda bir çöküş gözlemleniyor. Zayıf koalisyonların ve siyasi istikrarsızlığın hüküm sürdüğü, ekonomik krizlerin yaşandığı ve nerede ise iki yıla bir açıklanan istikrar programlarının uygulandığı 1990’lı yıllardan sonra, 2000’li yıllara buruk ama ümitli girildi. Önce 2000 yılında “Enflasyonla Mücadele Programı”, ardından 2001 yılında “Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı” olarak isimlendirilen iki istikrar programı ilan edildi ve Kasım 2002 seçimleriyle siyasi istikrar yakalandı. 2001 Krizinin ardından yakalanan beş yıllık büyüme trendi toplumda güven duygusunu canlandırdı. 2009 yılında ekonomi önemli ölçüde küçülse de, bu küçülme küresel krizin sonucu, Türkiye’nin krizi değil diye algılandı. AB’ye tam üyelik çalışmaları, uyum yasaları ve reformlar, Türkiye’nin performansını ve uluslararası kıstasları yakalamada büyük adımlardı. Yakalanan siyasi istikrarla beraber güçleneceği düşünülen ekonomik istikrar kısa ömürlü oldu. Ekonomi büyüdü ama istihdam artmadı, refah yükselmedi. Bir yandan çevre ülkelerde yükselen siyasi tansiyon, diğer tarafta ülke içerisinde yaşanan sorunlar doğru teşhis edilemedi, yanlış ve hegamonik politikalar uygulandı ve ülke içerisinde demokratik süreçleri durma noktasına getirdi. Hukuk ve adalet sistemine olan güven azaldı, yolsuzluk söylentileri had safhaya ulaştı. Ekonomik durgunluk yoğun bir şekilde hissedildi. Tarımda üretim durma noktasına geldi, sanayide ise tarihi fırsatlar değerlendirilemedi. Neticede temel haklar ve özgürlükler kısıtlandı, hukukun üstünlüğü vi ilkesi, kuralların hâkimiyeti ve güçler ayrılığı yok oldu. Muhalif sesler kısıldı. Bu küçük kitap 2020 yılına girerken yaşanan bu sorunları anlatmaya yönelik kısa bir özettir. Kitaptaki her başlık, başlı başına bir kitap konusudur ve yazılmış kitaplar ve doktora tezleri de bulunmaktadır. Ancak bu kitapta her başlık ile bir hatırlatma yapılmaya çalışılmış, bilinçli olarak profesyonel olmayanlarında rahatlıkla anlayabilmeleri için detaylı analizlerden kaçınılmıştır.

Kitabın amacı, son yirmi yıllık dönemde nereden nereye gelindiğini yalın bir şekilde özetlemektir. Türkiye ekonomisi çöküyor, sadece ekonomik kriz yaşanmıyor. Toplumsal yaşamı belirleyen her alanda derin bir kriz var. En acıklısı ise, Türkiye’yi yönetenlerin kriz yokmuş gibi davranmaları, krizin farkında olmamaları ve ciddi tedbirler almamaları.


Basım Ayı/Yılı : 12/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 201
Ağırlık : 80
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺111,60

“Yeryüzünden öyle buyurganlar gelip geçmiştir ki, her yenisi, var olan saraylara burun kıvırarak, kendilerini, oralarda oturmuş insanlardan çok daha büyük (!) görmek ve göstermek istemişler, bunun için kendilerine çok daha büyük ve tantanalı saraylar kondurmuşlardır. Çünkü, onlar da tıpkı çılgın araba sürücüleri gibi, sarayın görkemini kendileriyle özdeş saymışlar; bu yolla kendilerini daha güçlü ve daha “itibarlı” görmek ve göstermek istemişlerdir. Böylece buyurganlık imgelerini daha etkili kılmaya, salt bu görünümleriyle kitleleri daha kestirmeden boyun eğdirmeye zorlamışlardır. Bir süre bu tasarılarında haklı da çıkmışlar, yani güçlü görünmeyi başarmışlardır.”


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 304
Ağırlık : 304
En / Boy : 14 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺160,00
Kamu-Özel İşbirliği

Çılgın projeler, devasa yeni şehirler ve inşaatlar, havaalanları, geçiş garantili köprüler, yatış garantili şehir hastaneleri…

Kamu-Özel İşbirliği’yle yapılmakta olan “Devasa Şehir Hastaneleri” kimin yararı için?

Kamu yararı adına yürütüldüğü iddia edilen “devasa” inşaatların sözleşmeleri, ödemeleri ve faturalar “ticari sır” denilerek saklanıyor.

Bu projelerin bugün kamuya yükü 81,2 milyar dolar!

Yatak başı maliyette ortaya çıkan dehşet verici farklar da dahil olmak üzere her şey MİLLETİN CEBİNDEN!

Yüzyıl sonra bu projeler bize neden imtiyazları hatırlatıyor?

Finans kapital Kamu-Özel İşbirliği sözleşmeleriyle bir hükümranlık kuruyor.

Uluslararası bankalar ve finans şirketlerinin, ülkemizde etkileri yıllarca sürecek bu “imtiyazlarını” açık etmemek için uğraşan politikacılar ve küresel finans sistemine verilen “DEVASA” ödünler…

Çiğdem Toker yılmıyor! Araştırmaya ve kamu adına sormaya devam ediyor: KÖİ sözleşmeleriyle MİLLETİN CEBİNDEN yapılan büyük soygunu ve politikacıların verdiği ödünleri, “İMTİYAZLAR”ı bu çalışmasında gözler önüne seriyor.

Usta gazeteci Çiğdem Toker, sağlıkta özelleştirmenin Truva Atı olarak adlandırılan şehir hastanelerinden “ticari sır” gerekçesiyle açıklanmayan ve küresel sermayeye aktarılan kamu kaynaklarını, ihaleleri ve konuya ilişkin belgeleri yakından izleyerek, gizlenen bilgilerin önemli bir bölümünü açığa çıkartıyor. (…)

Prof. Dr. Kayıhan Pala

Çiğdem Toker şehir hastanelerinin sağlık hizmetlerine, hastalara ve kamu finansmanına olan etkilerini inceliyor. Kitapta daha önce yazdığı gazete yazılarının yanı sıra kapsamlı bir değerlendirme de yapıyor. (…) Toker gazeteci ve hukukçu kimliğiyle konuyu ayrıntılı biçimde irdelemekte ve okuyucuya da yalın biçimde aktarmaktadır. Toker, şehir hastaneleri gibi çetrefilli bir konuyu “tekrar tekrar anlatma ihtiyacının, büyük oranda gazeteciliğin kuşatma altında oluşuyla ilgili” olduğunu söylüyor ve şehir hastanelerinin neden olduğu tahribatın anlaşılmasına katkı sağlıyor. 

 Prof. Dr. Uğur Emek 


Basım Ayı/Yılı : 12/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 256
Ağırlık : 256
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺71,10

Siyasal ve sosyo-ekonomik açıdan farklı grupları temsil eden siyasi partilerin, Koalisyon Hükümetleri çatısı altında iktidarı paylaşmaları, hem farklı grupların isteklerinin temsili hem de diğerleri aleyhine bir uygulamanın gerçekleşmesini engelleyebilecek en uygun yapıyı oluşturması ve dolayısıyla daha katılımcı ve demokratik olması açısından önemlidir. Koalisyon Hükümetleri'nin çoğunluk partisi iktidarlarına göre daha demokratik oldukları tartışılmaz bir gerçektir. Koalisyon Hükümetleri'nin istikrarsızlık yarattığı konusuna gelince; tek parti ikidarı ya da koalisyon hükümet iktidarı olsun istikrarsızlık, siyasi partilerin demokrasi ve uzlaşma kültürlerinin olmayışından, partizanca davranmalarından ve ülke kaynaklarını adil paylaştırmamalarından kaynaklanmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 5/2006
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 510
Ağırlık : 510
En / Boy : 13,5 / 21,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺169,15

Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 16 Mayıs 1993´de Cumhurbaşkanlığı´na seçilmemi takiben, sayın Prof.Dr.Bozkurt Güvenç; ricam üzerine Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığı görevini kabul etmiş ve bu görevde bulunduğum 7 sene zarfında değerli hizmetlerde bulunmuştur. Bu kitapta: zaman zaman
çeşitli konularda kendisinden istediğim fikir ve düşünceler yer almaktadır.

Bunları neşretmesini, kendisinden ben istedim. Türk kamuoyunun,Cumhurbaşkanlığı gibi bir görevin nasıl yapıldığı hakkında bilgi sahibi olmasını düşündüm.

Benim Cumhurbaşkanlığı görevini yürütürken üstün titizlikle
durduğum husus; önüme gelen veya benim başlattığım konularda enine boyuna fikir sahibi olmak, tartışmak, kendi zihnimde ve vicdanımda doğru karara ulaşmak olmuştur.Bu kitap; dikkatle okunduğu zaman, Türkiye´nin önemli konularında, çok değerli fikirlerin bana ulaştırıldığı görülecektir. Bu fikirler, daha uzunca süre tazeliğini muhafaza edecektir.
- Süleyman Demirel


Basım Ayı/Yılı : 1/2000
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 504
Ağırlık : 504
En / Boy : 14,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺165,17

Üçüncü Yol politikaları üzerine sürdürülen tartışmalar gündeme getirildikleri coğrafyaların sınırlarını taştı ve dünyanın dört bir yanında yeni bir sol oluşum adı altında siyaseti ve özellikle sol siyaseti etkilemeye başladı. Her ne kadar Üçüncü Yol politikalarının üzerine inşa edildiği değerler farklı coğrafyalarda farklı biçimler alıyor olsalar da, varsayım hep aynı:

Küresel ekonomi ve onun zaman içinde oluşturacağı küresel toplum kaçınılmaz ve alternatifsiz bir sonuçtur. Dolaysıyla toplumun sürdürebilirliğini sağlamak kaydıyla küresel ekonomiye hizmet edecek bir siyaset yapma biçimi geliştirilmelidir.

Küreselleşme gerçekten de kaçınılmaz ve alternatifsiz bir süreç midir? Üçüncü Yol politikaları yerelden türeyen ancak küreye empoze edilen bir küresel siyaset yapma biçimi halini alabilecek midir? Türkiye soluyla ve siyaset yapısıyla yan yana ve karşıt düştüğü noktalar nelerdir?

Elinizdeki kitap bu sorulara yanıt verebilmişse amacına ulaşmış demektir.
- Murat Cemal Yalçıntan-


Basım Ayı/Yılı : 11/2000
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 364
Ağırlık : 364
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺124,50

Bu yıl 75 yaşını bitiren Ecevit´in CHP ile 50 yıllık serüveni

CHP siyaset okulunda, üçüncü oğlu sayıldığı İnönü´nün ´rahlei tedrisi´nde eğitime başlayışı,
CHP´yi doruğa çıkarışı
Hizipçilik cenneti CHP´de hastalığın nüksedişi,
Boşanma,
Son 20 yıldır CHP´yle didişmesi
21. yüzyıla Ecevit maratonun ipini gögüsleyerek girerken, CHP´nin yeniden kimliğini arayışı.


Basım Ayı/Yılı : 1/2000
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 155
Ağırlık : 155
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺124,50

Demirel´i öteki siyasilerden farklı yapan özelliği, genel Türk siyasetçi tipinin küçük-burjuva aydın karaterine köylü karakterini aşılayabilmiş olmasıdır. O nedenledir ki bazen köylü gibi davranır, bazen küçük-burjuva aydın gibi. Ama hiç zengin gibi davranmaz, hiç üniversite hocası gibi davranmaz. Onu küçük-burjuva aydınlar arasında birinci yapan, köylü kimliğinin biçimlendirdiği, halka yakın kişiliğidir.


Basım Ayı/Yılı : 1/2000
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 550
Ağırlık : 550
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺124,50
2019 Yerel Seçimleri'nde Neler Oldu?

“Demokratik bir rejimde sandıkta tecelli etmesi gereken millî irade, ancak bu iradenin sahibi olan Büyükçekmece halkının ve bizlerin sandıklara sahip çıkmak için verdiği büyük mücadele ile gerçekleşebilmişti. Seçimden 10 gün sonra mazbatayı vermek zorunda kaldılar. Eğer orada gerekli mücadeleyi vermemiş olsaydık, umutsuzluğa ve yılgınlığa düşüp vazgeçmiş olsaydık, halkın iradesi yok sayılarak, büyük oy farkına rağmen AKP adayı belediye başkanlığı koltuğuna oturacaktı. Toplumdaki adalet duygusu, ahlak, demokratik ilkeler ve en önemlisi sandığa olan güven ciddi bir biçimde sakatlanacaktı. Bu anlamda bizim mücadelemiz sadece kazandığımız oyları gasp ettirmemek değil, aynı zamanda ülkemizdeki demokrasiye sahip çıkma mücadelesiydi.”

Olağanüstü zamanlar, olağanüstü mücadeleleri de beraberinde getirir. 2019 Yerel Seçimleri’nde Büyükçekmece’de yaşananlar tam da bunun örneği olmuştur. Oy çuvalları üzerinde günlerce yatan sandık görevlileri görüntüleri ile hafızamıza kazınan seçim ortamında AKP, yasaları hiçe sayarak, iktidar olmaktan gelen tüm gücüyle Büyükçekmece seçimlerine iptal ettirmeye çalıştı. Seçim Kurullarının da devreye sokulduğu 10 günlük itiraz sürecinde Büyükçekmece halkı, CHP milletvekilleri, sivil toplum örgütleri ve avukatlardan oluşan geniş bir dayanışma halkasıyla sandıklardaki halk iradesine sahip çıkıldı ve Türkiye demokrasi tarihinde yepyeni bir örnek yaratıldı. Demokrasi, bu defa oy sandıklarına sahip çıkılarak korundu.

Şüphesiz bu başarıda 6 dönem gibi rekor kez seçilen ve Büyükçekmece halkının gönlünde çok haklı bir yer edinmiş olan Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün’ün çok özel bir yeri var. Büyükçekmece halkı, hem sandıklara hem belediye başkanına sahip çıkarak iktidara gereken dersi verdi ve İstanbul halkına Büyükşehir Belediyesi seçim zaferini armağan etti.

Büyükçekmece’de fiilen “sıkıyönetim” ilan edilerek oynanan “Sandık Oyunları” neyi amaçlıyordu ve neler yaşandı? Önümüzdeki süreçte yaşanması muhtemel bu tarz oyunlara da ışık tutan kitap, aynı zamanda tarihe düşülen bir nottur.


Basım Ayı/Yılı : 4/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 176
Ağırlık : 200
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺55,30

Türkiye’de hükümet sistemi tartışmaları, siyasilerden akademisyenlere kadar uzanan geniş bir çevrede, uzun zamandır tartışılan konular arasında yer almaktadır. Son olarak, 2007 yılında cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanan kriz ve cumhurbaşkanını halkın seçmesi yolundaki değişiklik ile birlikte, Türkiye yeni bir döneme girmiştir. Yapılan anayasa değişikliği sonucunda, Türkiye’nin yarı- başkanlık sistemine adım atıp atmadığı konusu doktrinde tartışılmıştır.

Bir Demokratik Hükümet Sistemi Olarak Yarı-Başkanlık Sistemi- adlı çalışmamız iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde hükümet sistemlerinin sınıflandırılmasında kullanılan klasik ayrım olan kuvvetler ayrılığı ilkesi, hükümet sistemlerinin sınıflandırılması sorunu, hükümet sistemlerine ilişkin yeni sınıflandırma çalışmaları, kuvvetler ayrılığına dayanan hükümet sistemleri ele alınmıştır. İkinci bölümde ise yarı-başkanlık sistemini doğuran dinamikler, yarı-başkanlık sisteminin tanımı ve özellikleri, siyasal sistemimiz açısından avantajları ve dezavantajları, farklı ülkelerdeki yarı- başkanlık uygulamaları, yarı-başkanlık sisteminin ülkemizde uygulanması halinde doğabilecek sorunlar incelenmiştir. Bu çerçevede, parlamenter sistem, yarı-başkanlık sistemi ve başkanlık sisteminin ana hatlarını ortaya koyularak Türkiye’de sistem tartışmalarının hangi konularda odaklandığı belirlenmiş ve Türkiye’de yaşanan istikrarsızlık sorununu çözmek için, mevcut sisteme işlevsellik kazandıracak formüllere değinilmiştir.

Anayasa Hukukunda hükümet sistemi tartışmalarını ele alan çalışmalar önem arz etmektedir, çünkü özellikle Türkiye’de istikrarsız yönetimlerin sonucu ağır olmuştur. Bu açıdan konunun incelenmesinin, anayasa hukukumuz açısından yararlı olacağı düşünülmüştür.


Basım Ayı/Yılı : 4/2015
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 192
Ağırlık : 192
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺102,30

Psikolojik savaş, stratejik iletişim ve posttruth'un kesişimi, kamuoyunu manipüle etmek ve stratejik hedeflere ulaşmak için propaganda ve yanlış bilgilendirmenin kullanılmasında görülebilir. Sosyal medyanın yükselişi ve çevrimiçi bilginin çoğalması, hükümetlerin, kuruluşların ve bireylerin yanlış bilgi ve propaganda yaymasını kolaylaştırdı. Bu, psikolojik savaşın ve stratejik iletişimin demokratik toplumlar üzerindeki potansiyel olumsuz etkileri ve posttruth'un yayılmasıyla mücadelenin zorlukları hakkında endişelere yol açtı. Genel olarak, psikolojik savaş, stratejik iletişim ve posttruth, kamuoyunu önemli ölçüde etkileme ve toplumsal tutum ve davranışları şekillendirme potansiyeline sahip karmaşık ve çok yönlü olgulardır. Bu kavramların kesiştiği ve toplumu etkilediği yolları anlamak, günümüzün bilgiye doymuş dünyasında çok önemlidir.


Basım Ayı/Yılı : 12/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 440
Ağırlık : 440
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺237,00

Sorunlarımızın “Kök hücre”si olarak Türk-Kürt ilişkileri sorunumuz hallolmadan…

• İmralı’ya Ne’ye gittim: Öcalan’dan MEKTUP getirmeye mi, İmralı’ya KİTAP götürmeye mi?
• İstanbul seçimleri için mi KÖTÜ kullanıldım, İstanbul seçimleri mi İYİ kullanıldı?
• Kitaplarımı ulaştırmayan İKİ TARAF burada nasıl “pürüzsüz” anlaşırdı, bu çifte kalenin kapıları nasıl menteşesinden söküldü?

• Erdoğan’a 9 yıllık, İmralı’ya 20 yıllık ulaşma MARATONUM nasıl salimen “Finish”ine ulaştı?

• Öcalan (ikinci görüşmede), niye “Seni buraya Allah gönderdi” dedi?
• İstanbul seçimleri için mi, 100 yıllık meselemizin bir çay bardağı kırmadan bir haftada hâlli için mi dedi?
• Mektup mu beni profesör etti, profesörlüğüm mü mektubu yaptı?

• “Kürt sorunu” diye bilinen sorun “dolandırmasız” olarak Ne’dir?
• “Kürt sorunu” değil BİNYILLIK Türk-Kürt ilişkileri sorunumuzun bir haftada hâlli mümkün mü?
• İki taraftan engelleyenlerin açık adreslerine hangi yoldan, nasıl ulaştım?
• Bunlar o adreslerinde nasıl derdest edilebilir?

• Koyunun CAN derdi kasabın ET derdi mücadelesinde hep Kasap mı kazanacak?
• Fillerin kavgasında Çimenlerin ayak altında gitmesi makus talihinin Bir Son’u yok mu?

• Onun için dedim: “…bu çalışma, bir kitap olma maksadıyla değil, yaşadığımız bu kadim toprakların çok-gecikmiş hakkı olan bir sivil penceresi olma hayalinin, ruhu ve zihni ile ortaya çıkmıştır: Zira bu “pencere” Türk-Kürt ilişkileri sorununu, tabiri caizse, yağdan kıl çeker gibi çözmenin manzarasına açılır. “Ölüp öldürmek değil, yaşayıp yaşatmak” ile...


Basım Ayı/Yılı : 8/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 336
Ağırlık : 336
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺160,00
Eşit Yurttaşlık ve Kardeşlik İçin Chp - 2

Milletvekili seçildiğim dönemde Türkiye’nin kadim sorunları bütün ağırlığı ile ülkenin ve dolayısıyla Meclis’in üzerine bir karabasan gibi çökmüştü. Bu ağır yükün bilinciyle Türkiye’nin önemli ve kritik konularında tavır aldım. Milletvekili seçildiğim günden itibaren halkın bir sözcüsü olmaya çalıştım, halkın sorunlarını Meclis’e gücüm ve zamanım yettiğince taşıdım. Milletvekilliği sürecimde Sol’un temel ilkelerinden asla ödün vermedim.

Demokrasi, barış, insan hak ve özgürlükleri, adalet ve eşitlik ilkeleri rehberim oldu. Vicdan ise her zaman en üstte yer aldı. Çünkü halkın vicdanına hep güvendim. Aslında halkın vicdanının bir sesi olmaya çalıştım. Partim CHP adına Çevre Komisyonu sözcülüğünü yürüttüğüm sırada sadece insanların değil, doğanın ve bu gezegende yaşayan tüm canlılarında hak savunuculuğunu yapmaya çalıştım.

Sermayenin emeğin üzerindeki hegemonyasına karşı mücadelede, neoliberalizmden ırkçılığa, militarizmden toplumsal muhafazakârlaşmaya değin somut konularda açık tutum aldım.

Kısacası; Cumhuriyet İçin, Demokrasi İçin, Mustafa Kemal Atatürk’ün hedeflediği çağdaş, demokratik bir Cumhuriyeti gelecek nesillere taşımak için; İnatla, kararlılıkla her alanda mücadeleye devam edeceğiz. Nazım Hikmet Ran’ın ‘Korkuyorlar’ şiirine de dediği gibi;
“Görmekten, duymaktan, dokunmaktan korkuyorlar
Sevmekten korkuyorlar bizim Ferhad gibi sevmekten
Tohumdan ve topraktan korkuyorlar
Akan sudan ve hatırlamaktan korkuyorlar
Ümitten korkuyorlar Robson, ümitten
Korkuyorlar kartal kanatlı kanaryam
Türkülerimizden korkuyorlar…”
Hiç kimse korkmasın, ne derlerse desinler, ne yaparlarsa yapsınlar onlar korkacak biz ise cüret edeceğiz ve kazanacağız.
Türkiye’nin özgür, eşit, demokratik bir ülke olmasını asla engelleyemeyecekler.


Basım Ayı/Yılı : 2/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 248
Ağırlık : 248
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺41,25
Akp İktidarında Türkiye

Erdoğan, BOP’a da dayanarak, Anayasa ve yasalarda Cumhurbaşkanlığı’na verilmeyen yetkileri kullanmaya başladı. Hukuk devletini yok etmeye çalıştı. Ona verilmeyen devlet gücünü kullanarak baskıcı bir yönetim sergiledi. Kullanabileceği insanları başbakan yapıyor ve onların yetkilerini kendine alıyor fakat sorumluluğu bu yetkisiz başbakanlara bırakıyordu.

Bakanlar Kurulu, mutat olarak Kaçak Saray’da toplanıyor. Böylece başkanlık vesayetini olabildiğince, ülkenin ve devletin tüm kurumlarının üzerinde tutuyordu. Anayasal hakkı olmayan “örtülü ödeneği “ kullanma yetkisini dahi Başbakanın elinden aldı. Cumhuriyet tarihimizde ilk kez devletin parasını, sorumsuz ve yetkisiz biri yasadışı olarak, hesapsız ve sorgusuz sualsiz harcadı...

Erdoğan, önceki Danışmanı, sonraki Dışişleri Bakanı, o dönemde de Başbakanı olan Davutoğlu’nu çok zaman rahatlıkla kullandı. 1 Kasım seçimlerine gidiş serüveni müthiş kanlı geçti. Suruç’ta patlatılan bomba ile başlayan süreç, tarihimizin en vahşi katliamına dönüşen Ankara Garı’nın bombalanmasıyla sonuçlandı. Yüzlerce yurttaşımızın ölümüne neden olan bu süreçte; “Eylemciyi biliyoruz, ancak eyleme geçmeden yakalayamıyoruz.

Eylem sonrası parçalarını toplayıp adalete teslim ediyoruz…”, ardından; “Van’da; AKP’ye oy verirseniz bombalar patlamaz. Oy vermezseniz Beyaz Toroslar da dolaşır …” gibi akılda kalan bu vahim sözlerin sahibi ne yazık ki Davutoğlu oldu…

RTE’ye göre Davutoğlu görevini tam yapmadı. İstediklerini yerine getirmedi. Adeta kovuldu. Nitekim Davutoğlu, Başbakanlıktan istifasını; “İsteyerek değil, zorunlu olarak bırakıyorum” şeklinde açıkladı…

O günler sonrası değerlendirmek üzere 19 Mayıs 2016 kaleme aldığım yazıyı burada dikkatinize sunuyorum. Fetö birlikteliği,15 Temmuz’a geliş ve Rıza Sarraf olayının perde arkasını görmenizi isterim.


Basım Ayı/Yılı : 11/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 176
Ağırlık : 176
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺37,50

Türkiye’de merkez siyasette teorik ve pratik siyaseti bir arada götürebilen, entelektüel uğraşını toplum lehine dönüşüm iddiasını merkeze alarak yürüten Bülent Ecevit, bu açıdan merkez siyasetin diğer aktörlerinden ayrışmaktadır. Onu, sol siyaset açısından nevi şahsına münhasır kılan özelliği ise sol siyasetin ithal, sekter ve teorikliğine karşı, ithal ikameci, yenilikçi ve pratik bir sol anlayış ortaya koyabilmiş olmasıdır. O, sol siyasetin kendisine Atatürk üzerinden meşruiyet yaratarak devleti tahrip etmeyi de bir yöntem olarak gördüğü 1980 öncesi dönemde de sol tarafından aydın olmanın amentüsünün Kemalizme ağır yergiler sıralamak olarak algılandığı 1980 sonrası dönemde de Kemalist-sol çizginin devletlû yanını temsil etmiştir. Sosyalist solun teorik zemininin devlete negatif bakışına karşı, Kemalizmin devlet kurucu rolüyle, sosyal demokrasinin devleti istediği toplumsal dönüşümü gerçekleştirmek için faydalı bir araç olarak gören teorik zeminini harmanlayarak hedefine devleti değil, “bozuk düzen”i koymuştur.

Ecevit, tüm siyasi hayatı boyunca devlete karşı ayaklanan bir sınıf kinini değil, devleti altyapı kurumları açısından daha eşitlikçi ve bunun doğal sonucu olarak da özgürlükler açısından daha zengin bir ülke yaratmak amacıyla meşru siyaset zemininde hareket eden “halk kesimi”ni hedeflediği siyasi, sosyal ve iktisadi dönüşümün merkezine koymuştur. 12 Eylül sonrası dönemin, 1980’lerin hem Türkiye hem de dünya açısından birçok dönüşüme sahne olmasına karşın Ecevit, DSP projesiyle ortaya çıkmış ve halkı bizatihi siyasetin öznesi yapmayı hedefleyen bir iddia ortaya koymuştur. Ancak Ecevit’in bu çabası, Türkiye ve dünya dengesindeki pratik siyasetin sınırlılıkları ve 12 Eylül öncesinin çeşitli travmalarını hatırlatan post-travma atakları dolayısıyla gerçekleşememiş ve DSP de bu doğrultuda dönüşmüştür. İşte bu çalışma, bir yandan DSP’nin bu dönüşümüne sebep olan iktisadi, sosyal ve siyasal gelişmeleri değerlendirirken, diğer yandan da Ecevit’in erken dönem liderliğindeki iddialarından DSP ve iktidar dönemlerine ne kaldığını değerlendirme amacındadır. Bir materyalist ve Keynezyen dönem siyasetçisi olan Ecevit’in DSP projesinde, post-materyalist döneme ve neoliberal iktisadi birikim modeline verdiği reaksiyonların izini sürmek ve önceki dönemiyle mukayese etmek de bu kitabın iddiaları arasındadır.

 


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 432
Ağırlık : 432
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺126,00
Sosyal Politika ve Özgürlükler Üzerine Perspektifler

Bu ciltte yer alan yazılar iktisat bölümlerinde iktisat derslerine giren akademisyenler tarafından kaleme alındı. Ancak yazılarda iktisatçı formasyonuyla sosyal bilimlerin engin dünyası arasındaki diyalog ön plana çıkıyor. Gerçek dünyadaki iktisadi koşullarda salgının yarattığı daralma ve işsizlik dalgaları şiddetleniyor ve Ortodoks iktisadın iç tutarlılık duvarlarını zorluyor. İktisatçılar bu duvarların içindeki konfor alanlarını terk etmek zorunda kalıyor ve sosyal bilimler dünyasında keşfe çıkıyor. İstihdam, yoksulluk, toplumsal cinsiyet gibi başlıklar hem siyasi açıdan daha yakıcı hale geliyor hem akademik merakımızı daha çok cezbediyor.

Dayanışma, refah, sosyal politika kavramları cilt boyunca sık sık karşınıza çıkacak. Salgın kapitalizmin yarattığı toplumsal riskleri iyice tırmandırdı. Piyasanın tek başına insan geçimini sağlayabilecek bir mekanizma olduğuna dönük şüpheleri 1914‐1930 dönümünü andırır bir biçimde kızıştırdı. Devletin yurttaşlarıyla kurduğu haklar ve yükümlülükler ilişkileri üzerine daha derin düşünerek piyasaların bu açığının nasıl kapatılacağına kafa yormak iktisatçılar için önemli bir görev haline geliyor. Bir yandan 20. yüzyılda doruk dönemini yaşadıktan sonra geri çekilen büyük sosyal politika geleneği yeniden hatırlanıyor. Bir yandan devletlerin yeniden sosyal politikaları zenginleştirmesinin yaratacağı kaynak sorunu üzerine kafa yormak daha önemli hale geliyor. Bu yüzden iktisatçıların toplumsal refah ve sosyal politika üzerinde daha çok durması doğal bir bilimsel yönelim haline geliyor. Her ne kadar bu cildin yazarlarına böylesi bir ortak tema dayatması yapılmamış olsa da bu başlıkların çeşitli formlarda yazılar boyunca bir süreklilik oluşturması bu doğal eğilimin bir ürünü.


Basım Ayı/Yılı : 11/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 256
Ağırlık : 256
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺90,00

Soğuk Savaş, İkinci Dünya Savaşından sonra ABD ve SSCB arasında başladı. Her ne kadar İkinci Dünya Savaşında aynı blokta yer alsalar da aslında kapitalist ABD ile komünist SSCB’nin politik ve ekonomik sistemleri birbirine zıttı. Dünya Hâkimiyeti için kendilerine müttefik bulmak isteyen bu iki farklı ideoloji, silahlardan ziyade daha çok siyasi ve ekonomik yönden propagandayla nüfuzlarını arttırmayı tercih etti. Kapitalist bir devletin özellikleri arasında serbest pazar ekonomisi ve parlamenter demokrasi vardı. Hükümetler serbest ve açık seçimlerle, ”demokratik” olarak seçilme imkânına sahipti.

Genellikle ifade özgürlüğüne değer verilirken, ekonomi büyük ölçüde devlet kontrolünden uzaktı. Buna karşılık, bir “komünist” devlet olan SSCB merkezden yönetilirken; ekonominin ve toplumun kontrolü kesinlikle Komünist Parti önderliğindeki Hükümetin elindeydi. Yani en azından dönem boyunca yapılan propagandalar bu şekildeydi. Peki, iki farklı özelliğe sahip devletin başı seçtiği ve neredeyse dünyadaki hiçbir devletin kaçınamadığı bu süreçte Türkiye’nin seçimlerine etki eden unsur neydi: ekonomi mi politika mı güvenlik mi yoksa kültür mü? Türkiye’de Soğuk Savaş boyunca yaşanan tartışmaları ya da seçimleri ne derecede gerçekten ideolojiler belirledi? Elinizdeki kitap bu sorulara yanıt vermek için hazırlanmıştır.


Basım Ayı/Yılı : 8/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 150
Ağırlık : 160
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺63,00
Kökeni ve Gelişimi

İki bilim insanının gerçekleştirdiği Kürt Sorunu Kökeni ve Gelişimi adlı bu çalışma, tarafsızca değerlendirilmesi gereken Kürt sorununa birçok yönüyle büyüteç tutuyor; sorunun kökenini ve olası çözümlerini geçmişten geleceğe uzanan bir zaman yelpazesinde irdeliyor.

Kitap, “etnisite”, “ulus”, “azınlık”, “halk”, “azınlık hakları” gibi can alıcı terimlerdeki karışıklıkları giderirken, okura Türk ve Kürt milliyetçiliklerinin gelişme çizgilerini de izleme fırsatı veriyor.

Kürt sorunu üzerine akademik çalışmalar şimdiye kadar çoğunlukla yabancılar tarafından büyük oranda ikincil ve yabancıl kaynak temelinde yapıldı. Bu kitap, uluslararası literatüre Türkiye’den bir katkı niteliği taşımakla birlikte, alanında objektif ve temel bir başvuru kaynağıdır.


Basım Ayı/Yılı : 3/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 352
Ağırlık : 352
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺130,00

Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler ile gelişmemiş ülkelerde siyaset, bir köşe kapmaca ve ayrıcalıklı bir meslek gurubu olarak algılanmaktadır. Siyasi partilerin yönetim kadrolarında doğrudan veya dolaylı yoldan bir mevki yakalayanlar, sözüm ona siyasi seçkinler gurubuna dâhil olmaktadır. Sınıfsal bir ayrıcalık gibi görünen bu siyasi koltuklar, mevcut siyasiler için bir kariyer ve korunması gereken kutsal mevkiler olarak görülmektedir.

Türkiye’de; demokratından otoriterine ve en radikaline kadar, neredeyse tüm parti yönetimlerindeki ortak konu, her ne pahasına olursa olsun mevcut yönetimin ve koltukların korunmasıdır. Farklı ideolojik eğilimler ve örgüt modelleri sergileyen bu siyasi partiler, yönetimin paylaşılması konusunda adeta birbirlerini tamamlayan ortak zincirin birer halkası gibidir.

Türkiye’de, yukarıdan aşağıya doğru örgütlenen siyasal ortam, zaman içerisinde tabana yayılma ve toplumsal katılımı sağlayacak bir dönüşümü hiçbir zaman gerçekleştirememiştir. Oluşan bu siyasal saadet zinciri, ilk günden itibaren oligarşik bir yapıya sahip sözüm ona seçkinlerin denetiminde yönlendirilmiş ve şekillendirilmiştir.

Oysa siyasal sistemini sağlıklı tamamlamış batı demokrasilerinde siyaset, liyakat ve toplumsal tercih zemininde şekillenmektedir. Bu ülkelerde siyaset, parti genel başkanından sade üyeye kadar, tüm katmanlarının kararlara iştirakine elverişli bir yapıdadır. Siyaset bir kariyer ve meslek gurubu olarak görülmez. Lobicilik, hizipleşme gibi iç gruplaşmaların yaşanmadığı bu demokrasilerde, benim adamım anlayışı yoktur. En liyakatli adayın geniş katılımla aranması ve bulunması sonrasında, görev verilmesi siyasi kültürü yerleştirilmiştir.


Basım Ayı/Yılı : 10/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 175
Ağırlık : 180
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺60,00

Sevgili Emre Cemil Ayvalı, Türkiye’nin hem siyasi hem de entelektüel birikimine değerli katkılar sunan yeni bir eserle karşımızda. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin getirdiği yeni siyasal ilişki biçimini ele aldığı bu kitap, siyaset bilimciler, akademiya ve basın camiası için bir referans ve başucu kitabı olmaya aday.
Mehmet Acet

Titizlikle hazırlanmış bu çalışmada Emre Cemil Ayvalı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni hem teorik hem pratik yönleriyle ele alıyor. Kitap, Türkiye modelinin kendine has özelliklerini, %50+1 uygulamasının mantığını, siyasi partilerin buna mukabil dönüşüm ve arayışlarını başarıyla aktarıyor. Bir çırpıda ve zevkle okuyabileceğiniz kitap, Türkiye siyasetine dair birçok temel soruyu net bir biçimde cevaplamanıza katkı sunacaktır. Güçlü bir kalem, berrak bir zekâ…
Hasan Basri Yalçın

Genç yazar ve siyasetçi Emre Cemil Ayvalı kitabında, ayrıntılı bir biçimde Türkiye’nin ucube parlamenter sistem yolculuğunu ve AK Parti’nin onun yerine inşa ettiği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni kurma mücadelesini anlatıyor. Dünyadaki hükümet sistemlerini ve “Türkiye’de neden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne gerek duyuldu ve neden buna alelacele Güçlendirilmiş (Uydurulmuş) Parlamenter Sistem alternatifi çıkartıldı?” sorusunun cevabını merak ediyorsanız bu kitabı mutlaka okumalısınız.
Mahmut Övür

Emre Cemil Ayvalı kitabında, Türk siyasetinin son dönemdeki en popüler konusu olan sistem tartışmalarına farklı ve özgün bir bakış açısıyla yaklaşıyor. Kitap, siyaset kurumunu âdeta esir alan kısır sistem tartışmalarına verilmiş esaslı bir yanıt niteliğinde. “Parlamenter Sistem mi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi mi?” sorusuna kafa yoran herkesin okuması gereken bir kaynak kitap.

Zafer Şahin


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 176
Ağırlık : 176
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺123,50
Belgeler ve Deliller Işığında 15 Temmuz Darbe Girişimi

15 Temmuz darbe girişimine ilişkin hazırlıklar kimler tarafından, nerde ve nasıl yapıldı?

FETÖ’cüler böyle bir darbe girişimine neden kalkıştı?
Darbe saati niye erkene alındı?
Darbenin ilk saatlerinde Fetullah Gülen hangi sivil imamla görüştü?
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Yıldırım darbe olduğunu öğrendiklerinde ne konuştular, ne karar aldılar?
Genelkurmay Karargâhı ve diğer karargâhlar nasıl işgal edildi?
Üst düzey komutanların başına ne geldi?
Akıncı Üs Komutanı Hakan Evrim, Fetullah Gülen’le kimi görüştürmek istedi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Marmaris’ten İstanbul’a intikali nasıl planlandı, yol boyunca neler yaşandı?
Ankara’yı bombalayan uçaklara kim talimat verdi?
TRT baskınının ve TV’deki darbe bildirisinin arka planında neler yaşandı?
Ömer Halisdemir, Semih Terzi’yi nasıl etkisiz hale getirdi?
Darbe nasıl bastırıldı, darbeciler hangi koşullarda teslim olmak zorunda kaldı?
Darbe başarılı olsaydı nasıl bir Türkiye’ye uyanacaktık?

Asırlık Gece, hazırlık safhasından bastırıldığı ana kadar darbe girişimi kapsamında gerçekleşen birçok olayı, deliller ve belgeler ışığında bütüncül bir yaklaşımla ele almakta ve aydınlatmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 4/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 424
Ağırlık : 424
En / Boy : 14 / 23
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺161,50

Avrupa’daki genç sanatçı ve yazarlar 20.yy’ın gelişini büyük umutlarla karşılamışlardı, teknolojik ilerlemelerin ve demokratik ideallerin ekonomik ve sosyal ilerlemeye kaynak olacak yeni bir çağ umuyorlardı. (Modernizm)

Avangard, 1848 öncesinde romantizmin isyanı ile başlamıştır. Ancak 1848’de Paris’te çıkan şiddetli olaylardan sonra sona ermiştir. Bu kırılmanın ardından modernist bir mahiyet almış ve modernizm ile özdeşleşmişti. Avangard ve modernizm üzerindeki tartışmalar iki dünya savaşı arasındaki süre içinde şiddetle politikleşmiştir. Avangard sanat hareketleri ile ilgili araştırmaları ile bilinen düşünür Peter Bürger, tarihsel avangardı Dada ve Sürrealizm ile sınırlamış, bunun ilerisinde avangardı daha yoğun olarak 1940’lar sonrasındaki Amerikan sanatı bünyesinde incelemiştir. 


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 108
Ağırlık : 108
En / Boy : 16 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺82,50

2020 yılının Mart ayında T24’ün önerisiyle Metin Kaan Kurtuluş, Prof. Dr. Sencer Ayata’yla bir söyleşi dizisine başlar: Pandeminin, dünyanın ve Türkiye’deki gelişmelerin değerlendirildiği bu söyleşilerde pandemi sonrası dünya, yoksulluk ve eşitlik, gençlik, siyasal ittifaklar, kutuplaşma, sosyal demokrasi, yolsuzluk ve yozlaşma, sosyal sınıflar gibi başlıklar ele alınacaktır. Üç yıla yayılan bu söyleşilerin kitaba dönüşmesi esnasında 14 ve 28 Mayıs seçimleri Türkiye gündemine düşünce, seçim sonuçlarını tartışan son bir söyleşi kitaba eklenir...
 
ODTÜ’de uzun yıllar akademik çalışmaları bulunan, iki dönem parlamentoya giren ve CHP yönetiminde görev üstlenen Türkiye’nin önde gelen sosyologlarından Prof. Dr. Sencer Ayata’nın güncel siyaset ve toplum yapısı üzerine yaptığı değerli gözlem ve değerlendirmeler, Türkiye’nin dününe, bugününe ve yarınına ışık tutacak nitelikte. 
 

Yazar Hakkında
Sencer Ayata ortaöğrenimini Tarsus Amerikan Lisesi’nde bitirdikten sonra, 1973 yılında ODTÜ’de Sosyal Bilimler alanında lisans derecesini aldı. Sosyoloji ve Sosyal Antropoloji alanındaki doktorasını 1982 yılında İngiltere’de Kent Üniversitesi’nde tamamladı. 1981 ile 2011 yılları arasında ODTÜ Sosyoloji Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalıştı. 1997-2003 yılları arasında Sosyoloji Bölümü başkanlığı, 2003-2010 yılları arasında ODTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü başkanlığı yaptı. Aynı yıllar arasında ODTÜ Senatosu ve Üniversite Yönetim Kurulu üyeliği görevlerini yürüttü. Harvard Üniversitesi’nde misafir, Oxford Üniversitesi ve Wissenschaftzentrum Berlin’de (WZB) davetli öğretim üyesi olarak bulundu.
Türkiye’nin toplumsal yapısı ve siyasal hayatı, kent toplumu ve kültürü, sanayileşme, bilgi ekonomisi, sınıfsal yapı ve yeni orta sınıflar, yoksulluk ve eşitsizlik, gençlik, sosyal demokrasi üzerine araştırmaları, çalışmaları ve görüşleriyle tanındı.
CHP’nin 23 Mayıs 2010 tarihinde gerçekleştirilen 33. Olağan Kongresi’nde en yüksek ikinci oyu alarak Parti Meclisi’ne ve sonrasında CHP Bilim ve Kültür Platformu’nun başkanlığına seçildi. 3 Kasım 2010 tarihinde AR-GE ve Bilim, Yönetim ve Kültür Platformu’ndan sorumlu genel başkan yardımcısı olarak atanmıştır. 12 Haziran 2011 genel seçiminde CHP’nin Ankara 1. Bölge 1. sıra milletvekili adayı olarak gösterilmiş olup seçimlerde milletvekili seçilmiştir. 7 Haziran 2015 genel seçiminde CHP’nin İstanbul milletvekili seçilmiştir. Çok sayıda kitap, makale, rapor yayınlamıştır. Evli ve bir çocuk babasıdır.
 
 
Metin Kaan Kurtuluş 1996 yılında İstanbul’da doğdu. Yüksek¬öğrenimi ABD’nin Michigan eyaletindeki Hope College’da Siyaset Bilimi üzerine tamamlarken, Almanya’da Avrupa Birliği üze¬rine uzmanlaştı ve Kıbrıs sorunu hakkında çalışmalar yaptı. 
Gazeteciliğe ABD’de başladıktan sonra 2018 yılında Türkiye’ye dönerek T24’te Dış Haberler ve Dış Politika editörlüğünü üstlendi. Dış politika üzerine haberleri, dosyaları, makaleleri ve söyleşileri yerli ve uluslararası çeşitli basılı ve dijital yayınlarda yer aldı. Halen T24’ün Haber koordinatörlüğünü yürütmektedir.


Basım Ayı/Yılı : 7/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 280
Ağırlık : 280
En / Boy : 13,7 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺113,52

Elinizdeki Eser, genel olarak dünya ülkeleri ve özelde Türkiye açısından önemli görülen bir konuya odaklanmıştır. Bu konu, “siyasetin finansmanıdır”. Yeni Sağ Anlayış (New Right) perspektifinden ele alınan konu, ABD ve Türkiye bağlamlarında analiz edilmektedir. Bu Eserde ayrıca konuyla ilgili Türkiye çapında bir saha araştırmasının sonuçları incelenmekte ve sentez edilmektedir. Bu bilimsel araştırmadan elde edilen bulgular ko nuyla bağlantılı olarak Türkiye açısından önemli sonuçlara ulaşılmasına olanak sağlamıştır. Kitabın başlığı, kapsamı, içeriği, ampirik araştırması ve sonuçları itibariyle, özgün bir değer taşıdığı söylenebilir. Bu itibarla ilgili alana katkı sağlaması beklenmektedir. Eser dört bölümden oluşmaktadır. Birinci Bölümde “Yeni Sağ Siyasal Anlayış. Siyasette Yeni Bakış ve Devleti Yeniden Konumlandırmak” başlığı altında konu işlenmektedir. İkinci Bölümde “Siyaseti Finansmanı Olgusunun Kavramsal Çerçevesi: Ekonominin Demokrasi Üzerinde Hegemonya Kurması” ele alınmakta dır. Üçüncü Bölüm, “Siyasetin Finansmanına İlişkin Karşılaştırmalı Ülke İncelemelerine” Ayrılmaktadır. Dördüncü Bölüm ise ampirik araştırmaya ayrışmıştır. Bölümün başlığı; “Seçmenin Siyasetin Finansmanına İlişkin Algısını Ölçmek: Alan Araştırmasının Metodolojisi ve Verilerin Analizidir”.


Basım Ayı/Yılı : 9/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 222
Ağırlık : 222
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺115,20

Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle birlikte gerçekleşen elit değişimi ile çevrenin talep ve öznelerinin merkeze akması, o zamana kadar uygulanagelmiş birçok politikanın değişimini de tetiklemiştir. Laisist politikanın esnemesi, iktisat politikalarındaki değişim, çevre ile kurulan ilişki biçimi gibi birçok temel davranış kalıbında farklılaşma gözlenir hale gelmiştir. Bu dönemin Türkiye tarihi açısından ciddi değişimleri gösterdiği bir vakıadır. Bu değişimden, elbette genelde kimlik politikaları, özelde ise Kürt Meselesi münezzeh değildir.

Bu çalışmada on yıllık Demokrat Parti dönemi boyunca, Kürt Meselesi özelinde, imparatorluk mirasının üzerinde şekillenen ve Tek Parti döneminde inşa edilip uygulanmış olan devlet politikasındaki değişim ve devamlılıklar açıklanmaya çalışılacaktır.


Basım Ayı/Yılı : 11/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 200
Ağırlık : 200
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺125,00

Türkiye Devrimci Hareketi tarihi baskının ve zorun olduğu kadar direnişin, dayanışmanın ve mücadelenin de tarihidir. Bu tarihin yapıcıları özellikle ‘80 öncesi dönemde başta büyük kentler olmak üzere ülkenin dört bir yanından her kesimden insanı devrim ve sosyalizm fikriyle harekete geçirebilmiş, başka bir dünyanın mümkün olduğuna inandırmıştı. 12 Eylül yenilgisiyle birlikte ise coşku yerini bezginliğe, kararlılıksa pişmanlığa bırakarak, bu güçlü inanç acı bir tecrübe misali tarihin tozlu sayfalarına gömülmeye çalışıldı. Bu dönemi yazanlar ise çoğunlukla ya kahramanlıkları ya da kendi haklılıklarını öne çıkararak, tarihi kendileriyle başlatıp bitirerek anlattılar olup bitenleri. Dolayısıyla yolu hala yürüyenleri de yok saymayı tercih ettiler.

H. Selim Açan ise bu tarihe 1968’den beri sürdürmekte ısrar ettiği örgütlü devrimciliğin gerektirdiği şekilde; başarılanlar kadar başarılamayanlar, övünçler kadar eksiklik ve yetersizlikleri de söylemekten kaçınmayarak yaklaşıyor. Yenilgi edebiyatına ve tarihin tahrif edilmesine karşı katıksız bir gerçekçilikle anlatıyor olup bitenleri: Mücadelenin sağaltıcı gücünü günümüze taşıyan üslubuyla,insani sıcaklıkları, büyük dönemeçlerin ardındaki fark yaratan o küçük anları da ıskalamadan.Kavgada sebatın devrimci ruhuyla: “Bitmedi daha...”


Basım Ayı/Yılı : 10/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 272
Ağırlık : 272
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺70,55
Koğuştan Hücrelere

Hayata Dönüş Operasyonu kitabının, yaşanılanların kamuoyunun gözünden kaçırılan yönleriyle ortaya konması amacıyla Aralık 2010’da ilk kez yayımlanışının üzerinden 12 yıl geçti. Operasyonlarda yaşanan hak ihlallerinin hukuki mücadelesiyse halen devam ediyor.
Geçen bu süre içerisinde operasyonla ilgili yeni gelişmeler oldu, bazı yeni bilgi ve belgeler ortaya çıktı. Kitabın elinizdeki ikinci baskısı, bu yeni olguların ışığında gözden geçirilip güncellendi. Tarihe tanıklık edilmesinin önemi yanında operasyona kaynaklık eden sorunların güncelliğini koruyor olması ikinci baskının hazırlanmasının temel nedeni oldu.

19-22 Aralık 2000 tarihleri arasında gerçekleştirilen “Hayata Dönüş” Operasyonu, Cumhuriyet tarihinin en büyük ve en kapsamlı cezaevleri operasyonudur. Sonucunda uygulamaya konulan “F Tipi” cezaevleri, bugün her kesimden muhalif figürün yıldırılması ve toplumdan izole edilmesi amaçlanarak yollandığı, ağır hak ihlallerinin yaşandığı mekânlar olarak karşımızdadır.

Belge Yayınları’nın “Türkiye İncelemeleri Dizisi” altında yayımladığımız nice çalışmanın işaret ettiği üzere ülke tarihi, çeşitli halklara, siyasi topluluklara ve hatta miraslarına uygulanan sistematik “kırım”larla maluldür. 19-22 Aralık 2000 tarihinde yaşanılanlar bir ilk değildir. Bugün olduğu gibi, “Hayata Dönüş” Operasyonu’nun mantığı ve perspektifi devam ettirildiği sürece, bir son da olmayacaktır. Benzer kırım girişimlerini engellemenin ilk adımlarından biri olarak “Hayata Dönüş” Operasyonu unutulmamalı ve unutturulmamalıdır.


Basım Ayı/Yılı : 11/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 228
Ağırlık : 228
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺106,25
Türk Siyasal Hayatına Yön Veren Aydınlar

1960’lı yıllar Türk siyasal hayatı, ideolojik olarak çok kutuplu bir düşünce dünyasının ortaya çıktığı bir zaman dilimidir. Bu zaman dilimi ve sonrasında dönemin önde gelen aydın ve münevverleri duygu ve düşüncelerini süreli yayınlar aracılığıyla topluma sunma gayreti içerisindedir. Onlar şahit oldukları sosyo-kültürel, iktisadi ve siyasi sorunları ve bu sorunlara dair çözüm önerilerini penceresinden baktıkları ideolojik eğilimler doğrultusunda resmetmeye çalışmaktadırlar. Daha müreffeh bir toplumda yaşamak ya da cemiyetin ilerlemesini sağlamak adına gayretler sarf etmektedirler. Bu gayretlerden bir tanesi de Yön Dergisi’nin ortaya çıkışıdır. Yön Dergisi 1960’lı yıllar Türk siyasal hayatının canlı bir anlatımıdır. O, dönemin önde gelen sol-sosyalist aydınların bir araya geldiği ve zamanla siyasi fikir hareketine dönüşerek geniş taraftar kitlesi kazandığı süreli yayınların başında yer almaktadır. Kendilerini Yön Dergisi aracılığıyla ifade etmeye çalışan Yöncüler, benimsedikleri ideolojik eğilimin zamanla kurumsal bir kimlik elde etmesine ve demokrasiye yükledikleri anlam itibariyle dönemin “vesayetçi” söylemin inşasına kaynaklık etmeleri itibariyle oldukça önemli bir konuma sahiptirler.

Elinizdeki kitap, siyasi düşünce dünyamızda özgün bir yere sahip olan Yöncüler’in siyasi tezlerini ele alması bakımından ve Türk demokrasisinde “vesayetin” kurumsallaşmasına katkı sağlayan “düşünsel kaynak” ya da “fikri altyapı” gibi temel saiklerin neler olduğunu ortaya koyması açısından özgün bir nitelik taşımaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 240
Ağırlık : 240
En / Boy : 13,5 / 21,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺70,20
Diyanet Gazetesi ve İslamcı Dergilerde Din, Devlet ve Siyaset

Gazete ve dergiler modern dönemde düşüncenin kalıcı kılınması ve aktarılması hususunda başvurulan ana unsurlardan biri olur. Farklı dünya tasavvurlarına sahip cenahlar topluma hitap etmenin ve ona yön vermenin imkanını çıkardıkları gazete ve dergilerle yoklar. Süreli neşriyat bu cenahların yürüttükleri mücadelenin vasıtalarından biri olarak kendisini gösterir. Bu çerçevede gazete ve dergiler bulundukları devrin bir aynası hüviyetinde olurken bu yayınları ortaya çıkaran kadroların zihniyet dünyalarını anlamanın kapılarını da aralar.

Elinizdeki çalışma ile devlet ve siyasete yönelik anlayışlarını farklı din tasavvurları etrafında teşekkül ettiren ve din-siyaset ilişkisi hususundaki idrak biçimleri başka kaynaklardan beslenen kesimlerin zihniyet dünyalarının mukayeseli bir şekilde tetkik edilmesi amaçlanmıştır. Bu doğrultuda çalışmada 1960'lardan 1990'lara Diyanet Gazetesi ile İslamcı dergilerdeki devlet, siyaset ve toplum tasavvuru incelenerek bu unsurlar arasındaki zihniyet mücadelesi ortaya koyulmuştur.


Basım Ayı/Yılı : 6/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 528
Ağırlık : 528
En / Boy : 16,5 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺216,00

Bu kitap,10 yılı aşkındır çalışılan Türkiye Komünist Yayınlarında Kürtler dosyasının ikinci cildidir. İlk kitapta 1920’den başlayarak partinin illegal yayınları incelenirken, bu 2. kitapta “yarı legal” denilebilecek yayınları taranmış, bunlarda yer alan Kürtlere ve Kürt Sorununa dair haber, yorum, teorik yazılar sunulup yorumlanmıştır.

“…Böylesi bir yaklaşım, Türkiye’de ulusal sorunun merkezinde Kürt sorunu olduğunu reddetmek anlamına gelmez. Gerçekten de ülkemizde ulusal sorun esas olarak Kürt ulusal sorunudur…” Ürün - Eylül 1977

“…Faşist tehlikeye, hortlatılan şoven milliyetçiliğe karşı savaşımı yükseltmek, özgürlüğe giden yolu açmak, ortak savaşımdan geçer. Ortak savaşım sorunu, bugün her zamankinden daha yakıcı olarak kendini dayatıyor. Dost güçler bu gerçeğe sırt çeviremezler…” Savaş Yolu - Temmuz 1978

“…Bu vahşet, bu barbarlık durdurulmalıdır. Diyarbakır Askeri Cezaevindeki kanlı cinayetleri protesto edin. Kürt yurtseverlerini faşist generallerin göz göre göre yok etmesine izin vermeyin. Her şeye karşın omuz omuza yiğitçe direniş sürdüren komünist ve devrimci-demokrat tutuklulara dayanışma gösterin…” Yeni Çağ - Mart 1984

“…Cuntanın Kürdistan’a saldırısına tepkiler büyüyerek sürdü. Batı Avrupa’nın değişik ülke ve kentlerinde Türkiyeli örgütlerin eylem birliği çerçevesinde yaptıkları etkinliklerle Kürt halkına yapılan baskılar protesto edildi. Yürüyüş, miting, uyarı nöbeti ve imza kampanyası şeklinde sürdürülen etkinlikler, ‘Türkiye Kürdistanı’ndaki baskılara, işkence ve idamlara son, genel af’ belgileri altında yapıldı…” Türkiye Postası - Kasım 1984


Basım Ayı/Yılı : 1/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 308
Ağırlık : 308
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺110,50

"Sosyalizmin tarihi, demokrasi sorununun da tarihi olmuştur. Sosyalizmin geleceği, demokrasi sorunu olarak kalmayı sürdürmektedir.... Bu inceleme, birkaç noktadan katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. İlk ve en önemli nokta, Rus Devrimi’nin ilk yıllarında devrimci halk demokrasisinin olanaklarını araştırmak ve bunun en önemli iki kurumsal açıklaması olan fabrika komiteleri ile sovyetleri incelemektir. Bunların ortaya çıkışı, gelişmesi, işlevselliği ve yazgısı, devrimci değişimin geniş bağlamında analiz edilmiştir. İkinci nokta, Marksist ve Leninist kuramın çeşitli yönlerini bunların tarihsel gelişmeler üzerindeki etkisinin anlaşılmasını göz önüne alarak incelemektir. Sonuncu nokta ise, işçi kontrolü ile konsey demokrasisinin geniş ve karşılaştırmalı bir analizini yaparak günümüzdeki Batı demokratik sosyalizmi için Rus deneyiminden eleştirel dersler çıkarmaktır.-Carmen Siriani-
Basım Ayı/Yılı : 7/1990
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 496
Ağırlık : 377
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺85,00

Daha öncesini hesaba katmıyorum. 1962’li yıllarda Edip Karahan’ın çıkardığı Dicle-Fırat’a yazılar yazdım. Onlar belki de ilk başlangıçlardı, ilk yazılardı. Sonra 1963’te rahmetli Musa Anter’le ve bir-iki arkadaşla beraber çıkardığımız Deng dergisinde yazdığım birkaç yazı var. Belki bir gün onları da toplamak imkanı olacak. Kürtlerde genellikle yazma geleneği yoktur veya çok az insan hatıralarını, yazılarını derli toplu bastırmıştır. Bu gelenek 1960’lı yıllarda Kürt dünyasında başlayan kültür rönesansı ile terkedilmişe benzemektedir. Buna yardımcı olmak gerekli.Yazılı belge tarihin anasıdır, hammaddesidir, hamurudur denebilir. Biz de ilk günden Gündem’in tarih olacağını biliyorduk. Hazırlıklara böyle başlandı, isim oldu, şehit oldu, kan oldu, tarih oldu Gündem.-Yaşar Kaya-


Basım Ayı/Yılı : 4/1993
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 200
Ağırlık : 210
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺42,50

"Bütün yaşamını Türkiye’deki sosyalizm kavgasına adamış olan Mihri Belli’nin dünya ve ülke gelişmelerini devrimci bir perspektiften sorgulayan yazılarını derleyen "Gurbetten Notlar", aynı zamanda hızla gelişen yakın tarihle bir hesaplaşma... Bir yandan ‘Yaratıcı Marksizm’ tartışmaya açılırken, öte yandan ‘Türkiye Solu’nun sorunları, ve ‘Reel Soslayizmin Bunalımı’ ele alınmakta, ‘Kürt Devrimi’ irdelenmekte, ve bu bağlamda sol birliğin ve sosyalist bir partinin programatık içeriği tartışılmakta. ‘Körfez Savaşı’ndan bu yana dünya politikası çözümlenirken, Avrupa, Küba, Meksika ve Bosna’daki gelişmeler de soldan bir bakışla ele alınmakta."


Basım Ayı/Yılı : 1/1996
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 311
Ağırlık : 219
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺63,75

1992 Nobel Barış ÖdülüBu kitapta, Güney Amerika yerlilerinin Quiche boyundan gelme, 26 yaşında bir kız olan Rigoberta Menchu, yaşamını anlatmaktadır. Halkının gelenek ve göreneklerinden, ‘toprak ana’ ve dört unsurla olan ilişkisinden törenlerinden söz etmektedir. Bunlar, haftada bir kez atalarının, haftada bir kez de Katolik kilisesinin geleneklerini sürdürmektedirler. Rigoberta, küçüklüğünden beri atalarına, onların kültür ve geleneklerine bağlı kalmayı öğrenmiştir. Ailesi, birkaç ay çiftçilikle uğraştıkları dağlarda, sonra kıyıda, ihraç için kahve ve pamuk yetiştirilen büyük çiftliklerde çalışarak yaşamlarını sürdürmektedir. Rigoberta’da sekiz yaşında çalışmaya başalamıi-ştır. Babası ilk kez 1973’de tutuklanmıştır. "Zengin beyler" mühendis olarak belirerek çiftçilere toprak üzerinde hiçbir hakka sahip olmadıklarını, ya burayı terketmelerini ya da işçi olarak çalışmaları gerektiğini söylerler. Babası, bunun üzerine yeraltı çalışmalrına başlar, daha sonra, tıpkı annesi ve erkek kardeşlerinden biri gibi öldürülür. Rigoberta, CUC (Tarım İşçileri Birliği Merkezi)’da çalışmaya başlar ve diğer bölgelerdeki tarım işçilerini örgütler. Sürgüne gitmek zorunda kalır ve yerli direnişin simgesi olarak 1992 Nobel Barış Ödülü’nü alır...Bu kitapta tüm bir halkın, insanda hayranlık uyandıran ve yüreğini kıpır kıpır ede kültürü yeralıyor..."The Times
Basım Ayı/Yılı : 2/1993
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 192
Ağırlık : 170
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺42,50

Sevgili Leyla Uzun Bir Sürgündü O Gece


Basım Ayı/Yılı :
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 134
Ağırlık : 134
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺34,00

Özgürlüğün Bedeli Irak Kürt Bölgesinden Röportajlar (1991-93)


Basım Ayı/Yılı : 6/1996
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 182
Ağırlık : 138
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺42,50
1965 Seçimlerinden 12 Mart Muhtırasına

İktidar, bir kişinin diğer bir kişiyi bir şeyler yapmaya itme/zorlama gücü olarak tanımlanabilirken muhalefet; bir şeye karşı olma, karşı gelme eylemi olarak tanımlanabilir. Bu nedenle İktidar ve muhalefetin oluşması için iki kişinin var olması yeterlidir. İktidar ve muhalefeti tanımlamak için iki kişinin varlığı yeterli olsa da toplumsal olarak iktidar ve muhalefet ilişkisinde daha geniş bir kitleden bahsetmeliyiz. Bu sebeple, İktidar devleti yönetmek ve devlet yönetimiyle ilgili bir kavram olarak karşımıza çıkarken, muhalefet ise karşı olma anlamında kullanımıyla iktidarın politikalarına karşı olma ve iktidarın politikalarına alternatifler geliştirerek iktidar alternatifi olarak değerlendirilmektedir.

Normal bir iktidar muhalefet ilişkisinde iktidar ve muhalefetin demokratik sistem içinde birbirlerinin varlığına inanmış ve gerekli şartlar sağlandığında iktidarın muhalefet muhalefetin ise iktidar olacağı olağan karşılanmıştır. Ancak Türkiye’de iktidar muhalefet ilişkileri bu normal koşullardan biraz farklı bir gelişim sergilemiş, iktidar ve muhalefet adeta bir savaş halinde olmuştur. Türkiye’nin tarihsel ve toplumsal gelişiminden kaynaklı olan bu durum partiler arasında kutuplaşmalara da neden olmuştur.

Bu çalışma, Adalet Partisinin iktidar yıllarında (1965-1971), iktidar ve muhalefetin siyasal, sosyal, ekonomik, dış politika konularındaki görüşleri ve bu konular paralelinde yaşanan olaylar çerçevesinde takındıkları tavırlar saptanmıştır. Yaşanan bu olayların ve gösterilen tepkilerin iktidar muhalefet ilişkilerine nasıl yansıdığı, bu ilişkiler sonunda 12 Mart muhtırasına giden sürecin nasıl yaşandığı ortaya konulmuştur.


Basım Ayı/Yılı : 7/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 429
Ağırlık : 450
En / Boy : 14 / 22
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺121,50

Erbakan kurtlar sofrasında neler yaptı?

Özal'ın derin devletle savaşı…

Menderes’in vesayeti kırma çabası…

Darbeli demokrasiye giydirilen deli gömleği 27 Mayıs…

CHP’yi iktidarda tutma çabası ve darbecilerin CHP aşkı…

Sağ partileri bölüp parçalayıp CHP’ye alan açma operasyonları…

Darbenin post modern cinnet hali 28 Şubat…

Bin yıl süreceği söylenen darbe 10 yılda nasıl bitti?Erdoğan'ın uzun ince bir yolda yürüttüğü amansız mücadele...

7 Şubat MİT darbesi ve 17-25 Aralık haysiyet darbesi…

Mit tırları ve Kobani tuzağı…

Vesayetin son aparatı FETÖ…

Devlet, işgalden nasıl kurtuldu?

Büyük Ortadoğu Projesi’ne ne oldu?

Çözüm süreci bize neler kazandırdı, neler kaybettirdi?

Mayınlarla dolu bir yol ve fırtınalı bir yolculuğun hikâyesi…

Bu zorlu yolculuğun her anını ve buna ilişkin önemli tespitleri bulacağınız bu kitap, aynı zamanda mevcut siyasi gelişmelerin sağlıklı değerlendirilebilmesi sürecinde okuyucularına ışık tutacak.


Basım Ayı/Yılı : 1/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 328
Ağırlık : 328
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺120,00

Doğu Akdeniz'de gerginliğin fitili ilk kez, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) sanki coğrafyada Türkiye yokmuş ve Kıbrıs’ın sahibiymiş gibi, Kuzey Kıbrıs Türkiye’nin ve Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) hukuki ve ekonomik haklarını hiçe sayarak adanın etrafındaki denizlerde doğal kaynakları çıkarmak ve işletmek için Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ilan etmesi ve kıyıdaş devletlerle uluslararası firmalarla anlaşmalar yapmasıyla ateşlendi.

GKRY’nin tüm hukuk kural ve paylaşım prensiplerine aykırı olarak sahiplenmeye çalıştığı bu bölgede zengin doğalgaz ve petrol rezervleri olduğu tahmin edilmektedir. Bu bakımdan GKRY’nin hile ve hukuk tanımazlıkla gasp etmeye çalıştığı bu bölge, Türk Milleti’nin gelecek nesillerinin refah ve güvenliği için de hayati bir öneme sahiptir.

Türkiye ve KKTC, Doğu Akdeniz’de ve Kıbrıs Adası’nın çevresindeki deniz yetki alanlarının hukuka uygun (orantılılık, coğrafyanın üstünlüğü, kapatmama vs. gibi prensipler çerçevesinde) ve hakça paylaşılması gerektiği yönündeki uyarılarına konunun muhataplarınca yıllar boyu kulak tıkanmıştır.

Doç. Dr. Cihat Yaycı, bu eserinde, devam eden Doğu Akdeniz’in paylaşımı mücadelesinde Türkiye’nin  hak ve menfaatleri çerçevesindeki hedeflerini ve bu hedefleri elde etmek üzere izlemesi gereken yolları okuyucusuyla paylaşıyor.


Basım Ayı/Yılı : 11/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 198
Ağırlık : 198
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺68,00

• Kemalistler sosyalizme nasıl baktı?

• Toprak ağalanyla yeterince mücadele edildi mi?

• Kemalist Devrim'in işçi sınıfına ilişkin tavrı nasıldı?

• Dönemin komünistleri Kemalist Devrim'i nasıl değerlendirdi?

Kemalist Devrim'in sınıfsal karakterini inceleyen Yıldırım Koç, sol literatürdeki "burjuva devrim" yaklaşımını TKP ve Komintern belgelerine dayanarak tartışıyor, sömürge ve yarı sömürge ülkelerdeki demokratik devrim ve milliyetçilik ilişkisini ortaya koyarak bir senteze ulaşıyor. Mustafa Suphi'nin katledilmesini de ayrıntılı biçimde değerlendiren Koç, bu olaydan Mustafa Kemal'i sorumlu tutan yaklaşımları değişik kaynak ve belgelere dayanarak çürütüyor.

"Türkiye demokratik devrimi, kapitalizmin gelişmesinin önündeki engelleri kaldırmak isteyen bir burjuvazinin önderliğinde ve programıyla değil, emperyalizme ve onun işbirlikçilerine karşı can, namus (değerler) ve mal kaygısıyla, bağımsız yaşayabilme güdüsüyle hareket eden insanlann (sivil-asker aydınların, memurlann ve küçük burjuvazinin) önderliği ve programıyla gelişti. Kurtuluş Savaşı'nın zaferle sonuçlanması sonrasında da bağımsız bir devletin korunması ve geliştirilmesi için milliyetçi bir çizgi izlendi. Bu nedenle Türkiye'deki sürece 'milli demokratik devrim' diyoruz."


Basım Ayı/Yılı : 2/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 238
Ağırlık : 238
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺60,00

O’nu tanıyanlar ideolojik mücadelede nasıl coşkulu olduğunu bilirler. İşte bu mektuplar insanlığa seslenişlerin birer parçasıdır. Turan Dursun hiçbir insandan umudunu kesmemiştir. Her insana dürüsttür, açıktır, yalındır. İnsan ilişkilerinden ikiyüzlülüğü kovmuştur. "Dine, hele İslam’a dayanılarak politika olmaz." "İslam’da özgürlük var mıdır?" "En büyük halk değil; en büyük Allah" dedin. Dediğini basın yazdı, sen de yalanlamadın." Demirel’e, İnönü’ye, Ecevit’e... Turan Dursun soruyor.


Basım Ayı/Yılı : 11/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 5
Sayfa Sayısı : 96
Ağırlık : 96
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺45,00

Cumhuriyet'in Gözüyle Kürt Meselesi dizisi, Kemalist Devrim'in Doğu'ya ve Kürt meselesine bakışını tarihi belgelere dayanarak aktarmayı amaçlıyor. Dizinin ilk kitabı olarak, eski Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın Şark Raporu'nu sadeleştirerek yayınlıyoruz. Celal Bayar İktisat Bakanı olduğu dönemde hazırladığı raporda, bölgenin gelişmesi, İstanbul'a ve Türkiye'nin diğer yerlerindeki pazarlara bağlanması için yapılması gerekenleri büyük bir titizlikle inceliyor.

Şark Raporu'nda bölgeyi ve ülkeyi geliştirmek için zamanla yarışan Kemalist Devrim'in, Kürt Meselesi'ne bakışı ile ilgili de son derece önemli ipuçları yer alıyor.

Bayar raporunda, Şeyh Sait ve Ağrı isyanlarından sonra bölgede yaşayan Kürtlere karşı ayrımcı politikalar izlenmemesi gerektiğini ifade ediyor. Şark Raporu'nun bir başka önemli yanı ise, Doğu'da Toprak Reformu'nun öneminin üzerinde ısrarla durmasıdır.

Celal Bayar'ın kızı Dr. Nilüfer Gürsoy'un açıklayıcı sunuşu ile birlikte yayınladığımız Şark Raporu, Kemalist Devrim'in Doğu'ya ve Kürt meselesine bakışını anlamak için son derece önemlidir.

 


Basım Ayı/Yılı : 11/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 3
Sayfa Sayısı : 155
Ağırlık : 155
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺60,00
-İşte Gerçekler-

Sorgu Görevlisi (H. A. Uğur)-

“Bak Apo, Türkiye Cumhuriyeti devleti şu ya da bu şekilde bu terör belasından vatandaşını kurtaracaktır. Ama önemli olan insanlarımız zarar görmeden bu işi halletmektir. Şiddetin durması, halkın güvenliğinin sağlanması esastır. Ama bunun için yasadışı bir terör örgütü ile masaya oturacak da değiliz. (…) Bu mülakatlar tamamen senin talebin üzerine ve karşılığında şu olacak bu olacak pazarlığı olmadan gerçekleşmiştir. Sen, ‘Şiddetin durmasını sağlayacağım, kendim için bir şey istemiyorum’ diyorsun. Sorgu başladığından beri hep bunu söyledin, öyle değil mi?”

Sanık (A. Öcalan)- “Kesinlikle doğru… Ben size daha önce söylemiştim, örgüt bana bağlıdır, beni dinler… Daha ilk gün devletimin hizmetindeyim derken kastettiğim, bu işin bitirilmesi doğrultusunda ciddi adımlar atmamızdır. Türkiye’yi yönetenlerin ellerini güçlendirmek için ben öncelikle silahlı mücadeleye son verme ilanı yapmak istiyorum. (…) Sizlerden tek talebim bunları yapabilmek için bana imkân sağlamanızdır.”

 






Basım Ayı/Yılı : 3/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 22
Sayfa Sayısı : 152
Ağırlık : 152
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺67,50

SüperNATO'nun Türkiye'de sosyalist sola karşı yürüttüğü psikolojik savaşta tek bir görev belirlenmiştir: İşçi Partisi'ni yıpratmak! İşçi Partisi, neredeyse 40 yıldır SüperNATO'nun psikolojik savaşıyla boğuşmaktadır. Boğuşa boğuşa, zırhlandık. Partimizde psikolojik savaşa karşı koyma ustaları yetişti. Bu ustaların ustası Hasan Yalçın'dır. Üniversite gençliğinin önderi, halk kitlelerinin örgütleyicisi, teorisyen, parti önderi, parti okullarında öğretmen, hapisanedeki devrimci, Kontrgerilla merkezlerinde sorgulanan partizan olarak Hasan Yalçın, büyük tecrübeler kazandı. Kıvrak zekâsıyla, derin bilgisiyle, mücadele azmiyle, dürüstlük ve ahlakıyla, her şeyden önce halka ve partiye bağlılığıyla Hasan Yalçın, psikolojik savaşa karşı mücadelenin baş ustasıdır. Yalanla nasıl mücadele edilir? Sınıflı toplumun, ikiyüzlülük ve uydurmacılık tarihinin büyük sorularından biri de budur. Psikolojik savaş uzmanlarına göre yalanın binlerce seçeneği vardır; yalanın seçeneği yine yalandır. Devrimciye göre ise, yalanın tek seçeneği bulunmaktadır: Doğru!

Hasan Yalçın, bu kitapta, psikolojik savaşa, ancak doğru bilgiyle karşı konacağını ispatlamaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 3/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 3
Sayfa Sayısı : 144
Ağırlık : 155
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺52,50

Ziya Gökalp’in "Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkikler" başlıklı bu raporunda, Osmanlı idari yapısının bozularak doğuda feodal bir yapının oluşması Sultan Selim ve Sultan Süleyman devirlerine kadar götürülmektedir. Ziya Gökalp bu feodal düzenin nasıl yayılıp yerleştiğini "Halkçılık" başlıklı makalesinde yetkinlikle ele alır. İdari yapının bozulma nedenlerini iyi bildiğinden yeni kurulacak milli devletin sınırları içerisinde herhangi bir muhtariyete, aşiret ve cemaat düzenine yer olmadığını ve olamayacağını da biliyordu. Bu nedenle yüzyıllarca kapalı toplum halinde süregelen bu yapının sosyolojik araştırmasını yapma gereği duymuştur. Hazırladığı raporu yalnız sosyolojik bakımdan değil, tarihi, etnolojik ve kültürel malzemeler içerdiği için de değerlidir.


Basım Ayı/Yılı : 4/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 4
Sayfa Sayısı : 168
Ağırlık : 167
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺60,00
Tükendi

Milli Teknoloji Hamlesi ülkemizin gelecek kuşaklarının refah ve istikrar içerisinde yaşaması için başlatılmış en hayati girişimlerden birisidir. Milli Teknoloji Hamlesi ulusal güvenlik dahil olmak üzere kritik sektörlerin sınırlayıcı herhangi bir dış faktörün etkisiyle sekteye uğratılmamasını sağlamaya çalışmakta ve bu minvalde Türkiye’nin istiklalini ve istikbalini güvence altına almaktadır.

Her ne kadar geliştirmiş olduğu bilinç ve girişimler kamuoyu tarafından sevinçle karşılanıyor olsa da literatürde Milli Teknoloji Hamlesi’ni detaylı bir şekilde ele alan ve bu hamle kapsamında gerçekleştirilen atılımları sektörel bazda inceleyen eser sayısı oldukça azdır. Bu önemli eksikliğin giderilmesi istikametinde kitabın ilgili alana katkı sunması hedeflenmiştir.


Basım Ayı/Yılı : 8/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 320
Ağırlık : 320
En / Boy : 15 / 23
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺97,50
1 2 3 ... 29 >
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı