Kültür ve Emperyalizm, Edward W. Said’in Şarkiyatçılık’la başladığı tasarının bir parçası: Bir yandan kültürün, Batı “yüksek kültürü”nün emperyalizmle ilişkisini sorguluyor, bu ilişkiyi ortaya çıkarmaya çalışıyor; bir yandan da maruz kalanların, sömürgeleştirilenlerin emperyalizme düşünsel ve edebi direnişlerini inceliyor.
Kitaptaki incelemeler Batı romanı ve müziğine; Joseph Conrad, Jane Austen, Charles Dickens, Rudyard Kipling, Albert Camus, André Gide gibi yazarların yanı sıra Verdi’nin Aida’sına yoğunlaşıyor. Ele alınan yapıtların emperyalizme (varsa) neler borçlu olduğunu, içinde yer aldıkları emperyal dünyayı, sömürgeleri, sömüren ile sömürülen arasındaki ilişkileri ne ölçüde ve nasıl yansıttıklarını, yansıtmadıkları takdirde neleri görmezden geldiklerini gösteriyor, romanı (ve sanatı) “dünya”ya bağlayan hatları vurguluyor. Bunu yaparken de yapıtların estetik değerini küçültmemeye özellikle özen gösteriyor.
Öte yandan İngiliz ve Fransız emperyalizmine maruz kalmış eski sömürgelerde gelişen kurtuluş ve bağımsızlık mücadelelerine eşlik etmiş antiemperyalist düşüncelerin, kuramsal ve edebi tepkilerin içeriklerini araştırıyor ve ulusçuluk, yerlicilik gibi ideolojilerin zaaflarını ve sömürgelikten çıkmış ülkelerdeki “iktidar patolojileri”nin sonuçlarını ele alıyor. Said, her iki dünyaya mensup ama ikisine de tam ait olmayan biri olarak, bir yanda tahakkümün öbür yanda “içine kapanma”nın alternatifi üstüne düşünüyor.
Karşılaştırmalı edebiyatın yanı sıra emperyalizm, dünya siyaseti ve kimlik politikalarına kafa yoranlar için.
YAZAR HAKKINDA: Kudüs doğumlu olan Edward W. Said (1935-2003) Kahire Victoria Koleji’nde, Massachusetts Mount Hermon School’da ve Princeton ile Harvard Üniversitelerinde eğitim gördü. 1963’ten itibaren Columbia Üniversitesi’nde İngilizce ve karşılaştırmalı edebiyat dersleri verdi. 1974’te Harvard’da Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü’nde konuk öğretim üyesi olarak, 1975-76’da Stanford Davranış Bilimleri İleri Araştırmalar Merkezi’nde burslu araştırmacı olarak, 1979’da da Johns Hopkins Üniversitesi Beşeri Bilimler Bölümü’nde konuk öğretim üyesi olarak bulundu. Arab Studies Quarterly’de editörlük yaptı; New York’taki Dış İlişkiler Konseyi, Amerikan Sanatlar Akademisi ve PEN yönetim kurulu üyeliklerini yürüttü. 1976’da Harvard Üniversitesi Bowdoin Ödülü’nü, 1994’ te de Lionel Trilling Ödülü’nü aldı.
Beyinbilim odağında karar bilimi, karar anı, puslu mantığımız, her şey bizim iradenizle mi oluyor ya da neden irrasyonel ve sabırsızız? Uğur Batı’dan olağanüstü sorular ve ilham verici cevaplar.
Harvard Business Review Türkiye
Kararlarımızın anatomisi! Uğur Batı, ana damarda ilginçve etkileyici bir alan yakalamış. Çok çarpıcı bir üslup…
Bloomberg Businessweek Türkiye
Akıllı insanlar neden aptalcahatalar yapıyor? Uğur Batı’nın eşsiz kitabı bize kendimiz hakkında gizemli bir sorgulama alanı açıyor.
BrandMap
“Keşke annemin öldürülmesine tanık olmasaydık; çok zor bir durum. Sürekli ‘o an’ aklıma geliyor.”
Türkiye'de erkek şiddeti sebebiyle yaşamını yitiren binlerce kadının geride bıraktıklarının trajedisi, annesi gözlerinin önünde öldürülen küçük kızın "Anne lütfen ölme!" çığlığı ile duyuldu. Ev içi şiddete, çoğu annelerinin öldürüldüğü ana tanık olmuş, bir daha asla baba demeyecek çocuklar. Cinayet sonrası, akrabaları ya da devlet kurumları tarafından bakılarak yeniden hayata tutunmaya, güçlenmeye çalışan çocuklar...
Dr. Gamze Erükçü Akbaş, geride kalan çocuklarla yaptığı derinlemesine görüşmelerde, erkek şiddeti sebebiyle yaşamını yitirmiş on kadının ve geride kalan kırk yedi çocuğun öyküsünü, Türkiye’de aile kurumunun içyüzünü, erkek şiddetinin boyutlarını tüm çıplaklığıyla gözler önüne sererek anlatıyor.
Baba Anneyi Öldürdüğünde, Türkiye’de annelerini baba şiddeti sebebiyle yitiren çocuklarla yapılan ilk çalışma. Ölmek istemeyenler ve yaşatmaya çalışanlar için ne yapılabilir sorusunu sordurtan çok önemli bir kitap.
Ama merak etmeyin, hepsinin cevabı var!
Soru sormak, düşünen insan olmanın en temel işaretlerinden. Konu İslam olunca sorulan sorular da, onlara verilen cevaplar da daha “hayati” bir hal alıyor. Evet hepimizin aklında dinle, Kur’an’la, Peygamber Efendimizin hayatıyla ilgili onlarca soru var. Kimimiz samimiyetle, tefekkür etmek, zihnin ve ruhun sınırlarını genişletmek, daha iyi anlamak için soruyor. Kimimiz ise Kur’an-ı Kerîm’de haşa “açık aramak”, Müslümanları “köşeye sıkıştırmak” için sorulara başvurabiliyor. Niyet ne olursa olsun sorulan bu sorulara yeterli, anlamlı, tatmin edici ve “hakiki” yanıtlar vermek önemli. Zira “Yarım doktor candan, yarım hoca dinden eder” lafını hatırlamakta fayda var.
Bu çalışmamızda insanların sohbetlerde dillendirdiği ya da sadece içinde sakladığı “uç sorulara” Kur’an-ı Kerîm ayetleri ve onları hayatında en güzel şekilde yaşayan Hz. Peygamber’in uygulamaları ile cevaplar arayacağız. Çünkü biliyoruz ki ilahi dinlerin sonuncusu İslam, gerek toplumsal hayatla gerekse imani konularla ilgili olsun, gün içerisinde sorguladığımız, aklımıza gelen, belki çekinip üstünü örttüğümüz pek çok soruya aslında sarih cevaplar veriyor.
Müslüman birey sorgular, anlamlandırır ve izah eder. İşte sormaktan ve cevabını duymaktan korkmayanlar için temiz bir kılavuz, yeni bir pencere!
- Bir Aktivistin Mülteci Kampı Tanıklıkları -
“Arkadaşlarımdan ve komşulardan topladığım iki büyük bavul dolusu kıyafet, bağış için topladığım bir miktar para ile İstanbul’dan Çeşme’ye, oradan da bir feribotla Sakız Adası’na geçtim. Amacım sadece orada olmak ve elimden gelen desteği verebilmekti, bu yolculuğun beni kimlere ulaştıracağını, hangi köprüleri kuracağını bilmeden...”
Bu tarihten sonra Sakız Adası’nda mültecilere yardım eli uzatan bir sivil toplum örgütünde gönüllü olarak çalışmaya başladı Rakel Sezer. Tüm bu süreçte tanık oldukları, televizyonlarda ve gazetelerde gördüklerimize hiç benzemiyordu...
Rakel Sezer, birçoğu hayatını tehlikeye atarak Yunanistan adalarına, Avrupa’nın kapısına sığınmış mültecileri birer sayı olmaktan çıkarıyor. Hiç olmadığı kadar içeriden ve son derece canlı hikâyeler bunlar. Kendinizi yazarın hayatına değdiği ve onun hayatına değen herkesle tek tek tanışmış; yaşadıkları zorluklara, umut ve mutluluk anlarına, özlemlerine ve hayal kırıklıklarına tanık olmuş gibi hissedeceksiniz.
Pavlov’un aç köpekleri, insan davranışı hakkındaki gerçekleri nasıl ortaya çıkardı? Radyo ile gelen “çılgın” kimdi? Bir ulusun çocuklarını hangi aşı kurtardı ve nasıl ortaya çıktı?
Bilimde Parlama Anları dönemleri, olayları ve insanları tanımlayan bu anları anlamaya ve tanıtmaya çalışır.
IVF’den ilk bilgisayarlara, koyun Dolly’den iskelet Lucy’e kadar her şeyi kapsayan Bilimde Parlama Anları, yirminci yüzyılın en önemli dönüm noktalarını ve bugün dünyamıza nasıl etki ettiklerini araştırıyor. Karakter profilleriyle, ayrıntılı zaman çizelgeleriyle ve kısaca sunulan genel bakışlarıyla aktarılan önemli bilimsel keşifler ile bu kitap, başlangıçlara, sonuçlara ve bilimin son 100 yılda nasıl geliştiğine değinmektedir.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.