Trans çalışmaları alanına giriş niteliğinde olan bu eserin ikinci kitabı feminist kuşatmalarla ilgili olan metinleri içeriyor.S.J. Kessler ile W. McKenna’nın bu kitaptaki ezber bozan yazılarında dedikleri gibi, “Şu an sahip olduğumuz tüm bilgiler, değişimden korkanların dertlerinin ‘toplumsal cinsiyet’ ayrışmasından ziyade cinsiyet atfı olduğu iki cinsiyetli bir dünyanın gündelik toplumsal cinsiyet inşasına dayanmaktadır. 
Yeni bilimsel bilgilere ulaşmaya ve gündelik yaşamda yeni gerçeklikler inşa etmeye ancak düzeltilemez önermelerimizle yüzleşmeye, onları anlamaya ve yeniden tanımlamaya cesaret ederek başlayabiliriz”. 
Judith Butler’ın da katkısını içeren bu eser, serinin diğer kitapları gibi trans ve feminist literatür için önemli bir kaynak niteliğinde


Basım Ayı/Yılı : 9/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 200
Ağırlık : 200
En / Boy : 13 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺66,30

“Hep öyle yaşamışlardı. Başka türlü yaşamak gelmiyordu akıllarına. Yeni bir yol, farklı bir tercih... Uzaktı onlara. Kabullenilen bir hayatın dışına kolay kolay çıkmak herkesin harcı değildi. Gündelik tasalarıyla, canlı hâlleri ve tembellikleriyle, neşeleri ve derin olmayan kederleriyle, masumiyetleri ve zararı küçük çekişmeleriyle, büyütmemeyi bildikleri sıkıntılarıyla bu onların hayatıydı. Gördükleri, duydukları başka hayatlar da vardı. Ama yenisini denemek zordu. Daracık bir alanda bile olsa seyrini kestirebildikleri, öngörebildikleri bir hayatın verdiği güvenlik duygusu rahatlatıyordu onları belki de. Ötesi risk, ötesi belirsizlik ve bilinmezlik... En iyi bildiklerini yaşayarak var kılıyorlardı kendilerini.”
Sadık Aslan’ın öyküleri boylu boyunca uzanan Amanos Dağlarından geliyorlar. Sorkê köyünün toprak yolundan geçip. Amanosların yamaçlarına serpilmiş köylerin cılız ışıklarını getiriyorlar. Çocuklar sabırsızlıkla koşup ellerini ayaklarını suya daldırmaya başlıyor. Akan su aralıklarla gölcükler oluşturmuş. Avluya sonradan eklenmiş bir terasta oturuyoruz. İki karakol arası uzanan sınır telleri tam karşımıza düşüyor. Çocuklar köşede yine toprakla oynuyorlar. Asfaltta kulağı okşar biçimde yumuşak bir akış sesiyle ilerleyen araçlara dalıyoruz.


Basım Ayı/Yılı : 7/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 160
Ağırlık : 160
En / Boy : 13 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺70,20
Krizler Çağında Coğrafya ve Mekan

Praksis’in 60. sayısı “Krizler Çağında Coğrafya ve Mekan” okuyuculara günümüzde birçok ölçekte gerçekleşen krizlerin birbirleri içine nasıl geçtiğini analitik ve görgül bir biçimde aktaran çalışmaları sunuyor. Sayımız ‘bölgesellik’ meselesini, devleti, yürüme mekanları olarak kentleri, kıyı alanlarında kentlerin nasıl genişlediğini ve stadyumları; tarihten, politik iktisata ve sosyolojiden siyaset bilimine birçok disiplini birbirine konuşturarak sizlerle buluşturuyor. Ve haliyle, krizin coğrafyaya nasıl çöktüğünü ve bunun içinden birlikte yürüyerek nasıl yeniden coğrafyayı bizim özgürlük alanımız yapabileceğimiz üzerine bizleri aktif bir okumaya çağırıyor.  


Basım Ayı/Yılı : 1/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 136
Ağırlık : 136
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺42,90

 

 

Bağımlı Finansallaşma: Türkiye ve Küresel Güneyde Dönüşüm

Praksis’in 61. sayısı “Bağımlı Finansallaşma: Türkiye ve Küresel Güney’de dönüşüm” dosya konusuyla  okuyuculara günümüzde birçok ölçekte gerçekleşen krizlerin birbirleri içine nasıl geçtiğini analitik ve görgül bir biçimde aktaran çalışmaları sunuyor. 
    Bağımlı Finansallaşma: Bağımlılığın Değişen Yüzü Ali Rıza Güngen, Elif Karaçimen, M.Gürsan Şenalp
    Türkiye’de Finansallaşmanın Dip Akıntısı: Köşe Başlarında Satılan Yükümlülükler Ferhat Akyüz
    Geç Kapitalistleşme Sürecinde İmalat Sanayi ve Finans Arasındaki İç Bağlantılar: 2001 Sonrası Krizler Üzerinden Bir Analiz Gizem Şimşek
    Latin Amerika’nın Borçuluar Karteli Girişimine İlişkin Bir CIA Raporu: Cartagena Group M. Yağız Aygün
    Çevresel Finansallaşma ve Bağımlılığın Dönüşümü: Latin Amerika’dan Bir Görünüm Nadine Reis, Felipe Antunes de Oliviera
    Bir “Dahili Pasifikasyon” Projesi Olarak “Acil Durum Hazırlığı” Mantığı, “Acil Durum Devleti”nin Ortaya Çıkışı ve 2010’lardan İtibaren Türkiye Vakası Biriz Berksoy
    Hegel’in Felsefesinde İmkân ve Sınırlar: Hikmet Kıvılcımlı’nın Hegel Okumaları Caner Selçuk Sevindik
    Küresel Polis Devleti: “Askerileşmiş Birikim” ve “Finansallaşma” Çağında Küresel Kapitalizm Kuramını Yeniden Düşünmek M. Gürsan Şenalp, Esra Şengör Şenalp
    Borçlandırma Siyaseti: Türkiye’de Finansal İçerilme - Kitap İncelemesi Berkay Ayhan


Basım Ayı/Yılı : 6/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 216
Ağırlık : 216
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺39,00

"Büyük tarihin içinde küçük tarihler, göçler, tek tek tali olaylar, ihanetler, zaferler... Suskunlukların, bellek yitimlerinin, mağlupların ve unutulanların hikâyeleri.”  Víctor del Árbo Árbo 
Madrid'de iki adam kaybolur. Paris'te bir başkası ve Buenos Aires'te bir kadın. Her seferinde aynı senaryo: kurbanlar kaçırılır ve cesetleri parçalanmış halde bulunur. Hepsinin de ortak bir geçmişi var: 1970'ler ve 1980'lerde Latin Amerika’daki diktatörlüklere karşı verdikleri mücadele... Kaybolanlardan biri de Madridli gazeteci Diego Martin'in bir dostu.  Ezelden beri suç ortağı olan dedektif Ana Durán ve avukat Isabel Ferrer'in yardımlarıyla radyodaki programı için bu davayı araştırmaya karar verir.  Her türlü tehlikeyle dolu araştırma, onları Şili’yi katederek İspanya’dan Arjantin’e  sürükler ve tarihin hayaletleriyle yüzleştirir. Keşfettikleri şey tüyler ürpetici; çünkü Condor Operasyonu’ndan 40 yıl  sonra yırtıcı kuş  uçmaya devam ediyor.
Genç adam bir ağacın dibinde oturuyor. Sigara içme isteğini bastırmak için meyan kökü çiğniyor. İki saattir burada. Kısa kesilmiş siyah saçları, ışık vurduğunda yeşile çalan ela gözleri var. Düz siyah tişörtünün altında kaslı kolları ve atletik yapısı fark ediliyor. Orta boylu, üzerinde siyah asker pantolonu, ayağında postal… Kızıl boyun bağı güneşten yanmış çocuksu yüzünün bir kısmını örtüyor. Yirmisinde var yok. Hemen yanı başında ağaca yasladığı bir roketatar duruyor. M16 taarruz tüfeğini sırtına çaprazlama asmış. Mühimmatının geri kalanıysa kemerindeki tabanca ve iki el bombası.


Basım Ayı/Yılı : 7/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 200
Ağırlık : 200
En / Boy : 12,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺62,40

Bütüncül bir teori çerçevesinde toplumsal yeniden üretim anlayışı, mevcut krizi sadece ekonomik terimlerle değil toplumun tüm boyutlarıyla yeniden üretiminin genel bir krizi olarak anlamamızı sağlıyor. Bugün, toplumsal yeniden üretimin birer parçası olan ucuz ve doğal gıda, karşılanabilir ve uygun kiralık ev, kamusal kreş ve yaşlı bakım kurumları, ücretsiz sağlık ve eğitim hizmeti, hijyenik ped ve çocuk bezi vb. talepler, feminist talepler olarak öne çıkıyor. Gelgelelim, bu talepler sınıf mücadelesinin de birer parçasını oluşturuyor. Feminist hareketle sınıf mücadelesini buluşturan bu taleplerle, toplumsal yeniden üretim için verilen mücadele, sermayeye karşı bir mücadele halini alıyor. 
Melda Yaman, elinizdeki kitapta genel olarak kadın emeği ve toplumsal yeniden üretim perspektifini işliyor, özel olarak da Marksizm ile feminizm ilişkisine odaklanıyor. Marksizmin teorik kazanımlarını ataerki teorisine içererek, feminizmle Marksizm arasındaki yarığı kapatmaya yönelik bir adım daha atıyor. Bununla birlikte, Marx’ın teorisinin feminist argümanlarla, kapitalizm analizinin ataerkinin analiziyle birleştirilmesi gerektiğini hatırlatıyor. Kadınların kurtuluşunun, sermayenin yanı sıra ataerkiye karşı verilecek bütüncül bir mücadeleyle olanaklı olduğunun altını çiziyor.
Toplumu anlamak, eleştirmek ve değiştirmek için bütüncül bir feminist kuram inşa etmeye yönelen kitap, alanında temel bir kaynak olma niteliğinde. 


Basım Ayı/Yılı : 1/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 344
Ağırlık : 344
En / Boy : 13 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺74,10

“Yanık tarlalar seni demir yolu ile göz göze getiriyor şimdi, adımların mı hızlandı, neden raylara öyle uzak gözlerle bakıyorsun? Bak katarlar gelip geçiyor. Sosyalist Avrupa’nın trenleri baş belası, ama bu nostaljiye değmez mi? Hatırlamanın kavrulan kahve kokusuna benzer bir yanı var, bunu es geçebilir misin? Havada vagonların izi, biz buradan geçip gittik dostum. Şimdi artık başka bir memleketteyiz. Bu arada bulutlarınızı da biraz kararttık. Bir şimşek çaksın, yağmur yağsın, sular aklasın, bizim kararttığımız havanızı.”
Yerin ve göğün uçsuz bucaksız kıyılarından, köşelerinden insanlar. Asuriler, Ezidiler, Kürtler, Türkler… Giden şeyler sonra, ister dağa kaçan bir keçi, ister gecede yolunu şaşıran bir mermi. Kolay kolay kendi adreslerini bulamayan, öyle giden şeyler. Kabuğunu kırmış ölü bir kuş misali dilin ucuna toplanmış sözcükler. Bir ölüyü uğurlarken kendilerini dallarından atan yapraklar.  Erdem Özgül sözcükleriyle bir tren yapıyor. Öykülerine binip gidiyoruz. Ağaçlar, sular, kuşlar, koyunlar, keçiler, yolunuzdan eksik olmuyor. Geyiklerle karşılaşıyoruz. Saman balyalarıyla. Başağı iri, buğdaylar biçilmişler. Toprak yolda kızlar bisiklet sürüyorlar.  Zaman bizi yolda buluyor.  


Basım Ayı/Yılı : 1/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 144
Ağırlık : 144
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺46,80
Estetik Etik Piskanaliz

Klasik Atina ve Roma’da ve 17. Yüzyılın sonuna kadar Ortaçağ’da hukuk çalışması klasik triviumun (gramer, mantık, retorik) ve özellikle retoriğin parçasıydı. Antik dönemin hatipleri yasanın ruha ilham vermesi ve toplumsal bağı desteklemesi için, onun sadece bir iktidar ve baskı dili olarak değil aynı zamanda adaleti teşvik eden estetik ve ahlaki bir bütün olarak tezahür etmek zorunda olduğunu bilirdi. Yasanın bu estetik boyutu Homeros’tan erken modern döneme kadar hukuk kaynaklarında aşikardır. Gelgelelim, bu durum pozitivist hukuk tarafından gizlenmiştir.

Kafka bir arkadaşına mektubunda “hukuk kitapları okumak insana talaş tadı verir” diye yazmıştı. Hukukla bu kitaplar üzerinden ilişkilenen herkes bu odunsu tadı hissetmiştir. Elinizdeki kitap hukukun felsefesini ve nomos’u “kalın kafalı” hukuk ders kitaplarının sunumundan kurtarıyor. Pozitivist bilimin ve hukuk felsefesinin ruhsuz soğuk bir kurallar dizisi olarak sunduğu yasanın estetik boyutunu yeniden açığa çıkarıyor. Yasayı edebiyat olarak ve sanat olarak okuyarak yapıyor bunu. Adalet ve güzellik arasındaki ilişkiyi vurguluyor; nizamın ve sosyal yeniden üretimin esaslarını taşıyan hukuk dilinin hem aklı ikna etme hem de duygular üzerinde tesir gösterme ödevine dikkat çekiyor. Adaletin güzel bir dil ve tutkulu bir pratik olabileceğini gösteriyor. Tüm bunları psikanalitik yaklaşımın verimini katarak bina ediyor.

Kitap eleştirel hukuk teorisi literatürüne yaptığı katkı bakımından temel bir kaynak niteliğinde.


Basım Ayı/Yılı : 12/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 158
Ağırlık : 158
En / Boy : 13 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺50,70

Hannah Arendt, yirminci yüzyılın en etkili siyaset kuramcılarından biri olarak kabul edilmektedir. Yazıları bir dereceye kadar anlaşılır olsa da, çalışmalarının muazzam genişliği, onun düşüncesiyle ilk kez karşılaşan okurların özel bir çaba göstermesini gerekli kılar.

Kafası Karışmışlar İçin Arendt, bu son derece önemli siyaset düşünürüne açık, özlü ve anlaşılır bir giriş sunuyor. Arendt’le ilk kez karşılaşan okurlar için hazırlanan bu kitap, onun kuramı ve en önemli çalışmalarıyla birlikte, düşünceleri hakkındaki başlıca eleştirileri ve tartışmaları da tematik bir düzen ve sistematik bir akış içinde sergileyerek, Arendt’in siyaseti yeni bir biçimde tasavvur etmeye dönük tutarlı bir çerçeve arayışını ortaya koyuyor.


Basım Ayı/Yılı : 12/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 228
Ağırlık : 228
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺58,50
Kurtuluş Kendini Anlatıyor 9

Bu kitapta, Türkiye’de sosyalist hareketin yükseldiği ve 12 Eylül 1980 darbesi ile kesintiye uğrayarak gerilediği dönemlerde, kendilerinin ve halklarının kurtuluşu için mücadele ederken yolları Kurtuluş hareketi ile kesişmiş kadınların anlatımları var. Bu anlatımlar o günleri benzer biçimde yaşamış tüm devrimci kadınların da hikâyesidir. 
Kadınlar politik bir hareketin içinde yer alırken neler hayal etmişti? O tarihsel dönem içindeki algıları neydi? O zor günleri yaşarken neler hissettiler ve nelerle karşılaştılar? Bunlar sonraki hayatlarını nasıl etkiledi? Yarım asır önceki politik ortam, örgütlenme biçim ve yapısı, karar verme süreçleri, yol ayrımları gibi tarihi süreçleri Kurtuluş içinde yaşamış kadınların anlatımlarıyla hatırlamaya çalıştık. 
Kadınlar, fabrikalarda, mahallelerde, okullarda, derneklerde, sendikalarda, yayın organlarında, mahkemelerde, cezaevlerinde, karakol ve cezaevi kapılarında, hayatın daha birçok alanındaki siyasi mücadelenin içinde yer aldı. İlişki, sempatizan, militan, kadro gibi kategorilerle erkek yoldaşlarının yanı başında koştururken onların karısı, annesi, kızı, bacısı, yakını vb. olarak tanımlandılar. Yok sayılmaya çalışıldıkları her durumda bıkmadan, usanmadan mücadeleye devam ettiler. Bir yandan örgüt için çalışırken diğer yandan kendilerini ve yakınlarını hayatta tutabilmenin mücadelesini verdiler.
Tarihe kadınların gözünden ışık tutan Yolu Kurtuluştan Geçen Kadınlar gelecekte politik çalışma yapacak kadınlar için farkındalık yaratacak nitelikte deneyler içeriyor.


Basım Ayı/Yılı : 11/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 712
Ağırlık : 712
En / Boy : 15 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺140,40

Şiddet ve kefarete değgin bir başyapıt.’
Guardian 

Belfast: 1985. ‘Sorunlu Dönem’in tam ortasında Protestan polis teşkilatı RUC’ta Katolik bir polis olarak çalışan Dedektif Sean Duffy profesyonelce işlenmiş bir çifte cinayet ile bu olayın ardından gerçekleşen intiharı soruşturmaktadır. Görünüşe göre Michael Kelly anne babasını vurmuş, sonra da uçurumdan atlayarak hayatına son vermiştir. Ama Duffy bir süre sonra Kelly’nin geçmişte Oxford’da girdiği ilişkileri, katılmış olduğu bir partide bir bakan kızının aşırı doz eroinden dolayı öldüğünü keşfeder. 
Yeni bulgular onu silah kaçakçılarının, silah tüccarlarının, Britanya hükümetinin ve sahte kimlikli bir Amerikan ajanının da içerisinde olduğu büyük bir şebekeye götürecektir. Bu arada İngiliz Gizli Servisi gelip onun kapısını çalar…


Basım Ayı/Yılı : 11/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 360
Ağırlık : 360
En / Boy : 13 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺74,10

Elinizdeki kitap, çalışmalarının odağına “cinsiyetler arası toplumsal ilişkiler” kavramını alan bir grup feminist akademisyen ve aktivistin 2000 yılından bu yana kaleme almış olduğu çeşitli yazılardan oluşuyor. Cinsiyetler arası toplumsal ilişkiler ekolü, sınıf, cinsiyet ve ırk egemenliklerine aynı biçimde yaklaşır ve üçünü de emek, el koyma, sömürü terimleriyle açıklar. Bu üç egemenlik biçiminin birbiriyle eklemlenmesini eştözlülük, aynı tözden oluş kavramıyla açıklar bu yazarlar. Bu kavramdan anlaşılması gereken, esas olarak, somut duruma göre iki ya da üç farklı toplumsal ilişkinin birlikte etkimesi, birbirinde gerçekleşmesidir.

Cinsiyet, sınıf ve “ırk” egemenliklerini eşdeğerli, aralarında hiçbir hiyerarşi olmayan sömürü ve ezme-ezilme ilişkileri olarak ele alan ve tahlillerinde yeri geldiğinde bu ilişkilerin tümünü birden işin içine dahil edip yeri geldiğinde sadece cinsiyetler arası toplumsal ilişkilere odaklanan bu yaklaşım, sermaye indirgemeciliğine düşmeyen bir anti-kapitalist feminizm olma özelliğiyle son derece ufuk açıcı bir yaklaşım sunuyor bize.

Türkiye’de pek tanınmayan bu akımın yazılarından belli başlı örekleri bir arada sunan bu kitap Türkiyedeki feminist literatüre önemli bir katkı niteliğinde.


Basım Ayı/Yılı : 9/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 320
Ağırlık : 320
En / Boy : 13 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺70,20

Siyasal bir sorun olarak ölüm nasıl kavranabilir? Topluluk ile kurucu kökeni arasındaki fark üzerinden yaklaştığımızda sorun kutsal ile ilgili bir soruna dönüşür. Din ile ölüm arasındaki bağ nerede düğümlenir?

Devletin kutsal ile topluluk ve bununla ilişkili olarak topluluk ile ölüleri arasına girdiği ya da ölülerin işlevine devletin el koyduğu topluluklarda şehitlikten veya kurbandan söz edilebilir mi? Ya da şehitlik ve kurban bu topluluklarda ölülere savaş açmanın, ölümü anlamsızlaştırmanın araçlarına mı dönüşmüştür?

Elinizdeki kitap, ölümü ölümden ibaret kılan bir eğilimi açıklamaya çalışmakta. Ölümün üzerinden çekip alınan tüm kutsallığı öldürmeye yükleyen bir eğilim.

Hüseyin Kırmızı ölüm ile toplumsal kuruluş arasındaki bağı ve bu bağın IŞİD’in somutlaştırdığı üst- Müslümanlık eğilimi için yarattığı gerilimi ele alıyor. IŞİD’in bu gerilime karşı geliştirdiği ölüm kurgularını sosyoloji, siyaset felsefesi ve siyasal antropolojinin verimini kullanarak analiz ediyor.


Basım Ayı/Yılı : 9/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 224
Ağırlık : 224
En / Boy : 13 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺60,84
Yas, Kimlik, Yüzleşme

Kolektif belleğin temel işlevi nedir? Nasıl inşa edilir? Kimlik-bellek ilişkisi kolektif düzeyde nasıl kurgulanır? “Biz”i inşa ederken içerdenlik ve dışardanlık kriterleri nasıl oluşur ve manipüle edilir? Kolektif bellek ve kimlik inşasında sürekli devrede olan iktidarın bu ikili bağlantıdaki rolü nedir?
Neden bazı toplumlar için kolektif bellek sadece olumlamalardan oluşan bir hikâyedir? Neden ortak geçmişe yönelik farklı bir kolektif bellek hikâyesi rahatsız edicidir? Neden geçmişin negatif eleştirisi “aidiyet” kimliğimize yapılmış bir saldırı olarak algılanır ve neden bu denli kırılgandır? Öznenin oluşumu doğrudan bellek ile ilişkilidir ama aynı zamanda dışardan kurgulandığından, kim olduğumuz sadece bir yanılsama değil midir? Belleğin çarpıtmalara bu denli açık olması ve kayganlığı, ben-biz kimliğini nasıl etkiler? 
Saime Tuğrul elinizdeki kitapta, yukarıdaki sorulara yanıt arayarak, kolektif düzeyde bellek, kimlik, belleği çarpıtma ve sorumluluk konularına açıklık getiriyor.


Basım Ayı/Yılı : 8/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 320
Ağırlık : 320
En / Boy : 13 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺70,20

Başka Bir Dünyadan Şarkılar: Sinema ve Türkiye Sosyolojisi, iki kitaptan oluşan bir film çalışmaları derlemesinin ikinci kitabı. İlk kitap, Hayatın Taklidi Dünyanın Derdi: Film Çalışmalarında Güncel Yaklaşımlar’dı. Bu kitaplar, doktora tezi, verdiği dersler, kitap, makale ve çevirileriyle film çalışmalarının ve akademik sinema eğitiminin Türkiye üniversitelerindeki öncü ismi Nilgün Abisel’e armağan olarak tasarlandı. Başka Bir Dünyadan Şarkılar, doktora tezinden başlayarak Abisel’in çalışmalarında ağırlıklı bir yeri bulunan Türkiye sinemasına odaklanıyor. Bu çerçevede kitaptaki yazılar, çeşitli konuları (filmler, yönetmenler, dönemler, vd.) güncel yaklaşımlar üzerinden yenilikçi bir bakışla ele alıyor. Böylece Başka Bir Dünyadan Şarkılar, tarihten estetiğe, çevre, yaşlı bakımı ve demokrasi gibi başlıklardan sinema eğitimine, ele aldıkları meseleler açısından çeşitlilik içeren yazılar aracılığıyla, yerli sinema üzerine ilginç bir toplam sunuyor.


Basım Ayı/Yılı : 7/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 248
Ağırlık : 248
En / Boy : 13 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺62,40

Çerkeslerin 21. yüzyıldaki sorunları ve geleceği üzerine odaklanan iki kitaplık derlemenin bu cildi, Türkiye Çerkeslerinin varoluş sorunlarının, mevcut popülist otoriterleşme eğilimindeki siyasetin sınırlarını aşarak demokrasi mücadelesiyle eklemlenmesinin gerekliliği ve koşulları üzerine bir düşünme çabasını içeriyor.

Kitapta demokratik mücadelenin özneleri olarak kültürel kimlikler, eşit vatandaşlık ve çoğul Çerkeslikler kavramları tartışılarak, radikal demokratik açılımlar için toplumsalın nasıl yeniden inşa edilebileceği tartışılıyor. Çerkeslerin gelecek güzergahı olarak “nasıl bir demokrasi mücadelesi olmalı” sorusuna cevap aranıyor.

Kitap anadilinde eğitim yasağının eleştirisi ile başlıyor ve kaybolmaya yüz tutan Çerkescenin özelliklerini, dil ve kimlik ilişkisini inceleyen yazılarla devam ediyor. Yok oluş sürecinin yansımaları diaspora Çerkeslerinin anavatanlarıyla buluşması üzerinden de ele alınıyor. Diaspora Çerkes kültürünün en önemli göstergelerden birisi olarak müzik ve dansların, Çerkeslerin ortak hafızası ile kimliğinin kurulmasındaki rolünü değerlendiriliyor, farklı halkların müzik politikalarıyla karşılaştırarak Çerkes müziğinin geleceği tartışılıyor. Bu kapsamda kültürün diğer unsurları da unutulmuyor: edebiyatın Çerkeslerin var olma mücadelesindeki öneminin yanı sıra, diasporada yeniden-kimliklenme sorunu ve kentleşmenin asimilasyona etkileri de somut örnekler üzerinden tartışılıyor.


Basım Ayı/Yılı : 5/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 486
Ağırlık : 486
En / Boy : 15 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺113,10

Önsözünü Sırrı Süreyya Önder’in yazdığı kitap Selahattin Demirtaş’ın Son Sözüyle okur karşısında.

“Bin türlü gölge ve riyayla örtülmeye çalışılan günlerin çetelesini tutup unutturmayanlar var. İşte bu kitabın emeği, böylesine aziz bir yerdedir. Ekmek gibi, su gibi aziz bir emeğin ürünü olan bu kitap, beyaz bir plastik sandalyeden başka koltuğu da makamı da olmayan, yüreği halkla, halkın yüreği de kendisiyle atan bir siyasetçiyi, kardaşım Selahattin’in cezaevi dönemi hikayesini anlatıyor.” Sırrı Süreyya Önder

Cezaevine girmesine yol açan süreçte neler yaşandı? İçeride günleri nasıl geçiyor?

Neler yaşıyor, nasıl hissediyor?

Dışarıda yaşanan gelişmelere nasıl bakıyor?

Cezaevi görevlileriyle ilişkisi nasıl?

Bayıldığı gece neler oldu?

Ailesinin geçirdiği trafik kazasını duyduğunda ilk tepkisi ne oldu?

Hangi haberi duyduğunda çok üzüldü?

Neden covid aşısı olmak istemedi?

Kelepçe takılmak istenmesine nasıl karşı koydu?

Ne zaman çıkacağını düşünüyor?

Arkadaşlarının, avukatlarının, kardeşlerinin, eşinin, hücre arkadaşının ve bizzat kendisinin anlattığı bilinmeyenler…

Basın danışmanı, Demirtaş’ı yazdı.

 


Basım Ayı/Yılı : 5/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 242
Ağırlık : 242
En / Boy : 13 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺58,50
Film Çalışmalarında Güncel Yaklaşımlar

Hayatın Taklidi Dünyanın Derdi: Film Çalışmalarında Güncel Tartışmalar, iki kitaptan oluşan bir derlemenin ilk kitabı. İkincisi, Başka Bir Dünyadan Şarkılar: Sinema ve Türkiye Sosyolojisi başlığını taşıyor. Akademik bir disiplin olarak sinema çalışmalarının Türkiye üniversitelerindeki öncü ismi Nilgün Abisel’e armağan olarak tasarlanan bu kitaplar, sinema ve filmlerle kişisel olarak kurduğumuz ilişkiden yönetmen ve oyunculara dair değerlendirmelere, akademik sinema eğitimi üzerine yorum ve önerilerden sinema tarihi odaklı inceleme ve tartışmalara, melodramdan ‘sanat filmi’ne, sınıfsal eşitsizliklerden toplumsal cinsiyet olgusuna ve yaşlılığa, ırkçılık ve ayrımcılıktan ekolojik sorunlara, etik meselelerden varoluşçuluğa, sinema ve şehir ilişkisinden barış ve demokrasi tartışmasına, film müziğinden sinemada ses kullanımına, geniş bir konu yelpazesine sahip. Hayatın Taklidi Dünyanın Derdi’nde sinema ve duygular, sinema ve güncel sosyal teori, sinema ve politika arasındaki ilişkileri ele alan metinler yer alıyor; bu kitaptaki değerlendirme ve analizler filmlerle sınırlı kalmıyor, dizi ve video (müzik ve hayran videoları) örnekleri de bu derlemeye dâhil oluyor. Başka Bir Dünyadan Şarkılar’daki yazılar ise Türkiye sinemasına odaklanıyor.


Basım Ayı/Yılı : 5/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 422
Ağırlık : 422
En / Boy : 13 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺89,70

Murad Uçaner, elinizdeki kitapta, Antep’teki tarihi mekanların doğumundan günümüze kadar geçirmiş olduğu dönüşümleri, kendi dillerinden, onları konuşturarak anlatıyor. Bu mekânların kendi özel yaşanmışlıklarının serencamını aktararak, son yüz yıl içerisinde kentin dokusunun/kimliğinin nasıl değiştirildiğini gözler önüne seriyor; böylece oralarda tecrübe edilen toplumsal ilişkiler repertuarını ortaya koyuyor; Antep’in kimliğine, karakterine ve tarihsel konumuna ilişkin ilginç bilgiler sunmanın yanı sıra kentin tarihine alternatif bir yaklaşım da getiriyor.

Bu mekanları gezerken karşınıza bir zamanlar Adil Bey ile ayakkabıcı Zadik’in Arasa Meydanı’ndaki pazar yerinde tavla oynadıklarını; Kara Nazar Ağa Hanı’nın önüne iskemlesini atmış, tütününü tellendiren Nigoğos Ağa’yı; Atatürk Bulvarı’ndan defalarca geçen Müslüman ve Ermenileri; Balıklı Çarşısı’nda alışveriş yapanları; Boyacı Camii’nden Cuma namazından çıkanları; Kendirli Kilisesi’nde Pazar ayininden çıkıp Kırkayak Parkı’na doğru yürüyen, iki dirhem bir çekirdek giyinmiş Ermeni aileleri; Amerikan Hastanesi’nin önünden eşeğinin sırtında geçen ve Merkezi Türkiye Koleji’ndeki dersine yetişmeye çalışan Alexan Bezciyan Hoca’yı; Aziz Meryem Ana Kilisesi’nin karşısındaki Kilikya Koleji’nin balkonundan Mardin Tepe’ye doğru seğirten Armenag Camicyan’ı; Suburcu’dan aşağıya doğru inerken Şeyh Fethullah Camii’nde abdest alanları gözünüzde canlandırabilirsiniz.

Uçaner’in tarihi bilgiyle edebiyatı ve hikaye anlatıcılığını çok iyi harmanlayan üslubu elinizdeki kitabı tadından yenmez bir metne dönüştürüyor. Unutmanın ve unutturmanın alışkanlık haline geldiği bu topraklarda hatırlamanın, hatırlatmanın ve hafızayı canlı tutmanın gündelik bir yaşam pratiği haline dönüşmesine önemli katkı sunacak bir çalışma bu.


Basım Ayı/Yılı : 4/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 296
Ağırlık : 296
En / Boy : 13 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺74,10

Bir film izledim… ve filmde olup bitenlerin, yani “kurgulanan”ların “yaşanan”lara bu kadar çok benziyor oluşu karşısında iliklerime kadar ürperdim. Marquie de Sade’ın 1904 yılında yayınlandığında büyük sansasyon yaratmış Sodom'un 120 Günü veya Sefahat Okulu isimli kitabına dayanan, Pierre Pasolini’nin yönettiği, 1975 yapımı bu film, 1943-1945 yılları arasında Kuzey İtalya’da Nazi işgal kuvvetleri tarafından kurulmuş olan faşist Salo Cumhuriyeti’nde (İtalyan Sosyal Cumhuriyeti) geçmekte. Filmde anlatılanlar, 1981-83 yıllarında Diyarbakır 5 No’lu Askeri Cezaevi’nde yaşayanların “vahşet dönemi” diye niteledikleri, yaklaşık bin gün süren bir dönemde yaşandı… Yani Esat Oktay Yıldıran Cumhuriyeti’nde… Acaba Diyarbakır 5 No'lu Cezaevi'ni siyasal-sosyal bir deney merkezi olarak tasarlayanlar bu filmi izlemiş miydi? İzlememişlerse bu, faşizmin insan kişiliğini aşağılamaktaki evrensel anlayışını anlamak bakımından dehşetli bir örnek olmalı. Diyarbakır 5 No’lu Askeri Cezaevi, cezaevinden öte, tutsakların siyasal, etnik ve cinsel kimliklerini yok ederek, aşağılayarak teslim alınmasını amaçlayan özel bir “şiddet laboratuvarı”ydı. Burada yaşatılanlar insanın hayal gücünü hayli zorlayacak türdendi… Elinizdeki kitapta bu yaşanılanların küçük bir kısmı yazıldı; yaşayanların bedenlerinden ve hafızalarından…


Basım Ayı/Yılı : 4/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 134
Ağırlık : 134
En / Boy : 13 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺46,80

Yirminci yüzyılın en etkili filozof ve kültür kuramcılarından bir olan Adorno’yu okumak zorlu bir iştir. Çalışmaları çoğu zaman çetrefil ve nüfuz edilemez görünür, özellikle de onun yaslandığı felsefe gelenekleri hakkında pek fazla bilgisi olmayanlar için. Onun ortak duyu saydığımız şeyleri yıkma ve yirminci yüzyıl Avrupa ve Amerika kültüründe baskın gördüğü eğilimlere saldırma tarzı okurun önündeki güçlükleri daha da pekiştirir.

Kafası Karışmışlar için Adorno, Adorno’nun düşüncesine ilişkin, okuru küçük görmeye ya da yanıltmaya yeltenmeyen, teşvik edici ve anlaşılabilir bir açıklama sunuyor. Hem Adorno’yu henüz tanımayanlar hem de onun çalışmaları hakkında mesafe katetmek için uğraşanlar, anlaşılır bir tarzda yazılmış, kapsayıcı, özel olarak tam da onun metinlerini okumayı ve anlamayı zorlaştıran meseleler üzerine odaklanmış bu çalışmayı çok değerli bir kaynak olarak görecekler. Adorno’nun çalışmalarındaki anahtar temalar etrafında düzenlenmiş metin, onun yazılarında estetiğin merkezi konumu, popüler kültür üzerine çokça yanlış anlaşılmış denemeleri ve Adorno’nun felsefesinde özgürlük fikrinin önemi başta olmak üzere, konulara duru ve ufuk açıcı açıklamalar getiriyor.


Basım Ayı/Yılı : 3/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 254
Ağırlık : 254
En / Boy : 13 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺62,40

Cinayet, yaralama, hırsızlık ve diğer suçlardan hapis yatan kadınlar. Yoksulluk, gelenek, seçeneksizlik kıskacına sıkışmış, bu açmazların sonucunda “elinden kaza çıkmış” kadınlar. Kimi sakin kimi konuşkan, birbirleriyle yok yere kavga eden, gülen ağlayan kadınlar...

Bu kadınlar aile ve çevre baskısı, gelenekler, erkek egemenliği, yoksulluk, şiddet ve dışlanmışlık gibi nedenlerle çıkış yollarının tıkanmasından ötürü katil ya da hırsız olmuşlardır. Özellikle “koca katili” kadınlar kocaları tarafından öldürülmemek için öldürmüşlerdir.

Hayatta kalmanın onların varlıklarını suç haline getiren bir dünyanın gerçekleriyle yüzleşen kadınlardır bunlar.

Elinizdeki kitapta iste bu "Elinden kaza çıkmış kadınların" öyküleri anlatılıyor.


Basım Ayı/Yılı : 2/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 104
Ağırlık : 104
En / Boy : 13 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺39,00

Kant’ın bir politika felsefecisi olarak değil de, politika üzerine ikincil önemde yazılar kaleme almış bir filozof olarak kabul edildiği tarihsel süreç geride kaldı. Kant geçtiğimiz yüzyıl, deyim yerindeyse, bir politika filozofu olarak yeniden keşfedildi. Bunda en büyük pay, şüphesiz, Kant’ın da içine yerleştirildiği liberal düşünce geleneğinin sözü edilen tarihsel uğraktaki yükselişidir. Ama milyonlarca insanın yaşamıyla birlikte türümüzün pek çok kuşağının bilgeliğini de alıp götüren iki büyük savaşın ardından, dünya barışını hedefleyen büyük politik örgüt kurulurken Kant’ın hatırlanması da boşuna değildirdir;

“Doğa, insanı savaşlar aracılığıyla, aşırı ve dur durak bilmez savaş hazırlıkları aracılığıyla ve her devletin önünde sonunda, barış halinde bile, ülke içinde hissetmek zorunda olduğu ihtiyaç durumu aracılığıyla, başlangıçta kusurlu girişimlerde bulunmaya ama sonunda sayısız yıkımın, altüst oluşun, hatta güçlerinin bütünüyle tükenmesinin ardından, aklın ona bunca acı tecrübe yaşanmaksızın da söyleyebileceği şeye yöneltir: vahşilerin yasasız durumundan çıkmak ve bir uluslar birliğine katılmak..."

Bu kitapta Kant’ın Eleştiriyi tamamlayan politik metinlerini Türkçede ilk defa bir arada ve yeni çevirileriyle bulacaksınız.


Basım Ayı/Yılı : 2/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 190
Ağırlık : 190
En / Boy : 13 / 19
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺50,70
Kurtuluş Kendini Anlatıyor 8

Kurtuluş Hareketi'nin 1975-85 yılları arasındaki dönemini ele alan sözlü tarih çalışmasının sekizinci kitabı fabrikalarda, mahallelerde, sendikalarda, kitle örgütlerinde, gençlikte mücadele yürüten siyasi kadrolarla yapılan söyleşilerden oluşuyor:

 

Bir siyasi harekete asıl kimliğini veren, kitle çalışmasının asıl yürütücüsü ve örgütleyicisi bu militanların anlatımları dönemin sosyalist hareketini tanımak ve anlamak açısından çok yararlı olacaktır. Siyasal/toplumsal mücadelenin sürdüğü bütün alanlarda hayatın nasıl aktığı, devrimci militanların nasıl yaşadığı, anti-faşist mücadelenin nasıl yürütüldüğü, nasıl örgütlendiği bu söyleşilerde çarpıcı biçimde sergileniyor.

 

DİSK ve Türk-İş'in yanı sıra TÜM DÖKÜM-İŞ gibi bağımsız sendikalar, TÖB-DER gibi öğretmen, TÜM MAY-DER gibi memur dernekleri, DEV-LİS gibi öğrenci örgütleri ekonomik ve siyasal mücadeleyi nasıl yürütüyordu? O yılların etkili kitle örgütleri olarak bu örneklerin deneyimlerini öğrenmek sosyalist hareketin bu tarihsel dönemini kavramak ve gereken dersleri çıkarmak bakımından yol gösterici olacağını umuyoruz.


Basım Ayı/Yılı : 2/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 4366
Ağırlık : 4366
En / Boy : 15 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺101,40
Osmanlı İmparatorluğu’nda Toprak Meselesi, Arazi Hukuku ve Köylülük

Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihi boyunca egemen iktisadi faaliyeti olan tarım Birinci Dünya Savaşı’nın takiben yıkılmasına kadar ekonominin en önemli sektörü, devletin ana vergi kaynağı ve tebaanın çoğunluğunun geçiminin temeli olmayı sürdürmüştür. İmparatorlukta yaşayanların büyük çoğunluğunun kırsal doğrudan üreticiler olmasına rağmen, bu alana ilişkin çalışmalar uzun bir süre Osmanlı tarihçiliğinde hak ettikleri yeri elde edememiştir.

E. Attila Aytekin elinizdeki kitapta Osmanlı tarımı, tarımsal ilişkilerin ve mülkiyet haklarının Osmanlı devletince düzenlenmesi ve köylülük üzerine Marksist perspektiften çözümlemeler getiriyor. Kautsky ve Lenin gibi klasik ve daha sonraki çağcıl Marksistlerin katkılarını eleştirel bir süzgeçten geçirerek çıkardığı sonuçları son dönem Osmanlı İmparatorluğu’nda çiftlik olgusunu anlamak için işletiyor. Geleneksel tarihçiliğin üzerini örttüğü Osmanlı köylü isyanlarını ve halk direnişlerini köylülerin tavırları ve köylülerin çatışma süreci boyunca ortaya koydukları protesto yöntemleri açısından odağına alan yazar inkâr edilegelen köylü failliğinin siyasal ve toplumsal etkilerini gözler önüne seriyor. Köylü ayaklanmalarına zemin hazırlayan Tanzimat reformlarını, Arazi Kanunnamesi’ni, Kırsal borçluluğu ve Asya Tipi Üretim Tarzı tartışmlarını ufuk açıcı bir irdelemeyle gündeme getiriyor.

Kitap sosyal bilim dünyasına, Osmanlı tarihçiliğine ve tarımsal çalışmalar / köylülük çalışmaları alanına önemli bir katkı niteliğinde.


Basım Ayı/Yılı : 1/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 270
Ağırlık : 270
En / Boy : 13 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺58,50

Fransız Devrimi 'Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik' sloganıyla kitleleri harekete geçirmiş görkemli bir başkaldırı, modern dünyanın tarihinde derin dönüşümlere yol açmış kritik bir momenttir.
Ama cevaplanması gereken sorular da var: Devrime damgasını vuran şey Aydınlanma'nın hümanist ilkeleri miydi yoksa giyotinle özdeşleşen terör mü? Devrim avam tabakasını mı güçlendirdi, burjuvaziyi mi? Dünya tarihinde bir dönüm noktası mıydı, yoksa sadece bir anomali mi?
Hobsbawm'ın bu klasik tarihyazımı çalışması Fransız Devrimi'nin sonraki iki yüzyıl boyunca nasıl algılandı-ğını araştırıyor. Burjuva liberallerden radikal sosyalistlere kadar herkesin, anlamının ve içeriminin ne olduğu konusunda hemfikir olmasa da, bu tarihsel olaya nasıl atıfta bulunduğunu, bu tavrın on dokuzuncu yüzyıl siyasi söyleminin nasıl ayrılmaz bir parçası haline geldiğini inceliyor. Fransız Devrimi'nin komünist devrimci-ler için retorik bir mihenk taşı, sosyal muhafazakarlar içinse korkuyla hatırlanan bir 'an' olmasının nedenlerini serimliyor.

Fransız Devrimi'nin yalnızca tarih yapmakla kalmayıp, aynı zamanda tarihin kendisiyle ilgili temel fikirlerimi-zi nasıl şekillendirdiğini de ortaya koyan öncü bir eser.


Basım Ayı/Yılı : 11/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 196
Ağırlık : 196
En / Boy : 13 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺58,50

Şafakta Buluşuruz Türkiye’nin çok yakın geçmişinde yaşanan siyasal/toplumsal olayların bir grup aydının kişisel serüvenlerindeki izdüşümünü deşeleyen bir roman. Kimileyin yorulup ümitsizliğe kapılsalar da insan olmaktan hiçbir koşulda vazgeçmeyen bu aydınların yolu İran’daki molla rejiminden kaçan Farzad ve kızıyla kesişir. Bu kıran ikliminde verdikleri mücadeleye bu kaçaklara yardım etme görevi de eklenir. Ama hesaplamadıkları bir şey vardır: Onca toz duman arasında bir de bütün karanlık noktalarıyla o ‘boyalı gece’ çöreklenecektir memleketin üstüne.

Ender İmrek, görünenin ardındaki gerçeği olanca çıplaklığıyla sergilemesine yardımcı olan sağlam bir dünya görüşünden ve tarihsel bilinçten beslenerek kaleme aldığı bu romanında karakterlerini kanlı canlı kılmada, ayrıntıları ustaca kullanmada, atmosfer yaratmada sergilediği başarıyla göz dolduruyor; sözünü sakınmaksızın politik roman türünün yetkin bir örneğini veriyor.


Basım Ayı/Yılı : 12/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 365
Ağırlık : 365
En / Boy : 13 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺70,20

Praksis dergisinin elinizdeki 50. sayısını 21. yüzyılda küresel kapitalizmin güncel eğilimlerine ve kriz üreten bağlamlarına odaklanan çalışmalara ayırdık.

Türkiye’de “eleştirel küresel siyasal iktisat” çalışmalarının okurla buluşmak için daha fazla vesileye ihtiyaç duyduğunu gösteriyor. Öte yandan dünya düzeninin siyasal iktisadının çok boyutlu krizlerini tek bir dergi dosyasına sığdırmak imkânsız olmakla beraber, bu konulara odaklanan uluslararası literatürü Türkiyeli okurlara daha yakından tanıtmanın ve bunlara nitelikli müdahaleler yapabilmenin tarihsel materyalizmin güncelliği iddiasındaki Marksist bir sosyal bilimler dergisinin öncelikli görevlerinden olduğunu düşünüyoruz. Bu bağlamda burjuva demokrasileri giderek aşınırken yükselmekte olan otoriterleşme ve askeri-endüstriyel-güvenlik kompleksinin öncülüğünde kendisini her geçen gün daha fazla hissettirmeye başlayan küresel faşizm tehlikesi; birbiri ardına dağılma sürecine giren uluslararası siyasal ve ekonomik birlikler; ulusötesi üretim ağları ve küresel değer zincirleri içerisinde yoğunlaşan sömürü, yoksulluk baskı ve ayrımcılığa karşı yükselen sınıf mücadeleleri; hızla derinleşen gıda krizinin gölgesinde yeniden gündeme gelen tarım ve köylülük sorunu; Endüstri 4.0 tartışma ve uygulamalarının işçi sınıfının mücadele gündemi açısından anlamı ve ekolojik krize Marksist kuramsal yaklaşımlar bu sayıdaki makalelerin öne çıkarttığı ana tartışma konularımız oluyor.

Bu Sayıda

- Küresel Kapitalist Kriz ve 21. Yüzyıl Faşizmi: Trump’ın Ötesinde/William 1. Robinson
- Demokrasinin Krizi mi yoksa Kapitalizmin Krizi mi? Streeck-Habermas Tartışması/Sanem Yamak - Köksal Çalışkan
- Küresel Kapitalizmin Krizi, Sınıflar ve “Yeni” Toplumsal Hareketler/Efe Can Gürcan
- Küresel Değer Zincirleri ya da Küresel Yoksulluk Zincirleri? Yeni Bir Araştırma Gündemi/Benjamin Selwyn
- 21. Yüzyılda Kapitalist Tarım-Gıda Sistemi ve Tarım/Köylü Sorunu Tartışmaları/Atakan Büke
- Eski Tartışma Yeni Söylem: Sanayi 4.0 Bağlamında Teknolojik Gelişim ve Kapitalizm/Güven Savul
- Antroposen Çağında Marx ve Eko-Marksizm(ler): Toplum-Doğa İlişkisinin Diyalektiği/Yelda Erçandırlı


Basım Ayı/Yılı : 9/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 224
Ağırlık : 224
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺42,90
21. Yüzyılda Direnişler

Direniş pratikleri ve stratejileri hakkında düşünmek Türkiye sosyal bilimcileri için hiç bu kadar acil ve elzem görünmemişti. Elinizdeki sayı, Gezi direnişinin yıl dönümünde bu direnişi, 2000'li yıllarda dünyanın çeşitli coğrafyalarında neredeyse eş zamanlı olarak gelişen direniş pratikleri bağlamında kuramsal ve politik olarak anlamlandırmak ihtiyacının bir urunu olarak ortaya çıktı.

Türkiye'de olduğu gibi diğer ülkelerde de gelişen farklı direniş formları siyasi otoritenin ve devletin genel krizine yol açma eğilimini gösteriyor. 1980'lerin başında uluslararası sermayenin iç piyasalara erişiminin ve bununla birlikte her ülkenin uluslarasılaşmış serma-yesinin küresel ekonomiye entegre olmasının önündeki engellerin kaldırılması ve sermayenin iktidarının yeniden kurulması ancak devletin rolünün neoliberal dönemde yeniden tanımlanmasıyla mümkün olabilirdi. Kapitalist devletin toplumsal ilişkilerin bir tezahü-rü olduğunu kabul edersek, toplumsal mücadelenin böylesine parçalanıp zayıfladığı, buna mukabil sermaye sınıflarının merkezileşip, yoğunlaştığı bir dönemde kapitalist devletin daha otoriter bir biçim alması veya en azından otoriterleşme eğilimleri göstermesi bek-lenmedik bir gelişme değildir. Devlet iktidarının bu neoliberal dönüşümü gerçekleştirecek şekilde sistematik olarak kullanılması ve bu süreçte otoriterleşmesi, genel olarak devleti ve bazı ülkelerde siyasal rejimi 21. yüzyıl direnişlerinin önemli bir hedefi haline getirdi.

Bu Sayıda
-21. Yüzyılda Değişen Toplumsal Hareketler Senem Atvur
-Leo Panitch ile Mücadele Stratejileri Üzerine Söyleşi/ Görkem Akgöz-Barış Karaağaç, Çeviren: Damla Keşkekci, Onur-can Ülker
-21. Yüzyıl İsyan Hareketlerinin Tarihselliği: Neoliberal Çitleme Dalgası, Müşterekler ve Yeni Kamu Uzamı Çer-çevesinde Bir Değerlendirme Ali Ekber Doğan
-Brezilya'da Ekonomik Kalkınma, Toplumsal Değişim ve Siyasi Protestolar: /İthal İkamecilikten 2013 Tem-muz'una/ Alfredo Saad-Filho, Çeviren: Ezgi Kaya
-Jessé Souza ile Brezilya Direnişi Üzerine Söyleşi/ Tamer Söyler, Çeviren: Tamer Söyler
-Adam Hanieh ile Orta Doğu Ayaklanmalarının Ekonomi Politiği Üzerine Söyleşi/ Görkem Akgöz-Aylin Topal, Çe-viren: Mert Karabıyıkoğlu
-Direnişin 20. Yıldönümünde EZLN: "Öteki Kampanya"nın Ardından Meksika Solu için Dersler /Esra Akgemci
-Dünyanın Atölyesinde Direniş Günlükleri: Çin Emek Hareketinin Dinamikleri/ Görkem Dağdelen


Basım Ayı/Yılı : 6/2014
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 192
Ağırlık : 192
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺42,90
Azınlık Dilleri ve Çokdilli Yaşam

Resmi olarak da tanınan üç geleneksel dilin konuşulduğu Belçika ile dört dilin konuşulduğu İsviçre, dil “sorununun” çözümü konusunda yol gösterici örnekler olarak karşımıza çıkmaktadır. Tarihsel arka planları çok değişik olan bu iki ülkede uygulanan ve önemli farklılıklar gösteren çözümler sayesinde farklı dil grupları barış içinde bir arada yaşayabilmektedirler.

Elinizdeki kitap bir yandan dil hakkına ilişkin bu iki ülkede sürdürülen hukuki tartışmaların ve yasal düzenlemelerin tarihi seyrini aktarırken diğer yandan bu hakkın toplumsal hayatın farklı alanlarında (federal devletlerde, yerel idarî birimlerde, yasama alanında, eğitim ve öğretimde, iktisadi yaşamda) nasıl hayata geçirildiğini örnekleriyle sunmaktadır.

Belçika ve İsviçre Federal Anayasaları ile İsviçre’deki çokdilli kantonların (Bern, Waadt, Graubünden ve Freiburg) anayasalarını da inceleyen eser, dil hakkı ve çokdillilik “sorunu” üzerine temel bir kaynak niteliğinde.


Basım Ayı/Yılı : 2/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 272
Ağırlık : 272
En / Boy : 15 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺66,30

Günümüzde doğanın ve canlı türlerinin yaşamını tehdit eden bir ekolojik krizin eşiğine gelen insanlık, kapitalist ekonominin yeni krizi ve ona eşlik eden yağma, savaş, göç ve ırkçılık fasit dairesi içinde bir felakete doğru yürüyor. Yaşamak için başkasının hesabına çalışmak zorunda olan mülksüzler anlamında proletaryanın sektörel ve coğrafi bileşimi genişliyor.

Yüksek eğitim-bilgi gerektiren iş alanlarında sosyal zenginlikleri üreten ve genel zekânın kendi kolektivitesinde cisimleştiği, güvencesiz koşul ve biçimlerde çalışan yeni proletarya bölükleri oluşuyor. Bu konjonktürde, yeni bir insanlık toplumunu/dünyayı kurmanın ilkesi olarak adlandırabileceğimiz müşterekleşme nosyonunun tarihsel anlamda, yalnızca şeylerin üretim ve paylaşımıyla sınırlı modernist bir sorunsala değil, şeylerin yönetiminin muhatabı olan tüm insanların insanların aktif katılımıyla gerçekleşen bir ortaklaşma praksisiyle yaşama geçmesi özlemini imleyen komünizm ideasıyla eş anlamlı olduğunu hatırlatmak istedik. Bu bağlamda da Praksis kolektifi olarak müşterekler tartışmasına eleştirel ve ilişkisel bir müdahalenin mütevazı adımlarını atmaya çalıştık.

Müşterekler dosyası içerisinde yer verdiğimiz çalışmalar neoliberalizmin dayandığı somut sömürü ve tahakküm biçimleri karşısında emeğin, siyasetin, mekânın ve bilginin çitlenmesine karşı müşterekleş(tir)menin ortaya koyduğu somut ya da potansiyel çıkış yollarını soruşturuyor.

Bir yandan müştereklerin politik doğasını, müştereklere yönelik metalaştırma projelerinin aynı zamanda içerdiği iktidar yapılarını açığa çıkarırken diğer yandan da bunların sundukları mücadele, direnme ve özgür ve eşitlikçi olana doğru ilerleme olanaklarını açığa çıkarıyorlar.

Müşterekler sayımızda yer alan çalışmalar şunlar:
- Çitlemeler ve Politikanın Yitimi: Türkiye’de Güncel Kentsel Rejim – Fırat Genç
- Müşterekleştirme ve Çitlemenin Zamanı: Göllüce’de Toprak Mücadeleleri – Begüm Özden Fırat
- Bir Müşterek Olarak Dünyada Mekân Deneyimi: “Herkesin ama hiç kimsenin de” – Adem Yeşilyurt
- Emek Gücünü Müşterekler Olarak Organize Etmek – Dario Azzelini
- Bir Sınıf Kavramı Olarak Prekaryanın Eleştirisi – Selin Pelek
- Kitap İncelemesi: Stavrides’in Müşterek Mekân’ını Göymen’in Devrim’indeki Müşterekler Kavrayışı Işığında Okumak – Ali Ekber Doğan - Mehmet Penpecioğlu
- Kitap İncelemesi: Müşterek: 21. Yüzyılda Devrim Üzerine Deneme – Deniz Durdu - Ali Yalçın Göymen
- Kitap İncelemesi: Sermaye Hareketliliği ve Emek: İşçi Hareketlerinin Küresel Ölçekte İncelenmesi – Mina Kozluca


Basım Ayı/Yılı : 4/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 168
Ağırlık : 168
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺42,90
Ortadoğu’da Kapitalizm Devlet ve Sınıflar

Son dönemde, Ortadoğu coğrafyası kapitalizmin krizinin ve dünya ölçeğinde yeniden yapılanmasının getirdiği hegemonya ve iktidar mücadelelerinin, isyanlar ve savaşlar ile adeta birebir gözlenebildiği bir sahne oldu. Ana akım ya da eleştirel akademik, medyatik ve siyasal mecralarda Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya (ODKA) ilişkin analizler, öngörüler, haberler, “sıcak gelişmeler” çoğu zaman ilk sıralarda yer aldı. Bunun getirdiği bilgi ve yorum kalabalığı neredeyse bir balon yaratarak, Ortadoğu siyasetinin temel dinamiklerini, gelişmelerini, bileşenlerini, siyasal öznelerini, tarihsel ve güncel özgünlüklerini nesnel ve serinkanlı bir şekilde okumamızı engeller hale geldi ya da bu yöndeki çabaları görünmez kıldı.

Praksis olarak Ortadoğu meselesini bir dosya konusu olarak seçerken, özellikle Suriye iç savaşı ile birlikte konunun yakıcı güncelliğinin ve yukarıda söz ettiğimiz bilgi/analiz kalabalığının farkındaydık. Sayı çağrımızda belirttiğimiz gibi Ortadoğu çalışmalarında –en azından Türkçe yazında- daha az işlenmiş olan boyutlara yönelerek politik iktisat, devlet-sınıf ilişkileri ve toplumsal hareketler temelinde bölgeyi incelemek ve Türkiye’nin son dönemde Ortadoğu’daki gelişmelere müdahil olma durumunu, ayrıca dış politikadaki değişim dinamiklerine etki eden Türkiye kapitalizminin Ortadoğu’yla eklemlenme biçimlerini anlamak üzere yola çıktık.

Bu Sayıda:

Yeni-Osmanlıcılığın Ekonomi Politiğinin Bir Eleştirisi: Ulusötesi Bir Hegemonya Projesinin Yükseliş ve Düşüşü/ Mehmet Gürsan Şenalp

Hilafet Tartışmalarından Cihat Çağrılarına: İki Savaş Arası Dönemde İslam Siyasal Düşüncesi (1918-1939)/ Ateş Uslu

Ulusötesi Sınıf Oluşumu ve Sermaye Fraksiyonları Analizinin Küresel Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkısı/ Örsan Şenalp

Ulusötesi Sınıflar, Fraksiyonlar ve Kriz /Kees Van der Pijl

Neoliberalizmin Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesindeki Yansımaları/Berna Uymaz

Yok Sayılan Bölgeler: Arap Dünyasında Finansallaşma Mekanları/Adam Hanieh

Sağ Popülizm ve Faşizm Üzerine Yöntemsel Bir Tartışma: Küresel örüntüler ve Ulusal Özgüllükleri Birlikte Anlamak/Cenk Saraçoğluİthal İkameciliğin Uzun ölümü/Melih Yeşilbağ

Stajyerler ve Kafirler: Neoliberalizm Çağında Türkiye’de ve Amerika Birleşik Devletleri’nde Çalışma ve Vatandaşlık İlişkisinin Dönüşümü/ Kaan Ağartan - Cedric de Leon

Kitap İncelemesi: Bir Kürt Müzisyeni Nasıl Oluşur? /Aslı Kayhan


Basım Ayı/Yılı : 1/2018
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 240
Ağırlık : 240
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺42,90
Simgesel Siyaset

Bu sayıda, bahsedilen yönelimin gelişim dinamikleri, siyasal aktörlerin tören ve simgeler üzerinden kurguladığı ve kültürel değerlere müracaat ederek oluşturduğu siyaset yapma biçiminin gerekçeleri ve sonuçları, birbirinden farklı dönem ve coğrafyalara odaklanan örnekler üzerinden tartışılmaktadır. Olgusal örnekler üzerinde düşünülürken, aynı zamanda simgesel siyaseti öne çıkaran ulusal ve uluslararası koşullar, süreçlerin tarihsel arka planı ve simgesel siyasallıklar arasındaki farklar ele alınıp, otoriter ortamlarda simgesel söyleme yöneliş dinamiklerini anlamlandırma açısından işlevi olan bir tarihsel çerçeve çizilmesi hedeflenmiş, mazlumların muhalif siyasetinin bu alandaki sınır çizgilerinin belirgin hale getirilmesine gayret edilmiştir. Ele alınan olgusal örneklerin tüm boyutlarıyla tartışılarak tüketilmesi yerine, simgelerin seçilme ve işlevlendirilme mekanizmalarına, uygulayıcı iradenin ideolojik tercihleri dikkate alınarak ışık tutulması amaçlanmış, elden geldiğince tarihsel süreklilik içeren örnekler ile güncel deneyimler birbirine komşu makalelerde değerlendirilmiştir.

Bu Sayıda
Türkiye’de Sağ-Muhafazakârlığın İdeolojik Haritasında Üniversitenin Yeri ve Bir Karşıt Simge Olarak ODTÜ /Melek Zorlu
Bir Modernlik Fantezisi Olarak Cumhuriyet Baloları /Müzeyyen Ezel Ünal
Hafızaya Karşı Hafıza: 1990 Sonrası Türkiye Sinemasında Ses Kasetleri /Deniz Morva-Kablamacı
Sembollerde Cemaati Aramak ve Kimliği Yeniden Kurmak: Dersim’de Hafıza, Yerellik ve Siyaset/Ülker Sözen
Mekan Her Şeyden Önce Yok Etmeye Yarar /Meltem Al
Simgesel Siyasette Aktörler, Süreçler ve Muhalefet Olasılıkları: Ankara Büyükşehir Belediyesi Amblem Rekabeti Örneği Yücel Demirer
Gündelik Hayat, Karnaval ve Direniş: Gezi’de Mizah/Adem Yeşilyurt
Türkiye’de Sembolik Siyaset ve Protesto Kültürü: Gezi’den Sonra Yeni BirPerformativite mi? /Pieter Verstraete Çeviren: Mehmet Barış Gümüşbaş
Tabiyet ve Simgesel Şiddet Kavramları Üzerinden Foucault ve Bourdieu’yü Birlikte Okumak/ Güney Çeğin ve Gürhan Özpolat
Şiddetin Antropolojisi: Barış için Akademisyenler üzerine Hülya Doğan ile Söyleşi/ Yücel Demirer


Basım Ayı/Yılı : 11/2016
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 240
Ağırlık : 240
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺42,90
Büyük Felaket, Büyük Suç: 100 Yıl Sonra Ermenilerin 1915’i

Praksis olarak modern zamanlarda bu topraklarda yaşanan en büyük trajedinin yıldönümünü atlamamamız, gündemde tutulmasına bir bicimde katkı yapmamız gerektiğini düşündük. İkincisi, 2015’te 1915’e dair tartışmaların daha önce olduğu gibi milliyetçi ve liberal yaklaşımların egemenliği altında yürüyeceğini varsaydığımız için tarihsel materyalist bir perspektife yer amcaya çabalamanın anlamlı olacağı kabulünden hareket ettik.

Bu Sayıda

  • Yüzüncü Yıl Arifesinde Ermeni Soykırımı’nın Tarihyazımı: Süreklilikten Olumsallığa/Bedross Der Matossian
  •  Osmanlı Taşrasındaki Ermeniler Üzerine Olan Tarihyazımında Sınıf Analizinin Eksikliği/Yaşar Tolga Cora
  •  İlk Birikim Sorunsalı Bağlamında ve Türk Ulus Devletinin Kurulma Sürecinde Gayrimüslim Azınlıklar /Pınar Kaya Özçelik
  •  Erken Cumhuriyet Döneminde İnkarcılık, Emvâl-i Metrûke ve Devlet Kapasitesi/Ömer Turan – Güven Gürkan Öztan
  •  Geri Dönüş ve Ermeni Emval-i Metrukesinin İadesi: Kayseri (1918-1920)/Oya Gözel Durmaz
  •  Belleğin Tanıklığında Hakikat ve Kimlik Arayışı: Dersim Ermenileri/Mehtap Tosun
  •  Forum: Ermeni Sorunu’nda Hatırlama, Yüzleşme ve Sorumluluk
  •  Kadir Akın, Candan Badem, Mustafa Bayram Mısır, Serkan Sariataş Dersim’in/Tunceli’nin Ekonomi Evreninde Kafe, Birahane ve Restoran İşletmeciliği/Ercan Geçgin

Basım Ayı/Yılı : 9/2015
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 280
Ağırlık : 280
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺42,90
2000’ler Türkiyesi’nde Devlet, Şiddet ve Zor

Hakim söylemlere karşı kapitalist devletin zor aygıtlarını tarihsel maddeci bir perspektifle bütünlüklü olarak ele almaya ihtiyaç duymaktayız. Örneğin, Türkiye toplumsal formasyonunda ordu ve polis başta olmak üzere farklı zor aygıtlarının hangi süreçlerle dönüşümlere uğradığı ya da bu dönüşümlerde sınıflar mücadelesinin hangi dolayımlarla içerildiği gibi bir dizi soru, kapsamlı tarihsel ve kuramsal analizler temelinde çözümlenmeyi beklemektedir.

Türkiye kapitalizmi, zor ve şiddetin farklı biçimlerinin toplumsal ilişkiler içindeki düzenleyici rolünün yeniden tanımladığı kritik bir siyasi dönemeçten geçiyor. Bu, her şeyin çok hızlı değiştiği, pek çok tarihsel olasılığın bir görünüp bir yok olduğu, travmatik olaylarla dolu bir süreç. Bu sayıyı hazırlamaya karar verdiğimizde, aklımızda, Gezi İsyanı’nda karşımıza çıkan paramiliterleşmiş polis şiddetinin hangi dinamik ve süreçlerle örgütlendiği meselesini tarihsel maddeci bir çözümlemeye tabi tutmak vardı. Temel politik kaygımız değişmese de, aradan geçen süre içinde “Gezi polisi”nin üzerinden çok su aktı. Zira Türkiye’de polis şiddetinin içinde konumlandığı zor yapılanması ve siyaset pratikleri, Diyarbakır, Suruç ve Ankara katliamlarıyla ve devletin 7 Haziran’dan sonra bölgede Cizre, Dargeçit, Lice, Nusaybin, Silopi ve Sur’da başlattığı şehir savaşlarıyla köklü bir biçimde değişti.

Bu Sayıda

Eleştirel Güvenlik Çalışmalarının Marksist Eleştirisine Katkı: Devlet, Zor ve Sınıf Mücadelesi Bağlamın “Güvenliği” Yeniden Düşünmek Pınar Bedirhanoğlu, Çağlar Dölek ve Funda Hülagü

Olağanüstülük Yok: Otoriter Devletçilik. Agamben, Poulantzas ve İç Güvenlik Christos Boukalas, İngilizce’den çeviren: Anıl Aygen

Faşist İdeolojinin Materyalist Örüntüleri: Sınıf, Sermaye ve Savaş Utku Özmakas ve Kansu Yıldırım

Bir Siyasal İdare Tekniği Olarak Güvenlik ve AKP Döneminde Ulusal Güvenlik Devleti Özlem Kaygusuz

“Güvenlik Devleti”, Gözetim-Polislik Ağları ve 2000’li Yıllarda Türkiye’de Üniversite Kampüslerine Yansımaları: Kürt Özgürlük Hareketi Özelinde Bir

Değerlendirme Biriz Berksoy

2000’ler Türkiyesi’nde Kürt Coğrafyasındaki Polis Şiddetinin Kökenleri: Seküler Evrenselin Yitimi/ Funda Hülagü

Türkiye’de Resmi İdeoloji Eleştirisinin Sorunları/ Cangül Örnek

Tartışma

Suruç Katliamı Sonrasında Devlet ve Güvenlik: Bir belgenin anlattıkları Sinan Yıldırmaz

Üniversitelerde Güvencesizlik ve Esneklik: Ne İş Olsa Yaparım Abi! Praksis

Mark Neocleous Külliyatı Üzerine İçerden Bir Eleştiri Pınar Bedirhanoğlu

Kitap Tanıtımı

Küresel Güvenlik Kompleksi: Uluslararası Siyaset ve Güvenlik Ahmet Akkaya

Sınıf, Kültür ve Bilinç Türkiye’de İşçi Sınıfı Kültürü, Sınıf Bilinci ve Gündelik Hayat Onur Türkölmez


Basım Ayı/Yılı : 3/2016
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 246
Ağırlık : 246
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺42,90


Basım Ayı/Yılı : 2009
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 164
Ağırlık : 225
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺42,90
Tarih Yazımı 2

Praksis Sayı : 18


Basım Ayı/Yılı :
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 273
Ağırlık : 325
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺42,90
Tarih Yazımı 1

Basım Ayı/Yılı :
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 248
Ağırlık : 360
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺42,90
Marksizm ve Ölçek Sorunu

Praksis Sayı : 15


Basım Ayı/Yılı :
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 403
Ağırlık : 500
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺42,90
Türkiye’de Siyasal Partiler

Basım Ayı/Yılı : 2004
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 284
Ağırlık : 355
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺42,90

“Eğer bir gün birisi güneşi incitip, güneş de bizlere küserse, o zaman biz ne yapacağız?”

Eğer bir gün güneş gibi, birisi ya masalları da incitirse ya masallar da bize küserse, o zaman biz ne yapacağız? Bütün çocuklar ve büyükler bu soru karşısında bir an telaşa kapılsa da, bilirler ki, yanı başlarında daima Behrengi Masalları vardır. Behrengi masalları küsmenin narinliğine bazen hak verse de, soylu incelikleriyle küsmeyi bilmezler. Çünkü çocuklardan ve masal severlerden ayrılmayı bilmezler.

Kısacık hayatına masal başyapıtları ve bunlardan gelen iki dev ödülü sığdıran Samed Behrengi’nin; susamışlara su, özleyenlere kavuşma, haksızlıklara karşı adalet olmayı bilen masalları, Farsça aslından, iki cilt olarak derlendi.

Kitaptaki Masallar

Bir Şeftali Bin Şeftali

Yaşlı Kadın ile Altın Sarısı Civcivi

Bir Kar Tanesi Masalı

Köroğlu ile Kel Hamza

Güvercinci Keloğlan

Konuşan Oyuncak Bebek

Aksakallı Keçi

Edi ile Büdü

Duvarın Üstünde İki Kedi


Basım Ayı/Yılı : 9/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 208
Ağırlık : 208
En / Boy : 13 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺46,80
İran’da Kürt Milliyetçiliğinin Unutulan Yılları

Elinizdeki kitap, Mahabad Kürt Cumhuriyeti'nin düşüşünden başlayıp İran devrimiyle sonuçlanan 1947-1979 arası dönemde Kürt milliyetçiliğinin İran'da nasıl bir tarihsel özgüllük sergilediğini araştırıyor. Bu otuz yıllık dönemde sürgündeki Kürt milliyetçiliğini, bu milliyetçiliğin siyasi ve ideolojik formasyonunu, örgütsel yapısını ve liderliğini sistematik bir yaklaşımla inceliyor.

Yazar, bir yandan sürgünde milliyetçilik olgusunun tarihsel özelliklerine ve Kürdistan'da devrim koşullarında siyasal güçlerin ve ilişkilerin nasıl biçimlendiğine bakarken, bir yandan da devrim sonrası dönemde Kürt milliyetçiliğinin gelişimini belirleyen siyasal süreç ve pratiklere ışık tutuyor.

1946'da İran'ın Mahabad kentinde kurulan kısa ömürlü Kürdistan Cumhuriyeti’nin demokratik bir siyasi kültürün ve Kürt ulusal kimliğinin gelişmesinde bir kilometre taşı oluşturduğunun altını çizen yazar, maruz kalınan askeri şiddet ve baskı pratiklerinin Kürtlerin direniş kapsamındaki söylem ve eylemleri üzerinde belirleyici bir etki yarattığını vurguluyor.

İran'daki Kürt milliyetçiliğinin unutulan yıllarına dair önemli bir boşluğu dolduran bu eser, konusunda bir ilk ve temel kaynak olma özelliği taşıyor.


Basım Ayı/Yılı : 5/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 320
Ağırlık : 350
En / Boy : 13 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺62,40

Sinemamızın kadın yıldızları kimlerdir sorusu sorulduğunda Türk sinema tarihi boyunca sinemaya emek vermiş yüzlerce oyuncu arasında birkaç isim aklımıza gelir. Bu isimler onların cazibesine kapıldığımız, oyunculuklarından büyülendiğimiz için mi aklımıza gelmektedir? Yoksa onlara yakıştırılan “Sultan”, “Hanımefendi”, “Afrodit” gibi sıfatlardan dolayı mı yıldız olarak zihnimize kazınmışlardır?

Elinizdeki kitap, Türk sinemasında yıldızlığı ve kadın yıldızları ele alarak, sinemada “star sistemini” üreten ve sürdüren film endüstrisini, film üretim olgusunu inceliyor. Bunu yaparken de yıldızlığı doğuran toplumsal yapının nasıl işlediğini vurgulayarak kadın yıldızlar ile dönemin kadın algısı –toplumda ideal olarak kabul gören kadınlık kodları– arasında bağlantılar kuruyor.

Bizi Türk sinemasının ve onun kadın yıldızlarının dünyasında ilginç bir yolculuğa çıkaran, bu yolculuğun her evresinde kadın çalışmalarından beklenen eleştirel yaklaşımı okurdan esirgemeyen bir eser…


Basım Ayı/Yılı : 4/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 320
Ağırlık : 350
En / Boy : 13 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺66,30

Dünya edebiyatının büyük ismi Tagore, şiir, oyun, deneme, roman ve öykülerinin yanı sıra özellikle doğa, sevgi ve çocukluk üzerine yazdığı şarkı sözleriyle de tanınmaktadır. 1913’de Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan Tagore (Nobel Ödülü verilen ilk Asyalıdır), Bengal edebiyatı ile müziğinin biçimlenmesine büyük katkıda bulunmuştur. Öyle ki, Hindistan ile Bangladeş’in ulusal marşlarının sözleri bile onun kaleminden çıkmıştır. Edebiyat yaşamına on altı yaşındayken yazdığı öykülerle başlayan Tagore, Bengal dilinde kısa öykünün en güzel örneklerini vermiştir.

Elinizdeki kitap Tagore’un birbirinden nefis yedi öyküsünden oluşan bir güldeste… Tagore’la birlikte Hint diyarının renk cümbüşünden süzülen güzel manzaralı bir yolculuk sizi bekliyor.


Basım Ayı/Yılı : 4/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 150
Ağırlık : 150
En / Boy : 13 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺50,70
Kıyıdan Köşeden

İnsanlığın ve yeryüzünün yeni ve çoklu krizlerinin ortaya çıkardığı meydan okumalar, Marx’ın sözleriyle, ‘çağın arzularının ve mücadelelerinin kendilerini açıklığa kavuşturmasını’ talep eden bir eleştiriyi zorunlu kılıyor. Bu eleştiri, tarihsel ve sosyolojik temellere dayanan bir toplum analizi biçimini almalı, değişmezmiş gibi gösterilen şeylerin aslında değişime açık tarihsel olumsallıklar olduğunu ortaya koyabilmelidir.
Marx’ın kategorik buyruğunun, ‘insanın küçük düşürülmüş, köleleştirilmiş, terk edilmiş, değersiz bir varlık olduğu tüm ilişkileri alaşağı etme’ yükümlülüğünün peşinden giden bu alternatif sözlükteki kısa makaleler, Marx’ın çalışmalarında kıyıda köşede kalmış ya da hiç yer almamış, çoğu zaman da Marksist kuramın üstüne vazife görülmemiş meseleleri ele alıyor ve değişen toplumsal ve politik dünyamız ışığında onun en temel varsayımlarını bile sorgulama ve geliştirme çabasına girişiyorlar. Ele alınan meseleleri, Marx’ın düşüncesini genelgeçer bir entelektüel akçe olmaktan ya da dar politik gruplara ölü dogmalar dayatan bir basmakalıp kesinlikler seti olmaktan kurtaracak yeni teorik ve politik koridorlara dönüştürüyorlar.
Ahlaki Çoğulculuk • Alternatif Yok • Altyapı • Anarşizm • Asit Komünizm • Bağımlılık • Başkaldıran Evrensellik • Belediyecilik Hareketleri • Beyazlık • Birlik • Birmingham Çağdaş Kültürel Çalışmalar Merkezi • Biyo-Kapitalizm • Bohem • Bonapartizm • Borç • Büyük Veri • Canlı Öğrenme • Coşku • Çalışan Yoksullar • Çin Tipi Üretim Tarzı • Dışlama • Dijital Emek • Eğiticilerin Eğitilmesi • Emperyal Yaşam Biçimi • Eşzamanlı Olanın Eşzamansızlığı • Faşizm • Fikrî Mülkiyet • Genel Zekâ • Güzellik Endüstrisi • Haiti Devrimi • Halkın Afyonu Olarak Din • Hayvanlar • Hollanda Altın Çağı • Hollanda Doğu Hindistan Şirketi • Hukuksallaşma • İhtiyaçlar • İşçicilik • Jakobenizm • Kadınların Çifte Toplumsallaşması • Kapitalizmi Queerleştirmek • Kast • Kazıcılık • Kesişimsellik • Kirli Kapitalizm • Konut Sorunu • Kültürel Marksizm • Lukács Arşivleri • Lümpen Proletarya • Madun Çalışmaları • Marksizmin Post-Kolonyal Eleştirisi • Militan Araştırma • Müşterekleşme • Postkolonyalizmin Marksist Eleştirisi • Precarias A La Deriva • Prefigürasyon • Prekaryalaştırma ve Kredi • Queerlik • Sabotaj • Sahte Haber • Sınırlar • Siyah Marksizm • Sömürgelerde Efendi-Köle Diyalektiği • Şöhret • Taşlama • Toplumsal Cumhuriyet • Toplumsal Sendikacılık • Toplumsal Yeniden Üretim • Üniversite • Vampir ve Zombi • Yahudi Sorunu • Yurttaş-Olmayanlar • Zapatistalar • Zayıf Direniş


Basım Ayı/Yılı : 2/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 368
Ağırlık : 368
En / Boy : 15 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺93,60

Bu sayıda, feminist politikanın merkezine yerleştirdiğimiz ücretli ve ücretsiz kadın emeğini farklı boyutlarıyla ele alıp inceleyen yazılarla bir kez daha tartışmaya açıyoruz. Kadın emeği feminist politikanın merkezinde yer alıyor çünkü ataerkil sistemin başlıca yeniden üretim mekanizmalarından biri, kadınların hane içindeki emek süreci.

İnsanın üretiminden yeniden üretimine, insanın yeniden üretiminden emek gücünün yeniden üretimine uzanan bu emek etkinliği, toplumun yeniden üretimini sağlamakla kalmıyor, sermayenin yeniden üretiminin de başlıca dayanağını oluşturarak, kapitalist sistemin varoluş koşulunu yaratıyor.

Kapitalizmin ücretli kadın emeğini sömürüsü de özgül bir biçim alıyor. Dünyanın hemen her yerinde kadın çalışanlar emek yoğun alanlarda kümeleniyor, aynı işi yaptıkları halde erkek çalışanlardan daha düşük ücret alıyor, yönetici pozisyonlarda çok az temsil edilebiliyor, üstelik iş yerinde mobbinge, tacize ve şiddete maruz kalıyorlar.

Tüm bu baskı ve sömürüye karşı feminist bir politika üretebilmek için kadının emek süreçlerinin bütünlüklü bir analizine ihtiyaç var. Böylesi bir analiz, her özgül alanda kadının ücretli emeğinin ücretsiz hane içi emeği ile birlikte incelenmesini gerektiriyor kuşkusuz. İçinden geçtiğimiz kriz koşulları da kadın emeğini ve kadın istihdamını bir kez daha tartışmaya açıyor. Zira krizin kadın istihdamını nasıl etkilediği, krize karşı alınan tedbirlerin kadınların hane içindeki yükünü nasıl ağırlaştırdığı, krizlerle birlikte güç kazanan muhafazakâr politikaların kadınların hayatını nasıl zorlaştırdığı önemli meseleler olarak karşımızda duruyor.

Kadın emeği hem ataerkil baskının hem de kapitalist sömürünün kesişiminde durduğu için, feminist politikanın ataerkiye ve kapitalizme karşı bir mücadele hattını çizmesi zorunlu hale geliyor. Ayrıca birçok ülkede birbiri ardına patlak veren feminist grevler, kadın emeğini feminist mücadelenin merkezine taşıyor.

Bu sayının kadın emeğinin günümüz dünyasında taşıdığı özgüllükleri, kadın emeğine yönelik dolaylı / dolaysız politikaları, emek süreçlerinde kadınların yaşadığı sorunları tartışmaya kapı aralamasını umut ediyoruz.

Bu Sayıda
• Kapitalizm ile Ataerkinin Kesişiminde Kadın Emeği /Gülnur Acar Savran – Melda Yaman
• İşgücü Anketlerinden Türkiye’de Ücretli-Ücretsiz Kadın Emeği Üzerine Gözlemler: 2008 Krizinin Etkileri /Senem Oğuz
• Kesişimsellik ve Tarihsel Materyalizm: Farklı Tâbiyet Formlarının Bütünlüğü Sorunu /Sinem Uz- Cihan Özpınar
• Müştereği Kuran Emek: Patriyarkal-Neoliberal Emek-Değer İlişkilerinde Çatlaklar /Demet Bolat
• Atölyeden Eve: Fason Üretimin İki Ucundaki Kadınların Sömürü-Güçlenme İkilemi /Cansu Tekin
• Kapitalist Ataerkinin Ablukasında Kadınların Sınıf Deneyimleri: İzmir Konfeksiyon Sektöründe Üretim Süreçlerinin ve Gündelik Hayatın Cinsiyetçi Yapısı /Ayşe Aslan
• Feminist Laboratuvarda Bilim, Emek ve Politika /Duygu Kaşdoğan
• Ataerki ve Din Kıskacında Göçmen Bakım Emeği /Gaye Yılmaz


Basım Ayı/Yılı : 6/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 216
Ağırlık : 216
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺42,90

“Nefes alamıyorum!”ABD’nin Minneapolis kentinde Mayıs 2020’de siyahi George Floyd’un polis tarafından boğazına bastırılarak öldürülmesinden önce söylediği son sözdü bu. Cinayetin ardından on binlerce insan kendiliğinden sokaklara döküldü, ülkede siyahilere uygulanagelen ırkçı şiddeti protesto etti.Bu olaydan on yıllarca önce, 1960’ların başında, Frantz Fanon sömürgecilikten kurtuluş bağlamında şöyle demişti: “Biz… artık nefes alamadığımız için de isyan ediyoruz.”Fanon bir kâhin değildi ama kendi döneminin toplumsal mücadeleleri içerisinde yeni bir insanlık uğruna bıkmadan usanmadan çabaladığı için yirminci yüzyılın önde gelen düşünürlerinden biri oldu. Elinizdeki kitap onun olağanüstü yaşamının ve eserinin eleştirel bir biyografisidir. Peter Hudis onun tüm yaşam hikâyesini kaleme alırken Fanon’un yazdıklarının günümüzde ırkçılık ve onun en önemli doğurgusu yabancılaşmaya karşı verilen mücadelelere doğrudan seslendiğini göstermektedir. Fanon dünyaya seslendi ama hep kendi yöneliminin sıfır noktasından. Onun bugün de bize söyleyeceği şeyler var.Okuyunuz, göreceksiniz.


Basım Ayı/Yılı : 2016
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 213
Ağırlık : 213
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺57,72

Çehov’un kadın eksenli bu öyküleri kadınları olanca karmaşıklığıyla anlatıyor. Kadınların kendilerini bulabilecekleri ve onlara hitap eden öyküler bunlar. Kadınların “erkek dünyasına” katıldıklarında onlar gibi davranmakla ciddi hata yaptıklarını, böylece “kendi gerçekliklerini” göremediklerini ve dolayısıyla kadınlık durumunun yadsınmasının bedelini ödemeye devam ettiklerini vurgulayan öyküler… Oysa kadınlar erkeklerden farklıdır; yaşama anlam katan şeylerse mizah, aşk ve çalışmadır Çehov’a göre.

Çehov’un karakterleri tarih içerisindeki belli bir zamanda, belli bir yerde yaşayan insanlar olsa da sorunların kaynağı ve soru hep aynı: Kadın bir yadsıma, ikiyüzlülük, bastırılan gizilgüçler, duyarsızlık, sefalet ortamında varoluyorsa şayet, ayakta kalabilmesi mümkün mü? Çehov’un sorduğu sorudur bu.


Basım Ayı/Yılı : 5/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 262
Ağırlık : 262
En / Boy : 13 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺65,52

“Subaylar kendi aralarında konuşurken Pir Seycan, ‘Bugün bizim Kerbelâmızdır!’ diye haykırdı. Tok sesi gecenin içinde yayılarak Düldülayağı Kayasında yankılandı. ‘Sakın ola dizleriniz titremesin. Yüreğinizin tellerine korkunun zerresi bile değmesin. Biz ki inanmayız ölüme. Ölüme inanmayanlar hiç korkar mı ondan? Kurt kavlini bozdu, ne söylesek nafile. Bugün bizim Hz. Hüseyin’e karşı imtihanımızdır.

Başımız dik bir şekilde onun katarına katılacağız. Davamız kalsın Ulu Divan’a...’”
Dersimli bir ailenin Pülümür’ün bir dağ köyünde başlayıp Soma’da “biten” acı yüklü hikâyesi.
Başı belli ama sonu bilinmezliklerle dolu, rüyalarda ayan olan bir yolun hikâyesi...
Tertelenin kırıp geçtiği, kırımdan bir şekilde kurtulanların paylarına ise sürgünün düştüğü lanetli bir zamanın...
Uğradıkları zulmün akıl almazlığına bakıp evliyaların bile kendilerini terk ettiğine inanan insanların...

Dere boylarında, kuytuluklarda, mağaralarda hısım akrabalarını, pirlerini-dervişlerini ağır makinelilere, bombalara, zehirli gazlara kurban veren insanların...

Seydali’nin, Pir Seycan’ın, Ana Goye’nin, Ejma’nın, Zerifa’nın ve kundak bebeği Sosıne'nın hikâyesi...


Basım Ayı/Yılı : 9/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 352
Ağırlık : 370
En / Boy : 13 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺85,80
Göç Yollarında Kadınlar

Kadınların işgücü piyasasındaki konumlarını belirleyen şey, geldikleri ve bulundukları ülkelerin ekonomik, siyasal ve sosyal-kültürel yapıları, bir diğer deyişle kapitalist ve ataerkil toplum yapılarıdır. Kadınların işgücüne katılmalarının önündeki engeller, katıldıkları zaman da cinsiyet ve etnisite temelinde yaşadıkları ayrımcılık kapitalizmin, ataerkinin ve ırkçılığın karşılıklı etkileşimiyle belirlenmektedir. Gülay Toksöz bu kitabında söz konusu etkileşimleri göz önünde tutarak göçmen kadınların işgücü piyasasındaki durumlarını değerlendirmektedir.

Kapitalist sistem içinde yaşanan değişimlere ve Batı Avrupa ülkelerindeki sosyo-demografik değişimlere bağlı olarak ortaya çıkan işgücü talebini ve göçmen kadınların bu ülkelerin işgücü piyasalarındaki konumlarını, kadınların çalışma yaşamı deneyimlerini, çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirme mücadelelerini, kısaca kadınların güçlenme süreçlerini inceleyen yazar, göçün hem yapısal nedenlerine hem de bireylerin kararlarına dayanan çok boyutlu yapısına kadınların eylemliliğini merkeze alan bir yaklaşımla ışık tutmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 6/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 208
Ağırlık : 220
En / Boy : 13 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺53,04
1 2 3 ... 8 >
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı