Sonra da dönüp acaba hafızamdan bu yüzü silmek istediğimden emin miyim, diye sık sık kendinize sorduğunuz bile olur. Bir insan olarak İsmail de benim için böyle hayat boyu izlerini silemediğim hatıralar, cevaplayamadığım sorular, kurtulamadığım bir yüz, belki de hiçbir zaman hikmetini anlayamadığım derin bir muamma olarak kaldı. Peki, ben memnun muydum bundan, evet!.. Huzursuz muydum, evet!.. O yaşlarda taşınabilir bir yük müydü benim için bu, nasıl taşıdığımı bilmesem de evet!.. Çünkü insanın bu hayatta taşıyamayacağı bir yük yoktur. Dahası da var, yükünü seviyor insan... Sevecek bir tarafını buluyor. Hayatımın daha sonraki yıllarında, bazı soruların illa cevaplanması gerekmediğini de öğrendim. Sadece birer soru olarak önemli ve anlamlıydı onlar benim için. Kırılma anlarının hikâyelerini anlatıyor Hüseyin Su. Nahif bakışıyla kalemini kahvehane camlarındaki yazıların arasında silikleşenlerden rızkını çer çöp içinde arayan mültecilere, delilerden dünyaya tamah etmeyenlere, doktorlardan sözünü yemeyenlere gözümüze batmayan, batmadığı için rahatsız olmadığımız, rahatsız olmadığımız için bir şey yapmadığımız; kendimize yaklaştırmadığımız, yakınlığımızı fark etmediğimiz insanların hikâyelerinde gezdiriyor. Nahif bir ruh için sızısı geçmeyen ağır bir yükü sırtından indiriyor Kırık Sızısı’nda.


Basım Ayı/Yılı : 11/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 171
Ağırlık : 171
En / Boy : 12,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺72,00

Demek ki denize çok yakındım. Bunu duyunca daha bir gayretle yüzmeye başladım. Yüzdükçe içim açılıyordu. Irmağın akışı daha da hızlanmıştı. Yüzdüm, yüzdüm, bir de baktım ki karşımda masmavi deniz. Annem benim gibi yeşil miydi yoksa deniz gibi mavi mi? Ne renk olursa olsun onu gördüğüm anda tanıyacağımı biliyordum.
 
Çocukken başlar eve olan sevgimiz. Güvenli olandır ev. Dünyayı keşfetmek için ilk adımlarımızı attığımız yerdir. Bir isimle yola çıkar, sayısız hikâyeyle geri döneriz. Eve Dönen Masallar, çocukluğun kıymetli armağanı merak duygusuyla gidilen ve dönülen yolları anlatıyor. Bu yolculukta sabırsız bir tilkinin kanatlarını ödünç alıyor, bir atın sırtında dostluğu öğreniyor, ırmakları aşıp evden uzaklaşıyor, güneşe bakıp kendimize bir isim arıyoruz. Dağları, denizleri, ormanları dolaştığımız bu kitapta Anadolu bütün masallara “ev” oluyor.


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 28
Ağırlık : 28
En / Boy : 20 / 27
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : Kuşe
Cep Boy Durumu : 0
₺48,00

Bu defa arkadan öne doğru bir slogan geldi: “Yort savul! Yort sa-vul!” Demek ki “Vareste” misyonunu tamamlamıştı. Yeni sloganın iki kelimelik olması eylemin verimliliğine işaretti. Kalabalık kendi literatürünü yaratacak kadar birlik olmuştu. Yürüyüş ritmimiz hızlanıyor, ses tonumuz kulağımı çınlatacak kadar yükseliyordu. Polis barikatını görmek, sanırım ben hariç kimseyi ürkütmedi. Bu tempoyla bir dakika içinde burun buruna gelecektik. Dudaklarımı ısırmaya başlamıştım. Beynim, orada bulunuşuma mantıklı bir sebep bulmaya çalışıyordu hâlâ. Söz gelişi, ekipler amiri, “Buyurun, ne istemiştiniz?” diye soracak olsa, az evvel attığım sloganı açıklamamı istese, “Sanal gerçeklikte sizle çatışamamak bütün keyfimizi kaçırdı, sizi öldürme özgürlüğü istiyorum,” mu diyecektim yani? Onlarla karşılaşmadan önce dalıp kaçabileceğim bir sokak vardı caddede ama tek arkadaş grubumun bir daha yüzüne bakamazdım. Polis kalkanları bitişik nizamını aldı. Sanal dünya, maskeler, salgın hastalıklar, değişen değerler, terfiler, site yaşamı, sanal gerçeklik… Yaşam şeklimizin değişimine şaşırmak için bile vaktimiz yok. Teknoloji hızla yeni bir yaşam dayatırken dünya kendini hemen teslim etmemek için dengenin bozulması durumunda olabileceklerin ön gösterimini yapıyor. Dünya, doğal döngüsü içindeyken aklıyla yeni bir döngü kurmaya çalışan insan, sınırlarını nereye kadar genişletebilir? Hayal gücünün ve kurgunun sınırsızlığı, olan ve mümkün arasındaki ince çizgideki “İnsan” Lorem İpsum’da.


Basım Ayı/Yılı : 10/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 112
Ağırlık : 112
En / Boy : 12,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺52,00

Yüzebileyim diye beni denize attı
Tanrı
Yanımda durur uzakta
Hayal meyal gemi
Gitmek varmak için hayvanların kaçışına
Yeryüzünün yükseğinde, öylece
Keskin metruk ruhum için
Buğulu bir son perde
Arzum işlenmiş bir öfkedir
Adına sayıklama denince
Mümkün ya da değil, her şey söylenebilir


Basım Ayı/Yılı : 5/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 63
Ağırlık : 63
En / Boy : 12 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺44,00

Aslen Manisalı, ikameten Üsküdarlı olan Seyyid Hasan Rıza Efendi hâfız, imam, müderris, hattat, şair, hânende olarak çok yönlü bir şahsiyettir. “Said Paşa İmamı” ünvanıyla XIX. asrın en meşhur mevlidhanı, yakaladığı şöhrete rağmen yaklaşık seksen yıllık ömrünü mütevazı bir derviş olarak geçirmiştir. Rufaiyye-Marifiyye müntesibi olan Hasan Rıza Efendi, Üsküdar Sandıkçı Dergâhı’nın müdavimiydi. Seyyid Hasan Rıza Efendi muhteşem sesiyle Mehmed Âkif Ersoy’u da etkilemiş ve Safahat’teki Said Paşa İmamı şiirinin kahramanı olmuştur. Bu kitapta, Dîvânçe, Gasil-nâme ve Nasihat-nâme adlı eserlerinden hareketle Seyyid Hasan Rıza Efendi’nin sanatkâr, müderris ve mutasavvıf yönü incelenmiştir. Said Paşa İmamı’nın şiirlerine günümüz bestekârlarınca yapılan ve Dinî Musıkî repertuvarına kazandırılan 27 beste ise bu kitabı sıra dışı kılmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 5/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 286
Ağırlık : 286
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺128,00

Hepsi (Bütün gün Bourton’u, Peter’i, Sally’yi düşünmüştü.) yaşlanacaktı. Oysa önemli bir şey vardı, Clarissa’nın hayatında gevezeliğe boğulan, çirkinleşen, karanlığa gömülen, gün geçtikçe soysuzlaşan, yalan dolana karışan bir şey. İşte o genç adam bu önemli şeyi korumuştu. Ölüm bir meydan okuyuştu. Ölüm iletişim kurma çabasıydı, insanlar gizemli bir şekilde ellerinden kaçan öze ulaşamayacaklarını hissediyorlardı, yakınlık uzağa çekilmişti; daha az kendinden geçiyordu insan, daha çok yalnız kalıyordu. Ölüm bir kucaklaşmaydı.

I. Dünya Savaşının gölgesinde, Avrupa’nın karar verici, yönlendirici, üzerinde güneş batmayan ülkesi İngiltere’de Clarissa Dalloway; etrafında bulunan eşi, kızı, arkadaşları, tanıdıkları, misafirleri, çalışanları çerçevesinde kurulmuş rahat atmosferinde yaşamaktadır. Merkezinde Clarissa Dalloway olan bu yaşamı anlatırken bu yaşama dâhil olan her bir karakter üzerinden ele alınan hayat, sınıf çatışması, bilimsellik, varlık, aristokrasi, evlilik, savaş, milliyet, sömürü, sevgi, yokluk, toplum, annelik, intihar, mutluluk gibi kavramların sorgulanması Virginia Woolf’un eşsiz anlatımı ve kurgusuyla Bayan Dalloway’de.


Basım Ayı/Yılı : 4/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 216
Ağırlık : 216
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺52,00

Kalbimde aylardır duymadığım bir hafiflik duydum. Hep günahlarının bağışlanmasını dilemiştim. İçimdeki ferahlıktan anladım, günahı bağışlanan bendim. Avluya dolan sabah rüzgârının tadı başkaydı. Uyandığımda öfkem, karyolamdan seyrettiğim dağların zirvesinde kalmıştı. Evden çıkıp yarım dünya şeklindeki gökkuşağının altından geçtim. Önceki sefer yarısından döndüğüm yol, bu kez bana uzun geldi. Üzerinde adının yazılı olduğu sade bir taşın kenarında bir saat, iki saat, üç saat kaldım. Şimdi hayattayken aralarından su sızmayan iki kişi gibiydik.

Travmalara maruz kalıp fiziksel ve ruhsal yaralara sahip olmak insan için kaçınılmaz bir şey. Ruhsal yaraları açan da çoğu zaman yanı başımızdaki biri. Bazen de insan, yazgının yaşattığı acının intikamını haksız yere en yakınındaki birinden almak ister. C. Zeynep Kaplantaş, ikinci öykü kitabı olan Aramız Açılıyor'da arabeskten uzak bir üslupla bu yaralara ayna tutuyor. İç konuşmalar ve derin psikolojik tahlillerle süslediği öykülerinde çok tanıdık duygu ve düşüncelerle karşılaşacaksınız.


Basım Ayı/Yılı : 4/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 118
Ağırlık : 118
En / Boy : 12,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺52,00

Büyüyünce hangi özelliğinizin sizi terk etmemesini isterdiniz? Sevimlilik, neşeli olmak, haylazlık… Oyunlar bizi terk etmiyor. Kar yine çocukluğumuzdaki gibi yağıyor, salıncaklar hâlâ eğlenceli. Çocukluğunun izleri ve oyunları peşini bırakmamış bir yetişkinin neşeli hikâyesi Küçük Gölge’de.

 


Basım Ayı/Yılı : 3/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 28
Ağırlık : 28
En / Boy : 22 / 22
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺32,00

Ona dair ne varsa not etmeye karar verdim. Her gün kendimi zorlayarak yeni bir şey hatırlayacaktım. Zaten bütün bu yazdıklarım unutkanlıklarımın içinden el yordamıyla kurtardığım parçalar. Tozlarını silerek çıkarıyorum gün yüzüne. Gözümü açtığım her gün Aleksey’e dair yeni bir kırıntıyı ararken buluyorum kendimi. Çocukluk hikâyelerini anlattığı ses kayıtlarını dinlerken yayladaki evimiz geliyor gözümün önüne.
               
Öyküler kahramanlarını yaşatmak için yazılıyor olabilir; ancak bazen öyküdeki kahramanlar da kendilerine bir kahraman edinir, her sayfada ondan bahseder, her bahsettiğinde hislenir. Anlattıklarıyla neredeyse “Beni değil onu tanıyın, onu sevin,” der okuyucuya.
 
Genç bir kadının, kabuğuna çekilerek sürdürdüğü hayatında yer almasına güçlükle izin verdiği bir yabancı Aleksey. Fakat çocukluğunun bir parçası olacak kadar da tanıdık…

Basım Ayı/Yılı : 2/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 84
Ağırlık : 84
En / Boy : 12,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺44,00

“Sabah kalkıp yüzümü yıkamak için banyoya girdiğimde leğendeki çamaşırlar bana baktılar. Ben de onlara baktım. Görmezden geldik birbirimizi. Çıktım yanlarından. Balkona geçtim. Gömlek kurumuştu. Ütüledim bir güzel, üstüme geçirdikten sonra baktım aynaya olmuş. Oturdum, küçük bir kahvaltı. Hazırlanıp çıktım. Sokaklar elaydı. Ağaçlar dün yağan yağmurla şehre yapraklarının rengini dökmüş, yağmur suyu biraz açmış rengini yeşilin. Sırılsıklam bir ziya içinde yüzüyoruz, sabahın insanları, işe gidenler, bir şeylere yetişme işçileri.”
 
Şiirle yola çıkıp minyatür öyküler kurgulayarak yoluna devam eden Akarsu, bu kitabında nesir ve şiir atını bir sürüyor. Öyküye, ansızın, yalın ve taze imgeler bırakıp okuru çocuk hayretine dönmeye çağırıyor. Öykücünün işi, olana olmayanın tılsımlı gömleğini giydirmekse, o sakin bir flanör ruhuyla bunu rahatlıkla yapıyor.

Basım Ayı/Yılı : 2/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 135
Ağırlık : 135
En / Boy : 12,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺52,00

Nautilusu elime aldım, içinden pembe bir ışık süzülüyordu. Parmaklarımı ileriye doğru uzatıp tuttum pembe ışığı. Dışarı doğru çıkardım. Bu kalp şeklinde, ametist bir kolye ucuydu. İncecik gümüş zincir nautilusa doğru uzanıyordu. Ağır ağır ama güçlü bir şekilde zinciri elime sarmaya başladım. Her çekişte bir güç bana karşı koyuyordu. Sonunda deniz kabuğunun kırılmasını göze alıp ayaklarımla bastırdım kabuğa ve bütün kuvvetimle asıldım zincire. Şimdiye kadar duymadığım ama denizin dibindeki uğultulu sese benzeyen bir iniltiyle birlikte zincirin tamamını ve bağlı olduğu şeyi çıkardım. Kolye çikolata renkli bir yaratığın boynuna takılıydı. Kadına benzeyen hatları vardı ama daha çok bir yaratıktı.

Bazen takıntılarımız hayatımızı şekillendirir. Bazen de ailemizden, anne babamızdan gördüklerimiz, onların yaşantıları üzerimize siner; bizi şekillendirir. Ya da eksikliklerimiz, engellerimiz belirleyici olur karakterimizde, yaşamı algılayışımızda. Parmak izleri olmayan birinin geçimi için seçeceği meslek ne olabilir? Deniz kabuklarını toplayan bir adamın kalbini feda edebileceği şey nedir? Sürekli yeni eşya kokusu duymak için alışverişte ne kadar ileri gidebilir bir insan? Hayalle masalın, gerçekle kurmacanın iç içe geçtiği; takıntıların, nasihatlerin, gülüncün, korkuncun hikâyeleri zarif bir dille huzurlarınızda Panayır Akşamı’nda.


Basım Ayı/Yılı :
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 110
Ağırlık : 110
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺48,00

Varlığın sağlamasını yoklayarak yapanlardanız, ayıktınız
Yokla beni yani var mıyım ben, öyleysem kellem kalındır kesin
Tebeşirle eşele, gözlerini yum, sonra şiirden çıkan sese bak
Sanki spikerin iyi bir gole ohoho diye sevinmesi


Basım Ayı/Yılı :
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 62
Ağırlık : 62
En / Boy : 13 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺44,00

Mahir Değilim
Gün Yaprağa Dokunur Ve Unuturum
Adsız Iç Çekişlerini Şehrin
Kürüye Kürüye Beyazlar Mı Düşler Çocuğum
Şeffaf Taslarda Yıkasalar Kalbimi
Ayaklarım Bilir Mi Göğün Başladığı Yeri


Basım Ayı/Yılı : 11/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 62
Ağırlık : 62
En / Boy : 12,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺44,00

Bir kadın, kalabalığın içinden bir ok gibi fırlayıp gelecek, tanıdık mı diye yüzüne bakacağım ama değil. İnce, narin parmakları başımı kavrayacak, kaldırıp dizlerine koyacak. Elindeki plastik şişeden su içirmeye çalışacak ama bütün uğraşları nafile. Su boğazımdan aşağı inmeyecek. Siyah saçları yüzümde gezinirken kadına -bir anne olmalı- sesleniyorum, “Ben artık bir ölüyüm,” duymuyor, duymak istemiyor. Kulakları mı kapalı, hayır değil, duyuyor, konuşuyor hatta etrafındakilere bağırıyor. “Ambulans çağırdınız mı, etrafını açın, rahat nefes alsın?” Anneler kabullenmiyor ölümü. Anne olduğunu nereden anladıysam artık, muhakkak bir anne, başka kim bu kadar merhametli olur. Başka kimin saçları süt kokar, taze meyve ve sabun, ellerinin içi nasırlı olur ve parmakları bu kadar maharetli.

Birinde yüzük, diğerinde karpuz, kiminde kanepe, başka birinde inci düğmeli gömlek ya da bir başkasında kamyon. Hatta ölümün kendisi de somutlaşıp bir nesne gibi karşımıza çıkıyor. İnsana ulaşmak için etrafımızı saran bunca nesne arasında sıkışan hikâyeleri buluyor ve anlatıyor. Gözü her şeyin üzerinde dolaşıyor, duruyor, görüyor ve hikâyeye dönüştürüyor. Hemen herkesin dikkatinden kaçan, üzerinde durmadığımız, düşünmeye değer görüp vakit ayırmadığımız eşyalara eğiliyor ve onlardan çıkıp insan hâllerinin en ince yerlerine ulaşıyor.

Etrafımızdaki bunca şeyin arasında anlatılacak olanın, değerli olanın, hakikî olanın hikâyeleri var Tek Odalı Ev’de.


Basım Ayı/Yılı : 10/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 112
Ağırlık : 112
En / Boy : 12,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺52,00

Gür Bitkiler Gür Karanlıklar Bırakıyor
Ve Ben Hep Aynı Şekilde Kapatıyorum Avucumu
Kabul Sürekli
Öfke Sürekli
Sürekli Bakıyorum Kum Üstünde Donan Dalgaya


Basım Ayı/Yılı : 11/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 62
Ağırlık : 62
En / Boy : 12,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺44,00

Garip kahkahayı tekrar duyunca elimdeki kitabı bir kenara bırakıp dikkatle etrafıma bakındım. Kış aylarında karşı apartmana taşınan ve yaz başından beri sürekli balkonda oturan beyaz gömlekli adamdan başka kimseyi göremedim. İşle güçle ilgisi olmayan ve sırtı bana dönük oturan bu adam mı atmıştı o çığlığı? Yok canım, ihtimal bile vermiyordum. Ancak geçen gece ağabeyimin benimle yaptığı imalı konuşmayı hatırladım. Ağabeyimin sözleri içimdeki şüpheyi dürtünce adamı yakından gözlemeye karar verdim.

Labirent Dönemeci hayatın çetrefilleşen yollarını, ruhların giriftleşen çıkmazlarını alıp yeni kısır döngülere taşıyor. Bazen basit, bazen karmaşık durumlar olsa da bu çıkmazlar, herkes kendi labirentini taşıyor sırtında. Ve önünde sonunda elleriyle inşa ettiği labirentin esiri oluyor.


Basım Ayı/Yılı : 1/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 101
Ağırlık : 101
En / Boy : 13 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺48,00
İnsanın Anlam Arayışı ve Kur'an

Elde edemedikleriyle, elde ettikleri arasında sıkışan insan, hayata anlam veremeyişinin bedelini ağır ödüyor. Tarih süresince değişse de manzara, çıkmazlar değişmiyor. Bir "insan modeli" aranıyor, "bir hayat şekli" irdeleniyor.

Farkında olsun ya da olmasın, insan fıtratını arıyor. Bu anlam arayışının fıtratlarla kesiştiği nıktalar, Kuran'ın öngördüğü insanın yalnızca bir yönüne işaret ediyor. "Kur'an insanı"nın, bir başka deyişle "kamil (bütün) insan"ın gerçekleşmesi ise hayattan beklentilerin tümünün fıtratla örtüşmesini gerektiriyor.
Bu çalışma, "Kuran Nedir?" sorusunu bu amaçla sormakta, ona insan hayatını anlamlandıran ilahi cevap olarak yaklaşmaktadır. Çünkü Kuran-ı Kerîm, kendini "hidayet rehberi" olarak tanımlamakta, insan modelinin nasıl olacağını göstermekte, insan-hayat-tabiat-evren bütünlüğünün gerçekleştirilmesi için kurallar koymaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 11/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 8
Sayfa Sayısı : 199
Ağırlık : 220
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺84,00

“Aşk İçsel Saklı Bir Işıktır” adlı şiirde şöyle bir kısım var, çeviri yapmadan yazmalıyım:

“Free as a bird, knock on wood, thank the Lord

I am driving along in my automobile

It’s a brand-new pre-owned’ 96 Ford.”

Buradaki Lord ve Ford kafiyeleşmesi, “alırsın Ford olursun lord”un anlamından bir santim uzağa düşmese de, acımasızca eleştirebilmek için ben yeterince kaygan bir zeminde, yazar ise bir o kadar sağlam bir yerde duruyoruz. Benim Paul Simon şiirine dair kendime çıkardığım en önemli ders şudur: Hayatında bir kere çok güzel bir şey yaparsan, tekrar yazmalıyım bunu: Hayatında bir kere çok güzel bir şey yaparsan, ondan sonraki zamanlarda aynı yolda yaptıkların hep aynı güzellikte olmasa da kötü ve bayağı algılanmamaları için bir duvar da örmüş olursun.


Basım Ayı/Yılı : 3/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 85
Ağırlık : 85
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺40,00
Kurmacanın, Popülerin ve Nasrin İzinde Yazılar

Yılmaz Daşcıoğlu, Tanzimat döneminden 80 sonrası kuşağına kadar geniş bir yelpazeden seçtiği eserleri odağına alıyor. Hangi tür kitaplara popüler diyoruz? Türk popüler edebiyatı kiminle ve nasıl başladı? Ahmet Mithat Efendi bir üstkurmaca ustası mıydı? Rasim Özdenören Kuyu hikayesinin taşlarını nasıl ördü? 80 sonrası eserlerde şiirle nesrin sınır çizgisi nerede başlar nerede kaybolur? Kitapta bunlar gibi pek çok soruya uzun yılların gözlem, inceleme ve tecrübesine dayalı cevaplar sunuluyor.

Eser, okurun metinler labirentinde yolunu bulabilmesini kolaylaştıracak adımları nasıl atabileceğini Türk edebiyatından seçilen örnekler üzerinden gösteriyor. Gerçek eleştirinin gücünü fark ederken, kitapta ele alınan ve bugüne dek okuduğunuz eserlere yeniden, yeni bir bakışla dönmek isteyeceksiniz.


Basım Ayı/Yılı : 1/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 109
Ağırlık : 109
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺52,00

Kim demiş tavuklar uçamaz diye. Bu hikâye bir tavuğun, uçuracak kadar büyük kanatları olmasa bile gökyüzüne çıkabileceğini, hatta orada yaşayabileceğini kanıtlıyor. Olayların planlanarak ve emek vererek geliştiğini söylemek isterdim fakat hiç beklenmedik bir zamanda aniden gerçekleşti…

Nurcan Avcı Bayraktar’ın yazdıklarını okuyup düşler bahçesinde gezinirken, olmazlar oluveriyor, tatlı şeyler giriyor hayatımıza. Bu bir çocuk kitabı evet. Fakat çocukların anneleriyle beraber okumayı isteyeceği bir kitap aynı zamanda. Çünkü yalnız anneler değil çocuklar da sevdikleri şeyleri paylaşmak ister.


Basım Ayı/Yılı : 10/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 149
Ağırlık : 149
En / Boy : 13 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺52,00

Hangi şehre, hangi kasabaya gidilirse gidilsin, mutlaka ilk uğranılması gereken yerler, ilk önce ve hiç tereddüt etmeden çalınacak kapılar, oradaki kitabevleri, dergi büroları, kültür ve düşünce evleri ya da “merkez insan”ların kişisel büroları ve evleri olmuştur. Herkesin hem çok iyi bildiği hem de mutlaka en güzel şekilde karşılanıp ağırlanacağından emin olduğu en sağlam adreslerdir bu müstear adreslerin hepsi de. Müstear Adresler, Hüseyin Su’nun kişisel tarihine not düşerken edebiyat dünyamızın yakın geçmişine de ışık tutuyor. Unutulmayan mekânlar, Âkif Emre, Nuri Pakdil gibi unutulmayan kişilerle örülü kaleler olarak zamanın yıkıcılığına meydan okuyor.


Basım Ayı/Yılı : 10/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 215
Ağırlık : 215
En / Boy : 13 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺72,00

Demir parmaklarında duyduğun sarkaç, gitgide ne kadar benziyor yüzüneki rüyan
-Da tepsi
-De kano, bir çamur gülüş
-Tür yarılan, gibi akan şehir de
Hasılı kemik küreklerin, yüklenir yorgunluğunu
Şehrinin
Ağaç diplerinden!


Basım Ayı/Yılı : 8/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 78
Ağırlık : 78
En / Boy : 13 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺44,00

İhtiyar, pencerede yoktu. Perdenin arkasına saklandığını düşündüm. Yarı açık camı yavaşça ittim. Yoktu. Duvardaki resmini gördüm önce. Küflü çerçeveden sızan nem, resmi sarartıp geriye buruşuk bir yüz bırakmıştı. Saçı, yüzü, hatta gözleri net değildi. Odadaki her şey gibi resim de eskimişti. Tavandan sallanan karanlık ampul kendini aydınlatabiliyordu sadece. Eşyaları ve bizi nasıl öldüreceğini seçmişti ihtiyar. Her şeyin üstünde bir hâkimiyeti vardı ve gülümseyerek çürütüyordu bizi.

Bacalardan gökyüzüne yükselen kirli dumanlar, yarı karanlık evler, meraklı ve tedirgin mahalleliler, ağaçların tepesinde kanat çırpan telaşlı kuşlar ve öykülerdeki kahramanların arasına birer gölge gibi sokulan yabancılar... Telli Dastar, satırlarında taşıdığı esrarın okuyucu tarafından çözülmesini düşleyen hikayelerle dolu.


Basım Ayı/Yılı : 8/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 95
Ağırlık : 95
En / Boy : 13 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺52,00

Rüzgâr! Bu dağ başlarında çırpınan serin
Kanatların gökyüzünden akan bir seldir
Bana kudret ve cesaret veren bir eldir.
Beşerlikten uzaktayım senin ülkende
Senin gibi azamete âşıkım ben de
İşte rüzgâr! Senin gibi ben de deliyim.

Islıklarım senin gibi inlemelidir
Herkes beni ürpererek dinlemelidir.
Rüzgâr! Sana, yalnız sana benzemeliyim


Basım Ayı/Yılı : 11/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 69
Ağırlık : 69
En / Boy : 13 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺40,00

Seni gördüğü zaman zalimce başını çeviren mağrur bir dilberin kapısı önünde ay ışığı altında sabaha kadar dolaşmak, bunu candan arkadaşlara ağlayarak anlatmak, -söz aramızda- gene hoş şeydir. Fakat sevgili bir vücutta bulunmayan bir şeyi kendisinde taşımaya tahammül etmeyerek onu koparıp atabilmek, işte adaşım, yalnız bu sevmektir.


Basım Ayı/Yılı : 11/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 324
Ağırlık : 324
En / Boy : 13 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺52,00

On seneden beri belki boşuna yere herkesten kaçmışım, insanlara inanmamakta haksızlık etmişim. Aramış olsaydım, belki senin gibi birini bulabilirdim. Her şeyi o zaman öğrenmiş olsaydım, belki zamanla alışır, seni başkalarında bulmaya gayret ederdim. Ama bundan sonra her şey bitti. Asıl büyük ve affedilmez haksızlığı sana karşı yaptıktan sonra, hiçbir şeyi düzeltmek istemiyorum. Senin hakkında verdiğim yanlış bir hükme dayanarak bütün insanları suçlu tuttum; onlardan kaçtım. Bugün hakikati anlıyorum; fakat nefsimi ebedi bir yalnızlığa mahkûm etmeye mecburum. Hayat ancak bir kere oynanan bir kumardır, ben onu kaybettim. İkinci defa oynayamam. Artık benim için eskisinden beter bir hayat başlayacak.


Basım Ayı/Yılı : 11/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 215
Ağırlık : 215
En / Boy : 13 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺48,00

Sümsük otu gibi yapışıp iyi niyetimi kaşık kaşık götürdü. Yaşasın hakkaniyet, hep benimkiler mi ölecekti. Acısı yüreğime su serpse de insanlık edip “Izdırap koca kanatlı kuştur, her gün bir dağ aşar, azıcık sabret,” diyorum anlamıyor. “Bazı ilaç terkiplerinin altında mücerreptir yazar. Bak işte ben o sınanmış hapım. Farz et cezaevindesin, gün say bir yıla tahliye olacaksın, çığrışmak çözüm değil,” diyorum anlamıyor. Buyur kendini yırt o zaman, niye bana geliyorsun. Taşeron firmayım sanki. Azrail’le imzalanmış iş akdim mi var ki, hizmet üretimine dair yönlendirme yapayım. Bu müştereken üstesinden gelinecek bir durum değil. Öyle olsaydı, şuraya yazıyorum imecenin dibine vururdum.

Leyla Polat, Ölümü Gör’de mizahi ve bıçkın üslubuyla bu sefer ölümü yokluyor. Ölüm hâlleri her bir öyküde ele alınırken Azrail’e karşı olumsuz bir duruş sergilenmiyor. Korkutucu ve kaçınılan bir gerçek olmaktan çıkan ölüm, herkesin yanı başında mizahi bir kapı olarak açılıyor. Okura, şifa niyetine öyküleri okuyarak kapıdan geçmek kalıyor.


Basım Ayı/Yılı : 11/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 95
Ağırlık : 95
En / Boy : 13 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺48,00

Bir saat kadar sonra resmi tamamladı, daha doğrusu kendi kendine: “Eh, yeter artık!” diye işi bıraktı. Elinin tersiyle alnının terlerini silerek bir iki adım geri çekildi. Hiç de fena olmamıştı. Günün resim yapmaya en uygunsuz olan bir saatinde çabucak çırpıştırdığı bu tablo bile, onun epeyce kabiliyetli bir sanatkâr olduğunu gösteriyordu. Yaptığı resme baktıkça bunu kendisi de fark eden Tevfik, “Ah, Fransa’da birkaç sene daha kalabilseydim! İnsan altı ayda ne görür ne öğrenir ki?” diye zihninden geçirdi, eğilerek takımlarını toplamaya başladı, bu aralık yine kendi kendine söyleniyordu: “İstediğin kadar güzel resim yap... Anlayan, kıymetini bilen olmadıktan sonra!”


Basım Ayı/Yılı : 11/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 190
Ağırlık : 190
En / Boy : 13 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺48,00

Ezan sesi çok eski bir sestir ama bunu herkes bilmez. Tıpkı gökte parlayan yıldızlar gibi. Onlar gecelerimizi aydınlatırlar fakat ışıkları milyonlarca yıl uzaktan gelir. Zehra Teyze bana ilk ezan sesinin bir yıldızdan duyulduğunu söyledi. Fakat siyah bir yıldızmış bu. Ona siyah bir yıldızın nasıl olup da görülebildiğini sordum. Bir güneşi yansıtarak, dedi bana.


Basım Ayı/Yılı : 11/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 95
Ağırlık : 95
En / Boy : 13 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺52,00

Yüksek ve üzerinde yer yer otlar fışkıran bir duvara dayanıp yarı kapalı gözlerini yukarı kaldırınca, etrafa alaca karanlığın çökmüş olduğunu gördü. Gideceği yere yaklaşmış biri gibi derin bir nefes aldı. Önünde, üzerinden demiryolu geçen bir köprü vardı. Bunun altına doğru, duvarlara tutunarak yürüdü. Ayakları titriyor ve göğsü müthiş hırıltılar çıkararak inip kalkıyordu.
“Buracıkta ölebilirim!” diye düşündü.
Fakat sanki onda bu ümidin bir andan fazla yaşamasını istemiyorlarmış gibi, karşı taraftan, ellerinde çıkınlarıyla birkaç adam göründü. Hızlı hızlı konuşarak yanından geçip gittiler; hoplayarak süratle ilerdeki yola daldı.


Basım Ayı/Yılı : 11/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 238
Ağırlık : 238
En / Boy : 13 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺52,00

Bütün hayatında kendine göre bir iş bile yaptığını hatırlamıyor, bu ömrü başka birinin yaşadığını sanıyordu. Çocukluğu, delikanlılığı, etrafıyla olan münasebetleri hep yabancı bir dünya ile yapılan temaslara benziyordu. Şimdi o, kendisine ne kadar uzak bulduğu bu dünyada, ne kadar müthiş azaplar çekiyordu! Bunlara ne lüzum vardı? Neden böyle korkunç çemberler onu sımsıkı bağlıyor, neden ona yavaş yavaş sindire sindire en öldürücü işkenceler yapılıyordu! Ne için, kim için?


Basım Ayı/Yılı : 11/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 334
Ağırlık : 334
En / Boy : 13 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺52,00

İnsan, yaratıcı, celal ve yücelik sahibi Allah’ın en büyük tecellilerinin taşıyıcısıdır. Yani insanda Allah vardır, mevcuttur ve Allah’tan, O’nun tecellisinden uzak kalmış tek bir insan bile yoktur. Yüce Yaratıcı’nın insandaki varlığının bilinip itiraf, tasdik ve kabul edilmesi sözle düşünce ve isteklerin ifade edilmesi sayesinde mümkün olabilir. Bu yüzden söze çok dikkat etmek gerekir.

Tolstoy’un yaşamını anlamlandırmak için beslendiği çeşitli kaynaklardan damıttığı ve “Yaşam Yolu” olarak adlandırdığı serinin iki önemli risalesi olan Söz ve Eşitsizlik, Binbaşı Ali Fuad’ın 1920’li yıllarda Türkçeye çevirdiği hâlini kaynak alıp günümüz Türkçesinde yeniden hazırlandı. Söz, yaşamın anlam karşılığı olduğu ve sonuçları açısından sorumluluk taşıdığı için Tolstoy açısından oldukça önemle üzerinde durduğu bir kavram olarak görülüyor. Sözün büyük ustasının bu yaklaşımı yalnız şair, yazar, filozof ya da sözle işi olanların değil, yaşamına anlam katmak için söze yaklaşan her okur için rehber niteliğindedir.

Yaratılmış olan insanın beşerî özelliklerinin diğerlerine üstünlük sağlayıp sağlamadığı üzerine de düşünmüş olan Tolstoy, zamanının çok ötesinde bir bakış ve düşünce yapısıyla insanın neden eşit olduğunu, birinin ötekinden üstün olmayışını eşsiz diliyle ortaya koyuyor.
Tolstoy’un yaşamı boyunca edindiği değerler, insanı anlamak için oluşturduğu düşünce sistemi, romanlarında işlediği insan hâllerinin kavram olarak karşılıkları, okur ve düşünür olarak kendisinde iz bırakmış olan yazar ve filozofların ifadeleriyle Söz ve Eşitsizlik’te.


Basım Ayı/Yılı : 10/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 71
Ağırlık : 99
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺28,00

-Hepinizi nezarete atarım. Sıdıka mı yaraladı seni? Ne olduysa anlat doğru düzgün, deyince koca devletin karşısında uzun boyundan utanan kadın, dizlerinin üzerinde küçüldü. Yeterince ufalmadığına kani olunca sırtını da iki büklüm yapıp,
-Kimse yaralamadı efendim, kaza oldu. Kimseden şikâyetçi değilim, dedi. Alçak sesindeki büyük korku komiseri sarsmıştı. Kadının kolundaki yemeniyi çözdü. Yaranın ufaklığı Ekrem’i rahatlatırken, atılan façanın işçiliği şaşırtmıştı. Çocuklarının evinde divana kıvrılıp yatacak hâldeki yaşlı bir kadının racon kesmesi, hayret edilecek bir vakaydı.

Yazar, Muzaffer Çok Kızar Valla’yla başladığı edebiyat yolculuğunu Hiç Böyle Yapmazdı’yla sürdürüyor. Gündelik hayatın içinde her an karşılaşabileceğimiz, kendimizden ve yakın çevremizden izler bulabileceğimiz karakterlerinin psikolojilerini ustaca tahlil ettiği öykülerine samimî, yalın dili ve diyaloglarla lezzet katmış. Her ne kadar kahramanlarıyla iyi geçinmeye karar verdiğini söylese de siz şaşırtıcı sonlara hazır olun!


Basım Ayı/Yılı : 10/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 124
Ağırlık : 145
En / Boy : 13 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺52,00

Yaralanmak benim hakkım sarmaksa senin
biçilmiş ekinler gibi geçip giderken günler
bu sokaklar dedim, çıkmaza nasıl düşmüş
sesimden taşınırken nasıl yaşlanmış evler


Basım Ayı/Yılı : 5/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 64
Ağırlık : 64
En / Boy : 13 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺44,00

“Üç, iki, bir, kayıt!”
Nerede olduğumu anlamak için filmler çekiyorum, demişti bir keresinde. Dünyaya düşmenin şaşkınlığı ancak ölünce geçecek, demişti ödül töreninde. Artık film makinesi gibi çalışıyor bedenim, siz bu film makinesini film çekerken görüyorsunuz sadece, diye konuşmuştu bir keresinde.
“Kestik!”
Her şeyin dünyada olduğu ve dünyaya dair şeyler olduğu gibi bir vehmimiz var. Gördüklerimizin gerçekliğine, duyduklarımızın sahiciliğine, hissettiğimizin hakikatine inanıyoruz sonuna kadar. Oysa algılarını her şeye açan bir kişi çok daha fazlasını görüp duyabilir. Ve bu yaşananlar yalnız dünya ile sınırlı kalıp bitmiş mi olacak? Elbet her sesin bir yankısı olur. Ölümün, zamanın, babanın, doğumun, oğulun, aynanın, hocanın, askerin, şehidin ve daha pek çok şeyin sesi ve yankısı Olup Bitmeyenler’de.


Basım Ayı/Yılı : 5/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 106
Ağırlık : 106
En / Boy : 13 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺48,00

Ismimi her sabah
Güneşin ince tülü sesine üşüşürken
Bikmadan soruyor bana unutmadim oysa
Dünyayi unuttum bir, gölgesine aldandim
Mağaranin yanağinda belli belirsiz
Bir ağin titremesi gibi
Titredim nefesimin taşidiği ölümden


Basım Ayı/Yılı : 5/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 79
Ağırlık : 79
En / Boy : 13 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺44,00

O kapıyı aralayınca daha kolay oluyor her şey. Daha rahat ediyorsun. Bir zaman sonra aklıyorsun bahanelerinle birlikte kendini. Sayıları arttıkça rahatlıyorsun, nefes alışın bile düzeliyor. Şimdi kaldığın bu yerde sorular akın ediyor zihnine. Oysa düşünmek yok, demiştin. İnsan şimdiki zamanı yaşamalı, takılıp kaldığı keşkeleri bırakıp yoluna devam etmeli. Yoksa yeni keşkelerin gölgesinde miş’li zaman olup kalıyor.

Gülnur Aşcı görünüşlerin, imajların arkasına saklanan insanı arıyor, buluyor, deşifre ediyor denemelerinde. Meselelere bazen bir çocuk bilgeliğiyle, bazense bir ihtiyar acemiliğiyle yaklaşıyor. İnsan kendini kandırmasıyla, aldanışlarıyla, pişmanlıklarıyla insan. Bahane Kapısı kilit tutmuyor çünkü.


Basım Ayı/Yılı : 8/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 112
Ağırlık : 112
En / Boy : 13 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺48,00

Boydan boya defalarca arşınladım sokağımızı. Şu köşe miydi beni ilk gördüğün yer? Sen arabanı park ederken ben eve mi dönüyordum? Yokuşları mı koşuyordum dizlerim titreyerek? Pazar sabahı fırından ekmek mi alıyordum sen yürüyüşe çıktığında? Bu park mıydı ikimizin de penceresinden, aynı gecelerde kederle baktığı? Bu ağaç mıydı altında durup o bayat kavgalardan başımı eğerek kaçtığım günlerde beni izlediğin? Bu kafe değil miydi beni görünce utanıp sırtını dönerek oturduğun? Adım adım geçtim ayak izlerimizin üstünden. Yıllarca ben yoktum, şimdi sen kayıptın. Bu hikâye daha en başında iki kişilik yazılmamıştı. Biri görüldükçe diğeri siliniyordu.

En çok kadın duyarlılığı var hikâyelerde. İnce ve keskin bir bakışla ayıran, seçen bir göz. Kimler mi var; dondurma seven âşıklar, üniversite sınavına hazırlanan öğrenciler, yetimler, tuhafiyeci, define avcıları, çocuğunu yalnız büyüten anne, takıntılı ev hanımı, ilgisiz baba, eziyet edilen kadınlar, anlaşılmayan eşler var. Köyden şehre, tiyatro salonundan tren istasyonuna, evden tuhafiye dükkânına, kar küresinden apartman katına pek çok yeri gezdiriyor ve yalın bir dille sunuyor “an”ları okuruna. Dikkatli okurlar için daha çok ayrıntı var Salacak Takvimi’nde.


Basım Ayı/Yılı : 8/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 168
Ağırlık : 168
En / Boy : 13 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺64,00

rüzgârın parmağını gördüm.
hareketsizliğe dokundu.
ne olduğunu
neden dokunduğunu
tuşun kendi parmağını seçtiğini
bilmeden
defalarca aynı tuşa dokundu.


Basım Ayı/Yılı : 10/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 61
Ağırlık : 99
En / Boy : 13 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺44,00

Kuğudaki Tanri Demiştin Bir Vakitler

Koyaklarinda Merceklerin Aktiği Diyar

Ve Altin Dallarina Yarasalarin Konduğu

Göğsünün Daraldiği Vakitlerde Kime

Bakmak Geliyor Içinden, Erguvanlarin

Döküldüğü Yollardan Hangi Atlarla Geçmek

Yüzümün Solgunluğunu Safran Sanma

O Manastirin Bahçesine Dikilmiş

Ve Sonra Huş Ağacindan Küçük Bir Masa

Yapacak Olanin Yüzünün Hayaleti Olmuş

Bakmak Dediğimiz Duvara Resmedilmiş


Basım Ayı/Yılı : 9/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 110
Ağırlık : 110
En / Boy : 13 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺52,00

Terk edilmiş zarif bir yalnızlığı taşıyarak konuşuyorum
Geceye dokunuyorum kılcal damarlarımla
Gözlerim, aklım her şey uzak bir hanımeli
Yakama takılan sadece çiçek değil
İçimi titreten Büyük Türk Şiiri

Rıhtımlardan çokça yalnızlık topluyorum
Sesimi deniyorum giden gemilerin ardından
Bolşevik bir ihtilali boş geçmeyi seçiyorum
Bakışlarımda anlam arama
Şiir bir reçetedir doktor yazısıyla


Basım Ayı/Yılı : 9/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 110
Ağırlık : 110
En / Boy : 13 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺48,00

Üşütüyor şairi, Almeria ipekleri
Geceye çalan gömlek, sırmalar ve pazartesi
Her sözün sessiz sabahlara vardığı
Sessiz ve üşüten sabahlara

Şair geceye bir gömlek dikiyor
Sırmalı, ipekten gömlek
Oturtuyor başköşeye gömleği
Üşüyor Almeria, şairler ve ipekleri


Basım Ayı/Yılı : 10/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 69
Ağırlık : 89
En / Boy : 13 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺44,00

Çeşmeler uzun boynum kısa
kaç gülle kaç testi kaldı
gözlerim biriken suda

Nicedir gırtlağımda koşan atlar
tut ki yolu çizdi
yol tutuşsa kararacak ağaçlar
yağmur toprağa hevesli


Basım Ayı/Yılı : 10/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 63
Ağırlık : 99
En / Boy : 13 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺44,00

Benjamin, ömründe ilk defa bir ilkesini bozmayı uygun bularak duvarda ne yazıyorsa okudu. Tek bir emir kalmıştı ve şöyleydi:

Bütün Hayvanlar Eşittir
Fakat Bazi Hayvanlar
Diğerlerinden Daha Eşİttİr.

O günden sonra çiftlik işlerini denetleyen domuzların, ön ayaklarında kırbaç taşıması kimseye garip gelmedi. Kendilerine radyo satın almaları; bir telefon bağlatmak için ayarlama yapmaları; John Bull, Tit-Bits dergilerine ve Daily Mirror gazetesine üye olmaları da.

George Orwell’in Hayvan Çiftliği romanı, 1945’te okuruyla buluşmadan önce yayıncılar tarafından defalarca reddedildi. Hatta 1944’te T.S. Eliot, özür dilediği ret mektubuna şöyle başlamıştı; “Yazdıklarınızın politika eleştirisi yapmak için doğru izlenmiş bir yol olduğunu düşünmüyorum ki hiçbir editör de düşünmez…” Fakat tarih Eliot’u haksız çıkardı. Hayvan Çiftliği, yayımlandığı günden beri bütün coğrafyalarda siyasi bir hiciv olarak ilgiyle okunuyor.


Basım Ayı/Yılı : 2/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 103
Ağırlık : 103
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺32,00

Döndüğümde onları ağaca yerleşmiş buldum. Havuz kenarına oturmuş gibi keyifliydiler. Sarkıttıkları bacaklarını ileri geri sallıyorlardı. Onları izlerken biraz önce bakkaldan döndüğüm sırada duyduğum his yine belirivermişti. Ağaca çıkmış olan, diğerine elini uzatmış, yaşına bakmadan çekiyor, aşağıdakiyse çocukça bir yetersizliği kapatma, geri kalmama hırsıyla var gücüyle tırmanıyordu. Hiçbir şeye şöyle bir aidiyetimin olmadığını görüyordum. Bu bağı bir ağaçla mı yoksa bir arkadaşla mı kurabilirdim?
Mehmet Babalıoğlu, insanlarla bağ kurmanın bütün varlıklarla bağ kurmaktan geçtiğini hatırlatıyor öykülerinde. Bu yüzden çocukluktan kalma yamuk ağaç, dünyasında eğri kalmış bir şeyleri düzeltebiliyor kahramanın. Söylenenin arkasında hep bir söylenmeyen var. İroninin içimize işleyen göz kamaştırıcı örnekleri. Melodramdan uzak soğukkanlı usta yazar anlatımı. Babalıoğlu ikinci öykü kitabı “Herkes Unutmadan Önce” yle unutulmayacak bir kitaba imzasını atıyor.


Basım Ayı/Yılı : 2/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 135
Ağırlık : 135
En / Boy : 13 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺52,00

“İçim içime sığmıyordu, bir cinim vardı artık. Ne isteyeceğimi düşünmek için sakin bir yere gitmeliydim. Belki birinci sırada değildi ilk isteğim ama onu daha fazla görmeye dayanamadığım için Hasan’ın çok uzaklara gitmesini istedim Berhudar’dan. İsteyebileceğim o kadar çok şey varken böyle bir dilekte bulunmama çok şaşırdı. Kararlı olduğumu öğrenince dileğimi gerçekleştirdi.

Akşama kadar Hasan’ın yokluğunu kimse fark etmedi. Herkes evine çekilince anlaşıldı ancak. Aramadık yer bırakmadılar ama yok, yok!”


Basım Ayı/Yılı : 3/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 183
Ağırlık : 183
En / Boy : 12,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺64,00

Özgür olmayı ve özgür yaşamayı yazılarında ve konuşmalarında her zaman idealize eden Aliya İzzetbegoviç, bunu “pazarlık kabul etmez bir hedef” olarak görür. “Bizim kendi amacımız,” der, “bundan sonra ne olacağına bakmaksızın Bosna’nın, kendi içinde kimsenin dini inancı, milliyeti ve siyasi düşüncesi yüzünden takibata uğramayacağı bir ülke olmasıdır.”

Avrupa'nın göbeğinde tarihten silinmeye yüz tutmuş bir milleti varlık, kimlik ve inanç mücadelesine ikna etmiş bir liderdir Aliya İzzetbegoviç. Hüseyin Yorulmaz, Osmanlı mirasından 21. yüzyıla kadar süren geniş zaman aralığında bu büyük liderin yaşam öyküsündeki ayak izlerini takip ediyor. Aliya, milletinin özgürlük ve bağımsızlık sembolü olduğu gibi, tarihin, modern çağın ve "medeni" güçlerin maskesini de düşürüyor.


Basım Ayı/Yılı : 12/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 238
Ağırlık : 238
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺84,00
Bir Öğretmenin Kırk Yıllık Yürüyüşü

40 dakikalık ders öğrenci zihninin vakte ait dolanım ve salınım alanıdır. Öğretmenin zihni de bu “kırk dakika koridoru”nda tur atar. Hiç de az bir şey değildir bu vakit. Anneler babalar evde çocuklarına herhangi bir terbiyevi konuda kırk dakikalık bir zaman ayırabiliyorlar mı acaba? Hiç sanmıyorum. Üstelik bir öğrenci günde en az altı yedi kez bu “kırk dakika sahası”nı öğretmenleriyle birlikte dolaşıp turluyor. Anneler kızlarının aklına nereye kadar refakat edebiliyorlar acaba? Babalar oğullarının duygularına tercüman olabilecek vakti bulabiliyorlar mı?


Basım Ayı/Yılı : 12/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 228
Ağırlık : 228
En / Boy : 13 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺84,00

Vakt ü zamanında Âlem-i Misal’e pek meraklı Eyyam nam bir sahaf varmış. Bir gece rüyâsında envai huruf görerek bir kehânet yazmış. Bunu da şeyhine arz eylemiş. Ol pîr-i menam gördüğü rüyâsı sebebi ile âmâ olduğu zannına kapılan Asım nam aktarı ve Âlem-i Hayal’i temâşâ etmeyi pek seven Mestur nam çırağı yanına katıp yola revan olmasını tavsiye etmiş. Vazifeleri lübbü’l-menamı şeytan-ı lainden kurtarmak imiş.

Âlem-i Misal Rehberi, rüyalarla yoğrulan üç gencin Âlem-i Misal’e varmak üzere çıktıkları gizemli bir yolculuğa tanıklık ediyor. Burcu Güven’in büyülü kalemiyle çizilen harita rüya içre rüyalara, İstanbul içre İstanbul’lara götürüyor okurunu. Sıra dışı bir kitap bu. Sıra dışı bir kurgu. Sıra dışı bir yolculuğa kendini hazır hissedenler için.


Basım Ayı/Yılı : 11/2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 139
Ağırlık : 139
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺68,00

“Gülüp durma!” diye uyardı kadın. Sesi keskin ve soğuktu; bir tehlikeyi fısıldar gibi ürkütücü. Evin içindeki her şeyi kesti buyruğuyla. Kuşun ötüşünü, sokaktan yükselen kornaları, mobilyaların güneşte çatırdamalarını. Başını çevirip kızının gözlerinde sönen sevinci görünce ileri gittiğini düşünerek cümleyi yeniden kurdu: “Gülüp durma yoksa büyüyemezsin.”

Fantastik Şeyler’ le öykü yolculuğunun yedinci istasyonunda Naime Erkovan. Her durakta yeni boyutlar katarak bir kez daha yükseltiyor çıtasını kurgunun. Fantastik bir damarda atıyor yine Türk edebiyatının nabzı.


Basım Ayı/Yılı : 11/2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 102
Ağırlık : 102
En / Boy : 13 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺56,00
1 2 3 ... 11 >
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı