Ülkenin en karanlık anlarında umudunu yitirmeyen bir önder... Gözünü kırpmadan kendini vatanı için feda eden bir asker... Yüreği insan ve doğa sevgisiyle dolu bir devrimci... Anekdotlarla ve Çizgilerle Atatürk serisinin ikinci kitabı olan "Laik Türkiye" ile onun hiç bilinmeyen yönlerine tanıklık edeceksiniz.
Yeni yıl yaklaşırken hayata dair farklı hayallere ve umutlara sahip birbirinden farklı üç kadının yolu, bir İtalyan kafesi olan Bal Küpü’nde kesişir. Kafenin sahibi Bea geçmişini geride bırakmak ve oğluyla yeni bir hayata başlamak istemektedir. Sevdiği adamla düğün hazırlığı içindeki Olivia’nın evlilik konusunda karmaşık düşünceleri vardır. Genç ve güzel avukat Chloe ise yasak aşkın kucağında huzursuz günler geçirmektedir. Ancak Bea’nin kafede vereceği Noel partisi üç kadın için de sürpriz gelişmelere sahne olacaktır! Noel İçin Tek Dileğim, bazen en güzel hediyelerin Noel ağacının altındaki paketlerde değil, yanı başımızda durduğu halde fark edemediğimiz güzelliklerde olduğunu anlatan sıcacık ve sihirli bir yeni yıl masalı...
1932, Türkiye’nin doğusu. Erkan Demir büyük bir ailenin tek vârisidir. Çok sevilen yakışıklı Erkan’ın geleceği önceden yazılmıştır. Bir gün, geleneklere göre Anadolu’daki topraklarının ağası olacaktır. Ancak bu göz alıcı geleceğin bedeli Erkan’ın bir arzu adamı olduğunu unutması demektir. Erkan gider. Doğduğu topraklardan uzaklara, her defasında mümkün olduğunca daha da uzağa gider. Terk ederek başlattığı yeni geleceği, Erkan’ı sonunda Paris’e götürür. Paris’te çeşitli işler yapan Erkan, özgürlüğüne yakınlaştığını sandıkça doğuda bırakmaya çalıştığı tabularla Paris’te de yüzleşecek, geçmişin siluetleri farklı şekiller ve bedenlerle de olsa karşısına çıkmaya devam edecektir.
Sesler renklere, kadınlar erkeklere, gece ayaza karışırken, tüm bu hengâmenin içine sıkışmış bir gece kulübü... Dinmeyen alkış ve kurşun sesleri... Bitmeyen barut ve parfüm kokusu... Kol kola gezen şöhret ve keder... Acılı ve mutlu gözyaşlarının birlikte aktığı, sürükleyici bir roman, Alaturka... Pavyon şarkıcıları Dore ve Lame’nin, divalar divası Meral Melek’in alaturka şarkıların gölgesinden bir an olsun ayrılmayan öyküsüne davetlisiniz.
"... Benim için zar atıyorlardı. On iki yaşındaydım. İri yarı olan küfrederek kayalığın kenarına doğru ilerledi ve durup denize işedi. Diğeri ise dudaklarında o her zamanki güven verici ve babacan gülümsemesiyle bana yaklaştı. Bir eli yanağımı okşamak için uzandı. "Korkma..." dedi. Korkudan uzak bir öfkeyle o eli ısırdım; artık korku, yüreğimin derinliklerine gömdüğüm bir paçavradan başka bir şey değildi. Bakışları değişti, babacanlık yerini öfkeye bıraktı." Uğruna savaşlar yapılan, halkları birbirine düşüren kadın olarak yazdı tarih Helen’i. Oysa o sadece bir insandı. Ama taştan yapılmış bir insan. Bir Fahişenin Anıları Helen’in hikayesi kendi ağzından epik bir dille anlatan usta işi bir roman.
Biz Şaziye’yle öyle sessiz sedasız ayrılmadık. Komaya girmeden kısa bir süre önce, odasında yalnızkalmıştık. Yanından ayrılmıyor, ona güç katmaya çalışıyordum. Başını çevirip bana bakmaya başladı. Aman yarabbi!
Bir çift gözden bunca duygu fışkırabilir mi? Hüzün, acı, çaresizlik, sevgi, sadakat ve minnetle bakan gözlerindeki yol, sonsuzluğa gidiyordu.
Bu bakışların karşısında çektiğim ıstırabı anlatmam mümkün değil. Sol avucumun içine aldığım parmaklarını öpüyor, sağ elimle de saçsız başını alnından geriye doğru okşuyordum. O an yavaşça, yüzünü bana doğru çevirdi ve sesinden duyabileceğim son sözleri bahşetti bana: “Başımı omzuna koyabilir miyim?”
Şemsi Tüfekçi’den yaşanmışlığın, aşkın ve sadakatin lirik anlatımı…
Harry takma isimlerle vampir serileri, pornografik hikayeler ve ucuz polisiyeler yazarak geçimini sağlamaya çalışan bir yazardır. Yazarlıkta sınıf atlamak isteyen Harry’nin karşısına bir gün ilginç bir fırsat çıkar. İşlediği seri cinayetlerin sonucunda hapse tıkılan meşhur mahkum Darian Clay, Harry’e bir mektup yazar ve anılarını tüm ayrıntılarıyla kendisine anlatacağını söyleyerek hakkında bir kitap yazmasını ister. Ancak bir şartı vardır... Hem de iç gıdıklayıcı, yasa dışı ve hayal dünyasının sınırlarını zorlayan bir şart... Clay’in teklifini kabul etmesiyle birlikte Harry kendisini bir tür kurmacanın ortasında bulur. Dışarıda birileri, Clay’in işlediklerine benzer cinayetler işlemektedir.
Hızlı, Aksiyon Yüklü, Belki de Okuyacağınız En Sert Roman... Dr. Peter Brown Manhattan’ın en kötü hastanesinde korkunç çalışma saatlerine katlanarak stajyer doktorluk yapmaktadır. İnsanların kalbinde tıkalı bir damardan daha büyük kötülüklerin gezindiğini bilen Peter gizli kalmasını tercih ettiği bir geçmişe sahiptir. Pietro şiddet konusunda yaratıcı zekâya sahip bir mafya tetikçisidir. Arkasında kanıt yerine bir dizi ölü gangster bırakmayı tercih eden Pietro herhangi bir hastanede görmek isteyeceğiniz en son kişidir. Dr. Brown’un yeni hastası olan LoBrutto’nun ise üç aylık ömrü kalmıştır... Mafya, devlet ve ölümün kapıya dayandığı bir hastanede Peter sadece hastalarının yaşamı için değil, kendi yaşamı için de mücadele etmek zorundadır. Azrail’i alt etmek için çok az zamanı vardır. Adrenalin yüklü bir aksiyon ve sert diyaloglar... Azrail’i Yen’i okurken bir sonraki sayfada neler olacağını tahmin edemeyecek, heyecanlanacak ve elinizden bırakamayacaksınız.
Jimmy Tock’un büyükbabası fırtınalı bir gecede ölmeden önce torununun hayatında beş karanlık günün olacağına dair kehanette bulunur ve bu beş felakete karşı Jimmy’nin hazırlıklı olmasını ister. İlk kehanet Jimmy’nin yirminci doğum gününde, sonuncusu ise otuz yaşında gerçekleşecektir. Peki, bu beş günde Jimmy’i hangi korkunç olaylar bekliyordur? Hangi olaylar karşısında sağ kalmak zorundadır? Kehanetleri önlemek için savaşırken aynı zamanda aşkı ve cesareti öğrenen Jimmy Tock, beş gün içinde başarması gerekenlerle dünyasının tehlikeli ama bir o kadar da harika olduğunu görecektir. Kehanet... Hâlâ vaktiniz varken tadını çıkarmaya bakın.
"Mutluydum. Sanki o bunalımları yaşayan adam ben değildim. Aşkın bu denli kudretli bir şey olduğuna ilk defa tanık oluyordum. Hiçbir şey umurumda değildi artık. Zaten neyin yalan neyin gerçek olduğunu da idrak edecek havadan çıkmıştım." 70 yaşında emekli bir büyükelçi olan Orhan Bey, meslek hayatında edindiği deneyimleri ve anıları bir kitapta toplamak ister. Kitabın yazım sürecinde kendisine eşlik edecek bir yardımcıya ihtiyaç duyar ve tavsiye üzerine Gül adında genç bir kızla tanışır. İşte bu andan itibaren her şey hızla değişmeye başlar; bu zamana kadar mütevazı bir hayat süren Orhan Bey, yeni tanıştığı genç kızla hiç tatmadığı duyguların peşinden gider. Polisiye türünün edebiyatımızdaki usta kalemi Osman Aysu’dan heyecan dolu, imkânsız bir aşk serüveni.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.