• Sigmund Freud...• Bir Histeri Vakası Analizi, Freud’un vaka analizlerinde hastalarla nasıl iletişim kurduğu ve hastaların anlattıklarını nasıl yorumladığı hakkında fikir veren özel bir çalışmadır.• Bazı durumlarda fiziksel semptomların aslında ruhsal hastalıkların tezahürü olduğunu ve rüyaların da hastalıkların belirtileri arasında yer alabileceğini ileri süren Freud, histeri üzerine yaptığı çalışmaları ve yeni rüya yorumlama teorisini, cinsellik gelişimine ilişkin erken dönem anlayışla birleştirerek teorilerinin evriminde önemli bir metin haline getirmiştir.• Birçok esere ilham kaynağı olmuş Bir Histeri Vakası Analizi’ni okuduğumuzda kendimizi, yakınlarımızı, özellikle de çocuklarımızı daha iyi anladığımızı fark ederiz.• İnsanların gördükleri rüyaları rahatlıkla analitik incelemeye tabi tutabileceğini ve rüyaları yorumlamayı da verdiği talimat ve örneklerden kolaylıkla öğrenebileceğini belirten Freud, rüyalar sorunu üzerinde yapılacak eksiksiz bir incelemenin, histeride ve diğer psikonevrozlarda yaşanan zihinsel süreçlerin anlaşılmasının vazgeçilmez bir önkoşulu olduğunu belirtir.• Psikanalizde evrensel olan kitap, sosyolojik açıdan da kayda değer bilgi içerir.• Medeni bir toplumun oluşabilmesi bakımından baskılanan kadın cinselliğinin özgürlüğü ve kadın-erkek eşitliğine çağrı niteliğindeki bu yüz yıllık esere hak edilen değerin verileceğini düşünüyoruz.
Genellikle birtakım eylemler eşliğinde eksiksiz bir tatmin elde edene kadar kendi vücuduna bakan bir insanın tutumunu aktarmak üzere kullanılmıştır narsisizm tanımlaması.
Kısaca, "dünya bir yana 'ben' bir yana" diyen kişilik yapısı...
Alanında önemli bir mertebeye ulaşan Sigmund Freud, konuyu tartışma masasına koyup başka birçok yazarın fikrine de başvurarak konuşulmasın' ve anlaşılmasını sağlamıştır narsisizmin, melankolinin ve matemin.
Narsisizm, libido, ego, megalomani, hipokondri, nevrasteni, parafreni, oto-erotizm kavramlarını doğru kullanabilmenin yollarından en önemlisi bu kitabı okumak.
Yeni kavrayış imkânlan verecek ve kuşkusuz öğrenirken herkesin kendi deneyimleriyle sınayacağı türden bilgiler içeriyor Sigmund Freud'un bu eseri de...
Tarihöncesi çağlardaki insanların geçirdiği evreleri ve bu insanların günlük yaşamlarını, sanatlarını, tabularını, totemlerini, söylencelerini bu eserinde anlatan Freud'a göre, ilkel insan bir bakıma bizim çağdaşımız sayılır.
Totem ve Tabu, bu alanda ilk ciddi çalışma olmasının yanı sıra, psikanalizin bakışı açısı ve bulgularıyla toplum psikolojisinin kemikleşmiş sorunlarına yönelik bir çözümleme denemesi.
Freud, etnologlar, dilbilimciler, halkbilimciler, vb. ile psikanalistler arasında bağ kurmak amacını taşıyan Totem ve Tabu'nun, her iki tarafın da dikkatlerini uyandırmakla yetinmek zorunda olduğunu söyler.
Freud'un bu sıra dışı eseri okunduğunda görülecektir ki insanların tabuları, korkuları, ruhsal sıkıntıları ve "erk"e yaklaşımları günümüzde de biçim değiştirse de sürüyor.
"İnsan"ın özüne inmeyi daha ilk yapıtlarından başlayarak yazdıklarının ana unsuru haline getiren Dostoyevski, modern prikolojinin, Nietzsche ve varoluşçu düşüncenin de öncüsü sayılır. Kişilik, iyiyle kötü, ezenle ezen gibi olguların asıl gizemini bulmak onun hayatı boyunca üstünde durup, işleyeceği konular olmuştur. Acıma, bağışlamak, pişmanlık gibi duyguları işlediği "Ezilenler" romanı onun bu konudaki ustalığının doruklarından biridir.
Büyük İngiliz romancısı Dickens’in yapıtları arasında en çok okunanı, beğenileni ve etkileyeni "Oliver Twist"tir...
Kapitalizm öncesi İngiltere’nin kenar semtlerinde toplum dışına itilmiş insanların mutsuzluğu ve arada ezilen çocukların acılarını bu yapıt kadar ustalıkla betimleyebilmiş çok az yapıt vardır.
Oliver Twist’in bu tam ve ustaca çevirisini okuyun; seveceksiniz...
Hiçbir toplumsal statüyle bağlantısı olmayan Cenevreli filozof ve yazar Jean Jacques Rousseau, dönemin sosyal, siyasal ve dinsel kurumlarının da çarpıcı bir eleştirisini yapmıştır.Bir uygarlık eleştirisi olarak da kabul edilen bu kitap, sonradan edindiğimiz eşitsizlikleri de tartışmaya açmıştır.
Gogol bu kitabıyla yeni bir edebi akımın öncüsü olmuştur. Çaresiz bir memurun güçlükle elde etmiş olduğu ve sonrasında çalınan paltosunu bulabilmek için giriştiği dokunaklı arayışı, fantastik ama gerçekçi bir yaklaşımla anlatan Palto Gogol’un en büyük başarılarından biridir….
Freud, "Bir başkasının ölümüne karşı hiçbir itirazı yoktur ilkel insanın; onun son derece tutkulu bir yaratık ve diğer bütün hayvanlardan çok daha zalim ve çok daha kötücül olduğuna hiç kuşku yok. Öldürmekten zevk alırdı ve gerçekten öldürürdü de. Başka hayvanları kendisiyle aynı türe mensup olanları öldürüp yemekten alıkoyduğu söylenen işgüdüden yoksundu o," diye anlatıyor savaşmaktan zevk alan hastalıklı ruhlu insaları.
Yaklaşan İkinci Dünya Savaşı'nın karanlığını yok etmek için ne yapılması gerektiği üzerine Albert Einstein'ın Freud'a yazdığı ve ne yazık ki günümüzde de geçerliliğini koruyan fikirleri de yer alıyor bu kitapta...
Bu kitap, savaşları çıkararak evinde oturup yeni kaos planları yapanlar ve o planlara gömülenler düşünülmeden okunmamalıdır.
Özel Adların Unutulması, Dil Sürçmeleri, Yanlış Okumalar ve Kalem Sürçmeleri, İzlenimlerin ve Tasarıların Unutulması, Unutkanlık, Baştan Savma Eylemler, Batıl İnançlar ve Yanılgılar, Adların ve Sözcük Kümelerinin Unutulması, Çocukların Anıları ve Perde Anılar gibi ana bölümlerden oluşan Günlük Yaşamın Psikopatolojisi, ruhbilimin yaygınlık kazanmasında Freud'un tüm kitaplarından daha fazla katkıda bulunmuş bir yapıt.
Gün içerisinde yaşadığımız bazı olayların aslında bilinçaltının bize yolladığı bir mesaj olduğu ve bu mesajın aksilikler, unutkanlıklar, sürçmeler olarak hayatımızı nasıl etkilediğini oldukça güçlü anlatan bir kitap.
Bu kitabının her yeni baskısında, temel kuramlarını değiştirmeden yeni örnekler ve bölümer ekleyen Freud'un hiçbir yapıtı bu kitap kadar sık basılmamış ve böylesine yaygın bir okur kitlesi tarafından okunmamıştır.
Hala çok okunan kitaplarından biri olan Günlük Yaşamın Psikopatolojisi, aynı zamanda Freud'u okumaya başlamak için en iyi bir seçim.
Sevecen, meraklı ve aynı zamanda bir bilge olan Flush'ın büyüleyici hikayesi... Flush, gençlik dönemini yazar Mary Mitford'la geçirmişti. Günün birinde yolu, hasta odasındaki yatağında yatan Elizabeth Barrett ile kesişti. Güneş gibi parlayan tüyleri ve masum bakışlarıyla Flush, Elizabeth Barrett Browning'in yaşamında önemli bir yer tutuyordu. Yeni ve korunaklı yaşamına alışması pek uzun zaman almadı. Buna karşın içgüdüleri onu hiç yalnız bırakmıyor, yemyeşil çayırların çağrısını sık sık hissediyordu. Yine de şikayetçi değildi, sıkılmak için fazla zamanı da olmayacaktı. Flush'ı yepyeni serüvenler ve Floransa yolculuğu bekliyordu. Bu kitapta Flush, Bayan Browning'in yaşamını kendi bakış açısıyla okura sunuyor.
Virginia Woolf, kendine özgü tekniğiyle Elizabeth Barrett Browning'in biyografisini yazarken, Spaniel cinsi Flush'ın ilginç yaşam öyküsünü de bizlere sunuyor.
Kadının hem tolumdaki ve cinsler arasındaki yerini hem de bir insan olarak var olma mücadelesini sadece psikolojik açıdan ele almıyor Freud. Ne yazık ki hala birçok ülkede kadın cinselliğinin ve kadının tabu olduğu bu dönemde, kendi toplumumuzun da kadına ve cinselliğe bakışını anlamak için Bakirelik Tabusu’nun mutlaka okunması gerektiği ortada…
Dönemin feminist yazarlarından Virginia Woolf, anne ve babasının izlerini taşıyan bu romanında bir ailenin hikayesini, aile fertlerinin iç dünyalarına dokunarak, belirli bir zaman ve olay zinciri olmaksızın anlatmakta ve kadınlara dayatılan dogmalara ustaca değinmektedir.
Sigmund Freund’un ruh çözümlemeleri konusundaki sayısız önemli çalışmalarından biridir bu kitap.
Eserin ana teması, bir kız çocuğunun günlüğü temel alınanak çocuk psikanalizinin tarihsel gelişimi ve dönemin kültürel özelliklerinin çocukların davranış tarzını nasıl etkiler, çocuklar arasındaki ilişkiler örgüsü çevçeveisinde okuyucuya sunuluyor.
Çocuktan olgunluğa geçerken çocukların birbirleri, aileleri ve çevresindeki diğer kişilerle olan ilişkilerinin kendilerini nasıl değiştireceğini, nasıl birer yetişkin haline dönüştürdüğünü okumak için anne-baba, psikolog yada eğitimci olmak gerekmiyor.
Kitabın yazarı Sigmund Freund’ un da dediği gibi: “ Bu eser bir mücevherdir.”
Dostoyevski; Ezilenler, Ecinniler, Karamazov Kardeşler, Budala gibi büyük romanların yanı sıra, pek çok yergi öyküsü de yazmıştır. Başkasının Karısı bu türdeki en ilginç öykülerinden biridir…
Jacob'un Odası, Virginia Woolf'un ilk deneysel romanıdır. Bu kitapta bilinen tüm geleneksel yöntemleri kırmış, imkansız, başar-mış ve yeni bir teknikle okurun karşısına çıkmıştır. Kelimeler, zihnin akışıyla uyum içindedir ve geleneksel anlatımdan çok uzaktadır; hikâyenin akışında kopukluklar vardır ve parçalara ayrılmıştır. Belirli bir olay örgüsü yoktur; zaman ve mekân da belirsizdir.
Jacob'un Odası; sabit bir konuya sıkışmamıştır. Zaman ve mekanlar arasında keskin geçişlerin olduğu, hayatı her perdeden tüm gerçekliği ile anlatan bir eserdir. Jacob'un hayatı, çocukluktan başlayarak, belirli sınırlara bağlı kalınmaksızın gözler önüne serilmiştir. Cambridge yılları, Londra'da, Paris'te ve Yunanistan'da geçen günleri... Jacob'un Birinci Dünya Savaşı'nda ölmesiyle ardında bıraktığı boşluk, ani ve derin acı...
Genç yaşta kaybettiği kardeşine ve savaşta ölen tüm gençlere atfedilen bu kitapta Virginia Woolf'un umutsuzluğu her satırda hissedilir.
"Bazı tümörlerden kurtulmak gerekir. Ama annemin sahip olduğu türden bir tömürü belki yıllarca çekensin. Ve ne yazık ki yatağına bir fincan çay getiren dahi olmaz."
‘Sherlock Holmes’un Maceraları’, dünyadaki en ünlü dedektif Sherlock Holmes’un kısa öykülerinin ilk serisidir. Öyküleri okurken Sir Arthur Conan Doyle’un hayal gücünün tadını çıkarın. Sherlock Holmes’un Maceraları’nda yer alan öyküler, Dr.Wayson tarafından, birinci sınıf bir anlatımla anlatılıyor. Kahramanlarımız Sherlock Holmes ve Dr. Watson, Londra’nın yağmurlu ve sisli loşluğunda, heyecan verici suç öykülerinin karanlık bulmacalarını çözmeye çalışıyorlar. Holmes’un heyecan verici, gizemli maceralarına katılmaya hazır mısınız ?
Sir Atrhur Conan Doyle’nin yarattığı başkahraman, Britanyalı hayali dedektif Sherlock Holmes’in maceralarından oluşan kitabımız, dizimizin ikinci kitabıdır. Dedektifimiz, titiz çalışmaları ve gözlemleri sayesinde olayları inanılmayacak kadar kısa sürede çözmektedir. Ele aldığı vakalar üzerinde çalışırken tümdengelim yönetimi en iyi şekilde kullanmaktadır. Sorduğu sorulara verilen cevapların tutarlı olmasına çok önem verir. Özel bir ilgi duyduğu laboratuvarında yaptığı ciddi araştırmaları, ele aldığı davaların çözümünde kendisine ışık tutmaktadır. En iyi dostu Dr. Watson’un muhteşem anlatımıyla, Sherlock Holmes ‘un sıra dışı suç maceralarını okumaya hazır mısınız ?
Hiç kuşku yoktur ki, Sherlock Holmes hayali dedektiflerin ilki olmasa da en ünlüsüdür. Gizemli, sıra dışı suç maceralarında en iyi dostu ve biyografisinin yazarı Dr. Watson da ona eşlik etmektedir. Tümdengelim yöntemini kullanarak ele aldığı davaları başarıyla çözen Sherlock Holmes, parlak zekası, öngörüsü ve gözlem yeteneğiyle değerli dostu Dr. Watson’un da hayranlığını kazanmıştır. Okurların büyük çoğunluğu, onun gerçek birey olarak kabul etmeyi tercih etmişlerdir. Hayali dedektifimizin öykülerinde yaşadığı yer olarak gösterdiği Baker Caddesi 221B adresindeki evi, bugün İngiltere’de bir müzedir. Tuhaf zevleri olan ddektifimizin yaşadığı döneme bakıldığında oldukça bohemdir. Bipoları bir kişiliğe sahiptir. Bazı kötü alışkanlıkları vardır. Sigara izmaritlerinden, el yazılarından, ayak izlerinden ve her türlü bilgi kırıntısından sonuca ulaşan dedektifimzin maceralarından oluşan Sherlock Holmes’un Dönüşü, serimizin son kitabıdır.
Freud, cinsel içtepilerimizin ilk çocukluk çağından itibaren nasıl evrildiğini inceleyerek, yetişkin insanda cinselliğin çocukluk çağındaki olaylarla koşullanmış olduğunu ileri sürüyor.
Cinsellik alanındaki bilimsel araştırmaları küçümseyen ve bu konuyu “salt cinsellik” le uğraşmak sayan geleneksel psikolojiye karşı bu yapıt, sert tartışmalara yol açmıştı. Freud’un anlaşılmasında kilit rol oynayan ve hiç kuşkusuz her aydının ve her anne-babanın okuması gereken bir temel başyapıttır.
Sigmund Freud...
Bireysel psikoloji ile kitle psikolojisi ve aralarındaki çelişki, yapay kitle, sürü içgüdüsü, ego, telkin ve kolektif ruhsal yaşamın büyük bir cesaretle derinlemesine ele alındığı bu kitapta Sigmund Freud, bireyi ve bireylerden oluşan toplumu ahlaki değerleriyle birlikte çözümleyerek dev aynada sergiler...
Kitaplarının naziler tarafından yakılması üzerine Londra'ya gitmek için Viyana'yı terk eden moravya doğumlu nörolog Freud, kişiliğin beş farklı dönemden geçerek geliştiğini öne süren Psikanalitik Kuram'ın kurucusudur.
Psikanaliz Üzerine Beş Ders, Narsisizmin İncelenmesine Giriş, Oedipus Kompleksi, Totem ve Tabu, Uygarlığın Huzursuzluğu, Yaşamım ve Psikanaliz, Bir Yanılsamanın Geleceği ve Düşlerin Yorumu Freud'un çok sayıdaki önemli eserlerinden sadece birkaç tanesi.
Maksim Gorki'nin "Rus Shakespear'i" olarak nitelediği Dostoyevski, her türlü 'insanlık hali'nin yetkin bir anlatıcısı ve ruh çözümlemecisidir.Karamazov Kardeşler, Budala, Ecinniler gibi büyük yapıtlar yazmasının yanı sıra, kısa öyküler yazmakta da kalemini kanıtlamıştır. -Bu kısa öykülerinden biri de romantik bir aşk öyküsü olan Beyaz Geceler'ö\r.Hüzün, şaşkınlık, mutluluk gibi halleri en yoğun biçimiyle yansıtan bu öyküyü seveceksiniz."Bandrol Uygulamasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 5. Maddesinin Değişik "g" Bendi Çerçevesinde Bandrol Taşıması Zorunlu Değildir."
Freudçu Marksizmin kurucusu Wilhelm Reich 1897’de Avusturya - Macaristan İmparatorluğu’nda doğdu. Viyana Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde ruh çözümlemesi çalışmaları yaptı. Bedensel Boşalmanın İşlevi, Faşizmin Kitle Ruhu Anlayışı, Dirimin Öldürülüşü adlı yapıtları bu çalışmaların meyveleridir. 1947’de yayımlanan bir yazısı yüzünden suçlanan Reich, iki yıl hapis cezasına çarptırılmış, laboratuarı dağıtılmıştır. Nazizmden kaçıp ABD’ye yerleşen hekimin, Dinle Küçük Adam adlı yapıtı, güçlü retoriği, barışçıl anarşist karşı çıkışlarıyla, yarattığı çalkantıyı sürdüren yapıtlardan biridir.
Romantik akımın ilk kuramcısı ve şefi Victor Hugo’nun Sefiller adlı bu romanı 19. Yüzyılın en çok tanınmış ve sevilmiş klasik yapıtlarının başında gelir.
Klasik tiyatronun yapay ve dar dünyasını kıyasıya eleştirerek modern dram tarzını ortaya atan, çağının sanatçılarını derinden etkileyen Hugo, yaşadığı yüzyıla damgasını vuran belli başlı sorunları, halkın özgürlük tutkusunu Sefiller’de değişik bir biçim ve şiirsel bir tarzla dile getirir. Bu bakımdan sefiller, roman olduğu kadar trajik bir şiir, görkemli bir söz ustalığının örneğidir.
Thomas More; "Utopia"sı ile siyaset felsefesine yeni, karmaşık, etkili fikirler sunuyor ve bu fikirleri; "altın"a kıymet vermeyen, doğa yasalarının prensiplerine uygun yaşayan fakat Hristiyan öğretilerine açık ve ortak mülkiyet anlayışındaki Utopialılara ilişkin ünlü betimlemesiyle açıklıyor. Platon'un, St. Augustine'in ve Aristoteles'in izinden giderek yazılan "Utopia"; yazıldığı dönemde felsefi anlamda yepyeni ufuklar açmış; Sir Francis Bacon, H. G. Wells, Aldous Huxley ve George Orwell'in de kullandıkları ütopya ve distopya türünde yazılan kurgusal edebi biçemin kaynağı olmuştur. Açgözlülüğün toplumsal sonuçlarını eleştirip, devlet hizmetine girmenin, bireye nelere mal olduğu hakkında düşündürüp, idealizm ve pragmatizmin iddiaları arasındaki çekişmeyi dengelemenin zorluğunu dramatize ederek, okurlarını, toplum için en iyinin ne olduğu konusundaki bu zorlu tartışmaya katılmaya çağırıyor. (Arka Kapak)
Psikanaliz ekolünün kurucusu Sigmud Freud, bu eserinde uzman olmayanların psikanalizle ilgili düşüncelirini, soru-cevap şeklinde Tarafsız Kişi'yle objektif bir şekide, herkesin anlayabileceği bir dille konuşarak okura yansıtıyor.
"Amatör" kelimesiyle hekim olmayan kişileri anlatmak isteyen Freud, "sorun" olarak da onlara psikanalizde bulunma yetkisinin verilip verilmeyeceğini tartışıyor.
Eserlerini psikolojiyle ilgilenen herkesin okuduğu Freud, amatör psikanalizine bu kitabında liberal bir bakış açısı getiriyor. Amatör psikanilizin uygulanmasında tıbbi eğitimin gerekli olup olmadığını ve amatör psikanalistlerin görüşlerini tartışmaya açan Avusturyalı nörolog Sigmund Freud'u okumaya başlamak isterseniz elinizdeki en ideal kitaplarından biri.
Psikanalitik Kuram’ın kurucusu olan Sigmunt Freud, kendimize medeniyetin gelişimini, başlangıcını, hangi etkilere borçlu olduğunu, nasıl meydana geldiğini ve akışını nelerin belirlediğini sormak zorundayız diyor.
Uygarlığın estetiğe ihtiyacı olduğunu, estetiğin de cinsel sevgiden kaynaklandığını ileri süren yazar, “mutluluğun çok öznel bir konu olduğu için öğüt verilemeyeceğini” söylüyor.
İnsanın bireysel özgürlük talebini kültürel kitlesel talepler karşısında hep savunacağını belirten Freud, uygarlığın içgüdülerin bastırılması üzerine yükseldiğine dikkat çekiyor.
Sosyal psikolojinin kurucu metinlerinden olan bu kitabın tartışmalı konular içermekle beraber mümkün olduğunca tarafsız aktarıldığına değindikten sonra konuyla ilgili-ilgisiz herkesin kütüphanesinde bulunması gereken bir eser olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bir bileşenin bütün parçalarını oluşturan işgücülerin yanı sıra rüyalar, ego, libido ve cinselliğin psikolojik yaşamın en karanlık, en derin kısımlarını oluşturduğunu yazıyor Sigmund Freud elinizdeki kitapta.
Savlarını farklı değerli isimlerin çalışmalarından da örnekleyerek haz ve ilkesini, akıcı ve anlaşılabilir bir dille yazar Freud.
Bütün kitaplıklarda bulunması gereken bu kitabı okurken kendi benliğinizden kaybolmayı göze almalısınız.
Kişiliğin beş farklı dönemden geçerek geliştiğiniöne soran Psikanalitik Kuram’ın kurucusu nörolog yazar Freud, kitapları naziler tarafından yakılınca Londra’ya gitmek için Viyana’yı terk eder.
Panait Istrati (1884-1935), Fransızca yazan Romanyalı bir öykücü ve romancıdır. Balkanlar’dan Ortadoğu’ya, Mısır’da, İtalya’da, İsviçre’de, yirmi yıl dolaştıktan sonra dört ciltlik özyaşamsal yapıtını yazdı. Akdeniz, Kira Kiralina, Minka Abla, Sünger Avcısı, Mihail gibi yapıtları Türkçe’de yayımlanan Istrati’nin, yalın bir dille yazdığı, şiddet ve romantizm yüklü yapıtları arasında, Angel Dayı ve Baraga’nın Dikenleri de vardır. "Kodin", Istrati’nin özyaşamsal anlatılarının en ilginç ve anlamlı gözlemlerinden oluşturduğu yapıtıdır.
Gorki, "Üçler"de kapitalistleşme sürecinin belirlediği tipik kişilikleri, onların karmaşık iç dünyalarını ve yapısal çelişkilerini canlı bir biçimde ele alır. Kendi çocukluk izlenimlerini de içeren bu romanda, büyükler dünyasındaki boğazlaşmaların çocuk ruhundaki yansılarını bir çocuk içtenliğiyle dile getirir. Yayımlanır yayımlanmaz devrimci eleştirmenlerce toplumsal gelişmeyi ve onun ekonomik temellerini çözümleyen çok önemli bir roman sayılan "Üçler"i tüm Gorki severler ilgiyle karşılayacaklar.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.