Bu kitap bir sevgi günlüğüdür. Kötülüklerin kol gezdiği dünyada aşka ve sevgiye doymuş bir kalple yazılmıştır. Hayatın sonbaharına geldiğinde yaşanan onca yılın ardından geriye kalan tek şey sevgi oluyor. Bedenine yalnızlık çöktüğünde aşk dolu hatıralar yanına koşarken öfke, kıskançlık ve kin sadece ruhu yoruyor. Yıllar sonra geri dönüp baktığında için huzurla dolsun istiyorsan zaman kaybetmeden kalbinde aşka yer aç. Gönül sende misafirken sev doya doya!


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 160
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 3. Hamur
Basım Tarihi : 09.2020
₺120,12

 

 

“Ne denirse densin, kökeni ve kaynağı ne olursa olsun sabit olan bir hakikat var ki o da insanlarda aşk denilen bir hadise vardır. Ve insanlar bu hadisenin hükmüne tabidir.”

Modern Türk romancılığının tartışmasız en büyük ustası Halit Ziya Uşaklıgil, 1935 yılında yayımlanan Aşka Dair’de pesimist bir dünya içinde bocalayan insan hayatlarından kesitler sunuyor. Aşk, yalnızlık, delilik, yoksulluk ve ölüm gibi olguları karakterlerin iç dünyalarına yaptığı yolculukla gün yüzüne çıkarırken akıllara eşsiz dili ve çarpıcı kurgusuyla kazınıyor. İlk basımından on yıllar sonra bile halen keyifle okunan Aşka Dair yazarın kendi hatıralarından da izler taşıyor.

 

 

 

 

Basım Dili : Türkçe

Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 136
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 3. Hamur
Basım Tarihi : 8.2020
₺34,44

 

 

“Hayata tutunamayan, hayat karşısında genellikle hayal kırıklıklarına uğrayan insanların dramını vermiştir Halit Ziya.” 

Oğuz Atay

Kitap olarak 1895’te yayınlanan Ferdi ve Şürekâsı, modern Türk romanının öncü ismi Halid Ziya Uşaklıgil’in, varlık-yokluk çatışması üzerinden insan ilişkilerini anlattığı ilk dönem romanlarındandır. Halid Ziya, romanın geçtiği 19. yüzyıl Türkiyesi’nin dışa kapalı atmosferini Ferdi ve Şürekâsı Ticaretgâhı ile simgeleştirerek işçi sınıf ve kentsoylu sınıfın emellerini, kaygılarını, kalp kırıklıklarını uyumsuz bir evlilik üzerinden anlatır.

 

 

 

Basım Dili : Türkçe

Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 200
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 3. Hamur
Basım Tarihi : 8.2020
₺44,52

 

 

Şık, Türk edebiyatının önemli kalemi Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın yazdığı ilk romandır. Bu eser, ilk olarak Tercüman-ı Hakikat’te tefrika edilir ardından kitap olarak basılır.

“Bu ‘Şık’ hikâyesindeki Şatırzade Şöhret Bey de kendisinden 17 sene sonra doğan ‘Şıpsevdi’ kahramanı Meftun Bey’in nüvesidir.”

“Ey okuyucu! Şık’ın bu cehaletini, bu ahmaklığını romancının hayalinde vücut bulmuş bir abartı olarak görmeyiniz. Ben bu satırları sırf hayalimden yazmıyorum. Modelim, görüp işittiğim hakikatlerdir. Bu hakikatlere tesadüfümde ben de şüphe ettim. Fakat mihenge vurdum. Doğru buldum. Hayal ne kadar hayal olsa yine az çok hakikatten doğar. Hakikati hayalden, hayali hakikatten ayırmak kudretinin kazanılması pek çok akıllıca tecrübelere bağlıdır. Dolayısıyla hakikate benzer çok hayaller, hayale benzer çok hakikatler bulunduğunu hiçbir vakit dikkat ve muhakeme gözünden uzak tutmamalıdır.”

“Okuyunuz efendim, okuyunuz. Gençliğimin ihtiyarlığımdan çok neşeli ve daha güldürücü olduğunu göreceksiniz… Çünkü ben bile kendi kendime bayıla bayıla güldüm.”

 

 

Basım Dili : Türkçe

Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 122
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 3. Hamur
Basım Tarihi : 8.2020
₺31,92

 

 

“Bu ejderin öldürücü dişlerine karşı koymak için ne yapmalıyız? Yavaş yavaş vücutlarını en öldürücü zehirlere alıştıranlar yok mu? Koleradan kurtulmak için koleraya, tifodan kurtulmak için tifoya, kuduzdan kurtulmak için kuduza aşılananlar yok mu? İşte ben mikrobik aşk hastalığının bu serumunu buldum. Aşılandım. Onun kurbanları sürü sürü ahmaklar gibi ben bu dertten ölmeyeceğim. Ve kimseyi öldürmeyeceğim.”

“Hangi fiilimizi tabiat kanunlarıyla tartarak işliyoruz ki bu davada da hak ve adil seçebilelim. Bize eza veren hakikati gerçek saymayız. Bütün ıstırapları hasmımıza yükleterek dava önünden zararsız sıvışmak isteriz. Bu macerada çok azap çektim. Fakat karşılık olarak Şükran’ın çektiklerini de niçin onun boynuna sırf günah kaydedelim.”

Gönül Ticareti, ilk olarak 1939’da yayımlandı. Tıpkı romanlarında olduğu gibi öykülerinde de unutulmaz karakterler yaratmayı başaran Hüseyin Rahmi Gürpınar, İstanbul kent yaşamının anlatılmayan hikâyelerini anlatmıştır. Gözlemleyip kendi fikriyatıyla süslediği karakterlerden sağduyulu insan hikâyeleri sunmuştur.

 

Basım Dili : Türkçe

Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 104
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 3. Hamur
Basım Tarihi : 8.2020
₺37,80

 

Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın en büyük hususiyeti, sokağa yakın diliyle, meddahça resmettiği hikâyelerde toplumsal meselelere dokunmasıdır.

 

 

Melek Sanmıştım Şeytanı, dönemin İstanbul kent yaşamının mahalle aralarını anlatan bir hikâye derlemesidir. Tıpkı diğer eserleri gibi, sadece muzipçe ele alınamayacak bu hikâyeler, dini istismarları, kadın-erkek ilişkisini, metalaştırılmış kadını anlatır. Bu yönüyle yazarın ruh dünyasının da büyük bir yansımasıdır. 

 

Basım Dili : Türkçe

Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 104
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 3. Hamur
Basım Tarihi : 8.2020
₺30,24

 

Elinizdeki kitap yasaklı bir roman! 21. yüzyılda bile açıklanması zor toplumsal, siyasi ve ekonomik gerçekleri olağanüstü bir gözlem yeteneğiyle henüz 20. yüzyılın başlarında haykıran Şıpsevdi, yüz yıl öncesinden bugüne ışık tutuyor. Şekli bir Batı hayranlığı kisvesinde şark kurnazlığını tüm çıplaklığıyla gözler önüne seren bu kitap, muhteşem kurgusuyla adeta baş döndürüyor. Şıpsevdi, bugün hâlâ hüküm sürmekte olan sömürü düzenine isyan ederken bunu felsefi bir derinliğe bağlamaktan da geri kalmıyor. Ve tüm bunları yaparken insan türünün yüzleşmesi zor doğasını bir tokat gibi okuyucunun yüzüne çarpıyor. En muhalif kalemlerin bile cesaret edemeyeceği bir yüreklilikle yazıya dökülen bu roman, Hüseyin Rahmi Gürpınar adını Türk edebiyatına altın harflerle yazdırıyor. 

Alafranga adıyla 1901 yılında İkdam gazetesinde yayımlanmaya başlayan, ancak baskıcı İstibdat rejiminin yasaklarından kurtulamayan eser, 1911 yılında Şıpsevdi adıyla özgürlüğe kavuştu. Şıpsevdi, o tarihten beri her okunuşta ufuk açmaya devam ediyor.

 


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 512
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 3. Hamur
Basım Tarihi : 8.2020
₺91,56

 

Konstantiniyye… İhtişamlı surlarının karanlık diplerinde cinayetler işlenen, otobanlarında siyasetçilerin suikastlara kurban gittiği, açlıktan çocukların dilendiği, gecekondularında kadınların sessiz sedasız öldürüldüğü, yalılarında yüzyıllık zenginliğin cömertçe seyre çıkarıldığı ve güzelliğiyle Divan şairlerine yüzlerce şehrengiz yazdıran, barok sanatından izler taşıyan şehirler şehri İstanbul.

Romanları 40 dilde yayınlanan ve uluslararası pek çok ödüle layık görülen ünlü yazar Zülfü Livaneli, Konstantiniyye Oteli ile okurlarına bir İstanbul panoraması çiziyor. İstanbul’un kaymak tabakasını, alt sınıfları ve hatta ölülerin ruhlarını buluşturup başarılı bir işkadını Zehra’nın gözünden anlatıyor.  İstanbul’un köklü tarihini fona alan usta edebiyatçı, onlarca karakteri, geçmişi Bizans’a dayanan bir otelin açılışına konuk ediyor; güç ve yönetim ilişkilerinden romantizme ve “başına sevda gelenlere”  kadar uzanan, geniş bir yelpazede insan ruhunu didik didik ediyor.

Prof. Onur Bilge Kula’nın deyişiyle “senfonik bir roman” olma özelliği taşıyan Konstantiniyye Oteli, İstanbul’da yüzyıllardır süren cümbüşü anlamak açısından Türk edebiyatında önemli
bir yer tutuyor.

Elinizde tuttuğunuz bu özel kitap, yeni baskısı ve gözden geçirilmiş son haliyle okurlarına çok sesli müzikal bir yapıt sunuyor.

 


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 432
En / Boy : 13,7 / 23
Kağıt Cinsi : 3. Hamur
Basım Tarihi : 8.2020
₺409,08

Sakarya Meydan Muharebesi, 22 gün 22 gece sürer. Savaş tarihinin en uzun ve en kanlı meydan muharebesi…22 günde, yaklaşık 15 bin asker şehit düştü. Toplam zayiat, 40 bin civarında. Günde 700 kahraman, vatanı yeşertmek için kanını verdi… Mustafa Kemal Paşa’nın deyimiyle, “Büyük Kanlı Savaş…”Osmanlı Devleti’nde 1683 yılında, Viyana ile başlayan Türk toprak kaybı ve çekilmesi 238 yıl sürer… 238 yıllık çekilmeyi Sakarya’da durduran komutan… Savaş tarihine, adını altın harflerle yazdıran Başkomutan Mustafa Kemal Paşa…Yokluk, kıtlık ve milletin kalan son atımlık cephanesi…Yaralı bir Başkomutan’ın, savaş meydanında haykırışı…Kanlı Savaş Meydanı’nda düşmanlarla savaşırken, Padişah Vahdettin’le, Enver Paşa’yla mücadelesi…Hannibal, Büyük İskender, Sezar ve Napolyon’u kıskandıracak savaş ustalığı…Mustafa Kemal Paşa’nın muharebede yaşadığı duygusal anlar… Paşa’ya sevdalı Fikriye…Bu belgesel-anlatı, siz, çocuklarınız, torunlarınız… Ve gelecek kuşaklar için yazılmıştır…Bir görevi yerine getirmenin sorumluluğuyla…


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 320
En / Boy : 13,7 / 21,5
Kağıt Cinsi : 3. Hamur
Basım Tarihi : 8.2020
₺124,32

“Bu benim ülkem… Bu topraklarda doğdum, bu topraklarda büyüdüm ben. Burada âşık oldum ilk kez. İlk gözyaşlarımı burada döktüm. En sevdiklerimi burada kaybettim. En büyük pişmanlıklarımı da burada yaşadım. Oysa şimdi;  köklerini kaybetmiş bir haymatlos gibiyim. Ne buraya ne de başka bir yere ait hissediyorum kendimi. Arada kalanlardan biriyim ben de. Ve tüm arada kalanlar gibi, ben de bir yabancıyım. Burada olmamalıydım… Bu yolculuğa hiç çıkmamalıydım.”

***

“Oysa ne kadar çok sevmiştim seni. Aptalca fikirlerine ve tüm arada kalmışlığına rağmen sevmiştim hem de. Daha ilk tanıştığımız anda, ‘işte’ demiştim, benim sevebileceğim biri. Zaman içinde tutkuya dönüştü bu sevgim. Hep seninle düşünmeye başladım küçük dünyamı… Hani sen de çok sevmiştin beni?  ‘Sen yoksan bu dünya da yok benim için.’ diyordun? En güzel aşk sözcüklerini kulağıma fısıldamış, aşkını Knidos’un asil halkına bile ilan etmiştin. Hatırlıyor musun, ‘Neden olmazmış, haydi açıkla.’ diye bana bağırdığın o günü?  Ya sen sevgilim… Şimdi sen nasıl açıklayacaksın şu halimizi?”

₺76,44

İstanbul Yıldızı… Gizemli Hint diyarından, altın çağını yaşayan Osmanlı İmparatorluğu başkentine gelen masmavi, yürek biçiminde bir elmas. Önce Kanuni Sultan Süleyman’ın görkemli tacına işlenen, sonra mezarlara girip çıkan, Kösem Sultan’ın kulaklarında sarayı kasıp kavuran ve nihayetinde Sultan II. Abdülhamid’in mücevherleri arasında yerini alan bir taş. Kendine has anlatım tarzı ve özgün kurgularıyla tanıdığımız Gül İrepoğlu, gerçek olaylardan ilham alarak yazdığı bu elmasın hikâyesini anlatırken aslında insanın zamana yenik düşmeyen hırsını, sınır tanımayan tutkularını, sonunu bile bile güce sahip olma arzusunu sunuyor okura. İstanbul Yıldızı, tarih içinde kendi öyküsünü başkalarının trajedisine dönüştürürken, sadece görenlerin değil hikâyeyiokuyanların da nefesini kesiyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 152
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 7.2020
₺69,70

Buğra Gülsoy, Birinci Kıyamet’in devamı olan, serinin son kitabı İkinci Kıyamet’te okurlarını sürükleyici bir yolculuğa daha çıkarıyor. Yaşanmış akıl almaz bir hikâyeden esinlenen roman, aşkın ve savaşın tanıklığında tüm zamanların içinde geçiyor. 

Birinci Kıyamet, Poe’nun “En korkunç canavarlar, ruhlarımızda gizlenenlerdir” cümlesiyle başlıyordu. İkinci Kıyamet ise yine Poe’nun “Bir taht inşa etmiş ölüm, uzak batıda yalnız bir şehirde”  cümlesiyle devam ediyor. 

Roman, boksör Sabri Mahir’in hiç bilinmeyen hikâyesinin detaylarını duygu yüklü bir dille anlatıyor. Türkiye’den gitmek zorunda kalan ve tüm dünyanın kıyısında aç, sefil dolaşan Sabri’nin tek hayali İstanbul’da bıraktığı Pera’sına, vatanına kavuşmaktır. Gittiği her ülkede yeni bir kıyametle tanışır, her kıyamet onu aşkına yaklaştıracak birer ipucudur. 

Tevfik Fikret’ten Sakallı Celal’e, Marlene Dietrich’den Bertolt Brecht’e, Osmanlı’dan Hitler Almanyası’na kadar tüm zamanların içinden geçen Sabri Mahir İkinci Kıyamet’te, akıl almaz serüvenine, “Güneşin Doğduğu Yer”e, Pera’sına seslenerek devam ediyor:

“Bu sana son mektubum… Geliyorum… 

Dönüyorum sana, yuvama, gerçeğime. İçi bizimle dolu bir gelecek olamaz artık biliyorum. Tek bildiğim son bir kez daha bakabilmek gözlerine, yüzüne bakabilecek cesareti kendimde bulabilirsem eğer…”

₺115,92

 

Uzun zaman önce, çok çok uzak bir galakside…

Luke Skywalker, Tatooine’in uzak gezegenindeki amcasının çiftliğinde çalışıyor ve orada yaşıyordu; ayrıca bu tekdüze hayatından çok sıkılmıştı. Yıldızlar arasında maceralar, kendisini en uzak galaksilerin ötesindeki yabancı dünyalara götürecek maceralar yaşamak istiyordu. 

Ancak Luke, karanlık ve güçlü bir savaş kralı tarafından tutsak edilen güzel bir prensesin şifreli mesajını çözdüğünde istediğinden fazlası gerçekleşti. Prenses'in kim olduğunu bilmiyor ama yakın zamanda onu kurtaracağını biliyor; çünkü zaman tükeniyor. 

Sadece cesaretiyle ve babasının ışın kılıcıyla donanmış olan Luke, şimdiye kadarki en vahşi uzay savaşının ortasına atıldı ve düşman savaş istasyonundaki amansız bir çatışmaya katıldı.

 

₺98,28

Asi İttifakı için karanlık bir zamandı... Han Solo, karbonitin içinde dondurulmuş bir şekilde alçak gangster Jabba the Hutt'ın eline düşmüştü. Onu kurtarmaya kararlı olan Luke Skywalker, Prenses Leia ve Lando Calrissian, Jabba'nın Tatooine üzerindeki sığınağına doğru tehlikeli bir göreve çıkarlar. 

Asi kumandanları, Asi filosunun tüm savaş gemilerini bir araya toplayarak dev bir donanma haline getirmişlerdir. Yeni ve daha da güçlü bir Ölüm Yıldızı'nın inşa edilmesi için emir veren İmparator ve Darth Vader, Asi İttifakı'nı ilk ve son kez ezmek için planlar yapmaktadır.

₺98,28

Luke Skywalker’ın maceraları, Ölüm Yıldızı'nın yok edilmesiyle bitmedi.

Asi İttifakı önemli bir savaş kazanmasına rağmen, İmparatorluk’a karşı verilen savaş daha yeni başlamıştı.

Birkaç ay geçti ve Asiler, Hoth’un donmuş topraklarında gizli bir karakol kurdular. Fakat o buzlu durgun su gezegeninde bile, Darth Vader’ın kötülüklerinden uzun süre kaçamadılar.

Yakında Luke, Han, Prenses Leia ve onların sadık yoldaşları, Karanlık Lord’dan ve kölelerinden kaçmak için her yöne dağılmak zorunda kalacaklar.

₺98,28

“Biz kadınlar bazen en başından olmayanı oldurmaya çalışıyoruz. Böyle kodlanıyoruz. El attığımız her şeyi düzelteceğimize o kadar inanıyoruz ki ‘onu da’ düzelteceğimize emin oluyoruz. Ama eşek kadar adamlar değişmiyor, olmayandan da olmuyor. Ve evet ne yazık ki bizim bunu anlamamız için iyice sarsılmamız gerekiyor. Farkındayım çok zor; üzücü, gurur kırıcı, yorucu sıfırlanmak… Ama emin olun şahane yanları da var…”

Aslı T. Kızmaz ikinci  romanında kendi ayakları üzerinde duran, hiç olmazsa buna çabalayan, sonunda “olmasa da olur” diyen delidolu bir kadının ayrıksı hikâyesine odaklanıyor.

Olmasa da Olur, Benden Ne Olur’un devamı olan eğlenceli, şen şakrak üslubuyla, roman kahramanının zihninde yarattığı hayali insanlarla, süratli ve nefis bir hikâye…

₺78,96

Dere kenarında balık tutmak isteyen çocuklar bir kadın cesedi bulur. Ceset suda bulunduğundan tanınmayacak

haldedir ancak cesedin kolundaki bileziği gören Kadı, maktuleyi tanıdığını ifade eder. Ceset, Sancakbeyi

Alaattin Paşa’nın ikinci hanımı Zinnur’a aittir. Zinnur, Divina isimli bir gayrimüslim iken Müslüman olmuş ve

Zinnur ismini almıştır.

Eşrefzade İdris Bey’in kendine has iz sürme ve akıl yürütme yöntemleri, bu vakada kadı naibi olarak tayin

edilmesini sağlamıştır. Hafiye İdris Bey kolları sıvar, Zinnur’u kimin, ne için öldürmüş olabileceğini araştırmaya

başlar. Gerçeği öğrenmek için her yolu deneyen İdris Bey, günah sayıldığı için lafını etmenin bile mümkün

olmadığı bir usulü dahi gizlice deneyecek, maktuleye otopsi yapacaktır… 

Yeni ipuçları çıktıkça vaka daha da karmaşık bir hal almaktadır. Vaziyet basit bir cinayetten ibaret değildir.

Araştırdıkça Zinnur’un asıl kimliği ortaya çıkar. Hiçbir şeyden haberi olmayan Sancakbeyi ise dehşet

içerisindedir. Şimdi sıra, Zinnur’u ortadan kaldırmak isteyebilecek kudretli adamları bulmaya gelmiştir.

Dersaadetli Hafiye Eşrefzade İdris Bey’in maceraları Divina’nın Bileziği ile devam ediyor…

₺91,56

Çocuğunuzu az önce otobüs durağına bıraktınız. Telefonunuz çalıyor. Bir yabancının telaşlı sesi var hattın diğer ucunda. Çocuğunuz kaçırılmış! Telaşlı yabancı kendi çocuğunun da kaçırıldığını söylüyor. Çocuğunuzu geri almanızın tek yolu var. Yirmi dört saat içinde başka bir çocuğu kaçırmanız gerekiyor. Kaçıracağınız çocuğun ailesi başka bir çocuk kaçırdığı an sizinki serbest bırakılacak. Ama unutmayın, eğer başka bir çocuk
kaçırmazsanız ya da kaçırdığınız çocuğun ailesi başka bir çocuk kaçırmazsa sizin çocuğunuz öldürülecek. Karışık mı? Maalesef. Artık Zincir’in bir parçasısınız ve onu kıramazsınız.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 352
En / Boy : 13,5 / 21,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 2.2020
₺110,50

“Bir hükümdarın aslında hiç özgür olmadığını, her şeye egemen görünse de bu egemenliğin gözle görünmez sınırlarla çevrili ve de pamuk ipliğine bağlı olduğunu çoktan öğretmişti Ahmed Han’a tarih.”

Bir yanda tüm zarafetiyle güzelliği, estetiği ve bir dönüşümüyansıtan laleler; diğer yanda saltanat, savaşlar, güç-denge mücadeleleri...

Gölgemi Bıraktım Lale Bahçelerinde, merkezine insanı alıyor. Lale Devri’ne ve bu “gösterişli” dönemin padişahı Sultan 3. Ahmed’e yakından, farklı bir perspektiften bakmaya davet ediyor okuyucuyu. Kimi zaman padişahın gücü, sanatçının kendi adını geleceğe aktarma endişesinde yankılanıyor. Bir an padişahın
kıyafetlerindeki kumaşlardan, sarayın odalarındaki ihtişama uzanırken; sonrasında saray mutfağının lezzetlerine tanıklık ediyor, Osmanlı’nın sosyal hayatının bir parçası oluveriyorsunuz. Gül İrepoğlu sarayın, yalıların, bahçelerin arasında geçen bu yolculukta hayallerle gerçek tarih izlerini bir araya getiriyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 338
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 2.2020
₺89,25

Cemil abi kıytırık bavulunu çekiştirip kapının ağzına geldi, daha bir hafta evvel sevdiği kadınla beraber bin bir pazarlık ile aldığı ayakkabıları geçirdi ayağına, “Tolstoy’ da seksen küsur yaşındaydı evini bırakıp gittiğinde” dedi, belli belirsiz… Yeşil gözlü kadın güldü, “O arkasında Savaş ve Barış’ı bıraktı sen, elektrik faturasını…”

***

Can Yılmaz, Klişe Hayatlar Matbaası, Yap Bi Babalık, Bilinmeyen Numaralar ve Hayatım Roman kitaplarının ardından, KAFA’da Kalmasın serisine “Schopenhauer’ın Askerleriyiz” kitabıyla devam ediyor...

₺70,56

     Anadolu’da bir Osmanlı sancağında iki cinayet işlenmiştir. Aynı usulle işlenen bu cinayetlerin maktulleri kilitli odalarda bulunur.
İşlenmesi imkânsız görünen bu cinayetleri Sultan tarafından İstanbul’dan görevlendirilen Eşrefzade İdris Bey çözecektir. Gizemli aile üyelerinden iş ortaklarına, evdeki hizmetliden mahalle esnafına kadar herkes şüpheliler listesinde...

    İdris Bey, somut delilleri toplamakta usta olmasının yanı sıra akıl yürütme becerisi sayesinde pek çok kişinin göremediği detayları görmektedir. Adım adım iz sürerek katilin peşine düşer fakat kendini Devlet-i Âli’nin dahi içine sızmış bir ihanet ağının ortasında bulur. Mesele tahmin ettiğinden çok daha büyüktür.
Yardımcıları Zabit Musa Bey ve afacan sokak çocuğu Ali Cengiz ile hainlerin peşine düşen İdris Bey’in maceraları Kızıl Şebeke ile başlıyor.

₺123,48

     “Bu dünyaya sıkıştırıldık biz. Ya öncesinde daha mutluysak? Ölünce nereye gidecek bu ruh dediğimiz. Böcekler kemirirken o bakmalara doyulmayan yüzünü, ne hissedeceksin Eşref? Hiçbir şey ha, nereden biliyorsun? Ya burası başka türlü bir yerse? Hiç düşünmediğimiz ve düşünmek bile istemeyeceğimiz bir yerse. Doğumla ölüm arasına sıkıştırılmış kendi cehennemini yaşayan zavallılarsak. Acı için, ıstırap için gönderildiysek buraya? Altmış-yetmiş senelik bir ömür için çok değil mi bu kadar eziyet. Ve yaşlılık ne çabuk gelip ne uzun sürüyor da, gençlik ne kısa. Böyle olmaz Eşref. Peki, ben bir daha gelecek miyim bu dünyaya? Ona da yok dersiniz siz değil mi?”

     Özlem Binel, saflığın gölgesinde aşkı ve tutkuyu anlatırken Kurtuluş Savaşı mücadelesini de romanının arka planına koyuyor. Binel, Ay Işığım romanıyla aşkın ve mücadelenin büyüttüğü hayatlara dokunuyor.

₺126,84

Bu roman, insanlığın en kötü tohumlarının bile iyiliği engelleyememesi hakkında…

Bu roman, haritada bile yeri bulunamayan, kimsenin yolunun düşmediği bir yerde insan yaşamının tekrar oluşması hakkında. Sanatı, renkleri, bilimiyle insanlığın doğayla işbirliği yapıp yeniden kök salması, yeniden olgunlaşması hakkında.

Bu roman, bir kadının gücü ve zaafları hakkında, annelik hakkında. Üstelik İngiliz tarzda döşenmiş bir bebek odasında değil, Sibirya’da bir çalışma kampında, insanlık tarihinin en büyük kötülüklerinden birinin yarattığı cehennemdeki annelik hakkında.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 472
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2020
₺114,75

Feyza içeriğinde, derinliğinde, cesaretindeki kadınlar nadiren de olsa dönem dönem gelirler, yaşadıkları coğrafyayı, normalize edilmiş saçmalıkları, korkaklığa bezenmiş cesaretsizliği kökten silkeleyip izlerini; özlerini görebilecek derinlikteki her bilinçte bırakıp karanlığı aydınlıkla yüzleştirerek geçerler... ama asla geçip gitmezler. Etkileri kalıcı ve ilham verici olur. Kıymetleri bilinmeli, coşkuları sahip çıkılmalı ve yargısızca dinlenmeliler.

Sınırda Üç Kadın’ın hikâyesi aracılığıyla Feyza’nın zihin labirentlerinde gezinmek, zaman zaman kaybolmak, duygunun dört mevsiminde bir yolculuk gibi ilham verici ve zamansız bir gerçekliğin ortasında gibi tüm zamanları kapsayacak yoğunlukta düşündürücüydü. Kadınların sınırda değil merkezde olduğu bir yaşam umudu için... Feyza sana teşekkür ederim. Anlayanı bol bir okuma yolculuğu olması dileğiyle...

Azra Kohen

Kadınlar hikâyelerini yeni anlatmaya başladılar.

Bu hikayenin öznesi olmak büyük cesaret gerektirir.

Ece Temelkuran

₺72,24

Kimse farkında değil. Galiba insanlar geri alabildiklerinden fazlasını kaybediyor: üç odalı ev, yirmi beş santim uzunluğunda saç, bütün bir renk. Ama kimse söylemiyor. Adını koymadıkça kayıplarla yaşamak kolaylaşıyor mu?

Yoksa insan diğerlerine merhametinden mi susuyor?

Bir yanda erkek kılığına girerek tarihin en önemli haritacılarından birinin yanında çırak olarak zorlu bir yolculuğa çıkan Raviye.

Bir yanda onun güzel hikâyesini anlatan Nur. Dünyayı renklerle tanımlayan, hikayesini bahçedeki incir ağacının köklerine fısıldayan, babasının ölümünden sonra ailesiyle Amerika’dan

Suriye’ye taşınan, ama evine düşen bombanın ardından farklı coğrafyalarda hayatta kalmaya çalışan Nur. Yıldız ve Tuz Haritası sekiz yüzyıl öncesiyle modern günler arasında mekik dokuyan, yerinden yurdundan edilmenin acısının ve cesaretin zaferinin sürekli yankılandığı bir kitap. Savaşın yakıp yıktığı Suriye’nin ve o yıkılan evlerde yaşayanlara ne olduğunun bir özeti adeta.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 368
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 12.2019
₺97,75

Sam berger hiç işlemediği bir cinayetle suçlanıyor...

Dipsiz, zifiri karanlık, buz gibi suların dibinde yönünü kaybedip boğulacak gibi oluyor. Kim ona yardım ediyor, kim tuzağa düşürmeye çalışıyor artık ayırt edemiyor.

Gittikçe körleşen baş düşmanı tamamen kontrolden çıktığında Berger her şey oracıkta bitsin istiyor. Ama sevdikleri için mücadeleye devam etmek zorunda.

Berger’in hayatı hiç bu kadar zor olmamıştı.

Yozlaşmış güvenlik kurumları, çıt çıkmayan bir hastanede komada yatan Molly Blom, darmadağın bir aile, alınamamış intikamlar ve Stockholm’ün üstüne çöken terör tehdidi… Serinin en heyecanlı, en gerilimli kitabı okurunu baş döndüren bir hızla İsveç’in soğuk ve karanlık atmosferinden Akdeniz’e taşıyor.

Yedi Eksi Bir ve Altı Çarpı İki’den sonra Arne Dahl tansiyonu iyice yükseltiyor, geçmiş hesapları tek tek çözerken yeni düğümler atıyor. Üstelik her zamanki zeki ve incelikli kurgusuyla.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 336
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 11.2019
₺102,00

Elinizdeki kitap Memleket Hikâyeleri’nin yayımlanışının 100. yılına özel Osmanlıca ve Türkçe hazırlanmıştır.

Refik Halid tarafından kaleme alınan eser ilk defa 1919 yılında Osmanlıca basılmıştır. Bu kitabın Osmanlıca sayfaları, 1919 yılındaki baskının tıpkıbasımıdır. Türkçe metinler için yazarın 1947 yılında gözden geçirdiği baskı esas alınmıştır. 

 *** 

“Refik Halid’in anlattığı olaylar bütünüyle yaşadığı dönemin olaylarıdır. Memleket Hikâyeleri ile Gurbet Hikâyeleri’nde canlandırılan kişilerin çoğu adeta canlıdır. Bütün bu yönleriyle Halide Edip onun ‘yalnız Türk edebiyatının değil, Rus ve Amerikan edebiyatlarından sonra, hikâyecilikte cihan ölçüsünde ön planda bir yer işgal edebilecek bir hikâyecimiz’ olduğunu belirtir.” 

Tanzimat’tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi

₺159,60

Üzerinde 8 tane düğmesi ve 2 tane tutacağı olan bir kutu… Bu kutunun yeni sahibi; 12 yaşındaki Gwendy Peterson. Gwendy, kutunun sahip olduğu gizli ve görünmez gücü yöneterek dünyayı güzelleştirme ya da dünyayı felaketlere sürükleme gücüne sahip olduğunu fark ediyor. 

Gwendy bu gizli gücün dünyanın iyiliği ya da kötülüğü üzerinde nasıl bir etkiye sahip olacağını düünürken kutunun gücü Gwendy yönetmeye başlıyor. İşte tam da burada Gwendy’nin içindeki küçük ses giderek cevabı olmayan sorular soruyor: "Neden sen, Gwendy Peterson? Bu yuvarlak dünyada bütün o insanların içinden neden seni seçti? Bu kutu da neyin nesi… Ve bana ne yapıyor?" 

Tüm bu soruların sonunda Gwendy’nin Düğme Kutusu okuru çarpıcı bir gerçekle yüzleştiriyor: "Hayatının ne kadarı kendine ait, ne kadarı ikramlarıyla ve düğmeleriyle birlikte kutuya ait?"

Usta yazar Stephen King’in ve Richard Chizmar’ın birlikte kaleme aldığı Gwendy’nin Düğme Kutusu okuyucuya hem tatlı hem de insanın keyfini kaçırabilecek bir hikâye sunuyor.

₺61,32

“Her tarafı gece olan birini ışıkları kapatarak korkutamazsın.”

Bir kadın kaç kere kör kuyulara düşebilir ve kaç kere çıkabilir yukarı? Geçmişin savaşları bir zaaf mıdır yoksa geleceğe şekil veren altın birer nişan mı?

Kevser, harabeye dönmüş yuvasından yetiştirme yurduna, oradan da bir hatanın korkunç kollarına savrulmuş, yine de hayatının kontrolünü eline almak için bıkmadan, yorulmadan mücadele etmiş bir hayat savaşçısı.

Kevser, aynı vapura bindiğiniz, aynı sokaklarda yürüdüğünüz, aynı marketten alışveriş yaptığınız ya da çok uzaklardan hikayelerini hüzünle dinlediğiniz kadınların sesi. Kevser’de her biri yaşanmış bu hikayeleri okurken, acının esir aldığı bir hayatın umut serüvenine çıkacaksınız.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 240
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 10.2019
₺89,25

Stephen King, Neil Gaiman, Khaled Hosseini, David Mitchell, Jonathan Franzen ve daha niceleri. Dünyanın güçlü kalemlerinden, yaratıcılık süreçlerinin gölgesinde yeşeren, olağanüstü bir ustalık dersi!

Kırk üç yazar, tek bir soru: Size ne ilham verdi?

İşte Joe Fassler’ın bu kitaptaki kırk üç yazara sorduğu temel soru bu. Her yazar yazısına, sevdiği bir romanın, şarkının ya da şiirin kelimeleriyle başlıyor. Sevdikleri işi yapmalarını sağlayan ve yazarken hala onlara yol arkadaşlığı eden alıntılarla. Ve sonra o alıntı, kimi zaman bir yazarlık dersine, kimi zaman da bir hayat dersine evriliyor. Yazarlar nasıl ilham bulduklarını anlattıkça ilhamları okura geçiyor, kitap tüm karanlıkları aydınlatarak güzelliğin ve sanatın amacının bir anlatısına dönüşüyor!


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 352
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2019
₺102,00

ARKA KAPAK YAZISI

İlk kitabımız “Onlar’ın Öyküsü”  için bu yolculua çıktıımızda büyük hayallerimiz vardı... O hayallere ulaştık ve maddi imkansızlıklar yüzünden okuyamayan tam 126 kız çocuumuzu okuttuk. Bu mutluluk beni daha da umutlandırdı ve elinizde tuttuunuz ikinci kitabı hazırladık. Yine mesleinde çok deerli ve zirvedeki oyuncular, sunucular ve cemiyet hayatının gencecik isimleri öyküler kaleme aldı. ‘‘Bizim Öykümüz’’ ün satışından elde edilen gelirle yine okuyamayan kız çocuklarımızı okutacaız. 

Ali Keçeli  ‘‘Müzeyyen: Hayalinin Peşinden Koşan Kız’’

Bensu Soral  ‘‘Leyla’’

Birce Akalay  ‘‘Kimsin Sen’’

Dilan Çiçek Deniz  ‘‘Çiçek’’

Ebru Akel  ‘‘İlk Aşkım’’

Elifnaz Albayrak  ‘‘Yolculuk’’

Erkan Kolçakköstendil  ‘‘Sus’’

Gökçe Bahadır  ‘‘Kırmızı Eşarp’’

Gupse Özay  ‘‘Delikanlı’’

Oylum Talu  ‘‘Daha Çok Erken’’

Ömür Sabuncuolu  ‘‘Karla Gelen Mutluluk’’

Şebnem Bozoklu  ‘‘B-14’’

Yasemin Özilhan  ‘‘Ben’’

Yasmin Gülman  ‘‘Önceki Ben, Sonraki Sen’’

₺118,44

Kadın yazarların bir araya geldiği büyü şöleni... Virginia Woolf,  Toni Morrison, Emily Dickinson, Mary Shelley ve diğerleri... Dünyanın başarılı kadın yazarları büyüyle buluşuyor. Taisia Kitaiskaia’nın güçlü kelimeleri, Katy Horan’ın olağanüstü illüstrasyonlarıyla birleşiyor ve kadın yazarlar en sihirli yanlarıyla birer büyücüye dönüşüyor. Üstelik bu yazarların büyü yapmak için ihtiyaç duyduğu şeyler sadece bir kalem ve bir kâğıt. Sihirleri hayatımızdan eksik olmasın!

“Edebiyatın Cadıları, büyücülüğün ta kendisi, ölüleri de dirileride uyandıracak bir büyü kitabı... Canlandırıcı, dönüştürücü,etkileyici, olağanüstü. Hem edebi bir eser hem deminyatür bir ansiklopedi.”

- Jia Tolentino, The New Yorker online


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 128
En / Boy : 15 / 20
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2019
₺106,25

Arka Kapak Yazısı

Buğra Gülsoy, bir ilk romandan beklenmeyecek bir kurgu ustalığı ve işlek bir dille okurlarına ilginç bir hikâye anlatıyor. Okurların sayfalar akıp giderken alacağı edebiyat tadını tahmin edebiliyorum.  

ZÜLFÜ LİVANELİ

“Sular yükseldikçe balıklar karıncaları yer, sular çekildikçe de karıncalar balıkları. Her şeye karar veren suyun akışıdır Sabri, bunu unutma,” demişti Tevfik Öğretmen. Genç olmamın vermiş olduğu bilgisizliği kibirlerimin ardına saklamıştım: “Her türlü biri diğerini yiyecek, ne anlamı var ki?” Gözleri üzerine oturan tebessüm sorduğum soruya değil, kendi cevabına aitti: “O zaman sen de suya girme”. Suya girmemek mi? Bir korkak olarak mı yaşamam gerektiğini söylüyordu bana? Bu satırları yazarken ne demek istediğini biliyorum şimdi. Ama her şey için çok geç artık. Nereden bilebilirdim ki; kendi zamanımda yaktığım bir kibritin benden sonraki zamanları kasıp kavuracağını. Bir insanın asla şahit olmaması gereken şeylere tanık olan ben, tüm kıyametlerin nedeni oldum. Bütün zaman benim yüzümden çöktü!

Önce dünyaya atıldım, sonra da dünyadan.

Güneşin Battığı Yer, 1912

DETAYLAR

Sayfa Sayısı : 216

Ebat : 13.7x21.5

Kağıt/İç Baskı : III.Hm Enzo 55gr.

Cilt/Kapak : Amerikan Bristol 230gr.

Yazar : Buğra Gülsoy 

Kitap Adı : Birinci Kıyamet

 

₺92,40

Olanlara anlam veremezken, nefes nefese kalan Buğra'nın sesini duymuştuk.
"Koşun, peşimizde!"
"Kim?"
"Ne?"
"Adam!"

Nesrin’lerin yakınındaki ağaca hızlı bir ok saplanmasıyla, eş zamanlı yerlerinden fırlamışlardı. "Koşun!" Cevap vermemize fırsat sunmadan tekrar sürükleyerek koşmaya başlamıştı Buğra. Ormanın derinliklerine inerken koluna iyice yapışmış, hızına ayak uydurmaya çalışıyordum fakat Buğra uzun boy avantajını kullanarak çok daha hızlı koşuyordu. Etrafta kimin olduğuna dahi bakamıyorduk. Gruptan herhangi birinin arkada kalmamasını umuyordum. Ciğerlerim oksijen yetersizliği ile yanıp kavrulurken, yerde bulmuştum kendimi. Taşların ellerimi ve dizlerimi parçalamasına aldırış etmeden hızla kalkarak koşmaya devam etmiştim.

Dokuz kişilik bir arkadaş grubu rutinleşen hayatlarına renk katmak amacıyla kamp yapmaya karar verirler. Her şey yolunda ilerlerken aksilikler, gariplikler, gerilim dolu dakikalar peşlerini bırakmaz. Bu acımasız mücadelede sadece hayatları için mücadele etmeyip arkadaşlık ilişkilerini de korumaya çalışacaklardır.

Hayatta kalma mücadelesinde ufak bir uyarı; En yakınındakine bile güvenme!


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 400
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2019
₺97,50

Sabırla, ilmek ilmek dokuduğu bu aşkın sonunun; ördüğü kozanın içine kendini hapseden ipek böceğinin hikayesine benzemesinden korkuyordu: Kendi hallerine bırakılırlarsa, günü geldiğinde kozayı delip kelebek olarak çıkabilirlerdi. Ya çıkamazlarsa...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 267
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2019
₺120,00

Claris’in hayatı tekrar değişiyor

Yeniden sevdiklerinden, ailesinden ayrılmak zorunda. Sıfırdan başlayacak. Ama bu sefer her şey daha farklı. Bu sefer güçsüz değil. Bu sefer yalnız değil. İki tarafın ortasında kalan Claris’in seçim yapması gerekiyor. Hayatını etkileyecek bir seçim. Hiçbir taraf masum değil.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : Kocaeli
Sayfa Sayısı : 288
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2019
₺116,00

… Aşk bazen sadece biter. 

Kursakta izi kalır. 

Her hikâye kendi gerçekliğini içinde saklar. Yazarken hayal gibidir, okurken gerçeğin taa kendisidir. Herkesin bir hikâyesi vardır; eksik ya da yarım kalmış, başlamadan bitmesi gerekmiş… Canı yanıp susulmuş, kan kusup kızılcık şerbeti denilmiş. Kimi hayatı teğet geçip ölümle sınanmış, kimi “hasretinden prangalar eskitmiş”… Hikâye bu ya; sonunda herkes eksik kalmış, tamamlanmamış duygular, yaşanamamış aşkların diyarında kursakta kekremsi bir tat bırakmış.  

 

Sayfa Sayısı : 192

Ebat : 13.5x19.5

Kağıt/İç Baskı : III Hm Enzo 55gr

Cilt/Kapak : Amerikan Bristol 230 gr

₺83,16
Tükendi

"Sakın tepenize bir sırça köşk kurmayınız. Ama günün birinde böyle bir sırça köşk kurulursa, onun yıkılmaz, devrilmez bir şey olduğunu sanmayın. En heybetlisini tuzla buz etmek için üç beş kelle fırlatmak yeter."


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 152
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 8.2020
₺20,28
Tükendi

"Onun nasıl bir dikkatle beni dinlediğini, gözlerini nasıl, söz haline getiremediğim taraflarımı da anlamak ister gibi yüzümde gezdirdiğini gördükçe büsbütün açılıyordum..."


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 168
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 8.2020
₺21,84
Tükendi

Gougaud, Louise Michel’in hayatını anlattığı bu romanının bir tarihsel kurgu olduğunu söyler. Louise söz konusu olduğunda mutlaka kurguya ihtiyacımız var. Aksi takdirde, Komün barikatları üzerinde, vurularak yanı başında yere düşen komüncü arkadaşlarının cansız bedenleri arasında dimdik ayakta, ateş etmeye devam eden bir Louise’i; küçük bir kız iken, avcıların öldürmek üzere oldukları bir kurdu kurtarmak niyetiyle onların namluları önünde diz çöküp göz yaşı döken bir Louise’i; doğaya her türlü haliyle, tozuyla, yosunuyla, pasıyla ve çamuruyla, onu kutsarcasına aşık olan Louise’i; bir yandan da kendisini çok doğal bir şeyin, tensel bir aşkın esrikliğinde kaybetmek istemeyecek kadar mücadeleye adamış bir Louise’i; bir kızıl bakireyi, ama sürgün cezasına çarptırıldıktan sonra mahkeme heyetinden idamını talep ederek kendisini nihayet bir arada olabilmek için Théo’nun mezarına gömmelerini isteyen bir Louise’i hayal etmek güç olacaktır.

O nedenledir ki, Louise’in ilk gençlik yıllarından itibaren ustası, dostu ve mektup arkadaşı olan Victor Hugo, mahkemesi sonrasında yazdığı şiirde, ona, ancak antik dönemlerin, eski çağ destanlarının kadın kahramanları arasında anlaşılır olabilecek bir paye biçer. Şunu anlıyoruz ki, Louise’siz bir komün, komünsüz bir Louise düşünülemezdi.  Louise Michel hiç bu kadar canlı olmamıştı, Büyüleyici ve ilham verici bir hikaye.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 212
En / Boy : 12,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 6.2020
₺79,20
Tükendi

Büyük ses getiren bir firar geçmişle kişisel bir hesaplamayı beraberinde getirebilir, daha da önemlisi bir ülkenin kaderini değiştirebilir mi?

Kızağa çekilen Dedektif Sean Duffy’nin artık kaybedecek bir şeyi yoktur, ama kazanacağı çok şey vardır. İngiliz Gizli Servisi gelip kapısını çaldığında Sean onların kendisinden ne istediklerini he-men tahmin eder. IRA’nın önde gelen bir bombacısı, Sean’ın öğrencilik yıllarından arkadaşı Dermot McCann hapishaneden kaçmıştır.

Sean, Dermot’u bulmaya çalışırken kendisini ona götürebilecek bir kadın çıkar karşısına: Kadın, içerden kilitli bir barda esrarengiz biçimde ölen kızı için adalet aramaktadır. Sean bu “kilitli oda problemini” çözerse, karşılığında ondan Dermot’un nerede olduğu bilgisini alacaktır.

“Sağlam kurgusu, unutulmaz karakterleri ve nefes kesen olay örgüsüyle uzun süre belleklerde yer edecek bir roman.”

Globe and Mail


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri :
Sayfa Sayısı : 336
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2020
₺92,40
Tükendi

“Bu hayatta her şeyiyle güvenebildiğiniz en az bir kişi olmalı. Yoksa kendinizi hep yalnız hissedersiniz. İnsanların çoğu yalnızdır o yüzden, yapayalnız. Yaşananlar kelepir bir hayatın ikinci el versiyonu gibidir. Yaptığınız hiçbir şey size ait değildir, benliğinize, özünüze. Hayatınız, tümüyle güvensiz bir ortamın mecburen size yaptırdıklarından ibarettir.

“Saf çocukluk halinizden geriye yüzünüzde ‘memur gülüşü’, dudaklarınızda ‘gammaz öpüşü’ kalır. Öptüğünüz yer kirlenir, güldüğünüz zaman herkes incinir. Elinizde etrafı yeşil dantelli beyaz bir mendil de yoksa temizleyemezsiniz hiçbir yerinizi.

“Ben Serap’ı böyle sevdim, en saf halimle, uzaktan.”

Yaşadığımız bu nefes aldırmayan, “tuhaf” dönemin Diyarbakır’da başlayıp İstanbul’a, oradan Zürih’e uzanan ve Nusaybin’de sonlanan hikâyesi... Muktedirlerin kirli sırıtışlarına inat, hülyasının, serabının üzerine titreyen, acısını içinde koyultsa da yalan ve şiddet üzerine kurulu “zulüm makinesini” sabırla, mizahla, yoldaşça dayanışmayla, zekayla maskara eden insanlar: Kudret, Bedirhan, Sema, Mutlu, Zeliha ve sonrasında Celal. Hayatı “büyük insanlık”a zehretmeye yeminli o “makinenin” katı/soğuk gerçekliğine bir an olsun gevşemeyen bir varoluş mücadelesiyle, bilgece bir meydan okuyuşla göğüs geren karakterler…


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 300
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 1.2020
₺123,20
Tükendi

Berlin ve İstanbul arasında puslu bir yolculuk… Yolculuk boyunca her iki şehrin esrarlı havasını derinden duyumsatan caddeler, sokaklar, manzaralar… Katman katman bir muamma… Tam düğüm çözüldü derken ortaya çıkıveren başka bir bilmece… Lübnanlı nerede? Suzan hemşire kim? Her yeri dinleyen, her yeri gören, her şeyi bilen o mistik güç neyin nesi? Adımlarımızı takip edip her seferinde bize birtakım yollar açarken birtakım yolları kapayan o kudretli el?…

Levent Bakaç’ın usta kaleminden dökülen cümlelerin yarattığı cerbezeyle katmerli bir bilmeceyi ilmek ilmek dokuyan, her dönemeçte şaşırtmacalarla soluklanan “değişik” bir polisiye…

“Bir adım geriledim ve etrafıma baktım. Sahil boyunca uzanan geniş yürüme yolunda hiç kimse yoktu. Beni delik deşik etse kimsenin ruhu bile duymazdı. Birdenbire ölümle burun buruna gelmeme rağmen oldukça sakindim. Paketimin içinde kalan son sigarayı yaktım ve ‘Demek sen de Lübnanlının adamısın’ dedim.”


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 208
En / Boy : 12,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 9.2019
₺70,40
Tükendi

“Varlığımız, kendi bedenini arayan bir rüzgâr gibidir; bu rüzgâr çevremizde dolanıp duran dağlarda, ağaçların tepesinde, ırmaklarda, kayalık tepelerle su başlarında bir yumak gibi dönüp kutsal bir tığla kendi urbasını örer ve böylece görünmeye başlar.”

Zeyrek. İstanbul’da büyümüş, eğitim almamış, bildiği her şeyi çıktığı yolculukta gördüklerinden öğrenmiş. Bu yolculukta tanıdığı insanları, hayvanları, bitkileri, güzel kadınları anlatıyor. Her macerada bir masal başka bir masalın gölgesine yerleşiyor. Ve bir olgunlaşma hikâyesi Faruk Duman’ın eşsiz dilinde hayat buluyor…


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 304
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 6.2019
₺26,24
Tükendi

“Köpekler, çok geçmeden, yuvalarından çıkan karıncalar misali saklandıkları yerden çıkmaya başladılar. Dünyanın en hızlı atları gibi koşuyorlardı. Sahilin yakınındaki ağaçlık alana geldiler.  Ölüm adasının ortasına özgürlük bayrağı asılmıştı. Hepsi birer kahramandı, özgürlük bayrağının yıldızına akacak o kutsal boyanın renkleriydi onlar.”

Kutsal boyanın renklerinin üzerine çöreklenen karanlık… Şehirlerin metal gürültüleri, kalabalıkların uğursuz uğultuları… Açlık, susuzluk… Sonra ölüm adaları…

Özgürlük bayrağının yıldızını boyayan renklerin direnişi… Kurtuluş şarkıları, barış halayları…

İdris Baluken, bu romanında, gözümüzün önünde ama bir o kadar da uzağımızda olan bir dünyanın içine çağırıyor bizi. Sürükleyici anlatımıyla, insanlığın kıyılarında hayat bulabilen bu dünyanın derinlerinde kendimizle yüzleşeceğimiz bir yolculuğa çıkarıyor.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 186
En / Boy : 13 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 5.2019
₺70,40
Tükendi

İnsan yüreğinin attığı yeri yurt olarak görse de, iç dünyası doğduğu topraklara aittir. Bu topraklara memleket denir. Memleket deyince bir başka heyecana kapılır insan ve bir başka bakar gözleri. Bu özlem bir kor gibi yakar tutuşturur insanı

Yıl1961. Türkiye ile Almanya arasında “İşgücü Alımı Anlaşması” imzalanır ve ilk olarak 2 bin 500 Türk Almanya’ya göç eder. Türkiye’de yaşam şartları şimdiki gibi değildir, zorludur. Binlerce insan yeni umutlar ve ekmek uğruna yaşadığı toprakları terk edip Almanya’ya gider ve giderken eşini, çocuğunu, ailesini en başta da vatanlarını geride bırakırlar. Zaman içinde memlekette Almancı, gurbette ise yabancı olarak kalacaklardır. Onlar bundan sonra ne tam anlamıyla Türkiye’ye ne de Almanya’ya ait olacaklardır. Kısacası onlar artık araftalardır…

6 yaşında annesiz kalan, 8 yaşında evlatlık verilen, 9 yaşında okula alınmayan, 16 yaşında evden kaçan, 20 yaşında vatanından ayrılan Zübeyde’nin Yozgat İstanbul ve Almanya üçgeninde geçen zorlu yaşam mücadelesine gözyaşlarınızla tanık olacaksınız. Aynı zamanda bu kitap bir döneme ışık tutarken binlerce gurbetçinin de kabuk bağlamış yarasını yeniden kanatacak…


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 212
En / Boy : 13,5 / 19,5
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 5.2019
₺19,68
Tükendi

Halep sokaklarında başlayıp Konya sokaklarına uzanan bir kaçışın öyküsü...
Mervan ve Leyla'nın en olmadık vakitlerde ortaya çıkan aşkları...
Ateşin Aşkı Semazeni Öldürmek romanından tanıdığımız Başkomiser Cahit'in, hayatı pahasına da olsa bir
cinayetin peşindeki macerası...
Okurken, Mervan'la birlikte soluk soluğa Halep sokaklarında dolaşıp çaresizliği ve ölümün nefesini ensenizde hissedeceksiniz.
Aşkı en zor zamanlarda tanıyacaksınız...
Mülteci Sevda, son yılların kanayan yarası olan Suriyeli Mültecilere değişik bir bakış açısı getirmiş heyecanlı bir polisiye ve bir o kadar da aşk romanı...
Tenden düşmüşüm, hayra yor beni. Sınırlarım kan içinde, acılarım diken üstü sevda.
Mahşer benim içimde, kıyamet benim...
Belli ki cennete çok var, cehennemse yüreğimde benim.
Halden düştüm, oku ne varsa suretime, oku kefilsiz, ben usulünce bekledim, vuslat yakın mı Leyla...
İki dünyam, Araf'ım,
Cennetim, cehennemim
Karanlık Gecem... Leylam...


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 336
En / Boy : 14 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 5.2019
₺45,00
Tükendi

Dünyamızın ikizi olan Mile gezegeni, birbirini tamamlayan karanlık ve aydınlığın birlikte oluşturdukları dengeyle varlığını sürdürebilmektedir. Bir gün, barış ve dinginliğin hâkim olduğu bu gezegende, ihtiraslar ve güç kavgası yüzünden denge sarsılır ve büyük bir savaş patlak verir. Artık yıkım başlamıştır.

Aydınlığın temsilci liderleri, savaştan korumaya çalıştıkları çocuklarını Samanyolu Galaksisi’ne, içinde tek canlı yaşamını barındıran Dünya’ya gönderirler. Aydınlık lider olmak için eğitilen on yedi yaşındaki Sofia, hayatta kalmak için ve halkını evlerine geri götürüp savaşı durdurabilmek için, karşısına çıkan tüm düşmanları alt etmek ve kehanetleri çözmek zorundadır.

Dolunay’ın kızı Sofia’nın macerasına, yaşadığı acılara ve mücadele dolu yaşantısına açılan kapıları aralamaya onunla birlikte kehanetleri çözerek içindeki anaforlarda yüzmeye hazır mısınız?

Heyecan dolu bu serüvene hazırsanız maceramız başlıyor. Sıkı tutunun çünkü sert bir düşüş ve zorlu bir beyin fırtınası sizi bekliyor!


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 368
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2019
₺71,20
Tükendi

“Hayallerim var daha benim. Saf, masum ve rengârenk hayallerim. İlk defa âşık oldum. Ve onu çok seviyorum“

Mutluluktan göklere uçuyor gibiyim sevdiğim adamın yanında. Tıpkı ıhlamur ağacında ki Mert’in kurduğu tahta salıncakta, gözlerim kapalı sallandığımda hissettiğim gibi bir his bu. Nefesi, sallanırken rüzgârın saçlarımı savuruşu gibi. Aşkın kokusu, ıhlamur ağacının o mis kokusu gibi. O benim sadece sevdiğim değil sırdaşım, hayata tutunma nedenim.


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : İstanbul
Sayfa Sayısı : 176
En / Boy : 13,5 / 19
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 3.2019
₺25,00
Tükendi

Sana Ait Olmayan Bir Hikayeye Asla Dahil Olma.

Göndereni belirsiz tehdit dolu mesajlar. İstemediği bir tatile zorla çıkan bir çocuk. Gizemlerin ve kayıpşarın yaşandığı korkunç bir ev. Kaybolan bir aile. Ve bütün bunları anlatan bir günlük.

O tatile gitmemeliydiler. Ama tek hataları bu değildi. Meriç kendine ait olmayan bir günlüğü okumuştu. Ve bütün ailesini tehlikelerle dolu kirli bir geçmişin içine sürüklemişti. Şimdi kendini ve ailesini bu korkularla dolu kabustan nasıl kurtaracaktı.

Peki Ya Onun Yerinde Sen Olsan, Okur Musun?


Basım Dili : Türkçe
Basım Yeri : Kocaeli
Sayfa Sayısı : 256
En / Boy : 13,5 / 21
Kağıt Cinsi : 2. Hamur
Basım Tarihi : 4.2019
₺29,70

Roman Kitapları

Roman Nedir?

Roman, yaşanmış ya da yaşanması mümkün olan olayları düz yazı şeklinde anlatan edebi bir türdür. Edebi metinlerin alt dallarından biri olan bu tür, diğer edebiyat ürünlerinden farklı olarak daha uzun yazılmaktadır. Roman kitapları, özgün, sanatsal anlam ifade edecek şekilde kurgulanmaktadır. Her romanın anlatım şekli, olay örgüsü ve zamanı yazarın belirlediği kurallar çerçevesinde ilerler. Birbiri ile uyumlu olan bölümlerden oluşan edebi romanlar okurun olay örgüsünden uzaklaşmasına engel olur. Yazının belirli bir olay örgüsünde ilerletilmesi ise romanın en önemli özelliğidir. 

Roman okuma kitapları içeriğine göre farklı dallara ayrılır. Edebiyat okuma kitapları arasındaki psikolojik roman, kişilerin zihinsel süreçlerini anlatan bir türdür. Tarihi roman, konusunu tarihten alan ve tarihin belirli bölümlerini anlatır. Romantik roman türü ise kişinin arzularını, isteklerini, hayallerini ve aşk konusu ele alan roman türüdür. Aynı şekilde polisiye roman türü ise gizemli olayları, cinayet, suç, ceset gibi kavramları konu edinen çeşitlerindendir. Fantastik roman olarak adlandırılan hayal gücünün sınırlarını aşan ve son dönemlerde yaygınlık gösteren bir türdür. Fantastik roman türünde Yüzüklerin Efendisi kitabı okurlarının beğenisini kazanmıştır. 

En İyi ve En Güzel Romanlar

Edebi eserlerden biri olan roman kitapları, okuyucuların beğenisine göre değer kazanır. Edebi eserlerin değerlendirilme şekli öznel olduğu için diğer bilim dallarına göre edebiyat, farklı doğrultuda ilerleme gösteren bir daldır. Bu kapsamda yazılan eserler insanların duygu ve düşüncelerine hitap edeceği, okuyan kişiyi ne derece etkileyeceği gibi kriterlere göre değerlendirilir. En iyi roman kitapları bu yüzden okurun beğenisine göre farklılık gösterir. Ancak dünya genelinde belirli okuyucu kitlesine ulaşmış çok satan kitaplar arasında yerini almış edebi romanlar bulunmaktadır. 

Dünya üzerinde çeşitli otoritelerce en güzel romanlar belirlenmiştir. Bu romanların belirlenmesinde okuyucuların beğenisi, satış sayıları, baskı sayıları, hangi ülke diline çevrilip okunduğu gibi ölçütler etkilidir. Bu kapsamda dünya üzerinde en fazla okuyucu kitlesi olan romanlar klasiklerdir. İçerisinde birçok ülkenin ünlü yazarının eserleri bulunan bu klasikler roman türüne ait eserlerden oluşmaktadır. Türk romanları ise farklı dönemlerde yazılmış ve o dönemin sosyal olaylarını konu edinmiş olay örgüsüne sahiptir. Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatı olarak adlandırılan ve Türkiye Cumhuriyetinin kurulduğu yıllarda halkın içinde bulunduğu durumları anlatan romanlar en çok okunan Türk romanları arasında yer almaktadır. 

En İyi Türk Romanları

Türk edebiyatında yazılan edebi türlerden biri de romanlardır. Türkçe romanlar farklı dönemlerde yazılmış, çeşitli türlerde sayısız eserlerden oluşmaktadır. Bu eserler Tanzimat Döneminde başlayan batılılaşma süreci ile Türk edebiyat dünyasına girmiştir. Türk edebiyatında yazılan ilk Türkçe roman ise Şemsettin Sami’nin Taaşşuku Talat ve Fitnat adlı romanıdır. Ancak bu romandan öncede çeşitli roman örnekleri Türk Edebiyatında yer almıştır. Türk yazarların romanları yazıldığı dönemin özelliklerini anlatan olay örgüleri ile okurlarının beğenisini kazanmıştır. Bu romanlardan bazıları ise dünya çapında çeşitli dillere çevrilerek daha fazla kişi tarafından okunmuştur. Bu kapsamda belirlenmiş en iyi yerli romanlar ve yazarlar şu şekilde sıralanabilir:

  • Reşat Nuri Güntekin: Çalıkuşu kitabı, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı döneminde yazılmış bir romandır. O dönemin sosyal hayatını, kültürünü ve eğitim durumunu ve duygusal bir aşk hikâyesini ele alan olay örgüsü ile yazılmıştır. Bunun yanı sıra Acımak, Yaprak Dökümü romanları Türk Edebiyatı okurları tarafından beğenilmiştir. 
  • Halide Edip Adıvar: Kurtuluş Savaşı dönemini anlatan romanlar yazmıştır. Bu romanlar arasında ve çok satan kitap listeleri içinde yer alan başlıca romanları Sinekli Bakkal, Ateşten Gömlek, Türkün Ateşle İmtihanı, Vurun Kahpeye, Handan.
  • Yakup Kadri Karaosmanoğlu: Türk toplumunun yaşadığı sorunları ve toplumsal değişikliği ele alan edebi romanlar yazmıştır. Yaban, Ankara, Sodom ve Gomore, Kiralık Konak, Hüküm Gecesi, Nur Baba Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun yazmış olduğu yerli romanlar arasında yer alır.
  • Tarık Buğra: Cumhuriyet Dönemi Türk romancılar arasında yer alır. Yazmış olduğu Osmancık, Küçük Ağa, Firavun İmamı, İbişin Rüyası, Yağmur Beklerken yazılmış olduğu dönemin sosyal yaşantısı hakkında bilgi vermektedir. 
  • Mehmet Rauf: Türk edebiyatının ilk psikolojik romanı olan Eylül ‘ü yazmıştır. Bu romanın konusu acı ve ıstıraptır. 
  • Yaşar Kemal: Nobel Edebiyat Ödülüne aday gösterilen eserleri vardır. İnce Mehmet başta olmak üzere, Ağrı dağı Efsanesi, Yılanı Öldürseler, Üç Anadolu efsanesi en çok okunan Türk romanları arasında yer almaktadır.
  • Orhan Pamuk: Nobel Edebiyat Ödülü alan tek Türk romancıdır. Kar, Kara Kitap, Benim Adım Kırmızı, Beyaz Kale, Masumiyet Müzesi ve Son olarak yazdığı Veba Geceleri Türk romanları içinde olan edebi eserleridir.
  • Kemal Tahir: Türk Edebiyatının üretken roman yazarlarından biridir. Yorgun Savaşçı, Devlet Ana, Esi Şehrin İnsanları, Bozkırdaki Çekirdek, Kurt Kanunu isimli romanları okuyucuların beğenisini kazanmıştır.
  • Orhan Kemal: Toplumsal gerçekçi roman türünün yazarlarından biridir. Eserlerinde toplumsal sorunları ele almıştır. Bu kapsamda Türkçe romanlar arasında Bereketli Topraklar Üzerinde, 72. Koğuş, Gurbet Kuşları, Ekmek Kavgası, Eskici ve Oğulları, Cemile yer alır.
  • Oğuz Atay: Modern Dönem Türk romancılar arasında yer alan Oğuz Atay’ın roman kitapları arasında Tutunamayanlar, Tehlikeli Oyunlar, Bir Bilim Adamının Romanı yer alır.
  • Sabahattin Ali: Yaşadığı deneyimleri romanlarında anlatan gerçekçi romancılardan biridir. Kürk Mantolu Madonna, İçimizdeki Şeytan, Kuyucaklı Yusuf, Sırça Köşk edebiyat romanları arasında yer alır. 

Bütün bu yazarların yanı sıra Türk Edebiyatına çeşitli türlerde eser veren ve en çok okunan kitap listeleri arasında yer alan Zülfü Livaneli, İskender Pala, Elif Şafak, Canan Tan, Ayşe Kulin, Ahmet Ümit gibi Türk yazarların romanları okuyucular tarafından tercih edilen en güzel romanlar arasında yer almaktadır. 

En Çok Okunan Roman Setleri

Türk ve Dünya edebiyatında çok satan edebiyat romanları okuyucular için set haline getirilmiştir. Bazı romanlar seri şeklinde yazılmış olup birbirinin devamı niteliğinde, kurgusu sürmektedir. Bu yüzden de okuyucular romanın yarım kalmasını istemediği için serinin devamını okumak isterler. Seri şekilde yazılan eserler roman seti şeklinde okurlarına sunulmuştur. Böylece roman okuyucusu ayrı kitap almak ve aramak yerine tek seferde alarak zamandan ve bütçesinden tasarruf sağlamış olur. Ayrıca roman kitap setleri yayınevlerine göre de set haline getirilmektedir. Aynı yayınevi tarafından basılmış roman okuma kitapları bir araya getirilerek set oluşturulur. Modern Klasikler ve Dünya Klasikleri ve Türk Klasikler roman setleri içinde geniş okuyucu kitlesi olan romanlar:

Yüzüklerin Efendisi - J.R. R. Tolkien: Fantastik romanlardan biri olan Yüzüklerin Efendisi en çok okunan roman setlerinin başında gelmektedir. Dünyanın kaderinin değiştirilecek yüzükten kurtulmak için verilen mücadeleyi konu edinen bir eserdir. 

Harry Potter - J. K. Rowling:  Cadılık ve büyücülük okulunda okuyan Harry’in bu okulda yaşadığı maceralar ve tehlikeler ana konusunu oluşturmaktadır. Dünya edebiyatında çok satan kitap listelerinde yer bulmuş, seri şekilde yayınlanan, geniş okuyucu kitlesine sahip roman setlerinden biridir.

Diğer yandan mutlaka okunması gerektiği dile getirilen, dünyaca tanınmış hatta çocuklara okuma alışkanlığı kazandırmak için okullarda okutulan klasik eserler de set hâlinde satılmaktadır. Toplumsal bilincin kazanılmasına yönelik öneminin vurgulandığı dünya klasiklerinden -örneğin- Tolstoy'un eserlerini set hâlinde almak mümkündür. Dostoyevski'nin, Puşkin'in, Gogol'un kitapları, hemen her kütüphande bulunmaktadır.

Roman Kitabı Fiyatları

Roman fiyatları belirlenirken bazı ölçütler göz önünde bulundurulmaktadır. Bu ölçütlerden biri romanın sayfa sayısı ve tasarımıdır. Bunun yanı sıra roman yazarının popülerliği, yazmış olduğu diğer kitaplarının satış oranları, baskı sayıları gibi unsurlarda roman fiyatları üzerinde etkilidir. Çünkü arz talep ilişkisinin kitapların fiyatlandırılmasında önemli bir yeri vardır. Türk ve Dünya edebiyatında yer edinmiş romanlar daha yüksek fiyat aralıklarında satışa sunulmaktadır. Sebebi ise bu kitapların yıllardır en çok okunan kitap listelerinde yer almalarıdır.  Ayrıca kitapların satıldığı mecralarında roman fiyatları üzerinde etkili olmaktadır. Belirli dönemlerde yapılan kampanyalar, düzenlenen fuarlar kitap fiyatlarında etkili olan faaliyetlerdendir. Son yıllarda internet üzerinden yapılan kitap alışverişleri arttığı yayınevleri kitaplarını okuyucularına daha hızlı ve daha uygun fiyatlarda sunmaktadır.

cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı