Kocaman şarap fıçısı düşüp parçalanmıştı. Kaza arabadan indirirken olmuştu. Fıçı birden yuvarlanmış, çemberleri kırılmıştı; şimdi de, bir cebiz kabuğu gibi parçalanmış, şarapçı dükkanının hemen önündeki taşların üzerinde duruyordu.
Bir zamanların hızlı gazetecisi Jack Tagger, artık Güney Florida’nın günlük gazetelerinden birinde ölüm haberleri yazıyor; bazı vücudu sertleşmiş meşhurların haberlerinin altına imzasını atarak tekrar eski yerini almak için entrikalar çeviriyordu. "Jimmy ve Kaltak Yavruları"ın meşhur yıldızı Jimmy Stoma’nın dalış "kazasındaki" şüpheli ölümü, Jack’in rüyalarını gerçekleştirebilirdi. Tabii ki mevtanın başına gelenlerin ne olduğunu bulabilirse... Yoluna taş koyanlar arasında, henüz hiç kimseyi kovmamış olan ama Jack’le milli olmayı planlayan genç ve hırslı editörü; kocasının ölümünü kendi kariyerini yeniden canlandırmak için kullanan rock yıldızının pop şarkıcısı-dul karısı; ve hissedarlar toplantısında herkesin içinde rezil ettiği, gözünü para hırsı bürümüş gazete sahibi sayılabilir. Ölü rock yıldızının şarkılarından çıkardığı ipuçları sonunda adamın tuhaf kaderini ortaya çıkarır; hem de paparazzi gazeteciliğinin ve panik ataklı, ölüm haberi yazarının zor kazanılmış komik bir zaferi olarak. "Her zaman yarı hazırlıklı ol". Jack Tagger’in ilkesiydi. Bu ilke, Carl Hiaasen’in bu romanını acayip komik ve zekice eğlendirici yapmaya yetip de artıyor bile...
İngiltere’de, 16. yüzyılda bir sonbahar günü, iki çocuk dünyaya gelir. Bu çocuklardan biri Galler Prensi Edward’dır ve doğumu sarayda büyük bir sevinç yaratır. Diğeri ise doğar doğmaz kendini yoksulluğun içinde bulan Tom’dur. Edward büyük bir varlığın ve gücün vârisidir ancak dışarıdaki dünyaya merak duymaktadır. Tom ise sokaklarda, sefalet içindedir ve bu durumdan kurtulmayı istemektedir. Bir gün Edward ve Tom’un yolları kesişir ve akıllarına bir fikir gelir: Giysilerini değiştirecek, birbirlerinin yerine geçeceklerdir…
Çalınan Taç, Mark Twain’in kaleminden iki çocuğun heyecanlandıran ve gülümseten macerası…
Kitap Adı: Çalınan Taç
Kitap Yazar Adı: Mark Twain
Yayın Direktörü: Gülşen İşeri
Editör: Kadriye Kızıl Güzelkan
Kapak Tasarım: Aslı Varol
SayfaTasarım : Aslı Varol
Sayfa Sayısı: 160
Ebat: 13,5 x 19,5
Tür: Dünya Klasikleri
Kağıt / İç Baskı: III. Hamur Enzo, 52 gr.
Cilt / Kapak: Amerikan Bristol 230 gr.
Resimli İngilizce Dil Bilgisi özellikle genç öğrenciler ve yeni başlayanlar için dizayn edilmiştir. - Kolaydan zora doğru konu dizini - 21 temel dil bilgisi konusu - Konulara yönelik renkli resimlerle desteklenmiş okuma çalışmaları - Ana zamanlara ait fiil çekim tabloları
Bir yük gemisinin trajik şekilde batmasının ardından, bir filika uçsuz bucaksız, vahşi Pasifik Okyanusu’nun ortasında yapayalnız kalır Sandalın hayatta kalmayı başarabilen mürettebatı bir sırtlan, kırık bacaklı bir zebra, dişi bir orangutan, Richard Parker adında üz yüz kiloluk bir Bengal kaplanı ve Pi adlı 16 yaşında Hintli bir çocuktan oluşmaktadır.
Yıllar ve yıllar önceydi. Hollanda'nın şirin bir kentinde eylül sabahıydı. Hava soğuktu ve ortalık yeni aydınlanıyordu. Ama ufuktaki kurşuni duman yavaş yavaş aralanıyordu. Üreticiler sevinçle, yeni doğan güne hazırlanıyorlardı.
Panik ataklarla ilgili gerçekleri öğrendiğinizde, siz de onlara saldırabileceğinizi ve onu altedebileceğinizi göreceksiniz. Yedi aşamalı programı, hastalığın beslenme ve zindelikle ilgisi ve cesaret aşılayacak gerçek hikayeleriyle, bu rehber size yardımcı olabilir. Shirley Swede, panik ataklarından mustarip kişilere, telefonla danışmanlık veren bir organizasyon olan PASS-Grubunun kurucusudur. Şimdi emekliye ayrılmış olan Seymour Sheppard Jaffe, M.D., Amerikan Davranış Tıbbı Akademisi’nin eski bir klinik üyesidir. "Panik Ataklarından Kurtulmanın Yolları, panik ataklarından kurtulmak için, pratik, doğru, kolaylıkla uygulanan etkili önlemleri sunmaktadır. Kitap panik ataklarından mustarip kişilerin kendi hayatlarının kontrolünü ellerine alabilmeleri için kabul edilebilir bir iyimserlik taşımaktadır."
Mehmet Rauf’un 1924 yılında yayımlanan "Karanfil ve Yasemin" adlı romanı, edebiyatımızda, döneminin ruh çözümlemesi yönüyle en başarılı romanı olarak kabul edilen "Eylül"den sonra ustalığını sürdürdüğü eseridir. Romanlarında, genellikle aşk, şiir ve müzik tutkularıyla yaşayan insanların dünyalarını sade bir üslupla anlatan Rauf, "Karanfil ve Yasemin" adlı romanında da, insanın en yüce duygusu olan aşkın, hayatta aşktan başka kaygı taşımayan insanlar tarafından nasıl tüketilerek yaşandığını "cürektar" bir dille anlatıyor.
"Rüstem Paşa", Cahit Ülkü’nün Masal Olmayan Masallar adını verdiği ‘üçleme’nin ikinci kitabı. Birinci kitap, "Pargalı İbrahim Paşa", adıyla kitaplaştırılmıştı. Üçüncü kitap "II. Selim" ise yakında okurlarımızla buluşacak. Bu kitap, Saraybosna’nın yoksul bir dağ köyünden dokuz yaşındayken devşirilen Hırvat asıllı bir domuz çobanı oğlunun, Kanuni’nin damatlığına ve veziriazamlığına yükselişinin romanı. Cahit Ülkü, Kanuni-Hürrem-Rüstem üçgeninde yaşanan ve koca bir cihan imparatorluğunun kaderini belirleyen süreci gözler önüne sererken, okurları, Batı’nın "Muhteşem" diye nitelendirdiği kudretli bir hükümdarın ruhsal yalnızlığına, karısı ve kızı arasında düştüğü acze; Hürrem’in, kızını gözünü kırpmadan amaçlarına alet etmesine; aşkı, sanatı ve kültürü hiçe sayan, alabildiğine çirkin, aksi ve sevgisiz bir adam portresi çizen Rüstem Paşa’nın ruhundaki gizli kıpırtılara tanık ediyor. Hem de ironik bir üslupla... Kitapta ayrıca sarayı, sokakları, insanlarıyla 16. yüzyıl İstanbul’unu, "Altın Çağ" diye nitelendirilen bu dönemde çöküşün nasıl başladığını, 1509 büyük depremini, devşirme kurumunun işleyişini ve daha pek çok ayrıntıyı bir belgesel gerçekliğinde, ama bir roman tadında okuyacaksınız.
İşaret ve simgelerle iletişim kurmaya çalışan insanoğlu, seslere karşılık gelen şekiller yaratarak günümüzdeki alfabenin temellerini attı. İnsanlığın en önemli ilerlemelerinden biri olan bu noktadan sonra her şey eskisinden çok farklı gelişti. Kolaylaşan öğrenme süreci, kültür ve insanlığın gelişiminde önemli farklılıklar yarattı. Artık fikirler, tarih ve olaylar daha kolay paylaşılabiliyordu. Yazmayı ve yazdıklarını basit yöntemlerle çoğaltma yolunu keşfeden insan, iletişimin yepyeni bir kulvarını keşfetti. Binlerce yıllık bu evrim günümüzde grafik tasarımı veya görsel iletişim tasarımı adı verilen bir mesleğin temellerini oluşturmuştur. 200’den fazla resim, çizim ve grafikle zenginleştirilmiş bu kitapta; semboller, görsel iletişim, yazı, tipografi, sayfa tasarımı, baskı teknikleri gibi grafik tasarımın başlıca uygulama alanları ele alınıp incelenmektedir.
Normal koşullarda karşılaşma şansı olmayan iki insanın öyküsü... Kader onları yaklaştırır. Aralarında büyük bir aşk gelişir. Beklenmedik, eksiksiz ve yıkıcı bir aşk. Yıkan ve dirilten, hem cennet hem cehennem. İlahları kıskandıracak kadar mükemmel bir aşk. Her türlü zorlukla karşılaşıp bedeller ödemek zorunda olan, denetlenemeyen bir tutku. Olay, aşk şehri Gümülcine’de geçiyor. Buradan her geçen, bir parçasını burada bırakıp, bedeninde Anadolu’nun kokusunu duyacak. Bu gizemli tutkunun dünyasına iyi yolculuklar.
Rain’in macerası Gökkuşağı’nda devam ediyor... Hudson ailesinin kaderi geçmişin gölgelerinde yaşamaya mı mahkumdur? Güneş bulutların arasından sıyrılıp genç kuşağı ısıtıp aydınlatacak mıdır? Bunların yanıtını Gökkuşağı’nda bulacaksınız. Rain’in kıymetli kızı, Summer, on altıncı yaşını bitirmek üzeredir ve onu çok güzel bir gelecek beklemektedir. Annesinin öğütleri kulaklarından hiç çıkmaz: Hayat zordur, ama her şeye rağmen umut doludur. Yaşıtı bütün genç kızlar gibi Summer’ın da hayali kalbini çalacak beyaz atlı prensini bulmak ve kendini hayatını kurmaktır. Fakat korkunç bir felaket Summer’ı daha genç kızlığını yaşayamadan yetişkinliğe geçmeye zorlar. Hayatın zorluklarıyla erken yaşta tanışacaktır. Umudunu yitirecek midir? Annesi gibi gözü pek ve güçlü müdür? Yoksa silinip gidecek midir? Summer’ın hayatı, Hudson ailesinin Virginia Eyaletindeki sırlarla dolu malikanesinde geçmiştir. Bir gün kendisini ilgilendiren sırları ortaya çıkartmanın zamanı gelir. Bazılarını paylaşacaktır. Bazıları onu yıllardır yuva bildiği evden kaçmaya zorlayacaktır. Bazıları da hayatı boyunca esir alacaktır...
Aşık Veysel, halkça düşünüp konuşuyor. İşte yeni Türk şairlerinin, çok başka yollardan gelip halk şiiriyle ve Veysel ile buluştukları nokta da budur. Hem halktan hem kendinden olma; hem düpedüz Türkçe hem de kendince konuşma; kaybolmadan kaynaşma, çokluğa katılma. Ondan alınacak ders, sanatına tertemiz bir gönül ve bir ömür vermesi, içinde ve dışında olup biteni açık gözlerden daha iyi bilmesi, Sivrialan Köyü’nden dünyaya açılması, halktan, haktan, iyiden ve güzelden yana, işinin ehli ve sözünün eri olması, insanlıkla şairliği ayırmaması... Sabahattin Eyuboğlu
Öyle durumlar vardır ki yemeklerin lezzet ve aromalardan sağlığımız adına vazgeçmemiz gerekmektedir. Hastalık durumlarında medikal tedavinin yanı sıra uygulanacak diyet, tedaviyi destekler ve hastalığın daha süratli iyileşmesini sağlar. Hangi hastalıkta neleri yiyelim, nelerden kaçınalım ? Sağlıklı kalmak veya hastalıkla savaşmakta hangi gıdaları kullanalım ve bunların hazırlanış şekilleri ne olmalı ? Yüzyıllarca bilim adamları bu hususlarda araştırma yapmış ve önerilerde bulunmuştur. Biz de bilgi ve tecrübelerimizi birleştirerek bu çalışmalara katkıda bulunmak istedik. Bu nedenle elinizdeki kitabı, eğitim seviyesi ne olursa olsun, herkesin anlayabileceği bir dilde yazmaya gayret ettik Temel besin grupları nelerdir, nereden temin edilir; hangi gıda maddesi ne kadar protein, karbonhidrat, yağ ve dolayısıyla kalori içerir; hastalıklarımızın sebep ve belirtileri nasıl gruplandırılır; sağlıkta ve hastalıkta ne yemeli ve ne yememeli; yememizde sakınca olmayan yemekleri nasıl hazırlamalı; yaş, cinsiyet ve çalışma temponuza göre günlük besin ihtiyaçlarımız nelerdir; çocuk ve büyüklerimizin beslenmesini nasıl düzenleyelim ? Tüm bu sorularınıza yanıt vermeye çalıştık. Kitabımızın siz okurlarımıza beslenme konusunda rehber olması umuduyla.
İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna doğru Hitler Almanya’sının Türkiye’yi kendi saflarında harbe çekmek için çok çaba harcadığı herkesin malumudur. O tarihlerde, bu konuda birçok senaryo yazılmış, tarihin gerçeklerine uymayan komplo teorileri üretilmiştir. Bunlardan biri de, bugün bile esrarını koruyan "külçe altınlar" hikayesidir. Osman Aysu’nun akıcı kaleminden, tarihin seyrini etkileyen altınların, asla öğrenilemeyen sırrını büyük bir gerilim içinde okuyacaksınız.
Enseyi karartmayın, çünkü hiç kuşkusuz Türkiye de günden güne daha hızlı değişecektir. 1902 Türkiye’siyle bugünkü arasındaki farkın, bin kat daha afallatıcısı yaşanacaktır 2102’de... Çünkü 2 saatte gidilemeyen yeri kalmayacaktır. Dünyanın ve uzay tatilleri çoktan başlamış olacaktır. Lütfen "100 yıl sonrasından bize ne?" demeyiniz; tıpkı "100 yıl öncesinden bize ne?" de, dememeniz gerektiği gibi; madem çocuklarınızın çağdaş bir dünya ile bütünleşerek yaşlanmasından yanasınız... Ve unutmayın; ne geçmişi, ne geleceği önemsemeden; günü gününe yaşamaya kalkmanın daima bir bedeli vardır.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.