Haşırt Dı Bilekbord
Zafer Algöz; Kemal Sunal’dan Sadri Alışık’a, Öztürk Serengil’den Fatma Girik’e, Erkan Can’dan Cem Yılmaz’a pek çok sanatçıyla setlerde, sahnede ve dost meclislerinde yaşadıklarını anlatıyor. Haşırt Dı Bilekbord güldürüyor, hüzünlendiriyor ve sanat dünyasının önemli isimlerini daha yakından tanıma fırsatı sağlıyor.
En / Boy : 13,5 / 19,5
Sayfa Sayısı : 224
Keş On Dı Teybıl
Zafer Algöz, Keş On Dı Teybıl’da okurlarını Ertuğrul İlgin, Cüneyt Gökçer, Fikret Hakan, Öztürk Serengil, Nur Subaşı (ve elbette kedisi Siyami Bey), Süleyman Seba, Kamran Usluer, Cem Yılmaz, Can Yılmaz ve daha birçok önemli isimle yaşadığı ilginç anılara davet ediyor.
Sayfa Sayısı : 271
Ken Taç Dis
Usta oyuncu Zafer Algöz, merakla beklenen üçüncü kitabı Ken Taç Dis ile mizah serüvenine devam ediyor! Algöz, çocukluğundan gençliğine ve ustalığına kadar geçen zamanda yaşadıklarını eşsiz anlatım gücüyle aktarırken bolca güldürüyor, düşündürüyor ve hüzünlendiriyor. Hayatında önemli bir yere sahip olan Kars, Trabzon ve Bursa anılarının yanında; tiyatro ve sinema dünyasından tanıdığımız usta isimlerle birlikte kendi özel hayatından sıra dışı karakterlere de yer veriyor kitabında. Mizahın, sevincin ve hüznün bir arada olduğu, şaşırtıcı ve soluksuz bir maceraya hazır olun…
Sayfa Sayısı : 292
Somut zamanda "kayıp" olan bir insanın varlığını oturtabileceği, kendini var kılabileceği bir yer var mıdır? Varlığının farkında bile olmadan kullandığımız duyularımızın küçük bir kısmını kaybettiğimizde neler olabilir? Profesör Sacks'tan romantik tavırlı, geniş ve açık uçlu yaklaşımlarla örülmüş "ciddi" bir kitap. Sıradan her insan için "zihinsel" bir yolculuk, nöroloji ile ilgilenenler içinse kaçınılmaz kaynak.
"Doğumum bile bir kökünden kopma idi. On yaşıma kadar, çevreni, özellikle çevremdeki sessizliği kavramaya çalışırım... Yirmi yaşım ile otuz yaşım arasında aklın bittiği yerleri ve çaldırmanın sınırlarını aradım... Otuz yaşım ile kırk yaşım arasında ne akıllı ne de çılgındım. Dünyayı kavradığımı sandım... Kırk yaşındaydım. Bugün, gecenin bazı saatlerinde kitlenin anlamsız gürültüsü içinde boğuluyordum... Kendimi öldürmeye çalışıyordum... Özlemlerim kalmadı. Bıraktım. Hepsini kendi ve benim dünyamı anlamaları için bıraktım... Ve bana ölümsüzlerin sonsuz acıları kaldı."
Dünyanın zirvesi, Ana Tanrıçası Chomolungma’ya tırmanan ilk Türk Nasuh Mahruki’nin heyecan dolu serüveni hayatınıza sızdığında dünyanın sınırsızlığıyla rahatlayacak; başka insanların hayatları ve doğanın kendi yolculuğunuzu yaşayacaksınız.
“Eski Çin bilgeliğindeki yin ve yang felsefesinde şöyle bir düşünce var: Olumlunun, olumsuzun dengesi bozulmuşsa insan bedensel acılara uğrar. Buna göre eğer insan kendi içinde dengesiz, huzursuzsa, vücudunda problemler ortaya çıkabilir. Bir başka deyişle psikolojik kökenli sorunlar yaşayabilir. Dişimin şişmesine psikolojik kökenli demiyorum ama, buraya geldiğimden beri içimde tırmanışla hiç alakası olmayan bir huzursuzluk var… Kendimi bu kısır döngüden kurtarmak istiyorum ve bunun en iyi yolu tam anlamıyla Everest’e konsantre olmak. Bundan sonra aklımda yalnızca tırmanış olacak.”
Duyguların, doyumların, düşüncelerin dolaysız, sade, birebir aktarımıdır mektuplar. Hele de "en yakın" arkadaşa, bir "can dostu"na yazılmışsa, yazılan Leylâ Erbil, yazan da Tezer Özlü'yse...Yazarının coşku dolu, yoğun bir sevgiyle, sevecenlikle yüklü, zaman zaman da "taşkın" duyarlılığını yansıtan bu mektuplar, okuru bir başka boyuta taşıyacak, Tezer Özlü'nün Bütün Eserleri'nin ufkunu genişletecek...
Ortak bir kader ne kadar farklı yaşanabilir? Danimarkalı Karen Jeppe’nin tuttuğu kayıtlar tartışmaların odağındaki kitap!..
Birinci Dünya Savaşı’nın ilk yılında Osmanlı Devleti’nin cephesi ve cephe gerisi güvenliğine yönelik tehdit algılamaları kaygısıyla 1915 ortalarında gerçekleşen Ermenilerin “sevk ve iskânı”nda, yani tehcir (göç ettirme) ve sonrasında yüz binlerce Osmanlı vatandaşı Ermeni evlerini, komşularını bırakarak çıktıkları zorunlu yolculukta ailelerinden de ayrılmak/kopmak zorunda kalmış ve bu zorlu yolculuk sırasında birçoğu hayatını kaybetmiştir.
Bugün Suriye sınırları içerisinde kalan Halep’te, tehcirle bölgeye gelen Ermenilere yardım amaçlı yetimhane, hastane, meslek edindirme okulları gibi tesisler kurulmuştur. Tehcirin ilk dönemlerinden itibaren bölgedeki Osmanlı idarecilerince oluşturulan sosyal ve ekonomik yardım kurumları savaş şartları altında hizmet görmeye başlar. Savaş sonrasında da çeşitli yardım kuruluşları burada faaliyette bulunurlar. Onlardan birisi de Near East Relief’tir. Bu kuruluşun Halep’te 1922’den 1927 yılına kadar faaliyeti, Danimarkalı yardımsever ve Milletler Cemiyeti Komiseri Karen Jeppe tarafından yürütülmüştür.
Çalışmamızda, söz konusu süre içerisinde Near East Relief tarafından yardım edilen 1184 kişiye ait bilgiler yer almaktadır. Birleşmiş Milletler Cemiyeti Arşivi’nde bulunan defterlerde, bu kişilerin adı-soyadı, anne-baba adı, memleketi, yaşı ve yardım kuruluşunca kabul ediliş tarihi gibi bilgilerin dışında, tehcir sonrası yaşadıklarının anlatıldığı metinler de bulunmaktadır
Bu site Ticimax® Gelişmiş E-Ticaret sistemleri ile hazırlanmıştır.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.