"Dünyayı değiştirebileceğime emin değildim ama kendimi değiştirmek gibi zorlu bir işe giriştiğimin farkındaydım." Teoman yeni başladığı yatılı okulda sıkılıyor, öğretmenleriyle sorunlar yaşıyor, evde ise babasıyla bir türlü iletişim kuramıyordu. Okulda geçirmek zorunda kaldığı sürpriz bir kar tatilinin hayatını sonsuza dek değiştireceğinden habersizdi. Her şey ilk kar tanesinin düştüğü gün başladı...Çocuk edebiyatının sevilen kalemi Birsen Ekim Özen'in macera yüklü romanı Katpatuka büyümenin sancılarını, hayatı keşfetmenin heyecanını, ailenin ve dostluğun iyileştirici gücünü konu alıyor.
Macera adım adım sona yaklaşırken Apollon en zor sınavlarından birini vermeye hazırlanıyor. Jüpiter Kampı’nda ölüm kalım savaşı verirken Apollon kahramanlığın ne anlama geldiğini öğrenecek! Apollon olmak kolay değil, hele de insana dönüştürülüp Olimpos’tan kovulduysan. Beş eski kâhini bulup tanrısal güçlerini geri kazanırken Apollon hem zaferler hem de trajediler yaşadı. Şimdi kaderi onu San Francisco Körfezi’ndeki Jüpiter Kampı’na sürüklüyor. Romalı melezler burada üç zalim imparatora karşı çaresizce son bir direniş sergilemeye hazırlanıyorlar. Hazel, Reyna, Frank, Tyson, Ella ve pek çok eski dost, bu felaketi atlatabilmek için Apollon’un yardımına muhtaç. Ancak kurtuluşa giden yol eski bir Roma kralının unutulmuş mezarında saklı. Ve bu kral… Apollon’un bugüne dek karşı karşıya geldiği tüm imparatorlardan daha belalı biri!
Eskiden evsiz bir ergen olan Magnus Chase artık Valhalla Oteli’nde kalıyor ve Odin’in seçilmiş savaşçılarından biri. Yaz ve sağlık tanrısı Frey’in oğlu olduğundan, Magnus’un doğasında savaşmak yok aslında. Ama elf Hearthstone, cüce Blitzen ve savaşçı Samira gibi güçlü ve kararlı arkadaşları var. Onlar hep birlikte Kurt Fenris’i yenip Th or’un çekici Mjolnir’i geri almak için devlerle savaştılar. Şimdiyse Magnus ve arkadaşları, Jotunheim ve Nifl heim sınırlarına doğru yelken açıp Asgard’a musallat olmuş en büyük tehdidin peşine düşmek zorundalar. Tehlikeli yolculuklarını tamamlayabilecekler mi, yoksa ufukta onları Ragnarok mu bekliyor?Magnus Chase üçüncü serüvenine Ölüm Gemisi ile çıkıyor.
Tatil planlarınız değişince ne yaparsınız?
Hanzade Servi'nin mizahşör kaleminden çıkan Tahtakurusu Motel'de 7 Gece; “Talihsizliğin bu kadarı da hüzünlendiren acı tatlı bir tatil komedisi.
Deli dolu hikâyesiyle aile boyu bir serüvene direksiyon kıran bu şamatası bol kitap; hayretlere düşürecek olaylar silsilesi ile “Hayat, siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir.” sözüne şapka çıkarıyor.
Anlatısını popüler kültür güzellemeleri ile renklendiren yazar; kentsel ve kırsal kesimdeki çocukların arasındaki farklılıkları yansıtırken, sosyal medyanın yarattığı “balon” mutluluk kavramını da inceden eleştiriyor.
Kutlupalamut ailesinin tek hayali, rezervasyonunu aylar öncesinden yaptıkları beş yıldızlı otelde harika bir tatil geçirmekti. Sabahın erken saatlerinde İstanbul'dan Antalya'ya doğru yola çıktıklarında tüm planları tıkır tıkır işliyordu. Beraberlerinde aldıkları on dört bavulla her ne kadar kavimler göçüne çıkmış gibi görünseler de keyiflerini hiçbir şey kaçıramazdı. Derken, kimsenin mola vermek bile istemeyeceği Aşağıkocaöküz adlı bir kasabada arabaları bozuldu. Tamir süreci uzayınca da mecburen kendilerini “eksi beş” yıldızlı Tahtakurusu Motel'de buldular. Motelde neyse ki tahtakuruları yoktu. Ama mantık, normallik, konfor ve internet de yoktu! Başlarına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmeyecek türdendi. Hele ki insan internetsiz nasıl yaşardı? Yoksa, ailecek zamanın akmadığı, lanetli bir boyuta mı hapsolmuşlardı? Oysa şimdi havuz ya da deniz kenarında şezlonga uzanmış, kokteyllerini yudumluyor olmaları gerekiyordu...
Evet, hayat bazen küçük cilvelerle dolu; ama yine de küçük mucizelere inanmaktan vazgeçmemek gerek. Tıpkı şanssızlıklarını şansa dönüştürmeyi başaran Kutlupalamut ailesi gibi...
Tahtakursu Motel'de 7 Gece; boş şeyleri gözünüzde büyüterek kendinizi sıkmanın anlamsızlığını, apayrı mizaçlardaki insanlarla sağlam dostluklar kurabileceğinizi ve hatta yüzmeden de müthiş bir tatil geçirebileceğinizi fark ettiren harika bir roman. Sıkıldıkça Erik Dalı oynama isteğinizi depreştirmesi de cabası.
Gerçek sandıkları dünya ile ilk kez bağlantıları kesilen kentli çocukların, kırsalda yaşadıkları muhteşem “aydınlanmaya” ortak olmak isteyen her yaştan okuru Tahtakurusu Motel'e bekliyoruz.
O hâlde tatil başlasın!
Hiç kimse ıssız ve tekinsiz bir adaya gitmeye cesaret edemez. Tabii Korku Kulübü üyeleri dışında! Üstelik bu adada garip şeyler oluyor: Topraktan mezar taşları çıkıyor ve her defasında komşu kasabadan biri kayboluyor.
Olayı çözmeye çalışan Vicky, Jüpiter ve Nick, devasa bir sürüngenin ayak izlerine rastlarlar. Bu izler, onları başka bir boyuta açılan kapıya götürür. Ne var ki Korku Kulübü üyeleri bu korkunç sırrı keşfettiklerinde, artık çok geç olacaktır...
Yaşamın içinden edebiyat
Salgın hastalıklar tüm canlılar dünyasını doğrudan etkileyen olaylardır. Yeni binyılın dünya çapında etkili ilk büyük salgını olarak kabul edebileceğimiz Koronavirüs de bütün dünyayı etkisi altına aldı. Her çocuğun hayatını doğrudan etkileyen bu salgınla, birçok alışkanlığımız değişti, değişmek zorunda kaldı.
Bu değişim döneminde gerçeklik ile duyguları arasında sıkışan bir çocuğun verdiği içten tepkilerine, duygu dünyasına eğilen bu yeni kitabımızı sizlere ulaştırmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Edebiyat ile yaşam arasındaki güçlü bağa dokunuyorsunuz.
Birey mi toplum mu?
Eser, birçok tartışmanın temelinde yatan birey ve toplum arasındaki dengeyi titizlikle kurgulayan yazar Chun Su’nun Türkçemizdeki ilk kitabı. Çince’den, Türkolog Yan Wei’nin titiz çevirisiyle dilimize kazandırılan eserin çizeriyse yine Çin’den bir isim: Hua Meng.
Bütün sağlıkçılara, çocuklara, ebeveynlere sonsuz sevgilerimizle…
Eleştiri ve görüşleriniz bize ışık olmaya devam edecek, her zaman…
Selam ve saygılarımla,Erdem ErgenGenel Yayın Yönetmeni
“On üç yaşındayım ve yarın, hiç çalışmadığım bir sosyal bilgiler sınavım var. Ama beni en çok endişelendiren şey, bu değil. Borçlu olduğumuz banka, hafta sonundan önce Paula teyzemle beni, Black Malikânesi’nden çıkaracak. Üç saniye öncesine kadar beni en çok endişelendiren şey, buydu. Ancak ben Dagon Kulesi’nin yüz sekseninci katından inerken biri, tutunduğum halatı kesti. Şu anda dört yüz yetmiş yedi metre yükseklikten hızla düşüyorum..."On üçüncü doğum gününde ilginç bir mektup aldıktan sonra hayatı değişen Amanda Black'in gizemli, yüksek tempolu ve aksiyon dolu macerası başlıyor.
Babasıyla birlikte, İskoçya’daki küçük bir balıkçı köyünde yaşayan on bir yaşındaki Finn’in hayatta en çok istediği şey arkadaşlarının olmasıdır. Ama sadece birkaç çocuğun yaşadığı bu küçük köyde yaşıtları tarafından dışlandığı için kendini bildi bileli yalnızdır. Babası suya girmesini yasakladığından içinde hep bir şeylerin eksikliğini hisseder Finn, ta ki bir gün suya dalıp yunuslarla birlikte yüzene dek. İşte o gün kendini evinde hisseder. Ama yeni arkadaşlarının hayatı denize atılan çöpler yüzünden tehlikededir. Yunusları tek başına kurtaramayacağını anlayan Finn, onu hiçbir zaman aralarına almayan çocuklardan yardım istemek zorunda kalır. Onlar farklılıklarını bir kenara bırakıp hep birlikte bir çevre felaketini önleme çalışırken Finn’in geçmişine dair şaşırtıcı gerçekler de bir bir gün yüzüne çıkacaktır.
Tüm imkânsızlıklara rağmen hayallerinden vazgeçmeyen cesur bir kız çocuğunun ilham veren hikâyesi.
Minni, Hindistan’ın Mumbai şehrinin en fakir bölgesinde yaşayan on iki yaşında bir kız çocuğu. Minni’nin yaşadığı yere günde sadece birkaç saat su veriliyor ve bütün mahallelinin su ihtiyacını karşıladığı çeşmelerin önünde uzun kuyruklar oluşuyor. Öte yandan zenginlerin yaşadığı yüksek binalarda su bütün musluklardan gürül gürül akıyor, hatta bu yüksek binaların tepesindeki yüzme havuzlarını dolduruyor. Bu adaletsizlik yetmezmiş gibi bir de su mafyası tankerlerden ve kuyulardan insanların suyunu çalıp satıyor. Bir gece tesadüfen su mafyasının hırsızlığına tanıklık eden Minni bir seçim yapmak zorunda: Ya herkes gibi susacak ya da her şeyi göze alıp bu haksızlığa dur demek için bir şeyler yapacak.
Dünyayı Bisikletle Dolaşan Çocuk dünya turunu tamamladı, maceraya atılma sırası şimdi kardeşi Lucy’de. Lucy dünyayı keşfetmek, güç ve cesaret gerektiren bir şey başarmak istiyor. Ama Atlantik Okyanusu’nu kürek çekerek geçme planı yaptığında ailesi hariç herkes ona gülüyor. Planından vazgeçmeyen Lucy sandalını 3,000 millik yolculuğu için gerekli malzemelerle doldurup yola düşüyor.
Denizde bir başına, kâh fırtınada kâh kavurucu güneşin altında kürek çeken, yük gemileriyle ve balinalarla burun buruna gelen Lucy, dünyayı keşfetmek için çıktığı bu yolculukta hayal bile edemeyeceği şeyleri başarabilecek güce sahip olduğunu da keşfediyor.
Çanakkale - Cennet Yolu
Küçük Prens
Abşar… Çocukluktan genç kızlığa geçme evresinde Suriyeli Türkmen bir kız. Henüz iç dünyasındaki değişimi yaşayamadan dış dünyasının alabora ettiği gencecik bir yürek. Bir gün köylerine gelen kara adamlar, güneşi gölgeleyip hayatlarını karatmış.
Abşar… Yaşama dört elle sarılmak için Suriye’deki iç savaştan kaçmak zorunda kalmış. Gözlerini açtığında Türkiye’nin başkenti Ankara’da bulmuş kendini. Bu kadar kalabalık bir şehirde derin bir yalnızlığa düşmüş. Yine de o tüm masumluğuyla çocukluğunu avuçlarının arasında sımsıkı saklamış.
Abşar… Bir gün parkta bir kız çocuğuyla tanışmış. Kendisi gibi bir çocuk anlamış onun çocuk halinden. Arkadaş olmuşlar. Arkadaşı, avuçları arasına sakladığı çocukluğuna sıcak nefesiyle üflemiş. Isıtmış onu. Yüzü ve gözleri gülmüş Abşar’ın. Ve sonra yaşamak için geldikleri Türkiye’de onları anlatmak için çırpınan insanlarla tanışmış.
Abşar… Büyüklerin dramının çocukça ifadesi…
Seyyid Harun, Bey'i uğurlamak için bir süre onunla beraber yürümüş. Tam yolu yarıladıklarında Bey:
"Efendim" demiş, "Burayı yurt tutmuşsunuz. Rabbim şehrinizi hayırlı mübarek eylesin. Dilerim ki bundan böyle bu şehir siz gibi Seyyid soyundan gelen birisinin adıyla yaşasin. Şimdiden geri bu şehrin ismi kıyamete değin Seyyidşehir olsun."
Buna mukabil Seyyid Harun Hazretleri de Bey'in omuzlarından tutarak. Allah razı olsun Bey'im" demiş "Madem öyle sizin yaşadığınız yurt da sizin namınızla yaşasin. Bundan böyle sizin diyarınıza Bey'lerin şehrine de Beyşehri denilsin."
Sözünü bitirince Seyyid Harun ellerini gökyüzüne açarak: "Ya Rab! Kim ki kardeş olan bu iki yurdun arasına nifak sokarsa şu taştan deve misali taşa dönsün. Aslanların yılanların elinde heder olsun."
Bu hadisenin üstünden yüz yıllar geçse de biz, kudemadan şunları duyduk:
"Hak katında erenlerin duaları kabul olmuş ki bu iki şehrimiz o günden beri Seydişehir ve Beyşehir namıyla adlandırılır."
Bu kitapta harika müdür Riviére, anlatılacaktır: “Bizim için bu, bir ölüm-kalım savaşıydı. Çünkü, gündüz Demiryolları ve Denizyolları ile kazandığımız önceliği, gece kaybediyorduk.” Önceleri şiddetle tenkid edilen, sonra da beğenilen bu “gece uçuşlar”, ilk deneyimlerinin riskinden sonra pratik hale gelmiş ve bu hikayenin yazıldığı sırada, büyük ölçüde tesadüfen, beklenmedik tehlikelerle dolu hava ulaşımına, bir de gecenin esrarlı karanlığı eklenmişti. Ne kadar riskli olursa olsun, bu riskler her geçen gün azalmakta, her yeni sefer, bir sonrakini kolaylaştırmakta ve güvenli hale getirmektedir. Bilinmeyen ülkeleri araya çıkanlarda olduğu gibi, Havacılıkta da, bir kahramanlık dönemi vardır. İşte elinizdeki “Gece Uçuşu” bize, havacılık öncülerinden birinin trajik macerasını tasvir etmekte ve tabiatıyla bir destan havasına bürünmektedir.
Gid,p, Toros Dağları'na bakınız, eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla bizi yenemez.
M. Kemal Atatürk
Ömer de öbür çocuklar gibiydi. Ömer de sokaklarda bağlarda, bahçelerde çığlık çığlığa koşan, sıçrayan, gülen, bağıran bütün çocuklar gibiydi. Bakır Efe onu kendi kafasına göre yetiştirecek, bir yol Emine'nin elinden kurtarsa dileğini yerine getirecekti. Ömer de babası gibi kasabanın gıptayla anılır ünlü bir efesi olacaktı. Bakır Efe, oğlunda bu özü görüyordu. Ömer, babasının oğluydu. Umulduğundan daha zorlu, daha yaman çıkacaktı çocuk. Bakır Efe'nin buna inancı vardı.
Ben Mahmut... Hüseyin Çağrı oğlu Mahmut ... Hani şu, ülkelerin sultanlığını terkedip de dilin sultanlığına soyunan adam... Kaşgarlı Mahmut...
Iki gün sonra hastane bahçesinde mahşeri bir kalabalık vardı. Çalışanlar bu kadar insanın neden geldiğini anlayamamıştı.
Okul kıyafetleriyle onlarca sevgi oğrencisi... Çocuklarıyla el ele veliler... Başarı okulunun bütün oğretmenlerı... iş kıyafetleriyle işçiler, esnaflar, pazarcılar, satıcılar, vatandaşlar...Fırtına Fatih ve futbolcular... Diğer okullardan oğrencıler, öğretmenler... Baştan sona olayı gorüntuleyen yerel kanallar... Kan verenler, gönül verenler... Bu guzel insanların hepsi Aylin için toplanmış, ellerini gökyüzüne kaldırmış, kalplerini Allah'a açmıştı. Dillerde dualar...Biliyorlardı. "Allah, dua edenin, duasına cevap verir." Birazdan yoğun bakımdan çıkarılıp ameliyata alınacaktı bu birliğin, beraberlığın mımarı. Gözlerinin yeşil olması tesadüf değildi. Yoksa bunca insanın sıradan hayatında umutlar nasıl yeşerirdı. Gözler ki, bir dünyaya bakar ama ardında binlerce alem saklar
Gülümsemesi, krep üstündeki çilek reçeli gibiydi.
Yumurtanın üstündeki kırmızıbiber gibiydi.
Annemin çikolata şelaleli keki gibiydi.
Onunla dost olacağımızı o an anlamıştım.
Tuna'yla Kayra, sağlık sorunları yaşarken birbirlerini keşfeden, duygu, mizah dolu bir yaratıcılığın baş döndüren yaşantılarıyla birbirlerinden güç ve cesaret alan iki çocuk. Geliştirdikleri sevgi ve dayanışmanın, birlikte kurulan düşlerin iki pencere arasında bir nehir gibi aktığını hissedeceksiniz.
Güzin Öztürk hassas bir konuyu, duygusal bir tonun ağdasından, tuzaklarından kaçınarak çocuk dünyasını derinlikleriyle yansıtan bir dil ve anlatımla işliyor. Çocuk romanı kahramanları Peter Pan ve Alis'le kurulan yaratıcı bağlar okura birçok sürpriz sunuyor.
Pan’ın Penceresi’nden bakanlar duygu fırtınası ve kahkaha sağanağı altında büyüyen bir dostlukla tanışacaklar.
Beyaz Nine gizemli bir şekilde kaybolduktan sonra Ata, Işıl ve Çağdaş’a kargoyla, içinde notlar ve sorular bulunan bir paket teslim edildi. Üç arkadaş, Beyaz Nine’nin nerede olduğuna dair bir ipucu bulabilmek umuduyla soruları cevaplamaya başladı.İpuçları onları, yüzyıllar boyunca birçok tarihi olayın merkezinde yer alan Kız Kulesi’ne yönlendiriyordu. Ata, Işıl ve Çağdaş, Kız Kulesi’nde Zemarkhos’un Sandığı’nın gizemini çözebilecekler mi ?
Cadı Acelin’in tutsak ettiği Emir, özgürlüğüne kavuşabilecek mi?Gökyüzü Kralı Havadar’ın şirin ülkesindeki aileler cadının büyüsünden kurtulabilecekler mi?Aileler çocukları ile birlikte vakit geçirmenin, oyunlar oynamanın, önemini kavrayabilecekler mi?Teknolojinin arkadaş değil bir araç olduğunu ve doğru kullanılması gerektiğini, sadece ihtiyaç duyulduğu kadar kullanmayı ve teknolojiye bağımlı olmadan yaşamayı öğrenebilecekler mi?Gökyüzü Krallığı’nın halkı sevginin gücünü görebilecekler mi? Tıktıkçı amca, Gökyüzü Krallığı’nı kötü durumdan kurtarabilecek mi? Gökyüzü Krallığı halkının macerasına katılarak bu soruların yanıtlarını öğrenmek ister misiniz? Evet, dediğinizi duyar gibiyim. O hâlde kitabın sayfalarında yolculuğa başlamak sizin elinizde.Tıktıkçı amca ve Gökyüzü Krallığı halkı maceraya katılman için burada sizi bekliyor…
Narnia Günlükleri’nin klasik olmasını sağlayan en önemli özelliği gerçekle kurgu arasında sağlam bir köprü kurmasıdır. Okur ise bu köprüden her geçişinde farklı bir manzarayla karşılaşır. Bu muhteşem seriyi her okuduğumuzda hikâyede farklı bir gerçekliğin ortaya çıktığını görürüz. İşte bu yüzden hayatımızın hangi döneminde okursak okuyalım, bize anlatacakları hiç bitmeyen ve dünya klasikleri arasına çoktan girmiş Narnia Günlükleri’nin tamamının yer aldığı bu cilt, hayatımız boyunca elimizi bırakmayacak bir dost gibidir.
Mahremiyet, akran zorbalığı gibi çocuk gelişimindeki hassas ve önemli konuları başarılı şekilde kitaplarında işleyen Doç. Dr. Saniye Bencik Kangal, bu kez bizi iç dünyamızın derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkarıyor. Bu yolculukta bize, küçük yaşlardan itibaren iç dünyamızda şekillenen CESARET ve KORKU duyguları eşlik edecek.
***Acaba CESARET nerede?Onu arıyoruz her yerde.
Aa, bulduk işte, buradaymış!Meğer KORKU’yla yan yanaymış.
CESARET gitme, hep yanımızda kal.Ama KORKU’yu da yanına al,İkinize de ihtiyacımız var.
CESARET ve KORKU bu kitaplaİç dünyamıza ışık tutacak.Bakalım bu ikiliBize başka neler anlatacak…
***
Soru: Korku ve cesaret dengeli olmalı mıdır? Neden?Tema: Kim olduğumuzKavramlar ve Anahtar Sözcükler: DUYGULAR, duygu yönetimi, korku, cesaret, KİŞİSEL GELİŞİM, kendini tanıma, olumlu düşünmeTutum ve Değerler: Güven, bağımsız davranma, öz denetimProfil Öğeleri: Dengeli, dönüşümlü düşünen
Eşsiz Ülkem Dizisi 8 Kitap Set
Değerlerimiz Kutulu Set 16 Kitap
Okulda İlk Öğrendiklerim Dizisi 8 Kitap
Hayaletli Ev PartisiBedavadan Havuz Keyfiİştahlı Hastalık OyunuHarika Bir İcatÇılgın Bir FikirEşsiz Evcil Dostumuz
Kıpır kıpır Nefertina, pırlanta dost Piramses ve tanımsız kötülük Tanfenaton, eski Mısır’da yaşayan üç çocuktur. Minnav kedi Micerina ve obur Nil timsahı ile birlikte, harika piramitler arasında kovalamacalar, tuzaklar ve şakalar yaparak oynarlar. Küçük okuyucular tarafından kolayca sevilebilecek ilgi çekici bir kurgu dizisidir. Yazıların font ve büyüklükleri çocukların yaşları dikkate alınarak kolay okunabilir seçilmiştir. Hikayelerin kısa bölümlere ayrılmış olması ve renkli çizimleri hem okumayı eğlenceli hale getirmekte hem de hikayenin kurgusunu anlamalarını kolaylaştırmaktadır. Bu seri 10 ayrı kitaptan oluşmakta ve özel kutusu ile taşıma ve saklama kolaylığı sağlamaktadır. Hikayede yer alan Eski Mısır’a özgü kelimeler arka kapak kanatlarında açıklanmıştır. Bu serinin yazarları olan Janna Carioli’nin kitapları White Ravens kataloğunda listelenmiştir. Luisa Mattia ise, en iyi yazar dalında 2008 İtalyan Andersen Ödülünü kazanmıştır.
2. ve 3. Sınıf Muhteşem Kaşifler Hikaye Seti 10 Kitap Gendaş Çocuk
Derin Keşif
Ormanın Sırrı
Çok Yüksek
Bu Nasıl Bir Ada?
Mavi Buzdağı'na Yolculuk
Yanardağın İçindeki Sır
Duman Yükseliyor
Rengarenk Bir Yer
Kaşif Adası'nın Sırrı
Gizli Hazine
+ Hikaye Değerlendirme Testleriyle
1. Sınıflar için Mor Kaplumbağa Serisi Seti - 10 Kitap Takım
Günümüz Türk Yazarları 10 Kitap Set
Günümüz Türk Yazarları Sevda Müjgan Kitaplığı 10 Kitap Set
Üç DağMağaradaki GizemÇöle SeyahatYağmur OrmanıGöç MevsimiDev Ayak KaybolduKutup MacerasıKanguru Adası
2 ve 3. Sınıflar için Değerli Adımlar Serisi Seti - 10 Kitap Takım
“Anatol Bristol’ün Soruşturmaları” 2013 Fransız Renaudot des Benjamins Edebiyat Ödülü’nü almıştır.
Dedektif Anatol Bristol’ün Soruşturmaları (8 kitap, testli) (3.-4. Sınıf)Şakacılar ÇetesiBilinmezler ve Soluk BenizlilerMasum HırsızEsrarengiz OlaylarAnatol, Arsen Tavşan’a KarşıGizemler Çıkmazı
Enzo gizemli olayları çözmeye meraklı bir çocuktur. Okuyucular da hikaylerde verilen ipuçlarını takip ederek Enzo ile birlikte olayları çözmeyi çok sevecekler. Renkli çizimleri ve özenle seçilmiş yazı fontu ile okumayı çocuklara kolaylaştıracak ve sevdirecek harika dedektiflik kurgu kitaplarıdır. Toplamda 7 kitaptan oluşan seri özel kutusunda gelmekte ve baskı kalitesi ile de öne çıkmaktadır.
Çaylak Dedektif,
Sımsıcak bir aile, sımsıkı arkadaşlıklar, doğayla barışık ve canlılara karşılıksız sevgi sunan hikayelerle çocuklara tertemiz dünyaların kapıları aralanıyor.
Küçük bir kasabada yaşayan, hayvanları ve doğayı çok seven Billur’un maceralarında siz de kendinizden bir şeyler bulacaksınız. MEB’in ilköğretim için uygun gördüğü güncel kazanımlar doğrultusunda hayatla ilişkilendirilecek nitelikte manevi değerlerimiz hikayelerimizle çocuklarımıza kazandırılmaya çalışılmıştır.
Altan ve Gizemli Dedektifler (8 kitap, testli) (3. Ve 4. Sınıf)Gizli OrmanBatık GemiGöbeklitepe MacerasıHaritanın ŞifresiTuhaf AdaKayıp HayvanlarSaklı ŞehirSarayın Gizli Odası
Hey sen, güzel çocuk! Gelsene biraz yanıma.Duydum ki merak etmişsin ‘Peygamberim kim acaba?’Haydi tut elimizden, kuş olup uç peşimizdenBeraberce gidelim Asr-ı Saadete yeniden…
‘Allah’ı Arayan Çocuk’ ve ‘Yarışı Yavaşlar Kazanır’ kitaplarının yazarı Hatice Kübra Tongar, çocuklarının rüyasına sizleri de çağırıyor. Üç küçük kardeş bir gece uykuya dalıyor. Veeee… O da neee?! Gözlerini Mekke’de açıyor. Peygamberimizin (sav) doğumunu, çocukluğunu, gençliğini ve risaletini çocuklar şiir tadında okuyor.
Üç Çocuk Bir Rüya kitabı, çocuklarımızı rüya gibi bir zamanın iklimine uyandırıyor.
Ela, çalışkan, sorumluluk sahibi bir öğrenciydi. Yarımgün okulda geçen sürenin dışındaki saatlerde bol bol resimli. resimsiz romanlar, dergiler okuyup duruyordu. O kadar çok okuduğu için Türkçeyi çalışmadan da başarıyordu zaten. Akşam yemeğinden sonraki iki saate günün bütün ödevlerini sıkıştırıyordu. Hayatından memnun sayılırdı.
"Aman Allah’ım!" dedi annesi. "Ellerini ne biçim yıkamışsın? Bütün kirler ellerinin üzerinde duruyor. "
-"Yıkadım anne."
- "Kızım yıkamışsın da bu ne?" Ellerinin üzerindeki kiri işaret ediyordu.
- "Sana kaç kere mikroplardan söz ettim. Her tarafta küçük canlılar bulunduğunu, bunların bir kısmının bizi hasta etmek için beklediğini anlatmadım mı?"
-"Ama anne onları niye görmüyoruz o zaman?"
-"Söylemiştim ama madem unutmuşsun tekrar söyleyeyim, çok küçükler. Çıplak gözle görülmezler, ancak mikroskopla görülürler."
-"Ah onları bir görebilsem!"
Bu kitap mikropların dünyasını anlatıyor.
İyi okumalar çocuklar/ Baygenç Yayıncılık
Bu kitabı okumaya başladığınızda, sekiz yaşındaki Ali ve onun dostlarıyla birlikte yolculuğa çıkacaksınız.
Hayalci Dede, Ali, Benekli ve Karabaş’ı hangi gezegene götürüyor? Ali ve arkadaşları Mutluluk Gezegeninde neler gördüler? Yiğit öğretmen ve öğrencileri neleri başardı? Ali ve arkadaşlarıyla meraklı bir serüven sizleri bekliyor. Haydi o zaman! İyi okumalar…
“Grandpa’s Book of Day Dreams” is a real book that little readers can take part in with their colorful crayons, paints and imagination to enhance their creativity...
You can draw everything you like or imagine on the empty pages of this book. If you wish you can fill in the sketches and color them as you like too!
Also you will enjoy a very nice story.
Filiz Özdem opens up new windows for little readers and Ayşe İnan Alican’s illustrations go beyond the land of dreams.
“Jasmine’s magic sleep.
Luminous lakes, red fish, beautiful bluebells, a mysterious oak tree, a bewitched castle; falling, flying, running, amazement... aaand, of course, mummy’s voice! The sleep of a child is the most wonderful realm in the world. Come and be a guest in ‘Jasmine’s Dream’.”
Alain Serres’in bir Tibet deyişinden ilham alarak yazdığı, ötekine doğru gitmenin bazen sürprizlerle dolu bir keşif olabileceğini sadelikle ve samimiyetle anlatan bu kısacık hikâyeyi Silvia Bonanni resimledi.
“O da ne, kim var orada? Adım adım ilerleyin, bakalım gördüğünüz gerçekte bir bitki mi, bir hayvan mı, yoksa bir insan mı? Belki de bir sürprizle karşılaşırsınız, kim bilir?”
Claudie Stanké’nin yazdığı, Barroux’nun resimleriyle eşlik ettiği “Yeter Artık!” akran zorbalığı üzerine hassasiyetle kaleme alınmış, samimi bir hikâye.
“Küçük kurt yatağından çıkmak istemiyordu çünkü okula gitmek istemiyordu. Hatta okula bir daha adımını dahi atmak istemiyordu. Yine de bütün küçük kurtlar gibi onun da okula gitmesi gerekiyordu. Doğrusu okul arkadaşları ona pek nazik davranmıyordu, bu da küçük kurdu çok ama çok üzüyordu. İçinden onlara “Yeter artık!” demek geçiyordu.”
Phil Cummings’sin aile, yeni kurulan arkadaşlıklar ve yeni bir eve alışmak hakkındaki bu samimi hikâyesini Connah Brecon resimledi.
“Arda babasıyla beraber, dedesinin uzun yıllar önce diktiği ulu ağacın dallarında oturup yıldızları izlemeyi çok severdi. Sonra bir gün ailece ağaçtan ve sessiz düzlüklerden ayrılıp gürültülü şehre taşındılar.
Arda’nın yeni odası küçücük, odasının penceresiyse adeta bir ayakkabı kutusu kadardı. Üstelik geceleri gökyüzüne bakıp hayranlıkla izlediği yıldızları da göremiyordu.
Peki acaba yıldızlar nereye kaybolmuştu?
Bu gürültülü ve ışıklı şehirde Arda yıldızları görmenin bir yolunu bulabilecek miydi?”
Merak ve keşif, biz insanlar için karşı konulamaz duygulardır. Belki de bu yüzden daha 2 yaşındaki bir çocuğun ilk sözleri; “Anne bu ne?” oluyor.Öğrenmek ise her birey için en keyifli yolculuk. Biz anne-baba ve öğretmenlere yüklenen misyon da çocuğa bu uzun yolda eşlik edebilmek.Elinizdeki kitap; bu eşsiz yolculukta çocuklarımıza sunduğu bilgi ve etkinliklerle, çikolatadan ve çizgi filmlerden daha tatlı bir dünyanın mümkün olduğunun en somut örneği.İyi yolculuklar…
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.