Cumhuriyet’in Felsefesi | Afşar Timuçin

Cumhuriyet Kavramının Anadolu’da / Türkiye’de Düşünsel Kökleri | Onur Bilge Kula

Cumhuriyetimizin Felsefi Kökenleri | Yakup Kepenek

Cumhuriyet Kavrayışı ve Çağdaş Uygarlığın Temel Kavramları | Ali Timuçin

Hukukun Üstünlüğü ve Özgürlüğün Uylaşımsallığı Bağlamında Cumhuriyetçilik | Murat Bayram

Cumhuriyetimizin Tinsel Bir Düşünüm Ve Dönüşüm Kaynağı Olarak Sapere Aude! | Fatih Yıldız

Atatürk’ün Düşüncesinde Özgürlük | Ayşe Çiğdem Kocaman

Cumhuriyetin Birinci Yüzyılının Son Çeyreğinde Felsefe Eğitiminde Neler Oldu? | Betül Çotuksöken

Baha Tevfik ve “Yeni Ahlak” ı | Cemzade Kader Düşgün

Cumhuriyet Döneminde Felsefenin Gelişimi | H. Haluk Erdem

Cumhuriyet Döneminde İlk Kuşak Felsefeciler | Mustafa Günay - Sevgican Akça Fişenk

Macit Gökberk: Devrimin Felsefesi ya da Felsefesini Arayan Devrim | Hatice Nur Beyaz Erkızan

Mengüşoğlu’nun Felsefi Antropolojik Güzergâhı | Mehmet Fatih Işık

Hilmi Ziya Ülken’in Düşüncesinde İnsan Anlayışı | Sevgican Akça Fişenk

Bir Cumhuriyet Felsefesi İncelemesi: Shayegan ve Uygur | Sinem Özdemir

Bilgi, İnanma, İnsan Filozofu Uluğ Nutku: A Priori, Kurmaca ve Anlama Sorunu | Adnan Gümüş

Cumhuriyet Döneminde Hermeneutik Gelenek | Sait Vesek

Erken Cumhuriyet Döneminde Modern Devlet, Laiklik ve Kadına Bakışın

Sosyoloji Ders Kitaplarına Yansımaları | Çiğdem Özbay

Gecikmiş Modernleşmenin İmgesi: Türk Sinemasının 100 Yılı | Volkan Koyutürk

Öğrenmeye Değer Olana Dair: Eğitim ve Değerler | Pelin Özdemir Taşdelen

Kitap İnceleme

Türkiye’de Felsefenin Gerçekliği ve Eleştirisi | Tanju Toka

Cumhuriyet Döneminde Felsefe | Aziz Şeker

Soruşturma

Cumhuriyetin 100. Yılında Felsefe ve Güncel Konular: Oğuz Adanır, Hasan Aydın, Betül Çotuksöken,

İsmail Demirdöven, Doğan Göçmen, Yasemin Işıktaç, Yavuz Kılıç, Örsan Öymen, Afşar Timuçin

Dosya Dışı

Martin Heidegger’in Savaş Sonrası Felsefesi | Doğan Göçmen

Murray Bookchin’de Doğa-Toplum Dikotomisine Karşı Sosyal Ekoloji | Demet Altun

Sözcükler Bize Ne Anlatır? | Hasan Gençcan


Basım Ayı/Yılı : 8/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 472
Ağırlık : 472
En / Boy : 16,5 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺198,00

Reklam kültürel bir metindir. Reklam topluma hikâye anlatır. Kültür, anlatılan hikâyelerin toplamıdır. Kültürel değişimi sağlayan reklam anlattığı hikâyeler ile kültürü etkiler, yansıtır ve değiştirir. Reklam iletileri, tüketim kültürünün yerleşmesi ve bu kültür için tasarlanacak bireyin oluşumunda önemli rol oynar. Reklamın tarihi, toplumun tarihidir. Reklam hem toplumu yansıtan bir ayna hem de toplumun kültürel ve ekonomik yaşamındaki değişimi sağlayan önemli bir araçtır.

Reklamların hem kültürel bir metin olma özelliğinin hem de belirli amaçlar doğrultusunda tüketiciler ve toplum üzerinde değişimler yaratma gücünün kaynağı reklam mesajını oluşturan değer, çekicilik ve öğrenilmiş gereksinim kavramlarının gerçekleştireceği dönüşümler ve değişimlerdir. İşte tam bu noktada reklamın bu karmaşık düzenini aydınlatan yeni bir kavram ortaya konulmaktadır: reklam kuluçkası.

Reklam kuluçka fenomeni, tarihsel bir süreklilik içerisinde bireylere yeni yaşam biçimleri sunmak, tüketicileri ikna etmek, toplumsal ve kültürel dinamiklerde değişim ve dönüşüm sağlamak gibi amaçlar doğrultusunda birbirlerini besleyen, birbirlerini tamamlayan ve birbirlerine kaynaklık ederek reklamlarda kullanılan/ekilen/yansıtılan değer, çekicilik ve öğrenilmiş gereksinimlerdir.


Basım Ayı/Yılı : 7/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 352
Ağırlık : 352
En / Boy : 16,5 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺216,00

Osmanlı Devleti'nde modern anlamda ilk nüfus sayımı II. Mahmut döneminde gerçekleşmiştir. Ancak bu dönemde yapılan sayımlar askerlik ve vergi amaçlıdır. Bu amaçla tutulan nüfus defterlerinde, yerleşim merkezlerinde ikamet eden tüm erkek nüfusun adı, lakabı, mesleği, baba adı, baba mesleği, eşkâli, yaşları, engel durumları, askerliğe dair durumları ve nüfus hareketliliğine dair bilgiler kaydedilmiştir. 20 Ocak 1844 tarihli olup NFS.d kodlu ve 2660 numaralı Çermik Kazası Nüfus Defteri de bu amaçla tutulmuştur. Bu defterden hareketle, Çermik'in idari durumu, kaza merkezi ve kazaya bağlı köylerdeki erkek nüfusun dağılımı, kazanın dini-etnik yapısı, yaş gruplarına göre dağılışı, kişilerin meslek ve sosyal statüleri, hastalık ve özürleri ile Çermik kazasındaki arazilerin tasarruf şekli ele alınmıştır. Bu kapsamda Çermik ile ilgili olan başka nüfus defterlerinden de istifade edilerek defterdeki muhtemel boşluklar doldurulmuştur. Böylece 19. yüzyılın ortalarında Çermik kasabası ile kazaya bağlı nahiyeler, köy ve mezraların isimleri, buralarda yaşayan erkekler, bunların lakapları, meşguliyetleri, nüfus hareketlilikleri, kazanın toplumsal ve ekonomik yapısı ortaya konmuştur. Konuyla ilgili mufassal nüfus, icmal nüfus ve kefalet defterlerinden hareketle Çermik kazasının önemli bir yerleşim merkezi olduğunu görülmektedir. Kaza merkezinde Müslümanların yanı sıra Hıristiyanlar ve Yahudiler yaşamaktadır. Bu yönüyle Çermik, Diyarbakır'a bağlı yerleşim merkezleri içerisinde ayrı bir yere sahiptir. XIX. yüzyılın ortalarında birçok nahiye, 70 civarında köy ve mezradan oluşmaktadır. Köylerin kahir ekseriyeti Müslümanlardan meydana gelmekle birlikle çok az sayıda Ermeni'nin birkaç yerleşim merkezinde olduğu görülmektedir. Kazaya bağlı yerleşim merkezlerinde birkaç tane oymak/aşiret olduğu ancak bunların da yoğun bir nüfusa sahip olmadığı kayıtlardan anlaşılmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 7/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 456
Ağırlık : 456
En / Boy : 16,5 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺288,00

Bu çalışmada Antalya'nın sosyal ve kültürel durumu konu edinilmiştir. Şehirleri tanımak için onun bünyesinde bulunan sosyal ve kültürel kurumları tanımak gerekmektedir. Örneğin Balbey Mahallesi, Antalya Lisesi, Saat Kulesi gibi kurumlar kuruluşundan bu yana Antalya'da yaşayan insanların hayatında önemli bir yer tutmaktadır. Söz konusu kurumlar şehrin simgesi ve hafızası durumundadır. Öncelikle konu kuramsal açıdan ele alınmış ve yapı, şehir, kurum konularına değinilmiştir. Sonra Kesikbeli Yolu, Köprü Pazarı, Balbey Mahallesi, Panaya Kilisesi, Antalya Lisesi, Darülmuallimin (Erkek Öğretmen Okulu), Türk Ocağı, Antalya'da Anadolu Gazetesi, Saat Kulesi, Antalya Asansörü, Giritli Aileler, Toplum Merkezleri, Meltem Mahallesi, Antalya'da Kentleşme konuları tarihsel ve sosyolojik bakış açısıyla işlenmiştir. Eserin kapsamında yazarların uzun yıllarda oluşturduğu çalışmalar bir araya getirilmiştir. Bu çalışmayla Cumhuriyet'in 100. yılında yapılan faaliyetlere bir katkı sağlanmak istenmiştir.


Basım Ayı/Yılı : 7/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 296
Ağırlık : 296
En / Boy : 16,5 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺180,00

Tarih boyunca devletlerin en önemli gündemlerinden birisi güvenlik olmuştur. Bu bağlamda Osmanlı Devleti, tebaası arasındaki uyum ve mutabakatın sağlanması, sağlıklı toplumsal yaşam alanlarının oluşturulması ve güvenlikleri ile birlikte devamlılıklarının da sağlanması açılarından kefalet sistemine başvurmuştur. Kefalet sistemi, gerek insanların birbirleriyle olan münasebetlerinde ve gerekse devlet-reaya ilişkilerinde oldukça yaygın olarak kullanılmıştır. Osmanlılar zamanında iktisadî ve ticarî işlerin sağlıklı bir şekilde yürütülmesinde kefalete müracaat edildiği gibi, toplumda asayişin sağlanması ve suçların önlenmesi için de sık başvurulan bir yöntem olmuştur. H. 1263 (1847) yılına ait 2661 nolu Çermik Kefalet Defteri de bu kapsamda tutulmuştur. Bu çalışmada H. 1263 (1847) tarihli ve 2661 nolu Çermik Kefalet Defteri ele alınmıştır. Defterde, Çermik kasabası ve kazaya bağlı köylerde yaşayan tüm yetişkin erkekler birbirlerine kefil yazılmışlardır. Güvenlik amacıyla düzenlenmiş olan bu defter, kişilerin isimlerinin yanı sıra onlara dair çok önemli verileri de içermektedir. Defterdeki söz konusu verilerden hareketle XIX. yüzyıl ortalarında Çermik'in idari durumu, kaza merkezi ve kazaya bağlı köylerdeki erkek nüfusun dağılımı, kazanın dini-etnik yapısı, yaş gruplarına göre dağılışı, kişilerin meslek ve sosyal statüleri, hastalık ve özürleri ile Çermik kazasındaki arazilerin tasarruf şekli ele alınmıştır. Çermik Kefalet Defterindeki verilerden anlaşıldığı üzere Çermik kazası önemli bir yerleşim merkezidir. Kaza merkezinde Müslümanların yanı sıra Hıristiyanlar ve Yahudiler de yaşamaktadır. Bu yönüyle Çermik, Diyarbakır'a bağlı yerleşim merkezleri içerisinde özgün bir yere sahiptir. XIX. yüzyılın ortalarında birçok nahiye, 70 civarında köy ve mezradan oluşmaktadır. Köylerin kahir ekseriyeti Müslümanlardan meydana gelmektedir. Bunun yanı sıra çok az sayıda Ermeni birkaç yerleşim merkezinde bulunmaktadır. Kazaya bağlı yerleşim merkezlerinde birkaç tane oymak/aşiret varsa da bunlar da yoğun bir nüfusa sahip değildir.


Basım Ayı/Yılı : 7/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 176
Ağırlık : 176
En / Boy : 16,5 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺144,00

1930'lu yılların başında Türk İnkılâbı dünya ölçeğinde yaşanan bir iktisadi krizin etkileri ile karşı karşıya kalmıştır. İnkılâp kadrosu içeride bu krizin boyutunu görebilmek için Serbest Cumhuriyet Fırkası'nı kurmuş ve ayrıca başta iktisadi alanda olmak üzere siyasi, kültürel, toplumsal alanda pek çok tedbir almak zorunda kalmıştır. Bu tedbirler, düşünsel ve ideolojik planda yapılanları da kapsamıştır. 1. Dünya Savaşı sonrası dönemde liberal iktisat ve siyaset iflas edince Sovyet Rusya, Almanya ve İtalya'da otoriter ve totaliter rejimler yükselişe geçmiştir. Türk İnkılâbı'nın yöneticileri de hem bu yükselişten etkilenmişler hem de kendilerini bu yükselişin ideolojik etkilerinden korumak istemişlerdir.

Cumhuriyet yönetimi 1923-30 döneminde en köklü ve radikal inkılâplarını hayata geçirmiştir. İktisadi kriz, halkın inkılapları içselleştirememiş olduğu gerçeğini de dışa vurmuştur. Bu durumda inkılâp yeni iktisadi politikalar çerçevesinde ideolojik ve düşünsel arayışlar içine de girmiştir. Resmi düzeyde ideoloji 1927, 1931 ve 1935 CHP Kurultayları'nda Kemalizm olarak şekillenmiştir. Bunun yanında bireysel çabalar da görülmeye başlanmıştır. Dönemin siyasi ve entelektüel isimleri de inkılâbı yorumlama ve teorileştirme girişimlerine katkıda bulunmuşlardır. Bu kitap, Ahmet Ağaoğlu, Şevket Süreyya Aydemir, Tekin Alp, Mahmut Esat Bozkurt, Recep Peker ve Peyami Safa gibi isimlerin bu süreçte yazdıkları metinleri kendine konu edinmiştir. Bu bağlamda kitabın amacı metinler arası bir karşılaştırma yaparak bu bireysel teorileştirme ve yorumlama girişimleriyle ilgili kavramsal bir çerçeve oluşturmak ve nihayetinde erken cumhuriyet döneminin düşünsel çeşitliliğini ortaya koyabilmektir.


Basım Ayı/Yılı : 7/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 392
Ağırlık : 392
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺180,00

Edebiyatın ölümsüz kahramanı Hamlet kimdir? Görev bilincinden yoksun sıradan bir kahraman mıdır? Bir tembel, bir paçavra mıdır? Gücünün üstünde ona dayatılan zorlu koşullarda cellât olmak istemeyen güzel bir ruh mudur? Yararsız bir düşünce işçisi midir? Kör yazgının trajik kurbanı mıdır? Hepimizden bir parça taşıyan evrensel insanın bir tözü müdür? Yoksa Lev Şestov'un aşağıdaki çağrısına kulak tıkayan böylece trajediden kaçan bir varoluş yolcusu mudur?
"Ey dahi, yazgının son darbesini kabul et, o zaman annenin cesedini ve ölmekte olan Leartes'i gördüğünde, kanındaki zehri duyumsayacak, yaşamın, hakikatin, iyiliğin ne olduğunu anlayacaksın, "mutluluk kapısına" harap ettiğiniz ve böylece hiçleştirdiğiniz bu dünyada olduğundan farklı biri olarak gireceksin."


Basım Ayı/Yılı : 7/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 160
Ağırlık : 160
En / Boy : 13,5 / 21,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺76,50

Hanımlar Arasında (1914) eserinde sekizi hikâye, ikisi makale olmak üzere on metin bulunur. Hikâyelerin ana kahramanları genç kadınlar ve erkeklerdir. Bu eserler çoğunlukla kadın-erkek ilişkileri, hayal-hakikat çatışması, çağdaşlaşma, evlilik, cariyelik, sosyal adaletsizlik, hayal kırıklığı ve ölüm endişesi gibi konular etrafında şekillenir. "Çarşaf Altında" (1909) eseri hariç tüm metinler Servet-i Fünûn döneminde yazılır. Bunlardan "Teâdül", "Bir Mevsimin Hikâyesi", "Mehtapta", "Çarşaf Altında", "Fenerci", "Nekahette", "Çayırdan Sonra", "Bir Hikâye" adlı metinler hikâye; "Asıl Romanlar" ve "Tedkîkât-ı Edebiye" ise makale türündedir.

Hanımlar Arasında eseri kurmaca ve öğretici metinleri bir arada bulundurmasıyla Türk edebiyatında farklı bir yerde durmaktadır. Makale ve hikâyelerin aynı kitapta yer alması, alışılmadık bir durum olarak görünse de hem hikâyelerin hem de makalelerin merkezinde kadın hususu vardır. Eser, yapı ve izlek olarak Mehmet Rauf'un Servet-i Fünûn dönemindeki yazarlık çizgisinin özelliklerini barındırması yönüyle Rauf hikâyeciliğinin devamı niteliğindedir.


Basım Ayı/Yılı : 7/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 126
Ağırlık : 126
En / Boy : 13,5 / 21,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺67,50

Toplumsal bir sorun olan engellilik, toplumun tüm katmanlarını etkileyebilmektedir. Toplumda en fazla ayrımcılığa uğrayan gruplardan birisi de engellilerdir. Engellilik halinin bireyde meydana getirdiği değişimler kişinin engellilik hali ve bulunmuş olduğu konum itibariyle bireyin daha önce karşılaşmadığı farklı sorun alanlarıyla karşılaşmasına sebep olmaktadır. Bu engelli gruplarından birisi de fiziksel engelli babalardır. Bu çalışmanın odak noktasını fiziksel engelli bireylerin babalık deneyimleri oluşturmaktadır. Bu araştırmada Fiziksel Engelli Babaların babalığı nasıl algıladıkları, bir baba olarak engellilik sürecinde yaşamış olduğu uyum güçlükleri ve deneyimleri keşfedilerek analiz edilmesi ve alandaki bilgi boşluğuna katkı sağlanması amaçlanmaktadır. Yapılan araştırma sonucunda fiziksel engelli babaların işsiz ve gelir yoksulluğu yaşadıkları buna bağlı olarak bireysel ve sosyal sorunlar yaşadıkları görülmüştür. Fiziksel engelli babaların ulaşmak istediği en önemli babalık rolünün iş sahibi baba vasfının kazanılmasıdır. Bu rolün sadece maddiyatla ölçülemeyeceği özgüven sahibi ve psikolojik olarak güçlü bir baba inşasının önemli bir parametresini oluşturmaktadır. Engelli babaların sadece sosyal yardım boyutuyla değerlendirilmeyip üretime katılması ve ekonomik olarak desteklenmesi noktasında engellilerin çalışma hayatıyla ilgili var olan kanun yönetmelik ve mevzuatların kanun koyucular tarafından tekrardan gözden geçirilerek fiziksel engelli babaların lehine düzenlemelerin yapılması önerilmektedir.


Basım Ayı/Yılı : 7/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 168
Ağırlık : 168
En / Boy : 13,5 / 21,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺76,50

Avrupa’da 18. yüzyılda başlayan milliyetçilik akımı, ulusların varlıklarını sağlam bir tarihi zemine oturtma telaşını da beraberinde getirmiştir. Nitekim her ulus kendi geçmiş tarihini bilinen bir uygarlığa dayandırma çabasına girerek medeniyetin yapısal gelişimine ne derece katkıda bulunduğunu ispat etmeye çalışmıştır. Ancak Avrupa’daki bu gelişmelere karşın, Osmanlı Devleti uzun zaman soy ve kök arayışı içerisine girmemiş ve böyle bir çabanın paydaşı olmamıştır. Bu süreç Cumhuriyetin ilanına yakın zamana kadar böyle devam etmiştir. Cumhuriyetin ilanı ile birlikte ulusçu düşüncenin güçlenmesi, “Türk Tarih Tezi” kavramını ortaya çıkarmış ve bu bağlamda arkeoloji-tarih çalışmaları da önem kazanmıştır. Bu çerçevede Anadolu’nun eski yerleşim yerlerinde yabancı-yerli uzmanların yaptıkları arkeoloji kazıları esnasında çivi yazılı tablet ve yazıtların ortaya çıkmasıyla bunları okuyup tarihsel değerlendirmelerini yapabilen uzmanlara da ihtiyaç duyulmuştur.  Bu alanda yetişen uzmanlardan birisi de değerli hocamız Prof. Dr. Sebahattin BAYRAM’dır.


Basım Ayı/Yılı : 7/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 743
Ağırlık : 743
En / Boy : 16 / 23
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺378,00
Antik Yunan'dan Günümüze Paradigmatik Bir Bakış

İnsan tarih boyunca kendini ve hakikati bilmek için cevaplandırması zor birçok sorunun peşine düşmüştür. Elinizdeki eserde yazar, insanın tarih boyunca aradığı muhtemel cevapları bir araya getirmekle birlikte, günümüzde de insanın kendini bilmesine dair bu kadim soruları sordurmanın gayretini üstlenmektedir. Eser, insana modernizmin putlarından kurtulup kendi özüne/benliğine dönmesini ve sanal gerçeklikten kurtulup gerçek hayatı anlamlandırabilmesini salık veriyor. Yazar bu sorumluluğu üstlenerek, insanın yok olmaya yüz tutmuş merak duygusunu ve hakikate olan ilgisini yeniden canlandırmak istemektedir.
Felsefe Tarihinde Kendini Bilmek, insanın kendini bilmesi gerektiğine dair Sokratik ilkenin günümüzde de işlevsel olabileceğine ve insanın kendini bilmesi, ölçülü olması, doğru ve adaletli olmasının neden kendisinden bu kadar uzaklaştırıldığına odaklanıyor. İnsan bugün de kendini bilmek yoluyla haddini bilip ölçülü olamaz mı? Bu fikir, günümüz insanı için neden kabul edilebilir değildir? İnsan her şeyin kaynağını kendinde bulduğu andan itibaren bir zamanlar felsefeden, tasavvuftan, bilimden elde ettiği tüm kazanımları kaybetmeye başlamıştır. Modernitenin öne sürdüğü üzere kendine dönmek, kendini keşfetmek gerekir ancak bu, tüm hakikati kendi içimizde bulabilmemiz için gereklidir yoksa kendimizi hakikat yerine koymak için değil. İşte yirmi birinci yüzyıl insanının kendine bir türlü sormaktan çekindiği bu Sokratik sorunun bugün anlam ve içeriğinin birçok açıdan değişmesinin sebebi, hakikatle bağının koparılması sorunudur. Nitekim Sokrates’te de, Augustinus’ta da, Tasavvuf düşüncesinde de aynı tınıları duyarız: Kendini bilmek ruhtaki Tanrı’nın izlerini takip ederek onun bilgisine ulaşmak demektir. Hakikati elde etmek onunla bir çeşit ilişki kurmayı gerektirir. Bu ilişki kurma biçimi her şeyden önce insanın kendine dönmesini ve kendinde hakikate en çok benzeyen şeyi keşfetmesini içerir. Böylece insan bu benzerliği fark ettiğinde, hakikatle arasındaki o ezeli bağın koparılamaz ve yadsınamaz olduğunu görür. Arabî’nin ifadesiyle, “âlemdeki her parça yaratanın bir simgesidir”.


Basım Ayı/Yılı : 7/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 344
Ağırlık : 344
En / Boy : 13,5 / 21,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺108,00
Akif Üzerine Konuşmalar

Âkif’in “sessiz yaşadım, kim beni nerden bilecektir” mısraından ilhamla, “Kim Beni Nerden Bilecek” adını koyduğumuz bu röportaj kitabımızda; Âkif hakkında inceleme, araştırma yapmış yazar ve araştırmacılarımızın fikirlerine yer verdik. Her birinin Âkif’in bir yönünü anlattığı kitaplarıyla tanınan yazar ve araştırmacılarımızla büyük şairimizin hayatı, sanatı, düşüncesi yanında İstiklal Marşı’nın anlamı ve önemi üzerine konuştuk. Her biri alanında derin izler bırakmış olan bu usta yazarlarımızla yaptığımız röportajlar, gerçekte kaleme aldıkları kitaplarının hem bir özeti hem de açılımıdır.


Basım Ayı/Yılı : 7/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 168
Ağırlık : 168
En / Boy : 13,5 / 21,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺70,20
Kuram ve Uygulama

Toplumun genelinde var olan eşitsizlik ve adaletsizlikleri ortadan kaldırmak veya kabul edilebilir bir seviyede tutabilmek hedefiyle yurttaşlarının asgari bir yaşam standardına kavuşma- sını amaçlayan sosyal devlet, bu yolla sosyal düzen ve adaletin gerçekleşmesini sağlamaya çalışan bir devlet modelidir. Uyguladığı politikalarla yurttaşların tamamının sosyal güvenlik, eğitim, sağlık, barınma vb. hizmetlerden yararlanmasına imkân sağlayan sosyal devlet, bu özellikleri itibariyle modern toplumsal yaşamın gereklerinden biri olarak kabul edilmektedir. Sosyal devlet aynı nedenlerle hem siyaset ve yönetim bilimi araştırmacıları hem de politika belirleyiciler açısından ilgi çekici bir konu olagelmiştir. Sosyal devletin kapsamı, nüfuz alanı ve gerekliliğine ilişkin tartışmaları ele alan, dünya ve Türkiye uygulamaları üzerine bilgiler aktaran bu kitap, sosyal devlet olgusunu bütün boyutları ile değerlendirerek kuramsal bakış açıları ve uygulamalar üzerinden analiz etmeyi amaçlamıştır.


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 142
Ağırlık : 142
En / Boy : 13,5 / 21,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺70,20
(Edimbilim ve Toplumdilbilim Çerçevesinden Çocuk ve Yetişkin Karikatür Dergileri)

Karikatür, noktanın çizgiye, çizginin şekle, şeklin de anlam yüklü bir imge evrenine evrildiği, insanlık tarihi kadar eski, ölümsüz bir sanat formudur. Mağara duvarlarından günümüzün dijital çağına dek uzanan uzun soluklu bir serüvene sahip olan karikatür, hem basılı hem de dijital platformlarda varlığını sürdürmektedir. Bu sürekliliğin ardında yatan temel nedenlerden biri anlamlandırma ihtiyacından ileri gelmektedir. İnsanın, anlamı anlama ve anlamlandırma arayışı çabalarının yoğunlaştığı alanlardan biri olan karikatür, imgelerin yanında dilin de taşıyıcısıdır.
Karikatürde anlam çoğu zaman belirgin değildir, söylenenden çok söylenmeyenin rolü daha fazladır ve yüzeydeki değil derindeki anlama atıf söz konusudur. Bu yönüyle edimbilimsel özellikler sergileyen karikatürlerdeki dilsel unsurlar elinizdeki bu çalışmada toplumdilbilimsel bir değişken olan yaş perspektifinden ele alınmaktadır. Çocuk ve yetişkin dünyasındaki karikatür dilinin yansımalarının sistematik bir şekilde karşılaştırmalı olarak incelendiği bu çalışma, aynı zamanda mizahın geçmişi, mizah teorileri, karikatür gibi noktaları toplumdilbilim ve edimbilim penceresinden değerlendirmektedir.


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 280
Ağırlık : 280
En / Boy : 13,5 / 21,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺111,60
Büveyhiler ve Selçuklular Döneminde Huzistan

İlk Çağ’dan itibaren çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapan Hûzistân; İslâm öncesi siyasî, askerî, kültürel ve ekonomik alanda önemli bir bölgeydi. Müslümanların fethinden sonra da İslâm devletleri için önemini muhafaza etmiştir. Hatta Sâsânîler devrinde Hûzistân’ın Cündişâpûr şehrinde inşa edilen üniversite Abbâsîler tarafından örnek alınması İslâm Rönesansı’nın başlangıcını oluşturur. Ancak Abbâsîlerin siyasî otoritesini kaybetmesi neticesinde meydana gelen birtakım olumsuzluklar bölgenin sosyo-ekonomik yönden çöküşüne zemin hazırlamıştır. Büveyhî hükümdarı Adudüddevle her ne kadar Hûzistân’ın refahını yükseltmek ve ekonomik istikrarını sağlamak için düzenlemeler yaptıysa da haleflerinin giriştiği hükümdarlık mücadelesi bu çabaları boşa çıkardı. Büyük Selçuklular, Hûzistân’da hâkimiyeti ele geçirince bölge merkezden atanan askerî valiler tarafından yönetildi. Hûzistân bu dönemde Bâtınî faaliyetlerin hâricinde siyasî çekişmelerin uzağında kaldı. XII. yüzyılında ilk yarısında Seyhun’da yaşayan Avşarlar zorunlu olarak yurtlarından ayrılarak Hûzistân’a yerleşti. Avşar boyuna mensup Şümle, bölgede emîrlik kurarak yaklaşık 50 yıl boyunca bölgenin siyasî hayatında aktif rol oynadı. Elinizdeki kitapta Büveyhîler ve Selçuklular dönemi Hûzistân’ın siyasî hayatı, sosyo-ekonomik yapısı ile ilmî ve kültürel hayatına dair konular ana kaynaklar ışığında ele alınmıştır. Bunun yanı sıra konu bütünlüğünü sağlamak için Büveyhîlere gelen süreç hakkında genel bir değerlendirme yapılmıştır. Hûzistân hakkında ülkemizde yapılmış ilk kapsamlı çalışma olması hasebiyle bölge ve şehirlerini çalışacak akademisyenler için öncü olması açısından önem taşımaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 1/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 327
Ağırlık : 327
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺99,00
Yazılı Kaynaklar Işığında Mukayeseli Tufan Olayı

“Fakat biz Nuh’u ve Gemi’de bulunanları kurtardık. O Gemi’yi de, o hadiseyi de arkadan gelecek bütün insanlar için ibret kıldık” Ankebut / 15 
Allah tarafından insanlık için ibret kılınan Tufan Olayı’nın tüm bilinmezlerini açıklamak ve onun gemisini bulmak adına bilim insanları 19. yüzyıldan beri büyük çaba göstermektedir. Bu çalışma da söz konusu çabanın bir parçası niteliğindedir. Çalışma, konu hakkında bilgi veren en eski belge özelliğine sahip çivi yazılı destanlar ve diğer yazılı dokümanlar ile Kutsal Din Kitapları’ndaki ifadelerin bilimsel referans olarak kullanılmasından oluşmaktadır. Bu bağlamda meselenin daha iyi anlaşılması için Tufan’ın yeri, Tufan’ın kahramanı, Tufan tanrısı, Tufan’ın sebebi, Tufan’ın gemisi ve içindeki canlılar, Tufan’ın süresi, Tufan’ın sonlanışı, geminin karaya oturduğu alan ve Tufan kahramanının tavrı konuları mukayeseli tablolarla verilmiştir.


Basım Ayı/Yılı : 12/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 128
Ağırlık : 128
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺73,80
Kuantum Liderlik ve Odaklanmış Liderlik

21. yüzyıl, değişimin ve dönüşümün çok hızlı yaşandığı bir çağ olarak tanımlanmaktadır. Bu, içinde yaşamakta olduğumuz son derece bağlantılı, çok yönlü dünyanın ve yeni teknolojinin sürekli daha yeni ve daha yetenekli teknolojilerin önünü açmasının bir sonucudur. Bu değişim, önceki sanayi devrimlerinin tam tersine, doğrusal değil üstel bir hızla gerçekleşiyor. Aynı zamanda, bu oluşuma, insan yaratıcılığının, bağlılığının ve çalışanların, kuruluşun her düzeyinde, canı-gönülden çalışmasının çok büyük katkı sağladığı söylenebilir. Kısacası, başarı insanlara bağlı; başarıya ulaşmak içinse, insanların çağı okuyabilecek liderlere ihtiyacı var.


Basım Ayı/Yılı : 12/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 120
Ağırlık : 120
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺76,50
Gazali Düşüncesinde Bilgi ve İktidar

Varlığını kendi zamanında güçlü biçimde hissettiren her değer -bütün eksikliğine rağmen- önünde sonunda insanların ilgisini kendi üzerine çekmeyi başarır ve üstelik kendini insanlara kendine özgü cazibesiyle dayatır. Öyle ki adeta çağını aşarak sonraki çağa katılmak ister. Birçoğumuzca Ebû Hâmid Muhammed b. Muhammed el-Gazâlî (ö. 505 / 1111) işte böyle bir değerdir.  Asırlar önce yaşamış bir düşünürü günümüze taşıyan şey, sadece geçmişte bazı ilmî sâhalara etki etmesi değil, bununla birlikte incelediği bazı konuların zamanımızda da tazeliğini koruyor olması, başka deyişle çözmek üzere ele aldığı insanın temel varoluşsal sorunlarının hâlâ çözülememiş olmasıdır. Neliği daima araştırılıp soruşturulan insanın, bilgi ve iktidarla ilişkisi kuşkusuz o sorunlardan biridir.  Kitapta yazar, insanın yetkinlik sevgisi bağlamında Gazâlî’nin kemâl, ruh, kudret (iktidar) ve bilgi kavramlarına odaklanmaktadır. Ne var ki söz konusu kavramlar, kitabın boş sayfalarına yalnız buyurmamış, yanlarında başkalarını da getirmekte bir beis görmemişlerdir. Sözgelimi bilgi –Gazâlî’nin ona dost kıldığı– sevgiyi getirmiş ve doğrusu böylece kitabın çok daha renkli hâle gelmesini sağlamıştır. 


Basım Ayı/Yılı : 1/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 288
Ağırlık : 288
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺88,20
Uygulamalar, Sorunlar ve Çözümler

Bu kitap, dünyada ve Türkiye’de etkileri açıkça görülen iklim değişikliği ve buna bağlı olarak kentlerin sürdürülebilirliği ve dirençlilik konuları üzerinde durmaktadır. Özellikle gelişmelere bağlı olarak ortaya çıkan sorunların tespitlerine ve çözüm arayışlarına yer vermektedir. İklim değişikliği ile ekosistemde ortaya çıkan bir çok sorunun yerel, ulusal ve küresel düzeyde işbirliğini gündeme getirdiği ve katılımcı bir anlayışla çözümlerin üretilmesi gerektiği vurgusu yapılmaktadır. Diğer bir yaklaşımla iklim değişikliğinin insani yerleşmeler üzerindeki etkisi, hem ulusal hem de uluslararası politika yapım süreçlerinde daha fazla öne çıkması gerekliliği dile getirilmektedir. Özellikle kentsel yaşamı doğrudan veya dolaylı olarak etkileyen sera gazlarının artması, ekosistemdeki bozulmalar, yerkürenin ısınması, emisyon miktarındaki artışlar, ekonomi ve finans dünyasındaki etkiler, can ve mal kayıpları, doğallıkların kaybolması ve suni yapılandırmaların artması gibi bir çok olumsuzluğun giderilmesi için dünyanın ortak sorunu olarak görülen iklim değişikliğinin ancak ortak çözümlerle giderilebileceğine dikkat çekmektedir.  Kitap iklim değişikliği çerçevesinde, iklim değişikliğinin ne olduğu, ülkeler ve kentler için neyi ifade ettiği, iklim değişikliğinin etkilerinin kentler, toplumsal yaşam, ulusal ve küresel süreçleri nasıl etkilediği veya etkileyeceği, kentlerin sürdürülebilirliği ve dirençliliği hangi ölçüde etkileneceği ve bununla mücadelede yenilikçi yöntemlerin ve akıllı uygulamaların rolünün ne olacağı gibi birçok soruya cevap aramıştır.


Basım Ayı/Yılı : 12/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 224
Ağırlık : 224
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺166,50
İnanç Yönelimleri ve Yaşanılan Problemler

Tanrıyı bilme ile başlayan Tanrıyı algılama süreci insanı belli bir pozisyonda görüş geliştirmeye ve hayatını bu görüş doğrultusunda şekillendirmeye itmiştir. İnancı da inançsızlığı da şüpheyi de teslimiyeti kapsayan bu tavır alışlarda gençleri, kategorik ve tipolojik bakış açısından uzak bir şekilde,  zihni bir uyanıklıkla tanıştırmak yetişkinlerin, eğitim politikalarıyla ve tüm din eğitimi faaliyetleriyle ilgilenenlerin asli görevlerindendir. 
Güncel açıdan bakıldığında gençliği ve inancı tehdit eden modern izmleri entelektüel düzeyde cazipleştirerek popüler hâle getirme ve özellikle gençlere alternatifsizmiş gibi sunma çabası görülmektedir. Sorgulamalarla başlayan ve hayat boyu devam edebilecek bir anlam arayışında gençlerin Tanrı üzerine düşünsel bazı problemlerle karşılaşmasının doğallığının yanı sıra toplumun her kesiminin bu problemler karşısında birbiriyle etkileşim halinde bilinçli bir farkındalık geliştirmesi gerekmektedir. 
Elinizdeki kitap gençliğin Tanrı algısını bir yandan gençlik dönemi gelişim alanları ve inanç kavramı yönüyle bir yandan da inanç yönelimleri, bu bağlamdaki inanç sorunları ve sebepleriyle birlikte ele almıştır.


Basım Ayı/Yılı : 12/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 167
Ağırlık : 167
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺94,50

İlk kalem denemelerini öykü türünde veren Elif Şafak, 1997’de yayımlanan Pinhan romanıyla edebiyat dünyasına dikkate değer bir roman kazandırır. Yaklaşık yirmi beş yılda sayısı on dördü bulan bir roman koleksiyonu ortaya koyan yazar, romanlarında insanın yalnızlaşmasını, yabancılaşmasını, psikolojik açmazlarını, ülke insanının Doğu-Batı arasında sıkışmışlığını, yer yer postmodern anlayışla ele alma uğraşına girişir. Bireyden topluma doğru gelişen roman dünyasında o, sıradan, toplum dışı ve aykırı kişiliklere yer vermeyi yeğler.  Elif Şafak edebiyatını geniş bir perspektiften değerlendirmeye yönelen bu çalışma, yazarın edebî üretimine ağırlıklı olarak genç bir akademik kadronun yaklaşımını, yorum ve belirlemelerini bir araya getirmek arzusunun ürünüdür.  Elif Şafak edebiyatının bir panoramasını sunma amacından doğan Elif Şafak’ın Yazı Evreni, yazarın zamanla değişen/dönüşen yazarlık çizgisini belirlemeye de katkı sunabilirse hedefine ulaşmış olacaktır.


Basım Ayı/Yılı : 12/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 328
Ağırlık : 328
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺144,00

Tiyatro başta olmak üzere dramatik türlerde anlatıcı unsurunun varlığı ve işlevi yeteri kadar irdelenmeyen bir mesele. Can Şen, bu eseriyle anlatıcının dramatik türlerdeki yerine farklı bir bakış açısıyla yaklaşıyor. Dram sanatını sadece tiyatro ile sınırlı tutmayarak yaklaşımını senaryolara ve radyo piyeslerine de uyguluyor. Böylece anlatıcı unsuru ekseninde farklı dramatik türlerin ortak yönleri de belirginleşiyor.


Basım Ayı/Yılı : 1/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 96
Ağırlık : 96
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺65,70

Batman’ın demografik, sosyoekonomik, siyasal, kültürel alanlarda yaşadığı değişimin ve bütün bunlara bağlı olarak gerçekleşen mekânsal dönüşümünün izlerini süren giriş niteliğindeki ilk kitabın ardından, Batman Kent Araştırmaları-II adlı bu kitapta yer alan yazılar, zaman ve mekân içinde yaşanan değişimi derinlikli olarak anlamaya yönelik çabalardır.   Bu kitap, Batman kentleşme tarihine ilişkin referans oluşturacak konu başlıklarıyla literatüre katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Bu kapsamda kentin hafızası açısından önem arz eden fotoğraflar aracılığıyla kentleşme serüveninin ele alındığı ilk bölümün ardından sosyoekonomik göstergelerle yapılan analizler, mekânsal yayılma ve ticari alanlara dair çözümlemeler yer almaktadır. Bu bölümleri takiben Batman’da aşiret habitusunun modern siyasal hareketler üzerindeki etkileri, kültürel çeşitlilik tartışmaları ile Batman’da yerel basın, sağlık, ulaşım, tarım ve hayvancılığa ilişkin bölümler, kente dair farklı boyutlarda derinlemesine bilgileri ortaya koymaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 1/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 287
Ağırlık : 284
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺90,00

Bugün dünyamız, birçok açıdan, Kafka'nın Dönüşüm adlı eserinin kahramanı, Gregor Samsa'nın bir metamorfoz geçirdiğinin ayırdına vardığı sabahı yaşıyor. Eserin, çoğumuzun bildiği ilk satırı şöyledir: "Gregor Samsa, bir sabah huzursuz düşlerinden uyandığında kendini yatağında kocaman bir böceğe dönüşmüş bulur". Bizler de, yeni bir dünyaya gözlerimizi açtığımızın farkındayız artık. Dünya nüfusu, yaşanmakta olan göç hareketleriyle, tarihte hiç olmadığı kadar bir hareketlilik yaşıyor, iç içe geçiyor. Bu hareketlilik veya iç içe geçiş, toplumlar arası ilişkileri, bireyler arası ilişkileri, siyasal ilişkileri, ekonomik ilişkileri ve daha birçok şeyi radikal bir biçimde değiştiriyor. Dinler, diller, renkler, gelenekler, düşünceler, zevkler, eğilimler, yemekler, kıyafetler, kısacası hayat tarzlarını oluşturan bütün unsurlar, her an karşılaşma halindeler. Bu da çok doğal olarak, kimsenin daha önceki koşullarıyla yaşayamayacağı biçimlerde yaşamaya sevk ediyor hepimizi. Artık hiçbir topluluğun, kendi kapalı dünyasında, ötekilerden uzakta yaşama şansı bulunmuyor. Hiçbir ülkenin bu durumu gözardı ederek politika üretme şansı yok. Bu, paradigmatik bir değişimdir ve bu değişimin motorunu, küresel bilgi ve sermaye akışından çok daha fazla ve önce, kitlesel insani hareketler, yani göçler oluşturuyor. Belki de "tersine küreselleşme" diyebileceğimiz bir dünya hali, insanlık halini yaşıyoruz. Kuşkusuz bütün radikal değişimler gibi, bu değişim de sancılı olacak ve oluyor da.


Basım Ayı/Yılı : 12/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 280
Ağırlık : 280
En / Boy : 13,5 / 21,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺117,00

Gerek kendimize ait olan somut yönümüzün ve gerekse içinde nefes alıp verdiğimiz dünyamızın ve dünyamızdaki varlıkların her biri konusunda hemen hemen her gün keşfedilen bilimsel bilgiler bizi yeteri derecede aydınlatmaktadır. Bundan dolayı bu kitapta, deneye dayalı bilgilerin elde edilmesine konu olan alanlar söz konusu edilmeyecektir. Sözün özü, bu kitabın ana konusunu, hemen hemen her insan tarafından ben olarak nitelendirilen kendimde tespit ettiklerim oluşturacaktır. Öyle ki, bu bir nevi kendime dönüp, kendi kendimi kendi aynamda görüp kendimi incelemekten ibaret olan dönüşümlü düşüncedir. Burada sözü edilen aynanın, hepimizin her gün sabahları elimizi yüzümüzü yıkadıktan sonra kendi maddî yönümüze şekil vermek için baktığımız ayna olmadığını belirtmek isterim. Bu öyle bir ayna ki, maddî olarak bütün insanların vücudunda taşıdıkları bir başın içinde bulunan, ama her bir insanın sürekli olarak kendi kendisiyle baş başa kaldığı ele avuca sığmaz gizemli bir dünyadır ve her bir insan o gizemli dünyası içerisinde hiç kimsenin haberi olmadan kendi başına kendisiyle sohbet eder durur. Öyle ki, mekân da zaman da o aynada, yani gizemli dünyada, ölçüye sığmaz bir şekilde akar gider. Ne kadar ilginç bir ayna, yani dünya değil mi? İşte ben, bu kitabımda, bazı başlıklar altında bu gizemli dünyamda bulduklarımı okuyucularımla paylaşmak istiyorum.

Evet elinizdeki kitapta kendi hayatımla ilgili bilgilerin yanında ağırlıklı olarak kendimle buluşmamda, kendime itiraf ettiklerimi ve bu itiraflarımı nasıl halletmeye çalıştıklarımı bulacaksınız. Zaman zaman kendime yaptığım tavsiyelerimin, aynı zamanda size de yapıldığını göreceksiniz. Bu tavsiyelerimin, aynı zamanda kırk bir yıllık akademik hayatımda ders verdiğim binlerce öğrencime de yapıldığını ilave etmeliyim.


Basım Ayı/Yılı : 12/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 406
Ağırlık : 406
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺216,00

Osmanlı Devleti, Balkan coğrafyasında fetihlere başladıktan kısa bir süre sonra tam anlamıyla bölgeyi hâkimiyeti altına almıştı. Kılıçla fethedilen bölgelerde, bölge halkının desteğini almak, adaleti sağlamak, bölgeyi şenlendirmek amacıyla istimalet politikası takip edilmişti. Halkın büyük bir kısmı yeni idareyi daha adaleti bularak Osmanlı hâkimiyetinde yaşamaya devam etmiştir. Osmanlı Devleti, fethettiği şehirlerde özellikle idareci olarak Türkleri atamış ardından bölgeye Anadolu'nun çeşitli bölgelerinden getirdiği Müslüman Türkleri iskân etmiştir (Evlad-ı Fatihan). Mutlak surette iskân politikası Osmanlı Devleti'nin titizlikle uyguladığı, hem yerli halkı hem de yeni gelenleri rahat ettirecek bir yöntemdi. Osmanlı Devleti'nin takip ettiği siyaset neticesinde kısa zamanda Balkan şehirlerinin demografik yapısı değişmeye başlamıştır. Bir taraftan fethedilen bölgelerin Türkleşmesi diğer taraftan yerli halkın Osmanlı idaresi ile bütünleşmesi için çaba sarf edilmiştir.

Balkanların fethi ile birlikte Balkanlara yerleşen Müslüman Türkler, ihtidayı özendirici, teşvik edici söz ve davranışlar göstererek yerli halkın İslamlaşmasına katkı sağlamışlardır. Balkan coğrafyasında yaşayan Arnavut ve Boşnakların toplu şekilde din değiştirdikleri diğer din ve milletten kişilerin ise bireysel olarak zamana ve şartlara göre ihtida ettikleri görülmüştür

Balkan coğrafyası Osmanlı hâkimiyetinden çıkıncaya kadar gerek Anadolu'dan gönderilerek oralara yerleştirilen Türkler ve ihtida yolu ile İslamlaşan Boşnak ve Arnavutlar gerekse eski dinini muhafaza ederek varlığını sürdüren Gayrimüslimler (Rum, Bulgar, Ermeni, Arnavut, Ulah, Macar, Sırp, Slav, Kıpti, Yahudi) birlikte uzun yıllar hoşgörü içerisinde yaşamışlardır.


Basım Ayı/Yılı : 12/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 288
Ağırlık : 288
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺99,00

Bu çalışma, barış, adalet ve uzlaşının 'ne' olduğunu, birbirleriyle nasıl ilişkilendirilebileceğini, ortaya çıkan bu ilişkiler ağından toplumsal-siyasal alanda içkin ne tür sonuçlar çıkabileceğini, bahsi geçen kavramların çatışma-antogonizma, çözüm-agonizma ve barış-siyasal olan kavramlarıyla birbirlerine temas ettiği noktaları, iki düşünürün; Johan Galtung ve Chantal Mouffe bağlamında tartışma çabasıdır. Bu yönüyle çalışma, birbirleriyle 'ilişkisiz' görünen düşünürlerin kavramsal/kuramsal konumlanmalarını ilişkilendirmeyi amaçlamanın yanı sıra adı geçen iki düşünürü birlikte okuma çabasıdır. Bu çaba, Galtung ve Mouffe'un ayrı ayrı ele alındığı iki müstakil bölüm üzerine inşa edilen ve asıl tartışmanın yoğunlaştığı, iki farklı siyaset algısının karşılaştırıldığı bölümle sonlandırılmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 12/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 208
Ağırlık : 208
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺76,50

Osmanlı Devleti'nin geniş sınırlara sahip olması, bu sınırlar içerisinde farklı etnik ve dini gurupları barındırması topraklarını misyoner faaliyetlerine açık bir konuma getirmiştir. Osmanlı coğrafyasında faaliyet gösteren misyoner örgütlerden biri de 27 Haziran 1810'da Boston'da kurulan ve 1820 yılında Osmanlı topraklarına ilk misyonerlerini gönderen, ABCFM (American Board of Commissioners for Foreign Missions) ya da Amerikan Board olarak adlandırılan Protestan misyoner örgütüdür. Bu misyoner teşkilatın Osmanlı topraklarındaki çalışma sahalarından biri de Gaziantep olmuştur. Misyonerler bölgede gezici sağlık misyonerliğinin yanı sıra, kilise, okul, yetimhane ve hastane gibi faaliyetleri yürütmüşlerdir. Misyoner etkinliğinin temel amacı, özellikle Ermeniler arasında Protestan inancının yayılmasıdır. Ermeni isyanlarının baş göstermesi ve çıkan çatışmalarda misyoner örgütlerin etkisi konunun muhatapları arasında tartışılmaktadır. Bu çalışmada Amerikan misyonerlerinin etkinlik gösterdiği Antep bölgesi dahilindeki misyon kurumları, yönetim ve toplumla olan ilişkileri, etkileri ve çatışmaları üzerine araştırma ve değerlendirmeler ele alınmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 12/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 240
Ağırlık : 240
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺99,00

Bu çalışma, Seyyit Battal Gazi evlatlarından Mustafa Şükrü Metin Baba [Arıkaya]'nın hayatı etrafında iki devlet ve tek uygulama etrafında tekke ve zaviyelerin kapatılmasıyla Bektaşilerin yeni arayışlarını ele aldı. Mustafa Şükrü Metin Baba, Seyyit Battal Gazi Evlatlarından ve Bektaşi Tekkesi olan Şücaaddin Veli tekkesi postnişidir. Tekke ve zaviyeler kapatıldıktan sonra soydan devam eden erkan yanında Bektaşi Balım Sultan erkanına tabi olmuş ve çok geniş bir alanda baba olarak hizmet görmeye başlamıştır. Ocakzade iken nasip alıp Bektaşi Meydanında derviş ve ardından baba olmuştur.

Mustafa Şükrü Metin Baba'nın açtığı meydan onun vefatı ardından devam ettirilmiş ve günümüze kadar da iki babayla sürdürülmektedir. Bunun yanında Kütahya, Denizli ve Bilecik gibi illerde de meydan açmıştır. Diğer yandan Bulgaristan'da bulunan Otman Baba'ya bağlı toplulukların da ocakzadelikten nasipli meydanda hizmet yürütmelerinde etkili olmuştur. Bulgaristan'da bulunan Otman Babalı toplulukların bağlılığını almış ve Baba olarak seçilenlerden Seyitgazi'ye gelenlere nasip verip Babalıklarını tasdik etmiştir.

Mustafa Şükrü Metin Baba, Osmanlı Devletinin son döneminde gelişen siyasi akımların içerisinde yer almıştır. İttihat Terakki taraftarı olması nedeniyle saldırıya uğramıştır. Seçimler münasebetiyle Eskişehir ve Seyitgazi'de büyük bir kargaşa çıkmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti devrim kanunları arasında yer alan Tekke ve Zaviyelerinin kapatılmasıyla birlikte Seyitgazi'deki Seyyit Battal Gazi Dergahından çıkarılmış ve bir süre ilçede kaldıktan sonra Eskişehir'e gelmiştir. Eskişehir'de 1946 yılında vefat etmiştir.


Basım Ayı/Yılı : 12/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 286
Ağırlık : 286
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺88,20

Otistik bireyler, kurgusal eserlerde belirli klişeler aracılığıyla temsil edilmekte ve bu klişeler halk arasında çeşitli ön yargılara neden olmaktadır. Otizm spektrum bozukluğunun dâhilik ve olağanüstü yeteneklere sahip olmakla ilişkilendirilmesi otistik bireylerin çoğunluğunu dışarda bırakır. Otizmin bir spektrum olarak değerlendirilmesi, onların belirli sınıflandırılmalara dâhil edilemeyeceğini gösterir; çünkü otistik bireylerin her birinin dünyayı algılama şekli farklıdır; ancak kurgusal eserler çoğunlukla otizmin olağanüstü bir hafıza ve sıra dışı bir yetenek ortaya çıkardığı istisnai durumlarla ilgilenir. Bunun sebebi eidetik bir hafızaya sahip olan ancak sosyal becerileri kısıtlı olan bir çocuğun ya da gencin hikâyesinin ilgi çekici olmasıdır. Bu temsil, sözel iletişim kuramayan otistik bireyleri tamamen dışlar. Son zamanlarda özellikle film, dizi ve roman gibi kurgusal eserlerde otistik bireyler kendi temsillerini oluşturamamakta ve nörotipik bireylerin yarattığı haksız temsillere maruz kalmaktadır. Bu sorunlar; otistik bireyin dâhi ve empati yeteneği olmayan kişi olarak tanımlanmasına neden olur. Bir diğer sorun ise otizmin sadece çocuklar aracılığıyla yansıtılmasıdır. Yetişkin otistik bireylerin yaşadığı sorunlar göz ardı edilmektedir. Bu kitapta seçilen İngiliz romanlarında otistik bireylerin nasıl yansıtıldığı ele alınmış ve haksız temsilin nasıl ortadan kaldırılacağına dair çözüm önerileri getirilmiştir.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 216
Ağırlık : 216
En / Boy : 13,5 / 21,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺88,20
(18. Yüzyıl Konya Şer‘iyye Sicilleri BağlamındaOsmanlı KadınlarınınMiras Hukuku Meseleleri1750 – 1800)

Bu araştırma, Osmanlı yenileşme döneminde Konya'da yaşayan kadınların taraf olduğu miras davalarını incelemektedir. 1750-1800 yılları arasında dönemin mahkeme kayıtları olan şer'iyye sicillerine yansıyan bu miras davaları, kadınların miras hakları konusunda resmi kayıtlara dayalı verilerin değerlendirilmesine imkân sunmaktadır. Bu çalışma, lokal ölçekte o dönem Osmanlı kadınının sosyal statüsünün ve maddi haklarının aydınlatılmasına katkı sağlayacaktır. Şer'î hukuk ve örfi hukuk ile yönetilen Osmanlı Devleti'nde miras konusunda bu ikili hukuk sisteminin etkileri belgelerde görülebilmektedir. İlgili veriler kullanılarak kadınların miras haklarının durumu değerlendirilmiştir. Miras belgelerinde kadınların miras haklarını talep ettikleri konuların görülme sıklığına göre kategorik bir sıralama oluşturulmuştur. Bu kategorik sıralamada hibe, sulh-tehârüc, vasiyet, mehir talebi, muris muvazaası, ketm-ü ihfa, vasi tayini, vakıf ve örfi intikal başlıkları oluşmuş ve bu başlıklar altında miras davaları ele alınmıştır. Bu çerçevede Osmanlı hukukunun belli kurallarına rağmen uygulamada yaşanan sıkıntılar yalnız o döneme ait uygulama problemleri değildir. Günümüzde de miras davalarının tezahürleri değişmektedir. Bu sebeple araştırma günümüz kadınlarının miras hukukuyla ilgili yaşadıkları sorunlara da projeksiyon tutacaktır.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 326
Ağırlık : 326
En / Boy : 13,5 / 21,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺108,00

"Unutulma hakkındaki hikâyeyi kırk sene dinledik. O filmi seyrettik. Sonuç ne oldu? Soykırım oldu. Tarihimizi, dinimizi hatta adlarımızı her şeyimizi unutmanın faydasını görmedik; Yok olmaya mâhkum olduk. Bu hatayıbirdefadahayapmayacağız."
Aliyaİzetbegoviç


Basım Ayı/Yılı : 11/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 194
Ağırlık : 194
En / Boy : 13,5 / 21,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺85,50
Animals and American Literature

This book focuses on the age-old companionship of women and animals. Three of the works studied here are authored by women, and all four are discussed by referring to their female characters. Like animals, women are stepchildren of the symbolic system and language. By replacing the old tales with new ones and challenging patriarchal cultural norms, literature lays bare the ways how patriarchal system's tools have been excluding women and animals. Sarah Orne Jewett's "A White Heron" demonstrates Western religion's and science's complicity in the exclusion of women and animals by subverting an old story. Kate Chopin's The Awakening underlines the parallels between domestication of animals and the Victorian cult of domesticity. Faunia in Philip Roth's The Human Stain defies the human obsession with purity and finds her true home among animals as she wishes to become a crow. Finally, for Sigrid Nunez's unnamed narrator, Apollo the dog becomes the only saving grace in a cruel world. Reminding us of our hybridity as a species, each of the works demonstrates that we share this world with nonhuman animals, and denying this is not only unjustifiable but responsible for many moral wrongs. Therefore, if we want to survive as a whole, we have to opt for eco rather than ego and total liberation. It will not only save the world; it will make us humans a happier species.


Basım Ayı/Yılı : 11/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 176
Ağırlık : 176
En / Boy : 13,5 / 21,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺108,00

İktisattan, Robbins'den bugüne, kıt kaynakların alternatif kullanımı ile ilgili bir bilim dalı olarak söz edilir. İktisat sosyal bilim olarak sağlık alanını da içeren geniş bir yelpazeye sahiptir. İktisat sağlık alanındaki verimli kaynakların hangi alanlarda kullanılacağını ifade eden ve bu tercihleri analiz eden bir sosyal bir bilim alanıdır. Sağlık ve sağlık hizmetleri; gerek toplumsal gerekse politik boyutları olan ekonomik konulardan bir tanesidir.

Sağlık iktisadı disiplini iktisadi kuram ve araştırmalarının bir dalı olarak sağlık sektörünü ele alır. Sağlık iktisatçıları açısından bir toplumun etkin kaynaklarının hangi alanlarda kullanılacağı sorusu ve tartışmaların temel kaynağını oluşturan sağlık harcamalardaki hızlı artış önemli bir sorun olarak değerlendirilmektedir.

Son dönemde artan sağlık sektöründeki hareketlilik bu tartışmaların daha da ön plana çıkmasına neden olmuştur. Dünyadaki son gelişmeler sağlık harcamaları açısından değerlendirildiğinde, son otuz yılda hemen hemen her ülkede gayri safi milli hasıladan sağlığa ayrılan payın iki kattan daha fazla arttığı görülmektedir. Bu nedenle sağlık sektörünün iktisat temelli yaklaşımlarla analiz edilmesi kaçınılmaz olmuştur. İlgi çekici bu kitap tüm sağlık sektörü çalışanlarına ışık tutacaktır.


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 224
Ağırlık : 224
En / Boy : 16,5 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺151,20

Yeni medya ile yersizleşen ve hızlanan iletişim küresel bağlamda kültür oluşturabilme kudretine sahiptir. Haber akışını yerelleştiren, artık ulus ötesi nitelik taşıyan haber ajansları, böylece yerel haberlerin yanı sıra dünyadan haberleri de kendi perspektifleriyle sunmakta, böylece birçok ülkede kamuoyu yaratma gücü elde etmektedirler.

Dünyanın ve insanların yaşadıkları temel problemlerle alakalı haberlerin yayılması ve pek tabii tartışılması, kamusal destek sağlanması adına oldukça önemlidir. Uluslararası ilişkilerdeki üstünlük savaşında ise enformasyonun muktedir olanın bakış açısıyla yayılması ve tartışılması, sağlanan statükonun devamı için bir zorunluluktur. Bu durumda sorgulanması gereken esas nokta kamuya sunulan haberin iktidar ve hegemonya savaşında namluya sürülen birer mermiye dönüşüp dönüşmediğidir.

Suriye İç Savaşı hem Rusya hem ABD hem de Arap ülkelerinin dahil olduğu bir örnek sunmaktadır. Bu nedenle Suriye İç Savaşı'na yönelik üretilen haberler ile devlet söyleminin karşılaştırılması medya sermaye ve devlet füzyonunun yeni veya yeniden oluşturulan yapısının tespitinde oldukça yardımcı olacaktır.


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 272
Ağırlık : 272
En / Boy : 16,5 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺130,50

İnsanlık tarihi boyunca genel ve yaygın bir inanış, sınanmamış bir kanı olarak insan; diğer canlılar arasında en üstün pozisyonda konumlandırılmış, biyolojik niteliklerinin yanında sahip olduğu ahlak, vicdan, özgecilik, bencillik ya da dayanışma gibi nitelikler biricik ve eşsiz kabul edilmiş; insan, doğanın ve yaşamın bir parçası olarak değil, merkezi ve asıl nedeni olarak kavranmıştır. Felsefenin pratik bir alt disiplini olan ahlakın evrimci bir dizgeye oturtulması ve sözü edilen kavrayışın ters yüz edilmesi ilk kez Herbert Spencer ve Charles Darwin eliyle gerçekleştirilmiştir. Düşünce tarihi boyunca genel bir eğilim olarak aşkın bir kaynağa dayandırılan ya da doğanın dışından devşirilen ahlak, ilk kez Spencer ve Darwin ile birlikte maddi yaşam koşullarının ve bir arada yaşamanın bir çıktısı olarak tasarlanmış, daha yalın bir ifadeyle ahlak, vicdan, sempati ya da özgecilik gibi insanı diğer canlılardan ayırdığına inanılan nitelikler, ilk kez Spencer ve Darwin tarafından asıl kaynağı olan doğaya iade edilmiştir.

Hem Darwin hem de Spencer bütün çalışmaları boyunca, insanın yaşamın ve doğanın üzerinde ya da merkezinde değil, tam olarak içinde ve bir bileşeni olduğunu, yine gözlemlenebilir somut olgulardan hareketle göstermeye çalışır. İki düşünürün de bilimsel düşünce ve felsefe üzerindeki sarsıcı etkisi, büyük ölçüde insanın sahip olduğuna inanılan biricik ve eşsiz niteliklerin doğaya iade edilmesinden, insanlar ve diğer canlılar arasında kurulan ve hiyerarşik bir değer bagajı barındırmayan ilişkiden ve en sonunda, evrimci ilkelerin yalnızca biyolojik organizmanın değil, ahlak ve toplum gibi yapıların köken ve işleyiş ilkelerini açıklayabilme gücünü göstermelerinden kaynaklanır.


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 206
Ağırlık : 206
En / Boy : 13,5 / 21,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺85,50

Elinizdeki kitapta iktidar ve edebiyat kavramlarının işaret ettiği anlam alanları, birbirleriyle ilişkileri ve bu ilişkilerin tarihsel seyri anlatılmakta; kapitalizm, kolonyalizm, postkolonyalizm, şeyleşme, meta fetişizm ve post-truth gibi kavram ve pratiklerle bağlantıları ortaya konulmaktadır. Öte yandan, edebiyat ve iktidarın ilişkilendirildikleri kuramsal çerçevelerdeki izdüşümleri titizlikle irdelenmektedir. Yazarın yapıtıyla kurduğu öznel bağ ve bu öznelliğin iktidar karşısındaki tutumu, şiddet ve iktidar çerçevesinde antik ve çağdaş toplumlarda karşılaşılan kurban edimi ve ikame kurban uygulaması, bedenin politik iktidara karşı bir savunma mekanizmasına dönüştürülmesi, romanın yazınsal türler arasından sıyrılarak kendi iktidarını ilan etmesi, edebi kanonun hem kendi iktidarını kurması hem de siyasal iktidarın elinde bir araca dönüşmesi kitapta ele alınan konulardan bazılarıdır. Bütün bunlar, kuramsal boyutları ve pratikteki karşılıkları üzerinden Türk, İngiliz, İrlanda, Amerikan, Eski Yunan ve Latin edebiyatlarından örneklerle tartışılmaktadır. Bu çalışma, anlaşılacağı gibi zamansal olarak hem eski hem de yeni, mekânsal olarak ise geniş bir coğrafyanın kültürlerinin ürettiği edebiyatı odağına almakta, tek bir yere sabitlenmektense değişik deneyimlere yoğunlaşmaktadır. Her bölümü ayrı bir bakışı ve deneyimi irdeleyen Edebiyat ve İktidar: Dolaylı Bir Gerçeklik kendi bütünlüğü içinde ilgilisi için ana çalışmalara giden bir yol açmayı ve edebiyat dünyasına katkıda bulunmayı amaçlamaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 416
Ağırlık : 416
En / Boy : 13,5 / 21,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺99,00

Rumkale ve Halfeti, sahip olduğu doğal ve tarihi güzellikleriyle Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin önemli tarih ve turizm merkezleridir. Bölgenin tarihi devirlerden simgeler taşıyan hafızası ve kültürel zenginliği son yıllardaki turizm ile daha görünür hale geldi. Ancak bölgenin tarihi zenginliğini ve geçmişten günümüze gelen kültür mirasını bütün yönleriyle ele alan müstakil bir eserin yazılmamış olması ciddi bir eksiklik olarak göze çarpmaktaydı. Söz konusu eksikliği bir nebze olsun gidermek için Rumkale ve Halfeti'nin tarihini bir arada ele alan bu çalışmayı hazırladık.

Bu eserde, Rumkale ve Halfeti'nin Ortaçağ'dan günümüze kadar geçirdiği siyasî, idarî, dinî, askerî, mimarî, sosyal ve ekonomik tarihi bir bütün halinde ele alınmaktadır. Ortaçağ'ın temel başvuru eserlerine ve Osmanlı ile Cumhuriyet arşivi kaynaklarına göre hazırlanan çalışmada, bölgenin tarihi süreci ve kültür envanteri, alanın uzman akademisyenleri tarafından incelenerek değerlendirildi. Eserin, bölgenin kültürel zenginliğini ortaya çıkaracak yeni çalışmalara ufuk açması ve bu alanda çalışacak araştırmacılara yol gösterecek bir başvuru kaynağı olması en büyük temennimizdir.


Basım Ayı/Yılı : 11/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 535
Ağırlık : 535
En / Boy : 16,5 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺252,00
Sekülerizmin Dijital Zaferi

Meselâ, cinsiyet sınırlarının aşınması, makine sistemine uygun bir formun desteklenmesini de beraberinde getirir. Çünkü bilinen cinsiyet sınırlarının yeni sistem açısından bir karşılığı yoktur. Seküler ve dinin, cinsiyetin veya türün karşılığı, dijital/sayısal değerdedir ve veri akışındaki yerine göre anlam kazanır. Din ve seküler sınırların aşınması gibi duran sorun da burada belirir. Aslında öncesine uzanan bir problemin parçasıdır, fakat günümüzde iyice açığa çıkmaktadır. Daha öncesine dayanması, sorunun "ya bu... ya şu" anlayışın hâkim olduğu modern dönemde olduğu gibi "hem bu... hem şu..." aşamasında da geçerli olduğunu gösterir. Bu kitap ise "ne bu (modern anlayış)... ne de şu (postmodern/posthüman yaklaşım)..." bakış açısına yakındır. Çünkü sorunun her iki paradigmal yönelimi ortak kılan ve günümüzde de geçerliliğini koruyan bir zeminden kaynaklandığı iddia edilmektedir. Bundan hareketle iz süren kitap, dijitalleşmedeki eğilime/yönelime dikkat çekerek "kapalı tutarlılık" olgusu üzerinden sekülerizm ve sekülerleşme ile ilgili bir tanım önerisinde bulunmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 192
Ağırlık : 192
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺82,80
Politikalar, Uygulamalar ve Tartışmalar

Karşılıklı bağımlılık ilkesi çerçevesinde neredeyse herkesin herkesle ekonomik, sosyal, hukuki veya askeri ilişkiler geliştirdiği bir çağda, hele de ileri derecede uzmanlaşarak iş birliği yaptığı bir dönemde, pandemi sadece sağlık ya da ekonomi alanında etki meydana getirmekle kalmadı, sosyal ilişkileri ve etkileşimi, kamu politikalarını, siyasal değişkenlere ilişkin tercihleri ve genel manada kamusal alanı da derinden etkiledi. Etkilenen kamusal alan bugün siyaset bilimi ve kamu yönetimi açısından da bir dönüm noktası teşkil etmektedir. Çünkü bu değişim ve dönüşüm baskısını sağlıklı biçimde ele alıp, değerlendirebilen, akabinde gerekli mekanizmaları geliştirebilen ülkeler ve sistemler yeni dönemde öncü rol üstlenebileceklerdir.

Yaklaşık bir yıl önce, tam da arayış döneminin başlarında gündeme gelen bu akademik eser, kolektif bir emeğin mahsulü olarak ortaya çıktı. Alanında son derece yetkin akademisyen ve araştırmacılar yeni yeni gündeme gelen konuları ele almak suretiyle, çeşitli kamu politikası başlıkları bakımından değerlendirmelerini ortaya koydular. Çalışma bir arayış içinde olan uygulayıcılara, gidişatı anlamaya ve sorunlarına çözüm üretmeye çalışan araştırmacılara ve genel manada topluma hitap etmektedir.


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 246
Ağırlık : 246
En / Boy : 13,5 / 21,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺108,00
Kavram ve Tasnif

Elinizdeki kitap, ağırlıklı olarak Osmanlı hukuk düşüncesinin tarih idrakinden nasıl beslendiği, tarihsel kimliği bir zemin olarak kullanırken de kanun dili ve tasnifini nasıl şekillendirdiği konusunu ele almakta ve temelde iki meseleyi incelemektedir. Bunlar XIX. yüzyıldan günümüze aktarılan şer', örf, cürm, günah, bid'at vs. bazı hukuk terimlerinin geçmiş yüzyıllarda (özellikle XIV-XVIII. yüzyıllar arası) aynı anlamda kullanılıp kullanılmadığı konusu ile hukuk-ı şer'iyye veya hukuk-ı örfiyye denildiğinde neyin kastedildiği, Osmanlı hukukunda özel hukuk - kamu hukuku ayrımını hatırlatan uygulamaların olup olmadığı meselesidir. Roma İmparatorluğu'nda bilinen bir tasnif olan özel-kamu ayrımının, töre ve Cengiz Yasa'sı ile şeriatı birleştiren Osmanlı geleneğinde de yaşayıp yaşamadığı incelenirken Türk-Moğol hukukunun devletçi, fıkhın ise sivil biyografisine dikkat çekilmiştir. Türklerde devlet, bir bakıma inancın konusudur. Bu çerçevede tanrıdan kut alan hakanın aklı ile koyduğu yasanın, fıkhı aşmakla birlikte modern bir kavram olan seküler sahaya girmediği ve "tanrı ile meşrulaşan akıl" sebebiyle yine inanç halkası içinde olacağı değerlendirilmiş; Fatih'in, kanun neşrinde Türk-Moğol; muhtevada Türk-İslam ve bu muhtevanın özel hukuk - kamu hukuku biçimindeki tasnifinde ise Roma geleneğini esas aldığı iddiası gündeme alınmış ve tartışılmıştır.


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 270
Ağırlık : 270
En / Boy : 13,5 / 21,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺99,00
Sezai Karakoç Şirinde Şehir, Mimari ve Kimlik

Karakoç'un ev imgesi etrafında oluşturduğu anlam dünyası evi medeniyetin iç/son kalesi olarak gördüğünün göstergesidir. O düştüğünde kale düşecek, işgal gerçekleşecektir. Batının kötü düşü, balkona ağmıştır. Batının fısıltısı aile üyelerinin kulaklarındadır. Bu sebeple Karakoç, Batı'nın anlam değer dünyasının eve nüfuz etme çabası olarak görür balkonu. Evin mahremiyetini ihlal edecek, hayat tarzına müdahaleyi mümkün kılacak surda açılmış bir gediktir balkon.


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 207
Ağırlık : 207
En / Boy : 13,5 / 21,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺85,50
Harp, Esaret ve Valilik Yılları

Türk milletinin kahramanları çoktur. Maalesef bazıları, tarihin tozlu sayfaları arasında kalmıştır. Bu kahramanların yaptıkları fedakârlıkları gün yüzüne çıkarmanın tarihî araştırmalara katkı sunacak millî bir görev olduğunu düşünüyoruz. İşte fedakârlıkları gün yüzüne çıkarılması gereken kahramanlardan biri de İpsalalı Ahmed Paşa'dır (ö. 1819). Ahmed Paşa'nın 1806-1812 Osmanlı-Rus Harbi'ndeki özverili mücadelesi, Rusya'daki esaret ayları ve akabinde kendisine verilen önemli görevlerin mahiyeti bu kitapta incelenmiştir. Ahmed Paşa'nın Sırp isyanının bastırılmasındaki rolü ile Kastamonu ve Erzurum'daki faaliyetleri de kitabın konusunu oluşturan unsurlardandır. Kitapta bugün de gündemde olan Ukrayna toprakları ile Moldova, Romanya ve Bulgaristan'da bize aşina olan pek çok şehir ve kasaba ismi ile karşılaşacaksınız. Bir zamanların Türkiye'si olan bu topraklarda Türk askerlerinin canla başla yaptıkları mücadeleye şahit olacaksınız. Kitap, büyük ölçüde Osmanlı Arşivi belgelerine dayandığı için birincil kaynaklar temelinde inşa edilmiştir. Bu kitap salt bir biyografi değil aynı zamanda savaş tarihini de içinde barındıran çok yönlü bir çalışmanın sonucu olarak ortaya çıkmıştır.


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 184
Ağırlık : 184
En / Boy : 13,5 / 21,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺79,20

Ehl-i Hak inancı 13. yy'da İran'da ortaya çıkmış bir inançtır. Ehl-i hak inancı kuruluşu sonrasında kendisine bir topluluk oluşturmuştur. Günümüzde yoğun olarak İran'ın Tebriz, Kirmanşah ve Tahran şehirlerinde yaşamaktadırlar. Ehl-i Haklar araştırmacılar ve komşuları tarafından Ali İlahi olarak adlandırılmışlardır. Bu adlandırma yanlış olmakla beraber genel bir kavrama işaret etmektedir. Ehl-i Haklar arasında Türkler çoğunlukla olmakla beraber Goraniler ve Farslar da bulunmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 272
Ağırlık : 272
En / Boy : 13,5 / 21,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺99,00

BRET EASTON ELLIS'İN "AMERİKAN SAPIĞI" ve HAKAN BIÇAKCI'NIN "DOĞA TARİHİ"NDE ALAN, REKABET ve OYUN: MIŞ GİBİ YAŞAMLAR
Medine SİVRİ
M. Taner TÜRK

ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE İKİNCİ DİL ÖĞRETİMİ ÜZERİNE UYGULAMA ÖRNEKLERİ
Nurten SARICA
Elif ÖZOĞUZ

İKİ KLASİK ROMANDA "NESNE-İNSAN" İLİŞKİSİNİN GÖSTERGE AÇISINDAN İNCELENMESİ (MEHMET RAUF ve EMILE ZOLA ÖRNEĞİ)
Selim YILMAZ
Hasan SAĞLAM

SÖZLÜ DİLDEKİ ANLAM ÖĞELERİNİN FRANSIZ İŞARET DİLİNDEKİ GÖRÜNTÜLERİ
Ertan KUŞÇU

INSIDE&OUT (TERS&YÜZ) ANİMASYON FİLMİ ve TÜRKÇE DUBLAJ ÇEVİRİSİNDE ÜNLEMLERE İŞLEVSEL BİR BAKIŞ
Arsun URAS
Büşra ÇELİK

SERENCÂM'IN SERENCÂMI
Bedri SARICA

MESNEVİ'DEN SİMYACI'YA HAKİKAT YOLCULUĞU KARŞILAŞTIRMALI BİR ÇALIŞMA
Elif ÖNDEŞ

SÜMERCE ve TÜRKÇEDE İKİLEME YOLUYLA YAPILAN ADLANDIRMALAR
Mustafa SARICA


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 255
Ağırlık : 255
En / Boy : 13,5 / 21,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺88,20

Geçmişten bugüne varlığını devam ettirmiş, söylemekten, anlatmaktan, kelamı işlemekten hiçbir zaman vazgeçmemiş olan sözlü gelenekler, halkın kendi hikâyesini, kendi sözüyle var eden önemli aktarım araçlarındandır. Ülkemizde hayat bulan sözlü gelenekler içerisinde önemli bir yere sahip olan Dengbêjlik de diğer sözlü gelenekler gibi bu aktarım geleneğinin dikkate değer unsurlarındandır. Halkın kolektif belleğini canlı tutan, geleneği tüm unsurlarıyla taşıyan Dengbêjlik geleneği, ortak bir hafızayı ve tarihi temsil etmektedir. Dengbêjlik geleneği, üzerinde derinlemesine çalışmalar yapılması, birçok farklı açıdan ele alınması gereken bir konudur. Bu çalışmada, Dengbêjlik geleneğinin geçirdiği dönüşümler, araştırılmaya, incelenmeye çalışılmıştır.


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 96
Ağırlık : 96
En / Boy : 13,5 / 21,5
Cilt Tipi : Ciltli
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺76,50

Türklerin Müslüman olması, Türklerin tarihinde yaptığı ilk ve en büyük devrim aynı zamanda Türk ve dünya tarihinin en önemli olaylarından biridir. Türklerin din değiştirmesi sadece inançlarını değil, hayatlarının bütününü değiştirilmesi sonucunu doğurmuştur. İslâmiyet'le birlikte Türklerin siyasi, hukuki, dinî, iktisâdi, sosyal ve sanatsal hayatlarının bütününde köklü değişmeler olmuştur. Türklerin Müslüman olması konusunda yüzyıldır yapılan araştırmaların çoğu ideolojik, romantik ve kurgu düzeyinde olmuştur. Bunun somut göstergesi Türklerin Gök Tanrı inancına mensup olduğu ve bu inancın İslamlaşmayı kolaylaştırdığı iddiasıdır. Bu yanılgı ders kitapları aracılığı ile milli bir kanaate dönüşmüştür.

Bu kitapta, Türklerin Müslüman olması meselesi temel kaynaklar kullanılarak, tarihsel gerçekler dikkate alınarak ve rasyonel olarak yeni baştan ele alınmıştır. Önce Türklerin anavatanları, Türk kavimlerinin isimleri, Türklerin etnik yapıları ve inandıkları dinler tartışılmıştır. Sonra Türklerin Müslüman olmasını kolaylaştıran unsurlar ana hatları ile anlatılmıştır. Son bölümde ise İslamlaşmanın Türklerin siyasi, askeri, hukuki, ekonomik, sosyal ve sanatsal hayatları üzerinde yaptığı tesirler tespit edilmeye çalışılmıştır.


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 288
Ağırlık : 288
En / Boy : 13,5 / 21,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺99,00

Medyanın çerçeve oluşturduğu temel içeriklerin başında haberler gelmektedir. Haberlerin haberi inşa edenler tarafından çerçevelenme şekli, kitlelerin bilinçlerine sızabilmektedir. Alternatif bilgi kaynakları olmayan kitlelerin her olayı ham haliyle görebilme şansına sahip olmamalarından dolayı haberdeki mesajı çoğunlukla kurgulanmamış gerçekmiş gibi algılamalarına neden olmaktadır. Dolayısıyla haberin penceresinin açıldığı taraf kitlelerin de penceresi olabilmektedir ve bilincin oluşmasını sağlamaktadır. Bir bilinç üreticisi olan medyanın başta haber olmak üzere içeriklerinde ne tür çerçeveleri kullandığı, yani içeriklerini hangi çerçevelerle ürettiği önemlidir. Birçok disiplinde kullanılan çerçevenin medya nezdinde önemini anlatmak açısından Haberdeki Çerçeve kitabı önem arz etmektedir. Kitapta çerçeveleme kuramı ve haber çerçeveleme hem bir kuram hem de bir yöntem olarak irdelenmiştir. Bu eksende, kuramsal boyutuyla açıklanan çerçeveleme kuramı ve yöntemi son üç bölümde gazete, televizyon ve internetten seçilen örnek olayların nasıl çerçevelendiğini göstermek amacıyla haber örnekleriyle ilgili uygulamalara yer verilmiştir. Çerçeveleme kuramı ekseninde haber çerçeveleme yöntemini kullanmak isteyen araştırmacılar için Haberdeki Çerçeve kitabı kaynak olma niteliği taşımaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 272
Ağırlık : 272
En / Boy : 13,5 / 21,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺88,20

Şerif Mardin'in "toplumların gittikçe farklılaştıkları ve merkezileştikleri bir süreç" olarak değerlendirdiği modernlik, Batı Avrupa'da 17. ve 18. yüzyılda ortaya çıkmaya başlayan, örnek tezahürünü Kuzey Amerika'da bulan ve o zamandan bu yana dünyanın geri kalanına yayılan ya da dayatılan toplum biçimi diye tanımlanmaktadır. Bu toplum biçiminin oluşumunu sağlayan düşünce tarzına da modern düşünce adı verilmektedir. Kökleri Rönesans ve Reform dönemine kadar uzanan bu düşünce tarzı, öğretici olan ve Tanrı tarafından yaratılan evrendeki olguları, nitelikleri ekseninde ereksel bir açıklamaya tabi tutan önceki dönemlerden tamamen farklı olarak evreni, metafizik referanslara başvurmadan, zaman ve mekanla sınırlı varlık alanına müracaat etmek suretiyle açıklamaya çalışan bir karaktere sahiptir. Modern düşüncenin merkezinde deney ve gözleme dayalı nesnel bir bilgi arayışı yer aldığı için hakikat, düşünen öznenin aklıyla sınırlandırmakta, beşeri kültürün değerlerle normlarını da içine alan ideal yönlerinin tamamı öznel alana hapsedilmektedir. Bu yüzden Modern düşüncede, hayatın daha yüksek yanını oluşturan sanat, ahlak ve dinle ilgili her şey öznel olarak algılanmakta, insan her şeyin ölçüsü yapılmaktadır. Öznelleştirme merkeze alınınca da kültürün tüm unsurları değişimin etkenleri için bir meşru hedef haline gelmekte, bundan böyle hiçbir şey kutsal olarak görülmemektedir. Modern düşüncede aklın aydınlattığı şeylerin dışında kalanlar yanlış, hurafe ve efsane olarak nitelendirilmekte, her türlü özden ve iç tutarlılıktan yoksun bırakılmaktadır.

Modern düşüncede insan tek boyutlu yani sadece akıl varlığı olarak ele alındığı için onun duygusal dünyasıyla ilgili ortaya çıkan sorulara cevap verilememektedir. Halbuki insan, aklı yanında duyguları da olan bir varlıktır. Modern dönemde güvenliğini kaybeden ve bireyleşen insanın, duygusal doğasından kaynaklanan sorulara cevap bulamaması onu başka arayışlara sevk etmektedir. Bu dönemde dinin yeniden ilgi odağı haline gelmesinin bu arayışların bir sonucu oluğu söylenebilir.

Elinizdeki kitap, Modern Batı düşüncesinde din ve metafiziğin dışlanması sonucunda insanın karşı karşıya kaldığı sorunları ve günümüzde dinin Batı dünyasında nasıl yeniden ilgi odağı haline geldiğini ele almaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 110
Ağırlık : 110
En / Boy : 13,5 / 21,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺70,20

Mekân; çevre, kültür ve insan etkileşimiyle kendisini sürekli yenileyen bir gerçekliktir. İçerisinde her tür toplumsallığın yaşandığı değer yüklü bir zemin olması sebebiyle mekân, insani hallerin en yakın tanığıdır. Bir yaşam biçimi olarak mekân, içinde bulunduğu çağa tanıklık ederek toplumsal ve kültürel bakiyenin bir göstergesi olmaktadır. Kişilerin sosyal ve duygusal bağlılıklarının bir sonucu olarak aidiyet ise kendisini daha çok mekânsal yapılarda gösterir. Temel insani bir ihtiyaç kabul edilen aidiyetin mekân perspektifinden ele alınması kimlik ve kültür numuneleri adına önemli referanslardır. Bireysel ve toplumsal hafızada kendisine bir yer edinen mekânın aidiyet oluşturma niteliği müstakil bir çalışmayla ele alınmaya değerdir.

Mekân ve aidiyetin insanın mütemmim cüzü olduğunu vurgulayan bu çalışma, mekânın toplumsal bir sahne olduğunu iddia etmektedir. Ulusal literatürde yeni bir kavram olan mekânsal aidiyet, müdavim tipolojisi aracılığıyla çok yönlü incelenmektedir. Konya şehir merkezinde gerçekleştirilen görüşmeler sonucu elde edilen veriler kişilerin mekân algısı ve aidiyetini sosyolojik bir perspektifle yorumlamayı mümkün kılmıştır. Mekânsal aidiyet; kişiyi hafıza, kimlik, tarih ve geleneksel ögelerle kuşatan bir sarmal işlevi görmektedir. Bu aidiyetin oluşumunda ise siyasi, kültürel, ekonomik, dini ve zamansal ögeler etkindir. Kişilerin aidiyet geliştirdikleri mekânlarla benzerliklerinin olduğunun altını çizen çalışma, yaşam tarzı farklılıklarının mekân projeksiyonuyla okunabileceğini göstermektedir. Mekân aidiyetinin gelişim süreci, mekânın kendi aktörünü var etmesi ve bu tip üzerinden toplumun nasıl okunacağı meselesiyle bu çalışma, yalnızca sosyal bilimcilere değil konuyu merak edebilecek genel okuyucuya da kapısını açmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 294
Ağırlık : 294
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺99,00
1 2 3 ... 9 >
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı