Tahayyül sınırlarının ötesinde bir konuma sahip olmasına rağmen Tanrı’yı tasavvur etme, insanlığın ortak bir meşguliyeti olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsanın Tanrı ile kurduğu her türlü ilişki biçimi Tanrı tasavvurları üzerinden gerçekleşmektedir. Tanrı’nın herhangi bir biçimde tasavvur edilmesi, her iki tarafın sürece müdahil olmasıyla gerçekleşse de Tanrı’yı tasavvur etme hem bizzat Tanrı tarafından vahiy aracılığıyla organize edilen hem de insan zihninin bir ürünü olarak meydana gelen dinamik bir süreci ihtiva etmektedir. Bu noktada Din ve insanın buluşma noktalarını araştırma alanına dâhil eden Din psikolojisi, insanın Tanrı’yı zihinde nasıl canlandırdığı, söz konusu Tanrı tasavvuru gelişim sürecine kaynaklık eden verilerin neler olduğu gibi soruların cevabını irdelemede en yetkin alan olarak karşımıza çıkmaktadır.
Din ile insan arasında meydana gelen ilişki örüntüsü, Tanrı’yı tasavvur etmekle başlar. Bu bakımdan Tanrı tasavvuru gelişim süreçlerine odaklanmanın, aynı zamanda dine yaşamında merkezi bir konum atfeden insanların yaşamsal serüvenine ışık tutmak anlamına geldiği düşünülebilir. Bu hedefe bağlı olarak elinizdeki kitap psikolojik düzlemde Tanrı tasavvuru gelişim süreçlerine odaklanmaktadır. İlgili eser bir taraftan Tanrı tasavvuru, ebeveyn algısı ve kişilik özellikleri ile ilgili kapsamlı bir literatür taramasını ihtiva ederken; diğer taraftan ebeveyn algısı ve kişilik özellikleri bağlamında Tanrı tasavvuru biçimlerini Müslüman-Türk katılımcılardan müteşekkil bir araştırma grubu üzerinden açıklamayı hedeflemektedir. Bu çalışma, psikoloji alanının temel konularından ebeveyn algısı ve kişilik özelliklerini; diğer taraftan din psikolojisinin temel araştırma konularından Tanrı tasavvurunu birlikte irdelemesi açısından önem arz etmektedir. İlgili çalışmanın din psikolojisi alanında özellikle Tanrı Tasavvuru başlığı altında ele alınacak araştırmalara katkı sağlaması beklenmektedir.


Basım Ayı/Yılı : 1/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 328
Ağırlık : 328
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺144,00
Toplumsal Hafıza, Popüler Kültür, Kamuoyu

Türk-Arap ilişkilerinin uzun tarihi geçmişine, köklü kültürel bağlantılarına ve Türkler ve Arapların siyaset, ekonomi ve güvenlik alanlarında çok sayıda ortak çıkarlarına rağmen, genel olarak Türk-Arap ilişkileri ve özel olarak Türk halkının Arap algısı konusunda yeterli sayıda araştırma bulunmamaktadır. Türkiye’de Arap İmajı: Toplumsal Hafıza, Popüler Kültür, Kamuoyu başlıklı bu kitap, Türk halkı arasında Araplar hakkında oluşan hakim görüşlerin kaynaklarını ve bugün aldığı şekli göstermeyi amaçlamaktadır. Kitapta, Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren ilk ve orta öğretim kurumlarında okutulan tarih ve coğrafya ders kitaplarında Arap dünyası ile ilgili anlatılanlar incelenmiş, Arapların ve Arap kültürünün nasıl resmedildiği gösterilmiştir. İmajların oluşmasında sinema filmlerinin de önemli rol oynadığı varsayımından hareketle, Türk filmlerindeki Arap imajı incelenmiş, senarist ve yönetmenlerle mülakatlar yapılarak Türk sinemasının Araplara bakışı ele alınmıştır. Diğer yandan Türkiye genelinde geniş kapsamlı bir anket çalışması ile de Türk kamuoyunda Arap dili, kültürü, tarihi ve siyasetine ilişkin var olan hakim imajlar tespit edilmiştir. Türkiye’de Arap İmajı: Toplumsal Hafıza, Popüler Kültür, Kamuoyu içerdiği özgün veri ve analizler ile Türk-Arap ilişkilerinin gelişmesine katkıda bulunmayı amaçlamaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 11/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 216
Ağırlık : 216
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺126,00

I find in this volume an admirable mix of empirical material – on, for example, religious socialization and perceptions of gender – and reflective pieces, which interrogate the place of religion in Turkish society. Key in this respect is the fact that Turkey is not simply a Muslim society but a distinctive one, not least in terms of the functional differentiation of the modern republic and its consequent effect on religion – a situation that offers a unique challenge to sociological enquiry. The book concludes with a series of chapters that deal with the particularities of the modernization process in Turkey and the tensions (social, cultural and political) that have emerged as the modern state developed – a stage by stage process.
Prof. Grace Davie, University of Exeter, Great Britain


Basım Ayı/Yılı : 12/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 276
Ağırlık : 276
En / Boy : 14 / 21,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺144,00

21. yüzyıl, enformasyon teknolojilerinin gelişimi odağında toplumsal yapının ve kentsel örgütlenmelerin dönüştüğü bir süreci işaret eder. Bu dönüşümün geleneksel algılarımızdaki zihinsel ve fiziksel yansımalarını yeni kentsel ve toplumsal bağlamlarda görebiliriz. Bireysel ilişkilerimiz hiç olmadığı kadar verilerle donatılmış, kentsel mekân ve işlevler ise hız ve hareket süreçleri ile sarmalanmıştır. Dünya, sadece küresel bağlantılılıkla açıklanamayacak bir ilişki sistemini enformasyonel ve teknik bir dil ile kurmuş gibidir. Zaman ve mekândan bağımsız biçimde her yerde eşzamanlı olarak meydana gelen olaylar, yerelliklerimizi, kültürel süreçlerimizi ve sosyal bağlantılarımızı etkilemektedir.

Bu kitapta Network, kenti, kentsel örgütlenmeleri ve toplumsal yapıyı derinden etkileyen bir düşünme biçimi olarak görülür. Enformasyon teknolojilerinin kentsel örgütlenmeleri somutlaştırmaya imkân veren yapısı içerisinde kent, gördüğümüz fiziksel kabuğunun dışında, imajlar, haberler, sosyal ağlar gibi enformasyon dili ile kuşatılan ikinci bir altyapıyı barındırmaktadır. Bu alt yapı içerisinde yakınlıkların kurulumu da dönüşmekte, sosyal ve fiziksel birliktelikten, küresel bir uzaklık durumuna kadar pek çok örnekle yakınlık kurgulanabilmektedir. Bu bağlamda birey ve toplum arasındaki ilişkide, kültürel kodların inşasında, kentin mekânsal organizasyonunda ya da toplumsal kabul ve dışlanmada yakınlığın nasıl bir mesafe yarattığı sorusu gündeme gelir. Networkün kentsel pratiği, bu soru bağlamında çalışmaya ilham vermektedir.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 319
Ağırlık : 319
En / Boy : 13,5 / 21,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺74,10
The Case Of The Muslim City

Is it not time to search for paradigms beyond
capitalism and socialism?

The book argues that interactions between the claims of “ownership”, “control” and “use” can elucidate crisis in our environments through measuring responsibilities. Levels of responsibility created by propeties’ and individuals’ rights developed by societal systems, shape our attitudes and actions in most realms of urban life such as utilization, maintenance, investments, etc. In this edition, further arguments were added such as the impossibility of achieving sustainability and justice within socialism or capitalism.

In a letter of recommendation to Jamel Akbar, John Habraken, former chairman of the Department of Architecture at MIT stated: “I do not believe in all my years of teaching to have met another student who matched the combination of research skills and the ability for theoretical constructs that he brought with him to MIT.”

Reviews of the first edition
“Jamel Akbar has published an important contribution to the urban way of life in Muslim cities, as well as formulating and illustrating a research method for the study of architecture and urbanism in other societies and regions around the World.” Professor Roderich Lawrence,
Open House International

“This is an impressive work. Much has already been written about Islamic culture and urbanism but rarely has any study been as scholarly. …The significance of Akbar’s work lies in a vision of better awareness of the settlement process. In this sense, it is a major and definitive book.”

Professor David Cosling,
Rıba Journal


Basım Ayı/Yılı : 8/1997
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 378
Ağırlık : 378
En / Boy : 16 / 23,5
Cilt Tipi : Ciltli
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺750,00

Bu çalışma, tertemiz doğası ve sularıyla, ağaç ve çiçek çeşitliliğinin zenginliğini gözler önüne seren gür ormanlarıyla, dört mevsim eşsiz güzellikteki yaylaları ve köyleriyle, kırsaldaki eski mimarî tarzıyla, yer adlarıyla, özgün Güce çayı ve Güce balıyla; Güce ilçesinin tarihsel derinliğini, coğrafî özelliklerini, sosyoekonomik ve kültürel kaynaklarını bilimsel verilerle inceleyen bir araştırmanın ürünüdür. Anlaşılır, sade diliyle, geçmişi irdelerken konuların ana hatlarına yönelmesi bakımından okura katkı sağlarken, okuru yormayarak geçmişe götürecek olan bu çalışma, yörenin geçmişini merak edenler için bir başvuru kaynağı olacaktır…


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 152
Ağırlık : 152
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺73,80

Sosyoloji yirminci yüzyılın başlarından itibaren önemli bir bilim dalı haline gelmiştir. Özellikle sanayileşmiş modern toplumların giderek artan problemlerinin çözümü sosyolojiden beklenir olmuştur. Bütün sosyal kurumlarda olduğu gibi bilhassa aile ve okuldaki ilişkilerin yarattığı meseleler “Eğitim Sosyolojisi”ne duyulan ihtiyacı daha da arttırmıştır. Buradan hareketle hem eğitim kurumlarının hem de öteki sosyal kurumların örgütlenmesi ve işleyişine sağlam bir zemin hazırlanması gerekmektedir. Bu kitap böyle bir maksada yönelik
olarak hazırlanmıştır.

Sağlıklı aile ve eğitim yapısından gelen bireylerin toplum kültürünü, siyasal ve ekonomik düzeni inşa etme kabiliyetleri yüksek olacaktır. Bu da iyi bir sosyoloji ve dolayısıyla “Eğitim Sosyolojisi” formasyonunu almakla mümkündür.

Eğitimde istenilen hedeflere ulaşabilmenin büyük ölçüde sosyolojik verilerin dikkate alınmasına bağlı olduğu unutulmamalıdır.


Basım Ayı/Yılı : 2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 264
Ağırlık : 264
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺97,50

Ali Faruk Göksu kitabını anlatırken şunlara değiniyor.

Batıkent, Sosyal Demokrat Belediye Başkanlarının bir başarı öyküsü. Vedat Dalokay ve Ali Dinçer’in Ankara Belediye Başkanlığı dönemlerinde ilk adımlarının atıldığı, Murat Karayalçın’ın; Kent-Koop Genel Başkanlığı sürecinde uygulanan ve projenin üçüncü Sosyal Demokrat Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu bir proje.

Batıkent, bir kent kurma düşü. Cumhuriyetimizin kuruluş yıllarında eski Ankara’nın güneyinde, bataklık ve mera alanlarını da kapsayan 400 hektarlık boş bir alanda Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının "yeni şehir" kurma girişimiyle başlayan bir düşün devamı. Yeni Şehir’ den elli yıl sonra geniş ve genç kadronun bu kez Ankara’nın batısında 1.000 hektarlık buğday tarlasında kurduğu "yeni kent".

Batıkent, sivil hareket projesi. Bir dönem büyük kentlerimizin yarısından fazlasını oluşturan gecekondulaşma ve Batıkent modeli ile başlatılan kooperatifleşme hareketleri kentleşme tarihimizin iki sivil gücü.

Batıkent, Ankara’nın batı yakasının planlama hikayesi. Batıkent, Ankara yapılaşmasının topografik eşiklere ulaşması nedeniyle, tek seçenek olan Batı yakasının Ankara Nazım Planı ile güçlendirilmesinin öncü projesi.

Batıkent, kesimler arası bir işbirliği modeli. İşbirliği, Ankara Belediyesi ve Kent-Koop arasında yasal protokollere bağlanmış, merkezi yönetimin de yasal sorumlulukları çerçevesinde kurgulanmış bir model.

Batıkent, tarladan kente bir yolculuğun planlanması. Batıkent projesi, 516 konut birimi ile ilk iskanın gerçekleştiği; 1983 yılından bu yana 50.000 konut birimi, çarşıları, yeşil ve spor alanları ve kültürel kullanımlarıyla yakın çevresiyle 300.000 nüfuslu bir yaşam alanı.

Batıkent, geniş ve genç bir kadro hareketi. Uzun bir yolculuk sürecinde oluşan; genç ve geniş kadronun, yalnızca Batıkent projesinde değil, kamu ve özel sektörün diğer projeleri ile siyaset alanında da başarı gösterdiği bir proje.

Batıkent, bireysel tasarrufların biriktirildiği bir proje. Uluslararası kredi finansmanı ile kamu kredilerinin projeye aktarıldığı; Süleyman Demirel’in “Cumhuriyetimizin ilk on eseri içinde sayabilirim” dediği önemli bir uygulama.

Batıkent, kuram kurucu bir uygulama. Bu uygulama ile kamulaştırma, planlama, örgütlenme ve yaşam bileşenleri ile kentlerimiz için bir kuramın oluşturulduğu; 32 kentte 40 milyon metrekarelik alanın gelişmesine öncülük etmiş bir proje.

Batıkent, uluslararası başarısı olan bir proje. Birleşmiş Milletler - İnsan Yerleşmeleri Merkezi (Habitat) ile İngiliz Sosyal Konut Vakfı’nın düzenlediği yarışmada "gelişmiş ülkeler kategorisinde" birincilik ödülünü Karayalçın’ın dönemin veliaht prensi, bugünkü İngiliz Kralı III.Charles'dan aldığı bir proje.

Batıkent, yeni kentsel kooperatif hareketlerine öncülük etmiş bir proje. Gecekondu Çevresi Geliştirme, Halk Bahçeleri, Tarihi Çevrede Kooperatifçilik, Kent İşletmeciliği ve Emek Kooperatifçiliği gibi Yeni Kentsel Projeler dönemini başlatan bir hareket.

Batıkent, yeni yüzyılda yazılacak yeni hikayeler için hala ders alınacak bir proje. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının kent kurma düşleri ve proje tasarım ilkelerinin geliştirilmesi için yararlanılacak önemli bir deneyim.

Batıkent, ailemiz için de farklı anlamları ve yaşanmışlıkları olan bir proje.

Batıkent, aile olduğumuz, ortak arkadaşlıkların ve ortak anıların birlikte çoğaldığı duygu yüklü bir proje. " Havvacım, Farukçum" sözleriyle övgüler, "Havva hanım, Faruk bey" söylemiyle eleştiriler aldığımız (fırçalar yediğimiz), tatillerden çağrıldığımız, bize sürekli vizyon ve heyecan aşılayan, yetki veren ve destekleyen, proje demokrasisini kendisinden öğrendiğimiz ve deneyimlediğimiz, bugün bile desteğine gereksinim duyduğumuz ve öğrenmeye devam ettiğimiz, iyi ki Karayalçın’la çalıştık dediğimiz ilk projemiz.

Batıkent, geçmişi geleceğe aktaran, düşündüren ve düş kurdurmaya, heyecanlandırmaya hala devam eden bir proje. Tasarım araştırmacısı kızımız Nazlıcan’ın kitap çalışmasına yön verdiği ve her aradığında "okumak için sabırsızlanıyorum" dediği bir proje. Nazlıcan’ın, yararlandığım kitaplarının kapaklarının tasarımından etkilenerek, "bunlardan farklı şeyler yaratılmalı" önerisi üzerine düşündüren bir proje.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 249
Ağırlık : 249
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺149,00

Din, dil, ırk, etnik köken ve milliyet gibi sosyal kimlik sorunlarına dayalı çatışmalar, gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun dünyanın her köşesindeki toplumları tehdit etmektedir. Toplumların çokkültürlülük ve hoşgörü anlayışı, ileriki nesiller için güvenli bir gelecek inşa edebilmek adına hayati önem taşımaktadır. Kitabın amacı, bu tür çatışmaların yaşandığı Güney Kafkasya’da bölgesel temel aktör olan Azerbaycan'ın çok kültürlü toplum yaklaşımının jeopolitik dinamiklerini araştırmaktır. Kitabın Türkçe literatüre önemli bir katkı sağlayacağı düşünülmektedir.


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 194
Ağırlık : 194
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺138,57
Kapitalizmin En Yüksek Aşaması

Lenin, 1916'da Birinci Dünya Savaşı'nın ortasında kaleme aldığı Emperyalizm: Kapitalizmin En Yüksek Aşaması eserinde, 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarındaki sömürgeci yayılmanın ve emperyalist rekabetin, aynı dönemde kapitalizmin doğasındaki derin değişikliklerde nasıl kök saldığını; emperyalist güçler arasındaki bu gerilimin sonunda nasıl paylaşım savaşlarına yol açtığını gösteriyor. 
Kapitalizmin önceki aşamalarındaki sömürge politikasının, bankaların desteklediği tekelci sermayenin sömürge politikasından özündeki farklılıkları ortaya koyan Lenin, bu durumu Emperyalizm: Kapitalizmin En Yüksek Aşaması olarak adlandırıyor.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 190
Ağırlık : 190
En / Boy : 12,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺114,00
Kimlik Demokrasi Sekülerleşme

Sosyolojinin Üç Meselesi: Kimlik, Demokrasi, Sekülerleşme başlıklı bu kitap, modern toplum içinde bireyin psikolojik konumlanma biçimleri, toplum içinde kabul görme yolları ve toplumsal dayanışma formları, insanın anlam arayışı ve dinsel deneyiminin modern dünyadaki görünümleri hakkındaki sosyolojik düşünceyi analiz etme çabasının bir ürünüdür. “Kimlik” başlıklı ilk bölümde geleneksel toplumdan modern topluma geçerken toplumsallık formundaki değişim ve bu değişimin kolektif kimlikler üzerindeki etkileri ile siyasal kimliklerin ulusal ve küresel bağlamda karşılaşmaları ve çatışmalarını analiz edilen yazılar yer almaktadır. “Demokrasi” başlıklı ikinci bölüm, genel olarak modern toplumlarda siyasetin temel biçim ve ilkeleri üzerine odaklanmaktadır. Üçüncü bölüm, son zamanlarda sosyolojide yeniden gündeme gelen “Sekülerleşme” konusuyla ilgilidir ve ahlakî ilkelerin kaynakları ve işlevi hakkındaki tartışmalara katkıda bulunmayı amaçlamaktadır.

“Kimlik”, “demokrasi” ve “din” günümüz makro sosyolojisinin ele aldığı hemen hemen tüm sorunlarla ilişkili konulardır. Toplum (ve küreselleşen dünyada insanlığın) birlikteliği ve sürekliliği hangi ilkeler çerçevesinde sağlanacaktır? Bu ilkeler belirlenirken hangi bilgi kaynağı veya kaynakları referans alınacaktır? Kimlik siyasetinin yıkıcı çatışmalara yol açtığı, göç hareketlerinin giderek hızlandığı, iklim krizi gibi ekolojik sorunların çoğaldığı ve sorunların ulus-devletlerin sınırlarını aştığı, siyasal kurumların geleneksel sorun çözme tarzlarının yetersiz kaldığı, küresel açlık ve yoksulluk gibi günümüz toplumsal sorunlarının çözümünde hangi üst-değerler işlevsel olabilir?Sosyolojinin Üç Meselesi: Kimlik, Demokrasi, Sekülerleşme kitabı, iki asırlık sosyoloji biliminin birikiminden hareketle, günümüz sorunlarının analizini yaparak ve olası çözüm önerilerini tartışarak dinamik sosyoloji literatürüne katkı sunma yolunda bir adımdır.

Sosyolojinin Üç Meselesi: Kimlik, Demokrasi, Sekülerleşme başlıklı bu kitap, modern toplum içinde bireyin psikolojik konumlanma biçimleri, toplum içinde kabul görme yolları ve toplumsal dayanışma formları, insanın anlam arayışı ve dinsel deneyiminin modern dünyadaki görünümleri hakkındaki sosyolojik düşünceyi analiz etme çabasının bir ürünüdür. “Kimlik” başlıklı ilk bölümde geleneksel toplumdan modern topluma geçerken toplumsallık formundaki değişim ve bu değişimin kolektif kimlikler üzerindeki etkileri ile siyasal kimliklerin ulusal ve küresel bağlamda karşılaşmaları ve çatışmalarını analiz edilen yazılar yer almaktadır. “Demokrasi” başlıklı ikinci bölüm, genel olarak modern toplumlarda siyasetin temel biçim ve ilkeleri üzerine odaklanmaktadır. Üçüncü bölüm, son zamanlarda sosyolojide yeniden gündeme gelen “Sekülerleşme” konusuyla ilgilidir ve ahlakî ilkelerin kaynakları ve işlevi hakkındaki tartışmalara katkıda bulunmayı amaçlamaktadır.

“Kimlik”, “demokrasi” ve “din” günümüz makro sosyolojisinin ele aldığı hemen hemen tüm sorunlarla ilişkili konulardır. Toplum (ve küreselleşen dünyada insanlığın) birlikteliği ve sürekliliği hangi ilkeler çerçevesinde sağlanacaktır? Bu ilkeler belirlenirken hangi bilgi kaynağı veya kaynakları referansalınacaktır? Kimlik siyasetinin yıkıcı çatışmalara yol açtığı, göç hareketlerinin giderek hızlandığı, iklim krizi gibi ekolojik sorunların çoğaldığı ve sorunların ulus-devletlerin sınırlarını aştığı, siyasal kurumların geleneksel sorun çözme tarzlarının yetersiz kaldığı, küresel açlık ve yoksulluk gibi günümüz toplumsal sorunlarının çözümünde hangi üst-değerler işlevsel olabilir? Sosyolojinin Üç Meselesi: Kimlik, Demokrasi, Sekülerleşme kitabı, iki asırlık sosyoloji biliminin birikiminden hareketle, günümüz sorunlarının analizini yaparak ve olası çözüm önerilerini tartışarak dinamik sosyoloji literatürüne katkı sunma yolunda bir adımdır.


Basım Ayı/Yılı : 2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 408
Ağırlık : 408
En / Boy : 13 / 19
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺153,00

Toplumumuzda yaşanan cinsiyet kültürünün, pratiğinin ve bilincinin değişimine transkültür adını veriyorum. Bunun içinde yozlaşan cinsiyet tutumlarına da transcinsiyet diyorum. Bu durum, kültürün sabitelerinden kopması ve belirsiz hâle gelmesidir. Cinsiyet de bu hâle geliyor. Dünyada ve Türkiye’de yaşanan transkültür ve transcinsiyet insanları kültürel bir kaosa sürüklüyor. Bu çalışma bunun nasıl olduğunu, neden olduğunu ve ne anlama geldiğini gösteriyor.


Basım Ayı/Yılı : 2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 147
Ağırlık : 147
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺70,00

“Çin’in küresel bir ekonomik güç olarak yükselişi kendi işçi sınıfı içinde artan bir mücadeleciliğe paralel olarak gerçekleşti. Ortaya çıkan bu süreçte, işçiler grev yapmak ve kazanmak için gerekli güven, deneyim ve kararlılığı edindiler. Ülkeyi yöneten Çin Komünist Partisi’nin uyguladığı sansür ve siyasi baskı bu mücadelelerin özellikle İngilizce olarak ilk ağızdan anlatımlara ulaşılmasını çok zorlaştırmaktadır. Grevdeki Çin, bu boşluğu Çin’in yeni kuşak işçi militanları ve grev liderlerinin ufuk açan ve merak uyandıran anlatılarıyla dolduruyor. Okunması gereken bir kitap.”

-Paul Mason, Channel 4 News ekonomi editörü, Postcapitalism and Live Working or Die Fighting: How the Working Class Went Global kitabının yazarı.

“Grevdeki Çin, Çin’in endüstriyel üretiminin kalbi olan Pearl River Deltası’ndaki işçi mücadelelerinin çok ihtiyaç duyulan detaylı bir anlatımıdır. Bu kitap, dünyanın fabrikasının çalışmaya devam etmesini sağlayan göçmen işçilerin perspektifinden ustaca anlatılmış bir hikayedir.”

-Hsiao-Hung Pai, Scattered Sand: The Story of China’s Rural Migrants kitabının yazarı.

“Bu kitap, özgünlüğü ifade ediyor. Grevdeki Çin, işçiler, öğrenciler, işçi olan öğrenciler ve temel amacı Çin’de sahada gerçekte neler olduğunun bilinmesini sağlamak ve ilgili alanlardaki entelektüellerin oluşturduğu iletişim ağının topladığı sözlü hikayelerin bir derlemesidir. Anlatılan olaylar 1930’larda ABD’de kendiliğinden örgütlenmiş aşağı tabakadan işçilerinkine çok benziyor. Umalım ki Çinli yoldaşlarımız daha organize ve güçlü hale gelsinler ve bu dikkat çekici kitabın başlarında anlatılan eylemlerdeki müthiş canlılıklarını sürdürebilsinler.”

-Staughton Lynd, emek tarihçisi ve Alice Lynd ile birlikte Rank and File: Personal Histories by Working-Class Organizers kitabının editörü.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 256
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 6.2018
₺90,00

“Meslek olarak siyaset” (Politik als Beruf) Alman ekonomist, sosyolog Max Weber (1864-1920) tarafından yazılan bir denemedir. 28 Şubat 1919’da Bavyera Özgür Öğrenciler Birliği önünde Münih’te yaptığı bir dizi konuşmanın ikincisidir (ilki “Meslek Olarak Bilim”di). O günlerde Münih Alman Devrimi sırasında kısa süre Bavyera Sosyalist Cumhuriyeti’nin başkenti olmuştu. Weber konuşmasını el yazısıyla kalem aldığı notlarına dayanarak yaptı. Bu konuşma daha sonra Temmuz 1919’da genişletilmiş olarak yayınlandı. Bu deneme günümüzde siyaset bilimi ile sosyolojinin klasik yapıtlarından biri sayılır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 93
En / Boy : 9,5 / 15
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 2.2017
₺32,56

Günümüzde, gezegenimizin hızla çevresel bir felakete doğru gitmekte olduğu yönünde yaygın bir görüş birliği mevcuttur.

Şiddetlenen iklim değişikliği, okyanus asitlenmesi, ozon tükenişi, küresel tatlı su kullanımı, biyo-çeşitliliğin kaybı ve kimyasal kirlilik gibi meseleler geleceğimizi tehdit etmektedir ve bunlara karşı acilen bir şeyler yapılması gerektiği açıktır. Daha belirsiz olan ise, insanlığın tam olarak ne yapması gerektiğidir. Günümüzün çevre hareketinin saflarında militan aktivistlerden işletme yöneticilerine, envaı çeşit insan bulunmaktadır ve bunlar birbirleri ile rekabet içindeki pek çok plan ve reçeteyi içinde bulunduğumuz krize bir çözüm olarak görmektedirler.

Elinizdeki kısa ve hayli okunaklı kitap, “yeşil bir kapitalizm” ihtimalini ve parçalı kimi reform tasarılarını reddeden çevrecilerin konumunu keskin bir üslupla savunan bir manifesto niteliğindedir. Çevre ve iktisat alanındaki araştırmaları ile tanınan Magdoff ve Foster, içinde bulunduğumuz ekonomik gerçekliği net bir biçimde kavramaksızın ekolojik yıkımı tersine çevirme mücadelesinin söz konusu olamayacağını savunmaktadırlar. Hatta bu savı daha da ileri taşıyarak, kapitalizmin çevreci bir biçimde yeniden tasarlanması veya salt teknolojik kimi yeniliklerin benimsenmesi gibi yöntemlerin de felaketi önleyemeyeceğini öne sürmektedirler. Önümüzdeki çevresel facianın temel nedeni sisteme yön veren mantığın ta kendisidir ve egemen konumdakiler –ne kadar “yeşil” görünürlerse görünsünler– gereken dönüşümleri pratiğe geçirmekten acizdirler.

Her Çevrecinin Kapitalizm Hakkında Bilmesi Gerekenler, çağımızın en büyük iki meselesi olan ekolojik krizi ve yalpalayan kapitalist ekonomiyi, bütünlüklü, anlaşılır bir biçimde ele alan faydalı bir eserdir ve çevre hareketinde önemli tartışmalar yaratacağı açıktır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 200
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2014
₺70,00

20. yüzyılın en büyük sosyologlarından ve düşünürlerinden Norbert Elias, henüz lise öğrencisi iken katıldığı 1. Dünya Savaşı günlerini şu sözlerle anlatır: “Derken savaş her şeyi değiştirdi. Cepheden döndüğümde karşılaştığım dünya artık benim dünyam değildi. […] Ben de değişmiştim. Gelgelelim beni en çok etkileyen şey, şiddete veya ölümlere tanık olmam değil; aksine, tek tek insanların toplum örgüsü karşısındaki görece güçsüzlüklerine, çaresizliklerine tanık olmamdı.”

Savaş Norbert Elias’ı dehşete düşürmekle kalmamış; onu birey, toplum, devlet ve bunlar arasındaki ilişkileri, bu ilişkileri yöneten dinamikleri incelemeye yönlendirmiştir.

Sosyolojiyi esas itibariyle “süreç” kavramı üzerinde temellendiren Elias, tüm toplumsal ve bireysel dönüşümleri birer süreç olarak tanımlar ve böylece “süreç sosyolojisi”nin temellerini atar. Toplumsal ve bireysel değişimleri, dönüşümleri bu süreç ve -yine kendi kurduğu-figürasyon metodu ile çözümleyen Norbert Elias’ın tüm argümanlarını ve düşüncelerini barındıran Sosyoloji Nedir?, sosyoloji disiplininin Türkçede bugüne dek eksik kalmış temel kitaplarından biri…


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 312
En / Boy : 12,8 / 19,7
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2016
₺160,00

Bir efsaneye göre lotus çiçeğini koklayanlar ülkelerinden sürgün edilirmiş. ama bizim hikayemizde lotus çiçeği yerine savaşın , silahın  , barutun kokusu var. Bizim hikayemizde yaşamak için denizleri aşamayan bir yaşama umudu var, bizim hikayemizde gçö , sayıların soğukluğunda kağı üzerinde istatistiki bir rakam, ekranlarda devrilmiş teknelerdir ; bizim hikayemizde kamplara sıkıştırılmış tükenmiş bir hayat sokaklarda çıplak ayaklardır.

Bu kitapta Ezidiler ; bütünlükü bir bakış içinde, 6 tanıklık üzerinden 6 kapı aralanarak ele alınmıştır. Ezidilerin yaşadığı coğrafya , inanç sistemleri , göç yolları , kaldıkları mekanlar ve yarın düşleri kendi anlatımlarından yola çıkılarak verilmeye çalışılmıştır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 208
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2017
₺85,50

Dünyanın çevresini bisikletle en kısa sürede dolaşan kadının sıradışı hikayesi.

Rüzgara Karşı, bisiklete ilk kez 30 yaşındayken binmesine karşın sekiz aylık antrenman ile Guinness Rekorlar Kitabı’na giren Juliana Buhring’in ilham verici hikayesini anlatıyor.

2012 yılında dünyanın çevresini bisikletle en kısa sürede dolaşan ilk kadın ünvanını kazanan Juliana Buhring’in rekoru henüz kırılamadı. Bu rekor sırasında Türkiye’den de geçtiği için kitabın içinde Türkiye ile ilgili bölümler de var. Yabancı bir bisikletçinin Türkiye gözlemleri de size farklı bir bakış açısı kazandıracak.

2013 yılında, Avrupa’nın en uzun ve zor desteksiz yarışı olan Londra-İstanbul arasında gerçekleştirilen Kıtalararası Bisiklet Yarışı’nda mücadele eden tek kadındı ve 9. oldu. 2014 yılında ilk defa yapılan Trans Am Bisiklet Yarışı’na da katıldı ve 7.137 kilometreyi 20 gün ve 23 saatte tamamlayarak genel klasmanda 4. oldu.

Juliana Buhring bugün dünyanın en güçlü kadın ultra-dayanıklılık yarışçılarından biri olarak kabul ediliyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 232
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 2.2018
₺63,00

İlk olarak 1991 yılında yayınlanan bu kitap, Durkheim sosyolojisinin modernite ve postmodernizm tartışmaları ile ne derece ilişkili olduğunu gösterme gayretindedir. Bunu, Durkheim’ın fikirlerinin mevcut sosyal bilimlere nasıl uygulanabileceğini sorgulamak ve uygulamak yoluyla yapar. Yazara göre Durkheim’ın kitaplarını yayınlamaya başladığı 1890'ların toplumsal bağlamı ile bugün arasında oldukça çarpıcı benzerlikler vardır.

Bu kitap sosyoloji ile felsefenin, psikoloji ile kültürel çalışmaların ve tarih ile sosyolojinin bağlantılı alanlarında çalışma yapan okuyucular için önemli bir kaynaktır. Kitap, aynı zamanda, insanlık milenyum çağının problemleri ile yüzleşmekteyken ortaya çıkan soru ve sorunları anlamak kaygısı güden tüm okuyucular için iyi bir yol göstericidir.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 284
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2015
₺70,55

Diğer birçok disiplin gibi sosyal bilimler de Doğu’ya Batı tarafından sunuldu; onaylanma ve meşruiyet için yine Batı'dan medet ummaya devam etmektedir. Günümüzde ise bilim insanları ve öğrenciler arasında, Asya’nın gerçeklerini daha iyi anlamak için Asya merkezli sosyal bilimlerin geliştirilmesi gerektiğine dair artan bir bilinç vardır. Böyle bir arka plana karşı yazılan bu kitap, Doğu’da sosyal bilimlerin durumunu çevreleyen bir dizi sorunu ele almaktadır. Batılı paradigma ve kavramların Doğu sosyal bilimleri üzerinde süregelen tarihsel hakimiyetine işaret ederek bu sorunları böyle bir bağlama yerleştirmektedir.

Syed Farid Alatas; Doğu’da sosyal bilimlerin durumuna dair şarkiyatçılık, Avrupamerkezcilik, akademik emperyalizm ve entelektüel bağımlılık gibi eleştirilerden ortaya çıkan alternatif söylem önerilerini ciddi bir biçimde değerlendirmektedir. Bu eleştiriler alternatif söylemler, bağımsızlaştırılmış bilgi ve yerlileştirilmiş sosyal bilimler adına çeşitli biçimlerde itiraz ve iddialara yol açmıştır. Ancak yazar sosyal bilimlerde alternatif söylemlere yönelik bu çağrıların da kendi içinde sorunlar taşıdığını savunmaktadır. Bu sebeple elinizdeki kitap sosyal bilimleri kurucu bir biçimde yeniden ele almak üzere kapsamlı bir kavramsallaştırma yapmaktadır.

Bu kitabın önemli özelliklerinden biri, sosyolojinin antropolojinin ve diğer sosyal bilimlerin bakış açılarından beslenerek Pan-Asyacı bir odağa sahip olmasıdır. Bu yönüyle kitap, bütün sosyal bilim disiplinlerinden araştırmacıların, özellikle de sosyoloji, kültürel çalışmalar ve sosyal bilimler kuramı ve felsefesi gibi alanlarda çalışanların ilgisini çekecektir.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : Ankara
Sayfa Sayısı : 260
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2016
₺70,55

Teknoloji hızla gelişirken ve hayatımıza bu denli dahil olmuşken, çocuklarımızı teknolojinin zararlı yönlerinden uzak tutmak da gittikçe zorlaşıyor. Özellikle akıllı telefonlar, tabletler bu kadar yaygınlaşmışken. Çocukların gelişimini etkileyen, hatta nörolojik rahatsızlıkları bile tetikleyebilen bu gibi uyaranlara karşı çocuğunuzu nasıl koruyacağınızı bilemiyorsanız, Telefon İstiyorum!, bu konuda size rehber olacak bir hikâye…


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 32
En / Boy : 23 / 23
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2017
₺126,00

C. Wright Mills’in 1956’da yayımlanan ve tüm dünyada büyük yankı uyandıran kitabı İktidar Seçkinleri, para, mülkiyet ve iktidar sahiplerinin izlerini sürüyor, dünyayı yöneten güç odaklarının ilişkilerini ortaya koyuyor.

Mills, “Yoksulluk aslında bir kısırdöngü müdür?”, “Liberal demokrasiler rekabette sahiden eşit fırsatlar sunuyor mu?”, “Büyük zenginler anıldıkları gibi ‘girişimci’ midir?”, “Ekonomi ve politikaya dair konular hangi filtrelerden geçirilerek kamuoyuna sunuluyor?”, “Bir ülkenin yönetiminde toplumun her kesimi sahiden söz hakkına sahip midir?” sorularına yanıt veriyor.

Dünya üzerinde söz sahibi olanların iktidar-asker-para ilişkilerini inceleyen İktidar Seçkinleri, Ünsal Oskay’ın özenli çevirisi ile okura sunuluyor. 

“Günümüzün sanayileşmiş toplumlarından biri olan Amerika’daki siyasal iktidar sorununu kendine odak alan bu eserde, günümüz toplumlarında siyasal, askeri ve ekonomik iktidar çevrelerinin birbirinden ayrı ve birbirine rakip güçlerin elinde değil, ‘şirketleşme çatısı altında yeniden düzenlenmiş bir üst sınıfın’ elinde olduğu ortaya konulmaktadır.”


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 663
En / Boy : 13 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2017
₺240,24
Tükendi

Başka Bir Dünyadan Şarkılar: Sinema ve Türkiye Sosyolojisi, iki kitaptan oluşan bir film çalışmaları derlemesinin ikinci kitabı. İlk kitap, Hayatın Taklidi Dünyanın Derdi: Film Çalışmalarında Güncel Yaklaşımlar’dı. Bu kitaplar, doktora tezi, verdiği dersler, kitap, makale ve çevirileriyle film çalışmalarının ve akademik sinema eğitiminin Türkiye üniversitelerindeki öncü ismi Nilgün Abisel’e armağan olarak tasarlandı. Başka Bir Dünyadan Şarkılar, doktora tezinden başlayarak Abisel’in çalışmalarında ağırlıklı bir yeri bulunan Türkiye sinemasına odaklanıyor. Bu çerçevede kitaptaki yazılar, çeşitli konuları (filmler, yönetmenler, dönemler, vd.) güncel yaklaşımlar üzerinden yenilikçi bir bakışla ele alıyor. Böylece Başka Bir Dünyadan Şarkılar, tarihten estetiğe, çevre, yaşlı bakımı ve demokrasi gibi başlıklardan sinema eğitimine, ele aldıkları meseleler açısından çeşitlilik içeren yazılar aracılığıyla, yerli sinema üzerine ilginç bir toplam sunuyor.


Basım Ayı/Yılı : 7/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 248
Ağırlık : 248
En / Boy : 13 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺92,40
Tükendi
19. Yüzyıl Sonu İtalya'sından Sosyolojik Bir Analiz

İtalyan toplum bilimci ve bürokrat Gaetano Mosca’nın, 1893 yılında Sicilya mafyası tarafından öldürülen Palermo Belediye Başkanı Emanuel Notarbartolo’nun anısına verdiği “Mafya Nedir?” başlıklı konferans, mafya konusunda başlıca kaynaklardan biri sayılıyor. Memleketi Sicilya’da mafya örgütlerinin gelişmesine imkân veren toplumsal ve siyasi koşullardan yola çıkan Mosca, benzer koşulların hüküm sürdüğü her toplum için geçerli olabilecek bir analiz yapıyor. İşte bu konferansın metni –Türkiye’den bir akademisyenin sunuşuyla birlikte– ilk kez Türkçede.

Mosca, 19. yüzyıl İtalya’sında zayıflamış devlet yapısının doğurduğu otorite boşluğunu etkili bir biçimde dolduran mafya örgütlerinin yol açacağı sonucu şöyle betimliyordu: “Güçlünün zayıf üzerinde kurduğu baskı ve sıkı örgütlenmiş küçük azınlıkların, örgütsüz bireylerden oluşan büyük çoğunluk aleyhine uyguladığı despotik yönetim.” Mosca’nın öngörüsü ne yazık ki bugün için de geçerli.

Gaetano Mosca’nın bu kitapta ortaya koyduğu derli toplu mafya analizi, sadece bu olgunun kökenlerine ışık tutmakla kalmayıp mafya örgütlerinin faaliyetleri bakımından bir zamanların İtalya’sı ile günümüz Türkiye’sini karşılaştırma imkânı da veriyor. Yüzyıl öncesinden verdiği bilgelik dolu mesajı ise halen güncel: “Uyum içinde hareket etme becerisine sahip örgütlü bir azınlık tarafından korkutulup sindirilen ve boyunduruk altında alınan örgütsüz çoğunluğa mensup bireyler adli makamların kanatları altına sığınmaya cesaret edemedikleri müddetçe istismara daima açık olacaklardır.” Yüzyıl sonra bugün insanlar daha cesur, adli makamların yurttaşlara kol kanat germeye cesaret edip edemeyeceğini ise zaman gösterecek.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 80
Ağırlık : 100
En / Boy : 13 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺18,75
Tükendi
Depreme Karşı Farkındalık ve Deprem Bilinci Kazanmak İçin

Depremi önleyemeyiz ama, karakter sahibi, liyâkata önem veren vatandaşlar yetiştirerek depreme dayanıklı binalar yapan bir toplum olabiliriz.

Doğan Cüceloğlu

Yüzde doksan ikisi deprem yaşama riski üzerinde bulunan bir ülkede yaşıyoruz, deprem gerçeğine karşı bilinçli olmak ve sorumluluklarımızı bilmek zorundayız. Deprem kuşağında bulunan bir ülkede yaşadığımızı hiç unutmayarak...


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 48
Ağırlık : 48
En / Boy : 20 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺98,00
Tükendi

Sağlıklı İlişkiler İçin

Hayatı Değiştiren Araçlar Edinmek...

 

Sevgi, saygı, güven ve anlayış temelli ilişkiler yaşamak isteyenler için somut araç ve yöntemler sunan Şiddetsiz İletişim, salt bir dil olmanın ötesinde, iletişim yönteminizi de içine alan bir bilinç, bir yaşama ve düşünme biçimi...

 

Marshall Rosenberg’in temel eseri olan Şiddetsiz İletişim: Bir Yaşam Dili kitabında sunduğu bu yaşama ve düşünme biçimini hayatı taşımanıza yardımcı olmak için hazırlanan Şiddetsiz İletişim Yardımcı El Kitabı öğrenme ve içselleştirme sürecinizi destekleyecek sayısız etkinlik, alıştırma ve kolaylaştırıcı öneri sunuyor.

 

Şiddetsiz İletişim Yardımcı El Kitabı, bireyler, alıştırma grupları ve öğretmenler için vazgeçilmez bir kaynaktır:

 

• Bireyler – Kendi öğrenme sürecinizde adım adım ilerlerken Şiddetsiz İletişim’in özgürleştirici potansiyelini günlük yaşamınıza dahil edebileceksiniz.

 

• Alıştırma Grupları – Şiddetsiz İletişim’le ilgili deneyiminiz ne olursa olsun, alıştırma grupları oluşturmanızı sağlayarak gerekli rehberliği alacaksınız; başlangıç için ipuçları, grup süreçlerini destekleyen öneriler, ihtiyaçlara göre özelleştirilebilen etkinlikler ve gruplarda yaşanan zorlukların üstesinden gelmek için fikirler bu kitapta.

 

• Öğretmenler – Öğrencileriniz için kendi Şiddetsiz İletişim eğitiminizi tasarlamak veya mevcut programınızı geliştirmek üzere ihtiyaç duyduğunuz kaynaklara bu kitapta ulaşacaksınız.

 

“Bu el kitabının, insanların Şiddetsiz İletişim uygulamalarını geliştirmelerine ve yaşamlarını güçlendirmelerine yardımcı olmak için sahip olduğumuz en önemli kaynaklardan biri olduğunu düşünüyorum.”

 

- MIKI KASHTAN, CNVC Sertifikalı Şiddetsiz İletişim eğitmeni, Nonviolent Global Liberation (NGL) topluluğu kurucu üyesi


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 208
Ağırlık : 208
En / Boy : 13,5 / 19,8
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺84,00
Tükendi

Elinizdeki kitap kente dair toplumsal kavrayışımızın, yani kentin bütününe veya parçalarına ilişkin algı biçimlerimizin, bunlara yüklediğimiz anlamların ve içlerinde yaşadığımız deneyimlere dair oluşturduğumuz belleğin, kısacası kentsel tahayyülün, her toplumsal olgu gibi, siyasal bir nitelik taşıdığı fikrine dayanıyor. Kentsel araştırmalar alanı ile kültürel çalışmalar arasında bir bağ kurarak, uluslararası literatürde “görsel kültür” olarak tanımlanan çerçeveye tekabül eden bir izlek oluşturuyor; kültürel olanın içinde temel olarak görsel olana odaklanıyor.

Yurttaş kimliğinin, ulus-devletle özdeşleşme yoluyla kurulumunda başkent görsel temsilinin işlevi; devletin kontrolünde yurttaş yaratma projesinin parçası olan görsel mekân temsillerinin, başka özneler eliyle tam da bu kurguyu aşındıran ve zayıflatan araçlara dönüşme potansiyeli; politik faillerin eylemliliği içinde görsel mekân temsillerinin rolü; siyasal İslamın yükselişinin ve ona karşı muhalefetin özellikle kentsel mücadeleler içindeki yeri; görsel mekân temsillerinin, bugünün kentsel koşullarında toplumsal mücadele açısından önemi kitapta tartışılan konular arasında. Görsel olanı mekânla buluşturup kentsel politika çalışmalarını zenginleştirmenin imkânına işaret eden eser, toplumsal mücadeleler açısından görsel olanın kentsel politika için önemine vurgu yapıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 212
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 2.2019
₺74,80
Tükendi

“Gurbetçi” ailesiyle birlikte 1980’li yıllarda “sıla”ya kesin dönüş yapan Zümrüt, otuz küsur sene sonra, 10 yaşındaki çocuğunu da yanına alarak Almanya’ya geri dönüyor. Türkiye’de sosyoekonomik açıdan dezavantajlı bir konumda olmayan Zümrüt’ü Almanya’da bekleyen hazır bir işi de yok. Peki o zaman neden gidiyor? Daha doğrusu, tıpkı Zümrüt gibi iyi eğitimli, yüksek vasıflara sahip, ekonomik açıdan toplumun geniş kesimlerine nazaran daha avantajlı sayabileceğimiz Türkiyeliler ülkeyi neden terk ediyorlar? 

Türkiye’de son yıllarda yaşanan göç hareketliliği öncekilerden biraz daha farklı görünüyor. Elinizdeki çalışmanın çıkış noktasını da işte bu yeni göç hareketliliğinin geçmişe kıyasla hangi açılardan farklı olduğu, kendini gitmek zorunda hisseden “huzursuz yurttaş”ların neden bu hisleri taşıdıkları ve hangi saiklerle harekete geçtikleri yönündeki sorular oluşturuyor. Amacımız, somut yaşamsal bir tehditle yüz yüze kalmamış olsa da Türkiye’den gitmek zorunda olduğunu hisseden kişilerin hikayelerine kulak vermek.

Bu kitap, nedenler ve nasıllar hakkında; dolayısıyla son sözü söylemekten, genellemelere varmaktan imtina ettik. Çünkü asıl merakımız sayılar değil, hikayelerdi. Burada yer verdiğimiz ve başka pek çok mecrada karşılaştığımız bireysel hikayelerin, iyi eğitimli, donanımlı ve ülkenin gidişatından hoşnutsuz kesimde gitgide daha görünür hale gelen bu göç eğilimini anlamada istatistiklerden, grafiklerden daha faydalı olacağına inanıyoruz; zira bu ülkede “çoğunluk”tan farklı düşünen, hayatını evrensel değerler üzerine inşa etmek isteyen insanların kendilerini içinde buldukları sıkışmışlık, bunaltı, umutsuzluk gibi kanlı canlı duyguları anlamanın ve aktarmanın bize göre yegane yolu bu. 


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 136
En / Boy : 14 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2018
₺41,25
Tükendi

Sağlıklı bir çeviriye ihtiyacı olduğuna inandığımız ve güncelliğini hiç bir zaman kaybetmeyen Marx’ın bu değerli metni yayımevinin yeni serisinin ikinci kitabı olarak hayat buldu.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 48
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 2.2015
₺21,25
Tükendi

İlk iki baskısı 1995 ve 1999 yıllarında yapılan İslâm, Demokrasi ve Türkiye 'nin bu üçüncü ve yeni baskısında Prof.Dr. Ahmet Arslan'ın ilk iki baskıda bulunmayan çok sayıda yeni konuşma ve yazıları da yer almaktadır. İlk yayınlanma tarihlerinin ardından geçen uzun zamana rağmen ağırlığından bir şey kaybetmeyen bu makaleler derlemesini okuyanların fark edebileceği gibi bu süre zarfında ülkede meydana gelen birçok gelişmeye, hatta bazı alanlarda kökten dönüşümlere rağmen demokratikleşme ve hoşgörü alanlarında fazla bir mesafe kat edilmemiş görünmektedir.

İslam felsefesi ve düşüncesi alanında uzmanlığıyla tanınan Prof. Arslan'ın bu baskı için kaleme almış olduğu önsözde belirttiği gibi umudu tamamen yitirecek kadar karamsar olmak doğru olmasa da İslam dünyasında ve özelde Türkiye'de Batılı anlamda demokratik bir toplumun ortaya çıktığını ve kalıcı bir varlık kazandığını görmek için epey bir zamana ve farklı alanlarda gerçekleştirilmesi gereken çok sayıda büyük atılımlara ihtiyaç var. Bu eser,okuyucu için ilk baskısından bu yana geçen yirmi yıl içinde nelerin değiştiğini, nelerin değişmediğini görmek, İslam, demokrasi ve modernleşme tartışmalarında nerelerden geçip hangi noktalara vardığımızı veya varamadığımızı değerlendirmek için hem bir tarihi cetvel, hem de kuramsal bir pusula işlevi görebilir.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 405
En / Boy : 15 / 23
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 5.2015
₺33,44
Tükendi

Savaşlarda çocuklar ölür, kadınlar tecavüze uğrar, savaş sürüp gider, barış gelmiş gibi ortaklık durulur...

Kadınlar patır patır çocuk doğurmaya başlar...

Yürür çocuklar pıtır pıtır...

Sonra gene savaş başlar, çocuklar gene ölür, kadınlar gene tacavüze uğrar, tatmin olana kadar "tüccarlar" sürer gider savaş...

Barış söz-le gelmiş gibi yapar... Yeniden üretime başlar kadın çocuklar olur renk renk, boy boy, sonra tüccarların eli kaşınır bombalar patlar çocuklar ölür...

Fermuarlar iner, kadınlar biter, çocuklar ölür...

İlerde torunlarıma anlatacağım...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 160
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2014
₺9,72
Tükendi

“Onlar da bizimle aynı korkuları, aynı şüpheleri duyuyorlar. Onları bizden ayıran, ne olursa olsun eyleme geçecek kararlılığı bulabilmeleri. Hiç denememenin, başarısız olmaktan daha çok pişmanlık verdiğini yürekten biliyorlar.”

Vermek ve Almak’la tanıdığınız neslinin en etkileyici düşünce insanlarından Adam Grant, Orijinaller’de de en iyi bildiği şeyi yapıyor: Meseleleri düşünmediğiniz boyutlarıyla ele alıp, algınızı genişletip, çözümlere hiç ummadığınız yollardan varmanızı sağlıyor. Dünyayı olumlu yönde değiştirebilmek için ilişkilerinizi bozmadan, yerleşik olanla mücadeleyi, geleneksel bakış açılarına karşı durmayı ve bunları dâhiyane dokunuşlarla nasıl çözebileceğinizin ipuçlarını gösteriyor.
Grant, şaşırtıcı deneylere de, çok satacağı düşünülen ilginç bir tasarımın başarısızlığına da, direniş hareketlerine de, daha önce internet üzerinden satışı düşünülmeyen bir ürünün satışıyla gelen başarıya da aynı ölçüde odaklanarak; ilginç vakaları her zamanki üslubu ve bilimsel bakış açısıyla değerlendiriyor. Adam Grant, değişim fırsatını nasıl göreceğinizi, iyi fikirleri nasıl tanıyacağınızı, kaygı ve kararsızlığın üstesinden nasıl gelip, susturulmadan nasıl önerilerde bulunabileceğinizi açıklıyor; Orijinaller’i anlatıyor.

Orijinaller size, kendi fikirlerinizi dile getirmek ve harekete geçmek için gereken bilgi ve cesareti verecek.

Bu son derece eğlenceli ve sıradışı kitap, Yenilik Çağı’na yepyeni bir ışık tutuyor. Adam Grant, başarı öykülerinin altındaki efsaneleri çürüterek, kök salmış inançlara kafa tutarak, büyük değişim aktörleri arasında ortak noktalar bularak sadece dünyadaki yerimize değil, dünyayı altüst etme potansiyelimize ilişkin etkileyici, yeni bir bakış açısı sunuyor.

- J. J. Abrams - Yapımcı, yönetmen, senarist


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 268
En / Boy : 14 / 23
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 7.2017
₺45,26
Tükendi

1980'Ierden itibaren dünyanın siyasal ve sosyo-ekonomik düzenini yeni baştan şekillendiren küreselleşme, neo-liberal ve muhafazakâr ideolojilerin Refah Devletine yönelik sınırlandıncı politikalarına uygun zemini sağlamıştır. Devlet, piyasa ve sivil toplumun, yoksulluk, işsizlik, eşitsizlik ve her türlü güvencesizlık gibi temel sosyal sorunlara bakış açılan ve bunlarla mücadelede oynadıkları rol büyük bir değişime uğramıştır. Bu derleme kitabın temel amacı, sosyal çalışma disiplini gözüyle ve sosyal hizmetler ve sosyal politikaya ilişkin farklı bakış açılan sayesinde söz konusu temel sorun alanlarının bazılarını da kapsayacak şekilde literatüre ve uygulamaya katkıda bulunmaktır. Ancak, özellikle, iki husus bu kitapta ön plana çıkmaktadır. İlk olarak, yazarların da farkında oldukları ve editörlerin kitabın önsözünde açıkça belirttikleri gibi, alanın temel kavramları olan sosyal çalışma, sosyal hizmetler ve sosyal politika kavramları üzerinde hem bilim insanlarına hem de uygulamacılara daha yoğun bir düşünme fırsatı sunmaktadır. İkinci olarak, kitap, bilgi ve deneyimiyle alanın tüm kuşaklarını kavrayıcı ve kapsayıcı bir özelliğe sahip bir bilim insanı olan İbrahim Cılga'nın önderliğinde genç kuşak akademiklerin ve uygulamacıların ufuk açıcı çalışmalarına yer vermektedir. Bu çalışmalann yaratacağı sinerji ile kitap, sosyal çalışma/sosyal hizmet literatürüne ve meslek eğitimine önemli bir katkı sağlayacaktır.

- Prof. Dr. Uğur Ömürgönülşen


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : Ankara
Sayfa Sayısı : 196
En / Boy : 16 / 24
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2016
₺700,00
Tükendi

Ziya Gökalp tartışmasız sosyolojinin ülkemize girişi, kurulması ve yaygınlaşmasını sağlayan en önemli isimdir. O, sosyolojiyi Osmanlı Devleti’nin ve toplumunun içinde bulunduğu durumu anlamak ve çözebilmek üzere bir imkan olarak değerlendirmiştir. Gökalp, dönem içerisinde Türkçülük olarak adlandırılan Türk milliyetçiliğinin de öncü düşünür ve teorisyenlerindendir.

1914-1915 öğretim yılında Ziya Gökalp’ın öncülüğünde İstanbul Darülfünunu Edebiyat Şubesinin ders programlarına “İlm-i İçtimai” (sosyoloji) dersi konulmuştur. İdrak etmekte olduğumuz sene Türk sosyolojisinin 100. yılına tekabül etmektedir.
“Türk Sosyolojisinin 100. Yılında Ziya Gökalp – Türk Yurdu Yazıları” adını verdiğimi bu kitap Türk Yurdu dergisinin 104 yıllık külliyatının arasından derlenmiştir.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 606
En / Boy : 16 / 23,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2017
₺30,74
Tükendi

Onları tanımıyoruz. İsimlerini bile bilmiyoruz. Pek çoğu gazete sayfalarına ‘rakam’ olarak bile yansımadı. Bütün yolları kesilmiş, bütün kapılar yüzlerine kapatılmıştı. Milyonlarca insan can yelekleri giydiler, lastik botlarla, minik kayıklarla, eski balıkçı tekneleri ile Avrupa’ya, insan haklarının sözde kalesine ulaşmaya çalıştılar. Binlercesi Ege Denizi’nde boğuldu. Karanlık sularda kayboldular. 2015 yılında Ege Denizi’nde 484 insan öldü ve 206 insan kayboldu. Onları tanımak istemediğimiz için, isimlerini öğrenmek istemediğimiz için öldüler. Geçen yıl Eylül ayında

Bodrum’da Alan Kurdi bebek kıyıya vurduğunda gördüğümüz sadece cansız minik bir çocuk bedeni değildi, insanlıktı kıyıya vuran.

Bu almanak ölenler, hikayeler ve neden öldükleri hakkındadır… Onları tanımaya, öğrenmeye, özlemeye dairdir.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 236
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2016
₺23,40
Tükendi

İkna edin ya da oradan oraya savrulun!

İkna, kimseyi kandırmak, manipüle etmek ya da dil cambazlığı yapmak değildir. Burada kalplerle iletişim kurmak söz konusu... Beyinle kalp arasındaki köprüyü keşfetmek…

İkna bir mühendis işidir. Beynimizin de bilgisayar gibi işletim sistemi, yazılımları ve sıkça kullandığı programları var. Bunların içinde de ikna şifrelerimiz gizli.

Bu kitap, iknanın şifresini nasıl çözeceğiniz konusunda sizin için hazırlanmış bir gelişim kılavuzu. Alıştırmalar, gerçek hikâyeler ve vakalarla pratiğe dayalı çözümler sunuyor.

İletişimde daha güçlü, başarılı hissetmek isteyen herkes için…

“İkna sanatına metodolojik yaklaşımlar getiren kaynak bir kitap... İknanın ilişkilerin özünde olduğunu, onsuz yaşamın yürüyemediğini ama kısa süreli manipülasyon da olmadığını net bir şekilde ortaya koyuyor.”
–Psikolog Emre Konuk/DBE Kurucu Başkan

“İknanın olumlu ve etik bir anlamı olduğunu hatırımızda tutalım. İkna Mühendisliği sahip olduğu içerik, verdiği örnekler, alıştırmalar ve faydalanabilecek kaynak önerileri ile tam bir gelişim kılavuzu şeklinde hazırlanmış. Tüm yöneticiler, özellikle satış ve insan kaynakları yöneticilerinin faydalanabileceği bir kaynak.”
–Ali Arzuman /Colin’s Organizasyonel Gelişim ve Performans Yönetimi


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 152
En / Boy : 13,5 / 20
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 2.2017
₺16,00
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 580
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 6.2013
₺11,44
Tükendi

Marx'ta Toplumsal Cinsiyet ve Aile, Marx'ın toplumsal cinsiyet ve aileye ilişkin düşüncelerini feminist tartışmalar ışığında ele alan bir kitap. Heather A. Brown, Marx'ın düşüncelerinde cinsiyetçiliğe, özellikle de üretim sürecindeki rolleri bağlamında gönderme yapılmakla birlikte, yeniden üretim süreci ve aile konusundaki düşüncelerinin görünmezliğinin eleştirisini somut örneklerle yapıyor.

Brown, Marx'ın bir kısmı henüz hiçbir dilde yayınlanmamış olan ve kapitalizm öncesi toplumlar ve cinsiyet ilişkileri üzerine notlarını içeren 1879-1882 defterlerini de analizine dahil ederek, Marx’ın geliştirme fırsatı bulamadığı tezlerini maddeci feminist bir perspektifle ele alıyor. Marx'ta Toplumsal Cinsiyet ve Aile, feminist literatürde Marx’ın toplumsal cinsiyete yaklaşımlarının tartışılmasını sağlayacak önemli bir çerçeve çizmenin ötesinde, erkek egemenliğiyle ile sınıf mücadelesinin kesiştiği ve iç içe geçtiği alanlara dönük ufuk açıcı bir araştırma olarak da öne çıkıyor.

"Marx'ın toplumsal cinsiyet ve aile üzerine düşüncelerini ele alan bu kapsamlı çalışma, feminizmin Marksizm'e bakışına yeni bir boyut kazandırıyor ve kendisini Marksist olarak adlandıran herkesi kendi ideolojik kavramsallaştırmalarını gözden geçirmeye çağırıyor. Heather A. Brown, Marx'ı yeni bir gözle okumamıza olanak tanıyor." – Barry Healy, International Journal Socialist Renewal


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 326
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2016
₺35,10
Tükendi

Kapadokya’ya yerleştiğim günden itibaren nasıl olup da benim bu topraklarda neredeyse bin yıldan bu yana yaşayan atalarımın bölge hakkında bir tek kitap bile yazmamış olduğunu düşündüm. Bu fikir beni, en azından iyi bildiğim ve bölgede binlerce yıldır var olduğunu okuduğum şarap kültürü konusunda bir kitap yazmak konusunda teşvik etti. Buradaki ana amacım, geçmişi yazarak tarihe bir not düşmek oldu.

Bu kitap, insanoğlunun neredeyse yerleşik hayata geçtiği günden itibaren onun yoldaşı olan üzüm ve şarabın tarihini, dolayısıyla uygarlığın tarihini anlatmak amacıyla yazıldı. Özellikle geniş anlamda Hitit başkenti Hattuşaş’a kadar uzanan bir coğrafyayı kapsayan Kapadokya da bu kültürün neredeyse 5000 yıldan bu yana var olduğu bir bölge olarak bu zenginliği okurlarla paylaşmamı sağladı ve bu kadim tarih bizi şarap ve bağcılık tarihi açısından Kapadokya’nın, yalnızca Türkiye’nin değil dünyanın da en eski bölgelerinden biri olduğu gerçeğiyle karşı karşıya getirdi.

Büyüleci Periler Diyarı’nın ve baştan çıkarıcı şarabın 5000 yıllık öyküsü

Kapadokya şarapçılığının dünü ve bugünü üzerine yazılmış ilk rehber kitap Kapakdokya Şarap Haritası ile birlikte İngilizce olarak Murat Yankı tarafından kaleme alındı.

Şarap ve bağcılık uzmanı, tercüman rehber Murat Yankı, insanoğlunun neredeyse yerleşik hayata geçtiği günden itibaren onun yoldaşı olan üzüm ve şarabın tarihini, dolayısıyla uygarlığın da tarihini anlatıyor.

“Cappadocian Wines”, şarap ve bağcılık tarihi açısından, yalnızca Türkiye’nin değil dünyanın da en eski bölgelerinden biri olan Kapadokya ve Kapadokya şarapçılığı hakkında yazılmış ilk kitap olma özelliğini taşıyor.

Murat Yankı, Kapadokya’nın 5000 yıllık tarihinden günümüze kadar yaptığı yolculukta şarap ve uygarlığın gelişimini profesyonel rehberlik deneyimiyle anlatıyor. Şarabın yanı sıra Kapadokya mutfağı, peynir kültürü, yerel şarap üreticileri ve şarap turizmini her açıdan işleyen kitabın ekinde meraklılar için şarap kitapları için bir ilk olan Kapadokya Şarap Haritası da bulunuyor.

Şarabı ve Kapadokya şarapçılığını tanımak isteyen herkesin merakla okuyacağı bir rehber kitap.


Murat Yanki, professional tourist guide, sommelier and wine expert, tells about the history of wine in Cappadocia; history of wine that also means history of civilization.

‘Cappadocian wines’ is the first book written about a region that is not only oldest in Turkey but also one of the oldest of the World for the production of wine.
Murat Yankı writes about the development of wine and civilization along 5000 year old historical journey of Cappadocia through the eyes of an experienced tourist guide. The book informs the reader on the culinary culture of the region, its local cheeses, how to pair local food with regional wines, local producers. It is also unique as the first wine book ever presented with a historical wine map prepared by the writer of the book.

A book that every one who wants to know about the wines of Capapdocia and the viticultural history of this amazing region.


Basım Dili : İngilizce
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 224
En / Boy : 12,5 / 23
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : 2.2014
₺75,00
Tükendi

Dünyanın Bütün Kafeistleri, Birleşin!

"Kahve burjuvazisi bizi kandırdı. Bizi kendimiz için mükemmel kahveyi yapma becerisinden yoksun olduğumuza inandırdılar. Hayatlarımıza bize sormadan girdiler ve onlara sahip olma ayrıcalığı için bizden ücret talep ettiler. Hem de ne için? Yalnızca bayat, acı ve fahiş fiyatlı bir ürüne alışmakla kalmadık, kandırıldığımızın farkına bile varmaz olduk" ...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 128
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 6.2015
₺33,15
Tükendi

1968 Mayıs'ındaki çarpıcı öğrenci isyanı günleri sonrasında ve Aids salgınının tahribatı öncesinde Paris'te yazılan Bokun Tarihi, dönemin ve sonrasının: teori, politika, cinsellik, deneyleme ve mizahı birleştirme girişiminde bulunan teorik yazımının vahşi ve maceracı yapısının ürünüdür.

Diyalektik düşünceyi ve Marksist politikaları temelinden yeniden tanımlayarak, Foucault, Deleuze, Guattari, ve Lyotard gibi postmodern düşünürlerin eserlerinin yanı sıra önemli ve saygısız bir tavır koyar.

Laporte'nin alışılmamış/garip tarzı ve alaycı duyarlılığı, provakatif, mizahi ve düşünsel olarak neşelendirici bir sorgulamada bir araya gelir.

Bokun Tarihi, medeniyetin görkemine dair tüm hümanist mitolojinin kirli çamaşırlarını ortaya dökerek, bunun yerine insan artığının modern bireyler olarak kimliklerimiz için çok önemli/elzem olduğunu öne sürer- (şehrin düzenlenmesi, milli devletin yükselmesi, kapitalizmin gelişmesi, temiz ve düzgün dil de dahil olarak)

Laporte, pisliğin üstesinden gelmek şöyle dursun; özellikle en temiz ve hijyenik göründüğümüz zaman tamamıyla pisliğin içine gömülmüş olduğumuzu öne sürer. Laporte'nin yazı üslubu "temiz dil" arzusuna da bir saldırıdır.

Bokun Tarihi, uzun alıntılar ve anlaşılmaz imalarla darmadağınık olarak ve doğrusal bir sav takip etmeyi inatla reddederek, kuralları yıkar ve düzgün, akademik söylemin teamüllerine meydan okur.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 152
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2015
₺41,65
Tükendi

Klasik Sosyolojik Teori: Sosyolojinin Vaadinin Yeniden Keşfi klâsik sosyolojik teori üzerine 60 yıldan fazla süredir şekillenen lisans ve lisansüstü öğretim deneyimlerimizin bir ürünüdür. Burada hem tutkuyla üzerinde çalışmayı sürdürdüğümüz hem de hâlen yeterince ortaya konulmadığını düşündüğümüz bir inceleme konusunu araştırıyoruz ve elinizdeki metnin hem öğrencilerde ve klâsik teori konusunda çalışanlarda benzer bir tutku yaratabileceğine hem de sosyolojinin kadın ve erkek kurucularının temel fikirlerini ortaya koyabileceğine inanıyoruz. Klâsik sosyolojik teoriyi öğrenmeye çalışan lisans ve lisansüstü öğrencileri kendilerini çoğu kez herhangi bir referans çerçevesinden veya ortak bir temadan yoksun, kafa karıştırıcı ve şaşırtıcı bir fikirler kalabalığı içinde bulurlar. Metnimizde bu sınırlılıklar çeşitli yollarla aşılmaktadır.

Klasik sosyolojik teori üzerine kolektif öğretim deneyimimiz, öğrencilerin kompleks teorisyenlerin çalışmalarına ilgisini çekmede ve bunu sürdürmede öncelikle ve esasen söz konusu teorisyeni ciddi bir bilgin kadar bir kişi olarak da sunmanın ve sosyolojinin fiilen bütün kadın ve erkek kurucularının kendi toplumsal dünyalarıyla ahlaki açıdan kapsamlı olarak ilgilendiklerini ve bu türden girişimlerde bulunmanın çok azını rahatsız ettiğini göstermenin etkili olduğunu anlamamızı sağladı.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 392
En / Boy : 16 / 24
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2018
₺164,00
Tükendi

Freud bu önemli eserinde, en karmaşık rüyaların bile rahatlıkla yorumlanabileceğini göstermektedir. Bunu yaparken de Schiller'in deyimiyle "mantığın, kapıların önünde tuttuğu nöbetten vazgeçmesi" gerektiğini, yani insanın hiçbir eleştiride bulunmadan kendini gözlemlemesinin zor bir şey olmadığını iddia eder.

Freud kitabında rüyanın bir arzunun gerçekleşmesi olduğunu belirtir. Rüyaların uyanık yaşamla ilişkisini, nelerin rüya malzemeleri haline dönüştüğünü ve bunların kaynaklarının neler olduğunu, neden rüyalarımızı unuttuğumuzu, rüyaların psikolojimiz üzerindeki etkilerini, rüyalarla akıl hastalıkları arasındaki ilişkileri ele alır. Rüyalarımızı kendimizin bile tanıyamayacağı hale getirmek için ne tür sembolleştirmeler, yer değiştirmeler ve çarpıtmalarda bulunduğumuzu anlatırken, kendi psikanalitik çalışmalarından örnekler verir.

Uzun yıllardan beri bilimsel literatürün klasikleri arasında yer alan Rüyaların Yorumu, Freud' un en çok ilgi göreceğini düşündüğü eseridir. Bir mektubunda da ifade ettiği gibi psikanalizin gelişmeye başladığı yıllarda onun için "dalgaların çarptığı bir kaya gibi" sarılıp tutunduğu bir çalışması olmuştur.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 648
En / Boy : 13 / 19
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2018
₺205,00
Tükendi

Kitapta, sosyoloji tarihinin hikâyesine 19. yüzyılın klasik düşünürleri Marx, Weber ve Durkheim’ı ele alarak başlanıyor. 20. yüzyıl başlarından itibaren sosyolojide etkili olan perspektifleri tartışarak hikâye aktarılmaya devam ediliyor. Anglo-Amerikan sosyolojide temel etkilerini 1960’larda gösteren, Avrupa sosyal teorisine yeni bir ilham kaynağı oluşturan düşünce bir sonraki bölümde ele alınıyor. Akabinde Avrupalı teorideki yeni hareketler ve onlara tepkilerle ilgileniliyor. Görünüşte oldukça farklı teoriler ve yaklaşımları bir araya getirmeye çalışan teorisyenlere, “sentezciler” olarak adlandırdığımız Bourdieu, Giddens ve Habermas’a odaklanılıyor. İnceleme İngiliz sosyolojisindeki hızlı gelişme ve genişleme bağlamında gözden geçirilerek devam ediyor. Son olarak, modern toplumda uzunca zamandır sürekli gelişen üç ilgi alanı, yani toplumsal cinsiyet, cinsellik ve etnisite ile bağlantı içinde tartışarak hikâye sürdürülüyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 480
En / Boy : 16 / 24
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2015
₺205,00
Tükendi

Sosyolojinin bir geleceği var mı? Bugün pek çok kişi sosyolojinin yolunu kaybettiğini düşünmekte.19. yüzyılda Auguste Comte’un fikirlerinden doğan sosyoloji, yakın geçmişte kendisini ilerici bir tarih görüşüyle ilişkilendirmiş ve "modernitenin bilimi" olarak tanıtmıştır; ancak günümüzde ilerleme fikrinin neredeyse çökmesiyle birlikte, sosyoloji çağdaş entelektüel kültürün kıyısına itilmiştir. Giddens Sosyolojinin Savunusu’nda bu görüşe karşı çıkıyor ve sosyolojinin, sosyal bilimler içerisinde çok önemli bir yer tutmayı sürdürdüğünü gösteriyor. Hem sosyolojinin geçmişini hem de günümüzdeki pek çok entelektüel eğilimi ele aldığı bu çalışmasıyla Comte, Durkheim, Habermas, Feyerabend, Williams, Hobsbawm, Marshall gibi kuramcılar üzerinden sosyolojik mirası inceliyor. Sosyoloji ile güncel siyasal sorunlar arasında bağlantılar kuran Giddens, tutucuları "modern", ilericileri "tutucu", liberalleriyse "gelenekçi" gösteren günümüz siyasal ve toplumsal iklimine sosyolojinin merceğinden bakıyor. Sosyoloji, antropoloji ve siyaset bilimi öğrencileri ve profesyoneller bu kitabı ilgiyle okuyacak.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 352
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2011
₺16,40
Tükendi

“Sosyoloji, insanın yaşamıyla ilgilenen geniş kapsamlı bir alandır. İnsanlar başkalarıyla toplumsal bağları olmadan, çocuk olarak gelişemez ya da yetişkin olarak varlıklarını sürdüremezler. Bu nedenle tüm insanlar bir topluma aittir  ve toplum insanın var olabilmesinin en belirgin koşuludur.”

Anthony Giddens

Çağdaş sosyolojinin en önemli isimlerinden Anthony Giddens tarafından hazırlanan bu kitap, sosyolojiye giriş niteliği de taşıyan kapsamlı ve ilgi çekici metinlerden oluşuyor. Toplumsal alanda karşılaştığımız pek çok olguyu, global trendlerin toplumsal yaşamımıza etkilerini sosyolojinin kendine özgü bakış açısıyla irdeliyor. Yirmi bir temel başlıktan oluşan Sosyoloji: Başlangıç Okumaları, çağdaş sosyolojik düşünce üzerine bilgi edinmek isteyen herkes için temel bir kaynak niteliğinde.

• Sosyoloji Nedir?
• Kültür ve Toplum
• Değişen Dünya
• Toplumsal Etkileşim ve Günlük Yaşam
• Toplumsal Cinsiyet ve Cinsellik
• Beden Sosyolojisi: Sağlık, Hastalık ve Yaşlanma
• Aile
• Suç ve Sapkınlık
• Irk, Etnisite ve Göç
• Sınıf, Tabakalaşma ve Eşitsizlik
• Yoksulluk, Refah ve Toplumsal Dışlanma
• Modern Örgütler
• Çalışma ve Ekonomik Yaşam
• Hükümet ve Siyaset
• Kitle İletişimi ve Haberleşme Yöntemleri


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 584
En / Boy : 16 / 24
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : 9.2017
₺246,00
Tükendi

İngiliz Marksist toplumbilimci Thomas Burton Bottomore, Toplumbilim kitabında insan, toplum, toplumsal değişim ve tarihin oluşumunda insanın yeri gibi temel sosyolojik sorunları ele alıyor. Bu konulardaki görüşlerini tek bir pencereden değil; toplumdaki eşitsizliği, toplumun en önemli yerlerine en nitelikli kimseleri getirebilmek için farkında bile olmaksızın başvurduğu bir araç sayan Fonksiyonalistlerin ve de toplumsal olguların toplumdaki sınıflar arasındaki çelişkiler açısından yorumlanması gerektiğini savunan Marksistlerin görüşlerini kıyaslayarak, sorgulayarak ve eleştirerek daha geniş bir bakış açısıyla irdeliyor.

Toplumbilim konusunda bu kadar farklı görüşü destekleyen zengin kaynaklar ve yaptığı yorumlarla alanındaki en iyi eserlerden biri olan Toplumbilim, toplumsal sorunlar ve çağdaş toplumbilim üzerine geniş bilgi edinmeye hazırlananlar için en temel başvuru kitabıdır.

“Bottomore’un  Toplumbilim’ini seçmemizin nedeni, çoğu Batılı sosyal bilimcinin içinde bulunduğu ‘çıkmazlar’ açısından, bu çalışmanın en az kusurlu olanların başında gelmesi; ayrıca her sorunu tarihsel boyutu içinde ele alması ve çok zengin bir biçimde her görüşe yer verip bunlar arasında açıksözlülükle ayrıntılı karşılaştırmalar yapmakta oluşudur.”

- Ünsal Oskay


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 456
En / Boy : 13,7 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2015
₺171,36
Tükendi

Kitap Hakkında;
Albert Camus, “Dünya anlamsız, insan saçmadır”; Jean-Paul Sartre, “İnsan beyhudedir” diyor. Michel Foucault ise insanın  ölümünü ilan ediyor. İnsan gerçekten mümkün değilse, onu kim bu kadere mahkum etti? Ali Bulaç, modern insanın özgürlük sorununa İslami bir bakış açısı sunarken, iletişimle küçülen bu dünyanın sistemleştirilmiş insanını da eleştiriyor. İnsanın varoluş çabasının saçma ve beyhude olup olmadığını tartışıyor.

Peki, insan gerçekten mümkün mü? Mümkünse özgürlüğü de mümkün mü? Modern insanı özgürlüğe götürecek bir yol gerçekten var mı? Modern dünyanın karmaşık toplumsal ilişkileri içerisindeki insanın dramını ele alan İnsanın Özgürlük Arayışı, ehlileşme ve kapatılmanın hangi süreçlerden geçerek mutlaklık kazandığını irdeliyor. Modern tıp, sosyoloji, psikoloji, felsefe, sanat ve ateizm… 

Bunların hiçbirinin insanın özgürlük arayışına katkıda bulunmadığını söyleyen Ali Bulaç, insanın özgürlük sorununu farklı bir düzlemde ele alıp insanın ve özgürlüğünün mümkün olduğunu göstermeye çalışıyor.

ALİ Bulaç

Çağdaş İslam dünyası, düşünce sorunları, toplumsal değişme ve modernleşme, gibi konulardaki araştırma ve incelemeleriyle tanınan Ali Bulaç halen Zaman gazetesi ve Today’s Zaman’da


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 224
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 5.2015
₺23,52
Tükendi

Max Weber, bilim insanı olarak tarihçi, hukukçu, ekonomist, dinbilimci, siyaset bilimci ve nihayet sosyolog kimlikleriyle, sözcüğün tam anlamıyla "çok yönlü" bir kişidir. Bunların yanı sıra o, "bilgi" ve "bilim" üstüne sürekli düşünen, özellikle "kültür (tin) bilimleri"nin (pozivitist etkilerle bizde yerleşmiş olan adıyla, "sosyal bilimler"in) felsefi temellerini sürekli sorgulayan bir filozoftur da. O, bu filozof kimliğiyle, sosyolojinin yüzyılımızdaki kurucularından birisi olmuştur. Onun yüzyılımızın başında temellerini attığı "anlamacı sosyoloji"si, "sosyal bilimler"deki bunalımın etkisiyle, son onyıllarda yeniden ilgi odağı haline gelmiş bulunuyor. Bu kitap, bilgi ve bilim filozofu Max Weber’i ve onun bu kimliğiyle sosyolojiyi temellendirişini ele almaktadır. Kitapta Max Weber’in bilim anlayışı, onun "doğa bilimleri" ile "kültür bilimleri" arasında yapmış olduğu ayırım. Yeni Kantçı felsefeden (özellikle Rickert’ten) ve hermeneutik geleneğinden (özellikle Dilthey’dan) aldığı etkiler doğrultusunda irdelenmekte ve onun "özgür bilim" anlayışının, Batı’da ve bizde yaygınlık kazanmış ve bir ara neredeyse resmileştirilmiş olan pozitivist, yapısalcı, işlevselci vd. bilim anlayışları karşısındaki özel ve özgün niteliğini vurgulanmaktadır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 408
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : .2001
₺74,76
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 460
En / Boy : 13,5 / 20
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2018
₺192,00
1 2 >
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı