Elinizdeki kitap, on sekizinci yüzyıl için bir rehber olma amacı taşıyor; ama tamamına değil (böyle bir şey ciltler boyu sürecek bir inceleme gerektirecektir): Bu yüzyılın en ilginç, acayip kuytu köşelerinden bazılarına ve elbette asıl meselesi olan Aydınlanma etrafındaki sorunlara dair bir rehber. Böyle bir rehber yazma fikri, uzun süre önce Jefferson’ı Paris’te takip etmeye çalışırken aklıma düşmüştü. Jefferson’ın bıraktığı iz, Amerika’ya yönelik idealist bir tutkuyla Grub Sokağı’ndaki kaba siyaseti birbirine karıştırmış Fransızların yaşamlarına öncülük etti. Bu isimlerden biri olan Étienne Clavière, Paris Borsası üzerinden bir kavgaya karışmış ve yaptığı spekülasyonlar onu aynı anda hem Ohio’da ütopik bir koloni kurma tasarısının hem de Versay’da hükümeti devirmek için tertiplenen komploların bir parçası yapmıştı.

Bir başka Amerikan meftunu isim olan Jacques-Pierre Brissot, polis arşivine bakılırsa aslında casustu. Bu soruşturmaların ucu öyle tuhaf yerlere varıyordu ki, sonunda Jefferson yerine onları takip etmeye karar verdim ve izleyen on yılı Fransa’da zihniyetler tarihi olarak bilinen çalışma alanında bir o yana bir bu yana dolanarak geçirdim. Burada bir araya getirilen makaleler de söz konusu yolculuğun saha notlarıdır. Yine de, bu yazılar on sekizinci yüzyıl haritasının her bir noktasına temas etmiyor. Birbiriyle ilişkili dört temaya odaklanıyor: Fransız-Amerikan bağlantıları, Edebiyat Cumhuriyeti’nde yaşam, iletişim şekilleri ve Fransız Aydınlanması’na özgü düşünme biçimleri.

Bu temalardan her biri, on sekizinci yüzyılın zihinsel dünyasına uzaktan bir erişim yolu sunsa da, bir yandan da çağdaş sorunlarla bağlantılar taşıyor ve bu da bir soruna kapı aralıyor. Tarihçilerin ilk emri bellidir: “Anakronizme başvurmayacaksın!” Ne var ki, ancak bu emri ihlal edebilirsek şimdi ile geçmiş arasında bağlar kurabiliriz. Zaman zaman anıldığı şekliyle “şimdicilik”in tehlikesi göründüğünden çok daha büyüktür. Sayısı bir elin parmaklarını geçmeyen tarihçiler, ahlaki dersler çıkarmak için geçmişi elekten geçirir veyahut Washington’ı dönemin kıyafetlerine bürünmüş bizlerden biri olarak tahayyül ederler. Peki kendi zamanımızın penceresinden dönüp bakınca onu nasıl görürüz ki? Hiçbirimizin algı çerçevemizde konumlanmış “şimdici” önyargıları yok mu? Dahası, Gilbert Stuart ve Charles Willson Peale’in resimlerini düşündüğümüzde bile, Washington hakkında nasıl dolaysız bir görüş elde edebiliriz ki? Geçmişe dolaysız erişilemez.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 208
Ağırlık : 208
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺56,25
Batılıların Japonya’ya Gelişi ve Hristiyanlık (1543-1650)

1543-1650 tarihleri arasında Batılıların ve dinleri olan Hristiyanlığın Japonya’ya gelişini inceleyen kitap, konu edindiği dönem bakımından derinlemesine yazılmış birkaç Türkçe kaynaktan biri. Kızıloğlu kitabında, Japonların barutlu silahlara olan merakıyla beraber, Batılıların Japonlara bakışını ve yaklaşımını da inceliyor. Japonların ilk ürettikleri tüfeğin yapılışından, son Hristiyanların gönderilişini kapsayan bu süreçte, Batılılar ve Japonlar arasındaki kültürel mücadele derinlemesine kaleme alınmış. Karmaşık iktidar ilişkileri ve dini mücadelelerin yanı sıra; kültürel, sanatsal, felsefi, askeri, sosyolojik, iktisadi ve teolojik meseleler yakından inceleniyor.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 140
Ağırlık : 140
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺30,00

Selahaddin Eyyûbî gibi büyük bir kahraman, örnek bir devlet adamı tarafından kurulan Eyyubi Devleti, kısa ömürlü olmasına rağmen İslam ve dünya tarihinde önemli rol oynamıştır. Bu devletle Ortadoğu'da kuvvetli bir siyasi birlik ortaya çıkmış, bunun sonucu olarak 1187 yılında Kudüs ve Haçlılar'ın işgalindeki birçok yer geri alınmış, daha sonra yapılan Haçlı seferleri başarısızlığa uğratılmıştır. Yine bu siyasi birliğin devamı olan Memlükler zamanında 1260 yılında Moğollar'a büyük bir darbe vurulmuş, doğudaki Haçlı kalıntıları temizlenmiştir. Türkler bu devirde Arap ülkelerinin büyük çoğunluğuna hakim olmuşlardır.

Eyyubiler devri islam tarihinin ilim, kültür bakımından çok verimli geçen bir dönemidir. Kendileri de ilim ve edebiyatla ilgilenen Eyyubi sultanları ve prensleri çok sayıda eğitim kurumu açmışlar, bunlara bol vakıflar yapmışlardır. Eyyubiler sahası, alimlerin, talebelerin cazibe merkezi olmuştur. Bilhassa tıp ve tarih ilimleri büyük atılım yapmış, Dımaşk ve Kahire şehirleri Bağdat'ı gölgede bırakmıştır.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 3
Sayfa Sayısı : 248
Ağırlık : 248
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺94,30

Semerkant, coğrafik ve stratejik konumu sebebiyle kurulduğu tarihlerden itibaren büyük hükümdarların ele geçirilmeye çalıştığı önemli bir şehir olmuştur. Önemli ticari yolların kavşağı, çeşitli dil, din, kültür ve medeniyetlerin temas noktası olan Semerkant ve içinde bulunduğu Maveraünnehir bölgesi, Türkler'i müslümanlarla yüz yüze getiren ve Türk tarihinin seyrini etkileyen en önemli coğrafya oldu.

Semerkant bir asra yakın bir süre Türkler'in İslam'ı ve müslümanları yakından tanımalarında, İslam'ın evrensel bir din olma özelliğini kavramalarında ve bunun sonucu olarak Talas Savaşı sonrasında topluluklar halinde İslam'ı kabul etmelerinde büyük bir rol oynadı.

Semerkant, İslam aleminde otorite haline gelen Darimi, Ebü'l-leys es-Semerkandi ve İmam Matüridi gibi alimler yetiştirdi. Sosyal ilimler, edebiyat, felsefe, matematik, astronomi ve diğer ilimlerde büyük alimlerin yetişmesine ev sahipliği yaptı. Ayrıca İslam dünyasının değişik bölgelerinden birçok alimi kendine çekebilen bir cazibe merkezi oldu.


Basım Ayı/Yılı : 2018
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 610
Ağırlık : 610
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺170,00
Küba Günlüğü

Ernesto Che Guevara, Savaş Anıları-Küba Günlüğü’nde, Küba Devrimi tarihini bütün çok yönlülüğü ve ayrıntılarıyla yazıyor. Kitapta, artık Latin Amerika tarihinin şanlı bir sayfası olan bu devrimci hareketin anıları, yaşanan olaylar doğru ve güvenilir biçimde saptanıyor. Günlük, 82 devrim savaşçısını Küba’ya götüren Granma Yatı’nın, Meksika’nın Tuxpan limanından yola çıkmasıyla başlıyor ve Fidel’in de katıldığı Alegria de Pio’daki ilk çarpışmayla devam ediyor. 
Che’nin amacı, ülkenin belli bir bölümünde katıldığı bazı saldırı, çatışma ve çarpışmalara ilişkin bir dizi kişisel anıyı yayınlamaktan ibaret değildi. Küba topraklarında, başka yerlerde gerçekleşen, tanığı olmadığı çarpışmaların ve eylemlerin de anılarda yer almasını istiyordu. Bu nedenle, kitap yazıldığı sırada hayatta olan savaşçıları da anılarını yazmaya çağırdı.
Che, kitabına yazdığı önsözde, anı yazarlarının gerçeklerden sapmama, kişisel durumları abartmama, kişilerin kendilerini olduklarından başka türlü göstermemesi ve olmadıkları bir yerde bulundukları izlenimi yaratmaması gibi bazı ilkelere bağlı kalması gerektiğini yazıyor. Her yazar, yazdığı birkaç sayfadan sonra, gerçek olaylara dayanmayan ya da doğruluğuna tamamıyla güvenmediği kelimeleri silmeli, katı bir özeleştiri çerçevesinin dışına çıkmamalı diyor ve anılarını bu düşünceyle yazdığını belirtiyor


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 4
Sayfa Sayısı : 294
Ağırlık : 294
En / Boy : 12,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺163,00

Darağacında Röportaj

Yar Yayınları


Basım Ayı/Yılı : 1995
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 184
Ağırlık : 184
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺69,00
Bir Devrimci Belgeleri

Kasım 1966'da Ernesto Che Guevara ve birkaç yoldaşı, ülkedeki askeri diktatörlüğe karşı bir gerilla hareketine önderlik etmek üzere Bolivya’ya gitti. Bolivya Günlüğü, Che ve yoldaşlarının gerçekten çok çetin şartlar altında verdikleri mücadeleyi, özgürlüğe ya da bu uğurda ölene dek savaşmak isteyen kendini adamış gençlerden oluşan bir gerilla grubunun hikayesini anlatıyor. Che Guevara, Boliya Günlüğü’nü dağlarda, CIA destekli Bolivya ordusuyla, açlık ve astımla savaşarak yazdı. Ancak günlüğü okurken, her şeye rağmen, kendi acısına veya çektiği güçlüklere değil, her zaman hedefe odaklandığını görüyoruz. Che, siyasi ve askeri olarak durumlarını sürekli yeni baştan değerlendiriyor ve bir sonraki hamleyi belirliyordu.

Komutan Che'nin artan zorluklar karşısındaki liderliği olağanüstü. Che, bir daha ne zaman yemek yiyeceklerini bilmeseler bile büyük resme, devrime ve uzun vadeli hedefe odaklanmaya devam ediyor. Günlüğün kendisi, Che'yi hiçbir ilave övgüye başvurmadan gerçek bir devrimci lider olarak gözler önüne seriyor.

Che ve yoldaşları, CIA ajanları ve Amerikalı uzmanlar tarafından eğitilen Bolivya ordusunun özel harp birlikleri tarafından yaralı olarak esir alındılar ve katledildiler. Küçük bir ajandaya, okunaksız doktor yazısıyla yazılarak tutulan bu günlük o sırada Che’nin üzerindeydi. CIA tarafından sansürlenmek ve hatta imha edilmek istense de, fotoğrafları çekildi, kayıt altına alındı. Günlüğün kendisiyse yıllarca Bolivya ordusu tarafından bir kasada saklandı. Daha sonra fotokopileri Bolivya dışına çıkarıldı ve ilk olarak Küba’da, ve hemen ardından tüm dünyada yayınlandı.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 4
Sayfa Sayısı : 278
Ağırlık : 278
En / Boy : 12,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺163,00

Ancak iki binyıllık zaman içinde tarihte görülmüş ve bu nedenle uygarlıkta geç kalmış olan Batı, Türkleri Uygarlıktan nasibini alamamış göçebeler olarak bilir ve öyle görmekten zevk duyar.

Bu ön yargı ile Batılılar, çok gülünç olduklarının farkında değildirler; Türkleri yerden yere vurmak için kullandıkları Lâtin alfabesinin Ön-Türk yazısı olduğunu ve İtalya’ya Etrüskler tarafından taşınmış olduğunu bilmezler, bilmemek için de direnirler. Onlar için Türkler, yakıcı, yıkıcı, iyi silâh kullanan gittiği yeri kolayca fetheden, ama işgâl ettiği ülkede, kısa sürede eriyen, uygarlıktan nasibini alamamış sürüler olarak görürler…

Üstü, Batı Toprağı ile örtülmüş bilimsel ve tarihî gerçekler bunun tam tersidir :

Onlar, şu yazdığımız yazıyı bulmuş, tarihte ilk kentleri , siyasal kuruluşları gerçekleştirmiş, tek Tanrı kavramını kurallaştırmış, Gök Bilim , dolayısıyla felsefeye ilk adımlarını atmış, bilinmeyen bilinmek istenmeyen Büyük Ön-Türk Kültür ve Uygarlıklarının sahibidirler…

Tarih onlarla, yazıyı icat ettikleri İsa’dan önce 14 binlerde başlar.

Yer toparlağındaki, jeoleojik olaylar, buzul dönemi, su baskınları , kuraklıklar nedeniyle göç ederler ; Göçebe değil, göçmendirler…

Gittikleri her yeri, dünyanın dört bucağını Anadolu, Avrupa, Amerika, hattâ Avustralya…İleri seviyedeki düşünceleri ve bu düşünceleri taşıyan yazılarıyla aydınlatırlar. Dip Kültürü oluştururlar…Bu nitelikleriyle her hangi bir Türk ülkesine etniler politikası, örneğin, Anadolu’da Batının 200 yıllık rüyâsı, Sevr şartları uygulanamaz. Sonuçta Batılının Türkleri tarihten yok etme idealleri havada kalır.
Kısacası
Batının, Türk dünyasını esir alan Batı Merkezi Tarih iflâs eder…


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 296
Ağırlık : 296
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺78,40

Filistin’e Yahudi Göçü, II. Dünya Savaşı’nın yol açtığı felaketlerden kaçan Balkanlar’daki Yahudi zümrenin hikâyesini anlatmaktadır. Yahudi savaş mağdurları kendilerine güvenli bir liman ararken, başta İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere dünya devletlerinin birçoğu bu duruma kayıtsız kalmış ve 1944 yılının başlarına kadar bu vaziyet böyle devam etmişti. Ancak Türkiye, sözde demokratik ve hümanist ülkelerin mülteci çığlığına kulağını tıkadığı böylesi zor bir dönemde, Yahudilere yardım elini uzatmaktan geri durmamıştır.

Türkiye, Almanya ve Fransa’daki Yahudilere yönelik başlattığı insanî yardım faaliyetlerini Balkan devletlerine kadar ulaştırarak binlerce mülteciyi kurtarmıştır. Bu eser, Balkan Yahudilerinin Filistin’e göçünü ve bu serüvende kilit konumda bulunan Türkiye’nin oynamış olduğu rolü ele almakta; savaş döneminde Türkiye’nin ahlak, merhamet ve vicdana dayalı tavrını, gizli kalmış insanî yardımlarını gün yüzüne çıkarmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 147
Ağırlık : 150
En / Boy : 14 / 19
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺61,50

Leipzig Duruşması

Yar Yayınları


Basım Ayı/Yılı :
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 227
Ağırlık : 227
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺69,00

Sömüren ve yeni bir dünya düzeni kurma gayretinin taşıyıcılarına karşı tezler sunan İbrahim Aksu’nun kaleminden Küreselleştikçe Batılılaşan Dünya Mostar Yayınları’ndan çıktı…

Yazar kitabında modernliğin açmazlarına, dilin nasıl hurdaya çıkartıldığına, toplumları dönüştüren araçların doğurduğu ahlâkî sorunlara ve daha birçok meseleye günümüze dokunarak ahlâkın penceresinden bakmaya çalışıyor.


Basım Ayı/Yılı : 2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 176
Ağırlık : 176
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺60,00

Yazar bu eserinde milliyetçi ideolojinin metafizik temellerinin ve bu kudretli ideolojinin modern politikada ortaya çıkan çeşitli örneklerini incelemektedir. Kitapta aynı zamanda milliyetçiliğin XVIII. yüzyılın Avrupasında yayılışını kolaylaştıran sosyal ve siyasi şartlar da ele alınmakta ve daha sonra milliyetçiliğin asıl vatanı olan Avrupa’dan bütün dünyaya yayılışı anlatılmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 2017
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 176
Ağırlık : 200
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺78,85

Yepyeni bir Dede Korkut hikâyesinin romanı olan Tolgunay, Dede Korkut Hikayeleri'ne getirdiği yeni ve modern yorumla Türk edebiyatında bir ilki gerçekleştirmektedir.“24. Hikâye” olma özelliğini “24 Oğuz Boyu”nun adından alan kitap, cesur ve savaşçı kadın Tolgunay’ın hikâyesini anlatmaktadır.

Orta Asya bozkırlarından Karaçuk Dağı’nın eteklerine, Oğuz obasından Kıpçak Kalesi’ne doğru inandıkları değerler uğruna at koşturan kahramanlarımız soluksuz bir maceranın, aşkın, hüznün ve ihanetin içinde zor kararlar verip ölümcül mücadelelere girişeceklerdir.Tolgunay, sizleri sürükleyici bir kurgunun içinde Oğuzların dünyasına çağırmaktadır.***“

Hafif yel, savaşçı ruhunun ele geçirdiği bedeninde sakinleştirici dokunuşlarla gezmeye devam ediyordu. Umudu tutuşturan bir kıvılcımdı bu, kırlarda koşan özgür yılkıların ruhuydu. Serin, taze ve dirilticiydi. Etine abanmış zırhtan içeriye doğru usul usul sızıyordu. Yorgun değildi artık. Ölüme hazırdı ve hiçbir cesaret, ölüme hazır bir yürekten daha korkusuz olamazdı.

Yaklaştı. Kılıcını iyice kavrayıp kalkanını yüz hizasına kaldırdı. Rakibi de aynı şeyi yaptı. Yavaş yavaş en uygun anı kollamak için dönmeye başladılar. Seyirci sessizleşmişti, birazdan akacak kanın şehvetine bir hazırlıktı bu, birazdan akacak kanın ruhlarında yaratacağı depremi bekleyişti.”


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 376
En / Boy : 13.5 / 19.5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2021
₺127,68

Rusya tarihi, Sovyetler Birliği ve Rusya Federasyonu’nun kurulmasından en az bin yıl önce, –tarımla uğraşan, yerleşik bir topluluk olan– Slav kabileleri ile Fin ve Baltık komşularının bir Nors savaşçı grubunu derebeyleri olarak tanımasıyla başlar.

Bu kitapta bir dizi Rus devletinde yaşamış olan halkların sert çevresel koşullarda zorluklara göğüs gererek hayatta kalma çabaları, toplumsal ve politik örgütlenme süreçleri, topraklarını genişletip savunma girişimleri, işgal ve siyasi çöküş dönemlerinden sonra güçlerini geri kazanıp yeniden yapılanma çabaları aktarılmaktadır.

₺99,96

Elinizdeki kitap Suriye krizini tarihi arkaplanıyla beraber ayrıntılı bir şekilde incelemektedir. Kitap, "Tüm Yönleriyle Suriye Devrimi" ismiyle 2016 Mayıs ayında yayınlanan kitabımızın 2018 Mart ayına kadar güncellenmiş 2. cıldıdır. Bu açıdan kitabın 800 sayfalık ayrıntılı bır araştırma olan birinci cıldının bir devamı olarak görülmesi, hala devam eden Suriye krizinin dinamik boyutu göz önüne alınarak incelenmesi gerekmektedir. Bu nedenle Suriye krizine ilişkin detaylı anlatımdan özellikle kaçınılmış, tekrara düşülmemesi için zaten birinci ve temel teşkil eden cildin okunmuş olduğu ön kabulü ıle ayrıntıya kaçmayan bir metod tercih edilmiştir. Kitabın ana muhtevasını oluşturan ilk cıldını okumuş bulunan okurlarımız için hatırlatma olması, ilk defa bu cildi inceleyecek okurlarımız için de yeterince anlaşılır olması amacıyla bazı temel bilgiler burada da tekrarlanmıştır. Bu ciltte, 2016-2018 döneminde Suriye krizinde yaşanan Fırat Kalkan' ve Zeytin Dalı Harekatlan, Viyana ve Astana görüşmeleri, Halep Kuşatması ve Katliamı, Hama Operasyonu gibi gelişmeler ile bölgesel ve küresel aktörlerin Suriye bağlamında bu dönemde attıkları adımlar ve gösterdikleri tutum incelenmiştir.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 224
En / Boy : 16 / 23,5
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : .
₺100,00
Lenin'in 1917 yılına kadar en yakın yoldaşı, bolşevizmin gelişiminin her aşamasında etkin biçimde yer almış olan Zinovyev'e 1924 yılında, itibarının doruğundayken, Sovyet gençliğini eğitme görevi verilmişti. Ekim devriminin en iyi hatiplerinden, Leninizm'in ilk propagandistlerinden kabul edilen; Komintern başkanlığından Bakü Doğu Halkları Kurultayı örgütleyiciliğine kadar uluslararası sosyalizm mücadelelerinde kritik görevler üstlenen Zinovyev, gençliğe anlattığı bu tarihçenin, sağlam bir başlangıç olmasını umuyor; devrim tarihinin bitmediğine inanan genç kuşaklara, devrimin yasalarını anlatıyor.
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 239
En / Boy : 14,5 / 23
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 3.2012
₺40,00

Batılıların Türklere ve İslam’a olan ilgisi Osmanlı İmparatorluğu’nun güçlenmesinden sonra iyice arttı. Özellikle 16. yüzyıldan sonra Türkler ve İstanbul üzerine Batı’da çok çeşitli yayınlar çıktı.
Bu yayınların önemli bir kısmı Oryantalist bakış açısını içerdiği için pek objektif değildi. Genelde Türkler aşağılanır ve küçümsenirdi. Osmanlı İmparatorluğu’nun güç kaybetmeye başladığı 18. yüzyıldan sonra bu tür yayınlar daha da arttı. Aşağılama ve küçümseme bu yayınlarda da ağırlıktaydı.

Bazı istisna çalışmalarsa Türklere, İstanbul’a, İslam’a daha objektif yaklaşıyordu. Bunlardan biri de 19. yüzyılda İstanbul’u ve diğer birçok yeri ziyaret eden Eugene Flandin’in İstanbul  (L’Orient) isimli eseridir. Gravür, portre ve manzara ressamı olan Eugene Flandin sosyal ve siyasal yorumlarda bulunan diğer yazarların aksine farklı ve tarafsız yaklaşımda bulunuyor.  Flandin’in İstanbul’un camileriyle çok yakından ilgilendiği yazdığı ayrıntılı notlarla belli oluyor. Mimariyi çok sevdiğinden ve camilere eklenen estetik minarelerden övgüyle bahsediyor. Tabii bunda Flandin’in ressam olmasının büyük katkısı var.

Kitabı büyük bir titizlikle çeviren Orhan Koloğlu, Flandin’in camilerle ilgili tasviriyle ilgili şöyle diyor: “İstanbul’un profilini belirlemekte en önde gelen Süleymaniye camii hakkında Flandin’in değerlendirmesi şöyledir: ‘İbadet yerinin boyutları ve kubbesinin yüksekliği ile İstanbul’un en büyük ve gösterişli camiidir. Altın Boynuz’a (= Haliç), Tersane’ye ve İstanbul semtlerinden birinin üzerine yerleştiği küçük vadilerden birine egemen durumdaki bir tepenin doruğuna yerleşmiş olup, şahane bir mabedin bütün ihtişamını kendinde gösterir.’ Dünyanın en ünlü eserlerinin de zamanın yıpratıcı etkilerini yaşadıkları bilinir. İtalyanların eğriliği ile ünlü Piza kulesini ayakta tutabilmek için nasıl çırpındıkları malumdur. Bizim de Tanrısal Bilgelik (Hagia Sophia) anlamını taşıyan adını değiştirmeye hiç kalkmadan minarelerle zenginleştirdiğimiz Ayasofya Camii’nin yaşaması için durmadan çaba sarfettiğimiz bilinir. Dolayısıyla Dünyanın en ünlü mimarları arasında sayılan Mimar Sinan’ın Süleymaniye şaheserinin de ebediyen yaşamasını sağlayacak her düzenlemeyi takdirle karşılamak gerekiyor.”

Flandin bakmaya doyamadığı İstanbul için kitabından şöyle diyor: “Her köşeden İstanbul’un sunduğu manzaralar o kadar güzeldir ki, en güzel olanını söylemeye kalkışsa insan şaşırır. Üş şehir ile –Suriçi İstanbul, Galata, Pera –sarılı Altın Boynuz şüphesiz en yücesidir. Çeşitli yerlerden sağlanan kısmi görüntüler, genel görünümüyle heyecan verici olduğu kadar, ayrıntılarıyla da baştan çıkarıcıdır. Ama İstanbul’un bir manzarası vardır ki, Victor Hugo’ya ‘Orientales’de şu dizelere ilham vermiştir.”

- Bu kıyıda İstanbul,
Bin oku birlikte yükselterek denizin içinde demirlemiş uyuyan  bir donanmayı salıncakta sallar Çok özel bir baskıyla basılan İstanbul kitabı meraklıların kütüphanesinde yer alması gereken önemli bir çalışma.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 140
En / Boy : 25 / 33
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 2.2014
₺385,40

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : Bursa
Sayfa Sayısı : 319
En / Boy : 11,5 / 16,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2010
₺33,20

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 416
En / Boy : 13,5 / 20
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺49,80

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 598
En / Boy : 16 / 24
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2014
₺74,70

Birinci Olarak, ikinci binyılın siyasi, ekonomik, toplumsal ve kültürel bir değerlendirmesidir. Bu değerlendirme, dinler tarihi, savaş sanatı tarihi, teknoloji tarihi, düşünce tarihi ve bilim tarihi ile beslenmiştir.

İkinci Olarak, Osmanlı tarihinin bir değerlendirmesidir. Bu değerlendirmenin farklı yanı, Osmanlı tarihine, genellikle İstanbul'dan değil de, dışarıdan, iç ve dış çevresinden bakmış olmasıdır. Diğer bir özelliği ise, Avrupa ve Rusya'nın toplumsal tarihi ile mukayeseli bir yöntem izlenmiş olmasıdır.

Üçüncü Olarak, bu çalışma, Türk dünyasının, Rusya gerçeğini de içine alan müşterek tarihi için atılmış ilk adımdır. İzlediği yöntem dolayısıyla da özgündür.

Dördüncü Olarak, bu çalışma, baştan sona, tarihin aldığı biçim üzerinde etkili olmuş bütün başat olguları, süreçler bağlamında ele alarak 2000 yılına kadar getirmiştir.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 546
En / Boy : 16,5 / 24
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2011
₺74,70

Jeo - politik ve jeo - stratejik konumu nedeniyle Abazaların da içinde yaşadığı Kafkasya coğrafyası tarih boyunca pek çok devletin iştahını kabartmış ve bu nedenle de istila girişimlerine uğramıştır. Tarihin çok eski dönemlerinden beri devam eden bu saldırılar 18 ve 19. yüzyıllarda da hız kesmeden devam etti. Kafkasya’nın otokton halklarının dağınıklığı ve bölünmüşlüğü bölge üzerinde hakimiyet kurma emelindeki güçleri hep cüretkar kıldı.

“Abazalar” özelinde yaşanan tablo da Kafkasya genelinden pek farklı olmadı. Bu dönemdeki işgal girişimleri dramatik bir şekilde Abaza halkının katli ve yarıdan fazlasının sürgünüyle sonuçlandı.

Ancak büyük emperyalistlerin bölgeye yönelik şehveti 20. yüzyılın ilk çeyreğinde de dinmedi. Ülkeleri işgal edilerek, nüfusu dağıtılarak, zenginlikleri elinden alınarak bedel ödemeye devam eden Abazalar, varlıklarını sürdürebilmek için bir de “Küçük Emperyalist” Tiflis yönetimiyle mücadele etmek zorunda kaldılar.

Rusya İmparatorluğu ve ssbc dönemlerinde devlet erkinin istismarı ile dayatılan anti - abaza uygulamalar, zamanla vatansever aydınların önderlik ettiği güçlü bir muhalefete ve kararlı bir mücadelenin başlamasına yol açtı. Protesto mektupları, kitlesel gösteri ve mitingler ile Tiflis şovenizmi durdurulmaya çalışıldı.

Neticede, 1992-1993 yıllarında Abhaz - Gürcü savaşı patlak verdi. Abhaz ulusu gücünün üstünde bir performansla kendisini bağımsızlık mücadelesinin içinde buldu.

…Ve verilen sıcak savaş kazanıldı.

Abhazlar’ın günümüzde yaşadığı sorunların neredeyse tamamı işte o günlerden mirastır.

Selçuk Sımsım’ın uzun yıllar süren çalışmasının bir ürünü olan “Abazaların politik tarihi ”, 19 ve 20. yüzyıllarda yaşanan olayların Abazaların politik ve sosyal hayatını nasıl etkilediğini bütün cepheleriyle ortaya koyuyor. Türkçeye kazandırılmış bu detayda başka bir eser henüz yok. Bu özelliğiyle kitap, histografik hafızamızdaki bölgeyle ilgili eksiklikleri tamamlayacak, perspektifimizi daha sağlıklı hale getirecek.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 694
En / Boy : 17,5 / 24
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : 7.2016
₺135,00

Kafkasya ve özelde Abhazya'nın 2. Dünya Savaşı yıllarında neler yaşadığı Türkiye'de pek bilinmez. Çünkü ülkemizde bu konuyu ele alan spesifik bir eser şimdiye kadar yayınlanmış değil. İşte uzman tarihçi Albay Valiko Mecidoviç Paçuliya elinizdeki çalışmasıyla bu eksikliği bir nebze gideriyor.

Paçuliya kitabında 2. Dünya Savaşı'nda Abhazya'nın, Sovyetler Birliği Silahlı Kuvetleri'nin faşist Almaya'ya karşı kazandığı zafere katkısını, bihassa ülke topraklarındaki savunma ve seferberlik çalışmalarını, ülkenin dağlık kesimindeki askeri harekatları, yerli halkın Kafkasya savunucularına yaptığı yardımları, Abhazya sınırlarında Alman istihbaratına karşı verilen mücadeleyi, Abhaz halk temsilcilerinin İkinci Dünya Savaşı cephelerindeki önemli kahramanlıklarını, ayrıca Lavrenti Beria'nın Abhazları sürgün etme planının çöküşü ile ilgili gerçekleri ortaya çıkartmayı amaçlamış ve bunda da oldukça başarılır olmuştur.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 240
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2017
₺45,00

Ömür kısaltan takvim?
Peki, dünyanın en kısa mektubu?
Ay’ı yutan eşek?
Sakallı dilberler zaferi?
İlginç ölüm adetleri?

Garip Ama Gerçek ilginç olaylara vakıf olacağınız bir eser olarak bir çok esrarlı olaya ayna olacak bir kitap.

Ders kitaplarında bulamayacağınız ve insanı hayrete düşürüne bir çok olaya tarih sayfalarında şahit olmak isterseniz elinizde tuttuğunuz bu kitap tam da bunun için hazırlanmış.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 192
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 8.2016
₺36,00

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 343
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2003
₺136,00
Tükendi

Karanlık Çağ Tarihi

MS 476 yılında Batı Roma İmparatorluğunun çöküşünden sonra Avrupa’daki güçler dengesi ve kültürel yapı hızla değişti. Karanlık Çağ yaklaşık altı asır devam eden ilginç bir dönemdi ve bu süre zarfında Avrupa halen bunun ne olduğunu ve Roma’nın çöküşünü takip eden kaostan nasıl çıkacağını düşünüyordu.
Ünlü İngiliz askeri tarihçi Charles Oman Bizans İmparatorluğunun iç ve dış mücadeleleri, Emevilerin İspanya’ya egemen olması, Lombardların İtalya’yı fethi, Şarlman’ın iktidar yılları, Vikingler ve modern Avrupa’nın ortaya çıkışına etkide bulunan daha birçok önemli olayı son derece ayrıntılı bir şekilde okurlara sunuyor.
MS 477 yazında kendisine halen Roma Senatosu adını veren yozlaşmış bir grup Konstantinopolis’in ve Doğu İmparatorluğunun yöneticisi İmparator Zeno’nun huzuruna çıktı. Ona Batı ordusunun patriciOrestes’i öldürdüğünü ve Orestes’in oğlu –çocuk imparator– Romulus’u da tahtından indirdiğini bildirdiler. 


Basım Ayı/Yılı : 11/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 480
Ağırlık : 480
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺143,50
Tükendi
İmparatorluğun Yükselişinden Ninova'nın Düşüşüne Kadar

Mezopotamya: Avcı-toplayıcı yaşamlarına veda eden insanların çiftçilik yaparak medeniyetler kurmaya başladıkları bu toprak parçası Gılgamış Destanı’ndan Hammurabi’nin “göze göz” deyişini ortaya çıkaran ünlü hukuk kurallarına kadar dünya tarihi ve kültürüne çok önemli katkılarda bulunmuştur.

Mezopotamya’nın hikâyesi sürekli değişen sınırlar, yükselen ve çöken imparatorluklar, savaşlar ve fetihlerle doludur. Akad, Sümer, Babil gibi ünlü devletleri içeren bu listede en büyük şöhreti Asur hak ediyor. İnşa ettikleri imparatorluğun yükselişi ve yaklaşık 1200 yıl boyunca nasıl ayakta kaldığının hikâyesi Zénaïde Ragozin’in canlı anlatımıyla gözler önüne seriliyor.


Basım Ayı/Yılı : 3/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 320
Ağırlık : 320
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺102,50
Tükendi
Krallığın Yıkılışından İtalya Birliğine Kadar

Klasik tarihçi Theodor Mommsen 1854-1856 yılları arasında Roma Tarihi isimli eserini yayınladı. Çalışmaları bilim camiası ve okuyucular tarafından büyük beğeni toplayan Mommsen 1902 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görüldü ve “tarihsel yazma sanatının yaşayan en büyük ustası” olarak onurlandırıldı.

Roma’yı yücelten Aydınlanma yaklaşımını reddeden Mommsen bunun yerine yeni ve titiz bir kaynak eleştirisinin rehberliğinde Roma tarihinin mitolojiden arındırılmasını sağladı. Canlı ve ilgi çekici bir tarzda, klasik fikirleri ifade etmek için modern terimleri kullanan Mommsen on dokuzuncu yüzyıl ile Antik Roma arasında paralellikler ortaya koymayı başardı.

Roma’nın kökenlerinin açıklandığı birinci cildin ardından ikinci cilt Roma’nın bir dünya imparatorluğuna dönüşmeden önce İtalya Yarımadası’nda nasıl egemenlik kurduğunu, Kral Pyrrhos ile yapılan savaşları ve Cumhuriyet Dönemi kurumlarını kapsamlı bir şekilde okuyuculara aktarıyor.


Basım Ayı/Yılı : 1/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 280
Ağırlık : 280
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺102,50
Tükendi
İkinci Dünya Savaşı’nın En İlginç Casusluk Vakası

Yıl 1943; İkinci Dünya Savaşı’nın tüm tarafları için en şiddetli ve entrika dolu dönemi: Almanya’da Naziler soykırıma devam ediyor, İngiltere Ege açıklarında tehlikeli bir oyun oynuyor ve Türkiye iki tarafın baskılarına karşı tarafsız kalmaya çalışırken kendi savaşını veriyor.

İşte böylesi karmaşık bir dönemde kimsenin tahmin edemeyeceği bir casus çalışmaya başlıyor: Arnavut asıllı bir Türk olan Elyasa (İlyas) Bazna, uşak olarak çalıştığı İngiliz büyükelçiliğindeki konumunu kullanarak elde ettiği belgeleri Almanlara satıyor. Ankara-Berlin arasında dört ay boyunca devam eden bu casusluk oyunu, sonunda Bazna’nın en derin kâbuslarında göremeyeceği kadar büyük bir hayal kırıklığıyla sonlanıyor. Kod Adı Çiçero İngilizlere duyduğu nefretle yola çıkan hırslı bir adamın, savaşın kaderini değiştiren bir casusa dönüşmesinin tarihi kanıtlara dayanan ilginç ve heyecanlı hikayesi.


Basım Ayı/Yılı : 3/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 376
Ağırlık : 376
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺123,00
Tükendi

İstila, işgal, göç, Büyük Yangın, Nazi saldırıları gibi çeşitli karışıklıklarla şekillenen Londra Tarihi eşsiz bir çeşitlilik sunmaktadır. David Long’un bu inanılmaz hikâyeyi en iyi anlatan 100 yeri seçtiği bu kitap Roma tapınaklarını, Sakson mezarlarını, Beyaz Kule’yi, donmuş Thames Nehri üzerinde kurulan fuarları, yel değirmenlerini, Karındeşen Jack’in ilk cinayetini işlediği yeri, Thames Tüneli’ni, Highbury Stadı’nı keşfetmenizi sağlıyor.

En güzeli, bunların büyük bölümü genellikle ücretsiz olarak gezilebilmektedir ve okurlar, böyle ziyaretlerde bu kitabın yararlı bir rehber olduğunu göreceklerdir.

Bu büyüleyici ve şaşırtıcı kısa kitap ünlü yerler ve içindeki gizli hazineler arasında genellikle gözden kaçan mücevherleri ortaya çıkarıyor.


Basım Ayı/Yılı : 11/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 192
Ağırlık : 192
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺82,00
Tükendi

Klasik tarihçi Theodore Mommsen 1854-1856 yılları arasında Roma Tarihi isimli eserini yayınladı. Çalışmaları bilim camiası ve okuyucular tarafından büyük beğeni toplayan Mommsen 1902 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görüldü ve “tarihsel yazma sanatının yaşayan en büyük ustası” olarak onurlandırıldı.
Roma’yı yücelten Aydınlanma yaklaşımını reddeden Mommsen bunun yerine yeni ve titiz bir kaynak eleştirisinin rehberliğinde Roma tarihinin mitolojiden arındırılmasını sağladı. Canlı ve ilgi çekici bir tarzda, klasik fikirleri ifade etmek için modern terimleri kullanan Mommsen on dokuzuncu yüzyıl ile Antik Roma arasında paralellikler ortaya koymayı başardı.

Roma’nın kökenlerinin açıklanmasıyla başlayan birinci cilt din, hukuk, adalet, tarım, ticaret, ulaşım, ölçü sistemi, yazı ve sanat gibi geniş bir yelpazede sunduğu doyurucu bilgilerle okuyucuları muhteşem bir yolculuğa çıkarıyor.


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 272
Ağırlık : 272
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺102,50
Tükendi

Bu kitap bir Tarihi Belgesel niteliğinde değildir. Kitapta ismi geçen bazı Kurum, özel ve tüzel ki-şilerle, anlatılan hikâyelerin hiçbir ilgi ve alakası yoktur. Şahıs isimleri bazı insanlarla isim ben-zerliği olsa da gerek isimler ve gerekse olaylar hayali olarak kullanılmıştır. Muhterem okuyucularıma arz olunur. 
Mehmet DEMİROK


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 244
Ağırlık : 244
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺100,00
Tükendi

Kudüs Filistin'in kalbinde bir dürr-i yetimdir. Din gününe ve onun sahibine iman edenler bu incinin etrafını kuşatan sedeften zırhlardır. Ellerinde sapan taşlarıyla bu mukaddes mirası çağdaş Calut'lara karşı koruyacak yiğitleri doğuracak anaların gözlerindeki yaşlar yeryüzü dillerindeki çığlık ise gökyüzü depremleri olarak arza nizam verecektir. Galip gelecek olanlar da onlardır...


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 233
Ağırlık : 233
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺100,00
Tükendi

Tarih, toplumları, milletleri ya da bir takım kuruluşları etkileyen hareketlerden doğan, olayları, zaman ve yer göstererek anlatan, bu olaylar arasındaki ilişkilerin daha önceki ve sonraki olaylarla bağlantılarını kuran ve her milletin kurduğu medeniyeti inceleyen bir bilim dalıdır. Yani tarih, insan, zaman, mekân, olay ve düşüncelerin bileşimidir. İstikbal, mazi ile şekillenir. Bu şekillenme daha çok tarih anlatımları ve tarih yazıcılığı ile gerçekleşir.

Yüzyıllardır tüm dünyada olduğu gibi Osmanlı Devleti'nde de tarih ile ilgili birçok eser telif edilmiştir. Bunların bazıları dünya tarihi, bazıları devletlerin ve milletlerin tarihi, bazıları ise kurumların tarihidir. Dünya tarihini konu alan geniş kapsamlı bu eserlerden biri de bir Osmanlı bürokratı olan Diyarbakırlı Said Paşa'nın kaleme aldığı "İbretler Aynası" anlamına gelen Mir’âtü'l-iber adlı eseridir. Sadeleştirerek yayına hazırladığımız bu eser, Hicri 1304-1306 tarihlerinde İstanbul'da Karabet ve Kasbar Matbaası’nda basılmıştır. Dünyanın yaratılışından ve insanlığın başlangıcından itibaren tarihin aşamalarını inceleyen bu eser, tarih ilmi ve bu ilmin istifade ettiği yardımcı ilimler hakkında bilgi veren bir mukaddime ile başlamaktadır.

Diyarbakırlı Said Paşa'nın 19. yüzyılda kaleme aldığı Mir’âtü'l-iber’in dilinin, anlatılan konuya bağlı olarak değişiklik göstermekle birlikte, çok sade olduğu söylenemez. Yazar, zaman zaman uzun, secili anlatımı hatırlatan cümleler kurmuştur. Bunun yanında tanım cümleleriyle birlikte tarihlerin verildiği cümleler daha kısadır. Yerine göre faydalı cümleler türünden açıklama cümlelerine de yer vererek tarihi bilgileri mevcut kaynaklardan aktarma yoluna gitmiş, anlatımın akışı içinde kendi cümlelerini dile getirmiştir.
Said Paşa, eseri hazırlarken dinî, ilmî, eski ve yeni birçok kaynaktan istifade etmiş ve istifade ettiği bu kaynakları da zikretmiştir. Mesela kâinatın yaratılması hadisesini Kur'ân-ı Kerîm ve Tevrat'tan delillerle anlatmış, arkeoloji ve benzeri ilimlerin konu edildiği görüşleri de Kur’ân’ın nassı yönünde belirtmiştir.
Dokuz ciltten oluşan Mir’âtü’l-iber’de başlangıçtan itibaren insanlığın geçirdiği evreler tarih, coğrafya, kültür ve medeniyetle birlikte ele alınmıştır.
Mukaddime bölümünden sonra, Said Paşa’nın, Mir’âtü’l-İber’inin dokuz cildinin muhtevası şu şekildedir:

2. Cilt: Hind, Çin, Suriye, Fenike, İsrailoğulları, Tataristan, Türkistan coğrafyası, Anadolu ve Arap yarımadası bu ciltte anlatılmaktadır. Bu bölümde, Arapların gelirleri, özellikleri belâgat ve diyânetleri üzerinde durulmuştur. 


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 240
Ağırlık : 240
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺76,00
Tükendi

Tarih, toplumları, milletleri ya da bir takım kuruluşları etkileyen hareketlerden doğan, olayları, zaman ve yer göstererek anlatan, bu olaylar arasındaki ilişkilerin daha önceki ve sonraki olaylarla bağlantılarını kuran ve her milletin kurduğu medeniyeti inceleyen bir bilim dalıdır. Yani tarih, insan, zaman, mekân, olay ve düşüncelerin bileşimidir. İstikbal, mazi ile şekillenir. Bu şekillenme daha çok tarih anlatımları ve tarih yazıcılığı ile gerçekleşir.

Yüzyıllardır tüm dünyada olduğu gibi Osmanlı Devleti'nde de tarih ile ilgili birçok eser telif edilmiştir. Bunların bazıları dünya tarihi, bazıları devletlerin ve milletlerin tarihi, bazıları ise kurumların tarihidir. Dünya tarihini konu alan geniş kapsamlı bu eserlerden biri de bir Osmanlı bürokratı olan Diyarbakırlı Said Paşa'nın kaleme aldığı "İbretler Aynası" anlamına gelen Mir’âtü'l-iber adlı eseridir. Sadeleştirerek yayına hazırladığımız bu eser, Hicri 1304-1306 tarihlerinde İstanbul'da Karabet ve Kasbar Matbaası’nda basılmıştır. Dünyanın yaratılışından ve insanlığın başlangıcından itibaren tarihin aşamalarını inceleyen bu eser, tarih ilmi ve bu ilmin istifade ettiği yardımcı ilimler hakkında bilgi veren bir mukaddime ile başlamaktadır.

Diyarbakırlı Said Paşa'nın 19. yüzyılda kaleme aldığı Mir’âtü'l-iber’in dilinin, anlatılan konuya bağlı olarak değişiklik göstermekle birlikte, çok sade olduğu söylenemez. Yazar, zaman zaman uzun, secili anlatımı hatırlatan cümleler kurmuştur. Bunun yanında tanım cümleleriyle birlikte tarihlerin verildiği cümleler daha kısadır. Yerine göre faydalı cümleler türünden açıklama cümlelerine de yer vererek tarihi bilgileri mevcut kaynaklardan aktarma yoluna gitmiş, anlatımın akışı içinde kendi cümlelerini dile getirmiştir. Said Paşa, eseri hazırlarken dinî, ilmî, eski ve yeni birçok kaynaktan istifade etmiş ve istifade ettiği bu kaynakları da zikretmiştir. Mesela kâinatın yaratılması hadisesini Kur'ân-ı Kerîm ve Tevrat'tan delillerle anlatmış, arkeoloji ve benzeri ilimlerin konu edildiği görüşleri de Kur’ân’ın nassı yönünde belirtmiştir.

Dokuz ciltten oluşan Mir’âtü’l-iber’de başlangıçtan itibaren insanlığın geçirdiği evreler tarih, coğrafya, kültür ve medeniyetle birlikte ele alınmıştır.

Mukaddime bölümünden sonra, Said Paşa’nın, Mir’âtü’l-İber’inin dokuz cildinin muhtevası şu şekildedir:

1. Cilt: Âlem’in yaratılışı, Cin kavmi ve İblîs’in yaratlışı, Hz Âdem’den Hz. İsa’ya kadar büyük peygamberlerin hayatı, dillerin değişmesi, Yahudi milletinin ahvâli konularına yer verilmiştir. Bunların yanında Asya Kıtası, Mezopotamya, Bâbil, Asur, Farslar, Pişdadiyan, Med, Sasaniyan devletleri ve Eski Farsların medeniyet ve mezhepleri üzerinde durulmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 220
Ağırlık : 220
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺86,00
Tükendi

Japonya tarihi ve insan yerleşimleri en az 35.000 yıl öncesinden başlar ancak MÖ 10.000 yılından öncesi hakkında bilinenler daha çok Japonya’nın jeolojisi hakkındadır. Japonya’nın doğal yapısı canlı bir kültüre yol açmışsa da erken dönem bin yılı, tam bir giz perdesiyle örtülü geçmişi hakkında detaylı bilgi edinmek isteyenleri çaresiz bırakır.

Bu kitap Japonya’nın coğrafi zaaflarını nasıl avantaja çevirebildiklerini, nasıl zengin bir kültür yaratabildiklerini, yabancılarla kurdukları ilişkileri, sosyal ve dini hayatlarını aktarmaktadır.  

₺105,00
Tükendi

Günümüz gökbilimcilerinin Sirius Yıldızı sistemi hakkında daha yeni yeni keşfettiği ayrıntılı verilerin, bir Afrika kabilesinin binlerce yıllık gizli geleneklerinden yer alması nasıl açıklanabilir? Bu garip bilgilerin Sümer ve Mısır uygarlıklarına dek nasıl izlenebildiğini; Mısır, Sümer ve Yunan mitlerinin Sirus yıldızı ile ilgili ortak noktalarını, bu harika ve heyececan verici kitapta bulacaksınız.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 544
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2018
₺50,00
Tükendi

Tarih şaşırtıcı olaylar, güçlü liderler, entrikalar ve ilginç keşiflerle dolu binlerce yıllık bir maceradır. Buna rağmen tarih kitapları çoğunlukla tekdüze, sıkıcı ve eğlenceli olmaktan alabildiğine uzaktır. Dünya Tarihi 101 ise bütün bu sıkıcı detayları bir kenara bırakıyor ve sizi uygarlık tarihine doğru büyüleyici bir yolculuğa çıkarıyor.

Jül Sezar’dan Cengiz Han’a, Soğuk Savaş’tan küreselleşmeye, köleliğin başlangıcından akıl almaz büyüklükte imparatorluklara; diktatörlerin, dinlerin ve savaşların modern medeniyetlere etkisine dair merak ettiğiniz her şey Dünya Tarihi 101’de!


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 248
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2018
₺143,50
Tükendi

Darwin’in "Evrim" teorisinin biyoloji ve diğer doğa bilimleri için yaptıklarının aynısını Engels’in Marx ile kaleme aldıkları Komünist Manifesto tarih için yapacaktır. Bu kitabı okumak belki sizleri komünist yapmayacaktır. Ancak şu an sahip olduğunuz değerleri ve dünya görüşünüzü tekrardan gözden geçirme olanağı verecektir.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 80
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2012
₺4,80
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 1150
En / Boy : 13,5 / 20
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺74,70
Tükendi

Amerika tarihi üzerine pek çok kitap kaleme almış tarihçi Davidson’un bu eseri Avrupalıların gelişinden İkiz Kulelerin yıkılışına dek geçen yaklaşık 500 yıl içerisinde Amerika kıtasında olup bitenleri kısa bölümler halinde aktarıyor. Davidson bu tarihi yazarken hem nalına hem mıhına vuruyor: ABD’nin yükselişini, devletin güçlü ve müdahaleci olmakla birlikte demokratik yapıdan ödün vermemesine, ulusal birliğini sonuna kadar savunmasına ve diplomasi becerisi ile ittifak arayışı içinde olmasına bağlıyor. Öte yandan ABD’nin Kızılderililerin zorla topraklarından koparılması, emperyalist politikalarla başka devletlerin bağımsızlığına son verilmesi ve uluslararası radikal dinci terörizmin doğuşuyla ilgisi üzerinde durmayı da ihmal etmiyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 416
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2018
₺86,10
Tükendi

Rönesans’tan Bugüne Modern Avrupa Tarihi, İngilizce konuşulan ülkelerde kendi alanında bir klasik haline gelmiş; anlatım ustalığı, otoritesi ve geniş kapsamından ötürü öğrenciler ve öğretim görevlileri tarafından çok benimsenmiş bir eser. Eserin başlıca özelliği kültürel, sosyal ve siyasal tarihi çok dengeli bir şekilde aktarması. Avrupa’nın zengin çeşitliliğini yansıtırken, ortak sorunlarını maharetle sergilemesi ise bir diğer önemli özelliği.

Devlet politikalarını, halk hareketlerini, ekonomik ve sosyal değişimlerin sebep ve sonuçlarını, Avrupa’nın dünyanın geri kalanıyla etkileşimlerini ele alan yazar John Merriman, Avrupa tarihinin şekillenmesinde imparatorluk temasına vurgu yaparak Osmanlı, İspanyol, İngiliz ve Rus imparatorluklarının gidişatına da yakından bakıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 1368
En / Boy : 16 / 24
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 2.2018
₺533,00
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 128
En / Boy : 13,5 / 20
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺16,60
Tükendi

“IBM bunu neden yaptı? Bu davranışın antisemitizmle hiçbir ilgisi yoktu. Nasyonel Sosyalizmle de ilgili değildi. Mesele her zaman paraydı.”

Edwin Black

ABD’nin kudretli şirketlerinin Nazi Almanyası’yla kurduğu ticari ilişkiler ve bu ülkenin önde gelen sivil toplum örgütlerinin Nazilere düşünsel planda önderlik etmesi tarihin karanlık sayfalarındaki yerini çoktan almıştır. Öyle olmakla birlikte bu şirket ve kuruluşların Nazilerle kurduğu, insanı şok eden ayrıntılarla yüklü ilişkilerin gerçek boyutları nedense gündeme gelmez. Edwin Black’in yoğun bir emek ürünü olan eseri okunduğunda bu kuruluşlar ve başlarındaki nüfuzlu yöneticilerin Üçüncü Reich’ın giriştiği yıkım harekâtına çok çeşitli yollarla yardım ve yataklık ettikleri anlaşılabilir. Yahudiler IBM’in cömert müşterisi için geliştirdiği kimlik tespiti programları ve makineleri sayesinde olağanüstü sistemli biçimde çalışma ve ölüm kamplarına gönderilebilmişlerdi. General Motors’un Nazi ordusunun mobilizasyonunu üstlenmesi sayesinde Avrupa’nın geniş toprakları Nazilerce rahatlıkla zaptedilebilmişti. Ford Motor Company’nin kurucusu Henry Ford, aktivist antisemitizmiyle Hitler ve şürekâsının adeta taptığı bir düşünsel önderdi. ‘Ölüm Meleği’ Josef Mengele’nin Auschwitz’e gitmesini sağlayan ‘ırk ıslahı bilimi’ ve ‘yetersiz bireylerin toplumdan elenmesi’ programının finansörleri ise Rockefeller Vakfı ve Carnegie Enstitüsü’nden başkası değildi…


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 167
En / Boy : 14 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 3.2018
₺16,94
Tükendi

İmparator büyük constantinus 330 yılında istanbul’u roma imparatorluğu’nun başkenti ilan etmişti. İmparatorluk 395 yılında ikiye ayrılınca bu kez doğu bölümünün başkenti oldu. 476 yılından sonra ise artık tek bir roma imparatorluğu kalmıştı yeryüzünde. ve bu imparatorluk fatih sultan mehmet’in istanbul’u fethetmesine değin birçok değişik hanedan tarafından yönetildi uzun tarihi boyunca.

Tarihçilerin, başkentin adı bizans’tan dolayı bizans imparatorluğu diye adlandırdıkları bu çok uzun ömürlü imparatorlukta kimi zaman kadınlar da basilissa ya da augusta ünvanıyla önemli roller oynamışlardı. Özellikle de yetenekleri ve siyasi hırslarıyla theodora ve irini bizans imparatorluğu tarihine damgalarını vurmuşlardır. Kitabımızda bu iki imparatoriçenin çok ilginç ve de ibret verici yaşam öykülerinden kesitler sunuyoruz.

Ele aldığımız üçüncü imparatoriçe zoe ise yönetme yeteneği ile değil, ileri yaşında birbiri ardına yaptığı üç evlilikle ve kocalarına bizans tahtını armağan olarak sunmasıyla ün kazanmıştır. üç imparatoriçenin de, renkli yaşam öyküleriyle okuyucunun ilgisini çekeceğini düşünüyoruz.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 187
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2017
₺17,52
Tükendi

Ekim Devrimi’nin yüzüncü yılını, sosyalist çizer Tim Sanders’ın özgün çizgileri ve tarihçi John Newsinger’ın anlatımının buluştuğu rengârenk bir çizgiromanla kutluyoruz.

Ekim Devrimi’nin öyküsü ilk kez bir çizgiromanla Türkçede!

Milyonlara ilham kaynağı olan bir devrimi iki genç insanın, Natalya ve Peter’in gözünden izliyoruz.
Her şeyi değiştirmek için sıradan insanlar tarafından yapılan bir devrim…

“1917: Rusya’nın Kızıl Yılı” okuyucuyu kadın işçilerin fabrikalardan taştığı, kırbaçlı Kazaklara başkaldırdığı, sokakların hâkimiyetini ele geçirdiği, tarihin akışını değiştirdiği günlere, bir asır öncesine doğru bir yolculuğa davet ediyor.

“1917: Rusya’nın Kızıl Yılı” Cemal Yardımcı’nın çevirisi ve Canan Şahin’in önsözüyle birlikte okuyucuyla buluşuyor.

1917’nin yüzüncü yılında devrimin yaratıcılarının anıları bizimle. Hayal ettikleri dünya bizim de hayal ettiğimiz dünya.

“1917: Rusya’nın Kızıl Yılı”, gerçek olayların kurgulanmış öyküsü..


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 96
En / Boy : 19,5 / 26,5
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : 5.2018
₺22,50
Tükendi

“Kahire Konferansı’nda İnönü, ilahi bir gerçekçilik göstererek yalnız Türkiye’yi değil, bütün Batı dünyasını korumayı başardı. Bu başarının önemini algılamamız için Soğuk Savaş’ı yaşamamız ve sonunu görmemiz gerekti. Savaşta Türkiye’nin tarafsızlığı, yalnız Türkiye Cumhuriyeti’nin egemen bütünlüğünü değil, savaştan sonra yaşanacak olan barışı da korumuştur.”


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 360
En / Boy : 13,3 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2016
₺40,80
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 280
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2006
₺12,50
Tükendi
Ya Sev, Ya Terk Et! Bir ara Türk ülkücülerinin de kullandığı ve galiba sonra gözde bir Nazi sloganı olduğu anlaşılarak biraz geri çekilen bu ırkçı sloganın gereklerini Hitler, Almanya’da tam olarak yerine getirmişti. Ülkesini sevmekle birlikte Nazileri sevmeyen, Hitler’e karşı olanlar Almanya’yı terk etmek zorunda kalmışlardı. Hitler iktidarı ele geçirdikten sonra, 1933 ile 1945 yılları arasında, yaklaşık yarım milyon kişi zorunlu göçmen oldu. Almanya’yı ve ilhak edilen Avusturya’yı bırakarak başka ülkelere gitmek zorunda kalan bu insanlar arklarında sadece mallarını, mülklerini değil kimliklerini, yaşamlarını da bırakıyorlardı. Hemen hiçbiri genç olmayan bu insanların yeni bir ülkede, yeni bir hayata başlamaları hiç de kolay olmadı elbette. Yahudilerin çoğunluğu oluşturduğu bu sürgünlerin arasında komünistler ve Nazilere karşı olan farklı siyasi görüş ve felsefi inanç sahipleri de vardı. Yarım milyon sürgünün üçte biri, 130 bin kadarı ABD’ye gitti. Aralarında Albert Einstein gibi bilim insanlarının, Thomas Mann ve Alfred Döblin gibi yazarların, Ernst Toller gibi politikacıların bulunduğu ABD göçmenleri İkinci Dünya Savaşı sırasında "düşman milliyetlerden yabancılar" diye adlandırılarak güvenilmez ilan edilecekler ve bir tür gözetim altında tutulacaklardı. Yani gittikleri yerlerde de pek iyi karşılandıkları söylenemez. Bertolt Brecht’in "Bize verilen adı hep yanlış buldum: Göçmenler/isteğimizle bırakarak ülkemizi, başka toprakları seçmiş, değiliz" diye itiraz ettiği ve "Bizi kabul eden yer hiç evimiz olmadı" dediği bu insanların bazılarının anılarından, anlatılanlarından oluşan bu kitap ülkelerinden ayrılmalarını ve yeni ülkelerine yerleşmelerini anlatırken 1930’lu ve 1940’lı yılların dünyasını da çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor...
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 236
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 7.2004
₺14,58
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 78
En / Boy : 13,5 / 20
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : .
₺10,12
1 2 3 >
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı