Genç bilim meraklıları, zamanda yolculuk edip dünyayı gezerek ödüllü bilim insanlarıyla tanışmaya hazır mısınız?
On yaşındaki Mary kendini bildiğinden beri Nobel Ödülü kazanmak istiyor. Evinde kendine özgü deneyler yapmaya bayılıyor. Gerçek bilim insanlarının nasıl insanlar olduğunu da çok merak ediyor.
Mary bir gün yanlışlıkla, Nobel Ödülü kazananların gizli toplantısına giriyor. Orada bulunan Dr. Barry Marshall, Mary’ye bunu kimseye söylememesini tembihleyerek onu hem zamanda hem de dünyanın çeşitli yerlerinde yolculuğa çıkarıyor ve birçok önemli, göz kamaştırıcı buluşa imza atan bilim insanlarıyla tanıştırıyor. Albert Einstein’la uzay ve zaman, Marie Curie’yle radyasyon, Alexander Fleming’le penisilin ve Aziz Sancar’la fotoliyaz hakkında konuşuyorlar.
Nobel Ödüllü yazar Barry Marshall, bilimi ustalarıyla öğretirken, kendi evinizde yapabileceğiniz eğlenceli deneyler de sunuyor!
“Marshall ve Hendry sürükleyici bir öykü anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda bilgilendirici bir altyapı ile ilginç deneyler de sunuyor… Geleceğin bilim insanlarına şiddetle tavsiye olunur.”-Books+Publishing
Zamanımızın en zengin ve en güçlü adamlarından biri olan Rüya Satıcısı, sevdiklerinin kaybından sonra çıktığı, kendini bulma yolculuğunun artık sonundadır. Kendi hayaletlerinden sıyrılarak derin kayıplar karşısında bile dönüştürücü fikirlerini âdeta birer bahçıvan gibi ekmeye devam eder. Sadık arkadaşlarıyla çıktığı bu yolculuğun sonuna gelirken acının önünde eğilmeyip onunla birlikte yürümeyi de kendine görev edinir. Bir Fikir Bahçıvanı’na dönüşen Rüya Satıcısı hayatın kendisine hazırladığı o son oyundan habersizdir…Psikiyatrist, psikoterapist ve yazar Augusto Cury, Rüya Satan Adam serisinin son kitabı Fikir Bahçıvanı ile bize duygusal rahatsızlıkların tanımlanmasının yanı sıra duygularımızı yönetmek için beceri ve teknikler de sunuyor. Fikir eken karakterleri aracılığıyla okurlarını zihin gezegeninde bir keşif yolculuğuna çıkarmayı da ihmal etmiyor.
Peter Grant geri döndü. Bir kez daha fantastik kurgu ve polisiye karışımı, sürükleyici bir üslup. Karanlık, büyülü, tüyler ürpertici, esprili, ilgi çekici ve benzersiz...Ben Aaronovitch, açıkça taptığı bir şehrin sevimli ayrıntılarını yüzeye çıkarmada Londra Nehirleri'nin başarılı formülünü sürdürüyor.Londra'nın Soho semtindeki Groucho Kulübü'nün tuvaletinde bir gazeteci vahşice öldürülmüştür. Soruşturmaya yardım etmesi için Londra Polis Teşkilatı Memuru Peter Grant çağrılır. Aynı zamanda Peter, performans sergiledikten kısa bir süre sonra meydana gelen amatör caz müzisyenlerinin bir dizi ölümünden rahatsızdır. Görünüşe göre doğal ölüm nedenlerine rağmen her vücut, Peter'ın ölümlerin doğal olmaktan uzak olduğuna inanmasına neden olan sihirli bir imza taşımaktadır. Daha fazla araştırma, muhteşem bir performansın hemen ardından ölen tek caz sanatçısının Cyrus olmadığını ortaya koyar. Bu yetenekli adamların peşine düşen bir tür doğaüstü canlı var gibi görünmektedir ve Peter bunun nedenini, nasıl ve kim olduğunu bulmaya kararlıdır. Eski biz caz sanatçısı olan Peter'ın babası tehlikede mi? Peter'ın kendisi tehlikede mi? Her durumda katiller kim ve Peter daha fazla zarar vermeden onların izini sürebilecek mi?Soho Üzerinde Ay bu soruları yanıtlıyor ve kitabı okumanın keyfi, paranormal bir gizemi çözme süreci kadar Peter'ın anlatımında da kendini gösteriyor. Hikâye, esrarengiz konuları ele alırken zekâ ve mizahla harmanlanıyor.
Avcı Kraven insanoğlunun keşfettiği her hayvanın peşine düşmüş ve onları avlamıştır. Ama elinden kaçırdığı bir yaratık vardır. Her fırsatta onunla alay eden bir av: Örümcek Adam olarak bilinen duvar sürüngeni ve ağ atıcı. Kahramandan üstün olduğunu kanıtlamak için onu vurup yerin iki metre dibine gömdükten sonra Örümcek Adam’ın kostümünü giyip onun kimliğine bürünür!
“Kendilerini bilimle ilgili görmeyen okuyucular için bile Fiziğin Gözünden Dünya anlaşılır bir biçimde yazılmış, davetkâr bir kitap olan Fiziğin Gözünden Dünya pek çok kişi tarafından okunması ve takdir edilmesi gereken bir kitap.” –
Jocelyn Bell Burnell
Jim Al-Khalili, modern fiziğin açığa çıkardığı derin görüşlere ışık tutarak, bizi bu çok önemli bilim dalının evren ve evrenin doğası hakkında söylediklerini anlamaya davet ediyor.
Al-Khalili uzay, zaman, enerji ve maddenin temel kavramlarıyla başlayıp modern fiziğin üç temel direği olan kuantum teorisi, görelilik ve termodinamiğe bir bakış sağlıyor. Harika örnekler ve düşündürücü analojilerden yararlanarak fizikteki en büyük fikirleri sunup okuru aydınlatıyor. Fizik, çevremizde gördüğümüz doğal dünyayı doğru bir şekilde açıklayan, dürüstlük ve şüphe gibi temel değerler tarafından yönlendirilen bir girişim olarak her zamankinden daha temel ilkelere ulaşmaya çalışan cesur bir insan arayışı şeklinde ortaya çıkıyor. Fizikçinin keşfettiği bilgi bizi hem güçlendiriyor hem de mütevazı hâle getiriyor.
Fizik bugün bile bilinmeyenin içine cesurca herkes için dalmaya devam ediyor.
En esrarengiz bilimsel fikirleri bile erişilebilir ve çekici hâle getiren bu son derece bilgilendirici kitap, fiziğin neden önemli olduğunu gözler önüne serip herkesi çevremizdeki dünyadaki hakikati aramanın derin macerasına şahit olmaya çağırıyor.
Dr. Joshua Mezrich, bir organ nakli cerrahı olarak kayıplardan yeni yaşamlar inşa ediyor. Samimi anlatımıyla organ nakli mucizesinin tarihini aydınlatırken bir yandan da bizi kendi cerrahi geçmişinde bir yolculuğa çıkarıyor. Ölüm Yaşamla Buluştuğunda, bilimin insan hayatını iyileştirmek için nasıl ilerlediğine heyecan verici bir bakış sunuyor. Organ nakliyle uzaktan veya doğrudan ilgili olağanüstü tıbbi buluşları inceliyor ve bu büyüleyici tarihi, nakil hastalarının ilham verici ve yürek burkan hikâyeleriyle ilişkilendiriyor. Şefkatli tavrını bilimsel netlikle birleştiren Mezrich, bir doktor olarak transplantasyonu gerçeğe dönüştüren modern öncüleri tanıtıyor. Doktorların çoğu ölümle savaşır. Nakilde ise durum farklıdır. Organ nakli cerrahı, çoğu zaman ölümden alır yaşama verir. Bu nedenle, ölülerin yaşayanlara son nefesini vermesi gibi mucizevi bir süreçte, bunun bir parçası olmanın minnetini sunuyor Dr. Mezrich.Ölüm Yaşamla Buluştuğunda, büyüleyici etik ve felsefi tartışmaları da es geçmiyor:Sağlıklı bir insanın sevdiği birini kurtarmak için ne kadar risk almasına izin verilmeli?Alkolizmden muzdarip bir hasta sağlıklı bir karaciğer almalı mı?Ölümü ne tanımlar ve bu tanımda organ naklinin rolü nedir?
Küçük bir tatil.İki rakip. Akıllarının ucuna bile gelmeyen bir aşk.Nora Stephens’ın hayatı kitaplardan ibarettir. Zira yaptığı iş de kitaplarla ilgilidir. Daha doğrusu yazarlarıyla... Ne var ki o, her kitapta tarif edilen tipik kadın karakterlerden değildir. Kontrol edemediği her şeyden nefret eder. Onun için her şey muntazam ve mükemmel olmalıdır; hem işinde hem de hayatında. Umursadığı iki şey vardır sadece: o da amansız bir yazar temsilcisi olarak muazzam anlaşmalar yaptığı müşterileri ve biricik küçük kız kardeşi Libby. İşte bu yüzden Libby ona tatile çıkmayı önerdiğinde onu kıramaz ve iki kız kardeş en sevdikleri kitabın geçtiği kasaba olan Sunshine Falls’a doğru yola çıkarlar. Nora bu tatilde her şeyi değiştirmeye kararlıdır; çayırlarda piknik yapacak, yakışıklı bir kasaba doktoruyla tanışacak ve onunla doludizgin bir aşk yaşayacaktır. Fakat hayat küçük oyunlarınadevam eder ve bunun yerine onu hiç de hazzetmediği meşhur editör Charlie Lastra’yla karşılaştırır. Ve bu iki kitap kurdu hem kendilerini hem de birbirlerini keşfederekbir dizi tesadüfün onları bir araya getirdiği hikâyelerinde şu âna kadar bildikleri her şeyi en baştan yazacaklardır. Tatilde Tanıştığımız İnsanlar ve Kış Yaza Kavuşunca'nın sevilen yazarı Emily Henry'den bir solukta okuyacağınız muhteşem bir roman daha…
Bilim kurgu edebiyatının ödüllü yazarı Mehmet Sağbaş ile çocuk ve gençlik edebiyatının güçlü kalemi Şöhret Doğruyol Sağbaş’tan yeraltının tekinsiz ve gizemli dehlizlerinde geçen fantastik bir macera…
“…Gerçek bir yıldız görmemiş hatta varlığından dahi haberdar değillerdi. Yeri de göğü de birdi onların. Kaya her yerdi, her yerdeydi. Ne ay ne yıldız ne de gecenin ardından doğan güneş… Nemli, kaygan bir kayaydı bulutları; ışık böcekleriyse sarkıtlar arasında köşe kapmaca oynayan yaramaz yıldızları...” Orkan, Kök, yabaniler, hohobadiler ve diğerleri… Tüm bu canlılar niçin yerin altında yaşıyordu? Böylesi bir hayat kendi tercihleri miydi? Yüzyıllar sonra bilimin ve insanlığın geleceği nokta belki de buydu. Eserleri ile distopya edebiyatının kıyısında gezinmekten hoşlanan iki yazar, güçlerini bu kez ortak bir paydada birleştirdi. Yeraltı Günlükleri, akıcı üslubu ve sürükleyici kurgusu ile okurunu gizemli bir maceranın içine çekerken çağdaşedebiyatın büyülü dünyası ile de tanıştırıyor.
Aşk, her insanın karşısına güzelliklerle çıkmaz, her zaman toz pembe olmaz. Aşk, bazen yıkıntıların arasından çıkar, simsiyah görünür ama aynı zamanda o siyahlığa tek bir toz tanesi bile yakışmaz. İşte Elif Yeşim için de aşk tam olarak böyle başlamıştı.Elif Yeşim, kendi hâlinde bir Türkçe öğretmeni iken bir gece yarısı trafik kazasına karışır. O kaza hayatında bir rüzgâr estirir ve kendini hiç ummadığı bir adamın, Yiğit’in, hayatının tam ortasına savrulmuş hâlde bulur.Hiçbir güzelliğe ve mutluluğa inanmayan, dünyaya sığmayacak bir acıyı kalbine sığdıran, her geçen gün ölüme adım adım yürüyen bu adam, hayatına giren ve bir ışık gibi parlayan kadının aydınlığında bulduğu yaşamla kendi hayatının karanlığını sorgulamaya başlar. Sorgulanan bir karanlık ve ışık gibi parlayan bir aydınlığın birleşimiyle yıkıntılar arasında doğan bir aşk, ip misali Elif ve Yiğit’in ayaklarına dolanacaktır. O saatten sonra ya ayrı düşecekler ve karanlık, ışığı yenecekti ya da el ele verecekler ve bir ışık tüm karanlığı aydınlatacaktı.
Fransa’nın En Sevilen Polisiye Yazarı Mıchel Bussı’den Soluk Kesen Bir Psikolojik Gerilim Ve Polisiye Daha... Ben Diğer Çocuklar Gibi Değilim. Biraz Farklıyım. Birden Çok Annem Var Mesela. Anlatması Biraz Zor. Benim İçin De Epey Karmaşık. Annelerimden Biri Ölümle Burun Buruna Olabilir Hatta. Hem De Benim Yüzümden. Çünkü Hangisi Annem...Ben... Ben Gerçekten Bilemiyorum. Henüz Üç Buçuk Yaşındayım. Pek Bir Şeyi Bilmem Beklenemez Zaten. Ama Bildiğim Tek Bir Şey Var. O Da Peluş Oyuncağım Guti’ye Gözüm Kapalı Güvenebileceğim. Hem De Herkesten Çok, Annelerimden Bile... Ben Guti’den Başka Kimselere İnanamasam Da Bana İnanan Biri Var. Okul Psikoloğum Vasile. Gerçekten Bana İnanıyor Mu? Sahiden De Gerçek Annemin Kim Olduğunu Bulabilir Mi?
Gerçeği öğreneceksin ve gerçek seni özgür kılacak. Stephanie Maddox son yirmi yılını kendisi gibi kurbanları korumaya adamış bir FBI ajanıdır. Bir daha asla kurban olmamak için gereken tüm fedakârlıkları yapmış, sonunda insanların hayatında fark yaratabileceği bir konuma gelmiştir. Kimi zaman bu fedakârlık oğluyla olan ilişkisini de kapsamasına rağmen o güne kadar ilkelerinden taviz vermemiştir. Ancak içine çekildiği, ülkenin en yüksek makamlarına kadar ulaşan acımasız bir komplo, Stephanie’yi önceliklerini tekrar düşünmeye zorlayacak ve oğlu da dahil tanıdığını ve bildiğini düşündüğü her şeyi test edecektir. Bir annenin oğlunu korumak için ne kadar ileriye gidebileceğini ve neleri göze alabileceğini gösteren bu roman, beklenmedik sonuyla sizi sarsacak.
1933 yılı sonbaharında bütün radyolar ve gazeteler, 29 Ekim haftasında Cumhuriyet’imizin 10. Yıl'ı olması sebebiyle yapılacak olan tören ve kutlamalardan bahsetmektedir. Tüm yurtta düzenlenecek olan bu kutlamalar büyük bir şenlik havasında geçecektir. Üsküdar’da yaşayan Haluk da bu kutlu bayramı ve şenlikleri heyecan içinde beklemektedir. Ancak o sıra evlerine bir çocuk, bir yabancı ve bir de kara kanatlı kuşun gelmesiyle işler sarpa sarmaya başlar. Yepyeni duygularla ve düşüncelerle tanışan Haluk ise kendisini bir maceranın ortasında buluverir. Cumhuriyet’imizin 100. Yılı’nı kutladığımız şu günlerde, Renan Özdemir sizleri zaman yolcuğuna çıkarıp doksan yıl geriye o yılların İstanbul’una götürecek ve Haluk’la birlikte Cumhuriyet’in 10. Yıl kutlamalarına tanıklık etmenizi sağlayacak. Satırlarda Atatürk ile buluşup söyleşecek ve Genç Cumhuriyet’imizin kazanımlarını öğreneceksiniz.
Basıldığı günden bu yana okurlarını büyülemeye devam eden muhteşem bir klasik... ... Bir Genç Kız Yetişiyor...
Cennet ağacı diye bilinen, gölgesi huzur veren o tuba ağacı ile küçük kız Francie’yi hatırladınız mı? Ya da Brooklyn’in fakir mahallelerini süsleyen o tuba ağacını ve yemyeşil şemsiyeyi andıran yapraklarıyla hayaller kurmasını sağlayan o küçük kızı? Çocukluk ve aile ilişkilerine dair dokunaklı ve derin bir anlayışhikâyesini barındıran bu romanı hâlâ okumadıysanız çok şey kaçırmışsınız demektir... Nolan Ailesi 1902’den 1919’a kadar Brooklyn’in Williamsburg gecekondu mahallesinde yaşar... Kızları Francie ve oğulları Neely, büyük şehrin yoksullarının payına düşen yoksunluk ve acılardan çok daha fazlasını yaşayarak tecrübe eder. Hayal gücü kuvvetli, uyanık, becerikli bir çocuk olan Francie, hayallerin gerçeğedönüşeceği o engebeli yolda ilerlerken vazgeçmemeyi de öğrenecektir. Hayatın tam kalbini yansıtan Bir Genç Kız Yetişiyordokunaklı, dürüst ve yıllara meydan okuyan bir roman...
BEKLEDİĞİMİZ ROMANTİK BULUŞMA!
Raven Roth'un hafızasına kavuşmasının, iblis babası Trigon'u madalyona hapsetmesinin ve ilk kez kalbinin kırılmasının üzerinden yıllar geçmiş gibi görünse de sadece birkaç gün geçti. Ama geçmişi düşünüp endişelenecek zaman yok... Raven'ın Trigon'dan temelli kurtulmanın bir yolunu bulmaya odaklanması gerekiyor.Garfield Logan, hayvanlara dönüşme gücüne sahip olduğuna hâlâ inanamıyor. Ancak yeni keşfettiği yeteneklerini kontrol etmek oldukça zor ve öngörülemeyen güçleri tehlikeli sonuçlara yol açabiliyor. Ailesinin bu sırrı ondan sakladığını bilmek, Gar'ın kendisini daha da yalnız hissetmesine neden oluyor. İkisi de sorularının cevaplarını, her şeyi biliyormuş gibi görünen birinde arıyorlar: Slade Wilson. Nashville'de yolları kesiştiğinde, Raven ve Gar birbirlerinden saklamaya çalıştıkları sırlara rağmen aralarında bir bağ hissetmekten kendilerini alamıyorlar. Eski yaralarının iyileşmesi için çok güven ve cesaret gerekiyor. Ama kendilerini en karanlık yanlarıyla kabul eden birini... hatta aşkı bulabilecekler mi?
"Biraz aşk, biraz eğlence: Beast Boy ile Raven, her yaştan Teen Titans hayranlarının bayılacağı bir macera. Muzip konuşmalar ve beklenmedik karakterler sayesinde sürekli gülümseyerek okudum. Tıpkı Raven ve Beast Boy gibi Kami Garcia ve Gabriel Picolo da çok güçlü bir ikili."
—Aiden Thomas,New York Times çoksatan kitaplar listesinden Cemetery Boys'un yazarı
"Garcia'nın keskin üslubu ve Picolo'nun capcanlı resimleriyle Beast Boy ile Raven, hayranların en sevdiği iki karakteri, hem eski hem de yeni okuyucuları büyüleyecek bir kendini tanıma ve gençlik aşkı macerasında buluşturuyor. Bütün çizgi roman meraklılarının okuması gereken bir kitap!"
—Roseanne A. Brown,New York Times çoksatan kitaplar listesindenA Song of Wraiths and Ruin'in yazarı
New York Times çoksatan listesinin zirvesindeki yazar Colleen Hoover yine hayranlık uyandıran bir kurguyla karşınızda!
Layla, trajedilerle kesintiye uğrayan bir hayatın ve yok olmaya yüz tutmuş bir aşkın unutulmaz bir paranormal hikâyeye dönüştüğü şaşırtıcı bir roman.
Leeds, Layla ile tanıştığında bütün hayatını onunla geçirmek istediğini anlamıştır ancak beklenmedik bir saldırı Layla'nın hayati bir tehlikeyle karşı karşıya kalmasına neden olur. Haftalarca hastanede kalan Layla, fiziksel olarak iyileşse de aldığı duygusal ve zihinsel hasarlardan sonra artık Leeds'in âşık olduğu kadın değildir. Leeds, ilişkilerinin düzelmesi umuduyla Layla'yı tanıştıkları otele götürür. Ancak oraya vardıklarında, Layla'nın davranışları daha da tuhaf bir hâl alır. Bu durum, akla hayale gelmeyecek birçok esrarengiz olayın başlangıcı olacaktır. Colleen Hoover, paranormal olaylarla ördüğü bu romanıyla hayal gücümüzü âdeta yeni bir boyuta taşıyor.
“Gizem, psikolojik gerilim ve çağdaş romantizm unsurlarıyla bezenmiş bu roman, gerçek aşkın ne kadar hızlı gelişebileceğine dair sorulara yanıt ararken en güçlü bağları bile tehlikeye atabilecek çatışmaları da gözler önüne seriyor... Hızlı, tempolu ve ilgi çekici... Benzersiz bir aşk hikâyesi.”
Kirkus Reviews
Eddie Brock tuhaf bir uzaylı simbiyotla biyolojik olarak birleşince, ikili ortak bir amaç edinir. Önceleri tek istedikleri, baş düşmanları Örümcek Adam’ı ezmektir. Fakat birçok girişimin ardından Venom, ağ örücüyle istemeye istemeye ateşkes ilan eder. Brock belayı geride bırakmaya hevesli bir şekilde New York’tan ayrılıp batıya, doğduğu şehir San Francisco’ya gider ama belanın onun için başka planları vardır. Brock masumların savunucusu olmaya karar verir fakat o 1.90 boyunda, 118 kiloluk, kaslı ve köpekbalığı gibi sivri dişleri olan bir figürdür. Venom, önce Brock’un sözünde durmadığından emin olan öfkeli Örümcek Adam’ın, sonra Ölümcül Koruyucu’yu öldürmeyi amaçlayan bir grup zırhlı düşmanın dikkatini çeker. Venom daha büyük bir tehditle, her biri Brock’unkine benzer simbiyot kostümlü beş eğitimli katille yüzleşmek için ağ örücüyle güçlerini birleştirir. Onlar Venom’un kana susamış çocuklarıdır.
“Orijinaline son derece saygılı ama aynı zamanda yenilikçi,
kötü kahramanın en ünlü hikâyelerinden birinin bu yorumu,
Venom hayranlarını fazlasıyla tatmin edecek.”
Adventures in Poor Taste
Çocuklar ve eğitimciler tarafından büyük ilgi gören Tuhaf Bilimler Akademisi serisinin ikinci kitabı Genom, sürükleyici anlatımı ve akıcı diliyle okurlarını yine soluksuz bir maceraya davet ediyor. Bilim Akademisinin takıntılı dekanı Üstün Bey’in gidişiyle akademiye yeni bir dekan atanır. Her şey normal seyrinde ilerlerken tuhaflıklar yine Nadir ve arkadaşlarının yakasını bırakmaz. Genom ile sonunu asla kestiremeyeceğiniz bir maceraya dâhil olmaya hazır olun! Şöhret Doğruyol Sağbaş, serinin bu kitabıyla da azim ve hırs arasındaki ince çizgiyi yakalayamayanların zararının en çok da kendine dokunduğunun altını bir kez daha çiziyor.
“İyi kızlar her zaman düşündüğünüz gibi değildir...” Pip Fitz-Amobi son soruşturmasının etkisinden hâlâ kurtulamamışken yeniden bir vakayla karşı karşıya kalır. Bu sefer birisi onun peşindedir. Birisi sürekli ona üstü kapalı tehdit içeren mesajlar göndermektedir: Kaybolan sen olduğunda seni kim arayacak? Tehditler artar ve Pip gerçekten de kendisini takip eden biri olduğunu fark eder. Sonra da peşindeki kişi ile altı yıl önce aynı bölgede yakalanan bir seri katil arasında benzerlikler bulmaya başlar. Pip kendini kurtarmak için daha önce hiç olmadığı kadar mücadele etmek zorunda kalacak, hiç düşünmediği bir yola girmeyi seçecektir. Bu, hayatının en önemli ve aynı zamanda son soruşturmasıdır. Her ne olursa olsun, Pip’in iyi kız günleri sona ermek üzeredir. Holly Jackson, İyi Bir Kızın Cinayet Rehberi serisinin meraklabeklenen bu son kitabında yine sürükleyici, korkutucu ve unutulmaz bir olay örgüsü sunuyor.
Tüm diyarlardan dışlanmışların son durağı Sur’da siyahlara bürünen Jon Kar, Yeminli Kardeşler’e ayak uydurmaya çalışıyor. Sadakatin de ihanetin de kimde bulunacağının belli olmadığı topraklarda ise Kral Eli Lord Eddard Stark, bir gizemin peşinde sürükleniyor.
Dar Deniz’in ardında, ürkek ve korku içinde sürüklendiği evliliğinde aşkı ve gücü bulan Daenerys Targaryen, bu barbar topraklarda bir umut yeşertiyor.
Bran’e düzenlenen suikastın görünen tek sorumlusu Tyrion Lannister’ı ise zorlu günler bekliyor. Mağrur Leydi Catelyn Stark’ın merhameti Tyrion’u kurtarmaya yetecek mi? Yoksa zindanlardan kurtulmak için zekâsından ve merhametten çok daha fazlasına mı ihtiyacı var? İblisin işi zor. Eddard’ınki daha zor.
Suikastlar ve turnuvalar, oyunlar ve dalavereler… Neredeyse gerçek olacak kadar karmaşık.
George R. R. Martin’in dünyayı kasıp kavuran eseri Taht Oyunları’nın bu grafik roman uyarlaması, yine yaratıcı ekibin bir sürpriziyle son buluyor. Taht Oyunları 2, sizi gizemli ve gergin bir yolculuğa davet ediyor. Kış geliyor. Gardınızı alın ve bu görkemli maceraya kaldığınız yerden devam edin…
Sen bir savaş darbesiyle daldığın derin uykunda ölümle kalım mücadelesi verirken, ben, Cecilia Harcourt, ailemden kalan tek ferdi, kardeşimi bulup iyileştirmek için Atlantik’i aşıp bu savaş arenasına, New York’a geldim. Ve kader karşıma kardeşimi değil, seni çıkardı... Kardeşimin silah arkadaşını, Edward Rokesby’yi. Yaralı, bakıma muhtaç ve yalnızdın.
Ya arkamı dönüp gidecek, kardeşimden de umudu kesecektim. Ya da bir işe yarayacak, hayatını kurtaracaktım. Ama senin gibi soylu birinin yanına benim gibi sıradan birini yaklaştırmazlardı. Bazı engelleri aşmak için gerçekliğin birtakım düzenlemelere ihtiyacı vardı.
İşte küçük bir yalanın başlama hikâyesi...İşte senin yalancıktan karın olma hikâyem...
Goodreads Fantezi Kategorisi Adayı (2019)Ignyte Yılın Kitabı Ödülleri Adayı (2020) “Bu şehirdeki herkesin intikamla beslenmesinden bıktım. Halklarımızı kurtarmanın tek yolu bize karşı gelebilecek herkesi yok etmekmiş gibi davranmaktan bıkıp usandım; sanki düşmanlarımız güç dengesi değiştiği anda bu yaptıklarımıza aynı şekilde karşılık vermeyeceklermiş gibi.” Her türden büyünün yapıldığı, cinlerin öldürülebildiği ve bir kadının elini sallayarak şifa bahşettiği efsunlu bir mitler diyarı olan Divyurdu'na tekrar hoş geldiniz. Burası, kötü kralların ve entrikacı prenseslerin ülkesi. Nefesinizi kesecek kadar derin ve büyüleyici tarihi de cabası… Nehri’nin hayatı, entrikalarından biri ters gidip de korkunç ve gizemli bir cini kazara çağırdığı anda sonsuza dek değişir. Kahire’den alınıp Divyurdu’nun göz kamaştırıcı kraliyet sarayına götürüldüğünde hayatta kalmak için hırsızlık yeteneğinin tüm inceliklerine ihtiyacı olacağının da farkındadır. Şimdi Divyurdu yıkıcı bir savaşın ardından karanlıkta kalmışken Nehri de kendisine yeni bir yol çizmek zorundadır. Hem de kalbini çalan muhafızın koruması ya da dost bildiği prensin öğütleri olmaksızın. Attığı tek bir yanlış adım, tüm kabilesinin sonunu getirebilir. Sürgüne gönderilen Ali ise peşinde suikastçılarla ata topraklarının acımasız çöllerinde sürüklenirken korkunç bir aile sırrını açığa çıkarma pahasına kendisine bahşedilen korkutucu yeteneklerine güvenmeyi öğrenecektir. Ancak kader, bu iki insanın hayatını bir kez daha kesiştirmeye kararlıdır. Tehlike, ihanet, yanlış kararlar ve öngörülemeyen sonuçlarla bezeli bir yolda yeniden bir araya gelmeleri an meselesidir. S.A. Chakraborty’nin kaleme aldığı Pirinç Kenti, Bakır Krallığı ile kaldığı yerden devam ederek sizi büyüleyici bir yolculuğa çağırıyor. “Serinin ikinci kitabı da o büyülü muhteşem dünyası, akıl almaz kurgusu, çarpıcı karakterleri ve birbiriyle çatışan entrikalı planlarıyla hayranlarını yine soluksuz bırakacak.” -Booklist
“Ölüm serisini doğru biçimde övmeye kelimeler yetmez.”‐The State Modern plastik ve rekonstrüktif cerrahinin öncüsü Dr. Wilfred B.Icove ofisinde ölü bulunur. Kalbine aldığı tek bir neşter darbesiyle ürkütücü bir titizlikle öldürülmüştür. Olay yerinin tertemiz olması karşısında şaşkına dönen Eve Dallas, profesyonel bir cinayetten şüphelenir. Güvenlik diskleri baş döndürücü güzellikte bir kadının cinayet saatinde son derece sakin bir şekilde binaya girip çıktığınıgöstermektedir. “Dr. Kusursuz” olarak bilinen Icove, hayatını ailesine ve işine adamıştır. Ancak sicili Dallas’a göre fazla temizdir. Adamın bir şey sakladığını tahmin eder ve babasının çalışmalarını devam ettiren oğlunun bunun ne olduğunu bildiğinden şüphelenir. Kocası Roarke arka planda çalışırken, Dallas karanlık içgüdülerini dinleyerek Icoveların geçmişine iner. Orada kusursuzluğa ulaşmaya kararlı, doğa kanunlarını, bilimin sınırlarını ve etik ilkeleri hiçe sayan insanlarla karşılaşır... “Nora Roberts bu kez bilimkurgu öğelerini –estetik ameliyatlar, klonlama, bilim etiği ve ölümlülüğün geleceğini– olay örgüsüne katarak Ölüm serisine güçlü bir adrenalin dozu enjekte ediyor.”- Publishers Weekly “Bu muhteşem serinin 21. romanı, bu kitapları birinci sınıf yapan karanlık bir dram, karmaşık karakter dinamiği ve geleceğe ait büyüleyici detaylarla dolu. Eve ve Roarke arasında süregelen aşk hikâyesi daha da zenginleşirken Eve’in hayatındaki herkesin ilişkileri gelişmeye devam ediyor.”- RT Book Review
Kariyerinde başarılı olmak konusunda “tutkunuzun peşinden gidin” gibi geleneksel öğretilerin önemli ölçüde kusurlu olduğunu ve “sevdiğiniz şeyi yapın” gibi klişe sloganların, pek çok kişinin kariyer karmaşası yaşamasına neden olduğunu savunan Cal Newport, manifesto niteliğindeki ezber bozan kitabında anlamlı ve ilgi çekici bir iş hayatı için oldukça gerçekçi bir yol haritası çiziyor. İyi bir iş beklemeden önce bir alanda iyi olunması gerektiğine inanan Newport, insanların yaptıkları şeyi sevmeye nasıl başladıkları gerçeğini keşfetme arayışına giriyor. Güçlübir kariyer inşa ederken kullandıkları stratejileri ve kaçındıkları tuzakları öğrenebilmek adına risk sermayedarlarının, senaristlerin, yıldız bilgisayar programcılarının ve alanında en iyi profesörlerin dünyasına dalıyor. Gelecek vaat eden sanatçılara tavsiyesi sorulduğunda,“O kadar iyi ol ki seni görmezden gelemesinler,” diyen komedyen Steve Martin’in cümlesinden ismini alan bu eser, eylemini görmezden gelinemeyecek kadar iyi bir amaca dönüştürmeye kararlı olanlara ve mevcut işlerinden bıkmış, sermayesini çalışma hayatında doğru niteliklere yatırmaya hevesli herkese akıllıca bir plan sunuyor.
Isadora Moon çok özel çünkü herkesten farklı!
Annesi peri, babası vampir... Isadora da yarı peri, yarı vampir! İkisinden de özellikler taşıyor. Bu nedenle, hep birlikte deniz kenarında kampa gittiklerinde pek de normal olmayan şeyler yaşanabilir. Isadora kamp ateşinin başında otururken ve bir denizkızıyla arkadaş olurken neler düşünecek acaba?
20’den fazla ülkede yayınlanıyor, çocuklar bayılıyor!
Varoluşumuzda devrim yapmanın ve gerçek mutluluğubulmanın ilk adımını atmaya hazır mısınız? Hayatımızın akışını değiştirebilecek günler vardır. Meredith için o gün bugündür. Hayatının aşkı Antoine’ın ilişkilerini tersine çevirme arzusuyla karşı karşıya kalan Meredith, artık hangi yöne gideceğinden emin değildir ve netliğe ihtiyaç duymaktadır fakat nereden başlayacağını bilmiyordur. Ta ki en yakın arkadaşı Rose ona düşüncelerini not alabileceği bir not defteri verene kadar. Kendini yeniden bulmak ve büyük bir aşka hazır olup olmadığını görmek için kendine altı ay süre verir. Meredith ilk başta bunun iyi bir fikir olduğunu düşünmez ama günlük hayattan uzaklaşmak her şeyi net bir şekilde görmesini sağlayacaktır. Böylece Rose’un teklifini kabul eder: Paris’ten Londra’ya kadar defterini aşka olan eğilimini ifade etmesine yardımcı olacak notlarla doldurur. Tam anlamıyla yaşamak ve sevmek için gereken tek şeyin birkaç basit numara olduğunu öğrenir: Kendinizle barışın ve acı dolu anıları bir kenara bırakın ve hepsinden önemlisi, arzu ipini doğru yere uzatmayı unutmayın. Yönünüzü kaybettiğinizi hissettiğinizde tazelenmek için küçük altın kurallar. Ne var ki Meredith en büyük zorluğuyla karşı karşıyadır şimdi... Antoine’ı yeniden kucaklamanın ve hayatına devam etmenin zamanının gelip gelmediğini anlamak için tüm bu öğrendiklerinihayata geçirmek. Raphaëlle Giordano’nun kaleminden dökülen Bugün Hayatını Değiştirmek İçin Doğru Gün, Fransa’da bir milyondan fazla sattı. Bu romanıyla ilişkiler ve duygular konusuna yeni bir pencere aralayan yazar, okurlarını olumlu düşünmek ve alışkanlıklarını değiştirmeye çalışmak için asla geç olmadığını hatırlamaya davet ediyor.
Isadora Moon çok özel çünkü herkesten farklı! Annesi peri, babası vampir... Isadora da yarı peri, yarı vampir! İkisinden de özellikler taşıyor. Gezmeyi ve arkadaşlarını çok seviyor. Arkadaşlarıyla birlikte görkemli ve tarihi bir şatoya gezmeye gittiklerinde Isadora dışında herkes korkuyor: Ya hayalet görürlerse? Isadora bir şeyler yapmalı ve onları başta korkunç görünen bir şeyin aslında hiç de öyle olmadığına inandırmalı. Bakalım şatoda yer yerinden oynayacak mı? 20’den fazla ülkede yayımlanıyor, çocuklar bayılıyor!
Hiç bitmeyen bir anlaşmazlık.Eski bir hata. Yeni bir vahiy. 2017 yılında Scribe Ödülü'nü kazanan ve New York Times’ın çoksatan yazarı olan Christie Golden, Assassin’s Creed evrenindegeçen nefes kesici bir hikâye ortaya koyuyor. Tapınakçıların Kutsal Alan üyesi olan Simon Hathaway, Abstergo Industries’in Tarihsel Araştırma Departmanı’nın başkanı olaraküstlendiği yeni görevinde, hem Jeanne d'Arc'ın yanında savaşan atası Gabriel’ın anılarını yeniden yaşarken hem de bugününü ve tüm Tapınakçıları tehlikeye atabilecek bir geçmişin sırlarını yavaş yavaş ortaya çıkarıyor. Aynı zamanda bir tarihçi olan Simon’ın geçmişin tozlu sayfalarına karşı duyduğu doyumsuz merakı, efsanevi figür Jeanne d'Arc'ın yanında savaşmış olan atası Gabriel Laxart aracılığıyla tarihi ilk elden deneyimleme şansını sunuyor. Yeni tasarlanmış ve henüz ilk projesini gerçekleştirecek olan Animus'a girdiğinde keşfedeceği bilgilere hazırlıksız yakalanan Simon, Tapınakçılar ve Assassinler arasındaki çatışmanın ne kadar derin olduğunu gözler önüne seriyor.
"Bu kitabı okurken sadece kıkır kıkır gülmekle kalmadık, aynı zamanda orada suçla savaşan GERÇEK GÜVERCİNLER olduğunu bilerek her zamankinden ÇOK DAHA GÜVEN İÇİNDE uyuduk!"-Peter Helliar KİMDİR BU GERÇEK GÜVERCİNLER? Tüylerini gizleyerek KILIK DEĞİŞTİRME USTASI olanKAYA GÜVERCİNİ’nin liderliğindeki suçla savaşan kahramanlardan oluşan bir ekiptir. Tıpkı birer dedektif gibi ipuçlarını takip ederek tüm GİZEMLERİ çözerler! Hangi gizemleri mi?Örneğin neden bütün EKMEK KIRINTILARI aniden ortadan kayboluyordu?YARASALARI kim kaçırıyordu?Acaba Gerçek Güvercinler bir YİYECEK KARAVANI FUARI FELAKETİ’ni önleyebilecek GÜCE sahipler mi? SUÇ SAVAŞÇILARI, SÜPER BİR HİKAYE!
• İnsanlara veya bazı nesnelere değdikten sonra, hatta bazen onlara dokunmamışken bile kirlenmekten korkuyor musunuz?• Dokunma yoluyla size bir hastalık bulaşmasından çekiniyor mu- sunuz?• Başkaları tarafından kirletilmekten ya da onları kirletmekten en- dişeleniyor musunuz?• Dışarıdan evinize girecek şeylere karşı sürekli tetikte misiniz?• Kirlendiğini düşündüğünüz şeyleri aşırı mı temizliyorsunuz? Ya da onları atıyor musunuz? Kirlendiğini düşündüğünüz şey bir kı- yafetse, onunla temiz olduğunu düşündüğünüz bir yere oturmak- tan kaçınıyor musunuz?• Herhangi bir şeyin tam anlamıyla temiz olduğundan bir türlü emin olamıyor musunuz?• Evinizde aile üyelerinin bile giremeyeceği, dokunamayacağı, otu- ramayacağı “temiz”, “güvenli”, “yasak” alanlar oluşturuyor musu- nuz?• Bir şeylerin temizlendiğini hissedene kadar harcadığınız saatler- den veya hiçbir şey kirlenmesin diye aldığınız önlemlerden artık yoruldunuz mu?• Kirlilik hissine dayanamıyor musunuz?• Yıkanmak size durdurulması imkânsız bir şey gibi mi geliyor artık? Prof. Dr. M. Hakan Türkçapar’ın editörlüğünde hazırlanan Hayatı Anlamak Serisi’nin ana rengi, psikolojik bozuklukların nedenleri ve çözümlerini anlamak için iletişime dayalı bilimsel yöntemi esas alan Bilişsel Davranışçı Psikoterapi. Bireyin kendine nasıl yardım edebile ceğine yoğunlaşan serinin bu kitabının konusu ise Bulaşma-Yıkanma Tipi Obsesif Kompulsif Bozukluk. Türkçapar, Bulaşma-Yıkanma Tipi Obsesif Kompulsif Bozukluğun ne olduğunu ve neden olduğunu anlatırken, azımsanmayacak sayıda kişinin mustarip olduğu bu sorunun, doğası gereği kendini saklayan ve sürekli gözden kaçırılan asıl temelini gözle görülür hâle getiriyor. Türkçapar şunu soruyor: Asıl sorun kirlenme-bulaşma mı, yoksa obsesif kompulsif bozukluğun kendisi mi? Rahatsızlığın sonlandırılmasında kritik bir öneme sahip olan bu sorunun yanıtı, kitapta verilen özgün yöntemler ve etkin çözümlerle birlikte okuru sahici bir iyileşmeye davet ediyor.
Unutmak korkunçtur...Hatırlamak ise daha korkunç... Charlie ve Silas bebekliklerinden beri en iyi arkadaş, 14 yaşından beri de sevgilidir. Ama bir sabah her şey değişir. Silas ve Charlie tüm geçmişlerini unutmuştur, hatta birbirlerini bile...Artık onlar kendilerine ne olduğunu anlamak için beraber hareket etmek zorundadır. Tüm yollar onları birbirine çıkarır, onlar unuttukça her şey ikisini birbirine yaklaştırır. Tüm geçmişi araştırmak, deliller bulup bunları birleştirmek zorunda kalırlar. Dahası buldukları ve unutmamaları gereken bir şey vardır: Beni sevmekten asla vazgeçme.Asla unutma.Asla Asla. Charlie ve Silas geçmişte sahip oldukları şeyi geri kazanabilecekler mi? Ve bir zamanlar oldukları kişiyi geri getirebilecekler mi? Tüm bunlara cevap bulmak için ise zaman daralmaktadır... Colleen Hoover ve Tarryn Fisher’den başka hiçbir şeye benzemeyen, sürükleyici, dolambaçlı, romantik bir gizem:Asla Asla...
Önce gövdesine sarılarak ısıtmaya çalıştım onu; baharın tekrar geleceğine inandırmaya çalışarak. Sonra dallarındaki cesetleri budamaya başladım. Yeniden filizlenebilirdi artık. En sağlam dal kalbinden uzanmıştı göğe doğru. O dalı evim bilerek bir salıncak yaptım kendime. Böylece zaman geçti. Kendinden vazgeçmiş bu ağacın üstündeki buzlar yavaş yavaş erimeye başladığında, nihayet mevsim bahardı. Bir süre sonra bahar çiçekleri tomurcuklandı dallarında yeniden. Rüzgar esti,dallarını savurdu. Çiçekleri uçuştu her yana, ona hâlâ yaşadığını hissettirmek için ve sonunda, üstüne kırağı düşmüş bu ağaç anladı ki baharla asla savaşamazdı. Sonunda o da kabullendi yeniden doğuşu ve baharın tadını çıkarmaya başladı...
• Değer yargılarınıza ters, uygunsuz, tuhaf düşünceler mi musallatoluyor zihninize?• Kimliğinize aykırı, örneğin saldırganca dürtüler hissettiğinizdebunlara ilişkin görüntü ve imajlar mı beliriyor zihninizde?• Zihninizde âdeta kendiliğinden beliren bu tür rahatsız edici,istenmeyen düşünce, imge ve dürtüleriniz daha çok dini, cinsel yada felsefi konularla mı ilgili?• Kendinizi, en kutsal saydığınızı tahrip ederken ya da kendinizeve en yakınınızdakilere zarar verirken mi hayal ediyorsunuz?Bunları yapabileceğinizden korkup önlemler mi alıyorsunuz? Yada bunlar aklınızdan geçtiği anda, o düşüncelerden kaçabilmek için çeşitli ritüeller mi geliştiriyorsunuz?• Bu düşünce, imge ve dürtüler kimseye açamayacağınız kadar aykırı mı sizce? Ya da durumunuzu yakınlarınızla paylaşmak hiçbir şeyi değiştirmedi mi?• Rahatsız edici bu düşünce, imge ve dürtülerinizi tehlikeli mi buluyorsunuz? Bu durumun eninde sonunda bir felaketle misonuçlanacağına inanıyorsunuz?• Sizce bu düşünce, dürtü ve imgelerinizden sorumlu musunuz?• Bu düşünce, imge ve dürtüler sizi delirtebilir mi?• Ne kadar kaçsanız, reddetseniz de zihninize tekrar tekrar gelen budüşünce ve imgelerden nasıl kurtulacağınızı bilemiyor musunuz? Prof. Dr. M. Hakan Türkçapar’ın editörlüğünde hazırlanan HayatıAnlamak Serisi ’nin bu beşinci kitabında Prof. Dr. Kadir Özdel, insanzihnine âdeta kendiliğinden gelen rahatsız edici düşüncelerin nasılobsesif kompulsif bozukluğa dönüştüğünü anlatıyor. Bilişsel Davranışçı Psikoterapi'yi esas alarak hazırladığı değerlendirme anketlerive çözüm uygulamaları ile bu konuda kendi kendinize nasıl yardımedebileceğinizi adım adım gösterirken, insanın en karanlık gizlerinden birini aydınlatıyor: Zihniniz, zehirsiz de olsa yılanların dolandığı bir bahçeyse, o bahçedenasıl sağlıklı yaşarsınız?
Kâbuslarla kol kola gezen gerçeklere inat, içimizdeki bir umut bir rüyanın peşinden gitmeye çağırır bizi. Rüya, kalbindeki umudun peşinden koşmuş ve nihayetinde dibi görünmeyen yalnızlık denizinin kıyısına vurmuştu. Her şeye rağmen ayağa kalkıp kalemine sarılmış, hem hikayelerini hem de kendi kaderini yazmaya cesaret etmişti. Hayat defterinde yeni bir sayfa açıyorken gelen gizemli bir mesaj, Rüya’yı hikâyesinin ilk bölümlerine döndürecek, ona bildiği her şeyi sorgulatacaktı. Uyanmayı istemeyeceği bir rüya mı vardı karşısında bu sefer, yoksa hiç görmemiş olmayı dileyeceği bir kâbus mu? Kurtlar sofrasının menüsüne konmuş Akarslanlar’ı, iftiralar ve aşkları, eski hesaplar ve yeni başlangıçları, kâbuslar ve rüyaları bir arada bulacağınız Bir Visalin Peşinden kitabında, kadim bir masalın sonu yeniden yazılıyor.
“Zamanın birinde çok güçlü bir aslan ailesi yaşarmış...”
Gerçek, bir cellat gibi yakasına yapıştığında,Rozelin için iki yol vardı:Teslim olmak ya da kaçmak...Gerçek, bir cellat gibi yakasına yapıştığında,Biran için iki yol vardı:Uğurlamak ya da esir almak...Rozelin, kalırsa Safornikon’un acımasız kollarınadüşen küçük kız kardeşini, giderse uzun ve yorucu birmücadelenin sonunda kavuştuğu oğlunu feda edecekti.Biran ise hangi yola saparsa sapsın kaybedecekti. “Seni bir kutuya koyupyalnızca kendime saklamak isterdim,”dedi usulca.Gülümsememde acı vardı.“Ben de bize mutlu bir son yazabilmeyi...”
Bu kitapla belki de bugüne kadar sadece ufuk çizgisini gördüğünüz yeni bir kıtayı, tüm kıyılarından keşfetmeye başlayacak ve çocuk eğitimine dair tüm alışkanlıkları yeniden gözden geçireceksiniz. Günümüzde yeteri kadar olmasa da çoğu ebeveyn şefkatli, güvenli ve kol kanat geren bir ortamın çocuk psikolojisi gelişiminde ne kadar önemli olduğunun bilincindedir. Ancak bu ortamın sağlanmasının beyin gelişimi için de zorunlu olduğunu biliyorlar mı? Fransa’nın ünlü pediatristlerinden Catherine Gueguen, beynin yapısı ve işleyişi hakkındaki son gelişmelerin eğitim kavramı üzerindeki önemini vurgulayarak okuyucularına sinirbilime dair ihtiyaç duyulan her şeyi açıklıyor. İnsanın kendisi hakkında hissettiği duyguları tanımlayabilmesi ve yönetebilmesi konusunda bilgi vererek kişinin empati becerisini de geliştirmeyi hedefliyor. Başka Türlü Çocuk Yetiştirmek, çocukları toplumsal yaşama huzurla hazırlamaya yardımcı olacak tüm bilimsel gelişmeleri eşsiz bir bilgi birikimiyle sunan harika bir kaynak.
Odysseus bir adamın yolculuğunun değil, yolculuğu sırasında onu seven tüm kadınların hikâyesidir:Gemisi batan Odysseus’a yardım eden ve âşık olduktan sonra yedi yıl onu esir tutan Kalypso’nun...Onu büyüten yaşlı dadısı Eurykleia’nın ve ondan nefret eden Sirenlerin...Onunla tanışana kadar erkekleri hor görmekten başka bir şey yapmayan korkunç büyücü Kirke’nin...Onu hayata döndüren zeki prenses Nausikaa’nın...Bu ölümlü kahramanın arkasındaki büyük ilahi tanrıça Athena’nın...Ve yirmi yıldan fazla bir süre boyunca onun dönüşünü beklerken ona sadık kalmak için bitmek tükenmek bilmeyen bir yaratıcılık ve sadakat gösteren karısı Penelope’nin hikâyesi. Odysseus’un hayatı bir noktada bu kadınlarla kesişiyor ve hikâyesini, her biri Odysseus’un büyük macerasının bir kahramanı olan bu kadınların sesinden dinliyoruz. Marilù Oliva, bakış açılarını ustalıkla değiştirerek insanlığın bu binlerce yıllık eserini günümüz okurları için yeniden kaleme alıyor ve kadın gözünden anlatarak saklı anlamlarını gözler önüne seriyor.
Yavaş yavaş çözülüp hızlanan, korkunç ve büyüleyici bir polisiye roman. Savunmasız kadınlara karşı işlenen kan donduran suçlar, zehirli örümcekler, suikastçının kimliğine dair şüpheler, psikolojik ve felsefi bağlantılar ve Fred Vargas’ın canlı kalemi. Komiser Adamsberg'in düşünce trenini takip ederken sislerin arasından yolunuzu bulmaya çalışacaksınız. Benzersiz bir olay örgüsüyle işlenmiş, alışılmadık olanı sevenler için bağımlılık yapabilecek bir gerilim hikâyesi.
Selina Kyle, iki yılın ardından Gotham Şehri’ne geri döndü. Ve Batman artık yok. Selina var… Daha doğrusu Holly Vanderhees. Muntazam soygunculuk kabiliyetiyle Gotham’ın yeni sosyetesi, şehrin en gözde vatandaşlarından biri… Ama geçmişi peşini bırakmıyor ve zamanı gitgide daralıyor… Luke Fox, Batwing olarak şehri tüm kötülerden koruyabileceğini Batman’a ispatlamak için doğru anı kolluyor. Yüksek sosyetenin bağış etkinlilerinde yaşanan soygunlarsa tüm huzuru altüst ediyor. Ne yaparsa yapsın hep bir adım geride kalıyor. Selina vakti tükenmeden Batwing’i alt edebilecek mi? Yoksa planlarının tıkır tıkır işlediğini sanırken, onun için hazırlanan daha büyük bir planın kurbanı mı olacak?
Bir mayıs günü, Ankara’daki Kumrular Sokak’ta bir güvercin, üçüncü kattaki bir evin balkonuna kondu. Yaman adındaki bir çocuk o güvercini fark etti. Güvercinin ayağına bir saç dolandığı için yaralanmıştı. Ve bu güvercin birden Türkiye’de yeni bir gündemin başlangıcı oldu... Önce bu kuşun ne olduğu tartışıldı, sonra bu saçın kime ait olduğukonuşuldu. Buradan kim ne demiş, kim kime laf atmış diye mevzu uzadı gitti. Tüm konular unutuldu, tüm yaşananlar geride kaldı. Gündemde tek şey vardı: Ayağına saç dolanmış güvercin! Prof. Dr. Üstün Dökmen’den bir güvercinden yola çıkarak Türkiye gerçeklerini anlattığı çarpıcı bir hikâye: Bir Güvercinin Hazin Hayatı... Aile, ilişkiler, gençlerin ve kadınların sorunları anlatılıyor, toplumsal problemler bir bir gözler önüne seriliyor. Bu sırada bir güvercin hayatımızdan geçip gidiyor...
Leydi Katherine’in babası yasalara karşı gelip gizlice Katolik olduğu için öldürülmüştür ancak babasının sakladığı tek sır bu değildir: O ve arkadaşları Kraliçe I. Elizabeth için hazırlanan bir suikast planına da karışmıştır. İhanetler bir bir gün yüzüne çıkarken yaşadığı topraklardan kaçmak zorunda kalan Katherine’in artık kaybedecek hiçbir şeyi yoktur. Bu yüzden babasının yarım kalan görevini tamamlamaya karar verir. Genç bir erkek kılığında Londra’ya gidecek ve kraliçeyi kendisi öldürecektir. Katherine’in suikast için aradığı fırsat, ünlü oyun yazarı William Shakespeare’in kraliçenin huzurunda sahnelenecek en yeni oyununa oyuncu olarak seçilmesiyle gelir. Ne var ki bilmediği bir şey vardır: Bu oyun sıradan bir oyun değildir. Bu, isyancıları yok etmek için düzenlenmiş bir komplodur. Planın arkasındaki muhteşem beyin ise kraliçe için casusluk yapan Toby Ellis’tir. Toby ve Katherine, oyunda karşı karşıya geldiklerinde, açıklanamaz bir şekilde birbirlerine doğru çekilirler. Yakınlaştıkça aralarında tekinsiz bir ilişki filizlenmeye başlar ve çok geçmeden kendilerini talihsiz aşkın, gizlenen kimliklerin ve ihanetin bedelinin ağırlığı altında zorlu kararlar verirken bulurlar. “Cinsiyet klişelerini yerle bir ediyor... Birlikte olmak için aşılmaz gibi görünen zorluklarla karşılaşan iki “talihsiz” âşık hakkındaki bu merak uyandıran hikâyede, tarihsel kurgu genç yetişkin edebiyatıyla buluşuyor.” - VOYA “Shakespeare’in Londra’sında ve onu şekillendiren entrikalarla, ittifaklarla ve politikalarla dolu heyecan verici, sürükleyici bir macera.” - Mackenzi Lee New York Times çoksatan yazarı
GOODREADS OKUR ÖDÜLLERİ (2015)KEYSTONE ÖDÜLÜ (2017)REBECCA CAUDILL ÖDÜLÜ (2017)BLUESTEM KİTAP ÖDÜLÜ (2019)
“Herkes farklı yönlerden zekidir. Ama bir balığı ağaca tırmanma yeteneğine göre yargılarsanız, hayvancağız hayatı boyunca kendisini aptal zanneder.” Ally birçok zeki insanı kandırabilecek kadar kurnazdı. O ne zaman baksa, harfler ve kelimeler birdenbire dans etmeye ve iç içe girmeye başlıyordu, ancak Ally her yeni okulda bu durumunu gizlemeyi başarıyordu. Etrafındaki herkesin onu olduğundan farklı görmesinden sıkılmıştı, tek isteği farklı olmamaktı ama ne yaşadığını söylemeye çekiniyordu. Bir gün derslerine yeni bir öğretmen girdi ve Ally'nin kendi hakkında bildiği her şey değişmeye başladı. Sivri dilli Keisha ve bilim düşkünü Albert ile beraber daha önce hayal bile edemeyeceği gerçeklerle karşılaşacaktı. Belki de herkesle aynı olmak, düşündüğü kadar iyi bir şey değildi. Tıpkı “aklın yolu bir” lafını tarih boyunca sorgulatan büyük isimler gibi, Ally de aslında dışarıdan görünenin çok ötesinde. New York Times çoksatan yazarı Hunt’tan, etrafına uyum sağlayamadığı için kendisini suçlayan herkese, duygu yüklü, neşe dolu bir roman. Çok dokunaklı… “Kalıpların dışına çıkma” vurgusu yapılmış… Rahatsızlığın teşhisi ve geri kazanılan okuma azmi gayet tatmin edici şekilde işlenmiş, tıpkı Ally’nin yeni arkadaşlıkları gibi. Kirkus Reviews İlginç ve sevimli karakterlerle dolu, içtenlikle anlatılmış bu öyküde aile, arkadaşlık ve cesaret kavramları birçok yönden ele alınıyor. Okulda zorlananlara umut verecek, belki de yol gösterecek bu kitap, ana kahramanı kadar özgün. Booklist Mullaly yine hayatında kendi kontrolünde olmayan durumların zorluğunu çeken, hassas ve zeki bir kızın portresini zengin ayrıntılarla çiziyor. Bay Daniels sıcaklığı sayfadan dışarı kadar yayılan, ilham verici bir öğretmen. En güzel taraf da, Mullaly Hunt’ın gerçekçilikten uzak bir mutlu son yerine, düşündürücü bir kapanış tercihi.-School Library Journal Ally’nin öğrenme güçlüklerini okuyan herkes kendine dair bir şeyler bulabilir. Ally’nin hem kendi gelişimi hem de etrafındakilerle ilişkileri gayet doğal ve gerçekçi duruyor.-Publishers Weekly
Bazı kitaplar hiç yazılmamalıdır, bazı yazgılar da öyle…
Yakılmak istenen kederler de vardır, kıvılcımdan yangına dönüşen alevler de…
Yine de atmaya devam eden kalp, çalışmaya devam eden akıl, yaşamaya devam eden umudun değiştiremeyeceği hiçbir yazgı yoktur; şayet kalem elindeyse…
Behiye o kitabı yazacak mı, yazmalı mı, yoksa kalemi kırıp atmalı mı buna kendisi karar verecek; okuyup okumayacağınıza da siz…
“Kim olduğunu bilmiyorum. Yazdığım her satır gerçekleşiyor ve senin koruma içgüdünün sınırları yok. Korkuyorum ama bir o kadar da güvende hissediyorum kendimi.”
“Fransa’nın gerilim kralı!”–New York Times “Musso'nun Fransa'nın en sevilen, çoksatan yazarlarından biriolması şaşırtıcı değil.”–Harlan Coben “Kendinize söylediğiniz gerçekler sadece bir kurgudan ibaretsene yapabilirsiniz?”
Sene 1999. Nathan Fawles halk ve eleştirmenler tarafından beğenilen romanlar yazdıktan sonra birden yazarlığı bıraktığını duyurur. Kariyerinin zirvesindeyken Akdeniz'in en güzel adalarından biri olan Beaumont'ta inzivaya çekilir. 2018 sonbaharı. Hevesli bir yazar ve Nathan Fawles hayranı olanRaphaël Bataille, idolünün nerede olduğunu öğrenmek için Beaumont'a gelir. Buraya gelen İsviçreli Gazeteci Mathilde Monneyde yazarın sırlarını ortaya çıkarmaya kararlıdır: Nathan Fawles neden yazarlığı bırakmıştır? Aynı zamanda adada gizemli bir cinayet işlenir ve adaya giriş çıkışlar yetkililerce yasaklanır. Bu üç karakter yalan, suç, ihanet, tutku ve bolca yazıyla dolu bir olay örgüsünün karşıt taraflarındayer alır.
“Cıva benzeri metal toplar, gelenlerin sadece silahlarıysa biz BİRSEN EKİM ÖZEN istilacılarımızı görmedik bile. O kocaman mor UFO’lar, tuhaf bir top ordusu ve vahşet; başka bir şey yok. Kelimenin tam anlamıyla hayat durdu. Artık kimse dışarı çıkamıyor. Her gün bir saat verilen televizyon yayını olmasa dünya üzerinde ne olduğunu öğrenemeyeceğiz. Bizim apartmandan hayatını kaybeden olmadı ama sokağa çıkmak isteyenlerin alev alev yandığını, cesetlerinin küle dönüşüp tozlarının rüzgârda savrulduğunu gördük. Ara sıra kuvvetli patlama sesleriyle sallanıyor, dumanların yükseldiği noktaya göre saldırının nereye yapıldığını tahmin etmeye çalışıyoruz.”
Oysa ne kadar mutluydu insanlar… Teknoloji öyle ilerlemişti ki artık kimse zayıflamak ya da giyinmek için uğraşmıyor, indirdikleri uygulamalarla her zamankinden zarif ve şık görünmeyi başarıyorlardı. İnternette araştırma yapmak için gözlerini açıp kapamaları yeterliydi. Muhteşem görsellerle bezeli programların içinde diledikleri macerayı yaşayabiliyorlardı. Gözlerine, kulaklarına, derilerine kendi istekleriyle yerleştirdikleri implantlarla gönüllü girdikleri sanal evren, daha yaşanır hale getirmişti hayatı… Ta ki işgal edilinceye kadar!
Birsen Ekim Özen’in Ludus ile kurduğu dünyada gerçekliğin nerede bittiği, oyunun nerede başladığı bilinmiyor. İşin aslı; oyun, elinizin altında sizi bekliyor.
“Biz; iki yakanın birinde ama sevdiklerimizin hep karşı kıyısında kalmış göçmen kuşlar! Biz, bir daha asla aynı yakada yaşayamamış, doğduğu topraklardan uzak hasretlikler! Anılarımız var hep suyun öte yanında. Günaşırı da olsa, ayda yılda bir de olsa, dalıp dalıp gittiğimiz memleketlerimiz var bizim uzaklarda...
Memleketim Midilli, hasretliğim Despina. Biri benim, diğeri kalbimin doğduğu ev!”
İki Gözüm Despina, 1923 senesinde Türkiye ile Yunanistan
arasında yapılan nüfus mübadelesini yedi yaşında bir çocuğun, annesi Rum babası Türk olan Emin Ali’nin gözünden anlatıyor. 2022 senesinde Yunanistan’da da basılan kitap, her iki yakada da yaşanılan bu trajediyi bir çocuğun saflığıyla gözler önüne seriyor.
Yolculuk: Bir “Büyük Panda ve Küçük Ejderha Macerası”James Norbury
“Burada oturup yabani otların kendi kendilerine yok olmasını bekleyemeyiz... Bazen bazı şeylerin değişmesi gerekir ve bu, çaba gerektirir.”
Tüm dünyada satış rekorları kıran “Büyük Panda ve Küçük Ejderha” ile yepyeni bir serüvene atılmaya hazırlanın! Küçük Ejderha, dağların tepesindeki eski bir tapınağı yuva hâline getirmelerinden memnunsa da bir şeylerin eksik olduğunu hisseder. Böylece biricik dostu Büyük Panda ile yeni ve uzak diyarlara doğru bir yolculuk yapmaya karar verirler. Tehlikeler ve zorluklarla karşılaştıkça, ihtiyaç duydukları gücün zaten içlerinde bulunduğunu, bazen korkutucu görünse de değişimin mümkün olduğunu ve var olandan çok daha iyi şeyler yaratabileceğini öğrenirler.
Budist felsefesi ve maneviyatından ilhamla yaratılmış bu sıradışı karakterlerin hikâyesi, biraz umut ve rahatlama arayan herkes için mükemmel bir eser!
“Sadece yıkıcı kayıp yaşayan biri ait olacağı, değer göreceği bir yuva, bir yer bulmanın değerini anlardı.”
New York Times çoksatan yazarı Debbie Macomber’dan samimi ve ilham verici bir roman! Ailesini kaybetmiş bir kadın olan Hope ile savaşta aldığı fiziksel ve ruhsal yaraları iyileştirmeye çalışan Cade’in kendilerine yepyeni bir hayat kurma hikâyesi bizlere umutlarımızın her zaman ikinci bir şansı hak ettiğini anlatıyor.
İkiz kardeşinin ölümünün ardından yeni bir başlangıç yapmaya ihtiyaç duyan Hope, sakinliğiyle bilinen Oceanside’a yerleşmeye karar verir. Bu huzur dolu sahil kasabasında hem öğretmenlik yapacak hem de kayıplarıyla yaşamayı deneyecektir. Yeni hayatına kolayca uyum sağlasa da hâlâ eksik bir şeylerin olduğunu hissetmektedir. Ta ki ev sahibi onu bir hayvan barınağında gönüllü olmaya ikna edene kadar... Hope burada saldırgan ve çaresiz köpek Gölge ile tanışır ve ona yeni bir hayat sunmak için olanca şefkatiyle elinden geleni yapar. Barınakta çalışan bir diğer gönüllü Cade ise Afganistan’daki savaştan ağır hasarlarla dönmüş mutsuz bir askerdir. Geçmişte yaşadıkları nedeniyle ilişki kurmakta zorlanan Cade pek arkadaş canlısı değildir ve Hope’tan uzak durmaya kararlıdır.
Cade ve Hope yaralarına rağmen kalplerini cesaretle açıp daha güzel bir geleceğin önündeki engelleri aşabilecekler mi?
Ay ışığında büyüleyici bir macera!
Kendinizi herkesten farklı hissettiğinizde arkadaş edinmek zor olabilir.
Bunun farkında olan Kitty’nin annesi, tanışıp oyun oynamaları için onlar gibi süper güçlere sahip olan Ozzy veailesini evlerine davet eder. Ancak her ikisinin de süper güçlere sahip olması anında arkadaş olabilecekleri anlamına gelmez. Akşam yemeklerini yedikten sonra aileleri, çocukların uyumaları için bahçedeki ağaç eve gidebileceklerini söyler. Onlar da ağaç eve gidip biraz konuştuktan sonra uykuya dalar ama bakalım sabaha kadar derin bir uyku uyuyabilecekler mi? Yoksa gece tüm şehir uyuduğunda büyülü bir maceraya atılıp kahramanca bir ekip çalışması mı yapacaklar?
Korkuların sana engel olmasın.Sen düşündüğünden çok daha cesursun!
Kitty, Balkabağı ve Piksi evlerin çatılarından birinde yer alan gizli bir gökyüzü bahçesini keşfederler.
Egzotik bitkiler ve güzel dekorasyonlarla dolu bu harika yere hayran kalırlar. Ancak Piksi o kadar heyecanlıdır ki şehirde karşılaştığı her kediye bu muhteşem çatı bahçesinden bahseder. İşte asıl macera da bundan sonra başlar.
Bakalım kedi çetesinin mahvettiği bahçeyi Kitty ve Kedi Tayfası yeniden eski hâline döndürebilecek mi?
Üç yıldır çaresizce yaşadığı aşkı unutmaya çalışan Öykü, bambaşka biri olmaya karar verir. Çünkü artık aşkı, nefretinin kurbanı olmuştur.
...Seni unutmaktan korkuyordum. Hâlâ korkuyorum ama unutmaktan değil. Bir şey olur da yeniden aklıma gelirsin diye... Seni unutmak uzun sürdü. Bunu mahvetmene izin vermem. Bende yerin hep ayrıydı, şimdi de öyle. Bana çok büyük acı yaşatan kişisin, seni kimseyle bir tutamam. Bu yüzden bendeki yerin hep ayrı kalacak. Sakın yanlış anlama, iyi anlamda değil.Solumdaki yaranın sahibi, nefretimin tek adı olarak yerini ayrı tutacağım. Yemin olsun bana yaşattığın acının bin beterini yaşatacağım sana! Ben yanlış kişiye âşık oldum ama sen yanlış kişiye aşık olmadın. Sadece yanlış kişinin nefretini kazandın.Bendeki nefret öylesine büyük ki içim nasıl soğuyacak bilmiyorum. Sadece intikam alacağım günü bekliyorum.
Biliyor musun, dön diye çok bekledim Lider. Ama artık dönsün diye beklediğim tek bir şey var: Devran!
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.