Bir anda nasıl şaşırmıştım! Çığlık koparmıştım. Profesör koşarak yanıma geldi.“Neyin var?” diye sordu.“Bu pusula!..”“Ne olmuş?”“İbre kuzeyi değil güneyi gösteriyor!”“Neler diyorsun?”
“Bakın! Kutupla yer değiştirmiş.”“Yer mi değiştirmişler!”
Fırsatlar nasıl oluşur? Yeni arkadaşlıklar, heyecan verici fırsatlar ve cesur keşifler.
Fırsatlar, büyük maceralara bir davet, unutulmaz deneyimlere bir bilet ve tüm yeni dünyalara açılan birer kapıdır. Fırsatlar, kim olduğunuzu, ne yapmak istediğinizi ve nereye gitmek istediğinizi anlamanıza yardımcı olur.
Peki, sen fırsatınla ne yapacaksın? İşte bu tamamen sana kalmış.
Sekiz kitaplık "Demek Öyle!" Dizisinde kısa ve anlaşılır hikâyelerle değerler eğitimi anlatılmaktadır.
Bu kitabın hikâyesinde Kırkayak yaramazlık yapmış ve sırrını paylaşabileceği birini arıyor ancak...
Bu kitabın hikâyesinde ormana yabancı bir fare gelir ve Farecik onunla arkadaş olmaya çalışır ancak...
Bu kitabın hikâyesinde tavşan Zıpzıp ormanda düzenlenen yarışmada ödül kazanmak istiyor ancak...
Bu kitabın hikâyesinde acıkmış olan fare Minik, büyük bir elma bulur fakat tam evine dönerken...
Bu kitabın hikâyesinde hayvanlar, kendilerini rahatsız eden su aygırına ders vermek için plan yapıyor ancak...
Bu kitabın hikâyesinde sincap Fıstık, arkadaşından emanet almayı kabul eder ancak başına bir şeyler gelir...
Bu kitabın hikâyesinde solucan ne işe yaradığını bilmiyor ve bu yüzden bahçeden kovuluyor ancak öyle bir zaman geliyor ki solucanın yaptığı iş ve önemi anlaşılıyor...
Bu kitabın hikâyesinde iki büyük aile kavga etme noktasına gelir ancak Ayşe’nin bir planı vardır...
Yaşlı bir adamla bir kedinin hikayesidir bu.
Aralarıdan oluşan bağın gitgide samimi bir dostluğa dönüştüğü bir hikaye…
Fakat bu dostluk, birçok sürprizlerle ve olaylarla karşılaşır. Peki, tüm sürprizlere ve olaylara rağmen dostlukları devam edecek midir?
Bu hikaye, aynı zmanda, bir yalnızlık duygusunun, dostluğun, içtenliğin ve bizim dışımızdakileri kabullenebilmenin hikayesidir.
Nice şirin sahneyle dolu ve nice içten ve sıcak duygularla örülmüş bir hikaye…
Üç kardeş büyük bir heyecanla başlamış işe. Yedi Ay sonra Yunus Dede'yi davet etmişler. Yorgun ama mutlu bir şekilde, -Kitapları gece gündüz demeden okuyup bitirdik, her dolaptaki kitapların ana fikrini ortaya çıkardık Yunus Dede. Bundan sonrasını halletmek size düşüyor, demişler. Yunus Dede yirmi bir cümleyi bir bir okumuş. Sakalını sıvazlayarak derin derin düşünmüş. Neden sonra nurani yüzü aydınlanmış. -Şifreyi bulduk canlar! Her cümlenin ilk harfini yan yana getirdik mi şifre ortaya çıkıyor. Üç kardeş heyecanla ilk harfleri yan yana getirince Şifre ortaya çıkmış: "Bilgi en büyük hazinedir." Bu durum karşısında hepsi şaşkın gözlerle Yunus Dede'ye bakmış. -Bu nasıl iş Yunus Dede? O kadar uğraştık didindik, ortada hazine falan yok!
Baksam mı bakmasam mı karar veremedim. Bakarsam, yüzümü köyden çevirip şehre dönersem nineme karşı ayıp olmaz mıydı? Herhalde olmaz diye, düşündüm. Hem sonuçta o da benim şehre gitmeme razı olmuştu. Beni unutma, köyümüzü unutma demişti, sadece. Bir kere daha söz verdim kendi kendime. Köyümüzü ve köyümüzde yaşadığım hiçbir şeyi unutmayacaktım.
Yavaş yavaş yönümü şehre döndürdüm.
Bir ıslık çalmışım ki o kadar olur.
- Vay anam, ne büyük bir yer burası. Ben burada kaybolurum be!
Öteden babam seslendi:
- Büyük adamlar kaybolmaz!
Serdar Bey anlatmaya başladı:
-Savaşın bütün dehşetiyle hüküm sürdüğü yıllardı. Düşman adım adım ilerliyordu. Köyün erkekleri cepheye gitmişti. Köyde sadece kadınlar, çocuklar ve yaşlılar kalmıştı. Nihayet korkulan an gelmiş, düşman köye girmişti. Herkesi köy meydanında toplayıp eziyet etmeye başladılar. Deden, o yıllarda küçük bir çocukmuş daha. Düşmanı, ilk kez böylesine yakından görüyormuş.
Düşman komutanı Kur'an-ı Kerim'i eline almış:
-Bu mu kurtaracak sizi? diye ayağının altına almak istemiş. İşte ne olduysa o zaman olmuş. Deden, bir ok gibi fırlamış yerinden. Komutanın üzerine atılarak Kur'an'ı elinden almayı başarmış. Sonra da nehre doğru kaçmaya başlamış. Bu olayı gören kalabalık, kadın ve yaşlılar olmasına rağmen cesaretlenmiş ve askerlerle çatışmaya başlamışlar.
Martin: "Kimsin?" diye belirsiz söylendi. "Benim!" dedi ses. Ve karanlık köşede Stepaniç belirdi. Gülümsedi, bir bulut gibi gözden kayboldu ve bir daha gözükmedi" Ses yine: "Benim!" dedi ve karanlığın içinde kucağında çocuğu olan kadın belirdi. Kadın gülümsüyor, çocuksa gülüyordu. Onlar da bir bulut gibi kayboldular. "Benim!" dedi ses tekrar. Ve karanlığın içinde elma satan yaşlı kadınla çocuk göründü. İkisi de gülümsediler, sonra onlar da kayboldular. Martin’in ruhu sevinçle dolmuştu.. Sonra okumaya başladı: "Açtım, bana yiyecek verdiniz; susamıştım, bana içecek verdiniz; yabancıydım, beni buyur ettiniz." Sayfanın en altında ise şunlar yazılıydı: "Kardeşlerime iyilik yaptınız, bana iyilik yapmış gibi oldunuz."
StickerBook
Milli Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim Programı36-48 Aylık Çocukların Bilişsel ve Motor Gelişim Özellikleri’nden bir kısmı şunlardır:1) 1’den 10’a kadar sayar.2) Bire bir eşleştirme yapar.3) 1'den 10'a kadar olan nesneler içinde istenilen sayıdaki nesneyi gösterir.4) Renkleri tanır ve eşleştirir.5) Resmini gördüğü nesneyi tanımlar.6) Baskı-yapıştırma işlerini yapar.Elinizdeki kitap bu kazanımlara yöneliktir.Bu sayede çocuğunuzun,1. Uygulama tekniğiyle dikkat dağınıklığı önlenir ve el becerisi gelişir.2. El-göz koordinasyonu gelişimi sağlanır.3. Tutma, ayırma ve yapıştırma eylemleriyle küçük kas motor hareketleri geliştirilir.4. Sayıları, renkleri ve şekilleri öğrenmesi sağlanır.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.