“Meri Çevik Simyonidis bu araştırmasıyla toplumsal bellekten yola çıkarak ve yaşayan tarihin izini sürerek büyük bir boşluğu dolduruyor. İstanbul’un ruhunu anlamak isteyen herkesin mutlaka başvurması gereken bir kitap.”
- Mario Levi
İstanbul kültür hayatı ve hafızalarda kalan Rum tatları…
- Tarabya’nın ünlü balıkçıları
- Beyoğlu’nun efkarlı meyhaneleri
- Adalar’ın sahil durakları
- Buzuki seslerinin sokaklara taştığı tavernalar
- Sırrı çözülemeyen profiterol
- Namı dünyaya yayılmış badem ezmesi
- Muhabbete muhabbet katan mezeler
- İştah kabartan yemekler
Kimi zamanla yok olmuş, kimi hala vazgeçilmez… Meri Çevik Simyonidis, İstanbulum, Tadım, Tuzum, Hayatım’da İstanbul’un yeme-içme ve eğlence sektörünün başrolündeki Rum kültürünü lezzet ekseninde değerlendiriyor ve bizleri nostaljik bir yolculuğa davet ediyor. Gece ve gündüz hayatının İstanbul belleğine kazınan tüm mekânları, tatları, simaları birinci ağızlardan yapılan söyleşilerle yeniden hayat buluyor. Kitapta yer alan her lezzet ustasının ayrı bir hikayesi, bizlerle paylaşacağı ayrı bir yemek tarifi var. Bu eşsiz tarifler de bu kültür mirasının bizlere düşen payı niteliğinde…
Sıkı bir İstanbul âşığının gezi notlarından ortaya çıkan İstanbul Bitmeden kitabı, tarihi yarımadayı doyasıya gezmek için belirlenen on dört farklı rotada eski İstanbul’un izlerini sürüyor... Yazar, onlarca kaynaktan derlediği bilgiler, fıkralar, anekdotlar, müzik, kitap ve yeme içme önerileri eşliğinde gezginleri Hellenistik döneme, Roma, Bizans, Osmanlı İmparatorluğu’na ve Cumhuriyet’in ilk yıllarına götürüyor... Süleymaniye Camisi’ni gezerken Mimar Sinan’ın camide nargilesiyle Kanuni’yi nasıl şaşırttığını, Edirnekapı’da dolaşırken Ayyaşlar Bayramı’nın bu semtte nasıl kutlandığını, Sarayburnu’ndan denize doğru bakarken bir zamanlar bu sulara demirleyen Struma gemisinin trajik hikâyesini öğrenecek ve daha pek çok noktada bu eşsiz şehrin güzelliklerini yeniden keşfedeceksiniz... İstanbul Bitmeden, modern hayatın çarpık kaosuna direnen son İstanbul’u kucaklamak isteyenler için bir çağrı...
İstanbul, adına çok sayıda methiye düzülmüş, yüzlerce yıllık tarihiyle insanoğlunun kent algılamasını ve bilincini etkilemiş, büyük bir dünya kenti. Tarih boyunca dışındakilerin hevesle baktığı, fethiyle bir devrin sona ermesine yol açmış, ihanete uğramış ama ona her sığınanı bağrına basmış kadirşinas bir kent. Geçmişinden bugüne kadar hep bir kültür ve inanç mozaiği niteliği taşımış, birçok uygarlığa ve dine başkent olmuş İstanbul’un zengin bir folkloru olmasına karşın, bu birikim ne yazık ki bütün yönleriyle kitaplaşamamıştır. Elinizdeki kitap, devasa bir çalışma gerektiren bu iş için belki küçük bir adımdır, ama yaşama biçiminden beslenmeye, eğitimden inanışlara, kültür ve sanattan eğlenceye kadar ele aldığı birçok konu açısından bütünlüklü bir çalışmadır. Sadece eski İstanbul’u tanımak değil günümüzün İstanbulunu anlamak açısından da önemli bir yapıt olan "Bir Zamanların İstanbulu", yazarlarının da dediği gibi, sizi masal olmuş bir İstanbul’la tanıştıracak.
"Gurbette, yabancı diyarlarda kalmış gibiyim; yerime, evime, membaıma dönmek arzusunun bir açlık gibi içimi bayılttığını duyuyorum. Aynı İstanbul’un içinde İstanbul’u arayarak ve artık bulamayacağımı pekiyi anlayarak hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyorum. Ben İstanbul’un, eski İstanbul’un, o şahsiyetli ve güzel İstanbul’un içyüzünü afacancasına tanıyan bir evladıydım; onu ben ne iyi anlardım... Sanki o da bana ayrıca, herkese yaptığından fazla yüreğini açardı. İşte ben bu pekiyi tanıdığım ve pek çok sevdiğim vücudu kaybettim. Ona yanıyorum, onun hasretini çekiyorum!" Refik Halid Karay, meşrutiyetin ilanından sonra İstanbul’un ve İstanbullunun hallerini anlattığı İstanbul’un Bir Yüzü’nde, alaturkalıktan alafrangalığa tebdil eden, eski âdet ve yaşayış tarzlarını muhafaza eden ve "eski" ile "yeni" arasında sıkışıp kalan farklı kesimlere mensup insanların yaşam tarzlarını ve kişilik özelliklerini usta kalemiyle gözler önüne seriyor.
Yayına Hazırlayan Aslıhan Karay Özdaş
Dizgi Nilgün Yavuz
Sayfa Tasarım Derya Balcı
Kapak Tasarım Şenol Alanbay
Redaksiyon Levent Çeviker
Sayfa Sayısı 200
Seyrine doyum olmayan bir İstanbul albümü…
Asitane, Deraliyye, Dar-ül hilâfet’il aliyye, Dar’üssaadet, Dersaadet, İslambol gibi pek çok ismi vardır İstanbul’un… Sayfaları çevirmekle bitmeyen bir kitap, seyrine doyum olmayan bir resimdir İstanbul.
Bu şehirde uygarlık tarihinin her anından, her bucağından kalıntılar, renkler vardır ve bugün de ilginç bir değişimin içindedir.
Sultanahmet Meydanı, Beyazıt, Bâbıâli, Beyoğlu, Pera, Tarlabaşı, Balat, Eyüp, Kumkapı ve Taksim’den yola çıkan İstanbul’dan Sayfalar sokaklarından meydanlarına, camilerinden mezarlıklarına, ulema semtlerinden eğlence mekânlarına, kütüphanelerinden meyhanelerine benzersiz bir İstanbul yolculuğu.
İlber Ortaylı; diliyle, tarihiyle, kültürüyle var olan eşsiz bir hazinenin, bir dünya başkentinin sayfalarını aralıyor.
Beyoğlu’suz olmazdı; şapkasız sokağa çıkmayan hanımlar, İngiliz kupon kumaşlı kostümleriyle Borsalino fötr şapkalı centilmenler; sosyeteden, tiyatrodan, müzikten, sinemadan, edebiyattan ünlüler; Saray Sineması’nda klasik müzik konserleri, Alkazar Sineması’nda siyah beyaz kovboylar ve Tarzan, İpek Sineması’nda Amber, Anna Karenina gibi romantik filmler, o güzel rüyalar çağı... Yeşilçam kaldırımlarındaki artistler ve onların acı tatlı bilinmeyen hikâyeleri... Cafe pastaneler; Lebon, Markiz, Baylan... Her türden barlar, Krepen Pasajı, Pano, Degüstasyon ve diğer meyhaneler, sosyetik gece kulüpleri... Sinema ve sahne yıldızları, aşklar, hayaller. Yükselen ve kayan yıldızlar... Toplumları değiştiren olaylar, müzikler, giyimler, saçlar... Peki; Biz nasıl bir toplumduk? Nasıl ve neden değiştik? Acı tatlı neler yaşadık? Bu kitabı okuduktan sonra Türkiye’deki her şeye daha farklı bakacaksınız...
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.