1980’lerden beri Türkiye’de kurulan saadet zincirlerinin son halkası, “Tosuncuk” lakaplı Mehmet Aydın’ın kurduğu Çiftlikbank oldu. İsmail Saymaz, ”Tosun Bank“ diye adlandırdığı bu saadet zincirinin yükselişini ve Aydın’ın binlerce kişinin parasını çarparak yurtdışına kaçışını anlatıyor. Gelir dağılımının bozulmasıyla birlikte, emek harcamadan servet edinme hevesiyle başı dönmüş insanların bazen ilahiler, bazen milli marşlar eşliğinde dolandırılmasının kırk yıldır süren öyküsü bu.

“Nasıl ki Banker Yalçın, 12 Eylül’ün gardırop Atatürkçülüğünü, Titan Kenan 28 Şubat iklimini, Jet Fadıl’sa İslâmcı kıpırdanışı sermayeye çevirdiyse, imam hatip lisesinden terk olan Tosuncuk Mehmet de bu dönemin milliyetçi ve muhafazakâr kimliğine büründü. Çiftlik Bank’ı 15 Temmuz’a karşı verilen direnişle özdeşleştirmekten tutun da, Osmanlı’yı anlatan bir dizinin oyuncusunu reklam yüzü yapmaya, tesis açılışlarında Kudüs’e selam göndermekten, Aydın’ı Fatih Sultan Mehmed’e benzetmeye kadar her türden hamasete başvuruldu.

Banka yönetim kurulu üyesinin güreşçilerden seçildiği liyakatsiz bir bürokrasinin, kamu ihaleleriyle semirtilmiş işadamlarının ve partizanlaşmış memurların elinde kalan Türkiye’nin Tosuncuk Mehmetler üretmesi kaçınılmazdır. Gelir adaletsizliği, işsizlik ve yoksulluk var oldukça bir Tosuncuk gidecek, bir başka umut taciri gelecektir.

 

(Tanıtım Bülteninden)

₺42,00

Nedenler, özlemler, bir türlü akıldan çıkmayan eski günler, Alaçatı’nın sesi, hayat duvarı... Asfalt ateşi, ev çölü, yeryüzünün şimdiki hali...

Yıllar sonra doğup büyüdüğü yere dönen Fikret’in yalpalayışları, eksik aşkları, üzgün ve bulanık, havaya karışan kırıklıkları. Pencerelerde çiçekler.

Deniz Gülümsüyordu Uzaktan, erken gitmenin ve geç kalmanın, bir türlü yakalayamamanın romanı.

Serhan Ergin, ustalıkla deniz kenarlarını anlatıyor. Usul usul çöreklenen yavaşlığı, yarım kalmışlığı


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 331
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 7.2017
₺97,58

Dostoyevski vaktiyle şöyle bir soru atmıştı ortaya: “Eğer masum bir çocuğun gözünden tek damla yaş dökülecekse, barışın, mutluluğumuzun ve hatta yeryüzünde ebedi uyumun sağlanması ve temellerinin güçlü bir şekilde atılması için yaşanacaklar mazur görülebilir mi?” Soruyu yine kendisi cevaplamıştı: “Hiçbir ilerleme, hiçbir devrim o gözyaşının dökülmesini haklı gösteremez. Hiçbir savaş. O gözyaşı damlası her daim her şeyden kıymetlidir. O tek damlacık gözyaşı…”

Aytekin Yılmaz, Onlar Daha Çocuktu’da çocuk yaşta savaşmaya mecbur bırakılmış; dağda ya da hapishanede yetişkinlerin aldıkları infaz kararlarına kurban gitmiş çocukların öykülerini kişisel tanıklıklar ve güvenilir anlatımlarla gözler önüne seriyor. Türkiye siyasi tarihinin kapanmamış yaralarını esaslı bir eleştiri ve özeleştiriyle ele alan Yılmaz, suskunluğa mahkûm edilmiş çocukların yürek burkucu öykülerini anlatırken şiddetsiz siyasetin bir imkândan öte zaruret olduğunu hatırlatıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 175
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 5.2019
₺87,74

“İstedim ki, Endülüs’ü gezenler benim hissettiklerimi hissetsin, yaklaşık dokuz asırlık bir uygarlığın izlerini sürerken kulağıma dolan ezgileri, dudağımdan dökülen şiirleri dinlesin.” Müslüman dünyayla Hıristiyan dünyanın her bakımdan bir araya geldiği, kaynaştığı, yüz yıllarca iç içe geçtiği bir yer: Endülüs. Haluk İnanıcı, bu hayranlık uyandırıcı coğrafyada klasik gezi formu sınırları dışına çıkarak tarihî, sosyal ve kültürel doku içinde dolaşırken güzelliklerin içine gizlenmiş acıları hissediyor, taşların arkasını gözlüyor, söylencelere kulak kabartıyor, hayaller kuruyor. Endülüs’ü Farklı Gezmek adının hakkını tam manasıyla veren, bir geziyi aynı zamanda kültür ve tarih yolculuğuna dönüştüren, okuru kendi merak labirentine çeken özel bir kitap.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 160
En / Boy : 14 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 5.2019
₺154,98

“Kötü bir masal gibiydi yaşadıklarım… Masal olduğu için, hiçbir saçmalık sorgulanmaz ya. Uçak yerine geçen Anka Kuşu, uçan halılar, güzeller güzeli belalı peri kızları ve yüzlerce masal öğesi... Masalda ölüler de pekâlâ dirilebilir, çıkarırsın mezardan, sıcak suya koyarsın anında canlanır ya da bir prensesin öpücüğüyle dirilir ya da toplanırlar bir yerde ölüler şehri kurarlar... Ben de bir masalın içinde yaşadım; masalın kahramanı değil de, kötü bir öğesi olarak.” Bir çatışmada öldürüldükten sonra yeni bir kimlikle, yeniden dünyaya gelen, “kendisini kafadan doğuran” eski sol örgüt lideri Nuri Kartal’ın Türkiye’den Fransa’ya uzanan sürgün hayatı… Onulmaz bir kimlik yarılması: Devrimci Nuri mi yoksa etliye sütlüye karışmayan Mösyö Pascal mı? Bir kafaya iki gövde fazla, iki kafaya bir  gövde az geliyor... Filizkıran, duvarların “Tek yol devrim!” yazılarıyla inlediği, emaye tencerelerin moda olduğu bir dönemin romanı. Fatigül Balcı, dünyaya geldiğine pişman edilmiş bir kuşağı anlatıyor…


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 274
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 5.2019
₺112,34

Felsefeci, Marksist bir entelektüel ve eğitmen olarak Louis Althusser, Machiavelli’den Marx’a siyaset kuramını ve tarih felsefesini özgün bir tarzda yenilemiş, kuramını daima pratik siyaseti düşünerek geliştirmiş bir düşünür.

Althusser ve Biz, onun öğrencisi olmuş, onunla aynı siyasal ve kültürel iklimi paylaşmış, günümüzün önemli düşünür ve yazarları arasında yer alan yirmi isimle gerçekleştirilmiş söyleşilerden oluşuyor. Onun mirasını güncelleme girişimleri olarak okunabilecek bu söyleşiler kimi zaman Althusser’in katkılarına vurgu yaparken kimi zaman da ona eleştirel bir üslupla yaklaşıyor.

Althusser’in çalışma tarzını, çevresiyle ilişkilerini ve kişiliğini de anlamamıza imkân veren bu kitap, hem düşünürün ortaya attığı kavramların seyrine ışık tutuyor hem de 1960’lar ve 1970’lerin Avrupa düşün ve siyaset dünyasına farklı bir gözle bakmamızı sağlıyor.

“Althusser’in düşüncesini içeriden parçalayan bir gerilim vardı: Bu yüzden, tüm yoğunluğu ve radikalliğinde onu tekrar oluşturmak istiyorsak, bu gerilimi açığa çıkarmak amacıyla kendi kuramsallaştırdığı ‘semptomatik okuma’ yöntemini ona uygulamak kaçınılmaz görünüyor. Althusser bugün ilgi çekiyor, bir ‘güncellik’ arz ediyor ama bunun nedeni, kurmayı başardığı ve elimize anahtarlarla kullanım kılavuzunu teslim ettiği homojen bir düşünce sistemi, yani Althussercilik değil; bazen fark edilmez şekilde, bazen çığlık çığlığa kendi içinde barındırdığı zıtlıklardır.”

- Pierre Macherey


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 256
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2019
₺116,44

Erkan Irmak, Eski Köye Yeni Roman’da bir dönem boyunca Türkiye’de etkili olmuş “köy romanı” türünün tarihini, kökenini ve sonunu ele alıyor. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e köy ve köylüye bakışın biçimlenişi ve dolayısıyla köyde geçen ya da köy temalı romanlarla köy romanlarının arasındaki türsel farka odaklanıyor. Bunu aynı zamanda kuramsal bir meseleye, romanın ne olduğu ve köy romanlarının nasıl tanımlanabileceği sorusuna ayırarak ayrıntılandırıyor. Roman türünün diğer edebi türlerden nasıl ayırt edilebileceğini, ontolojik ve pistemolojik kaynaklarının neler olduğunu, roman hakkında öne sürülen farklı teorik yaklaşımların nasıl yorumlanabileceğini ve nihai olarak da bu tartışmaların sonunda bir “köy romanı” fikrinin hangi özellikler etrafında çerçevelendirilebileceğini tartışıyor. Erkan Irmak, bir yandan 1950’den 1980’e uzanan bir süreçte “köy romanı tarihi” kılavuzu oluşturmaya çalışırken diğer taraftan köy romanı türünü etraflıca tartışan bir kaynak ortaya çıkarıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 332
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2018
₺132,84

Deniz mutedil dalgalıya geçmişti; gök bulutsuz, fare tüyüydü. Başımı kaldırıp bakmadım ama öyleydi, mutlaka öyleydi. Çünkü denizin rengi de aynıydı. Bu mevsimde, bu aylarda, bu günlerin bu saatlerinde göğün rengi, denizin rengiyle aynı olurdu Boğaziçi’nde. Boğaz’ın kıyısında bir köy; eskiden Rumların, Ermenilerin yaşadığı…

Köyde yeniyetme bir deniz insanı, Mühendis diyorlar ona. Balıklar, isikara, akçakuşlar, Delisu, deniz aynaları, orkoz, apiko, zigurat ağ ve iskele başı… Bir deniz köyünün olmazsa olmazları. Tuzlu suyun başkahramanı Reis, Mavişim Niko, aktör Feridun Çölgeçen, Şoför Nebahat...

Ne duruyorsunuz öyle, haydi asılın küreklere! Son Voli durgun denizde aniden kopan fırtınaları, boş çekilen ağları, geceyi dolu kapatan deniz insanlarını anlatıyor. Vecdi Çıracıoğlu yıllar geçse de sağlamlığından bir şey kaybetmeyecek bir ağ gibi örüyor kitabını.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 172
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 3.2019
₺84,46

“İnsan hiçbir zaman ‘çıplak maymun’ olmadı, hep taş baltaların, çanak çömleklerin, kaldıraçların, çalar saatlerin, lokomotiflerin
dünyasında yaşadı ve bilgisayarların.” Bu kitapta yer alan denemeler, dil, fizik, kimya, biyoloji, bilgisayarlar, toplumsal bilimler, yapay zekâ -ve tabii edebiyat- gibi, ilk bakışta birbirleriyle ilintisiz alanlar üzerinde geziniyor. Ama biyolojik evrimden bilimkurgu geleneğine, olasılıklar kuramından kültürel değişime, sibernetikten bizzat yazma uğraşına dek bütün bu gezi uğraklarının iki anahtar sözcükte odaklandığını söylemek mümkün: Teknoloji ve iletişim. “Teknik” konuları ağdalı ve kapalı niteliğinden çıkararak rahat, akıcı, zevkle okunur bir tarzda ele alan Ay Çöreği’ndeki denemeleri ortak paydada toplayan, “tek bir metin” haline getiren bir başka öğe, hepsinin aynı edebi ve insani kaygıları barındırmaları. Kapsayıcı tezler ve önermelerle değil, sorularla ilerliyorlar; bazen bir çocuğun sorabileceği kadar yalın sorular.

Denemeleri okurken insan bazen daha iyi, daha insanca bir dünyaya varma yolunda tüketilmiş imkânları görüp hüzünleniyor, duraksıyor;
bazen de “teknik” konuların da pekala heyecanlı ve sürükleyici olabileceğini hissediyor, metinle birlikte daldan dala atlamaktan müthiş bir haz duyuyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 347
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2020
₺136,94

“Sarhoşluk ve mest hali ile pişmanlık arasında bir kahraman…kibirden uzak güzel, eğlenceli bir eser…”Lena Bopp, Frankfurter Allgemeine ZeitungBerlin’de geçim derdi olmadan rahat yaşayan, zevkine radyoculukyapan, kâh gece hayatına kâh entelektüel ortamlara takılan, hazzı belki bulan ama mutluluğu, gönül rahatlığını bulamayan bir genç adam… Anlam eksik… Aşk eksik… O anlamı ve başka bazı meçhûllerin ipuçlarını, küçücükken kaybettiği anne babasının memleketinde,
Dersim’de bulabilir mi acaba? Aşkı, Hamburg’da tanıştığı, aklını başından alan o Dersimli genç kadında bulabilir mi? Hayat kadar alaycı, hayat kadar kederli ve hayat kadar ümitli bir roman. Tavlada tek bir hareket oyunun tüm gidişatını değiştirmeye yeterdi. Kesin görülen bir mağlubiyet anlık bir hamleyle galibiyete dönüşebilirdi – Altan’ın kendi hayatı için dilediği şey işte tam da buydu.” “Almanya ve Türkiye hallerini kaynaştırırken, ‘göçmen kökenli Alman’
kalıbını anlamsızlaştıran bir roman.”

Annabel Wahba, Die Zeit


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 265
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 7.2020
₺118,90

Sarı telefon bir gün olsun çalmadığı halde sehpadaki varlığını senelerce korudu. Zamanla ahizesi kırıldı, sonra tuşları çıktı, ardından kablosu koptu. Bir sabah annem sarı telefonu kömür sobasına attı. İçimde, sivilceli ve çilli bir çocuğun “Alo!” sesini duydum. Açsaydın, “Seni seviyorum,” diyecektim.

İsmail Saymaz, bazen bir Erzurum türküsünün soluğunu ya da Karadeniz’in yerinde duramayan rüzgârını İstanbul’un baş köşesine getiriyor; bazen de İstanbul’un hovardalıklarını, neşesini ve rengini tutup memleketin dört bir yanına salıveriyor. Ruhunu Kore Dağları’nda yaralayanların, ürkek gözlerle sinema perdesine bakanların, ilkokul günlerini hiç unutamayanların, büyük şehri görünce sudan çıkmış balığa dönenlerin, aşktan uykusu kaçanların, nabzı devrim hayaliyle atanların ve ömrünü bir fıkra gibi yaşayıp bir ağıtla bitirmek zorunda kalan insanların hikâyeleri…

Balkon Sefası , memlekete sevdalı kelimelerle yazılmış öyküler…


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 124
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 5.2020
₺64,78

“Sıkıntının temelde bir anlam krizine işaret ettiğinden yola çıkarak, sıkıntı mekânlarına ve zamanla ilişkisine, bir estetik kategori olarak kullanımına, siyasette uç verdiği anlara, edebiyat ve sinemadaki temsillerine ve ona karşı sunulan panzehirlere bakmak, bu coğrafyaya özgü anlam arayışlarına ve çatışmalarına dair kışkırtıcı sorular ortaya atabilir.” Aylin Kuryel, “Sunuş”tan
Son yıllarda Türkçenin en yaygın kullanılan sözcüklerinden biri, “sıkıntı”. En yaygın kullanım şekli de: “Sıkıntı yok”! Kalıbın bu kadar çok tüketilmesi, sıkıntının, sıkıntıların varlığına işaret ediyor olsa gerek. Zamanımızın kronik kriz hali, sıkıntıyı “toplumsal ortak duyu” haline getirmiyor mu? Elinizdeki derleme mekâna/zamana, siyasete, edebiyata ve sinemaya odaklanan dört bölümde, sıkıntının toplumsallığını ve potansiyelini inceliyor. Yani sıkıntının toplumsal
nedenlerini, görünümlerini ve sıkıntı deneyiminin doğurabildiklerini… Zira sıkıntı, kimi kuramcılar veya ’68 hareketi “sıkıntı karşı devrimcidir” dese de, isyana da sevk edebilen bir insanlık durumu. Taşra sıkıntısından, “sıkıntı” diye hashtag açmaya uzanan gerçeklikleri var sıkıntının. Orhan Koçak’ın kitaptaki yazısında dikkat çektiği gibi, “hazza karışmış iç sıkıntısı”ndan, “bildiğimiz düpedüz can sıkıntısı”na, “herkesten ve her şeyden sıkılma”ya, “sıkıntıdan patlama”ya uzanan bir duygulanımsal yelpazesi var. Nelerin “sıkıcı” bulunduğu da, çok şey
anlatır bize. Sıkıntı, ondan sıkılmazsanız, çok şey anlatır.Aylin Kuryel’in derlemesi, Senem Aytaç, Barış Bıçakçı, Sevinç Çalhanoğlu, Ayşe Çavdar, Begüm Özden Fırat, Emre Tansu Keten, Orhan Koçak, Beno Kuryel, Efe Murad, Pınar Öğünç, Osman Özarslan, Necati Sönmez, Asuman Susam, Uğur Tanyeli, Mehmet Fatih Uslu, Sezen Ünlüönen, Nalan Yırtmaç ve Fırat Yücel’in katkılarıyla.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 397
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 6.2020
₺148,42

“Merak edersin, söyleyeyim. Beni görmeye geldikten iki ay sonra İstanbul’da, havaalanı yakınında arabada ölü bulundun, kalp krizi. Kalbin çok kötü durumdaymış, biliyor muydun? Arabayı kenara çekmişsin, motor çalışmıyormuş. Yoğun yağmurlu ve rüzgârlı bir gecede. Hani öyle fırtınalar vardır ki tüm sesleri boğar, işte öyle bir geceymiş. Ölürken seslendiysen, bağırdıysan bile kimseler duymamış, polis öyle söyledi. Nereye gidiyordun baba?”

Sedef Betil, yaşamın içinden seçtiği ufacık anları, yağlı boya tablolar çizercesine, kendine özgü bir üslupla anlatıyor. Parçalar ve Zerreler, umutsuz bekleyişlerin, tatsız ayrılıkların, anne ve babalarla evlatlar arasındaki tatlı sürtüşmelerin, zamansız karşılaşmaların, sıcak ama çok sıcak yaz günlerinin, kız kardeşler arasındaki nedensiz çekişmelerin, bir pazar günü kadın olma halinin, deniz kenarındaki otellerin, işlevsiz müzelerin kitabı. Kelebek dokunuşlarını andıran minimal öyküler…


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 122
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2019
₺63,96

Bu nedenle yazan çizen insanları da anlamam. Düşüncelerini, anılarını hikayelerini arsız bir iştahla yayımlatanları. Herkes onların akıllarından geçenleri okusun, izlesin, etkilensin saplantılarına bir mana veremem. Sapık gibi insanların ruhuna dokunma çabalarından tiksinirim. Hele tartışmayı seven insan. Aman aman. Gözlerdeki o parlama. O tükürüklü telaş. Tartışmayı çok sevenle tartışmayı hiç sevmem. Bir an önce savunduğu fikir galip gelsin de görüş alanımdan çıkıp gitsin isterim. Onu dinleyeceğime, kafamı dinlerim.Manyakça sırıtanlar, meraktan delirenler, kıymetli yalnızlıkları arayanlar, hayallerinden çok uzağa düşenler... MP3 arşivi ile Spotify arasında sıkışan şaşkın müzikseverler. Beton ve metal istilasından kaçıp mezarlıklarda nefes alan endişeli kentliler. Gecenin köründe asansöre binen eli cımbızlı adamlar. Yaşadığımız dünya yeterince ürkütücü değilmiş gibi yeni nesil korku konseptli kaçış evlerine gidenler. AVM görünümlü flehir yaratıkları, balmumu heykeller, ölü kediler, tatsız perşembeler, paranoya panayırları, uykuları kaçıran kabuslar...

Hakan Bıçakcı, kendine özgü yalın üslubuyla, modern zamanları ve faillerinin dehşetli monotonluklarını anlatıyor.Normal Nefes Almaya Devam Edin, gittikçe karmaşıklaşan sanrılıöykülerin kitabı. Çarpıp kaçan, derin tesirli, paranoyakça gerçekçi.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 187
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2019
₺88,56

Saf ve katıksız susuyorum. Kimseye değil kendime susuyorum. O kadar içiyorum ama aklıma sana diyebilecek güzel bir söz bile gelmiyor yine susuyorum. Tamam, iltifat bahsinde sınıfta kalabilirim ama his bahsinde hayat birincisiyim. Bu yüzden uyandığında bana aklına bir dirhem bile iltifat gelmeyen katıksız Aziz Okur diyebilirsin, sana kızmam.Bir adam iki kurşunla vurulur. Dan! Dan! Sonra uyanır, kendini yoklar, aynada aksine bakar, bir daha bakar... En iyisi Aziz Okur’u bulmaktır. Müptezel, zaman tamircisi, uzun boylu sıska Aziz Okur’u... Hayat dediğin muamma, soru işareti bildiğin...Melaikeler, on kollu sürüngenler, tuhaflar, bilenler, yanılanlar, Hüsrev Tiryaki’nin retorik eserini okuyanlar... Orhan Gencebay’dan “Mevsim Bahar Olunca”yı dinleyenler... Neredesin ey Aziz Okur, nerdesin? Küfretmezsen iyi olur...Bülent Yıldız, bir nakkaş gibi “cehennet”i, bilmem kaç yıl önceyi, fakru zaruret kokusunu anlatıyor. Zifir, fantastik ve muzip, sahici ve rahatsız edici... Yeni roman!




Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 223
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 8.2014
₺95,94

Emek Tarihi yazını, erken cumhuriyet dönemine yönelik çalışmalar istisna tutulursa, genellikle 1960 sonrasından başlatılır. 27 Mayıs öncesindeki emek tarihi ekseriyetle birkaç satırla geçiştirilerek önemsizleştirilir. Her şey, 61’ Anayasasının teminatıyla gelişmiş gibi gösterilir. Bütünüyle yanlış bir yorum değildir ama biliyoruz ki, her dönem bir sonraki dönemi belirleyen gelişmelere yataklık eder. Aziz Çelik, bu önemsenmeyen devreyi kapsamlı biçimde anlatarak başlıyor kitabına. DİSK’i temel alarak dikkat çekici bir ayrım da yapıyor. 1960 yılına kadar olan dönemi "vesayet sendikacılığı" olarak adlandırıyor, DİSK’in kurulduğu 1967’ye kadar geçen sonraki yılları "vesayetten kopma" olarak nitelendiriyor. Güçlü bir arşiv taramasına- kimileri ilk kez yayınlanan özgün belgelere- dayanan çalışma, siyasi ve iktisadi gelişmeleri, bazen kişisel rekabet hikâyelerini ve sendikacılarla yapılan görüşmeleri bir arada ele alıyor. Uluslararası bağların ve anti komünist faaliyetlerin yerel ve ulusal siyaseti nasıl etkilediğini irdeliyor. Sendikacıların hangi koşullarda yetişip çalıştığını tartışıyor. Vesayetten Siyasete Türkiye’de Sendikacılık (1946-1967), emek ve sendikacılık tarihi yazınında benzeri olmayan nitelikte bir döküm ve başvuru kitabı.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 653
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2010
₺209,10

Felaket Henry hayallerinde kral olup dünyaya hükmediyor, onun harika, parlak ve çarpıcı planları herkesi dize getiriyor... Ne de olsa o Kral Felaket Henry! Ne mi yapıyor? Aşı olmamak için Hemşire Şırınga’ya oyun oynuyor, dans gösterisini birbirine katıyor, okula gitmemek için hasta numarası yapıyor ve Noel piyesinin yıldızı olmayı başarıyor... Hepsi renkli resimlerle bu kitapta! Kitapta ayrıca Felaket Henry’nin yıllığı ve günlüğü de yer alıyor. Kral Felaket Henry’nin dünyasını daha yakından tanımak istiyorsanız bu kitap tam size göre...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 186
En / Boy : 15,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : .2012
₺83,64
Yaramazlığın kitabını yazmış bir dünyalar hâkimi... Karşınızda Ekselansları Majeste Kral Felaket Henry! Felaket Henry yaklaşan doğum günü için çok heyecanlıydı. Bu yıl doğum günü partisini Lazer Zap’ta kutlamak istiyordu. Ancak Henry’nin doğum günleri her yıl felaketle sonuçlandığı için, Anne ile Baba bu kez ipleri eline almaya kararlıydı. Acaba Felaket Henry sıkıcı anne babasının kurnaz planlarını alt etmenin bir yolunu bulabilecek miydi?
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 76
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : .2011
₺54,94

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 360
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2013
₺140,22

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 503
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2013
₺169,74

En nihayetinde sanat hayatla, hayat da sanatla anlamlandırılır. Hem birbirlerinin varlığını belirler hem birbirlerini tehdit ederler. Sanat ve hayat, kimi zaman özdeş, kimi zaman karşıt sayılırlar. Baştan beri sanatçılar ve filozoflar bu diyalektiği aşabileceklerini, bu ikiliğe son verebileceklerini hayal etmişlerdir. Ama nafile... Bu kitap bir sanat-hayat aforizmaları seçkisi. Bir başı veya sonu yok. Her açtığınızda keyfinizce karıştırabilir, istediğiniz yerini seçip okuyabilirsiniz. Sanat-hayat muammasının kendinize özgü gizlerine dalabilirsiniz.

Sanat ve hayat birdir (Tzara). Hayat, sanatın ta kendisidir (Maleviç). Sanat hayatın kendisidir, ama hayata karşıt bir hayatın (Derrida). Bir tek hayat vardır, o da sanattır (Nietzsche). Sanat hayatın yaratılmasıdır (Puni). Sanat hayatın ikamesidir (Pessoa). En yüce sanat, hayatın sanatıdır (Tolstoy). Hayat sanatın ötekisidir (Loos). Sanat, hayat olmayan, hayatı bir şekilde yıkan, hayata karşı çıkan bir şey üretir (Simmel). Sanat hayatı açıklayamaz (Bachelard). Sanat hayat karşıtlığı çözümsüzdür (Octavio Paz). Bu karşıtlığı devrimci eylem yıkacaktır (Debord). Sanat hayata karşı bir öfkedir (Bataille). Hayatın çektirdiği azabın yegâne tedavisi sanattır (Schopenhauer). Sefil ve alçaltıcı olan hayatın tek sırrı sanattır (Oscar Wilde). Hayat sanatın yalanlarından arındırılamaz (Bataille). Sanat en basit ifadesi olan aşka çevrilmelidir... Aşk, her insanı hayatla kaynaştıran yegâne düşüncedir (Breton). Tanrı insana bir sanat eseri şeklinde hayat verir. İncil şöyle yazıyor: "Ve Rab Allah, yerin toprağından insanı yaptı ve onun burnuna hayat nefesini üfledi ve insan yaşayan can oldu".


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 358
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2015
₺144,32

Babil Talmud’unda "Krallığın kanunu, geçerli olan kanundur" yazar. Türkiye’e Yahudiler, yaşadıkları ülkenin iyi birer yurttaşı olmalarını öğütleyen bu kurala hep uymuş ve Türk-Yahudi birlikteliğini idealize etmişlerdir. Ulus-devlet olma sürecinde vurgulanan tebaalıktan yurttaşlığa geçiş, azınlık politikalarına bakınca pek de tamamlanmamış görünüyor. Rıfat N. Bali’nin makalelerinin temel omurgasını da bu yurttaşlık meselesi oluşturuyor: Eşit haklara sahip yurttaşlar topluluğu bir ideal olarak mı kalmıştır? Azınlıklar-devlet-kamuoyu ilişkilerini belli olaylar üzerinden tüm yönleriyle araştıran Bali, bir Yahudi ailesinin öyküsünü, Hareket Ordusu’ndaki Yahudi Taburu’nu, Manisa Moris Şinasi Hastanesi’ni ve İkinci Dünya Savaşı yıllarındaki boykot girişimlerini anlatıyor. Bugüne kadar marjinal bir mesele olarak görülen antisemitizmi, Cevat Rıfat Atilhan, Türkiye Siyonizmle Mücadele Derneği ve çeşitli yayınlar üzerinden ortaya koyuyor. Bali, kamuoyunun ve siyasi iktidarların görmezlikten geldiği bu akımı, Cumhuriyet’in gözden kaçan yanı olarak nitelendiriyor ve Türkiye’de ırkçılık olmadığı yanılsamasına ayrıntılı bir karşılık veriyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 470
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2005
₺171,38

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 46
En / Boy : 20,5 / 26
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : .2003
₺81,18

Batı’nın egemen tahayyülünde, Ortaçağ şarkiyatçılığından kalma stereotiplerle beslenen İslam imgesi, bir zamanlar Batı uygarlığı karşısında bir tehdit olarak algılanan komünizmin yerine geçmiş durumda. Batılı temsillerde mezhep çatışmaları, namaz görüntüleri, geri kalmışlık manzaraları ve derin bir irrasyonalizm etrafında şekillendirilen "İslam" tasavvuru, yüzlerce yıllık bir tarihi olan, birbirinden çok farklı toplumlarda çok farklı biçimler almış bir dini, yekpare bir "kültür" haline getirerek radikal biçimde ötekileştiriyor. Bu ötekileştirme bir uçta ırkçılığa, diğer uçta farklılığı fetişleştiren kültürel göreciliğe davetiye çıkarıyor. Batı’nın ötekisi ile, İslamcıların "sahih İslam"ı arasında sıkı bir alışveriş olduğunu, birbirlerini sürekli beslediklerini görüyoruz. Bu kitap, sırf başlığıyla bile, görünürde birbirinin hasmı olan bu üç taraf -zenofobi, egzotizm, İslamcılık- arasındaki suç ortaklığının eseri olan "İslam" kategorisini parçalama, tarihe geri getirme ve bağlamlaştırma çabasını temsi ediyor. İslamlar ve Moderniteler, İslam’ın "öz"ünü tespit ettiğini iddia edip bu öze dönme çağrısında bulunan köktendincilerin "sahihlik" iddialarının altında yatan Batılı romantik mefhumları da bir bir açığa çıkarıyor. Televizyon haberlerinin, "Ortadoğu uzmanları"nın, silahlarını doğrultacak bir düşman bulamadığında ekonomisi çökenlerin her gün zihinlerimize nakşettiği karanlık İslam imgesine karşı "İslamlar"ı telaffuz eden Aziz al-Azmeh, Batı’nın şarkiyatçı ve kültürelci söylemi ile İslamcıların köktendinci söylemi karşısında cüretkar bir ses.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 278
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2003
₺123,82

Frankfurt Okulu/Eleştirel Teori’nin yeni kuşak araştırmacılarından Helmut Dubiel, ‘80’lerin başından beri siyasetin teorisine ve pratiğine damgasını vuran Yeni Muhafazakar akımın düşünsel kaynaklarını vukufla ortaya koyuyor. Yeni Muhafazakârlığın “yeni” görüşleri, kültür, demokrasi, eşitlik, refah, sınıf ve ilerleme gibi ‘hassas’ konularda, bir yandan iyice eski köklere dayanıyor; diğer yandan, onları sahiden “yeni” kılan bir güncel bağlam da var. Bu bağlam, çağdaş kapitalizmin,
Sosyal Refah Devleti’ni ‘işten çıkartmasıyla’ belirleniyor. Yeni Muhafazakârılığın yenilişi ve modernliği, kapitalizmin içinde bulunduğu yeniden yapılanma krizine cevap sunabilme yeteneğinden geliyor ve bu yeteneği sağ düşüncenin kadim unsurlarını maharetle cilalayarak, tazeleyerek sergiliyor.

Yeni Muhafazakârlık, siyasal düşünce yelpazesinin her köşesinden her türlü malzemeyi eklemlemedeki esnekliğiyle de ayırt ediliyor. Nitekim Dubiel, Yeni Muhafazakârlığın yeniliberallikle içiçe düşünülebileceği notunu düşüyor. Kitabın en önemli yanlarından biri, Yeni Muhafazakârlığı doğuran krizin, anti-kapitalist ve sol cenah açısından da bir tıkanıklığın ifadesi olduğunu görmezden gelmemesidir. Dubiel’in Yeni Muhafazakârlıkla hesaplaşması, kendini “teşhir etme” kolaycılığıyla sınırlamıyor; sağın bu ideolojik galibiyetiyle baş etmek için, sol düşüncedeki muhafazakâr rehavetin aşılması gerektiğini düşündürtüyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 166
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 3.2017
₺91,02

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 83
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2011
₺50,02

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 86
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2011
₺50,02

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 83
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2012
₺50,02

Jeremy James’in banyoda yılan öldürdüğü de olmuştu, timsah da, kana susamış kaplanlar da... Ama bunların hiçbiri örümcek kadar iş açmamıştı başına. Örümcek bir köşeye sinmiş, saldırı anını kolluyordu... Örümceklerle dövüşmek, tek parmakla tren durdurmak ya da kütüphanedeki insanları bağırtmak kolay iş değildir. Ama Jeremy James’in üstesinden gelemeyeceği iş yoktur!


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 96
En / Boy : 12,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2006
₺51,66

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 264
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2013
₺109,88

"İlk kez ölü fıstık diye bir şey duyuyorum," dedi Peder Cole. "Fıstık değil," dedi Jeremy James. "Hemstır." "Haa!" dedi Peder Cole. "Nerede?" "Burada," dedi Jeremy James, Bin Bir Çeşit Şekerleme kutusunu uzatarak. "Teşekkür ederim," dedi Peder Cole. "En sevdiğim şeker..." Hemstırları cennete göndermek, Jeremy James’in görevlerinden yalnızca biri... Jeremy James’in ayrıca Richard’ın babaannesini tuvaletten, kendi ailesini de çikolatasız bir yaşamdan kurtarması gerekiyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 98
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : .2007
₺53,30

Jeremy James endişeliydi. Saçlarını seviyordu. Saçları onun ayrılmaz bir parçasıydı sanki. Saçları olmasa kel olurdu. Kel olmak da istemiyordu. Jeremy James’in yalnız saçlarını değil, üç tekerlekli bisikletini, Üçüncü Dünya’yı ve de Richard’ın sigara tiryakisi babaannesini kurtarması gerekiyor. Ayrıca bodrumda kötü, bitpazarında iyi, Timothy’nin ellerindeyse tehlikeli bir şey buluyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 107
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2007
₺54,94

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 24
En / Boy : 21,5 / 26
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : .2007
₺31,16

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 24
En / Boy : 21,5 / 26
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : .2007
₺31,16

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 24
En / Boy : 21,5 / 26
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : .2007
₺31,16

Soluduğumuz havadan, su, metal ve kayalara kadar her yerde malzemeler vardır. Peki onların bu kadar farklı görünüp hissedilmesinin nedeni nedir? Günlük hayattan örneklerle dolu bu kitap, maddelerin kimyasına mükemmel bir giriştir.

  • Yüzlerce bilimsel terimin açıklaması
  • Ayrıntılı çizimler ve fotoğraflar
  • 100’den fazla denenmiş ve onaylanmış internet sayfası
  • Deneyler ve gözlemler
  • Alıştırmalar, kendinizi sınayabileceğiniz sorular
  • Ödev ve projeleriniz için resimler ve şemalar İnternet Bağlantıları Bu kitaptan bilgisayarınız ve internet bağlantınız olmaksızın da temel bilgi ve başvuru kaynağı olarak yararlanabilirsiniz. Eğer bilgisayarınız varsa ve internete bağlanabiliyorsanız; www.usborne-quicklinks.com sitesi üzerinden, bu kitapta anlatılanlarla ilgili ek bilgi ve görüntüler içeren güncel internet sayfalarına ulaşabilirsiniz.

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 64
En / Boy : 21,5 / 27,5
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : .2007
₺72,98

“Vadiler boyunca yaylaları aşar gezgin. Yüksek rakımların soylu insan barınaklarını. Bir derenin sağlam dikişleriyle dağ yamaçlarına tutunur yaylalar. Coğrafya kitaplarında sis adıyla anılan uğultuya ‘duman’ diye seslenir yayla çocukları.

Kadınlar maharetli, yiğitler cefakardır. Kışlık azığı yedeklemek için tırmanılan bu yüksek tepelerde insana soluk aldıran serin rüzgarlara, tulum sesi karışır.

Dereler kollara, yaylalar vadilere, köylüler bu vadiye ilerleyen rotalara ayrılır. Bir yaylaya aşık olmak kolaydır lakin tepenin ardında gezgini, diğerinden farklı ve daha büyüleyici fotoğrafıyla bir başkası beklemektedir.

Pokut, Samistal, Amlakit, Hazindağ, Kavrun...

Ayrı vadilerin aynı hikayeleri... Aynı türkülerin farklı lehçeleri...”


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 208
En / Boy : 15 / 21,5
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : 5.2017
₺135,30

Kısa bir konuşma yapmamı bekliyorlar benden. Çaldığımız onca kapıya rağmen, ağabeyimin yirmi yıl önce gözaltında göz göre göre kaybedilişiyle ilgili kesin bir bilgiye ulaşmış değiliz. Bu yüzden, söze nereden başlayacağımı, nasıl anlatacağımı bilemiyorum. Ağabeyimden “var” diye söz etsem yalan olacak, “yok” desem belki de var. Kayıp yakınlarına di’li geçmiş zaman yasak, geniş zaman dar. Kurumuş ekmek, ölmüş bir gökyüzü, çiçeksiz saksı. Marşların, sızıların, yaraların hikayesi... Kesik kesik... Bitmeyen gecenin, başsağlığına gelenlerin, dar sokağa bakan pencerenin, gidip de dönmeyenin uğultusu.

Telef, zifiri karanlığın ağıt romanı. Hep hatırlanan, her cumartesi hatırlatılan genç ölümler...

Attila Şenkon, ayrı ayrı zamanlarda, yan yana duruyor yangınlarla. Gecenin ortasında kelebek yumuşaklığı...

 


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 105
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 5.2017
₺56,58

“İstanbul 2023” projesinin adımlarını yerinde, İstanbul’un gitgide genişleyen çeperlerinde gözlemleyen Sinan Logie ve Yoann Morvan, bu yayılmanın ve değişimin etkilerini aktarıyor. Yürüyerek yaptıkları bu gezide, Gebze’nin “cehenneme benzeyen” sanayi bölgelerinden Aydos Tepesi’ne, şehrin neredeyse artık her yerinde boy gösteren kapalı sitelerden kentsel dönüşümle bambaşka bir kimliğe büründürülen gecekondu semtlerine uzanan ve Osmangazi Köprüsü, üçüncü havalimanı, üçüncü köprü ve Kanal İstanbul gibi “çılgın projeler”in de içinde bulunduğu bir güzergâhı ele alıyorlar.

Sadece şehrin değişimini değil, bu değişimle birlikte toplumun yok olan eski alışkanlıklarının ve edindikleri yeni eğlence anlayışlarının yanı sıra bu büyümenin kontrolsüz şekilde devam etmesi halinde oluşabilecek tehlikeleri de gözler önüne seriyorlar.

“Gidilmemiş yollardan ilerleyerek azimle gerçekleştirilen, çelişkilerle dolu bir yürüyüş ve beklenmedik karşılaşmaların keşifsel büyüsü sayesinde katmanlar, simgeler ve gömülü anlatılar yüzeye çıkıyor. Göründükleri gibi tasarlanmamış bağımsız kalıntılar, kentin sınırlarının yarattığı umulmadık baş dönmeleri... İsimlendirilmeyenin, kaçak olanın, estetikten nasibini almamış olanın boğucu sıkıntısına iniş...”

- Jean-François Perouse


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 189
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2018
₺91,02

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 47
En / Boy : 24 / 17
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2011
₺48,38

İktisatta temel ve hâkim yaklaşım durumundaki "neoklasik iktisat", ortaya çıktığı andan itibaren kapitalizmin mütemmim cüzü olarak, sistemi tekrar ve tekrar üretiyor. "Görünmez bir el"in her zaman doğal düzeni sağladığı, piyasaları dengeye getireceği, bireysel çıkarlarını gözeten insanların toplumun refahını da sağlayacağı, fiyat mekanizmasının düzgün işlediği fikri, öteden beri iktisatçıların analizlerine temel oluşturuyor. Oysa iktisadı, çok da gerçekliği olmayan salt matematik veriler üzerinden algılayan, fizik gibi doğa bilimleriyle eş tutan bu anlayış, dünya üzerindeki milyarlarca yoksul, aç, son derece geri koşullarda yaşayan insanı açıklamanın çok uzağında. 2000’lerin başında Fransa’da bir grup iktisat öğrencisinin yayımladığı bir bildiriyle başlayan "Post Otistik İktisat" anlayışının yarattığı dalgayla ortaya çıkan, neoklasik iktisadın bu "hastalıklı" haline getirilen eleştiriler çerçevesinde şekillenen kitap, iktisat ders kitaplarından başlayarak, hâkim düşünce sistematiğinde yeni ve matematiğe bağlı olmayan sosyal bir bakış öneriyor. İktisadın, sadece para ve matematik formülasyonlar olmadığının, neoliberalizmin doymak bilmez azgınlığına karşı başka bir iktisadın gerekliliğinin altını çiziyor. İktisada farklı bir perspektiften bakmak, iktisatçıların yarattığı "illüzyonları" kavramak isteyenler için olduğu kadar, iktisat öğrencileri için de önemli bir kaynak.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 230
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2008
₺103,32

Kedinizin sağlığını nasıl korursunuz? Kedinizin dilinden nasıl anlarsınız? İki kedi birbirini nasıl selamlar? Kediler mutlu veya öfkeli olduklarını nasıl anlatırlar? Bu kitap, bir kediye nasıl bakılacağını öğrenmek isteyen küçük hayvanseverler için bir başvuru kaynağı. Kitapta, kediniz için yapabileceğiniz bir oyuncak ve oyun evi tarifi de bulacaksınız. Çocuklar İçin Kedi Bakımı aynı zamanda "internet bağlantılı kitap" deneyimi de sunuyor. Konu başlıklarıyla ilgili daha fazla bilgi edinmek isteyen okurlar, kitabın içindeki internet bağlantıları üzerinden, kedi bakımıyla ilgili çizgi filmler izleyebilir ve eğlenceli oyunlar oynayabilirler.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 38
En / Boy : 20 / 23
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : .2011
₺77,90

Köpeğinizin sağlığını nasıl korursunuz? Köpeğinizin dilinden nasıl anlarsınız? Köpeğinize oturmayı nasıl öğretirsiniz? Köpekler neden hep bir şeyler çiğner? İki köpek birbirini nasıl selamlar? Bu kitap, bir köpeğe nasıl bakılacağını öğrenmek isteyen küçük hayvanseverler için bir başvuru kaynağı. Kitapta; köpek eğitimi, köpeğin temizlenmesi ve yıkanması hakkında oldukça faydalı bilgiler ve onunla oynayabileceğiniz yeni oyunlar da bulacaksınız. Çocuklar İçin Köpek Bakımı aynı zamanda "internet bağlantılı kitap" deneyimi de sunuyor. Konu başlıklarıyla ilgili daha fazla bilgi edinmek isteyen okurlar, kitabın içindeki internet bağlantıları üzerinden, köpek bakımıyla ilgili çizgi filmler izleyebilir ve eğlenceli oyunlar oynayabilirler.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 38
En / Boy : 20 / 23
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : .2011
₺77,90

Canavar olmak sanıldığı kadar kolay bir iş değildir! Gormik, amcası Krak ziyarete geleceği için çok heyecanlıydı. Ne de olsa Krak, ona göre dünyanın en cesur, en gözükara canavarıydı! Gormik, onunla maceraya atılmak için sabırsızlanıyordu. Krak ile kamp kurmaya giden Gormik’i, unutamayacağı bir macera bekliyordu...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 88
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺50,02

1960’ların ortalarından itibaren dünyanın birçok yerinde, eş zamanlı olarak, şiddete, yani silahlı mücadeleye yönelen toplumsal hareketler ortaya çıktı. Bu hareketler genellikle, mevcut siyasi, ekonomik ya da kültürel düzene bir itiraz olarak, çoğunlukla öğrenci ve işçi grupları içinden doğdu ve zaman içinde silahlı mücadeleye dönüştü. Şiddet ve toplumsal hareketler uzmanı Isabelle Sommier burada özel olarak sanayileşmiş, kapitalist ve demokratik ülkeleri ve bu ülkelerdeki silahlı örgütleri ele alıyor: İtalya’da Kızıl Tugaylar (BR), Almanya’da Kızıl Ordu Fraksiyonu (RAF), Japonya’da Japon Kızıl Ordusu (ARJ), Fransa’da Doğrudan Eylem (AD), ABD’de Weather Underground Organization (WUO). Devrimci Şiddet böylece, demokrasi kültürünün en gelişmiş biçimde yaşandığı bu ülkelerdeki siyasi durumla, bugün var olan iletişim kanallarının sözünün bile edilemeyeceği o günlerde özellikle üniversite öğrencisi gençlerin, Japonya’dan ABD’ye, aynı anda ve hayatları pahasına toplumu kurtarmak için eyleme geçmeleri arasında da bir bağlantı kurmuş oluyor. 68 Mayısı’ndan sonra yeniden ortaya çıkan solun devrimci şiddetinin istikametine ışık tutan bu önemli eseri Ömer Laçiner’in önsözüyle sunuyoruz.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 149
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2018
₺83,64

Virajı döner dönmez boğaza girdiğim anda, birisi sağ diğeri sol şeridi ortalamış, kaleşnikoflu iki genci görünce "Beyefendi alkol var mı?" sorusuna muhatap olmayacağımdan emindim. Ehliyet ruhsat da sormayacaklardı. Doğrusu, nereden çıktığını anlayamadığım, hemen yanlarında bitiveren kadın gerillanın, "Zorluk çıkarmayın ve hemen arabadan çıkın" diyeceğini de sanmıyordum. Yanıma hiçbir şey almayacaktım. Ne söylüyorsa yapmam için, bana emretmesi gerekmiyordu. Orta yaşlı bir avukat, kendi devranında yaşayıp giderken zamanın, yeraltının ve yerüstünün büyük yangınına düşüverir. Tatvan’a inerken, Van Gölü ve feribot iskelesinde Turgut Uyar kadar güzel değildir hayat. Kirlidir, bakarsan anlarsın, göz gözü görmüyordur; bütün laflar akortludur, cilalıdır. Her şeyin üstünü sıradan alçaklıklar örter. Bilirsiniz, muhaliflere ayrılmış cennet yoktur. "Yusuf öldü lan" der birisi. Tosi birdenbire kaybolur. Dağ gibi hatıralar dökülür. Eski bir aşk gösterir yüzünü: "Tosi nerdesin?" Mehmet Fuat, bir tepeden ovaya bakar, "Nobre topla buluşur", düşman kişilik ateşin başında oturuyordur... Bir aşk romanı. Lirik bir siyasi polisiye... Bir "ilk" roman - ustalara mahsus bir ilk. Şair Akif Kurtuluş’tan...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 272
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2012
₺111,52
Kocam da, diye cevapladı kız, yazardır yani, bir bakıma. Şişman adamlar karılarını döver denir, adam da karısını kâğıtlarını karıştırırken yakalayınca adamakıllı kızgın görünmüştü. Mermer bir kağıt ağırlığını indirdiği gibi bu narin beyaz eli (çırpınır gibi bir hareketle küçük elini gösteriyor) ezecek gibi yapmıştı. Aslında aptal bir iş mektubunu arıyordu kız, adamın esrarengiz müsveddesinin sırrını çözmeye -Laura’nın Aslı- "Edebiyatın şiddetle korunan sırları,büyük bir yazarın, otuz yıldan fazladır bir İsviçre kıyısının mahzenlerinin derinlerinde uzanan tamamlanmamış şaheseri." -Independent On Sunday-
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 158
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2012
₺86,10

Son bir ders daha aldım Lisa’dan: Aşk insana, sanılanın tam tersine, gerçeği öğretirmiş. Lisa’ya ‘kimsenin kimse için söylemediği şeyler söylemeye’ söz vermem bu nedenledir. Dinle Lisa, bir hasret romanı. Toprağından, çocukluğundan, gençliğinden, yetişkinliğinden, geleceğinden kovulmuşların iç dünyasında hayat buluyor. Dinle Lisa, elbette bir umut romanı aynı zamanda... Toplumsal ve bireysel hayatın insanı mahkûm ettiği esaretten kurtulma imkânının olmadığı anlarda, hiç umulmayan, dahası, beklenmeyen yerlerden filiz veren, hiçbir öngörüye, plana sığmayan umutların dillendiricisi oluyor. Hasret ve umuttan doğan bir aşk da taçlandırıyor Dinle Lisa’yı... Bir armağan gibi yaşanan, paketinin kurdelelerini acı kırmızı avuçlarımıza bırakan bir aşk. İsyan, kabulleniş, öfke, çaresizlik, direnme, çözülme ancak birbirinin halkasında gerçekliğini kazanabiliyor. Dinle Lisa, sorulmayan soruların niçin sorulmadığına da bakan, baktıkça büyüyen bir göze dönüşerek, Türkiye gerçeklerinin çok parçalı aynasına ışık oluyor; gözlerimizin önüne gerilen perdeyi yırtıyor... Nice acının içinden geçen bir şefkatle.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 336
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2013
₺127,92
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 24
En / Boy : 21,5 / 26
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : .2008
₺31,98

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 60
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : .2011
₺54,94
1 2 3 >
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı