80 sonrası... Uzayan baskı dönemi giderek 800’lü yıllar, 8000’li yıllar haline gelmiştir. Tektipleştirmelere isyan eden ruhlar dünyaya gelmeme kararı alarak reenkarnasyon grevi başlatırlar. Toplum, piyasaya sürülen ithal kon-serve ruhlardan Genkoparanların icraatlarına, özelleştirilerek sonu değiştirilen Moby Dick’ten çağ atlama festivallerine uzanan ciddi bir kriz yaşamaktadır. Kanlar Ülkesinde Karnaval, bu kargaşa sırasında F-tipi moment hücrelerine kapatılmış bir ruhun, Ahop’un hikayesini ve Ahop’u kurtarma mücadelesi veren sevgilisi Hoppa’nın hikayesini anlatıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 124
En / Boy : 13,5 / 22
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2006
₺50,00

Kapitalizmin yeryüzünü muazzam bir felaketin eşiğine getirdiğini hissettiğimiz, başka bir dünyaya olan umudun ve inancın sönümlenmeye yüz tuttuğu tarihin bu anında, Bini Adamzcak’in boyundan büyük bu kitabı, farklı bir tür komünizm öneriyor; otoriter olmayan, emeğin ve çalışmanın yüceltilmediği, yeryüzüne ulusların değil dayanışmanın hakim olduğu bir komünizm.

İçerisinde hayallerin yer almadığı Marksist tefsirlerle hissizleşmiş veya sosyalist politikanın sabırlı ağırbaşlılığından başına ağrılar girmiş olanları sıkıntıdan kurtaracak olan kitabımız bir hikayeyle başlıyor; kıskanç prensesler, muhteşem kılıçlar, yerinden edilen köylüler, zalim patronlar, yorgun işçiler... Bir de bakmışsınız ki feodalizm, kapitalizm, sınıf mücadeleleri, farklı komünizm idealleri ve daha fazlası hakkında bir sürü şey öğrenmişsiniz.

Hikayenin sonunda işçiler, kapitalizmin krizini altı değişik şekilde çözmeye çalışıyorlar (bunların çoğu tarihteki komünist veya sosyalist değişim modellerinden alınmış). Bu girişimlerin tümü başarısızlıkla sonuçlanıyor. Sonunda insanlar her şeyi kendi ellerine alıyorlar ve nasıl devam edeceklerine kendileri karar veriyorlar. Mutlu son mu? Bunu sadece gelecek söyleyebilir. Çünkü gelecekten bir bakış açısı tam da erişilmez olduğu için özgürleştiricidir.

“Bu nefis küçük kitap, mevcut olandan çok daha başka, yaşam ve yaşama biçimlerinin mümkün olabileceğini görmemize yardımcı olabilir.”

 - Frederick Jameson


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 110
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : 2.2018
₺48,38

Elinizdeki kitapta Marksist felsefeci ve sosyolog Michael Löwy Marksizm’in teorik avadanlığı içinde ulusal sorunun sahip olduğu yeri ve ulusal sorun karşısında Marksistlerin benimsedikleri farklı pozisyonların uzun ve karmaşık tarihsel evrimini ele alıyor.

Ulusal sorunun önümüzdeki yıllarda da, yaşadığımız coğrafyada ve dünyanın dört bir yanında Marksist hareketin hem programı hem de gün be gün politikaları açısından kritik önem taşımaya devam edeceğini öngörebilmek için kahin olmak gerekmiyor.

Marksist yazında büyük ölçüde klasik bir başvuru kaynağı, adeta ulusal soruna bir giriş metni haline gelmiş olan bu önemli çalışmayı daha fazla sayıda okura ulaştırmak bakımından faydalı olacağını düşündük.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 80
En / Boy : 12,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2017
₺56,58

Binlerce yıl boyunca, ateist olarak görülmek hapse atılmak, işkenceye uğramak ve yakılmak suretiyle can vermek için yeterliydi. Bu salt atelerin kaderi değildi elbette. Dinler sözkonusu olduğunda, dogma denilen resmi düşüncenin uzağına düşmüş herkesi aynı son bekliyordu. Ancak yine de en büyük suç ateizmdi. İlâhi olan tarafından idare edildiği varsayılan bir dünyada, ilâhi olanın inkâr edilmesi tasavvur dahi edilemez bir şeydi.

Bu yüzden de “ateizm” her türlü boyaya boyandı. Hakaret olarak kullanılabilmesi uğruna gerçek anlamı unutturulmaya çalışıldı. Her tür muhalifi, Tanrı’nın varlığını kabul etse bile, bunu otorite taraftarlarınca dayatılandan farklı biçimde yapan herkesi değersizleştirmek ve kamu nezdinde ifşa etmek üzere tanımlamakta kullanıldı.

Müminler İçin Ateizm, basit bir dille ve küçük anlatılar eşliğinde ateizmin anlamını ve tarihini anlatıyor.

"Hayatın tehlikeleriyle yatıştırıcı mitler olmaksızın yüzleşemeyen ve sadece kendisini rahat ettirdiği için bu mitlere inanan birinde biraz zayıf ve nahoş bir yan mevcuttur. Kendisine bunu itiraf edecek cesareti yoktur, bu nedenle de düşüncesini mantıksal bir çıkarımda bulunana dek sürdüremez. Dahası, fikirleri akıl üzerine temellenmemiş olsa da, az veya çok bilinçli olduğu için olsa gerek, eleştirildiğinde öfkeye kapılır. Ve gayet doğal biçimde, tereddüt etmeksizin, zulme, sansüre ve baskıcı bir eğitime yaslanan bir politikayı tercih eder.”

- Bertrand Russell


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 216
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 5.2016
₺80,36

Sosyalizmin güncel sorunlarını dert edinenler için elinizdeki kitap bir hazine. Her bir yazısı, sayfası ya da satırı bizi doğru bilgilerle donattığı ve aydınlattığı için değil. Bir makaleler derlemesinin, hele çok geniş bir yelpazeye yayılmış ve her biri uzmanlık isteyen konular hakkında yazılmış yazıları bir araya getiren derlemelerin bütün yazılarının ne aynı doğrultuda olmaları beklenebilir, ne de aynı kavrayış düzeyinde. Bu kitapta yer alan makaleler arasında da son derecede önemli ve derin hakikatlere değinenler de var, konusunun temel bilgilerini sağlarken okuyucuyu daha derin bilgi arzusuyla başbaşa bırakan da, okuyucusunu ciddi biçimde yanıltan da. Ama bütün eşitsizliğine rağmen, bu kitap Marksizmi ve sosyalizmi ciddiye alan, bunların bugün içinde bulunduğu durumu kavramaya çalışan, buradan ileri doğru nasıl yürünebileceği sorusunu dert edinen insanlar için bir hazine. Çünkü kimini daha iyi tanısak da, kimini çok az bildiğimiz konuları (Afrika Marksizmi hakkında bugüne kadar ne bilirdiniz ki?) en temel verileriyle sunuyor bu kitap. Bize, 20. yüzyıl Marksizminin bugüne, 21. yüzyılın yeni kuşaklarına bıraktığı mirası anlamanın ilk kilometre taşlarını sağlıyor. Bu bakımdan elinizdeki kitabın Türkçe’de bir benzeri olmadığını söylemek mümkündür. -Sungur Savran-


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 336
En / Boy : 14,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2011
₺129,56
- Sınıf mücadelesi, Marx’ın uydurması mıdır? - Marx’a göre, tarih önceden mi yazılmıştır? - Marx ilerlemeye mi inanır? - Komünizm, devletin nefesinin her yerde hissedilmesi midir? - Komünizm demokrasiye ters midir? - Marx’a göre, iyilik ve kötülük diye bir şey yok mudur? - Marx’a göre, din ‘halkın afyonu’ mudur? - Marx bütün insanları eşit duruma mı getirmek istiyor? - Marx maddi üretime gereğinden fazla mı önem verir? - Komünizm bir ütopya mıdır? ... ve nihayet "Marx öldü!" Marx hakkındaki yaygın yanlış fikirlerin belki de en büyüğüdür bu. Nitekim bu fikir, 20. yüzyılın sonunda ölümüne katkıda bulunacağı inancıyla yüksek sesle savunulmuştur. Marx kendi görüşlerini beceriksizce savunanlara ve daha da ötede çarpıtanlara "Ben Marksist değilim!" diyerek çıkışmıştı. Tarihte ise Marksizm adına yapılan pek çok şey felaketle sonuçlandı. Peki, Marx gerçekte ne demişti? Bu kitap, hakkındaki önyargıların ötesine geçerek Marx’ın kendisini okumaya teşvik ederken, insanlığımızla yüzleşmek için Marx’ın zorunlu olduğunu hatırlatıyor.
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 121
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 5.2009
₺61,50

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 87
En / Boy : 22,5 / 29,5
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : 1.2012
₺80,36
Eşitlikçi fenimistlerin kısıtlı oy hakkı talepleriyle yetinmeyip, tüm kadınlara ve erkeklere oy hakkını savunan, 1960’lardaki ikinci dalga fenimizmin taleplerini daha o zamandan gündeme getiren.. İşçi sınıfı içinde çalışırken, özellikle o dönemin sendika hareketinin ve işçi partilerinin cinsiyetçi, ırkçı politikalarıyla mücadele eden.. 1914’te savaş patlak verdiğinde, sosyal demokrat hareket ve orta sınıf fenimist hareket savaş istersinin başını çeker. WSPU’ın önderliği "kadınlar ordusu" kurup, savaşa gitmeyen erkeklere korklaklığın simgesi "beyaz tüğ" dağıtır, sosyal demokratlar savaş bütçelerine lehte oy verirken, savaşa doğrudan larşı çıkan.. Lenin’in ve Bolşevik Partisi’nin prestji doruktayken, kalkıp Lenin’in ve Bolşevik Parti’nin sağa kaydığını ve enternasyonelizmden saptığını belirten bir kadın..
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 208
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 5.2006
₺80,36
Elmayı bir değil de iki Havva ile paylaşma olasılığıyla karşı karşıya kalsaydı acaba Adem ne yapardı? Bilmiyoruz. Fakat Leora Tanenbaum bu kitapta Havvaların neler yaptıklarını, aralarındaki rekabetin nedenlerini, özellikle de benimsetilmiş olmasını ve tüm bunların toplumsal anlamını irdelemekte ve sorgulamalarımıza ışık tutmaya çalışırken, bir banka, bilgisayar ya da sigorta firması veya model ajandasında çalışan, kasiyerlik ya da yöneticilik yapan kadınlardan örnekler verdiği gibi Sex and the City, Ally McBeal, Desperate Housewifes, Bridget Jones’un Günlüğü, Friends, Sopranos kadınlarını ele almaktan sakınmamakta. Ve. erkekler.. Tabi engeller. Sahi bunlar birbirlerinin yerine kullanılabilecek kavramlar haline gelmedi mi? "Sınıfsal farklılıklar, kadınların yaşam biçimlerini erkeklerinden daha dramatik bir şekilde etkiliyor." - Leora Tanenbaum "Leora çalışmasında olağanüstü bir içtenliği ve cüretkar görüşleri buluşturuyor. " - Prozac Toplumu ve Kaltan kitaplarının yazarı Elizabeth Wurtzel
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 288
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺98,40

Kaldırım Taşlarının Altında Kumsal Var...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 238
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2008
₺104,96
Bu sözlük kendine koyduğu sınırlar içinde eğretidir, çok sayıda ekleme ve düzeltmeye müsaittir. Bilinçli soyutluğu içinde tek bir hedefi vardır ve dört noktada özetlenebilir: 1) Anarşi’ye bağlılığını kararlı bir şekilde belirten bir hareketin olası (ve paradoksal) teorik tutarlılığının anlaşılmasını sağlamak; 2) uzunca bir süre ortadan silindikten sonra yirminci yüzyılın ikinci yarısında bu hareketin teorik canlanmasının kökenleriyle nasıl bağ kurduğunu göstermek; 3) bu hareketin bakış açısından, Spinoza, Leibniz, Stirner, Proudhon, Bakunin, Tarde, Nietzsche, Bergson, Foucault, Simondon, Deleuze gibi görünüşte oldukça farklı filozof ve teorisyenleri birleştiren gizli yakınlıkları keşfettirmek; 4) liberter pratik ve deneylere benzer bir dünya ve gerçeklik algısının, bunların gelişimi için zorunlu olan ama kimi zaman da eksikliğini amansızca hissettiren bir algının gündeme getirilmesine katkıda bulunmak.
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 346
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 5.2011
₺127,92

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 335
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2006
₺91,84
Ucu açık, soru soran metinler zamana dirençlidir. "Klasik" olmak, bir anlamda, bütün zaman ve mekânlardaki insanın varoluş sorunlarına ve sorularına denk düşmektir. Çestov’un eserini bu "klasik" tanımlamasıyla anmanın gerekçesi, sorunsalları bir yana, asıl sınıflandırılamazlığı, özetlenemezliği, moda olmaması, hatta unutulmasıdır... Ama Georges Bataille’dan D. H. Lawrence’a, André Gide’den André Malraux’ya, Albert Camus’den Emmanuel Lévinas’a, Benjamin Fondan’dan Cioran’a, Yves Bonnefoy’dan Deleuze’e dek Çestov’dan etkilenmiş, ona hayran kalmış, onunla boğuşmuş yazar, düşünür de çok... "Nietzsche ve Tolstoy’da İyilik Fikri", tüm bu düşünsel yapının ve üslubun kendini hissettirdiği önemli bir metindir. Gerek Çestov açısından gerekse de insanlık açısından önemli iki şahsiyeti karşı karşıya getirirken, aralarındaki düşünce akrabalıklarına ve aykırılıklara vurgu yapılır. Ama asıl önemlisi, hayatın dolaysız deneyimi karşısında Tolstoy’un "vaazı" ile Nietzsche’nin "ahlak-karşıtlığı" sınanır. Bu sınamadan, Çestov’a göre, ayakta kalarak çıkanın (hem de ne bedellerle!) Tolstoy mu yoksa Nietzsche mi olduğunu görmek, "iyilik", "kötülük", "merhamet", "isyan" gibi varlığımızın evrensel sorunlarıyla daha iyi yüzleşmemizi sağlayabilir... Camus’nün deyişiyle, "Sisifos’u mutlu hayal etmeliyiz."
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 150
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺80,36
Amerikalı yayınevleri tarafından geri çevrilen, ilk defa geçtiğimiz günlerde Fransa’da yayınlanabilen kitabında Irak’ta savaşmış ABD’li asker Jimmy Massey ABD’nin Irak işgali sırasında işlediği savaş suçlarını tüm şiddetiyle anlatıyor. Ben, Irak’ta askeri kariyerini travma sonrası stres bozukluğu ve aşırı depresyon ile sonlandıran, on iki yıllık bir deniz piyadesiyim. Birçok Iraklı masum sivili öldürdüm ve daha fazlasına şahit oldum... - Jimmy Massey "Bir çeşit protesto yapıyorlar. Bağırıp çağırıyorlar işte. Sadece bir avuç gösterici, silahları yok," dedi. Silahımın omzumda iyi desteklediğime emin oldum, arpacıktan bir göstericinin vücuduna nişan aldım. Derin bir nefes alarak, yavaşça bir gözümü kapattım; sağ gözümü, nefes vererek açtım ve bir el ateş ettim. Merminin göstericinin göğsünün ortasına çarpmasını izledim. Denizcilerim bağırıyordu: "Gelin, korkaklar. Savaşmak mı istiyorsunuz?" Hemen yeni bir hedef, çömelmiş kaçacak delik arayan başka bir Iraklı’yı seçtim. Çabucak kafasına nişan aldım, derin bir nefes çektim, verdim ve kafasına bir kurşun yolladım. Bir kafa: Güm! Diğer bir kafa: Güm! Tam ortadan: Güm! Bir tane daha: Güm! Göstericilerin bedenlerinin hareketsiz kaldığını fark edene dek böyle devam ettim.
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 230
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺72,98

Tanınmış biliminsanı Bruce Lawrence, bu kısa kitapta Kuran neden İslam’dır sorusunu yanıtlıyor. Yedinci yüzyıl Arabistanı’nda inancın köklerini tarif ediyor ve Kuran’ın neden inananları tarafından ezberlenip okunması gerektiğini anlatıyor. Aynı zamanda, Kettonlu keşiş Robert’tan şair-filozof Muhammed İkbal’e kadar Kuran’dan kuşkulananlarla Kuran yorumcularını tartışıyor ve bunların günümüz toplum ve siyasetindeki etkilerini değerlendiriyor. Tüm bunların üzerindeyse, Lawrence, Kuran’ın mesajı tek olmayan bir kutsal kitap olduğunu vurgulayarak yorum gereksindiğini ve tarih bağlamına yerleştirilmeden gereğince anlaşılamayacağını savunuyor. Sorunların gittikçe arttığı günümüzde Lawrence’ın Kuran’a dair çalışması, dünyanın en ünlü ve en anlaşılmış kitaplarından biri üzerine, güzel yazılmış ve yetke sahibi bir kitap olarak karşımıza çıkıyor. 


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 226
En / Boy : 13 / 19
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 2.2016
₺91,84
Özgürlük isteme edimidir. Olmak değildir, bu nedenle hep bir potansiyeldir. Bu potansiyeli gerçeklik haline getirmek egemenlik ilişkilerini etkisizleştirmekle olanaklıdır. İktidar olgusunu tartışmak aynı zamanda özgürlük olanağını tartışmaktır. İktidar ve gerçeklik ilişkisinde önemli nokta, iktidarın gerçekliği üretme gücünden daha çok bunun nereye kadar mümkün olduğudur. Sınırsız iktidar isteği sınırsız yıkımı da doğuruyor. Günümüzde iktidar olgusu her alanda kendisini tek bir argüman üzerinden tanımlamaya doğru ilerliyor. Güç ile ‘akılcılığın’ karışımı bir söylemle daha önce fethedilmiş alanları yeniden sömürgeleştirmeye soyunuyor. Dinden sağlığa, ahlaktan yasaya, uluslararası ilişkilerden bireyler arasındaki ilişkilere kadar her şey sihirli değnek dokunmuşçasına aceleyle yeniden tanımlanıyor.
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 115
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2008
₺14,76
Sovyetler Birliği’nin modern zamanlarda çöken büyük, geniş topraklara yayılan çok uluslu imparatorlukların ilki olduğunu söylemek pek mümkün değildir. İroniktir, SSCB’nin kendisi böyle bir çöküşün, Rus İmparatorluğu’nun çökmesinin doğrudan sonucudur. Rus İmparatorluğu da Habsburg İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu gibi dönemin sıkıntılarından yakayı kurtaramayan imparatorluklarından biriydi. Elinizdeki iddialı ve önemli kitap siyaset bilimi, tarih ve tarihsel sosyoloji alanlarında faaliyet gösteren tanınmış akademisyenlerin, imparatorlukların gerileme ve çöküş nedenlerinin incelenmesi amacıyla bir araya getiriyor. İmparatorlukların gerilemesi kaçınılmaz mıdır yoksa bir tür emperyal kararlılık tanımsız bir süre boyunca korunabilir mi? Bu tür büyük ve karmaşık siyasi sistemleri yürütmek için gerek duyulan bürokrasilerin genişlemesi ekonomik ve siyasi durgunlukta ne gibi bir rol oynar? Merkez ile çevre bölgeler, baskın milliyet ile azınlıklar arasındaki "güç dengesi" nedir? İmparatorluklar ayak uydurmak için ne gibi mekanizmalar geliştirmeye meyleder ve bu mekanizmaların nasıl bir etkisi olur? Modernleşme imparatorlukların gerilemesi ve nihayetinde çökmesinin kaçınılmaz sebebi midir? Çöküş sonrasında siyasi, sosyal ve ekonomik yeniden yapılanma için imparatorlukların mirası da dahil ne gibi kaynaklar elverişlidir? Bu heyecan verici kitaba katkıda bulunanların ele aldığı önemli soruların sadece birkaçıdır.
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 264
En / Boy : 14,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2012
₺111,52

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 141
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2007
₺78,72

Klasik bir metin için kışkırtıcı bir rehber!

Publishers Weekly


Siyaset ve ahlak kuramının ilk ve önemli metinlerinden biri olarak kabul gören Platon'un Devlet adlı eseri bu kez günümüz neo-con'larının referans kaynaklarından biri olabilir mi tartışmasını da yaratacak şekilde Cambdrige Üniversitesi felsefe profesörü Simon Blackburn tarafından yeniden ele alınıyor. Devlet metnini döneminin siyaset ve toplum ahlakı bağlamında incelemenin ötesinde, günümüz açısından hangi perspektifleri sunduğu veya sunabileceğiyle okuyan Simon Blackburn okuyucuya temel metinlerin yorumlanmasının önemini bir kez daha hatırlatıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 184
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 2.2014
₺80,36
Devrimci Romantizm, birbirleriyle iç içe geçen -aşağı yukarı iki yüzyıllık- kültürel ve siyasal yıkıcılık geleneklerini sorgulamaktadır. Sanatçıların, düşünürlerin ve devrimcilerin yazılarından oluşan bu zengin seçkide geçmişin atılımları yeniden hatırlatılıyor, bugünün ve yarının mücadeleleri yararına yeniden değerlendiriliyor. Kitap boyunca Novalis’in, Friedrich Hölderlin’in ve Friedrich Schelegel’in radikal duyarlılıkları ve Percy Bysshe Shelley’in, John Keats’in, Lord Byron’un ve William Blake’in son derece muhalif şiirleri üzerine yeni bir ışık tutuluyor. Jules Michelet’in toplumsal romantizmi, hayali, neredeyse yarı-dinsel genişliğinden dolayı övülüyor. Paris Komünü ise Karl Marx, Jules Valès ve Arthur Rimbaud tarafından tasvir ediliyor. Keza Marx’ın komünal topluluklar üzerine düşünceleri irdeleniyor, Fourier’nin ütopik topluluk projeleri üzerinde duruluyor. Alman dışavurumculuğunun ve anarşizmin bütünüyle unutulmuş serüvenleri yeniden hatırlatılıyor. Walter Benjamin’in ve Herbert Marcuse’un romantik bakış açıları, toplumsal düzeni mutlak yadsımaları kapsamı içine yerleştiriliyor, Ernst Bloch’un Mesihçi sosyalist romantizmi irdeleniyor. "Romantizmin sağa sola dolanan kuyruğu olan" gerçeküstücülük, bir isyana katalizörlük yaptığı Haiti’ye kadar izleniyor ve yirminci yüzyılın sonunda Guy Debord ve Sitüasyonist Enternasyonal romantik projenin tutkulu geri dönüşü olarak değerlendiriliyor. "Dönüşen romantik gelenekle bağımızın sürdüğünü kabul eden bizlerin başka bir yere ait olduğumuza, basitçe entelektüel soldan ihraç edilmiş olabileceğimize dair bir fikir bir zamanlar insanların aklından geçmiş olabilir. Ama bu girişim başarısız olmuştur. Biz hala buradayız. Gitmeye niyetimiz yok." E. P. Thompson "Biz halen buradayız ve solun şu anki kargaşası düşünüldüğünde, zamanımızın belki de şimdi geldiğini söyleyebilirim. Gerçek dünya, romantikleri düşlerinden ötürü uzun bir süre sanık sehpasına oturttu. Ama henüz sona ermemiş olan modernlik oyununda kimin yanılsamaya neden olduğuna yalnızca tarih mahkemesi karar verebilir." Max Blechman
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 372
En / Boy : 13 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺121,36

Son on, yirmi yıldır dünyada kapitalizme karşı alttan alta gelişen saldırı hareketini "küreselleşme-karşıtlığı"yla ifade etmek ya da bununla sınırlamak yeterince açıklayıcı olamamaktadır. Direnmek, Yaratmaktır’da filozof Miguel Benasayag ile gazeteci Florence Aubenas, çeşitli örneklerden yola çıkarak bu hareketin özgün bir analizini sunuyorlar. Bu "yeni radikallik" içinde, kimileri geçici kimileri uzun vadeli çeşitli biçimler almakta, kimi hareketler "muhalif bir öznellik" oluştururken, kimileri ise yalnızca pragmatik kalmaktadır. Ancak tüm bu hareketlerin, bilincinde olunmasa da, ortak özellikleri vardır. İşte Benasayag ile Aubenas’ın üzerinde durduğu şey budur: Son on yılların muzaffer bireyciliğinden kopuş ve neo-liberalizmi "aşılmaz ufuk" olarak görmemek; keza eski tarz muhalefetten kopmuş olmak. Bu "yeni radikal" hareketler ne önceden tarif edilmiş toplum modellerine göre hareket ediyorlar, ne de iktidarı fethe çıkmış bir partinin direktifleriyle... Günümüzde dünyanın her yerindeki milyonlarca insan yeni bir "bağ arzusu" peşinde. Fransa ve Arjantin’deki halk üniversitelerinden alternatif psikiyatri deneyimlerine, Latin Amerika’daki topraksız köylü hareketlerinden Avrupalıların "kâğıtsızlar" için seferber olmasına dek uzanan geniş bir yelpaze içinde dolaşan yazarlar, bu bağ arzusunun kapitalizmin temel hedefi olan tek ve merkezi bir dünya projesini nasıl sabote etmeye başladığını ve bu neşeli çokluğun alternatif bir ekonomi okumasına yolu nasıl açtığını gösterirken, her coğrafyada ve her an su yüzüne çıkabilecek bu yeni muhalefetin özgünlüğü üzerinde de duruyorlar.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 123
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2008
₺65,60
Adorno’nun eseri için bir başvuru kitabı, bir "çapraz düşünme" daveti. "Üç yüz temel sözcük çağında, yargıda bulunmak için çaba gösterme yeteneği kayboluyor ve böylelikle doğru ile yanlış arasındaki fark da ortadan kalkıyor." (Aydınlanmanın Diyalektiği). Bu kitapta Adorno’nun düşüncesine giriş yapılan ve rehberlik edilen çok daha az sayıdaki "temel sözcük" bulunuyor: amaç çaba göstermekten kaçınmak değil, tam tersine çaba göstermeyi kışkırtmaktır.
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 260
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2011
₺101,68
Antikapitalizmin, kapitalizmin kendisi kadar eski olduğunu belirtmek; bazılarına malumun ilanı diğerlerine de totoloji olarak görünebilir. Muhalif gücün soy kütüğü; medyadaki çoğu kişi, üniversiteler ve kurumsallaşmış siyasi partiler tarafından görmezden gelinmiş, karartılmış ya da önemsizleştirilmiştir. Antikapitalist Sözlük, antikapitalist teori ve pratiğin tarihini ve etkilerini yok sayan veya marjinalize eden bir çok politika sözlüğüne alternatif olarak tasarlanmıştır. El altındaki bir başvuru kaynağı olarak Antikapitalist Sözlük, kolayca takip edilebilir bir formatta, antikapitalist hareket bağlamında önem taşıyan kavram ve meseleleri açıklayan bağımsız maddeleri içermektedir. Kitabın sunduğu çapraz referanslar yoluyla, eylemlilik, kavramlar, konular ve örgütler arasındaki tarihsel karşılıklı ilişki ortaya koyulmaktadır ve ilerici antikapitalizmin köklerine ve esin kaynaklarına yer verilmesi güncel okuyucuya bağlamsal bir çerçeve sunmaktadır. Aslında kapitalizmi destekleyen fikirler, kurumlar ve hareketleri tanımlayan ya da onlara atıfta bulunan maddeler ise antikapitalizmle ilgileri nedeniyle kitaba dahil edilmiştir. Antikapitalist Sözlük, günümüzün radikal antikapitalizmini güçlendirme amacı taşıyan bir praksisi ve ortodoks muadillerine karşı bir dengeyi temsil etmektedir. Antikapitalist hareket, bütün insanlığın aydınlanması ve kurtuluşu için verilen evrim halindeki tarihsel bir mücadelenin parçasıdır ve Stéphane Mallarmé’nin (1842-1898) meşhur sözüyle ifade olunursa, Gerçek bomba kitaptır (La vraie bombe c’est le livre).
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 428
En / Boy : 14,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2012
₺121,36
Yirmi dört saat ağdalı görüntülerle kutsadığımız, başkalarında nasıl durduğunu fena halde merak ettiğimiz, bütün günahların başlangıcı, bütün aynaların akbabası, varlığıyla erkin yokluğuyla masumiyetin temel göstergesi kabul ettiğimiz, hedefini şaşırmış çığlıklarla her köşe başında üstüne çullandığımız, loş odalarda fısır fısır söylencelere dönüştürdüğümüz cinsellik, bir dönem dünyaya her anlamda damgasını vurmuş gerçek üstücülerce alt üst edilir, başka terazilere konulup tartılır, bütün mahremiyetiyle ortaya dökülürse ne olur sorusunun yanıtı: Seks Muhabbetleri. Bütün kişisel tarihler, kaçınılmaz olarak toplumsal ikizinin gölgelerini, kamburlarını, kostümlerini yüklenerek boyanır. Arzular, korkular, düşler, kaygılar hep o büyük resme bakılarak edinilir. Belki tam da bu yüzden, Andre Breton, Paul Eluard, Louis Aragon, Jacques Prevert ve yirminci yüzyıl başlarında kendini gerçeküstücü olarak tanımlamış daha bir çok düşünür, yazar, şair bir araya gelip normal koşullarda yüzümüz kızarmadan düşünemeyeceğimiz boyutlarıyla irdeliyorlar o büyük anlatıyı. Çoğu Andre Breton’un evinde gerçekleşen toplantılarda, ters ilişkiden oral sekse, çok eşlilikten ilk cinsel deneyimlere, eşcinsellikten iktidarsızlığa her türlü soruyu yöneltip açık yüreklilikle cevaplandırıyorlar. Bir çeşit, entelektüel şişe çevirmece oynuyorlar handiyse. Arada çatışıyor, kavgalar ediyor, fikir ayrılıklarının en üst düzeye ulaştığı anlarda çekip gitmekle tehdit ediyorlar birbirlerini. Kadın ve erkek orgazmının birbirinden farklı şeyler olup olmadığını, doyuma ulaşmakla boşalmak arasındaki ayrımı, kadın vücudunun büyüsünü, aşık olmakla sevişmenin bağlantısını, en çok hangi pozisyonlardan hoşlandıklarını, üçlü seksi, cinselliğin ahlaki açılımlarını, mastürbasyonu, hazzı ve tatminsizliği sorguluyorlar. Karmaşık olanı basite, sırrı bilinene lehimliyorlar. İnsanın kimi zaman kendinden bile gizleyerek yaptığı ne varsa görünür kılıp gözlerimizdeki rüya tülünü kaldırarak en sert biçimiyle sunuyorlar yaşamın bu ürpertici kuyusunu. Rahipleri Marques De Sade’a, kendi kendini tatmini bir hüzne, düşleneni teşhir edilene, kadavraları öpüşmelere taşıyorlar. Bir pusula ya da bir kullanma kılavuzu sunmak değil niyetleri; tam tersine içlerinin bulanıklık uğultularından durmaktan yıktıkları kuleler yapıyor; masalları ve mitleri yeniden düşünüyor; sapkınlıklarını ve fetişlerini çırılçıplak bırakıveriyorlar ortaya. İyi seyirler!
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 213
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2007
₺80,36
Arap dünyasında pek az olay, Körfez’deki küçük yarımada Katar’dan 24 saat uydu yayını yapan pan - Arap haber ve yorum kanalı el - Cezire’den daha fazla tartışmaya yol açmıştır. Hızla kazandığı başarı, Arap medyasını şaşkına çevirdi, el - Cezire’nin kendisini bile sersemletti. Geniş Arap kitlelerini ilgilendiren konulara odaklanan ve tartışmalı başlıkları açan, kendini farklı görüşler için bir forum olarak sunan el - Cezire, göz açıp kapayıncaya kadar Arap medya sahnesinde öncü bir rol elde etmeyi başardı. El - Cezire üzerine, daha çok gazetecilik dürtüsüyle hazırlanmış olan çok sayıda çalışma, ya eskimiş ve betimleyici ya da yüzeyseldir. Bu kitap, el - Cezire’nin daha çok yeni Arap medyasına benzer biçimde bir deneme dönemini yaşamakta olduğunu, kendi erdem ve dezavantajlarına, güç ve zayıflıklarına, başarı ve sınırlarına sahip olduğunu varsayıyor. Ve bu ağın, onu araştırılmaya değer bir olay haline getiren kimi yönlerini araştırıyor. Aynı zamanda, Arap medya sahnesi ve ötesinde ortaya çıkardığı zengin dinamikleri eleştirel bir şekilde irdeliyor. Ele alınan konunun karmaşıklığı, bölünen safları ve işbirlikçi bir çabayı aşan disiplinler arası bir yaklaşımı gerektirmektedir. Bu çalışma, çeşitli disipliner yaklaşımları ve farklı arka planlara sahip uzmanların çabalarını bir araya getiriyor. Avrupa, ABD ve Ortadoğu’dan medya araştırmaları, iletişim, gazetecilik ve politik bilimler gibi çeşitli disiplinlerden uzmanların hazırladığı dokuz makaleden oluşuyor. Odakları, yaklaşımları ve yöntemleri çeşitlilik gösteren bu makalelerin her biri kendi tarzında bu medya olayının açığa kavuşturulmasına katkıda bulunuyor.
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 259
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 5.2006
₺96,76

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 228
En / Boy : 12,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 6.2008
₺65,60

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 263
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2013
₺94,30

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 260
En / Boy : 13 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2007
₺80,36
Kitabın merkezi önermesi siyasi bir söylem olarak İslamcılığın Batıda-geliştirilmiş formuyla modernitenin eleştirisi olarak Eleştirel Teori ile birlikte beraber gözönünde bulundurulabileceğidir. Okuyucularından mevcut siyasi kimliklerini askıya almalarını ve söylemlerinin parametrelerini üst üste binen kaygıları tanımak için yeniden biçimlendirmelerini ister. Bunu performatif olarak yapar, bugünü Batılı teorisyenlerden çok çağdaş İslam düşünürlerinin çalışmalarıyla inceler. Mihenk taşları Agamben, Zizek, Derrida veya Habermas değil Taha, Gannouchi, Şeriati, ve Kutub’dur. Üç yıl sonra, bu Müslüman siyaset teorisyenlerinin isimleri güç bela Batılı entelektüeller için daha tanıdık olabildi. Oryantalist söylemin hatalarına dikkat eden postkolonyal duyarlılığa ve Öteki’nin inşa edilmesine yönelik tüm duyarlılıklara karşın, az sayıda istisna ile (bu istisnalar da zaten kitapta mevcut ve kabul ediliyor), Batılı eleştirel teorisyenler dünyanın herhangi bir yeni halini tanımlamak için mevcut Batılı modeller ve gelenekler üzerinden düşünmek sanki gerekli olan herşeyi içerirmiş gibi davranıyorlardı.
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 139
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2007
₺65,60

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 235
En / Boy : 14,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 5.2012
₺96,76

Antropolog Michael Little bir söyleşisinde “Kendi bilim dalımın tarihi hakkında pek konuşmamayı tercih ederdim, çünkü çok mahcup olurdum ve utanırdım” der. Stephan Jay Gould’un İnsanın Yanlış Ölçümü (The Mismeasure of Man) başta antropolojinin ve daha sonra biyolojinin bu utanç verici yüzünü en çıplak hali ile gözler önüne serer. 

Gould, Harvard Üniversitesinde biyolojik belirlenimciliğe karşı uzun yıllar ‘Sosyal bir Silah Olarak Biyoloji’ dersini vermiş, bir akademisyen ve aynı zamanda politik bir aktivist olarak yaşamını sosyal eşitsizliği, bencilliği, saldırganlığı ve genel olarak kötülüğü biyolojik geçmişimize bağlayan indirgeyici anlayışa karşı mücadeleye adamıştır. Bu kitap, insanın düşünsel yetenekleri ve sosyal davranışlarındaki çeşitliliği ırksal farklılıklara dayalı matematiksel hesaplamalar ile açıklamaya çalışan bakış açısına karşı bir paleo-biyolog tarafından yazılmış en önemli çalışmalardan biridir ve Gould’un bu soruna karşı duruşunu karakterize eden en keskin hamlesidir. 

Gould’un bu kitap ile yapmak istediği uyarı, sosyal canlılar olarak düşüncelerimizin ve davranışlarımızın kültürel ve sosyal etmenlerden biçimlendiğini düşünmek yerine, bunun bir eşitsizlik gerekçesi olarak biyolojik farklılıklarımızdan kaynaklandığını düşünmenin tarihteki korkunç örneklerine dikkat çekmektir. Bu anlamda İnsanın Yanlış Ölçümü okunmayı fazlasıyla hak eden bir eser. İyi okumalar!




Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 448
En / Boy : 14,7 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 3.2014
₺121,36

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 324
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2012
₺108,24
Tükendi

Bireyselleşme ve bireysellik sorunları, "toplumsal sorun"a koşut olarak, toplum bilimlerinin öncülerinden Karl Marx ve Emile Durkheim’ı da epeyce uğraştırmıştır. Gerçi onların çoğu zaman esas olarak kolektif olanla ilgilenmiş ve kolektif olan adına konuşmuş oldukları düşünülür. Ama hiç de öyle olmadıklarını, bireyin modern serüvenlerinin onların dikkatini özellikle çekmiş olduğunu göreceğiz. Toplum bilimlerinin bu iki tanınmış ismine daha az bilinen ve tam anlamıyla sosyolojinin öncüsü sayılamayacak bir başka isim ekleyeceğim: Biricik ve Mülkiyeti’nin yazarı Max Stirner. Bireyci anarşistlerden bazıları bugün bile onda liberter bireyciliğin en radikal figürlerinden birini bulmaktalar. Aynı zamanda pratik olan bir soruna sahici "çözüm"ler bulmayı ummaksızın, Proudhon sorunun entelektüel formülasyonunda daha ileri gitmemize yardım edebilir. Burada bir tarihçi ya da bir sosyoloğun yapacağı gibi Proudhon’un metinlerini kendi dönemlerinde yeniden yerlerine koymaya çalışmayacağım; siyaset felsefecisi olarak, çağdaş siyasal tartışmalar için faydalı kaynaklar çıkarmaya çalışacağım. Bunlar yalnız birkaç ipucu. Tartışma daha yeni başlıyor...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 69
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺7,59
Tükendi

Yayınlanışının 150. Yılında, Tüm Zamanların En Ünlü, En Önemli ve En Çok Tartışılan Bilim Kitabının Göz Kamaştırıcı Bir Resimli Uyarlaması! Evrimin Çizgi Romanı! Hiçbir kitap kendimizi ve doğayı kavrayışımızı Türlerin Kökeni kadar değiştirmemiştir. 1859’da yayınlanmasından beri on binlerce nüshası basılan bu çalışmanın öne sürdüğü canlıların aşamalı olarak evrimleştiği teorisi, okurlarını şaşkınlığa uğrattı. Kitap yayınlanır yayınlanmaz büyük tartışmalara neden oldu. Darwin’in kuramı, hem bilimin seyrini değiştirdi, hem de insanların bir Yaratıcı olduğuna dair duydukları güçlü inancın sorgulanmasına büyük katkı sağladı. Bu kitapta Michael Keller ufuk açıcı anlatımıyla ve Nicolle Rager renkli muhteşem çizimleriyle Darwin’in yapıtını adeta bir çizgi-roman tadında, her yaştan okuyucuyla buluşturuyor. Kitap aynı zamanda Darwin’in kendi sözlerini, çağdaşlarıyla yaptığı az bilinen mektuplaşmaları, Türlerin Kökeni’ne yol açan araştırmaları, halkın ilk tepkisini ve evrim kuramında sonradan yaşanan gelişmeleri içermesiyle heyecanlı ve kapsayıcı bir okuma sunuyor. "Evrim"i okumak hiç bu kadar keyifli olmamıştı... İyi okumalar! İyi seyirler!


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 192
En / Boy : 16,5 / 23
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : .2009
₺63,96
Tükendi

Yayınlanışının 150. Yılında, Tüm Zamanların En Ünlü, En Önemli ve En Çok Tartışılan Bilim Kitabının Göz Kamaştırıcı Bir Resimli Uyarlaması! Evrimin Çizgi Romanı! Hiçbir kitap kendimizi ve doğayı kavrayışımızı Türlerin Kökeni kadar değiştirmemiştir. 1859’da yayınlanmasından beri on binlerce nüshası basılan bu çalışmanın öne sürdüğü canlıların aşamalı olarak evrimleştiği teorisi, okurlarını şaşkınlığa uğrattı. Kitap yayınlanır yayınlanmaz büyük tartışmalara neden oldu. Darwin’in kuramı, hem bilimin seyrini değiştirdi, hem de insanların bir Yaratıcı olduğuna dair duydukları güçlü inancın sorgulanmasına büyük katkı sağladı. Bu kitapta Michael Keller ufuk açıcı anlatımıyla ve Nicolle Rager renkli muhteşem çizimleriyle Darwin’in yapıtını adeta bir çizgi-roman tadında, her yaştan okuyucuyla buluşturuyor. Kitap aynı zamanda Darwin’in kendi sözlerini, çağdaşlarıyla yaptığı az bilinen mektuplaşmaları, Türlerin Kökeni’ne yol açan araştırmaları, halkın ilk tepkisini ve evrim kuramında sonradan yaşanan gelişmeleri içermesiyle heyecanlı ve kapsayıcı bir okuma sunuyor. "Evrim"i okumak hiç bu kadar keyifli olmamıştı... İyi okumalar! İyi seyirler!


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 192
En / Boy : 16,5 / 23
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : .2009
₺24,19 KDV Dahil
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 327
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2006
₺21,26
Tükendi
Devrim! Eski zamanlarda kalmış bir sözcük diriliyor... Nerden geliyor bu inat, diye sorulacaktır. Günümüzün koşullarında, bu sözcüğün öne çıkarılması ciddiye alınmayacaktır. Bir hafifliğe, bir hastalığa, hatta bir züppeliğe bağlanacaktır. Değil mi ki artık, devrim kavramı, siyasi düşünce tarihinin ve kısacası siyasi tarihin, ancak akademik çalışmalara neden olacak bir konusu durumuna gelmiştir! Ya da sorumsuz grupçukların öne sürdükleri demode bir slogandır! Denilecektir ki: devrim yerine, otonomi mücadelesi, demokrasi mücadelesi, ekoloji mücadelesi, anti-küreselci mücadele vs. denilseydi, o zaman çok daha ciddi olurdu! Nerden çıktı bu devrim sözcüğü?...
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 71
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 3.2008
₺6,08
Tükendi
Bazen bir an gelir, Doğu Batı’nın üstünü örter, efendiler yalnızlarından şeker kavanozları yaparken hizmetçiler sessizliğin diliyle başka tufanlara başka gemiler inşa eder. İsimler bir-birine karışır, zaman küçük yuvarlaklar çizer, oyunların rengi değişir. Evrenin ikili sistemi çöker, ahlak bir daha tanımlanır, öykü tersten okunur: "Uganda güneşli. Bugün, Mary Tendo’nun doğum günü. Güneş, Mary’nin işlettiği otel çamaşırhanesindeki beyaz çarşaf tarlasının üzerine vuruyor. Birazdan Mary postaneye gidecek ve hayatını değiştirecek bir mektup alacak." Maggie Gee, bu etkileyici, eğlendirici, sürükleyici romanında ırkçılığı ve sınıf çatışmasını nükteli ve duyarlı bir dille anlatıyor.
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 328
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 2.2007
₺18,98
Tükendi

Okurun bu kitabı skandal yaratacak içeriği nedeniyle ya da ayaklanmaya kalıcı bir kışkırtma olarak okumak yerine, bana kendini dayatmış olan bu sonuçların, benzer durumlardaki birçok insan tarafından neden tekrar tekrar bulunduğunu sakince incelemesini umut ediyorum. Bunun nedeni, çizmeye çalıştığım bu iki portrenin modellerine sadık olması, perişan yaşamlarındaki en yararlı davranış yolunu keşfetmeleri için benim tuttuğum aynada kendilerini tanımalarına gerek olmaması değil midir? -Albert Memmi- Ezen sistem tarafından hayvan düzeyinde tutulan yerlilere hiçbir hak verilmez, yaşama hakkı bile. Durumları her gün daha da kötüleşir. Bir halkın nasıl öleceğine karar vermekten başka çaresi yoksa; bir halk kendisini ezenlerden sadece umutsuzluk hediye almışsa, kaybedecek neyi olur? Bu halkın bahtsızlığı cesareti haline gelir; sömürgeciliğin onun karşısına çıkardığı sonsuz reddi, sömürgeciliğin mutlak reddine çevirir. Proletaryanın sırrı, Marx’ın bir zamanlar dediği gibi, burjuva toplumunun yıkımını kendi içinde taşımasıdır. Sömürgeleştirilenin de kendi sırrı olduğunu ve sömürgeciliğin canavarca can çekişmesine tanık olduğumuzu bize hatırlattığı için Memmi’ye minnet duymamız gerekir. -Jean-Paul Sartre-


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 164
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2009
₺16,40
Tükendi
"Batı-Avrupalı bir perspektiften yazılmış olmakla birlikte bu kitabın, başka bağlamlarla da ilgisi vardır. Mimarların toplumun talepleriyle nasıl eleştirel bir ilişki kurabilecegini sorarak, mimarlığın sosyal ihtiyaçlara ve gelişmelere nasıl yanıt verdiğini tartışır. Mimarların, müşterilerin ve kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılamakla ilgili etik sorumluluk üstlenmekle kalmayıp, mimari formun kendisinin önemli toplumsal ve kültürel konulara eleştirel bir düşünüm eklemleyebileceğini öne sürer." -Hilde Heynen- "Heynen, bu kitapta önemli bir saptama yapıp modern mimarlığın, genelde modernizmin moderniteyi ıskaladığını gösteriyor. Anadamarı tanımlayan modernist kuramcıların modernlik kuramcılarının söylediklerine ne denli aykırı konum ve kavrayışlar ürettiğini ortaya koyuyor. Mutlak doğru bilme imkanının yıkımından konuşanların karşısında, mimarlığın uzun süre boyunca eskisinden de sağlam yeni doğruluk rejimi arayışlarıyla karakterize olduğunu anlamamızı sağlıyor. Heynen’in metnini Türkiye’de okumaksa daha da çarpıcı. Bugün bile modernlikle modern mimarlık morfolojisinin örtüştüğüne samimiyetle inanılan, böyle tarihler yazılan, böyle tasarımsal tavır eleştirileri yapılan bir ortamda, umarım, bu kitabın yıkıcı etkileri olur." -Uğur Tanyeli-
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 362
En / Boy : 14,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : 10.2011
₺40,18
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 89
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2006
₺4,56
Tükendi
Karl Marx, bir zamanlar, "ölü nesillerin gelenekleri yaşayanların akıllarına kâbus gibi çöker," diye yazmıştı. Melbourne’lu yazar Christos Tsiolkas’ın romanı Ölü Avrupa, sadece Avrupa tarihinin yükünü -özellikle anti- Semitizm ve Soykırım dehşetini- değil, daha huzur kaçırıcı biçimde, ırkçılık ve anti-Semitizmin günümüzdeki inatçı devamlılığını sorguluyor. Tsiolkas, çürüyen 21. Yüzyıl Avrupası’nın soğuk, bitik, ekonomik rasyonalizm ve milliyetçilik ile şiddetin yeni hayaletinin sınıf farklarını derinleştirdiğinin, ırk temelli nefreti şiddetlendirdiğinin resmini, Yunan asıllı Avustralyalı eşcinsel genç fotoğrafçı Isaac’in gözü ve objektifinden çiziyor.
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 400
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2007
₺24,30
Tükendi

Bu eserin başkahramanı insan ilişkisidir. Başkişiler erkekler ve kadınlardır, çağdaşlarımızdır, beyinlerinden başka bir şeye güvenmekten umutlarını kesmiş, aşikâr bir yararsızlık duygusu hisseden, ihtiyaç durumunda güvenebileceği yardımsever bir el kadar birliğin güvenliğini de ateşli bir şekilde arayan, "ötekiyle ilişkiler kurma"ya can atanlar... Yine de, "sonsuza dek" demeseler de, "ilişkide olma", özellikle "iyi ilişki" durumu onları tereddüde düşürüyor. Bunun onlara yükümlülük dayatmasından ve baskı uygulamasından çekiniyorlar, böyle bir şeye ne dayanabiliyorlar ne de hazır hissediyorlar kendilerini. Dahası, -evet, iyi bildiniz!- ilişki kurmak için ihtiyaç duydukları özgürlüğü ciddi biçimde sınırlandırabileceğini düşünüyorlar... Bu kitap bizim akışkan modern dünyamızda birlikte ve ayrı ayrı yaşamanın risk ve kaygılarına adanmıştır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 208
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2016
₺18,86
Tükendi

Dünya üzerindeki milyarlarca insanın farklı beklentileri ve amaçları olsa da tek bir ortak hayali var: Mutlu olmak. Hepimiz mutlu olmak için çabalıyor, bunun için yaşamlarımızda bazı seçimler yapıyor, bazı şeylerden vazgeçiyor, kısacası yaşamlarımıza yön vermeye çalışıyoruz. Peki nedir bu mutluluk denen muamma? Gerçekten aranıp bulunabilecek bir şey mi, yoksa beyhude yere peşinden koşulan, aslında tamamen rastlantılara bağlı olan bir şey midir? Mutluluğu ararken, kader dediğimiz şeyin ağlarında debelenen bir piyondan mı ibaretiz, yoksa seçimlerimiz sayesinde kendi yaşamlarımızı "yaratan" sanatçılar mıyız? Zygmunt Bauman, mutluluğu hazır reçetelerle ulaşılabilecek bir şeye, yaşamı da adeta metaya indirgeyen yaşadığımız akışkan modern çağın açmazlarını ve ikilemlerini bir bir önümüze seriyor ve yaşamlarımıza vurulan prangaların, dayatılan yaşam tasarılarının, sözde bizim adımıza yapılan seçimlerin iç yüzünü ortaya koyuyor. Yüzyılımızın en büyük düşünürlerinden Bauman’ın "Yaşam Sanatı" yaşam, mutluluk, başarı gibi konular üzerine felsefeyle yoğrulmuş bir düşünce şöleni...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 200
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2016
₺15,94
Tükendi
Bu kitap bir davettir. Basit bir video kameranın potansiyelini keşfetmeye ve bunun kıvılcımlandıracağı sosyal değişimi yakalamaya bir davettir. Her gün, dünyanın her yerinde aktivistler yaratıcı ve stratejik yollarla video çekiyor, sesi çıkmayanları işitilir kılmak için elde ettikleri görüntü ve sesleri kullanmaya devam ediyorlar ve önemli reformların hayata geçirilmesini sağlıyorlar. Bu kitapta onların bunu nasıl yaptıklarını ve tabii ki bunu sizin de yapabileceğinizi göstermeyi amaçlıyoruz. Daha iyi bir dünyayı mümkün kılmak amacıyla videoyu kullanmaya başlamak için daha doğru bir zamanlama olamaz. Video kameralar her zamankinden daha ucuz. Artık cep telefonlarına entegre edilmiş durumdalar. Basit kurgu yazılımı pek çok ev bilgisayarında önceden yüklenmiş durumda. 90’ların başından bu yana teknolojinin uygun olanakları yaratması ve maddi olarak ulaşılabilirliği sosyal adalet için video aktivizmi dünyasını besledi. Hareket aynı zamanda yeni araçlarla, geleneksel medyanın seçici mekanizmalarındaki kişilere ulaşabilecek yeni araçlarla, sivil toplum kuruluşlarının artışıyla ve özellikle güney yarıkürede haklarını, seslerini ve kimliklerini savunan hareketlerle de güçlenmiş durumda. Yeni medya aktivistleri 1930’ların sosyal belgesellerini, 1960’ların cinema verité (sinema gerçek) deneyimlerini ve 1970, 1980, 1990’ların yerli hareketinin, toplulukların ve alternatif medya hareketlerinin oluşturduğu saygı duyulası geleneği ileriye taşıyorlar. Kitle medyasının giderek daha az elde toplandığı çağımızda, eğer bütün hikâyeyi dinlemek istiyorsak ve adalet için çalışıyorsak güçlü, yaşamsal ve bağımsız seslere sahip olmalıyız. Yaşamlarımızı değiştirmek için kullanmamız gereken inanılmaz bir fırsatımız var. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi sağduyulu herhangi bir insanın umut edebileceği şeyleri ortaya koydu; yine de bu haklardan yararlanabilenler sadece bir azınlıktır. Ellerinde kameralarla aktivistler ve onların çektikleri görüntülerin başarılı bir şekilde dağıtılmasıyla, bu dünyada gerçekte ne olup bittiğine ve bunları değiştirme arzusuna gerçekten tanık olabileceğiz.
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 393
En / Boy : 13 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 6.2007
₺40,18
Tükendi

"Şimdiye kadar yazılmış en iyi bilim-kurgu roman, klasik bir karşı ütopya" -Ursula K. Le Guin- Biz, sonradan kendi tarzında yazılan yapıtlar için prototip olacak disütopik bir romandır. Roman gelecekte varolan otoriter bir devletin inançlarına körü körüne bağlı bir vatandaşı ve bir matematikçi olan D-503’ün günlüğüne yazdıklarına yer verir. Günlük, mutluluğun, düzenin ve güzelliğin sadece özgürlüğün olmadığı bir ortamda, matematiksel mantığın ve mutlak gücün demir prensiplerinde bulunabileceğini dikte eden bir hükümet doktrininin bir ilanı olarak başlar. Günlük ve roman ilerledikçe D-503, I-330 adlı bir muhalifin çarpıcı etkisine kapılır. I’ya duyduğu çılgıncasına arzuyla büyülenen D, matematiksel mantığın saflığına ve tüm insanların ihtiyacını karşılayacak ve mükemmel düzenlenmiş bir bütünlüğün kapasitesine olan inancını kaybeder. Kendini azar azar V-1’in şiirsel irrasyonelliğine ve bireysel bir aşkın anarşizmine doğru çekilirken bulur. Artık "biz"i kullanmaz ve gerilla sevgilisinin adının ironik bir yansıması olarak "ben"i, yani kendini düşünmeye başlar. Zamyatin’in Biz’ini farklı kılan şey otoriterliğe bakış açısındaki entelektüel inceliktir. -Ölmeden Önce Okumanız Gereken 1001 Kitap-


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 256
En / Boy : 12,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2016
₺13,67
Tükendi

Locus, Asimov ve Nebula Ödülü sahibi Yaban Kızlar, ipek ve kılıçla bezeli bir toplumdaki iki esir "toprak çocuğun" adalet arayışlarının şiddet ve aşk yüklü bir sona varan öyküsünü anlatıyor. Öyküyü Ursula K. Le Guin’in şirketsel yayıncılığın ve kapitalizmin temel varsayımlarının maskelerini alaşağı eden denemesi "Okurken Uyanık Kalmak" ve yazarının bilinmeyen yönlerini ortaya koyan bir söyleşi izliyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 100
En / Boy : 12,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2016
₺9,11
Tükendi

Elinizdeki bu çalışma üç ayrı bölümden oluşmaktadır. İlk bölüm Gandhi ve Hindistan Ulusal Hareketi'ne ayrılmış, ikinci bölümde Martin Luther King ve Amerikan Siyah Hareketi incelenmiştir. Üçüncü bölümde ise Doğrudan Eylem adı verilen siyasal mücadele biçiminin genel karakteri üzerinde durularak, bu hareketin felsefesi hakkında bazı ipuçları ortaya konulmaya çalışılmıştır.

Bu çalışma sivil itaatsizlik, sivil direniş ve doğrudan eylem adlarıyla tanınabilecek bir örgütlenme ve direniş geleneğinin, Hindistan ve Kuzey Amerika'da yarattığı pratiklerle ve bu pratiklerin üzerinde şekillendiği felsefeyi Gandhi ve King özgüllüğünde incelemeyi amaç edinmiştir. Çalışma sırasında doğrudan eylem hattı örgütlenirken verilen mücadele, bu örgütlerin karakteri, kitleselleşmesinin hangi koşullarda sağlandığı, bu hareketin olası zaafları araştırılmış, bu araştırmalar sırasında, hem Amerika'da hem de Hindistan'da mücadelenin yerel halkın, binlerce yıllık bir gelenekle oluşturduğu yaşam tarzı ile olan dolaysız ilişkileri ortaya konulmaya çabalanmıştır.

Çalışmanın son bölümünde modern toplum, ay-dınlanma düşüncesi, etik, bireysel sorumluluk gibi te-mel bazı konulara değinilmiş, doğrudan eylem felsefesinin bu tip tartışmaların zenginleştirilmesi açısından ne tür anlamlar taşıdığı üzerinde durulmuştur. Özellikle Zygmunt Bauman'ın Modernite ve Holocaust adlı eserindeki temel düşüncelerin ışığında, modern toplumda ahlakın gittikçe daha teknik bir sorun gibi algılanmasının yarattığı tahribatın boyutları ele alınmış, modern toplumun yapısını belirleyen işbölümü, hiyerarşi, aydınlanmadan bugüne dek süren süregelen akılcılık söylemi, ilerlemecilik anlayışı, işlevselliğin yüceltilmesi ve benzeri argümanların günümüzdeki anlamları yeni baştan sorgulanmaya ve buna bağlı olarak da, doğrudan eylem anlayışının; modern toplumun yarattığı sorunlara yönelik öne sürdüğü çözümler tartışılmaya çalışılmıştır.


Sayfa Sayısı : 327
Basım Tarihi : Haziran 2006
Kapak Türü : Karton Kapak
Kağıt Türü : 2. Hamur
Basım Yeri : İstanbul
₺72,98
Tükendi
Stephen Jay Gould’un, Doğa Tarihi Üzerine Düşünceler serisi Gould’un, evrim kuramını ana tema olarak kullandığı denemelerinden oluşuyor. Stephen Jay Gould dizinin ikinci kitabı olan Pandanın Başparmağı’nda, Türkiyeli okurun Darwin ve Sonrası’ndan alışık olduğu ve çoktandır özlediği kendine has üslubuyla evrim kuramının en sıcak konularına değiniyor. Yirminci yüzyılın en etkili bilim insanlarından biri olan Stephen Jay Gould, inanması güç çeşitlilikteki ilgi alanları ve engin kültürel birikimiyle bir o kadar da önemli bir bilim yazarıdır. En bilinen ve etkili kitaplarından biri olan Pandanın Başparmağı bu çeşitliliği ve enginliğini sergilemede son derece başarılı bir eser. Toplam otuz bir denemeden oluşan Pandanın Başparmağı’nda evrim okurlarını "kesintili denge kuramından yaşamın başlangıcına, Mickey Mouse’un evriminden "bencil gen"lere, uyarlanmanın anlamından evrimsel değişimin hızına kadar çok renkli bir yolculuk bekliyor.
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 374
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 5.2010
₺42,64
Tükendi

Büyük Sorular dizisi okurun gündemine tarih boyunca insanların aklını kurcalamış temel felsefi ve bilimsel sorunları taşıyor. Bu sorulara en büyük düşünürlerin verdiği cevapları sunuyor. Büyük Sorular: Felsefe başlığında Simon Blackburn kendimizi ve içinde yaşadığımız dünyayı anlamamız için elzem olan 20 soruyu tartışıyor. Makinedeki Bir Hayalet miyim? İnsan Doğası Nedir? Özgür müyüm? Ne Biliyoruz? Akıllı Hayvanlar mıyız? Nasıl Kendi Kendime Yalan Söyleyebilirim? Toplum Diye Bir Şey Var Mı? Birbirimizi Anlayabilir Miyiz? Makineler Düşünebilir Mi? Neden İyi Olmalı? Her Şey Göreli Mi? Zaman Geçiyor Mu? Niçin Şeyler Olageldikleri Gibi Olmaya Devam Ediyor? Neden Hiçbir Şey Değil De Bir Şey Var? Uzayı Ne Doldurur? Güzellik Nedir? Tanrı’ya İhtiyacımız Var Mı? Her Şey Ne İçin? Haklarım Nelerdir? Ölümden Korkmak Gerekir mi?


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 235
En / Boy : 14,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2012
₺22,55
1 2 >
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı