20. Yüzyıl’ın en etkileyici düşünürlerinden Karl Popper, sahip olduğumuz demokratik sistemi muhafaza etmede üzerimize düşen sorumlulukların farkında olmamız gerektiğini hatırlatıyor. Yarının dünyasını yaratacak olan şey bizim eylemlerimiz olacaktır.

Gazeteci Giancarlo Bosetti’nin yaptığı bu söyleşilerde Popper geniş bir yelpazede çağdaş siyasal ve toplumsal meseleler üzerine konuşuyor. Sovyetler Birliği’nin çöküşünden üçüncü bir dünya savaşı tehlikesine, çocuklarımıza karşı yükümlülüklerimizden televizyonun potansiyel zararlı etkilerine kadar birçok konudan bahsediyor. Toplumumuzdaki yükselen şiddet ve bencilliğin, eğer önlem almazsak medeniyetimizi tehlikeye atacağı konusunda uyarıyor. Kitap aynı zamanda demokrasi teorisi üzerine iki konuşma da içeriyor; demokrasinin hiçbir zaman halkın yönetimi olmadığını (olamayacağını ve olmaması gerektiğini) ama tiranlığı önleyebilmek için elimizdeki en iyi yöntem olduğunu ikna edici bir şekilde savunuyor.


Basım Ayı/Yılı : 2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 5
Sayfa Sayısı : 140
Ağırlık : 140
En / Boy : 13 / 19
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺85,00
Entelektüel Bir Otobiyografi

“Çalışma alanı yelpazesinde veya kalitesinde Karl Popper’a rakip başka bir felsefeci yok… Siyaset, bilim, sanat… Popper’ın çalışmalarıyla aydınlatılmamış çok az düşünce alanı kalmıştır.”
– Bryan Magee

Bu kitap, sekiz yaşındayken  sonsuzluk fikrine kafası takılan, on beşine geldiğinde babasının kütüphanesine dadanmış  bir zihnin bitmeyen arayışının hikayesi. İki büyük dünya savaşına, Soğuk Savaş dönemine ve sonrasında Doğu Bloku’nun çöküşüne tanıklık eden, 20. Yüzyıl’ın en etkileyici düşünürlerinden Karl Popper, bu otobiyografik eserinde kendisini en çok etkileyen fikirleri bilhassa erken yaşlarda kendisini büyüleyen bilim ve felsefeyi anlatıyor.

Popper bu kitapta, hayatıyla ilgili pek fazla bilinmeyen yönlerini; müzik aşkını, Yahudi kökeniyle ilgili karışık duygularını ve Wittgenstein’la tartışmasını ve ondan sonra bir efsane haline gelmiş “poker” olayını anlatıyor. Döneminin birçok önde gelen bilim insanı ve filozofuyla etkileşimi olan


Basım Ayı/Yılı : 2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 3
Sayfa Sayısı : 357
Ağırlık : 357
En / Boy : 13 / 19
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺153,00

Bilim ve toplum felsefesi alanlarının büyük filozofu Karl Popper'ın Tarihselciliğin Sefaleti adlı eseri, her iki felsefe disiplininin de problemlerini kendi kavşağında buluşturan çarpıcı bir kitaptır. Filozofun gerek Açık Toplum ve Düşmanları gerekse Bilimsel Araştırmanın Mantığı adlı eserleri, daha esaslı bir probleme ışık tutmak üzere bu kitapta bir araya gelmişlerdir.
 
Sosyal bilimlerin tabiat bilimlerine indirgenip indirgenmeyeceği probleminin tartışıldığı eser, daha temelde "tarihin bilimsel yöntemlerle tahmin edilebilir yasaları" olduğuna inanan toplum felsefelerinin bilimsellik iddialarını çürütmek istemektedir.
 
Bilim ve sosyal bilim ilişkilerinin incelendiği kitap boyunca merkezî kavram "tarih"tir. Fakat sefaleti öne sürülen asıl fikir "tarihsel" yöntem değil, tarihin modern ve tehlikeli bir kavranışı olan “tarihselci" düşünce tavrıdır.
 
Popper, tarihteki değişmez ve önceden kestirilebilir kanunların bu etkileyici eleştirisini tüm “tarihsel kaderin amansız kanunlarındaki faşist ve komünist inançların kurbanı olmuşlara” ithaf etmiştir.

Kısa ve etkileyici şekilde yazılmış bu eser; okurlara, entelektüellere ve politika yapıcılara nesiller boyunca ilham kaynağı olmuştur. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana sosyal bilimler alanında yazılmış en önemli kitaplardan biri olarak kabul edilen Tarihselciliğin Sefaleti, bu büyük düşünürün fikirlerini anlama yolunda ışık tutuyor.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 7
Sayfa Sayısı : 194
Ağırlık : 194
En / Boy : 13 / 19
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺113,00
Altüst Olmuş Bir Dünya mı?

Günümüz dünyası öyle arapsaçına dönmüş durumda ki Xi aracılığıyla Çin kendisini küreselleşmenin ve dünya kapitalizminin savunucusu olarak ortaya koyarken Trump’ın ABD’si ticari koruma politikalarına yöneliyor ve öteden beri ABD tarafından yönetilen küresel kurumlarla arasına koyduğu mesafeyi giderek genişletiyor. Bugün günlük gazetelerin manşetleri müttefikler arasındaki gerilimlerle dolup taşarken, ABD’nin on yıl önce meydana gelen ekonomik çöküşe karşı küresel bir yanıtı –Çin dahil- koordine etmesini sağlayan politik kapasite ya da yönetimsel beceri gibi bir şeyi bugün de sahnelemesini tasavvur etmek çok zor geliyor. Yeni çok kutuplu dünya düzeni hakkında beyanlarda bulunurken ihtiyatlı olmak için nedenlerimiz olsa da, devletlerarası sistemin tam kalbinde bulunan ve giderek artan çelişkiler bize küresel kapitalizmin haritasının büyük oranda yeniden çiziliyor olduğunu gösteriyor.

Hem devletlerin hem de mevcut konjonktürün yarattığı kapitalist ve gelişen güçler arasındaki değişen ilişkilerin izini sürmek ve bu konuda yerinde/doğru değerlendirmeler yapmak için karşımızda pek çok iç içe geçmiş soru bulunuyor.

Küreselleşme çözülüyor mu yahut sadece gücün merkezi ve birikim rejimindeki kapsamlı bir değişimle, belli bölgesel blokların dağılması ve emeğin hareketliliğine ciddi kısıtlamalar getirilmesiyle birlikte varlığını sürdürecek mi?

Bu durum bize devlet kurumlarının, salt jeostratejik şirketlerin değil ekonomik –daha özelde finansal- krizle boğuşan devletler arasındaki koordinasyonun bile altını oyacak biçimde yeniden düzenlenmesi hususunda ne söyler?

Bu yeni durum çok uluslu şirketlerin yanı sıra finansal kapitalistlerle de doğacak olan ihtilafın boyutlarını ve buna karşılık devlet aygıtlarının yeniden yapılandırılmasını ne ölçüde etkiler?

Burjuvazinin neoliberal küreselleşmeden kopuş için sağ-kanat milliyetçiliğe olan desteği ne kadar ileri gidecek?

Bugün liberal demokrasinin otoriteryen dönüşümüne bağlı olarak demokratik siyasal alanın kapanışını zorunlu kılan yeni bir ‘istisna hali’nin doğuşuna mı tanıklık ediyoruz?

21. yüzyılın ilk büyük ekonomik krizinin süregiden etkileri aynı zamanda -neoliberal pratikler hala devlet politikalarını biçimlendirirken neoliberalizmin kurumlarının meşruiyet krizini de üretmiş midir?

Tüm bu koşulların herhangi biri yahut hepsi birden toplumsal ve çevresel yeniden üretim bakımından hangi sonuçlara gebe olabilir?

Sorular çoğaltılabilir; ve çoğaltılmak zorundadır da keza küresel kapitalizmin haritasının yeniden çizildiği bir kriz ve bu krizlerden çıkış projelerinin egemenler tarafından yeniden üretildiği bir zamanda çıkışlar ezilenler açısından da üretilecekse artık bize, geçmiş zamanın sorunlarını karşılamaya yeten tümel tanımlar ve genel ilkelerden çok daha fazlası gerekiyor. Socialist Register 2019 işte bu düşüncelerle yukarıdaki sorulara ve daha fazlasına ÇİN-ABD gerilimi/ilişkileri bağlamında bir yanıt aramaya çalıştı ve mevcut sorunsalın nasıl bir kavramsal hazne ve kuramsal ard-alanla betimlenebileceğini göstermek istedi. Greg Albo ve Leo Panitch’in sorunların genel çerçevesini analiz eden Önsöz’üne aşağıdaki şu makaleler eşlik etti;
İmparatorluğu Trumplamak – Leo Panitch ve Sam Gindin
Aşırı Kapitalizm ve Milliyetçilik Sorunu – Aijaz Ahmad
Küresel Göçün Çelişkileri – Adam Hanieh
Kapitolesen Çağı – sürekli Kapitalist Karşı Devrim - Elmar Altvater ve Birgit Mahnkopf
Trump ve Yeni Milyarder Sınıf – Doug Henwood
Trump’ı Yerine Koymak: Paleo-Muhafazakarlık, Neoliberalizm ve Küreselleşme Karşıtlığı – Ray Kiely
Çin’in Yeni Globalizmi – Lin Chun
Küresel Kapitalizm: Amerika Yaptı Çin Bozabilir mi? – Sean Kenji Starrs
Ayrışma Masalı: Küresel Düzensizlikte Asya Kapitalizmi – Jayati Ghosh
Çelişkileri Büyütmek: Merkezden Uzaklaşan Brics – Ana Garcia ve Patrick Bond
Neoliberal Kapitalizm: Otoriteryen Dönüş – Marco Boffo, Alfredo Saad Filho ve Ben Fine
İnsani Müdahalenin Bugünü – Umut Özsu
Şirkete Ölüm: Mütevazi Bir Teklif – David Whyte
Amerika Devrilme Noktasında mı: Trumpizm ve Yeni Sol Arasında – Nicole Aschoff
Avrupa’nın Krizi ve Sol – Alan Cafruny
Corbyn ve Brexitin birleşik Krallığı: Solun Daha İleri Gitmesi Mümkün mü? – Colin Leys


Basım Ayı/Yılı : 2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 336
Ağırlık : 336
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺125,00
İşçi Sınıfının Emekçi Köylülükle İttifakı Üzerine

İşçi Köylü İttifakı

İşçi Sınıfının Emekçi Köylülükle İttifakı Üzerine

İnter Yayınları


Basım Ayı/Yılı : 1997
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 210
Ağırlık : 168
En / Boy : 14 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺80,00

Ulusların tarihini kim yaratır? Devletin ve bütün insanlığın yaşamındaki en önemli olaylar kimler tarafından yönetilir? Ayrı ayrı kişiler tarafından mı? Büyük İngiliz düşünürü Carlyle’ın dediği gibi kahramanlar tarafından mı? Yoksa, bütün fertlerinin çabası ve halkın ruhunun gerilimi sayesinde mi gerçekleşir?

Önderi var eden, halkın korku ve çaresizliğidir...

Sayısız önder yetiştirme programı, seminer, kurs ve konferans var. Çeşitli önder sınıflandırmaları yapılırken, kitaplardaysa şema ve krokilerle yapılan önder tanımlamaları, lider yönetici ifadeleri göze çarpıyor. Ancak önderi; başkan, patron, şef, direktör, komutan gibi hiyerarşik yapıların sıfatını taşıyanlarla karıştıran ve bir tutmaya kalkışanlar var ne yazık ki.

Önderliğin bir ilkesi yoktur, önderin kişilik yapısı vardır.

Bir komutan, siyaset adamı ve yazar olarak Osman Pamukoğlu son kitabı Önder: Çağların Özlemi ile doğanın tehlikeli yüksekliklere çıkardığı aykırı bir kişilik olan önderi bütün yönleriyle, olmazsa olmazlarıyla çarpıcı bir biçimde anlatıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 160
En / Boy : 13,7 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2018
₺104,16

Ünsal Oskay, bu derlemesinde, Benjamin üzerine yazdığı iki makalesini, Benjamin’in “Alman Faşizminin Kuramları” başlıklı incelemesiyle Ansgar Hillach’ın bu inceleme hakkındaki bir değerlendirmesini ve yine Benjamin’in “Tarih Üzerine Tezler” adlı çalışmasını “Alman Faşizminin Kuramları” ekseninde bir araya getiriyor.

Kitabın merkezini oluşturan Benjamin’in Alman faşizminin oluşumuna ve yükselişine getirdiği özgün yorumlar, eleştirel teori dünyasında önemli bir yere ve değere sahiptir. Yaşadığımız tarih döneminin olumsuzlukları karşısında neler yapılması gerektiğini; özgürleşim beklentilerimizi canlı tutabilmek ve tarihin akışına belirli bir oranda da olsa etkide bulunabilme olanaklarını bütünüyle heder etmemek için, neler yapılabileceğini görebilmek adına Estetize Edilmiş Yaşam  ayrıca dikkat çekmektedir.

“Benjamin, bu kitapta inceleyeceğimiz Alman Faşizminin Kuramları’nda, kendi zamanı olan bir tarih döneminde yaşanmış ‘Faşizm’ olgusunu açıklığa kavuşturmaya çalışıyor. Faşizmi de, faşizmin geniş sayıda insanlar tarafından kabul edilebilme koşullarını da, ‘faşizmin’ bilinen dar analiz sınırlarını aşarak ele almak gerektiğini gösteriyor bize. Benjamin’e göre, faşizmin oluşumu da, topluma kendini kabul ettirebilmesi de, modern toplumların kültür yaşamının kendi işleyişinden ve işlevlerinden yararlanarak olmaktadır.”

- Ünsal Oskay


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 176
En / Boy : 13,7 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2015
₺58,80
Tükendi

Hannah Arendt, yirminci yüzyılın en etkili siyaset kuramcılarından biri olarak kabul edilmektedir. Yazıları bir dereceye kadar anlaşılır olsa da, çalışmalarının muazzam genişliği, onun düşüncesiyle ilk kez karşılaşan okurların özel bir çaba göstermesini gerekli kılar.

Kafası Karışmışlar İçin Arendt, bu son derece önemli siyaset düşünürüne açık, özlü ve anlaşılır bir giriş sunuyor. Arendt’le ilk kez karşılaşan okurlar için hazırlanan bu kitap, onun kuramı ve en önemli çalışmalarıyla birlikte, düşünceleri hakkındaki başlıca eleştirileri ve tartışmaları da tematik bir düzen ve sistematik bir akış içinde sergileyerek, Arendt’in siyaseti yeni bir biçimde tasavvur etmeye dönük tutarlı bir çerçeve arayışını ortaya koyuyor.


Basım Ayı/Yılı : 12/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 228
Ağırlık : 228
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺88,00
Tükendi

Kant’ın bir politika felsefecisi olarak değil de, politika üzerine ikincil önemde yazılar kaleme almış bir filozof olarak kabul edildiği tarihsel süreç geride kaldı. Kant geçtiğimiz yüzyıl, deyim yerindeyse, bir politika filozofu olarak yeniden keşfedildi. Bunda en büyük pay, şüphesiz, Kant’ın da içine yerleştirildiği liberal düşünce geleneğinin sözü edilen tarihsel uğraktaki yükselişidir. Ama milyonlarca insanın yaşamıyla birlikte türümüzün pek çok kuşağının bilgeliğini de alıp götüren iki büyük savaşın ardından, dünya barışını hedefleyen büyük politik örgüt kurulurken Kant’ın hatırlanması da boşuna değildirdir;

“Doğa, insanı savaşlar aracılığıyla, aşırı ve dur durak bilmez savaş hazırlıkları aracılığıyla ve her devletin önünde sonunda, barış halinde bile, ülke içinde hissetmek zorunda olduğu ihtiyaç durumu aracılığıyla, başlangıçta kusurlu girişimlerde bulunmaya ama sonunda sayısız yıkımın, altüst oluşun, hatta güçlerinin bütünüyle tükenmesinin ardından, aklın ona bunca acı tecrübe yaşanmaksızın da söyleyebileceği şeye yöneltir: vahşilerin yasasız durumundan çıkmak ve bir uluslar birliğine katılmak..."

Bu kitapta Kant’ın Eleştiriyi tamamlayan politik metinlerini Türkçede ilk defa bir arada ve yeni çevirileriyle bulacaksınız.


Basım Ayı/Yılı : 2/2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 190
Ağırlık : 190
En / Boy : 13 / 19
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺79,20
Tükendi

Marksist bağımlılık kuramının en önemli isimlerinden biri olan Brezilyalı iktisatçı Ruy Mauro Marini, Latin Amerika’da halen önemli bir kuramsal tartışmanın parçası ve bağımlılık kuramının vazgeçilmez bir referans noktasıdır.

Marini’nin çalışmaları dört ana tema altında toplanabilir: 1990’lardan itibaren küreselleşmenin ekonomi politiğine dönüşecek olan ‘bağımlılığın ekonomi politiği’, ‘Latin Amerika’nın kendine özgü siyasal modelinin analizi’, ‘siyasal bir hareket, devlet deneyimi olarak sosyalizm’ ve ‘Latin Amerika düşüncesi’.

Altı kitap, onlarca makale, derlemeler ve sayısız gazete yazısının sahibi Ruy Mauro Marini’nin özellikle küresel kapitalizm ve onun kendine özgü bölgesel birikim modelleri üzerinde yoğunlaştığı çalışmaları bağımlılık kuramı kapsamında hem referans noktası olmaya hem de tartışma yaratmaya devam etmektedir. Bağımlılığın Diyalektiği’nin günümüzde tekrar ilgi çeken bir kaynak olarak karşımıza çıkmasındaki temel sebeplerden biri ise, küresel ekonomik yapının içinde bulunduğu mevcut durum göz önüne alındığında, Marini’nin kapitalizmin küresel doğasına yaptığı vurgunun güncelliğiyle ilintilidir.


Basım Ayı/Yılı : 9/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 108
Ağırlık : 108
En / Boy : 13 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺61,60
Tükendi
Karşılıklı Bağımlılık Politikası

“Bakım Manifestosu ekonomimizi ve toplumumuzu dönüştürmeye yönelik ışıltılı bir çağrı, üst üste gelen krizlerden nasıl çıkacağımıza ve yeni bir toplumsal yapıyı ilmek ilmek nasıl öreceğimize dair bir yol haritasıdır. Mevcut sistemin insanlara ve gezegenimize karşı sergilediği umursamazlığın panzehiri evrensel bakım etiğidir. Bakımın bir meta olmadığının bilincinde olan yazarlar onu, üzerinde yeni bir politikanın inşa edilebileceği bir uygulama, başat bir değer, düzenleyici bir ilke olarak görmektedirler.” – Naomi Klein

“Umursamanın, küresel uygulamaları ve kurumları değiştirmede ve dünyamızı dönüştürmede ne kadar etkili olabileceğini ve olması gerektiğini gösteren bir 'bakım manifestosu' nihayet elimizde! Bu kitapta bakım, kişinin özel ilgi konusu ya da ahlakçıların esasen kadınlara özgü diye görüp üzerinde spekülasyonda bulundukları bir uğraş olarak değil, neo-liberal kâr makinesinin göz açıcı bir eleştirisi olarak sunuluyor. Bakım Manifestosu akrabalığın dönüşümüne giden yolun, toplumsal cinsiyet temelli işbölümünün, ekolojik aktivizmin haritasını çıkarıyor; ilerici ulusüstü kurumlara kılavuzluk edecek bir ilkeler bütünü -karşılıklı bağımlılık ilkeleri- temin ediyor. Bakım Kolektifi, bu dar zamanlarda, apaçık bir dille, bakımın karmaşık bir geçmiş ile umut vaat eden bir geleceği beraberinde getirdiğini hatırlatıyor bize. Bakım, yaşamlarımızın nasıl birbirine bağlı olduğunu gösteriyor, içinde yaşadığımız dönemi değiştirecek bir umut politikasına can suyu veriyor.”

– Judith Butler


Basım Ayı/Yılı : 1/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 127
Ağırlık : 127
En / Boy : 13 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺61,60
Tükendi
Birey, Toplum, Devlet ve Uluslararası İlişkiler Bağlamında Siyasi İdeolojiler

Siyaset felsefesi bireyle ve bireyin başkalarıyla kurduğu ilişkiy­le ilgilenir; bunun için de haklar, özgürlükler, sorumluluklar, güç, devlet ve adalet gibi konularda birtakım sorular sorar. Güncel veya tarihsel, tüm siyasi kavramların, ideolojilerin ve tartışmaların gelip dayandığı yer siyaset felsefesidir.

İngiliz felsefeci ve yazar Alexander Moseley, bu kitapta temel siyasi kuramları ve fikirleri kapsamlı, anlaşılır ve yenilikçi bir üslupla ele alıyor. Başlıca siyasi ideolojileri (devletçilik, realizm, muhafazakârlık, sosyalizm, liberteryenizm, liberalizm, anarşizm ve çevrecilik) birey, toplum, devlet ve uluslararası ilişkiler bağlamında açıklayıp eleştirel bir gözle değerlendiren Moseley, “Uygulamalı Siyaset Felsefesi” bölümünde güncel siyasi meseleleri anlamlandırmak için siyaset felsefesinden nasıl faydalanabileceğimizi gösteriyor. Siyaset felsefesinin başlangıcından günümüze uğradığı duraklara göz atmak ve Platon, Aristoteles, Locke, Rousseau, Hobbes, Marx ve Rawls gibi belli başlı düşünürlerin temel siyasi tezlerini gözden geçirmek isteyenler için de kitabın son bölümü pratik bir kılavuz görevi görüyor.

Siyaset Felsefesine Giriş, sadece konunun uzmanları ve öğrenciler için değil, yaşadığı dünyaya dair daha derin bir kavrayış geliştirmek isteyen herkes için kaynak niteliğinde bir kitap.


Basım Ayı/Yılı : 2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 288
Ağırlık : 288
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺60,00
Tükendi

Benedict de Spinoza, Batı felsefesiyle ilgilenen herkesin karşısına çıkan büyük bir filozoftur. Etik, din ve siyaset felsefesi alanlarındaki çalışmaları halen ufuk açıcı eserler olarak görülmektedir. Ama aynı zamanda, günümüz okuyucularını ciddi biçimde zorlayan metinlerdir bunlar. Geç Ortaçağ skolastiğinin söz dağarı ve terminolojisinin yanı sıra, Spinoza’nın eserlerindeki kolayca nüfuz edilemeyen temalar çoğu zaman açıklığa kavuşturulmaya ihtiyaç duyar.
Kafası Karışmışlar İçin Spinoza, düşünürün felsefi projesinin ve başlıca eserlerinin kapsamlı bir açıklamasını ve
çözümlemesini yaparak bu ihtiyacı karşılıyor. Spinoza’nın anlaşılması güç dili ve terminolojisiyle başa çıkmanın yollarını sergiliyor, onun “geometrik” yaklaşımını ve karmaşık felsefi sistemini anlaşılır hale getiriyor. Ayrıca, Spinoza'nın halen devam eden etkisine ve çağdaş felsefi tartışmalardaki yerine dair bir değerlendirme sunuyor.


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 304
Ağırlık : 304
En / Boy : 13 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺96,80
Tükendi

Darwin’in "Evrim" teorisinin biyoloji ve diğer doğa bilimleri için yaptıklarının aynısını Engels’in Marx ile kaleme aldıkları Komünist Manifesto tarih için yapacaktır. Bu kitabı okumak belki sizleri komünist yapmayacaktır. Ancak şu an sahip olduğunuz değerleri ve dünya görüşünüzü tekrardan gözden geçirme olanağı verecektir.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 80
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2012
₺4,80
Tükendi

Sokrates'in Savunması, Sokrates'in kutsala saygısızlık ve gençleri yoldan çıkarmak suçlamalarıyla Atinalıların karşısına çıktığı bu diyalog, insanlığın felsefeye karşı işlediği "ilk günah"ı gözler önüne seriyor.

Katı ve sağlam düşünme çerçevesiyle adım adım savunmadan uzaklaşıp dönemine esaslı bir eleştiri getiren Sokrates, yöneltilen suçlamaları bir yandan boşa çıkarırken öte yandan da gururu elden bırakmayan bir bilgelikle yazgısını kabullenir.

Sokrates'in Savunması satır aralarında dönemin mahkeme sistemini ve düşünme tarzını izah ederken, öte yandan tutuculuğun felsefe karşısında duyduğu korkuyu gözler önüne seriyor. Tam da bu nedenle elinizdeki kitabın güncelliğini koruduğunu söyleyebiliriz.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 61
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2015
₺4,17
Tükendi

Her siyasetçi gibi Marx da siyasetin yasalarına tabi oldu; doğrularının yanında yanlışlar da yaptı. Ve tabii ki eksikleri de oldu. Ama proletarya devrimi hedefinden hiç şaşmadı; ve hep "marksist" kaldı. Liberal solun kimi unsurlarının öne çıkarmayı sevdiği teorisyenliği ile yetinmedi.

Elinizdeki kitap, David Fernbach'ın, Marx'ın siyasi yazılarının toplandığı dizinin iki cildi için yazdığı önsözlerden oluşmakta. Bu iki önsözün seçilme nedeni, Marx'ın siyaseten aktif olduğu iki dönem için kaleme alınmış olması. Metinler, teorisyenliğini soyutlayıp siyasetçiliğini unut(tur)maya çalışanlara inat; Marx'ın siyasallığını bize yeniden hatırlatıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 160
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 3.2008
₺11,11
Tükendi

Her eser yazıldığı dönemin mürekkebini taşır. Ancak pek azı, üzerindeki mürekkebi evrensel hale getirebilmiştir. Karl Marx ve Friedrich Engels'in, tarihte açılmakta olan bir dönemin müjdecisi olan eseri de mürekkebini zaman ve mekan sıkışmasından kurtarabilen ender metinlerin başında geliyor.

Yazılmasından 160 yıl sonra ve yazıldığı topraklardan binlerce kilometre ötede, yeni bir çeviri ile genç kuşaklara ulaştırmak üzere bizlerde heyecan yaratan bu eser karşısında saygıyla eğiliyoruz.

Türkiye'nin Marksist birikimini zenginleştirici çalışmalara katkıda bulunma fikri bize heyecan veriyor.

Hele, 'Bütün ülkelerin proleterleri, birleşin! ' satırlarının 160. yıldönümünü kutladığımız şu günlerde...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 109
En / Boy : 13,5 / 20
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2008
₺5,18
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 141
En / Boy : 15,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : 6.2015
₺11,11
Tükendi

Meşhur siyaset felsefecisi Sandel, piyasa ve paranın toplumda oynaması gereken rolü sorguluyor.

Çocuklara kitap okumaları veya iyi notlar almaları için para vermeli miyiz? Ne kadar kirliliğe izin verileceğine karar vermek için insan hayatına fiyat biçebilir miyiz? İnsanlara riskli yeni ilaçlar için denek olmaları veya organlarını bağışlamaları için para ödemek etik midir? Peki ya bizim savaşlarımızda çarpışmaları için paralı askerler tutmak; ya da tutukluları kar amaçlı çalışan hapishanelere aktarmak; ya da seçkin üniversitelere girişi açık artırma ile satmak; ya da para ödemeye razı göçmenlere vatandaşlık satmak?

Michael J. Sandel, New York Times’ın çok-satanlar listesindeki Paranın Satın Alamayacağı Şeyler kitabıyla günümüzün en büyük etik meselelerinden birini ele alıyor: Her şeyin satılık olduğu bir dünyada yanlış bir şeyler yok mudur? Eğer varsa, piyasa değerlerinin, hayatın ait olmadıkları çeperlerine girmelerini nasıl engelleyebiliriz? Piyasanın ahlaki sınırları nedir?

Son yıllarda piyasa değerleri neredeyse hayatın hiçbir alanında piyasa-dışı normlara yer bırakmadı. Sandel, piyasa ekonomisine sahip olmaktan, pek de farkında olmadan, piyasa toplumu olmaya sürüklendiğimizi iddia ediyor.

Sandel, dünya çapında çok-satan kitabı Adalet’te gösterdiği gibi günlük hayatımızda karşılaştığımız zorlu ahlâkî soruları sarih ve coşkulu bir şekilde aydınlatmada usta bir yazardır. Şimdi Paranın Satın Alamayacağı Şeyler’de de piyasa güdümlü çağımızda eksik olan bir tartışmayı provoke ediyor: Demokratik bir toplumda piyasanın münasip rolü nedir ve piyasanın takdir etmediği ve paranın satın alamayacağı ahlâkî ve vatandaşlığa ait şeyleri nasıl koruruz?


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 304
En / Boy : 13 / 19
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2016
₺53,10
Tükendi

Bilim ve toplum felsefesi alanlarının büyük filozofu Karl Popper'ın Tarihselciliğin Sefaleti adlı eseri, her iki felsefe disiplininin de problemlerini kendi kavşağında buluşturan çarpıcı bir kitaptır. Filozofun gerek Açık Toplum ve Düşmanları gerekse Bilimsel Araştırmanın Mantığı adlı eserleri, daha esaslı bir probleme ışık tutmak üzere bu kitapta bir araya gelmişlerdir.
 
Sosyal bilimlerin tabiat bilimlerine indirgenip indirgenmeyeceği probleminin tartışıldığı eser, daha temelde "tarihin bilimsel yöntemlerle tahmin edilebilir yasaları" olduğuna inanan toplum felsefelerinin bilimsellik iddialarını çürütmek istemektedir.
 
Bilim ve sosyal bilim ilişkilerinin incelendiği kitap boyunca merkezî kavram "tarih"tir. Fakat sefaleti öne sürülen asıl fikir "tarihsel" yöntem değil, tarihin modern ve tehlikeli bir kavranışı olan “tarihselci" düşünce tavrıdır.
 
Popper, tarihteki değişmez ve önceden kestirilebilir kanunların bu etkileyici eleştirisini tüm “tarihsel kaderin amansız kanunlarındaki faşist ve komünist inançların kurbanı olmuşlara” ithaf etmiştir.

Kısa ve etkileyici şekilde yazılmış bu eser; okurlara, entelektüellere ve politika yapıcılara nesiller boyunca ilham kaynağı olmuştur. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana sosyal bilimler alanında yazılmış en önemli kitaplardan biri olarak kabul edilen Tarihselciliğin Sefaleti, bu büyük düşünürün fikirlerini anlama yolunda ışık tutuyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 190
En / Boy : 13 / 19
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2017
₺23,40
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 653
En / Boy : 14 / 20
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2010
₺64,80
Tükendi

 




Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 207
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 8.2002
₺13,89
Tükendi

Marksizmin toplum, kültür ve siyaset kuramına yapmış olduğu en anlamlı katkılardan biri toplumsal biçimlere değgin materyalist kuram olmuştur. Siyasi yelpazenin her kesiminden düşünürler, iktisadi sistemlerin karakterinin ve doğasının toplumsal olana şekil verdiğini artık kabul etmektedirler, bunun toplumsal yaşamı düşünme ve haritalama tarzımızla ilgili olarak akla getirdiği tüm içerimlerin gereğini her zaman yerine getirmeseler bile. Üretici sistemler değiştikçe, toplumlar iyice çeşitlilik kazanıp karmaşıklaştıkça, toplumsal olanın çağdaş biçimini inceleyen yeni kuramlar geliştirmek bir zorunluluk haline gelmektedir.

Çağdaş Marksist Kuramda Tartışmalar dizisinin bu ikinci kitabında bir araya getirilen makaleler, kimlik kategorilerinin kapitalizmin toplumsal formasyonuyla, kapitalist üretimle ve sermayeden özgürleşme ufkuyla olan ilişkilerini anlamanın farklı yollarını geliştirerek sınıf, toplumsal hiyerarşiler, toplumsal cinsiyet, ırk ve etnisite arasındaki bağlantıları yeni iktisadi ve toplumsal yapılanmalar bağlamında sorguluyor.

Bu dizi kapsamında yayımladığımız ilk kitap Yapılar, Sistemler, Süreçler adını taşıyordu; elinizdeki kitabın ardından çıkacağımız diğer kitaplarsa şunlar: Hakikat Arayışı; Kültür Teorileri ve Siyasalın Labirentlerinde.

Katkıda Bulunanlar: Étienne Balibar, Dipesh Chakrabarty, Maya Gonzalez , Jeanne Neton, Slavoj Žižek, Théorie Communiste, Roswitha Scholz


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 200
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 5.2017
₺74,80
Tükendi

Bu kitap deyim yerindeyse, bir vasiyetin yerine getirilmesidir. Hiç kimse Karl Marx kadar, kendi bir dereceye kadar bizim de diyebilirim materyalist tarih irdelemesi sonuçlarıyla ilişki kurarak, Morgan'ın araştırmalarından çıkan yargılar açıklamak ve bunların büyük önemini ortaya koymak istemezdi. Gerçekten Morgan Marx'ın kırk yıl önce keşfetmiş bulunduğu meteryalist  tarih görünüşü Amerika'da kendi alanında yeniden keşfetmiş ve bu durum onu barbarlık ile uygarlık arasındaki karşılaştırma konusunda belli başlı noktalar üzerinde Marx 'la aynı sonuçlara varmıştır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : Ankara
Sayfa Sayısı : 232
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2014
₺8,33
Tükendi

Paul Lafargue(1842-1991) Fransız düşünür Küba'nın Santiago kentinde doğdu. Dokuz yaşındayken ailesiyle göçtüğü Fransa'da Tıp Akademisi'nde yazıldı. Üniversitede kralcı hükümete karşı giderek genişliyen gençlik devrimine katıldı. Yine aynı dönemde yoğun bir okuma uğraşına daldı.Hegel'den Feuerbach'a Fourier'den Comte'a kadar pek çok düşünürün yapıtlarını okumasına karşın özellikle Proudhon'dan etkilendi.

1865'te Marx'la tanışması üzerindeki Anarşist Proudhon  etkisini kaldırdı.Marx"yakışıklı, zeki,enerjik ve sportif,  bulduğu bir gencin kızı Lauray'la evlenerek aileye katılmasına da izin verdi.

Siyasi eylemleri nedeniyele Akademiden uzaklaştırılınca yarım kalan öğrenimini Londrada tamamladı ve karısı Laura' yla birlikte yeniden Paris'e döndü art arda üç çocuğunuda yitirmesi üzerine tıptan soğudu kendini tümüyle sosyolist düşünce ve eylemlere adadı. Fransız sosyolist Partisi'nin kurucuları arasında işçi devinimlerinin örgütlenmesine yazılarıyla katkıda bulundu.

1911 yılında karısıyla birlikte kendini öldürdü. Yaşlılığın beden ve zihin güçleini azar azar kemirdiğini görmek istemeyen Lafargue  yetmiş yaşını aşamamak üzere  kendine verdiği sözü tutmuş oluyordu.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : Ankara
Sayfa Sayısı : 70
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2013
₺6,40
Tükendi

Weber’in sadece sosyoloji değil, bilim ve siyaset yaklaşımlarının da ele alındığı bu çalışma, “Weber” söz konusu olduğunda başucu kaynağı olarak değerlendirilebilecek niteliktedir. Ayrıca çalışmanın sonunda Weber’in daha önce hiçbir yerde yayımlanmamış eserlerinin çevirilerine de yer verilmiştir. Türk okuyucusu bugüne dek Max Weber’in genellikle Protestan Ahlakı ve Kapitalizm’in Ruhu adlı başyapıtı ve bunun çevresinde dönen din sosyolojisi alanındaki tartışmalarla ilgilenme fırsatı bulabilmiştir. Ancak Weber’in Alman Tarih Okulu’nun etkisinde kaldığı erken dönem eserleri pek fazla kişi tarafından bilinmez. Çeviriler arasında Weber’in son eseri olan Genel Ekonomi Tarihi de yer almaktadır. Bu eserlerdeki ortak nokta, eserlerin satır aralarında Weber tarafından tarihte “maddi güçler”in etkili olduğuna ilişkin birtakım ifadelere yer verilmiş olmasıdır. Bu durum, Weber’in teorisinin örtük bir şekilde de olsa Marx’tan izler taşıdığına ilişkin güçlü bir algı yaratmaktadır. Bu bakımdan Weber’i sadece kültüralist ve tek boyutlu bir okumayla değil, farklı ve daha zengin yönleriyle değerlendirmek isteyen okuyucuların bu çevirilere göz atması yararlı olacaktır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 448
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2016
₺143,50
Tükendi

Özgürlükçü Marksist Paul Lafargue, 1880 yılında kaleme aldığı Tembellik Hakkı'nda proletaryanın kapitalist düzenin aşırı ve zoraki çalışmayı dayatması sonucu kötüleşen yaşam koşullarına yönelik eleştirilerini dile getiriyor. Bu kısa deneme, tembelliği övmekten ziyade kapitalist sömürünün neden olduğu köleleştiren, mutsuzlaştıran ve yoksullaştıran düzene yönelik sert bir eleştiri ortaya koyuyor. Kapitalist üretimin, tüketicilere hitap etmek yerine artık sahte gereksinimler ve istekler oluşturarak tüketicilerin kendisine hitap etmesini hedeflediğini ileri sürüyor. Lafargue'ın o yıllarda gözlemlediği ve karşı çıktığı işçi sınıfının çalışma koşullarını, günümüz işçi sınıfı ve buna ek olarak beyaz yakalılarınkiyle karşılaştırdığımızda bu eserin neden "Ölümsüz Eser" olduğunu oldukça açık bir şekilde görebiliyoruz.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 64
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 6.2016
₺41,00
Tükendi

Platon, hiç kuşku yok ki düşünce tarihinin en önemli ve etkili filozoflarından biridir. Felsefenin kurumsallaşmasına ve felsefede yazılı geleneğin oluşmasına katkıda bulunmuş, iki dünyalı metafiziğiyle bütün bir Ortaçağ düşüncesini belirleyecek olan idealist felsefe geleneğinin başlatıcısı olmuştur. Hıristiyan Ortaçağ felsefesine ve İslam düşüncesine etkisi bakımından da ayrıca önem taşıyan Platon, düşünce tarihi boyunca tartışılan tüm problemleri yüzlerce yıl öncesinden ele almış ve ilk büyük felsefi sistemi inşa etmiştir.

On kitaptan oluşan Devlet diyaloğu, Platon’un tasarladığı “ideal devlet”in doğuşunu, gelişmesini ve niteliklerini anlatır. Düzenli toplumun ortaya çıkışını, kimlerden oluşacağını, ne zaman kurulacağını ve nasıl korunacağını ele alır. Adalet, doğruluk, erdem ve ahlaksızlık kavramlarının doğasını inceler. İnsanlığın ortak düşünce birikimi olarak kabul edilen anarşizmden ortak mülkiyete, sansürden seçkinlerin yönetimine kadar birçok olgunun temelleri ile bu kitapta karşılaşırız. Kimi konulardaki görüşleri Devlet Adamı ve Yasalar diyaloglarında kısmen değişse de Platon’un siyaset felsefesini bir bütün olarak anlayabilmek için Devlet temel eser konumundadır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 416
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2017
₺143,50
Tükendi

Marx’ı “maddecilik” ile suçlayanlar aynı zamanda Marx’ın öngördüğü sosyalizmi, “maddi kâr motifinin” eksikliği yüzünden bu sefer de alabildiğine yermektedirler! Bu ifadelerde görülen belirgin zıtlık, bizim psikolojide “rasyonalizasyon” dediğimiz bir fenomenle açıklanabilir. Çünkü burada Marx’ın dini ve ruhsal geleneklerimize aykırı olduğu iddia edilen görüşleri, içinde yaşadığımız sistemi Marx’a karşı korumada kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra kapitalizmin insan doğasına uygun olduğunu ispatlamak ve “gerçek olamayan” bir sosyalizm görüşünden çok daha fazla üstün olduğunu gösterebilmek için yine rahatlıkla Marx’ın fikirleri öne sürülebilmekte ve onlardan yararlanılabilmektedir.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 152
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2016
₺82,00
Tükendi

1628 ve 1629 yılları arasında kaleme alınan ve Descartes’ın ilk büyük felsefi çalışması olarak kabul edilen Aklın Yönetimi İçin Kurallar kitabı, ünlü düşünürün ölümünden sonra derlenerek basılmıştır. Descartes, eserde yer alan kurallar vasıtasıyla, insanın aklına gelebilecek her türlü soruya bir yanıt vererek Yöntem Üzerine Konuşmalar (1637) eserine göndermede bulunur ve zihnin temel bütünlüğünü gözler önüne serme amacını taşır. Eserde yöntem, doğanın düzene konulması olarak sunulmakta ve zihnin temel işlemleri olan sezgi ile tümdengelime ışık tutulmaktadır. Bunun yanı sıra Descartes, düzenin ve ölçünün genel bilimi olarak "evrensel bilim" projesinden de söz eder ve bu projeyi yalnızca hesaplanabilen değil, tüm soruların yanıtı olarak görür.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 96
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2016
₺11,70
Tükendi

Spinoza adı son yıllarda hem akademik çevrelerde, hem de felsefeye merak duyan genel okurlar arasında giderek daha sık duyuluyor. Üstelik bu ilgi belli bir coğrafyaya özgü değil; Avrupa’da olduğu kadar okyanusun öte yakasında, Latin Amerika’da olduğu ölçüde Uzakdoğu’da da Spinoza üzerine yazılanların sayısındaki artış dikkat çekiyor. Bir anlamda, bu eşsiz filozofa karşı hem yaşarken hem de ölümünden sonra uzunca bir süre devam eden peşin hükümlü ilgisizlikten dolayı bağışlanma diliyor gibiyiz.

Spinoza felsefesi ilk karşılaşmada pek çok okuru tedirgin edebilen bazı özelliklere sahiptir; orijinal eserlerin dili ya geometri soyutluğu, ya da metafizik bir uzaklık içerdiği için çoğu zaman ilk denemede okunup anlaşılacak türde akıcı yapıtların filozofu değildir Spinoza. Bununla birlikte, küçük bir yardım alarak ve makul bir dikkat göstererek okunduğunda bu büyük sistem kendini serbestçe açacak, okurla güçlü bir bağ kurmayı başaracaktır. Spinoza: Bir Hakikat İfadesi’nin temel amacı bu küçük yardımı sağlamaktır.
Çetin Balanuye

Spinoza gibi felsefe tarihinin çetin ceviz bir filozofunu oldukça temiz bir Türkçeyle, çok geniş bir ufuk içinde dile getiren, üzerinde oldukça yoğun çalışılmış bir kitapla karşı karşıyayız. Spinoza’yı bu denli kapsamlı anlatan bu çalışma, ülkemizin felsefe sevdalılarının çıkabilecekleri felsefe yolculuklarında önemli bir yol arkadaşı olacaktır.
Ahmet İnam


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 304
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2016
₺15,60
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 599
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2012
₺164,00
Tükendi

Platon, hiç kuşku yok ki düşünce tarihinin en önemli ve etkili filozoflarından biridir. Felsefenin kurumsallaşmasına ve felsefede yazılı geleneğin oluşmasına katkıda bulunmuş, iki dünyalı metafiziğiyle bütün bir Ortaçağ düşüncesini belirleyecek olan idealist felsefe geleneğinin başlatıcısı olmuştur. Hıristiyan Ortaçağ felsefesine ve İslam düşüncesine etkisi bakımından da ayrıca önem taşıyan Platon, düşünce tarihi boyunca tartışılan tüm problemleri yüzlerce yıl öncesinden ele almış ve ilk büyük felsefi sistemi inşa etmiştir.

Devlet Adamı, Platon’un siyaset ve hukuk felsefesini ortaya koyduğu üç temel diyalogdan birisidir. Devlet ve Yasalar diyalogları ile birlikte bir üçlü meydana getirir. Bu üçlünün tam ortasında bulunan Devlet adamı siyaset felsefesi açısından, "gökyüzünden yeryüzüne indirilmiş bir felsefe" anlayışını temsil eder. Başka bir deyişle, Devlet’te ideal bir devlet tasarımıyla mükemmeliyetçiliği ve ütopyacılığını olabilecek en açık şekilde ifade eden Platon, burada biraz da Sicilya ziyaretlerinden gereken dersi çıkarmış alarak, politika ve hukuk felsefesinde çok daha gerçekçi bir tavır sergiler. Dolayısıyla da insani düzeyde iyi bir yönetimin ilkelerini ve temellerini ortaya koyar.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 120
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2018
₺49,20
Tükendi

Hegel, Thales’ten kendisine, felsefe tarihinin bir değerlendirmesini yapmış ve bu sürecin sonunda durduğunu iddia etmişse, Marx da felsefe tarihini düşüncenin insana yabancılaşmasının hikâyesi olarak okuyarak onun yapısökümünü gerçekleştirmiştir. Onun yaptığı, felsefe tarihinin içinde yer almak ya da sonunda durmak değil, etrafında dolanmak, duvarlarını keşfetmek ve savunma mekanizmalarını yıkmaktır. Ama bu yapısöküm hikâyenin sonu değil, ona yeni bir yön vermek, onu daha güzel yazmak için bir fırsat olmalıydı. Bu anlamda, Marx’ın filozoflara herhangi bir insan olarak yüklediği sorumlulukların yanı sıra, filozof olarak yüklediği sorumluluk da oldukça ağırdır ve henüz yerine getirilmemiştir. Bu iddiamın Marx’tan sonra gelen ve Marx’ın düşüncelerini anlamak, anlamlandırmak ve geliştirmek yolunda önemli katkılar sağlamış olan birçok düşünürün çalışmalarını görmezden gelmek ya da küçümsemek olarak algılanmayacağını umuyorum. Demek istediğim sadece; praxis felsefesi dünyayı geri almadıkça; onu Marx’ın anladığı şekliyle felsefenin, insanın hizmetine sokmadıkça; felsefe sadece toplumun bir kısmının yapmaya çalıştığı zihinsel bir uğraş olmaktan çıkıp, bütün insanların eylerken, üretirken, her yönüyle dünya ile etkileşimlerini sürdürürken deneyimledikleri bir varoluş şekline dönüşmedikçe, Marx’ın felsefi vicdanlarımızda bir bıçak saplarcasına açtığı yaranın kapanmayacağıdır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 352
En / Boy : 13 / 20,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2011
₺123,00
Tükendi

Doğal Hak problemi, çağdaş siyaset ve toplum felsefesinin en ihtilaflı ve en önemli konularından birisidir. Kavram olarak da "Doğal Hak", Grotius’tan beri, modern siyaset felsefesinin temelinde yer alır. Strauss, doğal hak düşüncesini her türlü tarihsel görececiliğe karşı açıklar ve savunur. Ona göre doğal hak ihtiyacı aşikârdır. Doğal hak fikrini reddetmek, her hakkın/hukukun pozitif olduğu; başka bir deyişle, hakkın/hukukun sadece farklı ülkelerin yasayapıcıları tarafından belirlendiği anlamına gelir. Oysa adaletsiz ve yanlış olduğu beyan edilebilecek yasalar ve kararlar vardır. Peki, bu beyanatlar neye göre yapılmaktadır? Bunun cevabı günümüzde, tarih adına ve Olgular ile Değerler arasındaki ayrım adına doğal hakkı reddeden toplumbilimleri tarafından verilmektedir. Klasik biçimiyle doğal hak, evrene dair teolojik bir bakış açısına bağlıdır. Doğal hak güncel bir biçim altında nasıl yeniden düşünülebilir? İşte Leo Strauss’un eserinin tasarısı budur. Açık ve kesin bir dille yazılan, Machiavelli, Hobbes, Rousseau, Locke ve Burke’e dair çarpıcı analizler sunan Doğal Hak ve Tarih olağanüstü değerde bir kitaptır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 366
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2011
₺28,70
Tükendi

Batılıların Averroes diye adlandırdığı İbn Rüşd, Klasik Dönem’de İslam Dünyası’nda hayat bulmuş olan bilim ve düşün etkinliğinin son temsilcisi olarak, hem Antik düşünce mirasını Endülüs’ün verimli topraklarına taşımış, hem de Batı’da başlayan Rönesans düşüncesinin temellerini hazırlamış bir bilim ve düşün insanıdır.

Kadim bilgelik yapıtlarını özetlemesi ve yorumlaması bir yandan da İslam düşüncesinin toplumsal, tarihsel ve kültürel gelişimine koşut olarak yeni düşünceler geliştirmesi nedeniyle kendisini Endülüslü Bilge olarak nitelendirdik. Bu özellikleriyle, geçmişten geleceğe, Doğu’dan Batı’ya engin bir köprü görevi görürken, her iki kültür çevresini de derinden etkilemeyi başarmış, her zaman geniş bir yelpazeye yayılan ilgi alanının sağladığı olanakları, sabır, çalışkanlık ve olağanüstü bir zekâyla birleştirerek, fıkıhtan kelama, felsefeden fiziğe, mantıktan tıbba uzanan dev bir başarıya dönüştürmüştür. Ancak diğer Doğulu bilgeler gibi, İbn Rüşd de hiçbir zaman hak ettiği değere ulaşamadan bu dünyadan ayrılmıştır. Oysa kendisiyle kıyaslandığında son derece zayıf bir görünüm çizen pek çok Batılı düşünür çok daha fazla kadirşinaslıkla ödüllendirilmiştir. Belki İbn Rüşd için en iyi kadirbilirlik, bir bilge olarak kaleme aldığı onlarca yapıtın ışığında bugüne kadar insanlığın aydınlanmış olması ve bundan sonra da yüzyıllar boyunca aydınlanacak olmasıdır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 208
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 3.2016
₺82,00
Tükendi

Jean Baudrillard, çağdaş dünyanın en önemli düşünürlerinden biridir. Felsefe yapan sosyolog olarak da tanınan bu Fransız düşünürün insan bilimlerine ya da sosyal bilimlere yapmış olduğu en önemli katkıyı “simülasyon kuramı” olarak özetleyebiliriz.

Marksist felsefenin (1960’lı yıllardan itibaren) modern dünyayı ya da tüketim toplumunu açıklamasının mümkün olamayacağını savunan Baudrillard, ekonomi-politiğin yerini, gösterge ekonomi-politiğinin almış olduğunu, dolayısıyla üretim biçimi ve ekonomi-politik üzerine oturtulan sınıfsal yapılanmanın sona ererek yerini kültürel bir yapılanmaya bıraktığını ve tüketim toplumu olarak da bilinen bu kültürel-toplumsal dünyanın bir egemenlik biçimi olarak varlığını sonsuza dek sürdürmeyi amaçladığını söylemektedir.

Baudrillard düşüncesinin temellerine ait bazı kavramlar ve bölümlerin sunulduğu bu kitap, okuyucunun özgün metinlere ulaşması için önemli bir köprü vazifesi görecektir.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 288
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2016
₺24,60
Tükendi

Thomas More’un Utopıa’sı ideal bir dünyaya kaçışın değil, şaşırtıcı bir gerçeklikle başka bir siyasetin hukuksal ve toplumsal iskeletini oluşturmanın peşindedir. More’un yarattığı “öteki” dünyanın yapısı, her bir dokusunda eleştirel bir güç taşıyarak görkemli bir “ayna” işlevi görür. Utopia bir antidünya krallığı, gerçek “sivil bir komünite”dir. More “evinden dışarı çıkmayan bir kanun koyucu” olmadığından çok keskin olan gözlem gücünü reformist hümanizmasının en önemli kuralı –humanitas’ın ontolojik taleplerine karşılık vermek– için kullanmış ve bir bilgelik kitabı yaratmıştır. More’un yapıtı dekadans ve yozlaşmanın bir antitezi, yeniden doğuşun bir simgesidir. Utopia adasının hilal biçimindeki coğrafyası bile bu amacı vurgulamaktadır.

Thomas More’un Utopia’sının bu baskısı kronolojik bilgiler, kaynakçalar, önsözler ve geniş dipnotlarla zenginleştirilerek geniş bir okur kitlesinin ilgisine sunulmaktadır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 248
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 3.2016
₺82,00
Tükendi

Rönesans ruhu içinde prenslere tavsiyeler şeklinde regimine principum adı verilen birçok kitap yayımlanmıştır; ancak belki de hiçbiri Machiavelli’nin Prens’i kadar sarsıcı etki yaratmamıştır. Hemen her dönem kitap üzerine yoğun tartışmalar yaşanmış, Machiavelli’nin Prens’te tarif ettiği ahlaki kayıtsızlık, hiç hak etmediği halde kötü bir etiket gibi üzerine yapışarak günümüze kadar gelmiştir. Machiavelli’nin, kimi zaman tiranlığın destekçisi olduğu yönündeki düşüncelerin hedefi olması da düşündürücüdür.

Machiavelli’nin Prens’i yoğunlaşmış bir cumhuriyet idesidir; bir ayağı doğada, diğer ayağı toplumda duran devletin kendisidir. Halkının özgürlüğüne bağlı olduğu oranda özgürdür; ama halka borcu olmadığı halde ortak iyiyi amaçlaması onun erdeminden kaynaklanır. Prens, bir tiran değildir; sahip olduğu Virtù ona iktidarın yolunu açar, düzenlediği yasalarla ülkesinin özgürlüğünü sağlar; bu sayede kazandığı ihtişam, halkının ihtişamı olur. O, ya bir ülkenin ilk kurucusu olarak doğru yasalarla özgürlüğün kalıcı temellerini atan kurtarıcıdır ya da çöküntü içindeki toplumun karmaşık siyasal ilişkileri içinden kendi iktidar yolunu açan reformcudur.

Her iki durumda da elindeki temel güç, Talih’i baştan çıkaracak olan Virtù’sudur.

Çevirisi, Allan Gilbert’in İngilizce metni üzerinden yapılan ve Gilbert’in dipnotlarıyla zenginleşen Prens, kitabı tamamlayıcı nitelikteki “Piyade İçin Bir Gereklilik” ve “Bir Pastoral: İdeal Hükümdar” metinlerini de içermektedir.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 152
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 5.2018
₺65,60
Tükendi

İnsan soyu kendini doğa anadan emek süreciyle yavaş yavaş kurtarır. Bu kurtulma süreci içinde düşünsel ve duygusal güçlerini geliştirip büyür. Bağımsız ve özgür insan olur. İnsan, doğayı tam olarak kendi ussal denetimi altına alabildiğinde, toplum karşıt sınıfsal özyapısını yitirdiğinde “tarihöncesi” sona ermiş olacak ve gerçek “insansal tarih” başlayacaktır. Bu tarih içinde özgür insanlar, doğa ile alışverişlerini planlayıp düzenleyecekler; tüm toplumsal yaşamın amacı ve ereği, emek ve üretim değil, ama insanın güçlerinin bir kendinde erek olarak ortaya çıkması olacaktır. Marx’a göre bu, insanın içinde türdeşleri ve doğa ile tam olarak birleşeceği özgürlük alanıdır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 184
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 5.2015
₺102,50
Tükendi

Devlet Yönetme Sanatının Başyapıtı…Kimilerince devlet yönetiminde zafere giden her yolun mubah olduğunu savunduğu için eleştirilen, kimilerince de siyasal bir başyapıt olarak sayılan Prens, devlet yönetme sanatı ve siyaset etiği üzerine yazılmış en etkili eserlerdendir.

Prens’in kaleme alındığı dönem İtalyan Rönesansı’na denk gelmektedir. Sanatta, bilimde ve edebiyatta büyük bir dönüşümün yaşandığı bu dönemde Katolik Kilisesi’nin etkisi azalmış ve Avrupa’da modern devlet kavramı yeşermeye başlamıştı. Bu coğrafyada Venedik, Floransa, Pisa, Cenova gibi bölgeler birbirinden bağımsız kent devletleri haline gelmişlerdi.

Prens, bu döneme ilişkin devlet yönetme sanatına yeni bir bakış getiren çalışma olarak tanındı.Günümüze de ışık tutan Machiavelli’nin bu yapıtı, siyaset felsefesinin temel metinlerinden biri olarak kabul edilmektedir


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 128
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2018
₺52,00
Tükendi

9 Aralık 1842 'da Moskova'da doğdu. Babası Prens Aleksei Kropotkin; annesi ise Yekaterina Nikolaevna'dır. 1846'da anneleri veremden ölünce, Peter ve kardeşleri daha katı olan babaları tarafından büyütülür. Kropotkin Ağustos 1857'de onbeş yaşındayken St. Petersburg'daki Pages Taburuna katılır. Taburdan ayrıldığı 1862'ye kadar zamanının büyük bir bölümünü kitap okumaya, mektup yazmaya ve dergi çıkarmaya ayırır.

1871 Paris Komünü' nün etkisi ile işçi hareketlerine olan ilgisi artar; işçi hareketleri hakkında daha çok şey öğrenmek için yurtdışına seyahat etmeye karar verir. 1872 Şubat'ta Rusya'dan ayrılarak İsviçre'ye hareket eder. Zürih'e varır varmaz hemen Enternasyonal'in yerel şubesine üye olur. Ancak bir süre sonra daha radikal olan Jura Federasyonu'nun Neuchatel'deki merkezini ziyaret eder. Buradaki izlenimleriyle anarşizmi benimser.

Kropotkin 1872 Mayıs'ta Rusya'ya döner; nihilistelirin liderliğinde Chaikovski Çevresi içinde devrimci görüşlerin yayılmasında önemli bir rol üstlenir.

I. Dünya Savaşı sırasında işçi sınıfına karşı en büyük tehdit olarak gördüğü Alman emperyalizmine karşı devletler arası ittifakı destekleyen bir tavır alır. Bu tavrı birçok kişi tarafından sert şekilde eleştirilir; Errico Malatesta gibi pek çok anarşist bu dönemde Kropotkin'den uzaklaşır. Bu tavır en net biçimiyle Onaltılar Manifestosunda görülebilir. 1917'de Petrograd'a gider; burada Aleksandr Kerenski hükümetine yardımlarda bulunur. Ancak Bolşeviklerin iktidara gelmesiyle bu çabaları da sona erer. Pyotr Kropotkin 8 Şubat 1921 'de ölür. Bolşevik lider Lenin'in kişisel izni ile Novodevichy mezarlığında anarşistler tarafından büyük bir cenaze töreni düzenlenir. Bu, anarşistlerin kitlesel olarak Rusya'daki son biraraya gelişi olur.







Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 77
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2014
₺15,00
Tükendi

Kuşkusuz, nüfus artışı toplumdaki gelişmeyi etkiler, bu gelişmeyi hızlandırır ya da yavaşlatır; ama toplumun gelişmesinde asıl güç olamaz ve toplumun gelişmesi üstüne olan etkisi belirleyici nitelikte bir etki değildir. Çünkü, nüfus artışı tek başına bir sosyal sistemin yerini, neden başkasına değil de, tam şu biçimde bir sosyal sisteme bıraktığını, neden ilkel komünal sistemin gelip bir başka sistemin gelmediğini açıklayabilecek ipuçları veremez. Nüfus artışı toplumsal gelişmenin belirleyici gücü olsaydı, daha fazla bir nüfus yoğunluğu, zorunlu olarak, buna bağlı daha yüksek biçimde bir sosyal sistem doğururdu. Ama durumun böyle olmadığını görüyoruz. Çin’deki nüfus yoğunluğu Amerika Birleşik Devletleri’ndekinden dört kat daha fazladır. Sosyal gelişme sırasında Amerika Birleşik Devletleri Çin’den önde gelir. Çünkü Çin’de hala yarı feodal bir sistem hüküm sürmektedir. Oysa Amerika Birleşik Devletleri kapitalist gelişmenin en yüksek aşamasına erişeli çok oluyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : Ankara
Sayfa Sayısı : 54
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 2.2011
₺3,00
Tükendi

Friedrich Wilhelm Nietzsche (d. 15 Ekim 1844 - ö. 25 Ağustos 1900), "Güç İstenci", "Üstinsan", "Bengidönüş" gibi özgün fikirlerle tanınan varoluşçu Alman filozof. Nietzsche'nin felsefe öğretisi, kendi çağına tümden bir karşı çıkış olarak görülmektedir. Kendisinin bütün derdi, insanı akılcılığın kıskacından kurtarıp kendisi üzerinden düşünmesini sağlamaktır. Ona göre Tanrı ölmüştür ve insanlar Dünya'da yapayalnız kalmışlardır. Bu yüzden insanlar Tanrı'dan bekledikleri umut ve istekleri bir kenara bırakıp kendilerini Dünya'ya adamalılar. Böylelikle düşünce ile yaşam arasında bağ kurulması daha kolay olur. Nietzsche, insanlara yeni değerler getirmeye çalışarak güçlü insanların egemenliğinde, çoğunluktan ibaret olan ve sürü olarak nitelendirdiği insanlıkta ilerlemenin mümkün olduğunu ileri sürmüştür. Sürü kendini feda ederek üst insanı belirleyecektir. Üst insan benim diyebilen, kendi gözleriyle gördüğü gerçekliği belirleyen insan olarak görülmektedir. Bütün varlığın temelinde daha güçlü olmaya yönelik irade vardır. Nietzsche'ye göre, insanoğlu sadece kendini korumak ve yaşamak istemez aksine asıl isteği daha da güçlü olmaktır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 103
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 7.2012
₺32,00
Tükendi

Çok farklı alanlardan öğrencilerin ve akademisyenlerin faydalanması için hazırlanan Çağdaş Siyaset Felsefesi Kılavuzu, siyaset felsefesi gibi dinamik bir alana dair bugünün en kapsamlı ve en güncel kaynağı olma özelliği taşıyor.

Çağdaş Siyaset Felsefesi Kılavuzu, özellikle son kırk yılda giderek etkin bir inceleme/araştırma alanı haline gelen siyaset felsefesinin büyüyen ihtiyacına yanıt olarak, bugün siyaset felsefesi alanında araştırmalarını sürdüren önde gelen yazarlarca kaleme alınan maddelerden oluşuyor.

Ekonomi, tarih, hukuk, siyaset bilimi, uluslararası ilişkiler, sosyoloji ve siyasal düşünceler tarihi gibi farklı alanları disiplinler-arası bir yaklaşımla ele alan bu Kılavuz, siyasal ideolojilere dair derinlikli kuramsal analizler sunmanın yanı sıra kozmopolitizm ve fundamentalizm gibi son yıllarda yoğun biçimde tartışılan kavramlardan uluslararası ilişkiler ve küresel adalete kadar uzanan bir yelpazede ayrıntılı irdelemeler içeriyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : Ankara
Sayfa Sayısı : 618
En / Boy : 15 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 8.2016
₺184,80
Tükendi

Gayatri Chakravorty Spivak’ın “Madun Konuşabilir mi?” başlıklı yazısı çağdaş siyaset kuramı yazı-nında bir klasik statüsü kazandı. Elinizdeki kitap, bu klasik metnin yanı sıra, Spivak’ın adeta kendisiyle yıllar sonra diyaloğa girerek, bu yazısına verdiği yanıtları içeren başka bir makalesi ile bu baskı için özel olarak yazdığı önsözü bir araya getiriyor.

Bu metinlerinde Spivak’ın peşinde olduğu şey, madunluğun genelleştirilebilir, evrensel parametrelerini tespit etmekten ziyade, bu tekilliklerin konuşabilmelerinin önündeki çeşitli engelleri ifşa etmektir. Spivak’a göre, direniş için, konuşabilmek için belli bir kurumsal arka plan yahut geçerlileştirme mekanizmaları gereklidir. Bu mekanizmaların yokluğunda madunun sesi indirgenmiş, asimile edilmiş, yani hiç duyulmamış olarak kalacaktır.

Spivak, yakasını bir türlü bırakmayan “Madun Konuşabilir mi?” yazısına her geri döndüğünde, metni kat kat açtıktan sonra, adeta yeniden düzenliyor ve yeniden katlıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 130
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 2.2016
₺11,11
Tükendi

Güney Afrikalı devrimci Steve Biko’ya (1946-1977) göre, beyazlık halleri ve beyazlık imtiyazları ideolojiler ve siyasetler üstüydü. Beyaz liberaller ve Marksistler, gerçek birer liberal ve Marksist olamıyorlardı, çünkü liberallikten ve Marksistlikten önce gelen, ideolojilerini belirleyen beyazlıklarıyla ciddi bir hesaplaşmaya giremiyorlar, hatta çeşitli savunma mekanizmalarıyla bu durumun farkına bile varamıyorlardı. Irkçılığı kendi benliklerinin dışında varolan, kendilerini etkilemeyen, ırkçı beyazlara özgü bir önyargılar bütünü olarak görmeleri; ırkçılığın kendilerini de her açıdan imtiyazlı kılan, bütün beyazları değişen oranlarda yukarıda, bütün siyahları da aşağıda tutan bir sistem olduğunu görememeleri sorunun temeliydi. Bütün bunlar da onları birer konformist ve suç ortağı yapıyordu. Ancak siyahların durumundan ötürü vicdan azabı ya da suçluluk duymamak için de, siyahlarla vakit geçirmeyi çok önemsiyorlardı.

Siyahlar ise tarihleri aşağılanmış, kültürleri parçalanmış, kendilerinden utanan, beyazlara hayranlık duyan, beyaz gibi olmak isteyen ama bunu bir türlü beceremeyen, pısırık, yılgın insanlardı. Apartheid’ın yıkılması ve eşitlikçi bir toplum kurulması için, ilk önce bu şahsiyetini kaybetmiş siyah insanın ayağa kalkması; özsaygısını ve onurunu kazanması; tarihiyle, kültürüyle, vücuduyla gurur duymaya, kendini sevmeye başlaması gerekmekteydi.
İşte Biko’nun önderlik ettiği ve en önemli düşünürü olduğu Siyah Bilinci Hareketi, siyahlara bu gururu ve gururla birlikte gelecek cesareti aşılama hareketidir.

Ünlü Amerikalı protest şarkıcı Joan Baez'in o lirik yada ağıta benzeyen "Biko" adlı parçasını bu kitabı okurken dinlemenizi öneririz.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 134
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 2.2018
₺70,40
Tükendi

Liberallerin amentüsüne dönüşen “hukuku üstünlüğü” gerçekten de o kadar “üstün” mü? Eğer öyleyse bu dokunulmaz zırhın meşruiyetini sağlayan nedir? Komünizm hukukun ortadan kalkması mı demek?

Marksistlerin hukukla ilişkisi her zaman sorunlu olmuştur. Yukarıdaki sorular bile Marksizm ile hukuk arasındaki ilişkinin esastan düşünülmesi gerektiğinin bir yansımasıdır. Hukuk alanındaki çalışmalarıyla tanınan ve halen Modern Law Review’ün editörü olan Hugh Collins, Marksist literatürde pek az ele alınmış bu ilişkiyi tozlu sandığından çıkarıp çeşitli alanlarda kuramsal çerçeveler sunduktan sonra örnek davaları bu bağlamda kısaca ele alıyor.

Collins, en temel sorulardan başlayıp konunun giriftleştiği yerlerde bile Marksist bakış açılarının ortak paydası olması gereken mantığı gözler önüne seriyor. Bunu yaparken ekonomi-politik eleştirisini neden elden bırakmamamız gerektiğini de açıklıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 224
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 7.2016
₺86,24
Tükendi
Thomas’ın Gramsci’si, içinde bulunduğumuz ve Gramsci’nin yaşadığı dönemle kimi benzerlikler gösteren bu iktisadi ve jeopolitik krizler çağında tam da ihtiyaç duyduğumuz türden bir eserdir. Hapishane Defterleri’ni ve Gramsci hakkındaki literatürü eleştirel bir bakışla didik didik eden Thomas, devrimci Marksizmi yeniden inşa etme çabasına katkı sunmak amacıyla, salt akademik yorumla yetinmeyip Gramsci’yi çağdaş radikal düşünceyle etkin bir diyaloga sokmaktadır. -Alex Callinicos- Gramsci’yi "yaşayan bir klasik", moderniteyi anlamak açısından vazgeçilmez bir yazar olarak sunan bu kitabın kapsamı, zenginliği ve özgünlüğü göz önüne alındığında, onun Gramsci incelemelerinde bir kilometre taşı oluşturacağından ve siyaset kuramı/siyaset felsefesi tartışmalarına önemli bir katkı sunacağından eminim. -Stathis Kouvelakis-
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : Ankara
Sayfa Sayısı : 611
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : .2013
₺32,76
Tükendi
"Ren adaleti tıpkı Türkiye’deki gibi kusurludur!" Marx’tan, ülkemizde de yakıcılığı gün geçtikçe artan basın özgürlüğü konusunda, her zamanki gibi lafını esirgemeden kaleme aldığı polemikçi bir eser. Muhataplarına aman vermeyen diliyle ve sahte polemiklerdeki gibi retorikte kalmayan, gerçek polemiğin olmazsa olmazı diyalektik bir akıl yürütmeyi yazdığı satırlara sindiren Marx, Türkiyeli okura hiç de yabancı gelmeyecek bir basın özgürlüğü ve sansür tartışmasına giriyor. Marx’ın zehirli dili bir yandan muhataplarının tutarsız ifadelerini sarakaya alır ve okurun zihin haritasına edebi bir çeşni katarken, bir yandan da sansürcülerin dilinin yüzyıllardır değişmemiş kof çatısını yerle bir ediyor. Basın özgürlüğünün bir ülkenin entelektüel birikimini ve gelişmişliğini gösterdiğini dile getiren Marx umudu da elden bırakmıyor: "Çiçekler bataklıklarda da büyürler".
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : Ankara
Sayfa Sayısı : 124
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2012
₺14,82
1 2 >
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı