Covid-19 salgını hayatımızın her alanında köklü değişikler yarattı, en temel özgürlüklerimizi kısıtladı ve yakın geleceği dahi planlamayı olanaksız kılan bir belirsizlikle bizleri karşı karşıya bıraktı. Mekânla ve zamanla olan ilişkimizi dönüştürdü, küreselleşmiş dünyanın kırılganlığını ve istikrarsızlığını açıkça gözler önüne serdi.
Fransız düşünür Frédéric Lenoir “hayatta kalmaya ve olgunlaşmaya dair” bir kılavuz olarak tasarladığı bu kitabında pandemiden yola çıkarak daha genel bir soruna, kriz zamanlarında nasıl daha iyi yaşanabileceğine odaklanıyor. Stoacılar, Montaigne, Spinoza gibi geçmiş zaman filozoflarından aldığı ilhamla sinirbilim ve psikoloji kaynaklı daha çağdaş düşünceleri bir araya getirerek şu sorulara karşılık arıyor: “Gittikçe daha kaotik ve öngörülemez hale gelen bir dünyada nasıl sakin, hatta mutlu kalmaya çalışabiliriz? İstikrarımızı, dengemizi bozan bir gerçekliğe mümkün olduğunca olumlu bir şekilde uyum sağlamak için kendimizi nasıl değiştirebilir veya bakış açımızı nasıl dönüştürebiliriz?”
"Tarihin sonu", "ideolojilerin tükenişi", "evrensel değerlerin çöküşü" ve tüm bunlarla bağlantılı olarak düşünce ve sanat dünyasına iyice egemen olan "post-modernizm" tartışmalarının asıl sorgulaması gereken bizzat "modernlik" değil midir? Günümüzün önde gelen toplumbilimcilerinden Alain Touraine, Modernliğin Eleştirisi'nde işte bunu yapıyor... Batı'da uzun süre bir yandan aklın utkusuyla, öte yandan da geleneklerin, inançların yıkımıyla özdeşleştirilen modernliği sorguluyor. Tarihsel çözümlemelerinden hareketle geliştirdiği düşünceler çerçevesinde, akıl adına keyfi egemenlikler ve tekbiçimciliğin dayatılmasını da, zorunlu olarak ırkçılığı, hoşgörüsüzlüğü, hatta din savaşlarını getirecek olan sınırsız çeşitliliği de reddediyor yazar: Özneye kulak vererek modernliğin yeniden kurulmasını ve dünyanın yeniden oluşturulmasını öneriyor. "Türk okurunun düşünceme göstereceği ilgiye çok özel bir önem veriyorum, çünkü Türkiye bu 'dünyanın yeniden oluşturulması'nın en etkin biçimde arayış halinde olduğu ülkelerden biri (...). Geçmişle gelecek arasında bir tercih yapmaya değil, bu ikisini bir araya getirmeye çaba gösteren bir ülke." (Alain Touraine, Türkçe baskıya Önsöz, 28 Şubat 1994)
Bozkurt Güvenç; Türkiye'de sosyal bilimlerin temel taşlarından biri... Çalışmalarında, sosyal antropolojiyle ilgili sorunlar içinde en çok "kültür" kavramı üzerinde duran Güvenç'ten, sosyal bilimlerin bu en temel ve en çetrefilli kavramı üzerine özenle hazırlanmış çok yönlü bir deneme... Kültürün ABC'si: Kültürü tanıtmaya, sevdirmeye çalışan, herkesin kültür kavramıyla ilgili istediği bölümü keyifle okuyabileceği, sorularına yanıt bulabileceği ve yeni yeni sorular oluştaracak gerçek bir ABC...
"Dağ köylerinden, obalardan, kasabalardan ikide bir kopup gelir Adana'ya ve önümüze, ağıtlar, türküler, destanlar sererdi, buruşuk sarı kâğıtlar üstüne yazılmış... Her getirdiği söz yumağı akıllara durgunluk verirdi. Dehşetli acı, dehşetli güzeldi... "Ağıtlar toplamak, ölümle kavgaya tutuşmak gibi bir şeydi. Yitebilecek olanla, yitenle, ölümle, yok olmakla bir yarışma... Kurtarmak gerekti Çukurova ve Toros doğasının, insanın söz serüvenini... Ona 'Türküler Müfettişi' adını takmıştım." Sarı Defterdekiler, Yaşar Kemal'in 1992'de Alpay Kabacalı'ya armağan ettiği defterlerle yer alan koşma, semai, destan, türkü, ağıt, mani ve türkülü halk hikâyesi türlerindeki, çoğu ilk kez yayımlanan derlemelerinden oluşuyor.
Toplum bilimlerini belki de temelinden sarsan, açtığı yeni ufuklar, getirdiği farklı boyutlarla "insan"ı bambaşka ve çok daha zengin bir düzlemde ele alan budunbilimin önde gelen isimlerinden Claude Levi-Strauss, "Yaban Düşünce" ile yalnızca bir/birçok bilimin önünü açmakla kalmamış, aynı zamanda da yapısalcılık yaklaşımının uygulanım alanını genişletmiştir.
Yazarın yöntem sorunlarını ve tarih yaklaşımını sergilerken, zamanda da "ilkel" olarak adlandırılan toplulukların düşünce sistemlerini de ele alan bu temel yapıt "yaban düşünce"nin derinlerinde yatan anlamı ortaya çıkarır. "Akılcı", "insanmerkezci" Batı düşünce sistemi çerçevesinde unutulmaya yüz tutan ve şimdilerde yoğun bir biçimde diriltilmeye çalışılan insan-doğa-kültür ilişkisine yeni bir bakış getiren Yaban Düşünce, toplum bilimleri alanında güncelliğini yitirmeyen bir modern klasik olarak edindiği yeri hep aynı tazelikte korumaktadır.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.