Fatih’ten Beyoğlu’na Benim İstanbul’umu yazmak;
Atilla İlhan’dan, Demir Özlü’ye, Aytekin Kotil’den, Nurettin Sözen’e, Müjdat Gezer'den, Cavit Orhan Tütengil’e, Hayrettin Karaca’dan, Server Tanilli’ye dostlarla hayatımın geçtiği, kimi zaman Çınaraltı’nda, kimi zaman Asmalımescit’te ya da Pera Palas’ta bulunduğum bu kenti farklı bir gözle anlatmak istedim.
Üniversitelerinden otellerine, derneklerinden sendikalarına konferans vermediğim, sohbet etmediğim köşesi bulunmuyor. Babıali’nin bir parçası oldum, Üniversite öğrencilerimle her türlü etkinliklere katıldım. Osmanlı’daki ilk Türk lisesi olan ve 1872’de kurulan Vefa Lisesi’nin öğrencisi olarak ve sonrasında İstanbul Üniversitesi’ndeki 55 yıllık akademik yaşamım boyunca Fatih’in bir parçası oldum.
Hem Fatih hem Beyoğlu ile hayatım bütünleşti. Cihangir-Beşiktaş-Levent-Ortaköy hattı içinde çocukluk ve gençlik yıllarımdan beri yüzleştim. Gezi Parkı’nda çift kale maç yapmaktan öte Şeref Stadı’nın tozlu toprağında da oynadım.
1980’de Nagoya’ da (Japonya) İstanbul’u UNDP konferansında anlatmış olmam, 1979’da Başbakan Ecevit’e “İstanbul Dünya Ticaret Merkezi Projesini” kabul ettirmem, 1984-1994 yılları arasında her ay çıkan Middle East Business and Banking dergisinin kurucusu ve yayıncısı olmam beni bu kente daha başka boyutlarıyla da bağladı.
İşte bu nedenlerle bu kitabı kaleme aldım.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 112
Ağırlık : 112
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺79,00

Bu kitapta ağırlıklı olarak Türkiye'nin "Batılılık, Batıcılık ve Siyasal İslam" üçgeni içindeki etkileşimleri ele alındı.

Kısa yazılar halinde, "Batılılık- Batıcılık çelişkileri", ve özellikle bu çelişkinin siyasal İslam'a nasıl yardımcı olduğu işlendi. Özellikle AKP iktidarı döneminde ortaya çıkan çelişkiler yumağı, "siyasal, ekonomik ve kültürel" boyutları ile değerlendirilmiştir. Geçtiğimiz son baharda, Gündoğan'da (Bodrum) bahçedeki bir zeytin ağacının altında kaleme aldığım bu yazılarda AKP döneminde, "insan-toplum ilişkilerindeki garipliklere ve açımlara değinilmiştir".

Bireyin yararı ve mutluluğu ile kamusal yarar arasındaki çatışmalar, "çıkarlar, din, kültür ve emperyalizm bağlamında” ele alındı. Birey-toplum etkileşimiyle katılımcı demokrasi bağları incelendi. Kimi güncel olaylara da kitapta yer verdim.

Küçük yaşlardan beri koyu bir "çevreci" olduğum için, "bireysel çıkar-kamusal yarar bağlamında" bu konuya da girdim. Son 15 yıldır yaşam tarzımızdaki değişikliğin yalnız demokrasiye değil "insanlığa ve çevreye de nasıl zarar verdiğini" anlatmaya çalıştım. Özellikle de kamusal yararın yok edilmesi açısından...


Basım Ayı/Yılı : 2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 96
Ağırlık : 96
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺77,00

1960'Iarın başı... Roma'da Türkiye'nin Basın Ataşesi görevindeyim. Gazetelerin yayınlarını yakından izliyorum. Başlıkta gördüğünüz feryada sıkça rastlamak beni şaşkına çevirmişti. İnsanları Türk'ten korkmaya çağıran bir mesajın yaygınlaşması beni şaşırtıyordu. Papalığın arşivlerinde, İtalyan Hariciyesi'nin arşivinde ve özellikle Venedik'teki kaynaklarda derinliğine araştırmaya giriştim. Daha sonraları, 1980'lerde de 2010'Iarda da aynı feryada rastlamak, konuya çok derin bir tarih araştırmasıyla girmek gerektiğini kanıtlıyordu. Ben de yüzyıllar öncesine yöneldim.

Orhan Koloğlu


Basım Ayı/Yılı : 2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 128
Ağırlık : 128
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺77,00
Nehir Söyleşi: Özlem Kumrular

Cumhuriyet tarihimizin önemli Osmanlı tarihçilerinden Prof. Dr. Salih Özbaran'ın Türkiye-İngiltere-Portekiz üçgeninde geçen hayat hikâyesi, yolu tarihten geçen herkesin merak ve ilgiyle okuyacağı bir kitap... Küllerinden doğan Ege kasabası Turgutlu'dan yola çıkıp Osmanlı tarihinin bilinmeyen detayları peşinden Lizbon'un tozlu arşivlerine kadar uzanan saygın, titiz, başarılı bir bilim adamının merceğinden tarihe bakış... Osmanlı tarihçileri ve tarihçiliği üzerine anılar, anektodlar ve ders alınacak anlatılarla dolu bir nehir söyleşi... "Nasıl tarihçi olunur?" sorusuna en güzel cevap...


Basım Ayı/Yılı : 2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 336
Ağırlık : 336
En / Boy : 14 / 22
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺85,00

Vehbi Hacıkadiroğlu, telif ve çeviri kitaplarıyla olduğu kadar Felsefe Tartışmaları dergisinin kurucusu ve yayıncısı olarak da kültür ve düşünce yaşamımıza önemli katkıları ve etkileri bulunan değerlerimizden biridir. Felsefe dünyamızda özgün düşünce üretmiş ender felsefecilerimizden biri olduğu kadar ülkemizde felsefenin yaygınlaşması yolunda da önemli hizmetlerde bulunmuştur. Hacıkadiroğlu’nun katkılarının yaşamları boyunca felsefeyle meşgul olmuş, eserler vermiş olanların, özellikle akademisyen felsefecilerimizin çoğunun katkılarından daha fazla olduğu yönündeki değerlendirmeler de onun felsefeci ve yazar kimliğinin değerini göstermektedir. 2019 yılında doğumunun 100. yılı vesilesiyle “Alanya’da Bir Felsefe Feneri: Vehbi Hacıkadiroğlu” başlıklı bir etkinlik düzenlenmişti. Elinizdeki kitap, söz konusu sempozyumdaki konuşma metinleriyle birlikte başka yazıları da kapsamaktadır. Bir düşünür olarak Hacıkadiroğlu’nu çeşitli yönleriyle irdeleyen ve onun Türk düşünce hayatına katkılarını değerlendiren yazılar, özgün düşünceleriyle parlayan bir felsefe fenerinin aydınlığını ortaya koymaktadır. Felsefenin anlamlı kıldığı ve aydınlattığı bir ülkede yaşamanın güzelliğini üretmek ve paylaşmak isteyenlere seslenen bu kitap, aynı zamanda Türkiye’de ve Türkçede felsefe yapmanın mümkün olduğunu da göstermektedir.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 222
Ağırlık : 222
En / Boy : 14 / 22
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺85,00

Bu kitapta 20. yüzyılın başından günümüze uzanan tarih aralığında siyasal ve entelektüel hayatımızın parçası olmuş 21 ismin, her biri farklı bir yazar tarafından kaleme alınmış, portresi yer almaktadır. Okur, Türk siyasal hayatını arka planda takip edebileceği bu portrelerde Yakup Kadri Karaosmanloğlu’nun Kemalizm’i içeriden eleştiren; Şevket Süreyya Aydemir’in ütopyasını yitirirken ki sesini duyacaktır. Ercüment Ekrem Talu’nun ve Falih Rıfkı Atay’ın iktidar değiştikçe söylem değiştirdiğine şahit olacaktır. Şükrü Saracoğlu’nun dış politikadaki müzakereci yönünü; Fatin Rüştü Zorlu’nun bakan koltuğundan idam sehpasına uzanan yaşamını görecektir. Sabahattin Eyuboğlu’nun Anadolu’nun evrenselliği ile yerelliğini bütünleştirme çabasını takip edecek; kadın bir bilim insanı, sosyalist ve Senatör olarak Fatma Hikmet İşmen’i dünyasına dâhil edecektir. Attilâ İlhan’ı öncü ve cesur bir aydın olarak, onunla uzun yıllar teşrik-i mesaide bulunmuş bir ismin kaleminden okuyacaktır. Doğan Avcıoğlu’nu ömrünü devrime adayan bir isim; Yalçın Küçük’ü bir iktidar tutkunu olarak tanıyacaktır. Sınıf özneliği düşüncesini merkeze alan bir aydın olarak, İdris Küçükömer’in Gramsciyan; Kemalist bir tarihçi olarak Şerafettin Turan’ın tarih yazımı açısından birer değerlendirmesiyle karşılaşacaktır. Fethi Naci’yi Marksist bir edebiyat eleştirmeni; Muzaffer “İlhan” Erdost’u bir Ortodoks Marksist; Server Tanilli’yi Marksizm ile Kemalizm arasında bütünlük arayışında olan bir isim ve Ahmet Taner Kışlalı’yı sosyal demokrat bir Kemalist aydın olarak görecektir. Milliyetçi bir düşünür ve siyaset adamı olarak Nevzat Kösoğlu’yla buluşacak; İsmet Özel’in siyasetin uçlarında yaptığı geziye eşlik edecektir. Babasının gölgesinde kalan Aydın Menderes’in iç dünyasına ve siyaset sahnesindeki tecrübesine yakından bakacak; Sibel Eraslan ile İslamcı kadınların geçirdiği dönüşümü gözlemleyecektir. Bütün bunların ardından Kurtuluş Kayalı’nın kitap hakkındaki değerlendirme yazısına ulaşacaktır.

“Bu derlemede ifadelendirilenler bu topluma net bir şekilde değiyor. Ve dolayısıyla toplumla bağlantısı olan herkesi tam tekmil ilgilendiriyor.”

Kurtuluş Kayalı


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 736
Ağırlık : 736
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺103,00

Emekli Büyükelçi Ender Arat’ın, Moldova’da Türkiye’nin ilk temsilciliğini açma anılarını yazdığı bu kitapta özellikle şu noktalar vurgulanmaktadır:

1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından bağımsızlığına kavuşan Moldova’nın tarihi…

Türk soyundan gelen ve asırlardır bu topraklarda yaşayan Gagauzlar’ın nasıl keşfedildiği…
Uzun süre unutulduktan sonra nasıl kucaklaşıldığı ve çeşitli zorluklara rağmen, Türkiye’nin barışcı politikası sonucu, Gagauzların kan dökülmeden nasıl özerklik kazandıkları…


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 352
Ağırlık : 352
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺97,00

İngiliz sömürgeciliğini yenilgiye uğratan Nehru, bu doğrultuda Cüneyt Akalın tarihin akışını değiştiren, büyük bir kültürel miras temelinde yükselen bir toplumun çağdaşlaşmasına önayak olan büyük devrimcidir; Batı ile Doğu’yu bir araya getiren kişidir; aradaki köprüleri inşa eden mimardır.

Nehru, Asya’da ulus-devlet çağını açanlardandır. 1950’lerde dünya çapında yükselen dalganın başına geçti, dünya hakimiyeti peşinde koşan büyük devletlere karşı “Bloksuzlar-Bağlantısızlar Hareketi”ni kurarak uluslararası barışı ve güvenliği pekiştirdi.

Nehru’nun Atatürk Devrimi’ni değerlendirdiği yazısından bazı ara başlıklar da şöyle:

“Kemal Paşa, kadınların her türlü engeli yıkıp atmaları konusunda özellikle istekliydi… Öncelikle sert saldırılara hedef olan peçe, dikkat çekici bir hızla yok oldu. Kadınlara çarşafı sadece özel yaşamında giyme hakkı tanındı…

Türkiye başlığını, giyim-kuşamını ve yaşam tarzını değiştirdi. Kıyıda köşede yetiştirilmiş bir kadınlar kuşağının içinden hukukçular, öğretmenler, doktorlar, yargıçlar çıkardı.”

 


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 192
Ağırlık : 192
En / Boy : 17 / 23
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺90,00

Türkiye’nin demokrasi, özgürlükler ve temiz siyaset kavgasında iz bırakan onurlu bir isim: Necmettin Karaduman… Hem örnek bir devlet adamı hem siyasetçi… Henüz 10 yaşındayken Trabzon’da Atatürk ile karşılaşan, onun konuşmalarından etkilenen ve 45 yıl sonra TBMM Başkanı olarak Atatürk’ün koltuğuna oturmayı başaran Küçük Necmi’nin olağanüstü öyküsü… Bir Trabzon delikanlısının, dik duruşlu, boyun eğmeyen, tok sözlü değerleriyle verdiği tavizsiz hayat kavgası… Kaymakamlık, Mülkiye Müfettişliği, Valilik görevlerinden sonra siyasete attığı ilk adımda Meclis Başkanlığı’nı üstlenmesi… Türkiye’nin askeri rejimden tekrar parlamenter sisteme dönüşünde kritik ve kilit bir rol alması… Politikada ve toplumda ‘Tek Adam’ sistemine karşı çıkarak, tabandan tepeye demokrasiyi savunarak, panel ve konferanslarla toplumu aydınlatma çabası… 90 yaşına kadar mücadele ile geçen fırtınalı bir yaşam… Necmettin Karaduman’ın yaşam öyküsü genç kuşaklara, her şart altında ahlak, fazilet, demokrasi, özgürlükler ve halk egemenliğini savunan bir Türkiye sevdalısının sıradışı macerasını anlatıyor…


Basım Ayı/Yılı : 2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 240
Ağırlık : 240
En / Boy : 18 / 22
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺86,00

Yıllar önce köşe yazılarımı ve kitaplarımı okuyan, konuşmalarımı izleyen bir öğretmenin “Neden bir Atatürk kitabı yazmadınız? Yazmalısınız...” önerisine, içtenlikle “Çok isterim” demiştim. O gün ağzımdan küçük bir fısıltıyla çıkan bu sözü bugün sesli sedalı hayata geçirmenin ve bir kitapla mühürlemenin gururu içindeyim. Bu kitapla 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı’yla çocukluk günlerimi; 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’yla öğrencilik ve gençlik yıllarımı; 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’yla Cumhuriyet değerlerine bağlılığımı “coşkuya, mutluluğa, gurura” dönüştüren Büyük Atatürk’e, O’nun mayaladığı sağlam Cumhuriyet hamurunda yoğrulmuş biri olarak borcumu ödemek istedim. Bu kitapla okudukça anladığım, anladıkça anlatmaya çalıştığım ve asla bitiremediğim “57 ciltlik dev eserin” büyük kahramanına şükranlarımı sunmak istedim. Özetle; bu kitap her konuda yol gösteren, ufuk açan, derde deva olan Atatürk’e duyduğum gönül borcumun, vefa borcumun ifadesidir. Eğitimin eğitim olduğu dönemde adı Atatürk olan üniversiteyi dereceyle bitirdim! Adı Atatürk olan öğretiye bir ömür verdim, hâlâ bitiremedim. Göz açıp “Atatürk” demişim. Gözümü açıp Cumhuriyet’i öğrenmişim. Tüm bu gerekçelerle, kahramanından ötürü mert ve yüce, içeriğinden ötürü sert ve zorlu bir konuyu seçmek kolay olmadı kuşkusuz! Başardım mı bilmiyorum ama denedim. Başarılı olursam yeniden bir üniversite bitirmiş olacağım, hem de dereceyle…


Basım Ayı/Yılı : 2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 240
Ağırlık : 240
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺91,00
Çözüm Bilimin Sırtında / Tarih Doğanın Kucağında

İlhan Tekeli’nin deyişiyle “çok yönlü bir sorumluluk yüklenmiştir” tarihçi. Bir yandan “Türkiye’nin çevre tarihi yazımına katılmak ve çevre tarihi yazıcılığını özendirmek”, diğer yandan “çevrenin değerlerini ve çevre tarihinin belgelerini korumak ve daha sonraki nesillerin kullanmalarına sunmak sorumluluğu” söz konusudur.

Tayfun Atay, “insanın doğa karşısında sınırsızca, amansızca ve arsızca çoğalması; yeryüzünde havayı, suyu, toprağı, ormanı, fauna/flora, yani hayvan ve bitki örtüsünü korkunç bir duyarsızlıkla tüketip yok etmesiyle titreşimli olarak karşı karşıya kalınmış bir felaket” uyarısında bulunmuştur.

Çevre sorunlarına yıllarını adamış Ruşen Keleş ise “Karar verme durumunda olanların tutum ve davranışlarına yön verebilecek, gerektiğinde siyasal ve etik uygulamalardan çekinmeyecek bir bilinçli kenttaşlık ve yurttaşlık anlayışı uzun erimde en etkili güvencemiz olacaktır... Çevre sorunları, kanımca, sokaktaki insan tarafından sahiplenilmedikçe sağlıklı bir çözüme kavuşturulamaz” diyerek güvenceli yolu göstermiştir.

Bu bağlamda elinizdeki kitap, önümüzdeki yıllarda tarihçiliğin çevre korunmasına ilişkin geçmiş olayları, olguları, sorunları, yıkımları ve önlemleri konu eden çalışmaların hız kazanacağına inanan bir tarihçinin -son tahlildeki-beklenti, dilek ve saptamalarıdır.

Salih Özbaran


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 112
Ağırlık : 112
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺93,00

Ben burada yaşıyorum ve bu dağınıklıkla iç içe… Büyük rahat koltuklarım var, dünyayı unutup eski ben’in rüyalarına dönmek istedigim zaman uzandığım büyük koltuklar... Bazen en dalgın anda elimdeki kitap kucağıma düşerken bir köşeden bir başka kitabın bana seslendiğini duyuyorum. Belki duymak istiyorum. Birlikte yaşadığım bu oda, bu raflar, bu eskimiş eşya, çatlak fanuslu abajur, zamanı doğru göstermeyen eski zaman saati, masalar, aile resimleri, bilgisayar ile tablasının arasından bakan portakal renkli panter, karısık telefon telleri, Gönül’ün babasından kalma Yemen silahları, eski Şiraz halısı, renkler içindeki kilim, pencereyi saran ıtır dalları ve yaprakları…

Her gün, ne zaman masamın ardındaki koltuğa otursam, beni, benim gelmemi bekliyorlarmış gibi konuşmaya başlıyorlar. Şikâyet edenler var. Beni suçlayanlar, azarlayanlar var. Yerlerini beğenmeyenler; düsmekten, yuvarlanmaktan, dağılmaktan korkanlar var. Belki gizlenenler bile vardır, benim kendilerini görmemi istemeyenler... Sakin ve huzurlu uykularıyla mutlu olanlar... Yanındaki tozlu kitaptan yakınanlar ya da yanındaki canlı, çekici kitapla birlikte
olmanın heyecanını yaşayanlar...


Basım Ayı/Yılı : 2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 163
Ağırlık : 163
En / Boy : 17 / 23
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺91,00

Kitabın adı "Ben Bir Celaliyim" gerçeğin ifadesidir. Çünkü Osmanlı İmparatorluğu tarihinde en büyük Celali isyanı başlatan Abdülhalim Karayazıcı 'nın yaşayan en büyük torunuyum. 469 yıllık soyağacımızın kayıtları da mevcuttur.

Elimizdeki belgelere göre, Osmanlı tarihinin bir bölümü bu kitap yayınlandıktan sonra değişmek durumunda kalacaktır. Basit bir, iki örnek vermem gerekirse, ilk kez bu kitapta Celali isyanlarını tetikleyen olayların gerçek nedenleri ortaya konmuştur. Abdülhalim Bey'in kökeni ilk kez açıklanmaktadır. Tüm tarih kitaplarında yazılanın aksine ölüm tarihi 1601 degil,1606'dlr. Hiç bir Osmanlı tarihçisi, o dönemde isyanları ve siyasal olayları derinden etkileyen, Küçük Buzul Çağı'ndan ve Büyük Kuraklık'tan bahsetmemiştir.

Rüşvetin müesseseleştiği Ill. Murat ve Ill. Mehmet dönemini farklı bir şekilde tanımak sizleri biraz şaşırtacaktır.


Basım Ayı/Yılı : 2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 160
Ağırlık : 160
En / Boy : 14 / 22
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺79,00

1938-1948 insanlık adına dehşet dolu bir on yıl oldu; milyonlarca asker ve milyonlarca sivilin dünyanın dört bir yanındaki cephelerde dondurucu soğuklarda, kızgın çöllerde, sahillerde, şehirlerde ve gaz odalarında can verdiği, korkunç boyutlarda savaş suçlarının işlendiği, yeni silahların denendiği ve atom bombalarının patlatıldığı; aynı zamanda geri planda da, kıyasıya süregiden istihbarat savaşlarının, çarpışan ideolojilerin ve egoların, durmadan değişen hassas dengelerin yaşandığı bir on yıl oldu…Bu cadı kazanının tam da ortasında yer alan Türkiye, kendisine yapılan toprak parçası tekliflerine kanmadan ve işgal tehditlerine boyun eğmeden, bir imkânsızı başararak, savaşa girmeden ayakta kaldı. Bu kitapta, işte bu kapkara on yılın karmaşık hikâyesi anlatılıyor...


Basım Ayı/Yılı : 2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 688
Ağırlık : 688
En / Boy : 17 / 23
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺134,00

Kimlik konusu son yıllarda gerek Osmanlı İmparatorluğu’nda algılandığı biçimleriyle gerekse Türkiye Cumhuriyeti’nde inşa edildiği şekilleriyle çok tartışılan bir mesele olmuştur. Bir yandan akademik çalışmaların bilimsel uğraşlarına konu yapılmakta; diğer yandan siyaset çevrelerinde, özellikle de iktidardakilerin kendilerini tarihî ve şanlı geçmişe dayandırmak istediklerinde kullanılmıştır. Ve topluma en yakın sayılan medya kanallarıyla yön vermeye giriştiklerinde kimlik devreye sokulmuş, işlenmiş, yönlendirilmiştir.

Bu kitapçık, öncelikle 14-17. yüzyıllar çerçevesinde Osmanlı İmparatorluğu’ndaki aidiyet kavramları üstüne -kimi tarihçilerin değerlendirmeleri başta olmak üzere- yeni bilgiler ekleme amacındadır. Bu bağlamda da Türkiye Cumhuriyeti’nde inşa edilen kimlik tanımı üstünde durulmakta; “Türk Kimliği” kavramını ve onun içine aldığı (dil, din, etnisite / ırk vb) kültür öbeklerini yok saymayan yaklaşımları değerlendirmektedir. Ayrıca “Türk” ve “Türkiye” tanımlamalarının gerek Osmanlı yönetim kadrolarındaki gerekse Batı dünyasındaki övgülü ve bir o kadar da aşağılayıcı (pejoratif) yaklaşımları göstermeye çalışmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 176
Ağırlık : 176
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺74,00
Tükendi

Devlet Opera ve Balesi tam bir ‘Cumhuriyet Kurumu’dur. İcracı sanatçıları, yorumcuları, solistleri ve kompozitörlerinin eğitimi/öğretimi; dünya opera repertuvarının sahnelenmesi ve yerli opera eserlerinin yaratılıp oynanmasıyla, yani bu sanatın bütün unsurlarıyla Türkiye’nin sanat hayatında Cumhuriyet rejiminin bilinçli örgütlenmesiyle yer almıştır. Elinizdeki kitap, bu kurumu oluşturan düşünsel yön duygusunu ve bunun sonucu olan heyecan verici doğum dönemini (1936-1941) hikâye etmektedir. 

Bugün Türkiye’nin altı şehrinde temsiller veren ‘Devlet Opera ve Balesi’ tam bir Cumhuriyet çocuğudur. Bu kitap ülkenin sanat hayatı için özellikli ve toplum için ‘genç’ bir sahne sanatı olan operanın doğuşundaki düşünsel anlayışı ve kuruluşundaki kararlı uygulamaları hikaye etmektedir.

 


Basım Ayı/Yılı : 7/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 160
Ağırlık : 160
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺95,00
Tükendi

Bu dünyadan bir maliyeci, bürokrat, siyasetçi, yazar, düşünür geçti… Büyük bir hümanist, örnek bir vatansever Ömer Cahit Kayra geçti… Canlı, neşeli, çalışkan, birikimli, üretken, alçakgönüllü İstanbul efendisi, Moda’nın ufak tefek delikanlısı Cahit Kayra bizi bıraktı gitti. Renkli yaşamının deneyimlerini kâğıda dökerek, kitap sayfalarına aktararak aramızdan ayrıldı... Ne mutlu bizlere, Cumhuriyet’in yetiştirdiklerinden Cahit Kayra’yı tanıdık, ondan öğrendik, sohbetlerinden nasiplendik.

Kayra’nın “38 Kuşağı” kitabının son sözü olarak yazdıkları, bir vasiyet olarak anlaşılmalı: “Çok ilerlemiş yaşıma, bu yaşın getirdiği sorunlara, acılara karşın içinde
doğduğum ve yaşadığım bu topluma karşı olan umut ve iyimserliğimi hiç yitirmedim. Türkiye’ye bütün içtenliğimle inanıyorum.” Türkiye Kayra’nın kitaplarını üniversitelerde
ders kitabı olarak okuttuğu zaman belli bir olgunluğa ulaşmış olacak.

Kayra, anıtlarla, gösterişli törenlerle anılmaktan hoşlanmazdı. Onu anmanın en güzel yolu kitaplar olmalı. Ülkenin, özellikle bürokrasinin en tatlı dilli, en verimli, çalışkan yazarının anısını kitaplara sarıp sarmalayıp yaşatmak en doğrusu olmalı… İşte bu kitapta yer alan, dostlarının kaleme aldığı yazılar da, Cahit Kayra’nın anısına, bin yaşasın diye...

Cüneyt Akalın


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 112
Ağırlık : 112
En / Boy : 16,5 / 23,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺79,00
Tükendi

Kahraman(!) ve hain(!). Her ikisi de önce kahraman, sonra hain... Çerkes Ethem Yunan saflarına geçtiğinde, yanındaydı. Yüz ellilikler listesinde altmışıncı sırada. İttihat ve Terakki’nin, Teşkilat-ı Mahsusa’nın fedaisi. Gerçekle efsane arasındaki gölge. Uçan Şeyh, Kuşların Şeyhi… Enver Paşa’nın en güvendiği insan. Birinci Paylaşım Savaşı’nın hazırlıklarının yapıldığı Balkan Savaşı sonrası Enver Bey, iki rütbe birden terfi ettirilerek yarbaylıktan mirlivalığa yükseltildi. Otuz beş yaşındaydı. Apandisiti alınmış, henüz nekahet dönemindeydi. Beşiktaş’taki evinde dinleniyordu. Kapı sabırsızlıkla vurulmuş, içeriye çok sevdiği, ‘aşere-i mübeşşere’den saydığı iki arkadaşı girmişti; Kuşçubaşı Eşref ve Dr. Nazım. Arkadaşlarının geliş sebebi, kendisine Harbiye Nazırlığı teklifi nedeniyleydi. Sessizce söylenilenleri dinlemiş, bir şartla Nazırlığı kabul edebileceğini belirtmişti: “Bir tek şartla bu teklifinizi kabul edebilirim” demişti. “Ben Harbiye Nazırı olduktan sonra, bu makamın benden beklediğini tereddüt etmeden yapabilmek isterim. Ne siz ne de diğer arkadaşlarım benden hiçbir istisnai muamele istemeyeceksiniz. Bunun için söz verin.” Enver Bey de Kuşçubaşı Eşref de Dr. Nazım da sözlerinin arkasında durdular. Birinci Paylaşım Savaşı, Paşalar Savaşı’dır. Osmanlı, bir oldubittiyle kendini hazırlıksız ve donanımsız olduğu bir savaşın içinde buldu. Kuşçubaşı Eşref, bu savaşın içindeydi. İngiliz altınları ve silahlarıyla donatılmış iki bin kişilik Hicaz Ordusu’na karşı koyan kırk kişiden biriydi. Birinci Paylaşım Savaşı’ndan Malta sürgünlüğüne uzanan serüvenini içeriyor “Çöl Fedaisi Kuşçubaşı Eşref”.


Basım Ayı/Yılı : 2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 352
Ağırlık : 352
En / Boy : 14 / 22
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺86,00
1
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı