Tanıtım Yazısı :
4-8 yaş arası çocuklar için eğlenceli, eğitici, öğretici masallar. Cizi kızların renkli, resimli maceraları, çocukların kolayca anlayabileceği bir şekilde hazırlandı. Kitaplar, çocukların sosyal hayata hazırlanmasına da yardımcı olacak.
Cici Kızlar, hediyelerin manevi değerini keşfediyorlar.

4-8 yaş arası çocuklar için eğlenceli, eğitici, öğretici masallar. Cizi kızların renkli, resimli maceraları, çocukların kolayca anlayabileceği bir şekilde hazırlandı. Kitaplar, çocukların sosyal hayata hazırlanmasına da yardımcı olacak.
Cizi kızlar ve arkadaşları, tehlikeli işlere kalkışmanın sonuçlarını öğreniyorlar.

Kitap Tanıtım Yazısı :
4-8 yaş arası çocuklar için eğlenceli, eğitici, öğretici masallar. Cizi Kızların renkli, resimli maceraları, çocukların kolayca anlayabileceği bir şekilde hazırlandı. Kitaplar, çocukların sosyal hayata hazırlanmasına da yardımcı olacak.
Cizi Kızlar ve arkadaşları, hayallerini paylaşıyorlar ve biliyorlar ki ; çok çalışıp gerçekten isterlerse hayalleri gerçekleşecek.

Tanıtım Yazısı :
4-8 yaş arası çocuklar için eğlenceli, eğitici, öğretici masallar. Cizi kızların renkli, resimli maceraları, çocukların kolayca anlayabileceği bir şekilde hazırlandı. Kitaplar, çocukların sosyal hayata hazırlanmasına da yardımcı olacak.
Cici Kızlar, dostluğun ve dostlarının ne kadar kıymetli olduğunu öğreniyorlar.

Kitap Tanıtım Yazısı :
4-8 yaş arası çocuklar için eğlenceli, eğitici, öğretici masallar. Cizi kızların renkli, resimli maceraları, çocukların kolayca anlayabileceği bir şekilde hazırlandı. Kitaplar, çocukların sosyal hayata hazırlanmasına da yardımcı olacak.
Çocuklar, sorumluluk almanın ve doğaya değer vermenin önemini cici kızlarla daha iyi anlayacak.

4-8 yaş arası çocuklar için eğlenceli, eğitici, öğretici masallar. Cizi kızların renkli, resimli maceraları, çocukların kolayca anlayabileceği bir şekilde hazırlandı. Kitaplar, çocukların sosyal hayata hazırlanmasına da yardımcı olacak.
Cizi Kızlar ve arkadaşları, birlik olunca ortaya güzel şeyler çıkarılabileceğini öğreniyorlar.

Tanıtım Yazısı :
4-8 yaş arası çocuklar için eğlenceli, eğitici, öğretici masallar. Cizi kızların renkli, resimli maceraları, çocukların kolayca anlayabileceği bir şekilde hazırlandı. Kitaplar, çocukların sosyal hayata hazırlanmasına da yardımcı olacak.
Cici Kızlar, başkalarına ait olan şeylere saygılı olmak gerektiğini eğlenceli bir hikayeyle anlatıyor.

Kitap Tanıtım Yazısı :
4-8 yaş arası çocuklar için eğlenceli, eğitici, öğretici masallar. Cizi kızların renkli, resimli maceraları, çocukların kolayca anlayabileceği bir şekilde hazırlandı. Kitaplar, çocukların sosyal hayata hazırlanmasına da yardımcı olacak.
Çocuklar, eğitimin önemini Cizi Kızlarla daha çok anlayacaklar.

Sevimli orman Cin'i, ormanın derinliklerinde yaşardı. Onun görevi, kendi bölgesindeki herkese yardım etmekti. Kuş, çiçek, böcek, kimin bir derdi olsa, Sevimli Cin hemen yardıma koşardı.

Uzanmış arkadaşlarıyla sohbet ederken birden, "Kasabadan birinin bana ihtiyacı var ama bu bir insan" dedi. Cin, insanlara da yardım ediyordu. Ama kurallara göre onlara asla görünmemeliydi.

Minik Tırtıl, yavaş hareketlerle, yaprakların üzerinde ilerlemeye çalışıyordu. O sırada yanına iki kelebek geldi. Onları görünce, "Ne kadar güzeller." diye düşündü.

"Hem çok güzeller, hem de çok zarif uçuyorlar, oysa ben, değil uçmak, doğru düzgün yürüyemiyorum bile." dedi kendi kendine.

Ayıcık o sabah uyanmış ve karnını doyurmak için dışarıya çıkmıştı. "Of! Şimdi, bu kocaman bedenimi doyurmam için, bir sürü yiyecek bulmam gerekecek." diye söylendi.

Oysa, ileride bir tavşan, tek havuçla karnını doyurabiliyordu. Kuşların ise, bir kaç buğday işini görüyordu. Ama Ayıcık, kilolarca yiyecek ile anca doyabiliyordu.

Kaplumbağa ile Salyangoz yolda karşılaştılar. Salyangoz, "Kabuğun ne kadar çirkin" dedi Kaplumbağa'ya. Sonra da "bak, benim kabuğum hem renkli, hem de parlak."

Senin kabuğun çirkin, benim kabuğum güzel diye, bir tartışmadır başladı aralarında. Az daha kavga edeceklerdi.

Kaplumbağa hemen Sevimli Cin'e gitti. "Sevgili Cin, benim kabuğumu güzel bir renge dönüştürebilir misin? diye yalvarmaya başladı...

Fakir bir genç olan Alaattin´in kötü bir büyücünün eline düşmesi ve sihirli bir lamba bulmasıyla değişen yaşamını anlatan tek bölümlük bir hikayedir. Merakla ve heyecanla okuyacağınız bu kitapta; ayrıca yaşama dair pek çok bilgiyi de bulacaksınız. Çünkü masallar gerçeküstü görünseler de aslında yaşamdan alınan derlemelerdir. Binbir Gece Masalları´nın en tanınmış serüvenlerinden biri... Dünya önce filmleri yapılan ve klasik değeri olan bu kitabı bir de Engin Yayıncılık farkıyla okumanızı tavsiye ederiz...

Uzun yıllar önce ülkenin birinde, bir türlü çocukları olmayan bir kral ve kraliçe varmış. Yıllar geçtikçe umutları tükenen kraliççe, her akşam dua edermiş. Tanrı´dan kendilerine güzel bir kız çocuğu vermesini istermiş.

Denizi ve denizciliği çok seven, yağız bir delikanlıydı Sinbad. En büyük hayali, günün birinde denizlere açılmak ve pek çok macera yaşamaktı.

Sonunda içini kemiren bu istek, gerçek oldu. Sinbad, ömrünün büyük bir kısmını denizlerde, maceradan maceraya koşarak geçirdi. En önemlisi de, hem hayallerini gerçekleştirdi, hem de çok zengin bir adam oldu.

Ali Baba, haramilerin atlarından inerek heybelerini yanlarına aldıklarını görmüş. Haramibaşı olduğu her hâlinden belli olan adam, dikenli çalıların arasında güç bela ilerledikten sonra nihayet durmuş ve tuhaf bir söz söylemiş:
"Açıl susam açıl!"

Bunun üzerine mağaranın önünü kapatan devasa taş açılmış. Bütün haramiler koşa koşa içeri girmiş, reisleri de arkalarından. Onlar içeri girdiği zaman mağaranın önündeki taş, kendiliğinden kapanmış…"

"Açıl susam açıl!" sözünü kim bilmez? Bu masalı okumamış olanların bile mutlaka kulaklarına çalınmıştır. Masalımız bu sözün hikâyesini bilmeyenlere, bilip de yeniden okumak isteyenlere...

Günün birinde ülkeye bir aslan dadanmıştı. Hayvanları parçalıyor, halkı korkutuyordu. Askerler bile korkar olmuştu bu vahşi aslandan.

Bir zamanlar kocaman bir evde, üvey annesi ve iki kızı kardeşiyle yaşayan, çok güzel bir kız varmış. Çirkin üvey kardeşileri, onun güzelliğini kıskandıkları için, evin tüm işlerini ona yaptırıyorlarmış.

Güzel kız bütün bir gün, yerleri silip, çamaşırları yıkayıp, kardeşlerinin dağınıklığını topluyormuş. Geceleri de, ertesi gün yiyecekleri yemekleri hazırlamak için, geç saatlere kadar çalışıyormuş.

O kadar yoruluyormuş ki, tavan arasındaki eski küçük odasına bile, çıkacak hali kalmıyormuş. Mutfaktaki şöminenin başında, küllerin içinde uyuya kalıyormuş. Bu yüzden ona Kül Kedisi diyorlarmış.

Uzun zaman önce, nerededir bilinmez, çok güzel bir prenses yaşarmış. Güzel prensesi, başta babası kral olmak üzere, herkes çok severmiş.

Prenses her gün, sarayın güllerle kaplı bahçesine çıkıp, oyun oynarmış. En sevdiği oyun; babasının armağanı olan, altın top ile oynamakmış. Güneşin altında pırıl pırıl parlayan top çok hoşuna gidermiş.

Günlerden bir gün prenses, altın topu ile bahçede oynuyormuş. Onu havalara atıyor, sonra tutuyormuş. Bir keresinde öyle bir yukarıya fırlattı ki, düşerken yakalayamamış. Ve altın top doğruca, sarayın bahçesindeki havuzun içine düşüvermiş.

Çok eskiden bir ülkede, yaşlı bir oyuncakçı yaşıyordu. Yaptığı oyuncakların içinde, çocukların en beğendikleri Kurşun Askerler'di. Hepsi gerçek birer asker gibiydi. Tüfekleri, şapkaları bile vardı.

O gün yaşlı oyuncakçı kalan tek bir olta kurşunundan, kurşun askerler yapmaya karar verdi. Gerçekten çok güzel olmuşlardı. Ama en son yaptığı tek bacaklıydı. Çünkü sıra ona geldiğinde, olta kurşunu bitmiş, ancak onun tek bacağını yapabilmişti.

Uykudan Önce Dizisi, Pedagog Elmas Demirel denetiminde ilköğretim 1.ve 2. sınıf öğrencileri için hazırlanan dünya masallarından oluşuyor. Serinin kitapları, Milli Eğitim Bakanlığı müfredatına uygun olarak, el yazısı fontu ile basılmıştır. El yazısını geliştirmelerinde çocuklara destek olacak bir seri.

Uykudan Önce Dizisi, Pedagog Elmas Demirel denetiminde ilköğretim 1.ve 2. sınıf öğrencileri için hazırlanan dünya masallarından oluşuyor. Serinin kitapları, Milli Eğitim Bakanlığı müfredatına uygun olarak, el yazısı fontu ile basılmıştır. El yazısını geliştirmelerinde çocuklara destek olacak bir seri.

Uykudan Önce Dizisi, Pedagog Elmas Demirel denetiminde ilköğretim 1.ve 2. sınıf öğrencileri için hazırlanan dünya masallarından oluşuyor. Serinin kitapları, Milli Eğitim Bakanlığı müfredatına uygun olarak, el yazısı fontu ile basılmıştır. El yazısını geliştirmelerinde çocuklara destek olacak bir seri.

O, çok ama çok yaşlanmıştı. Hayatı boyunca, ülkenin her yanına insan ve yük taşımıştı. Çıkardığı kara dumanından dolayı ona "Kara Tren" diyorlardı.

Tüm zorluğuna rağmen işini çok seviyordu. Hele insanları, bir başka şehirdeki sevdiklerine kavuşturmak, yaşlı treni en çok mutlu eden şeydi.

Küçük otomobil kendini bildiğinden bu yana, o kasabada yaşamıştı. Genç, sağlıklı bir otomobildi. Ama, biraz da yaramazdı.

Ne var ki, kötü huyu vardı. Hızı çok seviyordu. O topraklı kasaba yollarında; önüne eşek, traktör, ne geçerse hızla ileri atılıyor, onları geçerek alay ediyordu.

Küçük uçak, henüz yeni yapılmıştı ve durduğu hangarda uçmaya başlayacağı günü bekliyordu. Hangar'ın kocaman camından, gökyüzünde uçan uçakları izlemek, çok hoşuna gidiyordu.

Bir gün kocaman bir uçak geldi ve küçük uçağı alarak ona uçmayı öğretmeye başladı. Küçük uçak gökyüzüne çıkar çıkmaz uçmaktan çok hoşlandı.

Yıllar önce İngiltere'de herkesin çok iyi bildiği bir kılıç vardı. Büyük bir taşa inanılmaz bir şekilde saplanmış olarak duruyordu. Üzerindeki yazı da oldukça ilginçti.

"Bu kılıcı taştan çekip çıkaran, İngiltere kralı olacaktır." Geçen zaman içinde; pek çok güçlü, kuvvetli delikanlı, kılıcı çıkarmayı denemiş ama başaran olmamıştı. Artık herkes umudunu yitirmiş ve kılıcı unutulmaya terk etmişti.

Ormanın derinliklerinde yaşayan kurt ailesi, o sabah da erkenden ava çıkmıştı. Baba kurt önde ilerliyor, son derece dikkatle etrafı dinliyordu.

Birden, daha önce hiç duymadığı bir ses duydu. Ses, çalıların arasından geliyordu. Oraya doğru yöneldi sessizce. Gördüğü şey onu çok şaşırtmıştı.
- Bu bir insan yavrusu! diye bağırdı diğerlerine.
Hemen hepsi toplandılar bebeğin başına. Anne kurt;
- Çok aç olmalı zavallıcık, dedi ve onu da yavruları gibi emzirmeye başladı.

4-8 yaş grubu için hazırlanan Merkür Serisinden renkli, resimli hikayeler. Ercan Dinçer'in resimleriyle canlanan dünya masalları çocukların doğal gelişimine uygun olarak düzenlendi.

Bir zamanlar, küçük bir kulübede, bir oduncu ile karısı yaşarmış. Tek dilekleri, onları yalnızlıktan kurtaracak bir çocuklarının olmamasıymış.

Günlerden bir gün, oduncunun karısının gözü, kulübelerinin arkasındaki bahçeye takılmış. Çok bakımlı olan bahçede, renk renk çiçekler, çeşit çeşit sebzeler varmış. Hele çan çiçekleri bir başka güzelmiş.

Genç kadın bütün gününü, bu bahçeye bakmakla geçirirmiş. Akşama kocası gelir gelmez, karşısına dikilip;
Şu arkamızdaki bahçede Çan çiçekleri gördüm. Çok canım istedi, ne olur gidip biraz kopar da, bir salata yapayım, demiş.

Bir zamanlar, çok hızlı koşan bir tavşan varmış. Arkadaşlarına devamlı:
- Var mı benden hızlısı? diye sorarmış.
Günlerden bir gün, kaplumbağa tavşanın bu sorusuna cevap vermiş.
- Eğer kendinden bu kadar eminsen, o zaman yarış bakalım benimle, demiş.
Tavşan önce inanamamış bu öneriye. Sonra bakmış ki, kaplumbağa ciddi;
- Kim? demiş, hayretle. Yoksa sen mi yarışacaksın benimle?
- Neden olmasın, demiş kaplumbağa gülümseyerek...

Venüs Serisi, Ercan Dinçer' in resimleriyle, okul öncesi ve ilköğretim için hazırlanmış öykülerden oluşuyor. Serinin bu kitabında Tom Sawyer' in hikayesi anlatılıyor.

Çocuklar oturmuşlar küçük kukla tiyatrosunu seyrediyorlardı. Birazdan sahneye en sevdikleri kukla çıkacaktı.

Bu kuklanın adı Kuki idi. Kuki sevimli bir erkek kuklaydı. Kuki sahneye geldiğinde neredeyse bütün çocuklar sevinçli haykırırlardı.

Çocuklar için öğretici ve resimli hikayeler içeren, Oyun Arkadaşlarımız Serisinden küçük kukla ve tahta kuşun hikayesi.

Yaşlı kuklacı, o gün eline kocaman bir ağaç parçası almış yeni bir kukla yapıyordu. Ağaç parçası yontuldukça insana benzeyen bir şekle dönüşüyordu.

Kuki de olduğu yerden ilgiyle yaşyı kuklacıyı izliyordu. Bir süre sonra ağaç, tam bir çocuk şeklini almıştı. Kuklacı ölçülerini alarak, yeni kuklaya güzel bir yüz çizdi.

Kukla gösterisini bitiren kuklacı, yine yorgun bir halde yatmaya gitmişti. O uyuyunca, kuklalar iplerinden kurtulmuşlar ve normal insanlar gibi yaşamaya başlamışlardı.

Kuklaların kimi kitap okuyor, kimi resim çiziyordu. Tahta köpek, yapacak bir şey bulamamıştı. "Bahçeye çıkıp, şöyle bir dolanayım" diye düşündü.

O gün hava çok güzeldi. Küçük kız, böyle güzel bir günde evde oturmak istemiyordu. Topunu alarak bahçede oynamaya karar verdi.

Dışarıda güneş pırıl pırıl, hava ise tertemizdi. Doya doya koşturup, top oynayacak bir havaydı. Önce biraz koşup zıpladı. Sonra da topunu havaya atıp, tutmaya başladı. Küçük kız, neşe içinde haykırıyor, hoplayıp zıplıyordu...

Çiftçi, tarladan tüm ürününü almış ve o yıl tarlaya yeni bir şey ekmemişti. Korkuluk yine bomboş tarlada yapayalnız dikilip, duruyordu.

Günlerden bir gün; hava bir anda karardı. Rüzgar hızlanmış, bulutlar güneşin önünü kapatmışlardı. Korkuluk ilk kez, böyle bir şeye tanık oluyordu.

Gökyüzünde bir sürü kuş gördü. Bunlar, kış yaklaştığı için daha sıcak bölgelere göç eden, göçmen kuş sürüleriydi.

Korkuluk hep yalnızdı. Tüm yaptığı, o kocaman tarlada akşama kadar dikilmekti. Zaten onun görevi de, tarlaya gelen kuşları, hayvanları korkutup kaçırmaktı.

Aslında hiç de kötü biri değildi. Altın gibi bir kalbi vardı. Kendisinden korkan hayvanlarla, dost olmak istiyordu. Ama yapamazdı. Çünkü onun görevi korkutmaktı.

Çocuklar için öğretici ve resimli hikayeler içeren, Oyun Arkadaşlarımız Serisi' nden Korkuluk ve salyangozun hikayesi.