Gülnur Acar Savran, elinizdeki kitapta “yapısalcılık-sonrası” adı altında toplanabilecek yaklaşımların sosyal bilimler ve politika, ama özel olarak da feminist teori ve politika üzerinde kurduğu hegemonik etkiyle bir hesaplaşmaya giriyor. Teorik bir içerikle yürüttüğü bu hesaplaşmayı ideolojik ve politik bir zeminde bina ediyor. Kendisininkinden başka sesleri yok sayarak, duymayarak susturan büyüklenmeci bir tavır karşısında, yine de kendi söylediklerine yabancılaşmama direncini göstererek yapıyor bunu. Karşısındaki hegemonik söylemin her tür tartışma zeminini ortadan kaldıran bir öznelciliğe, bilinemezciliğe vardığı noktalarda, bu söylemi deşifre etme, açıklarını ortaya çıkarma yoluna gidiyor.
Kadınların ev emeğinin özgül niteliği, özel/kamusal ikiliğinin –Türkiye toplumunda hüküm sürmekte olan patriarka türünün özgüllüklerinden kaynaklanan– melez yapısı, feminist politikanın ayırıcı özelliklerinden birisi olan özel alanın politikasının sınırları ve imkânları kitap boyunca teorik bir irdelemenin konuları olurken, yazar bunlara dair politik bir perspektif de getiriyor. “Kadın-erkek eşitliği mi, kadınların özgül kimliğinin olumlanması mı” tartışmasına da müdahil olan kitap, cinsel yönelimle ilgili biyolojist yaklaşımların ve cinsiyet/toplumsal cinsiyet ikiliğiyle ilgili inşacı teorilerin kimi çıkmazlarını da ortaya koyuyor.
Kitap aynı zamanda yeni bir gelecek tasarımı arayışı için ter döken, eşsiz bir kılavuz…Yazarın Dipnottan Çıkan Kitap ve ÇevirileriFeminizm Yazıları: Kuramdan Politikaya (2018)Sivil Toplum ve Ötesi (2013)Eleştirel Feminizm Sözlüğü Yay. Haz. H. Hirata, F. Laboire, H. Le Doaré, D.Senotier (2015)Feminist Güzargah Irene Kaufer, Françoise Collin (2016)
Gülnur Acar Savran, elinizdeki kitapta feminizm üzerine kimi yazılarını kuramdan politikaya doğru bir seyir içinde bir araya getiriyor. Bu yazılarda, AKP iktidarının aileci ve fıtrat anlayışına dayalı farklılıkçı ideolojisi, hem neoliberal politikalar ve onların soyut eşitlik ve soyut evrenselciliği hem de öte yandan muhafazakarlığın yükseldiği bir dönemde farklılıkçılığa vurgu yapan feminist anlayışların barındırdığı riskler tahlil ediliyor. Ayrıca yükselen muhafazakarlık bağlamında savunmacı bir cinsel politikanın çıkmazlarına işaret ediliyor.
Kadın emeğinin çeşitli biçimleri ve ücretli emek/ücretsiz emek ikiliği, kolektif bir feminist öznenin nesnel imkânları, patriyarka-kapitalizm ve yeniden üretim-üretim ilişkisi ile heteroseksizm-patriyarka ilişkisi bu seyir boyunca derinlikli bir şekilde ele alınıyor.
Okurunu feminist kuram ve politikanın güncel ve süregelen sorun/tartışma başlıkları arasında dolaştıran temel bir kaynak...
Gültan Kışanak
Gramsci’nin düşüncesinde oynadığı başta rolden dolayı sol içerisinde yoğunlukla tartışılagelen ve özellikle Avro-komünizme belirgin rengini veren "sivil toplum" kavramının kökeni Hegel’e ve Rousseau’ya dek uzanır. Sivil topluma eleştirel yaklaşan her iki düşünür doğa durumu-sivil toplum ikiliğini değil, sivil toplum-devlet ikiliğini temel alır ve bu topluma özgü ilişkilerin tarihsel olarak belirlenmiş olduğu yolunda bir vargıya ulaşırlar. Ne var ki ne Hegel ne de Rousseau sivil toplumun bakış açısının ötesine geçememiş ve ona kökten bir eleştiri getirememiştir. Bu tür bir "anatomi"yi gerçekleştirecek olan kişi Marx’tır. Marx, emeğe en temel "ontolojik" kategori olma önceliği tanıyarak insan ile doğa arasındaki ilişkinin kavranış biçimini tümüyle değiştirmiş, bu ilişkiyi emek aracılığıyla dolayımlamak suretiyle insan-doğa ilişkisini tarihselliği içinde kavrayabilmiştir. Bu kitabın amacı sivil toplumu kendinde bir amaç olarak gören, onu yücelten, sivil toplum-devlet ikiliğini merkeze oturtup devlet karşısında sivil toplumun sınırlarını genişletmeyi ana hedef olarak belleyen yaklaşımların tersine, Marx’ın, sivil toplumu kapitalist ilişkiler bağlamında açıklayan çözümlemesine dayanarak, tartışmaya sivil toplumu aşma perspektifinden müdahil olmaktır.
Kadınların ezilmesinin maddeci bir tahlilini geliştirmek, maddeci bir feminizmin temellerini araştırmak. Bunun için de kadınları tabi kılan somut pratiği, kadınlarla erkekler arasındaki nesnel, maddi çıkar çatışkısını ortaya koymak; kadınların harcadıkları emeği görünmez olmaktan kurtarıp adını koymak. İşte 1970’lerde Batılı feministlerin uğraştıkları en temel sorunlardan biri buydu. Elinizdeki derleme, maddeci bir feminizm sorunsalı çerçevesindeki tartışmalardan bazı örnekler sunuyor. Bu makalelerde, erkek egemenliğinin tarihsel kökenleri, özgül bir üretim tarzı olarak patriyarka, ev emeği, patriyarka ve kapitalizm ilişkisi ele alınıyor, Marksist bir feminizmin olanakları ve koşullarını da araştırılıyor.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.