Kültürlerarası araştırma literatürüne baktığımızda, henüz çok sayıda kuramsal çalışmanın yapılmamış olduğunu ve “kültürlerarasılık” terimi konusunda da tam bir anlayış birliğine varılmamış olduğunu görmekteyiz. Dünya ölçeğinde, “İnterkulturalität” ve “Transkulturalität” kavramları arasında gidip gelen birçok bilimsel yaklaşımın olduğunu söyleyebiliriz. “Transkulturalität” terimi yeni bir terim olmakla birlikte, kültürlerarası araştırmaların içeriğini kapsamada yeterli düzeye ulaşamamıştır ve bu terimin temsil ettiği alan, kültürlerin her tür etkileşimini tanımlayabilecek bir düzeyde de değildir. Kültürlerarasılık konusuyla ilgili kuramsal bakış açıları, ülkelerin kültürleri ve kültürlerarasılık deneyimleriyle yakından ilgilidir. Her kültür, kültürlerarasılık konusuna kendi deneyim ve bakış açısıyla yaklaşarak, kuramsal çerçevesini kendi mikro kuramsal boyutuyla sınırlamaktadır. Konunun bir diğer boyutu olan “Hibridität” terimi de kültürlerarasılığa, benzer bir biçimde yine mikro ölçekli yaklaşarak, sömürgeci ve karmaşık kültür yapılarına dayalı bir bakış açısıyla yaklaşmakta ve evrensel bir boyutu temsil edememektedir. Sözü edilen bu üç terim, ülkelerin ve kültürlerin, “yabancı” ve “yerli” kimliklere bakışına göre değişen anlamlara sahiptirler.
“Bir Cümle Nasıl Yazılır söz dizimsel cevherlerin bir derlemesi – kitap kurtlarının rahatlıkla okuyacağı bir kitap.”–New York dergisi
“[Fish] zarif cümlelere dair uzmanlığını paylaşıyor.”–The New Yorker
“Dili sevenler güzel yazıları takdir eden bu kitaba akın edecek.”–Booklist
“Cümle, John Donne’un sözleriyle, ‘kurnazca kurulmuş küçük bir dünyadır” diye yazıyor Fish. O size bu sanatı öğretecek.”–People dergisi
“Bu müthiş ve kısa kitap, cümlelerin şeklinin içeriklerine nasıl hükmettiğini anlatıyor.”–Boston Globe
“Sadece alıntılar bile bu kitap için ödediğiniz paraya değer. …Bu kitaba açıkça hak ettiği özeni gösterirsenizbundan kazancınız gayet güzel olacaktır.”–Washington Times
“Hem hevesli bir yazar hem de meraklı bir okur olan Fish’in cümlelerin kuruluşuna ve anlaşılmasına dair görüşleri eğitici, hatta ilham vericidir.”–The Huffington Post
Cumhuriyetimiz, Atatürk liderliğinde verilen büyük savaşım sonunda kurulan devletimiz, yüz yaşında. “Asıl mücadelemiz şimdi başlıyor.” diyerek milletini, yeni devletin kurulmasından hemen sonra da yüce hedeflere yönelten Ulu Önder, muasır medeniyetler seviyesine ancak eğitimle ulaşılacağına iman ediyordu. “Silahıyla olduğu gibi dimağıyla da mücadele etmek zorunda olan ulusumuzun birincisinde gösterdiği kudreti ikincisinde de göstereceğine, asla şüphem yoktur.” sözüyle ise eğitimde nitelik ve başarıyı temin etme konusunda da halkına duyduğu güveni ifade ediyordu. Biz de bu büyük devlet ve aziz milletin gerçek gelişiminin eğitimle mümkün olacağına inanıyor ve eğitim ve bilimi her zaman yol gösterici kabul edeceği hususunda ulusumuza tam anlamıyla itimat ediyoruz. Bu güdüyle bu kitapta, eğitimde ideal olanları yani düşüncenin tasarlayabileceği bütün üstün nitelikleri kendinde toplayan uygulama ve politikaları, bilgi birikimimiz ve tecrübelerimiz çerçevesinde dile getirmeye çalıştık. Anlattıklarımızın naçizane bizim fikirlerimiz, önerilerimiz olduğunu okurların dikkatine sunarız. Cumhuriyet’in yüzüncü yılında mutlaka bir iz bırakmak saikiyle hazırladığımız bu eserin tüm okurlara faydalı olmasını umuyoruz.
Aile içinde mutlu musun?Eşiniz sizi seviyor mu?Aileniz yıkılmak üzere mi?Sağlıklı bir aile nasıl olmalı?Ruh sağlığınız yerinde mi?Stressiz bir aile ortamı nasıl sağlanır?Sevgi ve aşk tekrardan canlanır mı?Eşimle hangi cümlelerle konuşmalıyım?Olumlu iletişim nasıl kurulur?Aile olarak ekranın kapanında mıyız?
Aile nedir? Bu soru son zamanlarda küresel çapta yaşanan hızlı değişimlerle anlamını yitirmiştir. Aile birliğine düşman olan çeşitli oluşumlar bu birliği bozmak için her türlü yola başvurmuştur. Sağlıklı ve mutlu bir toplum, mutlu fertlerle sağlanır. Mutlu fertler, mutlu ailelerin ürünüdür. Bu yüzden aile kavramına tekrardan gerçek anlamını yüklemeli ve aile nedir sorusunu cevaplamalıyız.
Aile bir kalkandır.Aile sığınaktır…Aile sıcacık duyguların yaşandığı bir kucaktır.Toplumsal çürümenin ilacıdır.Bireysel ve hazcı bir dünyada huzura, paylaşmaya bir kapıdır.Yıkılan, sıkılan, daralan minicik kalbimizin ferah bulacağı oksijendir.Aile oksijendir; havadır, nefestir, sana hayat verendir, ayakta tutan can verendir.Can verendir aile; neşedir, keyiftir, hayata ruh katandır, moral veren, enerji verendir.Aile eğitimdir; terbiyenin mebaı, güzel ahlakın kaynağıdır.Aile dokunmadır; sarmalayıp kucaklayıp koruyandır.Aşktır, mutluluktur, sevgidir, heyecanlar ve hevesler merkezidir.En önemlisi de aile güven hanesidir. Seni ayakta tutan, sana kim olduğunu hatırlatan, düştüğünde kaldıran, seni ötelemeyen bir yuvadır.
Gıda Kimyası ve Analizleri 1 kitabı gıda güvenliğinin ve kalitesinin belirlenmesinde kullanılabilecek birçoğu standardlaşmış analiz yöntemleri arasından seçilmiş, öğrencilerin oldukça kısa zaman diliminde sonlandırabilecekleri denemeleri renkli görsellerle birlikte içermektedir. Denemeler kısa laboratuar süresi içinde tamamlanabilecek nitelikte olup, öğrencilerin gıda kimyasının değişik uygulama alanlarında kullandığı analitik yöntemlerin temel bilgilerini kolaylıkla öğrenmelerine ve laboratuar yeteneklerini geliştirmelerine yardımcı olacak şekilde düzenlenmiştir. Denemelerde ısıl, gravimetrik, volumetrik, enzimatik, spektrofotometrik işlemler değişik uygulamları ile yer almaktadır. Kitabın bu ilk cildi öğrenci laboratuarlarında kullanılabilecek bir düzende Gıda Mühendisliği, Kimya ve Kimya Mühendisliği, Beslenme ve Diyetik, Ziraat Mühendisliği, Veterinerlik, Eczacılık gibi alanlarında çalışan lisans ve lisansüstü öğrencilerine faydalı olabilecek bilgileri ve kaynakları içermektedir.
Bilindiği üzere nitelikli bir öğretim için nitelikli bir ölçme değerlendirme sistemi şarttır.“50 Soruda İkinci / Yabancı Dil Öğretiminde Ölçme ve Değerlendirme” adlı bu kitap, dil öğretim sürecinin nitelikli bir biçimde ölçülebilmesi ve değerlendirilebilmesi için bilinmesi ve dikkat edilmesi gerektiği düşünülen temel konuları kapsamaktadır.Bu temel konular, hacimli dil değerlendirmesi literatürüne ve dil öğretme ve değerlendirme deneyimlerine dayanarak belirlenen elli soru altında yalın bir şekilde açıklanmaya çalışılmıştır.Literatüre ve siz değerli öğreticilere fayda sağlaması umuduyla…
Yetişkinler Hece Kitabı
Bedenimizle ilgili duyduğumuz rahatsızlıklar yaşamımıza anlam katacak yolda yürümemize engel teşkil etmekte midir? Eğer cevap evet ise, beden imgesi esnekliğimizin düşük olduğu kanısına varabiliriz. Bu kitap, bireylerin bedenleriyle ilgili rahatsızlıklarının onların yaşam anlamları önünde daha fazla engel teşkil etmemesi için geliştirilen bir grup psikoeğitim programını içermektedir.
Kitapta sunulan psikoeğitim programının genç yetişkin bireylerin beden imgesi esnekliğini artırmada etkili olduğu deneysel çalışma ile ortaya konulmuştur. Sırf yüzünün çirkin olduğunu düşündüğü için arkadaşlarıyla daha az görüşen, oysa arkadaş ilişkilerine çok önem veren; her zaman “fit” olmak zorunda olduğu için çok uzun saatlerini spor salonunda geçirerek ilgi duyduğu geometri alanıyla ilgili çalışmalarını yürütemeyen; vücudundan memnun olmadığı için sunum yapmaktan sürekli olarak kaçınan ve çok sevdiği “öğretme, paylaşma” deneyimlerinden kendini mahrum eden; vücudundaki yara izinden rahatsız olduğu için denize girmekten kaçınan ve eğlencesine kısıtlama koyan genç yetişkinlere yardımcı olabilmek umudu taşınarak geliştirilen bu psikoeğitim programı, ruh sağlığı alanında uygulayıcıların doğrudan yararlanabileceği bir içerik sunmaktadır. Genç yetişkinler de kitabı bir kendine yardım kaynağı olarak kullanabilirler
It is one of the complaints of the schoolmaster that the public does not defer to his professional opinion as completely as it does to that of practitioners in other professions. At first sight it might seem as though this indicated a defect either in the public or in the profession; and yet a wider view of the situation would suggest that such a conclusion is not a necessary one. The relations of education to the public are different from those of any other professional work. Education is a public business with us, in a sense that the protection and restoration of personal health or legal rights are not. To an extent characteristic of no other institution, save that of the state itself, the school has power to modify the social order. And under our political system, it is the right of each individual to have a voice in the making of social policies as, indeed, he has a vote in the determination of political affairs. If this be true, education is primarily a public business, and onl secondarily a specialized vocation. The layman, then, will always have his right to some utterance on the operation of the public schools.
Eğitimcilerin görevi gerçek yaşam ile okul yaşantısını bir bütün olarak düşünüp, sınıfın dışındaki dünya ile uyumlu hale getirmektir. Bunun için en etkili yol gerçekçi çevrede yer alan ve öğrenenlerin etkin olduğu “bağlam” içindeki öğrenmelerdir. Yapılandırmacı yaklaşımın uygulama yöntemlerinden biri olan “Bağlaşık Öğretim” mümkün olduğunca gerçekçi ve kavramsal açıdan zengin bağlamlar sunmayı öngörmektedir. Son dönemde uluslararası alan yazında çeşitli araştırmalarda ve uygulamalarda ele alınan bu yöntem, kuramsal yanı ağır basan yapılandırmacı yaklaşıma adım adım bir uygulama olanağı sunmaktadır. Ayrıca bu yöntem, bilişsel yapılandırmacıların vurguladığı bir problem üzerine öğrenenlerin düşünüp tartışabilecekleri fırsatları vermekte ve sosyal yapılandırmacıların vurguladığı grup ya da işbirlikçi problem çözme etkinliklerini sağlamaktadır. Bu kitapta, bağlaşık öğretim çeşitli yönleriyle tanıtılmaya çalışılmıştır. Kitabın konuyla ilgilenen kişilere, öğrencilere, öğretmen adaylarına, öğretmenlere, bilimsel çalışma yapanlara, yeni çalışmalara kaynak oluşturacağı ve yol göstereceği umulmaktadır.
The profession of teaching has Tong been characterised by certain habitual convictions, which Spencer undertook to shake rudely, and even to deride. The first of these convictions is that all education, physical, intellectual, and moral, must be authoritative, and need take no account of the natural wishes, tendencies, and motives of the ignorant and undeveloped child. The second dominating conviction is that to teach means to tell, or show, children what they ought to see, believe, and utter. Expositions by the teacher and books are therefore the true means of education. The third and supreme conviction is that the method of education which produced the teacher himself and the contemporary or earlier scholars, authors, and publicists, must be the righteous and sufficient method. Its fruits demonstrate its soundness, and make it sacred. Herbert Spencer, in the essays included in the present volume, assaulted all three of these firm convictions. Accordingly, the ideas on education which he put forth more than fifty years ago have penetrated educational practice very slowly—particularly in England; but they are now coming to prevail in most civilised countries, and they will prevail more and more. Through him, the thoughts on education of Comenius, Montaigne, Locke, Milton, Rousseau, Pestalozzi, and other noted writers on this neglected subject are at last winning their way into practice, with the modifıcations or adaptations which the immense gains of the human race in knowledge and power since the nineteenth century opened have shown to be wise.
Bu kitap Yükseköğretim Kurulunun hazırladığı eğitim programı esas alınarak meydana getirilmiştir. Kitap üniversitelerin eğitim fakültelerinde lisans ve lisansüstü çalışma ve derslere kaynaklık edecek bilimsel bir yapıdadır. Özellikle Türkçe öğretiminin amacı, önemi, temel dil beceri kavramlarının titizlikle ele alınması gerektiği çağımızda bu kitabın öğrenme-öğretme süreçlerinde kullanıcılarına yol göstermesi amaçlanmaktadır. Böylece alana farklı bir bakış açısı kazandırmak ve bireylerin Türkçe öğretimi ile ilgili akademik düzeyde bilgiye sahip olmasına katkı sağlamak hedeflenmektedir.
Bu kitapta, eğitim ve psikoloji alanında gün geçtikçe dikkat çeken ve bilimsel araştırmalara konu olan, “öz” ifadesi ile başlayan sekiz kavram bir çatı altında toplanmıştır. Bu kavramların ortak yönü, bireyin kendine bakışını ve kendine yönelik algılarını yansıtmalarıdır. Bu kapsamda çalışma; öz benlik, öz değerlendirme, öz düzenleme, öz eleştiri, öz güven, öz saygı, öz yeterlik ve öz yönelimli öğrenme başlıklarından oluşmaktadır. Kitap, okuyucuların söz konusu her bir kavramı tek bir kaynaktan irdelemelerine imkân sağlayarak kavramlar arasındaki benzerlik ve farklılıkları analiz etmelerinin yanı sıra “öz” ifadesi üzerinden bu kavramlar hakkında bütüncül bir bakış açısı kazanmalarını amaçlamaktadır. Kitabı oluşturan bölümlerde, öncelikle kavramlar tanıtılmış, diğer kavramlarla ilişkileri irdelenmiş, kavramların eğitim açısından ne ifade ettikleri anlatılmış ve bu kavramların ölçülmesine ilişkin çalışmalara ve kimi zaman ölçeklere yer verilmiştir. Kitabın eğitim ve psikoloji başta olmak üzere farklı alanlarda çalışma yapan akademisyenlere, lisans ve lisansüstü öğrenciler ile içeriğindeki konulara ilgi duyan tüm okurlara katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
The question, ‘Who should teach courses in English for Specific Purposes (ESP)?’ has been a matter of controversy for decades in the field of English language teaching (ELT). However, in the course of time, there has appeared to be a consensus on allocating the responsibility of teaching ESP courses to English teachers due to their overwhelming success in teaching practice in comparison to content experts. In fact, the success of ESP teachers appears to rely on the five key roles identified by Dudley Evans and St. John (1998) who called them ‘ESP practitioners’, which are the roles of a teacher, a researcher, a course designer, a material provider, a collaborator and an evaluator. In this book, you will find a compact pack of how to become ‘an ESP practitioner’ by following the footsteps of the leading researchers in the ESP literature. Besides, it is the responsibility of ESP practitioners at tertiary level education to catch up with the needs and mindset of the generation Z individuals via technology-integrated pedagogical strategies as is the case with one of the recent blended learning approaches, the flipped learning approach. Thus, in this book you will also find the elements of creating a flipped learning environment, relying on the related literature on how to become a flipped learning practitioner. On this basis, driven by Dr İlter’s doctoral dissertation, ‘Developing ESP Courses in the Flipped Learning Environment’ is relied on an evidence-based literature review concerning the flipped learning perspective in ESP practices in EFL settings. It is hoped that this review will satisfy an existing need in the ESP field by suggesting the flipped learning strategy as an alternative to benefit from in the design and implementation processes of developing an ESP course at a tertiary level EFL setting.
Yaratıcılık ve Yenilenme, Eleştirel Düşünme ve Problem Çözme, İletişim ve İşbirliği gibi kavramlar günümüz dünyasında bireylerin sahip olması gereken olmazsa olmaz becerilerin başında gelmektedir. Bireyler Etkin öğrenmenin temel alındığı sınıflarda doğal olarak saydığımız bu becerileri de kullanarak geliştirmek zorunda kalır. Yani etkin öğrenmenin doğası gereği bu beceriler gelişir. Böylelikle bireylerin matematik başarıları, güdüleri ve öğrenme stratejisi kullanımı üzerinde olumlu etkiler ortaya çıkabilir.
Partly considered as one category of collocations, support verb constructions (SVCs) are described as word combinations, containing a verb and a noun, where the nouns carry the whole meaning and the verbs act as a complement. Despite being very common in English, SCVs seem to be problematic for many L2 language learners. This book therefore attempts to respond to the needs of EFL learners having hard time matching the word combinations and it uses a contrastive corpus analysis methodology based on native and non-native corpora. Having been greatly inspired by Firth (1957) who contended that “you shall know a word by the company it keeps”, I have also focused the emphasis on raising awareness of the EFL learners and teachers for the importance of the role of lexical co-occurrences in understanding word meaning. Hopefully, the prospective readers will appreciate this new perspective related to the combinative nature of English language.
Kullandığınız öğrenme stratejilerini tanıyor musunuz? Öğretmenleriniz hangi öğretim stratejilerini uyguluyor? Öğrenme ve öğretme stratejilerini tanımak yaşamımızı oldukça kolaylaştıracaktır. Öğrenme ve öğretme stratejileri sonradan öğrenilen ve geliştirilebilen önemli izlemlerdir.Bu kitapta öncelikle öğrenme süreçlerine, öğrenme ve öğretme stratejilerine yer verilmiştir. Kitabın ikinci bölümünü oluşturan araştırmada, mesleki ve teknik eğitim fakülteleri öğrenci ve öğretmenlerinin kullandığı öğrenme öğretme stratejileri belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırma sonuçlarının bilimsel çalışmalara yardımcı olacağı düşünülürken, öğrenme öğretme stratejilerini bilmenin eğitimde ve yaşamda bilinçli yol almaya yardımcı olacağı umulmaktadır.
1931-1938 yıllarında Kowalski’nin “Karay dilini yeniden canlandırmak için nerede ve ne zaman olursa olsun, yorulmak bilmeyen fedakâr bir işçidir.” diye tanımladığı Aleksander Mardkowicz editörlüğünde on iki (12) sayı olarak çıkan Karay Awazı; unutulmak üzere olan Karay Türkçesini canlandırmak, Karayların birbirini ve tarihini tanımasını, yeni neslin ana dillerini öğrenmesini sağlamak gibi amaçlar edinen bir dergidir.Karay Awazı dergisi, içerisinde şiir, hikâye, makale, deneme, bilmece, atasözü, deyim, akrostiş tarzında yazılmış şiir, fabl gibi yazı türlerini barındırmaktadır. Bunlardan bazısı Karay Türkçesinde yazılmış bazısı ise başka dillerden çevrilmiştir. İçerisinde önemli Karay şahsiyetlerini, Karay kenesalarını, sinagoglarını, mezarlarını gösteren fotoğraflar da bulunmaktadır. Mardkowicz’in derginin yayımlanma amacını belirttiği ve derginin devam etmesi için gösterdiği çabayı gözler önüne sermek için okurlarına seslendiği kısımlar, Karay Türkçesine verdiği değeri gösteren önemli delillerdir. Karay Awazı dergisi; Karayların dinini, tarihini, sosyal yaşamlarını, âdetlerini, görüşlerini, kimliklerini gösteren malzemeleri barındırması, Karaylar ve Karay Türkçesi ile ilgili hem yazılı hem görsel malzeme sunması, Karayların dilleriyle ilgili yapılmış nadir çalışmalardan olması nedeniyle oldukça kıymetli bir matbuattır.
Çağımızda bireyler artık sadece bilginin alıcısı konumunda değildir. Bilginin üst düzey düşünme becerileri yardımı ile derinlemesine öğrenilmesi ve geliştirilmesi zamanla daha fazla önem kazanmaktadır. Eğitimin temel amaçları bireylerin ve toplumun ihtiyaçlarına göre belirlenmektedir. Ülkeler arasında bazı farklılıklar olsa da genel olarak dünyada eğitim sistemleri gelişen ve değişen dünyaya uyum sağlayabilecek bireylerin yetiştirilmesini amaçlamaktadır. Bu sebeple çağımızda üst düzey düşünme becerileri bireylere kazandırılmak istenen önemli becerilerden olmuştur.
Teknolojik gelişmelerle birlikte ortak ticari etkinlikler ve yatırımlar nedeniyle insan ilişkileri yoğunlaşmaya başlamıştır. Gelişmelerin etkisi yaşamın her alanında yapılanmalarla kendini göstermiştir. Bu durum toplumlararası ve insanlar arasındaki iletişimi de arttırmıştır. Günümüzün vazgeçilmez ihtiyaçlarından biri olan yabancı dil eğitiminin önemi her geçen gün artarak devam etmektedir. Globalleşme yönünde atılan adımlar, teknoloji ve iletişimdeki hızlı ivme ve uluslararası faaliyetlerin yükselişiyle birlikte yabancı dil öğrenme gereksinimi gerek sosyal, gerek ekonomik ve gerekse beşeri ilişkiler açısından vazgeçilmez ve öncelikli ihtiyaçları arasında yerini almıştır. Bu nedenle yabancı dil bilmek bir gereklilik halini almıştır.
Yabancı dil olarak İngilizce öğretiminin bireylere kariyer ve gelecek kaygısı yanında dünyaya farklı bakış açısı ile yaklaşmalarına da katkı sağlamaktadır. İçinde yaşadıkları dünyayı daha iyi anlayan bireyler, gelişmeleri yakından takip edebilmekte, eleştirel yaklaşım sergileyebilmekte, olayları çözümlemede zorluk yaşamamaktadırlar. Diğer ülkelerde konuşulan dillerin öğrenilmesi, anlama ve konuşma sayesinde, dünyayı anlamlandırmada sorun yaşanmamaktadır. Yeterli düzeyde İngilizce öğrenmenin sağlanabilmesi için, ilkokul düzeyinden itibaren yabancı dil eğitimine ağırlık verilmelidir.
Bu kitap, çeşitli meslek yüksekokullarında, teknik liselerde, Harita ve Kadastro, Tapu ve Kadastro, Coğrafi Bilgi Sistemleri bölümlerinde farklı isimlerde okutulan bilgisayar destekli harita yapımı derslerinde aktif kullanılmak üzere hazırlanmıştır.Dünya genelinde uygulanan pek çok projede CAD yazılımları aktif bir rol oynar. Kırsal veya kentsel alanlarda, özellikle haritacılık faaliyetlerinde ülkemizde Netcad yazılımı hem özel bürolarda hem de kamu kurumlarında sürekli kullanılmaktadır. Günümüz teknolojisinin gelişmesi farklı disiplinlerin birlikte çalışmasına olanak sağlamış ve durum CAD yazılım¬larına da yansımıştır.
İnsan hücresi gerçekten mükemmel bir hazinedir. Biz insanlar olarak annelerimizin karnında küçük bir hücre olarak yolumuza başlarız. Daha sonra bu hücre ikiye bölünür. Daha sonra bu iki hücre dörde bölünür ve bu şekilde devam eder. Sadece 47 bölünmede, 30 TRİLYON hücre senin şimdiki vücudunu oluşturacak ve sen de dünyaya gelmeye hazır olacaksın. Her hücrenin kendi görevi ve bu görevi de yerine getirmek için senin hayatın boyunca bütün gücüyle çalışacaktır. Peki, bu her şey nasıl çalışır? Ve seni herkesle aynı ya da herkesten farklı kılan şey nedir?
Gizli Hazine Serisi, senin olduğu kadar çevremiz ve evrenimizde de gizli hazineleri keşfediyor. Bizi biz yapan nedir, dünyamızı özel hale getiren nedir; bütün bunların cevabını Gizli Hazine Serisinde keşfedeceksin.
Tarım ve sanayi devrimleri, insanlık tarihini köklü bir biçimde dönüştürmüştü ve şimdi bizzat yaşadığımız bilgi devrimi de benzeri bir dönüşümü başlatmıştır. Artık üretimden pazarlamaya, iletişimden sosyalleşmeye, bilgiden eğitime kadar hayatın her alanı büyük bir dönüşüm geçirmektedir. Söz konusu dönüşümün önemli bir başlığı da eğitimdir. Dijital çağın sunduğu yeni eğitim araçları, öğrenme ortamları, bilgi ve bilim anlayışı, mevcut kalıpları zorlamakta ve yeni ufuklar açmaktadır. Dijital çağın eğitimde sunduğu imkânların yanı sıra riskleri de bulunmaktadır ancak bir bütün olarak bakıldığında imkânlar, risklerden daha fazladır. Tüm bu dijitalleşme sürecini ele almak, faydalarını ve zararlarını görerek doğru bir tutum belirlemek, bir nesne değil özne pozisyonunda bulunmak için Anadolu Federasyonu tarafından Dijital Çağda “Eğitim” başlığıyla bir sempozyum düzenlendi. Bu sempozyumda sanal gerçeklikten dijital teknolojilere, yeni eğitim tasarımından eğitimin üç sacayağına, öğretmen mefkuresinden kariyer endişesine kadar dijital çağın eğitim hayatına olan etkilerini ele alındı. Bir yandan durum tespiti yapılırken diğer yandan süreci yönlendirmeyi amaçlayan projeksiyonlar geliştirildi.
"Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler Öğretimi" onbir bölümden oluşuyor. Yazar, önsözde, "demokrasi ve insan hakları eğitiminde büyük pay bu derslere düşmektedir." derken, öğrencileri etkin kılacak yöntemler ve tekniklerle ilgili ileti vermek istediğini de vurguluyor. İlk bölümde "Okul Çağı Çocuğu" bedensel, zihinsel, duygusal ve toplumsal yönleriyle tanıtılıyor. Çocuğun kişilik kazanmasının önemi, Ernest Jandil’in bir şiiriyle pekiştiriliyor. "Ben olmak istiyorum" diyen bir çocuk yetiştirmeli eğitimciler. İkinci bölümde, Eğitime İlişkin Temel Kavramlar sıralanıyor. (...) Eğitimde programın önemi yadsınamaz. Yazar bu konuyu da derinlemesine incelerken iyi programın özelliklerini de sıralıyor. Öğrenmeyi öğretmenin, öğrenmeyi öğrenmenin önemini belirtiyor. Horace Mann’ın özdeyişi güzel bir örnek: "Öğrenme isteği uyandırmayan öğretmen soğuk demiri dövmektedir." (...) Olgu, kavram ve genellemeler üzerinde duruluyor, bilimsel bilgi, bilimsel tutum anlatılıyor. Yaklaşımlar, yöntemler ve teknikler tanıtılıyor. (...) Kaynaklar - Araçlar bölümünde, eğitim araçlarının seçimi ve bilgisayar destekli öğretim irdeleniyor. Planlama bölümünde, öğretimde planın önemi ve ilkeleri değerlendiriliyor (...) İlkeler ve Etkinlikler bölümünde, çocuğa görelik, somuttan soyuta, yakından uzağa, bilinenden bilinmeyene, kolaydan zora ilkeleriyle, yerellik, yaşamsallık ve güncellik üzerinde duruluyor (...) İlköğretimde Ödev ile Ölçme ve Değerlendirme bölümleri de eğitimcilere, öğretmenlere yararlı olacak bilgilerle donatılıyor. (...) Yazar, Eğitimci Recep Nas, bu yapıtlarıyla ‘bilim uzmanı’ unvanını alın teriyle kazandığını kanıtlıyor. Kitaplar, özenle hazırlanıp basıldığı için rahatça okunuyor. -Hasan Akarsu-Öğretmen Dünyası Dergisi (Ağustos 2004 Sayı: 296)
Üniversite yaşantısı, üniversiteye yeni başlayan öğrenciler için psikolojik, sosyal ve akademik alanlarda birçok değişimi beraberinde getirmektedir. Yapılan pek çok çalışma üniversiteye yeni başlayan öğrencilerin üniversiteye uyum sağlamalarında, sahip oldukları kişisel ve sosyal özelliklerin oldukça etkili olduğunu göstermektedir.Özellikle uzun bir sınava hazırlık maratonundan sonra üniversite eğitimine başlamaya hak kazanan birinci sınıf öğrencilerinin yeni dahil oldukları bu ortama uyum sağlamalarında bir çok faktör etkili olabilmektedir. Bu doğrultuda, çalışmanın temel odak noktası Yükseköğretim Kurumları Sınavına YKS girip herhangi bir üniversiteye kayıt olan öğrencilerin, üniversite yaşamına uyum sağlamalarında etkili olan temel faktörlerdir. Sözü edilen bu alt boyutların belirlenmesi ve öğrencilerin sosyo demografik özellikleri ile ilişkilendirilmesi çalışmanın araştırma konusunu oluşturmaktadır. Bu amaçla Aladağ vd.’nin 2003 üniversiteye yeni başlayan öğrencilerin genel olarak üniversite yaşamına uyum düzeylerini, üniversiteye uyumun farklı yönleri ile ölçebilmek amacıyla geliştirdikleri ve yapı geçerliliğini sınadıkları “Üniversite Yaşamı Ölçeği” kullanılmıştır. Oluşturulan anket formunda, ölçeğe ilişkin ifadelerin yanı sıra öğrenciler arasında farklılaşmaya neden olacağı düşünülen bazı kişisel ve tanımlayıcı bilgilere de yer verilmiştir.
Çalışma son yıllarda mezun olduktan sonra iş bulabilme ya da mezuniyet özelliklerine uygun olan bir işe yerleşebilme konusunda sıkıntılar yaşadığı düşünülen İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi birinci sınıf öğrencileri için tasarlanmıştır. Öğrencilerin meslek sahibi olma kaygılarından bağımsız olarak daha başarılı olmalarını sağlamak için üniversiteye uyumlarının ne denli önemli olduğu düşünüldüğünden çalışma sonucunda elde edilen bulguların bu konular hakkında katkı sağlaması beklenmektedir.
20. yüzyılın ilk yarısı, reformcu eğitim düşünce ve uygulamaları açısından oldukça zengin bir dönemdir. Bunlar, günümüzdeki eğitim reformlarının fikri köklerini oluşturmaktadırlar. Çağdaş Eğitim Akımları yabancı ülkelerde, çağımızı karakterize eden reformcu eğitim düşünceleri üzerine sistemli bir bakış vermektir. Günümüzdeki eğitim reformu uygulamalarını anlamak için, bunların arka planını ve öncülüğünü teşkil eden akımları tanımak gerekir. Kitapta, bu akımlardan sadece en yaygın olanlarına belli bir kronoloji takip edilerek yer verilmiştir. Çeşitli ülkelerde eğitim hareketlerinin öncüleri genel hatlarıyla okura tanıtılmıştır. Eğitim sahasında literatüre geçen ana eserler zikredilmiştir.
Kitapta Çağdaş Reformcu Eğitim Akımları, Sanat Eğitimi Akımı, Çocuktan Hareket Akımı, Kır Eğitim Yurdu Akımı, İş Eğitimi Akımı ve Kolektif Eğitimi Akımı gibi belli başlı akımlara yer verilmiştir. Aradan yüzyıl geçmiş ve günümüz eğitim anlayışı radikal değişimlere uğramıştır.
Ancak farklı coğrafyalarda saf ve bozulmamış haliyle eğitime bakışın, temel dünya görüşlerinde amaç ve içeriklerin ilk oluşumlarını görmek bugünkü eğitim dünyasının karmaşıklığını anlamak açısından son derece önemlidir.
İki ana bölümden oluşan Arapça Yazı Defteri isimli bu çalışmada birinci bölümde imam-hatip müfredatı- na uygun bol kelime ve cümle alıştırmalarıyla öğrenciye temel yazma becerisini kazandırmayı, sesli diyaloglarla ise dersi daha sevimli hale getirmeye hedefledik. Defter kısmı olan ikinci bölümle de bol pratik imkanı yapacağı ve öğrenciyi ikinci bir defter alma / taşıma külfetinden kurtaracak uygulama alanı hedeflenmiştir. Kitabımızın içerisindeki karekodlar öğrencilerimizin diyaloglar ve metinlerin ses dosyalarını dinlemelerine olanak sağlamaktadır.. Akıllı tahta uygulaması ile'de öğretmenlerimiz ses dosyalarını öğrencilere ders içinde dinletebilecekler.
10. Sınıf Akıllı Arapça Yazı Defteri
Mektep Yayınları
Bu kitap, özelde İmam Hatip Liseleri, genelde Arapça okutulan tüm Fen ve Anadolu ve Sosyal Bilimler Lisesinde okuyan öğrencilerimizin ders kitaplarında işlenen dilbilgisi konularını kendi kendilerine öğrenebilmesi için hazırlanmıştır. Bu amaçla ders kitabında işlenen dilbigisi konuları düzeye uygun, akıcı ve anlaşılır bir üslupla anlatılmış, konunun sonunda anlama sorularına yer verilerek öğrencilerimizin öğrendiklerini test etmeleri ve kitaptan azami faydalanmaları hedeflenmiştir.
Sağlık ve hastalık, günümüz insanının ilk sıralara yerleştirdiği ve sıkça karşılaştığı konulardan biridir. Son yıllarda insan hayatını kökten değiştiren salgınlar ve yeni ortaya çıkan hastalıklar, yaşanan afetler ve acil durumlar insan yaşamını belirleyen unsurlar arasında yerini almıştır. Gündelik hayattaki sağlık hizmetleri gereksiniminin yanındaözel durum teşkil eden bu durumlar, insan hareketliliği de göz önünde bulundurulduğunda, içinde bulunduğu toplumun ve ortamın çoğunluk dilini konuşmayan hasta ve mağdurların sağlık hizmetlerinden faydalanması birtakım sorunları da beraberinde getirmektedir. Çeşitli sebeplerle göç eden veya turistik amaçlarla başka coğrafyalarda bulunan insanların yanı sıra, insanlar, savaş ve afetler gibi acil durumlarda da ihtiyaç duyabilirler, dolayısıyla yaşamın çok farklı durumlarında da sağlık hizmetlerine gereksinim ortaya çıkabilmektedir. Bu gereksinim hasta, mağdur ve sağlık çalışanı, yardım ekibi arasında gerçekleşmektedir. Bu gibi durumlarda dil bariyeri ile karşı karşıya kalan hasta ve mağdurların profesyonel Sağlık Çevirmenlerine ihtiyaç kaçınılmazdır. Dolayısıyla Sağlık Çevirmenliği ve Tıp Çevirisi eğitimi önem kazanmakta, bu eğitimlerde sahada çalışan Sağlık Çevirmenlerinin en gerçekçi yaklaşımla hazırlanmaları önem taşımaktadır.
"Bunu okuyabiliyorsan, bir öğretmene teşekkür et." Bu bir klişe sözdür ama doğrudur. Hangi aşamada, hangi düzeyde olursanız olun eğitim olmadan okuyamaz, yazamaz, konuşamaz, eleştirel düşünemez, bilinçli kararlar veremez, doğruyu yanlışı ayırt edemez, etkili iletişim kuramaz veya yaşamı anlamakta güçlük çekersiniz. Ancak bu becerileri edinmiş bireyler eğitim sistemlerini tanıyıp kendi ihtiyaçlarına göre yeni eğitim sistemlerini oluşturabilirler.
Hayatımızın her aşamasında eğitimin önemi yadsınamaz. Eğitimle düşünce gücümüz, okuma, dinleme, yazma ve konuşma becerilerimiz gelişir. Düşünce gücü gelişen, okuyan, yazan, dinleyen ve nerede ne konuşacağını bilen insanlar kendisine, yaşadığı çevreye ve ülkesine kattıklarıyla kaliteli ve nitelikli bir birey olduğunu gösterir.
Âmin Maalouf "Doğudan Uzakta" kitabında, "Zihnin daldan dala atlamaması, bir mantık inşa etmesi ve düşüncelerin bir düzene girmesi için yazmak, düşünceyi elle yapılan bir etkinlik haline getirir." der. Bu kitap da ülkemizin eğitim sistemini anlamak, gelişmesine katkıda bulunmak amacıyla zihinsel süzgeçten geçirilerek yazılmış olup bir açıdan elle yapılmış bir etkinlik örneği olduğu söylenilebilir.
Bu kitabın okuyucuların eğitime dair düşünsel dünyalarına ışık tutması, kitaptan esinlendikleriyle çevresindekilere ilham kaynağı olması ve eğitim sürecine bir değer katması dileğiyle…
Bu kitabın amacı Öğrencilere fonksiyonel analiz hakkında temal bir fikir vermektir. Fonksiyonel Analize Giriş II kitabı Yedi ana bölümden oluşmaktadır.
Fonksiyonel Analize Giriş II kitabı yedi ana bölümden oluşmaktadır. Bu bolümlerin Başlıkları Normlu Uzayların Dual Uzayları, Normlu uzaylarda ve Banach Uzaylarında Temel Teoremler, Baire Toremi ve Düzgün Sınırlılık Prensibi, İç Çarpım ve Hilbert Uzayları, İç Çarpım ve Hilbert Uzaylarında Dikey ve Birim Dikeylik, Hilbert Uzayları Üzerinde Fonksiyoneller ve Eşlek Dönüşümler, Hilbert Uzayları Üzerinde Operatörlerin Sınıflandırılmasıdır.
Temel Matematik Sosyal Doğa ve Yaşam Bilimleri İçin
Temel Matematik Problem Çözümleri Sosyal Doğa ve Yaşam Dilimleri İçin Problem Çözümleri
Her birey bir hazinedir. Onu keşfedip yeteneklerini çıkarmak gerekir.
Sevgi Çiçeği
Beni benden hep aldılar
Gurbette yalnız bıraktılarYüreğimden sevgi çaldılarKoparmayın gönül çiçeğimi
İnsanda vardır iki hasletBiri sev...
Savunma ekonomisi, ekonominin temel kuralları ve metotlarının savunma ile ilişkili konulara uygulanmasını içermektedir. Yani ekonominin bir alt dalı olmakla beraber, bazı konularda ekonominin diğer kollarından ayrılmaktadır. Her şeyden önce diğer ekonomik alanların ele almadığı ordu ve savunma ile ilişkili kurumlar ve ajanlar ele alınmaktadır. Yine ele aldığı konular savunma ile ilgili konulardır. Dolayısıyla kıt kaynakların en iyi şekilde kullanımının ele alındığı alan savunma ve ilişkili olduğu konulardır.Savunma ekonomisine olan ilgi soğuk savaş döneminde artmış ve günümüzde halen devam etmektedir. Hatta günümüzdeki savunma ve güvenlikle ilgili tehditler geçmiş yüzyıldaki tehditlerden daha karmaşık ve tehlikelidir. Bu tehditlerle baş edebilmek için politikacı ve araştırmacılar ekonominin metot ve öngörülerine daha fazla ihtiyaç duymaktadırlar. Bu kitabın yayınlanma amacı, bu ihtiyaçlara bir ölçüde cevap verebilmektir.
Aslında savunma ekonomisi ile ilgili yazılar çok uzun zamandır yazılmasına rağmen Türkiye’de bu konuyu temelinden ele alıp, bir kitap halinde yayınlandığı çok az yayın vardır. Tarihsel sürecine, stratejik önemine ve karşı karşıya kaldığı pek çok tehdide rağmen Türkiye’de bu konudaki literatürün azlığı dikkat çekicidir. Batıda özellikle ABD ve İngiltere’de bu konuda çok yayın yapılmasına rağmen Türkiye’de akademik çalışma sayısı oldukça sınırlıdır. Bu kitap bu konudaki eksikliğe katkı sağlayacaktır.
Bu kitabı yazmama vesile olan Keith Hartley ve beni bu konuda teşvik eden ve her türlü yardımı veren Selami Sezgin’e teşekkürü bir borç bilirim.
Hafıza Kuvveti
Güvenilir bir hafızanın insanın bütün hayatında önemli yeri vardır. Ögrencilerin hayatındaki yeri ise her seyden daha önemlidir. Bazı seylerin akılda kalması için bazı teknikler vardır.
Bu tekniklerin basında çagrısım gelir. Akılda kalması gereken seyler bir dizi haline getirilirse daha kolay ögrenilir. Saglam bir hafıza için en lüzumlu seylerden biri de dikkattir. Dikkat: Insan zihninin belli bir noktaya odaklanmasıdır. Dikkatsiz bir kimsenin gördügü, duydugu seyleri dogru hatırlamasına imkân yoktur.
Bu kitabın amacı Öğrencilere fonksiyonel analiz hakkında temal bir fikir vermektir. Fonksiyonel Analize Giriş 1 kitabı altı ana bölümden oluşmaktadır. Bu bölümlerin başlıkları Metrik Uzaylara Giris,Tam Metrik Uzaylar ve Bir Metrik Uzayın Tamlaması, Metrik Uzaylarda Kompaktlık Kavramı, Lineer Uzaylar ve Normlu Lineer Uzaylar, Banach Uzayları şeklindedir.
Hazırladığımız sözlüğün çıkış noktası, geçmişte bizlerin de karşılaştığı terminoloji zorluklarını aşmada; araştırmacılara, öğrencilere, uzmanlara, eğitmenlere ve danışmanlara yardımcı olmaktır. Yardımcı olmak için önce kendimizi onların yerine koyduk ve sonrasında ‘’Bilgi emanettir, sahibi herkestir, paylaşmak görevimizdir.’’ prensibi ile bu eseri tamamlamış olduk. Biyogüvenlik terimler sözlüğünün 1. baskısında, en sık anlam karışıklığına neden olabilecek kelimeler seçilmiştir. Kelimeler arasında genellikle farklı yorumlanan temel kavramlar ile biyorisk yönetim sistemi bileşenlerine dair terimler yer almaktadır. Mikroorganizmalar ve biyolojik tehlikeler söz konusu olduğunda biyogüvenlik ve biyoemniyet, tüm paydaşlar tarafından takip edilmesi gereken konulardır. Aynı teknik dilin ve terminolojinin kullanması, biyogüvenliğin anlaşılması, başarılı şekilde uygulanması ve sürdürülmesi için önemlidir. Terminolojinin anlaşılırlığına katkıda bulunması amacıyla, alan uzmanlarının görüşlerine başvurulmuş ayrıca temel terimler görsellerle zenginleştirilmiştir. Bu kapsamda sözlüğümüz, söz konusu müşterek iletişim kanallarının inşası ve bunlardan istifade edilmesi adına bilim insanları için bir köprü vazifesi görecektir.
Eğitimin her basamağında bazı becerilerin kazandırılması, soyut kavramların somutlaştırılması ya da öğrenilenlerin pekiştirilmesi için materyallerden yararlanılmaktadır. Materyallerin çoklu öğrenme ortamları ile kalıcılığı sağlama, gerçek yaşantılar sunma, öğrencinin dikkatini artırma, alıştırma ve tekrar yapma gibi faydaları vardır. Erken çocukluk döneminde materyallerin kullanımı öğrenme öğretme sürecinde çocukların tüm gelişim alanlarını desteklemek için her zaman etkili olmuştur. Çocukların ilgi, istek ve ihtiyaçlarına cevap vermek için hazır materyaller kullanılabilir, bu mümkün değilse eğitimciler materyalleri geliştirmelidir. Bu kitapta temel eğitimin iki boyutu olan okul öncesi eğitimde ve ilkokulda kullanılabilecek materyallerden eğitici oyuncaklar, kuklalar, dolgu oyuncaklar, maskeler, artık materyaller, mobiller ve müzik araçlarına yönelik bazı örnekler bulunmaktadır. Materyallerin amaçları, yapılışı, kullanılacak malzemeler, yaş grupları ve görselleri verilerek zengin bir içerik oluşturulmuştur. Böylelikle çocuk gelişimi ile ilgilenen öğrenci, öğretmen ve ebeveynlere materyal konusunda ışık tutmak amaçlanmıştır. Ayrıca öğretmenlere ve öğretmen adaylarına materyal yapımı ve kullanımı hakkında fikir vermek hedeflenmiştir.Çocukları seven herkese faydalı olması ümidiyle…
Bölüm 1 Biyokaçakçılığın Doğal Denge Üzerindeki Etkisine Yönelik Biyoloji Öğretmen Adaylarının Bilgi DüzeyleriBölüm 2 Hücre ve Bölünmeler Ünitesinin Öğretiminde Kullanılan Çalışma Yapraklarının Öğrencilerin Fen Bilimleri Dersine Yönelik Tutumlarına EtkisiBölüm 3 Moleküler Modelleme Yazılımlarının Biyoloji Eğitiminde Kullanımının Sistematik Alanyazın Yöntemi İle İncelenmesiBölüm 4 Eğitim Teknolojilerine Yeni Bir Bakış: Sanal LaboratuvarBölüm 5 2F Öğrenciler için Daphnia’nın Kalp Atım Sayısının 3D Simülasyonu ile GösterilmesiBölüm 6 Türkiye’de Böcek Eğitimi Üzerine Yapılan Çalışmalar: Biyoloji Eğitiminin Karanlıkta Kalmış CevheriBölüm 7 Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Atom Konusundaki Fen Eğitimi YönelimleriBölüm 8 Ortaokul Öğrencilerinin Canlı Varlıklara Yönelik GörüşlerininİncelenmesiBölüm 9 Öğretmenlerin Su Sorununa Yönelik Görüşlerinin BelirlenmesiBölüm 10 Kimya Öğretimi ve Öğrenimi İçin Yapay Zekâ Dil Modeli GPT-4: Fırsatları ve Zorlukları Üzerine Bir İncelemeBölüm 11 Ortaokul Öğrencilerinin Küresel Isınma Hakkındaki Bilgi Düzeylerinin BelirlenmesiBölüm 12 Lise Öğrencilerinin Su Kaynaklarının Kullanımına Yönelik Farkındalık ve Davranışlarının İncelenmesiBölüm 13 Biyoloji Ders Kitabında Yer Alan Hücre Bölünmeleri Ünitesindeki Ölçme ve Değerlendirme Etkinliklerinin ÖğretmenGörüşlerine Göre DeğerlendirilmesiBölüm 14 Sağlık Okuryazarlığı Kapsamında Covid-19 Pandemisine Yönelik Katılımcı GörüşleriBölüm 15 Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Öğretiminde Örnek Bir Sınıf İçi Uygulama ve Sürece İlişkin Öğrenci GörüşleriBölüm 16 Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Fizik Derslerinde Yaşadıkları Öğrenme Problemleri, Nedenleri ve Çözüm ÖnerileriBölüm 17 Erken Çocukluk Döneminde Çevre Eğitimi ile İlgili Lisansüstü Tezlerin Farklı Değişkenler Açısından DeğerlendirilmesiBölüm 18 Zihinsel Yetersizliği Olan Öğrencilere Fen Öğretimi: Lisansüstü Tezlerin AnaliziBölüm 19 Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Sosyobilimsel Konularda Oluşturdukları Argümanların Analizi ve İnformal Akıl Yürütme BakımındanİncelenmesiBölüm 20 Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Küresel İklim Değişikliğine Yönelik Algılarının Geliştirdikleri Etkinlikler Aracılığıyla İncelenmesiBölüm 21 Biyoloji Öğretmen Adaylarının 21. Yüzyıl Becerileri Yeterlilikleri ile Yaşam Boyu Öğrenme Eğilimlerinin İncelenmesi
BÖLÜM 1 Yabancılara Türkçe Öğretiminde Temel KavramlarBÖLÜM 2 Geçmişten Günümüze Yabancılara Türkçe ÖğretimiBÖLÜM 3 Diller İçin Avrupa Ortak Başvuru Metni Tamamlayıcı Cilt ile Önceki Sürümün KarşılaştırılmasıBÖLÜM 4 Yabancılara Türkçe Öğretiminde Yöntem ve TekniklerBÖLÜM 5 Yabancılara Türkçe Öğretiminde Dinleme EğitimiBÖLÜM 6 Yabancılara Türkçe Öğretiminde Konuşma EğitimiBÖLÜM 7 Yabancılara Türkçe Öğretiminde Okuma Eğitimi Becerisinin YeriBÖLÜM 8 Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Dil BilgisiBÖLÜM 9 Yabancılara Türkçe Öğretiminde Yazma Becerisi, Yeri ve GeliştirilmesiBÖLÜM 10 Yabancılara Türkçe Öğretiminde SesletimBÖLÜM 11 Yabancılara Türkçe Öğretiminde Sözcük ÖğretimiBÖLÜM 12 Yabancılara Türkçe Öğretiminde Ölçme ve DeğerlendirmeBÖLÜM 13 Yabancılara Türkçe Öğretiminde Metin KullanımıBÖLÜM 14 Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Materyal HazırlamaBÖLÜM 15 Yabancılara Türkçe Öğretiminde Web Teknolojisinin KullanımıBÖLÜM 16 Yaratıcı Drama ile Yabancılara Türkçe ÖğretimiBÖLÜM 17 Yabancılara Türkçe Öğretiminde Kültürel EtkileşimBÖLÜM 18 Yabancılara Türkçe Öğretimi Alanında Yeni YönelimlerBÖLÜM 19 Göçle Gelen Bireylerin Dil SorunlarıBÖLÜM 20 Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğreten Öğretmenlerin Karşılaştıkları MeslekiGüçlükler, Sorunlar ve Sorunlara Çözüm ÖnerileriBÖLÜM 21 Yabancılara Türkçe Öğretiminde Sorunlar ve Çözüm Önerileri
Kapsayıcı eğitim, “tüm öğrencilerin; yaşadıkları fiziksel, zihinsel, sosyo-ekonomik herhangi bir zorluktan bağımsız olarak, temel müfredattaki öğrenme hedeflerini karşılayan yüksek kaliteli eğitim, müdahale ve destek almak için kendilerine yakın okullarda yaşlarına uygun akranlarıyla “genel” eğitim sınıflarına yerleştirildiği” yenilikçi bir eğitim paradigmasını ifade eder. Çağdaş eğitim; engelli, üstün zekalı, mülteci vb. öğrencilerin öğrenme sürecine tam olarak dahil olduğunda daha iyi, daha zengin ve daha etkili ve verimli çıktılar elde edilebileceği inancını benimser. Okulda birlikte büyüyüp öğrenerek, çeşitli yeteneklere, ilgi alanlarına ve geçmişlere sahip öğrenciler, çeşitliliği bir topluluk normu ve zenginlik olarak deneyimler.
Eğitim kurumları, toplumu oluşturan bireylerin hayata hazırlanması gereksiniminden ortaya çıkmıştır. Bir toplumun bireylerini eğitme sorumluluğunu üstlenen eğitim kurumları-okullar ve eğitme görevini üstlenen eğitimcilerin-öğretmenlerin eğitime dönük eylem ve işlemlerini etik ilkelere uygun olarak yapmaları bir zorunluluktur. Eğitim kurumlarının-okulların temel girdisinin ve üzerinde çalıştığı ham maddesinin insan olması, etiğin eğitimsel eylemlerin özeğinde olmasını gerekli kılmaktadır.
Bu kitap, öğrencileriyle tiyatro çalışması yapmak isteyen öğretmenlere kılavuz olması için hazırlandı. Kuramsal dayanakları olmakla birlikte daha çok alıştırma ve uygulamalara yer verilmiştir. Şüphesiz yaratıcılık ve sanat, özgün olanın peşindedir. Bu da tek bir yol düşüncesini reddetmekten geçer. Bu kitap içinde yer alan uygulamalar düşünce kurgum içinde ve çalışmanın sınırlılıkları içinde ortaya çıktı.Bu kitap bu bağlamda satrançtaki taşların hareket biçimlerini anlatıyor diyebilirim. O hareket biçimleriyle çok farklı oyunlar kurmak nasıl mümkünse öğretmen yönetmen de çok farklı uygulamalar yoluyla farklı kurgulara ulaşabilir.
İnsan, gözlerini dünyaya açtığı andan itibaren öğrenmeye başlamaktadır ve bunu hayatının sonuna kadar formel veya informel bir şekilde devam ettirmektedir. Öğrenmeler ilköğretimle birlikte akademik bir şekil alır, her yeni akademik öğrenme aşamasında bireyden, aldığı akademik eğitime bağlı olarak farklı yeterliklere sahip olması beklenir. Akademik eğitimde yükseköğretim, birey için formel olarak alınan en üst düzey eğitimdir ve yükseköğretimde disiplin olarak ifade edilen çalışma alanları belirginleşmiştir. Üzerinde araştırma yapılan ve öğretim faaliyeti gerçekleştirilen her bilgi dalı, disiplini yani çalışma alanını ifade eder. Değişen okuryazarlık kavramından yola çıkılarak hazırlanan bu kitapta, çalışma alanları yani disiplinlere göre okuryazarlıklar üzerinde durulmuştur. Yükseköğretimde araştırma yapılan ve öğretim faaliyetleri gerçekleştirilen disiplinler ve bu disiplinler ile ilgili okuryazarlıklar kitabın konusunu oluşturmaktadır. Her disiplin birbirinden bağımsız gibi görünse de farklı alanlarda okuryazarlık becerisine veya farkındalığa sahip olmanın kişiye katacağı değer ortadadır. Bu kitap, içerisinde yer alan disiplinler ile ilgili araştırma yapan veya eğitim alan bireylerin yanında, farklı disiplinler hakkında bilgi sahibi olmak isteyen bireyler için bir başvuru kaynağı olacaktır.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.