Dinî yaşantıyla kültürün şekillenmesi arasında canlı bir bağ bulunmaktadır. Bir taraftan dinî yaşantı kültürü inşa ederken öte yandan kültürel ortam da dinin şekillendirilmesinde ciddi bir paya sahip olabilmekte ve dinî metinlerin inşasında görünürlüğünü hissettirebilmektedir. Bu açıdan din-kültür ilişkisi çoğunlukla antropolojik bir perspektifi zorunlu kılmaktadır. Elinizdeki bu çalışmayla ülkemizde sosyal bilim müktesebatına çoklu bilim anlayışına sadık kalarak genel okur kitlesinin din ve kültür ilişkisi hakkında farklı alanlardan metinler okumasına katkı ağlamayı umuyoruz. Bir deneme girişimi olarak nitelenebilen bu çalışmaların daha iddialı çalışmalara kapı aralaması temennimizdir. Elbette ki bu çalışma dizisi temelde İslamî terminolojinin hakim olduğu metinlerden oluşmaktadır. Bu anlayış çerçevesinde İslamî geleneğin anlaşılmasında din ve dinin gelenek içindeki yerinin daha iyi anlaşılması için farklı İslamî ilim dallarının bu konudaki anlayış ve yaklaşımı önem arz etmektedir. Çünkü din, nihayetinde toplumsal bir kurumdur ve toplumsal bir kurum olarak dinamik bir yapı arz etmektedir. Aynı zamanda bu yapı sürekli değişim ve dönüşüm geçirerek farklılaşabilmektedir. Bu bağlamda dinî olanın değişim ve dönüşümünü iyi şekilde anlayabilmek dinin geçmiş, mevcut ve gelecek tasavvurları hakkında en iyi kanaatlere varmaya yardımcı olacaktır.


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 318
Ağırlık : 318
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺112,50

Sanayileşme ve kentleşme sonucunda 19. yüzyılda ortaya çıkan sosyoloji, toplumu anlama ve açıklama konusunda bugün de önemli bir bilim dalı olma özelliğini sürdürmektedir. Öte yandan insanı ve kültürünü, farklı ırk ve çevre koşullarında inceleyen antropoloji; günümüzde sosyal bilimlerin önemli çalışma alanlarından biri olma özelliğini kazanmıştır. Antropoloji alanında ilkel ile modern, köylü ile kentli, azgelişmiş ile gelişmiş ayırımı çok kapsamlı ve farklı açılardan ele alınmaktadır. Bu alandaki ilk çalışmalar; modern antropolojinin öncüsü, Alman kökenli Amerikalı antropolog Franz Boas (1858-1942) tarafından, İlkel İnsanın Zihni adlı eser ile ortaya konulmuştur. Irk ve çevre ilişkisinin ilk kez ele alındığı bu eser, sosyal bilimlerin en önemli klasiklerinden biri olarak kabul edilir.
 
Franz Boas, ilkel insan ile modern insanın düşünme biçimini belirlemeye çalışır, bunların çok da farklı olmadığı anlayışına ulaşır. İlkel İnsanın Zihni; antropoloji, tarih, sosyoloji, insan hakları, psikoloji gibi alanlar başta olmak üzere hemen her alandaki araştırmacıya hitap eder. Bu niteliğiyle antropolojinin alanını, kapsamını ve yaklaşımını anlamak, insanı ve toplumu açıklamak, günümüzde de üstün ırk, üstün ulus, üstün insan ve benzeri söylemlerle varlığını farklı biçimlerde sürdüren ırkçılığa karşı, tarafsız ve ciddi bir itiraz geliştirilir.


Basım Ayı/Yılı : 6/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 279
Ağırlık : 279
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺80,36

İnisiyasyon kavramı bireyin gelişimi için, doğaüstü varlıklardan ruhsal tesir’i alıp aktarabilen bir üstadın sürekli kontrolü altında, bir düzen ve disiplin içinde, sınavlara dayalı tarzda, yöntemli bir eğitim şekli olarak tanımlanır. İnisiyasyon Latince “bir yere girme, iştirak etme, kabul edilme, başlama” anlamındaki “initium” sözcüğünden gelir. İnisiyasyon ile genellikle inisiye olacak öznenin dinsel ve sosyal statüsünü kökten değiştirmeyi amaçlayan sözlü öğreti ve âyinlerin tümü anlaşılır. Felsefi terimle söylenecek olursa, inisiyasyon varoluşsal düzenin ontolojik bir dönüşümüne denk gelir. Bu sınavların sonunda inisiyasyona aday kişi, önceki durumuna göre bambaşka bir varoluşa sahip olur. Bu sayede o, yetişkinlerin kurumlarını, tekniklerini, davranışlarını, ayrıca kabilenin kutsal mitlerini ve geleneklerini, tanrıların adını ve bunların eserlerinin hikâyesini, özellikle de zamanın kökeninde kurulduğu şekliyle kabile ile doğaüstü Varlıkların kutsal mitlerini ve geleneklerini öğrenir.

Farklı inisiyasyon türlerini açığa çıkarmak için Mircea Eliade sırasıyla geleneksel toplumlarda erinlik âyinlerini, gizli cemiyetlere giriş törenlerini, askerî ve şamanik inisiyasyonlarını, YunanDoğu gizemlerini, Hıristiyan Avrupa’da inisiyatik motiflerin kalıntılarını ve son olarak da bazı inisiyatik motifler ile edebî temalar arasındaki ilişkiyi ele alır.


Basım Ayı/Yılı : 6/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 252
Ağırlık : 252
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺114,80

Birçok araştırmacı, antropolog ve etnologun beş kıtada birbirlerinden on binlerce kilometre uzakta yaşayan insanlarla ilgili çalışmaları Lucien Levy-Bruhl için doğrudan ilham kaynağıdır. Levy-Bruhl, kendi sahasındaki muazzam birikimi bu kitapta bir araya getirirken antropoloji dünyasının temellerini atar.

Levy-Bruhl’ün çalışmalarıyla M. Mauss, B. Malinowski, G. Frazer, Louis Dumont, Levy-Strauss gibi antropologların metinlerine bakıldığında insanlığın muazzam teknolojik, demokratik, bilimsel vb. gelişmelerine karşın, birçok açıdan, ilkel toplumun zihinsel evreniyle benzerlikler olduğu görülmektedir. Asıl uzmanlık alanı felsefe olan ve ilkel toplumların zihinsel/düşünsel yapısı konusunda en önemli metinlerden birkaç tanesini yazmış olan Levy-Bruhl, bu kitabında ilkel toplumlarda ruh kavramının var olup olmadığını tartışıyor. İlkel insanın nasıl düşünüp nasıl yaşadığını yüzlerce ayrıntının arasından çıkarıyor.

“Şimdi çalışmamızın en zor kısmına geliyoruz. Kurum ve töreler çözümlemesi, ilkel insanların çevrelerindeki birey, nesne ve özellikle de sosyal grupla olan ilişkilerini kafalarında nasıl canlandırdıklarını belli bir ölçüde belirlememizi sağlamıştı. Ancak tek başına ele alındığında, bireyin, onların gözünde hangi tinsel ve maddi unsurlardan oluştuğunu, nasıl yaşadığını ve öldüğünü söyleyebilmek için sanki çok daha zor soruların yanıtlanması gerekiyor.”


Basım Ayı/Yılı : 11/2018
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 424
Ağırlık : 424
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺127,10

Zihniyetler tarihine başlangıç niteliğinde olan bu çalışmada Eliade’nin odak noktası kadim Mezopotamya kültürüdür. Kadim ve kutsal yerler aynı zamanda doğumun, yaşam ve ölümün anlamlandırıldığı ilk merkezlerdir. Babil şehri Akkadcada “tanrının kapısı”dır ve doğaüstüyle kurulan bir perspektifi içerir. İnsanlığın kozmosa bakışını ve zihinsel gelişiminin arketipini yansıtan en iyi örneklerden biridir.

Eliade dinsel evrenin bir yorumbilgisini sunar. O, modern doğa bilimcilerinin ve dinler tarihçisinin çoğu zaman ihmal ettiği meselelerde daha duyarlıdır. Yepyeni bir yöntem ve kültür felsefesiyle, her türlü simge ve mitten yararlanarak insanın kozmosla kurduğu ilişkideki doğal ve saf gerçekliği yakalar. Sahici ve otantik bir ilişki biçimi ortaya çıkar. Doğayı tamamlayan insan içsel dinamiği ve yasaları keşfetmiş, böylelikle kendisini de tamamlamıştır… İlk uygarlıklarda hayata bakışın, çalışma ve inancın, nesne ve adların bugünden farklı
bir karşılığı bulunmaktaydı. Bu kitapta Babillilerin metalürjik törenleri, derin simya bilgileri, hekimlik ve büyü sanatları, madenlerin, taşların ve bitkilerin cinselliğinden söz edilmektedir. Dikkatli okurun gözünden ise Asya kozmolojisi ve Doğu kültürünün zenginliği kaçmayacaktır


Basım Ayı/Yılı : 9/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 95
Ağırlık : 95
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺76,26

Bütünüyle öteki” olanla karşılaşma, ister idrak edilsin ister edilmesin, dinsel yapıda bir deneyim başlatır. Çağımız ileride muhtemelen, Hıristiyanlığın zaferi ile yok edilen “dağınık dinsel deneyimleri” yeniden keşfeden ilk çağ olarak anılacaktır. Bilinçaltının etkinliklerine karşı duyulan çekim, mitos ve simgelere karşı duyulan ilgi, egzotik, ilkel, arkaik olana karşı duyulan heves, içerdikleri bütün karmaşık duygularla “Ötekilerle” karşılaşmalar vb. bütün bunlar, muhtemelen günün birinde yeni bir tür dinsellik olarak görülecektir.

Şu an için, bütün bu ögelerin, eskinin tekrarı olmayacak yeni bir insanlığın yükselişini hazırlamakta olduğunu seziyoruz. Zira insanı tam olarak tanıyabilmek için, şimdi artık dikkate alınması gereken Şarkiyatçıların, etnologların, derinlik psikologlarının ve din tarihçilerinin araştırmalarıdır. Bu bilginler Asyalılarda olduğu kadar “ilkellerde” de kabul gören onca simgenin, mitosun, ilâhi ve teknik figürün insani açıdan önemini, psikolojik “hakikatini” ve manevi açıdan değerini ortaya koymaktan vazgeçmediler. […]

Er geç “ötekilerle” –geleneksel, Asyalı ve “ilkel” kültürlerin temsilcileriyle– diyalog başlayacaktır, ama bu diyalog günümüzün (toplumsal, ekonomik, siyasal, tıbbî vb. gerçekliklere ulaşamayan) deneyimsel ve faydacı diliyle değil ama insani gerçeklikleri, manevi değerleri anlatabilen kültürel bir dille olacaktır.

Mircea Eliade


Basım Ayı/Yılı : 9/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 232
Ağırlık : 232
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺102,50

Öğrenciler, genellikle eğitim deneyimlerinin pratik faydalarını sorgulamaktadır. Dolayısıyla “Neden antropoloji öğreniyoruz?” sorusuyla yüzleşmek her eğitimcinin karşılaşmasının mümkün olduğu bir durumdur. Belki de antropoloji öğrenim sürecini etkili kılmanın en önemli unsuru bu soruya verilecek cevabın öğrencileri tatmin edici olmasıdır.

Öncelikle antropoloji, öğrencilerin entelektüel ve mesleki olarak gelişmelerine yardımcı olan genel bir liberal sanat (beşerî bilimler, temel bilimler vb.) eğitimine katkıda bulunmaktadır. Diğer yandan antropolojinin bütünsel bakış açısı bireylere “büyük resmi” görebilme becerisi sağlamaktadır. Böylece onlar, insanlığın karşı karşıya olduğu sorunlara yaratıcı çözümler üretebilme imkânı bulabilmektedirler. Ayrıca farklı toplumların kültürlerine ve yaşam tarzlarına maruz kalan öğrenciler, kendi toplumlarındaki koşullara karşı daha eleştirel ve analitik bir duruş sergileyebilirler. Eleştirel düşünme becerileri, öğrenciler hayatın neresinde olurlarsa olsunlar, onların akıl yürütme yeteneklerini geliştirir.


Basım Ayı/Yılı : 12/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 268
Ağırlık : 268
En / Boy : 16 / 23,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺144,00

Din ve kültür arasında oldukça yakın bir ilişki vardır. Din belli bir kültür ortamı içinde hayat bulmakta ve anlamlanmaktadır. Din bu şekilde zamanla kültürü biçimlendirdiği gibi, kültür de dinin yapı ve anlamında bazı değişim ve dönüşümler meydana getirmektedir. Böylece dine teolojik bakılmasının yanında, kültürel olarak yaklaşılması da gerekliliktir. Konunun sınırlarını çizmek elbet de kolay değildir. Fakat belli bir yaklaşım geliştirerek ilerlemek de mümkündür. Bu kaygıyla hareket edilerek, farklı disiplinlerden araştırmacıların teoloji ve antropoloji eksenli yazılarının bir araya getirilmesiyle meydana gelen bu çalışma, dinin anlaşılmasında kültürel süreçlerin dikkate alınması gerektiğine dikkat çekmektedir. Böylece çoklu bilim anlayışından hareketle çalışmalar arasında bir bütünlük oluşturulmaya gayret edilmiştir. Eserin yeni araştırma alanlarına kapı aralaması temennisiyle…


Basım Ayı/Yılı : 12/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 316
Ağırlık : 316
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺112,50

Tarihsel süreçte din ve dinî olguların anlaşılması noktasında pek çok yaklaşım biçimi geliştirilmiştir. Bu yaklaşım biçimlerinden biri de dinin anlaşılmasında teosentrik anlayışın yanında kültürel süreçlerin dikkate alınmasının salık verildiği antropolojik yaklaşımdır. Günümüz ilahiyat eğitiminde ve dine yönelik araştırmalarda antropolojinin neden gerekli olduğu hususu tartışmadan uzaktır. Antropolojik yaklaşıma göre hazırlanmış ilk örneklerden biri olan elinizdeki bu çalışma, dinin antropolojik boyutuna değinmekte ve Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinden başlayıp ilahiyat eğitiminin Türkiye’de yerleşik hale geldiği bir zaman dilimine kadarki sürece ışık tutmaktadır. Bu dönemde cereyan eden din-devlet ilişkisi tartışmaları, yeni kurulan toplumsal sistemde dinin yeri ve dinler tarihi biliminin gelişmesinde antropolojik bakış açısının ve antropolojik çalışmalardan elde edilen verilerin dinler tarihi çalışmalarına etkisi konu edinmiştir. Böylece Türk dini ve kültürü odaklı çalışmalarda antropoloji, arkeoloji ve etnoloji odaklı geçmişin kültürel kodlarının inşa süreci anlaşılmaya çalışılmıştır.


Basım Ayı/Yılı : 7/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 300
Ağırlık : 300
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺105,00

‘Dünyanın Sonundaki Mantar’da çağımızın en tuhaf meta zincirlerinden biri olan matsutake mantarı üzerinden kapitalizmin bıraktığı enkaza karşı doğanın direnme biçimlerini, ormanın ve ağaçların hikâyelerini anlatıyor Anna Lowenhaupt Tsing.

Biyoloji, ekoloji ve genetik biliminden de beslenen Tsing, “kapitalist yıkım” ile “işbirliğine dayalı hayatta kalma” ilişkisi üzerine özgün bir incelemeye imza atıyor.

“Dünyanın Sonundaki Mantar” 21. yüzyılın antropoloji klasiklerinden.

Tsing gözü pek bir hikâye örüyor... Kesişen kültürlere ve doğanın dirençliliğine dair sürükleyici anlatısı modernite ve ilerleme hakkında yeni bir perspektif sunuyor.
Publishers Weekly

“Uygarlığın temel ilkelerinin ötesine geçen gerçek hikâyeler anlatmanın yeni yollarını bulma vakti geldi. İnsan/Doğa ayrımından kurtulduğumuzda, tüm varlıklar yeniden hayat bulabilir, kadınlar ve erkekler dar görüşlü bir akılcılığın sınırlarına hapsolmaksızın kendilerini ifade edebilir. Artık gecenin karanlığında bir fısıltıdan
ibaret olmayan bu hikâyeler, aynı anda hem gerçek hem masalsı bir nitelik taşıyabilir. Yarattığımız bu felakette hâlâ bir şeylerin canlı kalmış olmasını başka türlü nasıl açıklayabiliriz ki?”


Basım Ayı/Yılı : 7/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 376
Ağırlık : 376
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺154,00
Etnodinsel Bir İnanç Olarak Ezildik

Ezidiler, Müslüman ve Hıristiyan komşularınca Şeytana tapanlar olarak bilinmektedir. Üstelik bu klişe artık genel bir kanaat olmanın ötesinde akademik bir veri olarak da kabul edilmekte ve Ezidilik hakkında çalışan çoğu akademisyen tarafından da tekrarlanmaktadır. Oysa inançlarında kötülüğün lanetlendiği, Şeytan veya kötülük tanrı tanrıçası gibi varlıkların bulunmadığı Ezidilikte, çerçevesini Melek Tavus’un çizdiği iyilik kavramının en önemli erdem olduğu görülmektedir.

Ezidilik, eski Hint İran dinleri özellikle Zerdüştilik ile Semitik dinlerdeki heretik ve heterodoks geleneklerin etkilediği senkretik bir dindir. Ancak bu senkretik varoluşu yanlış yorumlayan çevreler, Ezidiliği, özgün bir tarafı olmayan ve sadece diğer inançların toplamından ibaret bir din olarak değerlendirmektedir. Bu indirgemeci tavır, Ezidilik gibi senkretik özellikler taşıyan dinlerin özgünlüklerini görmezden gelmektedir. Söz konusu indirgemeci tavır ancak antropolojik bir yaklaşımla aşılabilir. Bu kitap antropolojik bir bakış açısıyla ve yıllara yayılan alan araştırmaları sonucunda elde edilen verilerle hazırlanmıştır.

Yazarın amacı Ezidilere rağmen onların inançları ve kimlikleri hakkında söz söylemek değil, Ezidileri ve Ezidiliği kendi anlam dünyaları içerisinde anlamaya çalışmaktır.


Basım Ayı/Yılı : 11/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 192
Ağırlık : 192
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺98,40
Çalışmaya Direnişin Teorisi ve Pratiği

Çalışmanın Reddi – Çalışmaya Direnişin Teorisi ve Pratiği, modern kapitalist sisteme açık bir karşı koyuş, David Frayne tarafından bilinçle hazırlanmış provokatif bir metin, özgün bir manifesto.

Frayne, Çalışmanın Reddi’nde insanlık dışı çalışma saatlerine, korkunç iş yüküne, güvencesiz çalışma koşullarına, kalıcı ve kitlesel işsizliğe, işsizliğin çalışanlar için bir tehdit olarak kullanılmasına, düşük ücretlere, sağlıksız çalışma mekânlarına yani sistemi var eden her yapıtaşına cepheden karşı çıkıyor. Bu lanetli sisteme tok bir cevap veriyor: İstihdama karşı çıkmak mümkündür. Birey çalışmayı bilinçli olarak reddedebilir.

Frayne, çalışma saatlerini en aza indirmeye çalışanlarla veya çalışmayı tamamen reddedenlerle bire bir görüşmeler yaparak ret sebeplerini ve düzen içinde düzene dâhil olmamanın nasıl mümkün olduğunu öğreniyor ve bunları etkileyici kalemiyle okura sunuyor.

Çalışmanın Reddi, artık üzerinde neredeyse hiç konuşmadan kabullendiğimiz emek sömürüsünün reddini ele alan taptaze bir bakış. Sisteme gerekçeler sunarak karşı çıkan ve sürdürülebilir alternatif sosyal vizyonlar sunan bir eser. İlk sayfadan itibaren okuru saran, büyüleyici bir itiraz. Özgürlük için bir çağrı.

 


Basım Ayı/Yılı : 12/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 292
Ağırlık : 292
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺90,00
Öteki Zamansallıkları Algılama Sorunu

Zaman akıp gider mi? Uluslararası kültürel tahakküm odaklarının tektipleştirdiği bir kavram mı? Zamanın farklı kültürlerde nasıl algılandığı konusu, şimdiye kadar böylesi bir çalışmayla ele alınmamıştı.

Kevin K. Birth, doğa bilimlerince çok önemsenen zaman kavramını, nihayet antropolojinin dairesinde ele alırken çeşitlilikleri dışlayan anlayışı yerle bir ediyor. Zaman kavramına bakışta tarihsel perspektiften yararlanırken tüm kültürleri kucaklıyor.

Zaman Körlüğü’nde “zaman” özellikle antropoloji, tarih ve dilbilim çerçevesinde şaşırtıcı bir zihin açıklığıyla ele alınıyor. Birth, bir yandan da farklı kültürlerde zaman kavramının işgal ettiği kültürel pozisyonu yine farklı disiplinlerin yöntemlerinden yararlanarak ele alıyor. Böylece kapsayıcı bir bakışa ulaşıyor.

Zaman, pek çok farklı disiplinde ele alınıp önemine uygun olarak sayısız bilimsel araştırmaya konu olurken bu konuda kültürel ve antropolojik araştırmaların yapılmamış olması Zaman Körlüğü’nün çıkış noktasını oluşturuyor.

Zaman Körlüğü, modern insanın zaman kavramına bakışını değiştirecek harikulade bir inceleme.


Basım Ayı/Yılı : 1/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 248
Ağırlık : 248
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺90,00
Robosüreçler Dünyamızı Nasıl Yeniden Yaratıyorlar?

Robosüreçler dünyamızı nasıl yeniden yaratıyorlar?

Çok iddialı değil mi? Ama kitabı baştan sona okuyunca gerçekten de öyle olduğunu anlıyorsunuz. Robosüreçler toplumumuzun her alanında mevcut. Pek çoğu artık o kadar sıradanlaştı ki karşılaştığımızda robosüreç olduğunu fark etmiyoruz bile. Herhangi bir işletmeyi aradığınızda önce bire, sonra ikiye basmanız söylendiğinde ya da ses otomasyonu şifrenizin zayıf olduğunu söyleyip güçlü bir şifre ile değiştirmeye zorladığında aslında robosüreçler devrededir.

Algoritmalarla Yaşamak, robosüreçler dediğimiz sistemlerin yapısal anatomisi ile çağdaş toplumdaki fiziksel güvenlik mücadelesine, benlik deneyimine ve kurumsal güç haritasının şeklini değiştirme yollarına daha kültürel ve insani bir perspektiften bakıyor.

 Robosüreçleri daha iyi anlayınca; finans, tıp, eğitim, emlak gibi farklı sektörlerde ve işyerlerinde bir şeylerin kötü gitme yollarının farklı problemler olmadığını görüyorsunuz ve bunların toplumdaki temel değerlendirme süreçlerindeki hataların birbirine bağlı birer göstergeleri olduğunu hemen kavrıyorsunuz. İşte o zaman her şey daha fazla berraklaşıyor.

Zamanımızı anlamak için faydalı bir algoritma oluşturan bir dizi öğretici çalışma. Ufkunuzu açıyor.

Marshall Sahlins, Chicago Üniversitesi, profesör

Algoritmalar ekseninde yönetilen yaşamı mükemmel bir şekilde inceleyen Algoritmalarla Yaşamak kitabının her bölümü, algoritmaların dünyayı nasıl yeniden inşa ettiğini gösteriyor, az çok aşina olduğumuz robosüreçlerin farklı bir yönüne ışık tutuyor. Şiddetle tavsiye edilir.

Choice dergisi

Editörler Hakkında:

Catherine Besteman, Colby College Antropoloji Bölümünde profesörlük görevine devam etmektedir.

Hugh Gusterson, George Washington Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Antropoloji bölümlerinde profesörlük görevine devam etmektedir.


Basım Ayı/Yılı : 12/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 304
Ağırlık : 304
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺54,75

Kinship and Marriage in Early Arabia


Basım Ayı/Yılı : 2/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 344
Ağırlık : 344
En / Boy : 13 / 19
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺127,50

Orijinal baskı. İngilizce orijinal metin


Basım Ayı/Yılı : 5/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 105
Ağırlık : 105
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺82,50
Çanakkale Tahtacılarının Geleneksel Dünya Görüşü

Türkiye’de kendine özgü inançları olan toplulukların başında Tahtacılar gelmektedir. Tahtacıların İç Asya’dan Horasan ve Kuzeybatı İran üzerinden Anadolu’ya göç ettikleri yönünde güçlü tezler vardır. Onların inanç dünyasında varlığını koruyan Şamanizm, eski Türk dini, Maniheizm gibi İslam öncesine ait ögeler İslami gelenekle senkretizme uğramış görünmektedir. Günümüzde Güney Anadolu’da Doğu Toroslardan itibaren başlayan Tahtacı yerleşimleri, Akdeniz ve Ege kıyıları boyunca uzanarak en uçta Çanakkale’yi içine alacak şekilde bir kavis çizmektedir. Adından da anlaşılacağı üzere kitap, Çanakkale Tahtacılarının geleneksel dünya görüşüne odaklanarak inanç ve ritüeller üzerine inşa edildiği varsayılan Tahtacı kolektif kimliğinin bileşenlerini ortaya koymaya çalışmıştır. Tahtacılar, Çanakkale yöresinde “Türkmenler” veya “Tahtacı Türkmenler” olarak da adlandırılırlar. Bu kitapta pratik kullanımı, ulusal ve uluslararası bilimsel terminolojiye uyum sağlamak gibi nedenlerle “Tahtacılar” kavramını kullandık.
Elde edilen veriler, hem betimleyici bir tarzda hem de Tahtacılarla ilgili yazılı literatürdeki bilgilerle de desteklenerek yorumlayıcı antropolojik perspektifle değerlendirilmiştir. Kitapta kullanılan saha verilerinde sözlü kaynaklar, her bilginin sonunda ayrı ayrı belirtilmemiş, kitabın sonunda sözlü kaynaklar listesinde kaynak kişi bilgileri sunulmuştur. Kitapta yer alan şiirler, yörede sazandarlık yapan Mustafa Kurt ve Bektaş Gümüş’ün tuttuğu defterlerden alınmıştır. Cemlerle ilgili bilgiler ise yörede aktif biçimde görev yapan Tahtacı dedelerinden derlenmiştir.


Basım Ayı/Yılı : 6/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 172
Ağırlık : 172
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺86,25

"Neden insanlar atalarının kurt, soğan, ay hatta alelade cansız bir nesne olduklarına inanırlar? Neden bitkiler, hayvanlar, gökcisimleri vb. kişileştirilir? Neden Tikopyalılar battaniyelerini yakarlar, neden Avusturalyalı devşiricilerin erkekleri cinsel organlarında ve bedenlerinin diğer kısımlarında ağır yaralar açarlar? Erkeğin kadının sepetine dokunması, kadının erkeğin yayına dokunması neden yasaklanır? Neden insanlar belli cinsleri tabu sayarlar? Neden kapitalist kara tapar? Neden kadın Arabistan sıcağında kara çarşafa sokulur? Neden insanlar sırtlarını zincirlerle döverler? Neden kimi hayvanların ve bitkilerin yenilmesi yasaklanır?.. Sanırsınız ki, bu inançlarla doğmuşlardır. Eylemlerini gerçekliğin ta kendisi olduğundan kuşku duymadıkları inançlara göre gerçekleştirir, ona uygun olarak örgütlenir, ona göre yaşarlar. Karşımızda iki problem durmaktadır: İlki, inanç olarak içselleşen fikirler insan zihninde nasıl doğarlar; ikincisi, bu fikirler inanç olarak nasıl olup da kişide içselleşir, onun duygusal varoluşunu, öznelliğini kurarlar?"


Basım Ayı/Yılı : 11/1996
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 403
Ağırlık : 321
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺82,00
Antropolojik Bir İnceleme

Dünya deyince neyi kastediyoruz? Dünya ile insan arasında nasıl bir ilişki vardır? Bu iki kavram birbirinden bağımsız mıdır ve eğer bağımsızsa ne bakımdan bağımsızdır? Hâlihazırda dünya, bir etnograf için nedir? Dünyalar ve dünya görüşleri için pek çok şey söylendi ancak bu sözcükleri kullandığımızda ne kastettiğimizi bildiğimizden kesin olarak emin miyiz?

Bu kitap esas olarak, etnografik davranış olasılığının koşullarını keşfetmeyi, dolayısıyla etnografik teoriyi ve şu anda bu teorinin fitilini ateşleyen tartışmaları konu almaktadır.”


Basım Ayı/Yılı : 11/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 280
Ağırlık : 280
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺95,45
Bir Üst-Modernite Antropolojisine Giriş

"Günümüz dünyasının somut gerçekliğinde yerler ve mekânlar, yerler ve yer-değiller birbirine karışmakta ve birbirinin içine girmektedir. Neresi olursa olsun bir yer yer-değile dönüşme ihtimalinden asla beri değildir. Yere geri dönmek, yer-değillerin müdaviminin (örneğin bir yörenin derinliklerinde ikinci bir konut hayalini kuran) sığınışıdır. Yerler ve yer-değiller onları betimlemeyi mümkün kılan kelimeler ve kavramlar gibi birbirine karşıttır (veya birbirini çağırmaktadır)."

Fransız etnolog ve antropolog Marc Augé bu eserinde modernitenin aşırılıkla kaim hâli olan üst moderniteyi, antropolojik olmayan mekânlar, yani"yer-değiller" üzerinden işlemektedir. Üst modernitenin mekânları olan yer-değiller, kimliksizlik, ilişkisizlik ve tarihsizlik üzerinden tanımlanmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 4/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 134
Ağırlık : 134
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺65,60
Dünyayı Küçülme Kurtaracak

İnsanın barındırdığı farklı imkânların çağlar içinde büyük bir şiddetle bastırılmasıyla vardık bu çöküş ânına — karşı karşıya olduğumuz ekolojik krizi yaratan sınıfsız, tahakkümsüz, arı haliyle soyut insanlık değil.

Bu çöküşte en büyük sorumluluğu taşıyan kesimler ise bedeli hâlâ en az sorumluluğu olanlara yıkmaya çalışıyor.

“Yüksek gelirli ülkelerin aşırı enerji ve malzeme kullanımını azaltması gerekiyor, hızla yenilenebilir enerjiye geçmemiz gerekiyor, kesintisiz büyümedense insanların mutluluğuna ve ekolojik kararlılığa odaklanan bir post-kapitalist ekonomiye geçmemiz gerekiyor.

Ama bundan fazlasına ihtiyacımız var, yaşayan dünyayla ilişkimizi düşünmenin yeni yollarını bulmalıyız,” diyor Jason Hickel.

“Küçülme, karşımızdaki zorluğa yaklaşmanın bir yolunu sağlıyor. Toprağın, halkların, hatta zihinlerin sömürülmekten kurtarılması anlamına geliyor.

İnsanların şeyleştirilmemesi, işin ve yaşamın gereksiz yüklerinden arındırılması, ekolojik krizin dindirilmesi anlamına geliyor. Küçülme, daha az almakla başlayan bir süreç.

Ama sonunda çok geniş bir ihtimaller denizine açılıyor. Bizi kıtlıktan bolluğa, kaynak sömürüsünden yenilenmeye, tahakkümden mütekabiliyete, yalnızlıktan ve ayrılmadan yaşam dolu bir dünyayla bağ kurmaya doğru götürüyor.

Cesaretimizi toplayabilirsek farklı bir gelecek yazmak ellerimizde. Ya her şeyi kaybedecek, ya bir dünya kazanacağız.”


Basım Ayı/Yılı : 1/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 304
Ağırlık : 304
En / Boy : 13 / 19
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺106,50

Ensest yasağı… Belki de kökenleri insanlık tarihinin ilk devirlerine kadar giden bir yasak. Yasağın ihlalinin cezası, bazen kırbaçlanma bazen de ölüm olmuş. Peki ensest neden yasaklanmış? İlkel bir hukuk düzenlemesine bile sahip olmayan kabilelerin esas tabularından biri olan ensest, gelişmiş bir hukuk sistemine sahip modern toplumlarımızı hâlâ nasıl şekillendirebiliyor? Din, etik, psikoloji ve antropoloji gibi ana disiplinlerin temel konularından biri olan ensesti ve yasaklanmasını kurucu sosyologlardan Émile Durkheim inceliyor.


Basım Ayı/Yılı : 3/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 80
Ağırlık : 80
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺57,40

Tabu kavramı dilimize ilkel insanların sözlü dilinden geçmiştir. Bu sözcüğü aldığımız Polinezya dilinde, soyluların kişiliklerine ve özel mülkiyet haklarına karşı batıl inanç kaynaklı bir saygı telkin eder ve dini, toplumsal ve siyasi yaşamı derinden etkileyen şaşırtıcı bir sistemi tanımlar.

Bu cilt, tabu ilkelerini kitabın asıl teması olan krallar ve rahipler gibi kutsal kişilikler üzerinden ele alır.

Tabu ve benzer sistemlerin din, ahlak, yönetim ve mülkiyetin gelişimindeki önemi o günden sonra genel hatlarıyla kabul gördüğü gibi antropolojinin sıradan bir unsuru haline gelmiştir.


Basım Ayı/Yılı : 3/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 416
Ağırlık : 416
En / Boy : 14 / 22
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺213,20

Masallar, kolektif bilinçdışının en basit ve saf ifadeleridir; bu yüzden, insan ruhunun temel kalıplarını açıkça anlamamıza imkan tanır. Her halk bu psişik gerçekliği kendi tarzında tecrübe eder; haliyle, dünya masallarını yorumlamak, insanın arketip deneyimlerini keşfederken verimli bir yöntem sunar.

Masalların psikolojik açıdan yorumlanmasında belki de en büyük otorite olan Marie-Louise von Franz, masalları ayrıntısıyla analiz ederken hem kolektif hem de bireysel bilinç ve bilinçdışı arasındaki yolları da bize gösterir.


Basım Ayı/Yılı : 8/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 200
Ağırlık : 200
En / Boy : 14 / 22
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺131,20

“Gerek başlangıçta genel olarak belirlenmiş ana çizgilerinden gerekse tarihsel süreç içerisinde ortaya çıkmış bulunan hukuk okullarının dolaylı hukuk sosyolojisi anlayışlarından yola çıkılarak bir hukuk sosyolojisi tanımı yapılabilir. Ancak burada hemen belirtilmesi gereken önemli nokta şudur; yaklaşım farklılıkları nedeniyle hukukun kesin bir tanımının yapılamayışına koşut olarak, hukuk sosyolojisi alanında da aynı güçlük ortaya çıkmakta, bakış açısı ayrılıkları nedeniyle birbirinden çok değişik hukuk sosyolojisi anlayışları varlıklarını birlikte sürdürmektedir.”

Elinizdeki kitap, Prof.Dr. Cahit Can’ın “Hukuk Sosyolojisinin Antropolojik Temelleri ve Genel Gelişim Çizgisi” kitabının en son baskısından daha geniş bir içeriğe sahip olacak şekilde yayıma hazırlanmıştır. Can’ın çeşitli tereddütlerle daha evvelki baskılardan çıkardığı bazı başlıklar bu kitaba yeniden dahil edilirken, bazı başlıklar ve bölümler ise çıkarılmıştır. Bu hususlarda karar verilirken, hukuk sosyolojisinin antropolojik temellerinin daha sağlam inşa edilebilmesi düşüncesiyle hareket edilmiştir. 2016 yılında kaybettiğimiz Cahit Can, eserleriyle hukuk sosyolojisi alanının gelişimine hizmet etmeyi sürdürüyor.


Basım Ayı/Yılı : 5/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 352
Ağırlık : 352
En / Boy : 14 / 22
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺176,30
Gelenekler, Görenekler, İnançlar ve Hikayeler Işığında Hint Sosyal Antropolojisi

Eski Hint Tarihi anlatılırken her zaman İndus Vadisi Uygarlığından ve Ārilerden başlamak genel kabul görmüş bir tutumdur. Oysaki Hindistan’ın yerlileri olan Ādivāsīler kayıt tutmuş olsalardı farklı bir Hint Tarihi ortaya çıkabilirdi. Hindistan’da birçok kabilenin başlangıcı İndus Uygarlığından bile daha eski, belirsiz zamanlara kadar geri gider. Altı yüzden fazla kabilesi olan alt kıtanın kabilelerinin toplam nüfusu, yüz milyondan daha fazla bir sayı yapar ki bu rakam dünyadaki birçok ülkenin nüfusundan fazladır. Bu kitapta Asur, Bancara, Baiga, Bhil, Gond, Munda, Naga, Oraon, Santal, Toda gibi çok bilinen belli başlı kabileler tanıtılırken, onların yaşam tarzları, gelenek-görenekleri, dilleri, inançları hakkında bilgiler verilmiş, bazılarının halk hikâyelerinden örnekler sunulmuştur. Çingenelerin kökeni Bancaralar, haklarında “Encyclopedia Mundarica” diye cilt cilt kitaplar yazılmış olan Mundalar, yok olmaktayken İndus Vadisi Uygarlığından kaçıp kurtulanların torunları olma olasılığı yüksek olan Gondlar, sütü hemen hiç bilmeyen kafatası avcısı Nagalar, sütsüz yaşayamayan ve onu kutsallaştıran Todalar, başka kabilelere şamanlık yapan Baigalar, ok atma uzmanı, savaşçı Bhiller, dilleri Türkçe gibi eklemeli olan ve kendi alfabelerini yaratmış, eğitim düşkünü Santaller, Hinduizm’dekine ters olarak Dūrgā yerine Mahishāsura’ya inanan demirci Asurlar ve daha niceleri bu kitapta anlatılmaya çalışılmıştır. Bu çalışma, Ādivāsī inançlarının Hint dinlerindeki yeri, kabile sanatı, müziği ve dansları, Birsa Munda, Rani Durgavatī, Tilka Majhi gibi özgürlük savaşçısı Hint yerlileri, Hint halk hikâyeleri ve hikâyeciliği, Gandhi kadar değerli bir isim olan Bhimrao Ambedkar, Naksalizm gibi derinlemesine incelenip işlenecek birbirinden değerli pek çok konuya da işaret etmektedir. Hindoloji, Hint Sosyal Antropolojisi, Hint Halk Bilimi gibi konularda bilgilenmek isteyenler için bir kaynak niteliğindedir.


Basım Ayı/Yılı : 9/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 152
Ağırlık : 152
En / Boy : 14 / 22
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺98,40
Türkiye’de Kadınların Vajinismus Deneyimleri

Vajinismus, yani kadının bedenindeki kimi tepkiler nedeniyle cinsel ilişkinin “tamamlanamaması”, genellikle tıp alanında ele alınır. Ülkemizde sıklıkla kadının “evlilik kurumu içindeki görevi”ni yerine getirememesi üzerinden tanımlanır ve beden parçalarına odaklanmış tedavilerle, kadının ihtiyaç ve taleplerine pek de kulak verilmeksizin, acilen çözülmeye çalışılır. Oysa cinsel ilişkinin verilmiş roller uyarınca kolayca gerçekleştirilmesi gereken "doğal" bir şey olduğu önkabulü, toplumun cinsellik üzerindeki yoğun etkisini gözardı eder.
Cinselliği çevreleyen kültürel, kişilerarası ve içsel senaryolara odaklanan Yatak Odasındaki Kalabalık, sözü vajinismus deneyimi yaşamış kadınlara veriyor ilk kez. Katılımcıların aile hayatları, partnerleriyle ilişkileri ve tıbbi çözüm ararken karşılaştıkları sorunlar üzerine anlatılarını aktarırken “Her biri benzer deneyimleri kendi kabuklarında yaşamış, kendilerini yalnız hissetmişlerdi,” diyor Yeliz Turan Yunusoğlu. “Bu çalışmayı yapmaktaki hedefim, kadınların yaşadıkları güçlükleri sadece tasvir etmek değil, aynı zamanda içinde bulundukları durumu değiştirmelerine yardımcı olmaktı. Kadınları cinsel olarak sağlıklı kılmak için cinsel arzularını daha iyi yönetme, karar sürecine aktif katılımlarını sağlama ve cinselliği kendi kontrollerinde yaşama konusunda cesaretlendirmeye ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.”

YAZAR HAKKINDA: Yeliz Turan Yunusoğlu, 1989 yılında İzmir’de doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini İzmir’de tamamladıktan sonra Hacettepe Üniversitesi Amerikan Kültürü ve Edebiyatı Bölümü’nde lisans eğitimi aldı. 2019 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Anabilim Dalı’nda yüksek lisans tezini tamamladı. “Sexual Scripts on Vaginismus: Rewriting Women’s Sexual Difficulties from Their Point of View” (Vajinismus Üzerine Cinsel Senaryolar: Kadınların Cinsel Problemlerini Kendi Bakış Açılarıyla Tekrar Yazma) isimli yüksek lisans tezi kültür ve düşün dünyasına sağladığı katkılardan dolayı ODTÜ Sosyal Bilimler Tez Ödülü’nü (2019) aldı. Araştırma konuları arasında kadın ve cinsellik, cinsel problemler ve evlilik içi cinsel şiddet bulunan Turan Yunusoğlu, Atılım Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 6/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 336
Ağırlık : 336
En / Boy : 13 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺114,00

Tüm sosyal bilimlerin ve ilgili fen bilimlerinin kesiştiği noktada duran antropoloji, günümüzün en dinamik bilimlerinden biri. Antropoloji Sözlüğü bu hareketli alanı ele alan çok kapsamlı bir çalışma. Antropoloji Sözlüğü’nü biricik kılan özelliği ise onun tarihsel ve güncel malzemeyi bakışımlı olarak ele alması. Antropolojinin tarihsel mirasını hakkıyla ortaya koymakla yetinmeyip güncel gelişmelerle ortaya çıkan zenginliği de yansıtması.

Başta Kudret Emiroğlu ve Suavi Aydın olmak üzere, sahasında öne çıkan 48 yazarın imzasını taşıyan bu kolektif ürün; fiziki ve biyolojik antropoloji, antropoloji terimleri, ekolleri ve tarihi, önemli antropologlar ve çalışmalarıyla dopdolu bir eser. Çeviri sözlüklerde görülen temel sorunlardan uzak olarak antropolojinin ülkemizdeki macerasına da geniş yer ayırması Antropoloji Sözlüğü’nü özel kılıyor. Bu “yerli”lik evrensel olanla kucaklaşırken “okur dostu” anlatım ve baskı da esere değer katıyor.

Küreselleşen sermaye sınırları aşarken, dikenli tellerle sarılan “varoluş” sınırlarının “büyük anlatıların bittiği” iddiasıyla çizildiği ortamda antropoloji, yani “insanbilim”, bilimsel düşünüşün insana özgü cevherini yarınlara taşıma devingenliğini koruduğunu da sergilemiş oluyor. Sözlük, bu değerlendirmeyi yapmak için okura önayak olma sorumluluğunu üstleniyor.

Genişletilmiş bu yeni baskı, 1100’den fazla madde başlığıyla akademinin tüm bileşenleri için önemli bir görevi yerine getiriyor. Eleştirel, özenli ve özgün diliyle, kuşatıcı bakışıyla, şaşırtıcı kapsamı ve derinliğiyle Antropoloji Sözlüğü temel bir başvuru kaynağı.


Basım Ayı/Yılı : 10/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 1360
Ağırlık : 1360
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltli
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺650,00
Dövme Atlası

“Dövmelerim ruhumun bir yansıması, bedenim ise evrendeki mabedim ve ben mabedimin bir sanat eseri olmasını istiyorum.”

Beden, insan benliğinin görünen yansımasıdır. Onun üzerine işlenen kalıcı izler de, sözcüklerle ifade edilemeyecek olan evrensel hikâyeleri kadim insandan bugüne dek farklı bir lisanda anlatırlar.

Dövmeler tarihsel süreçte kimi zaman koruyucu bir tılsım, kimi zaman mahkûm ve suçluların utanç lekesi, bazen bir soyluluk nişanesi ya da bir kabilenin “totemi” olarak işlenirken bazen de savaş kahramanlarının “onur simgesi” hatta maceraperest çapkın denizcilerin “bölge hatıraları” olarak görülmüştür.

Dövme sanatçısı Billur Ergün Cengiz, RUHUN TEN YÜZÜNE ÇIKIŞI adlı bu kitapta tüm dünyanın beden coğrafyasında gezinerek, dövmenin Mısır’dan Polinezya’ya, oradan Anadolu’ya ve Avrupa’ya uzanan serüvenini günümüz bakış açısıyla yeniden keşfediyor. Yazar dövmeyi dinler, toplumsal algı, sınıf farklılıkları, kültür, antropoloji, sanat ve psikoloji gibi açılardan ele alarak dövmenin sadece dövme olmadığını gözler önüne seriyor.


Basım Ayı/Yılı : 9/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 144
Ağırlık : 144
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺84,00

"İnsan evliliğinin ve ailesinin, politik bir sistemin, ekonomik bir girişimin ya da hukuksal bir davranışın özü, kültürel gerçeği nedir? Böyle gerçeklikler bilimsel bir genellemeye varılabilecek biçimde tümevarım yoluyla nasıl ele alınabilir? Kayıt çalışmasında yol gösterici olarak, ya da karşılaştırmalı incelemelerde koordinat sistemi olarak hizmet edebilecek, bütün kültürlere uygulanabilir evrensel bir şema var mıdır, tarihsel, evrimsel bir şema, ya da genel uygunluk yasasına dayanan bir şema?"

Malinowski'nin bu teorik sorulara cevabı, işlev analizi ve kurum analizidir. Bu kitaptaki ilk iki makalesi, "İşlev Teorisi" ve "Bilimsel Bir Kültür Teorisi", ayrıntılarıyla bu iki analiz tipini anlatıyor ve tam bilimsel bir antropolojik çalışmanın hangi temellere oturması gerektiğini irdeliyor. Üçüncü makalede ise Malinowski'nin ünlü bilgin Sir James George Frazer'in yapıtı üzerine eleştirel bir değerlendirmesini bulacaksınız. Burada Malinowski kendi çağının 2. Dünya Savaşı sonrasında acil sorunlarına antropolojinin yapabileceği katkıları da dile getiriyor. Onun bu görüşleri bugün için de anlam taşıyor mu? Buna okuyucu karar verecek.


Basım Ayı/Yılı : 8/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 211
Ağırlık : 211
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺130,00
Dünyadaki Tufan Mitleri Üzerine Bir Başvuru Kitabı

Altın Dal’ın ünlü yazarı James G. Frazer, dünyanın bir zamanlar sular altında kaldığına ve sadece birkaç insanın kurtulduğuna dair yaygın inancın halkbilimsel kökenlerini tespit etmek için dünya çapındaki sel mitlerinin geçerliliğini inceliyor. Bu dikkat çekici kitabın girişinde Frazer amacını açıklıyor: “Amacım, anlatıların nasıl ortaya çıktığını ve dünyada nasıl bu kadar yayılmış olduklarını keşfetmek; merak konusu kökenleri olduğu zaman, gerçeklikleri veya gerçek dışılıkları ile temel olarak ilgilenmesem de anlatıların yok sayılmamasıdır.” 

Frazer, basit bir yanıt aramıyordu; hatta, sel mitlerinin, hem bağımsız gelişimler hem de ortak bir kaynaktan yayılım dahil olmak üzere köken silsilelerine sahip oldukları kararına varıyor. Bugün, Frazer’ın dünya tufan mitleri derlemesi, şimdiye dek bir araya toplanmış en kapsamlı derlemedir ve karşılaştırmalı mitoloji öğrencilerinin bilgi hazinesi mertebesindedir.

Büyük Tufan, Frazer’ın 1916 Kraliyet Antropoloji Enstitüsü Huxley Konferansı’ndan doğmuş ve Frazer’ın dev Eski Ahit’te Halkbilimi’nin (1918) dördüncü bölümü olarak basılmıştır. 

“Sular öyle yükseldi ki, yeryüzündeki bütün yüksek dağlar su altında kaldı.”


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 4
Sayfa Sayısı : 347
Ağırlık : 347
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺175,00

On se­ki­zin­ci yüz­yı­lın son­la­rı­na doğru Av­ru­pa­lı bilim adam­la­rı­nın Sansk­rit di­li­ni keş­fet­me­si hem kar­şı­laş­tır­ma­lı dil­bi­lim ça­lış­ma­la­rı­nı baş­lat­mış hem de dil­bi­li­min ge­liş­me­si­ne büyük katkı sağ­la­mış­tır. Ait ol­du­ğu dil gru­bu­nun “Hint-Av­ru­pa” ola­rak ad­lan­dı­rıl­ma­sı­na neden olan bu dil, Av­ru­pa dil­le­ri­nin bir­ço­ğuy­la ak­ra­ba ol­ma­sı­nın yanı sıra, Hi­tit­çe, La­tin­ce, Grek­çe ve Pers­çe gibi eski dil­ler­le de ak­ra­ba­dır. Es­ki­li­ği­ne oran­la çok ge­liş­miş bir yapı gös­ter­me­si ve çok geniş bir ede­bi­ya­tı­nın ol­ma­sı, bu dili gel­miş geç­miş dil­ler ara­sın­da çok ay­rı­ca­lık­lı bir yere koy­mak­ta­dır.

 


Basım Ayı/Yılı : 12/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 264
Ağırlık : 264
En / Boy : 13,5 / 21,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺147,60

Claude Lévi-Strauss’un kendi ismi ile bütünleşmiş yapısal antropoloji anlayışını temellendirdiği bu eseri, çeşitli yazıların derlemesinden oluşmaktadır. Yapısal Antropoloji serisinin birer derleme değil, kitap olarak, yani baştan tanımlamayı hedeflediği antropolojik tartışma uzamına teorik müdahaleler olarak düşünülmesi yerindedir; öte yandan, Lévi-Strauss’un meslek hayatı boyunca antropolojiye, antropolojinin yöntemleri ve nesnelerine dair kavrayışı pek değişmez. Bu istikrar, elinizdeki eserin çarpıcı bir özelliği olarak karşımıza çıkar.

Yapısal Antropoloji Sıfır eseri, Tarih ve Yöntem, Birey ve Toplum, Karşılıklılık ve Hiyerarşi, Sanat, Güney Amerika Etnografisi gibi başlıklar çerçevesinde genellikle bilinmeyen, çoğu başta İngilizce olarak çeşitli dergilerde yayımlanmış ve birçok kişi için bulunması imkânsız hale gelmiş önemli metinleri tekrar erişime açıyor. Lévi-Strauss tarafından 1958’de bir kenara bırakılmış bu on yedi makale, içeriklerinden kaynaklanan önemlerinin yanı sıra, yapısal antropolojinin tarih öncesini de genel hatları ile çiziyor. Yapısal Antropoloji Sıfır, bir sağlama yapma yoluyla 1950’lerin ortasında Claude Lévi-Strauss için hem bu girişimin aldığı anlamı hem de teorik projeyi daha iyi kavramaya olanak veriyor.


Basım Ayı/Yılı : 12/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 336
Ağırlık : 336
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺62,37
Yazılı Olmayan Kanun

Hukuk antropolojisi, sosyal bilimler sahasında yeni bir disiplin olmakla, dünyada yeni olduğu kadar, ülkemizde pek de bilinmeyen disiplinlerden biridir. Özellikle eski sömürgelerle, modernleşme çabası içinde olan Doğu ülkelerinin Batı’dan ithal ettikleri hukuk sistemlerinin; “Avrupa merkezciliğinin, insanlığın ilerlemesinde bir merkez değil, bir düşünce biçimi olduğunun” göz ardı edilmesi, Batılı hukuk sisteminin, yerel şartlara cevap veremediği durumlarda sık sık reformlara gidildiği, toplumsal çatışmalara yol açtığı ve darbelere gerekçe olduğu bilinmektedir.

Memleketimizde olduğu kadar hemen hemen tüm Doğu ülkelerinde siyaset, iktisat ve bürokraside, iktidar ve muhalefet ilişkilerinin norm ve devlet mevzuatı arasındaki toplumsal hayatta karşılığı; genel olarak yazılı olmayan kanunların (teamül hukuku) sadece merkezden uzak yerlerde değil, şehir hayatına da hâkim olduğu görülmektedir. Bu sebeple Doğu ülkelerinde kanunlar, dekoratif karakteriyle, hiyerarşinin sağlamlaştırılması için siyasi mücadelenin aracına dönüşmekte, Batı’dan ithal edilen kanunlar, bu ülkeleri geliştiremediği gibi aksine devleti siyasal ve hukuki alanda arkaikleştirmeye itmektedir.

V. Boçarov, St. Petersburg Devlet Üniversitesi’nde vermiş olduğu dersler üzerinden geliştirdiği bu tezlerle, saha araştırma gözlemlerine dayanarak, modernleşme çabası veren; Güney Amerika’dan, uzak Asya’ya, Rusya’dan Orta Asya’ya, Türkiye ve Ortadoğu ülkelerine birçok devletin içinde bulundukları açmazları ve barındırdıkları çelişkileri mukayeseli hukuk ve antropoloji bağlamında; akademisyenlerden hukukçulara, kanun yapıcılardan siyasetçilere kadar geniş bir bakış açısı sunmaktadır.

Bir akademisyen olan Boçarov’un bu gücü, meslekten bir antropolog olarak, saha çalışmalarının antropolojik verilerini, hukuk formasyonuyla, titiz bir ilim adamı ciddiyetiyle disipline etmesinden ileri gelmektedir.


Basım Ayı/Yılı : 2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 448
Ağırlık : 448
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺150,00

"Modern antropolog sonuçlarını kayda geçerken şeytan ona doğal olarak, genel bir ilkel kültür kuramının arka planına karşıt biçimde somut gerçek tasvirlerine kendi geniş, dağınık ve soyut deneyimlerini katmasını, gelenek, inanç ve örgütlenmenin ayrıntılarını sunmasını söyler. Bu küçük kitap da bir alan araştırmacısının böyle bir baştan çıkarılmaya boyun eğmesinin sonucudur. Böyle kusurların hafifletilebilmesi için – tabi bunlara kusur denebilirse- antropolojik hukukta özellikle yabanıl toplumlarla somut temastan doğacak daha fazla kurama yönelik büyük bir ihtiyaç vardır. Bu çalışmada gözlem ve genellemelerin tanımsal paragraflardan açıkça farklı olduğunu da belirtmeliyim. Son olarak kuramımın herhangi bir sanı veya varsayımsal yapılandırmadan oluşmadığını, sadece konuya ilişkin titiz kavram ve önemli tanımlar sunarak sorunu açık ve kesin biçimde ifade etme teşebbüsü olduğunu da söyleyebilirim."

Antropolojiyi bir "rivayet bilimi" olmaktan çıkarıp alan araştırmalarının önemine yaptığı vurguyla sosyoloji biliminin işlevselci yaklaşımına büyük katkılarda bulunan Malinowski, bu küçük kitapta günümüzün antropolojik metodolojisinde kilit rol oynayan katılmacı gözlem kuramıyla çalıştı. Triobriand yerlilerinin toplumsal hayatı, gelenekleri ve çeşitli kanunları çerçevesinde yabanıl toplumlar hakkında o zamana değin kurulmuş kalıpların devasa eksikliklerini gözler önüne seren Malinowski, bizi "ilkel" kavramı yeniden düşünmeye sevk ediyor...


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 96
Ağırlık : 96
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺33,00
Postyapısal Antropoloji Çizgileri

Amerika yerlileri ile Avrupalı sömürgeciler ilk kez karşılaştıklarında, birincisi ötekini Tanrı, ikincisi ise ötekini hayvan olarak görmüştü, zira “Öteki’nin ötekisi Aynı’nın ötekisiyle aynı değildi”. Ama insan bilimi olarak antropoloji, ötekiyi hayvan olarak görenin bakış açısından kuruldu. Şimdi usulca beyaz adamların antropolojisini bir kenara bırakıp bakış açımızı tersine çevirmeye çalışıyoruz: Amerikan yerli düşüncesinin çizgilerinde alter bir antropoloji nasıl kurulur?
Viveiros de Castro böylesi bir antropoloji üzerine düşünürken, postyapısalcı felsefeyi fark kavramıyla başka bir yola sokan Deleuze ile yapısal antropolojinin kurucusu Claude-Lévi Strauss’u bir araya getiriyor. Kendi benliğine düşkün Beyaz Adam Narkissos’un değil, Narkissos’u karşısına alan yerlilerin “tutarsız ve muğlak” felsefelerine dayalı bir çokluk antropolojisi geliştiriyor.
Öyle ki, yerlilerin kavrayışlarını cogito veya monad ile aynı düzlemde düşünüyor. “Kızılderili şefliğin felsefesi”ni keşfetmenin Hegelci Devlet öğretisini anlamak kadar önemli olduğunu vurguluyor. Maori kozmogonisinin Zenon paradokslarıyla ve Kantçı antinomilerle kıyaslayabileceğini belirtiyor. Hatta Amazon perspektivizmini anlamayı Leibniz sistemini anlamak kadar ilginç bir felsefi hedefe dönüştürüyor.
Düşünceyi başka bir şekilde düşünmeye davet eden Yamyam Metafizikler, Batı felsefesinin ve antropolojisinin de mümkün dünyaların içinden yalnızca biri olduğunu keyifli bir yolculukla bize tekrar hatırlatıyor.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 256
Ağırlık : 256
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺170,25

Popülasyon genetiği alanına büyük katkılar sağlamış ödüllü biliminsanı Luigi Luca Cavalli Sforza, Kültürün Evrimi’nde genetik biliminden biyolojiye, kültürel antropolojiden dilbilime uzanarak disiplinlerarası bir yaklaşımla insanlık tarihinin yüz bin yıllık serüvenini yeniden okuyor.
 
Evrim kuramının anahtar kavramlarından hareketle, “yaklaşık yüz bin yıl önce, bugün yaşayan herkesin atası olan bir avuç insanın gündelik iletişim kurma becerisi geliştirmiş olması sayesinde” filizlenerek insanlığa eşlik etmiş kültürel gelişim süreçlerini mercek altına alan ve biyolojik evrim ile kültürel evrim arasındaki dinamiklerin örtüştükleri ve ayrıştıkları yanların izini süren Kültürün Evrimi, Homo sapiens’in evrimleşme sürecine çok boyutlu bir bakış sunarken nereden geldiğimizi, bugün nerede durduğumuzu, bundan sonra nereye gidebileceğimizi düşünmeye de teşvik ediyor.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 232
Ağırlık : 232
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺90,20

Arkeologların ve paleoantropologların çalışmalarını kullanarak fiziksel kalıntıları yorumlamanın bizlere tarihöncesi perspektifler hakkında nasıl fikir verdiğini inceleyen W.M. Spellman, ölümü farklı zaman dilimlerinde, farklı mekânlarda, farklı kültürlerde ele alıyor. Ölüm kavramının tarihin akışı içindeki gelişimini hem dinsel hem de seküler-bilimsel yaklaşımlara bakarak anlatıyor: Mezopotamya ile Mısır’daki ölüm algısı nasıldı? Antik Yunan ve Roma filozofları ruh ve beden üzerine neler tartıştı? Budizm, Hinduizm, Taoizm gibi inanç sistemleri ile semavi dinlerin ölüm, ölü bedenin akıbeti ve ölümden sonra yaşamın var olup olmadığına dair düşünceleri neydi? İntihar, ötenazi, uzun yaşam ve yaşam kalitesi gibi çağdaş tartışmalar bugün bize ne söylüyor?

Ölümün Kısa Bir Tarihi, insanlığın ilk günlerinden bu yana kendi ölümlülüğümüz ve onun olası sonraki yaşam formlarına karşı duygu ve tutumlarımız hakkında geniş bir perspektif sunuyor.


Basım Ayı/Yılı : 2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 264
Ağırlık : 264
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺131,20

Selamlaşma birçok toplumda "Nasılsın?" gibi bir kişinin sağlığıyla ilgili soru şeklini alır. Bazı toplumlarda ise selamlaşma, katılımcıların bulunduğu yer ile ilgili soruları içerir: Polinezya’da kullanılan "Nereye gidiyorsun?" gibi. Böyle bir olguyu incelerken birçok soru sorabilir ve birçok varsayımı aklımızda bulundurabiliriz. Bu sorular kalıplaşmış mıdır? Eğer öyleyse, birinin bunlara nasıl cevap verdiği neden önemlidir? Bu tür rutin konuşmaların içeriği kullanıcılar, ataları, bütünüyle insanlık ile ilgili bir şeyler ortaya koyar mı? İnsanlar neden selamlaşır? Ne zaman selamlaşacaklarını ya da kimi selamlayacaklarını nasıl bilebilirler? Dil değişkeleri, konuşma toplulukları ve aynı topluluk içindeki karşılaşma türleri arasında selamlaşmadaki benzerlikler ve farklılıklar, konuşurlar hakkında veya konuşurlar için ilginç şeyler verebilir mi?

Dilbilimsel Antropoloji dilin kültürel bir kaynak olarak, konuşmanın ise kültürel bir uygulama olarak incelenmesi üzerine yoğunlaşmaktadır. Bir kültüre sahip olmak iletişim kurmak, iletişim kurmak bir dile sahip olmak demektir. Fakat “Bir dile sahip olmak” ne anlama gelmektedir? İşte bu kitapta cevabı aranan soru budur.


Basım Ayı/Yılı : 2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 435
Ağırlık : 435
En / Boy : 16 / 23
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺170,00

“Bone of our bone, and flesh of our flesh, are these half-brutish prehistoric brothers. Girdled about with the immense darkness of this mysterious universe even as we are, they were born and died, suffered and struggled. Given over to fearful crime and passion, plunged in the blackest ignorance, preyed upon by hideous and grotesque delusions, yet steadfastly serving the profoundest of ideals in their fixed faith that existence in any form is better than nonexistence, they ever rescued triumphantly from the jaws of ever imminent destruction the torch of life which, thanks to them, now lights the world for us. How small, indeed, seem individual distinctions when we look back on these overwhelming numbers of human beings panting and straining under the pressure of that vital want! And how inessential in the eyes of God must be the small surplus of the individual’s merit, swamped as it is in the vast ocean of the common merit of mankind, dumbly and undauntedly doing the fundamental duty, and living the heroic life! We grow humble and reverent as we contemplate the prodigious spectacle.”


Basım Ayı/Yılı : 2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 171
Ağırlık : 171
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺75,00

Heredot'la başlayan tarihi, sosyolojik ve antropolojik bakış açısı, zaman içerisinde sürekli bir değişim içerisinde olmuştur. Her değişim gelişim değildir... Ne var ki bu üç bilim dalının değişimi, gelişim içerisinde ilerlemiştir. Buna sebep teşkil eden unsur, kitabın da doğuş sebebi olan tarih, sosyoloji ve antropolojinin bütüncü bakış açısıyla hareket etmeleri, birbirlerini tamamlamaları, birbirlerine destek vermeleridir. Gelişimin ana unsurlarından biri iş bölümüdür ve toplumbilimsel iş bölümünde her ne kadar her bilim dalının kendine has araştırma yöntemleri ve teknikleri olsa da, ortak noktada buluşan ve meselesi toplum ile kültür olan bu üç bilim dalının, söyleyecekleri ortak konular olduğu inancıyla yapılan bu çalışma tarih sosyolojisi ve tarih antropolojisine dileriz katkı sunar. Yedi bölümden oluşan değerli çalışma, sadece geleneksel değil güncele de odaklanmaktadır. Bilimin mekanı ve zamanı sınırsızdır... Türkiye'nin dört bir yanından çalışmaya destek sunan değerleri bilim insanlarının katkılarıyla derlenen çalışmaya göre "kültür evrensel ve bilimsel bir inceleme alanı olsa da, her toplum kendine özgü değer ve normlara sahip bir sui generis özelliktedir. O sebeple toplumlar, bütüncü-derinlemesine-çoklu bakış açısıyla ele alınarak ve empati sağlanarak incelenmelidir." İnsana dair gözlemlerin, insanca yorumlanabilmesi umuduyla...


Basım Ayı/Yılı : 2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 604
Ağırlık : 604
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺272,80


Basım Ayı/Yılı :
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 151
Ağırlık : 151
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺52,00
Orta Asya'nın Antik Dinleri

Kurban edilen köpekler, kadeh yapılan kafatasları, rüzgâra, kirpiye, saksağana, güzel ağaçlara tapanlar, ağaçların oğulları, insanlara yol gösteren hayvanlar, ölen kocasının kuklasını yapıp besleyen kadınlar, gelin evinde üç yıl hizmet eden damatlar ve hayvan ikizinden yardım isteyen, çeşitli eşyaları müzik aleti gibi kullanan Şamanların gündelik hayatlarına, ritüellerine uzanarak Avrupa ve Asya uygarlıkları arasında şaşırtıcı bağlantılar kuran derinlemesine bir analiz...

Hayvan ve Şaman, antik İç Avrasya kavimlerinin ortak dinsel mirasını, iki bin yıldan uzun bir zaman aralığına yayılmış metinlerde anlatılan mitler, ritüeller, efsaneler aracılığıyla ortaya koyuyor. Bu ortak mirasın çağımıza kadar erişen boyutlarını inanç ve ritüellerin sürekliliğinin yanında, Avrasya’nın kalan bölümünde olduğu kadar Avrupa’da da edebi öykü ve motiflere sızan ve orada melezlikler oluşturan etkilerle açıklıyor.

“Hayatı boyunca şaman, ‘kuş-oluş’, ‘balık-oluş’, ‘hayvan-oluş’ yanında İskitlerdeki kadınlaşmış kâhinlerde, 13. yüzyıldaki eşcinsel Moğol şamanlarında ve 20. yüzyıldaki transvestit Türkmen şamanlarında olduğu gibi ‘kadın-oluş’a da girişebilir. Sonuçta çok gelişmiş bir şaman etkinliği olduğu apaçık olan icrasında Tunguz şamanı, nöbet tutan ruhlardan oluşan bir set yaratır. Deleuze ve Guattari’nin dikkat çektiği gibi, ‘hayvan-oluş’ ve ‘kadın-oluş’ olguları, ‘algılanamaz-oluş’a doğru bir eğilimdir. Şaman, topluluğunu korumak için doğanın her koşulunda kendini kamufle eder ve görünmeden başkalarına saldırmak için ruh biçimine girerek harekete geçer. Dolayısıyla şaman, Moğollarda da gördüğümüz gibi, askeri sırlara sahip bir savaşçıdır.”


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 3
Sayfa Sayısı : 218
Ağırlık : 218
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺77,90
Başlangıçların Önceki ve Eski Zamanların Gerçek Öyküsü

“Tufan geçti, Kurtuluş dağındayız, diyordu Ninagal, Ziusudra’ya. Su geçirmez kapağı açıp çıktı gemiden Ziusudra. Gökyüzü açıktı, Güneş parlıyordu, hafif bir rüzgar esmekteydi. Derhal seslendi karısına ve çocuklarına, dışarı çıksınlar diye. Efendi Enki’ye hamd edelim, ona şükranlarımızı sunalım, dedi Ziusudra onlara. Oğullarıyla birlikte taş topladı; bu taşlarla bir sunak dikti, Ardından sunakta bir ateş yaktı, kokulu tütsülerle yaktı ateşi …”
Sümer Tabletleri, 10. Tablet
Geçmiş gelecek midir? 
Biz, Dünyalılar için sadece bir elçiymişiz. Dünya, dünyalılara ait, onları korumak ve ilerletmek için buradayız. Görevimiz bu ise eğer, buna göre davranalım.
Kaderin tayin ettiği bir zamanda gelecek nesiller bu kaydı okusun, geçmişi hatırlasın ve gelecek için kehanet olarak anlasın. Geçmişin geleceği olsun yargıç!  Nibiru’lu Anu’nun ilk oğlu Enki’nin sözleri budur.
Sümer Tabletleri, 14. Tablet


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 264
Ağırlık : 264
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺82,50

Evrimin milyonlarca yıl süren meşakkatli yolunda şekillenmiş erkek vücuduna büyülü bir keşif! Dünya sahnesinde çırılçıplak kalan adamın merak uyandıran hikâyesi…

1967’de yayımlanan ve tüm dünyada satış rekorları kıran Çıplak Maymun’la ezber bozan ünlü Zoolog Desmond Morris, Çıplak Kadın’ın doğal bir devamı olan Çıplak Adam’da insan erkeğinin zoolojik portresini çiziyor. Ve bu portreyi yeryüzünün dört bir yanından gelen egzotik öykülerle süslüyor.

İnsan erkeği dünya üzerinde nasıl bu kadar etkili hale geldi?
Avcılığı terk ettiğimiz modern dünyada erkekler hangi avların peşine düştü?
Erkek beyni nasıl işliyor?
Doğası gereği tekeşli mi çokeşli mi?
Hadım uygulaması nasıl ortaya çıktı?
Çıplak Adam’ı keşfetmeye hazır olun.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 296
En / Boy : 13 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 3.2022
₺91,00

İnanç alanındaki kültürel çalışmalara taze ve özgün bir bakış açısı getiren 5½ Nesnede Bir Din Tarihçesi, din-insan etkileşimini farklı bir şekilde anlamamıza olanak tanıyor. “Din” deyince aklımıza ilk aşamada soyut fikirler, mistik varlıklar ve inanç problemleri gelir. S. Brent Plate ise bunları bir anlığına kenara bırakıp temel insani deneyimlere, ete kemiğe bürünmüş pratiklere ve nesnelere odaklanmamızı öneriyor. İnsan kültürünün en köklü ve tartışmalı fenomenlerinden biri olan dini, beş temel nesne üzerine düşünmemizi teklif ediyor: taş, tütsü, davul, haç ve ekmek. Bunlara bir de her şeyin tamamlayıcısı olan ½ ekleniyor: insan bedeni. Plate, bu beş kutsal obje üzerinden bin yıllar boyunca dinî geleneklerin nasıl şekillendiğini irdeliyor. Teolojinin karmaşık ve ruhani dünyasına duyusal bir pencere açıyor. Dinin aslında en az inançlarımız kadar bedenlerimizle ve fiziksel nesnelerle de ilgili olduğunu ustalıklı bir anlatıyla açığa çıkarıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 312
En / Boy : 13.5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2021
₺94,50

Çocuk yetiştirme, çocukluk ve psikolojik antropoloji çalışmaları üzerinden eğitim konusuna yönelmeye başlayan sosyal ve kültürel antropoloji, zamanla eğitimi, sınıf, etnisite, dil ve din konularının yanı sıra mekânla, üretimle, ilişkilerle, kurumlarla vb. örtüştüren bir bakış açısı oluşturabilmiştir. Etnografi sayesinde antropologlar, detaylara inebilen, topluluğu derinlemesine ve örüntüsel olarak anlamayı ve açıklamayı hedefleyen çalışmalar kaleme alırlar. Öğrenme, öğretme, okul ve okullaşma, kültürleme, kimlik, farklılık, ayrımcılık, eğitime ulaşma, eğitim olanaklarının yeterliliği vb. ekonomik, siyasi ve sosyal eşitsizlikleri ele alan araştırmalar yaparlar. Bu kitap, Türkiye’de gelişmekte olan eğitim antropolojisi çalışmalarına giriş niteliğinde bir katkı yapma hedefiyle eğitimin tarihinden okul etnografilerine, antropolojinin içeriğinden kuramlarına, dilin eğitim alanındaki öneminden kültürel mirasa, çokkültürcülük ve küreselleşmeye kadar geniş bir perspektifle eğitim antropolojisini ele alıyor. Böylece kitap, sosyal ve kültürel antropoloji kadar sosyoloji ve eğitim bilimlerine de hitap edebilen çok yönlü bir içerik sunabiliyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : Ankara
Sayfa Sayısı : 270
En / Boy : 16 / 24
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2020
₺121,50

Kültürel Antropoloji – Kültürel Çeşitliliği Takdir Etmek, bugün antropolojinin temel sorunsallarını, kavramlarını ve kuramlarını güncel örnekleri ve tartışmaları ile ele alan bir temel kaynak niteliğindedir. Kitap, özellikle ABD'de antropolojinin nasıl şekillenmiş olduğunu ve antropoloji eğitiminin hangi konular üzerinde durduğunu belgeleyen bir ders kitabı özelliği taşımaktadır.

Columbia Üniversitesinden doktorasını almış olan Amerikalı antropolog Konrad Phillip Kottak (d. 1942); Brezilya ve Madagaskar'da araştırma yürütmüş ve ders kitabı niteliğindeki eserleri en çok okunanlar listesine girmiş, ödüller almış ve birçok dile çevrilmiş bir yazardır. Yazar, Amerikan toplumunu da antropolojinin bakış açısı ile izlemekte ve modern mitolojilerin gelişmekte olduğunu savlamaktadır.

Kottak, kitapta; antropolojinin küçük ölçekli toplumları derinlemesine inceleme geleneğini günümüzde küreselleşme, çevre sorunları ve hareketleri gibi güncel oluşum ve sorunlarla birlikte değerlendirmektedir. Etnisite, sosyal sınıf, azınlık toplulukların konumu, cinsel kimlik gibi kültürel çeşitliliklerin sosyal bilimlerin bakış açısı ile nasıl değerlendirildiğinin farkında olmak, bizim coğrafyamız açısından da gerekli bir uğraştır. Kitap; sadece antropologlar için değil her yaştan siyaset bilimciler, medya ve iletişim uzmanları, uluslararası ilişkiler ve tarih, psikoloji “öğrencileri” için de değerli bir kaynaktır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 376
En / Boy : 21.5 / 27.5
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : 9.2021
₺216,00

Çok boyutlu bir süreç olan insan gelişimi, alan uzmanları tarafından dönemler hâlinde ele alınarak incelenir. Her dönem içinde birey; fiziksel, sosyal, bilişsel ve duygusal yönden bir bütün olarak gelişim gösterir. Bu kitapta, doğum öncesinden yaşlılığa kadar olan insan gelişimi her dönemin kendine özgü uyum sorunları çerçevesinde ele alınmıştır. Bu kapsamda ilk olarak uyum-uyumsuzluk kavramlarına değinilmiş, sonrasında ise insan gelişiminin tüm dönemleri ayrı ayrı incelenmiştir. Dönemler incele...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 296
En / Boy : 16.5 / 23.5
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : 9.2020
₺126,00

Orta yaşlarında orta boy bir yıldızın yörüngesine kapılmış gezegenlerin üçüncüsünde 3,3 milyar yıl önce filizlendik. Bin asır önce Rift Vadisi’ni terk edip dünyaya açıldık. Beslenme konusundaki esnekliğimiz, 16 milyar sinir hücresine ev sahipliği yapan görkemli neokorteksimiz ve doğayı dönüştürme konusundaki kabarık sicilimiz bizi memeliler arasında özel bir yere taşıdı. 100.000 yıldır etrafta kasıla kasıla yürüyor, 18. yüzyıldan beri kendimize bilge sıfatını yakıştırıyoruz. Bizler Homo sapiens’iz.

Nicholas P. Money, modern insana seslendiği manifestosunda bu tabloyu başaşağı ediyor. Batı bilimi ölümcül bir hataya dönüştükçe doğa dikiş yerlerinden sökülüyor. Görkemin yerini gösteriş aldıkça, Homo sapiens yerini Homo narcissus’a terk ediyor. Ben hissini veren şeyin “biz” olduğu unutuldukça Bencil Maymun kurtuluş umudunu yitiriyor. Bu karamsar hikâyenin ışıklarını söndürmeden önce insanlığın berbat ettiği şeye dürüstçe bakmaya ve hatasını kabullenmeye cesaret edenler için bir umut zerresi, bir ipucu da bırakıyor Money: Zarafet. Ancak ve ancak doğanın geri kalanına karşı göstereceğimiz nezaketle gelecek.

Nicholas P. Money, Miami Üniversitesi, Biyoloji Bölümü’nde öğretim üyesidir.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 128
En / Boy : 13,5 / 20
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2021
₺57,40
1 2 3 ... 6 >
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı