1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi) Tarihi

Ahmet Mithat Efendi, ansiklopedist/hezarfen bir aydın olarak hem hayatında hem de yazı faaliyetinde pek çok konu ve alanla ilgilenmiş, yazılarında halkı eğitmek, aydınlatmak amacını gütmüştür. Bu bağlamda onun ilgilendiği alanlardan birisi de tarihyazıcılığı/ vakanüvisliktir. Mithat Efendi, tarihî olayları kurmaca eserlerinde yorumlayıp kullandığı gibi, güncel siyasi olayları belge ve iddialarla kitaplaştırıp o günün kamuoyu ve gelecek nesiller için kayıt düştüğü de görülmektedir. Bu amaçla yayımladığı iki kitabı Üss-i İnkılap ve Zübdetü’l-Hakayık’tır. Üss-i İnkılap’ta (1877-78) II. Abdülhamit öncesinin tarihî olaylarını, sultanın tahta çıkışını ve saltanatının ilk yılını ele alan Ahmet Mithat, Üss-i İnkılap’ın devamı niteliğinde 1878’de yayımladığı Zübdetü’l-Hakayık’ta 93 Harbi’ni işlemiştir. Büyük bölümü belgelerden oluşan ve çok çeşitli belgeler kullanılarak hazırlanan Zübdetü’l-Hakayık, “93 Harbi” adıyla bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı hakkında, savaşın sonunda sıcağı sıcağına hazırlanan ender çalışmalardan biridir.


Basım Ayı/Yılı : 6/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 416
Ağırlık : 416
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺153,00

Türkler olarak bizim felâketimizi İslâmcılığın Türk kafasında bir civar ve cidar meselesi olarak yer işgal etmesi doğurmuştur. Uğradığımız her felâketi bir yeni felâketin takip etmesinin sebebi her uğrakta İslâmcılıkla ilgili ne varsa onu ketumiyetle karşılamış olmamızdır. İslâmcılık konu dışı tutulduğu taktirde Türkiye’nin niçin bir vatan olduğu ve kimlerin vatanı olduğu sorusunu hiçbir çağ ve hiçbir dönem bakımından cevaplandırmak mümkün olmaz.

İSMET ÖZEL

İslâmcılık düşüncesinin tarihi pek çok açıdan modernleşme tarihi ile eş zamanlı bir okumayı mümkün kılar. Türkiye’de İslâmcılık düşüncesinin son dönemdeki önemli simalarından İsmet Özel, modern dünyada Müslümanların kendilerine yer bulma ve alan açma çabalarını, İslâm’ı bu yeni anlam evreninde nereye konumlandıracağımızla ilgili vurguları ile dikkate değer bir yerde durur. Türk Düşüncesinde Bir Nevabit, Özel’in meseleleri ele alış biçimini, ortaya koyduğu sorunlara ürettiği çözümleri ve bunları nerede aradığını incelikli bir tahlile tâbi tutarak bizlere bir yol haritası çıkartmaya çalışıyor. İsmet Özel’in genelde Türk düşüncesindeki, özelde İslâmcı gelenek içerisindeki nevabit duruşunu, kendi İslâmcılık düşüncesi ve ontolojisini açıklayarak ortaya koyuyor.


Basım Ayı/Yılı : 6/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 416
Ağırlık : 416
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺162,00

Kurucusunun kaleminden Robert Kolej’in ortaya çıkış öyküsü… Robert Kolej kurucusu Amerikalı misyoner Cyrus Hamlin’in bütün hayatını içtenlikle kaleme aldığı ve yaklaşık otuz beş yılını geçirdiği İstanbul’u, oradaki okul mücadelesini, ilk öğrencilerini, gördü-ğü tepkileri, Avrupa ve Amerika’daki kolej dostlarını anlattığı bu hatırat; aslında, satır aralarında bize dair keşfedilmeyi bekleyen pek çok gerçeği bulabileceğiniz tarihî bir vesika hükmünde. Bütün bu yönleriyle bu çalışmanın modern Türk eğitim tarihi araştırmalarına önemli bir katkı, yabancı okullar konusuna merak salan kişiler için bir başucu kitabı, her kesimden Türk insanının Robert Kolej’le ilgili okuyabileceği Türkçe müstakil iki eserden biri olduğunu söylemek mübalağalı olmaz.


Basım Ayı/Yılı : 6/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 474
Ağırlık : 474
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺162,00

“Bir defasında annemle balkonda otururken öğle ezanı okunmaya başladı. Annem, ‘Hadi kalk, camine git’ dedi. Ben de ‘Anne, ben imam değilim, o caminin imamı var, ben müftüyüm’ dedim. Bunun üzerine annem ‘O uşağum, ben sana oku da efendi ol, dedim, sen oldun mufti’ dedi. Köyümüzde imama ‘efendi’ derlerdi. Anladım ki imam sıfatı müftü sıfatından büyüktür. Zaten müftüler de camilerde imamların arkasında dururlar. Rasulullah efendimiz (s.a.v.) de ashabının önce ilk imamı, sonra ilk müftüsüydü”. İlyas Dilbaz’ın hatıraları 1950’lerden günümüze Türkiye’deki dinî hayata; hafızlık müessesesi, İmam-Hatip Okulları, Yüksek İslâm Enstitüleri, Diyanet İşleri Başkanlığı gibi kurumlara, dinî zihniyet ve pratiklere dair birçok, mühim bilgi, müşahede, yorum ihtiva etmekte aynı zamanda Anadolu kültürü, yerel tarih, folklor, gündelik hayat ve siyasete dair de bazı detaylar sunmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 6/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 232
Ağırlık : 232
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺85,50

Bourdieu’nün yaşarken yayımladığı son kitabı Bekârlar Balosu kendi toplumsal kökenlerine dair bir yolculuk sunuyor. Habitus, sermaye ve alan kavramlarıyla miras alınan eşitsizlikleri ve toplumsal konumların yeniden üretimini kuramsallaştırmış Fransız sosyolog, bu kitapta Fransa’nın güneybatısında büyüdüğü mazbut Béarn bölgesinin II. Dünya Savaşı sonrası dönüşümüne odaklanıyor. Tarımsal dönüşümle albenisini yitiren çiftçilik ve patriyarkal iç evreni, 60’larda köylü erkekleri evlenilemez kılar. Kendisi de köyünü unutan adam olarak sayılabilecek Bourdieu, yitmekte olan kırsal dünyayı açıklayıp köylülüğün sembolik iflasını haritalıyor. Hususen küçük ihtisas dergilerinde yayımladığı bu üç makaleyle Bourdieu, düşünümsel sosyal bilim pratiğini tamamlıyor. “Bekârlar Balosu, Bourdieu’nün kurallardan stratejiye uzanan kendi teorik yörüngesinin gelişimini göstermektedir. Bourdieu’nün çalışmalarını daha zengin bir şekilde anlamak isteyenler, habitus, strateji, sembolik tahakküm ve düşünümsellik gibi temel kavramların ilk izlerini burada bulabilirler. Kitap, habitustan ilham alan uygulamalar olarak kavramsallaştırılan evlilik stratejilerinin büyük ölçüde ampirik bir tanımından, geniş bir ulusal (şimdi küresel) sembolik tahakküm pazarı içindeki yerlerine kadar entelektüel bir yolculuk olarak okunabilir. Bourdieu, bu sosyal evreni avucunun içi gibi biliyor.”


Basım Ayı/Yılı : 6/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 248
Ağırlık : 248
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺108,00

Inazo Nitobe (1862-1933), yeni Japonya’nın eski Japonya’yı tasfiye ettiği bir dönemde dünyaya geldi. Samuray sınıfından gelen ailesi sayesinde iyi bir eğitim gören Inazo, Sopparo Üniversitesi’nde Tarım Mühendisliği eğitimi alırken Hristiyanlığı kabul etti. Üniversite’den mezuniyetinden sonra eğitimine Amerika’da devam etti ve burada evleneceği Mary Elkinton ile tanıştı.

Japonya’yı Batı dünyasına tanıtmayı vazife edinen Nitobe, 1899 yılında Amerika’da Buşido’yu yazdı. Kitabın beklenmedik bir başarı kazanmasıyla dünya çapında tanınır oldu ve Japonya’nın gayriresmî diplomatlarından biri haline geldi. Savaş karşıtı ve hümanist düşünceleri ile Milletler Cemiyeti kurulduğu andan itibaren “Genel Sekreterlik” görevini üstlendi. Son günlerine kadar kendini I. Dünya Savaşı yıllarında bozulan Japon-Amerikan ilişkilerini düzeltmeye adadı.

Bu kitap, militarist bir toplumdan gelen bir hümanistin yok olmakta olan samuray kültürünü ve geleneklerini keskin bir gözlem gücüyle değerlendirmesi ve Batı değerleriyle harmanlayarak insanlara tanıtması sebebiyle önemli bir kaynaktır. Dolayısıyla, 20. yüzyılın başında Japonya’yı ve samurayları tanımak ve anlamak isteyenler açısından da temel bir başvuru eseri niteliğindedir.


Basım Ayı/Yılı : 6/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 128
Ağırlık : 128
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺58,50

üzgarın suçunu üstleniyorum
yapraklara gitmeyi öğretmişti
yapraklar ve ben varız
anneanne senin bahçende
onların manzaraları var
geleceklerine dair fragmanlar içeren
bense manzarayı bozuyorum
uzakları karşıma alıp gülümsediğimde
onlar intihar eder yaşıtlarına benzemeyerek
ben en fazla istifa ederim memuriyetimden
onlar koşulsuz inanır allaha
yüreğimdeki ipoteği kaldır derim ben
meleklerin bile duyamayacağı desibelle
terazi yağmurun belleğiyse
ıslanmanın modası hiç geçmez
yapraklar ve ben
anneanne senin bahçende


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 64
Ağırlık : 64
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺45,00

sonra hasar sonra ket sonrası hep geriye dönük
ıslığı boldu yarenliğinin aynı rakımdan
gel gör ki saklanmış gövdemizde halkalarımız
yaşı anlaşılmıyor ağacın gövdesinde bir kesik açmadan
sen de düşün akıbetini bu hasar tespitinin
kaç türlü son gerek kaç türlü ölüm yaşamak için


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 56
Ağırlık : 56
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺40,50

Zamansız hezimetler, çirkin duranla savaş
Dünya hâli ve temyiz, panik atak ve telaş
Eksik olmanın büyük hayretidir diyorum
Tasarıya ütopik bir tasma veriyorum
Suyunla iniyorum yeryüzüne yeniden.


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 55
Ağırlık : 55
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺45,00
Meşahir-i Meçhuleden Birkaç Zat - 2

Hal tercümesi metinleri sadece ele aldığı kişinin şahsî hikâyesini vermekle sınırlı kalmaz, aynı zamanda bir dünyaya işaret eder. Bu dünyanın içinde biyografisi yazılan kişinin dönemi, o dönemin insanları, dost ve düşman o insanların arayışları, beklentileri, zaferleri, hüsranları, geçmiş ve gelecek tasavvurları, hırçın yahut mûnis mizaçları bir şekilde vardır.

O bakımdan iyi yazılmış bir biyografi bize bir dönemi hatta bir mekânı, bir coğrafyayı da resmeder. Resimde yaşama biçimlerine, mücadele tarzlarına, ahlâk anlayışlarına dair canlı veya silik izler, çizgiler, renkler bulunur.

Ali Birinci yakın devir Türk müelliflerin, bizim insanlarımızın biyografilerine, en hurde malumat ihtiva edenlere varıncaya kadar kaynaklarına heyecanla, zevkle, sabırla ve sevgiyle yaklaşan, buna rağmen akademik ve fikri mesafeleri, ölçüleri korumaya çalışan yazarlardan biridir.

Tarihin Alacakaranlığında yazarın ikinci büyük biyografi kitabı. Bir öncesinde Tarihin Gölgesinde vardı. Meşâhir-i meçhûle artık daha bilinir halde. Yakın tarihin alacalı yüzleri aydınlanıyor.


Basım Ayı/Yılı : 2/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 747
Ağırlık : 747
En / Boy : 16,5 / 23,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺234,00

Daha önce Siyaset Zalimdir ve Nurettin Topçu Dünden Kalanlar ve Geleceğe Umutlar kitaplarıyla döneminin şahitliğini yapan Ezel Erverdi elinizdeki eseriyle yayıncılık dünyasına girişini ve bu vesileyle tanıdığı insanları, ortağı olduğu şirketleri ve Türkiye’nin içinden geçtiği dönemleri kaleme alıyor.

Yazar Dergâh Kitapçılık’ın ve şubelerinin nasıl ve kimlerle kurulduğunu, Dergâh Yayınları’nın kurulmasına giden süreci, yayınlanan ilk kitapları, Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi’nin ortaya çıkışını, bu ansiklopediye emek veren kişileri ve akim kalan projeleri detaylarıyla okura sunuyor.
Dergâh Yayınları’nın yanında gelişen kardeş kurumlar da kitabın içinde anlatılıyor: Ülke Yayınları ve Kitabevleri, Emek Matbaacılık, İstanbul Postası gazetesi, sinema ve tekstil sektörleriyle kurulan irtibatlar, Türkiye’nin yakın döneminde iz bırakan siyasilerle ilişkiler.

Ezel Erverdi ömrünü verdiği yayıncılık mesleğini, kendisiyle beraber yürüyen arkadaşlarını, bir çevreyi ve Dergâh Yayınları’nın kuruluş hikâyesini bizlerle paylaşıyor.


Basım Ayı/Yılı : 2/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 528
Ağırlık : 528
En / Boy : 16,5 / 23,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺108,00

İkinci Yeni, Türk edebiyatında 1950’li yılların ilk yarısında, bir ön anlaşma olmaksızın, kendiliğinden doğmuş bir şiir hareketidir. Ortak bir manifestosu, –sonradan büyük çoğunluğu Pazar Postası’nda kümelenmişse de– ortak bir yayın organı yoktur. Bu itibarla İkinci Yeni, edebiyat tarihlerinde rastladığımız klasik edebiyat topluluklarına ya da edebî akımlara benzemez. Bu hareketin öncülerinin İlhan Berk, Edip Cansever, Turgut Uyar, Cemal Süreya, Ece Ayhan ve Sezai Karakoç olduğu hemen bütün edebiyat araştırmacıları tarafından kabul görmüştür. Söz konusu şiir hareketinin, kendinden önceki poetik çizgiden ayrılma yönünde, büyük bir kırılma meydana getirdiği, Türk edebiyatında Tanzimat sonrası süreç içindeki egemen çizgiden apayrı bir poetik ark açtığı ve modern şiirin başlamasında önemli bir basamak olduğu, çağdaş şiirimizi derinden etkilediği artık benimsenmiş bir olgudur.


Basım Ayı/Yılı : 11/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 564
Ağırlık : 564
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺135,00

Taner Sarıtaş, ilk şiir kitabı Tedirgin Kanatlar’da sesini bulmuş bir şair olarak karşımıza çıkıyor.

“Zamanını bekleyen kiraz ağaçları
duvarlara karşı al güller tutan sabır
bizi kurtaracak olan belki de budur
bırak küllerle konuşup durmayı”


Basım Ayı/Yılı : 10/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 48
Ağırlık : 48
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺41,50

Bütün bir Tanzimat ve Servet-i Fünun devirlerini ve hatta Meşrutiyet devrinin de ilk yıllarını eserleriyle dolduran Ahmet Mithat Efendi'nin birden çok sıfatı vardır: Gazeteci, hikâye ve roman yazarı, tarihçi, ilahiyatçı, felsefeci... O, bütün bu alanlarda ciltler dolusu eseri bulunan, edebiyattan coğrafyaya, müzikten dinler tarihine hemen her konuda kalem oynatmış ve okuyucularını her alandan haberdar etmek isteyen bir gazeteci, bir ansiklopedisttir.Felatun Bey ile Rakım Efendi, Ahmet Mithat Efendi'nin yaşadığı toplumdaki modernleşme macerasını gözlemlemesinin bir ürünüdür. Yazar halkın yönelişlerini tespit etmekle yetinmemiş aynı zamanda Rakım Efendi karakteri üzerinden örnek bir modernleşme hikâyesi ortaya koymuştur. Dönemin sosyo-kültürel şartlarına ayna tutan bu kitap, alafrangalık meselesi başta olmak üzere; mürebbiyelik, cariyelik, Doğu-Batı karşıtlığını ele alması bakımından Türk roman tarihine damgasını vurmuş, kendisinden sonra yazılan çeşitli romanlara etki etmiş önemli bir eserdir.

 


Basım Ayı/Yılı : 11/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 5
Sayfa Sayısı : 200
Ağırlık : 191
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺54,00

"Göğsümde koca bir gök taşırdım ben
Çerçilerin boncuk sattığı çarşılardan
Elimde atıp vurmaz bir sapan
Avlanırdım hışmımdan nâçar düşmüş dallarda
Ustam bazen çok uzak bir yerden gelsin diye
Günün dalgın ipini dolardım makaraya

Bir gün devrildi arastaya
Kocaman, ağır gölgesi çınarın
Benden kaçan onca kuş
Meğer dallarına konarmış ustamın."


Basım Ayı/Yılı : 2/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 3
Sayfa Sayısı : 55
Ağırlık : 55
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺45,00
Bütün Eserleri 5

Biz, bugünkü nesil, fikir ve sanat hayatına, Haşim'in yıldızı altında girdik. Tefekkür ve tehassüsümüzde Piyale ve Şi'r-i kamer şairinin büyük tesirleri oldu. İlk yazılarımızı onun etrafında yızdık. Onun için Haşim'e borçlu olduğumuz şeylerin tam bir muhasebesini yapamayız. Birgün, bu son yirmi otuz senenin fikir ve sanat hayatını toplu olarak tedkik edecek olanlar, onun kendinden sonra gelen nesil için nasıl bin mürşit olduğunu göreceklerdir. Nurullah Ataç haklıdır: İstikbalin sanat tarihinde bu devrin adı Haşim devridir.

- A. H. Tanpınar


Basım Ayı/Yılı : 10/2004
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 380
Ağırlık : 319
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺90,00
Türk Dilinde Kelimelerin ve Eklerin Hayatı Üzerine Denemeler

Şinasi Tekin’in bu çok önemli eseri, uzun bir aradan sonra yeniden okuyucuyla buluşuyor…

İştikakçının Köşesi, değerli ilim adamı ve Türkolog Şinasi Tekin’in etimoloji (köken bilimi) yazılarından oluşuyor. Bu makalelerin benzerlerinden ayrıldığı en önemli nokta; bilimsel titizlikten taviz vermeden mizahi bir üslupta, okuyucuyla sohbet eder gibi yazılmaları…

Kitapta “köşk”, “oruç”, “yazı yazmak”, “üzengi”, “ev bark”, “il”, “gaza ve cihad”, “bodun” gibi kelimelerin etimolojisi incelenirken, bir yandan da Türk kültür tarihine dair pek çok ayrıntı açıklığa kavuşuyor. Yazarın ifadesiyle:
“Aşırı bir şekilde eğlendirici ve güldürücü bir eğilim gösterdiği zaman 'gülünç ve saçma' olabilen iştikak ilim dalı, ciddi bir biçimde uygulandığında tasavvur edilemeyecek kadar faydalı olabilmekte ve tarihin, kültür tarihinin karanlık ve öteki verilerle çözümlenemeyen birçok noktalarına ışık tutabilmektedir.”


Basım Ayı/Yılı : 11/2015
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 292
Ağırlık : 292
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺81,34

"Orta sayfa sohbetlerinden bir seçki hazırlamanın bugün için ne manaya geldiği üç açıdan değerlendirilebilir. Röportajın yapıldığı sene, üzerine konuşulan meselenin ağırlığı ve konuşmacı tarafından nasıl ele alındığı; Türkiye’de gündemde kendisine yer bulan meselelerin değişme hızı gözönüne alındığında, bu röportajların meselelerin seneler içinde ele alınış biçimlerini yansıtan bazen bir gösterge bazen bir döküm olacağını tahmin ediyoruz."


Basım Ayı/Yılı : 3/2013
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 436
Ağırlık : 436
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺99,60

İbrahim Yolalan ikinci şiir kitabı Teslim’de kendine özgü söyleyiş tarzını derinleştirerek yoluna devam ediyor.

“hangi kelimeye güvenip
koyduysam göğü cebime
onunla / öylece
koşarak çıkıyorum gölgelikten

ey şarkılara sığmayan güz kuşu
ey bitimsiz dünya / eksik mor
hançer kapının arkasında
seyyaleden kopan rüzgara tutunmuş
sakın unutma”


Basım Ayı/Yılı : 1/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 69
Ağırlık : 69
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺45,00

Aramızda göğe kaldırılmış bütün duvarlar ağırdan almalar,

Güzel havaların pusu

Rayları yolundan çıkaran sözün kudreti bitti

Biten bir çarpışmanın bütün gerekçeleri

Ardımızda kalacak aramızda dağılan

Ukde büyüten keklik gibi çoğalacak a canım

Keskin nişancı elinde can verme arzusu


Basım Ayı/Yılı : 9/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 80
Ağırlık : 80
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺45,00

Can yoldaşım dedim ya

Bu sükûnet, bu huzur

Genzime takılıyor seninle konuşunca

Parçalanmış kamyonlar, canhıraş bir kavga yok

Çıldırmış sirenler yok, herkeste delice bir neşe

Her yerde ve her şeyde

Bilmemenin sevinci.


Basım Ayı/Yılı : 9/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 64
Ağırlık : 64
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺40,50

Ulysses'in oğlu Telemakhos'un Troya savaşı dönüşü denizlerde kaybolmuş babasını, 'Mentor' kılığına bürünmüş Tanrıça Minerva eşliğindeki arayışı, Fénelon'un Telemakhos’un Maceraları’yla mutlak gücün, istibdatın, kötü yönetimin eleştirisine dönüşür. 17. yüzyılın sonunda, modernitenin eşiğinde, insanın insan için cehennem olmasının önüne nasıl geçiliri sorar Fénelon. Prenslerin eğitimi için yazmıştır bu meseli. Güneş Kral XIV. Louis'yi eleştirmek cüreti gösteren din adamı, Telemakhos’un maceralarıyla okurunu modern erdemin yolculuğuna çıkarır.

Yusuf Kamil Paşa’nın ilk Türkçe çevirisiyle Tanzimat’ın genç nesillerine yoldaş olur Telemakhos. Cemil Meriç, "Yusuf Kâmil Paşa için Telemak bir fetihti" der: "Batı’dan hikmeti alıyordu mütercim." Küreselleşmiş yeni eşitsizliklerin çağında Telemakhos’la yeniden tanışıyor, mümkün ütopyaların sularına açılıyoruz.

Tahtın dibinde, o sarı ve korkunç yüzü ile ölüm duruyordu; durmadan tırpanını biliyordu. Onun etrafında bir sürü hayal uçuşuyordu: Kara Kaygılar, kemirici Güvensizlikler, tiksindirici kana bulanmış, yara bere içinde İntikamlar, haksız Kinler, kendi kendini kemiren Tamah, kendi elleriyle kendini parçalayan Ümitsizlik, her şeyi yere seren azgın İhtiras, kana susayan ve yaptığı kötülükten hayır görmeyen Hainlik, öldürücü zehrini etrafına saçan ve kötülük edemediği zaman hırslanan Kıskançlık, kendi elleriyle kendine dipsiz bir kuyu kazan ve ümitsizlik içinde kendini o kuyuya atan İmansızlık, canlıları korkutmak için ölü şekline giren hortlaklar, korkunç rüyalar, kötü rüyalar kadar azap verici uykusuzluklar… Telemakhos, sonsuz gibi görünen o ıssız boşlukta uçarcasına koşuyordu.


Basım Ayı/Yılı : 10/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 391
Ağırlık : 391
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺117,00

Milliyetçilik-Türkçülük düşüncesi ve hareketinin ilk tezahürleri XIX. yüzyılın son çeyreğinde ortaya çıkmakla beraber siyasî karşılıkları da olan müstakil bir akım haline dönüşmesi II. Meşrutiyet sonrasında oldu. 1908 öncesinde Türk matbuat hayatının ve gazeteciliğin gelişmesi, ulaşım-iletişim imkânlarının artması, Türkçe eğitimin inkişafı, memuriyette Türkçenin aranması, Türkçe dilbilgisi kitaplarının, Türklerle ilgili risâlelerin neşri, sade Türkçe arayışlarının ders kitapları ve basın sayesinde kuvvetlenmesi, önce “Osmanî” sonra “Türkî” başlıklarıyla hacimli Türkçe sözlüklerin yayını, Türkolojinin gelişmesi, İstanbul’un Türkçe neşriyatla Osmanlı coğrafyasına ve Rusya Müslümanlarına ulaşma arayışları… gibi gelişmelerin milliyetçi bir zemin ve teşvik alanı hazırladığı söylenebilir.

II. Meşrutiyet’in ilânıyla birlikte çeşitlenerek ve ivme kazanarak hareketlenen, Balkan Savaşlarının ardından açıkça Turan’ı zikretmeye başlayacak kadar kuvvetli ve seküler bir merhaleye intikal eden milliyetçilik-kavmiyetçilik tartışmaları, Milli Mücadele ve Cumhuriyet döneminin milliyetçilik arayışlarını da hazırlayacak ve belirleyecek bir genişliğe intikal edecektir. Bu çeşitlenme ve genişleme, yeni kavramsal tarifler ve hiyerarşiler inşa etmek dahil olmak üzere aynı zamanda Osmanlı-İslâm/Müslüman-Türk üzerinden yürüyecek tartışmaların sertleşmesini ve derinleşmesini de hazırlamış, uzun metinlerin, müstakil risâlelerin telifine kaynaklık etmiştir.

Bu yeni süreçte Osmanlı/Osmanlılık vurguları zayıflarken milletle din, Türkle İslâm/Müslümanlık arasındaki kuvvetli kültürel ve fiilî irtibatlar canlı ve hararetli bir şekilde müzakere edilecektir. Açık veya örtük olarak en önemli soru İslâmdan bağımsız, Müslüman olmayan bir Türk ve Türk milleti tanımının yapılması imkânının olup olmadığıdır. Bu soru bugün de önümüzdedir.

 


Basım Ayı/Yılı : 4/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 742
Ağırlık : 742
En / Boy : 16,5 / 23,5
Cilt Tipi : Ciltli
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺324,00

“Banaji’nin kendine özgü gibi görünen ama aslında son derece sofistike ve özgün tarihsel analiz yaklaşımı, günümüz akademisyenleri için sadece hoş bir teşvik ve meydan okuma sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda onlara uzun yıllar boyunca düşünecekleri çok şey sunuyor”

Marcel van der Linden

Kapitalizmin küresel tahakkümünü tesisi –hem meslekten olmayanlar hem de Marksist tarihçiler tarafından– hâlâ büyük ölçüde 18. yüzyıl Britanya’sında belirleyici atılımını yapan sanayi kapitalizmiyle ilişkilendirilmektedir. Tarih Olarak Teori’yle tanıdığımız Jairus Banaji bu yeni çalışmasında yüzyıllar öncesine gidiyor ve bu sıçramadan önce, emeği ve üretimi dünya ölçeğinde şimdiye kadar nadiren takdir edilen bir ölçüde yeniden düzenleyen uzun erimli bir eğilime dikkatleri çekiyor: “ticari kapitalizm”.

Merkezinde sadece Avrupa’nın olduğu bir resimden çıkıp, çok merkezli, sınırların akışkan olduğu, canlı modern öncesi dünyanın kapılarını aralıyoruz. 8. yüzyıldan beri Guangzhou’da ticaret yapan Müslüman tüccarların kantonlarını, 1216’da İskenderiye’de kaydedilen 3000 Avrupalı tüccarı, Konstantinopolis’in ve daha sonra İstanbul’un ticari hâkimiyeti için savaşan Cenevizlileri, Venediklileri ve İspanyol Yahudilerini tanıyoruz. Karşımızda sürekli hareket hâlinde olan, birbirine bağlı ve sanayi öncesi kapitalizm tarafından giderek daha fazla tahakküm edilen bir dünyanın zengin ve küresel bir portresi beliriyor. Banaji’nin çizdiği manzarada, Avrupa’nın dünya egemenliğine yükselişi eşsiz bir dehaya işaret etmez, daha ziyade ticari kapitalizmin devlet gücü ile belirgin bir şekilde kaynaşmasından doğan yeni bir biçimin yükselişini gösterir.

“Jairus Banaji, akıllara durgunluk veren birikimi, farklı dillerdeki olağanüstü tarihsel malzemelere hâkimiyeti ve kabul görmüş dogmalara karşı kuramsal açıdan sofistike bir meydan okumayla, kapitalizmin ortaya çıkışına ve çeşitlerine dair sürükleyici, düşündürücü ve gerçek anlamda küresel bir hikâye sunmak için pek çok Avrupa-merkezci anlatıyı yerinden ediyor.”

Laleh Khalili

 


Basım Ayı/Yılı : 5/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 200
Ağırlık : 200
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺85,50

Sahaflar kitap üretimi ve satışı, ayrıca kitap kültürü ve sanatlarıyla iştigal eden kadim bir esnaf grubu. Tarihî İstanbul’un ve ilim ve sanat merkezi bütün büyük şehirlerin ayrılmaz bir parçası. Sahaf çarşıları da öyle. Yanında yöresinde hattatlar-müstensihler, kâğıtçılar, mürekkepçiler, mücellitler, müzehhipler, kalem, divit, hokka, mistar, kalem açacağı, rih gibi yazı levazımatı yapıp satanlar gibi alt esnaf grupları var.
Her dönemde ve hemen her kültür havzasında entelektüel ve estetik bir muhit. İlim-irfan pazarı… Aynı zamanda sohbetin ve bitmez tükenmez kitap “dedikodu”larının mekânı.
Matbaanın, basılı eserlerin devreye girmesiyle hayli tehavvülat geçiren, zaman içinde ilgileri ve alıp sattıkları unsurlar, kullandıkları araçlar artarak, eksilerek değişen, dönüşen sahaflar bugün de İstanbul’da ve büyük şehirlerde varlıklarını sürdürüyorlar.
Bu kitap son İstanbullu sahaflardan birkaçıyla, meslekleri ve meşreplerine, kitaplara, kitap muhiplerine, yazmalara, basmalara, ilim-irfan sahibi müdavimlere, kapılarına gelen kıymetli kütüphanelere, levhalara, nadir yahut imzalı risâlelere, gazete ve dergi koleksiyonlarına, hurdacılara, kaldırım sahaflarına, elbette kendi istisnai hikâyelerine… dair yapılmış uzun sohbetlerden oluşuyor.
Fotoğraflar, kitaba dair binbir çeşit görsel malzeme onlara eşlik ediyor…

 


Basım Ayı/Yılı : 5/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 448
Ağırlık : 448
En / Boy : 19 / 25
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺324,00

Fars edebiyatı tarihsel geçmişi, etki alanı, zengin şiir dağarcığı ile dünya edebiyatında, özellikle de doğu edebiyatında önemli bir konuma sahiptir. Türk edebiyatıyla klasik dönemlerden beri süregelen sıkı ilişkileri dolayısıyla divan edebiyatı üzerinde de derin etkisi vardır. Şairlerin dizelerinde yer alan maddi dünya ve fizikötesi âlemlere özgü, ilginç ve esrarengiz varlıkların şahıs, hayvan, yer, zaman, bitki, nesne, tanrılar, kutsallar, melekler, isimler ve kavramların derinlikleriyle aynı oranda geniş bir mitolojik arka planları vardır. Edebiyatı ve tarihî metinleri iyi kavrayabilmek, şiiri hakkıyla çözümleyerek bazı sonuçlara varabilmek için bu kavram ve ögeleri derinlikleriyle anlamak gerekir. Bu ögeler edebiyatın en dinamik kaynakları ve temel taşlarındandır.

Fars edebiyatı, kültürü ve coğrafyasına dair bir başvuru kaynağı olan Fars Mitolojisi Sözlüğü, alanında ülkemizde yapılmış ilk çalışmadır. Fars Dili ve Edebiyatı, Türk Dili ve Edebiyatı, Tarih başta olmak üzere sosyal bilimlerin değişik dallarında çalışan öğretim üyeleri, lisans, yüksek lisans, doktora düzeylerindeki öğrenciler, araştırmacılar ve konunun meraklıları için bir kılavuz niteliğindedir.

 


Basım Ayı/Yılı : 5/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 752
Ağırlık : 752
En / Boy : 16,5 / 23,5
Cilt Tipi : Ciltli
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺324,00

Osmanlı Kitap Koleksiyonerleri ve Koleksiyonları: İtibar ve İhtiras’ta, Osmanlı yazma kitap kültürü ve yazma eserlerin bugüne ulaştırılmasının en önemli figürleri olan koleksiyonculara dair araştırmalara dayanan makaleler yer alıyor.

Dört bölümden oluşan kitabın “Kütüphaneler ve Kurucuları” başlıklı ilk bölümünde farklı dönemlerde kurulan dört kütüphane ve kurucuları ele alınıyor. İkinci bölümde “Kitap Listeleri ve Ötesi” başlığı altında Osmanlı dönemi kitap ve kütüphane kültürüne dair en önemli kaynakların başında gelen, dört farklı koleksiyona ait kitap listeleri inceleniyor. “Meraklılar ve Koleksiyonerler” başlığını taşıyan üçüncü bölümde, Osmanlı kitap tarihi çalışmalarında önemli bir yeri olan birincil kaynak türlerinden terekeler odağa alınıyor. “Koleksiyonların Çağrıştırdıkları” başlıklı dördüncü bölümde ise kitap merakı ve koleksiyonlar ışığında farklı yaklaşım ve değerlendirmeler sunuluyor.

1: Kütüphaneler ve Kurucuları

Kadir Turgut, Şeyh Vefâ’nın Konya ve İstanbul’da Kurduğu Kütüphaneleri ve Vakfettiği Kitapları

Yoichi Takamatsu, I. Mahmûd’un Kurduğu Üç Kütüphane: Ayasofya, Fatih, Galatasaray Kütüphaneleri

Berat Açıl, Osmanlı’da Bir Medrese Kütüphanesi Nasıl Oluşur? Cârullah Efendi Kütüphanesi Örneği

Nazlı Vatansever, Bir Dîvân Koleksiyoneri Olarak Sahhâflarşeyhizâde Vak‘anüvîs Es‘ad Efendi (ö. 1848)

2: Kitap Listeleri ve Ötesi

Hatice Aynur, Vakfiyesine Göre İsmihan Sultan’ın (ö. 1585) Medresesine Bağışladığı Kitaplar

Mehmet Arıkan — Abdullah Uğur, Feyzullah Efendi Koleksiyonu’na Dair: Bir Vakfiyenin Söyledikleri

Orlin Sabev (Orhan Salih), Şehîd Alî Paşa’nın (ö. 1716) Kitap Koleksiyonlarına Ait Sofya Ulusal Kütüphanesi’nde Muhafaza Edilen İki Kitap Listesi

Tülay Artan, Şehîd Alî Paşa’nın Sûk-ı Sultânî’de Satılan Kitapları, Sahaflar ve Koleksiyonerler (1719): İslâmi İlimler Alanında Yazma Kitap Piyasası ve On Sekizinci Yüzyıl İstanbul Koleksiyonlarının İnşası

Filiz Dığıroğlu, On Dokuzuncu Yüzyılda Paris’ten Dersaadet’e Gelen Kitaplara Dair Bir Liste

3: Meraklılar ve Koleksiyonerler

Ali İhsan Karataş, On Altıncı ve On Yedinci Yüzyıllarda Kitapseverler ve Kitapları

Esra Karayel Muhacir, On Yedinci Yüzyılda Üsküdar’da Kitap Koleksiyonerleri ve Sahip Oldukları Kitaplar

Zeynep Atbaş, Evrak-ı Perişandan Evrak-ı Şahaneye: Mehmed Emîn Efendi’nin Kitap ve Murakkaları

Kasım Hızlı, Hazine-i Hassa Müsteşarı Mehmed Hâlis Bey: Bir Kitapsever Portresi

Yaron Ben-Naeh — Noah S. Gerber, Osmanlı Yahudilerinin Kütüphaneleri ve Kitap Koleksiyonları: Geç-Osmanlı Döneminde Bir Hazine Olarak Kudüs Örneği

4: Koleksiyonların Çağrıştırdıkları

Lâle Uluç, Safevî Şâhı Tahmâsb’ın (ö. 1576) Yazmaları ve Bir Osmanlı Sadrazamı

Dagmar Riedel, Kâtib Çelebi’nin (1609–1657) Keşfü’z-Zünûn’u: Başarılı Bir Bibliyografyanın Görünmezliği

Hakan Karateke, Hangi Kitapları Yakmalı? On Beşinci ve On Altıncı Yüzyıllarda Osmanlı Ülkesinde Kitap Yakma Hadiseleri

 


Basım Ayı/Yılı : 12/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 708
Ağırlık : 708
En / Boy : 19 / 25
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺441,00

“Almanya’ya geldiğimiz ilk yıllar ya da benim bozkırda kaldığım ilk yıllar demeliydim belki de. Babaannemin ağzına emzik niyetine bırakıldığım yıllar. Hatırıma getirmezsem unutmuş sayılır mıyım? Geçmişini unutan atlar gibi sağa sola koşuşturduğum çocukluğum tutar mı ellerimden? El sallıyorum. Her gidenin arkasından sıram ne zaman gelecek diye bekliyorum. Bu bekleme hiç bitmiyor sanki biteviye sürüyor. Babaannemin gözlük camı kalınlaşıyor, tarlalar bir yıl daha nadasa bırakılıyor ama bu bekleme bitmiyor. Bekledikçe içimin küçüldüğünü hissediyorum, bedenimse yeryüzündeki hacmini artırmak için çabalayıp duruyor. Nafile bir çaba biliyorum, ben sona kalacağım.”

Bir ağın içine düştüğünü fark etmeden ölür bazı balıklar. İnsanlar da böyledir. Fatma İçyer ilk öykü kitabı Teyzeler ve Maymunlar’da sınırları ihlal edilmiş yaşamların, içinde bulunduğu ağı delmeye çalışan balıkların öyküsünü anlatıyor.

 


Basım Ayı/Yılı : 4/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 79
Ağırlık : 79
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺49,50

neden ölmemem gerektiği hakkında

bir şeyler düşünüyorum

bir böğürtleni paylaşmak bir bebekle

bir çiçeği tanıtmak ve bak burası okyanus, karşısı uzak

insan ölümünü ararken daha geç yaşlanıyor

marakeş’te büyücü kadınların duasını aldım

biraz enfiye aldım evimize cin gelirse birlikte koklarız

majorelle’nin mavisinden bir gül kopardım

bir gece sahrada dolaştım, ölüm yaşamaktadır

akdeniz iklimi iyi bir fikir,

ölünün gözleri için zeytin veriyorlar

gözleri görmeyen türbedar veriyorlar

ve yanına döşek seriyor

ölünce uyanıyorum, türbedar uyuyor

fez’de hangi sokakta evim unutuyorum

kapımıza portakal ağacı dikmek mühim

bir ortodoks ilahisi iyi geliyor, içinde şirk geçmiyor

biraz büyü iyi geliyor, demokrasi bile iyileşiyor.

 


Basım Ayı/Yılı : 4/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 106
Ağırlık : 106
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺49,50

Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı ve İç Hastalıkları Profesörü olan şair, yazar Hüsrev Hatemi; bu kez okurları için Cerrahpaşa Tıp Fakültesi tarihini kaleme aldı. Hüsrev Hatemi bu kitabında Cerrahpaşa’nın yıllar içerisindeki değişimini ve tarihi seyrini arşive bir not olarak düşüyor. Kendi hatıralarıyla da bu tarihi süsleyen Hüsrev Hatemi’nin gözünden Cerrahpaşa Tıp Fakültesi okurlarıyla buluşuyor.

Öğrencisi ve asistanı olmaktan her zaman onur duyduğum Prof. Dr. Hüsrev Hatemi’nin Cerrahpaşa’mızın yüzyılları aşarak bugünlere ulaşan serüvenini konu alan tarihi belge niteliğindeki bu eserini bir solukta okudum.

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanı

PROF. DR. MUSTAFA SAİT GÖNEN

 


Basım Ayı/Yılı : 4/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 93
Ağırlık : 93
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺45,00

“Rahatsız edici, tahammülfersa, heyecan verici, heves kırıcı Rodó: Aile resmimizin bir köşesinde oturan, biz onu gölgelere ittikçe bize kendimiz olma fırsatı tanıyan, derken bizlere söyleyecek iki çift lafı daha olduğunu fark ettiğimiz Uruguaylı amcamız: seni bir kez daha meşhur ediyor, sonra yine kafana yumruğu indiriyoruz ihtiyar. Aile kavgalarımızın bir parçasısın o halde, tanımlamamıza yardımcı olduğun ve bizleri isyan etmeye teşvik ettiğin dünyada yaşayan, saygısız, en az senin kadar hayal kırıklığına uğramış, öngörülü, eksik yeğenlerine katlanman lazım senin de.”

Carlos Fuentes

Latin Amerika’nın en önemli ve en tartışmalı fikri yapıtlarından Ariel, 1900’de Uruguay’ın başkenti Montevideo’da yayımlanır. Yüzyıl sonu Avrupa’sının medeniyetin geleceğine dair hararetli tartışmalarına uzak bir diyardan katkı sunan genç edebiyat profesörü Rodó, vahşi ve faydacı Kuzey’in medeniyetsiz ve teknik merkezli ilerlemesinde ruhanî cephenin ihmalinin felaketle sonuçlanacağından emindir. Grek-Roma ve Yahudi-Hıristiyan tecrübelerinden damıtılmış ideallerin yön verdiği maneviyatçı, seçkinci, eğitim odaklı, alternatif bir modernite önerir Ariel. Renan’ın Shakespeare’in Fırtına’sını III. Cumhuriyet Fransa’sı için yeniden yorumladığı Caliban oyununu esas alır: Peri Ariel’in, yani Latin Amerika’nın barbar Caliban’dan, ABD’den özgürleşmesi için bir program sunar. Güney Amerika’da birçok ülkede ders kitabı olarak okutulmuş, nesilleri ve ülkeleri aşan ütopik vizyonuyla klasikleşmiş Ariel kendi tefsiriyle gelen bir rüya.

“Her yerde yeniden canlanma, yeni güçlerin keşfi ihtiyacı gözüme çarpıyor. Amerika’nın gençliğine çok ihtiyacı olduğuna inanıyorum… Geçmiş, tamamen, savaş çıkaran ele aittir; şimdi, düzleyen ve inşa eden sağlam ele, gelecek ise ruhun en iyi niteliklerinin gelişimi için istikrar ve ortam sunar. Hayal ettiğimiz bu Amerika’yı düşünebiliyor musunuz?”

José Enrique Rodó

 


Basım Ayı/Yılı : 4/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 117
Ağırlık : 117
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺54,00

Tanzimat sonrası edebiyatımızdaki en önemli değişiklik matbaanın hayatımıza girmesiyle başlayan ve sayısı artan kitap ve süreli yayınlar ile yeni edebiyat türleridir. Tanzimat Fermanı’yla devlet yapısındaki değişiklikler ve yeni kanunlarla birlikte bunların yankıları da edebiyatta hemen kendisini hissettirir. İnsanın tazelenmesi için de yeni bakış tarzlarına ve yeni dünyaları tanımaya ihtiyaç vardır. Devletin ve sosyal hayatın yürümesini sağlayacak adımlar atılırken askerî kurumlar ve okullara öncelik verilir. Bütün toplum faaliyetleriyle ilgili kanunlar ve yeni devlet kurumları ortaya çıkar. Edebiyat ise hayatın gerçekten aynası olduğu için bunları yansıtır.

İnci Enginün, bu kitaptaki makalelerinde; Tanzimat sonrasında toplumda yeşeren ve Türk edebiyatında da yansımalarını gösteren hürriyet, eğitim ve yenileşme fikirlerini, bu fikirlerin öncülerini ve önemli eserlerini ele alıyor.

 


Basım Ayı/Yılı : 4/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 336
Ağırlık : 336
En / Boy : 16,5 / 23,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺153,00

Siz bilmezsiniz ben de bilmiyorum

Kaç kere çalınca kalbin açıldığını

Üzüm de bilmiyordu düşmeden önce

Ölümünün sarhoşluk olduğunu

 


Basım Ayı/Yılı : 5/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 64
Ağırlık : 64
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺40,50

Heine’nin gündelik siyasetten uzaklaşarak uğraştığı sanatla, dinle ve felsefeyle daha yakından bağlantılı olan ve sansür nedeniyle bir polemik metnine dönüştüğünü söylediği Almanya’da Dinin ve Felsefenin Tarihi Üstüne her ne kadar, Heine’nin Romantizm Okulu’nun önsözünde belirttiği gibi, bir edebiyat tarihine giriş olarak planlanmış olsa da Romantizm Okulu’ndan ayrı olarak, Salon’un ikinci bölümü olarak yayımlandı. Metin aslında 3 kitaptan oluşacak bir ikinci De l’Allemagne’ın parçası olarak tasarlanmıştı. Bu kitap ADFT ve Romantizm Okulu ile birlikte Almanya’da Hıristiyanlık sonrasının dinsel, felsefi ve edebi gelişmelerini, 1834’te yayımlayacağı Elementargeister (Doğa Ruhları) ile Hıristiyanlık öncesi Alman mitolojisini ve halk inanışlarını okuyucuya sunacaktır. Ancak hem kişisel hem de siyasi nedenlerle bu üç kitap bir türlü bir arada yayımlanamaz.  Bu üç kitap içerisinde elinizde tuttuğunuz kitapsa onun felsefe ve din konusundaki konumunun tanığıdır, en azından metni yazdığı dönem için.

 


Basım Ayı/Yılı : 5/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 197
Ağırlık : 197
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺86,40

Modern Türk edebiyatının kurucularından Halit Ziya Uşaklıgil’in beş uzun hikâyesini sunuyoruz
bu kitapta:
Bir Muhtıranın Son Yaprakları,
Bir İzdivacın Tarih-i Muaşakası,
Deli,
Bu muydu? ve
Heyhat…

Servet-i Fünun roman ve hikâyesinin aslî temalarından olan “kaçış” teması, ilk defa bu hikâyelerde görülür. Bir Muhtıranın Son Yaprakları’nın hayat karşısında tutunamayan başkişisi, Halit Ziya’nın daha sonraki roman kahramanlarının, özellikle Mai ve Siyah’ın Ahmet Cemil’inin prototipi konumundadır.

Önce tefrika edilmiş, daha sonra kitaplaştırılmış bu hikâyelerde Halit Ziya, hikâyeleri kitap hâline getirirken onlar üzerinde değişiklikler yapma yoluna gitmiştir. Bu kitap hazırlanırken hem tefrikalar hem de kitaplar göz önünde tutulmuş ve karşılaştırmalı bir yayın yapılmıştır.

 


Basım Ayı/Yılı : 4/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 214
Ağırlık : 214
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺81,00

Röportaj, söyleşi ve anketler, gazetecilik sahasının türleri arasında sayılsa da edebiyat alanında da önemli bir yere sahiptir. Yazarların şahsiyetleri, ilgi alanları, eserlerinin kaynakları, dönemleri hakkındaki değerlendirmeleri, dil ve edebiyat meselelerine dair düşünceleri, kendi monografileri kadar edebiyat tarihlerine de önemli malzeme sunmaktadır. Sanatçıların eserlerine uzak bir mesafeden bakıp kritik yapmalarına imkân tanıyan bu söyleşiler, aynı zamanda eserlerde kapalı bırakılan, yazıya dökülmeyen mahrem alanların dışa vurulduğu bir alandır.

Türk roman ve hikâyesinin önemli ismi Halit Ziya Uşaklıgil de birçok gazeteci ve edebiyatçının röportaj yaptığı isimler arasındadır. Onunla ilk röportajı 1918 yılında Ruşen Eşref Ünaydın yapmıştır. Son röportaj ise Mustafa Yücel’in 1943’te yayımlanan “50 Yıl Evvel Yazıya Nasıl Başladım” başlıklı yazıdır. Elinizdeki kitapta, bu zaman dilimi arasında Halit Ziya ile yapılan röportaj, mülakat ve anketler yer almaktadır. Bu röportajların, Halit Ziya’yla ilgili yeni okuma ve araştırmalara ışık tutacağına inanıyoruz.

 


Basım Ayı/Yılı : 5/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 160
Ağırlık : 160
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺63,00

Milliyetçilik-Türkçülük düşüncesi ve hareketinin ilk tezahürleri XIX. yüzyılın son çeyreğinde ortaya çıkmakla beraber siyasî karşılıkları da olan müstakil bir akım haline dönüşmesi II. Meşrutiyet sonrasında oldu. 1908 öncesinde Türk matbuat hayatının ve gazeteciliğin gelişmesi, ulaşım-iletişim imkânlarının artması, Türkçe eğitimin inkişafı, memuriyette Türkçenin aranması, Türkçe dilbilgisi kitaplarının, Türklerle ilgili risâlelerin neşri, sade Türkçe arayışlarının ders kitapları ve basın sayesinde kuvvetlenmesi, önce “Osmanî” sonra “Türkî” başlıklarıyla hacimli Türkçe sözlüklerin yayını, Türkolojinin gelişmesi, İstanbul’un Türkçe neşriyatla Osmanlı coğrafyasına ve Rusya Müslümanlarına ulaşma arayışları… gibi gelişmelerin milliyetçi bir zemin ve teşvik alanı hazırladığı söylenebilir.

II. Meşrutiyet’in ilânıyla birlikte çeşitlenerek ve ivme kazanarak hareketlenen, Balkan Savaşlarının ardından açıkça Turan’ı zikretmeye başlayacak kadar kuvvetli ve seküler bir merhaleye intikal eden milliyetçilik-kavmiyetçilik tartışmaları, Milli Mücadele ve Cumhuriyet döneminin milliyetçilik arayışlarını da hazırlayacak ve belirleyecek bir genişliğe intikal edecektir. Bu çeşitlenme ve genişleme, yeni kavramsal tarifler ve hiyerarşiler inşa etmek dahil olmak üzere aynı zamanda Osmanlı-İslâm/Müslüman-Türk üzerinden yürüyecek tartışmaların sertleşmesini ve derinleşmesini de hazırlamış, uzun metinlerin, müstakil risâlelerin telifine kaynaklık etmiştir.

Bu yeni süreçte Osmanlı/Osmanlılık vurguları zayıflarken milletle din, Türkle İslâm/Müslümanlık arasındaki kuvvetli kültürel ve fiilî irtibatlar canlı ve hararetli bir şekilde müzakere edilecektir. Açık veya örtük olarak en önemli soru İslâmdan bağımsız, Müslüman olmayan bir Türk ve Türk milleti tanımının yapılması imkânının olup olmadığıdır. Bu soru bugün de önümüzdedir.

 


Basım Ayı/Yılı : 4/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 742
Ağırlık : 742
En / Boy : 16,5 / 23,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺252,00

“On dokuzuncu yüzyılın doğal yeteneği en yüksek üç yazarının D’Annunzio, Kipling ve Tolstoy olduğuna inanıyorum.”

James Joyce

Tullio Hermil uzun süredir sadakatsiz bir kocaydı. Görünüşte onarılamaz bir ayrılığın ardından karısı Giuliana’yı baştan çıkarmayı denediğinde, sürekli ihanetle yaralanan kadının tek bir talihsiz gizli karşılaşmanın meyvesini taşıdığını dehşetle keşfetti. Kadını affetse de, davetsiz küçük misafire karşı beslediği nefretin üstesinden gelemiyordu ve içinde biriken kin, iğrenç bir intikam planı doğurdu.

Büyük Rus romanının dersleriyle dolu Masum, sertliği nedeniyle İtalya’da soğuk karşılanmışsa da Avrupa’da beklenmedik bir başarı elde etti. Kitabın sayfalarında D’Annunzio’nun Süpermen’i adeta gövde gösterisi yapar, fakat iyi ile kötü, ahlaki adalet ile özgür irade arasındaki sürtüşmenin onda uyandırdığı pişmanlık ve şaşkınlık sebebiyle tam olarak kusursuzlaşamaz.

Masum (1892) bize 19. yüzyılın sonlarındaki aristokrat İtalyan toplumunu gösterir; görünüşte onurlu ve erdemli olan bu toplum, ikiyüzlülük, aldatma, kıskançlık ve intikam gibi gerçekleri gizlemektedir. Ama Masum her şeyden önce bir itirafın öyküsüdür.

İnsanların adaleti bana dokunmaz. Yeryüzündeki hiçbir mahkeme beni yargılayamaz. Ama benim kendimi suçlamam, suçumu itiraf etmem gerek. Sırrımı birine açmam gerek. Kime?

 


Basım Ayı/Yılı : 5/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 273
Ağırlık : 273
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺108,00

“Biz otantik, insanların gerçek ruhunu yansıtan, kısacası, sahiden halka ait konular sayılabilecek gerçek belgelerin arayışındayız... Daha önce hiç, bir günlük, bir otobiyografi, seni rahatsız eden birkaç problemi yazmamış olabilir misin?... Seni okuyacak ve senin problemlerinle ilgilenecek birisini kesin bulacaksın... Onu seninle tanıştıracağız ve arkadaş olacaksınız, kendinizi daha özgür hissedeceksiniz. Bugün iletişim kurmanın oldukça zorlaştığını göz önünde bulundurursak, burada yaptığımız önemli bir şey.”

Her şey “Kütüphane”yle başladı. Ne kitap ne de gazete, yalnızca otantik itirafların toplandığı bu mekanda herkes birbirinin en korkunç en sahici, filtrelenmemiş ham gerçekliğini okumaya başlar. Şehrin sapkınları, meczupları, içinde fırtınalar kopan normal görünümlü insanları ve sonunda tüm şehir birbirinin anonim sırlarına maruz kalmaya başlar. Ve kütüphane yavaş yavaş tüm şehrin yaşamını yoldan çıkarır, önce sirke kokusu, sonra da uykusuzluk başgösterir.

İsimsiz bir anlatıcı “Torino’nun Yirmi Günü” olarak bilinen ama hakkında hiçbir kaynak olmayan gizemli kitlesel psikozu araştırıyor bu romanda. Yirmi gün boyunca kimsenin uyuyamadığı, uyurgezerleşmiş, cinnet geçiren şehrin mezarlığa döndüğü olayın üzerinden on yıl geçmiştir. Anlatıcının tanıklarla ve sağ kalanlarla başladığı araştırma onu da Kütüphane’nin dehşet sarmalına çeker.

İtalya’da 1977’de yayımlanan bu distopya o vakit ilgi görmemişse de 40 yıl sonra tekrar basılmasıyla birden kült statüsü edindi. İnternet çağı toplumunun kahini olarak görülen Giorgio de Maria, sosyal medyanın ve iletişimsizliğin uykusunu, dikkatini ve haleti ruhiyesini unufak ettiği yeni dünyamızı ‘Kütüphane’yle resmediyor.

“De Maria, Torino’nun Yirmi Günü’nde çağdaş toplumun yalnızlığını, acımasızlığını ve röntgenciliğini onlarca yıl öncesinde ve sinir bozucu bir doğrulukla öngörmüştür – akıldan çıkmayan, ürkütücü derecede öngörü sahibi bir roman.”

Carmen Machado


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 120
Ağırlık : 120
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺58,50

Osmanlı İmparatorluğu döneminde sıkı bir İttihatçı olan Tekinalp (Moiz Kohen) Osmanlıcı siyasete bağlı olarak Yahudilerin Osmanlılaştırılmasını savundu. Aynı dönemde SelânikYahudilerinin sosyalizme verdiği güçlü desteğe, Yahudiliğin ilkeleriyle bağdaşmadığı gerekçesiyle karşı çıktı. Delege olarak katıldığı Dokuzuncu Siyonist Kongresi’nde Yahudilerin Osmanlı topraklarına göçünü savundu. Adem-i merkeziyet tartışmalarına katılarak Sabahaddin Bey’i sert bir dille eleştirdi. 1912’de Türkçü siyasetin saflarına katıldı. Mütâreke Dönemi’nde “Yeni Osmanlılık” siperine sığındı. Savaş yıllarında ise Ziya Gökalp’le birlikte milli iktisat ve solidarizmin teorisyenliğini üstlendi. Cumhuriyet döneminde yazdığı Türkleştirme (1928) ile Yahudilerin uyum ve güvenliği için benimsemesi gereken ilkeleri ortaya koydu. Kemalizm’de (1936) Yahudilerin yeni rejim sayesinde ve onun akidelerini benimseyerek toplumla bütünleşeceğini savundu. Yahudiler Türkleşmeli, sekülerleşmeli ve böylece yüzünü Batı medeniyetine dönen modern Türk toplumunun organik bir parçası olabilmeliydi.

Rıdvan Turhan, Tekinalp’in Osmanlıcılıkla başlayıp Türkçülüğe evrilen, nihayetinde Kemalist Türkçü bir aydın olarak noktalanan siyasi ve entelektüel serüvenini ayrıntılı ve kapsamlı bir analizle ortaya koyuyor.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 417
Ağırlık : 417
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺153,00

“Ulu çınar, ulurcasına yaprak döküyor. Ulumasını işitmek, yani kurtlardan bir müttefik edinmek için tek yapmanız gereken geceleri Çin ipeğinden uzunca bir elbise giymek. Sonra yalınayak, topuklarınız topraktan af diler gibi süzülerek yürümelisiniz. Gümüş boynuzlu atlar, ak benekli ceylanlar ve yıldız tozları ile büyümüş bir zambak size eşlik etmeli. Sonra ulu çınara bir adak adamalısınız. Aklın inkârı tasdik edilirse eğer, çınar size fısıltılarla uluyacak. Bir siz duyacaksınız, bir de ak benekli ceylan. Ulu çınar ulurcasına yaprak döküyor. Gövde ile olan göbek bağını bir çırpıda keserek boşluğa bırakıyor kendini yapraklar. Düşecek, çünkü düşmese var olmazdı. Bunu, karanlık sanat tarihçisi ölümden öğrendim. Günü gelince düşmek için öğreniriz göğe doğru uçmayı. Ölümün defterinde ışıltılı bir sayfa açılması için geliriz dünyaya, dikenlerimiz bir başka gövdede takılı kalıp kanlı ve şanlı bir ayrılış büyütsün diye besleriz aşkı. Ve gök kapandığında ortada kalalım diye yürürüz ıslak saçlarımızla dolunaya.”

Bir sineğin ölümüne, ölüp hikâyesinin içine uyanan bir yazara, zaman kanserinden ölünmeyen Gülşiir Ülkesi’ne, görklü yağmurlara, intiharın karşılaştırdığı hayatlara, cini ile yaşayan Nazende Hanım’a ve en sık da kedilere rastlayacaksın bu kitabın sayfalarında. Dilara Ayşe Akdeniz, ilk öykü kitabı Seza Hanım ve Kedileri ile sizi ölüler ülkesine bir yolculuğa çıkarıyor.


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 119
Ağırlık : 119
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺58,50

Sessiz Yaşadım kitabı büyük şair, mücadele adamı ve mütefekkir Âkif’in biyografisini, fikir dünyasını, etrafında oluşan hissiyat hâlelerini, tenkit yapılarını bilgi, seviye ve muhteva itibariyle bir miktar daha yukarıya çıkarmak için ciddi emeklerle hazırlanmış vasıflı bir derleme çalışması. Şairin Mısır’dan döndüğü 1936 Haziranından vefatı ve akabinden gelen birkaç yılın süreli yayınlarını, gazete ve dergileri, broşür ve kitapları, kütüphane ve özel arşiv koleksiyonlarının elverdiği ölçüde tarayıp gözden geçirerek vücut buldu.

Bunları tamamlayan ek metinler, açıklayıcı notlar, kaynak bilgileri, yazarların muhtasar biyografileri kitabı ve metinleri zenginleştirip daha anlamlı ve ilişkili hale getiriyor.

Bir araya getirilen irili ufaklı bu yazılarla (bu baskıda toplam 334 adet metin) Âkif merhumun Mısır’dan dönüşü, İstanbul’da karşılanışı, hastalığının seyri, tedavi safahatı, ev ve hastahane olarak kaldığı yerler, ziyaretçileri, röportajları, vefatı, cenazesi, defni, mezarının yapılması teşebbüsleri, anma toplantıları (ihtifaller), broşürler, şiirinin ve fikirlerinin yeniden değerlendirilmesi, tarafların tartışmaları, vefatı için düşülen tarihler, hakkında yazılan şiirler, hatırat yazıları, ona dair çıkan kitapların basındaki yankıları, toplumdaki Âkif hissiyatı… gibi konularda bilgi verici ve açıklayıcı çokça metin ve anekdot bu kitapla ilk defa bir araya gelmiş bulunmaktadır.

Aynı zamanda Âkif merkezli olarak bir dönemin umumi panaroması…


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 840
Ağırlık : 840
En / Boy : 16 / 23
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺216,00

Şiir yazıyorum ilaç yazar gibi

Uzayıp kısalan günlere, senin barbarlığına

Her ayrılığa bir son her kedere bir nar lekesi

Böylece eskimez bir aşk bırakıyorum avuçlarına


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 55
Ağırlık : 55
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺45,00

Benim Dergâh dergisinde yazdıklarım ihtiyaca mebnidir. Yani esasen ben bir münekkit değilim. Bir okuyucunun intibalarıdır yazdıklarım. Yayımlanan şiir, hikâye, roman gibi eserler üzerine gerçekten tenkit yazıları dergimize ulaşmış olsa sütunları bu yazılara bırakacağım.

Elbette ki bu iş belirli bir ısrar ve çaba gerektiriyor. Ayrıca nankör bir meslektir. Ne İsa’ya ne Musa’ya yaranabilirsiniz.

Dergicilik yapmaya soyunduğumuz için üzerime düşeni (düşmüyor ya) yapmaya çalışıyorum.

Tanpınar’ın özlediği “münekkit” yok tabii. Yani yeter sayıda yok. Hele bizim çevreler bu alanda hayli çoraktır. Elbette bunun başta gelen sebeplerinden biri de “sözü edilmeye değer” edebî eserin kıtlığıdır. Bana göre edebiyat ortamı eseri, eser edebiyat ortamını besler.

Ben, söylediğim gibi, “hakkında yazmaya değer” bulduğum eserleri ele alıyorum. Öncelikle menfi veya müspet bir kıymet gerekiyor. Belli eğilimleri, yenilikleri, bazen “ilk eserleri” kolluyorum. Okuduğum eser beni yazmaya zorlamalı. Bunda isimle eser arasında kalite açısından bir rabıta bulunsun isterim. Tersi de doğrudur. Yani kof bir eser propaganda ile şöhret kılınmaya çalışılıyorsa buna karşı yazıyorum.

Elbette eser sahipleri “olumlu” şeyler yazılsın isterler. Bu gayet tabiidir. Kimse “ayranım kara” demez. Taraf tutma, takım tutma işinde yokum. Kendi inanç, görüş ve eğilimlerime yakın eserleri sevmeye, övmeye hakkım vardır. Tabii, eğer eser de bunu hak ediyorsa.

Bir daha tekrar edeyim: Yazdıklarım öznel şeylerdir. Ben bir okuyucuyum, bir münekkit değil.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 260
Ağırlık : 260
En / Boy : 16,5 / 23,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺117,00

“Açıkçası ‘İnsanlar hayatımla niye ilgilensinler ki?’ …Aristokrasi çağı bir daha geri dönmemek üzere tarih sahnesinden siliniyor artık. Vaktiyle tarihçiler; halifelerden, onların yapıp ettiklerinden başka hiçbir şeye yer vermezlerdi. Ancak zamanla sultanların tarihini yazdıkları gibi halkın tarihini, zenginliği yazdıkları gibi fakirliği, krallığı yazdıkları gibi çiftçiliği de yazmaya başladılar. Hülâsa adı sanı bilinmeyenlerin hayatı, meşhurların hayatı gibi önemli hâle geldi.”

İslâm fikir ve kültür tarihine dair çalışmalarıyla bilinen Mısırlı mütefekkir Ahmed Emîn’in Hayâtî ismiyle 1950 yılında yayınladığı hatıratı, Sarıktan Fese: Modern Mısır’ın Doğuşuna Tanıklığım adıyla ilk kez Türkçede.

Yazarın günlüklerinden yola çıkarak sade bir anlatımla yazdığı bu kitap, Modern Arap edebiyatının da otobiyografi türündeki ilk örneklerinden sayılıyor. Mütefekkirin çocukluğundan başlayarak Kahire’nin yerel kültürüne, Ezher’deki eğitiminden hakimliğine ve Kahire Üniversitesi’ndeki hocalığına kadar gidiyor. Muhammed Abduh, Sa’d Zağlûl ve Taha Hüseyin gibi bu dönemin önemli simalarına dair hatıralar ve bilgiler de barındıran bu hatırat, aynı zamanda 19. asrın sonundan 20. asrın ortasına değin modernleşme sürecindeki Mısır’ın hikayesi olarak da okunabilir. Yazarın 1928 yılında İstanbul’a gelmesi ve burada geçirdiği kırk günde edindiği gözlemler, devrimlere dair tanıklığı Türk okuru için ayrıca dikkat çekici noktalar barındırıyor.


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 375
Ağırlık : 375
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺89,10

Osmanlı’da modernleşme sürecinde toplumun ve tiyatronun nitelikleri yeniden belirlenirken benzer sorunlarla karşılaşan cemaatler, kendi deneyimlerini komedya türü içinde, benzer kurgusal ve estetik özelliklerle sergileyerek sorunlara benzer çözüm önerileri sunarlar. Osmanlı toplumunda cemaatlerin deneyimlerini, kültürlerin etkileşimini, edebiyatların alışverişlerini görmezden gelen bir tarih yazımına karşı on dokuzuncu yüzyıl tiyatro ortamının çeşitliliğini ve zenginliğini keşfetmek için üç farklı cemaatin mensubu olan yazarlar tarafından kaleme alınmış ve daha önce Latin harfleriyle yayımlanmamış üç oyundan (Dobri Voynikov, Yanlış Anlaşılan Medeniyet; Misak Koçunyan, Mezarda Bir İzdivaç; Osman Hamdi Bey, İki Karpuz Bir Koltuğa Sığmaz) oluşan bu derleme, Osmanlı tiyatrosunu edebî ortaklıkları, deneyim yakınlıklarıyla bir bütünlük içinde düşünüyor.

“ZLATA (Gururlu): Eğitim lazım, eğitim; medeniyet lazım!

HACI KOSTA: Medeniyet… Ya sonra?”


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 224
Ağırlık : 224
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺99,00

Ontolojik Görelilik ve Diğer Makaleler adlı kitap Quine’ın bu kitap öncesinde çeşitli tarihlerde ve farklı yerlerde basılan makalelerinden oluşmaktadır. Bu kitapta bir araya getirilmelerinin nedenlerinden biri kendi ifadesiyle bir arada bir kitap olarak daha görünür kılınmalarının sağlanmasıdır.

Sözcük ve Nesne öncesi, Sözcük ve Nesne ve de sonrası olarak işaret edebileceğimiz bir bölümlemede bu çalışmaların bazıları Sözcük ve Nesne’de ortaya konanlarla kimi ufak ayrımlar içermektedir. Ömrü boyunca sürekli bir biçimde görüşlerini geliştirmeye çabalayan Quine’ın görüşlerinde kimi değişikliklere gittiği görülmektedir.

Bu çeviriyle Quine’ın temel görüşlerinin takip edilebileceği kaynakların bazıları daha erişilebilir olacaktır. Kitabın orijinalinde olmayan Neyin Varolduğu Üzerine metninin de çeviriye eklenmesinin bir amacı budur.

Willard Van Orman Quine (1908-2000) 20. yüzyıl içerisinde pek çok önemli filozofun kesişim noktasındaki bir filozof olarak 21. yüzyılda da ilham vermeye devam edecek gibi görünüyor. Bu çevirilerin de söz konusu etkiye Türkçeden bir destek olacağı umut edilmektedir.


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 228
Ağırlık : 228
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺81,00

Rüya bitti.

Sabah oldu, horozlar acı acı öttü, herkes uyandı. Ancak, Fırtına uyanmadı bir türlü. Bu bela da nerden buldu beni? İçim bir tuhaf, başımda

bir ağrı. Gözüm doldu, boğazım düğümlendi.

Bir ırmak yanağımı yaladı durdu. Babam, boğulmuş diyordu. Ama nasıl olurdu?

Aklım almıyordu. Kabullenmek ne zordu.

Çaresiz, Fırtına’yı alıp mezarlığa götürdüm.

Onu, ellerimle melekler mezarlığına gömdüm.

Bizim kasabada, günahsız sabiler öldüğünde buraya defnedilir.

Fırtına da suçsuz günahsız bir melekti.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 136
Ağırlık : 136
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺63,00
Tükendi

Hüseyin Rahmi Gürpınar bu romanda, Doğu ve Batı kültürünün özelliklerini eleştirel açıdan değerlendirir ve karşılaştırır; züppelik, gelenek ve yenilik gibi konuları harmanlayarak işler. Tüm bu konular, alafranga kültüre yönelik aşırı tutkusu olan başkarakter Meftun ve onun çevresinde vuku bulan olaylar üzerinden anlatılmaktadır. Konağı, kendisini ve ailesini; çevirdiği dolaplarla trajik bir sona doğru sürükleyişini okuruz. Meftun, Tanzimat dönemi züppe tiplemelerinden farklı olarak Batı kültürünü, eğitim için gittiği Fransa’da benimsemiştir. Geri döndüğünde ise bu kültürü evinde çalışanlardan başlayarak pek çok kişiye müdahil bir tavırla öğretmeye ve uygulatmaya çalışır. Bu baskıda orijinal metne tamamen sadık kalınmış ve aynı zamanda bugün anlaşılmayan kelimeler, kavramlar ve eserin yazıldığı dönemin sosyal koşullarıyla ilgili gerekli açıklamalar akışı bozmayacak şekilde dipnotlar aracılığıyla verilmiştir.


Basım Ayı/Yılı : 3/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 611
Ağırlık : 611
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺74,70
Tükendi

Kitap Sevenler Cemiyeti meraklı bir okur-yazarın kütüphaneler ve kitapseverler –bazen de sevmeyenler– etrafında kaleme aldığı kültür tarihi denemelerinden oluşuyor.

Topkapı Sarayı’ndan çıkarılıp Atina’da haraç mezat satılırken son anda kurtarılan Osmanlı belgelerinden İbnülemin Mahmud Kemal’in rüyasında gördüğü kitaplara, Dede Korkut’un keşfedil(e)meyen Diyarbakır nüshasından saray ahırındaki sakat atı istemek için Fatih’e şiir yazan Semerkantlı kâtibe, koleksiyonundaki nadir bir kitabın sayfalarını beyaz eldivenleriyle çevirecek kadar hassas olan ordinaryüs profesörden tılsımlı kitapların gizemine, Reşat Ekrem Koçu’nun yarım kalan İstanbul Ansiklopedisi’ne annesinin katkısından kâğıt fabrikalarında hamur olmaktan tesadüfen kurtulan elyazmalarının ilginç serüvenlerine kadar pek çok olaya ve portreye şahitlik edeceksiniz bu kitapta.

Halil Solak Kitap Sevenler Cemiyeti’nde okuru renkli bir sohbete davet ediyor.

 


Basım Ayı/Yılı : 5/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 192
Ağırlık : 192
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺56,44
1 2 3 ... 20 >
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı