Yeni Gelen Dergisi Sayı: 46 Kasım 2022 - Şubat 2023


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 80
Ağırlık : 80
En / Boy : 24 / 32
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺40,00
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 74
En / Boy : 24 / 33
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 7.2018
₺10,00
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 74
En / Boy : 25 / 32
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2018
₺10,00
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 74
En / Boy : 19,5 / 27,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2018
₺10,00
Tükendi

Yeni Gelen’in Kasım sayısında Yalçın Küçük’ten ütopya, Ara Güler’den Hamallar.

Red, Kurgu, Ütopya yolunda Kasım’da 9. Sayısı çıkan Yeni Gelen, bu sayısında Yalçın Küçük’ün kaleminden “Ütopya nedir?” sorusunun cevabını veriyor. “Ütopya”nın kapitalizmin yerleşirken yol açtığı yoksulluk ve kargaşaya tepki olarak doğduğunu vurgulayan Yalçın Küçük, sosyalist ütopyacıların ise, sanayi devriminin yarattığı büyük zenginlikle birlikte ortaya çıkan kitlesel yoksulluğa şaşkınlığı ve çözüm arayışını yansıttığını yazıyor: “Aydın hayal kırıklığının çocuğudur, ütopyacı, bir hayal kırıklığını daha büyük hülya’ya çevirebilendir. Her üçü de, on sekizinci yüzyılın aydınlanma felsefesinin çocukları idiler; mutlak aklın sonsuz çözümleyici gücüne inanarak büyüdüler. Bununla birlikte, tarih on dokuzuncu yüzyıla dönerken, yaşadıkları topluma, aklın egemen olmamasına şaşırdılar. Aydınlanma çağının ürünü oldukları için, bunu yalnızca ahenkli bir toplumun gösterilmemiş ve bunu gösterebilecek dahilerin ortaya çıkmamış olmasına bağladılar. Robert Owen, gösterisine, New Lanarck sanayi tesislerinin yönetimini eline aldığı 1800 tarihinde başladı; Claude de Saint- Simon, ütopyacı kariyerini, 1802 yılında Cenevre mektuplarıyla açtı. Charles Fourier’in ilk çalışması ise 1808 yılında yayınlandı.” Yalçın Küçük’ün yazısıyla Yeni Gelen’in Ütopya başlığı da daha belirgin hale gelmiş oldu diyebiliriz.

“Kurtuluş hep yoksul mahallesidir”

Filozof Afşar Timuçin’in bu sayıdaki yazısı ilkçağın yiğitlikleriyle tanınan Aias ve Coriolanus örneklerinden yola çıkarak kahramanın özelliklerini ele alıyor ve hatasız olma zorunluluğunu tartışıyor: “Tanrıların Buyruğuyla da Olsa Bir Kahraman Yanlış Yapmamalıdır.” Afşar Timuçin’e göre: “Aias bütün temiz yüreğiyle gururunun kurbanı olmuştur. Kahramanlar için en büyük tehlike onların kendilerini ayrı bir varlık gibi hatta insanüstü bir varlık gibi görmeye yatkın oluşlarından gelir. Onlar korkusuz olmanın, tehlikelere atılmaktan çekinmiyor olmanın ayrıcalığını yaşarken yanılıp kendilerini gurura kaptırırlarsa bütün güçlerini yitirirler. Kahraman Coriolanus da aynı sona uğramıştır. Onun yanlışı halkına ağır sözler söylemesiyle başlamıştı.”

Prof. Dr. Hayrettin Ökçesiz, derginin arka kapağında bir tablosuyla birlikte yayınlanan “Frankfurt Notları”nda şöyle yazıyor: “Kurtuluş hep yoksul mahallesidir.”

Orhan Gökdemir’in “Herkesin Okumadığı Kitaplar” başlıklı yazısı, kitapları yakın zamanda Türkçeye çevrilen Mısırlı tarihçi Ahmed Osman’ın Musa ve Akhenaton arasındaki benzerlik ve özdeşlik üzerine geliştirdiği tezleri tartışıyor. Mısır tarihinin kısa bir kesitinde “Aton”culuk, Musevilik ve Hıristiyanlık arasında köprü kuran yazıda heyecan ve esin verici düşünceler dillendiriliyor. Gökdemir’in “Amon” ile günümüzde kullandığımız “âmin” sözcüğü arasında bulduğu benzerlik düşündürücü.

“Çokbilmiş özne”nin bilgisizliği.''

Eleştirmen Taylan Kara, bu kez “Serbest Uydurma Tekniği ile Tarih Analizi Yapmak” nasıl olurun cevabını araştırıyor. Freud’un ezbere kullanılan birkaç kavramıyla çok iyi bilinen yakın tarihi çarpıtmayı başaran Bülent Somay ve kitabı “Çokbilmiş Özne”nin gülünç iddialarını görünce, bunların okurlar ve hakim akademi cemaatince nasıl ciddiye alınabildiği sorusu, içinde kıvrandığımız cehalet çağının karanlığını bir kere daha önümüze koyuyor. “Bir Kitap Bağımlısının Notları” bu sayıda “Bir Saçmalığın 100 Yıldır Araştırılmaya Devam Edilen Nedeni ve Sanatta Anti-Militarizm” konusuna ayrılmış. Dr. Ulvi Özdemir, milyonlarca insanın katledilmesiyle tarihe kanla yazılan Birinci Dünya Savaşı’nın 100. Yılında akılcı bir nedeninin olmayışı üzerinde durarak edebiyat, sinema, çizgi roman, müzik sanatının savaş karşıtı örneklerini ele alıyor.

Geçen ay yitirdiğimiz fotoğrafçı Ara Güler’i Ekrem Ataer anlatıyor: “Kalacak Bir Türkü Söyler Gideriz”. Birkaç ay önce sanatçıyla ilgili “Ara ile Bir Ara” kitabını yayınlayan Ekrem Ataer, Ara Güler’in son yıllarına tanıklık ve gözlem yüklü yazısında, tartışılan yönlerine de ışık tutuyor. “Ömrü, emeği ile yaşam mücadelesi veren insanları fotoğraflamakla” geçen Ara Güler’in ünlü “Hamallar” fotoğrafı Yeni Gelen’in kapağında ve orta sayfasında yer alıyor. Asım Öztürk’ün “Halkını Sevmenin Tanıklığında Bir Şair: Berin Taşan” yazısı ise, birkaç ay önce dünyamızdan göçen şair Berin Taşan’ı anlatıyor. Onun halkın “Şahdamarından” şiirler çıkaran bir Cumhuriyet Savcısı olduğunu da öğreniyoruz. Efe Eğilmez’in yazısı “Sanat ve Yaşam” ilişkisine ilişkin ilgi çekici düşünceler içeriyor.

Devrimci bir okuma atölyesi.

Yasemin Eğinlioğlu’nun “Okumayanlar Ülkesinde Yazar Olmak” yazısı da ülkemizi ve dünyayı kuşatan cehalete edebiyat ve kitap cephesinden bakıyor. Hiç okunmayanlar ile çok okunanlar aynı gerçeğin iki yüzü. Bestseller kitapların niteliksizliği, nitelikli olanının göz ardı edildiği piyasa kültürünün olağan sonucu. Yeni Gelen yalnızca olumsuzu eleştirmekle yetinmiyor; bu sayıda yer alan Aydan Kara’nın “Biz Devrimci Bir Atölyeyiz, Her Şeyi Değiştirebileceğimize İnanırız” yazısı cehaletin panzehirini gösteriyor. İki yıldır etkinlikte bulunan Ece Ataer Kitap Okuma Atölyesi’nin çalışma yöntemini ve okuduğu eserleri ele alan yazı, piyasa kültürüne karşı ortaklaşa ve örgütlü mücadelenin başarılı bir örneğini ortaya koyuyor.

Ali Timuçin’in felsefi incelemesi “Epiktetos’ta Felsefe Eğitimi”, ilkçağın yaşamla içlidışlı Stoa felsefesinin bilgi, insan ve yaşam anlayışını kapsamlı bir biçimde ele alıyor. Haydar Ali Albayrak’ın öyküsü “Aylak sisifos, Yorgun Herakles ve Uyuz Atlas’ın Tekmili Kirden Macerası” ise, mitolojik karakterleri Samsatlı Lukianos’u aratmayan bir ironiyle karşımıza getiriyor. Yeni Gelen’de bir de gezi yazısı var: “Eski Bir Avcıyla Sakarya Irmağı Çevresinde Gezinti.” Celal İlhan yazısında, avcı arkadaşıyla Eskişehir köylerinde dolaşırken derlediği izlenimlerle bölgenin manzarasından ülkenin manzarasına uzanıyor.

“Yoldaşıyım hep yeni gelenin”

B. Sadık Albayrak bu sayıdaki incelemesinde Nahid Sırrı Örik’in romanını ele alıyor: “Sultan Hamit Düşerken’de Devrim Sahneleri”. Romanın tipleri ve olayları arasında devrimin görünümlerini araştıran yazar, 1908 Devrimi’nin konakları kuşatan halk dinamiğinden yarının devrim sahnelerine ipuçları yakalıyor.

Yeni Gelen’in Kasım sayısında İtalyan şair Michela Zaneralla’dan Özkan Mert’in çevirdiği dört şiir var. Gülçin Yağmur Akbulut “Tepelere Doğru”, Turgay Çimen “Bir Günün Sonunda İsyan”, Mehmet Ercan “Çağrışım”, Hasan Çapik “Mavi Portakal” şiirleriyle yer alıyor. Mustafa Göksoy ise “Özgün Çağrı” şiirinde “Yoldışıyım hep yeni gelenin” diyor.

Yeni Gelen’in Genel Yayın Yönetmeni B. Sadık Albayrak “Tarih Bizi Çağırıyor” başlıklı sunuş yazısında yakın tarihimizi başı eğik Türklükten başı dik Türklüğe çıkma tarihi olarak niteleyerek Cumhuriyet’in bittiği koşullarda emekçi nitelikli yeni bir cumhuriyet gerekliliği üzerinde duruyor. Derginin tarih ağırlıklı bu sayısını şu sözlerle özetliyor: “Sanki özel bir sayımızdır; tarih bizi çağırıyor. Geçmişten geleceğe bakmaya çalışıyoruz. İnsanlığa yakışan, başı dik alnı açık bir gelecek kurmak için…”


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 74
En / Boy : 24 / 33
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2018
₺10,00
Tükendi

Yeni Gelen’de Yunus Nadi Ödülünün Jüri Üyesine Verilmesi Skandalı

Piyasa edebiyatına karşı “Red, Kurgu, Ütopya” arayışıyla yola çıkan Yeni Gelen dergisi Ekim sayısında skandala dönüşen edebiyat ödüllerini Yunus Nadi Ödülleri özgülünde tartışmaya açıyor. Taylan Kara’nın araştırmalarıyla ortaya çıkardığı 2002 yılından beri şaşmayan bir düzenek bu yıl da işledi; 2002’den beri Yunus Nadi Ödülleri öykü ve roman dalında 15 yılda 14 kez Can yayınlarında yayınlanan kitaplara verildi. Bu yıl verilen ödül ise, piyasa ödüllerinin artık tam bir skandala dönüştüğünü gösterdi; öykü ödülü, roman ödülü jürisinde yer alan Yiğit Bener’in Can yayınlarınca yayınlanan kitabına verildi. Taylan Kara “Jürisinde Olduğu Yarışmada Ödül Almak: Bir Utanç Yazısı”nda bu skandalı sorgularken jüri üyelerinin ahlaki tutumunu eleştirdi. Taylan Kara, bir “torna tezgâhı tasarım yarışmasında” bile “Personel, değerlendirme kurulu üyeleri, 1. Derece yakınları katılamaz” şartı aranırken, Yunus Nadi edebiyat ödülünün bir jüri üyesine verilmesini “utanmazlığın normalleşmesi” olarak yorumladığı yazısını, “Utandırmak bir görevdir” diyerek şöyle sonlandırdı: “Onları utandırmamak bizim utancımızdır. Er ya da geç bir gün mutlaka… Mutlaka utanacaklar. Bu da bizim borcumuz olarak kayda geçsin.”

“Bilinç Araştırması Temel Sorunumuzdur” başlıklı yazısında Afşar Timuçin, felsefenin temel sorununu, bilinç, gerçeklik ilişkisini ele alıyor. Gerçek insanın gerçekliğin tutkulu araştırmacısı olduğunu vurgulayan yazara göre, “Önemli olan her şeyden önce dünyaya doğru bakmaktır ve yaşamı doğru kavramaktır. Felsefenin varoluş koşulları ve gelişim koşulları toplumsal dönüşümlerin koşullarında ve bu dönüşümleri hem yaratan hem kavrayan bilincin koşullarında gizlidir.” Bilincin en köklü araştırmacısı felsefenin insan sorunlarını tartışmaya açması ve çözüm araştırması da bu temelde olasıdır.

Hukuk felsefesi profesörü Hayrettin Ökçesiz’in “Frankfurt Deyişleri” ve yazarın bir tablosu, derginin arka kapağında yer alıyor. Ökçesiz, günümüz düzeninde halkın yerini bir cümleye sığdırmış: “Bu iktidar örgüsünde halk artık bir dolgu maddesidir.”

Yeni Gelen, geçen ay intihar eden şair-yazar Kaan Turhan’ı, yazdığı son notu yayınlayarak anıyor.

İsyanı Simgeleyen Ateşi Sev

Yeni Gelen’in bu sayısında, Almanya’dan köyüne döndüğü gün hayatını kaybeden ressam, eğitimci, çevirmen Aydın Karahasan’a yazılmış bir mektup var: “Yusuf Ziya Bahadınlı’dan Aydın Karahasan’a 75. Yaşgünü Mektubu.” 48 ile 58 Kuşağından iki aydını buluşturan mektupta Türkiye’nin aydınlanma çağının kültür sorunları, kitap ve dil sevgisinin güzelliği gündeme getiriliyor. Miraç Kavala, “Sadece Bir Yazar, Bir Düşünür Değil, Yaşam Bilgesidir Sami Gürel” yazısında Köy Enstitülerinden yetişen yazarın felsefe, estetik, sanat ve yaşama “akış felsefesinin” açıklayıcılığında nasıl baktığını araştırıyor. “Bir Kitap Bağımlısının Notları” bu sayıda “Tarih Kitapları Arasında” doğan düşünceleri tartışıyor. Tarihçi Cemal Kafadar’ın “Giriş”i olup “Sonuç”u olmayan kitabı ile Mark Twain’in Türkiye Seyahati kitabı Ulvi Özdemir’in eleştiri oklarından nasibini alıyor.

Turan Alptekin’in incelemesi “Karagöz’ ve ‘Hacivat’ Ad ve Kimlikleri Üzerine” ayrıntılı çözümlemeler getiriyor. Karagöz ve Hacivat’ın tarihsel ve toplumsal kişiliklerine ilişkin çarpıcı bilgiler veren yazının bu topraklardaki felsefi senteze ilişkin çıkardığı sonuçlar da düşündürücü. Ayşe Övür, “Bir Direniş Kadını: Suat Derviş”de bugünlerde daha çok okunan ve daha iyi anlaşılan romancının serüven yüklü yaşamını anlatıyor. Ayşe Kaygusuz Şimşek’in yaptığı söyleşide, Zerrin Taşpınar, yeni şiir kitabı “Kin ve Kibir’de Şiirle Tarihe Not Düşmek İstedim” diyor. Düzenin hegemonyasındaki günümüz edebiyat ortamına ilişkin gözlemler ve fırsatçı yazar tipolojisine yönelik eleştiriler getiren söyleşi, değiştirmek için örgütlenme ve mücadeleye vurgu yapıyor. Zerrin Taşpınar’dan alınmış Ateş şiirinin son dizeleri şöyle:

Ateşi sev diyor uzayıp giden ömrümün tanıklığı.
Evi yakmayan, eti yakmayan, isyanı simgeleyen
Ateşi sev…

Cafer Yıldırım bu sayıda da şair araştırmalarını sürdürüyor; “Bir Sentezin Şairi: Metin Cengiz”. Cengiz Kılçer “Spinozacılık Modası ya da ‘Erken Burjuva Felsefesi’” başlıklı yazısında Deleuze, Guattari, Althusser vb. Avrupa felsefecilerince Spinoza’nın yeniden keşfedilmesini sorgularken, Marx, Feuerbach ve Plehanov’un filozofla ilgili düşüncelerine yer veriyor. Fatıgül Balcı’nın öyküsünün adı, “Kötü Kitap”; ıssız bir otelde tesadüfen yazar olan birini anlatıyor. Tekdüze yaşamlarda tesadüflerin çizdiği zikzaklar genel gidişi pek değiştirmiyor.

Karanlık Zamanlarda Şarkı Söylemek

Yeni Gelen bu sayıyla plastik sanatlara da yer vermeye başladı. Meltem Tüzün, “Mühim Olan Ebatı mı, Hissettirdikleri mi?” başlıklı yazısında geçen ay düzenlenen Contemporary İstanbul Fuarı girişinde sergilenen Ahmet Güneştekin’in “Ölümsüzlük Odası” enstalasyonunu eleştiriyor. Piarı çok etkili yapılan ve devasa boyutlarıyla izleyiciyi etkisine alan yapıtın sanatçının iddialarıyla uyuşmadığını söyleyen Tüzün’e göre, geriye gösterişli bir şov ve “instegram fotoğraflarının arka planı” kaldı. Müslüm Kabadayı bir başka görsel sanat olayını ele aldığı yazısında “Mehmet Aksoy’un Heykellerinde Şamanlar ve Mitler”i araştırıyor. Ankara Erimtan Müzesinde açılan sergiden yola çıkarak sanatçının “Mezopotamya ve Anadolu uygarlıklarının sentezi” niteliğindeki yapıtlarını yorumluyor. Yeni Gelen’in Ekim sayısının kapağında da “heykel sanatının ışık yontmak” olduğunu söyleyen Mehmet Aksoy’un bu sergideki Şahmeran heykeli yer alıyor. İbrahim Akel, “Mersin’den Bir Dünya Ressamı: Ahmet Yeşil” yazısıyla derginin görsel sanatlar bölümünü bütünlüyor.

Yeni Gelen’in Ekim sayısında sinemaya da iki yazıyla yer verilmiş. Yeşim Zuhal Yolcu, son günlerde çok okunan kitabın filmini “Fahrenheit 451: Toplumsal Belleği Silmek İçin Kitap Yakmak” yazısında inceliyor. B. Sadık Albayrak, “İntihar Eden Ülkenin Çocukları: Kelebekler”de, Tolga Karaçelik’in şaşırtıcılığıyla birbirine zıt yorumlara yol açan filmini, Türkiye tarihi ve halkıyla özdeşleştirerek ele alıyor.

Esra Ece Kuleci, “Türk Sinemasında Ayrılan Yollar Nereye Götürüyor?” başlıklı yazısında Haydar Ali Albayrak’ın geçen aylarda çıkan Türk Sinemasında Yol Ayrımı kitabını tanıtıyor.

Konstantinos Kavfis’in çok bilinen Şehir şiirinin Mahir Ergun’ca Yunanca aslından yeni bir çevirisine yer veren derginin bu sayısında şu şairlerin şiirleri var: Arzu K. Ayçiçek “Saati Barışa Kurun”, Ali Eşki “Uğraş”, “Sığını”, Cemal Öztürk “İyi Hâl Kâğıdı”, Evin Okçuoğlu “Kıvamında”, Mehmet Ercan “Farkında mısın?”

Yeni Gelen’in Genel Yayın Yönetmeni B. Sadık Albayrak’ın sunuş yazısının başlığı, “Karanlık Zamanlarda Şarkı Söylemek”. “İnsanlığın tarihi boyunca yarattığı olumlu değerleri özümseyip aşacak yeni bir ahlaka, felsefeye, bilime, sanata ve politikaya ihtiyacımız mutlaktır” diyen yazar sözlerini şöyle tamamlıyor: “Yeni Gelen, şarkısını size ulaştırmak, sizlerin şarkısını duymak için çıkıyor. Birlikte bilimin, sanatın, felsefenin ve politikanın insanlığı karanlık zamanlardan kurtaracak etkinliğine katkıda bulunmak için…”


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 74
En / Boy : 24 / 33
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2018
₺10,00
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 74
En / Boy : 25 / 32
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2018
₺8,50 KDV Dahil
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 74
En / Boy : 24 / 33
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 5.2018
₺10,00
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 74
En / Boy : 24 / 33
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 6.2018
₺10,00
Tükendi

YENİ GELEN’İN AĞUSTOS SAYISINDA AZİZ NESİN’E YÖNELİK İFTİRALARA CEVAP VAR

Red, Kurgu, Ütopya arayışıyla yola çıkan Yeni Gelen dergisinin Ağustos sayısında, Aziz Nesin’e yönelik Soner Polat ve Cengiz Özakıncı’nın karalamalarına cevap veriliyor. Derginin kapağında Aptulkadir Elçioğlu’nun çizdiği Aziz Nesin portresi yer alıyor. “Türklerin yüzde 65’i aptaldır” sözünü “Alman devletine şirin görünüp onursal doktora almak için” söylediğini öne süren Akıncı ve Polat’ın iddialarını inceleyen Taylan Kara, “Soner Polat ve Cengiz Özakıncı’nın Aziz Nesin ile İlgili İddialarına Yanıtlar” başlıklı yazısında bu ikilinin gerçekleri nasıl tahrif ettiğini göstererek her koşulda eleştirel tavrından ve mücadelesinden ödün vermeyen Aziz Nesin’e atılan iftiraları çürütüyor. Aziz Nesin’in Türk aydınının bir temsilcisi olarak dünya çapında bir eylemini de gündeme getiren Yeni Gelen, onun Boris Yeltsin ve Helmut Kohl’a yazdığı iki mektuba yer veriyor. Aziz Nesin, Demokratik Almanya devlet başkanı Erich Honecker’in Moskova’da Şili Büyükelçiliğine sığındığı ve dünyada hiçbir devletin onu kabul etmediği koşullarda bu iki devlet başkanına ve Türkiye başbakanına yazdığı mektuplarla onu Nesin Vakfı’nda konuk etmek istemişti. Bunun üzerine Alman Darmstad Üniversitesi, hazırlıkları birkaç yıl süren, üniversitede düzenlenecek tören dışında bütün prosedürleri yerine getirilen, Aziz Nesin’e “onursal doktora” vermekten vazgeçmişti. Aziz Nesin, “Onursal Doktor Olamamanın Büyük Onuru” adıyla bu olayı kitaplaştırmıştı. Almanya devlet başkanı Helmut Kohl’a yazdığı mektupta yazar ve aydın sorumluluğunun ne olduğunu öğrettiği cümle Yeni Gelen’in kapağında yer alıyor: “Mesleğim olan yazarlığımın bir gereği olarak, dünyanın bütün sorunlarından kendisini sorumlu tutan bir kişi olarak, bu insanlık onurunu kırıcı olaya duyduğum tepkiyle Bay Erich Honecker'i, bir zamanlar Nazi Almanyasından kaçmak zorunda bırakılmış bilimcileri de konuk etmiş bulunan yurduma, özel ve sürekli konuğum olarak çağırmaktayım.”

APTALLIK TUFANINDA AZİZ NESİN YÜZDESİ

Derginin sunuş yazısı “Aziz Nesin Yüzdesi” ise, onun halkın yüzde 60’ı aptaldır sözünden yola çıkarak, toplumsal sorunların çözümsüzlüğünde temel etken olan akılsızlık patlamasını ele alıyor. Akıl ve aptallığın tarihsel ve toplumsal olduğunu vurgulayan B. Sadık Albayrak, “Biliyoruz; akıl sıfır nokta sıfır birlere sıkışsa da insanlığı tekellerin bu aptallık tufanından kurtaracak gemiyi inşa etmenin yolunu mutlaka bulacaktır” diye yazıyor.

Yeni Gelen’in Ağustos sayısında Afşar Timuçin Karacaoğlan’ı aşk filozofu yönüyle ele alıyor. Günümüzde aşkın ve felsefenin gerilere itildiğini vurgulayan Timuçin’e göre; “Karacaoğlan unutuldu, Karacaoğlan yok artık. Onun yerinde ne dediği anlaşılmayan çok ciddi sözde filozoflar var, ne dediği anlaşılmayan kötü şairler romancılar öykücüler var. Toplum büyük adam kılığında cüceler yetiştirdikçe olacak bunlar. Daha neler neler olacak bekleyin görürsünüz. Yaşamı onlar götürüyor yetkiyle, yaşamı onlar karartıp yokediyor gene yetkiyle. Rakı balık ve deniz, bu arada ülkemi seviyorum. Gerçekliğin orta yerinde yaşadıklarını sanıyorlar hiçbir şey yaşamamış olsalar da.” Hukuk felsefecisi Hayrettin Ökçesiz’in “Frankfurt Deyişleri” ve bir tablosu derginin arka kapağında yer alıyor. Ökçesiz’in deyişine göre, “Hiçbir şeyi gizlemediler. Biz gizlendik.”

TANPINAR’IN ASİSTANI TURAN ALPTEKİN’LE SÖYLEŞİ

Yeni Gelen’in Ağustos sayısı önemli bir kültür insanımızla, Turan Alptekin’le Asım Öztürk’ün yaptığı geniş bir söyleşi içeriyor. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın son döneminde asistanlığını yapan Alptekin’in Yunus Emre ile ilgili bilimsel buluşu ve tasavvuf şairleriyle ilgili çalışmalarının değerlendirildiği söyleşide eğitim sisteminden kültürel gerilemeye, 50’lerden günümüze edebi durumumuz sorgulanıyor.

Dr. Ulvi Özdemir, “Bir Kitap Bağımlısının Notları”nda “Yeni Bir yazar Keşfetmek” heyecanını duyuruyor. Adelle Waldman’ın Türkçeye çevrilen tek kitabı Nathaniel P.’nin Aşk Maceraları’nın okuma programını nasıl bozduğunu ve ummadığı ustalığıyla onu nasıl şaşırttığını anlatan Ulvi Özdemir, buna karşılık ünlü yazarların kimi kitaplarının nasıl düşkırıklığına yol açtığını anımsatıyor. Marquez’in bazı kitaplarını ve “büyülü gerçekçilik” kavramını sorgulayan Özdemir, yazısında eleştirel okumanın ipuçlarını veriyor. Cafer Yıldırım, “Refik Durbaş: Duyarlığın İmgesel Senfonisi”nde şairin şiirine ilişkin özlü saptamalar yapıyor. Yazıya Durbaş’ın “Sana Neler Getireyim” şiiri eşlik ediyor. Haydar Ali Albayrak’ın öyküsünün başlığı “Şarkhan’daki Kutular”. Tahtakale’nin bayram ıssızlığında okuru gezintiye çıkaran yazar, hayatımızı işgal eden ıvır zıvıra karşılık boşalan hayatlarımızı sorguluyor. Mehmet Esatoğlu, Fakir Baykurt’un geçen ay kaybettiğimiz eşi “Muzaffer Baykurt’a Uğurlama” yazmış. Fakir ile Muzaffer’in “kuş selamı” ile başlayan aşklarının bir ömür boyu süren ve emekle dal budak saran öyküsünden sahneler… Ayşe Övür’ün yazısı ise bir başka kadını, “Bir Amazon Kadını: Prof. Dr. Halet Çambel”i tanıtıyor. Arkeolojimizin kurucularından, efsanevi kişiliklerinden Halet Çambel’in Karatepe kazısındaki öncülüğü ve arkeolojiyi öğrencileri ve kazı bölgesindeki halkla nasıl bütünleştirdiği vurgulanıyor.

LİBERALLERİN SOYTARI VE DALKAVUK OLARAK PORTRESİ

Baştan beri felsefe ve pedagojiye özel bir önem veren derginin bu sayısında Ali Timuçin “Jean-Jacques Rousseau’da Eğitimin Önemi”ni inceliyor. Şair Evin Okçuoğlu’nun denemesinin başlığı: “Okunmuştur”. Yeşim Zuhal Yolcu, “Afşar Timuçin’le Yarım Asır” yazısında şairin yeni çıkan “Sonsuzluk Şarkısı” kitabını tanıtıyor. Halit Suiçmez, geniş kapsamlı bir çalışmanın küçük bir bölümünü yansıttığı yazısında “Kalkınma Hamlelerinin Romana Yansıması” üzerinde duruyor, ekonomi politik süreçler edebiyata nasıl yansıdı sorusunun cevabını arıyor.
Kaan Eminoğlu’nun yazısı, düşünce dünyamızı çoraklaştıran liberallerin kişiliklerinin özetini çıkarıyor: “Bir Meslek Olarak Liberal Soytarılık”. B. Sadık Albayrak, “Yakup Kadri’nin Eserinin Anaçizgileri”ni çıkardığı yazısında, yazarın çok okunduğu halde yeterince incelenmediğini vurguluyor.
Özkan Mert’in Çek şair Jaroslav Seifert’ten çevirdiği dört şiir, Mehmet Ercan’ın “Bilmezsin” ve Ali Eşki’nin “Seyri Zaman” şiirleri bu sayının şiirlerini oluşturuyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 74
En / Boy : 24 / 32,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 8.2018
₺10,00
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 74
En / Boy : 24 / 33
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 7.2018
₺8,50 KDV Dahil
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 74
En / Boy : 24 / 33
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2018
₺10,00
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 74
En / Boy : 24 / 33
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 3.2018
₺10,00
1
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı