Türkiye’de Cumhuriyet nasıl kuruldu? Saltanattan Cumhuriyete yolculuğu, adım adım izlemeye çalıştık. Mustafa Kemal’in, Samsun’a çıkmadan önceki hayatı ve O’nu Samsun yolculuğuna hazırlayan şartlar, Erzurum ve Sivas Kongreleri, Amasya tamimi, Ankara’ya geliş, İstanbul’la ilişkiler, Enver Paşa Sorunu, Kâzım Karabekir faktörü, İç İsyanlar, Kurtuluş Savaşı, Sovyetler’le, Amerika ve İngiltere ile ilişkiler ve Cumhuriyetin ilanı. Hilafet tartışmaları.

Mondros’la başlayıp, Sevr’le sonuçlanan bir yıkımın, Mudanya ile başlayıp Lozan’la noktalanan bir kuruluşun hikâyesi...

"Cumhuriyet'e Giden Yol"da 1919’dan 1923’e Cumhuriyetin inşası dönemini sorgulamaya çalıştık.

Tarih gerçeğini, resmi yazıcıların ütopyaları ve ön yargılarından arındırılmış olarak tarih şuuru uyandırmak istiyoruz. İyi bir tarih okuru bilir ki, kurtuluş reçetemiz ne padişahın altın sırmalı ipek kaftanının ihtişamında gizlidir, ne de ulu önderin mavi gözlerinden yayılan ışıklarda!

Tarih, övgü ve yergiden ibaret değildir. Dün dünde kaldı. Onların yaptıkları onlara, bizim yaptıklarımız bize.

Dünün bilgi birikimine, belgelere, tecrübelerine ihtiyacımız var. Bugün bu topraklarda, özgür, mutlu, barış içinde bir arada yaşamak istiyorsak, dünün gerçeğine, geleceğin umuduna, bugünün sorumluluk bilincine muhtacız.

Herkes yaşadığı her anın, yaptıklarının ve söylediklerinin, yapıp söylemesi gerekirken, yapıp söylemediklerinin hesabını verecektir.

Bu kitap bu yönde bir sorumluluk bilinci uyanmasına katkı sağlayabilirse ne mutlu bize!


Basım Ayı/Yılı : 4/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 392
Ağırlık : 392
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺100,10

Şeriat, İslam'da meşruiyetin kaynağı. Allah (cc)'ın açıklanmış rızasını ifade eden kelime.

Birilerinin dilinde irticanın kaynağı.

Şeriat Tevrat'ın eski metinlerinde aynı isimle anılırken, bugün yasa, kanun gibi isimlerle anılmaktadır. İslamî metinlerde Arapça olarak ??????? şeklinde ifade edilir. ?İslam hukuku" anlamında, İslam'daki ibadetler, muamelat ve ceza hukuku ve kamu hukukunu ve diğer tüm hukukî düzenlemeleri içine alan, dinî hukuka ait tüm kurallara verilen isimdir.

Şeriat, aynı zamanda kelime olarak ?yol, mezhep, metod, yol, yöntem, töre, âdet, insanı bir ırmağın kaynağına götüren yol" demektir.
Şeriat terim olarak bir ?dinin insan eylemlerine ilişkin hükümlerinin tamamını" ifade eder. ?İslam Hukuku" anlamında dinin meşruiyet alanını ifade eder. Bu anlamda ?gayri meşru" denildiğinde, ?dinin meşruiyet alanının dışına çıkılması anlamına gelir.

Şeriat, İbrahimî gelenekte Allah, resul ve kitaba ait olan, dinin hayata dair kurallarını ifade eder. Bu çerçevede Şeriata dil uzatmak, bütün hukuk devletlerinde suç olmakla birlikte Türkiye'de Laiklik adına, irtica suçlaması ile Şeriat uzun bir süre suç kapsamına alındı.


Basım Ayı/Yılı : 8/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 7
Sayfa Sayısı : 175
Ağırlık : 175
En / Boy : 14 / 22
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺53,90
Bir Başka Açıdan

Bu kitap yakın tarihimize ışık tutacak bir belgeler demeti şeklinde, söylenmeyeni söylemek için yazıldı.

Üç ciltten oluşacak dizimizin ilkinde Kemalizm olgusuna farklı bir bakış açısı getiriliyor. İkinci cilt tek parti dönemine, üçüncü cilt DP dönemine ait belgelerden oluşacak.

Bu çalışmamızda, belgeleri konularına göre tasnif ettik ve hemen hemen hiçbir yorumda bulunmadık. Bu kitaptaki belgelerin tümü Milli Eğitim Bakanlığı ve Genel Kurmay'ın tavsiye ettiği kitaplardan, ya da basında çıkan ve tekzib edilmeyen ve her hangi bir kovuşturmaya tabi tutulmayan kitaplardan derlenmiştir.

Aynı konuda farklı rivayetleri, farklı değerlendirmeleri arkası arkasına sıraladık. Karar vermek size kalmaktadır.

Kuşkusuz bu çalışma bu konuda herşeyi kapsamamaktadır.. Eğer bu yönde yeni çalışmaların ortaya çıkmasına öncülük edebilirse görevini yapmış olacaktır. Öte yandan bu bilgi kırıntılarını topluca düşündüğünüzde ve değerlendirdiğinizde, başka kitaplarda bu konuda tek satır yazılmamış olsa bile, kendiniz için bir kanaat oluşmasına yardımcı olacak türden şeylerdir. Soru sormanız, bazı gerçekleri yakalamanız için küçük bir başlangıç olarak önemli bir görev ifa edeceğini sandığım bu çalışmanın sayısız eksiklikleri, eleştirilecek yığınla yönü olduğunu biliyorum. Ama yine de bunun böyle olması gerektiğini düşünüyorum. Kitabı eğer sonuna kadar okuma fırsatı bulabilirseniz ne demek istediğimi daha iyi anlayacağınızdan kuşkum yok. Bu kitab yakın tarihimizle ilgili söylenmeyen bir gerçeğin arayışıdır. Konuya alışılagelmişin dışında farklı bir bakış açısı getirmektedir.


Basım Ayı/Yılı : 6/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 7
Sayfa Sayısı : 456
Ağırlık : 456
En / Boy : 14 / 22
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺123,20
2. Abdülhamid'in Okuduğu Kitaplar

Düşmanları, sevmeyenleri ve tanımayanları ona; “Kızıl Sultan” deme yarışına girerken Hüseyin Nihal Atsız; bu duruma itiraz etmiş, o ithamı reddedip 2. Abdülhamid Han’ın “Gök Sultan” olduğunu ilan etmişti. Onu sevenlerden biri olan Değerli Hocam Prof. Dr. Caner Arabacı da başka bir zaman ve zeminden yükseltti itirazını. Hoca’mız, Sultan’ın yabancı dillerden Osmanlı Türkçesine tercüme ettirdiği yazma eserleri Latin Alfabeli yazıya dönüştürterek Sultan’ın doğru tanınması yolunda çok önemli bir adım atmış oldu. 2. Abdülhamid Han’ın kütüphanesindeki 1616 tercüme eserden biri olan bu kitabı, edebiyatımıza kazandırmanın ve “rika” öğrenmek isteyenlere de kaynak sağlamanın mutluluğunu yaşıyoruz.  Mustafa Metli


Basım Ayı/Yılı : 4/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 344
Ağırlık : 344
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺69,30

2. Abdülhamid, görevdeyken de vefatından sonraki dönemlerde de doğru anlaşılmış bir devlet başkanı değildir. Bu durum,sadece onun talihsizliği sayılamaz. Çünkü o, düşmanlarını şahsından dolayı kazanmamıştı. Devletini yıkmak, vatanını parçalamak isteyenler, önlerinde öncelikle devrilmesi gereken engel olarak Sultanıgördüler.

Onun için Abdülhamid’i ötekileştirmeyi ve ardından devirmeyi, suikastlarla öldürmeyi hedef edindiler. Defalarca öldürmek üzere suikast, indirmek üzere de darbe düzenlediler. Öldürme planları gerçekleşmedi. Ama sonunda darbeyle indirildi. Osmanlı Devletide dokuz yılda yıkıldı, vatan paramparça edildi (1909-1918). Onu hedef tahtasına koyanlar, emellerini gerçekleştirmiş oldular.

Bu sonucun oluşmasında herkesin payı vardı. Ermeni çeteleri, Siyonist yıkım ekibine, uluslararası sırlı örgütlere Abdülhamid düşmanlığı ortak paydasında vatansever, devletine bağlı olanlar da katılmışlardı.Yerliler, alet olduklarını,iş işten geçtikten sonra anladılar. Abdülhamid ise, baştan farkındaydı. Ama vatansever kadrolarla birliktelikleri nasip olmadı.

O zaman, yıkım planları yapanların, kukla ustalarının zihin dünyalarının öğrenilmesi, usullerinin deşifre edilmesi için çok okumak, karşı tedbirler geliştirmek gerekiyordu. Bu yüzden Abdülhamid, kendinden önce ve sonra (cumhuriyet devri dahil) hiçbir devlet başkanının geçemeyeceği miktarda çok kitap çevirtti ve okudu, okutup dinledi. Birçok geceleri kitap okunurken uykusu geldiğinde, “Kâfi” diyerek durdurup uyudu. Dinlenme anlarında bile öğrenme, düşünce faaliyeti içinde oldu. Devrine göre sarayına kütüphaneler kurdurdu.

Çeviri çeşnisi, ilgi alanının zenginliğini gösteriyordu. Seyahatnamelerden, coğrafya, tarih, savaş hatıratlarına, darbelere, polisiye romanlara kadar başka dillerde yazılan eserleri çevirtti. Çevirttiklerinin miktarı bin altı yüzün üzerinde idi. Kütüphanesinde, bazıları dünyada yegâne olmak üzere otuz bin kitap vardı. O, okuyan, anlamaya, düşünce geliştirmeye çabalayan devlet adamıydı.

Bu yönünü hasımları değil,sevenleri de çok görmediler. 

Eser, okuyan, zihni diri son Osmanlı sultanının kitaplı yönüne dikkat çekmektedir.


Basım Ayı/Yılı : 4/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 304
Ağırlık : 304
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺69,30
Osmanlı Türkçesi ve Türkiye Türkçesi Karşılıklı Sayfalarda

2. Abdülhamid Han’ın Okuduğu Kitaplar Meşhur Haydud Monöz’ün (Moneuse) Tercüme-i Hali


Basım Ayı/Yılı : 6/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 244
Ağırlık : 244
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺69,30

Yola çıktıklarında yüzlerce kişiydiler... Atalarının fethederek yurt edindikleri topraklardan vuruşa vuruşa çekiliyorlardı... Ne Kazak’tan ne Tiis’ten, ne de Gence ’den hiçbir takviye gelmedi. Ermenistan topraklarında ilerleyerek Aras Nehri’ne doğru gece boyu yol aldılar. Ağır kayıp verdirdikleri Ruslar da onları adım adım takip ediyordu. Sonunda Nahcivan topraklarında sabahın ilk ışıkları ile Sederek üzerinden Aras nehrine ulaşmışlardı. Nehri geçip Türkiye’ye vardıklarında sadece 87 kişi kalmıştı...

Artık, Türkiye Cumhuriyeti topraklarındalardı... İlk karşılaştıkları, Bölgede sevilip sayılan Beylerden Torunlar Aşireti Lideri Kerem Bey’di, adamlarına emirler verdi. Ateşler yakılıp kazanlar kaynadı. Iğdır Garnizon Komutanı, Kaymakam, Belediye Reisi, Iğdır’ın kurtuluşunda Kerem Bey’in silah arkadaşlığını yapan Ali Ekber Tufan Bey, Ali Mirza Yiğit Bey, Ali Rıza Ataman Bey ve Bölge İstihbarat Şefi Hüsnü Bingöl Bey de davet edildi... Ekim Devrimi ile 1. Dünya Savaşı’ndan çekilen Rusların kışkırttıkları Ermeniler bölgede terör estirip katliamlara giriştiler. Ali Tufan Bey, Kerem Bey, Nesir Bey, Ali

Mirza Bey, Tuzluca’dan Şamil Bey ve Kağızman’dan Ali Rıza Bey’in grupları ile Iğdır ve çevresinde kurulan milis güçleri, halkla birleşerek Ermenileri bu topraklardan söküp attılar. Devlet tarafından Alkazaklar’a bugün Iğdır’ın en kıymetli arazilerinden yüzlerce dekar teklif edilmesine rağmen onlar bir gün Kaasya’ya dönecekleri ümidiyle bunu kabul etmediler, mütevazı evlerde kirayla oturmayı tercih ettiler. İşte bu ülkü peşindeki Terekemeler bugün Amasya’da, Bandırma’da, Tokat’ta, Sivas’ta, Malatya’da, Erzincan’da, Kars’ta, Ardahan’da, Iğdır’da, Ağrı’da, Muş’ta, Bulanık’ta, hatta Almanya’da... nice memleket şehirlerinde varlığını sürdürmeye devam etmektedirler...

Son Terekeme

O akşam, askeriyenin Rusça tercümanı Osman Ataman, Moskova televizyonundaki haberle şok oldu. Ruslar Hasan Ağa’nın resmini ekrana koymuşlardı ve spiker aynen şöyle diyordu: “1932 yılında Türkiye’ye kaçan Kazak, Şıhlı doğumlu, vatan haini, proletarya düşmanı Hasan Ağa Şıxlınski Alkazak, Kars’ın Iğdır kazasında bugün öldü.” Ancak, Türkiye’nin küçük bir ilçesinde mütevazı bir şekilde hayat süren Hasan Ağa’nın ölüm haberinin üç saat içerisinde Moskova’dan dünyaya duyurulması,

düşündürücü bir muamma olarak kaldı!

Alaaddin Yanardağ


Basım Ayı/Yılı :
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 424
Ağırlık : 424
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺107,80

Modern bireyin yaşadığı anlam krizinde oldukça işlevsel bir konumda bulunan dini grupların günümüzde dinin görünür biçimleri ve karşılığı oldukları söylenebilir. Bu oluşumlara dair çalışmalar dinin konumunu tespit noktasında ayrıca önemlidir. Benimsedikleri tutum ağırlıklı olarak tepkisel ve protest olmakla birlikte bir ucu insan bir ucu dini grup olarak kurulabilecek doğrusal bir denklemde yaşanan toplumsal değişimin iki tarafı da belirli değişimlere tabi tuttuğu teslim edilmelidir.Klasik yapısı itibariyle “modern hayata karşı sosyal izolasyonu tercih etmeleri”, “kadınların çarşaf, erkeklerin saçlarını ve bıyıklarını kısa kestirip, sakallarını uzatmaları, şalvar ve cübbe giymeleri”, “haremlik selamlığa verdikleri önem ve modern eğitime karşı tavır alışları” ile bilinen İsmailağa Cemaati’nin modernleştiğine/modernleşiyor olduğuna yönelik hipotez üzerine kurulu çalışma teorik çerçeve, grubun yapısal analizi ve müntesipleri ile yapılan görüşmeleri kapsamaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 368
Ağırlık : 368
En / Boy : 15 / 23
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺123,20

Tarih, övgü ya da sövgü kitabı değildir. Tarih, bir toplumun ortak hafızası, ortak tecrübeler birikimidir. Ortak geçmişimiz, ortak geleceğimizdir aynı zamanda.

Bu topraklarda, “İla-yıkelimetullah” için savaşan, “Osmanlı milletler topluluğu”ndan gelen mübarek şehidlerimizin ve gazilerimizin aziz hatıralarına minnet ve şükranla..

Dedem I. Dünya Savaşı yıllarında, babam II. Dünya Savaşı yıllarında askerdi.. Ben, “III. Dünya Savaşı” olarak da tanımlanan soğuk savaş döneminde askerlik yaptım. Üniversitede okurken, aynı ülkenin çocukları sağ-sol diye birbirini öldürüyordu. Birileri, aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet üretmeye devam ediyordu. Benim çocuklarım, yeni bir dünya savaşının kurbanları olmasınlar diye yazmam gerekti.

Bizim ve atalarımızın katlanmak zorunda kaldıkları güçlükler, çocuklarımız, gençlerimiz, bizden sonrakiler için baht kaynağı olsun diye...
Selam ve dua ile.

-Abdurrahman Dilipak


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 464
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2018
₺115,50

Yılma Durak,

12 Eylül Askeri Müdahalesinden sonra Önce Harbiye’de, Ardından Ankara Mamak’ta Altı yıl tek kişilik Hücre’de tutuklu kaldığı günleri eşine yazdığı bir mektubunda şöyle tasvir ediyor;

“Hz. Yusuf’un bu daracık, karanlık hücrelerden yeniden doğuşunun manasını şimdi daha iyi anlıyorum. Şair “Ana rahmi zahir şu bizim koğuş, karanlıkta nur, yeniden doğuş” diyor. Yeniden doğuş bütün suniliklerden sıyrılarak, yüreğindeki samimi duyguların birer ifadesi ise ne mutlu bize…

Yani yarın biraz daha farklı bir insanla karşılaşacaksın demektir. Senin ve çocuklarımın mutluluğundan başka meselesi olmayan, noksan bıraktığı her şeyi en mükemmeli ile tamamlamaya çalışan bir Yılma Durak. Yeniden merhaba kalbimin çileli güzeli; hazır mısın dilde bitmeyen sonsuz mutluluk türküsüne, gönül bahçemin her biri diğerinden güzel binbir renkli ve kokulu bahçesinde başın dönmeden gezmeye?”


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 192
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2015
₺46,20

Yaklaşık yirmi yıl önce Afganistan'ın güneyinde kendisini 'medrese talebeleri' şeklinde tanıtan Taliban adında bir örgüt ortaya çıktı ve o günden bugüne neredeyse tüm dünyanın ilgisini celp etmeyi başardı. Bu örgüt ortaya çıktığı ilk andan itibaren, kimliğini ve meşruiyetini dini ve mezhebi referanslara dayandırdı. Ancak, ister Sünni ister Şii olsun hiç bir Müslüman bilinen Afganistan tarihinde, ne böylesi bir harekete ne de bu nitelikte bir dini algıya tanık olmuştur. Peki, bu Taliban kimdir? Mahiyeti nedir? Bu örgütün oluşumunda ne tür faktörler rol oynamıştır? Örgüt, hangi konjonktürün eseridir? Ya da bu tip bir örgütün ortaya çıkışı, Afganistan Coğrafyasının kendine özgü koşullarının doğal bir sonucu mudur? Ve daha da önemli olan soru şudur: Taliban hangi düşünce sisteminden besleniyor?


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 76
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2015
₺23,10

Sezar'ın, Brütüs tarafından işlenen suikastle öldürülmesi, Roma İmparatorluğu'nda siyasi sonuçlar doğurmuştu. Brütüs'ü Sezar'ın “kötü adam” olduğuna inandıran suikastçı muhalifler, belki de ilk stratejik suikaste de imza atmış oluyorlardı.

Tarihi belleğimizin “Sen de mi Brütüs?”ü bir halk özdeyişine dönüştürdüğü bu acı yüklü sözcük, Doğu Roma'dan Batı Roma'ya, Avrupa'dan İslam topraklarına kadar ulaştı.

Hz. Peygamber'in (s.a.v.) bir grup Mekkeli tarafından öldürülmeye kalkışılması İslam tarihindeki ilk suikast planı olarak anılabilir. Ama o suikastın özel bir yanı daha vardır ki o da Mekke'de hâkim olan düşüncenin Arap geleneklerindeki dengeyi gözeterek bu suikastı işlemeye çalışmasıdır.

Ancak İslam tarihindeki suikastler burada kalmadı. Hz. Ömer'i, Hz. Osman'ı suikastlerle kaybetti İslam dünyası.

Anadolu'nun güçlü devleti Selçuklu'da da yaşandı, koca Çin İmparatorluğu'nda da.

Osmanlı'nın kaderinde de etkili oldu suikastler. Fatih'i kendi aşçısı zehirleyerek öldürdü. Genç Osman genç yaşında suikastle ortadan kaldırıldı.

2. Abdülhamid'e bir cuma selamlığı sonrasında düzenlenen suikast herhalde hala tazeliğini koruyor…

Enver Paşa'ya, Talat Paşa'ya, Cemal Paşa'ya suikastlerin eli değmedi mi?

Tarih, Osmanlı'nın zayıf döneminde suikastlerin ağır ve acımasız yüzünü gösterdi ama suikastçilerin vatanı yoktu. ABD'nin en kudretli Başkanı Lincoln ve ABD'ye büyük emek vermiş Martin Luther King de nasibini aldı suikastlerden Kennedy de…

Ama tarihin en acı suikastlerinden birisi herhalde Gandhi'nin yaşadıklarıdır.

Hayatını Hindistan'a adayan, mütevazılığı ve felsefesiyle hala mesajları etkisini koruyan bir lider nasıl olur da bir Hindu tarafından öldürülür?

Evet, yakın tarihimize de Mumcu, Kışlalı, Üçok, Dink suikastleriyle damgasını vuran olaylar zincirine Pakistan'dan Butto'yu da eklemek lazım…

Neden oldu? Amaçları neydi? Sonuçları ne oldu? Ardında kim vardı?

Bu kitap bir yandan suikast kavramını ele alırken, bir yandan da tarih üzerinde etkili sonuçlar doğuran suikastlerden 12 adetini ele alıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 200
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2015
₺46,20

Darbelerin topluma, siyasete ve devletin işleyen sistemine verdiği zararlar ortada. TBMM’de kurulan Darbeleri Araştırma Komisyonu Sadece 12 Eylül’de yaşanan toplumsal travmaya ilişkin şu kaydı düşmüştü:

Bütün toplum tedhiş altına alındı. 12 Eylül büyüklüğünde bir darbenin verdiği hasar tespit edilemez; ama bazı rakamlar darbenin boyutlarını gösterebilir:

650 bin insan gözaltına alındı.

1 Milyon 683 bin kişi fişlendi.

7 bin insan için idam istendi.

517 insana idam cezası verildi.

50 insan idam edildi.

71 bin insan eski TCK 141, 142 ve 163. maddelerden, yani düşünce suçundan yargılandı.

58 bin insan örgüt üyeliğinden yargılandı.

30 bin insan “sakıncalı” olarak işten çıkarıldı. 14 bin insan vatandaşlıktan çıkarıldı. 23 bin dernek kapatıldı.

Elinizdeki eser Ülkemizdeki Siyasi hayata müdahalelerin ve bunu hazırlayan toplumsal olayların yazılmamış tarihini ele alıyor. Bir yanıyla eski Türkiye’nin kara kaplı defterinden notlar sunuyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 566
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2017
₺92,40

Matbuat âleminde, “Gazete köşelerinde kalmasına gönlümün rıza göstermediği yazılar” diye nitelenen ve pek sık kullanılan bir tanım vardır. Çeşitli zamanlarda muhtelif gazete ve dergilerde yayımlanan bu yazıların, o yazılardan olduğuna inanıyorum.

Eskilerin Şehirleri, Eskilerin Ramazanları, eskilerin yazıları, eskilerin idraki gibi başlıklarda toplanan; Decameron Masalları ile Metin Erksan'ı, Ayşe Şasa ile Diyarbakır Surlarını aynı potada eriten bu yazılar, başka başka zamanlarda yazılmış da olsa aynı istikamete bakan yazılardır.

Birçok defa birçok yazar ve düşünür tarafından farklı şekillerde de ele alınan bu meseleler, her dem hatırlamamız gereken mesellerdendir…

Bu kitapta bir araya getirdiğim yazıların, yeniden başlamak için ihtiyaç duyduklarımızı belirginleştirmek ve takip edilmesi gerektiğine inandığımız yoldaki izleri işaret etmek gibi bir anlam taşıdığına inanıyorum.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 128
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 7.2016
₺30,80
Tükendi

Beşiktaş’tan Galatasaray’a Fenerbahçe’den Trabzonspor’a Uçan paralar dönen dolapları, Cambaz Menajerler,Taklacı yöneticiler,Futbol Federasyonu’ndaki entrikalar…

 

Haberleriyle dünyada sekizinci, Türkiye’de de birinci olan Ajansspor'un kıymetli yazarı Atilla Türker'le gurur duyuyoruz,

tebrik ediyoruz.

Sadettin Saran

Atilla Türker, menajerlerin idari ve teknik yöneticileriyle işbirliği yaparak kulüpleri ve döviz olarak ülkeyi nasıl soyduklarını

anlatan korkunç yazılar yazıyor. Futbolumuzda dönen dümenleri artık herkes biliyor.

Hıncal Uluç

Adaşım Atilla Türker, yıllarca birlikte çalıştığımız, başarıyı paylaştığımız bir meslektaşım. Çok çok iyi bir muhabirdi.

Araştırmacı gazeteciliğe evrildi. İşini büyük sorumluluk duygusuyla, cesaretle yapıyor. Atilla geçen hafta, 2013-2016

yılları arasında Antalyaspor’daki menajerlik vurgununu isim isim, firma firma, rakam rakam yazarak yayınladı. Futbolcuya ödenen para 1 ise, menajerlik firmalarına ve aracılara 2 veriliyordu. Bu rezalet ötesi olay nasıl mı yankılandı? Atilla

akşam-sabah ölüm tehditleri almaya başladı. Arada küfür, hakaret, bol bol aşağılama da var. Unutuyorlar... Atilla’nın

yüreği hepsinin toplamından daha büyük. Üstelik tertemiz. Bu arada... Atilla Türker yalnız değil. Arkasında koskoca

Türkiye Spor Yazarları Derneği var. Hepimiz yanındayız. Asla yalnız bırakmayız.

Attila Gökçe

Atilla Türker inandığım bir meslektaşımdır. Belgeli, bilgili yazar, yazılarının doğruluğu tartışılmaz.

Şansal Büyüka

Hıncal Uluç'un derin, zengin, etkili ve çaplı yorum hazinesinin... Attila Gökçe'nin düzgün ve özgün Türkçe yazı

kalitesinin... Şansal Büyüka'nın detayları keşfetme yetisinin... Atilla Türker'in her yazısına korkusuz manşet ve habercilik

tohumları ekmesinin tek kişide buluşmasına, Gerçek Spor Yazarı denir. Bu dört özellikten -hiç olmazsa birini- içermiyorsa;

ortaya çıkan şey, imitasyondur. Yukarıdaki Kare As'tan biri olan Atilla Türker, eğer kitap çıkarmışsa; acı gerçeklerle

yüzleşmeye hazır ol sinyali gelmiş demektir.

Ali Sami Alkış

Spor yazarı arkadaşımız Atilla Türker ne yapmış? Omar Elabdellaoui’nin menajerinin Galatasaray Kulübünden alacağı

milyonlarca euroluk komisyonu haber yapmış. Hem de belgelerle. Vay efendim sen misin bunu yazan! Galatasaray’ın

resmi sitesinden bir açıklama: “Bunun hesabını soracağız, mahkemeye vereceğiz.” Hiç durmayın... Gerekirse ben de

Türkiye Spor Yazarları Derneği Genel Başkanı olarak o davaya tanık olarak katılır, gazetecilerin haber alma hürriyetini

kimsenin engelleyemeyeceğini anlatırım. Arkandayız Atilla Türker. Seni tebrik ediyoruz. Seninle gurur duyuyoruz.

Oğuz Tongsir

Atilla, Türkiye’de hala gazetecilik yapan tek spor yazarı... Başka örneği yok. Bir tane o var. Vallahi... Diğerleri kulüp

sözcüsü, kulüp yazarı, kulüp yalakası, başkan bilmem nesi, falan filan... Atilla hala yolsuzluk, uğursuzluk, hırsızlık,

haksızlık, çarpıklık falan, onları yazıyor. Bayılıyorum. Tek okuduğum yazar diyebilirim.

Fatih Altaylı

Atilla Türker çok güvendiğim, inandığım ve iyi okuru olduğum çok iyi bir gazetecidir.

Rıdvan Dilmen

Atilla çok inandığım, son derece düzgün, ağzına bir kuruş haram girmeyen düzgün bir gazetecidir. Yıllardır kimsenin

maşası olmadı, baron gruplarına da katılmadı.

Erman Toroğlu


Basım Ayı/Yılı :
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 456
Ağırlık : 456
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺96,25
Tükendi

Bu kitap yakın tarihimize ışık tutacak bir belgeler demeti şeklinde, söylenmeyeni söylemek için yazıldı.

Üç ciltten oluşacak dizimizin ilkinde Kemalizm olgusuna farklı bir bakış açısı getiriliyor. İkinci cilt tek parti dönemine, üçüncü cilt DP dönemine ait belgelerden oluşacak.

Bu çalışmamızda, belgeleri konularına göre tasnif ettik ve hemen hemen hiçbir yorumda bulunmadık. Bu kitaptaki belgelerin tümü Milli Eğitim Bakanlığı ve Genel Kurmay'ın tavsiye ettiği kitaplardan, ya da basında çıkan ve tekzib edilmeyen ve her hangi bir kovuşturmaya tabi tutulmayan kitaplardan derlenmiştir.

Aynı konuda farklı rivayetleri, farklı değerlendirmeleri arkası arkasına sıraladık. Karar vermek size kalmaktadır.

Kuşkusuz bu çalışma bu konuda herşeyi kapsamamaktadır.. Eğer bu yönde yeni çalışmaların ortaya çıkmasına öncülük edebilirse görevini yapmış olacaktır. Öte yandan bu bilgi kırıntılarını topluca düşündüğünüzde ve değerlendirdiğinizde, başka kitaplarda bu konuda tek satır yazılmamış olsa bile, kendiniz için bir kanaat oluşmasına yardımcı olacak türden şeylerdir. Soru sormanız, bazı gerçekleri yakalamanız için küçük bir başlangıç olarak önemli bir görev ifa edeceğini sandığım bu çalışmanın sayısız eksiklikleri, eleştirilecek yığınla yönü olduğunu biliyorum. Ama yine de bunun böyle olması gerektiğini düşünüyorum. Kitabı eğer sonuna kadar okuma fırsatı bulabilirseniz ne demek istediğimi daha iyi anlayacağınızdan kuşkum yok. Bu kitab yakın tarihimizle ilgili söylenmeyen bir gerçeğin arayışıdır. Konuya alışılagelmişin dışında farklı bir bakış açısı getirmektedir.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 456
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 3.2016
₺33,30
Tükendi

Türkiye'de Cumhuriyet nasıl kuruldu? Saltanattan Cumhuriyete yolculuğu, adım adım izlemeye çalıştık. Mustafa Kemal'in, Samsun'a çıkmadan önceki hayatı ve O'nu Samsun yolculuğuna hazırlayan şartlar, Erzurum ve Sivas Kongreleri, Amasya tamimi, Ankara'ya geliş, İstanbul'la ilişkiler, Enver Paşa Sorunu, Kazım Karabekir faktörü, İç İsyanlar, Kurtuluş Savaşı, Sovyetler'le, Amerika ve İngiltere ile ilişkiler ve Cumhuriyetin ilanı. Hilafet tartışmaları.

Mondros'la başlayıp, Sevr'le sonuçlanan bir yıkımın, Mudanya ile başlayıp Lozan'la noktalanan bir kuruluşun hikayesi...

"Cumhuriyet'e Giden Yol"da 1919'dan 1923'e Cumhuriyetin inşası dönemini sorgulamaya çalıştık.

Tarih gerçeğini, resmi yazıcıların ütopyaları ve ön yargılarından arındırılmış olarak tarih şuuru uyandırmak istiyoruz. İyi bir tarih okuru bilir ki, kurtuluş reçetemiz ne padişahın altın sırmalı ipek kaftanının ihtişamında gizlidir, ne de ulu önderin mavi gözlerinden yayılan ışıklarda!

Tarih, övgü ve yergiden ibaret değildir. Dün dünde kaldı. Onların yaptıkları onlara, bizim yaptıklarımız bize.

Dünün bilgi birikimine, belgelere, tecrübelerine ihtiyacımız var. Bugün bu topraklarda, özgür, mutlu, barış içinde bir arada yaşamak istiyorsak, dünün gerçeğine, geleceğin umuduna, bugünün sorumluluk bilincine muhtacız.

Herkes yaşadığı her anın, yaptıklarının ve söylediklerinin, yapıp söylemesi gerekirken, yapıp söylemediklerinin hesabını verecektir.

Bu kitap bu yönde bir sorumluluk bilinci uyanmasına katkı sağlayabilirse ne mutlu bize!


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 392
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2017
₺42,35
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 175
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2017
₺12,60
Tükendi

Laiklik bize hep “Din ve devletin ayrılığı” olarak anlatıldı. Oysa Laiklik Kilise ile devlet arasındaki ilişkiyi düzenleyen bir paylaşım, mütareke, iş bölümünü ifade eden, meşruiyetini İncil’deki “Tanrının hakkını Tanrıya, Sezar’ın hakkını Sezar’a verin” diyen hükmünden alan bir kurumdu. Batıda “Kilise”den kasıt “Vatikan devleti” idi. Ve Vatikan dünyadaki tüm Katolik mirasının tek temsilcisi olan egemen bir devletti. Bu egemenlik çatışmasını sona erdirmek için ruhbanlı, Tanrı adına egemen kiliselerin siyasal egemenlerle ilişkisini düzenleyecekti.

Bize kimse, Fransa’nın, Strasbourg’u da içine alan Alsace Laurenne bölgesinde Laikliğin geçerli olmadığını, Fransa’daki okulların ve sağlık kuruluşlarının büyük bir bölümünün kiliseye bağlı olduğunu söylemedi. AB ülkeleri de dahil dünyadaki ülkelerin çok büyük bir bölümünde Laiklik kuralları geçerli değildir. Devletlerin çoğunun resmi dininin ötesinde resmi mezhebleri vardı. Laiklikle Demokrasi ya da Cumhuriyet arasında doğrudan bir ilişki yoktu..

Laiklik ile Sekülarizm aynı şey mi idi? Bizantinizm nasıl bir şeydi? Roma’da devlet kiliseye egemendi, ama batı Roma’da Laiklik kuralları geçerli idi. Laiklik Hristiyan dünyasında sadece Katoliklik açısında bir anlam taşıyordu. Yoksa Protestanlar daha çok seküler bir bakış açısına sahipti. Ortadokslar ise Bizantinist’ti.

Osmanlı “Teokrat” bir devlet mi idi? “Halife” Allah’ı ya da İslam’ı mı temsil ediyordu, yoksa Müslümanları mı! İslam’daki sizden olan “ulul emr” ne anlama geliyordu.. Müslümanları temsil eden, yetkisini Müslümanların tercihinden alan ve Müslümanlara hesap veren, Müslümanların maslahatını gözeten ve onları temsil eden bir bir kimliği mi ifade ediyordu?

İslam bir “Din” idi ama Hristiyanlık bir “Religio” idi. Hristiyanlık bu anlamda bir kültürel kimlik ve aidiyeti mi ifade ediyordu.

Laik bir ülkede, resmi ideoloji dinleştirilebilir mi? Mesela “Türkün dini Kemalizmdir” denilen bir ülkede Atatürk ilke ve inkılablarına sadakat andı içmmeye zorlanmak ne anlama geliyor. Birilerine göre “Laiklik olmadan Cumhuriyet, Cumhuriyet olmadan Demokrasi olmaz”dı. Peki, İngiltere’yi ne yapacağız. İngiltere’nin resmi kilisesi ve Demokrasi’nin beşiği kabul edilen İngiltere Monarşi ile yönetiliyordu.

Dilipak Türkiye’de en çok tartışılan, uğruna darbeler yapılan bir kavramı bir başka açıdan anlamaya, anlatmaya, yorumlamaya çalışıyor. Türkiye’de Laiklik tecrübesi, Laikçilerin trajı-komik Laikçi pratikleri, “Laik-İslam” projesi, Kemalistlerin Laiklik konusunu Cumhuriyetle ilişkilendirmeleri ve dünden bugüne yaşananlar.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 336
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2017
₺24,50
1
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı