İnsanın Dünyayla İlişkisi Üzerine Tartışmalar

Kelime karşılığı olarak Antroposen, insan çağı anlamını taşımaktadır. Etimolojik olarak Eski Yunanca’da “insan” anlamına gelen anthrōpos [ἄνθρωπος] ve “yeni” anlamını taşıyan kainos [καινός] kelimesinden türeyen bir takının birleşmesinden meydana gelmektedir. Kavramın sosyal bilimler alanında çok ilgi görmesinin belli başlı sebepleri vardır. Öncelikle Antroposen kavramı bir hikâye anlatma kapasitesine sahiptir. İnsanın tarihsel toplumsal serüvenini, yeryüzünün, toprağın, hayvanların, bitkilerin ve türlü canlılığın yaşamı ile birlikte anlatma imkânı verir. Antroposen ve onun etrafında örülen tartışmalar kitabımızın ortak temasıdır. Kavram ve eleştirileri kitabın tüm makalelerinin içinden geçiyor ve bu derlemenin yazarlarını ortak bir tartışma gündeminde buluşturuyor. Tüm bu ufuk açıcı makaleleri içeren Antroposen’in İzleri: İnsanın Dünya İle İlişkisi Üzerine Tartışmalar derlemesinin, Türkiye’de sosyal bilimler literatüründe kendine yeni yeni yer bulan Antroposen kavramının anlaşılmasına, tartışılmasına, kullanılmasına ve eleştirilmesine bir katkı sağlamasını umut ediyoruz. NIHAN BOZOK


Basım Ayı/Yılı : 8/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 293
Ağırlık : 293
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺114,75
Mumford, Dubos ve Bookchin

Bir kitaba üç düşünsel yaşamöyküsü sığdıran Brian Morris, modern ekoloji hareketinin gelişimine damgasını vuran Lewis Mumford, Rene Dubos ve Murray Bookchin’in fikirlerini, son derece kolay anlaşılır bir biçimde ele alıyor. Bu isimler, bir uçta endüstri megamakinesinin öteki uçtaysa modernlik karşıtı tepkinin yer aldığı çıkışsız ikiliğin ötesine geçerek oldukça makul mantıklı bir üçüncü yol öneriyor. Morris’in ekolojik insancıllık adını verdiği bu ümitvar gelenek, doğayla tekrar hemhal olmuş bir toplum; ekolojik, eşitlikçi ve demokratik bir kent ve kültürü yaratma düşünü benliklerimizde canlandırıyor.

Lafı dolandırmayan, açık ve akıcı üslubuyla sokaktaki eylemciden kuram meraklısı akademisyenlere ve ekologlara kadar her kesime hitap eden Ekolojik İnsancıllığın Öncüleri, ekolojiye, siyasete, felsefeye merak duyanların ya da halihazırda sahada faaliyet gösterenlerin tekrar tekrar okuması gereken bir eser.


Basım Ayı/Yılı : 5/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 336
Ağırlık : 336
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺172,20

22. yüzyılın ilk günleri, Kuzey Avrupa ülkelerinde yoğun kar yağışı altında başlamıştı. Geçen yüzyılın ikinci yarısından itibaren küresel sıcaklık artışıyla boğuşan dünya insanları, bu kez yeni bir tehdit altındaydı. Sera gazları emisyonu ve sıcaklık artışı, atmosferde kararsız bir yapı oluşturmuştu. Aşırı sıcaklık ve basınç farkından dolayı, kavrulup çölleşen dünya, bu kez korkunç fırtınalarla sarsılmaya başlamıştı.
Kuzey ülkelerinde başlayan yeni iklim krizi, bölge insanlarını güneye göçe zorlamıştı. Okyanuslardaki sıcak su akımları, kuzey kutbundan gelen soğuk havayla karşılaşınca, yoğun kar yağışları insanları güç durumda bıraktı. Küresel sıcaklığa metabolizmalarını adapte edebilen bölge hayvanları bile içgüdüleriyle yaklaşmakta olan kâbusu hissederek, ılıman bölgelere çekilmeye başlamışlardı.

“Hadi ya! Kutup ayılarının Bolu Dağları’nda işi ne?”
“Ben de inanmamıştım ama Profesör Cem Bey, olabileceğini söyledi. Geçen yüzyıl, Kuzey Kutup bölgelerinde buzullar eriyince, bölge hayvanlarının daha serin bölgeler aramak için güneyde yüksek dağlara göç edebileceklerini söylemişti. Beyaz ayıların da Kafkas Dağları'ndan ülkemize girip, yüksek dağlara konuşlanmaları çok olası!"
Genç Serkan, bu yanıttan pek tatmin olmadı.
“Kuşları anlarım da koskoca ayıların o kadar yolu gidebilecekleri biraz mantıksız geldi bana. Üstelik dağda hiçbir yaban hayvanına rastlamadık.”
“Haklısın rastlamadık ama unutma, hayvanlar da bizim gibi beslenmek zorunda. Dağ köylerinde yiyecek canlı bulamayınca, yerleşim yerlerine yönelmeye başladılar. Yakında VİBA kentler çevresinde beyaz ayılar görürsen hiç şaşırma."


Basım Ayı/Yılı : 8/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 182
Ağırlık : 182
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺75,00
Türkiye’de Hayvan Çalışmaları

Yaşamlar arasında hiyerarşi kurulmayan bir dünya özlemiyle Bu derleme Türkiye’de hayvan meselesi üzerine çalışan farklı disiplinlerden akademisyenlerin özgün metinlerini bir araya getiriyor, her geçen gün derinleşen ekolojik kriz bağlamında daha da önem kazanan politik ekoloji ve hayvan çalışmaları külliyatına bir katkı sunuyor.

Yazarlar hayvan özgürlüğü, kırsal alanda ortakyaşam pratikleri, sokak köpekleri biyopolitikası, türler arası ilişkiler ve ölüm hiyerarşisi, hayvanların sinemada “kullanılması”, canlı hayvan deneyleri, kentsel esaret mekânları olarak hayvanat bahçeleri ve primatlar üzerinde yürütülen Covid-19 aşısı çalışmaları gibi hayvan meselesinin önemli ve güncel başlıklarını çoğul bir tartışma zemininde ele alırken insanmerkezci uygulama ve söylemleri sorguluyor, insanı her şeyin ölçüsü kabul eden bilimsel yaklaşımlara karşı çıkıyor ve farklı yaşam biçimleri oluşturmaya yönelik fikirlere değiniyorlar.

Hayvan çalışmaları nasıl şekillenip zenginleşti?

Canlı hayvan deneyleri nasıl gerekçelendirildi ve deney karşıtı hareket nasıl büyüdü?
“Hayvanat bahçesi hayvanı” nedir?

İnsanlarla hayvanların dünyaları arasındaki gedikleri keşfetme pratikleri nerelerde aranmalı? Yoldaş tür ilişkisi nasıl kurulur?

Şefkat etiği nedir, neden önemlidir? İnsan toplumlarındaki mücadeleleri hayvan mücadelesinden ayrı sürdürmek mümkün mü?


Basım Ayı/Yılı : 9/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 234
Ağırlık : 234
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺109,20

Bu araştırma, Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümü Araştırma Alanında, ana ürün yetiştirme mevsiminde, farklı ekim sıklıkları kullanılarak her çeşit için 4 sıra arası, ( 65, 70, 75 ve 80 cm) ve 5 sıra üzeri uzaklığı (20, 25, 30, 35 ve 40 cm) kurulmuştur.

Araştırma sonucunda her iki çeşitte de ekim mesafesi azaldığında bitki başına verim azalırken, dekara meyve veriminin arttığı, ekim mesafesi arttığında ise bitki başına meyve veriminin artmasına karşın dekara meyve veriminin azaldığı saptanmıştır.
İki yıllık ortalama değerlere göre Çom çeşidinde en yütsek meyve verimi 70 x 20 cm’den ( 327.9 kg/da),

NC-7 çeşidinde ise, 80 x 20 cm’den (380.4 kg/da) elde edilmiştir.  Yerfıstığında ekim sıklığı, yetiştirilecek çeşitin gelişme formuna göre değişmektedir. Çukurova bölgesinde, yatık ve yatık ile yarı yatık arasında büyüme tipine sahip Virginia grubuna giren NC-7 ve Çom yerfıstığı çeşitleri ekilmektedir. Genelde üreticiler çeşitlerin gelişme formuna bakmaksızın standart bir sıra arası ve üzeri mesafesine göre ekimlerini yapmaktadırlar. Ekim sıklığı bitkinin büyüme formuna göre değiştiği için, verimde büyük kayıplar ortaya çıkmaktadır.

Ayrıca yanlış uygulanan bir ekim sıklığı, bitkinin büyüme ve gelişmesi olumsuz olarak etkilerken hasatta ise, sorunların çıkmasına neden olmaktadır.

Kitap yerfıstığında bitki sıklığı üzerinde yapılan doktora tez çalışmamdan alınarak yazılmış ve yerfıstığı üreticilerine ve bu konuda çalışma yapacaklara katkı sunması beklenmektedir.


Basım Ayı/Yılı : 9/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 98
Ağırlık : 98
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺111,60

Bu çalışma, Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümü Araştırma Alanında ana ürün yetiştirme sezonunda tesadüf blokları deneme desenine göre üç tekrarlamalı olarak kurulmuştur. Farklı hasat zamanlarınının Çukurova bölgesinde yaygın olarak yetiştirlen Çom yerfıstığı çeşidininin verimi ve kalitesi üzerine olan etkileri incelenmiştir. Bitkiler ekimden itibaren 147 gün sonra başlamak üzere 7’şer gün arayla sekiz farklı zamanda hasat edilmişlerdir. Dekara meyve verimi son hasata kadar düzenli olarak bir artış göstermiştir. Dekara en yüksek verim 505.78 kg ile ekimden sonra 196.günde (8. Hasat zamanı), en düşük verim ise 319.91 kg ile ekimden sonra 147. günde (1.hasat zamanı) yapılan hasattan elde edilmiştir.

Kitap yerfıstığında hasat zamanı üzerinde yapılan yüksek lisans tez çalışmamdan alınarak yazılmış ve yerfıstığı üreticilerine ve bu konuda çalışma yapacak kişilere katkı sunması beklenmektedir.


Basım Ayı/Yılı : 9/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 48
Ağırlık : 48
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺111,60

Fransız edebiyatının en üretken yazarlarından olan Philippe Djian, 2030’da alışılmış karakterlerinin dünyasından ve haletiruhiyesinden çok da uzaklaşmadan bu kez farklı bir konuya el atıyor. Küresel ısınmanın tehdidi altındaki, distopyaya yaklaşmasına ramak kalmış bir dünyayı tasvir ediyor ve böylesi bir dünyada yerini bulmaya ya da korumaya çalışan altı karakter üzerinden hem keyifli hem de dikkat çekici bir hikâye anlatıyor.
Yıl 2030… Saçları örgülü küçük bir kızın küresel ısınmaya ve çevre sorunlarına dikkat çekmek için okulu kırıp ülke ülke dolaştığı günler geride kalmış, aradan on yılı aşkın bir süre geçmiş. Altı ay süren bunaltıcı yazlar, aniden bastıran dondurucu soğuklar, seller, orman yangınları, uzun süren elektrik kesintileri ve daha nice ürkütücü gerçeklik gündelik yaşamın bir parçası haline dönüşmüş. Çanlar on yıllardır çalıyor ama ancak küçük bir azınlık tarafından duyuluyor ya da dikkate alınıyor. Djian’ın roman kahramanlarını işte böylesi bir atmosferde var olmaya çalışırken tanıyoruz.
Romanın ana karakteri diyebileceğimiz Greg, karısını ve oğlunu beş yıl önce bir trafik kazasında kaybetmiş. Kayınbiraderi Anton’a ait, çevrecilerin hedef tahtasında bulunan bir laboratuvarda çalışıyor. Konforlu ve ayrıcalıklı yaşamını Anton’a borçlu. Yaşadığı ağır travmayı henüz atlatamamış olan Greg, vicdanı ve çıkarları arasında gidip geliyor. Çevre sorunlarına fazlasıyla duyarlı, on dört yaşındaki yeğeni Lucie ve onun aracılığıyla tanışıp kısa sürede âşık olduğu çevre aktivisti Véra sayesinde bakış açısı yavaş yavaş değişmeye başlıyor ancak olaylar öyle bir gelişiyor ki hikâye umulmadık bir finale doğru sürükleniyor.
Seda Ağar’ın çevirisiyle sizlerle buluşturduğumuz 2030, bugünümüze ve geleceğimize dair tüm korkularımıza ve endişelerimize ayna oluyor, bizi çok tanıdık bir yakın geleceğe davet ediyor.

PHILIPPE DJIAN: 1949’da Paris’te doğan yazar, aralarında Betty Blue (Ayrıntı Yayınları, 2018), Affedilemeyenler (Ayrıntı Yayınları, 2014), Vay… (Ayrıntı Yayınları, 2015), Marlène (Düşbaz, 2021) kitaplarının da olduğu yirmiden fazla roman yazmıştır. Senaristliğini ve yönetmenliğini Jean-Jacques Beineix’in üstlendiği Betty Blue başta olmak üzere romanlarının çoğu beyaz perdeye aktarılmıştır. Roman yazarlığının yanı sıra gazeteci, söz yazarı ve senarist olarak da varlık gösteren Djian, Paris’te yaşamaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 11/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 144
Ağırlık : 144
En / Boy : 13,5 / 21,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺72,00

Doğumdan ölüme giden bir süreç olan yaşam evreleri disiplinler arası ve tartışmalı bir konudur. Yaşam sürecindeki aşamalar biyolojik süreçlerin yanı sıra sosyolojik, psikolojik ve çevresel bir gerçekliktir. Toplumsal bir olgu olan ve genellenebilir özelliklere sahip olan yaş süreçlerinin kategorileştirilmesini temel alan yaşam evresi kavramı her bir bireyin içinde yaşadığı çocukluk, gençlik, yetişkinlik ve yaşlılık evresi olarak değişik formlarda sürdürülür. Bu evrelerde bireylerin yaşam evrelerinde yaşadıkları gerçeklikler toplumun genel norm ve değerlerinin yanı sıra dünya zamanında oluşan değişimlere açıktır. Yaşanılan toplum ve kültür bireylerin yaşam evrelerinin belirlenmesinde önemli bir belirleyicidir. Bir toplumun yakından tanınmasında o toplumdaki çocuk, genç, yetişkin ve yaşlılara nasıl bakıldığı ve etkileşim süreçlerini anlamak özel bir önem taşımaktadır.

Bu kitap, Sosyolojik ve Psikolojik olarak yaşam evrelerini anlamaya yönelik bir çabadır. Disiplinler arası olarak hazırlanan bu kitapta yaşam evreleri nedir ve yaşam dünyası ve kuşakla nasıl bir ilişkisi vardır? Yaşam evrelerinin tarihçesi, gelişimi sosyolojide ne tür yaklaşımlarla ve nasıl çalışılmaktadır? Yaşam evreleri ile demografik dönüşüm kuramsal olarak nasıl çalışılmıştır? Yaşamın başlangıcı ve çocukluğun anlamı ilk yıllardan itibaren nasıl değişerek şekillenmektedir? Çocuklukta duygusal ve motor gelişim nedir ve nasıl olmaktadır? Yirmi birinci yüzyılda aile, okul ve çocukluk nasıl değişim göstermiştir? Sosyolojide çocukluğun anlamı nedir ve sosyolojik yaklaşımların çocukluğa bakışı nasıldır? Farklı yaşam evrelerinde babalık nasıl algılanmaktadır? Gençlik nedir ve günümüz gençliği ne ile yüz yüzedir? Beliren yetişkinlik nedir ve neden önemli bir kavramdır? Arkadaşlık gençlik döneminde neden önemlidir ve sosyoloji bu döneme hangi yaklaşımlarla bakmaktadır? Gençlik nedir ve sosyolojide gençlik ve boş zamanlar ilişkisine nasıl bakılmaktadır? Yaşadığımız salgın döneminde gençlerin boş zamanları nasıl değerlendirilmektedir? Toplumsal cinsiyet bağlamında ergenlik nasıldır ve bu dönemin yaşlandıktan sonra anlatısı nasıldır? Yetişkinlik döneminde benlik- kimlik etkileşiminde otantisite nedir? Genç yetişkinlik döneminde özerklik nedir? Yetişkinlik döneminde psikosomatik hastalıklar nelerdir? Genç ve orta yetişkinlik evresi ve yaşananlar sorunlar nelerdir? Yaşam evreleri ve kuşak ilişkisinin tüketim bağlamında bakılabilir mi? Yaşam evresinin son basamağı olan yaşlılık ve sosyolojik olarak açıklanması nasıldır? Yaşlılıkta en önemli dönüşüm nedir ve dulluk- emeklilik ilişkisine nasıl bakılmalıdır konuları bu kitabın içeriğini oluşturmaktadır.

Bu kitabın içeriğinin ülkemizdeki yaşam evreleri ve sorunlarını anlayabilmek açısından yararlı olacağını ümit ediyoruz.


Basım Ayı/Yılı : 5/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 392
Ağırlık : 392
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺200,00

Doktora tezi olarak hazırlanan bu çalışmanın konusunu, Zile ilçesinin beşeri ve ekonomik coğrafyası oluşturmaktadır. Çalışmada Zile ilçe sınırları içerisinde kalan sahadaki beşeri ve ekonomik faaliyetler ve bu faaliyetlerin şekillenmesinde belirleyici olan insan-mekan etkileşimi coğrafyanın temel ilkeleri doğrultusunda incelenmeye çalışılmıştır.

Araştırma sahasının dört bölümde ele alındığı bu çalışmanın birinci bölümünde ilçenin yeryüzü şekilleri, iklim, bitki örtüsü, hidroğrafya ve toprak örtüsü gibi fiziki coğrafya özellikleri ele alınmıştır. İkinci bölümde, sahanın nüfus ve yerleşme özellikleri üzerinde durulmuştur. Nüfusun aile büyüklüğü, yaş, cinsiyet, eğitim ve sağlık durumu gibi özellikleri incelenmiştir. Yine sahadaki göç hareketleri nedenleri ve sonuçlarıyla analiz edilmiştir. İkinci bölümde sahanın yerleşme özelliklerinde yerleşme tarihi ele alınmış, günümüzdeki devamlı ve geçici yerleşmeler ortaya konulmaya çalışılmıştır. Yerleşmelerdeki meskenlerin özellikleri ile fiziki, beşeri ve ekonomik koşullarının mesken şekillerine etkileri üzerinde durulmuştur. Çalışmanın üçüncü bölümünde ilçedeki ekonomik faaliyetler ele alınmıştır. Bu bölümde mevcut arazi kullanımı, tarımsal üretim, hayvancılık, ormancılık, madencilik, sanayi, ulaşım, ticaret, turizm durumu analiz edilmiştir. Dördüncü bölümde Zile ilçesinin gerikalmışlık durumu ele alınmış ve gerikalmışlığa sebep olabilecek doğal, beşeri ve ekonomik nedenler belirlenmeye çalışılmıştır. Bu bölümde bulgular, saptanan sorunlar ele alınmış ve bu sorunlara yönelik çözüm önerilerini içeren değerlendirmelerde bulunulmuştur. Beşinci bölümde ise elde edilen bulgular ortaya konulmuştur.

Çalışmanın ortaya çıkarılmasında pek çok kişinin katkısı söz konusu olmuştur. Öncelikle lisans sürecine başladığım günden beri çok şey öğrendiğim, akademik olarak örnek aldığım ve bu çalışmayı ortaya koymamda getirdiği önemli katkılarından dolayı danışmanım ve hocam Prof. Dr. Halil Koca’ya çok teşekkür ederim.
Gerek lisans ve gerekse doktora sürecimde yetişmemde emeği geçen, rehberliğinden her zaman yararlandığım, öğrencisi olduğum için mutlu olduğum, severek adım attığımız coğrafya ilmini bize daha çok sevdirerek, anlam ve önemini hayatımıza işleyen hocam Prof. Dr. Hayati Doğanay’a çok teşekkür ederim.

Her zaman gösterdiği yardım ve desteği için ve ayrıca jürimde de yer alarak degerli görüsleri ile çalısmaya katkı saglayan hocam Prof. Dr. İbrahim Fevzi ŞAHİN’e teşekkürü bir borç bilirim.

Getirdikleri katkı ve önerilerinden dolayı hocam Prof. Dr. Mehmet Zaman’a ve Doç. Dr. Süleyman Elmacı’ya çok teşekkür ederim.

Zile ilçesinin beşeri ve ekonomik özelliklerinin ele alındığı, ilçeye ait sorunlara bilimsel çözüm önerilerinin getirilmeye çalışıldığı bu çalışmanın Zile ilçesi yöneticilerine, Zile halkına ve Zile’ye ilgi duyanlara fayda sağlaması dileklerimle.
Ayşe Akkurt Çağlar


Basım Ayı/Yılı : 12/2018
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 376
Ağırlık : 376
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺200,00

Yeni İnsan Yayınevi olarak okurlarımıza, yazarımız Tayfun Özkaya'nın yazarlığını ve editörlüğünü yaptığı eserlerin bir derlemesi olarak “Tayfun Özkaya Kitaplığını” sunuyoruz. Tayfun Özkaya Kitaplığında yazarın dört eseri bulunmakta. 2019 yılında yayınladığımız “Başka Bir Köylülük Mümkün” kitabı ile kısa süre önce ikinci baskılarını yayınladığımız “Başka Bir Teknoloji Mümkün”, “Başka Bir Hayvancılık Mümkün” ve “Nasıl Bir Organik Tarım?” kitaplarını bu sette bir araya getiriyoruz. Tayfun Özkaya'nın her eserinin konusunda ilham verici olması insanları harekete geçiren nokta oluyor. “Başka bir okuma mümkün” diyen herkesi Tayfun Özkaya Kitaplığını okumaya bekliyoruz.
 

Basım Ayı/Yılı : 2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 532
Ağırlık : 532
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺478,00

Yirminci yüzyılın başında iki binden fazla armut çeşidi yetiştirilirken, bugün manav tezgahlarındaki armutların %96’sını yalnızca iki çeşit oluşturuyor. Tıpkı binden fazla çeşide sahip patatesin yerini dört tanesinin alması gibi.

Süt makinası olarak algılanan Hollandalı Friesian ineğini yetiştirmek için kurban edilen diğer tüm inekler de armut ve patateslerle aynı akıbeti paylaşıyor.

“Verimlilik” adı verilen düşünce biçimi, gıda üretiminde odaklanılan biricik kavram olmaya devam ederse domates, mısır, çilek ve daha nicesi aynı kaderi paylaşmaya mahkûm olacak, hatta çoktan oldu bile.

Bitkiler üzerine yaptığı olağanüstü çalışmalarla adını duyuran botanikçi bilim insanı Mancuso ile “Slow Food” ve “Terra Madre” oluşumlarının fikir babası, gazeteci-yazar ve aktivist Petrini, iki İtalyan, biyoçeşitliliği iki farklı bakış açısından ve olağanüstü bir sezgiyle gündeme taşıyorlar.

Yoksullaşıyoruz. Dünya’nın kaderini kendine dert edinmiş insanların zihinlerini harekete geçiren Mancuso ile Petrini artık gelecekte değil gündelik hayatımızda karşı karşıya kaldığımız yoksulluğu tersine çevirmeye çabalıyorlar. Okuru, bir ilham kaynağı olarak doğaya bakmaya davet ediyorlar. Bitkilerin kapasitesine açık zihinle ve sevgi dolu bir yürekle bakmayı becerebilirsek, insanlığın önüne yeni bir yaşam biçimi serilebilir.

Biyoçeşitlilik bitkisinden hayvanına, gezegenin yeniden kazanmak zorunda olduğu bir zenginlik… Yeter ki insanlık, gerçek zenginliğin bu olduğuna ikna olsun.


Basım Ayı/Yılı : 8/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 80
Ağırlık : 80
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺96,00

Pratik Sebze Yetiştiriciliği Rehberi, küçük büyük toprakla uğraşan herkes için tam bir baş ucu kaynağı. Esasında bu kitabı yayınlamamız için, bizi okurlarımız yönlendirdi. Domates nasıl budanır, tohum ne zaman alınır, fide nasıl yetiştirilir ve daha pek çok soruyu yöneltip, cevapları için kaynak sorduklarında sunacak kitap gösteremiyorduk.

Neyse ki sonunda, elinizdeki rehberle, ekoloji yayınlarımız içindeki büyük bir açığı kapatmış olduk. Çünkü bu rehber, sözü dolandırmadan, dallandırıp budaklandırmadan, elinizdeki tohumun, hasat zamanına kadar geçirdiği yolculuğa, usta bir bahçıvan gibi eşlik etmeniz için gereken bütün bilgileri, sade bir anlatımla madde madde diziyor.

Bugün, ne güzel ki kentte, kasabada ve kırda, toprağa, tohuma ve bunların geleneksel yetiştirilme biçimine hak ettiği saygı yeniden gösterilmeye başlandı. Eli toprağa hiç değmemiş ve çok değişik mesleklerden insanlar sebze ve meyve yetiştiriyor. Elinizdeki rehberle bilgi ve deneyim kazanıp, lezzetli, verimli ve şenlikli hasatlar yapacaksınız.

Zaten mesleği çiftçilik olanlar için de bu kitap önemli bir kaynak. Sürdürülebilir, tüketici odaklı, ekim zamanı, ürün seçimi ve yönetimi gibi konularda müthiş ipuçları veriyor. Çiftçinin en büyük problemi “verimlilik” için özel öneriler sunuyor.

Pratik Sebze Yetiştiriciliği kitabının, kulaktan kulağa tavsiye edilerek, kısa zamanda çok sevileceğine ve tohumdan hasada kadar el altında tutulan vazgeçilmez bir kaynak olacağına inanıyoruz.


Basım Ayı/Yılı : 2/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 3
Sayfa Sayısı : 224
Ağırlık : 224
En / Boy : 20 / 25
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺194,00

Yeni Sağ’ın ve neo-liberal akımların Türkiye’de kamu yönetimini ve siyasal düzenini şekillendirme süreci neredeyse yarım yüzyıllık bir tarihe sahiptir. Bu şekillendirmeler reform başlıkları ile politika gündemine taşınmış ve devleti özel sektör lehine küçülten bir sürece girilmiştir. Kamu yönetiminin örgütsel yapısı da kurumsal olarak yeniden yapılandırma gerekçesiyle bu reform dalgasından payını almış ve 2000’li yıllara kadar sürekli bir reform ve özelleştirme süreci ile kamu yönetimi geleneklerinden ve rasyonel örgütlenme düzeninden koparılmıştır. 2001 yılında yaşanan ekonomik ve siyasi krizin ardından ise AKP’nin kesintisiz olarak iktidarda olduğu 20 yıllık bir dönemde önceki yirmi yılda yapılan özelleştirmelerin çok daha fazlası yapılmış, devletin elinde kalan KİTler neredeyse tamamen özelleştirilmiş, özelleştirme dışında da farklı enstrümanlar kullanılarak, sağlık, eğitim ve ulaştırma başta olmak üzere kamu hizmeti alanları büyük ölçüde özel sektörün egemenliğine bırakılmıştır.

Kamusal alandaki bu hızlı dönüşüm Anayasada yapılan köklü değişikliklerle anayasal düzenin, özellikle kamu yönetiminin içinde yer aldığı yürütme gücünün de yapısal olarak değişmesi ve Başkanlık sistemine devredilmesi ile beraber yeni bir ivme kazanmıştır. Bu devir sırasında birçok kamu kurum ve kuruluşu kapatılmış veya eski düzeninden kopartılarak baştan ihdas edilmiştir. Bu aşamadan sonra yapılan düzenlemeler ise ontolojik ve semantik olarak reform başlığı altında da incelenemeyecek bir kimlik kazanmıştır. Artık Türk kamu yönetiminde geleneksel olarak tanımlanabilecek veya geleneklerini sürdürebilen tek bir kurum kalmadığı, bütün yönetim bilgi ve birikiminin erozyona uğradığı argümanı güçlü bir iddia olarak karşımızdadır. . Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü, Bomonti İlaç Fabrikası, DPT, Et ve Balık Kurumu örneklerinde olduğu gibi kapatılan kamu kurum ve kuruluşlarının bir bölümünün eksikliği hemen hissedilmiştir. Askeri eğitim kurumları, TODAİE, Maliye Bakanlığı, DPB gibi diğerlerinde yaşanan erozyonun sonuçlarının ise yakın bir gelecekte ortaya çıkacağı düşünülmektedir. Bu kitap yöntemsel olarak reformlar ve sistem değişikliği nedeniyle kapatılan, kimliği, gelenekleri ve isimleri değiştirilen kamu kurum ve kuruluşlarının analizi üzerinden, Türk kamu yönetiminde yaşanan bu erozyonu tespit etmeyi amaçlamaktadır. Kitabımız yönetim bilimi/kamu yönetimi alanında çalışan akademisyenlerden oluşan bir ekip tarafından bu iddianın temellendirilmesine yönelik bulguları ortaya koyma iddiasıyla hazırlanmış olup, bu alanda yapılacak daha ileri çalışmalar için de bir patika açmayı hedeflemektedir.


Basım Ayı/Yılı : 8/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 134
Ağırlık : 134
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺99,00

Türkiye’nin 1980 sonrasında dünya kapitalist sistemiyle hızlı bir şekilde bütünleşmeye yönelmesi, her alanda yeni-liberal  Politikaların uygulanmasını kaçınılmaz kılmıştır. Yeni-liberalizm, 2000’li yıllarla birlikte kentsel politikalar üzerinde de egemen anlayış haline gelmiştir. Kentsel dönüşüm uygulamaları, yeni-liberal politikaların kent mekânındaki egemenliğinin en açık şekilde gözlemlendiği alanlar olmuştur. Bu uygulamalar sonucunda, oluşan kentsel rantın eşit ve adil olmayan biçimde dağıtıldığı ve bu olumsuzlukların giderek büyüdüğü yönündeki eleştiriler artmaktadır. Kentlerin sağlıklı ve düzenli bir biçimde gelişebilmesi için, insan yerleşimlerinin bugününe ve geleceğine planlı olarak müdahale edilmesi kaçınılmazdır. Ülkemizde, imar planı değişikliklerinden çoğu, rant yaratıp paylaştırmayı ilke olarak benimsemiş durumdadır. Çarpık kentleşmeye çare olarak sunulan “çarpık kentsel dönüşüm” uygulamalarının en rahatsız edici örnekleri, merkezi bir kurum olarak bütün ülkede yetkili kılınan TOKİ tarafından hayata geçirilmektedir. Bu kurumun kimi belediyelerle işbirliği yaparak gerçekleştirdiği kentsel dönüşüm projelerinde, kent toprağının artan değerinin paylaşım yönteminden, halk ve geleceğin kuşakları sürekli  olarak zarar görmüş ve bugün de görmektedir.

Prof. Dr. Ruşen Keleş


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 168
Ağırlık : 168
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺71,00

Bu ders kitabının hedef kitlesi; bitki ve hayvan yetiştiricileri ve biyoloji, ziraat, veteriner, zootekni alanları ve anabilim dallarında öğrenim gören lisans ve lisansüstü öğrencileridir. İstatistiksel yöntemlerin genetik ve tarıma nasıl uygulandığını anlamakla ilgilenen istatistikçiler, bu kitaptan önemli ölçüde fayda sağlayabilir.
Kitapta kantitatif genetiği incelemek için ön koşullar olan; Mendel genetiği, popülasyon genetiği ve temel istatistikler için teknik derleme ve incelemeler üç bölümde temsil edilmiştir.
Kitabın ele aldığı konular; indeks seleksiyon, kalıtım derecesi, genetik ve fenotipik korelasyonlar, tek özellik ya da çoklu özellikler için seleksiyon, akrabalık, akrabalı yetiştirme, akrabalar arası benzerlik, çevre varyansı, genotip çevre interaksiyonudur.
Kitapta farklı veri analizi yöntemlerini ve genetik parametrelerin tahminini göstermek için çok sayıda örnek verilmiştir. Her bir veri analizi örneğinin yanı sıra SAS (İstatistiksel Analiz Sistemi)'ın program kodları da sunulmuştur.
Kantitatif Genetik kitabında istatistiksel genomik, genom boyu ilişkilendirme (GWAS), büyük etkili (majör) gen, kantitatif özellik lokusu (QTL) ve biyoinformatik alanlarında uygulanan en son istatistiksel metodolojilerin ilkeleri verilmiştir. Böylece bu kitap, araştırmacıların verileri analiz etmek ve analiz sonuçlarını daha iyi yorumlamak için en uygun algoritmayı seçmelerine yardımcı olacaktır. Ayrıca başlıca biyoinformatik yazılım paketlerinin arkasındaki istatistiksel modellerin ve yöntemlerin anlaşılmasını kolaylaştıracaktır.


Basım Ayı/Yılı : 7/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 436
Ağırlık : 436
En / Boy : 19,5 / 27,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺243,00

Yirmi birinci yüzyılda, gıda krizinin yol açtığı açlık isyanları, kuzeyde Mısır ve Tunus'a, batıda Burkina Faso ve Senegal'e ve güneyde Madagaskar ve Mozambik'e kadar tüm kıtayı kasıp kavurdu. 2019’da Çin’in Wuhan bölgesinde başlayan ve 2020’de küresel salgına dönüşen COVID-19 hastalığı, bir yandan milyonlarca insanın ölümüne yol açarken, bir yandan da salgına karşı uygulanan kapanma, hepimize kentlerde gıda stokunun ve tarımsal üretimin önemini gösterdi.

Bir an için uluslararası ticaretin durma noktasına geldiğini ve tarımda da kuraklık ve yüksek fiyat artışı nedeniyle yeterli üretimin olmadığı bir zamanı düşünelim. İşte tarım yönetiminin ve politikalarının önemi, böyle durumlarda daha belirgin bir biçimde hissedilmektedir.

Elinizdeki kitapta Cuma Yıldırım, Türkiye’nin tarımsal yapısını ve yönetimini masaya yatırmakta ve yıllardır tartışılagelen neoliberal politikaların tarım sektörü üzerindeki etkilerini kapsamlı bir araştırmayla incelemektedir. Cuma Yıldırım, uygulanan tarımsal politikalar ile tarımsal yapı arasındaki nedensellik bağını titizlikle kurmuş ve analizinde kullandığı tarımsal verileri, derlediği tarihsel bilgilerle birlikte analiz etmiştir.

Yıldırım’ın eserinin, tarımın geleceğine, yöntemine, yönetimine, kapasitesine ilişkin verimli, heyecan verici bir tartışmayı başlatacağını umut ediyorum.  Kitabın her cümlesi, araştırmaya eşlik eden merak duygusunun izlerini taşıyor.
Sonay Bayramoğlu


Basım Ayı/Yılı : 6/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 256
Ağırlık : 256
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺266,00

ÇEVRENİN KORUNMASI VE ÇEVRE SORUNLARININ AZALTILMASINDA EKOLOJİK AKIMLARIN ROLÜ: KAMU KURUMLARI ÖRNEĞİ


Basım Ayı/Yılı : 12/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 209
Ağırlık : 209
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺116,25

Yaşamın sürdürülebilmesi adına ihtiyaçların tümü doğadan elde edilmektedir. Bu sebeple doğa ile gerçekleştirilen etkileşimlerde çevre-nin korunması ve aynı zamanda doğal kaynakların kullanımında sürdü-rülebilirlik konusuna dikkat etmek ve dikkat çekmek büyük öneme sa-hiptir. İhtiyaçları karşılamada varolan tüketim alışkanlıkları maalesef çoğu zaman çevre boyutu düşünülmeden ya da düşünülse de insanı merkeze alarak arka plana atılmaktadır. Bu eksik yönü gidermek ve daha çevre merkezli düşünebilmek için çevrenin korunması konusunda bilgili olunmalı, bu bilgi ile çevre bilinci kazanılmalı ve kazanılan çevre bilincini insanoğlu davranışlarında yansıtabilmeli ve etrafındaki bireyle-re aktarabilmelidir.


Basım Ayı/Yılı : 3/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 265
Ağırlık : 265
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺112,50

Suyun ve toprağın buluştuğu alanlardır sulak alanlar… Hem su, hem de kara canlıları açısından yaşam kaynağı olan sulak alanlar geçmişten günümüze bataklık olarak görülen, kurutulması için çokça çaba harcanan alanlardır. Oysa ki sulak alanlar dünyada ekvatoral ormanlardan sonra biyolojik çeşitliliğin en fazla görüldüğü, iklimsel krizleri ve afetleri önleyen, etrafına sunduğu yaşam biçimleri ve canlı çeşitliliği ile vazgeçilmez olan alanlardır. Özellikle küresel ısınmanın eşiğinde bulunduğumuz 21. yüzyılda suyun ve sulak alanların önemi gittikçe artmaktadır. Marmara Gölü Sulak Alanı da bunlardan birisidir. Sulak alan tarihi süreçte 5 bin yıldan uzun bir süre varlığını korumuş ve birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Ancak son yarım yüzyılda alanda uygulanan tarımsal faaliyetler ve projeler zamanla bir yönetememe krizine dönüşmüş, bunun sonucunda ortaya çıkan ekolojik kriz sulak alandaki su varlığını, canlı türlerini ve çeşitliliğini yok olmanın eşiğine getirmiştir. Sulak alanın binlerce yıldır sakini olan kuşlar artık kurumak üzere olan alanı terketmeye başlamışladır. Bir zamanlar Marmara Gölü’nde sucul bir hayat süren, beslenen ve yavrularını büyüten kuşların, günümüzde su içmeye dahi alandaki köy çeşmelerine gelmeleri Marmara Gölü’nün hazin ve dramatik öyküsüdür. Marmara Gölü Sulak Alanı her şeyden önce binlerce yıldır sunduğu yaşam biçimleri, barındırdığı canlı yaşamı ve onu günlük hayatlarında çeşitli şekillerde kullanan, ona bağımlı olan yerel halk açısından korunmalıdır. Bunun için hala bir fırsat vardır. Bu fırsat iyi değerlendirilmeli, sulak alan artık politik kararlara ve ekonomik çıkarlara kurban edilmemelidir. Zira gölün sağladığı ekolojik, ekonomik ve kültürel değerler düşünüldüğünde, sulak alanın paha biçilemez bir kıymette olduğu unutulmamalıdır.


Basım Ayı/Yılı : 1/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 123
Ağırlık : 123
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺82,50
Sinop-Gerze Teknik Santral Direnişi’nde Örgütlenme ve Strateji

Sıklıkla faydalandığım Marx, Gramsci, Poulantzas ve Jessop’u anarak yeni fasla başlıyorum. 5 yıl önce sıkı sıkı tutunduğum entelektüel miraslarına bugün hala sahip çıkmaya devam ediyorum.

Doktora eğitimine yeni başladığım sıralarda Neşet Ertaş’ın ölüm haberi gelmişti. O günden beri sık sık “garip bülbül gibi feryadım kaldı” dizeleri aklıma düşüverir. Garip bülbül gibi düştüğüm tez yazma serüveninde ve geçtiğimiz 5 yılda ailemin tarifi mümkün olmayan destekleri benim için değerini korumaktadır.

Düşün alanında tutunacak bir dal bulabilmeniz olasıdır, ancak çoğu zaman gündelik hayatın kendisi sizi planlarınızdan mahrum bırakır. Savrulmadan devam etmenin güçleştiği tez yazma zamanlarında arkadaşlarım Yıldırım Murat Aydın, Ferhat Güney, Burak Katı, Gökçe Ateş, Gürdal Tut, Hakan Sezerel ve tez sonrasında tanıştığımdan beri paylaşımlarda bulunduğum Cengiz Ergün pes etmeme engel olanlardandı. Dahası kedi arkadaşlarım Mübeccel (Mübü) ve Mihriban (Mik Mik) motivasyon kaynaklarımdandı.


Basım Ayı/Yılı : 6/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 256
Ağırlık : 256
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺97,50

Birbirlerinin ayrılmaz parçası “çevre ve insan”. Doğanın bizsiz de var olabileceğini ama bizim ona muhtaç olduğumuzu hiçbir zaman unutmamalı “insan”. Hedefimiz ve umudumuz sürdürülebilir bir yaşam, sürdürülebilir bir gelecek ve geçmisini hiçbir zaman unutmayan ama geleceğe de umutla bakabilen bir insan. Kirletmeden, tüketmeden, tahrip etmeden dogayla barış içinde yaşayabilen ve kıymetini bilerek doğaya uyabilen bir insan…


Basım Ayı/Yılı : 12/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 424
Ağırlık : 480
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺234,00

"Ve yerin bütün kaynakları yarılmış. Ve göğün bütün pencereleri açılmış. Ve kırk gün kırk gece... Ve Nuhun Gemisi yüzmüş, yüzmüş, gelmiş dağın tepesine konmuş..." Kutsal Kitap "O zaman geminin kapılarını açtım Yaşayan ne varsa dışarı bıraktım Ben kendim Tanrıya kurban adadım Dağın zirvesine indim" Gılgamış Destanı "Dünyanın anası olan muhteşem Masis Dağına asla çıkılmamalıdır." Orta Çağ Dogması "Hz. Nuh zamanından beri çıkılmayan Nuh’un dağına fanilerin çıkıp zirveyi bularak, ulvi kanunu bozmasının ulvi cezası vardır." Etşimiadsin Manastırı Patriği "Ararat’ı görmek için günlerce Erivan’da bekleyen Rus Çarı Nikola bir sis ve bulut perdesine saklanan dağı göremez. Dağa küser, üzgün ve kırgın olarak St. Petersburg’a döner." A. Renz "Bizim dağımız Ağrı, çıkılamaz!" Doğubeyazıdlı Bir Kürt


Basım Ayı/Yılı : 2/1997
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 200
Ağırlık : 179
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺41,00

Bu kitap, doğa korumanın farklı yönlerini çalışan coğrafya, orman mühendisliği, biyoloji ve peyzaj mimarlığı disiplinlerine mensup akademisyenler, korunan alan yöneticileri, kanun yapıcılar ve öğrencilerin ilgisini çekebilecek bir içeriğe sahiptir. Kitap, Kuş Cenneti Milli Parkı’nda doğa korumanın kültürel, tarihi ve politik ekolojisini konu almaktadır. Kültürel ekoloji yöre halkının göl ve milli park kaynakları ile etkileşimini; tarihi ekoloji bu etkileşimin antik dönemlerden beri nasıl değiştiğini; politik ekoloji ise bütün bu gelişmelerde etkili olan iç paydaşlar ile bölgesel, ulusal ve uluslararası aktörlerin rolünü ele almaktadır. Kitap, Kuş Cenneti Milli Parkı’nın kuruluş ve gelişim tarihine; genel eğilimin aksine 1950’lerde burayı tamamen kurutulmaktan kurtaran faktörlere; sulak alan yönetiminde iç paydaşların pozisyonları ile dış paydaşların rollerine ve uzun dönemli sistematik korumaya rağmen çevresel sorunların neden artarak devam ettiğine odaklanmaktadır. Çalışmada Kuş Cenneti Milli Parkı bütüncül bir bakış açısı ile ele alınmakta ve alanın sürdürülebilir yönetimi ve kullanımı için önerilere yer verilmektedir. Kuş Cenneti Milli Parkı’nda göl, orman, sazlıklar, kuşlar, balıklar ve insanlar bir ahenk içerisinde binlerce yıldır yaşamaktadır. Bu ahengi bozmamak her kesimin görevi olmalıdır.

 


Basım Ayı/Yılı : 9/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 255
Ağırlık : 255
En / Boy : 17 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺342,00

Ekonomik modelimiz ve teknolojimiz için gereken başlıca kaynaklar tükenmek üzere. Yeniden üretilemeyecek kaynakların tüketilmesi, küresel ısınmanın yerküre üzerindeki olumsuz sonuçları, biz insanları geri dönüşü olmayan bir noktaya taşıyor. Kendini evrenin merkezi olarak gören insanın gerçeklerle yüzleşmesi gerekiyor. Bitkilerin korunması, alınacak önlemlerin daha ciddi bir şekilde uygulanması ve doğanın sesine, Bitki Ulusuna kulak vermenin zamanı geldi. Kural çok basit: Sürdürülebilir bir dünya için etrafımızı göz alabildiğine yeşillendirmeliyiz.
Bitki Ulusunu yok etmek insanlığı yok etmektir.


Basım Ayı/Yılı : 6/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 120
Ağırlık : 120
En / Boy : 12 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺53,30
Tahıllar, Kabuklu Yemişler, Çekirdekler ve Taneler Bitkiler Alemini Nasıl Fethetti, İnsanlık Tarihini Nasıl Biçimlendirdi?

“Hem bir keşif yolculuğu hem de bir davet olan bu kitap, tohumların evrim, doğa tarihi ve insan kültürü boyunca açtığı dolambaçlı yolu takip ettikçe büyüyen merakımla birlikte artan bir ilgiden doğdu. Araştırma yaptığım ormanlar ve laboratuvarlardan başlayıp yol boyunca tanıştığım bahçıvanların, botanikçilerin, kâşiflerin, çiftçilerin, tarihçilerin, keşişlerin –ve elbette harikulade bitkilerin, onlara bağımlı olan hayvanların, kuşların, böceklerin– kılavuzluğunda hikâyenin gelişmesini izledim. Tohumların ortak özelliklerinden biri onları bulmak için uzaklara bakmamıza gerek olmamasıdır, çünkü tohumlar dünyamızın ayrılmaz bir parçasıdır.

“Evet, bir tohumlar dünyasında yaşıyoruz. Sabah kahvemizden, onun yanında yediğimiz çörekten tutun da kıyafetlerimizin dokunduğu pamuğa, yatmadan önce içtiğimiz bir fincan kakaolu süte kadar tohumlar gün boyu bizimledir. Tohumlardan yiyecekler, alkollü içkiler, yağlar, baharatlar, zehirler, yakıtlar, iplikler, boyalar elde ediyoruz. Tohumlar dünyadaki hayatın temel yapıtaşlarıdır; farklı beslenme alışkanlıklarının, ekonomilerin ve yaşam tarzlarının temelini onlar oluşturur. Keza, vahşi doğadaki yaşama dayanak oluşturanlar da yine onlardır.

“Peki tohumlar nasıl bu kadar başarılı oldu? Tohumların ve onları taşıyan bitkilerin gezegenimizi tepeden tırnağa değiştirmelerine imkân tanıyan özellikleri, alışkanlıkları nelerdi? Bu sorunun cevabı, elinizdeki kitabın anlatısını kuruyor ve sadece tohumların doğada nasıl serpildiklerini değil, insanlar için neden bu kadar elzem olduklarını da açıklığa kavuşturuyor.”

— Thor Hanson


Basım Ayı/Yılı : 6/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 312
Ağırlık : 312
En / Boy : 13 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺108,00

Bir bilim, uygulama ve hareket olarak 1980’lerde dünya sahnesine çıkan agroekoloji günümüzde, endüstriyelleşmiş, tek tip ürüne dayanan, doğaya zarar veren, kâr rasyonalitesini temel alan şirket tipi üretim karşısında güçlü bir alternatif haline gelmektedir.

Agroekoloji organik tarım, permakültür, onarıcı tarım, doğal tarım gibi değişik yaklaşımları bir araya toplar ama bunlardan daha fazlasıdır: Ayırt edici hedefleri arasında çiftçilerin girdi bağımlılığını ortadan kaldırmak, gıda üretimine bir ekonomi-politik meselesi olarak bakarak gelir dağılımının daha adil hale gelmesine çalışmak, zararlıların ve hastalıkların polikültür, doğal şeritler, doğal tarla sınırları vb. uygulamalarla kontrol altına alınması, çiftçiden çiftçiye bilgi aktarımını hayata geçirmek, tarımsal sorunların çözümü için geleneksel kadim bilgiyi günümüzün bilimsel tarım bilgisiyle bütünleştirmek, genel geçerli reçeteler yerine, yerele odaklanan bir bilgi birikimini ve paylaşımını teşvik etmektir.

İyi haber: Dünya çapındaki gıda şirketlerinin bütün baskılarına rağmen günümüzde gıda üretiminin %70’i hâlâ küçük çiftçilikle yapılıyor. Bunun anlamı, sağlıklı gıdalar için hâlâ çok geç değil. Bu kitapta söz alan yazarlar agroekolojinin çeşitli veçhelerini –yaygınlaşmasının önündeki engeller ve imkânlar da dahil– ele alırken bu ümidi korumaya ve geliştirmeye çalışıyorlar: Başka bir tarım mümkün, başka bir dünya mümkün.


Basım Ayı/Yılı : 12/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 328
Ağırlık : 328
En / Boy : 13 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺112,50

Bitki yetiştiriciliğinde kalite ve miktar olmak üzere iki ana hedef vardır.
Kalite hedeflenirse organik gübrelerin, miktar hedeflenirse organik gübrelerin yanı sıra kimyasal gübrelerin kullanılması gerekmektedir.
Kitapta, günümüz şartlarında topraktan uygulanan kimyasal gübreler ve bu gübrelerin kullanılması hakkında pratik bilgiler verilmiştir. Böylece hatalı kullanımlarının sağlık ve çevre üzerinde neden olacağı olumsuz sonuçların en aza indirilmesi amaçlanmıştır.
Gübre önerilerinde çok fazla sayıda olan gübreler arasından en fazla üretilen, en fazla tüketilen ve kullanımında en az hata yapma ihtimali olan gübreler seçilmiştir.
Gübreleme önerileri, damlama sulama sisteminin olup olmamasına göre açık alan ve fertigasyon olmak üzere iki ana başlık altında incelenmiştir.
Dileğimiz, doğal ortamlar, doğal maddeler ve doğal ürünler ile buluşmaktır.
Yararlı olması dileklerimiz ile.


Basım Ayı/Yılı : 11/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 188
Ağırlık : 188
En / Boy : 16,5 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺90,00

Suyun kaynağından alınıp insan hizmetine sunulması ve kullanılmış suyun tekrar toplanarak alıcı ortamlara tehlikesiz bir şekilde uzaklaştırılmasının sağlanması tamamen mühendislik hesap, bilgi ve tecrübesine dayanmaktadır. Toplumun su ihtiyacının her yıl artması nedeniyle nehirlerden ve göllerden su temini artık gerekli olmakta ve buna bağlı olarak arıtma tesislerine ihtiyaç da günden güne artmaktadır. Gelişmiş ülkelerde uygun bir içme suyu arıtımından sonra sular, cazibeli veya terfili isale hatları ile hazneye iletilmektedir. Hazneden alınan sular, yerleşim bölgesine şebeke ana borusu ile getirilmekte ve yerleşim sahasına esas ve tali borular ile dağıtılmaktadır. Buna ilave olarak nüfustaki ivmelenmeye ve hayat standartlarındaki gelişime paralel olarak üretilen atıksu miktarı da artmaktadır. Üretilen atıksular, düzenli bir şekilde toplanmakta ve uygun bir arıtma için atıksu arıtma tesislerine taşınmaktadır. Bu hizmetler özellikle çevre ve inşaat mühendisliğinin temel konularından olup mühendislik eğitimi alan öğrencilerin bu konularda yeterli uygulama birikimine sahip olmaları, meslek hayatlarında karşılacakları problemlerin çözümünde oldukça yarar sağlayacaktır. Bu uygulama kitabında; nüfus hesapları, düşey ve yatay su toplama tesisleri, suların isalesi, şebeke sistemleri, atıksu ve yağmursuyu kanalizasyonu, borulara gelen dış yükler ve tesbit kitleleri ile ilgili uygulamaya yönelik sayısal örnekler verilmiştir. Kitap yaklaşık 460 sayfa ile 7 bölümden oluşmakta ve yukarıda yazılan konularla ilgili 100 adedi aşkın anlatımlı uygulama içermektedir. Uygulamaların çözümünde, İSKİ İçme Suyu ve Kanalizasyon Projeleri Teknik Şartnameleri ile İller Bankası Yönetmeliği dikkate alınmıştır. Her bölümün başında ilgili konu hakkında kısa bir bilgi aktarılmıştır. Çizimler bilgisayarda oluşturulmuş, kitapta net ve detaylı olarak verilmiştir. Her konu için yeterince açıklama, ek bilgiler ve gerekli tablolar ilave edilmiştir.


Basım Ayı/Yılı : 7/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 488
Ağırlık : 488
En / Boy : 16,5 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺198,00

Ormancılık ve Doğal Kaynaklara Giriş kitabı; orman sağlığı, ekonomisi, politikası, kullanımı ve ormancılık ve doğal kaynak kariyerleri dâhil olmak üzere ormancılık ve doğal kaynaklarda yeni nesil bir anlayışı içermektedir.
Temel ormancılık bilimi teorisini gerçek dünya uygulamalarıyla ilişkilendiren, ekolojik ve pratik kavramların dengeli bir şekilde ele alınmasını sağlayan Ormancılık ve Doğal Kaynaklara Giriş, ormancılık ve doğal kaynakların temelleri hakkında fikir edinmek için ideal bir kitaptır.
Bu kitapta ele alınan konular arasında; ormancılığın kısa bir tarihi ve dünyanın dört bir yanından orman bölgelerinin tanımı, ortak ormancılık hedefleri ve uygulamaları, orman hasat sistemleri, ağaçlardan ve diğer doğal kaynaklardan elde edilen ürünler hakkında geniş bir değerlendirme ve irdeleme yer almaktadır. Buna ek olarak kitapta, ormancılıkla ilgili ölçümleri toplamak ve bunları uygulamaya geçirilebilir verilere dönüştürmek için kullanılan yaygın yöntemler de örnekleri ile açıklanmaktadır. Kitap; orman ve doğal kaynak ekonomisi, orman hastalıkları, orman sağlığı, yaban hayatı-habitat ilişkileri, hava, su ve karbon ilişkileri, ağaç anatomisi ve fizyolojisi, orman dinamikleri, ormancılık politikası bölümlerinden sonra ormancılık ve doğal kaynaklar kariyerini derinlemesine açıklayan bir bölümle tamamlanmaktadır.
KİTABIN ANA ÖZELLİKLERİ
• Fotoğraflar, çizimler, grafikler, tablolar ve haritalar dâhil olmak üzere 500 orijinal resimle geniş formata ve tam renkli sayfa düzenine sahiptir.
• Ormancılık ve doğal kaynaklarla ilgili temel terminoloji ve kavramların yanı sıra ormanların aktüel yapıları ve orman sağlığıyla ilgili güncel konular hakkında değerlendirmeler, irdelemeler ve öneriler de yer almaktadır.
• Orman ve doğal kaynak yönetim politikalarını ve bunların yerel, ulusal ve uluslararası düzeydeki etkilerini araştırmaktadır.
• Yer verilen bölümler; hedeflerle başlamakta, bir özet ve bölüme ilişkin sorularla bitmektedir.


Basım Ayı/Yılı : 9/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 512
Ağırlık : 512
En / Boy : 21,5 / 27,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺288,00

Günümüzde varlığını giderek hissetmeye başladığımız iklim krizi, ulusların sınırlarını aşan ve tüm insanlığı yakından ilgilendiren bir konudur. Dünyanın en büyük sorunlarından biri haline gelen iklim krizinin gelecek yıllarda daha da önem kazanacağı aşikardır. İklim krizi, atmosferdeki sera gazlarının artışı sonucu dünya genelinde sıcaklıkların yükselmesi, yağışların değişmesi, deniz seviyesinin yükselmesi, doğal afetlerin artması ve bunlara bağlı olarak gıda güvenliği, yoksulluk, göç ve sosyal eşitsizlik gibi birçok olumsuz etkiye sebep olmaktadır. Geçmişimizden miras geleceğimizden de emanet olarak aldığımız dünyayı sürdürülebilir bir şekilde kullanmak dünya üzerinde yaşayan her bireyin sorumluluğudur. Buna bağlı olarak bu önemli konu hakkında bilgi sahibi olmak ve farkındalık oluşturmak da yine her birimizin sorumluluğundadır. İklim krizi ile mücadele etmek, dünyamızı gelecek nesillere sağlıklı bir şekilde bırakmak için atılacak en önemli adımlardan biridir.


Basım Ayı/Yılı : 5/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 222
Ağırlık : 222
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺87,60

Aklımızı mı kaçırdık? Ünlü Hintli romancı Amitav Ghosh, gelecek nesillerin pekâlâ böyle düşünebileceğini savunuyor. Küresel ısınma karşısında başarısızlığımızı başka nasıl açıklayabiliriz? Ghosh, Büyük Kaos’ta edebiyat, tarih ve politika düzeyinde iklim değişikliğinin ölçeğini ve şiddetini kavrama konusundaki yetersizliğimizi inceliyor.
İlk bölümde edebiyat-iklim krizi arasındaki ilişkiyi odaklanırken bunu Madame Bovary’den, Solaris’e edebiyattan örneklerle açıklıyor. Tür olarak bilimkurgu eserlerin ve fantastik evrenlerin mekân ve zaman bağlamında edebiyatın sınırlarını genişlettiğini vurgulayarak iklim değişikliği gibi global problemlerin gelecek senaryolarına karşılık nasıl yankılandığına değiniyor. Tarih bölümünden kapitalizm ve iklim krizi ilişkisi, karbon ekonomisi çerçevesinde ele alınıyor. Asya’daki kömürün petrol endüstrisiyle ilişkisinden sömürgecilikten sanayileşmeye uzanan süreçte gelişen yeni uygarlık üzerinden bir tarih okuması gerçekleştiriyor. Politika kısmındaysa, iklim politikaları etrafında kuruluşları, hükümetleri, Batı toplumlarının üretim araçlarını, diplomatik adımlarını ve politikalarını ele alıyor. İklim kriziyle mücadelenin bireysel tedbirlerin kolektif hale gelmesiyle başlayacağının altını ısrarla çiziyor.
Büyük Kaos, zamanımızın en önemli gerçeğiyle yüzleşmek için büyük bir yazardan derinlikli bir çağrı.
“Uzun süredir iklim değişikliğini bilimsel bir soru olarak konuşuyoruz. Bu muhteşem kitapta Ghosh, meseleyi bilimin dar koridorlarından çıkarıp kültür, politika ve iktidarın geniş alanlarına taşıyarak değiştiriyor. İklim değişikliğinin, fosil yakıtlara olan kolektif bağımlılığımızı teşvik eden ve sürdüren birbiriyle ilişkili bir dizi tarihin sonucu olduğunu ve farklı bir dünya istediğimizi söylemek, ancak yaşamın devamını sağlayacak şekilde hareket etmek bir tür dengesizlik olduğunu savunuyor. Bu kitap sadece iklim konusunda harekete geçmek için değil, iklim hakkında tamamen yeni bir şekilde düşünmek için de açık bir çağrı.” ―Naomi Oreskes
“Büyüleyici... Ghosh’un etkileyici ve çevik üslubu, gerçekten bakamaya çekindiğimiz bir gerçeği, insanlığın kaderini, tüm gerçeği ve gölgeleriyle ortaya koymayı başarıyor.” ―Giorgio Agamben
“Çok ender durumlarda, bir yazar o kadar yakıcı bir içgörü ve hikâye anlatma becerisini bir araya getirir ki, iyi bilinen bir konu bile başka türlü gösterir kendini. Yeni bağlantılar kurulur, yeni gelecekler ortaya çıkar. Ghosh böyle bir yazar ve bu da böyle bir kitap.” ―Naomi Klein
“Usta bir hikâye anlatıcısının mahareti ve keskin bir siyasi gözlemcinin güçlü vizyonuyla Ghosh, küreselleşmenin, imparatorluğun ve burjuva edebiyatının karbon tarihi ve çağdaş iklim krizimizle iç içe geçen karmaşık ilişkilerinin izini sürüyor. Heyecan verici, parlak bir analiz ve hayal gücünün sentezi Büyük Kaos, Antroposen’in insan geleceğimiz için ne anlama geldiğini anlamaya çalışan herkes için temel bir okuma.” ―Roy Scranton


Basım Ayı/Yılı : 5/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 208
Ağırlık : 208
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺94,30

Büyük Sovyet bilim insanı Vladimir İvanoviç Vernadski’nin temel eseri Biyosfer, yayınlanışının 95. yılında ilk kez Türkçede!

Bugün bilim tarihi açısından önemi rahatlıkla Darwin ile kıyaslanan ve modern mineraloji, jeokimya ve ekoloji bilimlerinin kurucusu sayılan Vernadski’nin az tanınmışlığı, antikomünizmin bilim dünyası üzerindeki sansürünün üzücü örneklerinden biridir. Fakat Vernadski’nin fikirleri de, kendisine atfedilmese dahi farklı kanallardan yaygınlaşmış ve kabul görmüştür. Biyosfer terimi farklı bilim insanları tarafından farklı anlamlarda kullanılmış olsa da, terimin bugün kabul edilen tanımı Vernadski’nin Biyosfer kitabında inşa edilmiştir.

Vernadski, bilim, teknoloji ve enerjinin evrensel, barışçı ve uygarlaştırıcı gücüne vurgu yaparken materyalizmi savunmuş, insan merkezci biyosfer tasarılarına karşı, doğanın işleyişinde yaşam merkezci ve holistik bir yönelimi temsil etmiştir. İlk olarak Biyosfer’de ifadesini bulan pek çok bilimsel kavram ve yöntem, insanlığın ve misafiri olduğu gezegenin ortak geleceğini anlamlandırmak için hâlâ temel bilimsel kaynak niteliğindedir.

İklim krizinin ve ekolojik yıkımın giderek derinleştiği dünyamızda yaşamın ilişkiselliğine, canlıların bütünselliğine, ekolojik bağlara dair yeniden düşünmeye çağıran bu kitap, tarihsel öneminin yanı sıra güncele de sıkı sıkıya bağlanıyor. Son kısmında Vernadski’nin yaşamına dair bir kronoloji de sunan Biyosfer, yalnızca ekoloji, jeoloji, bilim tarihi ve felsefesi ile ilgilenenler için değil, gezegenimizin güncel ve yakıcı sorunlarına yönelik politik bir arayış içerisinde olanlar için de temel bir kaynak niteliği taşıyor.


Basım Ayı/Yılı : 10/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 192
Ağırlık : 192
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺65,12

İlk insanlardan günümüze önemini hiç kaybetmeyen

atmosfer-deniz etkileşimi insanın eliyle değişmeye, bozulmaya başlamış durumdadır. İnsanlık denizlerin derinlerindeki sırrı henüz keşfe başlamışken, tüm sistem değişmeye başlamış, güncel tabirle “yeni normaller” oluşmaya yüz tutmuştur. Bu yüzden bu kitap, klasik bir ders kitabının ötesinde atmosfer ile deniz ve okyanusların birlikte anlaşılmasını, iklim değişimi ve bunun denizcilik sektörüne yansımalarını kapsayacak şekilde hazırlanmıştır.

Kavramsal çerçevenin öne çıktığı ilk bölümde meteorolojinin tarihi gelişimi ele alındıktan sonra iklim, deniz ve okyanuslar genel olarak anlatılmıştır. Daha sonraki bölümler genelden özele giderek derinleşmiş, dünyanın atmosferi kapsamlı bir şekilde ele alınmış, hava olaylarının anlaşılması için düşey sıcaklık gradyanı konusu ayrıntılı olarak işlenmiştir. Hava şartları, mevsim ve zaman kavramlarının ele alındığı üçüncü bölümden sonra temel meteorolojik elemanlardan ısı, sıcaklık ve enerji konuları açıklanmıştır.


Basım Ayı/Yılı : 2/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 480
Ağırlık : 480
En / Boy : 16,5 / 23
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺159,90

Efsanevi bir doğa korumacı. Doğa için mücadeleyle geçen bir yaşam. Olmazsa olmaz bir umut mesajı.

Dünyaca ünlü doğabilimci Jane Goodall, yarım asırdan uzun süredir gezegenimizin sözcülüğünü yapıyor. Genç bir kadınken Gombe ormanlarında şempanzelerle olan yakınlaşmalarından seksenli yaşlarının sonlarına uzanan çevre aktivizmine, Jane kendini daha iyi ve daha umut dolu bir dünya yaratmaya adamış yeni bir kuşağın akıl hocası oldu.

Umudun Kitabı’nda Jane, doğaya adanmış bir ömrün bilgeliğinden faydalanarak bize zor zamanlarda mücadele etme gücünü nereden bulacağımızı öğretiyor; hem doğa hem insanlık için neden hâlâ umudu olduğunu açıklıyor. Kitabın ortak yazarı Douglas Abrams ile gerçekleştirdikleri olağanüstü sohbetleri yolculuk ve aktivizm hikâyeleriyle ören Jane, okurlara, karşı karşıya olduğumuz krize dair yeni bir anlayış sunuyor; kendi hayatımızda ve dünyada umudu var edebilmemiz için bize yol gösteriyor.

2021 TEMPLETON ÖDÜLÜ

“Zooloji dünyasını altüst eden bir kadın”

Sir David Attenborough

“O, gezegendeki en etkili ve en önemli liderlerden biri. Jane hemen her gününü iyimserliği yayarak ve dünya çapında farkındalığı artırarak geçiriyor. Her canlının doğuştan gelen haklarını korumak, gelecek kuşaklara umut aşılamak için, çevre açısından en büyük tehlike olan iklim değişikliğine karşı acil bir çağrı niteliğinde, güçlü bir mesaj veriyor.”

Leonardo DiCaprio

“Gerçek bir kahraman”

Greta Thunberg


Basım Ayı/Yılı : 6/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 256
Ağırlık : 256
En / Boy : 13,4 / 21,5
Cilt Tipi : Ciltli
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺220,00

Bilim insanları, çevre örgütleri ve ekolojik duyarlılığa sahip herkes; artık daha fazla düşünüyor, tartışıyor ve sorguluyor. Buluşulan ortak nokta; yaşanan felaketlerin ana sorumlusunun insan olduğu ve ekolojik dengenin insan eliyle bozulduğu gerçeği. Çevrenin korunması çalışmaları ise tüm canlıların daha sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşamasının sağlanmasını amaçlıyor. Bu noktada, toplumun tüm kesimlerinde çevre bilincinin geliştirilmesi, çevreye duyarlı bireylerin yetiştirilerek bu bireylerde kalıcı davranışların yerleşmesinin sağlanması, doğal, tarihi ve kültürel değerlerin korunması ve toplumsal katılımın sağlanması büyük önem taşımakta. Doğal yaşamın korunması, tüm canlıların daha sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşaması için mücadele, sadece kurumların değil, tüm toplum kesimlerinin ve tek tek bireylerin ortak sorumluluğu.
Medya ise çevre sorunlarına kamuoyunun dikkatinin çekilerek kamuoyu baskısının oluşturulmasında, çevre kirliliğine yol açan sorumluların açığa çıkartılmasında ve insanların çevre konusunda bilinçlendirilmesinde etkili bir iletişim aracı olarak belirginleşiyor. Bizler, akademisyenler / bilim insanları olarak, bu sorumluluk duygusundan hareketle, elinizdeki kitabı hazırladık. Ekolojik ve çevresel konuları / sorunları tartıştık, medya-çevre ilişkisini irdeledik ve çözüm önerilerinde bulunduk.
Çalışmanın sonraki yıllarda alana ilişkin yapılan araştırmalara ışık tutmasını arzu ediyoruz.


Basım Ayı/Yılı : 9/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 408
Ağırlık : 408
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺207,50

Otuz beş yıla ulaşan bir süre yerel yönetimlerde idarecilik yapan Bedrettin Gündeş, bu kitabında farklı belediyecilik anlayışlarının farklı yönetim biçimlerini kıyaslayarak Türkiye’de ve dünyada tarihsel süreçte yerel yönetimler, kentsel dönüşüm, Avrupa ülkelerinde belediyecilik, yerel yönetimlerde katılımcılık, sosyal belediyecilik, yerel yönetimlere ekolojik yaklaşım gibi pek çok önemli konuda kafa yoran makaleleriyle Türkiye’de çağdaş belediyeciliğe dair önemli saptama ve önerilerde bulunuyor.Yerel yönetimlerle ilgili referans kitap ve kaynakların pek yeterli olmadığı ülkemizde, Bedrettin Gündeş ‘in yılların tecrübe ve birikimiyle kaleme aldığı bu kitabı il ve ilçe yerel yöneticileri-kadroları, genç belediyeciler ve bu alanda eğitim görenler için önemli bir başucu kitabı niteliğinde...“Kırk yıllık dostum Bedrettin Gündeş için kısaca iki kelam etmem gerekirse, tereddütsüz şunları söyleyebilirim: O, hem iş hem de gündelik hayatında mütemadiyen kendini aşan, yenileyen, dolayısıyla çevresini de yenileyen özel bir kişiliktir. Kendi adıma kırk yıl onun adalet duygusuna, asalet, cesaret, merhamet ve samimiyetine, halka büyük ve sabırlı sevgisine, farklı inanç, mezhep ve yaşam kültürlerine saygısına tanıklığımın örnekleri sayısızdır. Özverili, ilkeli yaşam pratiğinden ömrünce ödün vermeyen ve  dostluğuyla her zaman gurur duyduğum Bedrettin Gündeş’in bu kitabının yolu da onun ufku gibi açık olsun…        
Yılmaz Odabaşı


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 176
Ağırlık : 176
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺107,90

Türkiye’nin Kelebekleri ile objektiflerimizi, ülkemizi paylaştığımız küçük ama bir o kadar büyüleyici canlılara çeviriyoruz: Kelebeklere!
Tüm ekosistemin birbirine nasıl bağlı olduğunu bir de kelebeklerin dünyasını inceleyerek görelim. Nasıl yaşarlar? Göründükleri kadar hassas canlılar mıdır? Koku alırlar mı? Nasıl uyurlar?
Kelebeklerin isimleri nereden gelir?
Kelebekler hakkında birçok soruya cevap veren bu kitap, profesyonel fotoğrafçı olan yazarlarımız Alper Tüydeş, Hakan Yıldırım ve Onat Başbay tarafından hazırlandı.
Ülkemizde sadece bir bölgede yaşayan, endemik kelebek türlerinin yanı sıra çevremizde rastlayabileceğimiz etkileyici türler de bu kitaptaki yerini aldı.
Kitap sonuna eklediğimiz “Ara-Bul-Tanı-Sev” oyunu da meraklı okurlarını bekliyor.


Basım Ayı/Yılı : 5/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 100
Ağırlık : 100
En / Boy : 24 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : Kuşe
Cep Boy Durumu : 0
₺140,00

ADINI “BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA HEDEFLERİ”NDEN ALAN İKLİM EYLEMİ İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE ETKİLERİYLE MÜCADELEDE BİZLERİ ACİL EYLEME GEÇMEYE ÇAĞIRIYOR.

Elinizdeki kitap iklim değişikliği ile ilgili
Bu kitapta gerçekleri anlattığımız kadar umudumuzu kaybetmememiz gerektiğini de anlatıyoruz. İklim değişikliğine sebep olan faktörleri ve iklim krizinin gezegenimizi nasıl etkilediğini öğreniyoruz. Gezegen üzerindeki insan etkisini ve karbon ayak izinin ne anlama geldiğini araştırıyoruz. Karbon ayak izini azaltmak için ipuçları ediniyor, iklim kriziyle mücadelede yaratıcı fikirlerden bahsediyoruz. Dünyanın her yerinden değişim yaratan gençlerin hikâyelerinden ilham alarak harekete geçmek istiyorsan doğru yerdesin.
Gezegenimizin bize, bizim de gezegenimize ihtiyacımız var.


Basım Ayı/Yılı : 5/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 64
Ağırlık : 64
En / Boy : 21 / 26
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺103,75

Son yüzyılda çevre krizi küresel, dünyayı tehdit eden ve çözümü zor bir hal almıştır. Bu krizin çözümünde, her ne kadar küresel iş birliği çerçevesinde modeller oluşturulmaya çalışılsa da birtakım teknolojik yenilikler veya artan nüfusu önlemeye yönelik uygulamalardan öteye gidememektedir.

Çevre, insanın da içinde olduğu canlı ve cansız varlıkların oluşturduğu tüm unsurların etkileşim halinde bulundukları bir ortam olarak tanımlandığında, bu ortamda tüm unsurlar bir denge içinde varlıklarını sürdürmesi gerekirken ne oldu da çevre krizi ortaya çıktı? sorusunun cevabını çoğu görüşlere göre Sanayi Devrimi ile başlayan ve doğanın ölçüsüz kullanılmasıyla ortaya çıkan çevre sorunları ile sınırlandırılmaktadır. Küresel çevre krizinin çözümü için geliştirilen uluslararası politikalarda iktisadi üretim tarzı ve toplumsal ilişkiler göz ardı edilmektedir. Çoğunlukla oluşturulan bu çevre politikaları egemen iktisadi sistemin rasyonel çıkarları doğrultusunda egemen olan anlatı çerçevesinde biçimlenmektedir. Ancak, çevre sorunlarının çözümünde toplumsal, iktisadi, siyasal kökleri tarihsel arka planda ortaya çıkmasına etken olan olaylar, faaliyetler ve/veya yöntemler gibi neden- sonuç kapsamında incelenmesi daha çözümleyici olacaktır. Bu kitapta çevre sorunları ve politikaları tarihsel bir yaklaşımla incelenmiş ve çevre sorunlarının temelinde yatan sosyo- ekonomik nedenler toplumsal ilişkilerin tarihsel değişimi dönemler ve ekonomi politik temelinde ele alınmıştır.

 

Basım Ayı/Yılı : 11/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 81
Ağırlık : 81
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺59,40
Sosyalizm ve Ekoloji

2020 Isaac and Tamara Deutscher Ödülü

Elinizdeki kitap yaklaşık yirmi yıl sürmüş bir düşünsel gebeliğin ve sayısız arşivde yapılmış çalışmaların ürünü.
Bugün, Doğanın Dönüşü,-insan toplumunun ekolojik köklerinin yeniden keşfi- sürekli bir eşitlik ve ekolojik sürdürülebilirliğe dayanan toplumsal metabolik yeniden üretimin organik sistemini kurmak gibi olmazsa olmaz görevde çok önemli bir adımdır. Hepsinin ötesinde, günümüzün ekososyalizme doğru ilerleyen küresel hareketini tarif eden de budur. Bu kitapta ele alınan düşünürler düşüncelerini ekososyalizmin tarihsel bir özgül direniş formu olarak 1980’lerde ortaya çıkışından çok daha önce geliştirmiş olsalar da, çok daha sofistike bir şekilde olsa da, ekolojik eleştiriyi geliştirmek için sosyalist kavramları, sosyalizmi geliştirmek için de ekolojik eleştiriyi kullanarak herkesin izleyeceği yolu hazırladılar.

Burada bizim geçmişten çıkarmamız gereken şey, sadece bir tarihsel anlam değildir, elde ettiğimiz ancak unutulmuş sonuçlar bugün verdiğimiz mücadeleler bakımından çok büyük önem taşıyor. Homeros’un İlyada’sındaki trajedi, daha iyi bir kahraman olan Hector’un yenilmesiydi. Yine de bu, ölmeyecek ve tekrar tekrar geri dönecek bir geçmişi simgeliyordu.

John Bellamy Foster


Basım Ayı/Yılı : 9/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 368
Ağırlık : 368
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺184,50

İçinde yaşadığımız kapitalist sistem geleceğimizi tehdit ettiği gibi şimdi bir de dünya ile çatışıyor. Bu kitap, zamanımızın korkunç gerçekliğine dair. Ancak aynı zamanda da tarihin kritik anlarında insanlığın gösterdiği çabanın bilgisine sahip olmanın getirdiği bitip tükenmez bir umuda da dair. 1919 yılında Marksist felsefeci Georg Lukacs dünyanın kaderinin tehlikeye girdiği devrimci durumlarda “bireyin bilinci ve sorumluluk duygusu, dünyanın yazgısının değişmesinin kendi eylemine ya da eylemsizliğine bağlı olduğu varsayımıyla karşı karşıya kalır” demişti. Bugün işte böyle kritik bir dönemde yaşıyoruz. İnsanlığın geleceğinin niteliği hatta varlığı verdiğimiz mücadelenin muhtevasına, kendimizi yeniden yaratarak dünyayı da yeniden yaratma becerimize, sadece şimdiki ve gelecekteki kuşakların değil, aynı zamanda gezegende yaşayan türlerin de iyiliği için etrafımızı saran ve geleceği tehdit eden yıkıcı toplumsal koşulları dönüştürme isteğimize bağlı.
Kapitalizm doğası gereği kendi yuvasını telafisi imkânsız bir şekilde kirleten bir sistem, üstelik artık bunu bütün gezegene yaydı. Bu durumun bir bütün olarak insanlık ve gelecek bütün nesiller için yarattığı sorunun ölçeği tahayyüllerin ötesinde. Bugün dünyada hâkim bir sosyoekonomik sistem olan kapitalizm, dünyadaki çoğu insanın gündelik yaşamını etkiliyor. O kadar yaygın ve kapsayıcı ki, şunu sormak mantıklı: Dünyanın sonunu tasavvur etmek, kapitalizmin sonunu tasavvur etmekten daha mı iyi?


Basım Ayı/Yılı : 5/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 178
Ağırlık : 178
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺114,80
Yönetim ve Strateji Bağlamında

Geçmiş çağlardaki çevreyle dost ısınma yöntemlerinden elinde temiz, doğayla dost enerji seçenekleri bulunan insanın kömür, doğal gaz, petrol gibi ürünleri kullanıp bol miktarlarda atık üreterek çevreye zarar verdiği; çevreyi kirleten gazların atmosferdeki miktarını arttırmak suretiyle iklim değişikliklerine maruz kalınan günümüze gelinmiştir.

İklim değişikliği” konusu artık haber bültenlerinde ve gazetelerin ilk sayfalarında sıklıkla yer alan konulardan biridir. Son on-on beş yıldır bu konu hakkında daha fazla belgesel ve film çekilmektedir. Sanayileşmenin artan hızıyla orantılı sayılan hava kirliliği karbondioksit miktarını arttırmış, insan faaliyetleri neticesinde de sera gazlarının salınımında artış yaşanmış ve küresel ısınma gerçekleşmiştir. Tüm bunlar bizleri-dünyamızı, buzulların erimesi, havanın daha da ısınması, kuraklık, suların çekilmesi ya da suların/okyanusların yükselmesi, hayvan ve bitki türlerinin/çeşitlerinin azalması sonuçlarını doğuran (küresel) iklim değişikliği ile yüz yüze getirmiştir. Önlem alınmadığı takdirde, iklim değişikliklerinin olumsuz etkilerinden (sağlık, ekonomi, göç vb.) uzun vadede gençlerimiz daha fazla etkilenecektir.


Basım Ayı/Yılı : 2/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 186
Ağırlık : 186
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺127,50

Madencilik faaliyetleri diğer endüstri faaliyetlerine göre çevrenin fiziksel ve kimyasal olarak bozulmasının doğrudan nedenidir. Doğası gereği alternatif yer seçimi şansı bulunmadığından, çoğu zaman; tarım, orman ve canlı yaşam alanlarını, tarihi ve doğal sit alanlarını bozma, az çok zarar verme durumu ile karşı karşıya kalınmaktadır. Madenciliğe ilişkin faaliyetler birkaç aşamada olup, her birinde doğa farklı olarak zarar görür. En zarar verici faaliyetler; maden işletme (çıkarma), zenginleştirme, metal tasfiyesi ve kazanılması gibi işlemlerden dolayı ortaya çıkan kirleticilerdir. Açık ocak maden işletmeciliğinde doğa tahribatı üretim sırasında doğrudan olmaktadır. Fiziksel ve kimyasal yolla olan hava, su ve toprak kirliliği, topografya ve morfolojinin bozulması, gürültü ve titreşim, ekolojik dengenin nicel ve nitel bozulmasıdır.
Doğaya bırakılan atıklar, doğal dengenin savunma sistemi içinde bir noktaya kadar giderilebilmekte, ne yazık ki günümüzde Dünya nüfusunun inanılmaz oranda artması, ihtiyaçları arttırmış, buna bağlı olarak üretim ve tüketim de artmıştır. Sonuçta doğaya bırakılan atıklar, doğanın kendi sistemi içinde özümsenmeyeceği boyutlarda atıkların oluşmasına neden olmuştur.
Madenler, milyonlarca yılda kimsenin emeği olmadan oluşmuş, tüketildiğinde yerine konulamayan; doğanın, insanlığın ortak kullanımına sunduğu servetlerdir. Bu servetler üzerinde, her insanın ve gelecek nesillerin hakkı vardır. Madenler ihtiyaca göre, Devlet eliyle, yurt içinde işlenmelidir.
Günümüzde madencilik faaliyetlerine maruz kalan, ‘’doğa’’, iklim değişikliğine karşı savunmasız durumdadır. Doğanın yok edilmesi uluslararası bir suç olmalıdır.
“Çevreye kıyım”, soykırım veya insanlığa karşı suçlarla, Lahey merkezli Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından kovuşturulabilecek suçlarla aynı şekilde ele alınmalıdır.
Doğa hakkı insan hakkından önce gelir. Doğal kaynakların gerçek sahibi halktır.
Bu kitapta, Türkiye’de madenciliğin durumu, madenciliğin çevre ve insan sağlığına etkileri, ÇED ne anlama gelmektedir, halk onayı, doğa savunucuları, Ulusal madencilik ve çevre politikaları nasıl olmalı? sorularına cevap bulacaksınız.
Bilim dışı yaptığımız her şey bizler için potansiyel bir tehlikedir.


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 196
Ağırlık : 196
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺80,00

Bireyin gerçek insanlığı bulabilmesindeki en önemli ayrımın toplumdan tamamen kopmak olduğunu belirten Muhittin Beyaz, eserinde toplum ile bireyin aslında büyük bir kaosa sebep olan birlikteliğini ve bu birliktelikten doğan acı meyveleri anlatıyor. İnsanın bu denli güçsüzken tabiata hükmetmesinin altındaki sebepleri irdelerken, korku ve cesaretin bundaki payına şu sözlerle dikkat çekiyor:

“Artık anlaşılıyor ki korku insanlık için bir gelişim enerjisidir. Veyahut insanlığı sürüden ayıran, sürü içinde farkındalık yaratan keza yaşamı yorumlayan ve değerler üreten tek gerçekleridir.”

İnsana, insanlığa, tabiata ve topluma belki de daha önce hiç bakmadığınız bir pencereden bakacak, her yeni sayfada siz de Muhittin Beyaz ile birlikte tüm bu girdileri ve sonuçlarını sorgulayacaksınız.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 212
Ağırlık : 212
En / Boy : 13 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺65,00

Hegemonik politik ekolojinin olgunlaşmasında ellilerden beri tartışılan “küresel ekolojik gündem”in katkısı oldukça büyüktür. Gelinen noktada küresel ekolojik gündemin belirlenmesinde ekolojik krize dikkat çekilmekte, bu krizin nedeni her defasında “insan faaliyetleri” olarak belirginleşmektedir. Son yıllarda insan faaliyetleri ifadesinden kastedilen ise bir bütün olarak insanlığın ekolojik krizin faili olduğu iddialarını taşıyan Antroposen Çağı değerlendirmelerine gönderme yapmaktadır.Hegemonik politik ekolojinin araçları tarafından bizlere bazı yönlerden dondurulmuş olarak yansıtılan iklim değişikliği, nüfus, enerji,gıda, kent gibi sorunlara dair birtakım konuların yeniden ele alınması ve sorgulanması gerekliliğini düşünmekteyiz. Elinizdeki kitap ekolojik kriz kavramını anlama merakıyla, hegemonik politik ekolojiyi sorgulayarak,literatüre katkı yapmayı amaçlayan akademik yazılardan meydana gelen derleme bir çalışmadır.Elinizdeki kitap ekolojik kriz kavramını anlama merakıyla, hegemonik politik ekolojiyi sorgulayarak, literatüre katkı yapmayı amaçlayan akademik yazılardan meydana gelen derleme bir çalışmadır.


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 188
Ağırlık : 188
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺86,25

Arıların dünyasını keşfetmek, hassasiyetlerini anlamak ve iyi arıcılık uygulamalarını paylaşmak... Bu kılavuzun amaçları işte bunlardır. Akranları ve meslektaşları tarafından saygı duyulan küçük bir arı kovanı (35-40 kovan) geliştiricisi olan Alain Péricard, arıcılığa başlamak veya geliştirmek isteyen herkese eşlik etmek için tecrübesinin ve bilgisinin meyvesini büyük bir cömertlikle paylaşıyor. İster teorik ve teknik bilgi ister değerli fiziksel, manuel, görsel ve işitsel beceriler söz konusu olsun, bu kitap size şunları öğretecektir:
Arı biyolojisinin temelleri ve çevreyle etkileşimleri; kovanlarınızı doğru alanda kurmak için gerekli kaynaklar; arıcılık sezonu boyunca kovanları ziyaret ederken çeşitli görevleri yerine getirmek için gerekli ekipman ve araçlar; kovanlar için potansiyel teşkil eden hastalıkların, parazitlerin ve yırtıcıların nasıl tanımlanacağı, önleneceği ve kovanın nasıl korunacağı, sağlıklı kolonilerin nasıl devam ettirileceği; kraliçe ve genetik seçilimi içeren müdahalelere özgü teknikler; bal ve diğer arı ürünlerinin nasıl çıkarılacağı, kullanılacağı ve işleneceği; kritik kışlama döneminin sonunda güçlü kolonilerin nasıl desteklenmesi gerektiği.

“Hayatımızı borçlu olduğumuz yaşamı ve canlılığı sevme ve ona sahip çıkma zamanı geldi artık. Basit ve kullanışlı bir el kitabı olmasının ötesinde bu eser, yazımı ve amacı itibariyle okuyucu için gerçek bir tanıklık sürecidir. Bu eseri okuyanların, arıcılık ve yaşam üzerine benim de ayrıcalığına nail olduğum güzel bir aydınlanma ile kutsanacağına ve güzel bir başlangıç yapabilme şansı ile ödüllendirileceğine şüphe yoktur.”


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 320
Ağırlık : 320
En / Boy : 20 / 25
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺160,00
Sürdürülebilir Şehirlerde Yapılar ve İlişkiler

19. yüzyıl imparatorlukların, 20. yüzyıl ulus devletlerin yüzyılıydı.

21. yüzyıl ise şehirlerin yüzyılı olacaktır.

W. E. Webb
Denver Belediye Eski Başkanı

Ekonomik, sosyal, siyasal ve teknik olarak birçok farklı disiplin tarafından incelenen akıllı şehir kavramı yüz on altı ayrı tanım ile betimlenmekte, fakat görünür kısımlarının dijital yapılar üzerine oturmasından dolayı salt teknik bir konuymuş gibi ele alınmaktadır. Aslına bakılırsa, göz alıcı cazibesine ve dünyadaki mevcut “fetişizme” rağmen, teknoloji bir “amaç değil”, etkin ve verimli yönetim için ekonomik güce sahip olan her şehir tarafından kolayca satın alınabilecek basit bir “araçtan” öte bir şey değildir. Dahası, akıllı şehirlerin dijital yapılar üzerine kurulmuş olması, bu şehirlerdeki sürdürülebilirliğin “akıllı insan ve akıllı ekonominin” başı çektiği bir ekosistem tarafından sağlanmasına olan ihtiyacı ortadan kaldıramamaktadır. Çünkü insanın ve ekonominin değişim ve gelişim hızı, teknolojinin gelişim hızından çok daha yavaş bir şekilde gerçekleşmektedir. Bunun sonucunda da, akıllı şehirlerdeki teknolojik yatırımları desteklemeyen girişimci bir akıllı insan ve inovasyona dayalı akıllı bir ekonominin eksikliği, şehir ekosisteminin çökmesine ve zamanla finansal cazibe ve sürdürülebilirliğin kaybedilmesine neden olmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 436
Ağırlık : 436
En / Boy : 15 / 22
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺50,00

Dr. Ali Fuat Örsan, 1872-1951 yılları arasında yaşamıştır. Ankara Ziraat Fakültesinde öğretim üyeliği yapmıştır. Atatürk, Gazi Orman Çiftliği’nde “Sanayi-i Zirai Uzmanı” olarak görevlendirmiştir. Arıcılık, sebzecilik, tavukçuluk üzerine kitaplar yazmıştır. Otuz senelik tecrübe ve araştırmaları sonucu yazdığı bu kitapta arı yetiştiriciliğine dair pek çok bilgi edineceksiniz.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 304
Ağırlık : 304
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺81,75
Dijital Çağdan Kapitalizm-Sonrası Dünyaya

Modern sanayi uygarlığı dünyayı ateşe vermenin eşiğinde. Toplumsal oluşumların ve toplulukların kökünün kurutulması, insani müştereklerin bağımlı olduğu canlı yeryüzü̈-sisteminin yok edilmesiyle iç içe geçmiş durumda. Artık kapitalizmin en son, “yakıp yıkma” safhasındayız. Askeri bağlamda bu tabir, yenilmiş bir halkın veya yaklaşan bir ordunun faydalanmasını engellemek için hayati kaynakların imha edilmesi anlamına gelir. Daha genel anlamdaysa, bereketli bölgelerin çoraklaştırılıp yenilenme kapasitesini yitirmesine karşılık gelir. Sudan mahrum bırakılmış nehirleri ve yeraltı suları zehirlenmiş havası kirlenmiş toprağı kuraklık ve kimyasal tarımla mahvedilmiş kavrulmuş bir dünya demektir. 

Yakıp yıkma kapitalizmi, grup ve toplulukların kendi kendilerini geçindirmesine, kendi kendini yönetmesine veya birbirlerine destek olmasına imkân veren ne varsa imha eder. Bu durum madencilik, ormansızlaştırma ve zehirli atık yığma yoluyla yaşanması imkânsız çorak alanlar ve yoksulların umutsuz iç sürgünler haline geldiği şehirler yaratılan Küresel Güney’de son derece şiddetli yaşanıyor. Hesaplanarak düşük seviyede tutulan savaş hali veya uyuşturucu kartelleri arasındaki çatışmalar, bir zamanlar sivil toplumu andıran her şeyin ortadan kalkmasına neden oluyor… 

Bunun karşısında “toplum karşıtı aygıtlara” kul köle olmaktan kurtulma ve pasiflik ile yalıtılmışlığı yeni dayanışma biçimlerine dönüştürme konusunda birliğin ve ortak eylemliliklerin benzersiz bir gücü olduğunu söyleyebiliriz.   


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 152
Ağırlık : 152
En / Boy : 13 / 19
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺67,50

“Birleşmiş Milletler’in kalkınma planlarına dâhil ettiği; kullanılmış malzemelerin dönüştürülmesi, onarılarak ömrünün uzatılması gibi ilkeleri içeren döngüsel ekonomi modeli, Anadolu topraklarında yüzyıllardır bir yaşam kültürü olarak uygulanıyor. Bugün gayemiz, unutulmaya yüz tutmuş atıksız yaşam bilincini Sıfır Atık Hareketi’yle canlandırırken tecrübelerimizi dünya ile paylaşmaktır.

Bu vesile ile Birleşmiş Milletler çatısı altında Sıfır Atık Danışma Kurulu kurulması kararına öncülük ettik. Aynı zamanda bu girişimlerin sonucu olarak 30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü olarak ilan edildi.

Bu yıl ilki gerçekleştirilecek olan Sıfır Atık Günü nedeniyle, hareketin hikâyesini anlattığımız bu eserle tarihe bir not düşmek istedik. 

Ülkemiz için ve gelecek nesillerimize temiz ve kaynakları korunmuş bir dünya bırakabilmek için hep birlikte çalışmaya devam edeceğiz.”

Emine Erdoğan


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 248
Ağırlık : 248
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺90,25
1 2 3 4 >
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı