Sis koptu geldi Haliç’ten, yuvarlanarak geldi dertop olmuş. Kız adım attıkça daha bir yaklaşıyordu sanki. Kız yavaşça başını çevirdi, omzunun üstünden yaklaşan, karanlığı yutarak dörtnala kalkmış gri-beyaz öcüye baktı. Ellerini iki yana açtı birden. Yere, dizlerinin üstüne çöktü. Diliyle çatlak dudaklarını ıslattı az biraz, sonra bir hırıltı koptu yüreğinin derinliğinden, hıçkırıkla karışık suçlamanın üvey kardeşi bir feryat yardı sessizliği, kadavraya vurulan neşter misali... Hunharca öldürülen faili meçhul çocuk cinayetleri ve bu cinayetlerin peşini bırakmayan eski bir savcı... İstanbul’un yeraltı kumarhanelerinden randevuevlerine, haraç kesen kabadayı bozuntularından sokaktaki bul karayı al parayı oynatanına hiç kimsenin saygıda kusur etmediği, aksine karşısında durmaya çekindiği eski savcı Kâmil Çakır. Bir adalet adamı mı yoksa İstanbul’un bağırsaklarına dolanmış bir kabadayı mı? 70’lerin İstanbul’u... Sıkıyönetimin kol gezdiği, millet ya da devrim uğruna bıyığı terlememiş delikanlıların birbirini öldürdüğü, kahvehanelerin tarandığı yıllar... Güneydoğu’dan İstanbul’a uzanan uyuşturucu mafyası... Ağalar, mamalar, babalar... Ve hunharca öldürülen küçük çocuklar... Eski savcı Kâmil Çakır arka sokakların karanlığı kadar karanlık ilişkileri sayesinde işlenen cinayetlerin katilini bulmayı başarabilecek mi?Aziz Üstel’in kaleminden devlet, kanun ve mafya üçgeninde gündüz kanunu uygulayan, geceyse racon kesen, kendi kanunlarını yazan bir Savcı Bey hikâyesi...
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 188
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2013
₺102,48
Biz yola, ya devlet başa ya kuzgun leşe diye çıktık... İttihatçı avı alabildiğine sürüyordu... İtilafçı subaylar, aramadık delik bırakmıyor, bohçacı kadın kılığında, Arnavut zerzevatçı kimliğinde, İttihatçıların mesken tuttuğu mahalleleri tarıyordu. Sokaklar ıssız, hava sıkıntılı, gözler yaşlı, nazlı sancak boynu büküktü... İttihatçıların bazısı yargılanıyor, bazısıysa Boğazlıyan Kaymakamı Mehmed Kemal gibi idam ediliyordu. Ve işte o zaman İttihatçı tayfası pabucun pahalı olduğunu anladıİstanbul’un dört bir yanına dağıldı, tam siper oldu! Peki, ne olmuştu da Osmanlı gibi koca bir imparatorluğu elinde tutan İttihatçılar bu duruma düşmüştü? Bir grup İttihatçı, Baytar Miralay Nuri Bey’in evinde toplanarak ülkenin gidişatından, savaştan, Talat ve Enver beylerden, millete hürriyet ve özgürlük getirme düşüncesinden konuşuyor, planlar yapıyordu. İtalya’nın Trablusgarp’a saldıracağı söylentileri dolaşmaya başlamıştı. Trablusgarp sorunu, İtalya’da Osmanlı düşmanlığını artırmış, Türkler korku ve dehşetle anılır olmuştu. 1911 Eylülü’nde İtalya ile Osmanlı arasındaki gerilim ise tırmanıyordu. Savaş kaçınılmazdı... Ve Osmanlı’nın Trablusgarp’taki varlığı da son bulmuştu.Böylesi gerilimli bir ortamda karşı karşıya gelen Enver Paşa ile Mustafa Kemal’in Millî Mücadele öncesi rolleri ne olacaktı? Aziz Üstel’den Osmanlı’nın Son Kartalları’nın sürükleyici hikâyesi...
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 254
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2012
₺107,52
1
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı