Zafer Algöz severlerinin kaçırmak istemeyeceği bir set. Usta Oyuncunun kaleme aldığı Haşırt Dı Bilekbord, Keş On Dı Teybil ve Ken Taç Dis kitapları Zafer algöz'ün imzasıyla okurlarıyla buluşuyor.
Haşırt Dı Bilekbord
Zafer Algöz; Kemal Sunal’dan Sadri Alışık’a, Öztürk Serengil’den Fatma Girik’e, Erkan Can’dan Cem Yılmaz’a pek çok sanatçıyla setlerde, sahnede ve dost meclislerinde yaşadıklarını anlatıyor. Haşırt Dı Bilekbord güldürüyor, hüzünlendiriyor ve sanat dünyasının önemli isimlerini daha yakından tanıma fırsatı sağlıyor.
En / Boy : 13,5 / 19,5
Sayfa Sayısı : 224
Keş On Dı Teybıl
Zafer Algöz, Keş On Dı Teybıl’da okurlarını Ertuğrul İlgin, Cüneyt Gökçer, Fikret Hakan, Öztürk Serengil, Nur Subaşı (ve elbette kedisi Siyami Bey), Süleyman Seba, Kamran Usluer, Cem Yılmaz, Can Yılmaz ve daha birçok önemli isimle yaşadığı ilginç anılara davet ediyor.
Sayfa Sayısı : 271
Ken Taç Dis
Usta oyuncu Zafer Algöz, merakla beklenen üçüncü kitabı Ken Taç Dis ile mizah serüvenine devam ediyor! Algöz, çocukluğundan gençliğine ve ustalığına kadar geçen zamanda yaşadıklarını eşsiz anlatım gücüyle aktarırken bolca güldürüyor, düşündürüyor ve hüzünlendiriyor. Hayatında önemli bir yere sahip olan Kars, Trabzon ve Bursa anılarının yanında; tiyatro ve sinema dünyasından tanıdığımız usta isimlerle birlikte kendi özel hayatından sıra dışı karakterlere de yer veriyor kitabında. Mizahın, sevincin ve hüznün bir arada olduğu, şaşırtıcı ve soluksuz bir maceraya hazır olun…
Sayfa Sayısı : 292
Ece Ayhan'ın güncelleştirilmiş güncesi, yalnızca şairin iç ve dış yolculuğunun dökümünü içermekle kalmıyor: Bir o kadar da, yakın dönem kültür hayatımızın dinamik ve doruk bölgelerinde sağır edici bir nabız gibi yüksek sesle çalışıyor. Ece Ayhan, Türk edebiyatının asi İsa'sı.
Hayalet Oğuz, 60'lı ve 70'li yıllarda İstanbul'da bohem hayatın içinde önemli bir ad olarak yaşadı. İncecikti. Gerçek bir mülksüz ve malsızdı.Ne evi, ne de tek bir sandalyesi oldu;resmi dairelere girip çıkmadı; cebinde doluştırdığı kitapları ya da bir dostundan almıştı ya da biraz sonra bir başkasına verecekti. Çeviriler yaptı, birkaç şiir yazdı. Kara gözlüklerinin arkasından dünyayı ve çevresini izledi. İçki masalarının, edebiyat toplantılarının, caddelerin ve sokakların arasından geçip sessizce gitti. Bugün hala aramızda, hayalet, dolaşıyor.
Tezer Özlü, bir başka kutupta kendisiyle aynı yazgıyı paylaşan Oğuz Atay gibi, beklenmedik bir anda edebiyatımızdan demir aldı. Yazar ile sahici efsanesini birleştiren bu anlatı, hem yoğun bir vasiyetname niteliği taşıyor, hem de hayata ender görülen acılıkta bir perspektiften tanıklık ediyor. Tezer Özlü, Türk edebiyatının gamlı prensesi. Yayınevinin notu: Bu kitap, yazarın Almanca kaleme aldığı "Auf dem Spur eines Selbsmords" (Bir İntiharın İzinde) adıyla 1983 Marburg Yazın Ödülü'nü alan metnin Türkçesidir. Bu kitap dilimizde, yazarı tarafından Yaşamın Ucuna Yolculuk (1984) adıyla bir anlamda yeniden yaratıldı.
Duyguların, doyumların, düşüncelerin dolaysız, sade, birebir aktarımıdır mektuplar. Hele de "en yakın" arkadaşa, bir "can dostu"na yazılmışsa, yazılan Leylâ Erbil, yazan da Tezer Özlü'yse...Yazarının coşku dolu, yoğun bir sevgiyle, sevecenlikle yüklü, zaman zaman da "taşkın" duyarlılığını yansıtan bu mektuplar, okuru bir başka boyuta taşıyacak, Tezer Özlü'nün Bütün Eserleri'nin ufkunu genişletecek...
Ortak bir kader ne kadar farklı yaşanabilir? Danimarkalı Karen Jeppe’nin tuttuğu kayıtlar tartışmaların odağındaki kitap!..
Birinci Dünya Savaşı’nın ilk yılında Osmanlı Devleti’nin cephesi ve cephe gerisi güvenliğine yönelik tehdit algılamaları kaygısıyla 1915 ortalarında gerçekleşen Ermenilerin “sevk ve iskânı”nda, yani tehcir (göç ettirme) ve sonrasında yüz binlerce Osmanlı vatandaşı Ermeni evlerini, komşularını bırakarak çıktıkları zorunlu yolculukta ailelerinden de ayrılmak/kopmak zorunda kalmış ve bu zorlu yolculuk sırasında birçoğu hayatını kaybetmiştir.
Bugün Suriye sınırları içerisinde kalan Halep’te, tehcirle bölgeye gelen Ermenilere yardım amaçlı yetimhane, hastane, meslek edindirme okulları gibi tesisler kurulmuştur. Tehcirin ilk dönemlerinden itibaren bölgedeki Osmanlı idarecilerince oluşturulan sosyal ve ekonomik yardım kurumları savaş şartları altında hizmet görmeye başlar. Savaş sonrasında da çeşitli yardım kuruluşları burada faaliyette bulunurlar. Onlardan birisi de Near East Relief’tir. Bu kuruluşun Halep’te 1922’den 1927 yılına kadar faaliyeti, Danimarkalı yardımsever ve Milletler Cemiyeti Komiseri Karen Jeppe tarafından yürütülmüştür.
Çalışmamızda, söz konusu süre içerisinde Near East Relief tarafından yardım edilen 1184 kişiye ait bilgiler yer almaktadır. Birleşmiş Milletler Cemiyeti Arşivi’nde bulunan defterlerde, bu kişilerin adı-soyadı, anne-baba adı, memleketi, yaşı ve yardım kuruluşunca kabul ediliş tarihi gibi bilgilerin dışında, tehcir sonrası yaşadıklarının anlatıldığı metinler de bulunmaktadır
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.