İki lanet.Bir kehanet.Herkesin korktuğu bir hesaplaşma. Ve kaderden bile güçlü bir aşk.Cehhennemin kral ve kraliçesine selam olsun!
Emilia, öğrendiği gerçekleri kabullenmeye çalışırken, bir yandan da Öfke’nin ona veremeyeceği tek şeye sahip olmak istemektedir: Kalbine…
Hırs Hanedanı’nın değer verilen ve rütbeli bir üyesi suikasta kurban gidince iblis mahkemesi kurulma kararı alınır ve baş şüpheli, Emilia ile ilişkili birisidir. Her şeye rağmen bu gizemi çözmeye karar veren Emilia, bu yolculukta kendi geçmişiyle de yüzleşecektir.
Ya Kötüler sandığından daha yakındaysa? Ya gerçek, Emilia’nın kalbine mâl olursa?
“Üzerimizdeki laneti tarihe gömmek istiyorum. Büyümü esir eden kafesi paramparça etmek istiyorum. Kralım tüm kalbiyle benim olsun istiyorum.”
Yirmi bir yaşındaki Öykü Çelik, mutlu olması için neredeyse her şeye sahipti ancak bir türlü içten gülümseyemiyor, kalbini saran karanlık sarmaşıklardan kurtulamıyordu. Kendisiyle ilgili neyin yanlış olduğunu düşünüp dururken en yakın arkadaşının ortaya sunduğu fikir, yüreğini cılız bir umut ışığıyla aydınlattı. Bir gönüllülük kulübüne üye olacak, ruhundaki kesikleri başka insanların yaralarına merhem olarak iyileştirecekti.
Peki genç kadın, birbirinden farklı ekip arkadaşları ile iletişim kurmayı ve güzel dostluk bağları oluşturmayı başarabilecek miydi?
Ön yargılarını yıkmayı bilmediğinde, kalbin bahçesinde hangi umut tohumu yeşerebilirdi?
Yıllardır bildiği gerçekleri haykırmamak için kendisini dizginleyen Gül, aslında bir yalanın içerisine hapsolduğunu öğrenir. Bu yalanlardan kurtulmak sandığı kadar kolay olmayacaktır ama karanlık hayatına ışık tutan biriyle tanışacaktır: Nart...
Nart, Gül’ün geçmişte yaşadığı zorlukları onun yeşil gözlerindeki kederden anlayacak ve ona yardım elini uzatarak tüm düğümleri onunla beraber çözecektir. Ama dengeler Antalya’daki bir yaz tatilinde değişecek ve Nart hiç beklemediği bir anda korkup kaçtığı, görmeye bile dayanamadığı bir çift yeşil göze âşık olacaktır.
İhanetler, yalanlar, sırlar, değişen hayatlar, lekelenen dostluklar, inanılması güç tesadüfler…Ve tüm her şeye meydan okuyan aşklar…
“Herkes sana bakıyor. Ama ben görüyorum, Yeşil. Gözbebeklerin titriyor. Gözlerinde nice depremler var ve bu depremin en büyük enkazı da sensin.”
Bazen umutlar bile lal olur. İnsan kimseye açamaz içindekileri, yalnızca kendi içinde yeşertir.
Cemre Erdem; ismi ailesinin hanesine bahar getirmesi için konulan, ailesinin ölümünden sonra yaşamak zorunda kaldığı evde şiddet görerek büyüyen, eğitimine devam etmesine izin verilmeyen, konuşma engelli, yapayalnız bir kadındır. Sessizlik, çocukken yaralarını saran bir merhemken büyüdüğünde kendisi için bir azaba dönüşür.Cemre, yaşamaya devam edebilmek için sadece umut eder ve kimselere açamadığı bu umutlara tutunur. Hayallerinin peşinden gidip doktor olmak, uğradığı şiddetten kurtulmak, tek başına kendi ayaklarının üzerinde duran güçlü bir kadın olmak için mücadele eder. Bu sırada Cemre’nin hayatına ansızın giren Kuvars Demirhan, bu sessiz kadının müziğine âşık olur. Kuvars, Cemre’nin delik deşik yaralı, acıyla sızlayan ruhuna umut üfler; tüm yaraları onunla çiçek açar.
Sessizliğe sığınan bir kadınla onun müziğine âşık bir adamın hikâyesi...
ATILACAK SON ADIM SADECE BANA AİTTİ.YA YENİ BİR BAŞLANGICA OLACAKTIBU ADIM YA DA ÖLÜME…SON ADIM,SON SAVAŞVE SON BİR DİRENİŞ.
Kendi tarihinin en karanlık ve en tehlikeli savaşıyla karşı karşıya olan Ötanazi Okulu’nda saflar belirlenir. Bu bir isyan değil, bir başkaldırıdır; devrim veya darbe değil, bu artık onların hayatıdır. Mahkûmlar yıllardır süregelen otoriteye ilk olmasa da son kez karşı çıktığında birbirlerine güvenmekten başka çareleri yoktur. Artık vazgeçmek için çok geçtir çünkü bundan gerisi sadece ölümdür.
Yıllarını Ötanazi Okulu’nda geçiren Yeşil, kendini olağanüstü bir durumun içinde bulduğunda artık endişelenmesi gereken tek şeyin zayıf kalbi olmadığını fark etmiştir. Başta sevdiği adam olmak üzere serumun etkisi altında olan herkes büyük bir değişimin içine girmiştir. Acımasız, kontrolsüz ve tamamen vahşi duygularla hareket eden yeni düşmanlarla karşı karşıya kalmışlardır. Yeşil ve arkadaşları için zaman daralıyordur, kaybettikleri her saniye onlar için yeni bir yıkımın başlangıcıdır.
Tehlike ve gizemin uğultulu sesini içinde barındıran Ötanazi Okulu, serinin son kitabıyla tüm sırların kapılarını bizler için aralıyor.
ATILACAK SON ADIM SADECE BANA AİTTİ.YA YENİ BİR BAŞLANGICA OLACAKTIBU ADIM YA DA ÖLÜME…SON ADIM,SON SAVAŞ
VE SON BİR DİRENİŞ.
Özgürlüğe uçacaksan eğer, kanatlarını feda edeceksin önce...
Cemre Erdem’in en büyük hayali, kendi ayaklarının üzerinde dimdik duran güçlü bir kadın olmakken hayatına ansızın giren Kuvars Demirhan, bir anda onun tüm dengelerini sarsar, onun yapayalnız hayatında kolu kanadı olur. Cemre giderek Kuvars’a bağlanırken onsuz yapamaz hâle gelir. Bu his onu gün geçtikçe mutsuz eder, düştükçe düşer, dibin dibini görür ve kendine duyduğu inancı yitirir. Bu sırada, bir zamanlar yaşamını üzerine kurduğu umutlarının peşinden gitmeyi bırakır. Şimdiyse Cemre’nin düştüğü yerden daha güçlü bir şekilde ayağa kalkabilmek için bir seçim yapması gerekir: Ya ona kol kanat geren adamla mutsuz bir şekilde hayatına devam edecektir ya da kanatlarını feda edip özgürleşecektir.
“Bir kere ağladıysan üç kere gülecek, on yedi katlı binan yıkıldıysa on sekiz katlısını yapacak, elli beş kez düştüysen elli altıncı kez kalkacaksın. Bazı savaşlar böyle kazanılır...”
KATİLLER ÇETESİ SERİSİ NEFES KESİCİ BİR FİNALLE SON BULUYOR…
Izabel terk edilmiş ve yapayalnız kalmıştır. Hayatına devam etmeye kararlı olsa da bu, sandığı kadar kolay olmayacak, kendini büyük bir çıkmazın içinde bulacaktır. Niklas ile kaldığı zor durumdan kurtulmalarının tek umudu olan Victor ortaya çıkmazsa, Izabel ve Niklas ölüme bir adım daha yaklaşacaktır. Kaderi, bir seri katilin ellerinde olan Fredrik ise kendini bambaşka bir mücadelenin içinde bulacaktır. İnsani duygulardan ve empatiden yoksun bu kadın, Fredrik’ten ne istemektedir? Daha da önemlisi, Fredrik ona istediğini verebilecek midir?
Katiller Çetesi serisinin şoke edici final kitabında tüm sırlar ortaya dökülüyor ve bu sırlar bazılarının sonu oluyor.
“REDMERSKI, SERİYİ UNUTULMAZ BİR FİNALLE SONLANDIRIYOR.”–USA Today
“SAYFALARI ÇEVİRMEKTEN KENDİNİZİ ALAMAYACAKSINIZ!”–The Book Enthusiast
Yeryüzünün yaşayan tanrıçası Nimh, Inshara’nın ona ve ülkesine yaşattıklarının acısıyla yüzleşirken kaybettiklerini kazanmaya and içtiği bir savaşın içine sürüklenir.
North ise yapayalnız kalmış ve tek amacı sevdiği kızı bulmak ve kendi dünyasını kurtarmak olmuştur.Birlik olup, düşmanlarına karşı birlikte savaşmayı seçen North ve Nimh, kutsal bağlarını, yeteneklerini ve inançlarını test edecek zorlu bir sınav vermek zorunda kalacaktır.
Şimdi dünyalar arasında bir yol bulmanın ve yeniden bir araya gelmenin vakti.
“Kaufman ve Spooner ikilisi yine unutulmaz bir kurguya imza atmış.” – Booklist
“Entrika, ihanet ve gerilim dolu bir macera sizi bekliyor. Hemen okumaya başlayın!” -Buzzfeed
Sonbahar güz yapraklarını sessizce dökerken geçmiş ortaya çıkmayı bekleyen sırlarla çevrilidir.
Nisa ve Demir, her şeyden habersiz mutlu bir şekilde ilişkilerini yaşarken Nisa’nın ansızın karşısına çıkan kişi bütün dengeleri değiştirecektir.
O kişi, yıllardır habersiz kaldığı, özlem çektiği annesinden başkası değildir.
Geçmişin can yakıcı gerçekleri Nisa ve Demir’in hayatına dolanmaya başladığında bir daha hiçbir şey eskisi gibi olamayacaktır.
Rüzgâr yönünü tersine çevirecek ve her şeyi alaşağı edecektir. Peki Nisa ve Demir bu fırtınadan sağ salim bir şekilde kurtulabilecek midir?
Yoksa geçmişle birlikte gelen gerçekler onların aşkını zedeleyecek midir?
Her şey, bu kez çok daha sert bir hâl alacaktır. Ilık yaz rüzgârını ardımızda bıraktığımıza göre…
Güz Fırtınası için hazır mıyız?
Yarım bir kalp kaç defa vurur bir göğse?Acı bir çığlık döndürür mü deniz kızını evine?
Yaşananların ardından Karan ve Karya kendilerini sırt sırta ve hayata farklı pencerelerden bakarken bulmuşlardır. İkisi de aynı dalgaların kıyıya vuruşunu seyretmekte, çekilen suların ardından kıyıdaki yalnızlıklarıyla bakışmaktadırlar ancak birbirlerine dönüp de yüz yüze gelemeyecek kadar da kırgınlardır geçmişlerine. Aralarına hayat girmiş, Karan ve Karya kelimenin tam anlamıyla iki yabancıya dönüşmüştür.
Karya, bedenini ve ruhunu iyileştirmekten vazgeçmiş ölümü beklerken Karan bir yandan kendisi ölümle el ele olsa da ona nefes almanın güzelliğinden bahsetmekte bir yandan da peşlerini bir türlü bırakmayan karanlıkla, Mey’le boğaz boğaza mücadele etmektedir. Birbirlerinden ayrı geçirdikleri zamanda Karya güneşin kaç defa doğup battığını sayarken Karan içinse o güneş hiçbir zaman doğmamıştır.
Medcezirler bir türlü durulmazken beklenmedik yüzleşmelerle sular geri çekilecek ve bir gece saklanan sırların gün yüzüne çıkmasına kimse engel olamayacaktır. Ölüm sinsi bir nefes gibi yaşayan herkesin ensesinde bittiğinde başlaması umulan hikâyeler, kırıldığı yerden devam etmesi beklenilen yarım kalmışlıklar ve hiç fark edilmemiş ihtimaller için tüm kalplerde çatlaklar oluşacaktır.
İhanetler, gizlenen gerçekler ve hesaplaşmalar; aşkları, arkadaşlıkları ve aile bağlarını derinden sarstığında herkesin anladığı bir şey vardır: Kapıda uğuldayan zemherinin ta kendisidir.
Yeryüzüne düşen ilk kar tanesi, kimin omzuna değecek ve yüreğini üşütecektir?
“Medcezirler ayırdı bizi, sevgilim. Ben senin ölüne bile gelemedim.”
Bir acı ne kadar sürer?Hiç çocuk olamamış bir kalbin yası kaç günde biter?
Karya Eşsiz, çocukluğu ve yetişkinliği arasında sıkışmış, yaralı bir kızdır. Hayatın ona biçtiği değerle onun kendine biçtiği değer arasında kalmış ince bir çizgi, koca bir boşluktur. Bu boşluktan kurtulmak ve tenine kazınan cinayetin izlerinden temizlenmek için yeni bir şehre ayak basar. Burada huzura kavuşup her şeye sil baştan başlayacağını düşünürken karşısında geçmişinden bir adam, aynı cehennemde yanıp küle dönmüş hasta bir kalp bulur. Korkulan olmuş ve süveydasındaki sır, yarım umutlarla ektiği tohumların filizlenmesine fırsat vermeden çıkagelmiştir.
Onun çocuk kalbi, büyüme savaşı verdiği bu acımasız meydandan sağ çıkabilecek midir? Bir tarafta ona salıncaklarla yıldızları toplamayı vadeden aşkı, diğer tarafta ise o salıncakların demirlerine bulaşan pasların zalim sahibi vardır.
Peki, Karya hangisine yenik düşecektir?
“Süveyda, kalbin tam ortasında bulunan kapkara bir lekedir. Kimine göre gizli günahlar saklıdır o lekenin içinde, kimine göreyse varoluşumuz.”
İkiz kız kardeşler Gökçe ve Esen, Norveç’in Tromso kentinde yaşamakta ve bir kafe işletmektedir. Bir gün kafenin kapısından, büyüdükleri şehir olan Edirne’den tanıdıkları Meriç girer. Meriç ikizleri anımsayamaz fakat Gökçe onu tanır ve bu rastlaşma Gökçe’yi Edirne’den apar topar kaçmak zorunda kaldıkları güne götürür. Gökçe, Esen, Meriç, Haluk, Sezen, Nisan, Toygar ve Cem…
Birbirinden bağımsız bu sekiz kişinin yaşamlarını temelden sarsan o günün sırrı nedir? İnsan kendi kaderinemüdahale edebilir mi? Değişen kader midir yoksa roller mi? Başkasının hayatını yaşamak mıdır zor olan yoksa bambaşka biri gibi davranmak mı?
Fatma Katırcıoğlu ikinci romanı Replika ile yaşam ve kader arasındaki ince çizgiyi birbirinden çok farklı karakterler üzerinden derinlemesine analiz ediyor. Okurları cevaplanması zor ve herkes için hayati önem taşıyan soruları irdelemeye davet ediyor.
“Kocaman kadınlar olduk, güya yetişkiniz artık ama o hâlâ duygularını dile getirmemekte kararlı.Ne yaşıyor kendi içinde, ne kuruyor, neye kafa yoruyor? Muamma. Evinizde kocaman bir bilinmezliğin insan suretinde dolaştığını düşünün. İşte öyle bir yaşam bendeki, yalnızca kendi çapımda tahminlerim mevcut.”
BİR ROMAN, İKİ HİKÂYE: ESRA VE DÜNYA.
TEK AŞK, İKİ FARKLI GÖZ…
Meryem Nart, altıncı romanı #YOKMUSUN ile okurlara alışılmışın dışında bir okuma sunuyor ve okurları Esra ile Dünya’nın gözünden tek hikâyeyi iki taraftan okumaya davet ediyor. Esra’nın “dünya”sını okuduktan sonra kitabı ters çeviriyorsunuz ve Dünya’nın “esra”rlı ve tutku dolu bakış açısına geçiyorsunuz.
Metrobüste tanışarak başlayan hikâyeyi iki karakterin gözünden tek kitapta ve bir solukta okuyacaksınız!
ESRA:“Okula erken gitmem gereken bir günde onu metrobüste görmüştüm. O günden sonra onu görmeye devam edebilmek için her gün bir saat erken kalkıp metrobüse binmeye başlamıştım. Sefer saatleri çok sık olan bu toplu taşıma aracında onunla aynı metrobüste nasıl karşılaşabilirdim ki? Edebiyat okuyan ben, artık rakamlarla haşır neşir olmuştum. Altıyı elli beş geçe… Bu seninle tekrar karşılaşmak için binmem gereken metrobüsün saatiydi Dünya.”
DÜNYA:“Bir daha görmeyeceğin biri için bu kadar savaş verilir mi? Hadi gördün diyelim… Sırf oturarak gidebilsin diye her gün ona yer tutup üstüne bir saat ayakta yolculuk edilir mi? Senin için edilirmiş Esra. Sadece bir iki kaçamak bakışlar attığım seni görebilmek için saatlerce ayakta yolculuk edebilirdim.”
Kendi “doğrusu” olarak gördüğü meşakkatli yoluna kötülerin hayatlarını alarak devam eden Aşkın yepyeni bir duyguyla tanışır: Aşk. Aşkın bu derin hislerden kaçmak için elinden geleni yapsa da artık çok geçtir; Ateş onun hayatının her zerresine çoktan nüfuz etmeye başlamıştır bile. Bir türlü aşamadıkları güven problemi de beraberinde gelmiştir.
Her şeye rağmen aralarındaki bağ gitgide güçlenen bu iki azılı âşık, birbirlerinin geçmişleri ve sırlarına doğru bir yolculuğa çıkarken artık karşı karşıya değil, aynı taraftadırlar. Ateş hislerini itiraf ederken Aşkın’ın iki seçeneği vardır: İnanmak ya da oynamak. Ancak Aşkın iki seçeneğin de Ateş’e duyduğu hislere yenileceğinin farkında değildir.
Bu, hayatları bambaşka eksenlerde olup bir arada kalmaya çalışan bir seri katil ve teknoloji dâhisi bir mafya babasının hikâyesidir...
“İki ucu kanlı makas ellerimdeydi; o makasın arasındaydım, o makasın kendisiydim. Makas her kapandığında Aşkın biraz daha sönüyordu, V’nin vahşi ateşiyle.”
*Uyarı: Argo ve küfürlü ifadeler içerir.Yetişkin okurlar içindir.
New York Times çoksatan yazarı Marissa Meyer masal dünyasına bir Rumpelstiltskin uyarlamasıyla dönüyor!
BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ…
Efsaneye göre, her dolunayda hayalet kral Erlking ve avcıları, insanları yataklarından çıkararak onları av partisine katılmaya zorlardı. Bu av partilerinden birine kurban olacağından korkan insanlar dolunay gecelerinde yatağa korkuyla girerdi. Hikâye on dokuz yıl önce kış gündönümünde nadir görülen bir Sonsuz Dolunay sırasında başladı… Doğduğu zaman yalan tanrısı tarafından lanetlenen Serilda’ya büyüleyici ve tamamen gerçek dışı hikâyeler uydurma yeteneği bahşedilir. O artık köyünde uydurduğu tuhaf hikâyelerle bilinen bir genç kızdır. Bir dolunay gecesi kötü kalpli kral Erlking ve onun ölümsüz avcılarıyla karşılaşan Serilda, kralın elinden kurtulabilmek için ona bir yalan söyler. Bu yalan sonucunda hayaletlerin, gulyabanilerin ve ürkütücü kuzgunların kol gezdiği bir kâbusun içine tutsak edilir. Kral, ona imkânsız bir görev vererek samandan altın eğirmesini ister. Genç kız tutsak edildiği zindanda çaresizlik içinde kara kara düşünürken ortaya gizemli bir genç adam çıkar ve Serilda’ya yardım teklif eder. Ancak bu yardımın bir karşılığı olacaktır.
“Masal uyarlamalarının kraliçesi Marissa Meyer, bu kez Rumpelstiltskin’den ilham aldığı Gilded ile geri döndü! Okurları daha ilk sayfadan kendine hapsedecek muhteşem detaylı bir hikâye. Meyer, gerilimli ve etkileyici sahnelerle dolu, büyüleyici bir masal örüyor.”-BOOKLIST
“Meyer, bu yaratıcı Rumpelstiltskin uyarlamasında kurgunun gücünü keşfediyor. Detaylı dünyası ve destansı romantizmiyle Erlking’in acımasızlığını yumuşatmaya çalışmış. Karakterler o kadar iyi tasvirlenmiş ki okurlar kendini devam kitabını okumak isterken bulacak.”-PUBLISHERS WEEKLY
New York Times çoksatan yazarı Marissa Meyer masal dünyasına bir Rumpelstiltskin uyarlamasıyla dönüyor! BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ…
“Masal uyarlamalarının kraliçesi Marissa Meyer, bu kez Rumpelstiltskin’den ilham aldığı Gilded ile geri döndü! Okurları daha ilk sayfadan kendine hapsedecek muhteşem detaylı bir hikâye. Meyer, gerilimli ve etkileyici sahnelerle dolu, büyüleyici bir masal örüyor.” -BOOKLIST
“Meyer, bu yaratıcı Rumpelstiltskin uyarlamasında kurgunun gücünü keşfediyor. Detaylı dünyası ve destansı romantizmiyle Erlking’in acımasızlığını yumuşatmaya çalışmış. Karakterler o kadar iyi tasvirlenmiş ki okurlar kendini devam kitabını okumak isterken bulacak.” -PUBLISHERS WEEKLY
“REDMERSKI, SERİYİ UNUTULMAZ BİR FİNALLE SONLANDIRIYOR.” –USA Today
“SAYFALARI ÇEVİRMEKTEN KENDİNİZİ ALAMAYACAKSINIZ!” –The Book Enthusiast
Yarım bir kalp kaç defa vurur bir göğse? Acı bir çığlık döndürür mü deniz kızını evine?
ESRA: “Okula erken gitmem gereken bir günde onu metrobüste görmüştüm. O günden sonra onu görmeye devam edebilmek için her gün bir saat erken kalkıp metrobüse binmeye başlamıştım. Sefer saatleri çok sık olan bu toplu taşıma aracında onunla aynı metrobüste nasıl karşılaşabilirdim ki? Edebiyat okuyan ben, artık rakamlarla haşır neşir olmuştum. Altıyı elli beş geçe… Bu seninle tekrar karşılaşmak için binmem gereken metrobüsün saatiydi Dünya.”
DÜNYA: “Bir daha görmeyeceğin biri için bu kadar savaş verilir mi? Hadi gördün diyelim… Sırf oturarak gidebilsin diye her gün ona yer tutup üstüne bir saat ayakta yolculuk edilir mi? Senin için edilirmiş Esra. Sadece bir iki kaçamak bakışlar attığım seni görebilmek için saatlerce ayakta yolculuk edebilirdim.”
Karşısındaki Kişinin Güçlerini Hasat Etmesinin En Kolay Yolu Duygularına Bağlanmaktı. Şimdiye Kadar Bunu Hep Böyle Çözmüştü. Şimdi İse Yapamıyordu.”
Eski bir gelenek olan Kış Dönümü kutlamaları Aleut’ta yapılmaya karar verildiğinde herkes bunun sadece bir parti olarak kalmayacağını bilmektedir. Geçmişin günahları bu kez Dawson’ın peşine düşmüştür.
Yıllar önce Dawson, Rayleen ile birlikte bir Tarafsız’ı öldürmüş ve bunu o zamandan beri saklamayı başarmıştır. Dawson ve arkadaşları hem kendilerini kovalayan bu ölüm habercisini atlatmak hem de onun kim olduğunu bir an önce öğrenmek zorundadır. Ada ise aynı zamanda Lanston'ın ona vermiş olduğu görev yüzünden Meriel'in ölümünü araştırmaktadır.
Ada en son görüştüğü kişiyle konuştuğunda yalnızca Meriel’le ilgili değil, kendisiyle ilgili de öğrenebilecekleri olduğundan habersizdir.
Arkadaşlarından birinin ağır yaralanması sonucu Ada’nın aldığı karar hiç düşünmediği bir şekilde kendisinin ve ailesinin hayatını değiştirecektir. Kaybetmemek için neleri göze alabileceğini gördüğünde daha fazla yıkımın içine sürüklenmesi hiç de uzun sürmeyecektir.
İçindekiler:
• NOVEMBER’I ÖLDÜRMEK (Ciltli)• NOVEMBER’I AVLAMAK (Ciltli)
Dünyanın en ölümcül yatılı okulunda birkaç hafta hayatta kalmak bile başlı başına bir meseleyken şimdi sınav zamanı! Akademi’deki yoğun ders programının atlatılmasının ardından November Adley’nin tek bir amacı vardır: Kayıp babasını bulmak.
November, okul arkadaşı Ash’le babasının ardında bıraktığı ipuçlarının izini sürerken tehlikeli bir maceraya da atılmış olur. İlk ipucu, eski arkadaşlarının ve beklenmedik düşmanların her bir köşede beklediği sakin kasaba Pambrook’tadır. İkinci ipucu, ailesinin tarihini ifşa edecek olan uluslararası bir entrika ağına onu çekecek olan Avrupa’dadır. Üçüncü ipucu ise en yetenekli suikastçılar ve stratejistlerle sarılı olan düşman mıntıkasının derinlerindedir.
Babasını kurtarmak için ne gerekiyorsa yapmaya hazır olan November yüzlerce yıllık Teşkilat’ın içine sızacak kadar güçlü olabilecek midir?
“Mather, karanlık ve okuru içine çeken bir evren yaratmayı başarmış.”- BOOKLIST
Kader Sarmalı’nın buzdan duvarlarının gizlediği bir anlaşma…İntikamdan gözü dönen bir Tanrıça…Ve tüm evreni kaosa sürükleyecek o hamle…
Mısır Tanrıları ve Tanrıçaları arasındaki yerini alan Ayliz, ettiği intikam yeminlerini bir bir gerçekleştirirken Kraliçe’nin tüm oklarını üzerine çekecektir. Hem Aytun Karavera hem de taht için mücadele ederken müttefiklerinin desteğini de alacaktır. Ancak Kraliçe Neftis’i asırlardır hükmettiği tahttan etmenin ölümcül sonuçları diğer tanrılara da sıçradığında kim dost kim düşman bilemeyecektir. Maskeleri düşen tanrılar teker teker safını belli ederken büyük savaş, belirtilerini göstermeye çoktan başlamıştır.
Gökyüzü Evi artık eskisi kadar güvenli değildir.
Peki, Tanrı ve Tanrıçalar kendileri için yaklaşan büyük tehlikeyi hissedebilecek midir?
• BENİM KÜÇÜK SIRRIM 1 (Ciltsiz) • BENİM KÜÇÜK SIRRIM 2 (Ciltsiz) • BENİM KÜÇÜK SIRRIM 3 (Ciltsiz) • 1 Adet Özel Tasarım Sert Kapak Defter • 1 Adet Özel Tasarım Film Listesi
İsminin aydınlık anlamlarına rağmen Güniz Işık’ın hayatındaki kara bulutlarla olan mücadelesi bitmek bilmemektedir. Sendeleyip düşmesine rağmen hayatla ve içindeki bulunduğu zor koşullarla savaşmakta, hikâyesinin mutlu sonla bitebilmesi için elinden geleni yapmaktadır. Ama kaderin onun için ördüğü kördüğümleri çözmesi o kadar da kolay değildir.
Peki Güniz, isminin hakkını vererek bu karanlık yolların sonundaki ışığa kavuşabilecek midir?
Çabasıyla, yeteneği ve adanmışlığıyla parlayan Bulut Atay yeşil sahalarda sesini duyurabilecek midir?
Çocukluğu ve gençliği hatalarla dolu Efe tüm yaşananlardan sonra hayatının rotasını bir şekilde bulabilecek midir?
Lisede başlayan Rota serüveni üniversite koridorlarında devam ederken herkesin hayatı baştan aşağı değişmiştir. En coşkulu ama aynı zamanda en tehlikeli yaş olan on sekiz, herkesin dönüm noktası olmuştur.
Rota serisi ikinci ve son kitabıyla, bu kez kararların daha keskin ama daha güç alındığı olay örgüsüyle sizlerle!
“Artık istesem de bir yere gidemem. Ama gitmek isteyen seni nasıl tutarım, bilmem.”
BENİM KÜÇÜK SIRRIM 1 (Ciltli)
BENİM KÜÇÜK SIRRIM 2 (Ciltli)
BENİM KÜÇÜK SIRRIM 3 (Ciltli)
1 Adet Özel Tasarım Sert Kapak Defter
1 Adet Özel Tasarım Film Listesi
Güniz Işık, isminin aksine karanlık bir hayata, sevgiden uzak bir aileye gözlerini açmıştır. Doğduğu günden bu yana hayatı mücadele etmekle geçen bu genç kızın en büyük savaşı değiştiremediği koşulları olmuştur.
On yedi yaşında, kaldığı çukurdan çıkıp babasının ailesine sığınan Güniz, bu ışıltılı hayatın içinde de karanlığa mahkûm olacağını hiç tahmin etmemiştir. Herkesin ona karşı siper aldığı bu lüks yaşantısını sürdürürken şımarıklığa kapılmadan kendi bildiği yoldan ilerlemeye çalışsa da önüne çıkan engelleri aşmak onun için kolay olmayacaktır.
Savaşmaktan bitap düştüğü bir gün, hiç beklemediği anda biri ona elini uzatacaktır: Bulut Atay.
Şimdiye kadar herkese kuşkuyla yaklaşan Güniz, Bulut onun tüm koşullarını değiştirmek için çabalamaya başladığında acaba ona güvenebilecek midir? Bulut Atay, onun için güneşi getiren beyaz bulutlar mı yoksa fırtınanın habercisi kara bulutlar mı olacaktır?
Halef serisinin yazarı Leman Veli’den okurun rotasını kalp ve akıl arasında mekik dokumaya zorlayacak bir seri daha!
“Bir gün beni sevebilme ihtimalin için yaptım her şeyi, Gün.”
• Rota 1 Ciltsiz) • Rota 2 Ciltsiz)
1936 yılında Ellingham Akademi’de yaşanan kaçırılma ve cinayet olaylarını çözmek, Stevie’nin hayatında en çok istediği şeydir. Zaten Akademi’ye kabul edilmesinin başlıca sebebi de budur. Ancak yaşanan dehşet verici bir olay yüzünden ailesi artık Akademi’ye dönmesine izin vermemektedir. Stevie, okuluna geri dönebilmek için nefret ettiği Edward King ile anlaşma yapmak da dâhil olmak üzere her şeyi denemeye hazırdır. Fakat ortada çok daha tehlikeli bir oyunun döndüğünü fark eder.
Katil nereye saklanmış olabilir?Albert Ellingham’ın ardında bıraktığı bilmece ne anlama geliyor?Şeytanın Ta Kendisi olayının ardında kimler var?
Ellingham Vakası’nın tahmin ettiğinden çok daha karmaşık ve korkutucu bir hal aldığını fark eden Stevie, parçaları birleştirip cinayetleri çözmeyi ve suçluları açığa çıkarmayı başarabilecek midir?
“Şeytanın Ta Kendisi serisi upuzun bir cinayet romanı olsaydı, Merdiven Boşluğundaki Sır asla bitmesini istemediğim bir bölümü olurdu.” -Entertainment Weekly
“Serinin ikinci kitabında Johnson, deyim yerindeyse vur-kaç taktiği uyguluyor. Çözülen bazı gizemlerin yanında uzun zamandır ortaya çıkması beklenen sırlar okurları daha da büyük bir heyecana sürüklüyor. Sıkı durun, bu kitap büyük olayların habercisi olacak!” -Booklist
ARDEL: İHANET GÜNCELERİ (Ciltli)
ARDEL: KAN GÜLLERİ (Ciltli)
Özel Tasarım Poster
Yasemin Duman, ninesi ve hayatına renk veren dostlarıyla birlikte Muğla’nın küçük bir kasabasında yaşamaktadır. Yasemin’in bu tatlı dünyasına bir gün başka bir şehirden, gizemli ve en az onun kadar kendi iç dünyasında yaşamaktan keyif alan bir genç girer. Hiç ummadığı bir anda Yasemin’in hayatına dâhil olan bu genç, günden güne onun kalbine doğru bir yolculuğa çıkar. Adımlar atılır, mesafeler çoğalır ama izler baki kalır. “En güzel çiçek sensin,” dedi gözlerime, yüreğime dokunuyormuş hissiyle bakarken. “Yasemin… Çiçeklerin en güzeli.” O çizdiğim resimdi ve kendini gözlerindeki sevgiyle boyadı.
ROTA 1 (Ciltli)
ROTA 2 (Ciltli)
Özel Tasarım Dünya Haritası Poster
Evera Alfen ya da yalnızca Era.
Bu genç kızın yaşadığı toprakların yer aldığı Yuva’da kurallar basittir:Ormana adım atma.Sınırları sakın geçme.Öncü’ye bağlı kal.Ve son kural: Asla yalan söyleme.
Halkı gibi o da kurallara sadık kalır. Ta ki bir gece cani bir ok kardeşinin göğsüne saplanıp onu hayattan koparana dek. Evera Alfen, yıllardır bağlı kaldığı kuralları kanlı bir intikam uğruna hiçe sayar: O katili bulacaktır.Ormanın dışına, gidilmesi yasaklanan Vahşiler’e kaçar. Geri dönüşü olmayan bu yolda kardeşinin ona emanet ettiği kuşların kanat seslerini kalbinin derinliklerinde duyar.Ve sonra göğe bakar.O ilk başkaldırandır.
Mavi Gece; Rüzgârı Sesi ve Operatöre Bağlanıyorsunuz serilerinin yazarı K. Kübra Berk’ten okurları kuşların ve gökyüzünün fantastik sesini duymaya davet eden yepyeni bir roman daha: Unutulmuş Kuşlar Göğü…
"Kuşlar da uçmayı böyle öğrenirler, demişti hıçkırıklarımın arasında. Defalarca düşmezlerse kanatlarını keşfedemezler."
Evera Alfen ya da yalnızca Era.Bu genç kızın yaşadığı toprakların yer aldığı Yuva’da kurallar basittir:Ormana adım atma.Sınırları sakın geçme.Öncü’ye bağlı kal.Ve son kural: Asla yalan söyleme.Halkı gibi o da kurallara sadık kalır. Ta ki bir gece cani bir ok kardeşinin göğsüne saplanıp onu hayattan koparana dek. Evera Alfen, yıllardır bağlı kaldığı kuralları kanlı bir intikam uğruna hiçe sayar: O katili bulacaktır.Ormanın dışına, gidilmesi yasaklanan Vahşiler’e kaçar. Geri dönüşü olmayan bu yolda kardeşinin ona emanet ettiği kuşların kanat seslerini kalbinin derinliklerinde duyar.Ve sonra göğe bakar.O ilk başkaldırandır.Mavi Gece; Rüzgârı Sesi ve Operatöre Bağlanıyorsunuz serilerinin yazarı K. Kübra Berk’ten okurları kuşların ve gökyüzünün fantastik sesini duymaya davet eden yepyeni bir roman daha: Unutulmuş Kuşlar Göğü…"Kuşlar da uçmayı böyle öğrenirler, demişti hıçkırıklarımın arasında. Defalarca düşmezlerse kanatlarını keşfedemezler."
Ellingham Akademi, yirminci yüzyılın başında zeki ve başarılı öğrencilere ücretsiz eğitim vermek amacıyla kurulmuş özel bir okuldur. Okulun kurucusu Albert Ellingham’ın eşi ve kızının kaçırılması ve tek ipucunun Şeytanın Ta Kendisi mahlasıyla bırakılan bir bilmece olması dönemin en esrarengiz olayı olarak hafızalara kazınır.
Yıllar sonra Ellingham Akademi’ye öğrenci olarak gelen Stevie Bell, bu cinayeti çözmeye kararlıdır. Dedektifliğe merak salmış ve en büyük amacı Ellingham Vakası’nı çözmek olan Stevie, bu amacını gerçekleştirmeye çalışırken yeni okulu ve ilginç arkadaşlarına da uyum sağlamaya çalışır. Ancak bir gün sürpriz bir şekilde geri dönen Şeytanın Ta Kendisi, geçmişten gelen büyük sırları da beraberinde getirir. Stevie’nin artık araştırması gereken yeni bir cinayet vakası vardır.
“Sayfaları çevirmekten kendinizi alıkoyamayacaksınız.”-John GREEN
“Agatha Christie tarzı kurgusu ile öne çıkan, çok katmanlı modern bir dedektiflik hikâyesi.”-New York Times Book REVIEW
“Bu kitap, gizemli atmosferi, büyük sürprizleri ve romantik elementleriyle unutulmaz bir okuma serüveni sunuyor.”-PUBLISHERS Weekly
Gözlerini ummadığı bir yerde açan Axel, tanımadığı dört gizemli varlıkla birlikte kendi hikâyesine yolculuk yapar. Fakat bu yolculuk, sıradan bir yolculuk değildir. 2975 yılında geçen bu hikâye, evrenin çeşitli yerlerinde yaşamsal forma sahip gezegenlerin keşfedilmiş olduğunu bildirmektedir.
Bu gezegenlere yaşamın kutsallığını benimsetmek isteyen bir meclis ve bu meclisin kurallarını yıkmak isteyen faşist bir grup karşı karşıyadır. Bu karşıt tutum evrensel bir savaşın ayak seslerinin yankısını hissettirmektedir. Axel ise Dünya gezegeninde geçmişe doğru çeşitli yolculuklar yaparak bu gezegenin tarihsel ilerleyişinde Vincent Van Gogh, Mustafa Kemal Atatürk, Stefan Zweig ve Adolf Hitler gibi isimlerle karşılaşır. Bu ilerleyiş sırasında İkinci Dünya Savaşı’nda anne ve babasını yitiren bir çocukla da tanışır. Axel, Dünya gezegeninde savaşların enkazında kalan bu çocuğu kendi gezegenine götürerek hem üst meclisin kurallarını çiğner hem de çeşitli aksiyonel ve trajik olayların önünü açmış olur.
Musa Akkaya, distopya türündeki eseri M.A.N.C. Evreni ile okurları geçmiş ve gelecek arasında mitolojik ve felsefi bir yolculuğa davet ediyor.
Demir Atlı Adam serisinin son kitabında, heyecan daha da artmış durumda…
Herkesin merakla beklediği Demir Atlı Adam artık aramızda!
Fakat insanlar Demir Atlı Adam'ı gördüklerine pek şaşırmıyor. Neden? Çünkü herkes Demir Atlı Adam'ın doğaüstü güçleri olduğuna inanıyor. Oysa Demir Atlı Adam onlara daha büyük bir güçten bahsediyor: Hayal kurmak ve yürüdüğün yolda cesaretini asla kaybetmemek!Bakalım, siz de Demir Atlı Adam'a hak verecek misiniz?
"Demir Atlı Adam, bir zamanlar terinden kan damlayan Ahal Teke atlarının torunu olan bisikletiyle dünyayı geziyor şimdi. Gezgin olmanın yanı sıra, edebiyatçı da oldu bu kitabıyla."
Üstün Dökmen
Mucizelere inanır mısınız? Hayattaki en büyük mucize, aslında rüyalarımız değil mi?
Efe, Mete, Aret, Betül, Elizabeth ve Selim'in gerçek ve düş arasındaki saatlerine harika biri eşlik etmekte: Demir Atlı Adam! Öyle ki sonsuz pelerinini havaya savurmakta ve demir atıyla etrafa rengârenk ışıklar saçmakta…
Demir Atlı Adam sayesinde hiçbir çocuk, hayallerine kavuşmadan uyanmayacak!
-Üstün Dökmen
Demir Atlı Adam macerası devam ediyor!
Kahramanlarımız Demir Atlı Adam için yepyeni bir bisiklet yapıyor.
Öyle bir bisiklet yapımı ki tüm mahalle seferber oluyor. Fakat Demir Atlı Adam, mahalledeki insanlar tarafından öyle bir efsaneleştiriliyor ki herkes bir "insan" değil, bir "dev" gelecek gibi düşünmeye başlıyor.
Efe, Mete, Aret, Betül, Elizabet ve Selim de Nüzhet Öğretmen ve JakuAmca'yla birlikte bisiklet yapımında önemli görevler üstleniyor.
Demir Atlı Adam'ı acaba nasıl bir bisiklet bekliyor?
"Demir Atlı Adam, bir zamanlar terinden kan damlayan Ahal Teke atlarının torunu olanbisikletiyle dünyayı geziyor şimdi. Gezgin olmanın yanı sıra, edebiyatçı da oldu bu kitabıyla."
Altı arkadaş: Efe, Mete, Aret, Betül, Elizabeth ve Selim. Her biri ayrı bir karakter, ayrı bir dünya… Bisiklet tamircisi Jaku Amca ve Demir Atlı Adam Gürkan.
Altı arkadaşın farklı yaşamlarından Demir Atlı Adamefsanesine giden yolculuğun hikâyelerini okuyacaksınız bu seride. Hem de kahramanı gerçek olan bir kurguyla!Tanışma, Mucize, Efsane ve Gerçek olmak üzere 4 kitaptan oluşan Demir Atlı Adam Serisi’ni yediden yetmişe herkes severek okuyacak. Özellikle çocuklar… Gürkan Genç’i tanıdıkları için kendilerini çok şanslı hissedecekler.
*Demir Atlı Adam, bir zamanlar terinden kan damlayan Ahal Teke atlarının torunu olan bisikletiyle dünyayı geziyor şimdi. Gezgin olmanın yanı sıra, edebiyatçı da oldu bu kitabıyla.*Üstün Dökmen
• Demir Atlı Adam 1: Tanışma (Ciltsiz)• Demir Atlı Adam 2: Mucize (Ciltsiz)• Demir Atlı Adam 3: Efsane (Ciltsiz)• Demir Atlı Adam 4: Gerçek (Ciltsiz)
Altı arkadaş: Efe, Mete, Aret, Betül, Elizabeth ve Selim.Her biri ayrı bir karakter, ayrı bir dünya…
Bisiklet tamircisi Jaku Amca veDemir Atlı Adam Gürkan.Altı arkadaşın farklı yaşamlarındanDemir Atlı Adam efsanesine giden yolculuğu ilk hikâyesi: Tanışma.Kahramanlarımız, Demir Atlı Adam’latanışmaya hazır!Peki, siz hazır mısınız?
“Demir Atlı Adam, bir zamanlar terindenkan damlayan Ahal Teke atlarının torunu olanbisikletiyle dünyayı geziyor şimdi.Gezgin olmanın yanı sıra, edebiyatçı daoldu bu kitabıyla.”-Üstün Dökmen
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.