Korku. Şüphe.Merak. Acı dolu bir geçmiş. Yaralı ruhlar.Engellenemeyen arzular…
Karanlık bir şehirde, terkedilmiş bir otelin izbe koridorlarında kurbanın ve avcının sürekli rol değiştirdiği nefes nefese bir kovalamaca.Kai, Banks, Michael, Rika, Will, Alex ve pusuda bekleyen Damon.Nefesler tutuldu. Şeytan Gecesi’nde bütün kılıçlar çekildi.Bu gece çok uzun olacak.
KAINe aradığım hakkında en ufak bir fikrin yok, ufaklık. Üç yılda neye dönüştüğümü kimse tahmin bile edemez.Hayatımı geri istiyorum.Ben senin sığınağını gördüm ufaklık, şimdi benimkini görme zamanı…
ErikaRüyalarınızda gördükleriniz, aslında gönlünüzden geçenlerdir, derler. Ama benim kâbuslarım, takıntılarım haline gelmişti.Adı Michael.Erkek arkadaşımın abisi, izlerken gözünüzü kapattığınız o korku filmlerine benzer: Yakışıklı, güçlü ve çok ürkütücü. Okulun basketbol takımının yıldızıydı ve beni hep görmezden gelirdi. Ama ben onu fark etmiştim.Onu görüyordum. Onu duyuyordum. Yaptıklarını, sakladıklarını… Yıllarca gözlerimi ayıramamış, tırnaklarımı yiyerek izlemiştim.Şimdi üniversitedeyim ama Michael’ı izlemeyi hiç bırakamadım. O kötü biri ve gördüğüm yaramazlıklar artık sadece zihnimin içinde değiller.Çünkü sonunda beni fark etti.
Punk 57’nin çok satan yazarı Penelope Douglas’tan yakıcı, yasak aşk hikâyesi
JORDAN
Gidecek başka hiçbir yerim yokken beni yanına aldı. Beni kullanmıyor, canımı yakmıyor ya da beni unutmuyor. Bana bir hiçmişim gibi davranmıyor ve beni hafife almıyor. Beni hatırlıyor, benimle gülüyor ve bana bakıyor. Beni dinliyor, beni koruyor ve beni görüyor. Yanıma yaklaştığında kalbim öyle hızlı atıyor ki. Ama bunu durdurmalıyım. Bu olamaz, olmamalı.
PIKE
Yardım ettiğimi düşündüğüm için onu evime aldım. Yemek pişirir ve biraz temizlik yapar diye düşünmüştüm, kolay bir çözüm gibi görünüyordu ama günler geçtikçe, her şey zorlaştı. Aklımın ve bakışlarımın ona kaymasına engel olmalı ve evde onunla her karşılaştığımda nefesimi tutmayı bırakmalıyım. Ona dokunamam, bunu hayal bile etmemeliyim. Çünkü o, oğlumun kız arkadaşı.
AROHawken Trent. So polite. So sweet. Such an upstanding young man.A virgin, too, I hear. He never gets naughty with a girl. Probably because Jesus told him not to.And now here he is, trying to be the hero by protecting another girl from me.He calls me a bully. Irrational. Unreasonable. A criminal. He can call me anything he wants, I've heard worse.And he can try to stand between me and my money, but he's never had to fight for food. That rich, clean, school boy doesn't have what it takes.
HAWKEI surprised her. You should've seen her face.Just because I don't have a record, honey, doesn't mean I'm clean. It just means I'm better at not getting caught.That is until I realize I might've actually gone too far this time.She's there. I'm there. The scene of the crime.It's dark. The police show up.We have no choice. We run. Down High Street, into Quinn's bake shop, and I pull her through the entrance to the old speakeasy that everyone forgot was here decades ago.The door locks, the cops circle the building, never knowing we're right here, and I'm hidden in plain sight, indefinitely, with someone's who's awful.Mean. Rough. Dirty.A thief. A delinquent.Until one night, lost in all of these rooms together, I don't see any of those things anymore.She's smart. Daring. Soft . . . Irresistible.
*FALLS BOYS is a standalone, new adult romance suitable for readers 18+. It contains harsh language, violence, and sexual situations. Reading the Fall Away series prior to this is helpful, but not necessary.
Bu hikaye, Jared'in hikayesi.
Hiç, birşeylere vurduğumuzda iyi hissettiğiniz için kendinize kızdınız mı? Ya da tüm duygulara karşı hissizleştiniz mi? Son birkaç yıl benim için böyleydi. Öfke ve hissizlik arasında gidip geldi. Bazı insanlar bunun için benden nefret ederken, bazıları korkuyorlardı. Ama o insanların hiçbiri bana zarar vermezdi, çünkü hiç kimse ya da hiçbir şey umrumda değildi.
Tatum dışında.
Ondan nefret ediyor, aynı zamanda onu çok seviyordum. Gitmesine izin verdiğim için de kendimden nefret ediyordum. Eskiden arkadaştık biz, ama ona -veya bir başkasına- güvenmemem gerektiğini öğrendim.
Ve onu incittim. Onu kendimden uzaklaştırdım. Ona hala ihtiyacım var aslında O, gerçek beni ortaya çıkarıyor ve ben, bütün öfkemi onda toplayabiliyorum. Onun çekiciliği, dik duruşu, karşı koyuşu... onlar benim hayat kaynağım, aldığım nefes ve insan olarak bir şey hissedebildiğim son parçam.
Ama Tate gitti. Bir yıllığına Fransa'ya gitti ve geri döndüğünde farklı birisiydi artık.
Şimdiyse, ondan uzak durma çabalarımın tümünü geri tepiyor.
Derinden gelen bir sesle konuştu. "Bence arkadaşlığın ötesinde bir yere gidiyoruz Tate ama bu lanet şeylere yol açacak." Keskin kelimeleri beni kırdı ve derin bir nefes aldım. Onun için hiçbir şey ifade etmiyor muydum? Gözümde biriken yaşlar yüzünden etrafı bulanık görmeye başladım. Yüzümdeki acıyı görmüş olacak ki sert ifadesi gitti ve gözlerini yere dikti.
"Tate." Bana doğru yürümeye başladı, sesi daha yumuşaktı... Bu sırada cebimden fotoğrafı çıkarttım ve onun göğsüne iliştirdikten sonra hızla eve koştum. Evin içine girene kadar ağlamamak için kendimi tuttum. Bu bir daha olmayacaktı.
Kapıyı kapatıp kilitledikten sonra onun zalimliğine ve kendi akılsızlığıma ağladım. Başımı yavaşça kapıya vurdum ama darbeler zedelenen gururumu onarmaya yetmiyordu. Jared beni hak etmemişti ama küçük bir uğraşla beni elde etmişti. Bu bir daha olmayacaktı.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.