Balık ve Bugün Çok Mutsuzum'un beğenilen yazarından yemek, seks ve Tanrı hakkında 
oldukça komik, çılgınca erotik ve son derece yaratıcı bir hikâye.
“Yanılsama” duygusal açlıklar, beden imajı ve bağımlılıkla mücadele etmenin dokunaklı bir hikâyesidir. Melissa Broder, sarsıcı bir şekilde samimi bir anlatıyla okurları, beslenme, aşk ve kendi varoluşsal arayışları hakkında derin bir düşünce yolculuğuna çıkarıyor.
Hikâyenin merkezinde, genç ve kilolu bir kadın olan Rachel yer alıyor. Rachel, kendini yemeğe olan takıntısının ve beden imajıyla ilgili endişelerinin içinde hapsolmuş olarak bulur. Bir sabah, karşı konulamaz bir çekimle sadece dondurmalarını satan bir yerel dondurma dükkanına girer. Orada karşılaştığı genç ve çekici stajyer, Miriam, Rachel'ın hayatını tamamen değiştirecek bir dönüm noktası olur.
Rachel, Miriam'a karşı çekim hissetmeye başlar ve bunun sonucunda kendini bırakır. Fakat bu ilişki yalnızca cinsel bir çekimden ibaret değildir, aynı zamanda Rachel'ın yeme ve beslenmeyle olan karmaşık ilişkisini de keşfetmesini sağlar. Rachel, kendi bedeniyle olan ilişkisini, ailesiyle olan zorlu bağları ve onun için neyin gerçekten önemli olduğunu sorgularken, Miriam'ın da kendine özgü sırları ortaya çıkar.
"Yanılsama", hem akıllara dokunan bir hikâye hem de okuyucuların içsel dünyalarını keşfetme ve anlama yolculuğuna çıktığı bir roman. Broder'ın kusursuz anlatımı ve karakterlerin derinliği, bu romanı okuyan herkesi etkileyecek ve düşündürecek.


Basım Ayı/Yılı : 8/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 272
Ağırlık : 272
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺130,00

Herhangi bir hedefe ulaşmak için beyninizin hikâyeye ihtiyacı olduğunu biliyor muydunuz?
Bir hikâyenin tüm amacının gerçeklerden kaçış olduğuna inanma eğiliminde olmamızın nedeni, bir hikâyenin içinde kaybolmanın inanılmaz derecede iyi hissettirmesidir. İşyerinde, gerçek dünyada, gerçek şeyler yaptığımız zor bir günün ardından eve geliriz ve ne yaparız? Televizyonu açarız, bir film izlemeye başlarız ya da bir roman alırız çünkü kendimizden geçmek ve gerçekliğin sıkıntılarını geride bırakmak isteriz. Bu, zorlu ve yuvarlanıp gidilen dünyada önemli bir şey yapmanın hak edilmiş ödülüdür.
Hikâyenin yalnızca romanların, filmlerin ve televizyon dizilerinin alanı olduğunu düşünmeyi sevsek de beynimizin bilgiyi işlemesinin temel yolu, kendi hayatlarımızı görme biçimimizden yani hikâyeden geçer. Kendimizi yaşadığımız hikâyenin ana karakteri olarak görürüz. “Burada doğdum, şu okulda okudum, öğle yemeği yedim, biriyle tanıştım, parmağımı kestim...” Beynimizdeki düzenleme ilkesi bir hesap makinesine ya da grafiğe değil, anlatıya bağlıdır. 
Lisa Cron, Ya Hikâye Ya Ölüm’de önce beynin bilgiyi nasıl işlediğini, anlatıya nasıl dönüştürdüğünü ve sonra hayatınız buna bağlıymış gibi onu nasıl koruduğunu inceleyerek hikâyenin gücünü size göstermek için yola çıkıyor. 
Hikâyenin beynin temel düzenleme ilkesi olduğunu kabul ederek gerçek hedef kitlenizi nasıl bulacağınıza ve ardından onları ikna edebileceğiniz yolları nasıl keşfedeceğinize odaklanıyor. Son olarak, sizi adım adım kendi hikâyenizi yaratmaya götürüyor; bu öyle bir hikâye ki, harekete geçme çağrınızı siz söylediğiniz için değil, gerçekten harekete geçmek istedikleri için kabul etmelerini sağlıyor.


Basım Ayı/Yılı : 8/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 296
Ağırlık : 296
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺130,00

Diğer bebekler dünyada olmaktan memnun görünürdü. Sorun değilmiş gibi bezlerine sıçarlardı. Var olma işini çaba göstermeden nasıl kıvıracaklarını biliyormuş gibilerdi. Öte yandan ben, canlı olmak meselesinde tam bir faciaydım. Neden buradaydım? Bütün bunlar ne demekti? İşler pek de iç açıcı görünmüyordu.
Melissa Broder, doğduğu günden beri anksiyete ile mücadele ediyor. Bir noktada aldığı destekler yetersiz kalıyor ve kendi terapi yöntemini keşfediyor. Böylece açtığı bir Twitter hesabında duygularını içinden geldiği gibi paylaşmaya başlıyor.
Bugün Çok Mutsuzum, Melissa Broder’ın Twitter’da keşfettiği seks, ölüm, aşk, özgüvensizlik ve bağımlılık gibi temaları kendi hayatından notlarla okurla paylaştığı bir denemeler bütünü olarak karşımıza çıkıyor. Modern dünyada bir kadın olarak var olmanın aslında ne anlama geldiğini hem cesur hem mizahi hem de şiirsel bir dille irdeliyor. 
Çoğumuzun cevaplamak bir yana sormaktan bile çekindiği sorularla karşılaşacaksınız!


Basım Ayı/Yılı : 8/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 160
Ağırlık : 160
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺89,00
Tükendi
Esneklik, Özgüven ve Sakinlik Edinmeye İlişkin Tüm Zamanların Bilgeliği

"Kendiniz için en iyisini talep etmeden önce daha ne kadar bekleyeceksiniz?"
- Epictetus, Stoacı filozof
"Stoacılığın Küçük Kitabı, antik Yunan felsefesi Stoacılık hakkında temel bilgiler sunan bir rehberdir. Bu kitap, Stoacılığın merkezi ilkelerini anlamanıza ve günlük hayatınızda uygulamanıza yardımcı olacak kısa ve öz bir kaynaktır.
Stoacılık, insanın iç huzurunu ve mutluluğunu bulmak için akıl ve erdem üzerine odaklanan felsefi bir akımdır. Kitap, Stoacılığın kökenlerini, temel düşünce sistemini ve önemli Stoacı filozofları tanıtarak bu düşünce tarzının neyi amaçladığını açıklar.
Bu ilgi çekici ve son derece uygulanabilir rehber, hayatın karşınıza çıkardığı her şeyle nasıl daha etkili bir şekilde başa çıkabileceğinizi ve en iyi hâlinizle nasıl yaşayabileceğinizi gösteriyor.
Zamansız bilgelik ve güçlendirici tavsiyelerin bir karışımı olan Stoacılığın Küçük Kitabı, kaotik bir dünyada sakin ve bilge bir yaşam arayan herkese yol gösterecek. 


Basım Ayı/Yılı : 7/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 264
Ağırlık : 264
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺132,00

Masanın karşısından “Baba,” diye cırtlak bir ses geldi, “Ben bir prenses miyim?”

“Hayır,” dedi Winn. “Sen çok tatlı bir kızsın.”

“Bir gün prenses olacak mıyım?”

Winn gazetenin tepesini kıvırdı ve üzerinden baktı. “Bu kiminle evleneceğine bağlı.”

“Bu ne demek?”

“Yani, bir kadının prenses olabilmesinin iki yolu vardır: Ya prenses doğar ya da bir prensle ya da sanırım grandükle evlenir, gerçi böyle bir şey hâlâ var mı bilmiyorum. Bak, Daphne, eskiden prensesleri olan pek çok ülkede artık onlar yok çünkü bu ülkeler monarşilerini kaldırdı ve monarşi olmadan aristokrasinin anlamı yoktur. Avusturya, sözgelimi, bütün bunlardan Birinci Dünya Savaşı’nın ardından kurtuldu. Bu tür kalıtsal sistemler adil değildir, alt sınıflar arasındaki öfkeyi körükler. Anladın mı? Her neyse, uzun lafın kısası, bir prenses olarak doğmadığına göre bir prensle evlenmen gerekir ama ortalıkta onlardan çok fazla yok.”

2012 Dylan Thomas ödülünün sahibi Maggie Shipstead, Hafif Yaralar’da bir baba kız ilişkisini, üç günlük bir düğün sürecinde resmediyor. Kızlarıyla empati yapmak yerine kendi doğrularını onlara dayatan bir baba, iki kızı ve nedimeler…

Farklı kişilerin penceresinden aynı manzaraya bakma lezzetini giderek artan bir ritimle okuyucuya sunan Hafif Yaralar, Waskeke adasından eşsiz bir okuma deneyimi sunuyor.

 


Basım Ayı/Yılı : 3/2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 352
Ağırlık : 352
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺132,00
Ön sipariş: 30.04.2023

“Uydurma şeyler de gerçek olabilir. Bir hikâye senin için önemliyse gerçektir, hiç yaşanmamış olsa bile.”

Dylan Thomas Ödüllü Maggie Shipstead, büyük beğeni toplayan ilk romanı Hafif Yaralar’ın ardından profesyonel balenin tutkulu ve politik dünyasına dair son derece etkileyici bir romanla okurlarıyla buluşuyor.

Şaşırt Beni!, dünyaca ünlü balet Arslan Rusakov ile mesleğinin ilk yıllarındaki balerin Joan’un tutku dolu hikâyesi... Genç balerin Joan’un hayatı, Arslan Rusakov’un Sovyetler Birliği’nden Amerika Birleşik Devletleri’ne iltica etmesiyle değişir. Arslan’ın kariyeri New York’ta yükselirken, Joan’unki yavaş yavaş düşüşe geçer.

Zamanla tutkusu sıradanlığa dönüşen Joan, Arslan’la ilişkisi bozulduktan sonra kendine yeni bir hayat kurmak için planlar yapar. Baleyi bırakır, “zararsız” bir adamla evlenir ve oğulları Harry ile birlikte Kaliforniya’ya yerleşir. Ancak yıllar içinde Joan, baleyle işinin henüz bitmediğini anlar, çünkü Harry’nin bir dâhi olduğu konusunda hiçbir şüphe yoktur.

Harry’nin başarısı onu Arslan’la yakın temasa geçirdiğinde, Joan’un geçmişi ve bugünü arasında kurduğu hassas dengeyi bozan patlayıcı sırlar ortaya çıkar. Joan, Harry sayesinde geride bıraktığını sandığı bir dünyaya, tehlikeli sırların içine ve kaçınılmaz olarak Arslan’a geri çekilir. Nihayetinde Joan, kendi kaderini tayin edemeyeceğini anlar.

Shipstead, zarif ve taklit edilemez kalemiyle bizi olağanüstü bir dünyaya, canlı ve fırtınalı karakterlerin hayatlarına çekiyor. Entrika ve duygusal nüanslarla dolu Şaşırt Beni!, Shipstead’in yeteneğini gözler önüne seriyor!


Basım Ayı/Yılı : 2023
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 304
Ağırlık : 304
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺132,00

Britanyalının insan sevgisi kişiyi gafil avlar. Sizinle geldiğiniz yer hakkında sohbet eden bir yabancı: “Dur sana bir çay ısmarlayayım... Burada ne yapıyorsun? Bizim, sizin ülkenizde olmamız hakkında gerçek hissiyatınız ne?” der ve siz de “Biz çok şanslıyız efendim, bize medeniyeti ve selameti getirdiniz,” dersiniz ama o size öyle bir bakış atar ki, kendinizi, şükran duygularınızın ayaklar altına alınışını izlerken bulursunuz.

Geçmişten günümüze milyonlarca insan göç ediyor. Dilini, kültürünü, iklimini ve en önemlisi insanını bilmediği, kendini yeniden doğurmak durumunda kaldığı bir yere... Manchester Oldum Ben, göçmen yaşamını, istatistiksel verilerden ve genelgeçer bilgilerden çok uzakta, sadelikle ve tıpkı gündelik yaşamımızdaki gibi tüm olağanlığıyla aktarıyor. Ancak bu olağanlık sizi yanıltmasın, kitapta yer alan tüm öyküler başlı başına bir meydan okuma!

2021 yılında, İlk Kadın kitabıyla Jhalak Ödülü’ne değer görülen Jennifer Nansubuga Makumbi, çoksesli üslubunu bu kitabında da sürdürüyor. Makumbi, okuyucuyu tesiri altına alan eşsiz anlatımıyla Manchester’da yaşayan Ugandalı göçmenlerin yaşamlarına ışık tutuyor. Kalemini, empatiye, mizaha ve şefkate oynatan Makumbi, çarpıcı öyküleriyle okurlarına kurmacanın sarhoş edici etkisini armağan ediyor.

Manchester ve Kampala arasında örülen bu göz kamaştırıcı öykü koleksiyonu, gerçekten ait olmanın ne anlama geldiğini merak eden herkesi büyüleyecek!

 “Katassi, sana ne oldu? Neden böylesin?”

“Manchester bebeğim, Manchester oldum ben.”


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 272
Ağırlık : 272
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺158,00
Türkiye Otokton Azınlık Toplumlarıyla Söyleşiler

“Modern Türkiye’de ister istemez değişik dini grupların birbirleriyle alakaları ve ilgilenmeleri oluyor. Bu bütün Batı toplumlarında hatta Doğu toplumlarının bazılarında olduğu gibi güçlü bir ilgi değil. Muteber Yılmazcan bunun dışına gitti. Uzun yıllardır çalıştığı Gayrimüslim Cemaat Vakıfları Temsilciliğindeki görevi dolayısıyla bu vakıflarda çalışan, idari görevi olan gayrimüslim grupların temsilcileriyle yakın dostluğu oldu. İçlerinde bazı tanıdıklarım var, hakikatten bilgili ve geniş görüşlüler. 
Muteber Yılmazcan’ın çalışmasının bu ortamda olumlu bir katkı yaptığı kanaatindeyim. Muhtelif seçkinlerle doğrudan doğruya sohbetler yaptı. Bu yaklaşım tanımak için en yararlı yoldur ve bunun gerçekleşmesi de büyük bir kazanç. Rum, Ermeni, Yahudi, Gürcü cemaatine, Katolik gruplara, Süryani Ortodoks grubuna her cemaatin aydınları ve yöneticileriyle mülakat yaparak eğilmek bir başlangıç ve doğru yol.”
-İlber Ortaylı
Sırasıyla Rum, Ermeni, Yahudi ve Süryani olmak üzere dört farklı azınlık grubundan seçilen Cemaat Vakıfları Temsilcisi ile çalışan Simonetti, yıllar içinde sahip olduğu birikimini azınlık cemaatlerince tanınmış otuz farklı isimle yaptığı yirmi yedi röportaj aracılığıyla okuyucularla buluşturuyor.
Türkiye topraklarında AZ kalmış nüfuslarıyla bugün hala varlıklarını koruyan kadim Rum, Ermeni, Yahudi, Süryani, Keldani, Bulgar, Gürcü, Karayim ve Arap dilli Ortodoks toplumlarının tarihlerini, yaşadıkları trajik olayları, verdikleri göçleri ve güncel meselelerini  Laki Vingas, Toros Alcan, Moris Levi, Andon Parizyanos, Yorgo Papalyaris, Bedros Şirinoğlu, Sait Susin, Yusuf Basmacıoğlu, Bernard Sarıbay, Zeki Basatemir, Vasil Liaze, Kirkor Ağabaloğlu, Avram Sevinti, Paul Zazadze, Mihail Örme, İdil Karayeğen, Teoman Önder, S. Can Ustabaşı, Fadi Hurigil, Kuryakos Ergün, Yılmaz Hiçbezmez, Murat Özberk, Şaul Cenudioğlu, Cem Çapar, Cem Altıniş, Ferit Özaltun, Faruk Uğurgel, Münir Balıkçıoğlu, İbrahim Çilingir, Hanriyet Yıldız ile yapılan sohbetlerde bulacaksınız.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 384
Ağırlık : 384
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺172,00
Daha Uzun Yaşam, İyileşme ve Sürdürülebilir Doğru Kilo için Bilimsel Olarak Kanıtlanmış Beslenme Programı

Hiçbir sihirli hap ya da iksir size uzun ömrü garanti etmez. Yüz yıl sağlıklı yaşamanın anahtarı, yaşam süresini uzatan ve kansere karşı koruyuculuğu yüksek olan gıdaların bol olduğu, yoğun besinli, bitki temelli bir yeme içme tarzını benimsemektir. Sağlığınızın kaderi sizin ellerinizde.
30 yılı aşkın süredir doktorluk yapan ve New York Times'ın çok satan yazarı Joel Fuhrman, Hasta Olmak Zorunda Değilsin’de kalp krizi veya inme geçirmemenin, bunamadan kaçınmanın, kansere yakalanma ihtimalini azaltmanın, sindirim problemlerini önlemenin ve iyileştirmenin, yüksek tansiyonu çözmenin, diyabeti önlemenin ve tersine çevirmenin mümkün olduğunu söylüyor.
Dr. Joel Fuhrman, besin açısından zengin ve çoğunlukla bitkisel gıdalara odaklanan beslenme düzeninin beslenme dünyasında mükemmelliğin zirvesi olduğunu, yaşlanmayı yavaşlatırken hastalıkları da önleyebileceğini ve aynı zamanda uzun bir ömüre olanak sağladığını savunuyor.
Hasta Olmak Zorunda Değilsin, kahvaltıdan ana yemeğe, salatadan çorbaya, hamburgerden pizzaya ve tatlıya kadar yüzden fazla sağlıklı tarifi okuyuculara sunuyor!


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 360
Ağırlık : 360
En / Boy : 14 / 23
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺172,00

Şu soruyu kendinize sıkça soruyor musunuz:
Bu kadar iyi bir insanken neden ben suçluluk duyuyorum?
Umursamayı bırak! Sen iyi olmak için çabalamadığında hayat çok daha kolay, hele bazen mükemmel bir iyi insan olmanın ulaşılmazlığı göz önünde bulundurulursa. Demek istediğim, uzayda büyük, yığıntı bir kayanın üzerinde yüzen küçük hiçlik parçacıklarıyız, yaptığımız herhangi bir şeyin herhangi bir önemi var mı?
Michael Schur, İyi Yere Nasıl Gidilir? adlı ilk kitabıyla ahlak felsefesine yeni başlayanlar için mizahi ve eğitici bir anlatımla rehber niteliğinde bir çalışma ortaya koyuyor. 
The Good Place, The Office, Parks and Recreation gibi başarılı durum komedilerinin yapımcısı ve senaristi Schur, Aristoteles’in nihai hedef olarak mutluluk kavramını, Kant’ın mutluluğu önemsiz gören deontolojisini, Sartre ve Camus’nün varoluşçuluğunu kapsayan bulgularını kitap boyunca absürt soru ve cevaplarla inceliyor: 
“Sebepsiz yere arkadaşımın yüzüne yumruğu patlatmalı mıyım?”
“Yalan söylemeli ve arkadaşıma; o saçma ve çirkin gömleğini beğendiğimi söylemeli miyim?”
 Starbucks’ta bahşiş bırakacağın zaman baristanın bunu gördüğünden emin olmak için beklediğinde oluşan duygularını tıpkı The Good Place dizisindeki gibi eğlenceli bir dille okuyuculara aktarıyor.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 312
Ağırlık : 312
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺158,00

Çirkin olan birinde, çoğu zaman hemen değerini anlayamayacağımız içsel bir hoşluk vardır; herkesin büyük bir güzelliğe sahip olduğunu söylediği bir başkasının yüz hatları ise bize soğuk ve ifadesiz gelebilir. Aynı şekilde bazen hiç tanımadığımız birine karşı bir çekim hissederiz; hareketleri hoşumuza gider, tarzını severiz, bizi terk ettiğinde kederleniriz, sonraki yıllarda onu düşündüğümüzde bir özlem hatta sevgi hissederiz. Yıllardır birlikte olduğumuz ve yaptıklarıyla bizim nezdimizde belli bir değer kazanmış başkasıyla ise geçinemeyiz.

Brigitta, ilk kez 1844’te ve daha sonra 1847’de gözden geçirilmiş bir biçimde yayımlanır. 1993 yılında sinemaya da uyarlamış olan kitap, Macaristan’a doğru yola çıkan genç bir erkeğin ağzından, annesinin bile çirkin olduğu için sırtını döndüğü Brigitta’nın hikâyesini anlatıyor. 

Avusturyalı yazar, şair, ressam ve pedagog olan Adalbert Stifter, dezavantajlı bir çocukluk geçirmiş olmasına ve talihsiz evliliğine rağmen kendi ayakları üzerinde durmayı başarmış Brigitta’nın etkileyici öyküsünü doğanın güzellikleriyle harmanlayarak okuyucuya aktarıyor. 

Betimlemeleriyle eşsiz bir okuma deneyimi sunan Brigitta, yalnızca sondan başlangıca bakıldığında anlaşılacak bir öykü!


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 64
Ağırlık : 64
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺66,00
Diplomasinin Gücü ve Bu Gücü Kendiniz için Kullanmak

Dış politikanın en üst kademelerinde toplumsal cinsiyet dinamiklerine ilişkin oyunları gören bir kadın olarak, bilinçli ve bilinçsiz önyargıların kadınları her aşamada etkilediğini biliyorum. Ama aynı zamanda yavaş yavaş eşitliğe doğru giden uzun ilerleme yoluna da şahit oldum. Etkili bir liderin cinsiyet sınırlarıyla bağlı olmadığını gösteren etkileyici kadın devlet başkanlarıyla -Almanya Başbakanı Angela Merkel, Şili'nin eski Cumhurbaşkanı Michelle Bachelet ve eski Pakistan Başbakanı Benazir Butto- omuz omuza durdum. Erkek nüfusunun yoğun olduğu sektörlerde başarılı olan kadın üst düzey yöneticilerle çalıştım.

Başkan Obama'nın eski ABD protokol şefi, uluslararası sahneden günlük yaşama kadar görgü kurallarının ve diplomasinin neden önemli olduğunu anlatıyor.

Yirmi yıldan uzun süredir ABD hükümeti içerisinde çalışmanın Capricia Penaviç Marshall'a öğrettiği bir şey varsa, o da diplomasinin görünmez bir güçle çalıştığıdır. Etkili diplomasinin anahtarı, iletişim kanallarını doğru kullanmaktan geçer. Protokol’de yakın tarihe tanıklık ederken detayların günümüzdeki etkilerini ve gelişen ya da bir türlü gelişemeyen sistemi anlayacaksınız.

Protokol, iş hayatında ve günlük yaşamda diplomasinin araçlarından güç alarak sosyal ilişkilerinizde daha etkili bir konuma gelebilmeniz adına sizin için rehber görevi üstleniyor. 


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 456
Ağırlık : 456
En / Boy : 14 / 23
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺172,00

Bu havaların kokusu beni hep huzursuz ediyor. Böyle zamanlarda, bomboş ve karanlık bir yolda, tam da beklemeye alışmışken bir rüzgâr çıkacak ve beni de önüne katacakmış gibi hissediyorum. Esasen devam etmek istiyorum ama peşimden gelenlere uzak olduğumu biliyorum. İnsan, geri dönemeyecek kadar uzakta kalınca ne ileri adım atabiliyor ne de geri. Eksiklik. Tüm hissettiğim eksiklik oluyor. Oysa yarım olmak istemiyorum ben.
Zamanla kavga ederek tüm saatleri yok saymak gibi bir alışkanlığım var. İkametimi sabitlemek, yeni yerlere, yeni yollara ihtiyaç duymamak gibi bir boş vermişliğim de… Öylece duruyorum, bekliyorum. 
Gelene, “Hayır!” demiyorum; gidene, “Gitme kal!” demiyorum. 
En çok elleri seviyorum. Bir el bana dokunduğunda biliyorum kim olduğunu, iyileşmeyen nasırlarını ve daha da kötüsü kalp kırıklıklarını. Dedim ya, ben en çok elleri seviyorum; gözler yalan söyler, yüzler yalan söyler ama eller asla yalan söylemez!
Konuşamıyorum, derdimi anlatamıyorum; hezeyanlarınızı da anlayamıyorum. Ben sadece bir kapıyım, ben sadece sessizce yok olabiliyorum.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 96
Ağırlık : 96
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺66,00

Salt hayatı beklemeli olanca rüyasızlığıyla. Zira rüya yaşanmaz aksine rüya ölünür, bu yüzden o görülebilir bir şey değildir. Ve fakat doğumda olduğu gibi ölüm de öyle ani ve birden olacak ki hayat boyu beklese de insan anlamayacak çünkü büsbütün bir zamansızlık.

Belirsizlikler silsilesinde ve ihtimaller dahilinde bir zorunlu nefes yalnızca geçirilen süre, adına hayat denen. Kişi için bir hayli novum ve fakat biraz absurdum! Bundan mütevellit değil Tanrısal ya da Tanrı’nın ta kendisi; zira ihtimal: Tanrı da bilmiyor kendisini!

Görkem Kızıldağ, İntiharsızlık ve (Kazara) Ölümsüzlük’ten sonra Rüyasızlık’ta da okuyucuya tamamlanacak bir hikâye hediye ediyor!


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 64
Ağırlık : 64
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺66,00
Erkek Dünyasında Kadın Olmak

Bizlere kaç kez bir hiç olduğumuz söylendi? Fakat biz hiç değiliz, bizler Anka kuşuyuz ve küllerimizden doğmak huyumuz. İhtiyaç duyduğumuz tek şey birazcık cesaret. Hayatlarımızın akışını değiştirmek gösterebileceğimiz en büyük cesaret örneği. Adım adım ilerliyoruz, önce yürüyoruz, sonra koşuyoruz.

Cesur, çok uzun zamandır susturulmuş bir kadının bağıran sesi olarak karşımıza çıkıyor: Kadın haklarını çok uzun süredir istismar eden bir endüstrinin içeriden görünümü. Hollywood, Rose’un sessiz ve işbirlikçi olmasını böylece yolda kalmasını bekliyordu. O, bunun yerine isyan ederek gerçek kimliğini ve sesini savundu.

Rose McGowan, bir tarikatta doğdu; tarikat, çocuklar ve yetişkinler arasındaki seksi teşvik etmeye başladığında, McGowan’ın babası İtalya’dan kaçarak Amerika’ya geliyor. Rose McGowan çok geçmeden Hollywood’a taşınarak Scream ve Jawbreaker gibi filmlerde başrol oynuyor. Böylece Hollywood’un erkek dünyasında bir kadın olarak kendi yerini bulmaya çalışırken Rose McGowan’ın başına gelenlere şahit oluyoruz.

Cesur, McGowan’ın öfkesini keşfetmesi ve açıklaması. Amacı sempati uyandırmak değil; güçsüz taraflarımızın farkına varıp, dönüştürmeye teşvik etmek.

 


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 256
Ağırlık : 256
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺145,00

Ebeveynler, çocukların kendi hikâyelerini yazmasına izin vermek yerine her zaman hikâyeyi yönetmek isterler Üstün Yetenekliler Okulu, rekabetçi ebeveynliği neyin beslediğini ve bunun çocuklar üzerindeki yıpratıcı etkilerini inceliyor. Karakterler üzerinden aslında ebeveynlerin çocuklarının akademik başarısını gösterme konusunda neden bu kadar hevesli olduğunu açıklıyor: Teorik olarak, böyle bir başarı, paranın satın alamayacağı birkaç şeyden biridir. Aynı zamanda özenle kurgulanmış bölümlerde, karakterlerin sır gibi sakladığı utanç, sahtekârlık ve aldatma hikâyelerine de şahit oluyoruz. Üstün Yetenekliler Okulu, çocukları bebekken tanışan ve yakın arkadaş olan dört farklı aileye odaklanıyor. Üstün yetenekli çocuklar için kurgusal bir kasaba olan Crystal’de bir akademinin açılacağı haberi geldiğinde, uzun süredir devam eden gerilimler tırmanıyor ve sırlar su yüzüne çıkıyor. Virginia Üniversitesi’nde profesör olan Bruce Holsinger’ın ‘Bilişsel Yeterlilik Testi’ etrafında dönen romanının başarısı, romanın merak uyandırırken keskin bir incelemeyi de başarmış olmasına dayanıyor. Crystal Akademi, özeldir ve hiçbir şey arkadaşlarımızın sahip olamayacağı bir şeyden daha arzu edilebilir değildir.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 488
Ağırlık : 488
En / Boy : 14 / 23
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺172,00

Yirmili yaşlarımda Gotham’da romantizmi yaşayan bekâr bir kadın olarak çok eğlendim. Ama o yılları yeniden yaşamak ister miyim? Çok fazla değil! “Genç olmak harika!” demek, “Yaşlı olmak berbat!” kadar külfetli bir klişe olabilir. Çoğumuzun bir kimlik bulmaya ve geçim kaynağı oluşturmaya çalıştığı dönemi ‘hayatımızın zamanı’ olarak betimlemek buna gölge düşürür.Büyükler Yıkılıyor, hafıza kaybı, zayıf fiziksel yetenek ve genel olarak çekicilik ve yeterlilik eksikliği de dahil olmak üzere yaşlanmayla ilgili birçok yaygın varsayımı çürütüyor. Yazar ve aktivist Ashton Applewhite, engelli hakları, eşcinsel hakları ve trans hakları dünyada pek çok engeli aşmışken; yaş ayrımcılığını toplumsal olarak onaylanmış son önyargı olarak görüyor.Ashton Applewhite, birine gerçekte olduğundan daha genç göründüğünü söylemenin bir iltifat olduğu ölçüde, toplumlarda temel olan fiziksel güzellik ve cinsel çekiciliğe ilişkin gençlere yönelik klişeleri hedefliyor. Daha genç biri tarafından, “Yaşına göre harika görünüyorsun!” denildiğinde, iyi bir yanıtın, “Yaşına göre sen de harika görünüyorsun!” olduğunu öne sürüyor.Büyükler Yıkılıyor, tüm yaşlara uygun bir dünyanın nasıl görüneceğini anlatarak harekete geçme çağrısıyla sona eriyor. Yaş eşitliğine dayalı bir dünya düzeni yaratma zamanının geldiğini vurguluyor.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 352
Ağırlık : 352
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺145,00

“Zaman geçtiği her yeri yakarak ve yıkarak geçiyor. Bir şey bırakmıyor geride. Geçmişin büyüsü nereden geliyor dersin Sefa? Artık elimizde değil diye mi? Uçup gitti diye mi? Suskun kuşbaz, benden sana son bir cümle. Beni çok sev. Beni çok sev ki hatırlasın seni kalbim. Hep hatırlasın. Lütfen kalbimin seni unutmasına izin verme...”

Güzel Kuşlar Mektebi’nde aslında herkes hem öğrenci hem öğretmen hem dersini alan hem derdini anlatan ve hepsi de çok tanıdık; içimizden.

Meriç Doruk’un kelimelerle olan özel ilişkisini novellasının satırlarında gezinirken hissedecek ve çok seveceksiniz.

Güldü. Ben içinde havalanan kuşları o gün o gülüşte gördüm. “Çok güzelmiş mektebin,” dedi. ‘Güzel Kuşlar Mektebi’ olsun mu adı?” “Olsun,” dedim. “İçinde sen ol da ne olursa olsun!”


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 144
Ağırlık : 144
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺92,00
Cinsiyet, Irk ve Kimlik

Son yılların pek çok iç karartıcı yönü arasında, belki de en rahatsız edici olanı ırkın bir sorun olarak geri dönme kolaylığıdır.
Bilginin akış hızındaki inanılmaz yükseliş nedeniyle muhtemelen daha önce hiç görülmemiş bir çılgınlık zamanında yaşıyoruz.
Doglas Murray, toplumların neden artık çatışma kültürüyle karakterize edildiğini nedenleriyle birlikte açıklamaya çalışıyor. “İnsanlar hem çevrimiçi hem de çevrimdışı, kamusal ve özel alanlarda giderek ölçüsüz, çatışmacı, sürü hâlinde ve kötücül davranıyorlar. Günlük haber döngüsü sonuçlardan ibaret. Nedenler toplumsal yaşamın her alanında açıkça ortadayken, neden sadece sonuçlar görülüyor?”
Kalabalıkların Çılgınlığı, 21. Yüzyılın en bölücü konularını inceliyor: Cinsiyet, kimlik ve ırk. İşyerlerimizde, okullarımızda ve evlerimizde yaşanan şaşırtıcı yeni kültür savaşlarını sosyal adalet, kimlik siyaseti ve sınıf-cinsiyet ilişkisi ekseninde ortaya koyuyor.
20. yüzyılın sonunda ideolojilerin gerilemesi, doldurulmayı bekleyen bir anlam boşluğu yarattı. Bu, bir dizi eleştirel, kültürel teorinin doğuşuyla aynı zamana denk geldi ve toplumsal cinsiyet, ırk ve cinsel kimlik çalışmaları için alan oluşturdu. Murray için hepsinden daha zarar verici olanı, farklı baskı mekanizmalarının (özellikle ırksal ve ataerkil) birbirini etkileme ve güçlendirme eğiliminde olduğunu varsayan feminizm kuramının yükselişiydi.
Murray açısından acı ironi, bu yeni baskıcı kuramların insanlık tarihinde gerçek ırkçılık ve cinsiyetçiliğin buharlaşıp başladığı bir dönemde ortaya çıkmasıdır.
Yaygın görüşe karşı çıkmaya ve toplumumuzdaki dramatik değişiklikleri sorgulamaya cesaret eden az sayıdaki yazardan biri olan Murray, bu kitabında değişen dünyanın yeni sorunlarına ışık tutuyor.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 352
Ağırlık : 352
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺145,00

Belki de dünya dışı bir malzemeden yapılmıştı aşk, bir kalbe ekildiğinde zapt edilemez bir biçimde büyüyerek bire bin veriyordu. Sadece
birkaç günde, amansız bir hastalık gibi nasıl da ilerlemişti...
Ayşegül, eşinin kendisini en yakın arkadaşıyla aldatmasıyla, her şeye yeniden başlamak zorunda kalır. Bulunduğu kabın şeklini alan su gibi o
da 14 yılın sonunda evliliğinin şeklini almıştır. Şimdi yeni komşular, yeni dostluklar ve birdenbire kalbine yerleşen aşkla, yalnızlıktan
özgürlüğe uzanan o derme çatma köprüden geçecektir.
Peki bu büyük buluşma için karşı kıyıda kendisini bekleyen yeni Ayşegül, daha önce hiç karşılaşmadığı Ayşegüllerin toplamıysa sadece?
Aşkı, büyük hikâyelerin küçük dekoru olmaktan çıkaran Birdenbire, onu yeniden baş köşeye oturtarak hikâyenin odağına koyuyor. İnsanın,
aşkın gücü karşısındaki çaresizliğini gösterirken şüphe, korku ve pişmanlık kuyularını arzunun aleviyle aydınlatıyor.
Özgün ve akıcı diliyle Birdenbire hem bir aşk hem de vicdan krizinin, şüphenin ve insanın bilinmezliğinin hikâyesi.

Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 272
Ağırlık : 272
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺79,00

Bir Amerika Yerlisinin dilinde ‘seni seviyorum’ ifadesinin, kulağa daha çok ‘seninle acı çekiyorum’ anlamına  gelmesi ne kadar da trajik.

Edebiyat tarihi boyunca her cümlenin, her kelimenin altında sarsıcı bir dönüm noktasının işaretini veren eserler çıkmıştır. Kanada Genel Vali Ödülü ve Lambda Edebiyat Ödülü de dahil olmak üzere pek çok ödül alan ve övgüyle karşılanan Joshua Whitehead’in romanı Elma Çekirdeği de bunlardan biridir.

Elma Çekirdeği, travma, ırkçılık, cinsiyetçilik ve homofobinin bedenler, zihinler ve duygular üzerindeki derin etkilerine ışık tutarken, akıllı telefonlar ve flört uygulamalarının eşlik ettiği bir dünyada aşk, şehvet, cinsellik ve tabular hakkında samimiyet ve dürüstlükle kaleme alınmış çarpıcı bir anlatımdır.

Whitehead’in cinsellik, özellikle de kuir cinselliği hakkındaki cesur tasvirlerine, eserin kahramanı Jonny’nin hayatındaki kadınların duygusal rolünün eşlik etmesiyle hikâye bambaşka bir boyut kazanır ve sıradışı bir okuma deneyimi sunar. 


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 256
Ağırlık : 256
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺119,00

Kitaplarla ve özellikle edebiyatla olan ilişkimizi yeniden gözden geçirmenin zamanı gelmedi mi?

Okumak erdemli bir faaliyet midir?

Karakterimizi güçlendirir ya da yüceltir mi?

Okumanın Hazzı, mevcut kültürel ve teknolojik iklimin ‘okuma’ üzerindeki olumsuz etkisini gösterirken, dijital dünyanın sunmuş olduğu avantajlarla bu durumu lehimize çevirmenin yollarını araştırıyor.  

Jacobs, okumanın  mecburiyetten değil, öncelikle zevk almak amaçlı bir aktivite olması gerektiğini savunuyor. “Ne okuduğumuzu, ne kadar okuduğumuzu ve ne okumadığımızı saplantı hâline getirmeyi bırakırsak daha mutlu, daha iyi okuyucular oluruz. Ancak en güçlü okuma deneyimini yaşamak için, kişinin çoğu zaman ‘alışkanlığın keskinleştirdiği irade gücü’yle yaratılması gereken ‘derin bir yalnızlığa’ sahip olması gerekir.”

Elbette okuma zevkine yönelik en büyük tehdit, boş zamanlarımızın giderek daha fazlasını tüketen, çoğunluğu dijital olan dikkat dağıtıcıların saldırısıdır. Ancak Jacobs, gündelik hayatımızın önemli bir parçası olan son teknolojik cihazları ‘okumanın düşmanı’ olarak görmenin mantıksız olduğunu savunuyor çünkü bu sayede günümüz dünyasında kitaplara ulaşmak hiç olmadığı kadar kolay.

Acaba sorunu kendi iç dünyamızda mı aramalıyız?


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 176
Ağırlık : 176
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺119,00

“İsteyip istemedeğimi doğru dürüst bilmediğim fakat neticede aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir  mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum; müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması.”

Çağdaş Türk Edebiyatı’na toplumcu gerçekçi romanlarıyla adını yazdırmış olan Sabahattin Ali’nin en önemli eserleri arasında gösterilen İçimizdeki Şeytan, dönemin siyasi iklimine, insan ilişkilerine, bireyciliğe ve en önemlisi de toplumsal cinsiyet sorununa ve erkek egemen kültür yapısına dair önemli tespitler içerir. Bu yönüyle İçimizdeki Şeytan, yazarın toplumcu dünya görüşünü en net ifade ettiği eseridir.

Romanın kahramanları Macide ve Ömer üzerinden toplumsal yaşam biçimini, dönemin entelektüel çevresini, kadının kamusal alandaki yerini; özgün anlatımı ve kendine has üslubuyla eleştiren İçimizdeki Şeytan, yazarın diğer eserleri gibi hâlâ güncelliğini korumaktadır ve Türk Edebiyatı’nın en çok okunan eserleri arasındadır.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 296
Ağırlık : 296
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺66,00

Kaptan Stormfield'ın Cenneti Ziyaretinden Bir Bölüm


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 56
Ağırlık : 56
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺53,00

Kaçıp ona sığınmadığı sürece insan hayattan nasıl zevk alabilir ki?

Aforizmalar, 20. yüzyılın en etkili yazarlarından Franz Kafka’nın düşüncesini anlamak için bir anahtar olan temel felsefi metinlerdir.

Kafka, Ağustos 1917’de kendisine tüberküloz teşhisi konduktan sonra iyileşmek için kız kardeşinin Bohemya’nın Zürau Köyü’ndeki kır evine taşındı. Eylül 1917’den Nisan 1918’e kadar kaldığı bu evde zamanını hem yaşamının sonunu hem de sonsuzluğun olası yansımalarını düşünerek geçirdi. Burada kaleme aldığı ve yüzden fazla numaralı kağıda yazdığı Aforizmalar, kendi döneminde en çok ses getiren eserler arasındadır.

Yazarın düşünce sürecine hem felsefi bir rehber hem de samimi bir pencere olan eser, mistik kurgusuyla diğer eserlerinden ayrı olarak değerlendirilir; Kafka’nın duygu dünyasını anlamak adına benzersiz bir bakış açısı sunar.

Bu eseriyle Kafka, gerçek ve yalan, iyi ve kötü, yabancılaşma ve kurtuluş, ölüm ve cennet arasındaki ilişki gibi klasik felsefi sorular etrafında gezinir. Bunlar Kafka’nın doğrudan teolojik meselelerle ilgilendiği tek metinlerdir.

 

Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 112
Ağırlık : 112
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺66,00

Joseph Conrad’ın deneyimleriyle harmanladığı ve otobiyografik unsurlar içeren eşsiz eseri Karanlığın Kalbi, Avrupa sömürgeciliğini ve buna eşlik eden vahşi ırkçılığı tasvir etmesiyle bilinir.

Eseri yazmadan yaklaşık sekiz yıl önce Conrad, Kongo’da Belçikalı sömürgecilere ait buharlı bir geminin kaptanlığını yapmış ve yolculuğu sırasında karşılaştığı zulüm manzaralarına dayanamayıp kısa süre sonra bu işi bırakmıştı.

İki ay gibi kısa sürede yazılan ve 1902 yılında yayımlanan eser hem bir yolculuk hikâyesi hem de bir tür ürkütücü peri masalıdır.

Eserin kahramanı ve anlatıcısı Marlow üzerinden Afrikalı yerlilere uygulanan acımasız vahşeti sıradışı bir üslupla aktaran Karanlığın Kalbi, dünya edebiyatının en çok analiz edilen eserlerinden biridir.

Polonya asıllı olmasına ve İngilizceyi yirmi yaşından sonra öğrenmesine rağmen İngiliz edebiyatının en ilginç ve en büyük yazarlarından biri olarak kabul edilen Conrad, sembolik dil yapısı ve şiirsel üslubuyla ölümsüzleşen bu eseriyle modern edebiyatın oluşumuna büyük katkı sağlamıştır.

Karanlığın Kalbi, ünlü yönetmen Francis Ford Coppola tarafından 1979 yılında Apocalypse Now isimiyle beyaz perdeye uyarlanmış, pek çok ödülün yanısıra Altın Palmiye ve Oscar Ödülü’ne de layık görülmüştür.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 120
Ağırlık : 120
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺66,00

Gökkuşağında, morun nerede bitip turuncunun nerede başladığını kim söyleyebilir? 

Tanrı huzurunda masum olduğuna inandığımız bir insanı nasıl böyle alelacele, alçak bir ölüme mahkûm edebiliriz? Bunları söylüyor vicdanınız, değil mi? Üzülerek bana katıldığınız belli hâlinizden. Ben de bunları hissediyorum. Doğal bir şey bu. Peki ama giydiğimiz bu üniforma, sadakatimizin doğaya karşı olduğunu mu söylüyor? Hayır elbette, bizim sadakatimiz Kral’adır. 

Billy Budd, Amerikalı yazar Herman Melville’in, ölümünden otuz yıl sonra elyazmaları arasında keşfedilen ve büyük bir coşkuyla karşılanan; Raymond Weaver’ın 1924 tarihli The Collected Works of Melville baskısında yayımlanan son eseridir. Pek çok araştırmaya ve akademik incelemeye konu olan Billy Budd, günümüzde hâlâ klasik edebiyatın en çok tartışılan eserleri arasındadır. 

Melville, bu son eserinde, I. Dünya Savaşı sonrasının toplumsal ve siyasal iklimine; insanın doğasını, kusurlarını ve doğuştan sahip olduğu kötülük duygusunu sorgulayarak yarattığı karakterler üzerinden yoğun eleştirilerde bulunuyor. Hikâyenin kahramanı denizci Billy Budd’ın haksız bir şekilde ölüm cezasına çarptırılmasının trajik hikâyesi ekseninde Melville; adalet, iyilik ve kötülük gibi toplumsal açıdan can alıcı konuları tartışmaya açıyor. 

Billy Budd, 1952 yılnda Benjamin Britten tarafından operaya, 1962 yılında ise yönetmen Peter Ustinov tarafından beyaz perdeye uyarlanmış ve büyük ses getirmiştir.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 136
Ağırlık : 136
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺66,00

“Ben aşkın güçlü bir tutku olduğuna inanmıyorum. Bana sorarsanız en güçlü tutku korkudur; hayatın tadını çıkarmak istiyorsanız onu korkuyla yaşamalısınız.”

İntihar Kulübü, Robert Louis Stevenson’ın tek bir anlatı oluşturmak için bir araya getirdiği üç öyküden oluşan bir koleksiyondur. İlk olarak 1878’de London Magazine’de yayımlanan bu eserde, 19. yüzyıl Viktorya Dönemi Londra’sının en karanlık ve tekinsiz yerlerine kılık değiştirip gizli gezintilere çıkan Bohemya Prensi Florizel ve hizmetkârı Albay Geraldine’in maceralarına eşlik ederiz.

Bu gezintiler esnasında İntihar Kulübü adında, hayatlarına son vermek isteyen ama bunu gerçekleştirmeyi bir türlü beceremeyen, hayattan kopuk, sosyal açıdan zayıf ve hayatın gerçekliğinden kaçmaya çalışan insanların oluşturduğu tuhaf bir toplulukla tanışırlar. Başlarından geçen sıradışı olaylar, yazarın ironik bakış açısı ve mizahi üslubuyla eşsiz bir anlatıma dönüşür.

Eserin yazıldığı yıl kullanımına ilk kez Londra’da başlanan elektrikli ark lambalarının geceleri kenti aydınlatmasıyla ‘aylak kent gezgini’ kavramı da bu eserle edebiyat literatürüne girmiştir.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 96
Ağırlık : 96
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺53,00

Günümüzün önde gelen entelektüellerinden biri olan Martha C. Nussbaum’dan sanatın ve insan bilimlerinin tutkulu bir savunusu!

Sanat ve insan bilimleri için güçlü bir temel oluşturma fikrinin, hem birey hem de içinde yaşadığı toplum adına büyük bir iyilik olduğu iddiasından daha açık ve savunulmaya ihtiyaç duyan ne olabilir?

Nussbaum’un idealleri dinamiktir. Ekonomik büyüme eğitimin odak noktası hâline geldiğinde demokrasi, insan ve toplum ahlakı tehlikeye girer. Tarih boyunca yetkin demokratik vatandaşlar yaratmak için insan bilimleri eğitim sisteminin merkezinde yer aldı. Nussbaum keskin bir şekilde dünya çapındaki yüksek öğretimin, öğrencileri ‘dünya vatandaşları’ olmaları için hazırlamaya yeniden öncelik vermesi gerektiğinin altını çiziyor.

Bu etkili manifesto, günümüzde eğitimin giderek faydacı, pazar odaklı ve kariyer amaçlı hâle geldiğini, sanata ve insan bilimlerine olan ilginin zayıfladığını savunuyor.

Kârlı becerilere yönelik bu dar görüşlü odaklanma, otoriteyi eleştirme yeteneğimizi aşındırdı, marjinal ve farklı olanlara sempatimizi azalttı ve karmaşık küresel sorunlarla başa çıkma yetkinliğimizi zedeledi. Bu da demokrasilerin sağlığını ve ‘daha yaşanılabilir bir dünya’ umudunu tehlikeye attı.
Küresel demokrasinin geleceği tehlikede!

Profesör Martha C. Nussbaum, Chicago Üniversitesi’nde, hem Hukuk Fakültesi’nde hem de Felsefe Bölümü’nde eğitim vermektedir. Ödülleri arasında 2018 Berggruen Ödülü, Amerika Sanat ve Bilim Akademisi’nden 2017 Don M. Randel Hümanist Araştırmalar Ödülü ve 2016 Kyoto Sanat ve Felsefe Ödülü yer alıyor.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 184
Ağırlık : 184
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺119,00

Balık, hem bu dünyaya ait hem de değil. Broder, dünyevi olanda gerçeküstü olanı, dünya dışı olanda ise sıradan olanı buluyor ve gerçeklik konusundaki genel yargıları tahrip ediyor. Bu kitap, arzularının onları bir sonraki adımda nereye götüreceğini merak eden herkes için.
Balık, ödüllü şair, deneme yazarı ve köşe yazarı Melissa Broder’ın ilk romanıdır. Bu cesur romanda Broder, varoluşsal kırgınlığı ve yıkıcı aşkı yüksek dozda cinsel betimlemeyle birleştirerek büyük bir samimiyetle, okuyucuyu sarsacak derecede açıklıkla ve cesaretle aktarıyor. Roman, kaderimizde her zaman sahip olamayacaklarımızı arzulamaya mâhkum olup olmadığımız sorusu üzerine kafa yoran samimi düşüncelerle ve mitolojik kahramanların hikâyeye dahil olmasıyla eşsiz bir anlatıma dönüyor.

Tanrılar, lütfen mutlu olmam için bana yardım edin. Evrenin iradesine teslim olmama ve evrenle bütünleşmeme izin verin. Belli ki çok az şey biliyorum. Belli ki bildiğim şeyler beni yalnızca intihara sürüklüyor. Bu gezegende doğmayı ben istemedim. Var olmayı ben istemedim ama şu an buradayım, en azından yaşadığım hayattan haz duymama yardım edemez misiniz?

Broder, okuyucuyu kıskıvrak yakalayarak hikâyenin içine çekiyor ve var oluşumuzun o kendine özgü, çelişkili, ikiyüzlü, parçalanmış yönlerini –içimizdeki çatlağı- ne kadar çok kucaklarsak o zaman gerçek bir yaşamla yüzleşeceğimizi ve gerçek bir deneyim yaşayacağımızı düşündürüyor. Romanın kahramanı Lucy, ya aşka ya da bağımlılığa derinlemesine düştükçe okuyucu, etrafındaki dünyanın hem parçalandığını hem de kendini yeniden inşa ettiğini görüyor. Lucy’nin kendisiyle savaştığını görmek bazen ürkütücüdür ama bunun nedeni aynı zamanda ısrarlı bir şekilde dürüst olmasıdır.


Basım Ayı/Yılı : 2022
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 328
Ağırlık : 328
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺158,00

“Erkek ve erkeğe dair hemen hemen her hatıra, özenle ve vahşice yok edildi. Ne de olsa her devrim kendinden önceki uygarlığı yok saymak ve tarihten izlerini silmekle mümkündü. Nüfusu 350 milyon kadın olan Yeni Atlantis, o hep bahsedilen Altın Çağ’ı başlatacak uygarlık olmakla övünse de asıl medeniyetini bu kanlı miras üzerine kurmuştu. Anlaşılan Altın Çağ’da Y kromozomuna yer yoktu.”

Tüm ütopyalar iyi niyet taşlarıyla örülür. Zihinden dökülüp gerçeğin kılığını giymeye başladığında ise distopik bir kadersel yüzleşme zamanı da gelmiş demektir. Yüzyıllarca ataerkil algının dışladığı kadınların kendilerine yer edinirken bile hep dışarlıklı kaldıkları zamanları unutun! Artık hayatta kalma hakkı yalnızca onların iki dudağının arasında. Oksitosin, camdan bir kentin içindeki güçlüler ile suçun ve gözden düşmenin kırık bahçesinde var olmaya çalışan kadınların hikâyesini, aslında dünyanın tarihini yeniden yazıyor. Erkeklerin ve erk sembollerinin ortadan kaldırıldığı, nostaljik hafızaların bir yerinden çıkıp gelmedikçe unutulduğu bir yeniden başlama serüveni… Tüm bunların içinde erkeğe dair ve ait olan ne varsa dışlanıyor. Erkeksiz bir düzen yaratmak istediği hâlde giderek savaştığı şeye dönüşen kadın dünyasındaki yol ayrımları, kader ve inanç bağlamında köşeye sıkışıyor. Oksitosin, feminist ütopyanın distopik evrilişine eleştirel bir bakış getirirken en korkutucu olanın hiç de uzak bir ihtimal olmadığını söylüyor.
Ayşe Sağlam


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 288
Ağırlık : 288
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺119,00

Ünlü Brezilyalı aktivist, akademisyen ve yazar Ailton Krenak'tan gezegeni kurtarmak için acil ve gerekli bir çağrı geliyor.

Yalnızca çeşitliliğin tanınması ve insanın diğer türlerden üstün olduğu fikrinin reddedilmesi bile, varlığımıza yeni bir anlam verebilir ve uçuruma doğru bu aptalca yürüyüşümüzü engelleyebilir.

Gezegenimiz, bugün en büyük çevre felaketleriyle karşı karşıya. Küresel salgınlar, aşırı hava olayları ve devasa orman yangınları şu anda Antroposen olarak adlandırılan dönemin tezahürleridir.

Uygarlığımız bizi topraktan, nehirlerden ve ağaçlardan uzaklaştıran yapılar, örgütler, kurumlar, kurallar ve bu kurallara uymayı reddeden herhangi bir topluluğu marjinalleştirmeye -ve bazen de tamamen ortadan kaldırmaya- zorlayan bir dünya sistemi üzerine inşa edilmiştir.

Dünyanın pek çok yerinde yerli halklar daha önce de birçok kez ‘dünyanın sonu’yla karşı karşıya kalmıştı. Şimdi ise uçuruma doğru giden bu küresel yürüyüşü durdurmak için öncelikle bakış açımızın homojenleştirici etkisini reddetmeli ve doğada bize ait olan yeri yeniden kazanmamızı sağlayacak yeni bir fikri kucaklamalıyız. Ancak o zaman hayatta kalmak için yeni çözümler üretebiliriz.

Güçlü bir tutku ve zekâ eseri olan Dünyanın Sonunu Erteleme Fikirleri, çağın büyük düşünürlerinden biri tarafından yazılmış bir ekolojik kurtuluş manifestosudur.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 72
Ağırlık : 72
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺66,00

“Neşe sayesinde bizi, yaratıcılığı ve edebiyatı reddeden ıstırabın pusunu üzerimizden kaldırabiliriz. Neşe sanattır; âdeta bir direniş ahlakıdır.”

Belcourt’un, “Bu bir anı kitabı değil, anıların dâhice bir yapıbozumudur.” diye ifade ettiği ilk deneme kitabı Bedenimin Kısa Hikâyesi, kelimelerin hem duyguları parçalama hem de teselli etme gücünü tekrar tekrar göstererek edebiyatın ve estetiğin yaşamı ne denli belirleyebileceği üzerine çarpıcı öneriler sunuyor.
Griffin Ödülü'nü şimdiye kadar kazanan en genç yazar olan Belcourt, doğduğu dünyayı, yaratmak istediği ütopik dünyayla uzlaştırmaya çalıştığı bu eseriyle de Kanada Genel Vali Ödülü’nü almıştır.

Belcourt, cesur ve kendine has keskin üslubuyla; yaşam deneyimlerini kitap boyunca şiirsel, felsefi ve politik kavrayışları ustaca dengeleyerek şaşırtıcı bir dürüstlükle okuyucusunu rahat ettirmeye değil, ütopyanın canlandırıcı gücüne odaklanıyor. Heteronormatif standartlar üzerine inşa edilmiş bir dünyada kuir bir birey olarak var olmaya çalışmanın sancılarını ve sağaltıcı gücünü, mutluluk ütopyasının merkezine koyuyor.

Billy-Ray Belcourt, günümüz edebiyatının en heyecan verici uluslararası seslerinden biridir; genç, hassas ve korkusuz. Bedenimin Kısa Hikâyesi, en güçlü ve kışkırtıcı denemelerinin bir seçkisidir.

“Yerli toplulukları canlılıklarından yoksun bırakan bir dünyada mutluluk en büyük isyandır.”


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 160
Ağırlık : 160
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺119,00

Arizona Eyalet Üniversitesi’nde Profesör ve Ulusal Eğitim Akademisi üyesi olan James Paul Gee, bu ufuk açıcı çalışmasında çocukların ve gençlerin içinde yaşadıkları son derece karmaşık ve öngörülemeyen dünyada geleceklerini inşa etmeleri için yaratıcı, umutlu ve bilinçli bireyler olmaları gerektiğini savunuyor.

Bu kitap, öğrencileri sürdürülebilirlik yolunda işbirlikçi olmaya hazırlamak adına eğitim sistemini yeniden kavramsallaştırmak için kullanılabilecek ilkeler önermektedir. Nefrete, şiddete ve savaşa yol açan çelişkili ideolojilerle çevrili bir dünyada Gee, uygulanabilir bir eğitim vizyonu için disiplinlerarası bir düşünce kümesine bakmamızı istiyor.

Gelecek Kaygısı, risk yüklü dijital dünyada eğitim sistemi, öğrenme ve insani gelişim hakkında yeni bir dizi fikir sunuyor. Beyinler, bedenler, toplum, kimlik ve okul içinde ve dışında öğretme ve öğrenme konularına odaklanarak daha barışçıl ve adil bir dünya için insani gelişimin önemini vurguluyor.

İçgörü ve iyimserlik odaklı oyun teorisi konusunda önde gelen bir akademisyen olan Gee, bu  kitabında teknolojinin eğitim sistemi ve öğrenme üzerindeki etkisini araştırıyor.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı :
Sayfa Sayısı : 248
Ağırlık : 248
En / Boy : 13,5 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺119,00

Sürekli değişen, hiç kalıcı ve samimi olmayan insan ilişkileri… Hepsinin canı cehenneme! 

Dönüşüm, Franz Kafka’nın 1915 yılında yayımlanan, kendi ifadesiyle ‘korkunç’ olarak tanımladığı ve dünya literatüründe başyapıt olarak yerini alan bir uzun öyküdür. 

Kafka, sanayi devrimiyle birlikte, köklü bir değişim yaşayan dünyanın toplumsal ve ekonomik yapısının etkisi altında, Prag’da doğdu ve yaşadı. Diğer yapıtlarında olduğu gibi, Dönüşüm’de de bunun yansımalarını çıplak bir şekilde görürüz. 

Dönüşüm, Heinz Politzer ve daha başka pek çok Kafka araştırmacısının da vurguladığı gibi; genel kabul olarak, öykünün kahramanı Gregor Samsa’nın bir sabah uyandığında bir böceğe dönüşmesinin değil, değişen dünyada, en temelde ekonomik sebeplerle, yozlaşmaya ve çözülmeye başlayan toplumun dönüşümünün çarpıcı bir anlatımıdır.  

Sayısız edebiyat eleştirisi ve makaleye konu olmuş bu eser, yozlaşmış aile ilişkileri, dışlanma, bireyin topluma ve kendine yabancılaşması gibi günümüzde hâlâ güncelliğini koruyan sorunlar ekseninde; sıradışı bir toplum eleştirisi ve analiziyle edebiyat dünyasına damgasını vurmuştur.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 64
Ağırlık : 64
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺53,00

2019 Good Reads Bilim Kurgu Kategorisi Ödül Adayı

İnsan olmak ne anlama geliyor?

Etnik, dinî veya sosyo-ekonomik farklılıklar nedeniyle bir kişinin hayatı diğerinden daha mı az değerli?

İnsanlığın gerçek doğasında korku ve nefret mi vardır, yoksa sevgi ve hoşgörü mü?

Güçlü bir tematik etkiye sahip olan Test, İngiltere'de vatandaşlık almak isteyen göçmenlerin, trajik bir sınavı geçmesi gereken distopik bir gelecekte geçiyor.

Romanın ana karakteri Idir, kendisi, karısı ve iki çocuğu ile birlikte, memleketi İran'dan, uğradıkları baskılar yüzünden kaçarak İngiltere'ye mülteci olarak sığınan ve vatandaşlık almaya çalışan bir diş hekimidir. Karısı Tidir ise bir zamanlar belirsiz kişiler tarafından zorla evinden götürülerek alıkonulmuş, pek çok zulme ve psikolojik işkenceye maruz kalmış bir gazetecidir.

İngiltere'de geçirdikleri beş yılın ardından Idir, İngiliz yaşamına alışmış, yakın arkadaşlar edinmiş ve yerel halk arasında kabul görmüş nazik ve iyi bir adamdır. Artık vatandaşlık sınavına girme vakti gelmiştir ve başarısız olursa tüm aile sınır dışı edilecektir.

Test'in, daha en başında, Idir'in İngiltere tarihi ve kültürü hakkındaki bilgisinin ölçüleceği değil, ölüm kalım kararlarıyla karşı karşıya kaldığında yapacağı seçimleri değerlendirmek için tasarlanmış bir sanal gerçeklik simülasyonu olduğu anlaşılır.

Test'in kurgusal dünyası, İngiltere’de ve Batı dünyasında yabancı düşmanlığının ve etno-milliyetçiliğin yeniden dirilişini besleyen göçmenlik ve fanatizm hakkındaki endişeleri ön plana çıkarıyor; toplumsal çöküş, bürokratik çılgınlık ve yerleşik yabancı düşmanlığına dair tüyler ürpertici bir vizyon sunuyor.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 88
Ağırlık : 88
En / Boy : 14 / 22
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺66,00
32 Muhteşem Kadın, Farklı Mutfaklar, Farklı Hayatlar!

İstanbul… Asırlar boyu farklı kültürlerin, dillerin, hayatların bir arada, zenginliğine zenginlik katarak yaşandığı şehir. Ondan ne insanlar, ne hikâyeler, ne renkler, ne sesler, ne kokular ve tatlar geçti. Hepsi de hafızalarda derin ve unutulmaz izler bıraktı. Şimdiyse birer birer silikleşerek yok olmaya yüz tuttular.

Meri Çevik Simyonidis alanında ilk olan bir araştırmaya imza atarak mesleklerinin önde gelen isimlerinden 32 kadınla yaptığı röportajlarla farklı kültürler ve unutulmaz lezzetler arasında bir yolculuğa çıkarıyor okuru. İstanbul tarihine ve sosyolojisine evlerin en özel, en samimi ve yaşanan kültürü en çok yansıtan mekânından, mutfaklarından bakıyor. Anılar, özlenen tatlar, sofralar, restoranlar, misafirlikler, arkadaşlıklar, olaylar… Hepsi dün gibi yeniden canlanıyor bu röportajlarda.
Meri Çevik Simyonidis’in İstanbul’a dair bu eşssiz lezzet, kültür ve tarih yolculuğunu, hatırlamanın verdiği mutluluk ve kimi zaman da özlemin buruk tadıyla bir solukta okuyacaksınız.

Ece Erdoğuş Levi


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 352
Ağırlık : 352
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺132,00

“Ben altınla kaplıyım.” dedi Prens. “Üstümdeki bütün bu altın yaprakları tek tek çıkarmalı ve yoksul halkıma vermelisin. Yaşayanlar, altını hep mutluluğun kaynağı olarak görüyorlar.” 

Mutlu Prens, dünyanın en çok okunan yazarlarından biri olan Oscar Wilde’ın 1888 yılında yayımlanan bir öykü derlemesidir. Kitaba adını veren Mutlu Prens yazarın en tanınan öyküsüdür. 
Sade ve basit bir üslupla kaleme alınmış, içinde beş adet öykü barındıran bu eserde Wilde, insanların ikiyüzlülük, sevgisizlik, bencillik ve kibir gibi ahlaki duygularını eleştirel bir dille hikâyeleştirir. Yoksulluk, eşitsizlik, adaletsizlik gibi toplumsal sorunları masalsı bir biçimde anlatan Mutlu Prens, pek çok kesim tarafından kapitalist ideolojilerin bir eleştirisi olarak yorumlanır. 
Benzersiz doğa betimlemeleriyle okuyucuya keyif veren bu öyküler, sevginin en yüce değer olduğu düşüncesine odaklanır.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 64
Ağırlık : 64
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺53,00
Bir Uyarı

En beğenilen uluslararası liderlerden birinden özgürlük, refah ve barışa güçlü bir tehdit olmuş faşizmin tarihine ve bu anlayışın yeniden dirilişine ilişkin dikkatli bir analiz.
 
1980'lerin sonunda; “Soğuk Savaş” sona erdiğinde, eski Dışişleri Bakanı Madeleine Albright da dahil olmak üzere birçok etkili insan, demokrasinin siyasi olarak sonsuza kadar zafer kazandığına inanıyordu. Yaklaşık 30 yıl sonra, tarihin gideceği yön artık bu kadar kesin değil. Küresel sahnede Avrupa'yı, Asya'nın bazı kısımlarını ve Amerika Birleşik Devletleri'ni kasıp kavuran, faşizme çok benzeyen baskıcı ve yıkıcı güçler yeniden ortaya çıkmaya başladı.
 
Hitler ve 2. Dünya Savaşı'nı izleyen komünist rejim altında Çekoslavakya'da büyüyen kişisel deneyimine, seçkin diplomatik kariyerinden topladığı bilgilere ve dünyanın dört bir yanındaki meslektaşlarının görüşlerine dayanarak Albright, faşizmin nasıl geliştiğinin net bir resmini çiziyor. Faşizmin yükselişine katkıda bulunan faktörleri tanımlayarak neden bir kez daha dünya çapında etkisini sürdürdüğünü anlatıyor. En önemlisi, bugün ve yakın gelecekte yükselen faşist güçlere karşı harekete geçemezsek, ekonomik felaket potansiyeli, terörist faaliyetlerde kalıcı bir artış, artan mezhepsel şiddet, büyük ölçekli insani yardım problemlerinin olacağını ortaya koyuyor.
 
Albright, sosyal medyanın gücünün zarar verici etkilerine, çalışma koşullarının düzenlenmesine, sıradan vatandaşların hayatlarındaki ahlak ve istikrarın değişen doğasına ilişkin net çözümler sunuyor. Ekonomik büyümeyi tetikleyerek zengin-fakir, kentli-köylü, kadın-erkek, vasıflı-vasıfsız ayrımlarının sınırlar arası çalışmalar yapılarak ülkeler üstü bir tepkiyle ele alınması gerektiğini savunuyor. Demokrasinin eşsiz erdemleri olan nedensellik ve diyalog yoluyla yine demokrasinin yarattığı sorunlara çözüm bulunabileceğine inanıyor.


Basım Ayı/Yılı : 2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 296
Ağırlık : 296
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺119,00
Hastalıkların Sırrı ve Hastalıklar Hakkındaki Gerçekler

Bir an için hastalıklar hakkında size bugüne kadar anlatılan hiçbir şeyin doğru olmadığını düşünün!
Elinizdeki kitap hayatınızı değiştirebilir çünkü sağlık ve hastalık hakkında bize nesillerdir öğretilmiş olanları paramparça ediyor.

   • Kendinizi sağlıklı kılabilecek tek kişi sizsiniz!
   • Sağlığı anlamak sanıldığı kadar zor değildir!
   • Hastalıkların sadece bir tek temel nedeni vardır!
   • Oto-bağışıklık teorisi yanlıştır!
   • Böbreklerinizin ve adrenal bezlerinizin sağlıklı olması şarttır!

Yazar Ron Garner, bu sağlıklı yaşam ilkelerinin nasıl ve neden işe yaradığını kendi deneyimlerinden yola çıkarak anlatıyor. Bütün bu ilkeleri keşfeden Dr. Robert Morse ile işbirliği yaparak sağlık ve hastalıklar konusunda daha fazla insanın gerçekleri öğrenmesine katkıda bulunuyor.

Bir natüropatik tıp doktoru olan Robert Morse ise geleneksel tıp yaklaşımlarıyla yollarını ayırdıktan sonra, aslında kendi sağlığını kendisi sağlayabilen insan vücudunun gerçek işleyişini keşfetmiştir. Neredeyse elli yıl boyunca dünyanın dört bir yanından insanlara yaşadıkları ciddi sağlık sorunlarını tersine çevirme ve enerjik bir yaşam sürdürme konusunda yardımcı olmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 190
Ağırlık : 190
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺119,00

Hayalperestin tekiyim ben, gerçek hayattan çok uzakta yaşıyorum.

Dostoyevski’nin ilk eserlerinden olan Beyaz Geceler, hayalperest bir adamın, tesadüfen tanıştığı, kendisi gibi yalnız ve mutsuz genç bir kadınla yaşadığı dört günlük aşkının anlatıldığı öyküdür.
İlk kez 1848 yılında yayımlanan bu eser, yazarın gençlik yıllarını geçirdiği ve pek çok eserinde hayranlıkla sözünü ettiği St. Petersburg şehrinde geçer. Şehrin sokaklarını ve mimarisini oldukça iyi bilen öykünün kahramanı; evleri, mekânları, sokakları kişileştirerek, âdeta hayalindeki büyük aşkı St. Petersburg üzerinden tasvir etmeye çalışır.

Hayalperestin, şayet hayal dünyasından başka bir hayatı yoksa, o zaman tıpkı ruhunu yeni bir alevle canlandırmak ister gibi, sönmüş külleri karıştırarak köz aramaya çalışır.

Beyaz Geceler, 1957 yılında İtalyan yönetmen Luchino Visconti tarafından beyaz perdeye uyarlanmış ve Venedik Film Festivali’nde Gümüş Aslan Ödülü’ne layık görülmüştür.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 82
Ağırlık : 82
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺53,00

“Aşk sizi taçlandıracak olsa bile, elbet çarmıha da gerecektir. Sizi olgunlaştıracak olan da budayacak olan da aşktır.”
 

6 Ocak 1883 tarihinde dünyaya gelen Lübnan asıllı şair, ressam ve filozof Halil Cibran’ın en önemli eseri olan Ermiş, ilk olarak 1923 yılında yayımlanmıştır.

Ermiş’in en önemli özelliği, sonraki eserlerinin temelini oluşturuyor olmasıdır. Yayımlandığı dönem çok beğenilmiş hatta Halil Cibran’a Doğu’nun Nietzsche’si yakıştırması yapılmıştır.

Toplam 26 adet şiirden oluşan bu eser, El Mustafa adındaki bir kâhinin 12 sene kaldığı Orphalese şehrinden ayrılıp evine gitmek üzereyken, onu durduran bir grup halk ile arasında geçen konuşmalardır.

Yaşamının son yıllarını ABD'de geçiren yazar, ölümüne kadar kaldığı bu ülkede eserlerini İngilizce olarak yazmıştır.

Aynı zamanda başarılı bir ressam olan Cibran’ın eserleri 20’den fazla dile çevrilmiştir ve resimleri hâlâ dünyanın pek çok şehrinde sergilenmektedir.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 80
Ağırlık : 80
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺53,00

York Times Bestseller!

Ulusal Kitap Ödülü finalisti Sy Montgomery, Rebecca Green'in resimlerini içeren bu çarpıcı, renkli, keyif veren ve büyülü olayları anlattığı bu kitabında, onu derinden etkileyen 13 hayvanın kişiliklerini ve tuhaflıklarını aktarıyor. Başka bir türe ait bir varlığı anlamak dönüştürücü olabilir. Kimse bunu yazar, doğa bilimci ve maceraperest Sy Montgomery'den daha iyi bilemez. Kitaplarını yazmak için Sy dünyayı dolaştı ve gezegenin en nadir, en güzel hayvanlarıyla karşılaştı. Tarantulalardan kaplanlara kadar Sy’ın hayatı sürekli olarak bu canlılarla kesişti ve onlarla ilginç diyaloglar yaşadı.

Bu aydınlatıcı kitap, on üç hayvanın (Sy’ın arkadaşları) kişilikleri, ilginçlikleri ve zarafetlerinin açığa çıkardığı gerçekleri yansıtıyor: İnsanların ve hayvanların farklılığı ve benzerliği, sevmeyi ve empati kurmayı öğrenme yollarımız, tutkularımızın peşinden nasıl gittiğimiz, kayıp ve umutsuzluk ile başa çıkma, şükran, bağışlama ve hepsinden önemlisi dünyada nasıl iyi bir varlık olunabileceği


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 2
Sayfa Sayısı : 168
Ağırlık : 168
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺119,00

Üretmeden tüketen tek yaratık insandır. Ama buna rağmen bütün hayvanların efendisidir.

George Orwell’in klasikler arasına giren ve 1945 yılında yayımlanan eseri Hayvan Çiftliği, dönemin politik atmosferini ve 2. Dünya Savaşı’nın yarattığı toplumsal yıkımı eleştirel dille anlatan bir hicivdir. Yazarın deyimiyle alt başlığı Bir Peri Masalı olan eser, 1996 yılında, geçmiş tarihler için verilen Hugo Ödülü'nü 1946 senesi için almıştır.

Eser, çiftlik sahibi Bay Jones ve işçilerinin, hayvanları beslemeyi unutması sonucu başlayan bir isyanın ardından, domuzların önderliğinde herkesin eşit olduğu bir yönetim biçiminin kurulmasıyla birlikte yaşanan trajik olayları özgün bir üslupla anlatır.

Zamanla devrimin amacı unutulur, tüm hayvanlar domuzlar için çalışmaya başlar ve artık hayvanları sömüren insanlar değil domuzlar olur. Eşitlik söylemi ve daha refah bir yaşam hayaliyle ele geçirilen çiftlik yönetimi, zaman geçtikçe bir tür diktatörlüğe dönüşür.

Orwell’in, sömürü düzeninin asla son bulmayacağını, yalnızca sömürenlerin değişeceğini alegorik bir anlatımla aktardığı eser, Türkiye'de ilk kez 1954 yılında, o zamanki adı Maarif Vekâleti olan Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, Halide Edib Adıvar'ın çevirisiyle yayımlanmıştır.

1954 yılında beyaz berdeye uyarlanan Hayvan Çiftliği, Pink Floyd'un unutulmaz Animals albümüne de ilham kaynağı olmuştur.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 104
Ağırlık : 104
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺53,00

“Okumak, başka bir kültüre seyahat etmektir. Dil, bu yolculuğun aracıdır.”

2020 yılında, En Etkili 100 Afrikalı listesine giren Jennifer Makumbi’nin ikinci romanı olan İlk Kadın, İngiltere’de oldukça prestijli olan Jhalak Ödülü’nü aldı. Uganda kökenli masalların güçlü bir feminist yorumu olan İlk Kadın, yazarın alaycı bilgeliği, güçlü mizah anlayışı ve derin anlatımıyla okuyucuyu başka bir kültüre seyahat etmeye davet ediyor.

Zeki, cesur ve bir o kadar da dikbaşlı olan eserin kahramanı Kirabo, küçük bir Uganda köyünde büyükannesi, büyükbabası, teyzeleri, kuzenleri ve arkadaşlarıyla mutlu bir hayat yaşayan meraklı bir çocuktur. Ancak gençlik yıllarına girerken hiç tanımadığı annesinin yokluğunu her geçen gün daha güçlü bir şekilde hissetmeye başlar. Kirabo, annesini ve gerçek bir aidiyet duygusunu ararken dünyadaki yerini ve geleceğini de sorgulamaya başlar.

Hem epik hem de son derece kişisel olan bu hikâye, bir genç kızın annesini arama çabaları üzerinden, tarih boyunca kadın olmanın ne anlama geldiğini keşfetmesini ve bu keşfin geleceği üzerindeki etkilerini anlatıyor. Bu büyüme hikâyesinde aynı zamanda kadınların diğer kadınlara nasıl acı çektirebildiğini; feminizmin, kentsel ve kırsal yaşam ayrımı ile kabile ve ırk farklılıkları boyunca nasıl bölündüğünü görüyoruz.

Türk okurlar için eserin dili hakkında bir önsöz de yazan Makumbi, annelik mitlerinin tarihsel kökenine, kadın cinselliğinin tartışmalı zeminine ve kişisel, kamusal ve politik güç arasındaki kesişmeye eğlenceli ve bilgece bir üslupla odaklanıyor.

“Gandalıyım ve karakterlerimin kullandığı dil Gandaca. Ben yalnızca tercüme ediyorum.”


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 440
Ağırlık : 440
En / Boy : 14 / 23
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺158,00

Kuyucaklı Yusuf, o zamana kadar öykü yazarı olarak bilinen Sabahattin Ali'nin, Aydın Cezaevi’nde tutukluyken tanıştığı ve hayatından etkilendiği Yusuf'un yaşadıklarından yola çıkarak kaleme aldığı ilk romanıdır.

Türk edebiyatında toplumsal gerçekçi akımın öncülerinden olan eser, bazı eleştirmenler tarafından, romanın kahramanı Yusuf’un karakteri esas alınarak romantik olarak tanımlanır.

İlk olarak 1932 yılında Yeni Anadolu Gazetesi’nde bölümler hâlinde yayımlanmaya başladıysa da Sabahattin Ali ile gazete arasında çıkan bir anlaşmazlık neticesinde yarıda kesilerek ilerleyen yıllarda Projektör ve Varlık dergilerinde yeniden çıkmaya başlamış, eserin tamamı ise ancak 9 Kasım 1936 ile 21 Ocak 1937 yılları arasında Tan Gazetesi’nde yayımlanabilmiştir. Kitap hâlindeki ilk basımı 1937’de yapılmıştır.
1985 yılında Feyzi Tuna’nın yönetmenliğinde filme uyarlanan eser, sınıf çatışması, topluma yabancılaşma, zengin sınıfın yoksullar üzerinde uyguladığı baskılar gibi toplumsal sorunlar ekseninde, akıcı ve sade bir dille yazılmıştır.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 264
Ağırlık : 264
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺66,00

“Eğer mektubum eline ulaşırsa, o zaman bil ki ölü bir kadın sana hayatını, dünyaya geldiği ilk dakikadan son nefesine kadar senin olan hayatını, bu mektupta anlatıyor.”

 İlk kez 1922 yılında yayımlanan bu uzun öyküde, çağdaşı Sigmund Freud’dan oldukça etkilendiği bilinen Zweig’ın, aşkın derin bir psikolojik analizini yaparak ‘mutlak aşk’ı sorguladığını görürüz.

 Birinci Dünya Savaşı sonrası, toplumsal yıkım ve travmaların etkisi altında yazılan bu eser, ünlü bir yazarın kendisine gelen postalar arasında imzasız bir mektubun dikkatini çekmesiyle başlar. Mektubun başlığı oldukça merak uyandırıcıdır.
“Sana, beni hiç tanımamış olan sana.”

Yaklaşık iki düzine sayfadan oluşan bu uzunca mektubun ilk cümlesinden itibaren ‘bilinmeyen bir kadın’ın çektiği büyük acılara, yaşadığı hayal kırıklıklarına, kederle örülmüş dünyasına, umutsuz bir aşka olan sonsuz bağlılığına ve intiharla sonuçlanan dramatik bir içsel yolculuğa tanıklık ederiz.

Öykü 1948 yılında Maximillian Oppenheimer yönetmeliğinde beyaz perdeye, 1975 yılında, Antonio Spadavecchia tarafından operaya uyarlanmış ve büyük ilgi görmüştür.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 64
Ağırlık : 64
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺53,00
Hayvan ve İnsan Duyguları

Kırk yıldan uzun süredir hayvanların duygu ve davranışları üzerine çalışan Frans de Waal hayvan ve insan duygularının büyüleyici dünyasını keşfe çıkıyor.

Mama’nın Son Sarılışı, biyolog Jan von Huff ile derin bağlar kuran bir şempanzenin ölümüyle başlıyor. Mama, ölmek üzereyken Van Huff gece vakti son bir sarılma için onu ziyaret etti. Bu olay filme alınmıştı ve tüm dünyada bu veda vakti büyük popülarite kazandı. Milyonlarca insan için, Mama’nın genellikle insanlara özgü olduğu düsünülen ancak bütün primatlar için ortak bir davranış olan  kocaman bir gülümsemeyle güven verişi, profesörün sırtını okşayıp onu kucaklaması çok etkileyiciydi.

Waal bu kitabında, insanların sevme, nefret etme,  korkma, utanma, suçluluk duyma, neşelenme, iğrenme ve empati kurma gibi becerilere sahip tek tür olmadığını gösteriyor. Waal yüz ifadelerini, insan politikalarının ardındaki duyguları, özgür iradeyi, hayvan sezgilerini ve tabii ki Mama’nın hayatını ve ölümünü tartışmaktadır. Mama’nın Son Sarılışı, insan duygu ve davranışlarının evrimsel köklerini tartışmaya açmak açısından çok önemli bir yapıttır. Bu kitap dünyanın en prestijli ödüllerinden biri olan Pen Amerika Bilim Ödülü’nü kazanmıştır.

‘’Siz de bu kitabı okurken benim gibi kendinizi sevimli, şefkatli ve anlayışlı, kitapta ayrıntıları verilen şempanzelerin çok tanıdık davranışlarını taklit ederken bulabilirsiniz. Ama kaşlarınızı çatarken, dişlerinizi sıkarken ve onlar gibi kıçınızı kaşıdığınızda, belki de bütün bu davranışlarımızın sadece bizimle ilgili olmadığını hatırlayın.’’

- Adam Rutherford – The Guardian


Basım Ayı/Yılı : 2020
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 368
Ağırlık : 368
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺145,00
Kadınların Genetik Üstünlüğü Üzerine

Daha uzun ve sağlıklı bir ömür, daha güçlü bir bağışıklık sistemi, hastalıklarla mücadelede daha yüksek başarı oranı…
Amerikalı doktor ve genetik bilimci Sharon Moalem, oldukça ikna edici argümanlarla, kadınların sahip oldukları iki X kromozomu sayesinde, bir X kromozomu olan erkeklerden biyolojik açıdan ayrıcalıklı olduğunu savunuyor.

Moalem, son kitabı X’in Hikâyesi’nde belki de toplumsal cinsiyet klişelerimizi tersyüz ederek birçok durumda kadın biyolojisinin üstünlüğünün, iki X kromozomuna sahip olmalarıyla açık bir şekilde bağlantılı olduğunu göstermek için klinik, tıbbi ve tarihsel verilerden yararlanıyor.

Tüm dünya, dehşet verici bir pandemi nedeniyle panik hâlindeyken bilim insanları, bazı insanların hastalıklara karşı daha dirençli olmalarının altında yatan faktörlerle ilgili araştırmalar yapıyor. Cinsiyet bu faktörlerden biri olabilir mi? Ve eğer öyleyse neden?
Moalem, bu soruları pandemiden çok önceleri sormaya başlamıştı ve almak istediği cevaplar tüm dünyayı kasıp kavuran bir felaketle gün yüzüne çıktı: Erkeklerin COVID-19'a yakalanma olasılığı muhtemelen kadınlardan daha fazla değil ama tüm dünyadaki istatistiksel veriler gösteriyor ki bu hastalık nedeniyle ölüm oranları daha yüksek.

Erkekler için sorun; eğer X kromozomundaki genlerden biri hatalıysa, bu hatanın etkileri bütün hücrelerin DNA'sında görülecek olmasıdır. Kadınlar ise İki X kromozomundan faydalandıkları için genetik çeşitliliğe sahiptir.

Kitapları çok sayıda ülkede yayımlanan ve ilgiyle takip edilen Moalem, biyoteknoloji ve insan sağlığı alanındaki keşifleriyle yirmi beşten fazla patent almıştır ve genetik alanındaki klinik araştırmalarıyla tüm dünyada tanınmaktadır.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 280
Ağırlık : 300
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺119,00

“Yalnızlığımın ötesinde başka bir yalnızlık var ve kimsesizliğime adım atan herkes ancak bir pazar yeriyle karşılaşır.” 
İlk kez 1920 yılında yayımlanan ve Halil Cibran’ın ikinci kitabı olan Haberci, Deli ile birlikte yazarın en önemli eseri olan Ermiş’in öncülü olarak kabul edilir. Haberci, Cibran’ın evrensel insani değerleri bilgelikle yoğrulmuş şiirsel üslupla aktardığı yirmi dört hikâyeden oluşur. 

Herkesin, yaşamın ve doğanın özünü kendi içinde taşıdığı ve kendisinin habercisi olduğu düşüncesini esas alan bu hikâyeler; ahlak kavramının sorgulandığı, insani değerlerin yüceltildiği ve her kültüre hitap etmeyi başaran anlatım diliyle okuyucuyu bilgelik yolculuğuna davet eder. Cibran’ın duygu ve düşünce dünyasında gezinirken kendimizi maneviyatın derin sularında yönümüzü ararken buluruz. 

Yaşamının son yıllarını ABD'de geçiren yazar, ölümüne kadar kaldığı bu ülkede eserlerini İngilizce olarak yazmıştır. 
Aynı zamanda başarılı bir ressam olan Cibran’ın eserleri 20’den fazla dile çevrilmiştir ve resimleri hâlâ dünyanın pek çok şehrinde sergilenmektedir.


Basım Ayı/Yılı : 2021
Basım Yeri :
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 48
Ağırlık : 48
En / Boy : 14 / 21
Cilt Tipi : Ciltsiz
Kağıt Tipi : 2. Hamur
Cep Boy Durumu : 0
₺53,00
1 2 >
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı