Abartsız bir cadı kazanına döndürülen Orta Doğu ve Anadolu coğrafyasında emperyal kurgular, pragmatk bakışlar ve çeşitli ideolojik kilitlenmeler doğrultusunda şekillenen o siyah-beyaz safların orta yerinde var gücüyle hakikatin namusunu korumak adına kılıç sallarcasına yazan, konuşan ve yeise düşme tehdidiyle karşı karşıya olan ruhlara can suyu vermeye gayret eden Yusuf Kaplan gibi bir isimle böyle bir çalışmayı okura sunabilmek şüphesiz zihnî bir berekettirr; hem millî hem de manevi bakımdan önemli bir görevdir. Her ufuk sohbet bir başka kazı, her entelektüel devinim ânı bir başka keşifti… On sene gibi uzun sayılabilecek bir süre önce başlayıp devam eden ve peyderpey kaleme alınarak tamamlanan bu sohbet; her daim önemini koruyan zaman ötesi bir düşünsel eksende olduğundan onca vakit nadasa, bir anlamda demlenmeye bırakılabilmiştir. ‘Sahte aydınlanma’dan ‘sahte olanın çağdaş hükümranlığı’na değin nice önemli başlıkta ve kavram setleri arasında gezinen bu doğal ve gerçek akışın; “Bu cadde çıkmaz sokak!” önsezisiyle hakiki ışığı arayan nice keşif insanı için sağlıklı bir yol haritası, hatırı sayılır kilitlere dokunan samimi bir anahtar, kasten yerleşik kılınmış temel illüzyonları aşma yolculuğunda yardımcı bir kaynak, ruh hafızasında iz bırakan esaslı bir ufuk turu olmasını dileriz…


Basım Ayı/Yılı :
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 245
Ağırlık : 245
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺142,50

Ruhum neden oluşuyor?
Nefes ile içime dolan nedir?
Düşüncelerim nereden geliyor, onların kaynağı ne?
Bir sonraki düşüncemin ne olacağına karar veren kim?
Düşünceleri savuşturabilirsem zihnim nasıl olur?
Sessiz ve berrak bir zihinle neler yapabilirim?
Beynimin gerçek güçleri neler?
Özgür olmak istiyor muyum?
Hangi düşüncelerim, hangi duyguları hissetmeme sebep oluyor?
İçsel bedenimin farkında mıyım?
Enerji alanlarımın farkında mıyım?
Duygularımın, enerjimi değiştirdiğinin farkında mıyım?
Ben Kimim?
Aydınlanma ve Dönüşüm Yolculuğunda karşılaşılan
farklı kavramlar, gerçeği betimlemeye çalışırken
sarf edilen sınırlı ve yetersiz sözel ifadelerdir.
Asıl olan ise sözcüklerin ötesinde, deneyim ile
erişilebilen sınırsız ve sonsuz hakikattir.
Söylenen zihni susturmak, zihnin ötesindeki evrenin
kütüphanesine giriş kapısıdır.
Ne zaman isterseniz o kapıdan girip tüm sorularınızın
cevaplarını kolaylıkla bulabilirsiniz.
ZİHNİNİ SUSTUR.
GERÇEK DÜNYAYA ADIM AT


Basım Ayı/Yılı :
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 184
Ağırlık : 184
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺45,00

Atomlardan hücrelere, hücrelerden canlılara, güneşlerden galaksilere, çekirdeklerden bitkilere, nehirlerden denizlere, mikroplardan develere, her şey Sanatkarını tanıtıyor, O'nu hatırlatıyor.

Kainatın kitabı elbette okunmak için yaratılmıştır. Yeter ki kainatin dilini öğrenelim.

İşte elinizdeki bu kitap; Kainatın dili ile Kainat kitabı’nın nasıl okunacağına dair yapılmış mütevazı bir çalışmadır.


Basım Ayı/Yılı : 2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 149
Ağırlık : 149
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : Kuşe
Cep Boy Durumu : 0
₺52,50
Kendi Kaleminden

Dünya madem fânidir.
Hem madem ömür kısadır.
Hem madem gayet lüzumlu vazifeler çoktur.
Hem madem hayat-ı ebediye burada kazanılacaktır.
Hem madem dünya sahipsiz değil.
Hem madem şu misafirhane-i dünyanın gayet
Hakîm ve Kerîm bir müdebbiri var.
Hem madem ne iyilik ve ne fenalık cezasız kalmayacaktır. 
Hem madem zararsız yol, zararlı yola müreccahtır.
Hem madem dünyevî dostlar ve rütbeler kabir kapısına kadardır.   
Elbette, en bahtiyar odur ki, dünya için âhireti unutmasın, âhiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini
hayat-ı dünyeviye için bozmasın, mâlâyâni şeylerle ömrünü telef etmesin, kendini misafir telâkki edip misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin, selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye
girsin. Bu mâdemler içindir ki; şahsıma karşı olan zulümlere, sıkıntılara aldırmıyorum ve ehemmiyet vermiyorum.
“Meraka değmiyor ” diyorum ve dünyaya karışmıyorum. 


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 384
Ağırlık : 384
En / Boy : 16 / 23,5
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 1. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺135,00

Kurşun gibi ağır her soruya tek tek cevap aradılar. Haysiyetin ve şahsî fedakarlığın sınırlarını mütereddit cümlelerle kolaçan ettiler. Doluyu boşalttılar, boşu doldurdular, ölçtüler, biçtiler nihayet gece yarısına doğru karara vardılar. Hüküm cümlesi zehir gibi dudaklarından döküldü: – Serbest Fırka’yı feshediyoruz... ...

1930’un ikinci yarısında yaşananlar Türkiye’nin belleğinde derin izler bıraktı. Serbest Cumhuriyet Fırkası isimli bir partinin kurulması haberi bir bahar müjdesi gibi gelmişti insanlara. Tek parti zulmünün son bulacağını umarak, coşkuyla koşmuşlardı Serbest Fırka’nın ardından... Ya sonra? 1930: Yalancı Bahar, işte bu hazin günleri ustalıkla ele alan bir roman...


Basım Ayı/Yılı : 2017
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 9
Sayfa Sayısı : 322
Ağırlık : 322
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺67,50

Ülkenin gündemi bir anda değişmiş, bütün gözler Menemen’de cereyan eden meşum hadiseye çevrilmişti. Muallim birlikleri başta olmak üzere çeşitli meslek teşekkülleri ve cemiyetler ardı ardına beyannameler yayınlıyor, gazeteler konu ile alakalı gelişmeleri duyurmak için birbirleri ile yarışıyorlardı. Ülkenin dört bir yanında gözaltılar, tutuklamalar devam ediyordu. Hadise bir avuç meczubun çılgın bir eylemi olmaktan çıkmış, bütün ülkeye yayılan ve inkılaplara kasteden karanlık odaklara karşı yürütülen sürek avına dönüşmüştü.

1930 Yalancı Bahar ile Serbest Fırka macerasını akıcı bir dille kaleme alan Zekeriya Yıldız, Gül Ateş, Sîne Ateş Menemen’de, karanlıkta kalmış bir sürece ustalıkla ışık tutuyor…


Basım Ayı/Yılı : 2017
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 306
Ağırlık : 306
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺63,00

Fırtına ağaçları dibinden sökecek kadar şiddetliydi. Hava buz gibiydi ve Nice sokakları iyice tenhalaşmıştı. Geniş bir caddenin köşesinde elektrik direğine sırtını yaslayan hırpanî kılıklı bir adam, elini cebine soktu. Kirden rengini yitirmiş bir mendil çıkarıp burnunu sildi. Mendili tekrar cebine sokarken sararmış dişleri görünecek şekilde güldü. Caddenin karşı köşesinde yürüyen şişman bir adam, rüzgarın uçurduğu şapkasının peşinden koşarken direğe çarpıp yere düşmüştü. Sonra kendi kendine kızıp söylendi:

– Ondan beter düşmüşüm, ne gülüyorum ki...


Basım Ayı/Yılı : 2017
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 206
Ağırlık : 210
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺60,00

Kendinden çıktığın yolculuğun tüm evreni değiştireceğini bilseydin ne hissederdin?

Acılarının seni çoğaltacağını, gözyaşlarının varlık tarlarını sulayacağını anlasaydın ne yapardın?

Bir gün her şey ters gitmişti, herkes sırtını dönmüştü. Suratına yemediğin tokat, kalbine saplanmayan hançer kalmamıştı. Tüm evren sanki senin yok olman için sözleşmişti. Dipsiz karanlıklara dalmıştın. Tutunacağın dal kalmamıştı.

Eğer bilseydin o anın kaderinin değiştiği an olduğunu; fark etseydin Allah’ın cemali, celalinde gizlidir. Belki o zaman kabusların son bulurdu.

Bir gün, her şey ters gitmişti. Gözyaşların okyanus, acıların ateş olmuştu. Acılarla kavrulup, gözyaşlarına dalmıştın. Ateşin harında yanan küllerin, okyanusun dalgalarında yeniden doğmuştu. Ah bir bilseydin o an kaderinin değiştiği andı. Son diye zannettiklerin sonsuzluğun anahtarıydı.

Bu kitap, bitti denilen yerde durmayıp yola devam edenlere adanmıştır.


Basım Ayı/Yılı : 2019
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 140
Ağırlık : 140
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺52,50

İhsan Kasım Salihî: (d.1937) Kerkük’te doğdu. İlk ve orta öğrenimini orada tamamladı. Sonrasında Bağdat Üniversitesinde Biyoloji bölümünü bitirdi. Üniversite yıllarında Risale-i Nur’la tanıştı. Sonraki yıllarda Risale-i Nur’u tercüme ettirmenin zorunluluğuna inandı ve mütercimler aramaya başladı; ancak kader-i İlahî bu vazifeyi kendisine verdi. 70’li yılların sonlarında Risale-i Nur derslerini dinlemek için gelenmisafirlerine şifahi olarak yaptığı tercümeleri daha sonrasında
dostlarının ısrarı üzerine yazıya döktü. Risale-i Nur’un bugün Fas’tan Mısır’a, Ürdün’de Hindistan’a uzanan yolcuğuna hayalen de olsa eşlik edip, şahitlik etmek isterseniz iç içe geçmiş bu iki yolculuğu Arapça mütercimi olan müellifnin kendi kaleminden, ilk elden okuyun


Basım Ayı/Yılı : 2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 290
Ağırlık : 290
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺82,50
Küresel Asimilasyon

İnsan ırkı antik zamanlardan günümüze kadar devam eden küresel bir asimilasyonla karşı karşıyadır. Bu asimilasyon girişimleri temel olarak Âdem ve eşinin yasak ağaçtan yemesiyle başlamış ve farklı yöntemlerle günümüze kadar sürdürülmüştür.

Son olarak transhümanizm süsü verilerek çeşitli manipülasyon yöntemleri kullanan şeytan ve avenelerinin oyunları ilahi plan dahilinde suya düşürülmüştür. Hızlı bir şekilde başlayan uyanış bugün de devam etmektedir. Âdem ve eşini ölümsüzlükle kandıran şeytan, oyunlarına yine ölümsüzlük ve üstün insan vaatleriyle devam etmektedir. Bu nedenledir ki insanlık, artık ciddi anlamda ezoterik ve antik bir savaşın içinde olduğunu bilmek ve kavramak zorundadır. Uyanışın devam etmesiyle beraber insanı insan olmaktan çıkarmayı hedefleyen karanlık varlıklar ve onların dünya boyutundaki hizmetkârları son elli yıldır tasarladıkları projelerini hızlandırıp bu savaşı kazanmayı planlıyorlar. İnsanlık farkına varmaz ise bu kolonizasyon projesi ciddi boyutlara ulaşacaktır. Bu durum ne yazık ki bilim kurgu gibi algılanıyor ve konuşulduğunda özellikle bilim camiası tarafından hayal ürünü olarak nitelendirilip, reddedilerek eleştirilere maruz kalıyor. Bilimi seven ve faydalanan biri olarak yaşadığımız evrene yalnızca maddesel algıyla bakmanın bilimi küçümsemek olduğunu ifade etmek istiyorum.

Unutmamalıyız; bilim manipüle edilmekte ve bilimsel veriler biz insanlara sınırlı ve elekten geçirilmiş olarak sunulmaktadır. Umarım bu eser bir nebze de olsa bazı gerçekleri görmemizi sağlayacaktır.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 360
Ağırlık : 360
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺97,50

Cumhuriyet’in 100. yılına yaklaşırken

Cumhuriyet’i anlamak için eşsiz bir set!

Zekeriya Yıldız’ın kaleme aldığı Yakın Tarih Seti, olaylara ve kişilere bakış açınızı değiştirecek.

Son Osmanlı Sultanı Vahdettin’in sürgün edilişinden Menemen olaylarına, Kurtuluş Savaşı paşalarının kendi aralarındaki iç çekişmelerden İzmir Kemeraltı’nda Mustafa Kemal’e düzenlenen suikaste ve ilk serbest seçimlere varan olayları bir solukta okuyacaksınız.


Basım Ayı/Yılı : 2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 1500
Ağırlık : 1500
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺187,50
Payitahtın Gizemli Dosyaları

Alamut’ta başlayan bir efsane, geçmişten günümüze kıran kırana bir kapışmaya dönüştüğünde, çözülmeyi bekleyen ipuçları, bilmeceler, gizemler ve sırlarla dolu bir yolculukta; dünyanın farklı şehirlerinde gezerken, kafanızdaki sorulara cevap arayacağınız müthiş bir serüvene hazır mısınız?

Heyûlâ ve Manna nedir? Zamanda yolculuk mümkün mü? Kadim bir şehir olan İstanbul içinde hiç bilmediğimiz sırlar barındırıyor olabilir mi? Bu sırları koruyan ve izini süren bir teşkilat var mı? Varsa kim kurdu? Abdülhamid Han’ın Medusa Lahti’nin içinde bulduğu sır neydi?

Hasan Sabbah ve Tapınakçılar, payitahtın gizemli dosyalarından hangisinin peşinde? Leonardo da Vinci veya Hasan Sabbah zamanda yolculuk yaptı mı?


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 320
Ağırlık : 320
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺67,50

Hangi aileler dünyayı yönetiyor? Bir salgın neden çok şeyi değiştirebilir? 1 dolar neden sadece “bir” dolar değildir? Japonya, gerçekte neden çok fakir bir ülke? 3. Dünya Savaşı hangi nedenden çıkabilir? Bir zamanlar Beyaz Saray’da bir satanist mi vardı? AIDS’in ortaya çıkışıyla ilgili veriler neden çok saçma?

Dünyayı yöneten aileler Arap ülkelerine neyi vaad etti? John F. Kennedy ailelere ihanet ettiği için mi öldürüldü? AIDS yapay olarak geliştirilmiş bir çeşit kara veba mıydı? Porno endüstrisiyle aslında ne hedefleniyor? Bizi aptal ve hissiz yapmak için bize hergün ne içiriyorlar? Çocuklar bazen neden ortadan kayboluyor ve bulunamıyor? Hanta ve Ebola virüsü ile Hepatit C nereden ve nasıl çıkmıştı?

Elektromanyetik dalgalar bizi yorgun ve depresif yapabilir mi? Birleşmiş Milletler bir süper dünya hükümeti mi olmaya çalışıyor? Bizim bildiğimiz bilimle gerçek bilim arasında neden çok fark var?Wall Street yüksek finansı Hitler’i desteklerken neyi hedefliyordu?

Ve Şeytan bütün bu olan bitenin neresinde?

Bu kitapta okuyacağınız çoğu satır size sıradışı ve uçuk gelebilir. Yazılanlara komplo teorisi gözüyle de bakabilirsiniz. Ancak 2020 yılının Ocak ayından bu yana yaşadıklarımıza ve belki bir ihtimal bundan sonra yaşayacaklarımıza baktığımızda, Dünya’yı Yöneten Aileler 13 Şeytani Kan Bağı isimli bu çalışmanın okuyucuya bir çerçeve sunduğu görülecektir. Yukarıdaki sorular işte bu çerçeveye ait ipuçlarını bize sunuyor.


Basım Ayı/Yılı : 2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 192
Ağırlık : 398
En / Boy : 12 / 20
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺75,00
Kubilay Aktaş’tan Kadim Bilgelik Konuşmaları

Kendini Bilmek, meyve vermektir.

Kendini Bilmek, mutluluğun yoludur.

Kendini Bilmek, Hakk’a yol bulma ilmidir.

Kendini Bilmek, tüm alemleri kuşatanı fark etmektir.

Kendini Bilmek, tohum olduğunun farkına varmaktır.

Kendini Bilmek, insanın kendisindeki saklı hazineye ulaşmasıdır.

Kendini Bilmek, sürekli dışarıyı tarayan bakışlarımızı içeriye, kendimize çevirmektir.

Kendini Bilmek, bir keşiftir. O yoksa cennetiniz cehenneme; varsa cehenneminiz cennete dönüşür.

Bugün yaşadığımız problemlerin en önemli nedenlerinden biri, insanın kendine olan uzaklığıdır. İnsan bu uzaklığa dayanamadığından, dış unsurlarla içindeki kaosu durdurabileceğini düşünüyor. Ancak içeride hallolmayan meseleler, dışarıda kargaşa olarak görünmeye devam ediyor.

Tüm insanlığın ihtiyaç duyduğu en önemli şey, kendi içine doğru bir yolculuğa çıkmasıdır. Kendi içinde çözdüğü her bir mesele dışarıda da çözülmüş olacaktır. Dünya’nın şu an içinde bulunduğu durum, kendi iç yolculuğuna çıkamamış sakinlerinin oluştur duğu durumdur.

Yazar Kubilay Aktaş Kendini Bilme Bilinci isimli bu eserinde kendimizi yüce olana teslim etmenin işaret taşlarını gösteriyor.


Basım Ayı/Yılı : 2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 186
Ağırlık : 186
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺105,00

Şiddetini arttıran yağmura aldırmadan Atatürk’ün gittiği yöne doğru ormana daldılar. “Sessiz ol.” dedi Ali, ikisi de adımlarını yavaşlattılar. Atatürk’le aralarında elli metre mesafe vardı. Uğuldayan rüzgârla savrulan yağmur ayak seslerini bastırdığı için bu mesafeden fark edilmeleri imkânsızdı. Ormanlık bölgenin iç kısımlarına doğru ilerleyen Atatürk, birden gözden kayboldu.

Şaşırmışlardı. “Koş!” diye bağırdı Ali, “Bir şey oldu galiba.” Silahlarını çekip hızla gözden kaybolduğu alana geldiler. Çaresizce bakınıyorlardı etrafa, en küçük bir iz bile yoktu Atatürk’ten.

“Ben size yerinizden ayrılmayın demedim mi?!”

Ses arkalarından gelmişti, suçüstü yakalanan insanların utangaçlığıyla yüzlerini döndüler; ne çabuk unutmuşlardı onun usta bir savaşçı olduğunu.

“Son kez emrediyorum geri dönün ve arabada bekleyin beni.” Dondurucu rüzgârın eşsiz senfonik müziğine ayak uyduran yağmur taneleri ardı ardına çarparken yüzlerine, başlarını öne eğip geldikleri yöne doğru yürüdüler. Gerçeklerle düşlerin iç içe geçtiği bir gece yaşanıyordu İstanbul’da. Atatürk ağaçların arasında kaybolurken şiddetini daha da arttıran yağmur yedi tepeli kentin üzerindeki yedi ayrı noktaya dağıtıyordu evrenin kadim bilgilerini.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 268
En / Boy : 12 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 3.2019
₺105,00

“Bu proje bir hayal değil,” diye sözlerine devam etti ABD Büyükelçisi Brown:

“ Pentagon Nükleer Daire Başkanlığı ele geçirdiğimiz projeyi ayrıntılarıyla inceledi. Varılan sonuç, Türklerin toryum projesini hayata geçirdikleri takdirde başarılı olacakları yönünde. Bunun anlamını biliyorsunuz sanırım… Çin’de aynı konuda bir çalışma yapıyor. Asya’nın farklı uçlarındaki iki saatli bomba, dünya imparatorluğumuzu yıkmak için geri sayıma girmek üzere.”…

30 Kasım 2007 Isparta türbetepe saat: 01.18

“Isparta Kule iyi geceler.”

“İyi geceler devam edin.”

“Atlasjet KK 4203, Isparta vor (sinyal verici) üzerindeyiz

“Anlaşıldı in-bound olun. (pisti karşılayın)…

Saat 01.36’da pisti ortalayan uçak pilotunun sesi tekrar duyuldu.

“Isparta Kule in-bound olduk”

“Anlaşıldı Atlasjet, yaklaşmaya devam edin.”

Kontrol kulesindeki memur derin bir nefes aldı. Uçağı sorunsuz indirecek olmanın verdiği keyifle kahvesinden bir yudum içip, tekrar ekrana baktı.

“Bu da ne ya!”

Yan taraftaki arkadaşı da meraklanmıştı, “Ne oluyor?” diye sordu.

“Atlasjet ekrandan kayboldu, bağlantı da kesildi, saçmalık bu!”…


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 282
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2018
₺135,00

Yangının yeni bittiği, küllerin yere inmediği günler... Yorgun halk yığınları, viran olmuş köyler, yıkılmış şehirler... Yeni dönemin sancıları içinde matbuattan siyasete her tarafta derin fay kırıkları... İttihatçılar, İkinci Grupçular, Hilafetçiler, Cumhuriyetçiler... 

Ve kurtarıcı paşalar arasında başlayan kuruluş kavgası... Peşpeşe gelen devrim kanunları... Deli Halit cinayetinin, Şeyh Sait isyanının, sürgünlerin, Takrir-i Sükûnların karanlık fonunda derin bir hesaplaşma... Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın soluk kesen hikâyesi...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 284
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2018
₺63,00

Eski kurt gözlerini daldırıp zihninde bir şeyler hesaplar gibi duraklamıştı.

Yalnız tetik çekme işine sen karışma. İyi atıcısın, sağlam fedaisin amenna… Ama bu iş başka… Her şeyin bir ilmi, inceliği var. Olurda suikast hedefine ulaşamazsa alimallah tüm ittihatçıları seninle ilişkilendirip toptan darağacına gönderirler. Anlayacağın; bize bizden olmayan bir fedai lazım... İyi bir fedai... Attığını vuran, vurduğunu düşüren bir fedai...

Aynı Yakup Cemil gibi…


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 382
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 2.2018
₺90,00

Yed-i Kudret; yani kudret eli... Âlemlerin tek ve bir Rabbinin dilediği adedince, diledikleriyle hayat bulur, zuhur eder ve huzura gelir! Bu, bazen sırlarla gelen bir Allah dostunun ruhumuza, hayatımıza dokunuşlarıyla olur; bazen meleklerin, bazen kaza veya kederin... Şerden hayr da çıkar... Özümüzdeki vicdan, sağduyu, feraset, basiret gibi duygular daha önce az koklayabildiğimiz kokular gibi keskinleşir, olgunlaşır, içimizdeki melekle ruhumuz gittikçe hemhâl olur; Melekleşir! Işte bu kitap, böylesi bir halleşmelerin; kabuktan öze yapılan "isteyerek veya istemeyerek de olsa geliniz" emri yolculukların, hatıraların ve en önemlisi size olan kim bilir bize hasıl olmuştur dedirtip "tefekkür ve farkındalıkların" komşudan alınan küçük bir mayası olarak (da) kabul edilebilir...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 264
En / Boy : 14 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 6.2017
₺60,00

Bediüzzaman Said Nursî'nin Kur'ân'dan aldığı dersle telif ettiği Risale-i Nur, yazıldığı zor şartlardan bugüne bu ülkede ve başka diyarlarda milyonlarca insanın hidayetine vesile oldu. Milyonlarca insan namazla, Kur'ân'la ve sünnetle onun vesilesiyle tanıştı.
Bu büyük iman hizmetine karşılık, Risale-i Nur ve müellifi, bekleneceği gibi, ilk günden itibaren din karşıtı unsurların husumetine maruz kaldı. Garip olan ise, bazı dindar unsurların şu veya bu sebeple bu husumete ortak olmasıydı.
Bu husumet ve taarruz, dönem dönem alevlendi, dönem dönem yavaşladı. Ama telif edildiği ilk günden bugüne, hep varoldu.
Şimdilerde, bu husumetin kendisini yeniden ifşa ve ifade ettiği bir süreci yaşıyoruz. özellikle 15 Temmuz darbe sürecinden bugüne, bazı ağızlar sözbirliği etmişçesine tâ 1930'lardan kalma iddia ve terâneleri bir kez daha ortalığa yayma gayretinde.
Elbette, birileri üstüne çamur attığı için altın asla değerini kaybetmez ve elmas hakikatler üstüne ilişen tozdan dolayı kıymetten düşmez. Ama onlardaki o kıymeti teyid etmek için, sürülmek istenen o lekeleri temizlemek ve o elmas hakikatlere saykal vurmak da gerekir.
Bu kitap, söyleşi dilinin akıcılığıyla, işte böyle bir niyetin ve çabanın ürünüdür...
- Fetullahçılık, Nurculuğun neresinde
- Risale-i Nur mesleği ve Fetullahçılık arasındaki temel farklar
- Risale-i Nur'a husumetin kısa tarihi
- Bediüzzaman 'Ben Mehdiyim' dedi mi
- Nedir şu 'diyalog' meselesi
- Rüya ile amel edilir mi
- Nur talebeleri Kur'ân okumaz mı
- 'Yazdırıldı,' ne demek
- Ebced bizim neyimiz olur
- İslâmî miras içinde Risale-i Nur'un yeri
- Abdülhamid-Bediüzzaman ilişkisi
- Bediüzzaman İttihadçı mıydı


Sayfa Sayısı : 336
Basım Tarihi : Nisan 2017
Kapak Türü : Karton Kapak
Kağıt Türü : 2. Hamur
Basım Yeri : İstanbul
₺82,50

işletme ve pazarlama uzmanı Özgür Bayraktar'ın ikinci kitabı da Selis Yayınları'ndan
çıktı. Dijital İşletme Bilimi adıyla yayınlanan kitapta, dijital dünyada başarılı
bir işletme oluşturmanın püf noktalarına değiniliyor.
2007'den beri çok uluslu markalara Türkiye pazarındaki pazarlama çalışmaları ile
ilgili topluluk yönetimi ve dijital pazarlama danışmanlığı yapan Özgür Bayraktar, 2009
yılındaki seçimlerde İstanbul'daki Belediye Başkan Adayları için dijital iletişim danışmanlığı
yaparak, Türkiye'deki siyasetçileri ilk kez sosyal medya ile tanıştırmış oldu.
Gün geçtikçe dijitalleşen yeni ekonomi düzleminde işletmeler için de son derece cazip
fırsatlar bulunuyor. Dijital işletmeciliğin geleceğini ve olanaklarını çözümlemek için
hâliyle oyuncularını ve dinamiklerini iyi analiz etmek gerekiyor.
Halen Bahçeşehir Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak akademik çalışmalarına
devam eden Özgür Bayraktar, yeni kitabında başarılı bir dijital işletme oluşturmanın
hiç bir zaman kolay olmadığını, girişimciler açısından keyfedilmemiş engellerle donatılmış
uzun bir süreç olduğunu ifade ediyor.
"Bir İletişim Modeli Olarak Oyunlaştırma" isimli ilk kitabı 2015 yılında Selis Yayınları
tarafından yayınlanan Bayraktar'ın Harvard Business Review ve Forbes'da yayınlanmış
makaleleri bulunuyor.


Sayfa Sayısı : 144
Basım Tarihi : Mart 2017
Kapak Türü : Karton Kapak
Kağıt Türü : 2. Hamur
Basım Yeri : İstanbul
₺40,50 KDV Dahil

Dijitalleşen dünya pazarı her geçen gün faaliyet alanlarını ve etkinliğini genişletmektedir. Bu yüzden iletişim modelleri de kendini güncelleyerek dijital çağa uymaya başlamıştır. Oyunlaştırmayı ele almamıza sebeb olan nokta burasıdır.

Çünkü dijital iletişim düzleminde oyunlaştırma son derece cazip fırsatlar sunmaktadır. Oyunlaştırmanın geleceği ve olanaklarını çözümlemek için geçmişini anlamak gerekir. Bu kitabın konusu da oyunlaştırmanın sunduğu fırsatlar, geçmişi ve geleceğidir; savunduğu fikir ise, oyunlaştırmanın iletişim kanalları için daima kullanılabilir ve faydalı olduğudur.

Oyunlaştırma en temel olarak dijital pazarlama için önemli fırsatlar sunmaktadır. Fakat bunun yanında politika ve sosyal sorumluluk projeleri düşünüldüğünde de önemli ölçüde faydalı bir iletişim kanalıdır. Hatta oyunlaştırmanın kendisi bir gelir modeli şeklinde düşünülebilir.

 


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 96
En / Boy : 12,5 / 19
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 7.2015
₺9,00
Tükendi

“Bir insan bütün hayatını cehenneme çeviren uyuşturucuya tüm kazanımlarını feda edebilir mi? Ben feda ettim." diyen Fatih Budak'ın itirafı, nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuzu anlatmaya yetiyor. Ticareti yapılan, alınıp satılan sadece uyuşturucu maddeler değil; insanların ve toplumların sağlığı, refahı, geleceği, moral değerleri ve bilinçleri de haraç mezat satılmaktadır. “Anne, Yaşamak İstiyorum” isimli kitapta, gerçek bir bağımlının dramatik ve ibretlik öyküsünü bulacak, yeniden dirilişini ve hayata tutunma mücadelesini okuyacaksınız. Bağımlılık bataklığına sürükleyen etkenlere ve “küçücük” detaylara şahit olacaksınız. İlgisizliğin, özentinin, kompleksin, çevre faktörlerinin, ihanetin, umutsuzluğun düşürdüğü soğuk sokaklarda tam bir “var olma” mücadelesini okuyacaksınız.

Lütfen unutmayın! Uyuşturucuya kurban edilmiş her genç, kaybedilmiş bir vatan demektir! İyi okumalar...


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 320
Ağırlık : 320
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺90,00
Tükendi

Çoklu Zeka Kuramı’ndan faydalanarak çocuklar için hazırlanan bu hikayeler çocukların uygulayarak öğrenme, uygulanan davranışları taklit ederek içselleştirmeleri amacını taşımaktadır.

Ömer ile Kerem’in Maceraları dizisi, birbirinden keyifli hikayelerle kişilik ve kimlik gelişimi sürecine kapı aralıyor. Çocukların okuduklarını içselleştirmeleri için de kitaplarda etkinlikler yer alıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 16
En / Boy : 15 / 21
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : 3.2019
₺4,50
Tükendi

Çoklu Zeka Kuramı’ndan faydalanarak çocuklar için hazırlanan bu hikayeler çocukların uygulayarak öğrenme, uygulanan davranışları taklit ederek içselleştirmeleri amacını taşımaktadır.

Ömer ile Kerem’in Maceraları dizisi, birbirinden keyifli hikayelerle kişilik ve kimlik gelişimi sürecine kapı aralıyor. Çocukların okuduklarını içselleştirmeleri için de kitaplarda etkinlikler yer alıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 16
En / Boy : 15 / 21
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : 3.2018
₺4,50
Tükendi

Çoklu Zeka Kuramı’ndan faydalanarak çocuklar için hazırlanan bu hikayeler çocukların uygulayarak öğrenme, uygulanan davranışları taklit ederek içselleştirmeleri amacını taşımaktadır.

Ömer ile Kerem’in Maceraları dizisi, birbirinden keyifli hikayelerle kişilik ve kimlik gelişimi sürecine kapı aralıyor. Çocukların okuduklarını içselleştirmeleri için de kitaplarda etkinlikler yer alıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 16
En / Boy : 15 / 21
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : 3.2019
₺4,50
Tükendi

Çoklu Zeka Kuramı’ndan faydalanarak çocuklar için hazırlanan bu hikayeler çocukların uygulayarak öğrenme, uygulanan davranışları taklit ederek içselleştirmeleri amacını taşımaktadır.

Ömer ile Kerem’in Maceraları dizisi, birbirinden keyifli hikayelerle kişilik ve kimlik gelişimi sürecine kapı aralıyor. Çocukların okuduklarını içselleştirmeleri için de kitaplarda etkinlikler yer alıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 16
En / Boy : 15 / 21
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : 3.2019
₺4,50
Tükendi

Çoklu Zeka Kuramı’ndan faydalanarak çocuklar için hazırlanan bu hikayeler çocukların uygulayarak öğrenme, uygulanan davranışları taklit ederek içselleştirmeleri amacını taşımaktadır.

Ömer ile Kerem’in Maceraları dizisi, birbirinden keyifli hikayelerle kişilik ve kimlik gelişimi sürecine kapı aralıyor. Çocukların okuduklarını içselleştirmeleri için de kitaplarda etkinlikler yer alıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 16
En / Boy : 15 / 21
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : 3.2019
₺4,50
Tükendi

Çoklu Zeka Kuramı’ndan faydalanarak çocuklar için hazırlanan bu hikayeler çocukların uygulayarak öğrenme, uygulanan davranışları taklit ederek içselleştirmeleri amacını taşımaktadır.

Ömer ile Kerem’in Maceraları dizisi, birbirinden keyifli hikayelerle kişilik ve kimlik gelişimi sürecine kapı aralıyor. Çocukların okuduklarını içselleştirmeleri için de kitaplarda etkinlikler yer alıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 16
En / Boy : 15 / 21
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : 3.2019
₺4,50
Tükendi

Çoklu Zeka Kuramı’ndan faydalanarak çocuklar için hazırlanan bu hikayeler çocukların uygulayarak öğrenme, uygulanan davranışları taklit ederek içselleştirmeleri amacını taşımaktadır.

Ömer ile Kerem’in Maceraları dizisi, birbirinden keyifli hikayelerle kişilik ve kimlik gelişimi sürecine kapı aralıyor. Çocukların okuduklarını içselleştirmeleri için de kitaplarda etkinlikler yer alıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 16
En / Boy : 15 / 21
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : 3.2019
₺4,50
Tükendi

Batı; değiştirdi, dönüştürdü. Farklı dillere, dinlere, geleneklere, kültürlere hayat hakkı tanımadı. Bütün dilleri, kültürleri, dinleri kendine benzetmeye ve tekleştirmeye çalıştı. Bütün Doğu toplumlarını ve halklarını modernizm dininin mü'minleri hâline getirdi. Eğer farklı kültürler kendine uymamışsa onlara "barbar", "bilimsel değil", "az gelişmiş" dedi ve onları aşağıladı. Bu aşağılamayı da maalesef, aşağıladığı toplumların kendi aydınlarına yaptırdı. Böylece bütün dünyada silahsız, görünüşte zorlama olmaksızın, köklü bir dönüşüm başlattı. Halklara, bu dönüşümü halk kendi isteğiyle yapıyor izlenimi verdi. Dünyanın her köşesinde; mevsim, iklim farklılıkları ve coğrafi farklılıklardan kaynaklanan ihtiyaçlara bakmaksızın, herkese kola içirtti, hamburger yedirtti, aynı müziği dinletti, aynı pantalonu giydirtti, aynı tıraşı yaptırttı.

Bütün dünyayı, onların zenginliklerine saygı duymaksızın dönüştüren Batı, bu dünyanın parçası olan Osmanlı sonrası coğrafyaları değiştirmekte, tahrip etmektedir. Bu çerçevede, Batı'nın saldırısına, Osmanlı sonrası Balkanlar da maruz kalmaktadır. Dünyanın diğer bölgelerinde olduğu gibi Batı, burada da aynı usulleri kullanmakta, Balkanları dönüştürüp buradaki Osmanlı mirasını aşındırırken bunları özendirerek yapmakta, tabiri caizse kaleyi içten fethetmeye çalışmaktadır.

Bu anlamda Balkanlardaki Batı kuşatması öncelikle; internet, diziler, medya ve kilise üzerinden geleneksel kültürün aşındırılması yoluyla sürdürülmektedir. Bu şekilde devam ederse Balkanlardaki Osmanlı mirası eriyecektir, zaten erimektedir de. Buna çare aranmazsa Balkanlardaki Osmanlı mirası ortadan kalkacak; bu süreç, şu an zaten kısmen de olsa var olan, Anadolu'yu da dönüştürecektir.

Zaman, geleneksel kültüre sahip çıkma, tarihî zenginlikleri koruma, bu yolla da bütün dünyayı değiştirme, dönüştürme, geleneksel kültürlere saygısızlık yaparak onları eritme sürecinde olan vahşi Batı'yı durdurma zamanıdır.

Unutmayın! Geleneksel kültüre sahip çıkarak bunu durduramazsanız, bu saldırı süreci bir gün çocuklarınızı da elinizden alacaktır.

Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 1
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 6.2018
₺22,50
Tükendi
Edebiyat tarihimizin büyük simalarından Şemseddin Sâmi’nin 1878’lerde Emsâl adıyla kaleme aldığı bu eser, "Vecize-Özdeyiş" türünün seçkin bir örneği olup, Doğu-Batı filozof ve fikir adamlarının hikmetli sözlerinden oluşuyor. Edebiyatımızda bu esere benzer bir örnek Cenab Şehabettin’in Tiryaki Sözler isimli eseri olup, üç yüz vecizeyi içerir. Elinizdeki eser ise hayat tecrübesinden alınmış yaklaşık üç bin vecize ve özlü söz içeriyor. Bazı konulardaki bilgilendirici açıklamalar, esere ayrı bir zenginlik kazandırmaktadır. Düzenlenişindeki bu yöntem sebebiyle Şemseddin Sâmi’nin bu eseri, edebiyatımızda özgün bir yere sahiptir. İlk defa günümüz Türkçesiyle okurla buluşan bu özdeyişleri okuyanlar, her bir özdeyişte asırlar boyunca söylenmiş tecrübe ürünü sözlerin güzelliğine, geçmiş devir insanlarının düşünce ufuklarının genişliğine, aradan geçen zamana rağmen insan tabiatının değişmezliğine ve hayatın aslında "tecrübe"den ibaret olduğuna şahit olacak ve geçmiş asırlarda fikrî bir yolculuğa çıkacaktır. Kısa yaşamında uzun emeklerin mahsulü olabilecek çalışmalara imza atmış gazeteci, tiyatrocu, roman yazarı, dilci ve daha birçok özelliği bünyesinde barındıran bu kıymetli edebiyatçımızın ve eserlerinin tanıtılması, genç nesillere ulaştırılması hiç şüphesiz millî bir görevdir. Uzun ve sabır gerektiren bir çalışma sonunda ortaya çıkan bu çalışmanın ne kadar anlamlı bir eser olduğunu, eseri eline alan herkes taktir edecektir. Sadece öğrenci ve meraklılarının değil, toplum hayatının her katmanında görev yapan insanlardan, ev hanımlarına, politikacılardan, işçi ve esnaflara varıncaya kadar herkese hitap edecek hayat tecrübesi niteliğindeki bu özdeyişler tam bir hazinedir. Şemseddin Sâmi’nin ciddi, uzun soluklu ve farklı dillerde yaptığı okumalarının mahsulü olan bu vecizeler, bir kütüphane dolusu kitap karıştırılarak elde edilecek tecrübelerin çekirdeği hükmündedir. Bu düşünce, tefekkür ve tecrübe ziyafetine hepiniz davetlisiniz.
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 278
En / Boy : 15 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2013
₺15,28
Tükendi
"... Bu arada oltalarımızın düğümü çözülmüştü. " Sahi sormayı unuttum. Siz ne iş yapıyordunuz?" diyecek oldu. "Hiç, öyle biriyim" dedim. "Ara sıra buralara gelip balık tutan, kısmeti olursa oltasını birilerinin oltasına dolaştırıp muhabbet arayan, hayata muhabbet bulaştırmaya çabalayan biriyim" dedim. Gülümseyerek kafasını salladı. Kovasında duran canlı balıklardan birini eline alıp "Dolaşan oltamızın hakkım vermek lazım" diyerek boğazın mavi sularına bıraktı..." Hayatın başka türlü aktığına dair her türlü suni gündeme karşı Mehmet Uhri, "muhhabbet ehli" bir doktorun penceresinden hayata tutunmaya çabalayanları, her şeye rağmen kendi gündemlerini yaşayanları hikaye ediyor bu kitapta... Kimi zaman bir bahçıvan, kimi zaman bir öğretmen, kimi zaman bir balıkçının sohbetinde, kentleşmeyle birlikte hayatın ıskaladığımız güzelliklerini hatırlayacaksınız.
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 144
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2006
₺4,17
Tükendi
Salgın bir hastalıktır toplumsal cinnet, iç savaşlardan beslenerek artar, uluslararası savaşlarla şaha kalkar. Bir toplumdan kovulunca hemen başka bir topluma geçerek sürdürür varlığını... Toplumsal cinnetin ayak seslerini duyanlar sadece sanatçılardır. Çünkü önce bireysel bir iç yangını olarak kendini dışavurur cinnet. Sanatçılar, bireylerin ayak izlerini sürdürdükleri, onların kalp ve zihin ritimlerini dinledikleri için siyasetçilerden, felsefecilerden, toplumbilimcilerden önce farkederler cinneti. Bir zamanlar Poe’nun, Canetti’nin, Kundera’nın... İfşa ettiği toplumsal cinnetin son muhatabının kim olduğunu da elinizdeki kitapta yer alan öykülerinde Mehtap Yılmaz ifşa etmektedir. Yeni toplumsal cinnetin mekanı doğumuzdadır, eski Mezopotamya’da ya da ölüm çıraklığıyla çınlayan Babil’dedir. Yazar, ölümsüzlüğüne telmihen sabit bir mekan ve zaman belirlemez cinnete. Ama acının, açlığın, yürek yangınının, bungunluğun, intihar duygusunun, isyanın, yalnızlığın yüzlerine birer mühür gibi kazındığı insanların ayak izlerini sürerek yakın geleceğin büyük tehlikesini belirtmektedir. Onlar şimdi bir tinercidir, töre kurbanı bir kadındır, aile baskısıyla sevgilisinden ayrı düşen bir aşıktır, kişiğini bulmak için dağa çıkan bir gençtir, karanlık amaçlı kişilerin telkinleriyle kardeşini kurşunlayan bir delikanlıdır... Onların mekanları Dicle’dir, Fırat’tır, Harran’dır, Kuzey Irak’tır... Ne farkeder? Sayıları kısa bir süre sonra milyonlara erişebilecek bu insanların yaşadıkları bireysel cinnetin tanıklığıyla, onun toplumsal bir boyut kazanmamasına karşı atılan bir sanatçı çığlıdır önemli olan. Bunun için umutsuzların dünyasına bir umut ışığı düşürmek ister, Yılmaz. "Bizi duyun, bizi görün" diyen, yalnızlığında bile yapayalnız insanların gözü ve dili olur. "Dicle Sızısı"ndaki öyküler, sorumluluğunu idrak eden bir sanatçının zorunlu kayıtlarıdır.
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 118
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2007
₺4,86
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 198
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 3.2005
₺9,00
Tükendi

Bir yanda debdebe, lüks ve şatafatın baş döndüren cazibesi... Savaşmaktan yorulan devletlûların hiç bitmeyen eğlence sarhoşluğu... Gösterişli alaylar, köşkler, kasırlar; zevk ve safa ehli yeniyetme zenginler...

Diğer yanda devleti kangren gibi saran suiistimaller...

Mafyanın, adam kayırmanın, rüşvetin makbul sayıldığı devlet katları... Yangınlar, depremler, salgın hastalıklar ve pahalılığın çaresiz bıraktığı fakir kitleler...

Sefahet ile sefalet arasında akıp giden yıllar... Gelişme ve yozlaşmanın birbirini tetiklediği derin fay kırıkları...

Devletin tepesinde bir vezir... Halkı, esnafı, ulemayı, askeri peşine takan bir hamam tellağı...

Ve derin bir hesaplaşma...

Kalemiyle Osmanlı İmparatorluğu'nun duraksadığı o sancılı döneme ışık tutan Zekeriya Yıldız, eğlenceden isyana uzanan süreci anlamak için, okuyucuyu hazan ve
hüzün yüklü bir yolculuğa çıkarıyor...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 464
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2017
₺18,75
Tükendi

Düşünün, yüzyıllar boyu aynı coğrafyada her konuda kader birliği etmiş halkların torunlarının arasına örülmüş suni duvarlar ayrışmanın ve ayrıştırmanın tuzu, biberi olmuştur.Yine yüzyıllardır birbiriyle tanış olan aynı bayrak ve aynı vatanın ortak sahipleri birbirini tanımayacak duruma getirilirken, Atlantik ötesi kültürüyle, diliyle, teknolojisiyle, sinemasıyla, müziğiyle adeta yatak odamıza kadar sirayet etmiştir.

Kanka; Aynı çatı altında yaşayan insanımızın zoraki olarak birbirine yabancılaştırılmasına karşı konan tepkinin adıdır.

Kanka; Sevginin, muhabbetin, bir olmanın, diri olmanın adıdır.

Kanka; İnsanımızın birbirini yeniden keşfetme, yeniden tanış olma formülünün adıdır.

Evet “Gelin canlar tanış olalım.”

Bir Balkanlı bir Güneydoğuluyu, bir Güneydoğulu bir Kafkasyalıyı tanımadıkça ayrışmadaki kısır döngü ve sürünceme maalesef devam edecektir.
İşte buna dur diyecek panzehirin adıdır, KANKA.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 455
En / Boy : 13 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2014
₺16,50
Tükendi

Eski dünyanın ortasında, Arap yarımadasının batısında, Hicaz bölgesinin Mekke şehrinde yetim ve emin bir kul, insanlara yeryüzünün tek bir sahibinden haber getirdiğinde, başlangıçta birkaç iyi insandan başka kimse yoktu onu dinleyen. Derken tevhid güneşi usulca rahmet hüzmelerini yaymaya başladıkça, küfrün bürûdetinden buz kesen kalpler de yavaşça erimeye ve hayat belirtisi göstermeye başladı. Kimileri vahiy güneşinin ilk dokunuşuyla çözülmeye hazırdı… Ve hiç tereddütsüz bu hakikatin baharında buluverdiler kendilerini. Onlardan bir kısmı da ilkler kadar çabuk değilse de içlerindeki hakikat arayışı batılın kucağında daha fazla kalmalarına izin vermedi ve tıpkı diğerleri gibi onlar da vahyin ışığına gözlerini açtılar…

Kimilerine ise ne ötelerden gelen bir söz, ne de ötelerin elçisi olduğuna dair bu yetim ve emin kulun elindeki herhangi bir olağanüstü hadise, kalplerini yumuşatmaya yetmiyordu. Belli ki içlerindeki kibir putunu bir yetim kırsın istemediler. Belli ki zifir kuytularında güneş belledikleri şirk mumunu bir kimsesizin hakikat nefesinin bir çırpıda söndürmesine razı olamadılar. Kalpleri buz değil taş kesmişti. Hatta taştan da kaskatı… Oysa nice taşlar vardı, hakkın karşısında paramparça olan… Ve nice rahmet kaynaklarına yol veren.

Hâsılı, öncekiler onun eminliğine bakıp mümin olup gittiler… Diğerleriyse o masumun yetimliğine takılıp yitip gittiler; bir işaretiyle kameri iki parça eden elinin üstündeki kudret elinden habersiz…


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 120
En / Boy : 13 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2016
₺11,25
Tükendi

Haddi aştı kalem ve aşkı yazdı. Bu kalem bana verilen kalemdi. Her ne kadar kalem bana verilse de kelam O'ndandı. İlhamı veren O'ydu. 

Bursa'daydım. Üftâde'nin aşk arayışını yazdım haddim olmayarak. Onunla birlikte aradım ben de aşkı. Onunla yaşadım. Üftâde oldum aşkı tanıdım. Hüdayi oldum nefsi tanıdım. Lâkin bulamadı aşk beni. Üftâde âşık oldu. Hüdâyi nefsini yendi bense sadece yazabildim. Bu hikâyede Bursa'nın ehl-i aşkı Üftâde'yi ve onun aşka sunduğu en büyük eseri Aziz Mahmud Hüdayi'yi bulacaksın. Onlarla aşkı arayacaksın. Duamdır onlar gibi aşkı bulman. Duaya en güzel "Âmin"i aşkla diyorum. 

Bu hikâye ne benim ne de onların hikâyesi. Bu Zât-ı Aşk'ın hikâyesi. Aşkını var edene şükürler olsun. ".Sıdk ile ol Hüdayi eşiğinde daima / Bil hakikat kutb-ulaktâb Hazreti Üftâde'dir." İnsanoğlu arz üzerindeki serüvenini ve bu serüvene dair bütün duygularını mutlaka ama mutlaka çağdaşlarına ve sonrasına zamansız olarak aktarmak ister. Bunu bambaşka bir tat ve koku ile genelin kullandığının ötesinde çok sözcükle aktararak adeta ilahi bir güç kazanır ve entelektüel seviyeye ulaşır. Söz, tarih boyu, düşünce imbiklerinden geçe geçe, söz ustalarının elinde işlene işlene yol alıyor serüvenine. Bu serüvenin adıdır edebiyat. Yolu açık olsun İbrahim Bedioğlu.


Sayfa Sayısı : 157
Basım Tarihi : Şubat 2016
Kapak Türü : Karton Kapak
Kağıt Türü : 2. Hamur
Basım Yeri : İstanbul
₺12,00
Tükendi

Yalnızlığım...
Hatırladığım her şey sana aitti,
Sanırım gerisi yalandı, tükendi gitti.
Bir kaç cümlenin sırtına yükleyip,
Kalbine taşımak isterdim bir tek kendimi.
Tüm kalabalıklar içinde, fezanın boşluğunda kaldığım,
Beş metrekare yerde hayallerime delikanlıca daldığım,
Şiirimi yazdığım,
Taş plaklarımı çaldığım.
Açıp penceremi tek tek yıldızları saydığım.
Sırt sırta dayanmış yazıtlardan kitaplığım.
Tüm ziyaların kaynağı benim karanlığım.
Özgür olduğum, esir olduğum,
Hastalandığım, ölüp kaldığım.
Her gün yeniden doğup sevdalandığım,
Kimse ile paylaşmadığım,
Sözcüklere boyun büktüğüm yalnızlığım.

Yasin 2014


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 160
En / Boy : 13 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 5.2015
₺7,50
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 224
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2003
₺6,25
Tükendi
"Vay be! Bu gidişle daha neler duyacağız kimbilir? Söylediklerin çok ilginç gerçekten. Kız Kulesi’nde koleralı hastaların tedavi edildiği ve siyanür deposu olarak kullanıldığı hiç aklıma gelmezdi. Karantina merkezi olarak kullanılması yine akla uygun geliyor ama siyanür deposu olarak kullanılması çok garip. Siyanürü depolayacak başka yer mi bulamamışlar? Hem nerde kullanıyorlarmış siyanürü?" "Aman Ali! Sorduğun soruya bak. Nerde kullanacaklar? Tabii ki Kız Kulesi’ne gelen kızları zehirlemekte kullanıyorlarmış. Kızları öldürmek için yeteri kadar yılan bulamayınca çareyi siyanürü üzümlerin üstüne serpip ikram etmekte bulmuşlar." Ali gülümsedi. "Espri güzel de, siyanürü nerde kullanıyorlarmış?Merak ettim gerçekten." "Gemilerdeki fareleri öldürmek için kullanıyorlarmış ama söylediklerime espri deyip geçme. Her esprinin altında bir gerçek yatar. Siyanür olayı ortaya çıkınca gazeteler ‘Yıllar önce kralın kızını sokan yılanın tekrar bir başka zehir olarak Kule’ye geldiği’ yorumunu yapmışlar." "Hadi ya! Şaka yapmıyorsun? Doğru söylüyorsun değil mi?" "Bu şaka değil. Gerçekten de böyle yorumlar yapmışlar. Şimdi gazeteciler benim halimi bilseler "Yılan tekrar Kule’ye döndü" diye yazarlardı herhalde. "Zeynep’in kötüye gittiğini anlayan Ali, "Biraz daha dayan! Nasıl olsa çözeceğiz bu sırrı... Gerekirse kafalarına silah dayar, Kule’nin taşlarını bile konuştururuz!." diyerek işi şakaya vurdu.
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 232
En / Boy : 19,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2007
₺6,94
Tükendi

Sultan Abdülaziz’in oğlu olan Şehzade Yusuf İzzeddin’in ölümü de, tıpkı babasımnki gibi tarihin ihtilaflı konularından biridir. Resmi kayıtlara intihar olarak geçen bu hadisenin karanlıkta kalan birçok yönü bulunmakta ve bazı sorulara tatminkâr cevaplar verilememektedir. Taht sırası bekleyen Abdülaziz ve Abdülmecid oğulları arasındaki gizli çekişme, şehzadeleri de sıkıntılı bir ruh haline sokmaktadır. Bunlar arasında özellikle Yusuf İzzeddin, meziyetleri itibariyle saltanata en çek kendisinin layık olduğunu düşünmekte ve zihninde birtakım kuruntular üretmektedir. Diğerleri arasından sıyrılmak için saray ve askerî bürokrasi içinde çeşitli faaliyetlerde bulunurken, zaman zaman gelişmelerin seyrine göre üzüntüye de kapılmaktadır. Yaşadığı çalkantılı ruh hali neticesinde, bir gün odasında bilekleri kesilmiş olarak bulunur. Şehzade Yusuf İzzeddin hakkındaki tüm bilgileri biraraya getiren Tahsin Yıldırım, hadiseyi yakından bilen iki önemli ismin gazetelerde kalan önemli tefrikalarını da günyüzüne çıkarttı.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 171
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2005
₺5,56
Tükendi
Anahtar kelimemiz "güzellik"... Binlerce yıldır hepimiz onun peşindeyiz. Üstelik yaşımız kaç olursa olsun hiçbirimiz ondan vazgeçmek niyetinde değiliz. Çünkü kadın olarak her yaşta kendimizi iyi ve güzel hissetmek istiyoruz. Hürriyet gazetesinin Kelebek ekindeki "Kadınlık Halleri" köşemde, hem neredeyse 11 yılı bulan ve çeşitli kadın dergilerinde edindiğim tecrübelerden, hem de sizlerin bana ulaşan önerilerinden besleniyorum. Dolayısıyla elinizde tuttuğunuz bu kitabı, arkadaşların birbirlerine verdiği güzellik öğütleri olarak algılamanızı arzu ediyorum. Zaten sayfaları çevirdiğinizde de anlaşılmaz teknik bilgiler yerine doğal ve yalın bir dille temel güzellik ve bakım detaylarıyla karşılaşacaksınız. Cildin temel bakımından, kremlerin içeriklerine, bilmediğimiz güzellik terimlerinin anlamlarından güneşten korunmaya kadar birçok farklı detayı bulabileceğiniz kitabın, sizin doğal bir güzellik rehberiniz olmasını diliyorum. Her farklı konuya ilişkin mutlaka bir de doğal reçete bulacaksınız. Tüm bu reçetelerin hazırlanmasında kullanacağınız doğal ürünleri eczanelerde, aktarlarda ya da marketlerde bulabilirsiniz.
Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 187
En / Boy : 16 / 23
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : 6.2006
₺9,72
Tükendi

Trablusgarp, Kuzey Afrika’da yer alan, yüzü Akdeniz’e dönük, stratejik önem taşıyan kıymetli bir mekândır. 1551’den 1912’ye kadar 361 sene Osmanlı topraklarının bir parçası olmuş ve merkezle daima uyum İçerisinde bulunmuştur. Bu toprakların Osmanlı ile kendilerini bir hissedişlerinin en önemli göstergelerinden biri olmak üzere; Trablusgarp Savaşı’nda Trablusgarp halkının Türk subay ve askerleriyle işbirliği içerisinde kahramanca müdafaalar sergilemelerini zikredebiliriz. İtalyanların "Bir deniz gezintisi" olarak isimlendirdikleri ve birkaç gün içerisinde mutlak düşeceğine inandıkları Trablusgarp topraklan, tarihin cesaret dolu sayfalarına ilâveler yapacak tarzda kahramanca müdafaa edilmiştir. Teknik üstünlüğüne rağmen İtalya, kıyılardan içeri sokulmayı başaramamıştır. İstanbul’da hükümette yaşanan tüm karışıklığa ve iktidar boşluğuna rağmen Trablusgarp’a hareket eden subaylar ve gönüllüler ile Trablusgarp halkı tanı bir ruh birliği oluşturabilmişlerdir. Bilhassa Mustafa Kemâl ve Enver Beylerin direnişçileri yönlendirmeleri tarihe geçecek niteliktedir. Tüm bunlara rağmen Balkan Savaşı’nın başlaması, çöküş sürecine girmiş bulunan Osmanlı’nın bu vatan topraklarını gözden çıkarmasını zaruri kılmış, Oniki Adalar’la birlikte Trablusgarp, İtalyanlara bırakılmıştır. Bu kitapta, Trablusgarp savaşı ile ilgili olarak Osmanlı matbuatına yansıyan hikayeler yer almaktadır.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 207
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2009
₺8,33
Tükendi

İkinci Meşrutiyet devri Türk hikâyesi, Batılı anlamda modern Türk hikâyesinin olgun örneklerinin ortaya çıktığı bir evredir. Bunda Ahmed Midhat Efendi’den itibaren görülen Türk halk hikâyesiyle Batılı hikâyeyi birleştiren ve bir gözü İstanbul sokaklarını aralayan tavrın; Servet-i Fünûn hikayesinde olgunlaşan iç dünya ile sosyal çevre arasındaki münasebeti yakalayan tavırla birleşmesinin rolü büyüktür. Bireyin önemsendiği ve sanatkâr için merkez problem olarak ele alındığı bir süreçten (servet-i Fünûn ve Fecr-i Âtî), bireyin hiçe dönüştüğü harp atmosferine giren sanatkâr bu anlamda önemli bir şans yakaloamıştır. İkinci Meşrûtiyet devri Türk hikâyesi, kalabalık içerisindeki bireyi ve küçük insanıaz da olsa fark edecek, taşrada bir değirmenciye, İstanbul’un fakir arka sokalarında yaşayan kimsesiz kadınlardan, İstanbul’a yeni gelmiş ve başı dönmüş bir ihtiyara kadar her kesimden birçok insana hikâyede yer verebilecektir. 1908-1918 yılları içerisinde yayımlanan Türk hikâyesini tespite çalışırken, bu yıllarda Osmanlı toprakları üzerinde yayımlanmış beş yüzü aşkın günlük, haftalık on beş günlük ve aylık süreli yayını tarayarak bunların 148’indeki hikâye türü içinde değerlendirilebilecek ürünleri ele almaya çalıştık.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 447
En / Boy : 16 / 23
Kağıt Cinsi : 1. Hamur
Basım Tarihi : 3.2009
₺16,50
Tükendi

"Bir an ve bir iz, suya düşen bir damla kadar küçük, fakat oluşturduğu halkalar kadar büyüktür."

Bilmek başka, bulmak başka, olmak büsbütün başka denmiştir. Cemil Tarık,Tesir’le bize bu çetin gerçeği tekrar hatırlatıyor. İçiçe gelişen olayları, zengin kişi kadrosu, nakış gibi işlenmiş karakterleri, gündelik gerçeğin içine gizlenmiş olan sırları yalın ve samimi bir anlatımla yansıtması bakımından Tesir, edebiyatımıza yeni ve değerli bir yazarın katıldığını gösteriyor. Tesir sayfalar ilerledikçe etkisini arttıran bir kitap... Amak-ı Hayal’le başlayan, bugünlerde çeşitlenen, zenginleşen bu anlatı biçimi Tesir’le etkileyici bir örneğine daha kavuşmuş görünüyor. Cemil Tarık, maceranın en zor yerinde Yunus’u davet ediyor:

“Bu bir acayip haldir bu hale kimse ermez
Alimler da’vi kılar veli değme göz görmez…’’

Bilge şairin dil örtüsüne büründürdüğü sır, bir anlatı ile yeniden aranıyor Tesir’de. Cemil Tarık’ın, okurunun kalbine gönderdiği dua şöyle: “Ey Rabb’im! Göğsüme genişlik ver, işimi bana kolaylaştır. Dilimin düğümünü çöz ki sözümü anlasınlar.”

Tesir, böylesi bir niyaz gibi okunuyor.

-Sadık Yalsızuçanlar


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 166
En / Boy : 13 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 2.2015
₺15,00
Tükendi

Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 1
En / Boy : 15 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2015
₺45,00
Tükendi

Çoklu Zeka Kuramı’ndan faydalanarak çocuklar için hazırlanan bu hikayeler çocukların uygulayarak öğrenme, uygulanan davranışları taklit ederek içselleştirmeleri amacını taşımaktadır.

Ömer ile Kerem’in Maceraları dizisi, birbirinden keyifli hikayelerle kişilik ve kimlik gelişimi sürecine kapı aralıyor. Çocukların okuduklarını içselleştirmeleri için de kitaplarda etkinlikler yer alıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 16
En / Boy : 15 / 21
Kağıt Cinsi : Kuşe
Basım Tarihi : 3.2019
₺4,50
Tükendi

“Dert ve Hastalıklar, iman ve Kur’an merceği ile bakılırsa, o dert ve o hastalığın içinde bir huzur ve mutluluk vesilesi, İlâhi lütuf, nimet, İkram ve Rahmet cilveleri görülür. İşte bu kitap, böyle bir bakış ışığında kaleme alınmıştır…” 

 “And olsun ki biz sizi; biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, ürünlerden ve canlardan eksiltme ile imtihan edeceğiz. Sen o sabredenleri müjdele…”  (Bakara S., 2/155)


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 168
En / Boy : 12 / 19
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 3.2015
₺16,50
1 2 3 >
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı