Hayvanlar Dünyasının Bilgeliğini Keşfedin! 
Şamanizm bize doğanın zekâsının her zaman yanımızda olduğunu, açık yüreklilikle elimizi uzatmamızı ve rehberliğini dinlememizi beklediğini öğretir. Dikkatimizi insan olmayan dostlarımızın yaşamına ve paylaştıkları öğretilere çevirdiğimizde, kendimizi ruhani gerçekler ve dönüşümsel içgörülerle dolu canlı, birbirine bağlı bir dünyaya açarız. 
Ve o dünyada; efsane, gelenek, bilim ve hikâye aracılığıyla her gün nasıl derin yaşam dersleri sunulduğunu görebiliriz: 
Karıncalar takım çalışmasının gücünü kolayca gösterir.    
Ayılar bize, bizim için en önemli olan şeyleri nasıl koruyacağımızı öğretir.
Kartallar net görüşün değerini somutlaştırır. 
Şamanik Güç Hayvanları'nda, Toltek şamanı Don José Ruiz, hayvan bilgeliğinin bu zengin ve hayati kaynağına derin bir dalış yapıyor ve derslerini günlük hayatımıza nasıl dahil edebileceğimizi gösteriyor. 

Jacob Nordby’nin kaleme aldığı Yaratıcılık Kürü, yaratıcılığın hayatımıza nasıl pozitif etkileri olduğunu anlatan bir kitaptır. Çağımızın en büyük problemlerinden biri olan stres, kaygı ve mutsuzluğun, yaratıcılık yoluyla nasıl azaltılabileceğini okuyucuya göstermektedir.
Kitapta, yaratıcılık ve özgünlüğün gücüyle öz benliğimize ulaşarak, kişisel ve toplumsal hayatta başarılı olmanın yolları vurgulanmaktadır. İçsel potansiyelimizi dışa vurmak için yaratıcılığın kullanımını özendirirken, bu alanda yapabileceğimiz farklı aktiviteleri ve egzersizleri de sunmaktadır.
Yazar Jacob Nordby, yaşadığı kişisel zorluklar ve yaratıcılığının kendisine işaret ettiği yolu, okuyucuya aktarıyor. Sanatın gücüne dair örnekleriyle, okuyucunun yaratıcı potansiyelini ortaya çıkarmasına yardımcı oluyor. Yaratmanın, düşüncelerimizi temizleyip zihnimizi odaklama yeteneğine sahip bir meditasyon olduğunu belirtiyor.
Bu kitap, yaratıcılığın hayatımızda nasıl bir kulvar açabileceğini ve mutluluğu nasıl oluşturabileceğimizi anlatan cesaret ve ilham verici bir rehberdir. Yaratıcılık, gerçeklikten kaçış değil, gerçekliği daha iyi anlamaya, kontrol altına almaya yardımcı bir araçtır. Yaratıcılığın şifalı gücünü hayatımıza aktarmak için ideal bir kılavuz kitap olan Yaratıcılık Kürü, hayatınızı değiştirecek ustalıklı bir eserdir.

Çok çalışıyor olmanıza rağmen bir türlü terfi alamıyor musunuz? 
Belki de mesele çok çalışmakla ilgili değildir. 
Christine Brown-Quinn, kariyerinizde ilerlerken tatmin olmanın aslında maaşla bir ilgisinin bulunmadığını dile getiriyor. Sahip olduğunuz potansiyeli ortaya koymanız için yapmanız gereken birkaç püf noktasını da eklemeyi unutmuyor:
•    İşe katkınızı artırırken kariyerinizin kontrolünü kendi ellerinize alın.
•    Zorlu konuşmalar, zor insanlar ve çetrefilli durumlarla yüzleşmekten kaçmayın. 
•    Varlığından bile haberdar olmadığınız ilgi çekici rolleri ve fırsatları kendiniz için yaratın.
Şirketler, sürekli olarak iş modellerini yeniden düzenliyorlar ve stratejilerini değiştiriyorlar. Şirket hedefleri, hareket eden bir isabet tahtası gibi. Piyasanın hangi bölümünün peşinden gitmeliler? Kucaklanması gereken yeni stratejiler neler? Hangi müşteri segmentleri artık daha kârlı? Liste uzayıp gidiyor. Bunları takip eden sorular: “Yeni stratejide bize yardımcı olacak çalışanlar kimler?” ve “Hangi çalışanlar değişim ve yıkım ikliminde ayakta kalabiliyor ve hatta başarılı olabiliyor?” Kendilerini sürekli geleceğe uyumlandıranlar, terfi için öncelik verilenler olacaktır. Terfilerin büyük oranda geçmiş performansa dayandığı sadece bir mittir. Terfiler, çoğunlukla çalışanın organizasyonun gelecekteki yönelimine ve stratejisine potansiyel katkısının değeri ile bağlantılıdır.
Kariyer Kilidini Açın, kariyer basamaklarını nasıl tırmanabileceğinizin sırrını adım adım açıklıyor. 

Çocuğunuzu benzersiz sinir sistemi nedeniyle farklı duyusal tetikleyicilere nasıl aşırı veya yetersiz yanıt verebilecekleri konusunda geliştirin. 
Ebeveynlik, davranışlar öngörülebilir ve yaşa uygun olduğunda bile zorlayıcı olabilir ve bir çocuğun sinir sistemi düzensiz olduğunda, ebeveyn olmak daha da zorlaşabilir. 
Duyusal düzenleme sorunu yaşayan bir çocuğunuz varsa, davranışları karşısında kafanız karışabilir. Duyusal bilgiyi işleme ve kontrol etmede zorluk çeken çocukların nasıl kaçıngan, endişeli, sabırsız veya sinirli olabileceğini anladığınızda ise işler biraz daha kolaylaşır. Çocuğunuza Duyusal Düzenlemede Yardımcı Olmak, çocuğunuzun davranışlarının ve duygusal patlamalarının temel nedenini anlamanıza yardımcı olacak!
Dr. Suzanne Mouton-Odum ve Ruth Goldfinger Golomb, çocuğunuzun duyusal hassasiyetinin nasıl hissettirdiğini ve davranışlarını nasıl etkilediğini daha iyi anlayabilmenizi sağlarken çocuğunuzun duygularını yönetmesine aynı zamanda ailesiyle ve arkadaşlarıyla ilişkilerini geliştirmesine yardımcı olacak güçlü duyusal düzenleme becerilerini adım adım paylaşıyor.
Çocuğunuza Duyusal Düzenlemede Yardımcı Olmak kitabında çocuğunuzun duygularını ve davranışlarını yönlendiren duyusal hassasiyetle başa çıkmak için etkinliği kanıtlanmış ipuçları ve stratejiler bulacak ve çocuğunuzun düzensizliği, karşıt davranışları, yemek yemeyi reddetmesi, yıkıcı davranışları ve anksiyetesinin neden olduğu evinizdeki gerilimi azaltmanın yollarını keşfedeceksiniz.

Hayatım, ideal bedenine kavuşmak isteyen kadınlarla çalışarak geçti.  Kadınlar için güzellik baskısının ne kadar ağır olduğunu gördüm. Özellikle ayrılık ve benzeri travmalar sonrasında, o ideal bedene kavuşunca her şeyin harika olacağını düşünüyoruz. Ben de düşündüm; yüzde on iki yağ oranı, incecik bir belle, kendimi yolunmuş bir tavuk gibi hissederken buldum. O zaman anladım ki, konu "öz-değer" ve hepimiz için bunun başka bir yolu olmalı!
Elinizde tuttuğunuz bu kitap, içinde antrenman örnekleri, beslenme bakış açıları ve kendimize derinlemesine bakabileceğimiz farkındalık bölümleri olan bir yol haritası. Tüyleri yolunmuş bir tavuk gibi hissediyorsan; bil ki yalnız değilsin: Kız kardeşlerin var ve onlar da kendilerini birçok kez aynı yerde buldular. Onlar da aynı baskıyı zaman zaman hissettiler.
Kadın olmak, hayatı güzelleştirmek, yaratmak, üretmek başlı başına bir süper güç. Biraz sevgi, şefkat, az da badem yağının çıkaramayacağı tüy yoktur. Ve sen rengarenk tüyleriyle bir Anka kuşuna dönüştüğünde bil ki seni yolunmuş bir tavuk gibi hissettiren her şeye ve herkese teşekkür edeceksin. Harika görünmeye de hissetmeye de layıksın, her zaman her hâlinle güzelsin ama daha iyisine dönüşmek istersen, yolculuk senin, ben de eşlik etmeye hazırım, hoş geldin!

Otizm Spektrumundaki çocuklarla iletişim kurmak ve onları kendilerini ifade etmeye yönlendirmek hiç bu kadar kolay olmamıştı!
Otizm Spektrumundaki Çocuklarla Drama Uygulamaları, çocukların öğrenim ve gelişimlerini desteklemek için onlara kim oldukları ve kendileri olarak daha etkili bir şekilde işlev görme özgürlüğü verilmesi konularına eğilmektedir. Odak noktası, otizmli insanların, sosyal dünya hakkında daha iyi anla­yış geliştirmesini sağlamak ve günlük yaşantılarını daha başarılı bir şekilde nasıl yönetebileceğinizi anlamak üzerinedir. 
Bu pratik kaynak kitap, 5-11 yaş arası çocuklarda kullanılmak üzere 150’den fazla etkinlik içer­mektedir. Yaygın eğitim ve özel eğitim öğretmenleri, konuşma ve dil terapistleri, drama öğretmen­leri, oyun çalışanları ve yaratıcı sanat terapistleri için yazılmıştır. Kitap, otizm yelpazesindeki ço­cuklarla drama kullanımıyla; başkalarıyla birlikte olmak, onlarla iyi hissetmek ve güvenin gelişimini desteklemek, keyifli bir şekilde iletişim kurmak gibi değerli deneyimler sunmaktadır. Ayrıca drama, günlük sosyal durumları yansıtmak ve çocukların çevrelerindeki dünya hakkındaki anlayışlarını geliştirmek için zengin bir içerikle ilerleme ortamı sağlıyor.
Kitap, tüm çocukların keyif alabileceği drama etkinliklerinin nasıl uygulanabileceğine ilişkin bir rehberdir. 

Utangaçlık, birçok insanın hayatında büyük bir engel oluşturabilir. İnsanlarla iletişim kurarken, topluluk önünde konuşma yaparken veya yeni insanlarla tanışırken hissedilen endişe ve çekingenlik duyguları, bireyleri geri çekilmeye ve fırsatları kaçırmaya sevk edebilir. Ancak, sosyal kaygının üstesinden gelmek ve gerçek bir değişim için cesaretlendirici bir yolculuğa çıkmak mümkün!

Jonathan Berent, yıllar süren deneyimi ve uzmanlığıyla, sosyal kaygıyı anlamak, kabul etmek ve dönüştürmek için kapsamlı bir rehber sunuyor. Bu kitap, sizlere kendinizi ifade etmenin yollarını gösterirken, sosyal etkileşimlerde daha rahat hissetmenizi sağlayacak stratejilere de sahip. Berent'in benzersiz yaklaşımı, sizi içsel bir yolculuğa çıkarıp sosyal kaygıyla başa çıkma becerilerinizi geliştirmenize yardımcı olacak.

“Utangaçlığın Ötesinde” sosyal kaygıyla mücadele eden herkes için bir kılavuz niteliği taşırken, daha sağlıklı ve tatmin edici sosyal ilişkiler kurmak isteyen herkes için de vazgeçilmez bir kaynak! Jonathan Berent'in bilgeliği ve rehberliği, utangaçlığın üstesinden gelmek ve gerçek bir değişim sağlamak isteyen herkese ilham verecek.

Çocuğunuz saçını kestirmekten bahsedildiğinde çığlık mı atıyor? 
Sadece belirli kıyafetleri mi giyiyor? 
Yemek mi seçiyor?
El yazısı zayıf mı veya ortalama bir çocuktan daha mı sakar görünüyor? 
Belki de çocuğunuz duyusal bilgileri işlemekte zorluk çekiyordur. 
Bu kitap, duyu bütünleme ve duyusal işleme sürecini açıklamaktadır. "Ebeveynler için Duyu Bütünleme Stratejileri" size çocuğunuzun duyusal ihtiyaçlarını anlamak ve ona en iyi şekilde destek olmak için etkili stratejiler sunar. Günlük yaşam aktiviteleri, oyun, okul ve sosyal etkileşimler gibi çeşitli alanlarda uygulanabilecek somut öneriler içeren bu kitapta ayrıca, çocuğunuzun duyusal dünyasını daha iyi anlamak için eğlenceli etkinlikler ve oyunlar da bulacaksınız.

- Utanç nedir?
- Çocukları nasıl etkiler?
- Yetişkinler nasıl yardımcı olabilir?
Utanç yaşayan çocukların ebeveynleri ve çocuklarla çalışan her yetişkin için mükemmel bir başlangıç noktası olan bu rehber, hem yaygın hem de karmaşık sorulara basit yanıtlar ve açıklamalar sunmaktadır.
Çocukların utanç yaşama olasılığının her zamankinden daha yüksek olduğu bir dönemde, bu kitaptaki erişilebilir tavsiyeler yetişkinlerin çocukların özgüvenlerini artırmalarına yardımcı olmaktadır. Betsy de Thierry, utancın etkisini ve ardındaki nedenleri anlama ihtiyacının yanı sıra özgüven üzerindeki etkisinin nasıl azaltılacağını da anlatıyor. Güven verici tavsiyeler, yetişkinlerin utançtan etkilenen çocukları desteklemenin zorluklarıyla yüzleşme yeteneklerini canlandırmaya da yardımcı olacaktır. Onlara özsaygılarını nasıl geri kazanacaklarını öğretecektir.

Pablo Picasso, Prince ve Martin Luther King Jr'ın ortak noktası nedir? Hepsi de son derece hassas çocuklar olarak tanımlanmış olduğu gibi büyüdüklerinde de olağanüstü başarıları olan hassas adamlar olmuşlardır.
Çoğu zaman yetişkinler hassas erkek çocuklarını utangaç, endişeli ve çekingen olarak düşünürler. Tüm erkek çocukların girişken, esnek ve sonsuz enerji kaynaklarına sahip oldukları düşüncesi gibi toplumun 'erkeklik' hakkındaki fikirleriyle ölçülürler. Bu son derece okunabilir rehber, hassas erkek çocuklarını nasıl anlayacağını ve kutlayacağını bilmek isteyen her yetişkin içindir. Erkek çocukları hakkında bu tür eski moda yöntemlerle düşünmenin nasıl büyük zararlara yol açabileceğini ve zor bir çocukluğu daha da acı verici hâle getirebileceğini anlatmaktadır. 
Duyarlı Erkek Çocuklar için Basit Rehber, birçok hassas erkek çocuğun paylaştığı şefkatli, son derece yaratıcı, düşünceli, son derece zeki ve esprili olmak gibi gerçek güçlü yönleri vurguluyor. Ayrıca, hassas erkek çocukların utangaç, endişeli ve zorbalığa eğilimli olduklarına dair yaygın olumsuz klişeleri tersine çevirerek şu soruyu soruyor: Duyarlı erkek çocukların gelişecekleri destekleyici bir ortam yaratmak için ne yapabiliriz?
Basit ama bilgece tavsiyelerle dolu bu kitap, erkek çocuklarını bireyselliklerini kucaklamaya, dünyada kendi yerlerini bulmaya ve olabileceklerinin en iyisi olmaya teşvik etmenize yardımcı olacaktır.

Bazen oyunu oynamayarak kazanırsınız. Tavsiye Canavarı'nın oynamanızı istediği oyun, en iyi yanıta sahip olmakla ilgilidir. "Bu," diye fısıldar kulağınıza, "Nasıl değer kattığınız, dünyayı nasıl kurtardığınız, kontrolü nasıl elinizde tuttuğunuz, başarısızlık korkusundan nasıl kurtulduğunuz, kalitenizi nasıl gösterdiğinizdir. Her zaman bir cevabınız olsun."
Karşınızdaki kişi size bir şeyler anlatmaya başladığında hemen vereceğiniz cevabı mı düşünmeye başlıyorsunuz? İçten içe karşınızdakine bir an önce cevap vermek için can atıyor olabilirsiniz. Sabırsızlığınızın sebebi aslında Tavsiye Canavarınız’ın iş başında olmasıdır! Peki ya Tavsiye Canavarı’yla nasıl başa çıkacaksınız?
Koçluk Alışkanlığı kitabının yazarı ve 2019 yılında koçluk alanında 1 numaralı Düşünce Lideri seçilen Michael Bungay Stanier, aceleci iç sesinizle nasıl başa çıkabileceğinizi ve böylece karşınızdakinin anlattıkları karşısında nasıl daha uzun süre meraklı kalabileceğinizi anlatıyor. Tavsiye Canavarı’nı, yani fikir ve tavsiye sunmak için can atan parçanızı evcilleştirmeniz gerektiğine dikkat çekiyor. 
Tavsiye Tuzağı, iletişim kurarken nelere dikkat etmeniz gerektiğine ve böylece Tavsiye Canavarı’yla nasıl başa çıkabileceğinize dair özel koçluk stratejilerini adım adım açıklıyor!

Kim olursak olalım, ne yaparsak yapalım, başkalarıyla etkileşime gireriz ve bu etkileşim sayesinde ilişkiler kurarız. Bu da bizi, irili ufaklı çok sayıda insani ilişki sisteminin bir parçası hâline getirir. Bu sistemler, aile ve romantik ortaklıklardaki samimi sistemlerden topluluklar aracılığıyla çalışma ortamımıza, parçası olduğumuz takımlara ve bunların ait olduğu kuruluşlara kadar uzanır. Sözkonusu ilişki sistemlerinin her biri, açık ve örtük yapılar, anlaşmalar ve kurallardan oluşan kendine özgü, iç içe geçmiş bir ağa sahip olduğundan insan ilişkileri sistemlerini yönlendirmek güç bir hâl alabilir. Bir sistemde işe yarayan, başka bir sistemde işe yaramayabilir. 
Ekibinizin sahip olduğu dinamiklerin gerçekten farkında mısınız? Peki ya ekibinizle kurduğunuz ilişkiden istediğiniz verimi aldığınızı düşünüyor musunuz? 
İlişki sistemlerini anlamak, ekiplerde ve kuruluşlarda etkili ve olumlu değişimi başlatmanın, ekibi yönetmenin ve yönlendirmenin farklı bir yoludur. Anne Rød ve Marita Fridjhon, çalışanlarının yeteneklerini beslemek ve aynı zamanda onları geliştirmek isteyenler için detaylarıyla şu sorulara yanıt veriyor:
•    Bireyler ve ekipler üzerindeki etkilerin ve dinamiklerin farkına nasıl varabilirsiniz?
•    Ekip performansı nasıl artırılır?
•    Etkili liderler üretkenliği nasıl artırabilir?
•    Ekiplerdeki potansiyel nasıl ortaya çıkartılır?
•    Değişim nasıl başarılı bir şekilde yönlendirilir?
Zeki Takımlar Yaratmak’ta herkesin çözümün bir parçası olduğu ve sonuçları sahiplendiği bir ekip yaratmanın ipuçlarını paylaşıyor!

Sizin de sürekli sizi eleştiren bir iç sesiniz mi var?
Küçük yaşlardan itibaren birçoğumuz eleştirel bir iç sese sahip oluruz:
“Yeterince iyi değilsin.”
“Asla başaramayacaksın.”
“Kötü bir insansın.”
“Sevgiyi hak etmiyorsun.”
“Kimse seni sevmiyor.”
“Bunu yapamazsın.”
Bu iç ses, canı istediği zaman ortaya çıkarak bizi eleştirmekten hiç çekinmez!
Gerçek şu ki düşüncelerimizin çoğunu kontrol edemeyiz. Sağlıksız, alışkanlık hâline gelmiş düşünce biçimlerimiz aslında geçmiş koşullanmalarımızın sonucudur ve koruyucu mekanizmamızın bir 
parçası hâline gelmişlerdir. Bu nedenle, bu sistemi bir gecede değiştirmek kolay değildir.
Yong Kang Chan, düşüncelerimizi sabitlemek ve onlara direnmek yerine, bu yargılara verdiğimiz bilinçdışı tepkileri değiştirebileceğimizi 
söylüyor. İç sesimiz bize karşı eleştirel olabilir ancak bu onun söylediği her şeye inanmak zorunda olduğumuz anlamına gelmiyor.
Öz Şefkat Alışkanlığı’nda bu sesin her dediğini değil; söyledikleri arasından yalnızca doğru olanları nasıl seçebileceğimizi ve bize fayda 
sağlayacak şekilde ciddiye alarak kendimizi nasıl geliştirebileceğimizi öğreneceğiz.

Ön Sipariş: 26.07.2023

Ebeveynlerinizle çözemediğiniz sorunlarınız mı var?

Çocukken duygusal ihtiyaçlarınız karşılanmadı mı?

Hâlâ gizliden gizliye ebeveynlerinizin sevgisini ve onayını mı arzuluyorsunuz?

Eğer öyleyse, bu kitap tam da size göre!

Çocukluktaki duygusal ihmalin üstesinden gelen biri tarafından yazılan Ebeveynlerinden Alamadıklarını Kendine Ver, özellikle duygusal olarak olgunlaşmamış, eksik veya ulaşılamaz ebeveynlere sahip olanlar için rehber niteliği taşıyor.

Ebeveynlerimizle olan ilişkimiz genellikle aynı kalır çünkü bir gün değişeceklerini ve bize farklı davranacaklarını umarız. Ancak bunu yapmadıklarında hayal kırıklığına uğrar, üzgün ve incinmiş hissederiz.

İhtiyacımız olan onaylama ve doğrulamaları bize vermelerini beklemek yerine, onlarla olan ilişkimizi geliştirmenin en iyi yolu ise kendimizi değiştirerek içimizdeki çocuğun ihtiyaçlarını karşılamaktır.

Bu kitap size kendinizi nasıl seveceğinizi ve içinizdeki çocuğa nasıl iyi bir ebeveyn olacağınızı öğrenmeniz konusunda yardımcı olacak!

Ebeveynlerinizin geçmişte sizin için yapamadıklarını tam şu anda kendiniz için siz yapabilirsiniz!

Mükemmeliyetçilik sıklıkla olumlu bir özellik olarak görülse de gençlerin eğitimi ve gelişimi üzerinde boğucu bir etkiye sahip olabilir ve yetenekleri ne olursa olsun her öğrenciyi olumsuz etkileyebilir. Mükemmeliyetçiliğe Meydan Okuma, gençlerle çalışan profesyonellere mükemmeliyetçilikle ilgili araştırmaların yanı sıra bununla ilişkili kaygıyı hafifletmek için denenmiş ve test edilmiş stratejiler sunuyor.
Gerçek mutluluk, kişinin hayattan aldığı hem zevk hem de anlamla mümkündür ve maalesef ki mükemmeliyetçi bir gençte bunların her ikisi de sınırlıdır. Bu kitap sayesinde, gençleri mükemmeliyetçiliğin neden olduğu kaygılardan kurtaracak, onları başarıya yönlendirecek pratik ipuçlarına sahip olacaksınız.
“Fırtınadan sağ çıkmak’’ için herhangi bir desteğe ihtiyaç duymadan problemlerin üstesinden gelmeye hazır olun!

Kitlesel bir protesto düzenleyerek dünya çapında milyonlarca insanı harekete geçiren bir öğrenci, müşterilerine ortak olma fırsatı sunan başarılı bir bira fabrikası, çeşitlilik odaklı eğitim modelini benimseyerek harika akademik sonuçlar elde eden bir okul, toplulukları yenilenebilir enerji üretmeye teşvik eden bir kooperatif...

Bu kişi ve organizasyonların tek bir ortak yanı var: Yenilikçiliğe olan bağlılıkları.

Bizim Gücümüz, dünyayı daha iyi bir yer hâline getirmek için ortak bir arzuya sahip olan ve toplumun her alanında köklü bir değişim yapmak isteyen sıradan insanların sıradışı öykülerine dayanmaktadır. Bu kişilerin bu denli etkili olmasının nedeni, ne güç, ne para ne de otoritedir. Onlar yalnızca doğru zihinleri işbirliği yapmaya motive ederek yenilikçi üretimi açığa çıkarırlar.

Yazar, eğitmen ve konuşmacı David Price, BrewDog ve Patagonia gibi son derece başarılı şirketlerin yenilikçi üretim tekniklerini, üç yıllık bir çalışmanın neticesinde okuyucuyla buluşturuyor. Bu kitap sizleri başarısızlıkla sonuçlanan alışılagelmiş üretim biçimlerinin tuzağına düşmekten kurtaracak!

Kendinize şunu hatırlatın: Olaylar ve insanlar hakkında inançlarınız değişmediği sürece tepkileriniz de değişmez. Ve aynı eski yöntemlerle tepki vermek, her zaman elde ettiğiniz sonuçlardan farklı sonuç alamayacağınızı gösterir. Eski inançlar, geçmişin tekrar döngülerinden ibaret bir hâle gelebilir.

Çektiğiniz acı karşısında içinde sıkışıp kaldığınız kalıpların artık işe yaramadığını düşünüyor ya da geçmişin hayatınızın kontrolünü ele geçirdiğini hissediyor olabilirsiniz. Belki de sahip olduğunuz duyguların, anıların ve deneyimlerin sizi tatmin edip etmediğini veya mutlu olmaktan alıkoyup koymadığını merak ediyorsunuz.

Ya her şeyi değiştirebilseydiniz?

Deirdre Fay, 1996 yılında başlattığı ve hâlâ devam eden grup çalışmalarına dayanarak, sahip olduğunuz eski inançların, geçmişi bugüne getirdiğini söylüyor. Kendi bilgeliğinize güvenerek, eski inançları kontrol etmenin mümkün olduğunu, bunun yolunun ise yalnızca doğru yöntemi tespit etmekten geçtiğini vurguluyor. Bu noktada Güvenle Bedenlenme, acıdan, kederden, bilincinde olduğunuz ya da olmadığınız travmalarınızın etkilerinden kurtularak iç dünyanızla daha barışık olmanıza ve dinlenme, düşünme ve mutluluk için güvenli bir beden geliştirmenize yardımcı olabilecek farklı becerileri sizlerle paylaşıyor.

Bu kitap, geçmişinizin sizi içine sürüklediği hayatı yaşamak yerine, yaşamak istediğiniz hayatı yaratmanız için rehberiniz olacak!

“İyi” ilişkilerle ilgili yaygın mitlerden biri, onlara ne düşündüğünüzü, ne hissettiğinizi ve kendinizi nasıl iyi hissedeceğinizi söylemenize gerek olmadığıdır. Bu mit, oldukça basit bir şekilde söyleyecek olursak, tam bir çöptür. İyi ilerleyen ilişkiler, genellikle her iki kişinin de diğer kişiye ne düşündüğünü, ne hissettiğini ve neye ihtiyaç duyduğunu açıkça ilettiği ve ayrıca bir çizgiyi veya “sınırı” aştıklarında karşısındakini düşmanca görmeden veya cezalandırmadan ona bildirebildiği ilişkilerdir.

Yoğun Duyguların El Kitabı, ikili ilişkilerle ilgili pek çok yararsız efsaneyi açıklığa kavuşturuyor!

Sue Knowles, Bridie Gallagher ve Hannah Bromley, duyguların ilişkilerimizi nasıl etkileyebileceğini, arkadaşlıkların ve ilişkilerin duygusal ihtiyaçlarımızı nasıl karşılayabileceğini, umut dolu hikâyelerle adım adım açıklıyor.

Kendinizi anlamaya yardımcı olmak için zor deneyimleri ele almanın pek çok farklı yolu var. Yoğun Duyguların El Kitabı, psikoloji alanında yapılan birçok araştırmadan faydalanarak yoğun duygusal deneyimleri anlamanıza ve duyguları normalleştirerek zorlu deneyimlerin üstesinden gelmenize yardımcı olacak çeşitli yöntemler sunuyor.

Duygularınızı keşfetmenize ve onları anlamlandırarak daha sağlıklı ilişkiler kurmanıza yardımcı olacak bir rehber!

Depresyonda değilsiniz; sadece Değişim Üçgeni’ne ihtiyacınız var!
Sara kendini ortaya koyma konusunda zayıflatıcı bir korku yaşıyordu. Spencer sakatlayıcı bir sosyal anksiyete yaşadı. Bonnie içine kapanmış, duygularından kopmuştu. Bu hastaların hepsi psikoterapist Hilary Jacobs Hendel'e depresyon tedavisi için gelmişti ama aslında hiçbiri biyokimyasal olarak depresyonda değildi. Aksine, Jacobs Hendel hepsinin gençliklerinde, depresyon belirtileri gibi görünen duygusal savunmalar yapmalarına neden olan travmalar yaşadıklarını keşfetti. Jacobs Hendel, bu hastaları ve diğerlerini, duygularımızın iyileştirici gücü hakkındaki en son bilimden yararlanan empatik ve etkili bir terapötik yaklaşımla yeni bir neşe ve tatmin yeteneğine sahip yaşamlara yönlendirdi. 
Geleneksel terapi, hastaları anksiyete ve depresyonu tetikleyebilecek geçmiş olaylar hakkında konuşmaya teşvik ederken, Jacobs Hendel tarafından uygulanan ve Dr. Diana Fosha’nın öncülük ettiği hızlandırılmış deneyimsel dinamik psikoterapi (AEDP) yöntemi bize temel duyguları (öfke, üzüntü, korku, iğrenme, neşe, heyecan ve cinsel heyecan) engelleyen savunmaları ve engelleyici duyguları (utanç, suçluluk ve endişe) tanımlamayı öğretir. Temel duyguları tam olarak deneyimlemek, sakin, meraklı, bağlı, şefkatli, kendinden emin, cesur ve net olduğumuz açık kalpli bir duruma geçmemizi sağlar. 
Jacobs Hendel, Değişim Üçgeni’nde neden tüm duyguların -en acı verici olanların bile- bir değeri olduğunu, duyguları ve onlara karşı koyduğumuz savunmaları nasıl tanımlayacağımızı, çağımızın en yaygın ruhsal hastalığı olan anksiyetenin kökenine nasıl inileceğini ve eskiden olduğumuz çocuğa aynı zamanda da şu anda olduğumuz yetişkine nasıl şefkat göstereceğimizi benzersiz ve pragmatik bir şekilde anlatıyor. Yön bulma araçları, beden ve düşünce egzersizleri, samimi anekdotlar ve hastalarının olağanüstü atılımlarından elde ettiği derin içgörüler sunuyor. 
Değişim Üçgeni’ni günlük hayatımızda nasıl kullanacağımızı, psikolojik esenlik ve duygusal bağlılık için nasıl son derece kişisel, güçlü ve umutlu bir rota çizeceğimizi gösteriyor.

“Sevgiyle kucaklanmalı, ninnilerle uyutulmalı ve ilgiyle büyütülmeliydin. Başkalarının ihtiyaçlarını karşılayabildiğin için değil, yalnızca kendin olduğun için sevilmeli ve fark edilmeliydin. On yıllar sonra bile sahip olmayı umduğun bir annenin, iyi ve annelik edebilecek bir figürün kaybını yaşıyorsun ve bu hiç adil değil.”

Bir çocuğun kurduğu her bağ eşsizdir ancak ebeveyniyle kurduğu bağ kritik bir önem taşır. Çocuklar, gelişimlerini tamamlayabilmek için ebeveynleriyle sağlıklı bir bağ kurmaya ihtiyaç duyarlar. Alexia ne yazık ki bu konuda oldukça şanssız; o, çocukluğunda ebeveynleriyle bağ kuramamış yetişkinlerden yalnızca bir tanesi...

Küçük Bir Umut Işığı, Alexia ve terapisti Kim’in üç yıllık terapi yolculuklarını konu ediniyor. Bu terapi seansları ise, çocukluk çağı istismarından kurtulan yetişkinlerin üstesinden gelmek zorunda oldukları çeşitli zorlukları gözler önüne seriyor. Çokyönlü bir bakış açısıyla yazılmış olan bu kitap, terapist-danışan ilişkisini güçlü ve açıklayıcı bir şekilde sunarken, okuyucuyu Alexia’nın hikâyesine tanıklık etmeye davet ediyor!

Çocukken hepimiz yaratıcıydık; peki bunu nerede yitirdik?

Bazı kitaplar vardır ki hem otoriter, girişken ve düşündürücüdür hem de iyi yazılmış ve zengin bir şekilde örneklendirilmiştir. Zihnin Derinliklerinde işte bu kitaplardan biri!

Öz ve Yaratıcı Öğrenciler gibi çoksatan kitaplarıyla ve çığır açan TED konuşmasıyla, yaratıcılık konusunda bir otorite hâline gelen Dr. Ken Robinson, Zihnin Derinliklerinde kitabında ortaya çıkarmak istediğiniz yaratıcı tarafınız için bir türlü doğru yeri ve zamanı bulamamanızın sebeplerini açıklıyor.

Zihnin Derinliklerinde kitabında Dr. Ken Robinson, okullar ve üniversitelerden kaynaklanan yaratıcılık sorununu çözmek için eğitim sisteminin eksiklikleriyle mücadele ettiğini dile getiriyor. Aynı zamanda okulların, işletmelerin ve toplumların yaratıcılığı ortaya çıkarmak ve hayatın her aşamasında yaratıcılığın değerinin farkına varmak için nasıl birlikte hareket edebileceğini anlatıyor.

Eğitim sisteminde değişiklik yapmalı, bu değişikliklerle sistemi yeni bir düzene oturtarak yaratıcı tarafımızı beslemeliyiz. Hayatta kalmak ancak bu şekilde mümkün olabilir!

İnsanız. Ne yaptığımızdan, neye sahip olduğumuzdan, kiminle birlikte olduğumuzdan ya da nasıl göründüğümüzden ibaret değiliz. Dünyada bir okyanus gibi geniş, güçlü, büyük, sürekli değişen bir gücüz; eski, köhne bir evin unutulmuş küçük bir odası değil. Kendimize ne kadar büyük olma izni verirsek, kendimize dönüş yolunu bulmamız da o kadar kolay olur.

Hiç sahip olduğunuz potansiyeli tamamen ortaya koyamadığınızı hissettiğiniz oldu mu? Gereğinden fazla detaylara takıldığınız, bir iş yemeğinde herkes tarafından izlendiğinizi ya da ilişkinizi hak etmediğinizi düşündüğünüz bir an…

Psikoterapist ve yazar Katherine Morgan Schafler, aslında detaylara takılmanın o kadar da kötü bir şey olmadığını söylerken beş farklı mükemmeliyetçi tipinden bahsediyor. Kendinize özgü mükemmeliyetçi profilinizi belirlerken, her bir mükemmeliyetçi tipini aslında size hizmet edecek, hayatınızı kolaylaştıracak şekilde nasıl yönetebileceğinizi aktarıyor.

Mükemmeliyetçinin Kontrolü Kaybetme Rehberi, hikâyelerle örneklendirilmiş mizahi anlatımıyla içinizdeki gerçek güce nasıl erişebileceğinizin sırlarını paylaşıyor!

Beslendiğinizi hissettiğiniz ya da sizi gülümseten, düşündüren ve zenginleştiren insanlarla vakit geçirin. Tutkulu olduğunuz ya da ilginizi çeken, sizi zorlayan ve aynı zamanda size huzur veren faaliyetlere katılın. Kendinizi güvende hissettiğinizde keşfetmeye, araştırmaya, merak etmeye, bir amaç ve anlam duygusu uyandıran deneyimlerin peşinden gitmeye daha yatkın olursunuz.
Peki ya kendinizi güvende hissetmek için ne yapmalısınız?
Psikolog, yazar ve eğitimci Dr. Joan I. Rosenberg, sizinle başarınız arasında sekiz farklı duygunun -üzüntü, utanç, çaresizlik, öfke, pişmanlık, hayal kırıklığı, doyumsal yoksunluk (frustrasyon) ve savunmasızlık- olduğunu söylüyor. İnsanların hayatta başarılı olmalarını ve kendilerini yeterli hissetmelerini engelleyen şeyin bu sekiz duyguyu deneyimleyememek ve bu duygularla başa çıkamamak olduğunu dile getiriyor.
Hayatı Sevmek için 90 Saniye, insanların neden hoş olmayan veya rahatsız edici duygulardan kaçınma eğiliminde olduğu (ve bunun neden zararlı olduğu), iltifatları kabul etmeyi öğrenmek, güne iyi bir şekilde başlamak ve bitirmek için sahip olunması gereken alışkanlıklar, çocukların güçlü duygularla başa çıkarken geliştirmesi gereken sağlıklı yollar konusunda onlara nasıl yardımcı olunacağı gibi pek çok konuyu detaylarıyla aktarıyor. 
Sevdiğiniz bir hayatı yaratmak için ihtiyaç duyduğunuz tek şey sekiz farklı duygunun 90 saniye süren duygulanım dalgasını deneyimlemek! 

Kendinizi depresif, endişeli, kızgın, hayal kırıklığına uğramış, üzgün ya da utanç içinde hissediyorsanız şunu bilmenizde fayda var: Yalnız değilsiniz! Herkes bazen duygusal sıkıntılar yaşar. Ancak acı çok güçlü ve çok kalıcı hâle geldiğinde, daha iyi hissetmek için o önemli ilk adımı atmanın zamanı gelmiş demektir.
Düşünceler ve Duygular, endişe, panik atak, depresyon, düşük özgüven, öfke gibi duygusal ve davranışsal zorluklar başta olmak üzere çeşitli ruh sağlığı sorunlarının üstesinden gelmeniz ve kendi kişisel tedavi planınızı oluşturmanız için kanıta dayalı birçok teknik ve alıştırma sunuyor. Bu alıştırmalar sayesinde ruh hâliniz ve duygularınız üzerindeki hâkimiyetinizi hızla yeniden kazanacak ve kendinizi daha iyi hissedeceksiniz!
Elinizde tutmakta olduğunuz bu kitapla, sizi en çok rahatsız eden düşünce ve duygulardan özgürleşin… Şimdi tamamen canlı hissetme zamanı!

Hoş olmayan duygulardan kaçınmak istemek son derece normaldir. Ancak kaçınma, duyguların ve bu duyguları yönlendiren anıların değişmeden kalmasına neden olur. Kaçınarak duygularla nasıl güvenle ve soğukkanlılıkla yüzleşeceğimizi öğrenemeyiz. Duygulardan korkmak aslında beyni tetikte tutarak bizi stres durumlarına hazırlar. Güzel haber şu, hoş olmayan duygularla rahatça ve güvenle başa çıkmanın yeni yollarını öğrenebilirsiniz.
Çocukluk döneminin gizli yaralarını iyileştirmek için pratik alıştırmalar!
Hepimiz çocukluğumuzun bir ürünüyüz ve çoğumuzun bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde çocukluktan yetişkinliğe taşıdığı izler var. Olumsuz çocukluk deneyimleri (OÇD'ler) -depresyon, anksiyete, panik bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) dahil olmak üzere- neredeyse tüm ruh sağlığı bozukluklarının kökeninde yer almaktadır. OÇD'lerle ilişkili anılar bir çocuğun beyninde iz bırakır ve travmatik olayın üzerinden yıllar geçmiş olsa bile zihinsel ve fiziksel olarak kendini gösterebilir.
Glenn Schiraldi, gizli kalmış yaralarınızla başa çıkmanın yanı sıra, acınızın temel nedenini ele almayı, beyninizin strese ve dış dünyaya tepki verme şeklini değiştirmeyi ve rahatsız edici anıları yatıştırmayı nasıl başarabileceğinizi alıştırmalarla açıklıyor.
Çocukluk döneminden kalan toksik stresin aslında sağlığınızı nasıl etkilediğini, bilinçaltınızda yer kaplayan rahatsız edici izlerden kurtulmanın yollarını, stresi nasıl kontrol edeceğinizi ve kendiniz için doğru terapi yönetimini ve zamanını nasıl tespit edebileceğinizi Olumsuz Çocukluk Deneyimleri Çalışma Kitabı adım adım açıklıyor!

Nihayet, öğrencilere önemli bağlantılar kurma becerileri kazandırırken akademik mükemmelliği teşvik eden bir müfredat oluşturuldu!
Öğretmenler, ebeveynler ve çocukların eğitiminde ve gelişiminde katkısı olan herkes için çocukların sevgi gösterme ve sevildiklerini hissetme yollarını belirlemelerine yardımcı olacak harika bir kaynak. Örnek öğretim alıştırmaları ve çalışma kâğıtları aracılığıyla çocuklara sevgiyi tanımlamaları ve beş sevgi dilini -kelimeler/övgü, kaliteli zaman, hizmet/eylemler, hediyeler ve güvenli dokunuş-öğrenmeleri öğretilmektedir.
New York Times'ın en çok satan -1 numaralı- kitabı Beş Sevgi Dili’ne dayanan bu müfredat, öğretmenlerin ve öğrencilerin hem insani hem de akademik bağlantılar kurmalarına yardımcı olacak araştırmaya dayalı teknikler kullanmaktadır. İçinde şunları bulacaksınız:
*Hem senaryolaştırılmış hem de kısaltılmış formatlarda yazılmış, kullanımı kolay sekiz ders (ders başına ortalama süre: 35 dakika).
*Travmaya duyarlı, karmaşık ve yüksek yetenekli öğrenciler de dahil olmak üzere tüm ilköğretim çağındaki öğrencilere ulaşan müfredat.
*Öğrencileri öğretmenleriyle, eğitim personeliyle, akranlarıyla ve aileleriyle en derin anlayış düzeylerinde buluşturan eğitim.
*Yaşa uygun seviyelerde yazılmış Akademik Odak Sayfaları™. Öğrenciler bunları ders sırasında kullanabilir ve sınıf öğretmeni bunları her yıl yeniden üretebilir.
*Okulda genel bir kabul ortamı yaratmak ve çeşitlilik duvarlarını yıkmak için tüm personele yönelik araçlar ve fikirler.
Öğrencilerle gerçekten bağlantı kurmanın ne anlama geldiğini derinlemesine inceleyen ilginç hikâyeler ve içgörülerle bir kitap gibi okunabilen en keyifli ve en faydalı müfredat! 

Her birimiz günlük hayatta var olduğuna emin olduğumuz bir benliğe sahibiz. Peki ya göründüğümüzden daha fazlası varsa? Ya benliğimizin sadece alışılmış kalıpları, kayıp parçaları değil, aynı zamanda evrenin büyük, ışıltılı alanıyla ve bize sunduğu olasılıklarla bir bağlantıyı da içeren genişletilmiş bir versiyonu varsa? 
Kendin Olma Kılavuzu, beden, zihin ve ruhun anlaşılmasını ve birliğini kolaylaştırmak için açık, özlü ve oldukça basit bir dizi açıklama ve egzersiz sunan, kendini tanıma ve kendini geliştirmeye yönelik benzersiz ve kapsamlı bir yaklaşımdır. Birçoğumuz birbirimizle, gezegenle, kendimizle ve bedenlerimizle olan bağlantımızı kaybettik ve bu da sıkıntı ve rahatsızlığa neden oldu. Ancak gerçekte, içimizde sağlık ve esenliğe erişmek için canlandırmayı ve kendi yararımıza kullanmayı öğrenebileceğimiz zengin kaynaklara sahibiz. Bu kitaptaki egzersizleri herkes kişisel keşif ve gelişim için kullanabilir. 
Kendin Olma Kılavuzu, içinizde zaten var olanı kullanmayı öğrenmenize ve potansiyelinizi genişletmenize yardımcı olacak! Yaptığınız her şeyi her dakika biraz daha var olarak yapmayı öğrenin. Bu kitap hem öğretici hem de ilham verici! 

“İş yaşamında güçlü olmak için bilgi ve becerilerinizi ustalıkla kullanmanız gerekir. Bazı durumlarda bu çalıştığınız kurum için paha biçilemezdir ancak sizin için her koşulda mükemmeldir!”

Kimi insan güçlüdür, kimiyse güçlü olduğunun henüz farkında değildir. Elinizde tutmakta olduğunuz bu kitap, iş yaşamında güç kazanmak isteyen herkese oyunu kuralına göre oynamayı öğretiyor.

Güç, potansiyelinizin farkına varmanızı ve dolayısıyla sizi başarıya götürecek olan davranış kalıpları üzerine düşünmenizi sağlayacak yenilikçi bir çalışmadır. Stanford Üniversitesi’nde İşletme Fakültesi profesörü ve çoksatan on üç kitabın yazarı Jeffrey Pfeffer, okuyucularına güç kazanmanın yolları hakkında stratejiler sunarken, gerçek dünyada nasıl başarılı olunacağını ve gücü doğru şekilde nasıl kullanacaklarını gösteriyor.

Yönetim teorisinin en büyük dehalarından biri olan Pfeffer, yalın ve anlaşılır üslubuyla kurumsal dünyanın kapılarını gerçek yaşam hikâyeleriyle aralıyor. Sizlereyse gücünüzün farkına varmak ve bu gücü etkili bir şekilde kullanmak kalıyor!

Bir tür, bir bütün olarak doğal düzenin çıkarları için kendini yok eder mi; eğer bunu yapmasaydı, yaşam kendisi de dahil olmak üzere herkes için dayanılmaz olur muydu? Doğuştan gelen hastalıklar, salgın hastalıklar ya da veba salgını gibi ‘hatalar’ yaşam dengesinin korunması için gerekli midir? Bu hataların düzeltilmesi uzun vadede çözülenden çok daha ciddi sorunlara yol açmayacak mıdır? Ve bu sorunların çözümü de daha fantastik zorluklar yaratmayacak mıdır?
Britanyalı din filozofu, yazar, Hint felsefesi ve Zen Budizmi üzerine en yetkin uzmanlardan biri olan Alan Watts, Taoizm ve Zen Budizmi’nde Doğa ve İnsan kitabında benlik ile öteki, ruh ile madde arasındaki ayrımların yerini daha bütüncül bir görme biçimine bıraktığı alternatif bir insan ve evren vizyonu sunuyor.
Alan Watts, doğanın bir parçası olmadığımız yanılsamasına, zihnin bir şekilde bedenden üstün olduğu, duygularımıza karşı güvensiz olduğumuz varsayımlarına meydan okuyor.
Hiçbir modern şehir, malzemeyi seven insanlar tarafından yapılmış gibi görünmez. 

Dikkatinizi dağıtan şeyleri ortadan kaldırın ve odağınızı besleyin.

Verimlilik ve zaman yönetimi uzmanı Brian Tracy, otuz yılı aşkın bir süredir çoksatan kitaplar yazıyor ve bu konularda seminerler veriyor. Modern dünyamızda optimum düzeyde üretken kalmanın yolları hakkında pratik çözümler sunuyor. Peki, bunu nasıl yapıyor?

Tarihin teknolojik olarak en gelişmiş döneminde yaşıyoruz. Cep telefonlarının, muhteşem uygulamaların, şaşırtıcı internet hızlarının ve neredeyse her türlü bilgi, ürün ve çözümün varlığına rağmen optimum düzeyde üretken kalmak, nasıl bu kadar çok insan için bu kadar zor olabiliyor? Cevap basit: DİKKAT DAĞINIKLIĞI.

Birçoğumuz, başarımız ve mutluluğumuz için önemli, hatta acil gibi görünen ancak gerçekte sadece hayatımızı karmaşıklaştıran aralıksız e-postalara, metinlere, bildirimlere, reklamlara vb. odaklanarak değerli zamanımızı boşa harcıyoruz.

Şimdi Yap! dikkat dağınıklığının nedenlerini detaylı bir şekilde incelemenize yardımcı olurken günlük yaşamınızda odağınızı nasıl besleyeceğinizi öğrenmenize rehberlik ediyor!

Bir paradoks, çelişki, tutarsızlık ve çatışma dünyasında yaşıyoruz. İnmeden çıkmak, kaybetmeden kazanmak, ihanet olmadan güven, kayıtsızlık olmadan aşk olmaz.
Depresyondan ya da umutsuzluktan muzdaripseniz, kendinizi daha iyi hissedeceğinize, dünyanın daha iyi bir yer olacağına veya bir gün sizden kaçtığını düşündüğünüz mutluluğu bulacağınıza dair umudunuzu kaybettiğiniz günler olabilir. 
Pek çok insan bugün, özellikle modern dünya yaşamında umutsuzlukla mücadele ediyor.
İyimserlik Öğrenilebilir, pozitiflik kapasitenizi azaltan sınırlayıcı inançlarınızdan kurtulmanıza; motivasyon, dayanıklılık ve zindelik duygularınızı artırmanıza yardımcı olmak için pozitif psikolojiye dayanan güçlü egzersizler sunuyor. 
Bakış açınızı şimdiki âna kaydırarak geleceğe daha olumlu bir mercekle bakarken, geçmişteki olumsuz olayları düşünmek aklınıza bile gelmeyecek!İyimserlik Öğrenilebilir

Çocuksu bir mucizeye sahip olduğunuz, koştuğunuz ve zıpladığınız, kendi kendinize şarkı söylediğiniz, toprak yediğiniz ve ağaçlara tırmandığınız, kendi etrafınızda döndüğünüz, bir şeyler kırdığınız, bir şeyler fırlattığınız ve kontrolsüzce kıkırdadığınız günleri hatırlayın. Acı veren hikâyelerden kurtulun, artık özgürsünüz.
Yaratıcılık size farklı düşünme ve görme biçimleri sağlar. İlham verici bir işe başladığınızda, saf bir neşe tüm bedeninizi kaplar. Ancak birçok yaratıcı kişi gibiyseniz, kendinizi sıkışmış ve korku dolu bir hâlde bulabilirsiniz. Peki, özgürce üretirken potansiyelinizi tümüyle açığa çağırabilmeniz mümkün müdür?
Sınırsız Yaratıcılık, sizi sanatsal tutkularınızı gerçekleştirmekten alıkoyan özeleştirinin, olumsuz duyguların ve zararlı alışkanlıkların ötesine nasıl geçebileceğinizi gösterir. Martha Alderson’ın otuz yıllık deneyimlerinin neticesinde ortaya çıkardığı ‘Evrensel Hikâye’ adı verilen güçlü tekniği sayesinde, zihinsel enerji akışınızı engelleyen problemleri çözmeyi öğreneceksiniz. Ayrıca, kendinizi ve dünyayı kabullenmeyi, duygusal kusurlarınıza hoşgörü ile yaklaşmayı, ilham bulmayı, sezginizin farkını varmayı ve onu işe yarar bir şekilde kullanmayı birçok faydalı ipucu ve araç aracılığıyla keşfedeceksiniz. İster sanatçı, ister yazar veya yaratıcılığının engellendiğini hisseden biri olun, bu dönüştürücü çalışma kitabında hayal gücünüzü harekete geçirmek için ihtiyacınız olan her şey mevcut.

Travma nedir? 
Bir olayın bir kişi için travmatik mi yoksa sadece stresten kaynaklı mı olduğunu nasıl anlarız? Vücudumuz zorluklarla veya stresle nasıl başa çıkar?
Yaşam Durduğunda, bu soruların izinde, kişisel ve kolektif travmanın bedenlerimiz ve zihinlerimiz üzerindeki etkilerini mercek altına alıyor. Travmanın etkilerini en aza indirgeyerek hayatımızı kolaylaştırmanın sanılanın aksine oldukça basit yöntemleri olduğunu aktarıyor. ‘Aile dizimi’ başta olmak üzere bu yöntemler, çekirdek ailemizin ve atalarımızın başına gelen olayların farkına varmak ve bunları dönüştürmek için son derece güçlü ve etkili bir bakış açısı sağlıyor. 
“Kitap boyunca, travma hakkında öğrendiklerim, uzun yıllar boyunca sistemik dizilim üzerine çalışma deneyimim, beden odaklı travma terapisi ve kendi doğrudan travma deneyimim iç içe geçmiş durumda. Bu, teorik anlayış ve deneyimi doğrudan bir araya getirmenize yardımcı olabilir.”
Almanya'da Münih Üniversitesi'nde psikoloji eğitimi alan Svagito Liebermeister, yaklaşık kırk yıldır dünyanın birçok yerindeki danışanlarla bir araya geliyor, iyileşme süreçlerinde onlara rehberlik ediyor.

Sağlıklı Olmak Neden Zor?

Ne yapmanız, nasıl yapmanız ve ne zaman yapmanız gerektiğini başkalarından duymaktan sıkıldınız mı? Her şeyi harfiyen yapıyor olsanız dahi işler bir türlü istediğiniz gibi gitmiyor mu? Kişisel Liderlik ve Bir Dakika Yöneticisi ile hem iş hayatınızda hem de kişisel yaşamınızda iyi bir lider olmaya adım adım yaklaşacaksınız. İşlevini kaybetmeye yüz tutmuş basmakalıp önerileri unutun! Bu kitap yardımıyla, size uygun gelişim metotlarını, yine siz keşfedeceksiniz.

Ken Blanchard, Susan Fowler ve Laurence Hawkins, büyüleyici bir hikâye aracılığıyla okuyuculara dünyaca ünlü Durumsal Liderlik yöntemini kendi gelişimlerine nasıl uygulayacaklarını anlatıyor. Hikâye, işini kaybetmek üzere olan genç bir reklam yöneticisi olan Steve'e odaklanıyor. Steve, Bir Dakika Yöneticisi’nin öğrencisi olan Cayla ile yaptığı bir dizi görüşme sayesinde kendi kendine liderliğin üç sırrını öğrenir. Bu sırlar sayesinde keşfettiği becerileri, Steve'i yalnızca işini sürdürmesi için güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda büyümeye, öğrenmeye ve başarmaya devam etmek için kurban zihniyetinden nasıl kurtulacağını da gösterir.

Sizler de, Steve ile birlikte bu maceraya çıkabilir, sizin için en uygun liderlik biçimini keşfedebilirsiniz

Bebeğiniz dünyaya yanında bir kılavuzla gelmez. Fakat üzülmeyin, Ebeveyniz! kitabı iyi bir baba olmanız için gerekli desteği sağlayacak!

Bebeğinizin gazını nasıl çıkaracağınızı mı merak ediyorsunuz? Katı gıdaya ne zaman başlamalısınız? Bebeğinizi uyutmakta zorluk mu çekiyorsunuz? Dört çocuk babası Adrian Kulp, hızlı, eğlenceli ve kolay anlaşılır tavsiyelerle bir baba olarak üzerinize düşeni yapmanızı kolaylaştırıyor.

• DESTEKLEYİCİ VE FAYDALI: Baba olmanın nasıl bir şey olduğunu, o yollardan geçmiş ve tam olarak neye ihtiyacınız olduğunu bilen birinden öğrenin. 

• HIZLI TAVSİYE: Önemli çocuk bakımı ipuçları kısa ve konuyla ilişkili bölümlere ayrılmıştır; sadece bez değiştirme konusunda yardım almanız gerekiyorsa kitabın tamamını okumanız gerekmez.

• ÖNEMLİ DÖNEMLER: En önemli dönüm noktalarını bir araya getiren bu kitapla, bebeğinizin gelişimini sizler için özel hazırlanmış grafikler yardımıyla kolaylıkla takip edebilirsiniz.

Herkes zeki olmak ister ama gerçekte zekâ huzursuz eder. İşverenler yetenekli eleman ister ama yeteneğin sergilenmesine hazırlıklı mıdır?
“Herkes yeteneklidir” eşitlikçi söyleminin altında, parlak zekâya sırtını dönen bir politika vardır. Başarının fazlasının ayıplandığı bir dünyada potansiyelli personel işyerinin sevilmeyen elemanıdır. Kurumunuzda çalışan potansiyelli personel muhtemelen kötü muamele görür ve büyük olasılıkla özgüveni de düşüktür.
Hangi işi yapıyor olursa olsun iki-üç kişilik görev üstlenenlerin, hızlı çalışan ama hızının farkında olmayanların, kimsenin görmediğini gösteren ama herkesin aynı şeyi gördüğünü zannedenlerin, yerini bir başkasına bırakması hâlinde verimin düşmesine neden olacak o kilit kişilerin kendilerini görmelerini ve özgüven kazanmalarını sağlarsanız, kurumunuzu yukarı fırlatacak fitili ateşlemiş olursunuz. Aksi takdirde o kişiler bir ‘burn-out’ ya da bir ‘bore-out’ sonucu etkisini yitirip, ‘maden kanaryası sendromu’ yaşayarak işyerini terk ederler.
ABD, İsrail ve Japonya üstün zekâ için adil bir yönetim stratejisi belirleyen ilk ülkelerdir. Neden sizin kurumunuz da bunu yapmasın?
Bu kitap, gerçek zekânın ne olduğunu öğrenmek, işyerindeki yetenekli personeli fark edip ona yol açmak isteyenler için yazıldı.

Nerede, ne zaman olursa olsun
KAYGIYI DURDURUN!
Sürekli kaygı mı duyuyorsunuz? Yalnız değilsiniz. Bu sorunu yaşayan milyonlar gibi siz de biliyorsunuz ki semptomlar her an her yerde ortaya çıkabilir. Neyse ki bir çözümü var. Sakin Ol, kaygıyı yerinde ve zamanında azaltmanıza yardımcı olacak gelişmiş teknikleriyle pratik bir rehber!
Stres yönetimi için kullanışlı bir kaynak olan bu kitap sayesinde, kaygının nedenlerine yakından bakacak, bu nedenleri ortadan kaldırmanızı sağlayacak bir bakış kazanacaksınız. Kanıtlara dayalı stratejilerin yanı sıra farklı durumlarda farklı semptomları nasıl kontrol edebileceğinizi öğreneceksiniz. Sakin Ol ile her zaman hazırlıklı olacaksınız.
ETKİSİ KANITLANMIŞ BENZERSİZ BİR YAKLAŞIM
Farklı farklı durumlarda semptomları yönetmenize yardımcı olacak etkinliği kanıtlanmış stratejiler sunar.
EN GÜNCEL BİLİMSEL BİLGİLER
Sunduğu gelişmiş teknikler, en güncel psikoloji araştırmalarını yansıtır.
KOLAY KULLANIM
İhtiyacınız olduğu anda ihtiyacınız olanı kolayca bulmanızı sağlayan kullanışlı bir tasarıma sahiptir.
STRATEJİLER VE AKTİVİTELER
Bir dizi kaygı azaltan teknik sunar ve daha derine ineceğiniz interaktif aktiviteler ile sizi bir sonraki seviyeye taşır.
JILL P. WEBER, kaygı yönetimi alanında hizmet veren bir klinik psikologdur. Aynı zamanda Psychology Today için bir blog yazmakta ve USA Today, Washington Post ve CNN dahil olmak üzere çeşitli medya kuruluşlarında psikolog olarak çalışmalar yürütmektedir.

Başarı benim için ne demek? İçimde dönüp duran bu huzursuzluk da nesi? Değişim korkumun ardında aslında ne var? Taşıdığım rollerim ve aile geçmişimin ötesinde, ben kimim? Neye güvenebilirim? Yaşadığımı en çok ne zaman hissediyorum?

Barbara Cecil, neredeyse hepimizin zihninden geçen bu sorulara yanıt bulmamız için bizlere berrak bir zemin sunuyor. Biz kadınların aslında o kadar da mükemmel olmak zorunda olmadığımızı, binlerce kadınla y aşadığı deneyimlerden yola çıkarak aktarıyor. Değişimin doğasında var olan kaosun bir engel değil, hediye olduğunu anlamamıza yardımcı olurken, kendimize ait bir yol çizmemiz için bizlere rehberlik ediyor.

Öze Dönüş, yaşamın tüm can sıkıcı gerekliliklerine rağmen harekete geçebilmemiz ve ruhumuzun sesine kulak vermemiz için birtakım araçlar sunar. Bu araçları kullanmayı başarabildiğimizde, kendimizle nasıl bağlantı kuracağımızı anlarız. Doğru seçimler yapar, yaşamlarımıza anlam katarız.

Dünyanın dört bir yanındaki kadınların kişisel hikâyelerini içeren bu kitap, içimizdeki potansiyeli açığa çıkarmamız için bizlere umut ışığı oluyor. Kitapta da yer aldığı üzere:

“Kadın atalarımızın güçlü omuzlarında duruyoruz. Onlar azimle yollarına devam ettilerse biz de edebiliriz.”

İster anne babamızın duygularını henüz anne karnındayken kalıtsal olarak devralalım, ister annemizle olan ilişkimiz aracılığıyla bize aktarılsın ya da bilinçdışı bağlılığımızla veya epigenetik değişiklikler yoluyla paylaşalım, bir şey çok açıktır: “Hayat bizi geçmişte çözümlenmemiş bir şeyle geleceğe gönderir.”

Dünya’da ve Türkiye’de çoksatan Seninle Başlamadı kitabını okuduğunuzu ve ilerlerken birçok yere notlar almak, atalarınızı araştırmak, ailenize sorular yöneltmek istediğinizi tahmin edebiliyorum. İşte bu çalışma günlüğünü daha düzenli bir ilerleyişte; bölünmeden, kaybolmadan her an yanınızda bulundurmanız için hazırladık. Köklerimizden gelen duyguların bugünümüze ne kadar etki ettiğini, var olma sürecimizde bizi ne derecede zorladığını fark etmediğimiz anlarda kendimizi biraz daha yalnız ve anlaşılmaz hissedilebiliyoruz. Bazense sadece bilmek, anlamak istiyoruz. Umarım bu günlük ‘siz’ olma sürecinize ufak da olsa bir destek sağlar; yolculuğunuzda yanınızda olur.

Buket Konur

“İnsanlar bir kitabın mutlu sonla bitmesini ister,” der babam. Tamamen harika ve mutlu bir sona sahip olacak mıyım, bilmiyorum. Tek bildiğim, o mutlu sona ulaşmak için usanmadan çabalamaya devam edeceğim.

Hırsız Yetiştirmek, hayatının erken dönemlerinde kötü muamele gören ve sonunda Tepkisel Bağlanma Bozukluğu teşhisi konan Sonya'nın ve onu evlat edinen ailenin yaklaşık yirmi yıllık mücadelesine odaklanıyor.

Sonya'nın öyküsü, erken çocukluk dönemlerinde yaşanan travmatik olayların, bir çocuğun hayatının tümünü nasıl etkilediğini gözler önüne seriyor. Bu öyküye tanıklık ederken, ebeveynliğiniz hakkında kendinize sorular soracak ve aynı zamanda kişisel ebeveynlik rehberinizde birtakım değişikliklere gideceksiniz.

Kemerlerinizi bağlayın, alışılmadık derecede zor bir çocuk yetiştirmekle ilgili gerçek bir yaşam öyküsüne yolculuğa çıkıyorsunuz!

Kendinize değer veriyor musunuz?

Bu sorunun cevabı herkes için “Evet!” iken durup gerçekten düşündüğünüzde kendinize karşı tutumunuza, başkalarıyla kıyaslamanıza ve kendinizi eleştirme biçiminize baktığınızda aslında gerçekten değer verip vermediğinizi sorgulamalısınız.

Muhtemelen olumlu düşünme ile ilgili pek çok kişisel gelişim kitabı okudunuz ya da özgüveninizi, görünüşünüzü, kariyerinizi, maddi gelirinizi ve ilişkilerinizi geliştirdiniz. Bütün bunlardan sonra salt mutluluk beklerken derinlerde bir yerde bir şeylerin eksikliğini hissediyorsunuz. Hâlâ devam eden bir değersizlik ve yeterince iyi olmama duygusu hâkim gibi.

Peki ama neden böyle hissedersiniz?

Kendine Değer Verebilmek; düşük benlik saygısı, farkındalık ve kendini bulma gibi konulara eğiliyor. Kendinizi nasıl daha iyi hissedebileceğiniz hakkında yol gösteriyor.

Kendinizle ilgili algınızı değiştirmek benlik saygınızı artırmaya yardımcı olabilir. Ancak kendinize nereden baktığınız, kendinizi nasıl algıladığınız çok daha önemlidir.

Bu kitabın amacı, kendiniz hakkında inandığınız her şeyi rafa kaldırılacak bir kaba boşaltır gibi boşaltmanıza ve gerçek benliğinizle yeniden bağlantı kurmanıza yardımcı olmaktır.

Kendini sevme yolculuğuna yeniden başlamaya, kendinizi yeniden sevmeyi öğrenmeye ve değerli hissetmeye hazır mısınız?

Sevdiğim bir aktiviteyi alışkanlık hâline getirmek neden zor?

Bazen bir alışkanlığı bir gecede değiştirebilirken, bazen ne kadar çok denersem deneyeyim hiçbir şekilde değiştiremiyorum. Neden?
Bir alışkanlığı ne kadar hızlı değiştirebilirim?
Yeni edindiğim bir alışkanlığa bağlı kaldığımdan emin olmak için ne yapabilirim?
Başka birinin alışkanlığını değiştirmesine nasıl yardımcı olabilirim?
Neden başkalarına fayda sağlayan alışkanlıklarımı devam ettirebiliyorum da sadece benim yararıma olacak olan alışkanlıkların devamını bir türlü getiremiyorum?
Gretchen Rubin'in yazmış olduğu bu kitap ve ona eşlik eden Günlük güçlü bir şekilde değişmenize ve büyümenize destek olabilir.

Sınırlarınızın ötesine geçmeyi ister miydiniz? Peki ya, kısıtlamalardan özgürleşmeyi?

İç huzuru ve dinginliği keşfetmek için her gün ne yapabilirsiniz?

Özgür Ruh Günlüğü, bu sorulara basit ama derin cevaplar sunuyor.

İster iç dünyanızı ilk keşfiniz olsun, ister hayatınızı içe doğru bir yolculuğa adamış olun, bu günlük kendinizle ve çevrenizdeki dünyayla olan ilişkinizi değiştirecek. Bilincinizi sınırlayan duygu ve düşünce kalıplarına son vermek için neler yapabileceğinizi keşfedeceksiniz. Yazar, gazeteci ve motivasyon konuşmacısı Michael A. Singer, meditasyon ve farkındalık geleneklerinden yararlanarak, bilinç gelişiminin nasıl gerçekleşeceğini, mutluluğa ve öz-değere ulaşmamıza engel olan acı verici düşünce ve hatıralardan nasıl kurtulabileceğimizi eşsiz bir anlatımla sunuyor.

Özgür Ruh Günlüğü, düşünceleriniz ve duygularınızla olan ilişkiniz boyunca size rehberlik edecek ve içsel enerjinizin kaynağını ortaya çıkarmanıza yardımcı olacak. Bilincinizi alışılmış düşüncelerden, duygulardan ve enerji kalıplarından kurtarmak için neler yapabileceğinizi araştıran ve sunan bu günlük, mükemmel bir berraklıkta özgür bir yaşamın kapısını aralamanıza olanak sağlayacak.

Bugün farkındalık için ne yaptın?

Tüm günü uyurgezer bir hâlde mi geçirdin yoksa bedenine mi kulak verdin?

Kendine özen gösterdin mi? Ya arkadaşlarına, sevdiklerine?

Kalabalığın içinde hoşuna gitmeyen bir şey olduğunda, birileri canını sıktığında bedeninde neler olduğunu gözlemleyebildin mi?

Zihninden, kalbinden geçen seslere, cümlelere kulak verebildin mi?

Dinleyebildin mi kendini?

Bir arkadaşına onu sevdiğini hissettirebildin mi? Cömertliği davet edebildin mi hayatına?

Her gün gittiğin yoldan farklı bir yola saptın mı? Her gün gördüğün çiçeği ilk defa görüyor gibi kokladın mı?

Tüm bildiklerini rafa kaldırıp, otomatik pilottan çıkarak bakabildin mi bugün kendine?

Yapabildiysen ne güzel!

Yapamadıysan ama bunları yapmaya gönlün varsa, GÜNLÜK FARKINDALIK ADIMLARI senin için hazırlandı.

Özlem Çetinkaya’nın multidisipliner bir yaklaşımla hazırladığı Günlük Farkındalık Adımları, “Sıradaki şarkı benim olsun!” demek kadar yaşam dolu, uğurböceği görüp de sevinmek kadar doğal ve iki Özlem arasında dilek tutacak kadar hayata kucak açan bir farkındalık uygulama kitapçığı.

Bu eğlenceli, özel, nazik ve şefkatli dakikalar herkese iyi gelecek!

İçten Dışa sizi kendinizi anlama ve geliştirme yoluna yönlendiriyor!
Behnam Tabrizi ve Michael Terrell, öz benliğinizle uyum sağlamak için kendinizi değil; hedeflerinizi değiştirmeniz gerektiğine inanıyor ve bu süreci organize etme ilkelerini sırasıyla BİL-OL-LİDERLİK ET olarak adlandırıyor.
BİL-OL-LİDERLİK ET, üç temel soru yardımıyla sizlere güçlü bir çerçeve sunuyor:
    1. Kim olduğumu biliyor muyum?
    2. Kendimi nasıl gerçekleştirebilirim?
    3. İyi bir lider olmak için gerekli özelliklere sahip miyim?
Hayatınızı kolaylaştıracak olan bu yöntem, iş hayatınızı ve gündelik yaşamınızı, kendi öz benliğinizi bularak deneyimlemenin araçlarını sunuyor.
İçten Dışa, psikoloji, sosyoloji, felsefe ve nörobilim alanlarında yapılan araştırmalardan yola çıkarak her seviyedeki lider için kapsamlı bir rehber oluşturuyor. Bu rehberlik ışığında, en temel düzeyde kim olduğunuzu keşfedin; hedeflerinizi, eylemlerinizi ve ilişkilerinizi düzenleyin.
Behnam Tabrizi, organizasyon ve liderlik dönüşümü konusunda öncü çalışmalarıyla uluslararası kabul görmüş bir uzman ve kanaat önderidir. Stanford Üniversitesi Yönetim Bilimi ve Mühendisliği Bölümünde Profesör olarak eğitim vermektedir.
Michael Terrell, binlerce liderin performanslarını iyileştirmesine katkı sunan ve harekete geçmelerine yardımcı olan bir lider koçudur. Hâlihazırda çokuluslu birçok firmaya danışmanlık vermektedir.

“Öz-farkındalık bir yolculuktur ve içgörüler bu yolculukta ‘A-ha!’ dediğimiz anlardır. Bu anlar, öz-farkındalık yolunda ilerlemenin yakıtıdır. Bu anlar sayesinde yolculuğumuzu bir üst seviyeye çıkarırız; öz-farkındalık olmadan aynı sorunları sıklıkla yaşamaya devam ederiz.”

Çoğu kişi kendini oldukça iyi tanıdığını düşünür. Peki ya kendinizi biraz daha iyi tanıyabilseydiniz ve bu küçük gelişimin işinize ve hayatınıza büyük bir getirisi olsaydı?

Araştırmalar öz-farkındalığın -kim olduğumuzu ve başkalarının bizi nasıl gördüğünü bilmenin- yüksek performans, akıllı kararlar ve kalıcı ilişkilerin temeli olduğunu gösteriyor. Fakat küçük bir sorunumuz var: Çoğu kişi kendini tam olarak tanımıyor.

Neyse ki örgütsel psikolog Tasha Eurich, öz-farkındalığın şaşırtıcı biçimde geliştirilebilir bir beceri olduğunu ortaya koyuyor. Yüzlerce çalışmayı, Fortune’da da yer alan kendi araştırmasıyla birleştiren Eurich, kendimizi daha iyi anlamak için aslında neye ihtiyacımız olduğunu ve başkalarının aslında nasıl bir izlenim bıraktığımıza dair gerçeği söylemesini sağlayabilmenin yolunu gösteriyor.

İçgörü, öz-farkındalık konusunda çarpıcı ilerlemeler kaydetmiş kişilerin hikâyeleri yardımıyla, sizin de ilerleme kaydetmenize yardımcı olacak şaşırtıcı sırlar, teknikler ve stratejiler sunuyor. Öz-farkındalığı kendinizden emin ve başarılı olmak için nasıl kullanabileceğinizi öğrenin.

“Geleneksel egolarımızın ötesine geçtiğimizde ve değişen durumların zenginliğini deneyimlediğimizde, yazılımımızı güncellemek zorunlu hâle gelir. Biz olduğunu sandığımız -ansızın olmadıklarını fark edene kadar- o üniformalı kişiliklerin bizi sınırlaması ya da tanımlaması gerekmez.”
Son on yılda, Eric Schmidt ve Elon Musk gibi Silikon Vadisi yöneticileri, Sasha Shulgin ve Amy Cuddy gibi başına buyruk bilim insanları, yüksek performans hakkında bildiğimizi düşündüğümüz her şeyi altüst ettiler. Bu öncüler, cesaret, daha iyi alışkanlıklar veya ‘on bin saat’ kuralı yerine, şaşırtıcı bir kestirme yol buldular. Kritik zorlukları çözmek ve rekabeti geride bırakmak için nadir ve tartışmalı bilinç durumları keşfettiler. New York Times'ın en çok satan yazarı Steven Kotler ve performans uzmanı Jamie Wheal, Googleplex’ten Burning Man’e, Richard Branson'ın Necker Adası'ndan Red Bull'un eğitim merkezine, bu düşünsel devrimin önde gelen yönlerini araştırmak için dört yıl harcadı. Öğrendikleri şey şaşırtıcıydı. Farklı diller, teknikler ve uygulamalarla, bu grupların her biri sessizce aynı şeyi arıyordu; değişen yönetim tarzının sağladığı bilgi ve ilham artışını. Bugün, bu devrim ana akıma yayılıyor, trilyon dolarlık bir yeraltı ekonomisini besliyor ve bizi, nasıl daha zengin, daha üretken, daha tatmin edici hayatlar sürdürebileceğimiz konusunda yeniden düşünmeye zorluyor.
Ateşi Çalmak, psikoloji, nörobiyoloji, teknoloji ve farmakoloji gibi tarihteki en tartışmalı ve yanlış anlaşılmaya müsait alanların bazılarında erişim ve içgörü kazanmamıza yardımcı olur. Kitap, hayatında köklü bir değişim yaratmak isteyen herkese rehberlik ederken neyin mümkün olduğuna dair kışkırtıcı bir deneyim sunar.

Hiçbir insan bir bağımlılıkla yaşamak istemez. Hiçbir insan dış bir nesne tarafından kontrol edilmek istemez. Hepimiz düşüncelerimizde ve eylemlerimizde özgür ve huzurlu olmayı diliyoruz. Düşüncelerimizin, yemeklerimizin, yıkıcı alışkanlık ve davranışlarımızın kölesi olmak, yaşamak değildir.” 
Kendinizi, hiç düşünmediğiniz anlarda bir şeyler yerken buldunuz mu? Geceleri durmadan buzdolabına mı gidiyorsunuz? İştahla yedikten sonra kusma isteğinin sizi ele geçirdiği oldu mu?
Noelle Gilbert, yirmi yılı aşkın bir süre bulimia ile mücadele ettikten sonra, yeme bozukluğuyla yaşamanın yol açtığı zihinsel ve fiziksel zorlukların üstesinden gelmeyi başardı. Ölümüne Zayıflık’ta Noelle, kendinizle ve yiyeceklerle sağlıklı bir ilişki kurmanıza yardımcı olurken zamanınızı, enerjinizi ve ilişkilerinizi dönüştürmeniz için gereken desteği sunuyor.

Bu kitapta yer alan stratejilerle, yaşadığınız zihinsel ve fiziksel esaretin farkına varacak, bulimia ile ilgili kafanızı sıklıkla meşgul eden aşağıdaki soruların cevaplarını bulacaksınız:
Tıkınma ve kusma döngüsünü nasıl durdurabilirim?
Fiziksel ve zihinsel sağlığımı nasıl iyileştirebilirim?
Geleneksel tedaviler şimdiye dek neden işe yaramadı?