André Gide’in en şiirsel ve en dokunaklı anlatılarından biri olarak dikkat çeken Pastoral Senfoni, yazarın insan ilişkilerindeki sorunlara eğilirken kendi evliliğinde de bir ahenk bulma çabasını yansıtır. Başlığını Beethoven’ın Pastoral Senfoni olarak da bilinen 6. Senfoni’sinden alan yapıt, Gide’in psikolojik sorunları ele alış biçiminin yanı sıra kurgu ve üslup açılarından da gelişiminde önemli bir aşamaya işaret eder. Protestan bir papaz ile himayesine aldığı kör ve yetim kızın hikâyesinde, yazarın kendi çocukluk anılarının ve Katoliklik ile Protestanlık arasındaki ikileminin izleri sürülebilir. İnsanın kendisine söylediği yalanlar; “körlük” ve “günah” kavramları metinde önemli bir yer tutar. Gide, kendi hayatında dinsel ikilemini bir türlü çözememiş, en sonunda kendi ahlak anlayışını kurmayı başarmıştı.
Dedeleri karşı saflarda çarpışmış iki genç kızın karşılaşmasını ve bu savaşta yaşanan olayları anlatan; savaş, barış, özgürlük kavramlarını sorgulayan bir gençlik romanı.
“Biri Avustralyalı biri Türk iki ailenin bu dokunaklı öyküsünü okurken, içinde yer alan dehşetin yanı sıra savaşın kötü ironisi seziliyor. Biraz da savaş ateşiyle biçimlenmiş iki farklı ulusal kimliğe karşın biri Avustralyalı biri Türk iki aile, özellikle de iki genç, Peggy ve Zeynep, aynı insanca duyguları taşıyorlar.
Öyleyse neden birbirimizle savaşıyoruz?
Düşmanlığın ne kadar boşuna olduğunu vurgulayan bu kitap, bir barış ve dostluk duası gibi. (1998)
Kutlarım. Kitabı bir kez daha büyük bir zevkle okudum. Bu yayının uluslararası anlayış ve hoşgörüye önemli bir katkı olduğuna inanıyorum. Keşke daha çok kişi bu tür çalışmalar yapsa... (2002)”
-Dr. Maurice Saxby Avustralyalı Çocuk Edebiyatı Profesörü
“Serpil Ural'ın ilk romanı olmasına rağmen son derece başarılı bu eserini 12-15 yaşlarındaki tüm gençlerin okumasını öneririm.
Savaşın acı yüzü ilginç bir kurguyla Çanakkale Savaşları mizansenine oturtulmuş. Akıcı, zaman zaman hüzünlendiren, çoğunlukla düşündüren ama, sevgi ve barışı hep öne çıkaran bir eser. Tüm ilköğretim okullarında okutulmalı.”
-Prof.Dr. Nilüfer Tuncer Hacettepe Üniversitesi Kütüphanecilik Ana Bilim Dalı
Onlar, yaşamın zorunlu görülen sınavlarından birine, üniversite sınavına hazırlanmak zorundalar. Çünkü gece-gündüz demeden çalışıp birbirlerini geçmek dışında bir hedeflerinin olmasına izin verilmiyor. Gelecekleri adına çalışmak, çok çalışmak, daha çok çalışmak zorunda oldukları, beyinlerine yerleştiriliyor. Okul, dershane, sınav, puan... Ama tüm bunlar olurken, bir şeyi unutuyor büyükler: aşkı... Çiçek ile Furkan, işte bu güzel duyguyu tüm bu koşturmacanın arasında birbirlerinin sıcacık yüreklerine yerleştirmeyi başarıyor. İzmir’den Kuşadası’na uzanan serüven dolu günleri ve aşkın büyüsünü hangi genç yaşamak istemez?
Bilgi Gençlik Dizisi'nin 10. kitabı Yalnız Seninle, benzer yaşam biçimleri ve ortak sorunları olan ama her biri kendisini yalnız hisseden gençlerin yüreğine dokunuyor. Okuldan kaynaklı sıkıntılar, anne-babayla iletişim sorunları, müzik ve giyim zevki, bilgisayar tutkusu ve tabii kız arkadaşlar... Sanal evrende nefes alan, zamanını ve sağlığını ekran başında tüketen gençler... Gerçekçi gözlemler, yorumsuz, yargısız, tarafsız bir dil; umulmadık olaylar ve şaşırtıcı sonuç...
Robin Hood, ortaçağın karanlıkları içinde doğmuş, bugün de yaşamaya devam eden bir halk kahramanı... Gerçekten yaşadı mı sorusunun kesin bir yanıtı yok... Çok eski kayıtlarda gizli, gizemli bilgiler bize yaşamış olduğunun umudunu veriyor. Robin Hood'un maceralarının yazarı bilinmeyen, yazarı bilinen pek çok örneği var... Defalarca da filme alınmış, televizyon dizisi olmuş bu metinlerde anlatılanlar. Bilgin Adalı, pek çok kaynak metin içinden yepyeni bir seçme ve düzenlemeyle Türkçede yeniden yaşatıyor Robin Hood'u. Onun usta kaleminden Robin Hood'la Sherwood Ormanı'nda dolaşıyor, sopa döğüşleri yapıyor, ok atma yarışlarında heyecanlı çekişmeler yaşıyor, Nottingham Şerifi'ne ve halka eziyet edenlere haddini bildiriyoruz. Robin Hood ve cesur, neşeli dostlarına siz de katılın...
Çok sevdiği dedesi ile babasını bir kazada kaybeden Yiğit'in hayatı köklü bir biçimde değişir. Yaşadıkları şehirden ayrılıp annesi, kız kardeşi ve babaannesiyle İstanbul'a taşınırlar. Yeni hayatına güçlükle alışan Yiğit, arkadaşı Mehmet'le gizlice girip çıktıkları terk edilmiş konakta bir gün davetsiz bir misafir bulur. Ve o dakikadan sonra hepsinin hayatı, tahmin bile edemeyecekleri şekilde değişir. Şaşırtıcı rastlantılarla ağların ince ince örülüp birbirine bağlandığı Sırlarla Dolu Konak, Filiz Özdem'den hayaller, rüyalar, geçmiş ve geleceğin iç içe geçtiği; sevgi, dostluk, acı, umut ve vefa üzerine etkileyici bir ilkgençlik romanı.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.