Bu çalışmada Mimar Balyan ailesine dair arşiv malzemeleri temel alınmıştır.

Yazar, İstanbul’da yaptığı araştırmalar ve söz konusu malzemeler ışığında, Balyanların yaratıcılığını ve bıraktıkları mirasın Osmanlı İmparatorluğu’nun yanı sıra Ermeni kültürü ve İstanbul Ermenilerinin toplum hayatında oynadığı rolün önemini vurgulamaktadır. Kitap; Ermeni mimarisi, Ermeni sanatı ve kültürüyle ilgilenen geniş bir okur çevresine hitap etmektedir.

Kitap Adı: İç ve Dış Mimaride Balyanlar
Kitap Yazar Adı: Ashot Haykazun Grigoryan
Yayın Koordinatörü: Vahakn Keşişyan
Son Okuma: Gökçe Şenoğlu
Kapak – Sayfa Uygulama: Beyzanur Karabulut
Çeviri: Muraz Sarangil
Düzelti: Kayuş Çalıkman, Ani Degirmençyan, Altuğ Yılmaz
Sayfa Sayısı: 512
Ebat: 23x28 cm
Tür: Mimari Tarih
Kağıt / İç Baskı: 170 gr, mat kuşe .
Cilt / Kapak: Sıvama cilt bezi - şömiz
ISBN / Barkod: 9789751044976

₺840,00

Ebenezer Howard’ın "Yarının Bahçe Kentleri" Yayımlandı...

Çok erken bir tarihte, kent üzerine yazılmış temel metinlerden biri olan, Ebenezer Howard’ın “Yarının Bahçe Kentleri” başlıklı kitabı yayımlandı. Aykut Köksal'ın genel yayın yönetmenliğinde, mimarlık ve kent üzerine kuramsal kitaplar yayımlayan Daimon Yayınları’nın son kitapları arasında yer alan "Yarının Bahçe Kentleri"ni, Türkçe’ye Volkan Atmaca aktardı. Şehircilik disiplininin önde gelen akademisyenleri arasında yer alan Ruşen Keleş, kitaba yazdığı önsözde şöyle diyor:

“İlk kez yayımlandığında, başlığı Yarın: Gerçek Toprak Reformuna Giden Barışçı Yol olan Bahçe-Kentler kitabında, Howard’ın ortaya atmış olduğu düşünce, kitabın yayımlandığı tarihe göre çok ileri bir adım niteliğindeydi. Aşırı kentleşmenin ekonomik ve toplumsal sakıncalarını gidermek, nüfusun ülke yüzeyinde daha dengeli bir biçimde dağılımını sağlamak amacıyla ortaya atılan Bahçe-Kent kavramı, ne kentlerde, ne de kırsal alanlarda var olmayan ideal yaşam ortamı özelliklerinin her ikisine de sahip yerleşim yerlerini yaratmayı amaçlıyordu. Bahçe-Kent düşüncesinin ardında yatan varsayım, hem kentsel, hem de kırsal yaşam ortamlarının sakıncalarını gideren, aynı zamanda erdemlerini bir araya getiren bir yaşam biçiminin,ancak köylerle kentlerin, bir anlamda, ‘evlendirilmesiyle’ sağlanabileceği düşüncesiydi.”


Basım Ayı/Yılı : 2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 132
Ağırlık : 132
En / Boy : 15,5 / 23,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺123,30
Bir Dünya Mimarının Hayat Hikayesi, Eserleri ve Ötesi

Bu kitap, yüzlerce değil binlerce defa yazılmış bir konuyu ele alırken, Osmanlı mimarisini bu kez Sinan’ın kişilik ekseni çevresinde yoğunlaştırmaktadır. Büyük ustanın adı etrafında örülen öykünün, sadece kitap sayfalarında okunabilecek bir şey olmadığını, yapı taşlarına dokunabildiğimiz ölçüde onunla yoğun bir bağlantıya geçebileceğimizi anlatmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 3
Sayfa Sayısı : 295
Ağırlık : 213
En / Boy : 12 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺135,30
Felaketin Mimarisini Belgelemek

“Önce-ve-sonra görüntülerinin günümüzdeki yaygınlığı dünya algımızı şekillendiriyor. Bu durum şüphesiz ilgimizi fail insanın temsilinden toprakların ve mimarlığın temsiline kaydırarak yeni bir boyut açıyor; bu da mekânsal analizi asli bir politik aygıta dönüştürüyor. Ne var ki, önce-ve-sonra görüntülerinin en can alıcı yanı, aralarındaki gediktir; bu gedikler de basit yorumlara mukavemet eder.”


Eyal Weizman Forensic Architecture (adli mimarlık), Ines Weizman ise Centre for Documentary Architecture (belgesel mimarlık merkezi) adlı disiplinlerarası araştırma kolektiflerinin kurucu direktörü olarak son yıllarda bütün dünyada ses getiren çalışma ve projelere imza atıyor. Mekânsal analiz ve mimari ifade araçlarının adli ve politik olaylarda devreye sokulması, etkin ve yaratıcı biçimde kullanılması üzerine teorik ve uygulamalı çalışmalarıyla özellikle mekânsal veri değerlendirme alanında çığır açtıkları söylenebilir.

Weizmanlar bu kitapta ise, hem bir temsil aracı hem de analiz malzemesi vazifesi gören önce-ve-sonra görüntülerine odaklanıyor. Çarpıcı örnekler üzerinden önce-ve-sonra görüntülerinin tarihine bakıyorlar, özellikle uydu teknolojilerinin bu temsil formuna kazandırdığı yeni perspektife işaret ediyorlar, bir yandan da bu görüntülerde ve temsil teknolojilerinde somutlaşan politik veçhelerin izini sürüyorlar.

 

Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 62
Ağırlık : 62
En / Boy : 13 / 17,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺39,00

Svetlana Boym modernitenin düşünsel tarihini alternatif bir biçimde ele aldığı Off-Modern Mimarlık’ta, Rus avangardının ikonlarından biri olan Üçüncü Enternasyonal Anıtı’nı, yani mitik Tatlin Kulesi’ni bir köşe taşı olarak görüyor. Bir mimarlık devrimi manifestosu olan kulenin mimari ve felsefi başkalaşımının izinden gidiyor. Eleştirel modernite projesinin ara sokaklarına, maceranın mimarlığına (Simmel); satranç atının dolambaçlı hamlesine (Şklovski); “profesyonel düşünmeden” ayrı düşen “tutkulu düşünmeye” (Arendt); sonuçlandırılmazlık ve deneyciliğe alan açan özgürlük mimarlığına, kâğıt mimarlığına, maketlere, enstalasyonlara uğradığı bu yola Boym “off-modern” diyor:

“Postmodern değil, off-modern, modern-dışı diyorum bu yola: [...] Can havliyle “in” olmaya, gündemde kalmaya çabalayan cezbedici post-eleştirinin post-, neo-, öncü, -ötesi eklerinden usandım. Bir başka seçenek daha var: Gündemden düşmüş, dışarıda kalmış anlamında “out” olmak değil de, dışında, az uzağında olmak anlamında “off” olmak: off-stage [sahne arkası], off-key [akordu bozuk, farklı bir perdeden], off-beat [aksak ritim] ve hatta bazen off-color [nezaketdışı, açık saçık] kelimelerindeki gibi. Biçime ve işleve dair alternatif yaklaşımları, sanat tekniği ve teknoloji, kamusal alanda siyaset ve estetik pratik, harabe-sevicilik ve özgürlük arasındaki ilişkilere dair farklı kavrayışları araştırırken böylesi bana daha yardımcı olacak.”


Basım Ayı/Yılı : 2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 85
Ağırlık : 100
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺42,90

“Dört duvar” ve “başının üstünde bir çatı” insanı kendisini saran çevreden ayırır, korunma sağlar. Şehirleri, kasabaları, köyleri yaşanılır kılar. Bir coğrafyanın hafızası çoğu zaman mimarinin korunup korunmamasıyla belirlenir.

Belki de mimari, herhangi başka bir insan yaratısından çok daha fazla toplumsal bağlamı ifade eder. Çünkü yapım, neredeyse her zaman sosyal alanda gerçekleşen, toplumsal bir eylemdir. Hal böyle olunca bu önemli sanatın tarihi sadece mimarlığın ve mimarların değil, toplumların tarihine de ışık tutar.

Jan Gympel Mimarlığın Öyküsü kitabında, engin bilgisiyle bu sanatın derinliklerine davet ediyor okuru. Bize de sayfalar arasında bu önemli sanatın görkeminin tadını çıkarmak kalıyor!


Basım Ayı/Yılı : 2018
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 176
Ağırlık : 176
En / Boy : 20 / 23
Cilt Tipi : Ciltli
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺199,75

Arketon Yayınları’nda, El Lisitzki’nin kaleminden, konstrüktivizmin kaynak metinleri: 
Rusya’da Konstrüktivist Mimarlık

El Lisitzki’nin metinlerinden oluşan Rusya’da Konstrüktivist Mimarlık, Arketon Yayınları arasındaki yerini aldı. Aykut Köksal’ın editörlüğü ve Mehmet Kerem Özel’in çevirisiyle yayımlanan kitap, dönemin kaynak niteliğindeki yazı, çizim ve fotoğraflarını içeriyor.

Toplamın ana metnini El Lisitzki, 1929’da yazmış; metin 1930’da Viyana’da, Russland. Die Rekonstruktion der Architektur in der Sowjetunion (Rusya. Sovyetler Birliği’nde Mimarlığın Yeniden İnşası) başlığıyla yayımlanmış. Toplamda bu ana metnin yanı sıra, El Lisitzki’nin 1921-1926 yılları arasında kaleme aldığı beş sanat yazısı da bulunuyor. Rus avangardının kaynak metinleri arasında bulunan bu yazılar, süprematist sanattan konstrüktivist mimarlığa geçiş sürecini sergiliyor. Özellikle Proun Odası’nı ele aldığı 1923 tarihli metin bu geçiş noktasını gösteren bir belge. 

Toplamın ekinde, biri Rusya’dan, diğeri Almanya’dan, dönemin önde gelen iki mimarının, Rusya’nın mimarlık ortamına, özellikle de konstrüktivist mimarlığa bakışını aktaran iki yazısı yer alıyor. Moisei Ginzburg’un yazısı 1928, Bruno Taut’un yazısı ise 1929 tarihli.

Kitapta, El Lisitzki, konstrüktivizmin doğuşunu şöyle anlatıyor: “…iki ayrı görüş ortaya çıktı. İlki, ‘dünyayı görme yoluyla, renkler aracılığıyla kavrarız’, ikincisi  ise ‘dünyayı dokunma yoluyla, maddeler aracılığıyla kavrarız’ idi. Her ikisi de dünyayı geometrik bir düzen olarak kabul ediyordu. Madde aracılığını öne süren ikinci görüş, nesnelere yalnızca bakmayı değil, aynı zamanda dokunmayı da gerektiriyordu. Tasarımın kurulması, her seferinde varsayılan malzemeye özgü özelliklerden yola çıkıyordu. Bu hareketin öncüsü (Tatlin), malzemeye sezgisel bir sanatsal ustalıkla hükmetmenin, malzemelerin sağladığı temel bilgilerden yola çıkarak nesnelerin kurulabileceği buluşlara yol açacağını ve bunun bilimsel tekniğin rasyonel yöntemlerinden bağımsız olacağını varsayıyordu. Bunu Üçüncü Enternasyonal Anıtı tasarısında kanıtlayabileceğine inanıyordu. Bu çalışmayı herhangi bir özel teknik veya statik bilgi olmadan yapmış ve böylece görüşünün doğruluğunu ispatlamıştı. Bu, ‘teknik’ ile ‘sanatsal" arasında bir sentez yaratmaya yönelik ilk girişimlerden biridir. Yeni inşa sanatının, hacmi gevşetme ve dış ile için mekânsal olarak iç içe geçmesini yaratma çabası burada ifadesini buluyor. Bu tasarımda, örneğin Horsabad'daki Sargon piramidinde de gördüğümüz, çok eski bir biçim kurulumu yeni bir malzemeyle, yeni bir içeriğe hizmet etmek üzere gerçekten yeniden yaratılmıştı. Bu çalışma ve malzeme ile modellerin dahil olduğu bir dizi başka deney ‘konstrüktivizm’ adlandırmasını doğurdu…”


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 136
Ağırlık : 136
En / Boy : 23,5 / 15,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺192,00

Sven-Olov Wallenstein bu kitapta, mimarlığın hem içsel mantığının, yani teorisinin, hem de bir araç olarak seferber edilme biçiminin dönüştürüldüğü, klasik paradigmanın terk edildiği noktanın aynı zamanda biyopolitik makinenin ortaya çıktığı eşik olduğunu gösteriyor. Wallenstein’a göre, modern mimarlık biyopolitik makinenin önemli bir parçasıdır. Bu da temel amacının öznellik üretmek olduğu ve modern öznenin soybilimi açısından yorumlanması gerektiği anlamına geliyor. Dolayısıyla da, panoptik ilkeyi herhangi bir arkitektonik formla değil, Foucault’nun “diyagram” dediği şeyle –iktidar ilişkilerinin ortaya çıktığı ve pek çok fiziksel şekle (hastane, hapishane, kışla, fabrika, okul, vs.) bürünebilecek soyut bir makineyle– ilişkilendirmek gerekiyor.

Wallenstein’ın benimsediği Foucaultcu perspektiften baktığımızda, yeni fikirlerin kentsel mekânın tamamına yayılmadan önce test edildiği bir tür “laboratuvar” haline gelen modern hastanenin, klasik paradigmayı yerinden eden yeni mimarlık mantığının en somut örneklerinden biri olduğunu görürüz. Kitabın ikinci yarısında modern hastanenin iki yüzyıllık seyrinden bir kesit alan görsel bir deneme bulunuyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 100
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2019
₺46,80

1982’de ‘Morphologie - City Metaphors’ adıyla basılan kitabın Lemis Yayın’dan çıkan bu baskısı Almanca özgün metni, metnin Türkçe çevirisini, mimarın seçtiği kent ölçekli plan ve şemalar ile doğal ve gündelik imgeleri eşleştirdiği 57 görsel çiftini ve bu görselleri tanımlayan birer kelimeyi içeriyor.

Ungers kitabında bu eşleştirmelerde izlediği yöntemi şöyle tanımlıyor:

"...bu seçkide gösterilen kent görüntüleri, genellikle kullanılan yöntemlerde olduğu gibi işlevlere ve ölçülebilir kriterlere göre analiz edilmemiştir; bunun yerine, fikirler, imgeler, metaforlar ve analojilere dikkat çekmesi gereken kavramsal bir düzeyde yorumlanmıştır. Yorumlara, öznel tahminler ve dönüşümlere sonuna kadar açık bir morfolojik anlayışla ulaşılmıştır.

Kitap, esas tasarımın dayandığı düşüncelerden daha transandantal bir görünüm sunar. Başka bir ifadeyle, eşit olmayan durumlarda veya koşullarda benzer olan genel bir ilkeyi gösterir. Üç farklı gerçeklik düzlemi ortaya çıkmaktadır: edimsel gerçeklik - nesne; kavramsal gerçeklik - analoji; soyut gerçeklik - plan, görüntü veya terim olarak gösterilen fikir."

Kitabın girişindeki kısa ancak yoğun metin Ungers’in imge, metafor ve analojilerle tasarlamaya ve düşünmeye, imgelem ve imgeye, metaforlara, modellere, analojilere, işaretlere, sembollere ve alegorilere dair özgün yorumlarını içeriyor ve okuru kitabın devamındaki görsel eşleştirmeleri yeni bir gözle okumaya davet ediyor.

 


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 144
En / Boy : 14 / 20,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 8.2013
₺58,50

Aureli’ye göre asketizm, yaygın olarak anlaşıldığı gibi yalnızca tefekküre dalınan bir hal, ya da dünyadan vazgeçme değil; her şeyden önce, başka bir yaşam tarzı arayışında sosyal ve politik koşulları köklü biçimde sorgulamanın bir yöntemidir. Aureli, asketizmin radikal bir iktidar eleştirisi, bir otonomi fırsatı olarak doğmasına karşın, zaman içinde anlamının nasıl değiştiğini, kapitalizmin mantığından “sosyal” konut kavramına ve minimalist tasarımın ideolojik retoriğine kadar her şeye nasıl yayıldığını gösteriyor. Minimalist tasarımın “az çoktur” mottosu, daima azla çoğu elde etmenin peşindeki kapitalizmin kemer sıkma eğilimleriyle birlikte yeniden moda olurken, asketizm ahlaki bir zorunluluğa ve ideolojik bir auraya dönüşürken, “az yeterlidir” demek bizi statükonun dayattığından farklı bir yaşam tarzına yönlendirebilir mi? Asketizm pratiği, bir baskı aracı olmaktansa kapitalizmin öznel iktidarına direnmenin bir biçimi olabilir mi?

Pier Vittorio Aureli: Project of Autonomy : Politics and Architecture Within and Against Capitalism (2000) ve Possibility of an Absolute Architecture (2011) başlıklı kitapların da aralarında bulunduğu çeşitli yayınları olan Aureli, Architecture Association (AA)’da öğretim üyeliği, Yale Üniversitesi’nde ise misafir öğretim üyeliği yapıyor. Mimarlık-kent ilişkisini irdeleyen Doğma adlı ofisin iki kurucusundan biri.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 64
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2016
₺39,00

 



 


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 240
En / Boy : 15 / 22
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : 11.2015
₺90,00

Tenekeden Mimarlık yenilikçi, özgün, ve nitelikli mimarlığın kaynağının mimarın kendisi olduğu inancıyla yazılmış. Kendi mimarlık bilincini gözden geçirmek üzere çıkılan bir keşif yolculuğunu genel geçer yargılara göre değil iki yazarlı olmasından genel kurgusuna, bölüm başlıklarından referanslarına kadar farklı bir ele alışla sunuyor.

Mimarlık üzerine bilimsel ve akademik metinlerin, söyleşi, biyografi, otobiyografi, düşünsel ve kılgısal deneyimlerin iç içe geçtiği bir metinle karşılaşıyoruz; Mimarlığın engin alanından çıkıp ona dışarıdan bakabilme denemesi. Yazarların uzun mimarlık geçmişinden süzülen zihinsel birikimlerinin diyaloğu üzerine kurulmuş. Bu kurgu bilinen yazma biçimlerinin sınırlarını belirsizleştiriyor ve yerleşik mimarlık kavrayışını tartışmalı hale getiriyor.

Mimarlığın tasarımsal niteliği mimarla ürettiği nesne arasındaki ilişkide gizlidir. Bu ilişki mimarlık düşüncesini berraklaştırmak, geliştirmek ve geleceğe aktarmak üzere sürekli sorgulanarak yeniden kurulmalıdır. Sorgulamanın başlıca amacı mimarlığı iyileştirmek değil, mimarın temel ilke ve değerlerinden emin olarak kendini özgürce inşa etmesidir. Mimar varlığını özgürleştirmek için nesneyle özdeşleşmekten kaçınmalı, sürece yabancılaşmayı göze almalı ve süregiden mimarlık kılgısının dışına çıkma yürekliliğini göstermelidir.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 96
En / Boy : 17 / 24
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 5.2017
₺90,00

Şevki Vanlı ismi, Türkiye mimarlık ortamı içinde ilk sayılacak pek çok projeyi temsil eder ve bu projeler kendisinin denemelere ve yeniliklere açık mimarlık anlayışı ve bunun sonucu olan ürünleriyle kısıtlı değildir.

50 yılı aşan meslek yaşamında pek çok ortam ve biçimde ürüne dönüşen katkılarını bu kitapla birlikte Türkiye ortamı için ilk sayılabilecek bir derlemeye, eleştirel bir okumaya dönüştürmektedir. Üç ciltten oluşan setin konuları:

1. Cilt: Başlarken ve 1920'lerden 1980'lere Türk Mimarisi

2. Cilt: Türk Mimarlığında Son Yirmi Yıl

3. Cilt: Türk Mimarlığında Konular Açısından Bakmak ve Bitirirken


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 1902
En / Boy : 21 / 25
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : 10.2006
₺270,00
Tükendi

Mimarlık Cep Sözlüğü, Doğan Hasol’un kırk küsür yıla yayılan yoğun ve titiz çalışmasının ürünü olan Ansiklopedik Mimarlık Sözlüğü’nün özünü damıtıp farklı bir anlayışla yorumlamasının bir
ürünü olarak ortaya çıktı.

Boyutlarıyla kolay kullanım olanağı veren Mimarlık Cep Sözlüğü mimarlar ve mimarlık öğrencileri için olduğu kadar mimarlığa, sanata ve tasarıma ilgi duyanların yanısıra yakın meslek dallarında çalışanların da rahatlıkla yararlanabileceği şekilde, kapsayıcı ve yoğun bir içeriğe sahip.

Yaklaşık 3.000 maddeden oluşan sözlükte, açıklamaları desteklemek amacıyla 400’e yakın çizim ve fotoğraf bulunuyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 224
En / Boy : 10 / 17
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2019
₺96,00
Tükendi

Ayasofya, Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethinden sonra bir İslâm geleneği olarak camiye çevrilmiş ve bu tarihten itibaren de şehrin ulu camii olmuştur. Osmanlılar harap halde buldukları bu yapıyı sık sık tamir ederek günümüze ulaşmasını temin ettiler. Abdülmecid devrine gelindiğinde camide tekrar büyük bir tamire ihtiyaç hasıl olmuştu. Sultan Abdülmecid bu tamir için Mimar Gaspard Fossati’yi vazifelendirmiştir. Bu tamirat esnasında yaklaşık sekiz yüz işçi çalışmış, bina neredeyse tamamen elden geçirilmiştir.

Mimar Gaspard Fossati, Ayasofya’nın içini ve dışını gösteren 25 adet çizim hazırlamıştır. Çizimleri 1852 yılında albüm olarak Fransızca bastırmıştır. Bu albüm yayını ise bugün Başbakanlık Osmanlı Arşivi Kütüphanesi’nde yağlıboya ile yapılan kutulu nüshadır. Az sayıda ve uzun zaman önce basılan bu albümün yeniden günümüz teknikleri kullanılarak büyük ebatta orijinale yakın boyda Fransızca, Türkçe, Arapça ve İngilizce olarak yayınlamıştır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 80
En / Boy : 39,5 / 29,5
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : 3.2015
₺507,00
Tükendi

In this wide-ranging survey of art, design, and architecture in the Central Europe of the Austro-Hungarian Empire during its momentous last decades, Elizabeth Clegg interleaves fluctuating political and cultural developments. Comparing the situation in eight cities—Vienna, Prague, Budapest, Cracow, Zagreb, Ljubjana, Brno, and Lemberg—the author highlights contrasts, rivalries, parallels, and interconnections across this wildly varied region. As Clegg vividly reveals, this was a time and place marked by a simultaneous fear and celebration of ethnic, linguistic, and cultural diversity, with enormous international resonance a century later.
"Erudite and comprehensive, Art, Design, and Architecture in Central Europe ... [is] a major contribution."—Art Times

Viyana, Prag, Budapeşte ve Zagreb gibi döneminin en önemli sanat ve mimari eserlerini barındıran şehirlere ve bu eserlere yönelik harika bir çalışma.


Basım Dili : İngilizce
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 303
En / Boy : 22 / 29
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : .
₺170,00
Tükendi

Yaşamı, mimari yaklaşımları ve mesleki deneyimleri... Türkiye’nin ve İstanbul’un ilk şehir plancısının Bağdat Caddesi’nden Nişantaşı Valikonağı’na geniş bahçeler, alçak binalar, ferah yaşam alanlarından oluşan, İstanbul planları...

1936 yılında, Fransız mimar ve şehir plancısı Henri Prost İstanbul’a gelir ve belediyeye danışmanlık hizmeti vermeye başlar. Okul yıllarında, Paris’te Prost ile tanışan ve tavsiyesiyle mimarlığın yanı sıra şehircilik de okuyan İstanbullu Aron Angel ile Prost birlikte çalışmaya başlarlar. Angel, Prost ile birlikte kentte önemli projelere imza atar. Sekiz yıl süren bu birliktelik sonrası 1952 yılında Henri Prost'un sözleşmesi biter. Prost'un yerine, Aron Angel İstanbul Nazım Planı başdanışmanı olarak atanır.

Gezi Parkı, Taksim, Beyoğlu, Valikonağı Caddesi, Bağdat Caddesi... İstanbul’un pek çok önemli noktasının planlanmasında emekleri geçer Aron Angel’in. Kimi zamanların projeleri eksiksiz uygulanır, kimi zaman ise nazım planları hiçe sayılarak ranta kurban gider.

Şehirlerinin geçmişine ilgi duyan İstanbullular, şehircilik alanında çalışma yapanlar veya bu bilim dalına ilgi duyanlar, mesleğinin duayeni bir İstanbul beyefendisinin çalışmalarını ve şehrin gelişimini bu kitaptan izleyebilirler.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 183
En / Boy : 19,5 / 22
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : 9.2014
₺38,43
Tükendi

Bu çalışma uzun bir zaman dilimine yayılan kurumsal ve pratik çalışmaların sonucunda edinilen deneyimler ışığında, mimari tasarım sorunlarına ilişkin problemlerin çözümü için mimarinin temeli olan “MEKAN” kavramını mimarlık öğrencilerinin çok boyutlu düşünebilmelerine yardımcı olmak amacıyla yazılmıştır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 135
En / Boy : 20 / 24
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : 3.2017
₺150,00
Tükendi

Sanat tarihçileri için olduğu kadar mimar ve restoratörler için de yol gösterici bir içeriğe sahip olan "Modern Anıt Kültü", 19. yüzyılın tarihselci ve restorasyoncu yaklaşımlarının belirlediği tarihi eserler kuramından, 20. yüzyılın modernist ve korumacı düşüncesine geçiş sürecinde, yeni paradigmanın temellerini atan bir "kült" metin. Geçiş sancılarının görüldüğü yüzyıl dönümünde, zamanın ruhunu yakalamaya çalışan bu metin, sanat ve mimarlık tarihi ile restorasyon kuramının kesiştiği yerde duruyor. Metnin etkisi, gerek disiplin içindeki özgül bilgi alanıyla, gerekse kendisinin tarihsel, toplumsal ve kültürel bağlamıyla sınırlandırılamayacak kadar güçlü. İnsanın, ürettiği eserlerle, dolayısıyla geçmişiyle kurduğu ilişkinin modern zamanların başlangıcındaki dönüşümünü sorunsallaştıran metin, hem anıt değerlerindeki genelgeçer hiyerarşiyi sorguluyor, hem de, tespit ve öngörüleriyle, zaman ve mekan üstü bir geçerliliğe sahip.

Modern Anıt Kültü, sanat tarihçileri için olduğu kadar mimar ve restoratörler için de yol gösterici bir metin. Metnin türkçe yayımlanması, Türkiye'de, tarihe ve tarihi eserlere yeni yaklaşımların ortaya çıkmasına, yeni düşüncelerin geliştirilmesine imkan verecek bir zemin hazırlayacak.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 124
En / Boy : 15,5 / 23,5
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : 5.2015
₺22,95
Tükendi

Mimarlığa İlk Adım; mimarlığı sevenler ve mimar adaylarının, mimarlığa ilk adımlarını atarken, sorularına yanıt olmak arzusu ile hazırlanmıştır.

Bu kitap; mimar olmayı düşleyen gençlere mesleği tanıtırken, yolun başında olanlara ise bazı kavram ve konuları bütünsel olarak sunmaktadır.

Çalışmada, mimarlığın ne olduğu, iyi bir mimarın hangi donanımlara sahip olmasının beklendiği, zeka türleri ile ilişkili olarak açıklanmış; mekan kavramı, mekânı tanımlayıcı elemanlar, yani geometrik biçimler ile bu biçimleri oluşturmak ve ayakta tutmak için gerekli strüktürel olanaklar hakkında temel bilgilere yer verilmiştir. Temel tasar ilkeleri ise nasıl kullanıldığını göstermek üzere mimarlık uygulamaları üzerinden örneklenmiştir.

*Mimarlığa ilk adımınızın heyecan verici ve keyifli, tüm mimarlık eğitiminizin ise verimli ve başarılı geçmesi dileğiyle.''


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 88
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : 9.2016
₺21,85
Tükendi

Ayasofya’nın çeşitli problemleriyle ilgili olarak şimdiye kadar yayınlanan irili-ufaklı pek çok yayın içinde, Dr. Hasan Fırat Diker tarafından yapılan bu çalışma, yapıldığı tarihten itibaren Ayasofya’nın geçirdiği çeşitli onarımların neler olduğunu kronoloji sırasına göre ortaya koymaktadır. Hakkında küçük çaplı bir kütüphaneyi doldurabilecek kadar yayın olan Ayasofya için bu kitabı ilk toplu araştırma denemesi olarak kabul etmek gereklidir.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 367
En / Boy : 21 / 24
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 8.2016
₺66,66
Tükendi

Le Corbusier'nin Şehircilik'i, 20. yüzyılın şehir tasavvurunda belirleyici rol oynayan ilk kapsamlı çalışması. Ünlü mimarın endüstri şehrini nasıl okuduğunu, bu okumanın hangi paradigmayı meşrulaştırdığını görmek için Şehircilik doğru bir kaynak. Ne var ki, metnin anlamı bundan ibaret değil, özellikle bugünün okurunu ilgilendirecek başka bir boyutu var: Şehircilik aynı zamanda “ütopya” tarihinin önemli metinlerinden biri ve iki ütopya türünün, “yazınsal ütopyalar” ile “mimari ütopyalar”ın buluştuğu yerde duruyor. Yazınsal ütopyalar mekansal model önerisini metinlerinin baş köşesine oturtur, mimari ütopya ise, kaçınılmaz bir zorunlulukla tasarımlarını toplumsal model önerisiyle bütünler. İşte Le Corbusier'nin metni tam da bu ortak alanda var oluyor, hatta kimi kez yazınsal ütopyalara daha çok yaklaşıyor.

Şehircilik'in Türkiyeli okurlarının dikkatini çekecek noktalardan biri de İstanbul'a yapılan çok sayıda atıf olacaktır. Tüm ütopya yazarlarının kendi modellerini uzak ve gizemli coğrafyalarda bulmaları gibi, Le Corbusier de, aradığı şehrin pek çok özelliğini, Şehircilik'i kaleme aldığı tarihe dek gittiği en uzak yer olan ve 20. yüzyıl başında henüz gizemini yitirmemiş İstanbul'da bulmak istiyor.

Le Corbusier'nin Şehircilik'i farklı okumalara açık bir metin. Anlamı sadece mimarlık bağlamıyla sınırlı olmayan bu metnin Türkçe yayımlanması, yeni bir dilin taşıyıcılığında, yeni okumaların ortaya çıkmasını sağlayacak.

- Aykut Köksal


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 293
En / Boy : 15 / 23
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2014
₺55,25
Tükendi

Çağdaş yapı sanatı alanında dünyaya ün salmış iki seçkin kişi bir üçüncüyü tanımlarken aşağı yukarı aynı övgülere başvuruyorlar. Övenler F.L. Wright ve Lewis Mumford, övülen insan ise Bruno Zevi İlkin Mumford'a kulak verelim: "Bruno Zevi, mimari düşüncenin değil yalnız İtalya'daki, fakat bütün Avrupa'daki önderidir!" Wright'ın yargısı bir bakıma daha da geniş, daha da kesin: "Bruno Zevi, çağımızın en derin, en samimi eleştiricisidir. Onda, yapı sanatı görebilme, gördüklerini de korkusuz, aydınlatıcı terimlerle anlatabilme gücü var!"

Bu olumlu yargıların en önemli dayanaklarından biri de, "Saper vedere l'architettura" adlı denemede, yazarın büyük bir cesaretle ileri sürdüğü mimari görüş ve değerlendirmeler olsa gerek. Bu başlığı"Mimariyi Görebilmek" diye dilimize çevirebiliriz. Kitabın özü ve savunduğu tez, İngilizce baskısının başlığında üç kelimeyle anlatılıvermiş:"Mekan olarak mimari".

Mimari çok kere sanıldığı gibi, birtakım genişlik, uzunluk ve yüksekliklerin toplamı demek olmayıp, kişinin duyup yaşadığı, içinde gezinip dolaştığı boşluğun, kapsanan bir mekanın (spazio racchiso) , iç mekanın ta kendisidir. Yapı sanatıyla ilgili yargıların belirli bir kesinliğe ulaşması mekana ait terimlerin mimariye uygulanmasına bağlıdır. Bu iş yapılamadığı sürece, mimarlık alanındaki inceleme ve araştırmalar, sosyal faktörlerin ( fonksiyon) konstrüksiyon verilerin ( tekniğin), volümetrik veya dekoratif niteliklerin ( plastik ve pictural elemanların ) sınırlarını aşamayacaktır.

Mimari nedir? Mimari-olmayan nedir? Mimariyi güzel bir binayla, mimari-olmayanı da çirkin bir binayla özdeşlemek mümkün mü acaba? Mimari ile mimari-olmayan arasındaki ayrılık salt estetik ölçülere mi dayanır? Mimarinin etkeni diye nitelendirdiğimiz mekan nedir? Bu sorular, mimari eleştirinin daha ilk anda karşılaştığı sorulardır.

Mimarinin özü iç mekandır derken, mimari bir yapının bütün bütüne mekan verileriyle olup bittiğini söylemek istemiyoruz.Nitekim her bina, ekonomik, sosyal, teknik, fonksiyonel,estetik, dekoratif, volümetrik ve spasyal faktörlerin etkisi altında meydana gelir. Hatta bunların herhangi birine göre yorumlamalar da yapılabilir. Gelgelelim, bir yapıdaki realitenin bütün bu faktörlerin toplamında bulunduğunu unutmamak gerekiyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 176
En / Boy : 15,5 / 23,5
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : 4.2015
₺32,30
Tükendi

1943 doğumlu ABD’li sanatçı Gordon Matta-Clark üzerine Türkçe'deki bu ilk kitap, 1978’de ölümünden itibaren tüm metinlerini ve sergilerini denetleyen ‘Estate of Gordon Matta-Clark’ın direktörlüğünü üstlenen eşi Jane Crawford’un kaleme aldığı giriş yazısıyla başlıyor.

Kitapta ayrıca, Matta-Clark’ın hayattayken gerçekleştirdiği kişisel sergilerin, katıldığı toplu sergilerin, projelerinin, performanslarının, film projelerinin ‘Estate of Gordon Matta-Clark’ işbirliğiyle hazırlanmış güncel bir dökümü ve 1974-1978 arasında kendisiyle yapılmış altı söyleşi yer alıyor. Bunlar sırasıyla; 1974’te gerçekleştirdiği Splitting projesinin ardından ‘Avalanche’ dergisi için yapılan söyleşi, 1976’da gerçekleştirdiği Day’s End projesinin ardından yapılmış iki radyo söyleşisi ve Arts Magazine’de yayınlanan bir başka söyleşi, 1977’de gerçekleştirdiği Office Baroque projesinin ardından Antwerp ‘International Cultureel Centrum’da yapılmış bir söyleşi ve son olarak, 1978’de gerçekleştirdiği Circus-Carribbean Orange projesinin ardından Chicago ‘Museum of Contemporary Art’ta yapılan söyleşi.

Arka kapak yazısı:

“Diyelim ki; yer altını, gökyüzünü ve binayı kapsayan bir ana planım var ve henüz kullanılmadı. Ya da bir binadan tüm anladığımız hatta kentsel peyzaj olarak gördüğümüz sadece bu tür bir ara bölge. Metafiziksel bir muadiline değinmek gerekirse... Bu, yeryüzü ve çok aşağıdaki kozmik bir katman arasında var olurdu. Bu durum bina için de oldukça geçerli ve bunu bir bakıma elinizdeki faydalı ve itaatkar malzeme olarak; ama bunun da ötesinde ne olabileceği ve hangi yönlendirmelerin yapılabileceği üzerine tahminler yürütmenin başlangıç noktası olarak görebilirsiniz. Ben bir binayı, var olan ve tek başına fazlasıyla güzel olan ama aynı zamanda belirli bir tür genişlemeyi talep eden ve kışkırtan bir şey olarak görüyorum.”


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 160
En / Boy : 16 / 21
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : 10.2012
₺62,40
Tükendi

Robert Fishman’ın, “Yirminci Yüzyılda Kent Ütopyaları” başlıklı kitabı, Duygu Toprak’ın çevirisiyle yayımlandı. Aykut Köksal'ın genel yayın yönetmenliğinde, mimarlık ve kent üzerine kuramsal kitaplar yayımlayan Daimon Yayınları'nın son kitabı olan “Yirminci Yüzyılda Kent Ütopyaları”, Ebenezer Howard, Frank Lloyd Wright ve Le Corbusier’nin ideal kent tasarılarını ele alıyor.

Modern teknolojinin gücü ve güzelliği ile sosyal adalete dair en aydın fikirleri en iyi şekilde yansıtan yirminci yüzyılın ideal kenti nasıl bir kenttir? Robert Fishman, 1890 ila 1930 yılları arasında, üç plancının, Ebenezer Howard, Frank Lloyd Wright ve Le Corbusier’nin bu soruyu nasıl cevaplamaya çalıştıklarını irdeliyor. Bu plancılardan her biri, yalnız başına başladığı çalışmalarında, genel planından oturma odasının düzenine kadar yeni kenti her yönüyle ele alan yüzlerce maket ve çizim üretti. Fabrikalar, ofis binaları, okullar, parklar, ulaşım sistemleri için hazırladıkları detaylı planlar, kent formunun devrimci bir biçimde yeniden yapılandırılmasıyla bütünleştirilmiş, kendi içlerinde yenilikçi tasarımlardı.

Howard, Wright ve Le Corbusier toplumların yeni kentlere ihtiyacı olduğuna inanmışlardı. Toplumsal çatışma ve sefalet içinde yüzen eski kentler kendi hallerine bırakıldığı takdirde medeniyet açısından doğuracakları sonuçlardan büyük bir korku duyuyorlardı. Aynı zamanda, kentlerin radikal bir şekilde yeniden inşa edilmesiyle, yalnızca içinde bulundukları dönemin kentsel krizine değil toplumsal krize de çözüm getirileceği fikrinden ilham almışlardı. İdeal kentlerinin bütünlüklü tasarımı, kapsamlı programlar yapma ve kent planlamanın ilkeleri üzerine etraflıca düşünme zamanının geldiğine dair inançlarını yansıtıyordu. Aşamalı ıslah olasılığını reddediyorlardı. Eski kentlerin iyileştirilmesini değil, kentsel çevrenin bütünüyle dönüştürülmesini amaçlıyorlardı.

Robert Fishman, “Yirminci Yüzyılda Kent Ütopyaları” başlıklı çalışmasında, üç plancının bu olağanüstü serüvenini tüm boyutlarıyla işliyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 450
En / Boy : 15,5 / 23,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 2.2017
₺412,72
Tükendi

“Yok-yerler” yirmi yıl sonra, güncellenmiş çevirisiyle raflarda.

Marc Augé’nin uzun süredir bulunmayan kitabı “Yok-yerler”, güncellenmiş çevirisiyle, Aykut Köksal’ın genel yayın yönetmenliğinde, Daimon Yayınlarının son kitabı olarak raflardaki yerini aldı. Turhan Ilgaz’ın 1997’de gerçekleştirdiği çeviri, Ergün Akça ve Arbil Ötkünç tarafından güncellendi.

Arbil Ötkünç’ün giriş yazısıyla yayımlanan kitabın arka kapak yazısında, Aykut Köksal şöyle diyor: “Mimarlık dünyasının son yıllarda en çok tartıştığı kavramların başında ‘yer’ ve ‘mekân’ kavramları gelir. Bu tartışmanın ana eksenini, bu kavramların farklılığı ve modernleşme sürecinde uğradığı dönüşümler oluşturur. Modernleşme sürecinin yol açtığı dönüşüm, özellikle mimarlığın yerle ilişkisinde ortaya çıkar. Mimarlığı tanımlayan bileşenlerin en başında gelen yer, giderek azalan bir belirleyicilik taşımaya başlar. Modernleşme sürecinin geldiği son noktada (Marc Augé buna ‘üstmodernlik’ diyor), küresel dünyanın getirdiği yeni mimari programlar artık yer’le ilişkiyi tamamen zorunsuz hale getirir. Havaalanları, alış veriş merkezleri, tatil köyleri, otoyollar, stadyumlar vb. konumlandıkları yerle hiçbir ilişki içermeyen mekânlar tanımlamaya başlar. Yer’in belirleyiciliğinin ortadan kalkması, farklı yerlerde konumlanan yapıları konumlarından ve içinde yer aldıkları bağlamlardan koparır, bağımsızlaştırır, bu mekânları sadece programları ve küresel dünyanın tanımladığı kavramlar üzerinden okunabilir kılar. Bu kavramların başında gelen ‘güvenlik’ diğer tüm bileşenlerden daha çok öne çıkar ve öznenin o mekânla kurduğu ilişkinin taşıyıcısına dönüşür.

İşte, küresel dünyanın bu mekânlarını ‘yok-yerler’ olarak tanımlayan Marc Augé, bu kavramsallaştırmasıyla, mimarlık çevrelerinin son yıllarda üzerinde en çok konuştuğu tartışma konularından birini belirliyor.”


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 104
En / Boy : 15,5 / 23,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2017
₺18,10
Tükendi

Ayasofya, Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethinden sonra bir İslam geleneği olarak camiye çevrilmiş ve bu tarihten itibaren de şehrin ulu camii olmuştur. Osmanlılar harap halde buldukları bu yapıyı sık sık tamir ederek günümüze ulaşmasını temin ettiler. Abdülmecid devrine gelindiğinde camide tekrar büyük bir tamire ihtiyaç hasıl olmuştu. Sultan Abdülmecid bu tamir için Mimar Gaspard Fossati’yi vazifelendirmiştir. Bu tamirat esnasında yaklaşık sekiz yüz işçi çalışmış, bina neredeyse tamamen elden geçirilmiştir.

Mimar Gaspard Fossati, Ayasofya’nın içini ve dışını gösteren 25 adet çizim hazırlamıştır. Çizimleri 1852 yılında albüm olarak Fransızca bastırmıştır. Bu albüm yayını ise bugün Başbakanlık Osmanlı Arşivi Kütüphanesi’nde yağlıboya ile yapılan kutulu nüshadır. Az sayıda ve uzun zaman önce basılan bu albümün yeniden günümüz teknikleri kullanılarak büyük ebatta orijinale yakın boyda Fransızca, Türkçe, Arapça ve İngilizce olarak yayınlamıştır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 79
En / Boy : 30,5 / 40,5
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : .2014
₺1.560,00
Tükendi

Bu kitap, iç mimarların eğitimleri ve profesyonel çalışmaları sırasında kullanabilecekleri teknik resim bilgilerini içeriyor. Öğretim üyesi olsun öğrenci olsun tüm ilgililer için temel çizim kurallarının yanı sıra, çizim sırasında yararlı olabilecek temel geometri bilgisi ve perspektif çizim yöntemleri de bu kapsamlı çalışmanın içinde yer alıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 416
En / Boy : 20 / 26
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2018
₺284,00
Tükendi
"Batı-Avrupalı bir perspektiften yazılmış olmakla birlikte bu kitabın, başka bağlamlarla da ilgisi vardır. Mimarların toplumun talepleriyle nasıl eleştirel bir ilişki kurabilecegini sorarak, mimarlığın sosyal ihtiyaçlara ve gelişmelere nasıl yanıt verdiğini tartışır. Mimarların, müşterilerin ve kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılamakla ilgili etik sorumluluk üstlenmekle kalmayıp, mimari formun kendisinin önemli toplumsal ve kültürel konulara eleştirel bir düşünüm eklemleyebileceğini öne sürer." -Hilde Heynen- "Heynen, bu kitapta önemli bir saptama yapıp modern mimarlığın, genelde modernizmin moderniteyi ıskaladığını gösteriyor. Anadamarı tanımlayan modernist kuramcıların modernlik kuramcılarının söylediklerine ne denli aykırı konum ve kavrayışlar ürettiğini ortaya koyuyor. Mutlak doğru bilme imkanının yıkımından konuşanların karşısında, mimarlığın uzun süre boyunca eskisinden de sağlam yeni doğruluk rejimi arayışlarıyla karakterize olduğunu anlamamızı sağlıyor. Heynen’in metnini Türkiye’de okumaksa daha da çarpıcı. Bugün bile modernlikle modern mimarlık morfolojisinin örtüştüğüne samimiyetle inanılan, böyle tarihler yazılan, böyle tasarımsal tavır eleştirileri yapılan bir ortamda, umarım, bu kitabın yıkıcı etkileri olur." -Uğur Tanyeli-
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 362
En / Boy : 14,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : 10.2011
₺40,18
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 104
En / Boy : 13,5 / 20
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺55,25
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 224
En / Boy : 16,5 / 22
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : 9.2010
₺29,75
Tükendi

Bir çırpıda ÜSLUP, biçim ve yapı

Ders kitapları, genellikle mimarlık hakkındaki bilgileri konuya meraklıların bile uykusunu getirecek sıkıcı söylemlere dönüştürür. Mimarlık 101 tüm bu sıkıcı anlatımlara son veriyor ve sizi dünyanın en mükemmel binalarını keşfetmeye davet ediyor.

Sadece en önemli olaylara, bina stillerine ve mimarlara yer verdiği için bu kitapla mimarlığın şaşırtıcı dünyasını keşfetmekten zevk alacaksınız. Ayrıca şöyle büyüleyici unsurları da bulacaksınız:

• Georgia ve Yunan canlanışı gibi popüler bina stilleri ile yapılmış binalar
• 5 bin yıl öncesinin mimari stillerinin tartışılması
• Mimaride en ilham verici figürlerin eşsiz profilleri
Mimarlık 101, Norman Foster ve Frank Lloyd Wright’tan Bauvais Katedrali ve Empire State Binası’na dek birçok konuyu kısa ve özlü bir anlatımla ele alıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 264
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2018
₺143,50
Tükendi

1826 yılında ilk fotografik görüntüyü elde eden Joseph N. Niepce, zorunlu olarak evinin balkonundan görünen yapılar grubunu fotoğraflamıştı. Çünkü yaptığı ilk ışığa duyarlı yüzey, hareketli objeleri tespit edemeyecek kadar yavaş bir filmdi. Yine aynı dönemde kendisini takip eden diğer fotoğrafçılar da, ilk filmin duyarlılığının düşük olmasından dolayı mimari gibi sabit objeleri çekmeyi tercih ettiler. İlerleyen yıllarda hızlı filmlerin üretilmesiyle birlikte portre fotoğrafçılığı daha yaygınlaşsa da, mimari fotoğrafçılık hiçbir zaman geri planda kalmadı. Aynı tarihlerde gelişen mimarlık eğitimi ve ortaya çıkan mimarlık mesleği de, mimari fotoğrafçılığın ilerlemesini sağladı. Özellikle Amerika ve İngiltere’de gelişen ve kurumsallaşan profesyonel anlamdaki mimari fotoğrafçılık mesleği bugün başlı başına bir uzmanlık dalı halini aldı.

Gerek tanıtım fotoğrafçılığı, gerekse belgesel fotoğrafçılık içerisinde önemli bir yere sahip olan mimari fotoğrafçılık sabırlı, planlı ve disiplinli bir çalışmayı gerektirmektedir. Bununla birlikte yeterli teknik malzemenin ve bu malzemeyi en doğru biçimde kullanacak teknik bilginin de mimari fotoğraf çekecek fotoğrafçıda olması gerekmektedir. Aynı zamanda mimari fotoğraf çekilirken yapı üzerindeki estetiğin ve etkilerinin bilinçli bir şekilde tespit edilip fotoğrafa aktarılması gerekir. Dolayısıyla mimari fotoğrafçılık, temelde yapının plastik öğelerinin ve fonksiyonlarının keşfi ve perspektif etkilerinin incelenmesiyle başlar. Bununla birlikte mimari fotoğraf çekimlerinde ışığın üstlendiği rol asla küçük görülmemelidir.

Bu kitap, mimari fotoğraf çekecek kişilerin işe nereden başlamaları, hangi yardımcı malzemeleri kullanmaları ve olağanüstü durumlarda nasıl hareket etmeleri gerektiğini ele alıyor.

Kitaptaki her konu çekim hazırlığına göre sıralandığından ilk bölümden itibaren okunması kitabın daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 454
En / Boy : 16 / 24
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : 3.2016
₺328,00
Tükendi

Yasanan Mimari Tüm sanata ilgi duyanlar ve mimarlar için ilgili temel kavramlari ve bakis açilarini ele alan bir kilavuz... Yasanan Mimari adli bu kitap yüzyillar boyunca gerçeklestirilmis mimari çalismalari her okurun kolayca anlayabilecegi bir dille anlatiyor; mimari tasarimlari çay fincanlarindan Palladio`nun villalari ve Pekin`deki Kis Sarayi`na kadar uzanan genis bir yelpaze içinde inceliyor. Yasanan Mimari mimari ve tasarim konularina ilgi duyan genel okur için temel bir basvuru ve kültür kaynagi olusturacak, bu alanlarda profesyonel olarak çalisanlar için de taze bir bakis açisi getirecektir. Farkli tasarimiyla dikkat çeken gözden geçirilmis yeni basim...


 


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 247
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : 12.2018
₺100,00
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 454
En / Boy : 16 / 24
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 6.2018
₺234,00
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 126
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2011
₺22,31
Tükendi

Osmanlı devri Nafia nazırlarından (Bayındırlık Bakanı) İbrâhim Edhem Paşa’nın başkanlığında bir heyet tarafından hazırlanan bu eser Türkçe (Osmanlıca), Fransızca ve Almanca olarak 1873’te yayınlandı. “Usul-i Mî’mârî-i Osmânî” (Osmanlı Mimarlık Usûlleri) adlı bu kitap Viyana sergisinde, bütün dünyaya Osmanlı Mimari üslûbunu tanıtmak için hazırlanmıştı.

Osmanlı Mimarisi’ni görüntüleriyle ortaya koyan bu eser mimarlar, mühendisler, çini ve porselen imalatçıları gibi güzel sanatlarla uğraşanlara ve daha da mühimi Osmanlı mimari tarihine ilgi duyan herkesin incelemesi gereken bir başucu kitabı.


Basım Dili : Almanca
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 487
En / Boy : 24,5 / 33
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : 3.2015
₺257,60
Tükendi

Sisi yutan bina; kağıttan fuar pavyonu; şişme konser salonu; karda ilerleyebilen araştırma laboratuvarı… Binalardan korunak ve barınak olmanın ötesinde şeyler beklediğimiz bir çağda Architizer.com kurucusu ve mimar Marc Kurshner bu kitabında 100 önemli yapı örneğini dikkatimize sunuyor.

Yedi kıtadan en yenilikçi binaları renkli fotoğraflarla sergileyen kitabın her sayfası yüksek bir özgüven, derin bir zeka ve uzay çağı merakı yansıtıyor ve ilginç soruları da gündeme getiriyor: Bir bina nefes alabilir mi? Bir gökdelen bir günde inşa edilebilir mi? 3D yazıcıyla bir ev bastırabilir miyiz? Ayda yaşayabilir miyiz?

Kurshner’e göre mimari herkesin yaşamına dokunur. Konunun uzmanı olmasa da herkes mimarinin taraftarı olmalıdır. Yeni medya araçları daha iyi binalar ve şehirler yapmamıza olanak verir.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 176
En / Boy : 12,7 / 17,8
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : 3.2016
₺27,78
Tükendi

Köprüler, bir araya gelmenin teknolojileridir, iki yakasındaki pek çok kişi için umut simgesidir. Bir tarafta daha iyi bir yaşam özlemi kendini gösterirken, karşı tarafta daha sevecen, daha az bencil ve daha az paranoyak bir toplum umudu bulunur. Köprü “diyalog” olasılığını cisimleştirir. İki ayrı kuşak arasında iletişimin mümkün, hatta arzu edilir, en azından kabul edilir olduğunu teslim eder. Köprünün üzerinden geçen her şey ya da geçmesine izin verilmeyen her şey bin yılın dönemecinde küresel düzenin belirleyici bir karakteristiğidir.

Köprülerin tasarımları, amaçları ve tarihlerine dair bilmek isteyeceğiniz her şey Peter Bishop tarafından hünerle kaleme alındı.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 272
En / Boy : 17 / 21
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : 4.2015
₺30,00
1
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı