‘’Ah, karanlık bulutu! Üzerimi saran, sınırsız, karşı konulmaz, beni ezen korkunç bulut! Ah! Acılar iğne gibi canıma batıyor, kötülüklerimin anısı içime işliyor. Ah! Hemen beni bunlardan, buralardan uzaklara götürünüz. Beni alıp götürünüz! Bu iğrenç belayı, kargışlılar arasında bir kargışlıyı, tanrıların en çok iğrendiği insanı’’
‘’Yunan mitologyasında, Tragedya her şeyden önce bir yazgı sorunudur. İnsanlar, tanrılara inanırlar ve yazgılarının da tanrılara bağlı olduğunu sanırlar; bu tanrılara boyun eğerler. Mitologyada, yazgı-fatum kader önemli bir yer tutar. İnsanların yazgılarını önceden bilirler fakat sadece bir tanır ya da tanrıça bu yazgıyı değiştirebilir.
Çağımızda teknoloji gibi eğitim de evrensel bir boyut kazandı. Eğitim, toplumları ortaçağdan ya da antik çağlardan alıyor ve yeni çağa getiriyor. Eğitim sayesinde hızla gelişme, daha ileri bir insan olma sürecine girmiş bulunuyoruz. Elbette eğitim derken, çağın gereklerine uygun ve geleneksel anlayıştan kurtulmuş bir eğitim demek istiyoruz. Bu nedenle, bu kitapta eğitimi çok geniş bir görünüm içinde ele alma gereğini duyduk. Antik çağdan ya da ilkel toplumlardan örnek vermek, sanırız konunun iyice anlaşılmasına yardımcı olacaktır. Çünkü eğitim süreci bizim için gerçekte insanın insan olma sürecidir. Bu nedenle ilkel toplumlar bizim için çok güzel örnekler oluşturuyor; hangi toplumda bireyin saldırgan, hangi toplumda barışçı olduğu konusunda aydınlatıcı ipuçları veiyor. Bize göre eğitim, belli ideolojilere ya da toplumsal sınıflara değil, doğrudan doğruya çocuğa hizmet vermelidir.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.