Klinik İdeoloji Ve Ruhani Sömürgecilik


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 99
Ağırlık : 99
En / Boy : 13,5 / 19,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺80,00

Kapitalizm, Sosyalizm ve Demokrasi, 20. Yüzyıl’da yazılmış en önemli sosyal teori eserlerinden biridir. Schumpeter’in kapitalizmin tohumlarının zayıflamasının içsel olduğu iddiası ve onun aynı şekilde merkeziyetçi sosyalizme olan düşmanlığı kitabın 1942’deki ilk basımından bu yana okuyucuyu şaşırtarak ilgi ve kimi zaman öfke çekmiştir. Kapitalizmi de sosyalizmi de savunmayı reddederek Schumpeter, hem kendi döneminin hem de günümüzün toplumsal hareketlerinin çok daha sağlıklı bir değerlendirmesinde büyük ve orijinal bir katkı yaparak kendisinden sonra geleceklerin önünü açmayı başarmıştır.

Üçüncü edisyondan yapılan bu çeviride, dünyanın önde gelen ekonomistlerinden biri olan Joseph Stiglitz’in yeni bir önsözü de yer almaktadır.


“Sosyoloji veya ekonomi üzerine hangi düzeyde olursa olsun bir şeyler söyleyen hiç kimsenin bihaber olma lüksünün olmadığı bir eser.” 
— New English Weekly

“Joseph Schumpeter’in başyapıtı olan Kapitalizm, Sosyalizm ve Demokrasi, küreselleşmenin mantığını anlamada kilit bir ilke olan kapitalizmin ‘yaratıcı yıkım’ sürecini açıklıyor.”
— Thomas L. Friedman, Foreign Policy

“Büyük ekonomist Joseph Schumpeter, yeni endüstrilerin yükselişinde inovasyonun rolünü, mevcut endüstrilerin yaratıcı yıkımını ve refah artışını vurgulamıştır.”
— Richard Florida, The Atlantic

“20. yüzyılın önde gelen ekonomisti.” 
—Steve Forbes, Forbes

“Keynes 20. Yüzyıl’ın en önemli ekonomistiyse, Schumpeter de 21. Yüzyıl’ın en önemli ekonomisti olabilir. ... Schumpeter’in ekonomik anlayışı çok parlak. ... Uzun vadeli ekonomik büyümeyi -girişimcilik ve işletmeyi- ekonomi disiplininin gündeminin en üst sırasına koymaya çalışıyor. ... Kapitalizm, Sosyalizm ve Demokrasi mükemmel.” 
— J. Bradford DeLong, Chronicle of Higher Education

“21. Yüzyıl’ın en önemli iktisatçısı Adam Smith veya Keynes değil de, Joseph Schumpeter olacak gibi görünüyor. Schumpeter’in en önemli katkılarından biri, meşhur tanımı olan “yaratıcı yıkım” süreci aracılığıyla büyümeyi teşvik etmek için inovasyonun ve girişimciliğin muazzam gücüne yaptığı vurguydu. 
- Lawrence H. Summers, eski Hazine Bakanı

“Schumpeter bize dünyanın gerçekte nasıl işlediğine dair çarpıcı bir kavrayış verdi. Şu anda Schumpeter Çağında yaşadığımız söyleniyor. ... Schumpeter büyük bir bilgindi ve bugün Wal-Mart’ın yükselişinden refah hoşnutsuzluğuna kadar her şeye göz kamaştırıcı bir kavrayış sunuyor.” 
— Newsweek

“20. yüzyılın en etkili ekonomisti. ... Bu kitabın ilk ortaya çıkışından bu yana geçen yıllar, Schumpeter’in büyük bir üstat olduğunu kesinlikle kanıtladı.”
— Peter Drucker, Fortune

Schumpeter, 20. Yüzyıl iktisatçılarının en ileri görüşlüsüydü. Kapitalizme ve yaratıcı yıkıma odaklanması onu küreselleşmenin peygamberi yaptı.” 
— The Nation

“Klasik eseri Kapitalizm, Sosyalizm ve Demokrasi’de Schumpeter, beklenmedik inovasyonların pazarları nasıl yok ettiğini ve yeni servetlere yol açtığını anlattı.” 
— New York Times

“Büyük ekonomistler arasında.” 
— Harper’s Magazine

“Bir ekonomi üstadı.” 
— The Economist

“Kapitalist Avrupa uygarlığının şimdiye kadar yazılmış en büyük savunması. ... Schumpeter, Amerikan liderlerini kapitalist sistemi korumaya ikna etmek için herkesten fazlasını yaptı”
— American Conservative

“Schumpeter’in harika kitabı, 1942’de yayınlanmasından bu yana bir klasik oldu. Ancak 2008’in Büyük Çöküş’ü onu eskisinden daha da anlamlı hale getirdi. 2008 sonrasında Kapitalizm sorgulandı ve bir alternatif olduğu iddia edilen Sosyalizm popülerlik kazandı; ve şimdi ise endişe verici küresel gelişmeler Demokrasiyi tehdit ediyor. Bu kitap hâlen hem güncel hem de geleceğe dönük.”
— Geoffrey Hodgson, İşletme Profesörü, Loughborough Üniversitesi, İngiltere

“Modern kapitalist ekonomilerin nasıl işlediğine dair meslekten olmayan bilgili kitlenin bakış açısı uzun süredir Schumpeterci olmuştur. Ancak günümüzün akademik iktisat disiplini Schumpeter’i çok az tanımaktadır. Bu kitap disiplinimizin düşünme ve yazma şeklinin merkezine neden Schumpeteryen perspektifi yerleştirmek gerektiğinin gerekçesini sunmaktadır. Schumpeter’e katılıyorum. Ve bu konuda herhangi bir şüphesi olan okuyucuların, kitabın iyi geliştirilmiş argümanları tarafından ikna edilmeleri çok muhtemeldir.”
— Richard Nelson, Ekonomi Profesörü, Columbia Üniversitesi, ABD

“Teknoloji, finans, kalkınma ve krizleri iktisadî düşünce tarihi boyunca ilişkilendiren Joseph Schumpeter, 20. Yüzyıl’ın en eksiksiz ekonomisti olabilir. Yine de popülaritesi 1990’ların başında, “yaratıcı yıkım” kavramının enflasyonsuz hızlı ekonomik büyümeyi açıklamasıyla doruğa ulaştı. Şimdi Burlamaqui ve Kattel, Schumpeter’in bakış açısını günümüz sorunlarına yönelten seçkin bir araştırmacı grubunu bir araya getirerek hepimize büyük bir iyilik yaptılar. Onların çalışması, buna şiddetle ihtiyaç duyulduğu bir zamanda neo-klasik ekonomik ortodoksiye karşı en yararlı panzehirdir!”
— Erik S. Reinert, Teknoloji Yönetişimi ve Kalkınma Stratejileri Profesörü, Tallin Teknoloji Üniversitesi, Estonya


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 452
Ağırlık : 560
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺185,00
Entelektüel Bir Otobiyografi

“Çalışma alanı yelpazesinde veya kalitesinde Karl Popper’a rakip başka bir felsefeci yok… Siyaset, bilim, sanat… Popper’ın çalışmalarıyla aydınlatılmamış çok az düşünce alanı kalmıştır.”
– Bryan Magee

Bu kitap, sekiz yaşındayken  sonsuzluk fikrine kafası takılan, on beşine geldiğinde babasının kütüphanesine dadanmış  bir zihnin bitmeyen arayışının hikayesi. İki büyük dünya savaşına, Soğuk Savaş dönemine ve sonrasında Doğu Bloku’nun çöküşüne tanıklık eden, 20. Yüzyıl’ın en etkileyici düşünürlerinden Karl Popper, bu otobiyografik eserinde kendisini en çok etkileyen fikirleri bilhassa erken yaşlarda kendisini büyüleyen bilim ve felsefeyi anlatıyor.

Popper bu kitapta, hayatıyla ilgili pek fazla bilinmeyen yönlerini; müzik aşkını, Yahudi kökeniyle ilgili karışık duygularını ve Wittgenstein’la tartışmasını ve ondan sonra bir efsane haline gelmiş “poker” olayını anlatıyor. Döneminin birçok önde gelen bilim insanı ve filozofuyla etkileşimi olan


Basım Ayı/Yılı : 2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 3
Sayfa Sayısı : 357
Ağırlık : 357
En / Boy : 13 / 19
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺153,00

Bilim ve toplum felsefesi alanlarının büyük filozofu Karl Popper'ın Tarihselciliğin Sefaleti adlı eseri, her iki felsefe disiplininin de problemlerini kendi kavşağında buluşturan çarpıcı bir kitaptır. Filozofun gerek Açık Toplum ve Düşmanları gerekse Bilimsel Araştırmanın Mantığı adlı eserleri, daha esaslı bir probleme ışık tutmak üzere bu kitapta bir araya gelmişlerdir.
 
Sosyal bilimlerin tabiat bilimlerine indirgenip indirgenmeyeceği probleminin tartışıldığı eser, daha temelde "tarihin bilimsel yöntemlerle tahmin edilebilir yasaları" olduğuna inanan toplum felsefelerinin bilimsellik iddialarını çürütmek istemektedir.
 
Bilim ve sosyal bilim ilişkilerinin incelendiği kitap boyunca merkezî kavram "tarih"tir. Fakat sefaleti öne sürülen asıl fikir "tarihsel" yöntem değil, tarihin modern ve tehlikeli bir kavranışı olan “tarihselci" düşünce tavrıdır.
 
Popper, tarihteki değişmez ve önceden kestirilebilir kanunların bu etkileyici eleştirisini tüm “tarihsel kaderin amansız kanunlarındaki faşist ve komünist inançların kurbanı olmuşlara” ithaf etmiştir.

Kısa ve etkileyici şekilde yazılmış bu eser; okurlara, entelektüellere ve politika yapıcılara nesiller boyunca ilham kaynağı olmuştur. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana sosyal bilimler alanında yazılmış en önemli kitaplardan biri olarak kabul edilen Tarihselciliğin Sefaleti, bu büyük düşünürün fikirlerini anlama yolunda ışık tutuyor.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 7
Sayfa Sayısı : 194
Ağırlık : 194
En / Boy : 13 / 19
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺113,00

Güç ve Tercih, siyaseti her yönüyle ele alan bir başucu kitabı. Devletin yapısından ideolojiye, rejim yapılarından demokrasinin sorunlarına, kurumlara, çıkar gruplarına, hukuk geleneklerine ve somut ekonomik sorunlara kadar geniş bir yelpazeyi ele alan kapsamlı ama aynı zamanda herkesin anlayabileceği bir dille yazılmış olan bir eser. Kitap, siyaset bilimine bakışınızı şekillendirecek türden kavramsal bir çerçeve sunan temel bilgiler içeriyor ve bu bilgileri uygulamaya dair sorun ve tartışmalarla ilişkilendiriyor.

Shively’nin eseri, özellikle sistem arayışı içerisindeki Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde, insanların bu tartışmalara girmeden önce gözden geçirmeleri gereken konuları içeriyor. Siyasi tercihler, güç mücadeleleri, federalizm, başkanlık sistemi, karar alma süreçleri ve siyasetin temel varoluş nedenleri konusunda tutarlı ve yararlı bilgiler sunuyor. Siyaset bilimi, uluslararası politika ve karşılaştırmalı siyaset alanlarıyla ilgilenenlerin ellerinin altında bulundurmak isteyecekleri ve mutlaka okumaları gereken bir eser.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 538
Ağırlık : 538
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺205,00

Kitapların isimleri önemlidir. Çoğu kez metnin bize ne anlattığını anlamamıza yardımcı olurlar. Bu kitabın ikinci baskıdaki ismi, ilk baskıdan farklı kullanıldı; Kutsal Canavar Devlet yerine Kutsallık ile Rasyonellik Sarkacında Devlet tercih edildi belli sebeplerden dolayı.
Ancak bir türlü ısınamadım ikinci adına. Bu yüzden, Kutsal Canavar Devlet ismine geri dönüyorum. Kanımca bu isim metni daha iyi anlatıyor,ruhunu ortaya koyuyor.

Kitabı, her ne kadar geliştirmek istesem de başaramadım. Oysa üzerine oldukça fazla çalışmışlığım var. Umarım 4. baskıya ekleyebilirim. Kitap, hala bir çalışma taslağı bu sebeple. Olmamışlığına devam ediyor. Hala ümidim var. Taslak olmaktan çıkıncaya kadar üzerinde çalışmaya devam edeceğim. Belki o zaman iddialı bir kitap haline gelebilir. Şimdilik bir
iddiası bulunmamakta.

 


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 334
En / Boy : 14 / 20
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2018
₺55,20
Kurdukları büyük imparatorluk çatırdamaya başlayıp, Batı / Avrupa karşısındaki gerileme artık inkar edilemez hale gelince eski günlerine dönebilmek için karşısındakini, düşmanını daha yakından incelemeye yönelen Türkler sonuçta ‘Batılılaşmaya’ karar verdiler. Artık 200 yılı geride bırakan ‘Batılılaşma’ süreci çağdaşlaşmanın, modernleşmenin kendisinden başka bir şey değildi.. Öncelikle devletin tepesinde, siyasi elitte egemen olan bu kavrayış, asıl olarak devlet aygıtının, ordunun ve bürokrasinin çağdaş olanaklarla yeniden örgütlenmesi eksenindeki reformlarla ilerlerken, bir ölçüde topluma da nüfuz etti elbette. Tanzimat, Islahat, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemleri Yeni Osmanlıları, İttihatçıları, Kemalistleri arkada bırakırken artık günümüzde AB üyesi olmaya dönüşen bu paradigmanın iktidardaki savunucusu ve uygulayıcısı eski İslamcı, yeni ‘muhafazakar-demokrat’ bir partidir. Belki bu da bir paradoks olmaktan çok modernleşme sürecinin bir ironisi ya da bir başarısı olarak algılanabilir, ama 17 Aralık 2004’teki AB zirvesinden hangi sonuç çıkarsa çıksın, bu serüvenin bu yılın sonunda yeni bir aşamaya gireceği kesin. Tarihin en büyük imparatorluklarından birinin bakiyesi, kendi iradesiyle Batılılaşmaya karar veren bir ‘büyük devlet’ ve Batı’ya en çok yaklaşan, en modern ‘İslam toplumu’ olan Türkiye’nin geldiği noktayı değerlendirip, geleceğe ilişkin öngörülerde bulunmaya çalışmanın tam zamanıdır. Bu derlemedeki makaleler de bunu yapmaya çalışıyor.
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 231
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2004
₺104,00

Milletini ve devletini karşılıksız sevmekten gayrı hiçbir derdi olmayan Ülkücü Hareket ve lideri Başbuğ Alparslan Türkeş maalesef çok çetin mücadelelerden geçmiştir. bu bühtanlar karşısında Başbuğ Alparslan Türkeş siyasal anlayışımızı "Türkçülük Türk milletini ilim, sanat, iktisat, ziraat, kültür ve diğer her alanda milli gelenek ve milli bünyeye uygun bir şekilde kalkındırılması içte ve dışta her türlü saldırganlıklara karşı korunarak hür ve müstakil olarak yaşatılmasını hedef tutan bir ülkücülüktür." diyerek ısrarla vurgulamıştır. İşte bu hassasiyet yöneticisinden sıradan bir neferine kadar her bir dava erinin deyim yerinde ise anayasası olmuştur.

Mazisinden bu güne taşıdığı ihtişamla gerek dünya, gerekse Türk siyasi tarihinde çok büyük ve anlamlı bir iz bırakmıştır. Ülkücü Hareket, ortaya koyduğu gerçekler ve mücadele azmiyle bir milletin tarihinde yön tayin edebilen, böylesine güçlü kaç tane siyasi hareket gösterebiliriz ki? Mazisinde iki bin üç yüz şehit ve binlerce mağduru bulunan, her türlü şer ittifakına karşı kimliğini ve varlık gerçekçelerini kaybetmemiş başka bir siyasi hareket örneği bulmak mümkün mü? Gün olmuş tabutluklarda gün olmuş sürgün hayatlarına maruz bırakılmış ve nihayet ihtilallerin parıldayan kılıçları altında kurulan idam sehpalarında, darağaçlarında yok edilmek istenmiştir. Aslında sürgünlerde, zindanlarda, darağaçlarında yok edilmek istenen sadece bu milletin sevdalıları değildi. Yok edilmek istenen milletimizin varlık ve bekasının gerekçelerini oluşturan hassasiyetlerdi. Bu hassasiyetlerin kurulduğu günden beri adresi olan Ülkü Ocakları ülkücülüğü bir karakter filizi olarak görmüş ve Ülkü Ocakları da bu karakter filizinin binlerce dal ve çiçek haline dönüştüğü bereketli bir toprak olmuştur. Bu düşüncelerin ışığın altında dava adına emeğini, alın terini, kanını, canını bir saniye bile tereddüt etmeden ortaya koyan bu destanı yazanların mücadelesinin anlatıldığı elinizdeki bu eserin derc edilmesi siyasal sorumluluklarımızın ve vefa anlayışımızın ötesinde minnet ve şükran duygularımızın naciz bir nişanesidir.

- Atilla Kaya

Ülkü Ocakları Genel Başkanı


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 837
En / Boy : 19 / 25,5
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : 12.2002
₺480,00

Mevcut "ilerleme", "gelişme", "uygarlık" felsefe, program ve projeleri emperyalist egemenlik ideolojilerinin çekirdeğine içerilmiştir. Doğanın egemenlik altına alınmasının yolunu döşeyen "Aydınlanma Felsefesi" İster İbrani-Hristiyan egemenlik ilahiyatlarının kurgularını, isterse Yunan-Roma-Rönesans veya 18.yy’ın idealist biçimlerini esas alsın, bilimin mutlak ilerleyişini belirleyici sayan ve tüm düzeylerde paralel İşleyen çizgisel bir tarihsel "ilerleme" ilkesine götürür. Bu ideoloji, toplumsal hayatın her alanını kuşatan sistem destekli etkinliği ve dayattığı amansız mantığı ile meta değerinin egemenliğine temel hazırlar. Bilim, teknoloji, ilerleme kavramları ideolojiye dönüştürülür. Bu felsefe doğa, toplum, bilinç parçalanmasını uç noktalara taşır. Doğaya egemen olma onun tahribini meşrulaştırır. Doğaya bir nesne gibi davranılmasının sonucu artık "tek benci" bir yozlaşmanın beşeri varlığı ortadan kaldıracak saçmalığına varır. Tüm kopuş vurgularına rağmen, kölecilikten beslenen ideoloji, felsefe, dünya görüşlerinin sürekliliğinin temellendirdiği doğaya egemenlik fikri, insanlığın geleceğini yok edecek aşamadadır... Meta ilişkilerinin top yekün reddi ve yerine kullanım değerlerine dayalı eşitlikçi bir sistemin kurulma koşullarının bulunup bulunmadığı sorusuna verilecek cevap, kapitalizme tüm kurum, kural, ideoloji biçimleriyle mutlak yıkıcılıkta bir saldırının iradi olanaklarının varlığına ilişkin umutla bağlantılıdır. Bu çerçevede, eşitsizlikçi toplumsal birikimin olanca gerçekliğiyle en İnce ayrıntılarına kadar çözümlenmesi zorunludur. Tarihsel sürekliliklerin vurgulanması sistemin gücünü değil güçsüzlüğünün köklerini ortaya koyar. Kopuş söylemlerinin aldatıcı İyimserliğinden beslenen dalgalar, "devrimci" bir enerjinin tezahürleri değil, yarattıkları yanılsamanın karanlığıyla kısa sürede gelecek umutlarını silen egemenlik ideolojilerinin etkisindeki kabarmalardır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 752
En / Boy : 16,5 / 23,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2007
₺160,00

Diktatörlerin uluslararası ilişkilerdeki davranış biçimlerinin ve politika belirleme süreçlerinin ele alındığı Savaşta ve Barışta Diktatörler, aynı zamanda dikta rejimleri ile çatışmaların arkasındaki dinamikleri istatistikler, analizler ve tarihi dönemeçler üzerinden irdeliyor.

  •  Savaş ve çatışmaların başlatılmasında ülkelerin yönetim biçimleri ne kadar etkili?
  •  Ülke içi kitlelerin etkili olamadığı rejimlerde savaş öncesi ve sonrası hangi yaptırımlar devreye giriyor?
  •  Cuntalar, patronlar, güç sahipleri ve aygıtlar dış politikada hangi eğilimleri gösteriyor?
  •  Uluslararası ilişkiler konusunda karar alma süreçleri otokrasilerde nasıl işliyor?
  •  Diktatörler yerlerini sağlamlaştırmak için hangi adımları atıyor?
  •  Savaş kaybeden diktatörler koltuklarını nasıl koruyor?
  •  Diktatörler farklı zaman dilimlerinde ve dünyanın farklı coğrafyalarında birbirine benzer hangi uygulamalara yöneliyor?

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 271
En / Boy : 16,5 / 23,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 6.2017
₺140,28

"Allah şerik kabul etmez, devletin ise toplumsal gruplar sayısınca şeriki vardır. Meşru bir hedefe meşru yollardan gidilir."

"Din-siyaset ilişkisi" modern zamanlarda her din mensubunun, özellikle Müslümanların zihnini fazlasıyla meşgul eden bir konudur. Geleneksel toplumlarda dinin şu veya bu biçimde mutlaka siyasetle ilişkisi olmuştur. Ya doğrudan din adamları yönetim aygıtını ellerinde bulundurup siyasi mekanizmayı işletmiş ya da yöneticiler din adamları zümresinin desteğini alarak yönetimlerinde kutsal bir meşruiyet bulmaya çalışmışlardır. Tarihte ilk defa İslâmiyet, yönetimi ve yöneticiyi kendinden menkul kutsallıklardan tecrit ederek, siyasetin yapımını yönetilenlerin icap ve kabulüne, yani rızaya dayandırdı. Bugün dinin siyasetten ayrı olmasını savunan iki anafikir var: Biri laikler, diğeri ise "Şeytandan ve siyasetten Allah'a sığınırız," sözünü asıl bağlamından çıkaranlar.

Ali Bulaç Din ve Siyaset kitabında modern zamanlardaki din devlet ilişkisini; siyasetin doğası, işleyişi ve hâkim siyasi kültürün toplum üzerinde uyguladığı baskı mekanizmasını derinlemesine irdeliyor. İslam, devlet, sivil toplum, demokrasi, totalitarizm, milliyetçilik, liberalizm gibi pek çok kavram ve siyasal düşünüş biçiminin ele alındığı Din ve Siyaset modernitenin ideolojik ve teorik sarmalında şekillenmiş pek çok sorunun cevaplarını içerisinde barındırıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 664
En / Boy : 13 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2014
₺59,64

Bir kitap, ya sorular sormalı ya da yanıtlar vermelidir. Özellikle de birey ve toplumun daha çok gerçeklere ihtiyaç duyduğu, sisli ve yarı karanlık dönemlerden geçerken... Elinizdeki kitap, insan, devlet, politik liderlik, demokrasi konularını evrensel olarak inceledikten sonra, Türkiye’de devlet, cumhuriyet ve demokrasi anlayışı ile bugün yaşanan Türkiye’yi yorumlayıp değerlendirmektedir. Türk ulusu ve devletine yönelik öncelikli tehlike olarak kıymetlendirilen; PKK’nın silahlı gücü ve siyasal gelişimi, Ortadoğu’da yürütülen emperyalizm ve Avrupa Birliği ile Kuzey Irak’taki Kürt devleti girişimi, din istismarcılığı ve dinin siyasallaşması ayrıca ele alınmaktadır. Eserin, "İleri, Daha İleri, Ama Nasıl?" bölümü ise ferdin ve toplumun düşünce, fikir ve hareketlerinin nasıl olması gerektiğini açıklamaktadır. "Bir şey yapmaya karar verdiğin gün, şanslı gündesin demektir!..."


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 222
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2016
₺126,00
Tükendi
Kıyıdan Köşeden

İnsanlığın ve yeryüzünün yeni ve çoklu krizlerinin ortaya çıkardığı meydan okumalar, Marx’ın sözleriyle, ‘çağın arzularının ve mücadelelerinin kendilerini açıklığa kavuşturmasını’ talep eden bir eleştiriyi zorunlu kılıyor. Bu eleştiri, tarihsel ve sosyolojik temellere dayanan bir toplum analizi biçimini almalı, değişmezmiş gibi gösterilen şeylerin aslında değişime açık tarihsel olumsallıklar olduğunu ortaya koyabilmelidir.
Marx’ın kategorik buyruğunun, ‘insanın küçük düşürülmüş, köleleştirilmiş, terk edilmiş, değersiz bir varlık olduğu tüm ilişkileri alaşağı etme’ yükümlülüğünün peşinden giden bu alternatif sözlükteki kısa makaleler, Marx’ın çalışmalarında kıyıda köşede kalmış ya da hiç yer almamış, çoğu zaman da Marksist kuramın üstüne vazife görülmemiş meseleleri ele alıyor ve değişen toplumsal ve politik dünyamız ışığında onun en temel varsayımlarını bile sorgulama ve geliştirme çabasına girişiyorlar. Ele alınan meseleleri, Marx’ın düşüncesini genelgeçer bir entelektüel akçe olmaktan ya da dar politik gruplara ölü dogmalar dayatan bir basmakalıp kesinlikler seti olmaktan kurtaracak yeni teorik ve politik koridorlara dönüştürüyorlar.
Ahlaki Çoğulculuk • Alternatif Yok • Altyapı • Anarşizm • Asit Komünizm • Bağımlılık • Başkaldıran Evrensellik • Belediyecilik Hareketleri • Beyazlık • Birlik • Birmingham Çağdaş Kültürel Çalışmalar Merkezi • Biyo-Kapitalizm • Bohem • Bonapartizm • Borç • Büyük Veri • Canlı Öğrenme • Coşku • Çalışan Yoksullar • Çin Tipi Üretim Tarzı • Dışlama • Dijital Emek • Eğiticilerin Eğitilmesi • Emperyal Yaşam Biçimi • Eşzamanlı Olanın Eşzamansızlığı • Faşizm • Fikrî Mülkiyet • Genel Zekâ • Güzellik Endüstrisi • Haiti Devrimi • Halkın Afyonu Olarak Din • Hayvanlar • Hollanda Altın Çağı • Hollanda Doğu Hindistan Şirketi • Hukuksallaşma • İhtiyaçlar • İşçicilik • Jakobenizm • Kadınların Çifte Toplumsallaşması • Kapitalizmi Queerleştirmek • Kast • Kazıcılık • Kesişimsellik • Kirli Kapitalizm • Konut Sorunu • Kültürel Marksizm • Lukács Arşivleri • Lümpen Proletarya • Madun Çalışmaları • Marksizmin Post-Kolonyal Eleştirisi • Militan Araştırma • Müşterekleşme • Postkolonyalizmin Marksist Eleştirisi • Precarias A La Deriva • Prefigürasyon • Prekaryalaştırma ve Kredi • Queerlik • Sabotaj • Sahte Haber • Sınırlar • Siyah Marksizm • Sömürgelerde Efendi-Köle Diyalektiği • Şöhret • Taşlama • Toplumsal Cumhuriyet • Toplumsal Sendikacılık • Toplumsal Yeniden Üretim • Üniversite • Vampir ve Zombi • Yahudi Sorunu • Yurttaş-Olmayanlar • Zapatistalar • Zayıf Direniş


Basım Ayı/Yılı : 2/2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 368
Ağırlık : 368
En / Boy : 15 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺132,00
Tükendi
Bölgesel Politikalar - Uluslararası Sorunlar - Küresel Aktörler

Her bir bölümü, uluslararası ilişkiler alanında bilimsel çalışmalara sahip akademisyenler tarafından kaleme alınan bu kitapta, Orta Doğu makro ölçekte değerlendirilmiş, Orta Doğu’daki siyasi dinamiklere şekil veren ABD, Rusya ve Çin gibi küresel güçlerin bu bölgeye dair politikaları irdelenmiş, makalelerin içeriğinde bölgesel güçler olarak Türkiye, İran, İsrail ve Suudi Arabistan’ın bölge politikaları da diğer aktörlerle karşılaştırmalı olarak incelenmiştir.

Ayrıca Latin Amerika bölgesindeki uluslararası aktörlerin Orta Doğu bölgesiyle ilişkilerine de çalışmada yer verilmiştir. Orta Doğu’nun küresel ekonomideki yerine değinilmiş, bölgede stratejik dengeleri ciddi biçimde etkileyen bir azınlık olarak Kürtler incelenmiş, son olarak 21. yüzyılda uluslararası ilişkiler alanında giderek önem kazanan gıda ve su sorunu da bölge özelinde ele alınmıştır.

Çalışmada, stratejik öneme sahip olan bu bölgenin yeni şekillenen uluslararası güç dengeleri bağlamında, büyük güçlerin bölgeye ilişkin tutumları ve bölge ülkelerinin birbirileriyle olan siyasi ve tarihsel ilişkileri ele alınmıştır. Kitabın amacı, tarihsel, siyasi, kültürel, sosyal ve ekonomik açıdan bu karmaşık bölgeyi anlamaya yardımcı olmaktır.

Çalışma, ilgili bölüm öğrencilerine olduğu kadar, Orta Doğu hakkında bilgi sahibi olmak isteyen herkese hitap etmektedir.


Basım Ayı/Yılı : 2016
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 288
Ağırlık : 288
En / Boy : 19 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺144,00
Tükendi

Bu kitabın amacı; Avrupa Birliği gündemi yanında Türkiye - Avrupa Birliği ilişkilerinde önem taşıyan ekonomik konuların daha iyi anlaşılmasına katkı yapmaktır.

Türkiye'de Avrupa Birliği'ne ilişkin gelişmelerin fazla tartışılmadığı bu dönemde, iki tarafın gündemindeki önemli konular mümkün olduğunca seçilerek, ağırlıklı olarak ekonomik boyutuyla incelenmiştir. Avrupa Birliği kapsamında 2020 Stratejisi çerçevesinde üye ülkelerin performansları, büyüme sorunu, tarım reformları, sanayideki arayışlar, dijital dönüşüm, küresel krizin etkilediği sermaye piyasalarının bütünleşmesi ve Avrupa Birliğinde'ki en güncel konu olan Brexit'in etkileri incelenmiştir.

Türkiye AB ilişkileri kapsamında ise iktisatçı gözüyle insan hakları ve özgürlükler, haksız rekabetin önlenmesine yönelik ticaret politikası önlemlerinin taraflarca kullanılışı, Türkiye'yi etkileme potansiyeli yüksek olan AB'nin yeni nesil ticaret anlaşmaları, Türkiye'nin tarım sektöründeki rekabet gücü ve gümrük birliğine girerken büyük ümit bağlanan uluslararası doğrudan yatırımlar konusu ele alınmıştır.


Basım Ayı/Yılı : 2017
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 380
Ağırlık : 380
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺187,00
Tükendi

İstanbul Kültür Üniversitesi'nin kuruluşunun 10. yıldönümü sebebi ile düzenlenen sempozyum tebliğlerini kapsayan kitap; sosyolojik ve ekonomik gelişmelerle değişen hukuk devleti anlayışı, insan haklarına duyulan saygının pekiştirilmesi, bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin korunması özel hukuk alanında, kadın erkek eşitliğinin sağlanması gibi tartışmalı alanlarda kamu ve bireysel özerklik konusunu ele almıştır.


Basım Ayı/Yılı : 2009
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 446
Ağırlık : 446
En / Boy : 16 / 24
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺440,00
Tükendi

Emperyalist fenomenler, her dönemin ekonomik sınıf çıkarlarına indirgenmeye çalışılabilir. Neo-Marksist kuramın yaptığı budur. Emperyalizmde, kısacası, yalnızca kapitalist üst katmanın kapitalist gelişmenin belli bir aşamasındaki çıkarlarının yansımasını görür. Şüphesiz ki bu, meselemizin çözümüne dair elimizde olan açık ara en ciddi katkı. Ancak bu düşüncenin, tarihin ekonomik yorumunun mantıksal olarak zorunlu bir sonucu olmadığını vurgulayalım. Bu düşünce, tarihin ekonomik yorumuyla çelişmeden, hatta onun sunduğu çerçevede kalarak da reddedilebilir.

Emperyalizm geçmiş devirlerin kalıntıları diyebileceğimiz büyük gruba girer. Bunlar tüm somut toplumsal durumlarda, her toplumsal durumun o günkü yaşamsal koşullarıyla değil de o günün geçmişinin yaşamsal koşullarıyla, yani iktisat tarihi bakış açısından o anın değil de geçmiş zamanın üretim ilişkileriyle açıklanabilecek unsurları üzerinde büyük bir rol oynarlar.

Emperyalizmi ortaya çıkaran yaşamsal zorunluluklar kaybolup gittiğinden onun da zamanla ortadan kalkması gerekiyor. Yapısal unsur olarak ortadan kalkması gerekiyor zira, taşıyıcısı olan yapı çöküyor ve toplumsal gelişme sürecinde ona alan bırakmayan ve onu destekleyen iktidar unsurlarını elemine eden başka yapılarca çözülüyor.

 - Joseph Schumpeter


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 152
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2018
₺79,20
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 592
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2013
₺32,00
Tükendi

Darwin’in "Evrim" teorisinin biyoloji ve diğer doğa bilimleri için yaptıklarının aynısını Engels’in Marx ile kaleme aldıkları Komünist Manifesto tarih için yapacaktır. Bu kitabı okumak belki sizleri komünist yapmayacaktır. Ancak şu an sahip olduğunuz değerleri ve dünya görüşünüzü tekrardan gözden geçirme olanağı verecektir.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 80
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2012
₺4,80
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 268
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2012
₺14,82
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 255
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺9,00
Tükendi

Tarih Olarak Teori, insanlık tarihinde köleliğin yol açtığı değişimlerden yoksulların denetim altına alınmasına, üretim ilişkileri ile inançların birbirinin içine geçme biçimlerinden gündelik hayatta emek süreçlerinin deneyimlenme türlerine varıncaya değin geniş bir konu yelpazesi üzerinde, bugün içinde yaşadığımız kapitalizmin doğasına ve kökenine ışık tutan derinlikli bir tartışma yürütüyor. Jauris Banaji, tarihe ilişkin doktriner ve ortodoks okumalar ve kuramlarla hesaplaştığı bu tartışmasında, insanlık tarihinin kanallarında halkların ne şekilde boyunduruk altına alınarak "işçileştirildiğini" anlatıyor.

Üretim tarzlarının içsel dinamiğini açıklayan şey nedir? Üretim tarzları ve sömürü̈ biçimleri birbiriyle nasıl bir ilişki içindedir? Verili sömürü̈ biçimleri aşağı yukarı hangi şartlar altında bulunur? Basit meta üretiminin tarihsel anlamı nedir? Kapitalizm nedir ve nasıl meydana gelmiştir? Hukuki sistemler ile kapitalist gelişme arasındaki ilişki nedir? Ücretli emek yalnızca sermayenin gerektirdiği bir şey midir yoksa kölelik de bu tarzda işleyebilir mi?

Banaji, Tarih Olarak Teori'de bu soruların hepsine kendine has ve kışkırtıcı yanıtlar vermektedir. Yarını bugünden kurabilmek ve bugündeki dünü̈ anlamak için, Banaji'nin insanlık tarihine ilişkin geliştirdiği tezler her anlamda tartışılmaya değer bir nitelik taşımaktadır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 494
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2016
₺140,80
Tükendi

Her eser yazıldığı dönemin mürekkebini taşır. Ancak pek azı, üzerindeki mürekkebi evrensel hale getirebilmiştir. Karl Marx ve Friedrich Engels'in, tarihte açılmakta olan bir dönemin müjdecisi olan eseri de mürekkebini zaman ve mekan sıkışmasından kurtarabilen ender metinlerin başında geliyor.

Yazılmasından 160 yıl sonra ve yazıldığı topraklardan binlerce kilometre ötede, yeni bir çeviri ile genç kuşaklara ulaştırmak üzere bizlerde heyecan yaratan bu eser karşısında saygıyla eğiliyoruz.

Türkiye'nin Marksist birikimini zenginleştirici çalışmalara katkıda bulunma fikri bize heyecan veriyor.

Hele, 'Bütün ülkelerin proleterleri, birleşin! ' satırlarının 160. yıldönümünü kutladığımız şu günlerde...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 109
En / Boy : 13,5 / 20
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2008
₺5,18
Tükendi

Felsefi düşüncenin gücü, 21. yüzyılda dönüştürücü ve eşitlikçi amaçlar doğrultusunda nasıl kullanılabilir?
 
“Olay kuramı” ile Alain Badiou, “eşitliközgürlük” önermesiyle Etienne Balibar ve hakiki siyasetin koşullarını eşitlik temelinde araştıran Jacques Rancière, 1980’lerin sonundan bu yana siyasi düşünce alanında son derece verimli ve yaratıcı tartışmalara kaynaklık ediyorlar: Yarının dünyası neye benzeyecek? Birbirimize nasıl güveneceğiz? Özgür ve eşit bir şekilde yaşayabilecek miyiz?

Spinoza’dan Marx’a çeşitli düşünsel uğraklarda zenginleşerek ilerleyen özgürleşmeci geleneğin 21. yüzyılın başında bir yenilenme sürecine girdiğini öne süren Nick Hewlett, bu geleneğin günümüzdeki en önemli temsilcilerinden Badiou, Balibar ve Rancière’in fikriyatını bu kitapta derli toplu ve doyurucu biçimde ortaya koyuyor. Althusser’in bu üç eski öğrencisini “özgürleşme” kavşağında buluşturan Hewlett’in yanıtını aradığı sorulardan biri şu: İçinde yaşadığımız koşullarda bu üç düşünürce öne sürülen fikirleri ve önerileri maddi hayata uygulayabilir miyiz?

Badiou, Balibar ve Rancière’i biçimlendiren siyasi ve sosyal koşulları irdeleyen Hewlett, üç düşünürün siyasi düşüncesini sıkı bir eleştirel süzgeçten geçirerek, hacimli külliyatlarındaki eksik ve sorunlu yanları ortaya koymayı da ihmal etmiyor. Badiou, Balibar, Rancière, özgürleşmeyi yeniden düşünmek isteyen herkes için eşsiz bir eser.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 216
En / Boy : 14 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 3.2018
₺60,00
Tükendi

14 Ocak 2011’de tüm dünyada şaşkınlık ve hayranlık uyandıran Tunus Devrimi’nden geriye bugün ne kaldı?

Ekonomik, toplumsal ve siyasî açılardan büyük bir krizle boğuşan bir ülke. Karanlığın hâkim olduğu ve daha önce benzeri yaşanmamış bir şiddetin kol gezdiği, tehdit altında bir toplum modeli. Binlerce yıllık hoşgörü ve uyum geleneklerine sahip bir toprağın insanlarından oluşmasına rağmen, doğrudan kimliğine kast edilen istisnaî bir millet. Evet, Tunus’u acilen kurtarmak gerek.

Devrim’in İslâmcılar tarafından çalınması, sevinç ve heyecanla demokrasi özlemini haykıran bir halkın tüm beklentilerini boşa çıkardı. Ülke dışından gelen malî kaynaklar ve uluslararası çapta örgütlenen bazı yapılarca desteklenen iktidardaki İslâmcı parti Ennahda, benimsediği ikili söylem sayesinde gücü ele geçirdi. Bugün Ennahda, temel özgürlükleri, kadın haklarını ve demokratik kurumları hiçe sayan bir rejim hedefini açığa vurmaktan çekinmiyor.

Sivil toplum alanında faaliyet gösteren Lütfi Maktuf, elinizdeki çalışma ile okuyucuya ülkesinin içinde bulunduğu durumu eksiksiz ve detaylı bir şekilde aktarıyor. Gerçekleri tüm berraklığı ile yansıtırken, Devrim’in halk tarafından yeniden sahiplenilmesinin yollarını arıyor.

Üniversite eğitimini Tunus, Sorbonne ve Harvard’da tamamlayan, New York Barosu avukatlarından Lütfi Maktuf, Wall Street’te uzun süre çalıştıktan sonra Uluslararası Para Fonu’nun baş danışmanlığı görevini yürüttü. 1990 yılında Avrupa’ya dönerek uluslararası malî danışmanlık hizmetleri veren, aynı zamanda hassas olduğu eğitim, meslekî eğitim ve okyanusların korunması gibi alanlarda faaliyetlerde bulunan Maktuf, Devrim’in ertesinde, Tunus’ta kalkınma ve eğitim odaklı Almadanya Derneği’ni kurdu.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 170
En / Boy : 16 / 22
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2013
₺32,85
Tükendi

Siyasi düşünce tarihinin en dikkat çekici isimlerinden olan John Locke’un Yönetim Üzerine İkinci İnceleme adlı eseri siyaset felsefesinde çığır açıcı kaynakların başında gelmektedir.
 
Günümüzde, siyasal liberalizmin “kurucu babalar”ından sayılan Locke’un en önemli ve en çok referans verilen siyasî eseri İkinci İnceleme, 19. Yüzyıl’da sosyalist düşünceye de dayanak yapılmıştır. Aslında Yönetim Üzerine İki İnceleme’nin ikinci bölümü olan bu eser, liberallere göre liberal düşüncenin, sosyalistlere göre sosyalist düşüncenin ana temalarını ortaya koymakta ve işlemektedir. Eserin ilk bölümü olan Birinci İnceleme Hobbes’un “mutlak egemen”ine bir reddiyeden oluşur ve kutsal monark düşüncesine en kuvvetli darbeyi indirir. İkinci İnceleme ise mutlak monarşinin bu darbeyle yıkımından sonra sözleşmeye dayalı sivil (aynı zamanda siyasal) toplumu ya da devleti inşa eder. 

Locke’un eşitlik, özgürlük, mülkiyet, toplum sözleşmesi, temsili hükümet, yasamanın üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, direnme hakkı, emek-değer teorisi gibi kavramlar üzerine yazdıkları, farklı kutuplarda bulunan düşünce akımları için yüzyılları aşan bir kavramsal/kuramsal zemin oluşturmuş ve ilgi odağı olmuştur. Örneğin günümüzde Montesquieu’ye ait olduğu düşünülen kuvvetler ayrılığı kuramına asıl öncülük eden Locke’un bu eseridir. Bu kuramsal zemin sadece fikir dünyasını değil, modern dünyayı da şekillendirmiştir. Gerek 1688 İngiliz Şanlı Devrimi’nde gerek 1776 Amerikan Devrimi’nde gerekse Amerikan Anayasası’nda Locke ve onun fikirleri başroldedir. 

Bu eserin sadece yukarıdaki kavramlarla ilgili inceleme ve araştırma yapan okuyucular için değil, yaşadığı toplum ve devletin, doğası ve amacı ile ilgilenen herkes için bir başucu kaynağı olması gerekir.

 


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 249
En / Boy : 13 / 19
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 2.2018
₺23,40
Tükendi

Bilim ve toplum felsefesi alanlarının büyük filozofu Karl Popper'ın Tarihselciliğin Sefaleti adlı eseri, her iki felsefe disiplininin de problemlerini kendi kavşağında buluşturan çarpıcı bir kitaptır. Filozofun gerek Açık Toplum ve Düşmanları gerekse Bilimsel Araştırmanın Mantığı adlı eserleri, daha esaslı bir probleme ışık tutmak üzere bu kitapta bir araya gelmişlerdir.
 
Sosyal bilimlerin tabiat bilimlerine indirgenip indirgenmeyeceği probleminin tartışıldığı eser, daha temelde "tarihin bilimsel yöntemlerle tahmin edilebilir yasaları" olduğuna inanan toplum felsefelerinin bilimsellik iddialarını çürütmek istemektedir.
 
Bilim ve sosyal bilim ilişkilerinin incelendiği kitap boyunca merkezî kavram "tarih"tir. Fakat sefaleti öne sürülen asıl fikir "tarihsel" yöntem değil, tarihin modern ve tehlikeli bir kavranışı olan “tarihselci" düşünce tavrıdır.
 
Popper, tarihteki değişmez ve önceden kestirilebilir kanunların bu etkileyici eleştirisini tüm “tarihsel kaderin amansız kanunlarındaki faşist ve komünist inançların kurbanı olmuşlara” ithaf etmiştir.

Kısa ve etkileyici şekilde yazılmış bu eser; okurlara, entelektüellere ve politika yapıcılara nesiller boyunca ilham kaynağı olmuştur. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana sosyal bilimler alanında yazılmış en önemli kitaplardan biri olarak kabul edilen Tarihselciliğin Sefaleti, bu büyük düşünürün fikirlerini anlama yolunda ışık tutuyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 190
En / Boy : 13 / 19
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2017
₺23,40
Tükendi

 




Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 192
En / Boy : 14,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2013
₺9,26
Tükendi

1980'Ierden itibaren dünyanın siyasal ve sosyo-ekonomik düzenini yeni baştan şekillendiren küreselleşme, neo-liberal ve muhafazakâr ideolojilerin Refah Devletine yönelik sınırlandıncı politikalarına uygun zemini sağlamıştır. Devlet, piyasa ve sivil toplumun, yoksulluk, işsizlik, eşitsizlik ve her türlü güvencesizlık gibi temel sosyal sorunlara bakış açılan ve bunlarla mücadelede oynadıkları rol büyük bir değişime uğramıştır. Bu derleme kitabın temel amacı, sosyal çalışma disiplini gözüyle ve sosyal hizmetler ve sosyal politikaya ilişkin farklı bakış açılan sayesinde söz konusu temel sorun alanlarının bazılarını da kapsayacak şekilde literatüre ve uygulamaya katkıda bulunmaktır. Ancak, özellikle, iki husus bu kitapta ön plana çıkmaktadır. İlk olarak, yazarların da farkında oldukları ve editörlerin kitabın önsözünde açıkça belirttikleri gibi, alanın temel kavramları olan sosyal çalışma, sosyal hizmetler ve sosyal politika kavramları üzerinde hem bilim insanlarına hem de uygulamacılara daha yoğun bir düşünme fırsatı sunmaktadır. İkinci olarak, kitap, bilgi ve deneyimiyle alanın tüm kuşaklarını kavrayıcı ve kapsayıcı bir özelliğe sahip bir bilim insanı olan İbrahim Cılga'nın önderliğinde genç kuşak akademiklerin ve uygulamacıların ufuk açıcı çalışmalarına yer vermektedir. Bu çalışmalann yaratacağı sinerji ile kitap, sosyal çalışma/sosyal hizmet literatürüne ve meslek eğitimine önemli bir katkı sağlayacaktır.

- Prof. Dr. Uğur Ömürgönülşen


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : Ankara
Sayfa Sayısı : 196
En / Boy : 16 / 24
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2016
₺700,00
Tükendi
Sosyalizmin Olmadığı Dünya Daha Mı İyi? Dünyada sosyalist solun canlanmasına ne kadar çok ihtiyaç var! Sosyalizmin bittiği, Marx’ın öldüğü ve Marksizmin de artık bir daha geri gelmemek üzere tarihe karıştığı iddialarından bu yana dünyanın daha iyi olduğu söylenebilir mi? Bu iddiaları duymaya başladığımızdan bu yana daha çok kan ve gözyaşı akmıyor mu? 1991’deki Birinci Körfez Savaşı ile birlikte ilan edilen Yeni Dünya Düzeni’nin nasıl eşitsizliği ve adaletsizliği derinleştiren bir düzensizlik olduğunu biliyoruz artık bilmesine de, bu durumdan insanlığın nasıl çıkacağı henüz pek bilinemiyor. Bu noktada Marksizmin bir rolü olabilir mi? Geri dönmeyeceği zannedilen bu devrimci dünya görüşü dünyanın sürüklendiği bu bataklıktan çıkış için yol gösterici olabilir mi? Yeni Sol’un, Althusser’in ve analitik Marksizmin ele alındığı bu çalışmada söz konusu akımların Marksist geleneğin canlandırılması için sunduğu olanaklar tartışılıyor. Eğer gerçekten de Marksizmin bir daha canlanma olanağı yoksa geride kalan on yıla bakarak önümüzdeki on yıllarda bizi daha iyi bir dünyanın beklemekte olduğunu söyleyemeyiz. Eğer Mare’ın düşünceleri yeniden güç ve itibar kazanmayacaksa politik hayal gücünün hayli tükeneceğini, insanlığın ilerleme düşüncesinin çok zayıflayacağını, insan eyleminin daha radikal bir tarzda örgütlenme inancının çok ağır bir darbe yiyeceğini söyleyebiliriz. Yaşamı daha iyiye doğru köklü bir biçimde değiştirmeyi öngören ideallerden vazgeçmemek ve onları politikanın gündemine taşımak gerekiyor. Bu bağlamda bütünlüklü ve tutarlı bir proje sunan Marksizmin geleceği ile insanlığın geleceği arasındaki bağ ise her geçen gün daha fazla idrak ediliyor...
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 230
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 6.2004
₺11,80
Tükendi

Marksizm bir dindir. Kendisine sadık olanlara ilk planda, hayata anlam veren olayları, gelişmeleri değerlendirmek için mutlak referans noktalarından oluşan bir sistem sunar. İkinci planda ise Marksizm, bir kurtuluş yolunu, kötülüğü ortaya koyan gerçeği, insanlığa ya da insanlığın seçilmiş bir bölümüne göstermektedir. Daha açık bir ifadeyle belirtirsek, Marksist Sosyalizm; yeryüzünde cenneti vaat eden dinler grubundadır. Ben Marksizm’in bu karakteristik özelliklerinin formüle edilmesinin, bir "hiyeroglif uzmanı tarafından yapılmasının, Marksizm’in sosyolojisinin derinlerine daha çok inilmesini sağlayacağını, hem de bir ekonomistin yapabileceğinden daha iyi bir şekilde araştırılmasını mümkün kılacağını düşünüyorum...Marks kişi olarak gözleri önünde yükselen bir anıtı görmekten aciz sıradan sosyalist profesörlerin, aksine çok daha medeniydi. Kendisine ve dünya görüşüne ne kadar uzak olursa olsun, Marks bu uyarlığın değerlerini ve bu değerlere mutlak ilgili kazanımları mükemmel bir şekilde anlatabiliyordu. Bu konu da içnde kapitalizmin bütün eserlerini övdüğü "Komünist Manifesto" yu örnek olarak göstermek ve düşünüş sınırlarının genişliğini belirtmek mümkün olur. Marks kapitalizmin tarihsel gerekliliğini kabul etmiştir. Bu tutumu Marksın kendisinin bile kabul etmeyi reddedeceği bir takım sonuçlar doğurmaktadır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 398
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2012
₺24,00
Tükendi

Bu kitap Türk Sosyal Bilimler Derneği’nin 5-7 Eylül 2005 tarihlerinde Ankara’da düzenlediği "Küreselleşmeye Güney’den Tepkiler" başlıklı uluslararası sempozyuma sunulan bildirilerden oluşmaktadır. Yeni Müdahale Biçimleri ve Meşrulaştırma: "Teröre Karşı Savaş" ve Irak Soula Avramidis Filiz Çulha Zabcı Dünya Ekonomisi: Emperyalizm ve Bunalımlar C. P. Chandrasekhar Prabhat Patnaik Güney’de Neo-Liberal İktisat Politikalarına Karşı Seçenek Arayışları Jayati Ghosh Alfredo Saad Filho Toplumsal Dönüşüm ve Sınıf Mücadeleleri: Fırsatlar ve Engeller Claudio Katz Sungur Savran Metin Özuğurlu Jamie Gough Subhashini Ali Mehmet Ecevit


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 364
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2006
₺14,45
Tükendi

Milli Görüş Hareketinin ve aktörlerinin inişli-çıkışlı, serüveninin içinde gizlenen sorunsalları, ‘siyasal olan’ın yol göstericiliğinde tartışırken, siyaset bilimi alanında çok sık gözlemlediğimiz bir açmaza düşmemekte, hareketi ve aktörlerini topluluktan, insan unsurundan, günlük yaşamdan ve sistemden soyutlayarak incelememektedir. Tersine, Çınar, Hareketin ve taşıyıcı örgütlerin rolünü, anlamını ve önemini hem kendi kişisel tarihimiz hem de siyasal sistemimizin tarihi ışığında, dahası, global sızmalarla iç içe ve karşılıklı etkileşim içinde anlamamıza yardımcı olabilecek analitik bir perspektif kullanmaktadır. Menderes Çınar’ın projesi, siyasetin çevre ile etkileşerek dönüşen ve dönüştüren potansiyelini zaman-mekan-ajan üçlüsünün ivmesi ile İslamcı siyasetler özelinde tartışırken, son 25 yılın neo-politikalarının siyaset kavramına indirdiği öldürücü darbeleri de yaratıcı ve ışıltılı bir perspektifle aşıyor. Dolayısıyla, Menderes Çınar’ın bu kitabından geriye, siyasal İslam başlığı altında üst üste, yan yana, karmakarışık yığılmış verilerden çıkarılmış hep aynı, apolitik ve duygusal sonuçlar yerine "siyasal olan’a" taraf olmakla övünen, taze, bağımsız, zihin açıcı ve analitik tartışmalar kalıyor. - Ümit Cizre-


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 192
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2005
₺9,39
Tükendi

Günümüzde bürokrasi, asli görevlerini yaparken kendisine çizilen sınırlara bağlı kalmayarak devlet yönetiminde etkin bir konumda yer almak için çaba göstermektedir. Bu doğrultuda bürokrasi, sahip olduğu güç kaynaklarıyla; siyasi iktidarları etkileyerek, iktidarların üzerinde kamuoyu baskısı oluşturmakta ve bir anlamda kendi iktidarını kurmaya çalışmaktadır. Bürokrasi, bu durumda en büyük mücadeleyi siyaset kurumuna karşı vermektedir. Bürokrasinin söz konusu mücadelesi, siyaset kurumunu da etkilemektedir. Doğası gereği en temel hedefi; iktidar olmak olan siyaset kurumu, bürokrasinin yürüttüğü bu mücadeleye karşı kayıtsız kalamamaktadır. Siyaset kurumu da sahip olduğu güç kaynakları ile bürokrasinin kendi alanına yaptığı müdahalelere, karşı koymaktadır. Siyaset ve bürokrasi arasında yürütülen bu mücadele, birbirlerini yok edici bir şekilde değil aksine birbirlerini daha çok yakınlaştırıcı bir şekilde gerçekleşmektedir. Dolayısıyla gelinen noktada, bürokrasi ve siyaset, devlet yönetimine ilişkin birbirinden ayrı düşünülemeyen iki kurumsal mekanizma haline gelmiştir. Artık bürokrasi ve siyaset iç içe geçmiş iki alandır.

Elinizdeki çalışmanın konusu, kamu yönetiminde, bürokrasinin siyasetle kurduğu ilişkinin, makamlar üzerinden incelenmesidir. Söz konusu ilişki, siyasi müsteşarlık ve bakan yardımcılığı makamları özelinde ele alınarak bu alanda gerçekleştirilen tartışmalara yeni bir zemin oluşturması düşünülmüştür. Çalışmanın konuya ilgi duyan araştırmacılar başta olmak üzere sosyal bilimler alanında çalışan kişilere yardımcı olacağı ve ilgili araştırmaların derinlik kazanmasında katkı sunacağı hedeflenmektedir.







Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 271
En / Boy : 14 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2014
₺80,00
Tükendi

Bu kitap sosyal bilimler alanında eğitim gören ve siyasal yapılar ilgili ders alan öğrencilerin sadece ABD, İngiltere, Fransa gibi belli ülkelerin değil, bu ülkelerin dışında kalam ülkelerdeki uygulamaları ve onların siyasal yapıları hakkında da bilgi sahibi olabilmesi için hazırlanmış olup ele alınan ülkelerin sahip oldukları yasama ve yürütme organları, bunların birbirleriyle ilişkileri, siyasal partiler sistemi ve sivil toplum örgüt ve yapıları üzerinde durmaktadır. Bu çerçevede kitapta yer alan her ülke, farklı üniversitelerde veya araştırma kurumlarında görev yapan akademisyenler tarafından kaleme alınmıştır


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : Ankara
Sayfa Sayısı : 864
En / Boy : 16 / 24
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : .2015
₺34,72
Tükendi

"Anlaşılmamış bir kahramanın ölüsü yüreğinde ve hala bu ölüden bile korkarlar, diye bir teselli, ve koltuğunda Protestan bir Kur’an’la döndü memlekete Halep’ten" (Nazım Hikmet-Memleketimden İnsan Manzaraları) Nazım Hikmet’in bahsettiği gibi, nasıl dün Türkiye’ye koltuğunda Protestan bir Kur’an’la dönenler olmuşsa, yarın da F. Gülen, ABD’den "Kalvenist Müslüman", Öcalan da çıkacak bir af ile kahraman olarak gelecektir.

Katoliklerce "gizli-Yahudi" olarak tanımlanan Martin Luther, reform hareketiyle hem Katolik Kilisesi’ne ölümcül bir darbe vurmuş, hem de geliştirdiği dini doktrin için asıl kaynak olarak Tevrat’ı esas almıştır. Yahudilerin "seçilmiş halk" olduklarını kabul eden Luther’in Roma Katolikliğine getirdiği yıkıcı darbeye ilk olarak Yahudiler tarafından sahip çıkılmıştır. Bugün de aynı yol izlenerek F. Gülen cemaati üzerinden İslam Protestanlaştırılmak istenmektedir. Bugün, parayla tanışan ve lüks yaşama alışan dindarlar, hızla kapitalist sisteme katılmaya çabalıyor. Hedef, güya radikalleşen İslam’ın Protestanlaşması ve bu yolla kontrol altına alınmasıdır. 16. yüzyılda Orta Çağ karanlığında kıvranan Avrupa’nın çıkış yolu olarak bulduğu Protestanlık, bu sefer de tüm ağırlığı ile İslam dini üzerindedir. Sapkın düşünce, din ve vicdan özgürlüğü örtüsünü İslam’ı başkalaştırma projesinin üstüne örtmeye kararlıdır. Amaçları ise insanların sosyal bilinçlenmesini de kontrol altında tutarak cemaatleşmesini sağlamaktır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : Ankara
Sayfa Sayısı : 200
En / Boy : 14,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 5.2012
₺10,83
Tükendi

Elinizdeki kitabın, asıl ilgi alanı toplumda iktidarın örgütlenmesi, sürdürülmesi ve dönüştürülmesinde ideolojinin işleyişidir. Toplumsal egemenliğin sınıfsal analizi açısından, sınıf yönetimi ve sınıf mücadelesinde ideolojinin rolüne ilişkin soruları kapsar. İktidar ilişkileri ve toplumsal değişmede ideolojinin işleyişine ilişkin analitik kavramlar ve açıklayıcı önermeler geliştirmektedir. İdeolojinin siyasal kuram ve analizde alışılagelmiş ele alınış tarzının yetersizliği üzerinde durmaktadır. Bu düşünceyle, devrimci değişimde çok önemli önkoşullar ve etkenler olarak zor/rıza dikotomisi, meşruiyet, consensus ve devrimci sınıf bilinci gibi kavramları sunulan ana tezler bağlamında eleştirel incelemeye tabi tutarak tartışıyor. İdeolojinin iktidarı yalnızca dramatik olayların yaşandığı konjonktürlerde değil, ama yavaş gelişen tedrici süreçler içinde de varlığını hissettirir. İdeolojiler iktidar sistemlerinin yalnızca çimentosu olmakla kalmazlar, onların çatlamasına da neden olabilir ve onları yok etmeseler de, başka yer ve biçimlere doğru kum yığınları gibi sürükleyebilirler. Ama her iki durum için de, toplumdaki farklı eğilim ve ilişkilerin içinde yer aldığı ve maddeci açıklamaya tabi tutulabileceği toplumsal güç ve seslerin varlığı söz konusu olacaktır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 136
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2017
₺70,40
Tükendi
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 328
En / Boy : 13,5 / 20
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .
₺16,33
Tükendi

Platon, hiç kuşku yok ki düşünce tarihinin en önemli ve etkili filozoflarından biridir. Felsefenin kurumsallaşmasına ve felsefede yazılı geleneğin oluşmasına katkıda bulunmuş, iki dünyalı metafiziğiyle bütün bir Ortaçağ düşüncesini belirleyecek olan idealist felsefe geleneğinin başlatıcısı olmuştur.

Hıristiyan Ortaçağ felsefesine ve İslam düşüncesine etkisi bakımından da ayrıca önem taşıyan Platon, düşünce tarihi boyunca tartışılan tüm problemleri yüzlerce yıl öncesinden ele almış ve ilk büyük felsefi sistemi inşa etmiştir.

Platon’un gençlik eserlerinden biri olan ve sofistlere yönelik yaklaşımını görebildiğimiz Protagoras diyaloğu, temelde erdemin ne olduğu ve öğretilebilir olup olmadığı konusunda şekillenir. Platon, en önemli sofistlerden biri olan Protagoras’ın karşısına, kendi görüşlerinin temsili için yine Sokrates’i çıkarır. Protagoras’ın “insan her şeyin ölçüsüdür” sözü ekseninde sofistlerin bilgi anlayışlarını da eleştirir.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 96
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2017
₺49,20
Tükendi

Antik çağlardan beri savaş üzerine sayısız kitap yazılmıştır. Bunların çoğu strateji ve savaş taktiklerinin kurgusu üzerine temellenir. Ancak Machiavelli’nin Savaş Sanatı’nda mihenk taşı, ordudur. Ordu yoksa ya da güçsüzse ve bozulmuşsa, ne bir cumhuriyetin ne de bir prensin elinde iktidarı kalır; ülke kısa sürede özgürlüğünü yitirir ve başkalarının avı haline gelir. Güçlü ordu, cumhuriyetin yurttaş ordusudur, dövüşmesi için gereken nedeni kendi özünde bulur. Sahip olduğu savaş taktikleri tarihin içinden gelir ve mevcut şartlara uyum sağlayarak dönüşmek zorundadır. Generalinin basireti ve sahip olduğu Virtù (erdem), orduya dinamik bir yapının ve zaferin yolunu açar.

Machiavelli’nin dünya düzeni, güçlü devletlerin diğerlerini iktidarı altına alma potansiyelini kendi içinde taşır. İnsanın insanla savaşı, toplumsal boyuta, oradan da dünya düzeninin şekillendirilmesi savaşına dönüşür. Bu süreçte savaş yeteneğini kaybeden devletler tarih sahnesinden silinmeye mahkûmdurlar.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 248
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 8.2018
₺102,50
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 86
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2012
₺49,20
Tükendi

Bir İnsanın daha hayata adım atar atmaz kendisini içinde bulduğu maskeli balodan haberdar edilmesi çok önemlidir. Aksi halde karşılaştığında anlayamayacağı ve tahammül edemeyeceği, hatta şaşkınlıktan donup kalacağı birçok şey vardır; ve aslında uzun ömürlü olanlar onlar olacaktır. Alçaklığın gördüğü himaye, erdemin çektiği aldırmazlık, hakikate ve büyük yeteneklere tahammülsüzlük hatta garezkârlık, bilim adamlarının kendi sahasındaki cehaleti, halis mamullerin neredeyse her zaman aşağılanması ve sadece sahtelerinin baş tacı edilmesi böyle bir şeydir sözgelimi. O yüzden gençler bu maskeli baloda elmaların balmumundan, çiçeklerin ipekten, balıkların mukavvadan yapılma ve istisnasız her şeyin oyun ve oyuncaktan ibaret olduğunu mutlaka öğrensinler. Birbirleriyle ciddi ciddi iş yapma azmi içerisindeki iki insandan birinin sahte mallar tedarik ettiğini, diğerinin de bunun karşılığında ona kalp paralar ödediğini onlara zamanında söylemek gerekir.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 128
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2016
₺61,50
Tükendi

Machiavelli 1527’de öldü. Ölümünden bugüne dört yüz yılı aşkın zaman geçen Machiavelli’nin çalkantılı siyasal yaşamından çıkardığı Rönesans ruhunu dahi zorlayacak sonuçlar, temelindeki sarsıcı etkileri her dönem korumuştur.

Kitabın tarihsel arka planı, antik Roma Cumhuriyeti’dir. Roma devletinin kararlılığının analizi, rasyonel askeri ve siyasal taktiklerinin güncel olarak geçerli olabileceği fikrine ağırlık kazandırır.

Machiavelli’nin anlatımı açıktır. Temel yapıtı olan Söylevler’de baştan sona aynı açıklığı korur. Ana eksen, cumhuriyetler, kuruluşları ve korunmaları için gerekli rasyonel önlemler olarak görünür. Ancak içine girdikçe devlet ve insan kavramları arasında uzanan çok sayıda yol bulunur. Cumhuriyet sistemi, devletle insan arasında özgürlük transferi dengesini sağlayarak bireyin özgür geleceği için nesnel bir güvence oluşturur. İnsanın doğası dönek ve güvenilmezdir. Bu durum, bütün siyasal sistemlerin tiranlığa doğru bozulma riski taşıması demektir.

Dolayısıyla her sistem belli bir bozulma eşiğine sahiptir. Bu eşik geçildikten sonra artık devletin kendi kendini düzeltmesi olanaksız olur. Çünkü devlet mekanizmasının çarkları insan ilişkilerine dayanır; bozulma kök saldıkça, Thucydides’in antik Atina’da olanlar için söylediği gibi, artık insanlar arasındaki adalet ortaklığı yerini suç ortaklığına bırakır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : Ankara
Sayfa Sayısı : 520
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2016
₺143,50
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 167
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2008
₺61,50
Tükendi

Jean-Jacques Rousseau bir özgürlük filozofudur. Bu bağlamda sivil toplumun çelişkilerini sorgulamış ve bu sorgulamayı gerçekleştirirken de "insan-yurttaş, doğa-toplum, kır-kent ilişkilerini" öne çıkarmıştır. Onun felsefesinde insan doğuştan iyidir ama, toplum tarafından asıl doğasından uzaklaştırılmış ve doğal özgürlüğünü yitirmiş bir konumdadır. Rousseau’nun ereği, toplumda dolayımsız birliğin yeniden kurulması amacıyla bireylere gerçek bir toplum sözleşmesi sunarak sivil özgürlüğün sağlanmasıdır. "18. yüzyılın sonunda Rousseau’nun düşüncelerinden etkilenmemiş insan kalmamıştır. Bu denli büyük bir etki yaratabilmek için, en derin anlamıyla kuşağının temsilcisi ve sözcüsü olmak gerekmektedir. Rousseau sıradan insanlardan biridir ve onlar arasından ilk konuşandır; halk için konuşurken kendisi için konuşmuştur." O, 18. yy’da "cumhuriyetçi" istemleri köktenci bir biçimde dile getiren ilk düşünürdür ve bu bağlamda reformist nitelikli diğer Aydınlanma düşünürlerinden ayrılır. Goethe’nin dediği gibi, "Voltaire nasıl bir dünyanın sonuysa, Rousseau da bir dünyanın başlangıcıdır." Bütün Yapıtların ikinci kitabı olan Toplum Sözleşmesi, Robert Derathé’ye göre düşünürün en çok okunan yapıtlarından biri değildir hiç kuşkusuz, ama belki de en çok incelenen yapıtıdır ve sürekli olarak yeni yorumları yapılmaktadır ki bu, kitabın günümüzde de ne denli güncel içerikli olduğunu gösterir. 29 yüzyıl Fransası’nda egemen olan liberalizmin yandaşları Toplum Sözleşmesi’nden sadece onu çürütmek için söz etmişlerdir. Almanya’da ise Kant, Fichte ve Hegel Toplum Sözleşmesi’nin hayranlarıdır. Yapıtı filozof gözüyle yorumlamışlar, kitabın en zor kavramlarının gerçek anlamlarını ortaya çıkarmaya çalışmışlar ve bu yapıtı siyaset felsefesinin klasik yapıtlarından biri olarak selamlamışlardır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 192
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2016
₺61,50
Tükendi

UYAN ARTIK TÜRKİYE Bu kitapta Sevr’de paylaşılamayan Türkiye’yi emperyalist güçlerin bugün nasıl bölmek istediğini kendi ağızlarından, kendi söylemleri ile bulacaksınız. Bugün Türkler’in nasıl uyutulmak istendiğini, fakat Türk milletinin uyanmak için silkinişlerini, uyanması için millete yapılan çağrıları, tüm ayrıntıları ile okuyacaksınız. İlgili ve bilgili olması gerekenlerin nasıl gaflet uykusunda olduğu gözler önüne seriliyor. Hangi siyasetçinin kimi hıyanetle suçladığını, kimin nerede ne dediğini, tüm kaynakları ve belgeleriyle bulacaksınız. Günümüz Türkiye’sinin sorunlarını ve çözümlerini okuyacağınız bu kitapta akademik ve istatistik bilgiler, sizi sıkmayacak yalın bir Türkçe ile sunuluyor. Bu çalışma, 21. yüzyıl başındaki Türkiye’nin iç ve dış siyasetini yansıtan önemli bir belge ve hatta bir "siyasetname" olarak kitaplık ve kütüphanelerde yerini alacaktır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 300
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2007
₺41,00
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 351
En / Boy : 13 / 20,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2007
₺102,50
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 207
En / Boy : 16 / 24
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2006
₺102,50
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 680
En / Boy : 16 / 24
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : .2004
₺287,00
Tükendi

"Bu kitabın ilk baskısının yayınlandığı tarihten itibaren devletler dünyasındaki gelişmeler yeniden değerlendirilmiştir. Devlet kavramında uluslarararası niteliğe doğru biçim değiştirmenin hızlandığı günümüzde hem uluslararası hem de uluslarüstü kuruluşların olgunlaşma süreçleri ayrıca incelenmiştir. Bu arada bugüne kadar pek sağlam yapılı olarak nitelenen kimi devletlerin çöküşleri de irdelenmiştir. Ama şurasını de söylemek yerinde olur: Dünya ulusları bağımsızlığı devletlerin birincil varlık nedeni kabul ettikleri sürece devlet olgusunu sadece sosyolojik ve siyasal bakımdan değil, onlardan da yoğun olarak normativ (hukuksal) açıdan incelemek gerekmektedir. Eğer hukukun görevi devletler arasında ve devlet içinde barışı kurmak ve sürdürmek ise devletlerin hakları ve yükümlülükleri hem kendi aralarında hem de yurttaşları açısından çok belirgin ve seçik biçimde düzenlenmelidir. İşte bu hukuksal düzenlemeleri incelemek, gerekiyorsa yapılması yerinde olacak değişlikleri işaret etmek Genel Devlet Kuramı’nın görevidir. Bu iş yapılırken günden güne küçülen dünyamızda uluslararası kurallar, karşılaştırmalı hukuka dayanılarak yapılacak değerlendirmeler ve anayasa hukukundaki sorunlar ise çözümleri anlam kazanmaktadır. Hukuk kuramı, hukuk felsefesi ve hukuk tarihi elbette bu anlamın kavranılmasında büyük rol oynayacaklardır. Hele bugün insan haklarının giderek sağlamlaşması hukuk düzenlerinde bireyin korunması zorunluluğunu daha da ön plana çıkarmakta, dolayısı ile hukukun en görkemli işlevinin bu hakların sağlanıp iyice sağlamlaştırılmasını sürdürmek olduğunu göstermektedir. Bütün bu düşünceler ve kaygılar bu kitapta okuyucuya sunulmaktadır."


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 309
En / Boy : 16 / 23,5
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : 2.2018
₺149,52
1 2 >
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı