Vahiy epistemolojik açıdan ele alındığında, “dil” bir yana bırakılarak anlam veya yorum üzerine konuşmak pek mümkün görünmemektedir. Bu yüzden özellikle dil felsefesi kapsamında üretilmiş “anlam teorileri” ve onların yansımalarından yola çıkmak daha doğru bir tercih olabilir. Bu çalışma, söz konusu teorilerin bazılarının ön plana çıkardığı “kullanım”, “bağlam” ve “içlemsel semantik” ışığında vahyin anlamına dair bir perspektif sunmayı amaçlamaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 8/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 108
Ağırlık : 108
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺79,20
Esseyyid Abdülhakim Arvasi

İrşad edicim, Kurtarıcım ve Efendim Abdülhakîm Arvasî Hazretleri´ne ait, dışından öğretici mahiyette bu son asrın en büyük din eserini, en titiz sadakat, en derin dikkat ve en keskin haşyetle sadeleştirirken, kendimden ekleyeceğim biricik ölçü, Büyük Veli´nin muazzez ruhaniyetine sığınmak ve affını dilemektir. / N.F.K.

Kitapta, tarifinden başlayarak, Tasavvufun gayesi, konusu ve terimleri; Nakşî Yolunun Hususiyetleri ve ayrıca Sufî, Mutasavvıf, Melamî ve Fakir gibi tabirler izah edilmektedir.

 


Basım Ayı/Yılı : 2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 160
Ağırlık : 160
En / Boy : 13 / 20
Cilt Tipi : Ciltli
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺83,00

Dinî yaşantıyla kültürün şekillenmesi arasında canlı bir bağ bulunmaktadır. Bir taraftan dinî yaşantı kültürü inşa ederken öte yandan kültürel ortam da dinin şekillendirilmesinde ciddi bir paya sahip olabilmekte ve dinî metinlerin inşasında görünürlüğünü hissettirebilmektedir. Bu açıdan din-kültür ilişkisi çoğunlukla antropolojik bir perspektifi zorunlu kılmaktadır. Elinizdeki bu çalışmayla ülkemizde sosyal bilim müktesebatına çoklu bilim anlayışına sadık kalarak genel okur kitlesinin din ve kültür ilişkisi hakkında farklı alanlardan metinler okumasına katkı ağlamayı umuyoruz. Bir deneme girişimi olarak nitelenebilen bu çalışmaların daha iddialı çalışmalara kapı aralaması temennimizdir. Elbette ki bu çalışma dizisi temelde İslamî terminolojinin hakim olduğu metinlerden oluşmaktadır. Bu anlayış çerçevesinde İslamî geleneğin anlaşılmasında din ve dinin gelenek içindeki yerinin daha iyi anlaşılması için farklı İslamî ilim dallarının bu konudaki anlayış ve yaklaşımı önem arz etmektedir. Çünkü din, nihayetinde toplumsal bir kurumdur ve toplumsal bir kurum olarak dinamik bir yapı arz etmektedir. Aynı zamanda bu yapı sürekli değişim ve dönüşüm geçirerek farklılaşabilmektedir. Bu bağlamda dinî olanın değişim ve dönüşümünü iyi şekilde anlayabilmek dinin geçmiş, mevcut ve gelecek tasavvurları hakkında en iyi kanaatlere varmaya yardımcı olacaktır.


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 318
Ağırlık : 318
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺112,50

Yeni fikirler ve buluşlara açık olan Fransız ihtilali döneminde yeni yaşam anlayışı Tanrı’nın emrine değil aydınların zihninde sistemleşmiş akıl ürünü ilkelere dayanıyordu. Bu nedenle kutsal değerler inanç, din ve gelenek aklın süzgecine tabi tutularak yeni yorumlar, bakış açıları ifade edilmiştir. Özellikle kurulu düzen Soylu ve Rahip sınıfın Tanrı ve din adına dogmaları halk nezdinde eleştirilmiştir. İnsanların eşitliği, hürriyet ve siyasi haklar gibi yeni fikirler kısa zaman içerisinde bildiriler haline gelmiş ve her yeni gelişme toplumda beğeni kazanmıştır. İşte bu eleştiri ve beğeni dönemine Fransa’da öncülük eden düşünürler/filozoflar Montesguieu (1689-1755), Voltaire (1694–1778), Rousseau (1712–1778), Diderot (1713–1789) ve Baron d’Holbach (1723–1789)’tır. Dönemin bu düşünürleri 1700-1789 yılları arasında yeni fikri, siyasi, iktisadi ve dini yorumlara çanak tutmuştur. Bu çerçevede eserin ana teması 1789 Fransız ihtilali döneminin fikri ve dini dönüşüm sürecini kapsamaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 7/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 94
Ağırlık : 94
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺76,50
Abbasi Veziri Tahir'den Oğlu Abdullah'a

"Tahir b. Hüseyin, din, dünya, yönetim, re’y ve siyaset işleri ile devlet ve tebaanın ıslahı, devlet başkanının muhafazası, halifelere itaat ve hilafetin dört dörtlük olabilmesiyle ilgili ne varsa hepsini hakkıyla yazmış ve tavsiye etmiştir." -Abbâsî Halifesi Me’mûn (v. 218/833)- "Aklî siyaset hakkında gördüğüm en güzel metin budur." -İbn Haldûn (v. 808/1406)- Bu çalışma Abbâsî veziri Tahir b. Hüseyin’in (v. 207/822) Rakka ve Mısır valisi olan oğlu Abdullah’a (v. 230/844) yazdığı mektup çerçevesinde gelişen bazı metinleri konu edinmektedir. "İdarecinin sahip olması gereken olumlu nitelikler ile idaresini dayandırması öngörülen temel dinî/ahlâkî ilkeleri" ele alan siyasî nasihatnâme literatürünün ilk örneklerinden birisi olan bu mektup, 18. yüzyıl Osmanlı Devleti şeyhülislâmlarından Damadzâde Ebu’l-Hayr Ahmed Efendi tarafından Arapça olarak şerh edilerek III. Ahmed dönemi sadrazamı Nişancı Mehmed Paşa’ya takdim edilmiştir. Bu şerh, ilmiye mensubu Mehmed Selim Efendi tarafından aynı dönemde Osmanlı Türkçesine tercüme edilmiştir. Elinizdeki çalışma mektuba telif, şerh ve tercüme vesilesiyle müdahil olan şahısların hayat hikayeleri ile mektubun muhtevasını tahlil eden bazı değerlendirmelerden müteşekkil bir giriş bölümü ile mektubun şerh ve tercümesinin muhtelif yazma ve matbu eserlerle mukayeseli olarak tahkikli neşirlerinden oluşmaktadır. Mektubun kaleme alındığı 206/821 yılı İslâm dünyasında değişik ilimlere ait telif eserlerin ortaya çıkmaya başladığı teşekkül dönemine denk geldiğinden bu mektubun, kendisinden sonraki İslam siyaset düşüncesi literatürünü derinden etkileyen bir "kurucu metin" olarak görülmesi mümkündür.


Basım Ayı/Yılı : 1/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 3
Sayfa Sayısı : 139
Ağırlık : 225
En / Boy : 17 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺111,75

İlk olarak 1895 yılında yayımlanan Deccal ile Nietzsche, Hıristiyanlıkla ilgili eleştirilerini altmış iki kısa bölümde açık ve net bir şekilde dile getirir. Daha önce tanrının öldüğünü duyuran yazar bu kitabında Hıristiyanlık değerlerinin, bu tür değerleri ortaya koymak için gerekli niteliklere sahip olmayan insanlar tarafından yaratıldığını söyler. Bu değerleri gerçeğe aykırı olarak niteler ve bunların insanı zayıf kıldığından bahseder. Ona göre insanlığı çürüten ve yok olmaya götüren, sonradan uydurulmuş bu değerlerdir. Dolayısıyla insanlığın kurtuluşu için muhakkak Hıristiyanlığın kökünün kazınması gerekir. Nietzsche’nin sözünü ettiği Deccal, Hıristiyan-olmayan-kişidir aslında; Hıristiyanlığın bütün yalanlarını reddeden ve kendi doğasını kabullenip onu çöküşe götürecek olan değerlerle savaşan kişidir. Nietzsche en nihayetinde, yalnızca tek bir gerçek Hıristiyanın varlığından söz eder; fakat onun da çarmıhta can verdiği gerçeğinin altını çizer.

En son kaleme aldığı otobiyografik eseri Ecce Homo dışında, önemli fikirlerini ifade ettiği son yapıtı Deccal, Alman filozofun felsefe tarihindeki yerini anlamak açısından son derece önemlidir.


Basım Ayı/Yılı : 3/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 92
Ağırlık : 92
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺53,30

Sosyoloji/Din Felsefesi Setimiz, Şamanın Ruhu, Şamanın Ritmi, Vedânta Felsefesi Upanişadları ve Sankhya Felsefesi Upanişadları kitaplarından oluşmaktadır. Eserlerimizden Şamanın Ruhu ve Şamanın Ritmi, Utkun Ayâsya tarafından yazılmış, Upanişadlar Ayâsya tarafından orijinal dilinden çevrilmiştir.

Şamanın Ruhu:

İnsanın, Homo Sapiens (M.Ö. 400.000) olarak ortaya çıktığı dönemden itibaren deneyimlediği, gözlemlediği tüm tecrübelerinin akıl ve kalp süzgecinden geçirerek yarattığı dinin adıdır Şaman!

İnsanın gelecek nesillere, kendi varlığını bildirmek üzere çizdiği petrogliflerde (kaya resimleri) Şaman dininin izlerine ilk kez M.Ö. 8.000 yılında rastlarız.

Bu kitap, akıl ve kalp süzgecinden geçerek var olan, bütün engellemelere rağmen hâlâ ayakta kalan “Neo-Şamanizm” inancının kökenlerine ve bu dine ait felsefe terimlerine ulaşacaksınız. Bu inancın kökeni ise gerek alkışlar gerekse Asya kökenli destanlarla -ama özellikle Kök-Türk destanlarıyla- olan bağlantıları açıklanarak yazıldı.

Destanlar her ne kadar M.Ö. 4 ve 5. yüzyıllara ait olsa da unutulmaması gereken bir olgu var: Yazılı her destan binlerce yıllık sözlü gelenek sayesinde günümüze kadar aktarılarak geldi.

Şamanın Ritmi:

Şaman Dinine göre tüm evrenin, insanın bedeninde atan nabzın hızında bir ritmi vardır. Ve bu ritim, tüm evren ile birlikte dünyanın ve onun üzerinde yaşayan canlı; bize cansızmış gibi görünen ama tıpkı bizler gibi bir ruha sahip olan tüm varlıkların yaşam ritmidir.

Ata Ruhları tarafından seçilen bir insan, Kam veya Utkun olarak geri kalan hayatını yaşamayı kabul ettiği anda Eerenlerinin ona ilk gösterdikleri: Bütün göğün, ufuk çizgisi boyunca atan bir nabız gibi Yer-Suyun üzerine nasıl yayıldığıdır.

O andan itibaren Üç Âlemin Eerenleriyle bir olan Kam veya Utkun, tüm Kamlamalarında Tüngürüyle bu ritme eş güdümlü bir ritim tutturur çünkü ancak bu sayede maddenin katı gerçekliğinden bir nefes gibi sıyrılarak, İyelere ait olan Üç Âlemin kapılarından geçebileceğini bilir.

Şaman Dininin felsefesini ve bu dinin üzerinde yükseldiği kaideyi meydana getiren unsurlarını ve bir Kam veya Utkunun ruhunun nasıl temellendiğini anlattığım ilk kitabımın ardından, bu kitabımda Kamlama esnasında kullanılan araç gereçler ile birlikte onların üzerindeki obje ve şekillerin neler olduğunu anlamları ile birlikte yazıp, gerek saha çalışmalarım esnasında gerekse müze ziyaretlerinde çizdiğim resimlerle destekledim. Bu sayede binlerce yıllık birikimin mirası olarak şekillenmiş olan Şaman Dininin kasıtlı veya kasıtsız hep karanlıkta bırakılan, dillendirilmekten kaçınılan hususlarını elimden geldiği kadar ve bu konuda yazılan kitaplardan daha farklı bir yol takip ederek dile getirdim. Bir Utkun olarak üzerime düşen bu görevi layıkıyla yerine getirmiş olmanın huzuruyla yoluma devam ediyorum…

 

Vedânta Felsefesi Upanişadları

Başlangıçta her şeyin kendisi olan ve “tek olmaktan”sa “çok olmaya” karar veren evrenin saf ruhu, her şeyi kendinden yarattı. İçini insanla, hareket eden ve etmeyen, canlı ve -cansız, tamamen maddeden oluşmasına rağmen aklın hezeyanlarıyla sıfatlar yükleyerek onu değerli, elde edilmesi gereken bir nevi hazine hâline dönüştüren nesnelerle doldurdu. Sonra da insana “Bu nesnelerle aklını ve aslında benden olan ruhunu kirletmeden bana geri dön! Senin imtihanın bu!” dedi. Sonra ezeli ve ebedi olan bu imtihana bir süre biçti ve bu sürenin noktalandığı ana da “ölüm” dedi.

Ebedi olanın kendinden ölümü yaratmasıyla başlayan imtihan, insanın ilk nefesinden son nefesine kadar geçen zamanda evrenin kendisiyle birleşmeye giden yolu bulma çabasıdır.

Bu çabayı ve insana kendini yaratıcı bağlamında anlatan o son noktadır Vedanta Felsefesi.

Kendi sonlu hayatında, bedenden çıkacak olan son nefesini kendini yaratanla birleştirmenin sırrına ermiş olan insanlara Svaha!

Tüm bunları yarattıktan sonra hepsine dikkatlice baktı. Ve yarattığını Brahma-tata-tamam olarak tanıdı ve sonra “İdam Adarçam!” hükmünde bulundu.

Bu hüküm ile görünür olduğu için insan bilinir İdan-dra, yani İdandra, olarak. Ve İdandra adıyla bilinen, İndra olarak tanrılar arasında zikredilir ki en büyük sır budur. Muhakkak en yüce olandır tüm sırları seven.

SÂÑKHYA Felsefesi Upanişadları

Ruh, içinde yaşadığı bedeni terk etme zamanı geldiğinde, içinde bulunduğu bedeni yöneten ve kendisine bağlı olan aklın dünyadaki eylemlerinden sorumlu olarak ya dünyaya geri gönderilerek cezalandırılır ya da sonsuza kadar tüm arzu, istek, acı ve korkularından arınmış olarak kendisi gibi ölümsüz Ruhların yanında yerini alır.

Bu uzun ve herkesin tek başına gitmek zorunda olduğu yol üzerinde olan, madde âleminin zifirî karanlığından sıyrılmış ve beden denilen mağarayı kendindeki ilahi ışıkla aydınlatmaya başlamış RUHLARA SVAḤA!

Bu kitabın yazımında kullanılan bütün bilgiler kendi dillerinde yazılmış orijinal kaynaklarından çevrilmiştir. Gerek Sanskrit Dili ve gerekse Antik Dönem Grekçe ve Latince eserlerin günümüz dillerine yapılmış olan çevirilerinde anlam kaymaları ile birlikte kelime hataları meydana geldiği için bu yolu takip etmek bilgi kirliliğini önlemek açısından elzem önem taşımaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 6/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 1248
Ağırlık : 1248
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺199,00

Erzincan Üzümlü ilçesi Sansa Köyü’nden bir çifçti ailenin evladıdır. İlkokulu öğrenimini tamamladıktan sonra kitap okuma alışkanlığı ile başlayan Ehlibeyte yatkınlığı  ile  edeb ve erkan üzere bir çok eserleri  okuyan İLYAS AKDEMİR daha sonra  tanış olduğu Baş köylü Seyyid Hasan Efendi’ye duyduğu hayranlık üzere Ehlibeyt yoluna hizmet etmeyi kendisine görev addetmiştir. 
Bu aşk ile muhterem Hasan Efendi ve onu bilip tanıyan daha bir çok  kişilerle temas kurarak inancın ahkam ve usul üzere bilgilenmeye talip olmuştur. Baş köylü Hasan efendinin desturu ve himmeti  ve manevi desteği ile on dört cilt tutarı kadar elyazma eserler hazırlamıştır. iş bu hazırlanmış olan bu eserler okuduğunuz bu kitapları meydana getirmiştir. Hak ehli olan her kesimden insana hitab eden bu eserler insanlara bilgi ve marifet kazandıracak özlliktedir.
Saygıdeğer okurlarımıza bu eserleri sunulur.


Basım Ayı/Yılı : 8/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 296
Ağırlık : 296
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺100,00

İnsan için söz konusu olan mutluluk nedir, nasıl elde edilir? İnsanların insan olmak bakımından ortak olduğu mutluluk nedir? Söz konusu mutluluk, üzerinde anlaşmaya varılmış tek bir mutluluk mudur, bu konuda farklı görüşler var mıdır ve muhtelif mutluluklar söz konusu mudur? Mutluluklar arasında bir hiyerarşi var mıdır? Mutluluk, gayret ve çalışma ile elde edilebilir mi, bu konuda âlimlerin görüşleri nelerdir? Mutluluk ne kadar bir sürede elde edilir, insan ömrü bunun için yeterli midir? Kişinin bu yolda edinmesi gereken sanat ve diğer araçlar nelerdir, kişi nasıl bir yol takip etmelidir?
Ahlâk felsefesinin bu temel soruları, İslâm ahlâk felsefesinin en önemli metinlerinden Tehzîbu’l-ahlâk’ın yazarı İbn Miskeveyh’in (ö. 421/1030), Tertîbu’s-sa‘âdât ve menâzilu’l-ulûm adlı risalesinin de ana başlıklarını oluşturmaktadır. Elinizdeki kitap, şimdiye kadar İslâm ahlâk felsefesi çalışmalarında ihmal edilen Tertîbu’s-sa‘âdât’ın Türkçe tercümesini okuyuculara sunmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 4/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 58
Ağırlık : 58
En / Boy : 12,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺78,75

Dünya hayatında insan görünümünde olan canlıların iki türlü olduğu ve her iki türün de kendi içinde eril ve dişil prensipleri barındırdığı hususu, Hasani Sani’den bize ulaşan yazılarda ısrarla vurgulanmaktadır, fakat Hasani Sani’nin Zahir ve Bâtın âlemlerde Hakk el-yakîn seyrettiği bu varlıkların nasıl varlıklar olduğu bu yazılarda detaylıca açıklanmış olsa da, bu açıklamalar arasında Kur’an ayetlerine ve diğer Hakk erenlerin sözlerine yer verilmemiştir.

İşte bu kitap, Hasani Sani’nin açıklamaya çalıştığı hususları, Kur’an ayetleri ve bize ulaşan diğer hak sözler ile destekleyerek açıklamaktadır. Dahası, şimdiye kadar Hakikât Sırrı olarak bilinen ve sözlü gelenek içerisinde nesilden nesile aktarılarak günümüze kadar konuşulan ama şu ana kadar ayetleriyle beraber bir bütün hâlinde sunulmamış olan gerçekleri de ispatlamaktadır.

Şimdiye kadar Hakikât Sırrı olarak bilinen ve sözlü gelenek içerisinde nesilden nesile aktarılarak günümüze kadar konuşulan ama şu ana kadar ayetleriyle beraber bir bütün hâlinde sunulmamış olan gerçeklerin açıklandığı bu kitap, bu ve bundan sonraki nesillerin ışığı olan kaynaklardan biri olacaktır.


Basım Ayı/Yılı : 5/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 160
Ağırlık : 160
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺75,00
Aşık Sefil Ali

Okuduğunuz bu eserin felsefi teması tasavvuf içeriklidir. İçerdiği hususlar Ehlibeyt mücadelesini anlatmaktadır. Âşıklık geleneği tarzında ve Hurufilik eğilimi bariz gözlenmektedir. Hz. Muhammedin Ehlibeytinin haklı ve şerefli çabalarını bir güzelce şiirlerle anlatan ve insanı kutsayan bu destanımsı hak mücadelesinin bir özetini göreceksiniz.

İnsan bu cihanda insanlık adına kutsanacak kadar önemli bir mücadeleyi bu yer kürede ikinci bir örneği görülmemiştir ve duyulmamıştır. Böylesi hunharca işlenmiş bir Kerbelâ hadisesi bütün milletler tarafından bilinmektedir. Bu denli şedid bir katl’iam örneğine rastlanış değildir. Bu zulmün tarifini en güzel ve en doğru bir tasvirle mersiyeleriyle Âşık Sefil ALİ tarihe önemli bir şerh düşmüştür.

Doğdu şafaktan göründü Ehlibeytin matemi

Hüseyniler leyl ü nehâr unutmasın bu gamı

Türlü türlü derde dermân cümle yâreler emi

Yolunda ser efgendenin oldu hemi merhemi

Hüseyinin dostlarına eyle yüzbin selâmı

Yezide hem tabisine lâ’net olsun herdemi

 

Diye başlayan ağıtıyla on muharrem günü şafağın al kızıl renge bürünmesinin gözle görülür olması inkâr edilemez hakikattir. Çünkü on muharrem günü Şah Hüseynin şehadetidir.                                                            Haydar Şahin.


Basım Ayı/Yılı : 5/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 88
Ağırlık : 88
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺60,00

İslam dünyasının, öncelikle felsefî bilimlerin “aleti” olarak tanıştığı mantık, yüzyıllara yayılan özümsenme sürecinin sonunda, İslam düşünce geleneklerinin pek çoğu için ortak bir metodolojik zemine dönüşmüştür. Mağrip’ten Leknev’e uzanan geniş İslam coğrafyasındaki bütün önemli eğitim kurumlarında mantık, müfredatın ayrılmaz bir parçası haline gelmiş, hemen her öğrencinin bu alanda en azından temel bilgilere sahip olması hedeflenmişti. Bu durum, medresede okutulmak üzere farklı seviyelere hitap eden pek çok mantık ders kitabının yazılmasına ve bunlar üzerine şerhler ve haşiyeler kaleme alınmasına yol açtığı gibi, mantığın daha özel meseleleri hakkında da geniş bir literatürün oluşmasını sağlamıştır.

Khaled El-Rouayheb’in bu çalışması, mantığın geniş bir kabul gördüğü 1200-1800 arasındaki döneme odaklanmakta ve bunu yaparken İslam dünyasındaki farklı gelenekleri dikkate almaktadır. El-Rouayheb, her dönem ve geleneği ele aldığı kuşatıcı giriş yazılarının ardından, öne çıkan mantıkçıların hayatları, mantığa dair çalışmaları ve dikkat çekici görüşlerini veciz bir şekilde okuyuculara sunmaktadır. İslam Mantığının Gelişimi 1200-1800, genellikle küçümsenip görmezden gelinen İslam düşünce tarihinin on üçüncü yüzyıl sonrasındaki serencamını hakkıyla değerlendirebilmek için mantık özelinde çok kıymetli bir çerçeve sunmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 3/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 350
Ağırlık : 350
En / Boy : 16,5 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺213,00

İslam Dünyasında Felsefenin Yakın Coğrafyası

İran’ın büyük düşünce adamı Dînânî, İslam dünyasında felsefenin serüvenini tartışmalar eşliğinde sunmaya devam ediyor. Hangi arif veya sûfînin kendi inanç esaslarını kabul ederken her türlü akıl ve burhanı bir kenara attığından söz edilebilir? Araplara has beyancı/ifadeci sistem taraftarlarından hangi birisinin İslam’ın temel esaslarını ortaya koyarken akıl ve burhandan söz etmediği söylenebilir? Aynı sorular bir İslam filozofu hakkında da sorulabilir. Hangi Müslüman filozof vardır ki dinin esasları konusunda İslamî naslara ve metinlere yönelmeden ve başvurmadan kendi düşüncelerinden söz etmiş olsun? Bugün kendisine İslam felsefesi adını vermiş olan şey, çeşitli düşüncelerle karşılaşmış ve arkasında uzun ve zigzaglarla dolu bir yol bırakmış bir düşünce hareketidir. İslam felsefesi bir gecede ansızın ortaya çıkmış bir şey değildir. Bu felsefenin kendisinin vurguladığı ilkelerden biri, bu âlemde hiçbir şeyin bir seferde ve hazırlık olmadan varlığa gelemeyeceğidir. Şüphesiz büyük İslam filozofları tercümeler yoluyla Yunan felsefesiyle tanışmışlardır. Ancak bu filozoflar için gündeme gelen meseleler, Yunan filozofları için gündeme gelmiş meselelerle aynı değildir. Fârâbî ve İbn Sînâ’nın karşılaştığı problemler, Platon ve Aristo’nun meşgul olduğu problemlerden farklıdır. Felsefî soruların ezelî ve kadim olduğu doğrudur, ancak aynı ezelî sorular farklı şartlar altında farklılık kazanmaktadır. Bu yüzden felsefî düşünce akımı tek bir mahiyete sahip olmakla beraber, tarihin her devrinde özel bir anlam ve biçime sahiptir. İslam felsefesi daima hareket halindeki dünya felsefe tarihi kervanıyla bağlantılı olmakla beraber, kendine has bir mahiyete sahiptir. Bu felsefe dinî metinlere yabancı değildir. Bu felsefî akım içinde düşünce, yaşantı ve müşahededen de bahsedilir.


Basım Ayı/Yılı : 10/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 344
Ağırlık : 344
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺149,38
Kitabu’l-Makulat ve Kitabu’l-Hatabe

Farabi (ö. 339/950) İslam dünyasında mantık bilimine en fazla vurgu yapan filozoflardan biridir. Filozof, felsefenin diğer alanlarında olduğu gibi mantık alanına dair de kendine özgü bir telif ve metin inşası tarzı ortaya koymuştur. Bu durum, gerek selefi Aristoteles, gerekse halefleri İbn Sînâ ve İbn Rüşd’ün aynı alanlara ilişkin eserleri ile mukayese edildiğinde daha iyi anlaşılmaktadır. Farabi Kategoriler’de ilk defa Aristoteles tarafından ortaya konulan kategoriler teorisini, Retorik’te ise yine ilk defa Aristoteles tarafından ortaya konulan retorik teorisini kısa ve öz bir şekilde yeniden inşa etmiştir. Fârâbî Aristoteles’in vaz ettiği bu teorileri evrensel olarak değerlendirmiş ve bu evrensel teorileri kendi tekil tarihsel koşulları içerisinde yeniden var kılmıştır. Elinizdeki kitap Farabi’nin bu eserlerinin ilk Türkçe çevirisidir. Bu iki eser Farabi mantığını ve felsefesini, dahası Meşşai mantık ve felsefeyi anlama çabası içerisinde olanlara bugünün dünyası açısından çok önemli olanaklar sunmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 2/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 199
Ağırlık : 199
En / Boy : 17 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺135,00
İslam Filozoflarının Varlık Tasavvuru

Elinizdeki kitabın amacı, Kindî, Farabî, İbn Sîna, İbn Bacce, İbn Tufeyl, İbn Rüşd, Sühreverdî, Esirüddin el-Ebherî, Kutbüddin er-Razî ve Molla Lütfi gibi pek çok önemli filozofu bünyesinde barındıran İslam felsefesi geleneğinin bütün araştırmalarının temelini oluşturan ortak çerçeveyi belirginleştirmektir. Kitapta önce felsefe geleneğinin varlık tasavvuru, ardından da bu tasavvurun kelam ve tasavvuf geleneğine etkisi ele alınmaktadır. Felsefe geleneğinin varlık tasavvuruna ilişkin anlatılar, varlık kavramının tahlilinden başlayıp varlığın bilimler arasında araştırma konusu şeklinde taksimine uzanan bir anlatım düzeninden oluşmaktadır. Bu varlık tasavvurunun kelam ve tasavvuf geleneklerine etkisinin incelendiği başlıklarda ise felsefenin kelamcı ve mutasavvıflar tarafından nasıl tevarüs edildiği meselesi tartışılmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 4/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 3
Sayfa Sayısı : 184
Ağırlık : 184
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺73,92
İlk Dönem Kelamcılarında Tabiat ve İnsan

İslâm düşüncesinde Allah-âlem ilişkisi bağlamında beliren en büyük sorun, ezelî varlık ile yaratılmış varlıklar arasındaki nedensel ilişkiyi izah noktasında ortaya çıkmaktadır. Meselenin bir ucunu, sonsuz varlığın naslar çerçevesinde doğru biçimde anlaşılacağı oluştururken, diğer tarafta ise sınırlı varlığın kendini ve içinde olduğu tabii düzeni anlamlandırma çabası durmaktadır.

Kelâmda Nedensellik, ilk dönem kelâmında Müslümanların tabiat ve insan hakkındaki ilk fikir yürütmelerinin teolojik arka planını, gerekçelerini ve bu doğrultuda yapılan izah denemelerini konu almaktadır. Bu çerçevede uluhiyet açısından problem ilim, irade, kudret ve tekvin gibi nedensellikle doğrudan ilgili sıfatlar bağlamında ele alınırken, tabiattaki işleyiş atom, tabiat, araz ve cisim teorileri ile bu yapının işleyişini izah için geliştirilen âdet, kümûn, itimâd ve fenâ-bekâ teorileri çerçevesinde incelenmekte; özgürlük ve sorumluluk açısından insan fiilleri ise cebr, tefviz, tevlid ve kesb teorileri açısından irdelenmektedir.


Basım Ayı/Yılı : 6/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 320
Ağırlık : 410
En / Boy : 17 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺148,50

Tasavvuf ilminin siyaset düşüncesiyle alakasını kurmak mümkün müdür? Tasavvufî eserlerde yer alan, “kutub”, “halîfe”, “sultan”, “zıllullah”, “tedbîr”, “adl” vb. kavramlar nasıl anlaşılmalı, nasıl okunmalıdır? Bu kavramların zahirî boyutları, siyasî çağrışımları bulunmakta mıdır? Sûfîlerin siyaset ehlinden uzak durmaları genel geçer bir kural mıdır? İnsanın kemaline ilişkin bir eğitim sürecini öngören bu ilim, böylelikle erdemli bir topluma ulaşılmasını hedeflemekte midir? Osmanlı Devleti özelinde tasavvuf-siyaset ilişkisinin boyutları nelerdir? Tasavvufî-siyasî metinlerin Osmanlı siyaset düşüncesi ile siyâsî terminolojisinin teşekkülünde baskın bir öğe olduğu söylenebilir mi?

Sûfî Diliyle Siyaset, Kübreviyye tarikatı sûfîlerinden Necmeddîn-i Daye’nin (v. 654/1256) Mirsādü’l-‘ibad adlı eserinin Osmanlı sultanı II. Murad’a ithafen dönemin mutasavvıflarından Kasım b. Mahmûd Karahisârî (v. 891/1486) tarafından yapılan İrşadü’l-mürîd ile’l-murad başlıklı tercümesinin muhtelif toplum tabakalarının durumlarını ele alan beşinci kısmının Latin harfleriyle neşrinden oluşmaktadır. Gerek Mirsadü’l-‘ibad gerekse İrşadü’l-mürîd Osmanlı ilim ve düşünce dünyası tarafından yüzyıllarca dikkate alınan etkili eserler arasında yer almaktadır.

İrşadü’l-mürîd, aynı zamanda fetret dönemi sonrası Osmanlı Devleti’nde siyaset dilinin nasıl teşekkül ettiğine ve takip eden yıllarda nasıl bir seyre sahip olduğuna dair incelemeler için de önemli bir kaynaktır.


Basım Ayı/Yılı : 2/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 172
Ağırlık : 172
En / Boy : 17 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺110,25

Kindi, İslam dünyasında ilmi ve felsefi çalışmaların en yoğun olduğu bir dönemde yetişmiş, felsefe başta olmak üzere teorik ve pratik tüm bilgi dallarında ürün vermiş önemli bir filozoftur. Felsefe ve kelam arasındaki spekülasyonların zirveye çıktığı, çeşitli din ve mezhepler arasında kıyasıya mücadelenin sürdüğü 9. yüzyılda, bu alandaki tüm tartışma ve çalışmalara en üst düzeyde katılmıştır.

İslam dünyasının tercüme eserlerle tanıştığı bir dönemde İslam düşüncesinin oluşumunda büyük katkıları olan Kindî, ele aldığı konularda uyguladığı yöntem ve kullandığı terminoloji ile kelamdan felsefeye geçişi sağlayan ilk İslam filozofudur.

İslam toplumunu ilk kez felsefe ile tanıştıran Kindî, matematikten tıbba, astronomiden musikiye, psikolojiden kimyaya varıncaya kadar her alanda eser veren ansiklopedik bir filozoftur.

O güne kadar Süryani bilgin ve mütercimler eliyle temsil edilen bilim ve felsefe, Kindi’nin çalışmalarıyla el değiştirmiş; sayıları 277’yi bulan eserleriyle yabancı kültürler karşısında İslam toplumu için önemli bir kaynak ve moral güç olmuştur.


Basım Ayı/Yılı : 10/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 5
Sayfa Sayısı : 535
Ağırlık : 535
En / Boy : 17 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺183,00

İbn Sînâ, sadece İslâm medeniyetinin değil, tüm zamanların en büyük zekâlarından birisidir. Âlem ve insana dair bütüncül bir resim ortaya koyan felsefî sistemi, hem muhteva hem de yöntem açısından İslâm felsefesinin zirvesini teşkil etmektedir. Bu felsefî sistem İslâm dünyasında olduğu kadar Batı’da da uzun süre etkinliğini sürdürmüştür. İslâm dünyasında 18. yüzyıla kadar devam eden "İbn Sînâcı felsefe geleneği" ile Batı’da ortaya çıkan "Latin İbn Sînâcılığı" bunun en açık göstergesidir. İbn Sînâ’nın Mirası, İslâm felsefe birikiminin keşfi yönündeki çabalara küçük de olsa bir katkıda bulunmak amacıyla, Yale Üniversitesi Yakın Doğu Dilleri ve Medeniyetleri Bölümü başkanı Prof. Dimitri Gutas’ın İbn Sînâ hakkında yazdığı makalelerin Türkçe tercümelerini biraraya getirmektedir. Gutas, bu kitabı oluşturan makalelerinde, İbn Sînâ’yı merkeze alarak İslâm felsefesi mirasının daha sağlıklı ve doğru bir şekilde nasıl değerlendirilmesi gerektiğine dair özgün nitelikli ve ufuk açıcı görüşler ortaya koymaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 4/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 3
Sayfa Sayısı : 368
Ağırlık : 571
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺174,00

Gazâlî, İslâm düşünce tarihinin en dikkat çekici isimlerinden birisidir. Onun kelâm, felsefe, tasavvuf ve fıkıh gibi disiplinlerin tarihinde bir dönüm noktası teşkil ettiği, hatta eserleriyle İslam toplumlarının dini algılayış ve yaşayışlarında da derin izler bıraktığı, bilinen bir gerçektir. Etkileyici hayat hikâyesiyle o, zihinlere, ömrü boyunca hakikatin peşinde koşmaktan vazgeçmeyen bir entelektüel, tarih boyunca filozoflara yöneltilmiş en derinlikli eleştiriyi kaleme almış bir kelâmcı, dinî ilimlere diriltici bir ruh üflemek için uğraşan bir âlim ve tasavvufun sunduğu ilim-amel/bilgi-eylem birlikteliğinden derinden etkilenen bir sûfî olarak kazınmıştır. Frank Griffel’ın Gazâlî’nin Felsefî Kelâmı adlı eseri, onun bu çok yönlü entelektüel birikimini, kozmolojiye dair öğretilerini merkeze alarak ustalıkla incelemekte. Griffel, Gazâlî’nin hayatı, ilmî mirası ve yorum yöntemi ile âlemin yaratılışı, ilahî, insanî ve tabiî nedensellik hakkındaki görüşlerini hayranlık uyandıracak bir titizlikte ele almakla kalmamakta, bu konularda Batılı ilim çevrelerinde hâkim olan yanlış anlamaları sorgulayarak Gazâlî gibi önemli ve etkileyici bir düşünüre dair tutarlı ve incelikli bir resim sunmayı da başarmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 8/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 3
Sayfa Sayısı : 503
Ağırlık : 638
En / Boy : 17 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺177,00
Gazali ve İhyau Ulumi’d-Din’i

Modern dönemde İslam düşüncesi çalışmalarının en popüler konularının başında Gazâlî ve onun düşünce serüveni gelmektedir. Ömrünün sonlarında kaleme aldığı otobiyografisi el-Munkız mine’d-dalâl’de sunduğu portreye göre Gazâlî, kelâm disiplinini yetersiz bulmuş, felsefeyi reddederek bu amaçla Tehâfütü’l-felâsife’yi kaleme almış ve hakikati, dinin sınırlarının dışına çıkmayan bir tasavvuf anlayışında bulmuştur. Onun kelâm ve felsefeden geçerek tasavvufta son bulduğunu belirttiği yolculuğunun merkezinde ise şaheseri İhyâu ulûmi’d-dîn yer almaktadır.

Bu kitapta Kenneth Garden, Gazâlî hakkında pek çoğumuzun sahip olduğu bu tasavvuru şekillendiren söz konusu eserleri, özellikle de el-Munkız ve İhyâ’yı, onun Mîzânu’l-amel’inde ve Farsça Mektupları’nda verdiği biyografik bilgiler ışığında yeniden değerlendirmektedir. Bu değerlendirme neticesinde ortaya çıkan Gazâlî ve İhyâ portresi ise bizi, çok yakından tanıdığımızı zannettiğimiz bu düşünür ve onun en önemli eseri İhyâ hakkındaki bilgilerimizi sorgulamaya davet etmektedir.


Basım Ayı/Yılı : 12/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 264
Ağırlık : 264
En / Boy : 17 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺145,50
Anlatabilmenin İmkanı

İslam entelektüel geleneği içinde çok önemli bir yere sahip olan Fahreddin Râzî; kelâm, felsefe ve mantık alanlarında ortaya koyduğu teorilerle İslam düşünce geleneğinin şekillenmesinde önemli bir rol oynar. Bundan dolayı, geleneğin içinde “kurucu düşünür (imam)” olarak anılır. Râzî, mezkûr aklî ilimler hakkında kaleme aldığı eserler ve bilhassa Kur’ân-ı Kerîm tefsiriyle kendisinden bigâne kalınamayacak kadar büyük bir ilim mirası bırakmıştır.

Elinizdeki bu çalışma, İslam düşünce geleneğindeki önemli başlıklardan birini teşkil eden “dilin zannîliği” meselesinin yalnızca kelâm ve fıkıh usûlüyle alakalı bir sorun olarak değil, bir dil teorisi çerçevesinde de incelenebileceğini Râzî’nin âyetler ve hadisler özelinde getirdiği örnekler ve gelenek içinde Râzî düşüncesine yapılan katkılarla aktarmaya çalışmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 5/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 308
Ağırlık : 350
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺76,23
Katibi ve Kutbüddin Razi Örneği

Kavram mantığı, bileşik bir nesnenin özcü bir yaklaşım içinde nasıl tanımlanması gerektiğine odaklanan ve bu amacı gerçekleştirmek için gerekli olan alet kavramları, ayrımları ve kuralları inceleyen klasik mantığın temel bölümlerinden biridir. Kavram mantığında bileşik yapılı şeylerin aklî parçaları olduğu varsayılarak bu parçaların beş tümel kavram altına yerleştirilerek nasıl tanımlanacağı, yani kısaca “tanım teorisi” incelenmektedir. Zira klasik mantıkçılara göre tanımlamak bir düşünme türüdür. Düşünmek ise bilinenlerden hareketle bilinmeyenlerin bilgisini türetmekten ibarettir. Bu türetim hareketinin aşamaları ve bu intikal esnasındaki yol kazaları, İslam mantık geleneğinde “tasavvurât” adıyla anılmaktadır. İbn Sînâ Sonrası Kavram Mantığı, İbn Sînâ (ö. 428/1037) sonrasında, tanım teorisine ilişkin standart anlatının temel metni olan, Kâtibî’ye (ö. 675/1277) ait er-Risâletü’ş-Şemsiyye’nin tasavvurât bölümünü Kutbüddîn Râzî’nin (ö. 766/1365) şerhi ve Seyyid Şerîf Cürcânî’nin (ö. 816/1413) hâşiyesi eşliğinde incelemekte ve özcü mantığın tanım teorisine ilgi duyanlar için bir rehber niteliği taşımaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 4/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 253
Ağırlık : 253
En / Boy : 17 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺121,50

İran’ın yaşayan en saygın ilim ve düşünce adamlarından biri olan Dînânî, zor bir göreve talip oluyor ve İslam dünyasında felsefenin tarihini, İslam âlimlerinin eleştirileri eşliğinde kapsamlı olarak sunmayı başarıyor. “Tarihin ve tarihteki olayların akışının düşünce temelinde gerçekleştiğini bilen kimseler, düşünce ve felsefenin öneminden nasıl habersiz olurlar? Tarihin hâdiseleri ve zamanın olayları, güçlülerin fetih ve zaferlerinden ibaret değildir. Barış ve savaş, zafer ve hezimet ve insan hayatıyla ilişkili şeyler, düşünce okyanusunun dalgaları ve kükreyişleri ile bağlantılıdır. Tarihte bireylerin izini süren ve kişisel hayat hikâyelerini araştıran kimseler, tarihin bu şeylerin toplamından ibaret olmadığının farkında değildir. Eğer tabiat, Yaratıcının eliyle yazılan bir kitap ise, tarih de onun düşüncenin nakşı ve akıl ve tefekkürün yüce kalemi ile yazılan bir levhasıdır. Düşüncenin nakşının belirgin olduğu ve akıl ve tefekkürün tarihin olaylarının temeli olduğu yerde tarih felsefesi ile felsefe tarihi arasındaki aralık da belirsiz ve silik olur. Ama akıl ve tefekkür, işlerin temel noktası haline gelirse, bu iki kavram birbirine yaklaşır ve aralarındaki fark, bir bakış ve görüş farkı mesabesine iner. Şu nokta da dikkate alınmalıdır ki, felsefe tarihinin filozofla olan ilişkisi, bilim tarihi ile bilim adamı arasındaki ilişkiden farklıdır. Bunun delili de şudur ki; felsefe tarihi her dönemde veya çağda hiçbir şekilde kendisini o çağın filozofuna dayatmaz iken bilim tarihi gelişim ve evriminin hiçbir aşamasında bilim adamını kendi haline bırakmaz ve onu gelinen aşamayı kabul etmeye mecbur eder.”

 


Basım Ayı/Yılı : 5/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 360
Ağırlık : 360
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺149,38

Günümüzde İslâm felsefesi araştırmalarının yoğunluk noktasını Kindî, Fârâbî, İbn Sînâ ve İbn Rüşd gibi isimler oluşturmaya devam etse de bu felsefe geleneğinin mahiyetinin tam anlamıyla ortaya çıkabilmesi için bu gelenek içinde eser vermiş bütün isimlerin katkılarının gün yüzüne çıkartılması bir gerekliliktir. Bu çerçevede “gölgede kalmış” filozoflardan biri de Âmirî’dir (ö. 381/992). Kindî ekolünün bir temsilcisi olarak değerlendirilebilecek olan Âmirî’nin bütün eserleri günümüze gelmese de mevcut çalışmaları, ilerleyen süreçte İslâm felsefe geleneğini temsil edici nitelikte görülecek pek çok öğretinin izlerinin Âmirî’de bulunduğunu göstermektedir. O, bir yandan Aristotelesçi ve Yeni-Eflâtuncu yaklaşımları harmanlayan bir felsefî tutum sergilerken diğer yandan da başta irade hürriyeti olmak üzere kelâmî problemlerin felsefî çözümü noktasında yoğun mesai harcamış, sarih aklın hükümleriyle sahih dinin hükümlerinin birbirine zıt olamayacağı ilkesi etrafında uzlaştırmacı bir çaba ortaya koymuştur.


Basım Ayı/Yılı : 2/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 318
Ağırlık : 318
En / Boy : 17 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺142,50
Felsefi Akledilirler Öğretisi

Amacını eşyanın hakikatine ulaşmak olarak belirlemiş olan klasik felsefe, bu amacına ulaşabilmek için gerekli ontolojik ve epistemolojik imkânlara sahip olduğunu iddia etmektedir. Bu iddianın temellendirilmesi sadedinde belli bir varlık anlayışı geliştirmiş ve buna uygun bir bilgi anlayışı ortaya koymuştur.

İnsan gücü nispetinde eşyanın hakikatine nasıl ulaşabilir diye sorduğumuzda, karşımıza klasik felsefenin “akledilirler” anlayışı çıkmaktadır. Buna göre akledilirler, ulaşılmak istenen eşyanın hakikatine tekabül eden tümel anlamlara karşılık gelmektedirler. Diğer bir ifadeyle, akledilirler, ontolojik olarak eşyanın hakikatini oluşturan makul veçhelerinin, akıl tarafından idrak edilmiş varlık ve mahiyetlerinin bilgisinden oluşmaktadırlar. Dolayısıyla, akledilirler konusu, klasik tarzda metafizik yapılıp yapılamayacağı meselesiyle doğrudan bağlantılı hâle gelmektedir.

Elinizdeki çalışma, dış âlemden hareketle aklın, akledilirleri nasıl elde ettiği ve varlığın aklî bilgisi anlamında metafiziğin nasıl mümkün olduğu konusunu incelemektedir


Basım Ayı/Yılı : 9/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 408
Ağırlık : 408
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺66,99

Ülkemizde, İslam felsefesinin klasik dönemiyle ilgili yapılan akademik çalışmalar gerek nicelik gerekse nitelik olarak önemli bir seviyeye ulaşmıştır. Fakat klasik dönem sonrası İslam felsefesi alanında ortaya konan çabalar ve ürünler hakkında yapılan çalışmalar sınırlıdır. Söz konusu dönem açısından önemli bir yeri olan Mîr Dâmâd ve felsefesi hakkında ülkemizde herhangi bir müstakil çalışma yapılmamıştır. Dünyada ise sadece birkaç tez ile sınırlı sayıda makale, kitap ya da kitap bölümü yazılmıştır. Biz bu çalışma ile Aristoteles ve Fârâbî’nin ardından “Muallim” unvanını (Muallim-i Sâlis) alan ve son dönem İslam felsefesi çalışmalarına canlılık kazandıran İsfahan Okulu’nun kurucusu kabul edilmesinin yanı sıra, Molla Sadrâ’nın da dâhil olduğu bir dizi filozofa hocalık yapan Mîr Dâmâd’ın hayatı ve entelektüel şahsiyeti hakkında bilgi vererek eserlerinin merkezî konusunu teşkil eden “dehrî hudûs” teorisini arka planıyla beraber ilim camiasına sunmayı amaçladık.


Basım Ayı/Yılı : 12/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 246
Ağırlık : 246
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺114,80

Aydınlanma çağı dinsel inançlarda bireysel tercihlerin artık özgürce ifade edildiği ve toplumsal olarak görünür hale geldiği bir dönemdir. Dinî toleransın bir mesele olarak ortaya çıkıp felsefî bir zemin kazanması da bu dönemde olmuştur. Nitekim Aydınlanma döneminde toplumsal yapılar, farklı dinlerin ve aynı dinin farklı mezheplerinin bir arada var olduğu bir yapıya dönüşmüştür. Bu yeni çoğulcu toplum yapısında dindarlar kadar, ateistler ve deistler de kendini ifade edebilme hakkını elde etmiştir. Dinî toleransın oluşturduğu bu iklimde insanlar önemli bir kazanımı birlikte tecrübe ederler. Zira toleranslı olmak, beraber yaşama ülküsünü bütün farklılıklara rağmen gerçekleştirme iradesini göstermektir.

Elinizdeki eser, Aydınlanma döneminde dinî tolerans kavramını ele alıp inceliyor. Bu kitabında yazar günümüz açısından da önem arz eden ve Aydınlanmada önemli bir kavram olarak karşımıza çıkan toleransın, dinî tolerans algısıyla gün yüzüne çıktığını tarihsel örnekleriyle ve felsefi görüşler ışığında savunmaktadır. Eser hem tarihsel olaylar hem de bu döneme damga vuran filozofların görüşlerini inceleyerek, Aydınlanma döneminde kurumsallaşan dinî tolerans olgusuna ilişkin derinlemesine ve karşılaştırmalı bir analiz sunmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 208
Ağırlık : 208
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺78,75

Modem dönemde çok değişik açılardan eleştirilere uğrayarak itibarım en fazla kaybeden ilmin, geçmişte felsefî ilimlerin en muteberi sayılan metafizik olduğunda şüphe yoktur.

Yeniden bir bilim olarak algılanmaya başlanan metafiziğin çağdaş kurgusunda, gerek doğuda gerekse batıda oldukça etkili olan İslam filozoflarının yapabileceği katkılar oldukça önemlidir. Bir ilim olarak düşünülen metafiziğin imkânı ve değeriyle ilgili İslam filozoflarının görüşlerinin ayrıntılı bir şekilde ortaya konması, metafiziğin anlaşılmasına büyük katkı sağlayacağı gibi yeni metafizik tasavvurların oluşmasına da temel teşkil edecek niteliktedir.

Bu çalışmada, metafizik bilginin mahiyetini, imkânını ve değerini, birçok yaklaşımın hala önemli olduğu varsayımından hareketle İslam filozoflarının görüşleri çerçevesinde objektif olarak ortaya koymak amaçlanmıştır. Bu incelemenin, genel olarak metafizik, özel olarak da İslam düşüncesindeki metafizik tartışmalarına yapabileceği en küçük bir katkı bile memnuniyet verici olacaktır.


Basım Ayı/Yılı : 5/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 228
Ağırlık : 228
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺82,50

Felsefe kelimesi, pek çok insan için, yüz buruşturucu ve dudak bükücü hatta bazen istihzaî bir gülüş ile ilişkilendirilebilecek bir alan olarak görülebilir. Özellikle felsefenin dindar insanların ilgi alanına girmesi, Gazali’den bugüne, sorun olarak karşımızda durmaktadır. Bu sorun hiçbir zaman aşılamamış veya aşılması, etkili bazı çevrelerce istenmemiştir. Oysa ister felsefî olsun isterse olmasın, herhangi bir metin veya konuşmadan sonuç çıkarma, söylenmek istenen şeyin ne olduğunu kavrayabilmek için felsefi ön bilgiye ihtiyaç vardır. Bu açıdan bakıldığında günlük hayatta elde ettiğimiz bilgileri hangi metotla aldığımızın farkında olmak gerekir. Bu farkındalığı oluşturacak olan felsefeden başkası değildir. Örneğin Varlık nedir? Bilgiyi nasıl elde ederim? Bilim nedir? Değer nedir? gibi sorular ve bu soruların cevapları felsefenin ana problemlerini oluşturur.


Basım Ayı/Yılı : 9/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 270
Ağırlık : 270
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺106,60
02 Bütün Eserleri

Basım Ayı/Yılı : 8/2012
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 4
Sayfa Sayısı : 223
Ağırlık : 216
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺90,20
27 Bütün Eserleri

Acaba İran İslam’ı kabul etmek için hazır mıydı ve İslam öğretisine ihtiyacın zamanı mıydı, değil miydi? Acaba İslam öğretisi, yedinci yüzyılda İran toplumunun ihtiyaçlarıyla uyumlu muydu; yahut bir diğer ifadeyle, İran’ın, peşinden koşacağı bir yitiği var mıydı, vardıysa acaba onu İslam’ın çehresinde görmüş müydü?


Basım Ayı/Yılı : 1/2012
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 304
Ağırlık : 268
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺114,80
29 Bütün Eserleri

Putperestlik, heykele tapmak değildir; yakuttan, hurmadan, tahtadan, hamurdan yapılan bir heykele ibadet etmek değildir. Putperestlik, sosyal durumu tanrılar ve din aracılığıyla meşrulaştırmaktan ibarettir. İbrahim, putları kırmak ve putperestliğe karşı ayaklanmakla sadece Mezopotamya’nın güneyindeki Ur şehri halkını, Babillileri kurtarmadı. Bu yüce ve görkemli hikâyeyi, böyle bir düşünceyi ne kadar da küçültüyorlar! İbrahim, insanlık tarihinde meydana getirilen o büyük yalanın, bir grup tarafından kurulan o zulüm sisteminin karşısına dikildi. İbrahim, işkencelere, eziyetlere, mahrumiyetlere, onların tesis ettiği kan dökme, zorbalık ve haydutluk tarihine karşı mücadeleyi başlattı.İbrahim, bu statükoya, bu durumu tanrılar ve din adına sürdürmek ve insanlığı onun doğallığına ve kutsallığına inandırmak isteyen sisteme karşı ayaklandı.İbrahim, bu başkaldırısıyla insanlığın bu büyük yalana kanmasına fırsat vermedi. Aristo’dan daha çabuk davrandı. Bugün 19. ve 20. yüzyılda bile hâlâ Fransa’da ve İngiltere’de Aristo’nun: "Bir grup aşağı ırk, bir grup da üstün ırktır; insanlar böyle yaratılırlar." sözüne inanan filozoflar vardır.İbrahim, bu felsefî yalana karşı çıkan dâhilerden binlerce yıl önce sahte dindarların bu kurnazca ve tehlikeli yalanına karşı çıktı. İbrahim, toplumda zulüm ve ayrımcılık vasıtası yapılan ve bireylerin değişik haklara sahip olabileceğini gösteren dini yıktı ve tevhidi ayağa kaldırdı. Tevhit, herkesin bir tane Tanrı’sının olması, yani herkesin sadece insan olması demektir.


Basım Ayı/Yılı : 9/2013
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 576
Ağırlık : 520
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺196,80
Peygamberliğin Sona Erişi

"Hatem" sıfatı Peygamber (s)’e bizzat Kur’an-ı Kerim’in vermiş olduğu bir sıfattır. Kur’an-ı Kerim O’nu "son peygamber" olarak isimlendirmiş olup müslüman birisi için bu konuda herhangi bir şüphe sözkonusu değildir. Yani bir müslümanın peygamberden sonra başka bir peygamber gelecek mi gelmeyecek mi şeklinde bir soru sorması mümkün değildir. Peygamberimiz (s)’in gerçekliğine iman etmekle ondan sonra bir peygamberin geleceği inancında olmak birbiriyle çelişen şeylerdir.Mesela farzediniz ki siz hem Hz. Muhammed’i kabul ediyorsunuz, hem de ondan sonra bir peygamberin geleceğine dair ihtimali de olsa bir imanınız var. Bu inancınızla peygambere inandığınızı söylemeniz tezad teşkil eder. Bunun anlamı: "Siz Kur’an ve Hz. Peygamber’i kabul etmiyorsunuz"dur. Kur’an’a inanıp da tevhid’i kabul etmeyenin durumu gibidir ve çelişkilidir. Çünkü Kur’an bir "tevhid" kitabıdır. Kur’an’a iman etmek Allah’a iman etmekle eş anlamlıdır. Kur’an’a inanıp ahirete inanmamak da aynı şeydir.Çünkü Kur’an ahirete imanı zorunlu kılan ayetlerle doludur. Hz. Muhammed (s)’in son peygamber oluşu da bunlardan birisidir. Üstelik bu konuda Kur’an-ı Mecid’in nasslığı sözkonusudur. Şayet Kur’ani bir delil olmamış olsa bile bu, İslam’ın zorunlu olarak esaslarından biridir. Kısaca bir müslümanın, müslüman olarak "Peygamberden sonra peygamber gelecek mi gelmeyecek mi?" şeklinde bir soru sorması abestir.


Basım Ayı/Yılı : 11/1997
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 152
Ağırlık : 122
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺65,60

Collingwood bu kitabıyla din kavramına, yaygın olarak ele alındığı biçimiyle bir dogma olarak değil, felsefi bir problemin eleştirel bir çözümü olarak yaklaşmıştır. Yöntem ise açıkça diyalektiktir. O, bir yandan dini, bilimsel analize elverişsiz kılan nitelikleri ortaya koyarken, diğer yandan bunu; felsefe ile en sıkı yakınlığı bizzat dinin kurduğunu ileri sürerek gerçekleştirir. Din ve felsefeyi, deneysel psikolojinin müdahalelerinden korumayı deneyen Collingwood; psikoloji ve felsefenin karşılıklı bağımlılığını sürdürmeye de çalışmıştır. Tartışmalar; onda kişisel bir tona bürünmez, belirli düşünürlerce temsil edilme hâllerinden çok düşünme biçimlerine odaklanır. Dinin genel mahiyeti, felsefe ve tarihle ilişkisi, madde-zihin düalizmi, kötülük problemi, kişilik, enkarnasyon, kefaret ve mucize konuları, bu sıkı metinde bütüncül bir kavrayış zeminine oturur.


Basım Ayı/Yılı : 9/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 232
Ağırlık : 232
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺120,00

İnsanlara altın tepside sunulan zehir ile, gençliğe sunulan “izmler…” arasında, zehirleme noktasında hiçbir fark yoktur.
Vurup-kıran,vahşîce cinâyetler işleyen,sadistçe eylemlere imza atan gençlerin,“izmler” tarafından zehirlendiğine rahatlıkla hükmedebilirsiniz.
Çünkü, izmler, zehirlediği insanı makinalaştırır. O insandan; şefkat, merhâmet, sevgi gibi güzel duyguları alır götürür.
İzmler, insan aklına giydirilen deli gömlekleridir. Çünkü, izmler, insanın ruh dünyasında şeytânî duyguların yeşermesine,beslenip büyümesine zemin hazırlar.
Şeytânî duyguların kontrolünde çalışan bir akıl da, hep yakıcı, yıkıcı ve delice fikirler üretmeye başlar. İşte, bu akıl, sağlıklı çalışan bir akıl değildir. Dolayısıyla da, kendisine deli gömleği giydirilen bir akıldır.
Biz, bu kitapta, gençlerimizi tehdit eden izmlerden ondokuz tanesini ele alıp  inceledik. Daha doğrusu tanıtmaya çalıştık.
Kitapta arzedilen bilgilerin dört ayağı vardır. Bunlar: Felsefe, Dinler Târihi, Siyâset ve İslâm’dır. Bu dört ayaktan Felsefe ağırlıktadır.
Kitapta “izmler” hakkında bilgiler arzedip, işi orada bırakmadık. Bâzı ünitelerde, bu “izmler”in alternatifini de arzettik. Bu ondokuz fikir akımını, teferruata kaçmadan, anahatlarıyla açıklamaya îtinâ gösterdim. Siz okuyucaların bilgi dağarcığına,bu kitapla bir katkıda bulunur isek, kendimizi bahtiyar sayarız. Şimdi sizleri kitapla baş başa bırakıyorum.
KALIN SAĞLICAKLA…


Basım Ayı/Yılı : 7/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 296
Ağırlık : 296
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺134,00
Peygamberlik ve Peygamberler, Dinler, İslamiyette Eğitim Mertebeleri, İslamiyette Temel Kavramlar, İman, İbadet, Fark Alemleri, Mertebeler, Hurufat-ı İlahiye

Noktada ne uzunluk, ne derinlik ne de genişlik vardır. Nokta şekilsizdir. Ne zaman harf haline gelirse o zaman şekillenir. Kelimeler mananın suret giymiş halleridir ve sureti tam olarak anlamadan sireti (özü) anlamak mümkün değildir. Gerçek namaz, Allah’a vuslat etmek demektir. Asıl namaz, aynasını bulup onunla görüşmektir. Bu görüşme, hem maddeten hem de manen yapılacaktır. Çünkü O’nun maddesi ile manası birbirinden ayrı değildir. Gerçek anlamıyla oruç, güneşin doğuşundan batışına yani insanın doğumundan ölümüne kadar, kötü ahlaktan ve o ahlak ile yapılacak kötülüklerden sakınmak ve o kötü ahlaka düşmemek olarak algılanmalıdır. "Noktanın Sonsuzluğu", tasavvufun temel kavramlarını derinlemesine açıklayan bir kaynak kitaptır. Lütfi Filiz’in yıllar süren sohbetleri, konuşmadaki akıcı üslup korunarak ve dilin anlaşılır olmasına özen gösterilerek hazırlanmıştır. Dört ciltten oluşan kitabın üçüncü cildi Peygamberlik ve Peygamberler, Dinler, İslamiyette Eğitim Mertebeleri, İslamiyette Temel Kavramlar, İman, İbadet, Fark Alemleri, Mertebeler, Huufat-ı İlahiye konularını içermektedir.


Basım Ayı/Yılı : 4/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 15
Sayfa Sayısı : 624
Ağırlık : 514
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺207,50
2. Kutlu Doğum İlmi Toplantısı

Basım Ayı/Yılı : 1997
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 368
Ağırlık : 368
En / Boy : 17 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺102,50

Setimiz; SÂÑKHYA Felsefesi Upanişadları, Vedânta Felsefesi Upanişadları, Yoga Felsefesi Upanişadları ve Narayana Felsefesi Upanişadları kitaplarından oluşmaktadır. Upanişadlar Ayâsya tarafından yorumsuz olarak, tam metin çevirisi olarak yapmıştır. Aynı zamanda öğretinin felsefesini her kitabın girişinde yazmıştır. Rigveda kaynaklı upanişadların tamamının çevirisi yapılmış ve dört kitapta toplanmıştır.


Basım Ayı/Yılı : 7/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 1120
Ağırlık : 1120
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺688,00
Daniel’in Kehanetleri ve Aziz John’un Mahşeri Üzerine Gözlemler

Isaac Newton (1643-1727) bilim tarihinde köşe taşı bilim insanlarından birisidir. 1687 yılında yayımlanan eseri Philosophie Naturalis Principia Mathematica (Doğa Felsefesinin Matematiksel İlkeleri) ile uçaklarımızı uçuran, arabaların ve günlük hayatta kullandığımız diğer eşyaların yapımında kullanılan klasik mekaniğin temellerini attı. Newton, evrensel çekim kanununu ve kendi adıyla anılan üç meşhur hareket yasasını keşfetmiş ve matematiksel olarak formüle etmiştir.

Gezegenlerin eliptik yörüngelerde hareket etmesi gerektiğini ve Güneş’in sistemimizin merkezinde olması gerektiğini matematiksel olarak göstermiş, böylece Dünya merkezli Evren anlayışının sonunu getirmiştir. Bugün halen kullanılan aynalı teleskopu o geliştirmiş, böylece kendisinden öncekilerden daha sağlıklı gözlemler yapılmasını olanaklı kılmıştır. Newton aynı zamanda tarihin en önemli matematikçilerden biridir. Ancak Newton bir bilim insanı olmanın yanında inançlı bir insandır ve bunu oldukça önemsemektedir. Elinizdeki kitap ile Newton’un bir teolog, Din Tarihçisi olarak karşınızda durmakta, titiz ördüğü eserinde Hıristiyanlık inancının tarihsel sürecini gözler önüne sermektedir. Mirhan Kitap Sir Isaac Newton’un eserini aynı titizlikle okurlarına sunmaktan kıvanç duymaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 12/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 272
Ağırlık : 280
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺115,00

Bu kitabın ana amacı, etiği sadık, cesur, adil ya da ya da bunların tam tersi özelliklere sahip; isteyen, mücadele eden yaşayan insanları inceleyen bir çalışma alanı olarak ele almaktır. Bu amacı başka bir şekilde ifade edecek olursak, kitabın etiği, görevi, iyiliği, erdemi ya da değerleri soyutlayan bir bilim olarak görmediğini ama işine saygılı, iyi, erdemli insanın ve onun hedefinin bilimi olarak kavradığını söyleyebiliriz. Dolayısıyla somut bir şekilde kavranan etik psikolojinin kaçınılmaz bir çıkış noktasıdır ve sosyoloji biliminin kaynağıdır.


Basım Ayı/Yılı : 8/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 104
Ağırlık : 100
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺30,00

"Teâlîm-i Mu'tezile isimli risale, İsmail Hakkı İzmirli'nin yazma olarak bekleyen nâ-tamam eserlerinden bir tanesidir. Bugüne değin hakkında herhangi müstakil bir çalışma gerçekleştirilmemiş bulunan eser, elinizdeki çalışma vesilesiyle okuyucuyla ilk defa buluşmuş olacaktır. Mu'tezile mezhebinin usûlî esasları, tarihi serencamı ve temsilcileri hakkında ülkemizde çok sayıda nitelikli çalışma gerçekleştiriliyor olmakla birlikte elinizdeki bu ufak risale iki açıdan hâlâ önemlidir. Bunlardan ilki, eserin ülkemizdeki kelâm tarihi çalışmalarının öncü metinlerinden biri olmasıdır. Kelâm tarihçiliğinde kat' edilen merhalenin doğru bir şekilde idrak edilebilmesi için bu tarz öncü metinlerin tanınması elzemdir. Öte yandan eser içerisinde bazı orijinal tespit ve değerlendirmeler bulunmaktadır ki, bu da ilgili metnin istifadeye şayan diğer bir özelliğidir."


Basım Ayı/Yılı : 7/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 64
Ağırlık : 64
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺65,70

Evrensel bir birlik sağlamak üzere olanaklar evrenine inen dinler hakkında tarafsız ve bilimsel bir inceleme ortaya koymak için her şeyden önce, önsel düşüncelerden kurtulmak gerekir. Hiçbir öğretinin iddiasını kayırmaya mecbur olmaksızın objektif bakışla inceleme yapmak isteyenler olumlu veya olumsuz yaklaşımların köleliğine ruhlarını esir etmemekle yükümlüdürler. Ne Musevilik ne Hristiyanlık ve ne de Müslümanlık lehine ileri sürülecek düşünce ve görüşler gönüllü bir bilim zihniyetiyle karşılanmadıkça anlaşılmış olmayacaktır. Felsefi eserlerle dinî eserleri aynı yöntem içerisinde incelemeye girişmek peşinen büyük bir hata olur. Bilimsel ve felsefi meseleler dinî konulara uygulanan metot ile kavranamayacağı gibi din kurucularının ve yasa koyucularının ilahi bir vahye atfettikleri kutsal kitaplar da örneğin Aristo'nun Metafizik'ini incelerken kabul edilen bakış açısına göre anlaşılmamalıdır. Her şeyden önce akılda tutacağımız nokta budur. İkincisi, gündelik hayatta olan bitenlerin dış görünüşüne önem vererek bir tür düşünce modası takip etmek de bilimin ve bilim adamının şanından değildir. Bilim hiçbir inancın taraftarı olmadığı gibi mutlak biçimde düşmanı konumunda da bulunmaz. Bir de her mesele hakkında gelişigüzel ve kestirme hükümler beyan etmek felsefi bir eğitim alması gereken zekâları tehdit edecek en büyük tehlikedir.

Sadeleştiren ve Yayına Hazırlayan
Fatih Taştan

smanlı Felsefe Çalışmaları dizisindeki tüm yayınlar çevriyazı ve sadeleştirme kalıbında hazırlanmıştır. Ayrıca, giriş bölümlerinde konusunda uzmanlar tarafından kaleme alınmış kapsamlı makaleler yer almaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 232
Ağırlık : 232
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺88,20
Bilim ve Din Çatışması - İslam ve Bilimler

Niza'-ı İlm Ü Din - İslam Ve Ulüm


Basım Ayı/Yılı : 12/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 1128
Ağırlık : 1128
En / Boy : 16,5 / 24
Cilt Tipi : Ciltli
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺450,00

Her insanın ulaşmayı gaye edindiği, elde etmeyi arzu ettiği ve değişmeyen bir problemi olarak duran mutluluk, genelde felsefenin özelde ise siyaset ve ahlâkın en temel kavramlarından ve problemlerinden biri olagelmiştir.

Bu kitap, IX-XI. yüzyıl arasındaki dönemde İslam felsefesini temsil eden filozofların mutluluk görüşlerinin bütün yönleriyle tasvir ve tahlil edilip ortaya konmasını amaç edinmektedir.

Mutluluk, filozoflar tarafından psikolojiden epistemolojiye, oradan ahlâk ve siyasete kadar felsefenin her konusuyla alakalı olarak ele alınmıştır.

Onun bu kapsamıyla ortaya konulabilmesi, aynı konuların bir şekilde incelenmesini gerektirmiş ve buna bağlı olarak filozofların bütün sistemlerinin göz önünde tutulması bir zorunluluk olmuştur.

Dolayısıyla insanoğlunun değişmeyen bir problemi olarak duran böylesi bir konuya, İslam filozoflarının nasıl baktığını tespite çalışmak, bir yandan açık bir şey gibi görünen mutluluk konusunun nerelere kadar uzandığının görülmesine, bir yandan da insanın kadîm bir probleminin çözümüne katkı sağlayacağını ummaktayız.


Basım Ayı/Yılı : 2/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 464
Ağırlık : 464
En / Boy : 14 / 22
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺117,00
Hegel, Heidegger, Levinas

Ölüm insanoğlunun varolageldiği günden bu yana hem bilim alanlarında, hem sanatta hem de felsefede sıkça üzerinde durulan bir meseledir. Bu mesele çok farklı alanlarda üretim yapılmasını sağlamış, insanlar hem bu bilinemezi anlamak için gayret etmiş hem de ölüm üzerine düşünmek suretiyle yaşama dair reçeteler sunmaya çalışmışlardır. Bunun nedeni insanın hâkim olduğu şeyin ölüm değil yaşam olmasıdır. Dini, ahlaki ve felsefi vaazlar, insanların geçmiş, şimdi ve gelecek hakkındaki kaygılarını ölümlü olmaları dolayısıyla, yaşadıkları yaşama bağlayarak açıklamaya çalışmışlardır. Ölüm ve yaşam birbirine aittir ve yaşam başladığında insanın ölümle irtibatı da başlamış olur. Bu irtibat insanın hep ölüme dair bir anlam arayışına doğru hareket etmesiyle sonuçlanır.

Ölümün Öznesi, ölümün özneyi biçimlendirdiği iddiasını Hegel, Heidegger ve Levinas felsefelerinde karşılık bulduğu anlamlar dolayımıyla ele alıyor. Her üç filozofun birbirinden farklılık arz eden ölüm kavrayışlarına odaklanarak ölümü farklı biçimlerde kurucu bir unsur olarak görmemize olanak sağlıyor ve böylece ölümün öznesinin kendiliğine dair bir tartışmaya katkı sunmayı amaçlıyor.


Basım Ayı/Yılı : 12/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 184
Ağırlık : 184
En / Boy : 14 / 22
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺76,50
Dinin Tarihsel Materyalist Eleştirisi ve Bedreddin Devrimi

Din Felsefesi başlıklı bu kitapta, dinselliğin bir coğrafyaya veya tarihin yalnızca bir kesitine özgü olmadığı, evrensel bir ilke olarak insanlığın yaşamına paralel olarak kendini var ettiği gösterilmeye çalışılıyor. Yine de başlangıçta “din değil ‘laiklik’ vardı”, anlayışının da altını çizmeyi ihmal etmiyor. Çünkü yazara göre dünyevi olan din değil, “laik” yaşamdır. Adına laiklik denilmese de dünyevi yaşam en eski çağlardan beri dinsel yaşamı önceleyen bir olguydu.

Marxve Engels ısrarla dine değil dünyevi olana işaret etmişlerdir. Zira Marx ve Engels için teoloji, din, Tanrı ve her türden metafizik fenomenler ve düşünceler bağımsız değillerdir. Bunlar sosyal gerçekliğe, üretim biçimlerine, mülkiyet şekillerine bağlı olarak var olmaktadırlar. Sosyal ve ekonomik süreçler değiştikçe bunlar da değişirler.

Dinin ekonomik ve tarihsel süreçlerle ilişkilendirilmesi, konunun Batı ve Doğu din felsefelerine dek genişlemesini gerektirmiştir. Bunun sonucu olarak da Alevi/Kızılbaş tasavvufu ile derinleşen konu, Spartaküs, Babailer ve Münzer'den geçerek Bedreddin Devrimi'ne bağlanmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 4/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 388
Ağırlık : 388
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺110,70
Paris'te 30.000 Budist

"Kısacası, İslâmiyet'in sağlamlığı, materyalizm ve natüralizm gibi daha ciddice muhalefetlerle bile sarsılamayacağından, böyle Brahmanizm, Budizm gibi hafif şeylerden hiç endişe edemez. Aksine bu meselenin ortaya çıkışı bizim için büyük büyük ümitler bile doğurur. Çünkü, ilk defa olmak üzere, bu Budistlik dolayısıyla gördük ki, Avrupa fazılları düşüncesini, ruhunu güçlü bir karargâh üzerine rahatlandırmak için hakikat araştırması ardında koşuyormuş. Aradığı hakikati bulacak olursa, Hıristiyanlık unvanını, yeni kabul edeceği mezhep unvanına değiştirip dönüştürecek kadar eğilimliymiş. Aradığı şeyse aslında Tevhid-i Bârî olmakla beraber, günümüz bilimlerine de aykırı olmamak niteliğini taşıyan bir mezhep imiş. Biz, İslâm dininin bu nitelikleri fazlasıyla içerdiğini görüyoruz. İşin bu yönü Avrupa'da bazı âlimler tarafından da bilinmektedir. Bundan dolayı, bu hakikat Avrupa'da daha fazla yaygınlaşıp şöhret kazandıktan sonra, şimdi otuz bin kişinin Budistliği kabul etmeleri meselesinden daha parlak olarak, birkaç yüz bin kişinin İslâmiyet'i kabul ettikleri yönündeki sevinçli haberlerin gecikmeyeceği hakkında da ümitler ortaya koyabiliriz."

-Ahmed Midhat

Osmanlı Felsefe Çalışmaları dizisindeki tüm yayınlar çevriyazı ve sadeleştirme kalıbında hazırlanmıştır. Ayrıca, giriş bölümlerinde konusunda uzmanlar tarafından kaleme alınmış kapsamlı makaleler yer almaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 7/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 191
Ağırlık : 191
En / Boy : 14 / 22
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺82,80

Analitik İslam Felsefesi adlı bu eser Anthony Robert Booth tarafından orijinal ismiyle Analytic Islamic Philosophy olarak 2017’de yayınlanmıştır. Genel hatlarıyla, Analitik İslam Felsefesi adlı bu kitapta İslam Felsefesinin temel klasik söylemlerinden hareketle Kanıtsalcılık bağlamında yeniden bir değerlendirme yapıldığı görülmektedir.

Bu değerlendirme İslam Felsefesinin temel savları esas alınarak 19. Yüzyılın geleneksel düşünce sistemlerini eleştirerek kurulan Analitik felsefenin metodolojisinden faydalanılarak yeniden yapılmıştır. Ortaya konan temel sorulardan biri şu şekildedir: “Kişinin inanması gereken şey nedir?” Eserde savunulan görüşe göre, Kanıtsalcılığa göre cevap şu şekildedir: İnanılması gereken şeyin delillerle belirlenmesidir. Şayet birinin inançları kanıtlara uygunsa o zaman inançlarında haklı çıkar ki, bunlar sahip olunması gereken inançlardır. Kanıtsalcı için dini inanç ile akıl arasında bir gerginlik olamaz. Çünkü her zaman, her yerde ve herkes için, yetersiz kanıt üzerinde bir şeye inanmak yanlıştır.

Booth, Analitik İslam Felsefesi’nin İslam felsefesi lisans üstü eğitimlere yönelik olduğunu belirtmiştir. Ancak biz temel İslam felsefesi okumaları tamamlandıktan sonra lisans öğrencilerinin de okuyabileceği bir kitap olabileceği kanaatindeyiz. Tercüme ettiğimiz bu eserin ülkemizdeki İslam Felsefesi alanındaki çalışmalarda, güncel felsefe ekolleri ile karşılaştırmalı çalışmalara örnek teşkil edeceğini umut ediyoruz.

Dr. Emel Sünter- Dr. Mirpenç Akşit


Basım Ayı/Yılı : 10/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 1
Ağırlık : 1
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺118,30

Estetik…
Felsefenin yanında, sanatın hatta eleştirinin esaslı konularından birisi.
Güzel ve güzeli kaynağını araştırma olduğu kadar
tartışma yöntemi.
Ve din… Bilindiği gibi dinlerin estetiği vardır. 
Dinler belli süreçlerde bazı akıl yürütmelerin ve muhakemelerin sonucu ortaya çıkmış normların, değerlerin, prensiplerin ve doktrinlerin derlemesi değildir. Mitlerle, imgelerle, nadiren soyut sözcüklerle bir şekilde temas kurarlar. Mensuplarını ses albenisi, buna bağlı şiirselliği, form sağlamlığı yanında ritüellerinin cazibesi ve hatta iç dünyaları, renkleri ve kokularıyla kendilerine bağlarlar.
Navid Kermani’nin, “Kur’ân ve Estetik Deneyim”
alt başlığıyla kaleme aldığı Tanrı Güzeldir adlı eseri, İslâm inancına göre peygamberin en büyük (çoğunluğun görüşüne göre tek) mucizesi olan Kur’ân-ı Kerîm’in, estetik bir metin olarak îcaz kavramını hangi açılardan içerdiğini ve bu niteliğinin estetik sonuçlarını, gerek Arap dilbilimciler ve şairlerin ifadeleri gerekse Batılı yazar ve düşünürlerin eserlerine referansla inceliyor.
Estetiği, bir kez daha, güzel olanın kaynağından 
okumak isteyenler için Tanrı Güzeldir.


Basım Ayı/Yılı : 2/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 672
Ağırlık : 672
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺186,75
1 2 3 ... 14 >
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı