Tarihi romanla ilgili yapılan çalışmaların bir kısmı tarihî roman yazarlarının eserleri, bir kısmı da belirli dönem aralıklarında yazılan tarihî romanlar üzerinedir. Tarihî romanların çeşitli cephelerden incelendiği bu çalışmaların bazılarında İstanbul’a değinildiği, bahsedildiği görülmekle birlikte, İstanbul’u merkeze alan bir çalışma bulunmamaktadır. Başlangıçtan itibaren bütünleyici bir bakış açısıyla, kuşatıcı bir biçimde İstanbul’u ele alan bir çalışma bulunmamasından dolayı, bu eksikliği doldurmak adına biz de çalışmamızda 1871-1986 yıllarında yayımlanan popüler tarihî romanlarda İstanbul konusunu inceledik.

Popüler Tarihî Romanlarda İstanbul (1871-1986) adlı bu çalışmada; ilk tarihî roman olarak değerlendirilen Ahmet Mithat’ın Yeniçeriler eserinin yayımlandığı 1871 yılından çalışmanın sonlandırıldığı 1986 yılına kadar geçen yüz on beş yıllık sürede kaleme alınan popüler tarihî romanlarda İstanbul’un nasıl işlendiği, nelere tasarruf edildiği ayrıntılı bir şekilde incelenerek İstanbul’un bir fotoğrafı ortaya konulmaya çalışıldı.


Basım Ayı/Yılı : 3/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 350
Ağırlık : 350
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺189,00

Azerbaycan’da “Baba Ocagı” olarak basılan romanında anlatılan olaylar XX. yüzyılın başlarında, Ermeni tecavüzünün baş kaldırdığı yıllarda, özellikle Ordubat ilçesinin Eylis köyünde cereyan ediyor. Nizami Muradoğlu romanda dönemin karışık olaylarını, Ermenilerin içyüzünü, manevi boşluğunu gerçekçi boyalarla, etkileyici hayat sahneleriyle tasvir etmeğe çalışmıştır.

Bazen yağan yağmurlar sele dönüşüp köye zarar verse de, kar fırtınası kopsa da, Eylis yine de yaşamış, bugün de yaşıyor. Dağları insanların yüzüne gülüyor, belki bu yüzden insanları güleryüzlüdür.

Her taraftan çıplak dağlar ve yalçın kayalar ile ihate olunmuş Eylis hem de büyük bir taşlar diyarıdır.


Basım Ayı/Yılı : 5/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 220
Ağırlık : 220
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺38,50

Kitap dokuz bölümden oluşmaktadır. Giriş kısmında yazar Osmanlı edebiyatı hakkında kendi kanaatlerini de içeren genel bir değerlendirme yapmakta, ardından edebiyat başlıklı ikinci kısımda üsluba dair terimleri tanımlamakta, edebî sanatları açıklamaktadır. Üçüncü kısımda ağırlıklı olarak roman ve çeşitlerine yer vermekle birlikte diğer nesir türlerini de tanıtmaktadır. Aksâm-ı Eş’âr başlıklı dördüncü kısımda ise şiir türüne ait nazım biçimleri ve türleri ile ilgili bilgi vermektedir. Osmanlı aruzuna ayırdığı beşinci kısımda aruz çeşitlerini örneklerle aktarmaktadır. Antolojik karakter gösteren altıncı, yedinci ve sekizinci bölümlerde sırasıyla ünlü şahıslara ait hikmetli sözlerden yapılmış bir seçme ile daha çok Tanzimat dönemi sanatçılarının şiirlerinden ve nesirlerinden örnekler yer almaktadır. Dokuzuncu ve son bölümde ise bazı divan şairlerinin ve az sayıda çağdaşı edebiyatçının biyografileri ve şiirlerinden örnekler bulunmaktadır.
Eser, bir hayli antolojik malzeme içerse de yukarıda içeriğiyle ilgili verilen bilgilerden de anlaşılacağı üzere edebiyat bilgi ve teorisi ve tarihine dair de birçok bilgi barındırmaktadır. Bu haliyle eser bir antoloji olmanın yanı sıra bir ders kitabı özelliği de göstermektedir. Günümüzde eğitim fakültelerinde okutulan Edebiyat Bilgi ve Kuramları başlıklı dersin müfredatına benzer bir içeriğe sahip olan eser ayrıca okuyucusuna biyografik bilgi de sunmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 9/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 391
Ağırlık : 391
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺202,50

Zalimlerin Ölümleri Üzerine’nin Tanrısal İntikam çevresinde dönen hikâyesi, imparatorluğun 303-314 yıllarına dair önemli bilgiler sunar. Lactantius elli iki bölümden oluşan kitabının girişinde kendi döneminin zalimlerini anlatacağını yazmış olsa da anlatısına işkenceyle ilgili suçlamak için seçtiği Nero, Decius, Domitianus, Valerianus ve Aurelianus’a dair kısa bir özetle başlar. Eserin geri kalan kırk altı bölümü Diocletianus’un tetrarchia tasarısı, “Büyük Zulüm” süreci, imparatorun tahttan feragati, Maximianus’un feragate direnmesi, Maxentius’un imparatorluğa yükselmesi, Galerius’un hastalığı gibi olayların detaylarını ve zalimlikleri sebebiyle Tanrı’nın bu imparatorlar için hazırladığı trajik sonları içerir. Ayrıca Lactantius’un Hıristiyan bir imparatorluğun temellerini atacak olan Constantinus’un Milvius Köprüsü savaşı öncesi gördüğü rüyanın hikâyesinden bahsetmesi ve dinsel hoşgörüyü vadeden Milano Emirnamesi’nin tam metnini aktarması eserin değerini arttırmıştır.

Nihayet Constantinus’un sunduğu inanç özgürlüğü sonrasında kaleme aldığı eserde ilâhi adalete olan inancını haykıran ve zalimlerin ölümleriyle Hıristiyan zaferini kutlayan Lactantius’un sevinç çığlıkları günümüze ulaşmıştır:

“Şimdi karanlık fırtınanın şiddetli hortumlarından sonra, gökyüzü sakin ve hasretle beklediğimiz ışık yeniden parladı; artık kullarının ibadetleriyle yatışmış olan Tanrı, ilâhi yardımıyla dua edenleri ıstıraplarından kurtardı ve şimdi dinsizlerin komplolarını yok ederek yas tutanların gözyaşlarını sildi… Cezaları gecikse de hak ettikleri gibi ağır oldu. Tanrı onların cezalarını hem tek bir Tanrı olduğunu hem de O’nun yargıç olarak günahkârları ve zalimleri açıkça hak ettikleri cezalara çarptırdığını büyük ve muhteşem örneklerle gelecek kuşaklar öğrensinler diye erteledi.”


Basım Ayı/Yılı : 1/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 148
Ağırlık : 148
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺80,36

O sesten bu sese kadar kaç yıl geçmişti!!!
Kuyuya yaklaştıkça Şems’in kulağında “beni bul“ çağrısı çınlamaktaydı. Kuyuya vardığında
kesilen sesin ardından Şems dolunayın aydınlattığı suya yansıyan esmasını gördü.
Suya yansıyan esması Şems’i yıllar önce gördüğü rüya âlemindeki yaşadığı ana götürdü.
O ses belki de Şems’in, Şems ile buluşması için bir çağrı yapıyordu. Kim bilebilir?
Şems yansıyan sudaki esmasında sır olurken, farklı zamanlarda duyduğu her iki ses Şems’in kendini
bulması için bir işaret olabilir miydi?


Basım Ayı/Yılı : 11/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 108
Ağırlık : 108
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺82,00
Bir ''3. Selim Dönemi'' Romanı

“Cihânı süsleyen bu makam, türlü bilgi, yetenek ve sanat yönelişlerinin kaynağı olan o ulunun hoşlukla bahşettiği ve şerefli fıtratları bahçesinden lütfettiği bir goncadır.” (Abdülbâki Nasır Dede, Sultan Üçüncü Selim için)


Basım Ayı/Yılı : 11/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 193
Ağırlık : 193
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺134,00
Ali Hoşlafz'ın Hatıraları - Bir Savaşın Hikayesi

Abbas’lar, Kuruyan Dudaklarla Gittiler Ve Bir Susuz Su Meşki Hâlâ Yerde. (Ali Hoşlafz) Ali Hoşlafz, 1979 İran İslam Devrimi sonrasında hayatı, düşünceleri ve idealleri tamamen değişen milyonlarca insandan yalnızca bir tanesi. Her an şehadeti arzulamasına rağmen “Kardeşlerim” dediği ve birer birer toprağa verdiği silah arkadaşlarına özlem ve gıptayla bakmış hep. Birçok çocuk gibi meyve ağaçlarına tırmanan, komşunun ziline basıp kaçan ve okulla arası pek iyi olmayan Ali Hoşlafz, İslam Devrimi’nden sonra içindeki manevi sese kulak tıkamayarak çocuk yaşta cepheye giden gönüllü bir savaşçı, 16 yaşında taburlara yol gösteren bir keşifçi. Ali Hoşlafz, riyadan uzak bir kalbin tahammülü zor acılara bile “Allah yolunda öldürülmek, baldan tatlıdır.” diyerek sabredilebileceğini, kan ve gözyaşının eksik olmadığı bir ortamda şahit olduğu her olaya “Güzellik” olarak bakılabileceğini ve yalnızca Allah’a teslim olanın muzaffer olacağını müjdeliyor. Elinizdeki kitap, sekiz yıllık İran-Irak savaşı boyunca cepheden cepheye koşan, Allah yolunda yapılabilecek fedakârlıkların boyutlarını gözler önüne seren ve tarihin seyrini değiştiren şehitler kadar, şahitlerin de önemli roller üstlendiklerinin bir numunesi olan Ali Hoşlafz’ın kendi dilinden aktarılan savaş anılarıdır. Kitabın her bölümü, cephe ortamının çok az insanın bildiği fedakâr, samimi, şakacı, vefakâr ve ölüme gülümseyen çehresini tanıtıyor okuyucuya.


Basım Ayı/Yılı : 1/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 600
Ağırlık : 600
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺150,00

Kavgaya tutuşuyor ölümle sevda. Amansızca vuruşuyorlar. Boz bulanık akıyor Mâmerli Deresi. Bir sevda savruluyor, bir ölüm... Al kana bulanıyor sevda. Kül rengi bulutlar sarıyor her bir yanı... Al yazma savruluyor uzaklara. Karlı dağlar ardından ceylanlar geliyor sürü sürü... Türküler söyleniyor, sevda türküleri... Ziyaret Dağı'nda duman tütüyor, ermişin elinde kara bir çaput... Karayılanlar bedenleri üzerine dikeliyor. Sakalar, Zümrüdüanka olup kanat çırpıyor yılanlara doğru. Dikeldikçe dikeliyor yılanlar. Kara çaputu alıp savuruyor Hörü Nene, eline kan değiyor... Zalimler çalı arkalarına siniyor, kararıyor yüzleri. Çığlıklar yükseliyor göğün derinliklerine doğru. Bir ölüm vuruyor yere, bir sevda... Asırlardır bitmiyor ölümle sevdanın kavgası. "Ben varım" diyor sevda. Çiçekler açıyor gönüllerde. Kan damlıyor çiçeklere, kan! Bir kavga kaç asır sürdüğünü bilen yok. Sevda yeşeriyor, ölüm kararıyor..


Basım Ayı/Yılı : 12/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 312
Ağırlık : 312
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺100,00

John Lukacs bu eserinde, tarihin hem profesyonel bir meslek hem de entelektüel bir merak olarak mevcut ve gelecekteki muhtemel durumunu ele alıyor. Tarihin güncel problemlerine, teknolojik değişiklikler karışındaki konumuna ve bu değişikliklerin yaratabileceği sorunlara değiniyor. Ayrıca tarihe duyulan geniş ilgiyi irdeliyor; bunun sebeplerine ve varacağı noktaya dair soru ve görüşlerini paylaşıyor.

Tarih-edebiyat ilişkisi, bir tarihçi için edebiyat birikiminin önemi, romanların tarihî belgeler olarak kullanılıp kullanılamayacağı, tarihin “sosyal tarih, cinsiyet tarihi” gibi “yeni” türleri ve bunun ana akım kabul edilen siyasî, askerî ve diplomatik tarihle olan ilişkisi, “profesyonel” ve “amatör” tarihçilerin tarih bilgisi üretimindeki rolleri vb. bahisler John Lukacs’ın bu denemesinde kendisine yer buluyor.

Tarihin Geleceği ’nin, tarihi profesyonel bir meslek olarak icra eden akademisyenlerin ve yazarların, üniversitelerin tarih bölümlerinde okuyan öğrencilerin ve tarihe merak duyan okurların başucu eseri olacağı aşikâr.


Basım Ayı/Yılı : 4/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 152
Ağırlık : 152
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺76,23

Onun büyük fetihleri, hayatı herkes tarafından az çok biliniyor. Bilinmesi gereken ruh dünyasında neler yaşadığı. Dinin erkânını yüceltmeye çalışırken aldığı güç ve arkasındaki sır. Çağ açıp çağ kapayan o ışığın, bir sultanın dünyasında nasıl yandığının görülmesi. Yüreğinde yanan ateşin nasıl parlayıp patladığı ve onun bilinmeyen sırları, aşkları, şehzadeleri ve onların hayatları. O, bileğinin gücü yüreğinin gücüyle birleştiğinde derinleşen, derinleştikçe çoğalan bir sultandı. Hayatını tahtın yumuşak minderinden çok atının terkisinde geçiren bir ebül feth. Bir cihangirle 80 yıllık bir serüvenin içine girip kaybolacaksınız. Yüreğiniz ışığınız olsun.


Basım Ayı/Yılı : 8/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 160
Ağırlık : 160
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺80,00
Hikmetin Peşinde

Yazar, bu romanında bizleri 9. yüzyıl Bağdat’ına doğru Cüneyd-i Bağdadî ve onun marifet ehli cemaati ile birlikte manevi bir yolculuğa çıkarıyor. Çıktığımız bu yolculuk esnasında, yıkılmış olan Pers ve Bizans medeniyetinin enkazı üzerine inşa olan görkemli İslam medeniyetinin kuruluşuna eşlik ediyoruz. Bu sayede dil bilimlerinin, fıkıh, kelam ve felsefe ekollerinin kuruluşuna da yakından şahit oluyor, o dönemde yaşanan ve İslam tarihinde çok önemli bir yer edinmiş Halku’l-Kur’an krizi esnasında İbn Hanbel’in, ilahi aşk davasında ise Semnûn ve arkadaşlarının yargılanma sürecini merakla takip ediyoruz. Ayrıca el-Hallâc’ın yargılanıp çarmıha gerilerek idam edilmesine sebep olan şartların ve sebeplerin yakından tanığı oluyoruz. Bir yandan da Bağdat’ın giyim kuşam, yemek ve hatta koku kültürüne aşina olmak da cabası.

Farklı fikir akımlarının ve siyasi görüşlerin hakim olduğu bir dünyada payandası aşk, marifet ve sevgi olan tasavvuf ve kültüre dair bir otorite inşa ederken bizler romanın kahramanı olan Cüneyd-i Bağdadî’nin sadece tasavvufi değil, beşeri hayatına da dair bütün aşamaları tek tek izliyoruz.


Basım Ayı/Yılı : 10/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 376
Ağırlık : 376
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺97,02

Gencecik askerler gözünü kırpmadan düşman saflarına atılıp canlarını feda ederken, geride kalanlar da benzer bir fedakarlıkla ağlamayı bile ayıp sayıyor, gözyaşlarını içine akıtıyorlardı.

Belki sırasını bekleyen on altı, on yedi yaşındaki gençlerin etkilenmesini istemiyor, belki de Çanakkale’de şehit olmanın onurunu zedelemek istemiyorlardı.

Ama yürek bu, hasret buram buram tütüp dayanılmaz bir hal alınca, yürekler taşıyor ve gözler ister istemez yaşarıyordu.


Basım Ayı/Yılı : 12/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 216
Ağırlık : 216
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺78,75

Bir döneme ışık tutan, “Kura Çözüldü” adlı eserin, 3. cildi “Kura Çözüldü 3 Kızaktaki Ölü” ile serinin hikâyesi devam ediyor.

Doğunun en ucunda yaşananlar. Umuda susayanlar, hayatta kalmak için ölümüne savaşanlar.

Kura çözülünce buzlar kırıldı. Önce Ermeniler terk etti şehri sonra Rumlar. Garmonun hüzünlü sesi duyuldu, Lirin kutsal sesi sustu.

Sindiskom’daki büyük taş yasa büründü. Telli Ana için mızıka çalan Malakanlar öksüz kaldı.

Sibirya’da bir safari Mevlüt için yollara düşenlerin başlarına gelenler. Baykal gölünün amansız dalgaları arasında Arp çalan Şamanlar.

Ardahan’da ilk kongreler Güneybatı Kafkas Cumhuriyeti ve Kars parlamentosunu basan İngiliz askerleri.

Yıldız gelinin kocası Aşur’un ortaya çıkışı sır dolu anlar. Beberek’te bir dehşet evi…

Celil Bey’in ölüme yolculuğu ve Kızaktaki Ölü, Kafkasya’da ki halkların destansı hikâyesi solan renkler ve onların geride bıraktığı izler, “Kura Çözüldü 3 Kızaktaki Ölü”de


Basım Ayı/Yılı : 8/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 320
Ağırlık : 320
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺150,00

913 yıl önce ayrılan “iki kilisenin temsilcisi”, barışmak ve yeniden kucaklaşmak için İstanbul’da buluştular. Papa, hep görmek istediği Ayasofya’ya ayak basar basmaz büyülenmiş bir hâlde diz çöktü ve ‘İşte cennet burası!’ diye haykırdı. Uzun yıllar rehber olarak Anadolu’yu yabancı misafirlere tanıtan Ünal Güven, hiç yayınlamamış İstanbul öykülerini anlatırken sizi Ayasofya'nın tarihinde muhteşem bir yolculuğa çıkarıyor. Tarih meraklısı gezginlerin başucu kitabı olacak bu eser, İstanbul'a ve Ayasofya’ya bakış açınızı tamamen değiştirecek.


Basım Ayı/Yılı : 11/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 184
Ağırlık : 184
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺65,25

Hepimizin biriktirdikleri vardır hayatımızda, eğer yeteri kadar değilse yaşınız, bilinçle öğütül-müş bilgi işte tam da bu noktada iş görmeye başlar. Levent Tarık Şencan; bilgiyi ve bilinci bize muhteşem bir akışın içerisinde öyle güzel, ustaca bir üslupla veriyor ki bu romanla; bir bakıyor-sunuz Kafkasya’da ıslanmışsınız ve üşüyorsunuz, bir bakıyorsunuz Sina Çöllerinde kavruluy-orsunuz. Dünya klasiklerini insanlık muhtemeldir ki çok özledi, işte size kanıncaya kadar içe-bileceğiniz bir memba, ilk eserini okuduğum zaman inanamamış ve açıkçası Levent Tarık Şen-can’ı kıskanmıştım; hala da kıskanıyorum. Yakın gelecekte, dünya edebiyat literatürü tarafın-dan isminin duyulacağına neredeyse adım kadar eminim. İşte bu ilk eserle birlikte sizler de müşerref olacak, okuduğunuzda kelime haznesi, üslup ve akışına hayran kalacaksınız. Şimdi ardınıza yaslanın ve tadını çıkartın. 
Mustafa Sefa Güvenir
Yazar/Editör 


Basım Ayı/Yılı : 6/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 146
Ağırlık : 146
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺106,60

24 Haziran 1914 günü Avusturya-Macaristan veliaht prensi Franz Ferdinand, üstü açık spor arabasıyla Saraybosna sokaklarında piyasa yaparken Gavrilo Princip adındaki bir Sırp milliyetçisi tarafından vuruldu. İlk bakışta kan davası gibi görünen bu olayın arka planı eskilere dayanıyordu. Mevzu çok karışıktı. Bu kitap insanlık tarihinin en önemli olaylarından biri olan Birinci Dünya Savaşı'nın mizahi bir anlatımıdır. Büyük Savaş" hakkında bilgi sahibi olmak, savaşın önemli anlarını ve kişilerini öğrenmek isteyen okurlar için kolay anlaşılır ve yararlı bir kaynak olacaktır.


Basım Ayı/Yılı : 6/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 128
Ağırlık : 128
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺98,40

Moğolların amansız akınlarına dayanamayan Selçuklu İmparatorluğu dağılmıştı. Yüzlerce yıl süren göç yolculuğunda Anadolu’yu yurt edinmiş olan Türk halkının umutları da devlet nizamıyla birlikte yıkılmıştı.

Bir kahraman bekleniyordu Anadolu’da birliği yeniden kuracak, bir sancak bekleniyordu nizamı yeniden sağlayacak. Söğüt Ovası’nda at koşturan bir çocuğun atacağı temellerin üzerinde yükselecek devlet, umut oldu önce Anadolu halkına sonra tüm mazlumlara.

“Ey oğul! İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” diyen hocası Şeyh Edebali’nin sözünü dinlemişti Osman Gazi ve üç kıtada yüzlerce yıl hüküm sürmüştü devleti.


Basım Ayı/Yılı : 8/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 248
Ağırlık : 248
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺68,25
60. Tepe ve Nişancılar

Çanakkale cephesi…

Bir ülkenin kaderinin sıkıştığı, zaferlerin anlam kazandığı cephe. Kınalı kuzular cephede hiç düşünmeden canını feda ederken, istihbaratta görev alan ve içlerinde az sayıdaki kadın nişancıların da bulunduğu Gelibolu Bülbülleri’nin ünlü Sandrigham Bölüğünü yok etmesi, zafer için en önemli olaylardan birisidir.

Her zaferin içinde sır gibi saklanan bir de aşklar vardır. Çanakkale cephesinde Çağan ile Esma’nın aşkı dilden dile dolaşırken, Esma’nın kendini ele geçirmeye çalışan İngiliz keskin nişancısıyla mücadelesini görecek, okurken birçok duyguyu bir arada yaşayacaksınız. Çanakkale Savaşı’nda nefes kesen gerçek olayları, habercileri, Anzak askerlerinin Türklere bakışını, hayranlıklarını ve iç çatışmalarını okumaya hazır mısınız?

Bu romanı okurken Çanakkale zaferinin hiç bilinmeyen yönleriyle ilk defa tanışacaksınız.


Basım Ayı/Yılı : 3/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 360
Ağırlık : 360
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺104,25

"Savaşta dik duran başımızı siyasette eğmeyiz... Tilkinin pazarda işi yoktur!"
İpsiz Recep, Kuvâ-yı Milliye hareketinde yer alan bir halk kahramanı...
Adamlarıyla birlikte din, vatan, namus ve bağımsızlık uğruna savaştı... İpsiz Recep’in yedi arkadaşı ile başlattığı amansız mücadele, her geçen gün büyüyüp genişledi. Düşmanın yüreğine öylesine korku saldılar ki İstanbul'u saran Rum çeteleri dehşete düştü. Kahramanlar, her seferinde değişik yöntemler uyguladı. Bazen meyhane basıp çete imha etti; bazen İngiliz gambotu basıp amiral öldürdü; bazen takalarla Fransız gemilerine saldırdı; bazen de cephane yüklü Yunan gemilerini ele geçirip malzemelerini Anadolu'ya sevk etti.
    • Anadolu'daki mücadeleyi kim plânladı?
    • Sultan Vahdeddin, Kuvayı Milliye'ye nasıl bakıyordu?
    • İlk önce Anadolu'ya hangi paşalar gitti?
Bu romanda, İpsiz Recep'in akılları durduran mücadelesinin yanı sıra, Milli Mücadele'nin arka plânına dair bilgiler bulacaksınız..


Basım Ayı/Yılı : 7/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 160
Ağırlık : 160
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺92,40
Dağın Yaşlısı İle Hesaplaşma

Elburz Dağları’nın Doruklarında Seyduna Hasan Sabbah’ın
Fedai Yetiştirdiği Bir Kale Vardır: Adı Alamut’tur Yani ”Kartal Yuvası.

Selahaddin ve adamları her yerdeydi ve fethettikleri yerlerdeki insanlara karşı zalim davranmasalar da kimse casusluk yaparken yakalanmak istemiyordu. Daha önce bel bağladığı Yahudiler yavaş yavaş ama az sayıda şehirlere dönüyordu. 
“Bence köyden de birkaç asker almalıyız, Talon,” dedi Rıza. “Saksonların çok sağlam bir güç olduğuna katılıyorum ama imparatorun adamlarının sayısı çok daha fazla. Eğer onunla çatışmaya girersek savaşarak başımızı dertten kurtarabileceğimizi düşünmek istiyorum.”
“Sana katılıyorum, o zaman Kantara’nın piyadelerini, Saksonları ve birkaç Yoldaşı alacağız. Eğer okçuları da alırsak yeterli olur sanırım.” dedi Talon.
“Bizi kendi başımızın çaresine bakmaya bırakmayacaksınız herhalde?” dedi Ravan...


Basım Ayı/Yılı : 7/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 480
Ağırlık : 480
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺147,60

Koryolanus Faciası’nın başoyuncusu Markus’un bir yönünü biraz tanıyalım:

Markus vatanına çok hizmet etmiş bir askerdir. Ancak şeref kazanmak kadar, kazandığını muhafaza edebilmek de bir meziyettir. İnsan avucuna sığacağı kadar taş toplamalıdır, yoksa birini alırken öbürü düşer. Bilinmelidir ki mutluluğun fazlası insanı mağrur eder. Mağrurluk ise muhakemeyi, öz eleştiriyi engeller, kişi kendine tapar olur. Markus yiğitti. Yiğitlik ona saadet dolu günler getirdi ve kabardı. Hatta savaşta gösterdiği sertliği barışta da kullanmak istedi.

Halk kendisinden korktu, nefret etti. Dünyada kovulan ve horlanan tek kişi o değildir. Yüksek dağların eteklerinde tilki uykusuna yatmış niceleri vardır ki, hep zirveye baktıklarından gözleri kafalarının üzerine fırlamıştır. O yüzden koltuk pek cazip görünse de çok defa oturana mezar olabiliyor.

Bizim Romalı kumandanımız mızrağı kadar dürüsttür ama insan denilen şu mahlûka karşı da hissizdir. Yani onu hiç tanımamıştır. Ya da ömrü boyunca tüm insanlardan güzel şeyler beklemiş, istemiştir. Hiç bilmez ki insanlar bazen bir canavarın, bir yılanın ve hatta şeytanın huyundan huy kapabiliyorlar. Savaşta, eşit veya benzeri silahlarla dövüşülür. Ama toplum hayatında mücadele farklıdır. Binlerce aykırılık çıkar. Üzerine oynanan oyunlara karşı, bence savaştakinden daha kavi zırh giymelidir kişi.


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 3
Sayfa Sayısı : 136
Ağırlık : 136
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺69,30

Müslüman coğrafyada yetişen ve dünyanın gidişatını değiştirecek buluşlar yapan çok sayıda bilim uzmanı var. Bunlar tıp, matematik, coğrafya, astronomi gibi alanlarda, bulundukları zamanın çok ötesine ulaşmayı başarmışlardır.

İşte bu roman serisiyle, adı ve icatları pek bilinmeyen bu İslam bilim uzmanlarının hayatlarını, insanlık tarihine bıraktıkları muazzam mirası, çıktıkları manevi yolu ve yaşadıkları tecrübeleri bir hayat hikayesi eşliğinde okuyacaksınız. Kimisi bir nedamet, kimisi bir aşk, kimisi bir kayboluş, kimisi en zor sevda, kimisi bir âşıklar meclisi olarak karşınıza çıkacak. Bazen duygulanacak, bazen de heyecanlanacaksınız. İşin özü, bu büyük mirasın sahipleri olarak kendinizden ve kendinize dair çok şey bulacaksınız.


Basım Ayı/Yılı :
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 1100
Ağırlık : 1100
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺360,00

O çağın iki süper gücü olan, Hitit ve Mısır medeniyetlerinin birbirleri ile yaptıkları savaştan sonra imzalanan; tarihteki ilk yazılı barış antlaşması, Nato antlaşmasına ilk beş maddesini verdiği, 2. Ramses’in yirmi yılda yaptırdığı Ebu Simbel tapınağının duvarlarına tarihin ilk asparagas haberini yazdırdığı, günümüzde kullandığımız medeni hukukun atasının Hititler olduğunu, bu tarihi romanda şahıs ve yer isimleri o tarihe sadık kalınarak yazılmıştır.


Basım Ayı/Yılı : 11/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 275
Ağırlık : 275
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺50,00

Bilge Kâşiflerin ayrılmaz ikilisi Kemal ile Cahide, kendilerini bu defa bambaşka bir maceranın içinde buluyor.
Geçmişe yolculuk yapan Bilge Kâşifler Hitit ülkesini keşfediyor.
Anadolu’ya yazı ilk defa nasıl geldi? Hititlerden önce Anadolu’da kimler yaşıyordu? Peki bin tanrılı Hititlerin gündelik hayatları nasıl geçiyordu?
Anadolu’nun ortasında binlerce yıllık bir medeniyeti beraber incelemeye ne dersiniz?
Haydi o zaman!
Bilge Kâşiflere katılıp tarihin içinde eğlenceli ve bilgi dolu bir maceraya çıkalım.


Basım Ayı/Yılı : 9/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 40
Ağırlık : 40
En / Boy : 13 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺37,35

Bilge Kâşifler bu maceralarında tarihî bir yolculuğa çıkıyor. Araştırmayı, öğrenmeyi, gezip görmeyi tutku hâline getiren dostlarımız Kemal ile Cahide bu defa şanlı tarihimizin en parlak sayfalarından birinin izini sürmek için Çanakkale’ye gidiyorlar.
Seyit Onbaşı’nın tarihi değiştiren kahramanlığından, sahra hastanelerine, Bigalı Atatürk Evi ve Müzesi’nden Çanakkale Destanı Tanıtım Merkezi’ne uzanan maceramıza katılıp her karışı vatan sevgisiyle dolu bu coğrafyayı birlikte keşfetmeye ne dersiniz?
Haydi o zaman!
Arkanıza yaslanın ve bu tarihî yolculukta Bilge Kâşiflere eşlik edin.


Basım Ayı/Yılı : 9/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 64
Ağırlık : 64
En / Boy : 13 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺37,35

Türkler, dünya tarihinde en çok konu edilen ve hakkında ciltler dolusu kayıtlar düşülen milletlerin en önde gelenlerinden birisidir. Türk milleti Asya, Avrupa ve Afrika gibi üç büyük kıtada ve Kafkasya, Anadolu, Balkanlar ve Ortadoğu gibi dünyanın kalbinin attığı bölgelerde siyasi ve kültürel anlamda çok etkili ve kalıcı hâkimiyetler tesis etmişlerdir. Söz konusu bölgelerde Türkler tarafından kurulan 100’den fazla devletten bazıları sadece kurulduğu coğrafyada etkili olmuşken, sayıları çok olmasa da bazıları büyük bir coğrafyayı ve uzun bir zaman dilimini, etkileri altına almayı başarmıştır. İşte bunlardan Büyük Selçuklu Devleti’nin yalnızca Türk tarihi için değil dünya tarihi açısından da çok özel bir yeri vardır. Türk-İslâm tarihinde ilk kez sınırları Türkistan, Azerbaycan, Kafkasya, Afganistan, İran, Anadolu, Irak, Suriye ve Arap Yarımadası’nı içerisine alan büyük bir imparatorluğu Selçuklular kurmuştur. Büyük Selçuklu devleti yalnızca Türk dünyasının değil aynı zamanda İslâm dünyasının da en önemli aktörlerinden birisidir.

Selçuklu Türkleri kurdukları Büyük Selçuklu, Türkiye Selçukluları, Kirman, Irak ve Suriye Selçuklu teşekkülleri sayesinde yukarıda belirttiğimiz coğrafyalarda Türklüğün ve İslamiyetin yerleşmesini sağlamış ve bütün bu coğrafyayı dışarıdan gelen her türlü saldırıya karşı korumuştur. Selçuklular ayrıca büyük bir kaos içerisinde olan İslâm dünyasına bir nefes olmuş ve büyük bir baskı altında sıkışmış olan Sünni İslâm dünyasının da kurtarıcısı ve koruyucusu olmuştur. Selçuklu hanedanı içerisinde ortaya çıkan güç mücadelesi ile tarih sahnesine çıkan Türkiye Selçukluları eliyle Anadolu daha güçlü bir şekilde Türkleşmiştir. Bu durum Osmanlı Devleti’nin ve hatta Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşunun zeminini hazırlamıştır. Türk-İslâm tarihinde bir elmas gibi parlayan büyük Selçuklu Devleti, çok büyük hükümdarlar, devlet adamları ve komutanlar yetiştirmiştir. İşte bunlardan birisi de hiç şüphesiz İbrahim Yınal’dır. Bunun yanında İbrahim Yınal’ın istisnai bir durumu vardır. Çünkü insanlar sahip oldukları misyon ve etkileşim alanlarının büyüklüğü oranında tarihi araştırmalarda yer alırken yazık ki İbrahim Yınal için bu durum geçerli olmamıştır. Büyük Selçuklu Devleti’nin Tuğrul Bey önderliğinde kurulmasından yaklaşık 10 yıl sonra hâkimiyetine Anadolu dâhil geniş alanlara ulaştırmasında en önemli katkının Çağrı Bey’den sonra İbrahim Yınal’dan geldiğini söylemek yanlış bir değerlendirme olmayacaktır. Özellikle Karahanlı ve Gazneliler tarafından Selçuklulara karşı gelebilecek tehlikelere karşı büyük başarılar gösteren İbrahim Yınal, Büyük Selçuklu Devleti’nin kısa sürede göz kamaştıran bir devlet haline gelmesindeki en etkili kişilerden biri olmuştur. Ancak İbrahim Yınal’ın Tuğrul Bey’e karşı iki defa isyan etmesi ve sonrasında öldürülmesi, başarılarının tarihin göz önünde olmayan sayfaları arasında kalmasına neden olmuştur. Biz de bu kitabımızda, Selçuklu hanedanında büyük bir öneme sahip, büyük bir komutan olan İbrahim Yınal’ın hayatını, siyasi faaliyetlerini, ittifaklarını, isyanlarını ve ölümünü ele almaya çalıştık. Bu çalışmamızda yaşamıyla da ölümüyle de Büyük Selçuklu Devleti ve Türk İslam tarihinde önemli bir rol oynayan İbrahim Yınal’ın hatırlanmasına ve tarihi araştırmalarda hak ettiği yeri almasına küçük de olsa bir katkıda bulunmaya çalıştık. Bu vesileyle Türk-İslâm dünyasına hizmet eden her bir bireyimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.


Basım Ayı/Yılı : 5/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 81
Ağırlık : 81
En / Boy : 13,5 / 29,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺58,50

Soğuk Savaş, Amerika Birleşik Devletleri ile Sovyetler Birliği özelindeki karşılıklı tehditler, rekabet ve çekişme ile nitelenip 1991’de son bulan basit bir gerginlikten daha öte ve derin bir süreçtir. Doğu-Batı, Komünizm-Kapitalizm, Bireysellik-Çoğulculuk, Liberalizm-Merkeziyetçilik gibi, insan yaşamını zıt kutuplara çeken ikili karşıtlıklar, Soğuk Savaş’ın ‘cephelerini’ oluşturmuş, bu süreci çok boyutlu kılmış ve çoğu ülkeyi bir taraf seçmeye mecbur bırakmıştır. Doğu ve Batı blokları arasında nükleer savaş çıkma ihtimalinden kaynaklanan korku ve belirsizlik halleri, Soğuk Savaş’ın fiili olarak yaşandığı yaklaşık kırk dört yıl (1947-1991) boyunca ülke yönetimlerini, toplumları ve bireyleri etkisi altına almıştır. ABD ile SSCB arasındaki üstünlük mücadelesi, bu iki küresel gücün ve onların safında/etkisinde yer alan ülkelerin, birbirlerinin her kararına, hamlesine veya beyanına şüphe ile yaklaşmasına neden olmuştur. Batı Blok’unda, Komünizm’in tüm dünyaya yayılacağı korkusu, Doğu Bloku’nda ise Birleşik Devletler ile vücut bulan Kapitalist düzenin tüm Avrupa’yı kontrolü altına alacağı düşüncesi hâkim olmuştur. Şüphecilik devletlerarası ilişkilerle sınırlı kalmamıştır; bloklar arası bilgi akışını sağlamak üzere görevlendirilen ve toplumun her kesiminde bulunabilen gizli ajanlar sebebiyle, sıradan bireylerin çevreleriyle ilişkileri de şüphe duygusuyla şekillenmiştir.
Soğuk Savaş’ın soyut düzlemdeki gerginliğinin uzantıları somut olarak ABD veya SSCB’nin kendi topraklarında görülmemiştir. Bunun yerine, bu devletler, üzerinde otorite kurup kaynaklarından faydalanmak istedikleri ve bu uğurda ‘savaş alanına’ dönüştürdükleri az gelişmiş coğrafyalarda (Kore, Küba, Vietnam, Afganistan) ve çoğunlukla bu ülke/bölge insanlarını ‘savaşçı’ olarak kullandıkları çatışmalarda dolaylı olarak karşı karşıya gelmişlerdir. Bu durum, Soğuk Savaş’tan
günümüze miras kalan belki de en belirgin ‘geleneklerden’ birini, Vekâlet Savaşı (Proxy War) olgusunu oluşturmuştur.
Diğer yandan, Soğuk Savaş’ın, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla sona ermesi, zıt kutupları birbirine yakınlaştırırken, Batı Blokunun savunduğu demokrasi, küreselleşme, kapitalizm, tüketicilik, serbest pazar ekonomisi gibi kavramların güçlenip kabul görmesine neden olmuştur.
Soğuk Savaş, yaşandığı dönemde ve sonrasında, özellikle doğu ve batı bloku ülkelerinde önemli siyasi, ekonomik ve teknolojik sonuçlar doğurduğu gibi sanat eserlerini ve kültürel hayatı da doğrudan etkilemiştir. Özellikle müzik, sinema, tiyatro ve edebiyat dallarında, korku ve endişenin nüfuz ettiği ‘psikolojik savaş’ ortamını farklı yönleriyle dış dünyaya sunan eserler verilmiştir. Bu çalışma, Soğuk Savaş döneminde ya da sonrasında çeşitli ülkelerde ve dillerde yayınlanan edebiyat eserlerinin, Soğuk Savaş’ın izlerini hangi açılardan yansıttığı, savaşı hangi yönleriyle ele aldığı, edebiyatçıların savaştan nasıl etkilendikleri ve bu etkiyi eserlerine nasıl taşıdıkları vb. konuları tartışmayı amaçlamaktadır. Soğuk Savaş’ı edebiyat bağlamında ele alan Türkçe çalışmaların azlığı göz önüne alındığında bu çalışmanın literatüre önemli katkı sağlayacağı ve konuyla ilgili sonraki çalışmalar için de zemin hazırlayacağı düşünülmektedir.

Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 127
Ağırlık : 127
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺83,70

Bir Etrüsk romnaı…

Nadir Doğan’ın ezberleri bozan usta kaleminden, polisiye lezzetinde müthiş bir tarihi macera…

Edebiyatın, gerçek tarihle buluştuğu ve birlikte gelişen iki kurgunun, insanı soluk soluğa bıraktığı Etrüsk çılgınlığına katılmaya, hazır mısınız?

Herodot’un anlattığı gizemli Etrüsklerin gerçek kökenleri nedir?

İzmir’den Tarkan’ın liderliğinde denize açılan gemiler, nereye gittiler?

Etrüskler, Roma’yı neden kurdular?

Ordo-Rasenna örgütü neyin peşinde?

Vatikan Papalık Devleti, karanlık mahzenlerinde neleri saklıyor?

Papa suikastinin, herkesden gizlenen gerçek amacı nedir? Eğer bu soruların yanıtlarını merak ediyorsanız buyrun, nefes kesen bir okuma şenliği, sizleri bekliyor…


Basım Ayı/Yılı : 2/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 160
Ağırlık : 160
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺45,00

1-Kitap; Sahibini Arayan Toprak
Bir toprağa sahip olmak isteyenin o topraktan çok daha fazla zengin olması lazımdır. Dili, dini, inancı ve umutları ne kadar güçlüyse; geleceğe dönük hayalleri umutlarına ve inançlarına ne ölçüde bir güven veriyorsa o ölçüde de toprağa sahip olunur. Sıradan bir toprağın vatan olabilmesi için terler, emekler gerekir; o toprağın uğruna ölebilmeyi de düşünmelisin! Canın o topraktan daha değerliyse üzerinde yürüdüğün yer senin vatanın olamaz; havasını soluduğun göğün altında yabancı sayılırsın. Adamıza gelenler terlemediler, terlettiler; emeklerini esirgediler, göz nuru dökmediler, bizim emeğimizin zengini oldular; ölmediler, bizi öldürdüler. Bu yüzden de onlar gitti. Bizler kaldık..

2-Kitap; Zaman Toprak ve Sahibi
Fransa, Venedik teklifine evet diyemez baylar, lütfen aklınızı kullanınız, evet diyemez Fransa. Çünkü Fransa'nın daha birkaç on yıl hayat damarları Türklerin elinde sayılacaktır, Türkler, Fransızları güçleninceye kadar besleyecekler. Şimdiki padişah Selim, babası Sultan Süleyman'ın Fransızlara bağışladığı hakları geri alabilir her an; kendi genişlettiği hakları da genişletilmemiş, hatta hiç verilmemiş sayabilir. O vakit Fransa çöker. Zayıf, para-sermaye durumu sıfır, ordusunu zor besler bir Fransa, cihan devleti kurmuş Türklerin koltuğundan ayrılmamak, dümen suyunda yüzmek zorundadırlar.

3-Kitap; Zaman Yürüyüşü
İspanya'da Endülüs Emevileri süse verdiler kendilerini, bir toprağın vatanlaşmasını değil, bir toprağın oyuncak süslenmesinde süsünü düşündüler...sanırım. Toprağın vatanlaşması kalıcı olabilmek demektir, kıyamete kadar senin soyunun devletleşmesi yerine geçer. Kıbrıs, şu anda bizim vatanın yüreği olmuş durumdadır. Ben derim ki..yürek önemlidir. Günümüz, birkaç yüzyıldan beri Müslümanların koruyucusu, İslam Dini'nin bayraktarı Türklerdir ve bize soracak olursanız kıyamet gününe sürüp gidecektir bayraktarlık, o halde, Kıbrıs'ı tutsaklığından kurtaracak, işkencesine son verebilmek güç de Türklerin gücüdür, ki başbuğları yüce padişahın başta gelen ve artık geciktirmeyeceği bir kutsal görevidir bu.

4-Kitap; Zaman Bir Dar Kapıda
Lala Mustafa Paşa'yı Ayasofya'nın girişindeki Yasemenci Baba karşıladı. Girişdeki karşılıklı iki çukura çağırdı. Töredendir paşa, bilirsiniz dedi; Atalarımız yeni aldıkları şehirlere fetih çınarları dikerler. Çınarlar toprakta köklendikçe yurdu pekiştirir, dallı budaklı yeşerdikçe vatanı sağlamlaştırır, gölgesi çoğaldıkça toprağına huzur serper. Bizim fetih çınarlarımız da bu yüzdendir. Islak çuvallarda sarılı, kökleri topraklı iki çınar fidanını gösterdi: Bunları ben İstanbul'dan, kendi bahçemden getirdim. Asılları İstanbul'umuza dikilen fetih çınarlarımızdandır, onların asılları Bursa'dan, Söğüt'ten getirilme çınarlardır. İnşallah bunlardan yetişecek onları da günü gelince başka topraklara dikenlerimiz bulunacaktır..

5-Kitap; Zaman Sarkacı
Bir toprağa sahiplenmek kolay değildir, sen bilirsin, bir toprağı yurd edinmek bu dünyada işlerinin en zorudur. Elin üstünden ayrılmayacak bir an bile o toprağın, gözün üstünden eksilmeyecek. Elini fazla bastıramazsın, bastırırsan ezersin, ezilen toprak ürün vermez hay oğul, ben denedim, vermiyor. Ezilen toprakta insanlar köleleşiyor çünki..Fakat bu böyle diye gevşek de tutamazsın elini..toprak kayıverir..Fazla okşarsan şımarır. Ne kayan toprak senindir, ne şımarandan güven bekleyebilirsin. Ya na yapacaksın? Eğitmek kalıyor geriye, eğitim! Sen Kıbrıs'ta Türkmen'i başıboş bırakırsan kopar, çabuk kopar.

6-kitap; Zaman.. Yok
Girne piskoposu: "1600 yılı başlarında bir kutsal başpiskoposumuzun Savoy Dükü Şarl Emanuel'e başvurusunu hatırlayacağınızı biliyorum" dedi, kimseyi kınamadan, suçlamadan; sesi sadece bir unutulmuşu hatırlatmanın hazzını yaşıyordu; "İstediğimiz şu idi. Noel gecesi biz uyanık oluruz. Türkler uykudadır. Biz Tanrı'ya şükür duası yapıyor iken dinsiz türkler horulduyordur. Kıbrıs'ta Hıristiyanlar o gece ansızın bastırır, Türkleri çoluğuyla çocuğuyla kesip yok edebilirler. Biz dinsiz Türkleri keserken Savoy Dükü de Kıbrıs'a asker çıkarır, yönetimini ele alır... Bunu teklif etti o kutsal başpiskopos; biliyorsunuz, başarılamadı. Başarılamaması da bu duygumuzu köreltmedi lakin, isteğimizden vazgeçmiş olamayız..."

7-Kitap; Zaman Dönümü
"Paşanın davranışı..? Bilmiyorum, bana ters geliyor. Diyor ki; Hıristiyanlar da bizim yurddaşlarımızdır, aman incinmesinler...kırılmasınlar, buruncukları kanamasın! Yarın Ahiret'te sorulursaymış ki kilise de benim bir ayrı evimdir, bu papazlar da din adamıdır; ilahi düzeni savunurlar, neden onları tedirgin edersin, veya ettin? Üstelik canları malları sana emanet edilmişti, neden gözetmedin? Kıyamet Günü böyle sorularla karşılaşınca cevap veremez imiş... Eh, padişah da yüz yıl önce neredeyse... Hoş tutulsunlar diye ferman yollamış ya!." Bre Mehmedim, akıl alacak iş mi şimdi bu? Ya Allah sormaz mı; önce şu benim Türkmen milletimi neden acımasız papazın, Frenkin tıynetsizliğine karşı korumadın bte paşa?... Diye.. Der ve sorarsa ne yapacak o vakit?" Biraz öfkelice sorulmuştu ama Boyacı Ahmed Ağa kendi sorusunun cevabını öfkesiz verdi; "Tabiii senin paşanın sırtını okşayıp sakalına inci dizildikçe kiliseye ne diyeiblir ki? Karşısında iki büklüm olduklarını görüyor ya Kocabaşların, arkasından hançer bileyledikleri kimin umurunda?...

8-Kitap; Zaman .uyanışı
"Bakarsın bu yol Kıbrıs'ı Türkiye'ye götürür" dedi Arslan Bey yılgınlık göstermeden. Yüzünün yakınında dolanan bir inatçı arıyı sinirli el hareketleriyle kovdu o sırada. Şık Mehmed Bey ağzı açık kalmış baktı o söze: "Nasıl olur? İmkansız!" "Olur..niye olmasın? Olur! Bu Rumların şamatacılığı, şirretliği, yalancılığı, yaygarası... Adına ne dersen de, bir gün öyle bir hal alır ki İngiltere'nin de dehşetli başı ağrır; dikkat edersen Kıbrıs'ta Rumu dengelemek için Türkü kullanıyor. Huyudur çünki... Başı ağrıdığında denge için Türkü palazlandırır; gel al, biraz da senin başın ağrısın.. Diyebilir."


Basım Ayı/Yılı : 2016
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 3
Sayfa Sayısı : 8068
Ağırlık : 8068
En / Boy : 14 / 19
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺3.530,00

Osmanlı edebiyatının hikmet burcunda parlayan yıldızıdır Nabi. Urfa’da doğmuş, Halep’te olgunlaşmış, İstanbul’da şiirin semasına yükselmiştir. Türk şiir geleneği içinde öteden beri beyit ve mısra düzeyinde görülen hikmetli söz söyleme eğilimini kendine özgü bir tarz hâline getiren şairdir. Hikemî tarzın en büyük temsilcisidir. Divan edebiyatının hemen hemen her türünde verdiği eserlerle sesini yaşadığı çağın ötesine duyurmuştur. Gelenek içindeki özgün söyleyişleri sayesinde eserlerine öylesine sahicilik havası katmıştır ki şiirlerinin etrafında menkıbeler üretilmiştir. Hayatın olduğu kadar sanatın da sırrına ermiş bir bilge edasıyla söyledikleri toplumun her kesiminde yankılanmıştır. Musikinin eşlik ettiği işret meclislerinde ve irfan sofralarında asırlarca şiirleri okunmuştur. Çok yönlü bir sanatkâr olan Nabi’nin kişiliğinin bütün yönlerini yansıtabilmek için bu seçkide sadece şiirlerinden değil diğer eserlerinden de örneklere yer verilmiştir.


Basım Ayı/Yılı : 11/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 136
Ağırlık : 136
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺135,00
Trablusgarp'ta Bir Avuç Kahraman

Milli şairimiz Mehmet Akif « Bir avuç Trablusgarp kahramanı »için haykırıyordu arkalarından…
Cehennem olsa gelen göğsümüzde söndürürüz,
Bu yol hak yoludur ; dönme bizmez, yürürüz,
Düşer mi tek taşı sandınharim-i namusun ?
Meğerki harbe giren son nefer şehit olsun.
Şu karşımızdaki mahşer kudursa, çıkdırsa,
Denizler ordu, bulutlar donanma yağdırsa,
Bu altımızdaki yerden bütün yanar dağlar
Taşıp da kaplasa afakı bir kızıl sarar
Değil mi cehennemin sinesinde iman bir,
Sevinme bir, acı bir,gaye aynı, vicdan bir,
Değil mi cenge koşan Çerkez’in, Laz’ın, Türk’ün
Arap’la, Kürt ile bakidirittihadı bugün
Değil mi ortada bir sine çarpıyor…
Yılmaz cihan yılıksa emin ol,
Bu cephe sarsılmaz !..


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 458
Ağırlık : 458
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺95,00
Sümerden Anadolu’ya

Edebiyat bir uygarlığı veya bir devri anlamanın; onun ruhuna nüfuz etmenin en iyi yollarından biridir. Tarih kitaplarını okuyarak yapamazsınız bunu. Zira onlar çoğunlukla geçmişi savaşlar, krallar ve sınırlar karmaşası içinde sunarlar. Oysaki çağın ruhu, bir şarkıda, bir ilahide veya bir hikâyede daha iyi hissedilir; daha içeriden yakalanır. O yüzden bazen sırf geçmişi daha iyi anlamak için edebi metinleri okumak gerekir.

Türkçede antik uygarlıkların tarihine dair, telif veya çeviri çok kitap var; ama onların edebiyatlarını ele alan çok az kaynak var. Elinizdeki bu kitap, böylesi bir boşluğa hitap etmek niyetiyle yazıldı. Kitapta geçmişten bugüne devasa bir coğrafyada müthiş bir devinimle akan edebiyat ırmağı, ikna edici bir yalınlıkla anlatılmaya çalışıldı.

Kuşkusuz temel amacımız, milattan önceki üç binyılın edebiyatı hakkında genel bir bakış sunabilmekti. Bunu yaparken de okuru eserlere ve isimlere boğmadan daha çok dönemlere ve onların değişen ruhuna odaklandık. Belli bir türe ait çeşitliliği ise en iyi örnekler üzerinden vermeye çalıştık.

Elinizdeki bu kitap okurun zihninde eski uygarlıkların edebiyatlarına dair, tarihsel bir bakış ve genel bir harita oluşturabilmişse amacımıza ulaştık demektir.


Basım Ayı/Yılı : 12/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 452
Ağırlık : 452
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺138,75

Gustave Flaubert tarafından kaleme alınan bu roman, Roma ile Kartaca arasındaki ilk savaştan sonra Kartaca’da geçer. Bu savaşta Kartaca yenilir ve savaşın ardından şehre dönen paralı askerler paralarını alamadıkları için şehri tehdit etmeye başlarlar. Bunun üzerine kanlı ve korkunç savaşlar olur. Ayaklanmış olan paralı askerlerin başında Narr Havas ile Matho vardır. Bunlar, Kartaca’nın kaderine hükmeden Tanit’in zayifmini ele geçirmeyi başarırlar. Bunun üzerine Hamilkar’ın kızı Salambo, Matho’nun çadırına gider, kendini esir edip bu kutsal zayimfi geri almaya çalışır ve başarılı olur. Savaşın yıkımı tüm hızıyla devam ederken Kartaca komutanının kızı olan Salambo ile paralı askerlerin önderi olan Matho’nun aşkına da şahit oluyoruz. Roman, yazarın aylar süren araştırma ve çalışmasının ürünüdür. Yazar, romanda geçen yerleri ziyaret etmiş ve ayrıntılı bilgiler toplamıştır. Böylece, tarihî bir romandan çok şiirsel anlatımıyla da dikkat çeken, etkileyici bir eser ortaya çıkmıştır. 


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 360
Ağırlık : 360
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺117,00
Bir Yeniçerinin Aşk ve Cenk Hatıraları

Sadece kıyafeti bile düşmanı korkutmaya muktedir neferler: “Yeniçeriler”
Fransızları, yeniçeri kıyafeti giyerek topraklarından çıkaran Almanları bilmeyenimiz yoktur. Nedir bu işin büyüsü diye merak etmek de elde değildir. Bu denli büyük ve kudretli bir şöhrete sahip yeniçerileri, gelin -onlara aynı zamanda büyük bir hayranlık besleyen- Elbasanlı Yorgi’nin gözünden görelim.
Bu hikâye sadece yeniçeri olma serüvenini, savaş şecaatlerini değil; bir adamın kalbi ile verdiği mücadelede başına gelen talihsizlikleri, sürükleyici olaylar zincirini okurken merak duygunuz arttıkça artacak ve bir arkebüzün vurduğu hedefte kalan iz kadar zihninizde etki bırakacaktır.


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 256
Ağırlık : 256
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺87,00

Dedemin İzinde Tarih Serisi – Osman Gazi
Dedemin İzinde Tarih Serisi – Kanuni Sultan Süleyman
Dedemin İzinde Tarih Serisi – Yavuz Sultan Selim
Dedemin İzinde Tarih Serisi – Fatih Sultan Mehmed
Dedemin İzinde Tarih Serisi – Sultan Abdülhamid

Dedemle tarih gezileri yapmaya başladık yakın zamanda. Artık tarih daha ilginç bir şey gözümde. Sürekli tarih kitapları okuyor, tarihî belgeseller izliyorum. Geçmişle ilgili her şeye hemen dikkat kesiliyor, öğrendiklerimi not alıyorum. Şimdiden tam üç defter doldurdum. O kadar ilginç şeyler ki öğrendiklerimi daha çok defter eskiteceğim galiba.


Basım Ayı/Yılı : 5/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 400
Ağırlık : 400
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺177,75

Türkiye tarihinin en ümitsiz ve zayıf günlerinde “Vatan bir bütündür, parçalanamaz.” “Manda ve himaye kabul edilemez!” şuuru ile haykıran, umudun doğduğu şehrin hikâyesini anlatan bu kitap Erzurum’un tarihine vâkıf bir tarihçinin, güçlü bir kalemin ancak yazabileceği geniş oylumlu bir roman olarak tarihe geçecek, Muzaffer Taşyürek’in “Ustalık Eseri” olarak kütüphanelerimizde yerini alacaktır.
Bu kitapta Tarih’in sayfalarından silinmek istenen bir milletin, koca bir İmparatorluğun küllerinden yepyeni bir devletin doğuşuna, kıyasıya mücadelelerle doğru atılmış adımlara tanık olacaksınız! Sindirilmiş insanlar içerisinden sorumluluk sahibi bir avuç vatan evladının; milleti ve memleketi için bir araya gelerek bitkin, yorgun ve yılgın haldeki insanları uyandırması sayesinde Erzurum’da yakılan meşalenin bütün vatan sathına yayıldığına; boyunduruk altına alınmak istenen bir yurdun yeniden toparlanmasına, ayağa kalkmasına vesile olduğunu göreceksiniz!
Yer yer 1906 Erzurum İsyanı, Ermeni mezalimi, Muhacirlik günleri, Millî Mücadele için baş koymuş ümerâsı, ulemâsı, eşrafı, esnafı ve memuruyla bir şehir halkının başlattığı diriliş hikâyesine ve milletine öncü oluşuna tanık olacak; bilmediğiniz, duymadığınız, tarih kitaplarına girmemiş birçok gerçekle karşılaşacak, roman kahramanlarının ağzından çıkan sözlerle aktarılmış hâtıra ve mütalaaları gözyaşları içerisinde okuyacak, öğreneceksiniz!


Basım Ayı/Yılı : 5/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 621
Ağırlık : 621
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺150,00
Dede Korkut Romanları - 1

Bamsı, Oğuz Türkleri’nin Yusuf yüzlü güzeli Bamsı Beyrek’in dillere destan aşk hikâyesini, kâfir kalesindeki on altı yıllık esaretini ve on altı yıllık ayrılığın ardından beşik kertmesi olan Banu Çiçek’e kavuşma mücadelesini anlatan tarihi fantastik bir romandır.

Dede Korkut Romanları serisinin ilk kitabı, Oğuzlar’ın kudretli bir beyi olan Pay Püre Bey’in yedi kızı olmasına karşın erkek evladı olmayışı karşısındaki çaresizliği ile başlar. Nice zaman sonra Allah Teâlâ, Pay Püre Bey’e sekizinci evlat olarak Yusuf yüzlü bir oğul verir. Ama bu oğlanın güzelliği başına nice belalar açar. Güzelliğinin methi Türkistan sınırlarını aşıp kâfir ülkelerine kadar ulaşır. Bamsı, yiğitlik yapıp adını alınca beşik kertmesi Pay Piçen Bey’in kızı Banu Çiçek’le düğün hazırlıklarına başlarlar. Bamsı Beyrek’e kara sevdalı Helen ise düğün gecesi için iki âşığa kötü bir sürpriz plânlamakla meşguldür. İşte o geceden sonra sonu tahmin edilemeyecek bir aşk ve yiğitlik destanı yazılmaya başlanacaktır.

“Bütün Türk edebiyatını terazinin bir gözüne, Dede Korkut’u öbür gözüne koysanız, yine Dede Korkut ağır basar.” 

- Ord. Prof. M. Fuat Köprülü


Basım Ayı/Yılı : 9/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 12
Sayfa Sayısı : 248
Ağırlık : 248
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺94,80
Dede Korkut Romanları - 2

Boğaç Han, Oğuz Türkleri’nin en güçlü yiğitlerinden birisi olan Boğaç Han’ın aşağılanma, küçümsenme ve dışlanma ile geçirdiği ıstırap dolu yıllarının ardından ejderha görünümlü bir boğayla tuttuğu güreşi ve nice kahramanlığını anlatan tarihi fantastik bir romandır.

Dede Korkut Romanları serisinin ikinci kitabı, Oğuzlar’ın kudretli bir beyi olan Dirse Han’ın herkesçe alaya alınan, horlanan oğlu karşısındaki üzüntüsü ile başlar. Hanlar Hanı Bayındır Han, yakında bir şölen verecektir ve Dirse Han oraya gidince oğlu sebebiyle alaya alınacağını düşünmektedir. Boğaç Han, sabahtan akşama kadar obanın çocuklarıyla aşık oynayıp gününü gün etse de aslında babasının kendisinden utandığının farkındadır. Babasını yaşadığı bu utançtan kurtarmak ve kendi yiğitliğini ispatlamak için bir akşam evinden ayrılır ve alın yazısının peşine düşer. Kâh amansız bir boğayla güreşe tutuşur kâh babasını kurtarmak için kâfirlerle cenk eder… Ve tüm bunların neticesinde Boğaç Han’ın adı kahramanlıkları vesilesiyle unutulmaz olur.

“Bütün Türk edebiyatını terazinin bir gözüne, Dede Korkut’u öbür gözüne koysanız, yine Dede Korkut ağır basar.” 

- Ord. Prof. M. Fuat Köprülü


Basım Ayı/Yılı : 11/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 9
Sayfa Sayısı : 200
Ağırlık : 200
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺94,80

Abdullah dönüp ahşap sandalyeye oturdu.
-Bir kıvılcım! Bir kıvılcım dahi çakamaz mıyız gardaş? Mehmet gelip Boyabatlının karşısında durdu.
-Kıvılcımı çakmasına çakarız da gardaş. Bu kıvılcım,  bunca kefereyi yakmaya yeter mi ki?

Yıl 1914…

Birinci dünya savaşının ayak sesleri yedi kıtadan duyulurken, memleketlerinden binlerce kilometre uzaktaki iki Osmanlı neferi vatanlarını korumak için bir plan yaptılar. İstanbul’u işgal etmek amacıyla yola çıkan haçlı ordularını durdurmak için göğüslerini siper edecek, gerekirse bu uğurda gözlerini kırpmadan can vereceklerdi. Türkiye’den Hindistan’a oradan da Avustralya’ya uzanan destansı bir mücadeleyi okuyacağınız bu kitap, bugünlerimizi borçlu olduğumuz ve tarihin bağrında unutulmaya yüz tutmuş aziz kahramanlarımızı hatırlamak için yazıldı. Ruhları şad olsun.


Basım Ayı/Yılı : 5/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 326
Ağırlık : 326
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺138,25

İçindeki Kitaplar:

Yafes'in Kılıcı

Atalar Cengi

İtbarak

Türkler “Barak” derlerdi, kara tüylü köpeğe, 
Böyle ad verirlerdi, büyük soylu köpeğe.
Aslında efsaneler, bir köpek anarlardı.
Onu da köpeklerin, atası sayarlardı.
Bu köpek soylu idi, çok büyük boylu idi,
Av çoban köpekleri, hep onun oğlu idi.
Kuzey-batı Asya’da güya “İt-Barak” vardı,
Türklerse İç Asya’da, onlara uzaklardı.
Başları köpek imiş, vücutları insanmış,
Renkleriyse karaymış, sanki Kara Şeytanmış.
Kadınları güzelmiş, Türklerden kaçmaz imiş,
İlâç sürünürlermiş, ok mızrak batmaz imiş.
Destanda denilmiş ki, Oğuz-Han yenilmişti,
Bir adaya sığınıp toplanıp derilmişti.
On yedi sene sonra, Oğuz onları yendi.
Kadınlar yardım etti, orada savaş dindi.
Oğuz bu bölgeleri, “Kıpçak-Beğ”e il verdi,
Bunun için Türkler de oraya “Kıpçak” derdi…

-Oğuz Kağan Destanı

 


Basım Ayı/Yılı : 6/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 1022
Ağırlık : 1022
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺292,50

“Bu günlüğü, ucuz bir gençlik romanının kavuşması imkânsız iki kahramanı arasında geçen acıklı bir aşk hikâyesi olarak görmeyin. Çünkü ben yazar değilim, yazdıklarım da kurgu değil. Sadece ülkesi işgal tehlikesi ile karşı karşıya olan bir vatanseverim…”
*****
“En büyük korkum, ölümün kirli bir kırmızıya boyadığı iki dost ailenin ve koskoca bir milletin ufkunda güzel yüzleri ile güneş gibi parlayan Cezmi ile Adil Hikmet’in zarar görmesi. Onların şahsında devletimizin ve milletimizin kurtuluş reçetesi olarak gördüğüm eğitimli gençlerinin savaşlarda yok olması…”  
*****
“Çanakkale: Okunmamış Mektuplar”; Yunus Kara'nın kaleminden bir milletin hayallerini, aşklarını geride bırakıp vatan uğruna kendilerini nasıl ateşe attıklarının destansı hikâyesi... 


Basım Ayı/Yılı :
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 126
Ağırlık : 126
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺60,00

Ömer Hayyam’ın "Bu insanlar cennet için yaşarlar. Onlara cenneti verebilirsen yönetirsin." sözü üzerine Alamut Kalesi'nde kendisine inananlar için yalancı cennet hazırlayan,
Ömrünün yarısı sürgünlerde yarısı Alamut Kalesi'nde geçen,
Kimilerine göre terörist kimilerine göre kahraman olan,
Davası uğruna kendi öz oğullarının idam fermanını veren Hasan Sabbah,
Ve…
Alamut Kalesi, Melikşah, Nizamülmülk, Nizariler, Selçuklular, taht kavgaları, mezhep kavgaları, Muhammed Tapar, Sultan Sencer... Suikastlar, fedailer, cennet bahçeleri...
Kim kimdi? Kim kimi, neden öldürdü?
Bin yıl öncesinde taht ve çıkar uğruna birbirlerine karşı nasıl kin ve nefretle saldıranların kullandığı yöntemleri okuyunca “Değişen ne?” demeye hazır mısınız?


Basım Ayı/Yılı : 11/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 352
Ağırlık : 352
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺112,00

Edebiyatımızın velut yazarlarından Ahmet Mithat'ın Kafkasya'yı konu edinen tercüme eseri Konak, önsözünde belirtildiği gibi edebiyatımızda ortak çalışma usulüyle yazılan ilk eserdir. Almancadan çevrilen Konak, döneminin sıcak konularından; Batılı seyyahlar, Kafkas kavimlerinin Ruslara karşı verdikleri mücadele gibi hususların yanı sıra ilginç insan hikayeleri de içeriyor. Yazarın Kafkasya'yı konu edinen ikinci eseri olan Konak, içerdiği ilginç insan hikayeleri ve malumatıyla ilk defa günümüz Türkçesiyle okuyucusuyla buluşuyor.


Basım Ayı/Yılı : 1/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 160
Ağırlık : 160
En / Boy : 14 / 22
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺82,80
Bir Evlad-ı Fatihan Hikayesi

Derviş efendi, Abdurrahman Hoca'nın yükünü bir nebze hafifletmek için söze girdi:
“Bizler Evlad-ı Fatihanız beyler! Hepimiz ecdadımızın şu topraklardaki cengaverlikleriyle, kahramanlıklarıyla büyüdük. Camilerimizde, kahvelerimizde büyüklerimizden bu destanları dinledik. Analarımız, Şehit Sultan'ı ninni yaptı, söyledi kulağımıza. Lakin ne yapalım, emir devletten olunca bağrımıza taş basacağız. Diğer yandan savaşalım desek mühimmat, kılıç, at, erzak… Bunlar bizi ne kadar götürür. Ölelim ölmesine, ölümden korkan namerttir. Fakat unutmayalım, şu anda köylerimiz Yunan devletinin idaresinde efendiler!”
Ömürlerini Balkan Türklüğüne ve Devlet-i Âli'nin bekasına adamış beş köyün, doğup büyüdükleri topraklara hüzünlü vedası…
Bir fırtınanın tuttuğu ve garip bir kuş gibi savurduğu Tanrı Dağı Yörüklerinin çileli vedaları ve bir milletin makus talihi…
Hepsi bu hikâyede.


Basım Ayı/Yılı : 12/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 120
Ağırlık : 120
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺56,00

Bir milletin omuz omuza verdiği kanlı bir mücadele…
Kazım Karabekir, bu mücadelenin en önemli kahramanlarından biri...
Onu anlamadan günümüzü, onun hayatını bilmeden yakın tarihimizi anlamak çok zor…
Çetin şartlar altında geçen bir yaşam…
Sadece zafer kazanılana kadar değil, ölene kadar her gün mücadele etmek zorunda bırakılan bir vatanperverin öyküsü…
Milli mücadeleyi araştıran Ermeni asıllı bir genç kızın sırlarla dolu bir dünyaya açılan hayatı… Yüz yıl öncesini bir ayna gibi karşısında bulması ve geçmişiyle hesaplaşması…
Okuyucuya sık sık duygu yoğunluğu yaşatan bir roman…
Bırakalım son sözü Karabekir Paşamız söylesin: “Kahramanlık vazifenin bittiği yerde başlar!”


Basım Ayı/Yılı : 3/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 272
Ağırlık : 272
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺88,00

Yakın tarihimizin efsane karakterlerinden Kazım Karabekir paşamızın hayatının bir kesitinin işlendiği kitap, aynı zamanda imparatorluktan cumhuriyete geçişte üzerinde uzun tartışmaların yapıldığı bir dönemi de kapsamaktadır.

Karabekir paşanın, Enver paşa ile birlikte, İttihat ve Terakkinin Manastır şubesini teşekkülü esnasında çektikleri sıkıntılar ve başardıkları, İmparatorluğun Son Kalesi adlı elinizdeki eserde, tarihi kaynaklara sadık kalınarak işlenmiştir.

Genç ve değerli yazar Caner ÇİÇEK’in romanlaştırarak bu tarihi kesiti gözümüzün önünde canlandırması, genel okuyucu için fevkalade ufuk açıcı olma iddiası taşımaktadır. Tarafsızlığı, yanı sıra belgelere sadakati ile de doyurucu olan bu eser, öylesine akıcı bir uslüp ile verilmiştir ki, kendimi adeta o günleri yaşayan bir ittihatçi gibi hissetmeme neden olmuştur.

Caner ÇİÇEK’i kutluyor ve bu minvalde çalışmalarının devamını merakla bekleyeceğimi ifade etmek istiyorum.
-Prof. Dr.Mim Kemal ÖKE


Basım Ayı/Yılı : 11/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 376
Ağırlık : 376
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺112,00

“Şu durumda onun ne yerinden kalkacak ne de kanadını çırpacak gücü var; neredeyse ölmek üzere. Fakat hayatta kalmak istiyorsa bir seçim yapmalı. Yaşamayı seçerse onu zorlu günler bekliyor; ama bu ölmekten yine de iyidir.Umarım bunu başarır." dedi.

Hakkında çok konuşulan fakat çok az şey bilinen Sultan Abdülmecit dönemi, Meriç Turan’ın kaleminden siz değerli okurlarla buluştu.

Tarihi roman türünde zor bulunan gerçek bir maceranın tadını almaya var mısınız?

Hazırsanız, düne yolculuk başlasın!


Basım Ayı/Yılı : 6/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 80
Ağırlık : 80
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺52,00
Bir Melikşah Romanı

Büyük Selçuklu İslam sancağını dur durak bilmeyen fetihler ile yaymaya devam ediyordu. Dünyada İslam sancağı altında bir birlik sağlanmaya çalışılıyordu. Bakışları keskin olan bir kartalın bu dönemlerde yetişmesi çileli bir yolculuğu andırıyordu. Büyük bir medeniyetin müjdecisi idi bu yolculuk. Yeni bir çağın başlangıcı için nice dikenli yollar döşeniyordu.
Vakit dardı. Kartal, büyük bir ideal için belli eğitimlere talip olmuştu. Keskin bakışlarını daha ulvi bir yolculuk için hazırlayacak bir Atabeg’e ihtiyacı vardı. O ise Hasan et-Tusî idi. O’nun devlet tecrübesinin, bilgisinin, teşkilatçılığının eleğinden geçecek bir melik vardı daha dokuz yaşlarında. Bu eğitim basit bir eğitim değildi.

İşte bu eğitimleri babasının talimatı ile üstlenen melik; Melikşah’tı. Ailevî eğitimlerinden sonra, askerî eğitimleri bizzat aylar, yıllar süren talimlerle Atabeg’inden öğrenecek, İdarî alandaki eğitimleri ise bizzat katılacağı divanlarda tecrübe edecek, bu tecrübeleri ise savaş meydanlarında kullanacaktı.

Zübeyir Kamil Akkaya’nın kaleminden Melik’in Doğuşu adlı bu romanı okurken Selçuklu Medeniyetine adını altın harflerle kazımış Melikşah’ın eğitim dönemine hayretler içerisinde tanıklık edeceksiniz.


Basım Ayı/Yılı : 1/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 160
Ağırlık : 160
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺88,00

Mevsimlerden yazdı, kıştı, ilkbahardı, bir de sonbahar. Saatlerden meçhul.

Sonsuzluğun içinde sıkışıp kalsalar da dostluk neşesiyle ışıldayan Makbule ve Zimbul. Uyuyanların rüyasına gölge gibi süzülen iki küçük kadın. Sokaklarda, sahilde çatılarda dolaşıyor; dünde, bugünde, yarında geziyorlar. İzmir Karataş Yahudi mahallesinde başlayan yolculuklarında zamanı katetmiş, yeryüzündeki izlerini arıyorlar. Göçler, sürgünler, ölümler, sevdalar, ayrılıklar gördüler. Gidenlerin ardında bıraktığı boşluğu gördüler, yasemin toplayan ellerin zamanın hiçbir yerinden tutamadığını gördüler. Ne oldu da Madam Anita’nın radyosundaki şarkı sustu? Komşulara ne oldu? Madam Sara’nın balkonundan silkelediği kilimden, sır sır, acı acı dökülen renkler neden soldu? Dario Moreno’ya dair şehir efsaneleri ne zaman unutuldu?

Meskûn Zaman’da Raşel Meseri usta kalemiyle 60 yıllık bir cümlenin altını çiziyor.


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 220
Ağırlık : 220
En / Boy : 12 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺69,70

Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren hava harp sanayiine büyük önem veren Türkiye’nin bu alandaki faaliyetleri İkinci Dünya Savaşında da devam etmiş ve 1941 yılında, savaşa girilmemiş olsa da, zor şartların yaşandığı ülkede ciddi bir altyapı gerektiren Türk Hava Kurumu Etimesgut Uçak Fabrikası kurulmuştu.

Avrupa’nın sayılı fabrikalarından biri olan Etimesgut Uçak Fabrikası’nı öncesi ve sonrasıyla anlatan bu kitap, Türkiye’de uçak ve uçak motoru üretimi sürecine ve bu süreçle birlikte ülkenin genel durumuna ve tarihsel olaylara ışık tutarken, “Uçak fabrikasının başarısızlığında rol oynayan faktörlerin telafisi mümkün müydü?” sorusuna cevap arıyor.

Çelik Kanatların Kırılışı


Basım Ayı/Yılı : 2/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 360
Ağırlık : 360
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺102,50
1 2 3 ... 33 >
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı